26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ALT: 20 Mayıs 195i RESİMLİ ROMANIMIZ Bir Doktorun Tazan. SOüBfttAN > g g * Macerası Cevlren: MAZRAR KUNT YUNUS NADI ÛTlükâfah. EN GUZEL" TfKfR YAZISI Resimli Romanımız LJ! GCORUI SİMENON "GIZLI DEFEVE,, <\RP^ĞA JLAve*' vğu MUHAKKAK Mr KAST£M*İ GİfofO£R 73 İnkılâbları nasıl koruyabiliriz? "" Yazan: Şakir Balkı (İzmil) '* PROF NIMBlS'un MACERU.ARI: Harekete geçen ceha!etten fetvasmı daha mükaddes sayıyor. dsha korkunc bir şey yoktur Hani komiklık mi komıklik: Bir Goethe yenilık getırıniz, bit pazanna nur tnkılâb ve inkılâbcılık ne de yağmava başlıyor. Inadçılığın danis mektır? Köhne bir geleneğin aĞır kası değil mi bu? Fesi özleyince, lığından sıynlmak; o köhnelığ'n Fransız yapısı bere takar.lara h ç üstüncle, yepyeni bir çığır açrmk dikkat etmiyor musunuz? Onlann değil de nedir, tır. Kısacası, maddî ve manevî de yaptığı inadcılık ğişiklik: Muasırlaşmak, medenıieş söyler misiniz' Emin olunuz ki, şap ka\T ya<;ak ediniz. fese dbnünüz; mek. Hepsi bu kadar. Ruh inkılâbı, şekil inkılâbı, fikir tekrar şapka revaç bulur. Harf ininkılâbı, zihniyet inkııâbı, rejım in kılâbmı kaldırınız, arapça yazı me kılâbı... Ve lâiklik prensipi. İnkı rak'.ılan tckrar yeni yaz'ya donerlâb aeacımızın her da'ına el uzatıl ler Medeni kanunu kaldırınız, raedı, her dchna balta sallandı; fakat celîesevener, tekrar Medeiî kanun hiç biri, lâıklık prensipi kadar hır isteriz. demeğç başlarlar. D^dık a, Dalanmadı Lâ:khk"> Din ile dünva martık içı değil bu inad isi. MakIslerini bırbirinr'en avırm?k. ıkisini sad çöl zihniyet.ni dldürmemek. O halde? bü arada yurütmemek. Yani, gâ0 halde inkılâblannuzı nasıl kovurlaEmsk, frenklpşmek değıl. Yıll'rdır, ir.kılâbcıltğın ne dpnvk ruyabıliriz? olduŞunu. daha doğrusu, taşHıeı I inkılâbları korumamız, inkılâbçı mana ve deŞerini anlamsk ve o$ fıkırleri j'ajTnamız. inkılâblanmızı renmek istemiyenler var. Or.lara malum tehlikelerden uzaklaştıraedre inkı'âbcılık. mec'pnt olmak. bilmemiz için; su saçmalıklann heinsanî ya^aımk depil de tam'men men g'derilmesi lâzımdır 1 Arapça yazı merakının yok bunun aksi Lâiklik ise. bastan aşa§ı dinsHik î«;te, taa^ubun üzerın edümesı, 2 Mahalle mekteplerinin fgiz de durdu&u iki m"ır<im me=e!e. Atatürk tevekkeli dememişr li cğretim"! kapatılm^sı, 3 Fazla kan almak hastalığı« B'Z' yanlız yola sevk*>rten ha bUler, biliniz ki. cok kere din pcr nın tedavısi, 4 Şp' hler saltanatına son vedesîne hj'"ü'>muslerdir » (1) Oin perde«im kaMınni7. srka^nda vo rilmesi. (31 bazlaçrna jnrla .. Serfat? Bu da inBu dört madde, inkılâbçı rjh ve kılâb düsmanlığmın ta kendisi. prensip!?r ne, kanun ve nızamlara *** aykırı olan hareketlerdir. Bunlar Tanzlmartan Cumhuriyet devri devam ettıkçe, inkılâbiannuz her ne kadar. ypni1esme£e karşı koy^n zaır.an tehlıke ile karşı karşıya kakafpnm hedefi, nedir? Batılasmt lacaktır. Bu, inkılâblarımızın koya karşı kovmak. Ya malÛTi kafa runmas. nin ehndeki siiâh? Dm Eline al. Bır de, inkılâblsrımızı yaçatmak, evir çevir ve kullan. Yobazlık bu.. inkılâblarımıza bağlanmak, inkı|âb «Üçüncü Selimi istemevüz, lanmızı sevmek meseiesı var ki, oSultan Mustafa Efendiyi iste nu da şoyle bır düşünce ıie halletrüz'» (2) Neden Üçüncü Sultan mek mumkündur: Selim istenmez? Üçüncü Seiim, Baa Okullarımızda (orta ve lise) tılaşmsk fıkri ile az veya cok inkılâb derslerı veriimesi, yüklü idi. Yenihk sever bir padışah b İnkılâbçilığın bir nredeniyet tan nefret, zavıf ruhlu ve tutuk bir I şi olduğunun, halkımıza öğreül bısanı özlemek. Bu, irtica il» dolu mesi, bir Yeniçeri modası. e Köylerde, kasabalaıda, seDervis Vahdetî, hanl şu cakü ta hirlerde inkılâbç.lık konusunda ko bakaya seslenen Derviş Vahdeti: nuşmrlar yapılması (idealist ünıver cŞerlat isteriz'» diyenlerin ba sıte gençleri taranndan), ç Millî Eğitim Bakanlığının şında değil mi idı? Şeriat, ne demek? 31 Mart ve Dervis t=ıyfa«^ inkılâblarımızla ilgılı ese'leri, halbunu i^tedi. Bu, Ikinci Meşrutiyet kımız:n anbyabiîeceğ; bır dıüe bastırıp. yayınlaması, modası. d Anadolunun bir «nvhruYa Menemen ayaklanması? Ya Şeyh Said ısyanı' Ya Malatya va miyet bölgesi» olmaktsn kurtanlkası? Birincisi Cumhuriyet luzara ması, e Radyol?nmızda. lnkOfiblar lanna kafa tuttu. ticindsi, şark uyuntuluğunu özledı. Üçüncüsü, De saati tesis edilmesi, f İbadet yerlerînde vap'lar. ko mokrasiyi anlamayan mürteci tayfssı. Menetnen ayaklanması bir ir nuşmaların, Müftülüklerce kontrol tic». Şeyh Said isyanı bir irtica, Ma edılmesi (zıra, çizmeden yui:arı çılatya vakası bir irtica. Irtıca, irtica, kanlar var), g İnkılâbhn Korunıa Enstitöirtica. Toplara: tnkılâb düşmenhsü kurulması, Sözün kısası. inkılâb ve lnkılâbDikkat ettiniz mi bilmem. înkılâb | cıhğımızın taşıdığı yüksek manayı lanmıza aleyhtarlık edenlerde bir aydın bilir. Yani, eğitim görmüş nevi inadçılk hastalığı var: Meselâ insan bılir Bittabi o anlar, o sever, harf inkılâbı, arapça yazı>n hudud o kollar. C3ah.il. eğitim ve öğretim harici edrverdi. Kıyafet kanunu. kadrolarndan geçmıyen in^an anlafes, takke, aank vesaireyi yok edi maz ve gevmez; ezip geçer. Atatürk verdi. MedenJ kanun, «ert hüküm ve ikılâb se^sini, yurdumuzda leri kaldınverdi. Bunlar medeniyet kökleştirebilmemiz için; kültür ve v« költur isi. Ama, inkılâbçıbk ide telkin işine çok önem vermemiz olojisine karşı koyan topluluk, bun şarttır. lara ne dıyor? Siı harf inkılâbı mi yaptuıız; malum rihniyet, arapça (1) Cumhuriyet gazetesl, »Lâiklik yazının peşinden koşuyor. Siz kıya ve irtica hakkmda» 10/11/951. fet kanunu mu getirdiniz; malum (2) E. B. Şapolyo, t«Tanzimat kafa, cübbe ve porura daha fazla Devri Tarihi», sahife 50sanlıyor. Sız Medenl kanunu mu (3) Cumhuriyet gazetesi, Yaşar kabul ettiniz; malum kimseler, kadı Kemal, «Dogu Föportajları». 1 Filıpon'un apartımanmda tatlı bir sıcaklık var. Kantal'a gidecek yerde blr telgraf çeksem de gelmiyecegimi bildirsem sahıden iyi olacak. D U I\ Y A K A R I K A T UR L E RI S , Amma crtık gel«ceğiml bildlrmlstim. Filipon cok ugıtajtı, tarar «tti.. Benim kuı bahane etti, ben de ondae b«tW5ımı •ttyledim. Hem bu kızla alâkam bir kac aydın beri1 •OrOyorJu.. Bun« bir nihayet vermek artık lâzımdı. YAZ1SIZ t GitmeJ* umettiglml anlayınea Filipon nihayet bına hak vermeğe başladı.. Başka çare de yoktu. Ben Parısten kacmak istemekle ymlnız bu kıadan kurtulmak değıl, bir az da temiz, sai hava almak istiyordum. . Bir zamanlar kaAın avcısı^dın. YAZISIZ 4 Artık karnımıı acıkmıştı bu bahisleri bir kenara gkHp y«nek yctraek daha isat*t olacaktu (Arkaa nr) Tlırkîvcdr neni hakkı yalnız ' gazetemize aiddir. ROSt YAZISIZ CAKET ve PANTALON m«T»iınlilc çefkRermıizia baflanmiftır. Mbfina I $EKER€İ Ali Muhiddin Hacıbekir j İstanbul Bahçekapı, BeyoŞlu, Karaköy, Kadıköy Magazalan KARAMÜRSEL Sultanhamam fstanbul MAĞAZASI Pazar ve Bayram Günleri Açıktır. Ma\i blr elbise hazırla... Dönüşte alırım!. Nihayet yalnız kaldık! li... Peki, yalnır kaldığınız zaman? Geceleri? Ooo, ekselâns, sorduğunua sual ler hakikaten... Ölü değil mi a eanımT Maalesaf, «vet. Dfinyada göçenler hakkında konufulan iyi seyler, onlann mezarlan üstüne dikilmiı güller fib dir. Söyleyin bakayım... Kiang T'ao'yu on beş senedir gözdsn kay betmistira... Ne halde idi? Bir parça fişmanlanuj mıydı? Evet Benim flbi mlT Evet... Ordudaki arkadaslarmın yanında, kadına çok düfkün diy» }öh ret bulmujtu. Aaaa... Korkmtyın, tu $9hretinien do layı âhlrette yiizü kmracak değil. Açık koausun.. Çok düşkündü, mflner'/erdi, rekiydi. Büyük bir sefti! General, Nina ile karşılıklı oynadığı bu tehlikeli oyundan Zfvk alıyor gibiyılı Tavıını de^'ı^tı.'j . Ciddi bir eda Ukmdı. Ümid ederim kı, geleneğe uvarak, hâtırasını yâdediyorsunuzdur. Bunda hic ku^ur etnıem, ekselâns. Fakat ccedınin ne'ede JUlunouğ.ınu hıc kımîg bılmedığı ijin nszjrleriTi, mâbecle gbfüru.»rum Geaeral hazdn hazin görüs gtçifdi, acuuı bir tavıı Ukındu , Çok acıklı şey, dtdt Çok... Çok... Francis, lokantadan çıktıktan ıon ra, bir kayık bulacağını ümid ettıği rıhbma doğru acel* ıcele yOrümuştü. Kayıkçmın ıstediği pa» rayı verdi, çiçek kayıklan istıkametinde yola çıktı. Geçe çok karanlıkb. Çiçek kayıklannın uskünde, asetılen lâmb^lamm pınitısı, aydınlık bir hâle yapıyor, Francii bu sayede, Binbir Opucuk aemı"ınin yerini kat'l aurett» tayin ed«bil.yordu. Bir yandan kurek çekerken, bb yandan da plânını zihninde hulâs4 ediyordu. Şayed gemide liyaretçiler varsa, dikkatlerinl çekmemel için, kajnğı teknenin aydınlık olmıyan baş tarafına yanaçtıracaktı Sancak tarafandaki ikinci lumburui Nina'nın kamarasma açıldığını bi> liyordu. Francis, kayığını tanı b» lumduzun altına yanaştıracak, lua buzda» gemiye girecek kamarad» saklanacaktı. Lumbuz, bir kişiniı geçmesin» imkSn verecek genişlik te idı. Nasıl olsa, mevcudiyetini Nina'yı haber vermenin bir çaresinl bulurdu. Vakit kavbetnıpden, vsziyeti ona anlatac^k, kendisini takib etmeğe OPU mecbur edecekti. Zaten gemide daha fazk kalmaaıa istüta> dan farkşız olacağuu NİBa de idrak edecekti. . hayrett* idi. Bizzat bay Hu Ven Yu, bayan Semavi buhuı'u gemide göreceğini söyliyerek tnun ağzının »uyunu akıtmıjtı. Derken aynı gemıde, birdenbıre, bayan Semavi Buhur olduğunu iddia eden bır Mançuryalı kadm'.a karşılaşıyordu. General kurnaz adamdı, işi aceleye getirmek istemedi. Ba?ım ilen geri «dlıyarak, âdeta nazik bir tavırlı konuştu: Ya, siz mısiniz? Aman bu pek tuhaf... Durup dururken geminin müdiresi oluyorsunuz, buna da beni ınandırmfk Ft'vctunuz ha? Son •pce komik bir şey! Nina, generahn ı u tarzda konuamasına bir türlü akıl erdiremiyordu. Aşğıdan almak şartile ilk söz lerinde ısrar etti: Evet, ekselâns. Ne yazık ki bay Hu Ven Yu burada bulunup beni size resmen takdim edemedı. Benim ismim bayan Semavi Buhurdur. Generalin gülmesi yanda kaldı. Kedi balığı gozlerıne benzjyen patlak gözlerini Nma'ya dikmış, deiıc. nazarlaria bakıyordu. Ellenni kemennde bırleştirmiş, aynı sozü tekrsrladı: Mademkl siz bayan Semavi Buhur'sunuz, sizi başka birisine benzettiğimden dolayı binlerce defa özur dilerim. Hartâ bu akşöm niçin görmek istediğımi de izah •deyim: Bay Hu Ven Yu, gimal ordusundaki meslekdaîlarımdan biri il« olan münasebetlerinizden bana bahsetti. Acaba yalan mı sciyled 7 Katiyen, ekselân». Peiping'd* general Kiang Tao ile hiç goıüştünüz müydü? General, hahzasuu roriar gibı gözlerini kapada. Elini alnuıda dolaştırdı, sonra gayet taoıi btr tavırla: Durun bakayım... deöi. General Kıang T'ao dediniz değ 1 mı?... Kiang Tao. A, elbette! Üç sene evvel, Şımal Kore cephesinde öldü. Evet, zavallı adam, vığıtliğınin kurbanı olarak cephede ö'dü. Emruıde bulunmu^ olan bütün askerler bu seyrek bulunuı kahramam hatırlıyorlar. Çok iyi haürlıyoTum... O tanan'da bulunuyordum. Bir bombsrdımanda, gazh bomba ıl* yanmış, diyorlar. Korkunc bir şey, ekselâns. Bu feci jeyleri bana hatırlatmaym! General Kiang Tao, gayet sanatkârane komedi oynıyan bu kadınm yalanlarını teşvik etmek için, hep aynı babacan eda ile konuşmağa devam etti. Acınır bir tavırU: Vah zavallı bayan Semavi Buhur, dedi. Size karşı buyük bır sem pati duyuyorum, çünkü Slen arkacaşımın ilk metresı idıniz, değiî mi? Evet, ekselâna. Demek ki bay Hu Ven Yu yalan söylememiş. Hakikaü söylemifl efendim. Generalin sarkık dudaklan arasından derin bir soluk daha çıktı. Galiba, generalin gözdesı idiniz? Evet, ona uzun zaraan agladım. Demek ki bizim Kiang Tao'yu seviyotdunuz, ha? Nina mahcub mahcub yere baktı. Utangaç bir dul kadın rolü oynuyordu. Evet, çok seviyordum, diye mınldandı. Fakat böyle ^eylerdon, bir yabancı yanında bah^etmek yakı?ık almaz. Ben büsbütün yabsncı değılim Kahraman Çin ordusunda onunıa arkadaşbk. Hattâ Kiang Tao ile birlikte harb akademisint githk. sinı ben de severdim. Bınaenaleyh, duygularımızı birbirimize açıkça anlatabiliriz. General Nina'ya yaklaımıştı. Sesini alçsltarak devam etti: Lâf aramızda, generalle nerede... yastığa ba# koyuyorduBuz? nuz? Peiping'de, ekselâns. Peiping'de, nerede? Atamen'den tonra öçüncü sokakta. Generalin yanında kaç ladınduuz? İlk kansından başka, üç ki|i idik. Sizt karjı çok mu c5merd dav ranırdı? Generalin suaUeri lâübalilesiyordu. Nina utanıyormuş gibi yapb: Nasıl «öyliyeyım... Söyliyemem... Söyleyin a eanım... S«yley)n, bayan Semavi Buhur. Şimdi zarallı, toprağın altmd» yatıyor. Kendislnl sena etmeniz ruhunu |âd cdecektır. Pekl, iöyliyeyim, «ve*, çok cömerddi. Nina, Francla'nln htdiye tttiğl gerdanlıgı boynundan jıkarıp t,enerale gösterdı. Bana bu gerdanlıgı verm.ştı, dedi. Güzel, değıl mi? General, yeşil renkii, yuvarlak taşları tuthı. kaitn parmakları arasında evirip çevırdi. Çok güzej... Çok gÜMİ, dedi .. «CUMHURİYET» in Tefrikasi: %\ Ekselâns, dedi, zannederim ki bayan Semavi Buhur'ia oa>başa k1 mak istersıniz. O sebebl* müsaadenizi rıca edeceğim. Evet, evet... G din, gidin. Yalnız bana öteki motorü bırzkın da, sonra şehre donebileyim. Başustune, ekselân>. Kaptana tslimat verılmiştir. Motörü g?mınin borda&ına yanaştudı, emi'lerinizı bekliyor... Hürmetler ederim, ekselâns. Bay Hu Ven Yu, arka arkaya iki üç ciefa ığ İdi. Motörüne atladı, gitti. Bayan Ejderincisi, arkadaşile birlikte kendı kamarakrına çekilT.ışti. General, şimdi arka guvertede yalnızdı. Ölümunde tufan gibı gbz yajla.ı dökraüs olan sevgili o^yan Semavi Buhur'unu bekliyordu. Nihayet, Nina göıuktü. meır.iş olan bu kadına hayretle bakıyordu. Hiç bir jey konuşmaciığı için, Nina «61310 verdi. Ekselâns, dedi. Polü nudür muavini Bay Hu Ven Yu, üçüncü hücum tümeni kumandanının beni görmek istediğin: haber verdL Evet, doğrudur. Ama ylzm burada işiniz ne? Benim mi? Nina şasalamışü. Gülümsedi, cevab verdi: Binbir Öpücük gembin* ;e'en zıyaretçilerı ağırUmak. Öyle mı' O helde bekler'm. Ne bekliyorsunuz, ekselâns. Patonunuzu. Anlyamadım. Yani Binbir Örücük geml«inin patronunu. İyı ya, o benim iste, ekselâns. General, şakayı hoş goren muşfik bır baba gıbı, musamahalj b.r Ağır ajır, generale doğru tebeîumdeîi scnra, irı ellerıle terlı yoı>du. Kiapg Tao, jemideki kadıa yanakkrmı «^«üadı, bir kahkaha h t «rasnda td Bayan Semavî Buhur 'iy\î mı? Evet efendım. Patlak gozler. Nına'jn tepeden tırnağa suzdu. General, p ogramının tertıbuıdek bu umulmadLk dtğişıkük karsuuıda, jimdi gerçekten çok rüı*» b*n, Sanarim bjnjmda, Tıi m ltfrai •d.bilirim,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear