24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
0 Kaum 1V5S vumnurtı mıımmnmımmnHimmımıifflHinmnıııııınııııınmiTnaımııııııııiHiıııııınnımmıınıııııınııııiıifflHiıımııifflHiııııiTiımııııınnr nmnıııınınnmmmımınnımınmınmnnnnntnuııunıuıııuınııuauuıuınmuu EVVELİ, SONRASI? istanbulıın ayın 13 ünde yapıltcak Belediye M M lisi seçimJerine adayhgım koyan zevatla bir arkada^ımız konuşmuş.. Hele bir scçilip Meclise (frselcr, nelcr yapacakl?r , nelcr. Kinıi >ol yapacak, kiml otobtUleri çoğaltacak. Bir başkaM hastaneler inşa ettirectk. Bir diğeri lıa\atı ucuzlatacak. Kriprü, tünel, velhasıl namzedlerimizin vapmıyacakları yok. Yalnız. kendilerinden dört sene evvelki Mec]is azası da böyle vaadlerle gelmlşlerdi. Onlardan doıi »ene evvelkiler ve dahâ dört evvelktler de öyleHele bir seçilmek. Bu hep böyleriir. «Hele hir» seçilinceye kadar snylenen lâflarda kimsenin iji niyetiırden SÜpheye hakkımız yok. Yalnız .hele bir» »eçildikten sonra Içler değişiyor. Bizleıe gene, hali duman olmak kalıyor. Bence, sinemaUmmıa birer alıcı makine koymah. Çünktt, böyle »ahnelerin filmt cekilmesi, biç ıttphesi* bizim ycrli filmlcrden çok daha enteresan olur, ve hele Amerikada, dehşetli para eder. • •* Şaşkına döndük ıb âleminden karışık ve tezadh haberler geliyor Meselâ iiç Amerikalı âlim, u*un tetkiklerden soıfra, şoyle bir neticeye varmış.lar: 50 ya|inı geçenlerde verem illeti görülmüyor. Aman. diyorsunuz, şu 50 yi bir aşsak... Fakai, hemcn arkasından, ikl Danimarkah tniitchassısın bir raporu: 50 ya^ından itibaren erkrklerin yüzde 85 inde prostat bastahğı müşahede ediliyor. Bu sefer, eyvah, diyorsuınız, ne yapsak da 50 vi bulmasak. .... Böylece. geçen gün gaıetelerde bir mujde vardı: Kcllik illetine ilâc bulundu. Artık herkesin •gçı başında kalacak. Sevinmemek kabil ml? Sinema. veya, tiyatrolan âdeta ajdınlatan mehtab gibi kafalara, dcmek, paydos. FakaJ durun. bir haber daha: Kellerde kanser olmuyor. İşin içimlen çıkmak hayli zor. Ihtıyarla verrmden kıırlul. ihtiyailatna prostattan. Saçını besle kellikten kurtul. kcl kal kanserden.. Âllmlcr ma'.allardaki cellâdlara döndü: Tn•ranları .ölümlrrden ölüm beğcn» teklifi karşısında bırakıjorlar. T • • • Denizde kum bizde dolar (çeşidi) Con defa İstanbula felen Amerikan filosu mü"^ rettebatından dolar topladıgı ihbar edilcn bir vatandasın evlne baskın yapılmıs ve, gazeteırin vcrdiği habere göre «1200 lirahk Amerlk«n doları.. ele geçirilmiş. Alın size bir bilmece. Acaba 1200 liranın karşılığı olarak ele geçen kaç dolardır? Zirıı. malum ya. dolar çeşidlerimlz. maşallah. Epeyce fazladır. Eğer resmî hors« hesabı ise mesclc yok. 2,82 detı. 400 ve biraz fazla dolar eder. Bir de drblokaj heiabından dolarımız var. O galibn 5.5 lira filan. O zaman 220 J« diişmek lâzım. Sonra bir de takas doları var. O maa/allah bir ?cy, yanına varılacak gibilcrden değil. Daha sonra karaborsa (pardon serbest piyasa) dolarımız var. O da 10 lira civarmda. Velhasıl biz. «rkadaslar «rasımla. he^aba kalklgtık. işin içinden çıkamadık. Çiinkü havariis vazıh değiidi. • • • Uzun lâfın kısası • •• Sinemacılıkta yeni çığır italyap muharriri Giovınni l'oplni GOG isimli eserine. sinema perdesindc gordüğü bir kıza âşık olan ve, bu yiizden aklım kaçırarak. timarhaneye yatan bir adamın (ki GOG'un kendisidir) hikâycslle başlar. Hayalımııa, ginema, öylcsine bir giriş girdi ki. İtalyan edibinin muhayy ilesi, sadece tabii ahvaldeıı oldu. Geçen gürrkü vak'ayı okudunuz mu? Bir sinemada film seyredllirken, vatandaşlardan biri Neron'un (Virtor Mature) Messalinaya (Rita Hayvsorth) yaptığı işkencelere fena haldc sinirlenmiş ve beyaz perdeje lıücum ederck: «AIçak Neron. diye bağırmış, Mcssalint'nın intlkatmnı sendcn ben alacağım.» Adamı tutmasalar, ihtimal, perdeyi paralıyacak. böylece, aklı sıra, N'eron'u ortadan yok edecekti. Hattâ. belki de, Messalina'yı kapıp kaçırmağa da kalkacaktı. df bir anket açtı. İki »ual soruyor: Evlenecckler miV Evlcnmelcrini istlyor musunuz? Verilt>n cevablardan biri, ezelî olmakla beraber. henüz doğrıı dürüst halle baglanamamış bir ıııeseleyi ortaya koyuyor. Gazetenin okuyucusu revabında .evlenmlyeceklem diyor ve ilâve ediyor: .İstemiyorum. Çünkü ben de âşıkım.» Hımmtnm .., gördünüz mü işi? Hem âşık, hem evlenmek istemiyor. Valnız kendinin değil. üstelik, başka âşıkların da evlenmemeleri fikrinde. Acaba «ecrübe mi geçirmiş? Belki. Yoksa <izHivac aşkı öldürür» felsefesine mi inanmıs? Rlümkiindür. He;abh kitablı evlenmeler mi. şıpsevdi neticeleri mi. daha iyi muvaffak oluyor. Konusnıası U7iın. Zalen bu arada Prcnseş kesti attı: Evlenmiyccck. Albay da öyle. Kendi tâbirilc "kitsbı kapadı r. Biz de suraya bir imza atalım da, boşuna. gevazelil (•'•nasıır: arkadaşımtt IngiA nkarada çıkan oHâkimijct..evlenıııelcri bahsinliz Prensesi ile Albayımn er maçtan evvel birbirile bahse turuşurlardı. Doğrusunu göylemek lâzım gelirse ne Kemal, ne de Orhan bir kulübün taraftarı değıldiler.. hattâ her ikisi de futboldan pek anlamazlardı. Bunların zevki her ınaçta bahis tutmaktan ibaretti. Kemal iyi kalbli bir çocuktu; lâkin biraz bön çocuktu. Öteki şamatacı, şakacı dünyayı »allamaz bir adamdı. Maç yaklaştı mı birbirlerine sorarlardı. Orhan derdi ki: Var mısın bu hafta? Varım. Beşiktaş galib, beraber benim... Emniyet galib senin... Yağma yok... Öyle ise aksini sen al... Aldım.. Nasıl olaoak? Beşiktaş galib, berabere benim... Yoo!.. Beraberlik benim .. Oldu.. Kaç para... Beş kâğıd... Deli misin yahu' Göz göre göre para mı vereyim? Ya ne oiacak? Yirmi kâgıd.. bari kazamrsam , bir şeye yarasm! Benim canıma minnet yahu!.. Lâkin gelgelelim maç gelir ç»tar.. bir de bakarsmız.. Beşiktaş zorzoruna beraber kahr.. Orhan olduğu yerden bağınr: Kemal.. elden gel... Vermem vallaha!. H öyle raptık.. Ve Kemal yirmi lirayı »ular... Ertesi hafta gene boyle... Zavalli çocuk.. tekrar verir... Nihayet bir gün şövle bir bahse tutuşurlar.. Kemal teklif eder: Fener galib.. senin .. Olur... Mağlub olursa benim... Tamam... Beraberlik de senin... Peki... Kaça.., Beş kâSıd Bırak 5u sefil teklifleri... Yirmibeş.. Peki Maç günü gelir catar. takımlar sahaya çıkarlar.. Kemal Orhanı arar bulur.. Bana bak. Ben vazgeçüm.. Neden?.. Bahisten.. Övle şey mi olur? Maç başlamadan hakkım var. Neye hakkın vaf? Ben vazgpçmem. Ama hava alırsın! Bu namussuzlukhır.. neden tuttun, neden vazgeçtin! Diitl akşam riivamda gördüm. Fener gelib gelecek. Haa!. Öyle mi? . O halde d«şişelim... Fener maglub bana. galib olursa sana.. Beraber d« bana.. Oldu .. Yirmi kâgıd? Evet, evet! Maç başlar.. devam edw.. Fener bir gol.. karşısındaki bir gol. nvunun bitmesine üç dakika kalS, Fenerin beki bir terc vuruşla kendi kalesine bir gol atar .. Kemal.. yerinden fırlar... Hay Allah cezasını versin.. ulan bu talih be!. . Orhan bağınr: Görelim.. papelleri .. Ve yirmi liray) öder. ondan "On ra da bir daha Orhanla maç neticesi üzerine oynama§a tövbe eder .. keyfi kaçtı... Günün birinde Orhanlâ Ek=elsiyor otelinin bannda görüşüyor Isrken lâkırdı maçlara intikal etti. Ornan.. Var mısın?. dedi Yapamam.. Yahu, deli misin? Küçük oynayalım.. Yok kardeşim maç üzerine bahis tutmamağa yemin ettim. Köpeklere ekmek doğrarı*. Öyle yemin değil. Nasıl yemin?.. Eğer bir daha oynarsam karım boş olsun dedim. Tekrar evlenirsin?.. Ben öyle snv v?:ıamam... = Sen bir budalssm... = Ben bir budala idim.. lâkin | şimdi pkıllandım.. bak her h a t t s i 2025 lira cereme vermekten k u r | tuldtm . 1 Yahu. belki kazanırsın! 5 Kazanamıyorum .. Sende bir = orostopolluk var.. yutuyorsıın..5 Hiç benim kazandıjırru hatırlarŞ mısın' .. s Verilecek cevab yoktu... 1 Hak#m çıkarsm, kendi çık8ın.. daımî çıkiş, muvakkat çıkı;.. Olur. Ama kaleci çıkarsa on misü... Oooo!.. yapamam... Geç efendim.. ben de seni kabadavı bir adam sanırdım... Pekî ama ya çıkmâîsa?.. 10 lira... Olmadı... İki oytmcu çıkarsa sen 20 lira alacakaın. Üç ç:karw otuz... Ne olsun?... Eger kimse çıkmazsa 50 lira.. Kabul!. Ver elini! Sıkıştılar. Maç devam etti... Bar oyunu oldu .. İkind parti başladı . Dsvaırt etti.. goller oluyor.. fâvnller oluyor.. bizim iki «hpab hiç slJırrrnyordu... Artık oyunun sorru yak!a$mısti. Ewt\âen saatlerini birbir'evile avarlamı» olan bizim iki ?hpa1> f\nirli sinirli W1»klcrin# bsk'yOrlarHı .. Bir, bir bucuk dakika \ * r dı . Orhan davanâmadı... Krmal dive bağırd:... E'den ce1 elli paneli .. Kemal cevab vwm°k ütpre ikfn sahaya baktı... Haykırarak.. S«n h«le yüz 1'rsvı ei«l »n eel de.. sonra! dedi. Orhan da >^aktı.. Paşabahce kalecisi, sahadan çık nıiş ellerile kasığını rutarak, »ovunma odalanna dogru ko<;uyordu . yerine gel*n bek, hakeme»"ağırdı: Hakem bey!. Ben kaleye geçtim... Orhan hâykırdı: Nereye gidiyorsutı yahu! Daha bıtmedi maç.. Karşı taraf btınu görünce hü' cuma geçtiler... Paşabahce takımı Nereye gidiyorsun yahu! oyunculan kslcnin 8niin# toplandılar. Bu sırada da oyuaun bittiğini bildiren düdük öttü.. Kemalin tevincine payan yok' tu... Orhan sokuldu... | i Sbküül... Dur yahu! Acelen ne?. diye ağırdan ahrken... Sen ne sdylüvorsun yarru! Kırk yılda bir kazandım.. onu da v*resive bıraksmam.. Orhan iki ellihk çıkardı . başının üstünde dolaçtırdı ve Kemale verdi.. o da: Hay bereket!.. diye çenesme sürdü.. cebine koydu.. Ertesi gün Kemal, yazıhanesinde kendisini ziyaret* gelen ter aernc: Al! Güle gül« Inıllan! Lâkin yüreğlm oynadı vallaha!.. .lal«in oyun bitecekti yahu! Eyy, n»pıyım K*mal ağabey.. gonr» go\ olurdu... Ya jec kalavdm.. Küçük kardeşime tenbih •:tim. Maçm bitmesine iki dak ; kı kaln tribünde*ı mendiüni sallsdı.. Bunu söyleyen gene Paşabahçe kaleeisi ifîi. **• İ TECESSÜSLER Sun'î maddeler devri ve açılan bir sergi Eundan bir kaç hafta evvel sun'î Bladdeler.r. tcşhıri için büyük bur •ergi açıldı. Orada »ent?tik maddeler, fu«r çapındaki serginin meşherini teşkil edıyordu. Yapılmış ve yapılmakta olanları enıkonu me|gale mevzuu yaptıktan ve ımalâtını ortaya seıip duktukten sc'ia kapanıp gitti. Düsseldorf şehıini. jeni çağın aJÂmcti farikasıle donattıktan sonıa da tekâmul merhalelerinden birine daha girildıği k;..'.aatini verdi. Zaten bu kanaat, Ikinci Dünya Harbile başlavan bir devrenin muvskkat hukumleri arasmda idı. Mü~ahedeler öyle gösteriyordu ki insan yeni bir çığıra doğru gitmektedir. Her ne k=îdar «görünen köv kııavuz istemez» denirse de Düsseldorf sergisinı ıster istemez bu •köyun.ı kılavuzu dıye :lân. habercilikteki «celecihğin bir dehli sayılmalıdır. Milyonlarca aene içinde tekâmül kademelerinden geçerken i'.isan. •vvelâ taşı yontmuş. uzun zamatı karar kıldığı taştan brorza geçerek demıre atlamanın fırsatını kollamış Ve nihavet demiri ctfvmda döve döve» eserlerini vermiş, lâkin onunla da tatmin edi]medı|ini aö» rerek yeni cevherler bulmanm yo* lunu tuımuştur. Kısaca ızah edilen üç devrr.i tarihçesi yetıi maddelerin bulunmasıle sona eımiş oluyor. Taş, bronz ve demir devr: artık mazinin malıdır. Açılmskta olan çsğ bu üçunun yeri'ıii aratmıyacak şekilde do'duracaktır. Çiinkü tabiat ccvherleıinde bir takm sıılar keşfetmektedir. Onların birinden diğenni, bir ilçüncusünden dordüncüsü'nü ardı ardına cıkarmaktadır. Bir zamanlar sır olup da gıin ısığına çıkan bu dünyada r.eler yok ki!... Meselâ cam yapmak iç n kuma ihtiyac var. Esas madde olan kumu diğer bır m^dde ile halita edecekSiniz ki cam gibi şeffaf bir mayl hasll oiacak. Muayven derecei hararette ısıtıp da ona şekil Vermeğe kalktmız mı üfürü6ijmüzün takati n'sbetinde veya s?nat kudretinıze bağlı csmdan eşyalar çlkaracakiınız. Halbuki şırrdi sun'î csm var. Adma Plexi c m ı diyoılar. Hava geçiiTniyen cinsten olması, yapılc'ığı maddenin elyafındak: sıklık dolayısile bövle bır camın altına koyacasınız her hangi gıda maddesi bozuhnakta'n kurtulacak. 1955 sun'i maddeler sergisinde plexı camından mamul bir fanus ••nıutfak mucizcsi* dıye kadın erkek herkesiîi gözünden kaçmamıştır Kavanozun altlnda rıiç bir şey bczulmuyor. Içine et koyuyorsunuz, tereyağ, ppynir koyuyorsunuz, ardından ufak bir pompa ile havasını tahliye ettiniz mi, kokmamaaın, bozulmamanın çaıesini buldunıu dfmektir. Orad» günlerce bırakacağınız gıda maddeleri pişınlmeye veya yen meye hazır duracaktır. Ihtiya'ınız oldu. yiyeceklerden birini çıkarmak iâtiyorsifnuz, küçük bir ventil açilacak ve alacağınızı aldıktan sonra tckidi' pompaya basacaksınız. K'erive giren havanın bosaltılma5l şart olduğundnn her açılıp ka panmada pompalamak geıekmektedir. Brşka br isimle bu fanusa ngıdayı bozmıyan ambar» dennor. Sonra. adından da bellı bir tnarifet daha var: Serginin bahçesine ysğdırılan sun'î yagmur. Gene sun'î cihazlanma tarikile yani fışkııtma boıuları sun'î maddeden olan sun'î yağinur. şimdiye kadar bahce sulamada kullanılan fışkırtlcı, serpiştiricı cihaz'arın tevlid ettiği sulamft imkânlarını göleede bırakmaktadır. Sun'i maddeden yapılmış bir boru ıle malum borular arasında fışkırma delıkleri bakımından büyük farklar var. Birincisi. çok ince ve j dar deliklerin açılmasına müsaid, ı diğeri ise belli arahklara dehnmeye elverişlidir. Bu itibarla fışkıran suyun serpilmesi, ir.ee lifler halinde yapılması. del'klerin sıklık ve inceliğine bağlı kalmaktadır. Yeni bo rtılarla öyle su huzmeleri vücude getiriloıektedir ki dağılma kabiliyeti sicim gibi değil, duman gibi. sis gibi mahsulün üzerine çbkmektedir. Geniş sahalarda az boru iîe sulama işini kolaylaştırdığı ve suyu fışkırtırken ince zerreler halinde da ğıttlğı icin pek hoşa gitmiş. hele çimenlerin sulanmasmda en uygun vasıta diye kabul edilmistir. içinde bulunduğumuz devıin adıra «sun'î maddeler devri» demiştik. Devir. şu manada da b'j isme lâyıktır: Bugün nsan uzviyetinin çoğu kısımları da bu maddelerden yapılmaktadır. Nitekim 46 uzvumuzun verini tutacak sun'î madde vardır. Gözden damara kadar sun'î uzuvlar, vücudümüzün eksik taraflanlıl t?mamlama vasıtası dıye ku'lanıL. maktarhr Sun'i böbrek, sun'î kalb, eun'i dgeıden başka karın nahiyesınde şah daman dahi sım'î nvıddelerden ersatz'sını bulmuştur. Zamanı gelince bu tekâmül. kemiklere kadar uzanacaktır. Butün kemik lerin istenilen çekilde vedek parçaları bulunacak, ve adeta «sctıtetik insan imaline» gecileceklir. Sergide bu türlü sun'î bir insanın eamdan modeli de görülmektedir. Onda mpvcud 46 parça sun'î aza te?hif edilmiş. devrrn gpmbolü olarak sun'f insan yaratmanın hususiyetleri açıklanmıjtır. Tolun Alptekin LSkin, Orhan için Kemali yutmak bir tiryakilik olmuştu.. onun Ehhh?.. Namus meseleıi ya la bahse tutuşamaz olduktanbçri, artık maçların tadı turu kalm»hu! Nasıl vermezsin? Be birader.. artık bu kadar mıştı.. en mühim miisabakalara gitmez oldu.. Orhanı maçlarda da olur mu?.. Ayol.. senin istediğin ne ise göremez olduğu için Ketnalin de iMiıııııımıııııııııııııııııiMiııı ıııııınHiıiHiiHiımııııııımıımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiııııııııinııııımııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııımiHiııııııııııııı Paşabahce Selâmet takımlan 1 oynuyorlardı. Profesyonel. liginf belki de son maçı idl. Orhanlag Kemal gene vanyaha idiler.. Org han artık Kemale bahis teklıfınden vazgeçmisti.. maç da fena Hegildl.. Kemal birdenbire Orhanâ: Var mısın? dedi. Orhan şaçırdı.. Ne gibi?. [ BaİT=e eirer misin? 1 Ne bahsine?.. | Paşabahce takımından h e r | çıkan oyuncuya on lira .. î Hakem çıkarırsa mı?.. Va/ıou KRAMİYELERİ YARIN AKŞAMA D E R S Yazan: Hamdi Varoğlu \\ Oizuo şair bir, pıofesör iki, pek mebzul yetişır. Ranıaaan davulcusu mâni düzer, mısir buğdaycı grzcl yazar, keten helvacı destan uydurur. İrili ufakll hepimizin kalbiııde bir şair yatar. Profe^örlere. gelince, onları da adım başında görmek mümkundür. Mahaile kahvelerinin peykeleri onların kürsüleridir. Kimi devletler hukuku profesörüdür. Alaman Knlının Fr^njız İmparatoruna haber yollayip: "Otursun oturduğu yerde, çizmelerimi bir giyersem, Kibriya hakkl için, kaçacak fare reüği arattırırım ona'n dediğini, kulağile işitmi< gıbı ar.lstır. Kimı, dahili sıyaset dersi verır: "Demokrat Partide, Ispaı'talı Hakkl diye biri çıktı, ortslığa duman attırıyor âlimallah!>. diye ispat hakkl meselesini tefsir eder. Kimi tarih pro» fesördür: «Fatıh Sultan Mehmed. Konya ovasında, Timurlenkle meydan muharebesine tutuştuğu zaman...» diye bir tarihî bahis tutturdu muydu, tarihe takla attırır. Dün. kunduramı boyatayım dedim. Bulduğum boyaeı, tesadüf, böyle bir profesör çıktı. Bana, kundura nasıl giyilir mevzulu bir ders verdi kl parmağım ağzımda kaldı. Şu kundurayı önce benzinle bir sil de, üzerinde birikmi? boyelar gitsin. diy*ceğim tuttu. Vay efendim, sen misin benzin lâfınl eaeıi. Benzin varüi yüklemege kplkışmışım gibi bir eelâllendi. Aç'ı ağzını, yumdu gözünü. Kunduralarımı hep ayru kun^uacıy'i boyatmadlğım için işte böyle olurmus.; rastgele kundura bojacısı kötü boya kullanırmış da kunduraları mahvedermış; bunlar nazik deri imiş, benzin sürüimezmiş; hele sabün hiç caiz değilmiş, çünkü sabunda kostik varmış; başka acemi boyacıların bozduğu kunduramı düzeltmek bunun boynunun borcu mu imi§; herkes ayakkabı giymeyi bilmezmis., ayakkabı çok itinall kullamlmEİı imiş... Ayoi, ben senden kundura giyrr.e dersi almağa gelmedim. sana kundura boyatmağa geldim, dedımse de dinlemedi. Çentsi düjük bır şeydi. Dırlana dırlana işe başbdl, bir yandan kunduramı boyadı, bir yandan beni boyadı. Sonra, profesorlük şanır.a lâyık bir dt boya pa'.ası aldı Huzurundan ayrıldık. Neredeyse, halkfi tedrisince yetişmiş şakırdi gibi, bana elini de Dü.ı. yolumun üstür.tîe her gün riâtlidı|im bir Migro* srabası önünde, bir kadın müşteri, para bozdurmak istedi. Satıcı, hatunu bir güzel haçladı. Her gun bcvle yapıyorsun henım, dedi. Bir gün de boruk para al gel. Ben para mara bozamam. Bak, surada tütüncü vâr. manav var, bakkal var. OnUra bozdur, öyle gel! Bekledinı. Fak«t bekledığim cevab. hanımın ağzından çıkmadı. Ben olsafn: A «fendı Sen bu saydığm manavm, bakkahn, çakkhn bir araya gelmiçi değil mialn? S«nden mal aldığım halde paramı bozmuyorsun, onlar durup dururken niçin senin hesabmâ par^ bozsunlar? de»dim. TezgâhUrbaşı bozuk parası olmıyan hanırnı bir kenardâ bırakti. oteki müVerilere döndü. Düşünmedi ki, her gün bütün para iie karçısın.ı çıkan müşteri, bu işi her gün yapıyorsa demek ki gedlkii rrüşteridir Bu rnuamele reva mı? Ama. dedim ya iste. Profesörlük hast&hğı. Bu da Migros arabasını kürsü edinmi^ bir tezgâhtar profesör! Türkiye Yakıfİar Ankara Yenişehir Aiansı 7,'Kasım '935 Pazar^esi günürrlen itibaren htzmet'nize girlyor. Bu ajansımızda hesab açtıranlpr için tertiblon*>rı Husıısî Keşlde Yumurlaya dair JlJlacrristanda mi ne, bir adamcağız, günlük *'*yumurta satan bir dükkândân bir kaç tsne yumurta almış. Bir de bakmış kl yumurta ardan birinin üstürıde, inceclk bir kalemie yazılmış üç bes satır yazı var. Bir kadın yazısı. S hibi kendini tarıf ediyor, çiftlik sahibi olduğunu söylüyor, bu yumurtalar benim tavuklanmın yumurta=ıdır. bu yazı kimin eline geçerse onunla evleneceğim, diyor. Yazının altında da adres. AdRm, nıa'. bulmuş gibi sevinmiş. kaleme sarılmış. Evlenmeğe •alibım, diyo haber vermiş. Bir kaç gün sonra cevab: Kusura bakma\ın. Bu yazıh yurrurtalardân biri. dâhs evvel ba|ka birinin eHrıe geçmiş. Onunla evlendim. Uç =y oluyor. Tekrar özür riılerim. Vsy gidı gürlük yumurta vay, değil mi? Ama ne vapallm, gunlük yumurtanın kaderi böyledir. Günlük yumurta cıye 5atılan her yumurta, muhakkak ki günlüktür. Ama. kaç çL'rTük? Onun orasını bir Cenabıhek bilir, bır de yumurîl.yan tavuk Gecenlercle, bir yerden yumurta aldım. Adamcağız insaflı davrtındı: Günlük değildir. bey. dedi. Ama tazeliğlne tazedir. Sekiz jünlük mü de&enı, on günlük mü. 15te o kadar bir şev. iyi ama. dedim, s^ndıktan çıkartıyorsun. Sandık yumurtası hıc taze olur mu? Siz ona bakmayın, beyim. Kırılrnadan gelsin diye sandığa koyuyoılar. Ben btınları. dosdofru, köyden getirtiyorum. Yumurtalpıı aldık. Ama yemek kısmet olmadı. Çünkü klr• lak :ç;n ocnğın ken?rına vurur vurmâz, hepsi top gibi pâtladl, etrafa dağıld.. Tazelikten, tabiî! Yıımurtacınır dediği doğru imiş. Yumurtalar sahiden de köy.îtn gel'ri^. Ama, tahtahköyden. Bu vesı> ile bır hakikat daha kesfettim. Yumurta Eandıklsrının bir adı da tabuttur. E, yumurta cenazclcnne Ce, e'bette tabut gerek! Bir aded ömür boyunca aylık aelir Bir aded mesken kredisi 5.000 lifa tutarında para ikramiyeleri KOT: Taşradan havale göndermek sıir^tile hesab açtırabilirsiniz. Havale ücretini bankamız oder. Bir ders daha os Türk İşe başladığı zaman, Migrosta ne aranîa bulunmuyor diye şikâyetler de başlamıştl. * Lâf aramızda bu Migros Turk adını da bir türlü anlıyamtyorum. Migros sahiden Türk3e. evvelâ türkçe bilmesi lâzım. Şuna doğru dürst «Türk Migrosu» desek olmEZ mı? Neyse, orası lâzım değil. Yokluklardan balı?ediyordıik. Migrostan pirinç almağa ^idene domatrs. peynir istivene don'atcs. şeker arayana c'omates ikram edildiğı o bir nevi kaos d^vrinHen şop/a i.şler nibeten yoluna girdi, şimdi ne arsnsa bulunuvor gibi. hemen hemen herkes memnun gibi. Ams gere de bir noksanlık var. Tezşâhtarlık noksan. 1 Kamyon ve Otomobil Lâstikleri 1894 Senesindenberi Nakliyatın emniyetle hizmetindedir TANPAX SIHHAT BKZLERt Fr/AN( VF İTFİYAIC1LARDA ISKAKLA AKANNB ;.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear