25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CÜMHUBTTCT 26 Agustos 1954 frfffffffffiııııııııifiı JGÜNÜN MEVZULARl| 26 agustos 1925 ve büyük taarruza tekaddüm eden siyasi taktikler Yazan; Ahmed Hidayet Reel ız, Ankaradakiler, taarruzun yapılacağı kat'î günü bilmemekle beraber agusto» sonlarına doğru boyle bir ölüm dirim hareketine başvurulacağma kanidik. Şimdi burada bana bazılan bir sual aorabilirler: Gazeted olmak itibarile kesin gün saat öğrenmeğe tejebbüs etmedin mi? Başka arkadaşlanmı bilmiyonım, fakat ben şahsan tefebbüs etmedim. Çünkü böyle büyük bir sım bütün varlığımla saklamaya çalıs.mama rağmen belkl ağzımdan yel kapar. gözlerimden bir yabancı ckur, diye korkuyordum. Bu «atırlan Ihtimal bazı karilerim, lâalettayin her hangi bir hâbranuı notları imış gibi sigaralanru tellendirerek, hattâ radyolannı dinleyer*k koltuklanna kurulmu», sonsuz bir hurar içinde okuyaeaklardır. Halbuki sade o vakit değil. şu anda bile içinde çırpındığım heyeeanı bana sorun! Tasavvur edin bir kere... Sonradan «Büyük taarnı» adı verilen bu askerî hareket muvaffak olamazsa Türklerin yeryüzünde kalmış tek müstakil hükumetlerl de tarihe kanşacak, belki de ileride bütün Türklerin ve bütün Türklüğün adı ortadan kalkacaktı. Peki. Mustafa Kemal, dünya durdukça vebali üstünde kalacak bu muazzam mes'uliyeti nasıl yükleniyordu? Evet, aylardanberi kafam o havsalaya sığmaz muammanın düSümlerini çözmeğe çalışıyordu. Arna, İskender, Sezar, Atillâ, Cengiz, Timur. Fatih, Yavuz, Napolyon ne yapmışlardı? Hemen hemen buna benzer cihan çapmda blr ioruınlu'ıuk aitına girm^rntşler miydi? *** ar atılraak üzere idi. Biz gazeteciler de hükumet adamlarile sık sık temasta bulunuyor, haberterimizi. yabancı mehafilin koku alma merkezi İstanbula, Ankarada ve bütün Anadoluda kat'î bir sükun ve ümidsizlikten başka bir şey yokmuş gibi haberler uçuruyorduk Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi Fevzı Paşanın cepheyi teftiş edip Ankaraya döndüğüne, o zaman aramızdan su sızmayan dostumuz Sovvet Rusyanın büyükelçi ve ataşemiliterinin ordu karargâhlanmızda tetkik'eHe bulunduktan sonra avdet ettieine dair havadisler... Bunlar ordumuzda henüz tam bir taarruz kabiliyeti görültnediğine düşman mehafilinde birer deiil sayılabilirlerdi. Halbuki askerlikle en küçük alâkası bulunan en büyük Türkten en mütevazı şahsiyete kadar herkes haftalardanberi sımr boyunda idi, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere. ve kaç kere yazılmış, söylenmiş malum hikâyedir: Biz gazefceciler 25 ağustos 1922 akşamı Büyük Başbuğun Çankaya köşkünde elçllere, meb'uslara bir çay ziyafeti verdiğini bildiren telgTaflar çekiyorduk. Artık öğrenmiştik. Ertesi gün seher vakti taarruz başlayacaktı. Gece uyunabilir mi, imkânı mı var? Yatağımda blr sağa bir sola dönüyorum. Kulakianmda sa£a döndü£üm zaman top gümbürtüleri, sola döndüğüm zaman piyadenin tüfek ve mltralyöz, süvarilerin nal sesleri.. Kafamda durmadan çevrilen bir burgu... Aylarct evrel başlamış, siyasi taktikler... t k olarak joyle bir dedikodu ortaya atılmış,tı: Mustafa Kemal Paşa Büyük Millet Meclisi âzalannı Çankayada toplatnış ve Avrupalılarla anlaşarak İstanbulu, Trakyayı feda etme mukablli Yunanlılann Ansdoluyu tahHye etmelerini sağlayaeak bir anlaşmaya varmak istediğtai soyl"mlş... İçimizde kızan var, köpflren rar, fakat: Bu işde paşanın muhakkak tertib ettiği kulis arkası bir plânl vardır! Diyenlerimiz ekseriyette... Asıl, Refet Paşa Taushand mülâkatı şaheserdir. Refet Paşayı Millî Mücadelenin başlangıcındanberi tanırım. Ujakta eşraftan Ahmed Ağanm evinde kaç gece birlikte misafir kalmıştık. Çok zeki, faal bir insan ve kumandandır. O olmasaydı. Anadolu isyanları güç basılırdı. Atatürk kendisini çok sevmesine rağmen araları sık sık şeker renk olurdu. Gene böyle bir darEinlık neticesinde Refet Paşa lumba^o'dan rahatsız bulundusunu bahane ederek Millî Müdafaa Vekâletinden çekilmij, Keçiören yolundaki Muallim MektebinAe karareâh kurmuştu. O ?ırada Birinci Umumt Harbde «Kutülamare» de Türk ordusuna esir düşüp uzun müddet İstanbulda Adaiarda misafirseverıiÇimizden faydalanmıs olan İngiliz uenerali Taushand Ankaravı zlyaret arzusunu Röstermlşti. Eh onu kim ağırlayabilir? «Kutülamare» yi muhasara eden kuvvetlerden birinln basmda bulunan ve Valihazırda Batılılara karşı Mustafa Kemal Pasadan daha yumujak göriinen Refet Pasa! * tngillz generall geldi ve Refet Pasa karargâhına konuk oldu. Tabiî hükumetçe önceden tertib edilmis bir plfindı bu... Refet Pasa nasbıhalleri esnasında generale Türk ordusunun Yunanhlan kuvvetle Anadoludan atmak kabiliyetine pek mallk bulunmadıgindan bahsetti. Gerçekten dost ise tn«ilterenin bir anlasrna yolile lşgal olunmu? yerlerin tahliyeslnl temin edecek tarzda teşebbüslerde bulunmasuıı istedi. General, memleketine avdette bunu slyasl ve askerl mehafile bildirdi. RavadİB, hiç |üphesiz oralardan da Yunan hükumet mahfillerine ve Erkânı Harbiyesine uçtu. Yunan siyasl ve askerl çevneleri muhakkak ki hemrn gev?eyiverdiler. Bizim tarafta düşman canibine hiç hissettirmeden her türlü tertibat geceleri alınarak hummalı bir tarıuz hazirlıkları yapıbrken YunanJılar Türk ordusunun artık bir daha kımıldanamıyacağından emin uzun bir bekleme ve^ e^lenme j^gvresi geçiriyordu. Yblc'sa, 25 âfusToir akşamı Başkumandan Hacıanesti Atinaya eitmek üzere İzmirden aynlır ,mıydıZ^: . «. IIIIIIITIIIflIf11IIIIITI =haberleri Muamele vergisi tasarısı I 1 1 • • •• • T e t k 1 k 1 e r ve D u ş u n c e 1 e r ABAHTAN ABAHA... «Mal» ın içtimaî mahiyeti Dün Maliye Vekilinin başkanhSon yıllarda üzertnd* nk sık ğındaki bir toplantıda, tâdil durulan bir konu var. O da, bir tasarısı üzerinde istişari akademinin kurulması. Bu fikir, görüşmeler yapıldı Dil kurumundan dil akademisine CAHID Vazan her sene Türk Dil Kurumu, konŞehrimizde bulunan Mallye Ve gresini yaptığı zaman yeniden alevkib' Hasan Polatkanın başkanhğın leniyor. Fakat bu arzuyu, kuruml» da, ilgililerin lştirakile dün öğle ilgül kimselerden ziyade, onun dıtien sonra Defterdarlıkta blr top ştnda kalan aydmlanmız açığa ! vurmaktadır. Akaclemi denince, her lantı yapılmıştır. Bı> toplantıda muamele vergisi kesin zihninden geçen oDil Akatâdil tasarısı etrafında istişart gö demisi» dir. Çünkü diğer iliım rüşmeler ypaılm^ ve mevcud ta akademileri hem bir zaman hem sarının müsaid karsılanmıyan mad de adam işidir. Gerçekten llim adeleri bahb konusu edilmiştir. Tah damlan yetişmelidir ki bu neviden min olundu&una göre, muamele akademilerin kurulması mümktin vergisi tâdil tasamsma müteşcb ve faydalı olsun. Bu da yetmez bisler khine bazı yeni fıkralar ek aynı zamanda halkımızda ilim kulenmbtir. Önümüzdeki hafta An ! rumlarmı himnve suuru uyanmahkarada ikinci ve mühim bir istişarî ! dır. Yani onu Kızılay. Darüşşafaka. tophntı daha yapılacak ve mua •nevinden bir hayır kurumu olarak mele vercisi tâdil tasarısı son şek düşünmelidir. lini alacaktır. Yoksa devlet elile her hangi bir İlgililer yeni taaannın müteşeb okul veya enstltü kurar gibi bir bisleri memnun bırakacağı husukarnrname ile akademiler vücude sunda iyimserdirler. eefirmek faydalı olmaktan çok zaDünkü toplantıyı müteakıb son rarlı olacak ve yeni bir adam kapasaport kararnamesinin lptal e yırma müessesesi meydana çıkadileceği yoluniı ban söylentiler caktır. Bu bakımdan biz akideml çıkanlmışsa da ilgililer bunu katikurulmnsı fikrinin devlet e'ile ve yetle yalanlamışlardır. devlet bütçesile yapılmasma asla taraftnr değiliz O bir vakıf müesse«i olarak ortaya çıkmalıdır. Mem leketimizde bir çok zengm aydmlanmız vardır Bunlardan bir kacının böyle bir vakfa tes.ebbiis etmesi, memleket kültür hayatmı kamEvvelkl gece ClhnnRlrde carethâra çılaması bakımından çok hayırlı nene blr tecavüz hâdlseııl cereynn rtml«tlr PlruMig» Sagıroîlu iokaftınd» 7 ticeler doŞuracaktır. numaralı evde otıırnn Nlmet, lsmlnde Camlye, çejmeye, yola ve mektebe hlr okuyucu, evvclkl gece ertne Klder servetinl seve seve bağı^lıyan milken karşınna blr »ahı» çıknrak önce •arkmtılık y&pmı?, bllâhar* kolunda letimiz bu sahada da, güvenilir bir hamiyetini kl snBtt »lmovn kalkıçmnılır. Katlmm tejvik görürse, riçln feryadı O»rln» mütecaylz yakalana esirgesin. Devletin yapacağı, bu r«k karakola relhedllralBtlr." Yapılan tarzda teşekkül etmiş kurumlara tahklkatta müteravlzln Dolabderfde oturan Hrtito Daikovlç lıtninde Bul yardım etmektir. Nitekim de yapgar teb«lı blr «ahıs olduju anla^ılmiü makta ve yapagelmektedir. Mesele tır Mdtemvi? Buiear, tanzlm ohınan yalnız bu kadarla da kalmaz. Resmî eTrakla AdllycTe vprllmlgtiT. ve gayrıresml teşekküller zaten her Bundan başk» üçö BeyoSIund», blrl Emlnftnll mmtıkasında olmak fl»re sene bütçelerine, bu neviden hayır 4 sarkmtilık ve einmle tehdlt yak'aaı müessseleri için para koymaktadırctreyan ftmlj. falller yakalanrak tah lar. Aslma bakacak oiursak, yalklkata bkşlanmıştır. nız akademilerin deSil, gerçekten Anadolu Aiansmın Millet müstakbel üniversitelerin kurulması da bu yolda olmalıdır. Ancak pızetesi alevhine açtığı o zaman. bütün politika tesirlerinin davaya baştnndı Millet, Ga7cte«lnde Anartolu AJnnn dışmda. bir rehber aydınlar sınıfı Cihangirde bir fecavuz hâdisesi n« h.ikarpt edlMl^l lddlrsile Fuad Arna ve H 86Tleme/oiflu »lejhlne »çılan davava diln toplu basın jgahkeimmm •' 'mACwl« haflanmıstır. MUAMMER Savcılıgm taiebıie dtınışmanm II yamlmasına karar* verllmiştlr. flz **• unanlılar ancak 26 ağustos 1922 sabahı seher vakti «Afyon» u döv.ioyulan dört yüz topun gümbürtusile daldıklan gaflet uykusundan uyandılar. Cephede bu ölümdirim iavaşı başlamışken bütün Anadoluda lnsanın sade ruhunu değil, etini, kemiğini, deri=;ini de ürperten bir heyecan hâkimdi. Fakat gorünüşte her tarafı korkunç bir sükut ve sükunet basmıştı. Zira, Büyuk Millet Meclisi hükumeti, dışan lle telgraf, mektub muhaberatını kestiği gibi. limanlaruıı da kapamış, ne bir vapur kabul ediyor, ne de bir gemi yola çıkanyordu. Ama, Ankara halkı toptan ayakta İdi. Herkes meydanlarda o?phedpn haber bekliyor. merhum Neeati, Vâsıf ve diğer arkadaslan gibi belagat kudretlerile tanınmı? hatibler, halkın sabırsızhjîinı yatı^tırmak ve kuvvei manaviyestai yükaeltmek için yurda$lara vatsnperverane nuruklar irad edivorlardı. Fakat bir millet evlâdlannm kahramanlığından ve silâhlanmn üstünlüğünden ne kadar errin bulunursa bulunsun harb biraz da kuma n andınr, kötü blr tesadüf, küçük bir talihsizlik zaferin ibresini beklenilmiyen tarafa döndürebilir. Nltekim, Yunan tayyarelerinin Gazi ve etrafındakiler hakkında Arkas\ Sa. B, Sü. 5 te tör ömer, ldnreatadekl mmm pi«kalı taksl II* evev'.kl gUn AtaUirk bulTanndan geçcrken Muatafa Uvsal lsmlndf blr sahsa çarparak bsşmdan a»ır aurette yaralanmasına sebebljet vermlştlr. Kaza?erie tlkrardım ha«'?.nealns kaldınlmifl, çoffir yakalannrak tahklkata. baglanmntır BcvkO7da Çavır caddeslnde 148 nunaarslı evde oturatı Melek Umlnde blr kadm, kuesÇında « Ta;mdakl oftlu 8 0 leyman oldu*ıı halde evlerlnln bulunduftu «okaktan geçCTken. şoffir Osman ldarMlndekl 145S7 pl&kalı talulnln ç i r p masına maruz kalarak a^ır Biır? f te varalannıışlnrdır. Kn7a?ede ans.o*ııl Nllmun» hastaneslne yatır.lmıs, şoför yak.ılanarak adll taklbata geçllmlgtlr Diinkü otomobil kruaları B T T A K Ş A M Bilyükada Gibaü Karakolu Yarın Akşam Gedikpaşa AZAK Gibaü Karakolu Cumartesi akşamı Beykozda Bir ihtiyar sıraktan öldü DOn Sîle «?ert Osküdr.rda HAklralyetl Mllllye caddMlnde Eskl Mnhkeme soküŞmda rartyocu Mtlpahldln 12 numaralı dükkânrna tamlr edtlmek Ü7*r« blr radyo Retlren 60 ysşlannda blr şahı» anl blr krtzl mlltenkıh f.1mti=;t(İT. ölllmfin sıcaktnn llert şteldlgl anla?ı!mi5tır. Ölen şahsın hOvlyetlnlr tesbitlne çalışılmakladır. Oibali Karakolu Pazar skşamı Beylerbeyi an mı, mal mı daha «bizim» dir? Her halde ,^^, mantıkan can! Çünkü tenimize yapışık zchabmı veri>or. Mal ise gelip geçici... Eski âriflerden biri. gayrimenkulünden bahsettiği bir nıekhıbda şu diışündürücü tabiri kullanmış: hiç akhmdan çıkmaz: «... nevbeti tasarrufu uhdemde olan...» Bir kelimenin halka mal olup olLâkin ne galat bir görıistür ki, madığıru bu deyimler gösterir. Me j bizler çok defa. malı candan farla selâ, «hak» ketimesini yabancı dil benliğimize yapışık, bizden h ç dendir diye atmaya kalkarsak, halk kimse tarafından ayrünlamaz sanıarasınd» yajayan şu deyimleri, bu yor, sayıyor ve bunu başkalanna laeağımız yeni ke'.ime ile karaılaya da inandınnak sevdasına kapılıyoorganize bir hal« gelir; ve medetıl det mahrum etmıye hakkımı» yok mayız: «Hakkından gelmek, hak ruz. cesarete sahib mane\f bir kuvvet tur. Gerçi Atatürkün adı, memleke etrrek. hsklamak. haHcmı helâl etMeselâ... siyasJ otoriteye yol gösterir. Hele timizin dört bucağında, sayısız fikir mek, hakkını vermek, hak hukuk Evlenereğimiz zaman: c.Evlenbizim gibi siyasî otorite kar?ısında vc irfan müessese'erinl aydmlatmak tanımak, hakkını yemek, hakka sı dik!» diye iki talibin her işi olup bütün organize kuvvetleri tasfiye tadır. Fakat bütün bunlar sadece, gınmak, hakka yürümek hak ver bitirmesi caiz değil. Üçüncü bir edilmiş bir cemiyette bu neviden Türk milletinin ona mmnet ve mek». şahsuı, yani cemiyetin manevi şahkurumlan tesis. teşkil ve teşvlk et şükranlannı ifade eder. Bu mües | Görulüyor kl blr > p> Velimesl siyetinin bu işe mutlaka ^erik gibi seselere onı*ı adını, kendisini iste nln yerme türkçe blr Velime flret karışması lâzımgeliyor. mek hayatl blr önemi haizdir. Fakat bunlann hepsi bir snda mlyor, blı verlyoruz. Lâkin «Atı mey« kalkınca on rvn mana ifüde Boşanırken de öyle: nBen ser.i olmaz. Batı memleketlerinde bir türk Dil Akademisi» onun kanutıu eden devim ortsdan kalkmıç olur. istemiyorum gayri.» 'Bftı de akademinin, bir üniversitenin o ve tabiî hakkıdır. Bu teklifim, belki «Hes.ıb» kelimesıni dü'iınelim. Bu seni istemiyorum gayri » Çekip Kurumunda bir zümrenin nunla vanılan deyimleri aritmetik her biri diledifi tarafa V'tse ya... milletin tarihine miivazl bir mazisi Dil vardır. Vaktile, yeni bir zihniyetle hoşuna gitmiyecektir. Ama vakıfla teritnile kurmaya çalısalım. O za «Yok, olmaz bay! Ynk, oim^ haüniversiteierimiz kurulurken onla kurulmuş blr tesekkülün kendisini man (hesaba gelmez» yerine tarit >«n!» Cemiyet o iki kişiyi mahkerm ma'.î kaynaklarmı eakl med bir takım dil nazariyçlerine göre metiğe gelmez», thesabfiz kitabsız» me koridorlannda aylarca. hazsn reselerimizin ve camilerimizin va ayarlamaya hakkı yoktur. Onun va yerine «aritmetikıiı kitabsız», «he da senelerce. hattâ hazı cemiyetleıkıfl.ırma dayandırabilseydik, blzde zifesl, her jeyden önee büyük blr sabını gSrelim», «hadsiz heaabsızı de ömür boyu ifildetiyor. de bueün Avrupaî manada, kendi Türk dill lugatl yapmaktır. Bu yerine «aritmetiginl görellm», «had Canın öyle kolay kolay azad o'ahususî geleneklerine sahib bir tinl lueatin icine girecek kelimeler de sl« aritmetikslz» llh... Nevinden mayı^ı evlâd bahsinde de AıY.k?. l yimler hiç bir kimsenin indî müta fffllttne sözler hasıl olur. BU aibi çekiyor... «Ben seni i'tPTniynnm versite mevcud olacaktı. leasma gör tayin edilemez. Bu, ya hallerde turkcenln «eneinleseceBini oğul...» Hayır babası! Onun mrhSosyal müesseseleri taklidle kurzılı ve sifahî dilde kullanılan bü llerl surmek kadar gülünç ne ola fuz haklan vardır... Cemivet ikimak itiyadından kurtularak, benzerlerinln nasıl kurulduğuna dikkat tün kelimeleri ihtiva etmelidir. Böy bllir Büttkı bunlar blıe bugCne nizin de yakasmı bırakmıyor. etmek. bize e5re, A\Tupat zihniye le bir heyetin ilk vazifesl türkçed^ kadar, dil çah^malannın nasıl pe'işi Fakat mal hahsi ortaya atılmr^, tin rplonpVlprin» daha uy?un bir kullanılan kelimeleri tesbit etmk güzel yapıldıgını göstermektedir. çoğumuzun zihninde şu kökîer ş tavırdır. Müesseselerimizi bu ba tir. Merhum Şemaeddin Sami Bey «Hesabı kellmesl vnrken arltme kanaat var: «Parasını ben vermekımdan ele alacak olursak, devlet «Kamusu Türki» sinde «ihsas», tik nlçin almmıştı? Bilemeylz. Bü dim mi? İster atanm. isîer ça'a«ihtisas» kelimelertain yanlış oVpı^ına başvurmadan, yalnu onun duğunu söyler; ve bunlann türk tün ilim terimlerlnl Yuran ve Lfitin rım! İster kiraya veririm. ister verhimayesinden favdalanarak, bugün celerinin bulunmasını tavsiye eder. köklerden almak prenslp olarak ka mcm! İstcr anbara korum. ister : n Vıir «Dil Akademisi» kurmak Ama, kendisi gerçekten blr dil bil bul edllseydi, o zaman bu blr ma diikkâna götüriirüm. . Ne k?rı<ıhiç de imkânsız degildlr. Ortada gini olduğu halde, «ben onlann na kazanırdı. Böyle doÇru blr yola yorlar bana?.. Nerede kaldı hiirrlAtatürkün, servetinden bir kumını yerine şu kelimeyi munasib görü da gldilmemi?tir. Bu?ün ellmbde yet?» Malın ne kadar münha«ıran m1 vakfettiği bir «Dil Kurumu» var yorum» demez. Bunu o sahanın okul kHablan n r . Onlardakl çeşidli dır. 0 halde dile tahsis edilmij va erbabma bırakır. Bununla beraber terlmler ne olacak? Bunlan toptan sahibine aid sanıldığınm yeni Mr kıf bir para mevcud demektir. Ata o kelimeleri beğenmiyorum diye tasfiye edip, Anayasada olduğu misali piyasada güçlükle hulura1, türkün vaktile bu cemiyeti ne kadar lueatinden de çıkarmaz. Bugün eibl. eskllere riönmek tehlikeli ve hattâ hulunmıyan beyaz ps^nirin ivi niyetlerle kurduğu malumdur. türkcenm en büyük lztırabı, bir lüzumsuzdur. Ya goze batan birkıç buzhane'.ere hapsedilmesidir. 92 h'"\ Servetlnin bir kısmını Türk dilinin lueatinin olmayışıdır. Dil Akade terlm ugruna bövle bir karar alı teneke beyaz peynir, sahiblerinii gelişmesine vakfetmesi andtt dil misinin ilk vazifesl, böyle bir lugat nırsa ne olur? Dil Kurumu bu emrinde duruyormuş. Oturmuşlr çuurunun ne kadar köklü oldu yapm::* olarfclcür. Kallme üret giinkö »lhnlyetlnl muhafaza eder^e üstüne, yedirmiyorlar... Sanki bu gıınu gnstermektedir. O, bütün ha mek. kelime tiiretmek ayn bir da ona karşı yapılaeak reakslyor\n yalnu kendilerinin... Sanki ma'.ın yatı bo^nca, Türk milletini çağ vadır. Bunu ancak çesldli dallara cezasını türkçenln çekme;ine kim içtimai mahiyeti yok... Âlem kendas medenivetin nlmetlermden fay menMib ilim adamlan yapar o da senin göniü ran olmaz. Yapılaeak di canına. karısile nikâhına ve evdalandırmnk çarelerini düşündü. O, fikirlerlnl anlatmak için bir takım tek şey Türk Dil Kurumumın sür Indına keyfinin dilediği gibi tasarîelecek Türk nesillerinin yol g3« mefhumlara muhtac olan ilim adamatle tanfiyesi ve yerJne blr «Ata nıf edemiyor. Bunlar bütün Anatpridsi idi: varı'laeak hedeflere, lan. Bir kere tumu kabul etmek türk Dil Akademisi» nln kurulma dolu ve TTakyanın süt mahsulünü düşünülecek dejerlere ijaret etml? lâzımdır kl, konusu]an dlll kelime sıdır. Böyle blr ak.ideml sekter dü avuçlanna almışlar. En yağh çeşiti. Dil meselesile birzat ugraşması dil üretmekle zçnginleTtirmeye imkân şünceleri bir tarafa bırakarak hâ din 290 kuruşa kâr getirecegi mevbilçini olmasmdan değil, dlle ver yoktur. Konuşulan dildeki kelimedana çıktıeı halde pejnirleri satdifi 6nemi belirtmek içlndi. Bunu ler tek başma değildir. Halk onlar diseye soğuk kanhlıkla bakmasmı mazlar Satışı sırf müşteri lle da yeter çörmeHi; sen'etinden bir dan blr çok deyimler yapnuştır. bilecektir. Dilde böyle bir soguk kendi aralannda bir muarael* «nkı«mwıı dil çnlıçmaîanna bırakmak kanlılığa o kadar ihtiyacımız var yarlar.. Âmmenin bundaki. hakkısuretle Türk dilinin geleceğini gaki... nı dikkate almazlar .. ranti altma almak istedi. Atatürkün Profesör Böylye blr Dil Akadet \*i nasıl bu vakfı, memlekcthnlzd^, yukan« Su ba^lannı kesen derebeyler de v* kin^H^" f^p(|nf[n furı^nnlıdır? 3EHÇET da da işaret ettiğimlz gibi, hür ve Allahın tşte Gzerind* durulacak önemli vaktile böyle sanırlardı: müstakil kurumların doğmasını te|ırmağı onlann malıdır! İster içiriri konu. TEZEL vik eden ömek bir iesttir. O halde Ier, ister içirmezler... Londra, New York, Lizbon ."•atıirk, kendi a3ma kurulacak Halen İstanbul sahillerini yanyave Pariste toplanacak olan bir dil akademisinin hem ılk bagısna yanyana malikânelerle tıkongrelere katılmak üze çısı, hem de kurjcusu olacaktır. kayıp (sultan saraylan kadar bir re dün ikl ay sürecek Onu bu hakkından daha urun müdolsun denize dogru bir gec'd • seyahate çıkmıçtır. bırakmayıp). a r k a mahalleleri %e tekmil milleti denizden tamami'e mahrum edenler de ihtimal mal'annm İçtimai mahiyetini bir an akıllarına getirmiyor|ar: Tapu onlann ya... Hakkın hududa ljte o Bankamızın kuruluşunun otuzuncu yıldönümüne tesanoktada bitiyor guya... düf eden 26 Ağustos 1954 bugünkü Perşembe günü tstan TANYOL Türkiye İş Bankası A.Ş, den: bul Şube ve Ajanslarımız gişelerinin kapalı bulunacağını saym müşterilerimize arzederiz. Cibaü Karakolu Nıımarah blletler Temjil günleri sinema gişelerinde satılır. Bugün Bugün Bugün Bugün Her elde Nazif Kubak muayeno cttîrilmesini istiyor namlle maruf Nazlf kra (Jıınnmasraa diln 2 A*ır Ceza Mnhkpmesinde dpvam edilmiştir. Adalet doktOTlu*unun sanıpın mOfa hede aitına alııunasına lüzum olmadıfını bellrten yazıaı okundaktan ronra sanık, rahatsı?h;ım tlerl sürerek mtıayene etttrllmeslnl lstemlçtlr. Doayanın tetklkl İçin dunısma ba?ka Küne bırakıimıştır. TL A K B A B A A K B A B A Akbabanm her nüktesi bir tebessüra Her sakası bir kahkaha... Akbaba, her ailenin bir haitabk nesesidir! FRANKFURT^ 1 Ağusto< 26 Zilhicce 27 tklndl Imsak 3 U V. E. ] PM Her evde t « o Ş : Sdıtn»»». tm (trp •» 1» T«: İI2»*M M U6T Cemiyetin manevi şahslyerl, kendi hissei şayiasının yalnız canlarım« üzerinde dejil, peynir üzerinrfe «>e, yag üzerinde de, et üzerinde de. meskenler üzerinde de, sahifler Üzerinde de mevcud oldufu şuuruna varrnalıdır. Tanzbn, kontro!, 'snkrar, gfikun, piyasa âdabı ve net'cede normal hayat ancak o zaman teessüs eder... Yoksa, fstanbulun hali ıaş.radan, laşranm hali İstanbuldan feci olmnştur. MurguPdan aldığımız Ha»I Coşkan imzab bir mektubda, ora fiatlan söyleymiş denlyor: Beyaj peynir 500. zeytinyağı 450, beyaz sahun 280 llh... Cemiyetin marevî şahslyerl. kendi hakkını. kendi vazifesini idrak edip. terazinin grereken kefesHe ağırlı^mı basmazsa her şey kapanın. koparanın elinde kalacak demektir 5.21 |1M6116.00'18.52 20.31' 3.32 110.28 5.23 9 0S 12.00 1.381 8.39 ı tr Ifaıan. KEMAL RAG1B Ne tuhaf kız! Diye söyleniyordu. Bunu biraz yüksek sesle söylenıiş olacak ki Emmy de duydu. Başıru çevirdi. Hem yürüyor. hem de gülüyordu: Benim için hiç de öyle olma Tuhaf diyeceğinize şuna «Sodı!. Sii. salonHaki sisara dumanla ğuk bir kız!» deseydiniz, daha açık rından kurtuMıu nz: ben bu^ada, konuşmuş olurdunuz!. denizlerin ortasıt Ha bile sizrn pipo j Bütün bunlar birer yapmacık olnuzdan dağılan kokuyu duyuyorum! saydı, Williams gibi görmüş geçirSiz kendüerinden başkasını say mış, şezmiş, tozmuş bir gencin götnıyan bir kalabahğın fısıltılanndan. zündcn kaemnzdı. O da artık üsgülüşmelerinden uzak kaldınız. Berı tünc düşmezdi. Biiraz da bu yabansizi dinlerken, biraz da o dediko cı kızın görgüsüzlüğüne verecekti; dulara kanşmış oldum. Sızin de 3ene o Ameriknlı kadınların yanıcnlar sibi. kendinızden başkasını na dör.ecek. eskisi cibi sene onlann düşünmediğiniz anlaşıldı. Her ne *rasında geçinip gideoskti. Nasıl olise. ikimiz.? de geçmiş olsun!. du bilinmez, o da kendinde bir deGenc milyoner, bugünkü gibi, hiç ğişiklik, bir başkakk duydu. Ertesi Bana pek büyük bir iyilik ettiniz, diyordu; sizin yanınızda çok güzel bir geos geçirdim. Sigara dumanlarından kurtuldum. Sizinle birlikte deniz havası aldım. Kendilerinden başkasını düşünmiyen; spordan. dedıkodudan başka türlüsünü bilmiyen kadınlarm şimdi ortahğı çınlatan gülüşmelerinden, sonra da kendi aralannda ağızdan kulağa fısıldaşmalanndan uzak kaldım. Bırazcık olsun. başımı dinleIniş oldum!. sarsıntı duymamışü. Enımy şimdiye kadar tanıdığı kadınlarm hiç birine benzemiyordu. Bu an sözleri de o kadar tatlı, öyle öfkesiz bir sesle söylemişti ki ona gücenmek, onu orada bırakıp yürüyüvermek tlinden gelmedi. Arkasından bakarken: günü gene genc kızı aradı, buldu; bütün gün de yanından ayrılmadı. Bir aralık vapurun okuma salonuna Rİtmişlerdi. Onun bepenebileceği kitabları buldu, çıkardı Kendisi de oldukça iyi okumuştu. Yen,(*?«inin dediği gibi, nerden söz açılsa onun da az çok bir bilc'iği vardı. Ne yapıyor, yapıyor, Miss Emmy'yi oyalayacak, sırasma güıe de düşündürecek sözler buluyordu. Onu tanıyan Amerikalılar: Bakalım, şimdi de bu karalar giymiş kıza ne yapacak? Diye, uzaktan U7a«a b.ıkıp gülü•îüvorlarJı. Şebzade Abdiilhalik Efendinin adsız kızı, nereye gits? hiç kimse onu kendine benzotemez. herkes ona bir yabancı diye bakardı. Almanyada ikcn Amerikalı rliye tanımışlardı. Şimdi vapurdaki Amerikalıların çoğu da Almn «anıyordu. Türk olâuğunu bilen yoktu. Hele kımin kızı olabileceğini, hiç kimse düsünüp bulamazdı... Mr. Williams Berry, Amerikada yaşayan bu Avusruryah milyoner, kadmlarla konuşurken, sözü döndürür, dolaştmr; hep sevginin, sevişmenin üstüne getirirdi. Emine, onun pek o kadar kötü yaradılışh bir çocuk olmadığmı anlamış, buna inanmıştı da ondan mı; yoksa kendisi de onunla arkadaşlığı pek o kadar sıkıcı bulmuyordu, onun için mi, her nedense, sık sık buluşup konuşuyor, birlikte dolaşıyordu. Ötekiler Julia Berry ile arkadaşları, Miss Emmy'yi de Ttendi aralanna almak, onu da kendilerine benzetmek isterlerdi. Hemen hepsi de durmadan kendisi söyleyip başkalanna dinletmek için çırpınıriardı. Williams, Emine ile konuşurken hep onun gibi düşünüyor, onun görüşlerini benimsiyor, hiç olmazsa öyle görünüyordu... Gene de eskl alışkanlığından bir türlü vazgeçememij olacak ki bir gün ne yaptı, yaptı insanlara o en tatlı baş dönmelerini de, en büyük acılan da bir arada veren bağlılıklardan, sevgiden söz açtı. Genc kız birdenblre doğruldu: Sakm ha, dedi; i?te bunu istemem. Ne isterseniz «Syleytalz; istersenlz bana bo§a dövüşlerlnl aniatınız. Hiç biıirk° ses çikarmam Yalnu bunu riinleyemem. Nrrlen? Sevmeve, sevilmeye inanmıyor musunuz? İnanmıvorum. demedim. . Öyleyse neden bu kadar sl nirlendiniz? Sevdikleri için çok acı oekenlerin arasmda yaşadım. Onlann arasmda büyüdüm. Bu yüzden başlanna neler geliyor, hepsini kendi gözümle gördüm. Onun için revgiden çok korkarım; sevmekten de, sevilmekten de... İkisini de istemem. Dillerinin altmda sevgi cakızını çatlata çatlata dolaşanlardan, önüne gelen her kadma sokulanlardan iğrenirim... Kaç «ündür konuşuyoruz, birlikte dolaşıyoruz. Sırası gelsin gelmesin. neler söylediniz, nel«r anlattınız, hepsini dinledim. hepsini dinTiyomruş eibi davrandım. Bir daha sevgiden söz açarsanız, benim yüzümü göremezsiniz!. Peki, siz ne derseniz onu yapacağım. Yalnız bu kadarcık olsun s5z açılmıs lken onu •onyım; slzi o kadar korkutan lnsanlar, neden acı çekti? Nasıl aeı eektilerî BiriM sevdi, belki sevildl *e.. Sonunda sevdiğinden ayn düştü; o yüzden ^önüp gitti... Öteki?. O da seviyordu sevilmedl. Yıllarca, sevdi&inin yanında yajadı, 8lünceve kadar ^a birbirlerinden aynlmadılar... Öyle iken o da o>1d kadar acı cekti: sevci^inin kar^ılig'nı bıılamrdı da onrlan... S°vdiginden ayn düsmek. sevmpdtfinin ^anmdn yaşamak, birlikte yaşadığına kendini sevdirememek, bütün bu birbirtaden başka, birladen büyük acılan duydunuz mu; öyle acı çekenleri hiç gördünüı mü? Bu yaşa kadar, belki her gün, herkesin yanında hep sevmekten, tevisrnekten konuşmuş olabilirslniz; «evginin böylesini. bu türlü sevginin ne olduğunu bilmezsinlz; bilemezsinlz!. Bilseydinlz. sevgfyl gtindelig> kullanmazdınız!. Bir yandan sevginin adını bile duymak istemiyorsunuz; bir yandan da sevgi için, sevişrnek İçin neler biliyorsunuz! Yoksa siz de sevdiniz mi. diye soracajım, korkuyorum. Saydığınız acılan siz ml duydunuz, sizin basınızdan mı geçti, dersem danlır mısmız? Anlattığım acılar, demüı de söyledim, hep blrblrinden başka idi. Hiç blrisi Btekine benzemez. Hepsi blrden blr klılnln başından geçemez. Bana gellnce... On seklz yaşına daha yeni battım. O kadar derin acılar, boyle gene yaşta, kısa yıllar içinde duyulmaz, öğrenilmez!. Doğru... Bunu düşüneedim. Peki, şunu da aorayım, 6yle ise... Bugünlük ne isterseniz sorunuz! Gene sizin dedij^lniz oluyor, bana kendi Istediklerinizl yaptm| yorsunuz. beni de konuştunıyorsunuz!. Haydi, bnkalım; öyle olsun! Bir daha bunları açmıyaycak olduk tan sonra Söz veriyorsunuz değil mi? Bir daha bunlan konujmıyacağız! Söz veriyorum. Oyle ise sizi dinliyorum. Siz sevmiyecek misiniz? Hiç sorulur mu bu? Neden? tleride ne yapacağımız, ne olacağmuz bilinmez ki... Bana kalsa, sevmem; «evmek istemem. Bakınız, ne iyi söylediniz; bana kalsa, diyorsunuz!. İnsanlar hiç düşünmeden, bilmeden, istemeden sever. Nasıl olup da sevdiklerini, neden sevdiklerini kendileri de anlayamaz. Sevgi böyle olur: hele dedi^iniz gibi o büyük sevgiler, içten gelen bağlılıklar... Olabilir. Bilmeden, istemeden de seviür. Bir bakıma da insan, istemezse sevmez... Olur mu hiç, Sevecegini anlayınca, hiç olmazsa kaçar, fider; uzaklaşır. O da mı ellnden felmez? Sevgiden kaçılır mı hiç? Nereye gltseniz aizi bırakmaz. Sevdiğinlz kim ise, o da sizi seviyorsa, arkanızdan kosar, gelir, gene sizi bulur. Benim kaçacağım yeyre herkes gelemez... Herkesin gelemiyeceği yeyre kaçılmaz mı? Arkam sıra gelmek istiyen olsa bile gelemez. işi gücü vardır, başka yerlerde ilişiği vardır, benimle birlikte dünyayı dolaşacak değil ya... Siz yalnız başınıza dünyayı mı dolaşacaksınız? (Arsası var) Doğu Almanya ticaret heyetinin şehrimizdeki temaslan Bir kaç gur.cienberi şehrımizde bulu. nan Doğu Almanya t:caret heyeti temaslarına devam ermektedlr. Heyet ihrac mallarımızdan bllhassj pamuk, tütun ve jün dSküntüsü il< alâkalanmaktadır.. Buna mukabil VnğM Almanya heyeti memieketimize maV:nn, makine akşamı ve çesldli boya tekl ' etmektedir. Diğer taraftsn. sehrrr.izde bir finna Doju Almanyanm sattığı mensucat makinesi ve tezgâhları mukabillnde 150 bî^ kilo tlftik teklifinde buîunmuşrur. Paris Dişçi Okulu profesörü faeniiz gelmedi Paris Di 5 çi okulu prefesSrlerlnda Dr. Meyer'in Türk Di? Hekimleri Cemi yetınin d'avetlisi olarak şehrimize gt leceeini ve konferanslar vereceğmi bSI dırmıştik. Profesör henuz gelmedifinda» kon/eranslar tehir edilmiştir. Ticaret Borsasında faaliyet Dün Ticaret Borsasındakl faaliyı lger günlere nazaran çok fazla oj muştur. Su 5 am fiatları blr mikUr y ü î «elerek 105 kuru«a çıkmı»tır. 1921 NEW YORK PM İSTANBUL Gfıtııa'fT. V C INKARA P|ltl OtfU Ttf 13Sİ!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear