23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
tUMMJKİIfff 14 AğHstos 1954 TIBBÎ BAH1SLER Avrapada kongreler Yaıaıt: Ord. Prof. Dr. İhsan Sükrü Aksel Son Avrupa seyahatimin iki mü | yesi altında toplnr.ıyordu. Kongreprofesör him gayesi vardı. Bunlardan biri I nin reisi Paris hocası Londrada 15 temmuzda toplanacak Delay ve sekreteri Kos=;a idi. Avrıolan Milletlerarası Ikinci Nöröpa ca Belçikah sekreter olarak da Dr. toloji kongresinin organizasyon ko Bobon bulunuyordu. Alm.ınya, Amitesine katılmak. ikincisi de bu vusturya. Belçika, Ispanya, Fransene Liege'de toplanmış olan elli sa, Int»iltcre. Holanda, Italya, Norikinci ak'.l ve sinir hekimleri kon veç. Lük^emburg ve Türkiye re=mî murahhaslan ile iştirak etmhlerdi gresine istirak etrrekti. gerek sekreterliçinin Lor.drada bizi soğuk bir ekim ha Kongreye v?*ı kar=ıladı. Yaza göre gıyinmiş vrki daveti ve gerekse profesörler olan bizler üç eün süren Lor.dra j kurulu ye senatonun tensibi ile İszivaretinden şimal memleketlerine tanbul Universitesi Tıb Fnkültesini gitmiş. cenublular eibi üşüdük dur temsil etn.ek üzeıe iştirak etmiş duk. ncayib kıyafetlere eirdik. | bulunuyordum. Londrada bulunan arkadaşlanmızKongrede üç mühim mevzu müdan Docent Sibahaddin Kerimoğlu. Poc. Nihad Dorken ve Cerrr.h | matik nevrozlar» dı. Bunlaruı gepasa hastanesi Başhekimi Operatör rck şekilleri, gerek meydana ş.eDr. Şabanın yarattıkları sıcak mu lisleri esaslı münakaşalara mevzu habbet havası içinde ancak ısınabi t.°skil etti, ayrıca tedavisi üzerinde liyorduk. duruldu. Eu meyar.da Paris Kliniği Toplantı, Universite Nöroloji kli dircr tedavilerin güç tatbik ediiriği konferans salonunda tertiblen d:yi. yüksek tansiyonlu sıkıntı ; rrı=rt ve tanınmış kadm âlimlerden nevrozu eösterenlere yeni bir teBri=tcl hocası Dorothy S. Russel davi tarzını bildirdi ki bu yeni bask?nlık ediyoıdu. Çalışma progilâc hem sıkıntıları almalıta ve ramında 1955 te Londrada toplanahem de yüksek tansıyonu noımale cak olaT ikinci milletlerarası konindirrıokiedir. KliniSimizde bu ilâgresinin rapor ve raportörlerini seç mek bulunuyordu. Içtimaa Fransa, cın tatbikma derhal b;.şlamak üzeAlmanva. Belçika, Italya, Isviççre, re lâzım gelen tedbirleri almış buKanada, Isveç. Norveç, Holanda, lunuyoruz. İkinci mevzu «Myasthenie» lerDanimarka. Türkiye ve ev sah'bi olan Irıeilu'.er işti"ik etmişti. "İlk di. olarak 1217 eylul 1955 tanhini kon Uçüncü olarak alkolizmarun tegre için tesbit ettik. Uzun ve ilmf davi usulleri münakaşa edildi. Bu münakasslardan sonra dört büyük arada şimdiye kadar tatbik edılen mevzu seçildi ve bımlara mütead metodlardan maada hormon ve vidid raportör isimleri tesbit edikli. | taminlere dayanan yeni bir sistemBıınlardan birine benim ismimi de ! den alınan neticeler belirtildi ki teklif etmek nezaketinde bulundııbu tedavi usulünü de kliniğimizlar. Seçilen mevzulardan birincisl de derhal tatbika başlayacağız. «beyin cytoehimie» si idi. Günün Serbest mevzular arasında «Psien modern bahislerinden birisi olan beyin hücrelerinin kimyası bü kozlarda Largaktille yapılan yeni tün dünyada alâka uyandıran bir hibernasyon tedavisinden büyük bahistir. Hastalık ve sağlamlık hal bir ekseriyetin memnuniyetle bahleri^de beyin hücresi kimyası yolu settiğini gördük ki bizim de klini: ile tesbit edilebilecek hususiyetler ğimizde aldığımız net celer Avrupadakilere uymaktadır. şimdiye kadar, eizli kalmış bir çok bevin hastalıklsrı muammasını çöBizim mevzuumuz «Scleroses tuzebilecektir. Bilfarz paranoia gibi bereusesi) denilen nadir bir zekâ tehlikeli hezeyanlarla seyreden ve geriliği idi. Benkli projeksiyonlaiyileşmiyen mühim bir akıl ha^tı rımızla mevzuun künik ve histollığının bu;rün biyolojik ve anato jik hususiyetlerini behrttik. mik hiç bir husu=ivetini bilmivoİlk günkü toplantılann birine ni7 Buna benzer daha bir çok hastal'klar saviiabilir. îşte bunlnnn reis seçilmiştim. Fakat asıl memesranrtı be;ki bir eün ncytochim;ev> İpkptimir adma bizi guurla sevindirecek gösteriler kongre ziyafeti çözecektir. akşamı ol lu. Kongıe reisi mutad Ikinci mevzu «kan beyin sed kapanış nutkunu söylerken bundan di ı dir. Bilindiği gibi kana kar'şan sorrnki konsr^lcr'lpn birinin İştan her madde ister mikrob, ister ilnç bulda toplanması hu?usunda benim olsun kolay kolav beyine geçemez. | dclâletimi rica ettiği zaman büyıik Beyin bünyesinde bunlann bir çok larmı önleyen kuvvetli bir sed. bir | salon alkışlarla doldu ve her tamânia vardır. İşte bunun bilhassa rafta îstanbul sesleri yükseliyordu. travmalar ve allenik durumhr k.ir mıkumetimizin bu çak samimî şısında ne gibi hususiyetler şöster j arzuyu iyi bir şekilde ^arşılayacadi.öni araştıran calısmabr ikinci ğındad emîıîim. ranorun esasım tPskil edecektir. Sıcak bir günde kim bilir belki Ueüncü olarak bevin urtarm'lrın çölgede 40 tı aziz İstanbula varGüomlann ne şekilde habis vasıf dık. Bu, dünyanm en güzel şehri l?r aldığı meselesi tetkik ediîecek üzerinde yükselen dumanlarla tir sanki tüllere bürünmüş bir gelin Dördüncü olarak çeşidli ansefa gibi idi. î";tanbu!a \iırda ka\iıl?mak litler üzerindeki çalışmalara yer ne demektir bunu oradan biraz verilmiştir. uzaklasanlar bilir. Ya&murlu ve soğuk bir günde Londradan aynldık. Hele bizi bu MÜBECCEL ııshırda artık bütün Avrupa memleketlerinden kalkmış olan gümrük ile ve pasaport meseleleri için saatlerce bekletmeleri bir hayli üşümeNACÎ SENER mize sebeb oldu. tngiltere eski muEvlendiler. hafazakârlığınm tesiri ile olacak. 7.3.S54 dünya cereyanlanna kolay ayak uyduramıyor. Avrupa memleketle• ll ll rinde pasaport ve gümrük muamelesi öyle baslt şekle girmlş ki otoMEVLİD mobille bir pasaport ve gümrük daKıymeMİ aile reî^imiz ve müesseseiresi önünden geçerken bir ara du mizin ueğerli nnidıirlerinden merhum raklıyor ve pencereden uzattığınız HİKMET SAĞUN'un evrakı daire panceresinde uzanan bir el alıyor ve bir iki dakika 7ar ölümünün 40 ıncı giinüne müsadif 15.8 1954 pa??r gımü öâle namazını fında her türlü kontrol îşi bitiyor muteakıb Şişli Camii Şerıfinüe memve volunuza devam ediyorsunuz. leketımizin güzide hafız ve MevlldhanYaŞmurlu ve soğuk bir havada ları tarafmdan Mevlld kıraat olunaOstanda' çıktık ve dojru Licfc'e ciktır Merhumu tanıyan ve sevenlerin ieşrifleri rica olıınur. hareket ettik. Liege'deki konşre SaSun al!e>îl ve Mensueat Belçika Valde Kraliçesinin himaScntral T. A. Ş. 5ehir= 1 S O H B E T yapılan son ntünasebetile =haberleri Coğrafya, Coğrafya j ABAHTAN ABAHA... Pardon, mafmazei!» savuşturabiSir mi^îz? Memur maaş ve ikramiyesi 3Iaaş ve ikramiyelerin 1 eylulde bir arada tediycsi için Dofterdarhğa emir vcrildi Memurlann eylul maaş ve ikramiyelerinin 1 eylulde ayn ayn bordrolarda fakat bir arada tedivesi için Defterdarlığa emir gelmi^tir. Yalnız. geçen de{a kesilmemis olan Hr ver»i bu defa kesilecektır ki bu da bir buçuk lira kadar tutmnk tadır. Kmekli, dul ve yetimlere de ikramiye verileceği hakkmdaki haberler doğu değıldir. Onlara bir kanunla bir defaya mahsus olmak üzere evvelce verilen ikramiyeden maada ayrıca bir şey verilmiyecektir. Okuyucu dostlarım ikide birde beni hatıralanmı yazmağa teşvik ederler. Bu teşvik yalnız bana mahsus değildir; memleketin ierhangi bir işine nasılsa karışmış olan yaşhların hepsine böyle müracaatler olur. İtiraf edeyim ki ben bu gibi isteklere bir iltifat nazarile bakarım ve fak;ıt aynı zamanda ne yazabilirim diye düşünürüm. ,vrak ve vesaikm birer suretini çıkartıp çantaya koymuş olanlardan değilim ki günü gününe vakayii sıralayım. O halde hatırat yazsam demek ki şuradan buradan hatırladığım vakaları yazacağım. Bu da z?hmete değmez ki... Yazan: A. ÂDNAN ADIVAR Şimdi İŞİTI garibi hafızama miıracaat ediyorum; aksi gibi hatıramda kalan vakalar, hâdiseler hep ya mizahî. ya nükteli veyahud dedikoduya müncer olan kavgalı cinsten olanlardır. Meselâ bir lamanlar Dahiliye ve Sıhhiye Nazın sıfa'.ile refakatinde müdiri umumî olarak çalıştığım Talât Paşayı düçünüyorum, İlk hatırıma gelen şey daha Bir ticarct heyetimiz Viyanaya pck genc bir Avrupa kackını sıfatile gizlice Selâniğe girdiğim zaman giUecek Beyazkule denilen rıhtım civarmds Mcmleketimiz ile Avusmrya arasın bir birahanede onunla konuşurkeîi daki ticari munasebetleri artırm k maksadile bugünlerde bır ticaret he bir keiimesini bilmediği Alman dilın yet'mlzin Viyan.iya gldeceği bıldirıl de tuhaf tuhaf kelimeler söylemesi mektedır. ohıvor. Daha sonra o çok mühim Heyet, Viyanada alâkadarlar ile te şahsiyetin sadaret koltuğuna ilk mıs ederek İki memleket arasında oturduğu gün kendisine gülünımevcud anlaşmanın daha çok gelişEİverek «paşa hazretleri» diye himesi üzerincle duracaktır. tab edince onun da kendisile < JleDahiliye Vekilinin tetkikieri nir gibi «revet. evet paşa hazretlpri» Dahiliye Vekıli Namık Gedlk İstan live sövlendiği geliyor. Bir diğer bul Vali Vekiil Mehmed All Çeltik ile gün yanında orururken yaveri birlikte dun îstanbul Eltktrik ve Trnmvay Idaresine giderek idarenin muame merhum İslâm Fuad Bey geliyor lât ve ihtiyacları etrafındfe alâkadar ve masanm üzerine içinde bir saat larla görüşraüştür. olması melhuz olan bir mahfaza İnönü, C. H. P. il merkezindeki koyuyor. Yaver «Yüz liradan ziyide vermiyorlar» diyince ben mebir toplantıya başkanlık etti rakla kutuyu açıyorum. Sultan ReC. H. P Genel Başkanı Ismet İnönü şadın hediyesi bir altın sait. Dadün saat 17 de İl merkezine selmiş ve II İdare Kunılu ile Kurultay delcge yanamıyorum, soruyorum: «Bu salerinin toplantısına ba;kanlık otmhiir at de artık satılır mı?» Talât Paşa Bu toplanfıda C. H. P. Genel Sekre cevab veriyor: «Kvde para olmazsa teri Kasım Gülek ve parti meclisl liye ne yapılır?» DiÇer bir gün yantnlerl de bulunmuşlardlr.' C. H. P. Genel merkez kurulu paznr daki genc bır memura çıkişırkcn czkmak istıyorum; tesi günü saat 10 da tstanbul tl mer icf>ri girince kezinde toplanacaktır. ?3'.r, hayır otur» di\or. O lat bir yerde »nutssarnf iken tiiccar Ankara vapunı gitti Ankara vapuru mııtad Akdeniz seferi ile müşterek bir şirket kurmuş için dün 376 yolcu İle limanımızdan nazır bu hale kızmış, nasihat vtrayrılmıştır. miyor, adeta tekdir ediyordu. NiPakistan istiklâl bayramı hayet mutasarrıf bey asîamağa baş Dost PaSistanm İstlkl&l bavramı lıyor ve çıkıyor. İşte görülüyor ki münasehe'ilp burün saat 16 da Emln memleket çapında enteresan vakaöntl ö?renri lokallnde bir toplantı ya lar o kadar hatırımda kalmamış tla pılacsktır. hcp böyle belki besinci derecede Türkiye Paklstan Dostluk Cemlyeti tarafınlan tertlblenen bu toplantıda şahsî vaknlar kalmış. Bu vakalır muhtpltf Intlbler 9Ö7 alacak ve Pakls kar^kterler üzerine çalısan psikotana nifl kultür filmleri çöstfrllfopktlr loqlar için bclki pek mühim olabi1 Fransız ö«;retmrnlcri şerefin» cay lir. Seh'imizde mi'îafir bulunan Fran=ız öfreTmpnler pprefine dun saat lQ.c!a Istanbul Vllâvetl adma Vail ve"klll Mehmed Ali Çeltik tarafmdan bir çay Terllmlştlr. ftfrk ve Fransız u^retmenlertnln bttzır bulunduMı çay, «nmlml Mr hava Içlndp coreyan ernııştlr fakatleri şerefıle iftüıar ettığim Sorbonne mezunu arkadaşlar arasında hergün dostça, arkadaşça cereyan eden jakalar arasında harbin fecaatlerine yakından temas ediyorduk. Günün birinde Hindistanın ismini şimdi tahattur etmediğim bir şehrüıde müslüman ahali topladıkları Hilaiiahmer ianesini Hind müslümanlarının garib bir âdetlerine uyarak vaktin en yüksek resmî şahsiyetine yani sadrıazam namına göndermişlerdi. Şehrin Hindistanın neresinde oldıığunu mersk eden Hilâliahmerin ikinci reisi Hâmid Bey merhumun coğrafya bilgisi hususunda iddiası vardı; mutlaka filân vilâyettedir dedi. Ben ise bunun başka yerde olduğunu iddia edince bu davada hakem olacak en salâhiyetli zat yukanda kendilerinden iftiharla bahsettiğim arkadaşlardan Sorbondan coğrafya mezunu Ali Macid Beye müracaat ettik. O, müskülümüzü hallettikten sonra bize dedi ki: «Bugün coğrafya bir isimler lis tesi değildir. İlim sizin bıraktığuıız yerde durmamıştır..» Bundan şu çıkıyordu ki bir şehrin ner?de bulunduğunu bilmek mutlaka lâzım değildir. Aradan zaman, uzun zaman geçti. Liseden mezun olmus bir gence Tuna nehrinin nereye aktığını ve nasıl sktığım tormustum. Nasü aktığından vazgeçtik nereye aktığım bilemedi. Sonra bir ı'iğerine Simplon ekspresile Parise kadar giderken hangi meşhur memleketlerden geçilecegini sordum. Adamaküh cevab alamamıstım. Simplon ekspresirün hangi büyük tünelden (!) geçtiğini sorsaydım, gene cevab alamıyaeaktım... Velhasıl anladım ki eski dostum ve arkadasım Ali Macid haklıdır. Coğrafya degismiştir. Şimdi gencler bir nehrin sularının terkibini, akıs süratini, bir dağın arazi tabiatini, yüksekliğini biliyorlar. Fakat o nehrin, o dağm civanndaki meşhur şehirleri bilmiyorlar. Çünkü coğrafy» artık bir isimler listesi NomenciılaturJ 3 FELSEFE LUGATI Tamamı yazılmi} bulunan bu mühim eserin üçüneü ikülü de çifctt. Fiatt 3 llra BUYUK 1 Mustafa Namık Çankt Bütün felsefe ve tüıkçe hocalarınm, yüksek tahsil gençlerinin, fikir ve ilim adamlarının, kltab yaran ve tercüme edenlerin, muharrirlerin her zaman elleri altında bulunması gerekli BÜYÜK LÛGAT. Tevzi ve satış yerleri: Kanaat ve İntcılâp Kütübhaneleri 3 Eylul Keşidemiz 25.000 Lir a d ı r ic * ic Bir müşteriye 10.000 lira veriypnız. Şansınıza isabet ihtimali son derece Panuyatırma Diger"ib"îr raîsal söyliyerek o misal dolayısile asıl maksada girece";im. Evvelden şunu söyliyeyim bu misali hatırıma getiren =on aiinipr eazetelerde gördü.tüm bir Sanayiin sevki idareaini geliştir tel<rraftaki «Belçikadaki Amsterdam şchrin sözü oldu. Derhal me semineri açılıyor birbiri arkası sıra gelen üç Ön'imdzrtpkl ay lçerlslnde Istanbul harb esnasmda Hilâliahmerde reÜnlTprslteslnde. sanayiin pevkl ldareBlnl cellştlrme semtnerlnln açılması kararlastınlmi'itır. Bu eemlnprcle Amertkalı mürehas§iEiir da konfpranslar verecektlr. Sannyi Umum Müdünı ve Ameıikan Yardım RpTetl Prodüktlvlle kısmı çefl fm konfprana ve çalı<maların proı^rnnımı hazılanırıktadır. Selânik Bankası Mutlaka . 2 GÜN İÇİNDE Acele Ediniz Bugün öğleye kadar para yahrabilirsiniz. Gülhane parkını 2.010.OO0 kişi ziyaret etti Bahar Bayr?mı ynrın peceyarısı sona erecektir. Bayram bnşladıcınd.nnberi Gıilhane parkını 2.010.000 kişi ziyaret elmi5, 7S0OOO lirahk hasılât sjğlanmıçtır. Dun toplanon komite selecek sene için Ahırkapıya küdar olan yerlerin bayram sahasına alınmasım, sahllde denlz hamimı va^ifeslni de gorecek büyük bir havuz insasını. su ve kanaÜ7asyon te^i'sleri yapı'.ırasinı duvariarm bnvntılmasını teklif •tmı'tir. csap açtıranın tahhi dAHÇELİ BUAY İki randevu evi basıidı Teppba»;] Pahkulj sokaJmda 15 nun'aralı pvln 2 nri katmda ve Cihan^lrde Dpfterdar yokvısunda 46 numaralı apartımanın 1 Incl katmda ahlak zabıtası memıırları tarafmdan yapılan aramada üç çift uyftımsuz vazlyette yakalannnstır Randevurıı Ester Turııncalı İle MarearltT Budana hakkında takihr.Ta peçllmiştlr. 1954 YILI % 5 FAIZLI TAHYİLLERİMİZ itibarî değerleri üzerinden komisyonsuz teminat mektubu verilmesinİ sağlar. Gişeîerimizden broşür i^teyiniz. (10926) arşafı sempatik gören bir muharrir. bu kıyacografyası değildir; kabul ediycfetin kanuna ajkırı olrum J a k a t sık sık gazetelerde yumadığım, binaenalcyh karıda söylediğim misal gibi acı yasak edilemiyeceğini söylüyordıı. hatalara rastgeldikçe içimizin sız Kıyafet kanununu kuvvetlendirmek lamasma olsun coğrafya âlimleı için ek maddeler teklifine yol açtı müsaade etmezler mi? Bu telgraf demektir. îstanbul milletıekili salan tercüme eden gencler, ona ym Nazü Tlabarın katıldığı bir gazetelere geçiren gencler elbette grup, çarsafın kaııunî yolla ya«ak coğrafya dersi diye bir şey okıı edilmesini sağlamağa çalışıyormuş. muşlardır. Vakıâ henüz daha büyülc Basarılar dileriz. ağabeyileri gibi her sene şahsan Erkeklcre meden! serpuş giydiseyahat ederek o şehirleri görmüş ren, millî çehremizi şetvariliktcn değillerdir, ama Avrupanın. Amerıkurtaran. kafanın zarfı yoluyla mazkaıun en mühim birkaç şehrini ezrufuna da tesir eden Atatürk. kıyaberden tanımalan lâzım gelmcz mi? fet kanunundan kadınlara bir naMeselâ bugün eli kalem tutanlar sib vermemişti. Çünkü: «Kasıl olAmsterdamın Belçikada ohnadığını sa, modaya tibidirler. münevvfr Lyon şehrinin Fransada olduğunu hemşirelcrine bakıp kenarın dilbilmelidirler. Ama Nyons şehrinin berleri de nazenin olurlar!» diye nerede olduğunu bilmezlerse elde düşünmüştü zahir... Fakat maalesef ki küçük ansiklopedilere bakarak küçük küt'e. büyük kütleyi yukan öğrenmelidirler. çekemedi. Katıla^mıs örf ve âdetBir de artık hava seyahatleri sa lere bir de irtica telkinleri binince, yesinde dür.yamız genişledi. Beş, terakki>e ilk p.dımlannı armış haon sene evvel ismini duymadığımız nım ki7İarurii7dan nicelerini şu ıleyerlerden habtrler, havadısler ah mokrasi dcvrinde çarşaflılar çoyoruz. Fakat o yerlerin bir çoğunun ğunluğuna rut«ak derdik . şarkta mı parbda mı, şimalde M, Bu i^te modacılığin rol oynıyacenubda mı olduğunu, hrnpi dev madığım gören kadm milleh'ekillete aid bulunduğunu bilmiyoruz. lerimiz. kendilerinden beklenen teO telgraf havadislerini bize teblıf şebbüse «irişiyorlar işte... 'İnkılâbden ajans memurlan belki pekâlâ çılık .. >alnız Atatürk devrinin ileri bilirler. Fakat lutfedip de şehrin hamlelerini aynen korumak olsayisminin kenarına nerede olduğunu dı. adına .•muhafazakârlık • denirdi. bir kelime ile işaret etseler ne oMillet Meclisimiz inşallah, kadın lur? Şu olur ki vakanın bize yakın nüfusumU7U ve bıına bağlı olarak mı, uzak mı, olduğunu biliriz. umumî ahlâkımızı, ma'şerî manzaBunu bugün ahalisi herhal ramızı yakmdan ilgilendiren mevde bizim halktan daha pek çok rııa gereken ehemmiyeti verecek, münevver olan memleket gazeteleri kadının ortacağvarî kapatılmaması bile yayarlar. Hele aynı ismi taşı i<jîn, cemiyetten aynhnaması için yan bir çok şehirler vardır. Hava icah eden tedbirleri alac?»ktır. dis mevzuu olanlann hangisi olduGörüyoruz: Türlü cürümlerin fağunu bildirmek mutlaka lâzımdır. illeri yakalanamıvor. Bu. zabıtamıBir de arkeolojiye dair verilen ha zm aczinden değildir, emin olalım. vadislerde bir eski şehir harabele Firarilerin, çarşaflı kadın kılığında rinin yalnız eski ismini yazmak kâ gizli dolaşabildikleriri hesaba kafi değildir. talım. O bakımdan da böyle bir haO ismi bilen ancak iyi tarih ve ar yırlı kanunu gecikrirmiyelim. Defalarla tekrarladığımız rlbl, keoloji bilen kimselerdir. Yainız o ulema için gündelik bir gazetenin türlü ahlâksızlıklar. tesettörden yarım sütununu işgal etmekte hiç do^mnstur ve doçuyor. Evvelce bu bir fayda yoktur. Ha'buki o Eski sütunda aynı mevztıa dair çıkan şehrin takriben bugünkü meşhur bir yazım üzerine, «Tavşanh Posşehirlerden hangisme en yakın ol tası» gazetesinde, muhsrrir Mehmed duğunu söylemekle havadis ulema Kavruk, <'Bir sebeb daha var» başAnadoln ve inhisarından çıkar ve halka da fay lıklı makalesinde. Trakya kadmlannm r.f'in erkekdah olur. Velhasıl mekteblerimlzde coğraf lerden ayn eğlence yerlerine pityayı isim listesi haline getirmek mek mecburiyetinde kaldıklarını gibi korkunc bir gerileme hareke şöyle anlatıyor. «Bir film se>Tedlyorsunuz. Gatine asla girişmeden şöyle biraz olsun dünya meşhur şehırlermi ve yet normal bir aşk sahnesinde ısnehirlerini lise talebesine öğretiver Iıklar. çığhklar (ye, onu ye!) ve sek herhalde Sünbülzade Vehbinîn daha bilmem ne herzeler birbiri bir gazelini ezberlermek kadar fay arkasından seri halinde koyuveriliyor. Eelence nerede kaldı? .. İlk dalı bir iş yapmış oluruz. önce eğlence yerlerini kadmlanmızm can ve goniilden kablacakları Wr misafirhane haline getirelim, ondan sonra ortlan aramızda görmeğe hak kazanalım. Zira hiç bir kadın kaba hareketlerden hoşInnmaz.» Böylelikle, ahl£k tabıtasma da hakiki hedef pörünmüş olnyor: Her milyonluk şehirde bulunması sanırî randevu oteUerinin cemiyet için emniyet supapı mesabesindeki regulasını ısrarla bozmağa çabalıyacak yerde, umumî eğlence yerlerinde namusla insanlan kaçıncı bu tasvir edîlen nezahetslzliklere, kepazeliklere son vermeyi bhinci vazife bilsin... Bnnlar hep birbbHne bağh şeyler. Çarşaf, kadınsız cemiyetin mutad ahlâksızhklannı hortlatıyor. Delikanhlar işi azıtıyor. Bakın şu müessif habere: Edirne, 12 (Arika) Motosikletle dünya turuna çıkmış bulu. ran güzel b'r Frans\z Jcizı dün Karaağac ist'kametinden İstanbula gelmekteyken Necatiye köyü civannda iki çoban tarafm. dan tecaviize uğramrştır. Turist bekliyen Türkiyede, medenî dünyaya karşı bu tecavüzü nasıl tefsir edeceRİz? Kızcağız bunca memleket geçmiş, aianslardan böyle bir haber gelmemiş de bizim topraklarda oluvor bu?... Pardon madmazel! Ama aldnrma... Bizde boyuna vâkidir... Çünkü kadın şeklini sevretmeğe çarsaf mâniası yiizünden ahşamamiş ruhlanmız yabanileşiyor. OffuHanmır, beyaz perdede bir normal aşk manzarası görünce: (ye, onu ye!) diye avaz avaz, korknnç korkunç havkırırlar. Ve fpnhada ra<;t1ayınca da. namuslu anadır. nezih hir misafir ki7.Tır demevip ac kurd sürüieri ei'li rnliamrlar . Siz de bu ohğan tecavüz!erd?n birine uğrami5smı«... Vız gelsin, rırıs piHin .. Bövle ml diyeceğiz? Ve hiz hu muynz? Ve biz böyle kalmafa mı mahkumıız? Kanıın koyucnlanmıza ve anlâk zabıtamiTa yı>ni yeni vazifeler düştü?ii 3(:kârdır. Halkımıza da dönüp telkin etme. lijiz: K'çırma kadını, kacmrlar kadınını! tklndl :ER ŞUKRAN OZER I ratlar Bu akşam Genc Demokratlar BALOSUNDA «'Jıuııhuriyet» in Edebî Tefrikası:18 AĞUSTOS 14 ZİLIIİCCE 15 O ı V. ] E. | 1 ! I 5.0912.18il6.09[19.in'20.S4' 3 15 9 58 5 OS 8 59 12.00' 1 43 8 04 Türkiye Emlâk Kredi Bankası bunu hatırladı: Sakın, başka bir gören de oldu mu? Diye korkyormuş gibi sağına soluna bakmaktan kendini alamadı. Başmabeyinci, daracık odanın içine sığamıyor, olduğu yerde kıvranıyordu. Halil de gitmiş. duvara dayanmış, öylcce duruyordu. Aylardanberi olup bitenler, birer birer gözünün önüne egldi. Paşanın birdenbire hastalanması. Saniha Hanımın kızını alıp Bursava gidişi, Şehzade Abdülhalikın da kadm efendinin dairesine kapanıp oturuşu artık hep kendilieinden anlaşılıvordu. Demek ki hepsi bunun içindi. Başkaların; kurtarmak için: Başmabeyincinin kızı ile Şehzadenin arasında geçenleri örtbas etmek için ondan başk.ı kimseyi bulamamışlardı!. Nazendeyi bu kadar sevmese, beşiğine yatar yatmaz yeniden uykuya dalan şu zavallı yavrucağa acımasa, belki Deli Hüseyin Paşadan gördüğü iyilikleri de. ona verdiğı sözü de unutacak; yukarıdan gelen «Irade» nin büyüklüğünü bile düşünmez olacak, başını alıp kaçmanın, kurtulmanın yollannı arayacaktı. Hem Padişah bile Ö3Tle pöylemişti, o da: bundan »onra Nazendenin de tek başma yasayamıyacağım biliyordu. Ne olursa olsun bu kızı seviyordu. Şimdi de acıyordu Onun için artık hepsine katlanacaktı. Trablusgarb eyaleti nafıa müfettişliğine tayin edildiğini gosteren «Iradei Seniye» ile Osmanlı Banka sına yazılan mektub, hep öyle elinde duruyordu. Bütün öfkesini onlard?n almak istiyormuş gibi, birdenbire ikisini de yırttı, sonra da avcunun içinde buruşturdu, yere fırlattı: Hiç birini istemiyorum!. Hiç olmazsa para için yaptı, demesin! ler!. 1 Yazan: KEMAL HAGIB Başmabeyinci, kundağı Hajile doğ Sabahleyin köşkten çıkınca ru uzattı: Efendimiz çağırtmış Marangozha işte, dedi; Efendiınizin ortanca ned3 yapılacak bir emirleri var.) Şehzadesi Abdülhalik Efendi haz sandım. Gittim. Bana bu zarfı verretlerinin kızı! Sarayda doğmuş ol di. «Iradoi Seniye» dediğiniz de bu savdı. bir sultan gibi. bir sultan olacak!. diya büyüyecekti. Büyük annesi. aUlâ evveîi rütbesi ile beni TrabHal.l bunu düşünmemiştı. Gdzle dını Emine koymuş!. Fakat hiç kim lusgaıb vilâyetine nafıa müfettişi se ona Emıne Sultan diyemiyecek! rini Başmsbeyinciden ayırmıyordu. tayin buyurmuşlar... Oyle yazı Demin «Iradei seniye» bu\Tir yor... Bu da... Hüseyin Paşa beşıği şö^terdi: Hiç sormadın: cBu çocuk kim. mustunuz... Şimdi de Şehzade Ab O neymiş?. den?» diye. Babası kimdi, kimin ] dülhalik Efendinin kızı, diyorsuHalil. zarfın içinden ç;kan öteki | nuz. Demek ki bu da onun içindi kâğıda bakıyordu: nesi idi? Sorsana!. 1 Bu da Osmanlı Bankasına bir Bana ne? Neden sorayım? öyle raı' Holil, bunu söylerken, redingo mektub!. Bin altın... Sevdiğim. faydıgım bir kadınm çocuâu. sizin torununuz! Ben de o tunun düğmelerini kopanr gibi \ Hüseyin Paşanm başı yeniden rmn babası oluyorum Ustyanını çözclü Cebinden biı zarf çıkardı ! doğruldu: LVtüi'.drkı mühürleri kopardı: bilmck bile istemem!. | Ihsani Şahane, öyle mi? işte "Gidecek olursan aç!» diye Ben sana söyliyeyim. öyle ise ferman buyurmuşlardı. Mademki ' bir bu eksiktü. Padişah zarfı verirken: Onu da bil, onu da öeren! yann sidivorum, öyle ise açabili Bundan Başmabeyincinin haDeli Hüseyin Paşa, bcşiğe doğ'u rim demektir Bakalım. bu da neyberi yoktur. Sakın kendisine söyhırçın bir adım attı. Tçindpki ktın miş? leme!dağı çekti. aldı. Çocuk uyar.dı. AğAçtı fkumaya basladı. Sonra da Demişti. Halil de unutmuş, zarfı Ister yaparsın, ister yapmazlamadı. Gözlerini klrıpştıra kırpıs Başmaheyincinin yüzüne baktı. onun yanında açmıştı. Anlaşılan, sın!. Hiç kimse zorlayamaz, Sen tıra odanm içine bakındı. Başının Hüsevin Paşa Deli Hüseyin Paşanın öfkeleneceği bilirsin!. üstünde olup bitenlere doğru bu ilk Nedir o? Kim verdi? ni Hünkâr da biliyorduDemişti. bakış oldu. Diye sordu. Genc mühendis şimdi birdenbire Elinden tutan birisi çıkmazsa, İradei Seniye mi? Nasıl Iradei Seniye?. Tcpkapmm yan sokaklannda, ça tılan birbirine sürünen evlerden birinde, gizlice kıyılan bir nikâh içln «Iradei Serıiyenin şerefsâdır» olması? Bunu bir gören, bir duyan olsa, şuraya buraya yetiştirseler Halile kimbilir ne yaparlardı? Bunu bile düşünecek gibi değildi. Odanın ortasma kadar gebnişti. Başmabeyincinin yüzüne baktı: Burada başka işimiz kaldı mı? Diye sordu. Hüseyin Paşa onun ne diyeceğini, ne yapacağını bekliyor gibi ayakta duruyordu. Kendisi de yavas yavaş odanın ortasına doğru bir adım attı: Yann akşam «HOdeyde» vapuru kalkıyor. Sizin için yer ayırttım. Nazende sabahleyin erkenden gidip yerleşecek. Orada buluşursunuz. Sonra da birlikte yola çıkarsmız. Allah yardımcınız olsun!. Sesı titriyordu: göğsünde düğüm lenen hıçkınğı belli etmemek için birdenbire sustu. Gözlerine dolan yaşı göstermemek için de başını duvara doğru çevirdi... IV Ertesl günü Halil, IlkSnce kendl işlerinin arkasında dolaştı. Birlikte götüreceklerini bir sandıga doldurdu. Sonra bir aralık saraya gitti. Dündenberi artık çılgına dönmüştü. Elinden gelmiyecek yoktu. Doğ ruca Abdülhalik Efendinin dairesine çıktı. İlkönce Şehzadenin yanma bırakmak istemedüer. Sonra gidip kendisine sordular. Hünkânn ortanca oğlu günlerdenberi hiç kim seyi bulup konusamıyordu. Olup bitenlerln pek çoğımu duymarruştı. Hnlilin geldi&ini işitince sevindi: Belki onun bir bildiğ vardır. Diye düşündü. Çağınn, gelsln!. Dedi. Kendlsi de koştu; kapıdan karsıladı. Elini uzattı. Genc mühendis, bu lltifatı gSrmemiş gibi davrandı; Şehzadenin elini tutmadı. Abdülhalik Efendmln rengi büsbütün uçtu. Halildeki değişiklik g5 zünden kaçmamıştı. Onun böyle birdenbin» kendl dalreslne kadar gelmesinden de aynca kuşkulandı. Yüzüne baktı: Ne o, ne var?. Diye sordu. Ne var, ne oluvor, bunlan siz benden iyi bilirsiniz! Halilin sesi, dudaklan da, elleri de, her yanr titriyordu. Şöyle blr bakındı. Bakışlan da korkunçtu. Acı acı başını sallıyordu: Yalnız mjsınız burada, dedi; birisi içeriye girse de... Yabancı kim girebiîir buraya? Ben girdim ya, işte... Sen yabancı mısın? Belli olmaz ki... Neler söyıüyorsun Halil?. Yabancı birisi girse bile ne olur; ne yapabilir?.. Her istediğini yap^r. Sizi böyle yalnız görünce öldürür de... Kimi?. Beni mi?. Deli misin sen?. Deli olamaz rruyım?. Birdenbire çıldırmış olamaz mıyım. Nasıl olup da şimdiye kadar çıldırmadım, orasmı be:ı de Lilmiyorum. Bîr balıkcı. sandalında öWü Kphmed Nfe'.m Ka«şei lsmlnde bir Şehza<ie, küçüklüktenberı, Halili sık sık görür, her gördüğü yerde balıkçı, Küçtlkçekmeıe açıklarında avlanırkpn. fanrinl İçinde fenalaşarak Mdurup konuştuğu olurdu. Öyle iken m\tst(!r Cfsedl rr.navpne eden Adalet onun böyle karşısına geçip de say doktnru Hflmü çtinhpll gördüğünden gısızlık ettiği, hiç görülmemişti. cesıiil Morpa kaldırtmış, tahklkata Eskiden olsa birdenbire öfkslenır, ba^lanmıştır. şahlanır, huzurundan kovar, saraydan bile uzaklaştırudı. Şimdi o da kendi kendini, suçlu buluyor; kendi kendinden utanıyor, korkuNüshasi 15 kunıştnr yor; içinde tepinen, yüzünü kızar Abone şeraiti Türkiye Harfe tan bir üzüntünün altında eziîiyor L1r» Ki Lira Ki, Senellk 42 00 81.00 da ondan olacak ki Hslilin acı sözAltı aylık 22 50 43.50 Ierini dujmamış gibi davrandı. ft« aylık 12 00 Î4.00 Daha başka ne diyecek, ne yapaBir aylık 4.50 »00 cak. biraz da onu be.tliyordu. D İ K K 4 I Gülümsemeğe çalıştı: Gazeteralze gonderilen evrsk n jtaılaa (Arkası var) neşredllsip edl:meslD lad» olunm»», a mesuüyet kabul niilnT.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear