23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 Mart İHS4 CUMHURF1 ET * j Merakh Resimler Oğretmen ve Oğrenci Köşesi L A ıı I A I • ı«W | • Büyük Adlı Hatalar Acıklı Bir Macera S. Perticaroli 'italyan Kültür merkezinde» İtalyan piyanisti Sergio Perticaroli, dün Saray sinemasında verdiği resitalden son ra, bugün istanbuldaki İtalyan kültür merkezinin davetlisi olarak, saat 21.15 te Tepebaşmdaki «Casa D'İtalia» salonunda bulunacak ve bir piyano resıtali verecektir. Konservatuar pazar konseri İstanbul Konservatuannın tertib lediği 21 mart pazar günü saat 11 de Taksim Belediye gazinosundakı konser, Demirhan Altug idaresinde Şehir orkestrası tarafından, orkestra şefi Pertev Apaydin ve solist olarak soprano Kety Çüriikoğlu ve piyanist Ann Karamürselin iştirak lerile verilecektir. Demirhan Altug, E. Lalo'nun «Le Roi d'Ys» adlı üvertürünü solo kısımlarda Hadiye Ötügenin iştirakile, idare edecek; soprano Kety Çürükoğlu, W. A Mozart'ın «Figaro'nun düğünü> operasından «Deh vienl non tardar» »ryasını, G. Verdi'nin «La Traviata» operasuıdan tAddio del passato» aryamnı ve G. Puccini'nin «Tosca> opera sından «Vissi d'arte vissi» aryasını söyliyecektir. Programın hususiyetini, son yılU nn büyük vaidler veren genc müzisyenlerinden Pertev Apaydin İle Arîn Karamürselin bu konsere i$tirakleri teskil edecektir. Çok genc piyanist Ann Karamürsel, Demirhan Altuğ idaresinde Şehir orkestrasile birlikte Mozart'ın Do Minör No. 24 Piyano Konsertosunu çalacaktır. Geçen yılki bir konserde Beethoven'in 4 üncü senfonisinl hâlâ unutamadıgımız bir mükemmeliyette idare etmiş olan genc orkestra şefi Pertev Apaydin, pazar günü konserde. idare bakımından zorlu ve senfonilerin «jaheseri olan P. I. Tchaikowski'nin «Pathetique» adlı Altmcı Si minör lenfonisini idare edecektir. «Melek hanımın kıskançhğı» komedide Komedi Tiyatrosun da 50 nciden sonrakl temsilleri verilmekte olan Cevad Fehmi Başkutun «Makine» piyesinden sonra, 24 mart çarşamba gecesinden itibaren Burhan Feleğin «Melek Hanımın Kıskançhğı> adı ile dilimize çevirdiği ve Vasfi Riza Zobu'nun sahneye koyduğu Louis Verneuil'in blr komedisi başlıyacaktır. Çtrrtna: «UZHAB KÜKT aubalı ogretım Yazan: Eski bir oğretmen kutlarlar. Bu sene de aynı günde Ankara Tarih Dil Fakültesinde, İstanbul Fen Fakültesi konferans salonunda bu tören yapılmıs. Yapılmıj ama, iki tarafta da törenler hâdisesiz geçememiş. Ankaradaki hâdise siyasî, İstanbuldaki tarıbi. Siyasiyi geçelim, tarihiye bakalun. İtanbuldaki törende zaten elli kadan Tıb Fakültesi öğrencilerinden olan altmış, altmış beş dinleyiciye mühim nutuklar söylenmiş. Tabii metinlerüıi görmedik. Yalnız sayın doktor Osman Şevki Uludağın nutku, bu törenin zamanında yapılmadığı iddiasıru ileri sürdüğü için, Tıb Fakültesi Dekanı *ayın Ihsan Şükrünun salondan çıkmasuıa sebeb olmuş. Taîebesi, hocalaruun çıkmamasıru rica ettikleri zaman cevab vermek mecburıyetinde kalacağın ileri sürerek özür dilemiş. Pek güzel! Cevab verseydi Dünyada mevcud Hind fakirleri büyük bir kongre tertibin* karar vermi$lerdir. Kongre, Frsnsada Lyon şehrinde toplanacaktır. Avrupa ve Amerikada fakrizm ile meşgul olanlar bu kongreye iştirak edeceklerdir. Resmimiz, kongreye ijtirak etmek üzere yola çıkan Fransız fakiri Yvon Yva'yi göstermektedir. Yvon Yva şimdiye kadar bir çok sayanı hayret tecrübelere muvaffakıyet İle girismijtir. Resimde de ysnaklannda şişler saplı olduğu halde görülmektedir. Hind Fakirlerinin Kongresi tkind Dünya Harbi başlannda iki büyük vapur, Britanya adalanndan kalknus, Kanadaya gidiyordu. Bu vapurlann yolculan, yalnız çocuklardı. Anaları, babalan ana yurdda kalmış, okul çağındaki çocuklar... Yolculuk tehlikeliydi. Nitekim bu gemilerden birini Alman denizaltılarmdan atılan bir torpil deldi, gemi battı ve bu yovrucuklar Okyanus sularında can verdiler. Bu ölümlü seyahat, niçin yaptınlmıştı? Çünkü bu çocuklar, ana yurdda her gun, her saat bombalar altında olan İngiliz topraklarında okuyamıyorlardı. Onları tahsilden yoksul bırakmamak için kardeş memleket Kanadaya gönderiliyorlardı; orada güven içinde öğretimlerine devam etsinler diye... Ya bu fedak&rhk niçin idi? Kuvvetli düşmana karşı, Fransanm çökmesinden lonra, tek bajına direnen İngiliz, niçin ve kimin için savaştığını biliyordu. O biliyordu ki, bütün bu ölümler ve yoksulluklar, gelecek nesil içindi. Uğruna dövüjtükleri çocuklan, tahsilsiz ve terbiyesiz, ot gibi kendi kendilerin» bitecek şekilde bırakırlarsa bu fedakârlıklan neye yarardı? İstikbal onlarındı. Bu küçük varlıklarındı.. Eğer o günkü yetişkin nesil, babaları, anaları tarafından hayta yetiştirilmiş olısaydı vatanlannı öyle cesaretle ve meharetle savunabilir miydi? Aynı harbin içinde, hiç bir yerden bir tecavüze uframadığımız halde okul binalan ve okul öğretmenleri, az kalsın asker ediliyor, ve her dereceli okullar kapatılıyordu. Devrin Başbakanı ve eski bir Maarif Vekili olan Milll Savunma Bakanı bu fikirde idi. Şimdi adı söylenmiyen, o zamanki Milli Eğitim Bakanı dayandı, Devlet Başkanına bajvurdu ve o da i}i bütün ehemmiyetile ele aldı da harbsiz harb icindeki o yıllarda Türk çocuğu okulsuz ve öğretmen3İz kalmadı. Acı ama hakikat budur. «Cumhuriyet» in Edebi Tefrikası:;? O SÂRAYLARIN AŞK İLÂHESt îazan: Annemarle SEL1NKO DÎİSIRH.E Çeviren: Vahdet GÜLTMÜN Madam Tallien'in konağmda Napoleon'u gördüm: Beyazlı bir kadınla yanyana divanda oturuyordu! Yanındaki kadın divanın arkasıO zaman aklıma geldi: îhtimal beni Tırnakian da pembeye, yahud giide kapının önündeki orospulardan müşiye boyanmıştı. na dayanmıj, kollarını ileri doğru •anmıştı. Yandaki odalardan birinden ke uzatmış, ince buklelerle süslü uiaAğzımın içinde: «Çok rica ede man sesi geliyordu. Al elbiseli ıı cık bajını arkaya atmışb Gözleri rim, affedin beni,» diyebildim. «Baş faklar, üzerinde koca koca cam yan kapalıydı, göz kapaklan güka çare bulamadım da.» kâseler, bardaklar ve pastalar bıı müşiye boyanmiîh. Ensiz bir kırHaşin bir tavırla: «İçeride doğıj lunan tepsilerle misafirlerin ara mızı kordele bağlı olan uzun bodürüst davran. rezil etme beni,» sında dolaşıyorlardı. Ben bir p a r o yunu insanı deli edecek bir beAynı duygu, türlü vesilelerle dedi, sert bir hareketle. selâm ve tütsülenmi} som balığı alıp ağzıma tepmektedir. Çocukları, okullarınyazhkla parlıyordu. O zaman anrir gibi yaptı ve tekrar kolunu u attım ama, heyecanımdan tadım ladım kimdi bu kadın: Beauhar da en az kalan memleket, galiba rattı bana. anlamadım. nais'nin dul kalan kansı, yani Jo biziz. Hava sıcak olur, okullar psy Uşak beyaz bir çift kanad kapıy! Sonra, oencerenin girintisine iki dosl. Kar yağar, soğuk basar; okul•çtı, duvar dibîerine kadar dola, adam geldi, yanımda durup konuş sephine! lar paydos!. Grip olur, okullar Kapalı duran ağzırun etrafında a paydos! Bir büyüğümüz bir yere kalabalık büyük bir odaya girdik. maya başladılar. Benim farkımda Yerden biter gibi karşımıza bir u • , bile değil gibiydiler. Parislilerden layh bir gülümseyiş dolaştı ve biz gider veya bu yerden döner; okul(ak daha çıktı, bir jey sormak is ; bahsediyorlar. «pahalılık böyle gi hepimiz onun yan kapalı gözlerinin lar paydos!. Bayram, paydos, kanter gibi bize baktı. derse ahali daha fazla dayanamaz, istikametini takib ettik: Barras'a dil, paydo», dinlenme haftası, p»ygülümsiyorduYanımdaki bana döndü: isyan eder» diyorlardı. dos, paydosoğlu paydos!. «Adın ne?» Bir tanesi, canı ukılmıı gibi bir Theresa Tallien'in sesi duyuldu: Bunun adına düpedüz, «lâübaü Benim geldiğimi kimse bilmes'n halle enfiye çekerken: «Azizim «Herkesin gampanyası var öğretim» derler. Amerikalı uzmanSstiyordum; onun için, adaraın ku Fouche» dedi, «ben Barras'ın ye mı?» lar, asıl bunlan görsünler ve haslağına sadece küçük adımı fısla rinde ol?am. ahsliye ateş açar, paBeyan kukla elüıl uzarh, biri o tahğın temel sebebini, yani «ciddım: ramparça ederim.» na iki kadeh verdi, o da birini Na dî öretime inarımama» duru «Desiree.» Öteki: «Evet ama, ateş aeaeak poleon'a uzattı: munu incelesinler. Yoksa bütün «Desiree ne?» diye sordu. kim? Önce onu bulmak lâzım> «General, bu senin!» öğretmenlerimiz en son metodlan Kızdığı sesinden belli idi. dedi. Şimdi de ona gülümsiyordu. fîa Öğrenseler de ne faydası olacak? Başırru salladım: Bunun üzerine birincisi, enfiye «Rica ederim, «ormayın. Sa çekmeye devam ederek: «Ben de yet lâübali ve biraz da acır gibi bir Tatbika vakit olmazsa bu bilgiler, bu maharetler neye yarayacak? dece Desiree.» min General Bemadotte'u gördüm. gülümseyijti buAdam kısaca uşağa: «Desiree va burada» dedi. Theresa'nın sesi bu sefer yüksek Yazımızın başına aldıjfımız *öz, henüz umum müdürü Vekil olatanda?la General JeanBaptiate ten ve pek cırlak çıkü: Ötekisi. yani Fouche dedikleri Bernadotte vatandaş.» dedi. «Bay ve bayan vatandaşlar! rak bile tayin edilmemekle berabajmı iki tarafa salladı: Uşak da odadan içeri seslenere* Siz dostlanma sevgili Josepnine'i ber her dereceli okullarda ve yay «Bemadotte mu ateş açacak? •ynı kelimeleri tekrar etti. mize dair bir haber vermekie bah gın bir halde tesirini icra etmektedir. Sayın Bakan, kimi isterse, Odadakilerdîn bize yakın olan\v Dünyada açamaz o. Ama, hani bir liyanm.» dönüp baktılar, arkasındaki elb; • bücür var. bugünlerde Josephine'in Theresa hakikaten pek memnun gözü kapalı, buraya getirenüir. Mu ieden sarı tüllerden ibar?t gibi gö etrafında pek dönüp duruyor, ona görünüyordu. Divana yakın dur vaffak olacağından bir zerre güphe rünen siyah saçlı genc bir kadm ne dersin?» mu», elindeki kadehi ta havaya kal etmesin. Bu sırada hiri el çırptı ve galonyamndakilerden «yrılıp bize doğta dırmıştı. Napoleon ayağa kalkmış. İstanbul Millî Eğitim Müdürü, daki ufultunun arasından Madam •üzüldü. gözlerini Theresa'ya dikmiş, öyle, Bakanlığa müracaat etmiş, ikinci «Hoş geldiniz. General vatan Talliene'in sesi yükseldi: hakıyordu. Pek sıkıldığı halinden dinlenme tatili yapılmasın diye ridaş! Aman ne memr.un oldum'» «Herkes yeşil odaya. lutfen! bel'iydi. Josephine ise, o gümüşi cada bulunmuş. Bakanlık, herhalde diye jakıyarak dev sdama iki elini Hiç beklemedikleri bir haberimiz boyalı gözkapaklarını süzerek ço son günlerin vücud yorgunluğunu birden uzattı. var dostlanmıza!» Kalabahkla beraber ben de yan cukvâri bukleli başını gene arkaya dikkate almıj olacak ki, tatilden Sonra iri siyah »özleri merak'a öğrencileri mahrum etmek istemebeni tepeden tırnsğa süzdü ve ça daki odaya girdim O kadar sıkış atmıştı. Theresa: «Sevgili Josephine'i miş. Ama öğrenci velileri müdürmur icindeki ayskkablanmın üze sıkış duruyorduk ki, ne oluyordu, göremiyordum. Bütün görebildiğim, miz.» diye devam eti, «Tekrar dön lüğün fikrinde; Bakanhğın değil. Erirule bir lâhza durdu. Bu arada dev adam igilmiş. ka yesilbeyaz çubuklu bir ipek ku ya evine girmeğe karar vermiş...» sasen memleketin bazı yeıierinde dınm ellerine... yok, ellerine değ ' maçla kaplı duvarlardan ibaretti. Bir yerden kısık bir kahkaha du çift öğretim olduğuna göre bir kıbembeyaz bileklerine birer jpücük Herkese şampanya dağıtıldı, bana yuldu. Josephine, dalgın dalgm, sım çocuklarımız, günün, ancak üç, bils verdiler. konclurmııştu. boynundaki kırmızı kadife kordeiâ üç buçuk saatinde okulda bulunaEvin hanımı geçerken birbirimi yı elledi. Theresa: «Tekrar dünya biliyorlar. Hesab yapmışlar, önce «Eksik olmayın, Madam Tallien,» dedi. «Cephedeki biçave bir ze biraz daha girdik. Theresa, yani evine girmeğe karar vermiş» diye tesbit edilen ve sonradan zuhurat askere talih ne zaman Parise gel Madam Tallien. benim gayet ya baştan aldı, «Ve...» diyip hatibler kabilinden meydana çıkan tatil mek lutfunu gösterirse ilk zıyaret kinimden geçti. o zaman gördüm: gibi şöyle bir durdu, Barras'a bak günleri toplanırsa bu seneki öğreettiğim yer burası, Theresa'nın si Üzerindeki sarı tülün altında hiç bir tim, 151 gün kadar ediyormuş. Çışey yoktU' Memelerinin fesrengi tı. Barras başmı salladı. «... ve Ge karmız 365 günden. 214 gün hava hirli muhitidir.» neral Napoleon Bonaparte vatan «Cephedeki biçare asker her başları oklufu gibi görünüyordu. civa... daşla nişanlanmış bulunuyor.» zaman olduğu gibi gene iltıfat bu Ne rezaletti bu! Senede hiç değüse öğrenci 250 «Ne?» Bir adamın koluna girmişti. Ayuruyorlar. Bakıyorum, arkadaş Bu haykınıı herkes gibi ben de gün okulda bulunmah. Zaten ders damm arkasında baştan aşağı kılap bulniakta da gecikmemişler...» Kadm bunu söylerken siyah göj tan işlemeli al bir kuvruklu ceket işittim. Öyle keskin bir çığlık ki saatleri en fazla 50 şer dakıka. Holeri beni gcne şöyle bir süzdü. Se vardı. Elinde tek gözlük, pek züp odayı adeta ortasından ikiye böl ca ne okutacak. öğrenci ne öğrene j lâm vereyim dedim ama, netiresi pe bir halle etrafa bakınıyordu. dü, bir an havada asılı kaldı, ar cek Çünkü bu elli dakikanm ba j Madam Tallier. in ben zavailıya Biri (rBarras babacık şişmanh kasından ortahğa buz gibi bir ses şından ve sonundan da bir kısmı I gösterdiği en ufak alâkasını da kay yor» diye fısıldadı. O zamsn an!a sizlik çöktü. Ancak neden sonra girip çıkmaya gidince ne kalır, kırk dakika!. Bu hale göre elektrobetrr.fekten ibaret kaldı. Sakuı bir dım ki Fransanm beş büyüklerin anladım ki bağıran bendim. nik beyinlerden bulup evlâdlarıtövn la aramıza girdi, generaü alıp den biri karşımdaydı. Bir de baktım divanın önündegotürdü: Theresa: «Divanın etrafina hal yim. Theresa Tallien'in dehşetle ir mıza dağıtmaktan başka çare yok gibi görünüyor. Şüphe edilemez ki, «Gol. JeanBaptiste,» dedi, ka olun lutfen!» diye seslendi. kilip geri geri çekildiğini gördüm. j «Barras'a bir meriıaba de. SahçeBu emre itaat ederek. halka ol baygın kokusu bumuma geldi, ö bu derdin devasmı sorumlu maye bakan odadd, şu Germaine de duk İste o zaman gördüm Nakamlar bir gün düşünecekler. Yatekinin. divandaki beyazlı k^dının Stsel denen mendebı.r kaclınla be poleon'u! hud zaman ve olaylar, onları dügözlerini bana diktiğini farktttim raber... Tanırsın, hani boyuna roşüruneye zorlayacak. Böyle kutsal Nerede mi? Divanda. Yanında da : ama. ben Napoleon d;n baskasmı man çjıziktirip durur. Necker de beyazlı bir kadin vardıbir gün gelinceye kadar «Lâübali pek görmüyordum. Gözleri cam kenen moruğun kızı. Barras'ı onun O eski partal çizmeleri gene aöğıetim» metodunu mütehaâsısları çenesmden kurlaralım. Barras pel: yağındaydı ama, pantalonu yeni ve silmişti: Cam gibi şeffaf ve her tür madde madde tesbit etseler de omeiT.nun olur senin ..» kâğıd gibi ütülü idi, Ceketi de ye lü ifadeden uzîk.. sağ şakağııda kuyup istifade etsek!. Uzaklaştılar, benım devin sırtırı niydi ama, üzerinde ne riitbe i?a bir damar atıyordu. Bir müddet birbirimize baktık. dan ve kadının cıplak omuziarında reü vardı. ne de madalya filân. Tıb bayramı ki sarı tülden haşka bir şey göıeSıska yüzü artık güneş yanığı Bana yıl gibi geldi j.ma, belki de 14 mart, bizde, garb usulünce ilk medim: Araya öteki misafirler dcl değildi, irin gibi idi. Orada, öyle. bir lâhzadan ibaretti. Ancak onmuştu ve ben şimdi Madam Tal dimdik oturmuş. sanki selâmet on dan sonra gözlerimi kadma çevir Tıb öğretim ocağınm açılması günü lien'in o şa'şaah salonunda tekba daymış gibi Theresa Tallien'e ba dim. ne rastlar. Yıllardır, Ankara ve İsş.'ma kalmıştım, kıyordu. Arkası var tanbulda hekimlerimiz, bu günü Bir pencerenin girintisine sığmPKOF NIMBUS'UN MACEKAİAK1: dım, odayı gozden geçirdim. Fa.tat Napolecn'u bir yerde göıemiy '•• dum. Bir alay üniformalı vardı sma, benim nışanhya benziyen kılıksız kimse yoktu. Gittikçe daha fazla penoerenin içine doğru sokuluyoıdum. Yaini2 clbisem değil, iskarpinlerim de ?•'züme pek gülünc görünüyordu. 3u radaki hanımların ayağında iskarpin diye bir şey yoktu Sa^ee, ayaklarına altın /eya gümüşten. engiz şeridlerle basianmış. topuksvıt birer terlik tahanı cibi bir şcv jcçumışlerdi, parmaklan açıktaych. Ben hekim değilim ama bunun cevabı var sanırım. Dava nedır? Bizde hekimllk Sultan Mahmudun İstanbulda açtığı Tıbhaneden önee vardı. Sultan Orhan zamanında Bursada açılan bimarhane ve diğer eserler bunu gösterir. Bu günü bırajup o günü kutlayalım. Dava, kısaca bu dejpl mi? Öyleyse »öyle bir kıyaı vapabiliriz: Tarihimizde Cumhuriyetten önce Türk devleti vardı.. 29 ekim 1923 ü bırakalım; Osmanlı devletinin istiklâl gününü; onu da bırakalım. Selçuk Devletinin kurulduğu günü, hattâ onu da bırakıp daha eskilerinden birini kutlayalım. Böyle şey olur mu? Kutlanmak isteniyorsa eskisi de kutlanır ve pek de yerinde bir şey olur. Ama şu Tıbhanenin açılışı Türk tıb tarihinde bir dönüm noktası değil midir? Bu günü bayram bellerriyen neden muanz olmah, anlamadım, anlıyamadım. Bununia beraber her iki iddiada bulunanların bayramlannı beraberce kutlayıp işin içinden çıkmak en dcğrusu!. Hapishan«ye kapatılan Viktuar'ın üstü başı arandı ve korsesinde bir anahtar bulundu. Bu nedir? Hiç, büfenin anahtarı Madam Dupark'a sorulunca o da: «Evet büfenin anahtarıdır. Fakat benim dolabı da açar» dedi. Bunun üzerine hemen tahkikat yapıldı ve Viktuar'ın odasınm bir köşesinde Duparkiaja aid bazı eşyalar bulundu. Bunların arasında ipek çileleri, bir eldiven, bir mendil, sun'î çiçekler, mektublar ve bazı kâğıdlar vardı. Bu netic» Viktuar'ın aleyhind» idi Madam Dupaık: «Bu e«jlyayı Vürtuar'dan başkası aonış olamaz» dedi. Akrabalardan baızılan hizmetçinin hırsızlıkla da itham edildiğini öğrenerek bir kaç 'gün evvel çalınan likör şişelerini de onun asırdığını iddia ettiler. jHulâsa hâdiseler Viktuar'ın aleyhine yürüyordu. Üstelik savcı, ıkendisüıo yardım edeceği yerde zavallıyı yerden yere vuruyordu. .Anlajılan vaktile aralarında geçen hâdiseden dolayı kıza kin 'bağlamiî'ı. Ruh hastahkları Önümde 650 sahifelik koca bir cild. Ankara Tıb Fakültesi profesörlerinden Rasim Adasalın. 22.5 lira. Daha da ucuz olamaz. Baskısı, kâğıdı, bir çok klişelerile ancak bu kadara satılabilir. Buna bir şey diyecek değilim. Fakat açıkladığı konular bakımından melekdaşlarıma nasıl tavsiye edeyim, diye düşündüğüm için işin para tarafıJacques Deval şehrimlze nı söylüyorum. Intıbak Kanunu döndü çıktı, ikramiyeli maaş da veriliyor. Memleketimizde bulunan tanınOna rağmen 22.5 lirayı bir tahtada mış Fransız piyes yazarı Jacques sayıp kitsba vermek kolay değil. Deval dün sabahki ekspresle AnOkul kütübhanelerine alınabilir. O karadan jîhrimize dönmüştür. da olmazsa umum! kütübhaneler Prosper Merimee hakkmda almalı. Hangisi olursa, bu kitabı, konferans öretimle, eğitimle uğraşanlar gözistanbuldaki Franaz den geçirmeli. Kültür Merkezinin Ben şöyle bir karıştırdım. Maztertiblemiş olduğu ve har Osman merhumdan sonra bu Prof. Jean Richer takonuları halka anlatmak için çok rafından verilen dört gayret sarfeden kıymetli hekimi Aonferanstan sonuncusu, bugün samizi candan tebrik ederim. Her ne at 18 de Fransız konsolosîuğu salokadar bu kitab, makaleleri gibi nunda ver.lecektir. halk için yazılmış değilse de, açık Büyük edib Prosper Merimee'nln üslubu meseleleri kolayca takibe yüz ellinci doğum yıldönümü müimkân veriyor. Öğretmenin, nor iıasebetile, Prosper Merimee yüz malin psikolojisini bilmesi kadar elli yaşmda adı altında verilecek anormalinkini de bilmeye çok ih olan bu konferansında Prof. Jean tiyacı vardır. Hususile cinsi hayat Richer, 1803 yılında Pariste doğup, bakımından esaslı bilgisi olmak 1870 te Cannes'da ölen meshur elâzım. Terbiyede, çocuğu, tama dip Merimee için Paristeki millî mile normal şartlar içinde büyü kütübhanenin yıldönümünden bır müş ve yaşamakta bulunmuş far yıl geç kalmış olmakla beraber bu zetmekten büyük hata kaynağl yıl açmıs olduğu fevkalâde sergiolamaz. Eöyle aldıkça, hatalan an den; «Colomba» eseri ve meşhur cak cezalarla karşılama durumuna «Carmen» operasına ilham veren düşülür. Çocuk. hekimden önce «Carmen• eserinin müellifi P Meöğretmenin idaresinde ve otoritesi rimee'nin Tarihî âbideler genel mü altındadır. Ana, babayı iLk uyara fettişi iken oynadığı mühim rolden, 3 üncü Napoleon'un kansı İmpacak odur. ratoriçe Eugenie de Montijo ile oBu uyarma. mutlaka Tıb Fakül lan şahst dostluğundan, Merimeetesinden çıkıp hekim olmayı ge nin mektublannın nâşiri Dr. Maurekli kılmaz. Umumî medikal bil rice Parturier'nin ve eskiden İstangiler, bu dikkatlere imkân vere bul Edebiyat Fakültesinde hocalık bilir. Kendini her bakımdan ye etmiş Prof. Trahard'ın çahşmalan tiştirme arzusunda olan mejlekdaş sayesinde. edibin hayatı ve eserlelar, bu cihetlere tahassüslerinı u rinden ve bilhassa Merimee'nin en zatmalıdırlar. Esasen Bakanlık. bu önemli eseri sayılan mektublaşmakonularda kurslar açmalı, her «e lanndan ve bir çok dil bilen yane, beş. altı konferansla, konferans zann Turgeniev ve Puşkin ile şahs! verecek bulunamıyan yerlers, ve dostîuğundan ve resme, karikatür rilmiş konferansları basıp, icabın çizmeğe olan istidadından bahseda mahrem olarak, q»öndermek su decektir. retile terbiyenin bu kanadını terHalikarnas Balıkçısına jübile biyecilere açmalıdır. İzmir Gazeteciler Sendikası, HaŞahsî denilecek hiç bir günahı likarnas Bahkçısı namile marui olmıyarak, tamamile iıadesi'dışın değerli hikâyeci, romancı ve yazar da öyle kötü hareketler yapan ço Cevad Şakirin ilk yayınladığı yacuklara tesadüf edilir ki, bunlan zınm ellinci yıhnı kutlamak maksadile, sanatkâra Izmirde bugün okuldan kovmak fayda vermez. Ko bir jübile tertib etmiştir. Bu jübile sup da terlemiş ve üşümuş çocuğu münasebetile Edebiyat matincsi ve falan hastalığa tutuldun diye nasıl balo hazırlanmıştır. ceza düşünmeden tedavi ediyorNilgün gösteriHyor sak, anormal halleri olanlarını da Lâle Film prodüko gözle görmek, oaa eöre tedoir alsiyonu olarak, Türk, mak icab eder. Bu türlü hastalıkHindli. Pakistanh, Al ların da tedavisi vardır. Fakat üâcı, man, Avusturyah arherhalde şiddetli ce7.alar dsğil... Bu tistlerin çalışmalarile, bakımdan bu emek ve bilgi mahsulü eseri, mesleğimiz için kıymetli dj? sahneleri Pakistan ve Hindistanda çevrilen ve Münir Hayri Ebilgi kaynaklarından bin saymakgelinin rejisörlüğünde filme alınan tayım. Refik Halid Karayın eseri «Nilgün> ün gösterilmesine başlanmıştır Filme Cüneyd Gökçer, Erika Renberg. Lâle Oraloğlu, Asuman Korad, Atıf Kaptan, Anny Ball, Şeref Gürsoy, Farma Bilgen, Bakiye Fayazof ve Hind balesi iştirak etmişlerdir. Kızın ilk muhskemesi 17 nisan 1782 günü cereyan etti ve' 'Viktuar adam zehirlemek ve hırsızlık etmekten diri diri ate atılmağa mahkum edildi. Kız Kan'da bir meydanda yakılaeak, ve külleri savrulacaktı. Ayrıca cürüm ortaklarını söylemesi veı) arseruği nereden aldığmı bildirmesi için işkenceye tâbi tutula' 'cakü. Kız ikinci defa Ruan'da muhakeme edildi. Karar değigl imedi. Bunun üzerine mahkum, Kan'a getirildi. 29 mayıa günü( yakılscaktı. Artık kızın kurtulması bir mucizeye bağlı idi. Fakat idam/ ın üç gün evvel üç papaz gelerek hapishaneyi ziyaret etti.) Viktuar bunlara derd yandı. Masum olduğunu söyledi ve kenj dini öyle iyi müdafaa etmesini bildi ki papazlar sarsıldı. Ya kızın t |söyledikleri doğru ise? Ya masumsa? Papazlar hemen o akşamj Ruan'a giderek dürüstlüğü ile söhret bulan Lekosua ismindej bir avukatla görüştüler. Avukat ertesi günü Viktuar'ı ziyaret] 'etti ve vakit kazanmak için kıza hâmile olduğunu söylemesinif Itenbih etti. Bu sayede idam günü iki ay ileri atıldı. Arkası vnr Türkiyede neşri halikı yalnız gazetemize aiddir. Dcnlzdlik Bankası sileplerl Avrupa ve Amerika limanlarına muntazaman »efer yapmaktadır. Bu arada «Malatya» sllep! «Agadın limanından 2500 ton manganez yükleyerek New Yorka hareket etmiştir. Gemi oradan alacağı ziraat makinelerini memleketimize getirecektir. tÇoruh» si. lepi de «Emden» limanında işini bîtir. mek üzeredir. Bugünlerde Amerlkaya hareket edecektir. «Demir» jilepl kontinan seferine Uhsts edildiği için «Cezayirı den alacağı ka. rışık yükü Şlmall Avrup* limanlarına götürecektir. «Kastamonu» sllepı Anvers ve Ham. bürgdan aldığı tam hamule ile limanı. mıza dönmüştür. Gemi halen Saraybur. nunda yükünü boşaltmaktadır. Emniyet tkind Şube. İkinci Kısım ma. murları, lkl sabıkalı hırsızı daha yaka. lamağa muvaffak olmuşlardır. Fersat Koc ismlndeki «abıkalı geca hırsiîi. son fjünler zarfında Çengelköy ve Erenköye dadanarak ona yakın ev. den külliyetll miktarda eşya çalmışsa da. gizlendiği otclde yakalanmıstır. Rizell Fw?atın üzerinde yapılan aramada İn. giliz Wembley marka toplu bir tabanca bulunmustur. Çalınan esyalardan blr kısmı. satıldığı yerlerden almarak sa. hiblerine iade edilmiştir. Tahkikata de. vam olunmaktadır. İkinci hırsız. Burhaneddin Büyükak. gün isminde bir sabıkalıdır. Burhaned. din de, Samatya ve civarmda. bilhassa hatboyundaki evlerden eşj'a çalTiış. ni. Denizcilik Bankası yeni antrcpo hayet memurlar tarafır.dan yakalanmıs. rejimine uymağa hanrlaruyor tır. Bu hırsız hakkındakl tahkikat da geniçletilmektedir. Denizcilik Bankası Liman tîletmesi. 9 kumarbaz suçüstü yakalandı Gumrük Kanununun lüzum gösterdiSi Taksim polisi. ev\elki gece Beyoğlun. yeni antrepo rejimine girmek üzcredir Bu sebeble yeni rejimin icabı olan ted. da bir kumarhaneyi meydana çıkarmış. bir ve tertiblerin alınması maksadile tır. Taksimde Piremehmed sokagında dün banka merkezinde Gümrük ve Te. Hüseyin Erdemin sahibi bulunduğu 26 kel Bakanlığı Müsteşarı Pertev Duru, numaralı eve yapılan baskmda 9 ku. Umum Müdür muavinleri. İşletme Mü. marbaz suçüstü yakalanmış, 256 lira 90 dürü ve diğer alâkalıların iştirakile bir fcuruş kumar parası iîe iki deste iskam. toplantı yapılmıştır. Alınacak yeni ted. bil kâğıdı ele Eecirilmişiir. Kumarbai. birler önumüzdeki günlerde tesbit edile. lar ır.eşhuden Adliyeye sevkedilmişler. dir. cektir. Yııgoslavyadan 500 bin kilo paket Bir cam fabrikasında yangm manşra] körr>İ!rii Dün aksam Cibali. bir yangın tehlikesi Yugoslavyadan. İtalyan bin.dıralı blr atlatmıştır. Kalaycı sokak 9.'1 numaralı Hasan Ekinin sahibi bulunduğu çişe ve ?ılep!e S00 bin kiio paket mangal kömürü cam fabrikasında bidon içinde bulunan daha gelmistir. Dıger tarafran. Rumanya ve Yugos. mazot ates almıçsa da itiaiye gelinceye kadar söndürulmüçîur. Mazotla çalıçan lav^'adan vagonlarla dökme kömür geL fabrikanın, Cibali için büyük bir tehlike mektedir. Sevkiyatm gelişine göre. şeh. rimize nisanm ilk haftasına kadar bu arzettiği söylenrnektedir. ?ekilde 2 milynn kilo kömür gelmiş ola. 3 kadın havagazından zehirlendi caktır Böylece kömür mevzuunda hiç Şişlide Bilgiç sokağında 24 numaralı bir Fikıntı kaîmıyacaktır. sırma fabrikasınm havagazi borusu p?t. Belediye İktısart Müdüriüğü tarafın. lamış, işçilerden Halide Kıratlı. Zahide dan bu kömürler kaymakamhklar vasl. Nice ve Feriha Girbin isimlerinde üç tasile halka. Kızılaya ve diğer îefkat kadın zehirlendiklerinden tedavi altma roüesseselerine tevzi edılecektir. alınmı;lardır. Hâdise etrafında Savcılık Kömürler, belediye tarafından mall. tahkikat iapmaktadır. yet fiatı üzerinden satılacaktır. Denizcilik Bankası şilepleri tki hırsız yakalandı Selmi ANDAK Son 24 saat zarfında limanımızdan ecnebi memleketîere yapılan ihracat yekunu 468 bin liraya baliğ olmuştur. Sevkedilen mallar arasında koyun de. risi, barsak, iç fındık. halı. küspe: yap. r?k tütün: ceviz kütUğü ve kapUma ardiT. Limaımizdan yapılan ihracat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear