16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMTrtJRfYET TGÜNÜN MEVZULARIJ Kammların tenkidi Yazan: Prof. Dr, Faruk Erem Kanunlan tenkid etmek, kanun edebılmesi de o memleketin delara hakaret midir? Bu sorunun mokrasideki olgunluğunu gösterir. Bir kaç yıl evvel mevzuaümızcevabını pek az bilinen şu hâdihükümleri eeyi nakletmek suretile cevablan daki antidemokratik tesbit etmek içın Bakanlıklararaaı dırmağa çalışacağız: Büyük Fransız şairi Victor Hu bir komisyon kurulmuştu Boyle go, bir kaç defa sanık sıfatile mah bir komisyonun kurulması, bazı kemeye verilmişti. Fakat blr defa kanunların antidemokratik olduda oglu Charles Hugo'yu müdafaa ğunun resmen kabulü manasına Için makkemeye çıkmıştır. Victor gelmez mi? O halde bazı kanunHugo'nun raüdafaalannı yayınls lara antidemokratik demek, kanuyan Jacques Hamelm «Victor Hu na hakaret mi sayılacaktır? Manzini, büyük bir İtalyan hugo Avocat» isımli eserinden aldığımız aşağıdaki satırlan bu büyük kukçusudur. Şöhreti ilım d'ünyaçairin hukuk mantığındaki kudre sını tutmuştur. Bu müellif ıltalya Ceza Hukuku» isimli eserinde, tini aksettirmektedir: Charles Hugo «Hâdise» isimli memleketinde bir zamanlar yügazetesinin 16 mayıs 1851 tarihli rürlükte bulunan ve takib edilen niishasında öliim cezası aleyhinde eşkiyanın muhakeme edilmesine çok şiddetli bir makale neşretmiş lüzum kalmaksi2in öldürülmesini ti. Bu makalede bir ölüm mahku meşru sayan bir kanunu «Barbarmunun kiyotin altında nasıl ıstırab lık» diye vasıflandırmıştır. Buna çektiğıni teferruatile anlatıyor ve benzer bir kanun memleketimizde yürürlüktedir. Şakavetin bir aralîk bozulan kiyotinin bu j hâlâ mahkumun kafasını uçuramadığıru, men'ine dair olan kanuna göre, mahkumun hücresine götürüldüğü eşirra oîduklan Dahiliye VekSleRü ve kiyotinin tamirinden sonra j tince ilân ediİPnler, kim Urafmyeniden infaz mahalline getirilerek dan olursa olsun öldürülebilirler. idam olunduğunu tahrik edici bir Acaba ben, bir üniversite hocası ola lisanla anlatıyordu. Charles Hugo rak bu kanuna ebarbarlık» diyehakkrnda «Kanuna saygısulık» tan bilır miyim? Manzinı'nin söylemeğe hakkı olan jeyi ben de söyleyedava açılmışü. Oğlunu müdafaa etmek talebin bilir miyim? de bulunan Victor Hugo'nun isteği mahkemece kabul edıldi. Victor Hugo'nun müdafaasının esası fu idi: Kanuna saygı borcu, kanunu tenkid etmek vazifesinl bertaraf etmemelıdir. Aksi takdirde kartun «dokunulmaz» hale gelir, ku»urlan meydana çıkmaz, dolayısile ıslahı da lmkânsızlaşır. Bu böyle olunca da artık «teşriî kuvvetı e lüzum kalmaz. Kanuna karşı gelnıek lle kanunu tenkid etmek aynı |ey değildir. Kanuna karşı gelmekte, kanunun tatbikuu güçieştiren bir mana vardır. Halbuki kanunu tenkid etmek, onun tatbikını güçleştirmez, geciktlnnez. Hugo, müdafaasını ölüm mahkumunun infaz ânındaki çığlığı uzerina toplamıştı. şöyle diyordu: ttste tam bu anda genc •damın gBğsünden merhamet dilenen bir çığlık koptu. Bu azabın çığlığı, insanlığın çığlığı idi. Sayın yargıçlar, siz bu çığlığı mahkum edemezsiniz. Zir« lnsan kalbiniz mukavemet edecektir. Vaktile İspanyada engizlsyon kanun dernekti. Engizisyona karşı gelmek kanuna karsı gelmek midir?» Tenkid yasağı. hiç bir fayda sağlamaz. Çünkü düşünmeğe mâni olmak imkânsızdır. Hakıki kanunlar insan kafasını durduranlar değil, onu kendi taraiına çekebilenlerdir. Fakat bir noktiyı da gözden ırak tutmamak gerektr. Kanunu tenkid etmek hakkı jarta bağlıdır. Kanunu tenkid edebilmek, kanuna itaat edenlerin hakkıdır. İçinde esasen tkanun korkuau» olmıyanlar kanunu tenkid lüzumunu hissedemezler. Kanuna iaygı ona uymakla tezahür eder. Bu itibarla kanunu tenkid edenler, kanunu yapanlar kadar, hürmete fayan kimselerdir. Meyra ve sebzecilerm kongresi dün yapılamadı Meyvm ve Sebzecller Dernejlnln yıllık kongrari dün eksertyet temln edlleme. dlginden 29 ocak rara» günttne bıra. kllmıjtır. =haberleri Sade ve zeytinyağı piyasası Tanzim sahşına rağmen zeytinvaçı fiatlan alabildiğine yükseliyor; bankaların yağ karşılığı avansı kesmesi lâzım Zeytinyağı piyasasuıda fiatların yükselmekte olduğu görülmektedir. Rekoltenin 38 bin tonu bulmasile memieket ihtiyaclarına yeteceği lyiden iyıye anlasıldığı halde sırf spekülâtif bir mahiyet arzeden bu hareketin önüne henüz geçilememişür. Alâkadarların söylediğine göre bankalar. zeytinyağ karşıhğında avans vermeğe devam ettikçe istifçiler bundan müstehlik aleyhine faydalanmaktan geri durmıyacaklardır. Dür. bir buçuk asidli EMremid menşei yağlann kilosu toptan 300 kuruştan muamele görmuştür. İki asidli yağlar 285 kuruştur. Üç asidliler 275 kuruştan satılmıştır. Diğer taraftan, erimiş yağlar için piyasamızda Istek kuvvetli değildir. Mart ayında mübayaalannı yspan resml teşekküllerle askerl birüklerin »adeyağı mübayaa etmiyecekleri, ihüyaclarının en az yarısını margarn alarak sağhyacak lan söylenmektedır. Birlikler mübayaalannı bu şekilde yaptıklan takdlrde sadeyağ fiatlannm çok düşmesi beklenebilir. Esasen halkm büyük bir kısmargarini tercih etmeğe başlamıştır. Bueun Için Urfa yağı 680, Siverek 620, Diyarbakır 520 kuruştur. Dostum İsmail Habib Ölümünden on iki saat «wel beraberdik. Hem çabştığı, hem de misafirlerini kabul ettigi, duvarlan kitablar ve resimlerle kaplı, balkonu Çamlıcadan Beylerbeyine kadar bütün manzarayı alan odasında, kapıda bekleyenden habersiz, her zamankiufakalarımızı yapmış, birbirünize takılmış, oyun oynamıştık. Akşamın yedisinde Ham di Selçuk evine gitmij, biz başbaşa kalmıştık. O her zaman yaptığı gibi bıtmez tükenmez, içiçe bir hatırayı anlatmağa başladı. Ben onun zayıf, sararmıs benzine, sinirli ellerine bakarak büsbütün başka şeyler, korkunç ihtimaller de düşündüm Orta masasınm tam karşısında, kanapenm bir köşesinde oturuyordu. Yüzü hiç görmediğim kadar sarı ve zayıftı. Üstelik halinde kendisine hiç yakışmıyan oir çöküklük vardı. Geçe kalmam içın her zamankinden fazla ısrar etti. Fakat yoruimasından korktuğu için, hoşuna gideceğini bildiğim en olmadık sebebleri icad ederek gitmem lâzım geldiğini anlattun. «O halde yann gel... Ama mutlaka gel!...» dedi. Ve bunu sankl kendisine mutlaka bir yann! »ağlamak ister gibi bir kaç defa tekrarladı. Vadederek odadan çıktım. Ertesi gün pazardı v« cumartesi akşamlarıru olduğu gibi bazı pazar ıkindilerıni de beraber geçlrdiğimiz olurdu. Fakat bu §efer oou yormamak, beraberken daima çocukIa;tığuni2 bu adamı, artık bir taraf Je dışmda kaldığuu lyiden iyiye hissettiğim oyunlara »urüklememek için gelmunekllğimin daha doğru olduğunu bUlyordum. Ko nuşurken gözlerindekl panlüya, neşesinc rağmen madde*il« dalgın, her feye küsmü| bir hall vardı. Belki sadec* hasta olduğunu itiraf etmemek lçin bu kadar canh ve gürültülü idl İçimde hakikl bir azab vardı. Çıkarken kardeşlerinc tvadettim tnu, yann gelmiyec»ğim, dlnlensln, çok yorgun...» dedim. Geca yatana kadar hep onu düflündüm. Hep kanaped» oturuşundaki yalnızlığı hatırladım. Bana biUnmer rüzgârlann önüne kablnuş gibi geliyordu. Ertesi labah bir kaç defa telefon «tmek istedim. Fakat bir türlü yapamadun. J r Kaybettîğimiz Millî Değerler Yazan : Ahmed Hamdi Tanpmar Evimden Taksime kadar bu iş için girdiğim kahvelerden telefona dokunmadan çıktım. Hattâ bir defasında numarayı yan çevirmişken bı raktım. Sesiml duyarsa gel! diyecek, ısrar edecekti! Belki dayanamıjacaktım. Halbuki istirahat etmesi lâzımdı. Acajib bir şekilde rahatsızdım. Habibe bu işlerde ilk yalanım değildi; bununla beraber onu bekletmi| ohnaktan üzülüyordum. Sonunda dikkatim kendime çevrüdi: «Sinirlerim bozuk...» diye düşündüm ve hemen ertesi günü gidip kendisini görmeğe karar verdim; hastalığile daha yakından meşgul olmayı kendi kendime vadettim, bütün doet salâhiyetlerimi kullanacaktım. Fınncılar. ağız değiştirdi! Fırıncılar dun Beledlye tktlsad MUdürlügüne çağırılmıj. •kmel* ı»m ya. pılraazja fubat ba«ında fırınlarını ka. pstacaklan hakkındakl kararlarında ısrar edlp etmediklerl kendllertnden ao. rulmuftur. Bunlar. ram totemekl* beraber fırın kabatmak kararında olma. dıklannı sOjrlemlslerdlr. Taahhüd ettikleri fiata kahve saünıyan tacirler hakktnda tahkikat açıldı Plymaunızda kahvt (toku kabnamıı (lbldlr. tzmlrden (eUrUlen blr partl » ltradan «atılmıstır. Tlc»r«t Bakınlıîı müferüjlerl, ply». M.da taahhud «ttlkleri Jiatt&n kahve amtmıyan t&elrler hakkmda Uhkikata Strl^mljlerdlr. Söylendijine (öre Ba. kanlık kahve ltrı&ll içln yerüden tahsls vcrml$ur. Şlmdlkl halde yaratılmak Utenen tun'l buhranın çok «ürmlyecegi uılaşılmakt«dır. ÖLÜM Merhum Bnb. Bım Ünlüsunün n r . caal, Dr. Kd. Bnb. Nımık KemAİ merhum Dr. IrtuiTuL Dr. DUndır Ürüüıü, Uiviy* Çıfcınojlu. TUrkin Ayrtlın an. iMİeıi, tn). Dr. Terld Çıkınojlu, Dr. tbnhlm Ajml r* S*ıd»t OnlUrOnun kkyınvalldelul, 0eflk* Demtrokun ab. luı, cmekli Alb. Z«kl Dcmlrotoın b&l. dlzı >fc Bunlar büyük blr edeblyatcının cgüzel sözler» idir. Her güzel aöz doğru olmıyabilir. Fakat Hugo'nun bu Bözlerinde doğru olan bir taraf Bn. LÛTFftE SIRRl' ÜNLÜSÜ 2S ocmk M4 f*"" H«klun rmlunetln« vardır ki o da judur: Kanunu ten JuvujnjuîtuT. C«mı«»l H ocak Mİ « i ı kid etmek, kanuna karşı gelrnek gttnü Lâleü T. R. K. Ap. No. 28 dwı ılınıp naınazı B«razıd CamUnd* lklndl değUdir. nunazını müteakık kılın»r»k EdlmeDemokrasi yolunda olan memle luıpı fthndljlndeki ıil« k»brln» def. ketimizde kanunlann •ertce t«n ntdUtotktlı. Allaiua nhmctl Ourln. kidlerini yadırgar gibiyiz. Yukan d* olaım. daki misallerden anlajılacağı gibi bajka memleketler «vvelea bu TEŞEKKÜR yollardan gemislerdJr v» halen e lla lenedenberl laman uunan hMm*. Belediye tahvilleri hazırlandı Belediyenin çıkaracağı 50 milyon llralık Uhvuler Emlak, Bankuınca ha. zırlanmiftır. Hükumetln çıkarmakta olduSu "tehvlllerln satışını müteakıb bunlar da aatıja arıedilecektlr. BAYGINLIKÇARPINT! SİNİR BUHRANLARINA NERVİTAL 20 OAMLA Belediyenin yeni biitçesi Şehir Meclisine verildi Antibiyotik alamnın en son keşıi olan. bir çok Bakteri ve rickettsial intanlarında kullanı lacak bu hârika ilâç, Achromemleketlerd* kanunu tanldd •mycin Lederle Lâboratories derken kimsenln aklına eeza korDivision. American Cyanamid kusu gelmez. Kanunlarunıa tenCompany tarafından Amerika kid ederken, kendi kendlmiıi tenda piyasaya arzedilmistir. kid ediyoruz demektir. Nanl blr Bu yeni ilâç, Achromycin, Insanın kendini tenkid «tmesl arasmda çikâyete yol açtı onun olgunluğunu göcterirae, bir itTisn» tuuttoizin tavunrtunu rlea Hllll Egltlın Bakanlığımn llkokul âlimlerce tetracyciline olarak •darim. tanmmıs olup chlortetracycline milletin kendi kanunlannı tenkid öğretmenlerl lçin haiirladıjı yenl lntıAureomycin gibi ayni b»k kanunu, fehrlmlza akaeden fekll terkibli lle, Oul Terblye Erurtltüjünde okuyup kimyevl gruba aiddir. Klinik Brta fiğretim okullarınm reçmlf olan arastırmalar bu ilâcın daha hz llkokul egretmenlerlnl müteeselr etmlj. ve tlr. Adedleri 450 olan bu ortaokul 6g. taiî reaksvonları olduğunu retmenlerl ram kanunundan faydala. kendi grubundaki «ntibiyotiklernftmıyacak. bu auretle llkokullftrda don daha büyiık stabihteyi haız kalan «ınıf arkadajları kendllertnden olduğunu eöstermistir. Ayni zalkl dereoe üstün maM alacaktır. manda Achromvcin'ın vücud Allkadarlar Büyük Millet MeclMne M11U Eğltlm Bakanlığına ve diğeT ma nesiçleri ve mayilere nüfuz kakamlara müracaatle haklarının korun. bıliyeti daha yüksektir. Pnömomasını istemlslerdlr. ni, menenjit, osteomvelit ve Dolmabahçe stadmda yenl tribü bunlara benzer bir cok infeks Dunyada eo çok kallanılan. en fatla tecrflbe edmu. oçaklar. Douglas tarafından imâl.edi* nün inşasına başianıyor vonların tedavisinde kullanıla Dolmabahçe rtadında. yıktırılan ha. caktır. lir. Afağıdaki Havavoln Şirketierinin nmazvagazı blnasının yerine yapılacak 1500 Eam ve modero DC6 veya DC6B Uçaklan Hârika ilâçların en yenisi okl^lltk yenl trlbtinün ^saçına yarın saat lan bu müstahzar. Antibiotics İle lataubuldan iatediğiois yere gidebilirsiniz; 3 2 30 tBrenle baslanacaktır. Division of the Food and Drug Ocak 26 Cemaziyelevve] 21 Administration (Gıda ve MüsKLM Holânds Kralfyet Havayollar^ tahzar Teskilâtının AntibivotikPAA Pan American Dönya Havayollaft ler Şubesi) himayesi altında SAS iskandinavya Havayollan WashinKton"da toplanan bircok SVVISSAIR İsvlçre Havayollan âlimler tarafından son zaman ı V . | 7.18 12.26 15.01 17.17 18.51' 5 34 larda nesredilen raporların mev Belediye Datml Encıtmenl dün Vall ve Belediye Relsl Fahreddln Kerlm Gökayın ba^kanlıgında Belediye büt. eeslnln mOzakeresbü tamamlamlf ve jutmtln blrlnd günü toplap.acalc olan Q«hlr Mecllslne vermlçtlr Mülhak bütçeler de bir lkl (Un «artmda tamam. I«r yıpen parmaklarımdald luUntüı «k lanacaktır. aLmunı Denlz hasUneıtela kıym«tll Belediye v« öz*l td&reler bütçesl eUdİ7< müt«h*iji8i Doktar 67J milyon llradır. Yenl bütçe. möl. KATA ALİ ÖZKESKİN hak btitçelerle blrllkte 70 milyon U n . kiM blr wmarad< yerü tedıvl unülaTl yı bulacaktiT. 11» todaTl «dcnk •ıhh&tlma kavuftur. Yenl intıbak kanunu öğretmenler du|undan k«odlsln* aI«MB tafekk Tedavi fenninde yeni bir hârika ilâcın keşfi en çok kullanılan uçaktır I 1 111 f | 2.02 11° 9.45 12 00] 1.35)12.18 Ertesi »abah uğradığırfl Yahya Kemalde haberi aldım. Habib pazar sabahı yedide ölmüştü. Evinde bütün gün beklettiğimi sandığım adam, Beyazıd camiinin avlusunda, culusepken kar v» yağmurun altında, dostlannın gelip bir vakitler kendisi olan $eye son vazifelerini yapmasını bekliyorduHabibi 1931 yıhnda Ankarada toplanan «debiyat öğretmenleri kongresinde tanımıstıın. En parlak vt föhretli devrinde idi. Durmadan söz alıyor, •onradan çok yumusayan kat'l hükümlü blr dille ve üslubuna çok yakın cflmlelerle konusuyor, çoğu devamb okuyucusu olan dinleylcilerinl kendisine blr kat daha hayran ediyordu. Teceddüd edebiyatının prestijinin ha11 devam tttiği senelerdi. Yazarla okuyucu arajındaki •evgiyi, sözlerinin adeta kalblerde evvelden hazır yerini «alonda fideta gözümüzla göruyorduk. Toplantı sonlannda etrafmda daima büyük bir halka tesekkül ediyor ve Habib kesin el isaretleril» v« belki daha hararetle konuşmasına devam ediyordu. GUzel giyiniyordu ve güzel adamdı. Esmer, kemikli, keskin Çİzgill yüzünün ifadesi çok erkekç« ve iradeliydi. Bütün halinden kon gre boyunca az çok resmi ve ciddl kalmağa karar verdiği anlasılıyordu. Fakat bakışlan her lâhza kendisine ihanet ediyordu. Habibin çok güzel, mun« bakıilan vardı. Bu bakışlarm sahibine bağlanmamak kabil değildi. Biz o günlerde Kudsi Tecer ile oldukça güç bir program mücadelesine girişmiştık. Gündüzleri sık sık söz alıyor, geceleri fikirlerimizi kabul eden arkadaşlarla ertesi günü söyleyeceğimiz şeyler üzerınde konuşuyorduk. Bir kere de Habible beraber yemek yedik. Mahremiyetinin çok başka bir adam olduğunu anladım. Teceddüd edebiyatının hayatıma lise öğretmeni sıfatile getirdiği kolayhktan ve kitabın meziyetlerinden bahsedince pek memnun olmuştu. Teceddüd edebiyatı o devir için bugün zannedildiğinden çok mühimdir. Bu kitabla o zamana kadar ancak dar çevrelerin tanıdığı bir yığın fikir, temayül ve insan birdenbire cemiyet hayatında tam yerini alıyordu. Aynca kitab yakın maziye aid bir yığın kıymet Evinde ve hayatında her şeyin hükmünü deği^tiriyordu. Fakat Habibin o geceki coşuşu bu kita ayn ve cinaslı bir adı vardı. Tıpkı bın kadrosunu çok geçiyordu. O her şeyin hususî bir yeri olduğu gihep Nedimden bahsediyor, beyit bi Vebuhalile evi bir sema haritao gibi muntazamdı. Eşya gündelik ler okuyordu. vazifelerini herhangi bir yıldızuı Tam dostluğumuz 1943 martında, falan veya filân hareketleri gibi seçimden sonra başladi. Arada u değişmez bir nizamda yapar ve hefak ve maalesef gazetelerde geçen men derhal en kısa zamanda tam bir hâdise olmuştu. İkimiz de yap eski vaziyetini almak için eski yetığımızdan mahcub olduğumuz için rine dönerlerdi. Aramızda bu yüzaynı trende bulunmayı fırsat bil den bitmez tükenmez münakaşalar dik. Ben dışandaki dostlanmı göz olurdu Ben tirbüşonun masanm den kaybedince yanıbaşımda du gözünde olmasile Fuzuli Divanmın ran Habibe dönerek «Allah hayırll yanmda veya radyonun üstünde etsin...» diye elimi uzattım, o bulunmasında büyük bir fark görboynuma sarıldı ve beni öptü ve mediğim için bir türlü anlaşamazhemen o anda kendi içinde devam dık. Öyle sanıyorum ki Habibe bu e^on monoloğu bana hitaben ta hususta bazı şüpheler de aşılamış mamlamağa başladı Habib böyle idi, ne zaman fasılası bilirdi, ne de kin tutardı. O sevmek için yaratılmışü. Aynca her dostu, en uzak yerden ve yıllar sonrası gelse bile, gene o andaki düsüncesıne gelmiş olurdu. Sonradan benim tmebus ambanı adını verdiğim Evkaf apartımanianndaki dairede yanyana odalarda oturmağa başlaymca dostluğumuz kızışü. Zaten o odayı haberim olmadan benim İ İ » o bulmuştu. ÇJ Günler geçtikçe ondaki yaşama aşkma, uysallığa, dostluk anlayışına hayran olmuştum. Habib hürriyeti seven adamdı. Hiç bir dostuna tama tasarruf etmek iddiasına düşmez, bütün hürriyetini verir, insan hallerinin hemen hepsini mazur görürdü. Büyük ahlâkî vaziyetler müstesna, dostlannda affedemiyeceği tek suç, nefislerine karşı işledikleri hatalardı. Yazık ki aynı şeyi kendisi yaptı, bildıği hastalığıru herkesten gizledi, enfarktüsün tehdidi altında her günkü hayatını devam ertirdi. Öyle sanıyorum ki, ölümden çok korkan Habib, adını bile ettirmezdi,hastalıktan, zayıf ve biçare yaşamaktan daha fazla korkuyor, hattâ iğreniyordu. Bütün kuvvetlilerde, hayat sofrasına tam bir sermaye ile oturanlarda bu hal daima az çok vardır. Onun son günleri hastalıklarile bir saklambaç oyunu gibiydi. Belki de içinde bir taraf hasta Yılba'jinda biraz dinlcnmek Irin olduğuna inanmıyor, İki senedir nin üstüne koydu. Böylece iki radkendisini sarsan seylere geçici ân yodan tek nesir dinlemeğe başia Tarsus vapurile seyahat edprken dık. Çünkü Habib yeniyi açmadan gemide ycdijim elmalar, koyu al zalar diye bakıyordu. evvel her defasında eskinin düğ renkleri, biiyüklükleri ve lerzetleri Dost ve kapalı muhlt adamıydı. mesini bir kere okşardı. Zannede itibarile di!;katiml çekti. Bi?im elHayauntn dostlan için hemen hiç rim ki bunu bir sadakat vazifesi malarımıza benzemiyen bu elmalasım yoktu O intihab devresi iki addedivordu Kimb'lir, belki de nn İtalyadan alınmiş olması ihmiz birden Ankarada bulundukça içinde bir taraf, tebil kendi hasta timali akluna Reldi. Sorop öerengünlerimiı beraber geçerdi. Öğle lığı için olduğu gibi, radyosunun H dim ki toptan bilmem kaç ton olaa ne kadar guya evde ve odalanmız bozulduğuna inanmaktan onu me rak Yalovadan alınmıçtır. Renk ve lezzet itibarile fevkalâde olan t a da kapah kahrdık. Hakikatte ise nediyordu. nefis Yalova elmalannm payet îvl saatt* bir kaç defa birbirimlzin Ferd! hayatında olan bu bağlılıodasma taşuıırdık. Devre bittikten ğ'n, eşyaya doğru taşan bu yan dayandığı da görüldüğünden Denizyolljm tşletmesl önümüzdekl sonra iki aynlmaz arkadaş olmus şrr sevginin bir aynını da eemiyet mevsimde aynı cins ebnadan daha işlerinde yaşardı. Mazimizden karuk. fa7İa miktarda mubayaa etmeçe lan hiç blr hatıra ve eser yoktu ki karar vermiştir. Seyahatin ortasına Küçük meraklann ve dikkatlerin Habib aynı şekilde, bpkı canlı bir tatlılaştırdiğı garib bir hayatı var mahluk gibi, çok munis ve derin doğnj Yalova elmalsn tükenmcçe dı. İstiarelerle konuşmaktan hoş şekilde »evmesin. Güzelin ve iyi yüz tuttu&undan Beyruttan ve İslanır, bu yüzden âdeta bir mitolo nin onun için en büyük şarb, bi kcnderiyeden slınan rlmalardnn da ji içinde yaşardı. Evinde yaptığı zim.olmasıydı. Eski şi'rinıizcierı^ok '"W»neğe basladık ve Yalova elma< toplantılara dergah adını vermiştu ivi anlardı. Nedimi, Şeyh Galibi, tenntfr •bw »iilı {htünlı<eünü göste<tm bir mukayese yapmak imkânını Bu süphesizF mütareke senelerin Füzullyi okuya okuva en tfizel bulduk. taraflarile beriîmserriiştı. HeTe Nedeki Dergah mecmuasınm bir hatırası idi. Habib bu dergâhm şeyhi dimden, Hâmidden pek az tanman Standardize ve lyl amhalâjlanmış idi. Dergâha hemen her tanıdık çok güzel Beyler bulmustu. Musiki bol mev'va ihrac edebiidijimiz takgelebilir, fakat ehliyetile kalırdı mize de aynı şekllde bağhvdı. Haf diroe, İtalyanm yaş meyvacılıktan Bu ehliyetin Uk şartı muayyen bir ta içinde eğer benim sevdiğim ma kazandığı milyoniarı b!z de kazakamlardan bir konser verilmişse nabiliriz. Onun içindir ki köyliilero seviyede olmak, ikincisi de ahengi veya parçalardan biri çalmmışsa meccanen 20 bine yakın meyva fibozmamaktı. Sık sık «ben on yedi daha kapıdan jrirer pirmez (dinle danı dağıtıiacajh hakkmdaki haberi sene bu dergâhı devam ettirdim...» din mi?) diye sorardı. okuyunca çok memnnn oldıım. derdi. Bunu söylerken sesinde ve Habib, edebiyat ve şllr aşkını btr gözlerinde hakikî bir iman safiyeti nevi din haline, yahud daha sıkı sezmemek kabil değildi. Hakkı da bir şart haline sokmuştu. Bir lnvardı; on yedi sene haftanın bir sanla dost olması için siirden angününü, hiç şaşmadan, unutmadan laması kâfi değildl, hayatında şi'rin dostlarına vakfetmişti. Cumartesi hâkim olması lâzımdı. Türk tarihl TEŞEKKÜR günü ve akşamlan için Habibe ya j için de böyle idi. împaratorluğun Klzırnll pılacak her teklif, her davet, ba güzel günleri onun rüya cennetiyMübeccel Abdloğlu'nun şından reddedihneğe mahkumdu. di. Atatürke olan sevğisi biraz da hastalıgını teshlj ve ameliyatı «Yahu, bilmiyor musun, cumarte mllletimlze o günlerin lstiklaHni büyük hazakatle rapan Doktor si dergah günü... Hâlâ anlamadın Arkas\ Sa. 7, Sü. 6 da Operatör Doçent mı?> BEDİİ GORBON'a ünkü Cumhurlyette tstanbul vÜâyeti köylülerine Büyükdere Bahçe Kültürleri istasyonundan meccanen 10 bin meyva fidanı ve göçmen lere de Duzce ve Darıca fidanlık. lanndan gene meccanen 6392 mey. tım. Vâkım eşya daima eski yerle va fidanı dağıtüacağı hakkmda bir rinde idiler ama, kısa ıttıradsızlıkla j haber vardı. Bu haberi oknynnca geçen yaz, nnı, ihanet] erini Habib eski asabiyetlerile karşılamıyor, hattâ ara İstanbuldakl şeftali boUuğunn, nsıra gülüyordu bile. Hakikatte Ha cuzluğunu ve bn şeftalilerin nefasebibin hayatı biraz ve şüphesiz başka tini hatırladım. O bolluk, ueuzluk piânda Montherlant'm bekârlarına ve nefaset, kendi kendine tabiatin benzeyen bir hayattı. Isterseniz bir lutfu olarak elde edilmiş değilbuna itiyadlartn mutlak istibdadı, di. Bu, başta kısaca Büyükdere diyebilirsiniz. Fakat bu ev onun fidanlığı dediğimiz müessese olmak üzere, yurdumuzun mcyvacılığa mü dostlan için unutulmaz bir yerdi. said her vilâyetinde tesis edilmiş Otuz senelik maarif hayatımızdan olan fidanlıklarm bilgili çalışmalagelip geçenlerin çoğu bu evin tir rının bir neticesidir. Fîdanlıklar, yakisi olmuşlardı. Doğrusu da bu yabrız şeftali çeşidlerl değil, bütün idi. Habibin dostluğu o gizli ve lâ yetiştirdikleri yüz btnlerce fidanı tif ürpermelerle dolu, hulâsa tatlı pek ncuz fıatla bahçe sahiblerine bir hastalığa, bir iptilâya benzer dağitmak suretile hem bol, hem de di. Bu, yalnızlığın kendi içinden çok iyi evsafta meyva istihsaline zenginlenmiş masahydı. Rahmetli hİ7.met etmektedirler. Kurulduğu Salih Zeki, Cevad Dursunoğlu, Ha gündenberi müessesenin basmda san Âlî Yücel, Avni Başman, Nec bulunan değerli tnüdürü Ibrahira meddin, Bedreddin Tunç, İstanbula Te7canın ve arkadaMarınm bileill gelir gelmez bu eve bir kere uğ mesaisi sayesinde İtalyan fidanhkrarlardı. Cevad, anl tesadüflerimiz larile eşit bir hale gelmiş olan Büde çok defa bana Habibin evinde yükdere fidanlığı her sene yetfctisöz verirdi. Kaybettiei dostlar için rip dağıttığı yüz bSnlerce fidanla de en ziyade Salih Zekiyi anardı. İstanbui vilâvetinde meyvacılığı çok ilerletmiştir. Hayab erkekçe, hem zannedildiBüyükdere Bahçe KiiHörleri t*ğinden kâmil erkekce bir Pol tasyonn aynı zamanda bahçıvan da yauner hikSyesiydi. Kendisine ve yetiMiren bir okuldur. Onun yedostlanna aid her »ey güzel, ma tiştirdiği bahçıvanlann bir kısmı nah ve benzerlerine, daha kıymet müessesede işçi olarak çahşmak sulilerine tercih edilmek için bir yı retüe bn sanatı öcrenirler; bir kısğın üstünlüğe sahibdi. Radyosu, mı da senelerdenberi istasyonda ahalısı, yaa masası, kitablan, eski çılmış bulunan Bahçıvanlık okuve meziyetleri bütün ömür boyun lunda okuyarak nazari ve ameli saca tecrübe edümiş asıl dostlardı. rette yetişirler. Bunlar, İstanbnl viSon zamanlarda radyo bu iyimser lâyeti kazalarındaki köy çocuklanlik oyununa ihanet etmişti durma dır ki okulda öğrendiklerini ve dan bozuluyordu Habib haftalarca gördüklerini kendi köylerinde tatbize en olmaz parazitleri dinlettik bik ederek yıllar (reetikce miktBn ten sonra nihayet bir yenisini teda ve ncfaseti artan şeftalüeri, frenk rik etti. Fakat emektar radyodan armudlarını vesair mejvalan isda vazçeçemediği için yeniyi eski tihsal ederler. { ı [HEM NALINA M1H1NA Meyvacılığımız * \ Yazlık İhtiyacını Istiklâl Caddesi 158 KONFOR Düsiin ve ameliyatınd*. aiSKa ve hlz. metlerlnl gördüğümüz GUmü?suyu Cerrahl Klinlği doktorlarından NACIYE DoğrusByler ve ÜI.Vti'E Yakacıkh ve Ba}hem$lre Hatlce Dılek ve hemîîre Süheylâ Şengtılere gazetenlzle teşekkürlerimi. zin duyurulmasını vazlfe blllrlz. Allesl Nüshası 15 kuruştur tstanbul Merkezinin mutad Abone şeraiti Türkiye Haric «Hafta Sonu» keşidesi Cumar | Ura KJ. Llra Ki. tesi günü Noter huzurunda Seneılk 42.00 81.00 Altı aylık 22 50 43.50 yapılmıs ve bu kesidenin 5 Oç aylık »4 00 12.00 ALTIN lkramiyesini OsmanBlr aylık »50 • 00 bey. Rumeli Cad.. Hasine Apt. D İ R R U da 21029 hesab numaralı DEH Gazetemlze gOnrieriieD evraK »e yazııu PAMİR kazanmıstır. nesredllsin edümealn lada olunmaı, hânlardan memıüvet kabul edllmeı TÜRK EKSPRES BANK CUMHURİYET tCUMHDKIVET» ta Tefrifcası Yazan: GUV ÜES CAKS Karşında biraz şaşırmış, fakat son derece mesud bir erkek görüyorsun. Seninle vapurda ve Savoy'da o kadar az görüşmüştük ki, meçhul ve muamma dolu hallerinin altında bu derece ince ve mükemmel bir ınsanın gizli olduğunu keşfedememi§tim. Dünyada tam arzu edilen kadma tesadüf etmek çok nadirdir, bilir misin? Şantal, mestolmus, cevab vermeden dinliyordu. Böylece saatlerce kslabiürdi. Senelerce kulaklarında canh kalan sese tekrar kavuşmuştu. Hayatı bu kadar derinlikle anlıyabilmen için ya çok mükemmel bir tahsil, yahud da çok ıstırab çekmiş olman lâzım. Bu son beş seneni nerede geçirdin? Seyahatimden başka bir gün bahsederiz... Şımdi yalnız halimizle meşgJİ olalım. Hakkm var. Kalkaum. * * * Vakün ne derece çabuk geçtiğini farketmelerlne bile imkân olmadan hafta son süratls ilerledi, bitti. Evlenecekleri güne kadar Şantal'in Bristol'daki dairesini muhafaza etmesini ikisi de münasib bulmuşlardı. Nikâh, şubat başlarmda, Rober'in bir villası olan Antib'de kıyılacakü. Bu bekleme onlara uzun gelmiyordu. Şimdiden beraber yajıytrak, hayatlarını birleştirmişlerdi. Şantal, Rober'den başka hiç bir şey düşünemiyordu. Gece gündüz ayrılmadan birbirlerine her an daha bağlanıyorlardı. İşine jîitmek için Rober uzaklaşırken: «Çabuk gel» sözleri gayriihtiyarî Şantal'in ağzından dökülüyordu. O da bir an evvel dönebilmek için işlertrd ftdeta bastan savıyordu. Şantal, muvaffakıyeti elde ettiğinden emindi. Hastahğmın sırrını ifsa etmemekle iyi etmişti. Rober onu şimdi öğrense bile artık ehemmiyefi yoktu. Onu hisleri ve ar7uları ile zincirlemlşti Onun esiri idi.., Öyle zannediyor susîleri Şantal gayet ince zekâsile ?u korkunç ümidsizliği, dünyadan uzaklaştırıyor, o da ısrar etmekten kaçışını, hepsini anlattı. Makoga'fçekiniyordu. yi. cüzamlılar cehennemini, gördüBir akşam, Şantal, Danyel'in hâ ğü ve çektiği ıstırahları ve yegâne tırasma dalmış, Rober'in Empress ümid ışığı olan Will'i, hiç birini uof Australia'daki karşılaşmalarım nutmdan anlattı. Beş sene inanmıanl;tmas nı dinliyordu. Birden bir yarak içinde taşıd ğı aşkmı ve nihayet iyileşmenin verdiği coşkunsual onu irkiltti: Mrs. Smith'in Siam kedisinl lukla ona koşuşunu... hatırhyor musun? Sabah oluncaya kadar Rober bu Şantal'in yerinden sıçradığını gö ıstırabh hâtıraları dinledi .. Her şey rünce: söylendikten sonra onu kolları aÇeviren: BEKİN BÜKTAŞ Gene bayılmıyacaksın artık... rasuıa alarak: dedi. Sevgilim. bilsen seni n» kadar du. Genc kadın ıstırabla gözlerini ka seviyorum, dedi. Bir gün bütün insanlann başıns p^tarak hafif bir sesle: Yatağa yatmasına yardım ederek gelen, onlarm da geldi. Birbklerıne Sus... dedi. onu teskin etti, okşadı, tathhkla bütün aşklarile malik olmak kâfi Demek arsmızda bir sır var öy öptü ve biraz nefes almak, yaşadıgelmiyerek, ruhlarına da sahib ol le mi? ğım hissetmek arzusu ile soksğa mak arzusuna kapıldılar. Birbirleişi şakaya beğmak istedi... Rober çıkt . Ertesi gün buluştuklan zaman rini az tenıyorl?rdı. Fakat sade ve ısrarla: aşkma kanşan biraz da acıma hisdürüst bir erkek olan Rober, Şantal Çok mahir olduğunu biliyo lerile ona karşı öyle yakın ve aniçin ne kadar ko'ay bir mevzu ise, rum... Bir alay kelime ile beni o layışh davrandı ki Şsntal mfltehasher an başka bir tarannı keşfeden yalıyorsun, dedi. Saçma bir s r ise sis oldu... Sonra Makogal hakkmRobere, Şantal bir muamma görü ne olur söyle... Kendine aid bir şey da. oradaki hayatına dair ve az sonnüyordu. Mesud bir kadın neşesi bilmiş olurum... ra da hastalığm teferrüatı hakkmbazan birden yok oluyor, gözleri Aralarmda meçhul bir gerginliğin da stıaller sormağa başladı... dahyordu. arttığını hisseüiyorlardı. Şantal, evvelâ yarattığı aksülâme Şantal, çok ıstırab çekmiş ol Peki ama kuzum, Siam kedi le dikkat etmeksizin rahatlıkla ceduğunu hissediyorum. leri ne yaptılar ki? vablar verdi. Birden anlatnklarınBazan merakı ve tecessüsü kuv Insana cüzam geçiriyorlar... dan Rober'm ürktüğünü, korktuğuvetlcniyor, o zaman kıskanç bile Rober'in bu sözler üzerine dudak nu ve bu korkusunu gizlemeğe gayoluyordu. larına gelen tebessüm, Şantal'in se ret sarfettiğini farketti. Cüzam büIlk karşıla|t klan andan sonra sinln acılığı ile birden yok oldu. tün Iğrençligile aralarına girmeğe geçen beş sene zarfında ne yapmıg Mütevekkil genc kadın ilâve ettl: basiarraştı. tı? Bu Pasifik Okyanusunda, Fici Nasıl olsa bir gün öğrenecekBir aralîk adam kendini tutamıadalarında do'.aşrr.Enın manası ne tin... yarak uzun zamandır düşünüp söy7 olabilirdi? Orelırda ne arıyordu Ve anlatmağa başladı: j&i bir suaH sordu: Eski bir sevgili belki... Bütün bu Hastalığının ba§lang cını, duydu Singapur'da iken vücudünde olan o küçük pembe lekeler, ilk mak... Ne kolay... Ürperdi. Başıru emarelerdi değil mi? kaldırdı. Yukarıda, parmaklığın ya Şantal bu sualle, geçirdikleri ilk nında çömelmiş bir gölge vardı. Üaşk gecesinin hâtırasının artık le zerinde bütün vücudünü örten, hatkelenmiş olduğunu anladı... tâ yüzünü bile kapatan bir manto... Evsiz bir serseri mi yoksa büyük Sâr! değildim... Wi!l'in gölgesi mi? İki adım daha Yalancıktan tebessüm etti: Tabil değil mi şekerim? Ma atınca, bir tek defa uzaklarda iken görebilmiş olduşu iğrenç, fakat mudemki bana geçmedi... Rober, bu gece biraz yorgu kaddes yüzü tanıdı. Dünyanm bünum... Beni yalnız bırakır mısın? tün ıstırablan, ölümün verdiği büFazla ısrara mahal kalmadan u tün teselliler o yüzde okunuyordu. zaklaşmıştı. Kendinden biraz uta Şantal onun sesini duydu... Düşünnarak, fakat bu hissine mâni ola dü ve önünde çizilen yolu öğrendi.. madan genc kadının ellerini öptü, fakat uzaklaşmakla rahat ettiğini de Tours istasyonunda üniformalı bir gizliyemedi. şpför onu karşıladı: Şalansey'e mi geliyorsunuz? Yalnız geçen gece, âşıkının bırakmış olduğu odanın boşluğu Şan Marki dö Furiyer'in şoförüyüm. Mü tal'i deli etti. Saat daha ancak on saade ederseniz eşyalarınızla mesbirdi. Paltosunu giyerek dışan çık gul olayım... Bir valizim var. Şatoda da anü. Nereye gittiğine aldırmadan gelişi güzel ilerllyordu. Bu lokaklarda, cak yirmi dört saat kalabileceğbn. Yolda Şantal foförc bazı tuaBer bu evlerin arannda, karanlık gölgeli bu ağadann altında, dünyada, sordu: her zaman yalnız, çocuksuz, âs.ıksız, Sör Mari Anj'ı tanımış BM l ü nlz? dostsuz, kimsesiz hep yalnız... Madmazel Mari Anj buradan Danyel... Rober .. Beş uzun sene bu iki gölge için bütün gayretile dokuz sene evvel ayrıldı. En son mücadele «tmek, labretmek, fakat defa kendisini Misyoner Sörlerln bionlan bulduju anda tekrar kay nasında rahibe elbiselerinl giydijl betmek... Bu utırablı anların yü gün gördüm. Pederi ve validesini okflnu hiç bh mahluk, blr kadın, bir raya götürmüştüm. AJTU tksam şazavallı kadın çekemezdi... Nehrin toya döndüler. Öyle üzgündüler ki.. parmaklığına çarpar gibi olmuştu .. iki gün sonra Madmazel, hastabr Siyah sular, gölgeli karanlık sular, | diyarına hareket etti Madmazelden sükunetlerine onu davet ediyorlar 'taze haberler getiriyorsunuz... H«rdı. Taş merdivenlerden inerek ke ikes sizi heyecanla beklemekte... narda bir kaç adını attı... Yok ol I Burada herkea onu çok severdi değil mi? Herkes onu billr... Doğup bflyümesini gördük... Şatoda Madmazelin fam dö jambrını, Şarlotu da göreceksiniz... Arabacı olan babam Madmazele ata binmesini öğretmiflti. O derslerden çok lstifade edlyor... Makogai'de her gün saatlerca ata biniyor ve hastalarıru bu vasıt» ile ziyaret ediyor. Şalansey için Madmazel Mari Anj'ın gitmesi çok ıstırabh oldu. Burada iken hem şato, hem büyük bahçesl onun neşeli kahkahalanla çınlardı. Onun şerefine büyük davetler olurdu. Madmazel on sekiz yaşına basınca verilen baloyu görmüş olsa idiniz... Gece, gölün üzerinde havai fişekler atıldı... Harikulâde bir manzara İdi... O balonun ertesi günO Madmazel cüz£mUarı tedavi etmek flzere sör olactğını ve uzağa gideceğini valide»ine bildirdi. Başında kimse bu karan ciddiye almamıştı. Fakat yavaş yavaş inanmak icab etti. Madam perişan bir halde idi... Pederi de hiç olmazsa bu kararı almak için reşid olmasmı istedi. Onu vazgeçirmek için ellerinden geleni yapülar, fakat Madmazel her zaman ne istediğinl bilirdi .. Madmazel, pederi ile uzun seyahathre çıktı, Ingiltereyi, İspanyayı, İtalyayı ziyaret etti. " (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear