23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ETHH 1958 CDMHÜRf! r*f Merahlı Resimler • DUNYA HAD1SELERI İMLİ ROMANIMIZ Taıan: P. GOHDEAÜT f 2 1 ^vlren: MAZHAB KUNT ÇIKAN KISMIN HULÂSASI: 9 temmuz 1917 günü Fran. siz Mebusan Meclisl odacılarmdan biri Meelisin vestiyerinde mebus Turmel'e aid bir gözlük ve içinde 25 bin İsviçre frangı olan bir zarf bulur. Bir kaç gün sonra gözlutü istiyen Turmel,j parayı hiç mevzuubahs etmez. Bundan hayrete düşen MeclisJ Başkanı tahkikat açar. Bunun üzerine sözde müspet vesaik gej tirmek üzere İöviçreye giden Turmel İsviçre hududundan geri çevrilir. ' Yol kazalart Bolo Paşa Vak'ası neden arttyor? Fransada yol kazalan o derece bütün dünyada yapılan araştırmaartm:ştır ki, ilgili makamlar gaze larm neticeieri fu jekilde açıklanteleri de işbirliğine davet etmişler mıştır: ve otomobil kullananlara olduğu «En fazla otomobile sahib fehirkadar yayalara da bir «nasihat lerin başmda Amerika jehirleri gel kampanyasu açılmasını sağlamış mektedir. Meselâ Detroit şehrinde lardır. Halen bir çok Paris gazete I her bin kişiye 532 araba isabet et i lerinde, neden yol kazalarının ol mektedir NewYorkta ise bu nisduğuna dair uzun tafsiigt veril bet 170 e düşmektedir. Avrupa şemekte, krokilerle tipik kaza hâdi hirlerinde ise vaziyet b'ambaşkadır. seleri anlatılarak. bunlara bilhassa , Torinoda her bin kişiye 159 araba dıkkat edilmesi istenilmektedir. isabet etmektedir. Bu nisbet RomaDiğer taraftan Fransız milll ista da 118, Binmingham'da 93. Pariste tistik enstitüsü de geçen yıla aid 90 dır. Londra bu istatistiğe neden rakamlan açıklamıştır. Bu istatis , se dahil edilmemiştir. tiklerde şu noktalar bilhassa belir j Yol kazalannda ölenlere en fazla AvustralyatU raıtlanmıştır. Mel tilmektedir. <sl952 yılında 65,418 yo! kazası ol bourne şehrinde meselâ her bin Vimuş ve bunlarda 4.009 kişi ölerek şiHen 22 si yol kazalannda ölmek81,687 kişi de yaralanmıştır ki bun tedirlsr. Bu nisbet Romsda 11. Helların 21 binden fazlası da agır ya sinki'de. Kopenhagda ve Hamburgda 10, Zürich'te ve Pariste de dorahdır. Yol kazalanndan 35 binden biraz kuzdur. NewYorkta her bin kişiHe fazlası, seyir halinde bulunan mo 7 kişinin öldüğü tesbit edilmiştir törlü nakil vasıtalannın çarpışması ki. kullanılan otomobil miktanna ile vukua gelmiştiı. 65,418 ka göre bu nisbeten düşük bir rakamzadan 47.478 i gündüz olmuştur. dır. Diğer taraftan otcmobil kulDığer taraftan 23.490 kaza düz yol lanmak için hususî müsade isteda, 15,567 kaza yol ağızlarında ve miyen ve kendine itimadı olan her 6.339 kaza da dönemeçlerde vukua hangi bir kimsenin otomobil kullanabildifci Belçikada nisbeten gageimiştir. yet düşük olması da hayret uyanEn fazla zayiat verenler bisikîet dırmıştır Brükselde bin kişide 2 kullananlar olmuştur. 1952 yılında kişinin öldüğü tesbit edilmiştir.> yol kazalannda bunlardan 983 ü i Diğer taraftan Kopenhag poüsi. ölmüş, 20,008 i de yaralanmıştır. dünyanın muhtelif şehirlerinde Yayalar ise 937 ölü ve 16.287 yarasarho» polislere dair malumatı top lı vermişlerdir ki bunların beş binj layarak hususî bir istatistik hazırden fazlası da ağır yaralı olnnuştur. ] lamıştır Bu istatistiğe bakı'acak Otomobille seyahat edenlerden öolursa, Batı Almanyada Hamburjj lenlerin sayısı 552 olarak tespit eşehri «sarhoş şoför» listesinde bidilmiştir. Listenin sonunda da otorinci mevkii muhafaza etmektedir. mobil kullananlar gelmektedir ki Bu şehirde seyir halinde olan her bunlar da 491 ölü vermişlerdir» ' yüz bin otomobüde ] 146 5inın soEn fazla yol kazalarının vukua förleri sarhoşluk yüzönden kaza geldiği hafta günü ise pazsrdır. En yapmışlardır Sıkı bir kontrol sismüsaid günün de çarşamba olduğu temi sayesinde NewYorkta sarhoj anlaşılmıştır. Diğer taraftan en faz şoför nisbeti her 100,000 araba için la yol kazalanna müsaid saatier 16 162 dir. Pariste bu rakam 50 yl ile 20 arasmdadır. Bu kısa müddet biraz eeçmektedir. zarfında bütün yol kazalanmn üçte Bu istatistiklerden anlasıldıgma birinin vukua geldiği tesbit edilgöre, en az sarhoş soföre sshib ?emiştir. ! hirleHen biri de Marsüvadır. Bu Yol kazalarının artmasmda en noktayı Fransız aazeteieri bile himühim rol oynıyan, yol kaideleri raz hsyretle belirtmislerdir. DiŞer ne riayet «dilmemesi olmaktadır. taraftan yol emniyeti bakımından Kazalann yüzde 44.2 si bu sebeb da (ren emniyetli sehirn olarak Mar den ileri geimiştir. Bundan sonra silvanın ver aldıgı Eöriilmektedir. otomobil veys diğer nakil vasıtalaSirrdi Fransız eszeteleri bu i?tannı kullanmakta olanlarm sıhhî ti«tiklerden neticpler cıkarmakta ve riurumiarı gelmektedir. Kazalarm i bilhassa yol kaidelerine riayet etyüzde 22.9 u da bu yüzden olmuş| miven şoförlere son der»ce a;ır tur. Yol kazalannda yaya'ann kîi cezalar verilmesini istemçktedirler. bahati ise yüzde 10,8 nisbetindedir. Yollsnn fena durumu veya hava i Diğer tarsftan avnı kaidelere rianın bozuk olması bu kazalaHa I yrt etmiyen yayalardan da aynı seyüzde 6 nisbetinde rol oynamıştır. ' kiMe ce^a almması htenmektedir. ) Bazı şimal meml°ket!eri yol kaza Tatil aylannda yo! kazalan da . lanmn azalmasmda, yol kavşaklaartmaktadır En az kaza şubat a ! rının ortadan kaldınlmssınm müyında kaydedilmiştir. Temmuz a : him bir rol oynadıeını büdirmekymda ise 7000 e yakın kaza olmuş, tedirler. Bilhassa. Holandada, yol 388 kişi ölmüştür. Hslbuki şubat kavşaklan ufak köpriiler sayesinde ayında bu rakam 188 ölü olarak bertaraf edilmistir. Böylelikle bu tesbit edilmistir. I mem'pkette kaza nisbeti azalmıştır. Fransız poüsi. millî istati=tik ens İleri de bir obevnelmilel konfetitüsü tarafından yavınlanan bu rans» toplanacsjından ve bunda rakarr.ları da ele alarak, mücadele yol kazaUrını önlpyici tedbirler üyi şiddctlendirirken' Danimarka po zerinde durulacağından da bahsedilisi de daha umumî m?hiyette bir raporu açıklamıştır. Bu raporda Hami B. Aşk Çiçekleri Değilmiş.» Puerto Rico Güzeli Puerto Rico'da bir Eüzellik müsabakası yapîlmıs ve jürl dahilinde husule gelen anlaşmakhklar uzun rnüdd«t kat'i neticenin alınmasına imkân vermemiştir Nihayet bir aylık bir inkıtadsn sonra bir uzlajma yolu bulunmus ve güzeller arasından kraliçe seçiimistir. Yukandaki resimde Pueto Rico güzeli Audrey Duncan görülmektedir. Sinema artisti Eva Bartok üe Milford Haven Markisi'nin sevismekte olduklarına dair ortaya atılan şayialar hakkında ne düşündüğü sorulan artist «benim bir şeyden haberim yok» demistir. Hava alanında gazeteciler Marki tarafmdan gönderilen çicekierin «a«k çifoği o!ı:p olmadığını» sorduklarında «hayır aşk çiçeği değiN demiştirYukarıdaki resimde. Eva Bartok. hava alanında, kucağında Marki tarafından gönderilen çiçeklerle biflikte görülmektedir. Turmel Parise avdet eder etmez Meclis Reisi tarafından tek rar sorguya çekildi. Mebus, karmakarıçık bir takım izahata girijerek 25 bin frangı İsviçre Federal Bankasmdan aldığmı, bu pararun Arjantinden yapılan sığır ithalâtından hissesine dü^en komisyon olduğunu söyledi Fakat İsviçre bankası, bu husuata kendisinden sorulan suale Turmerie alâkaaı olmadjğını bildirmekle iktifa etti. , SEHİRDEN RÖPORTAJLAR Hokkabazlık deyip geçmeyin! Meşhur Kuklacı Ali Küçük ve Hokkabaz Hakkı Molla, sanatlarının güç ve komik taraflarım atıîat ıyorlaı Röportajı yapan: Reşad Enis «rSflnnet» mevslmindeyiz. Her günnet mevsi.runde çocukluğumu hatırlanm. Gözümün önüne, basrr.a dallı elbiseli, acayib külâhı, elinde «daireı si ile hokkabaz ve saksak değneğile «pehlivan» gelir. Ne k*dar gülmüştüm « gece onlara! Efendiler, ne sihirdir ne kerarnel; ağız kaiabalığı marifet». Iki hokkabaz geldi meydana, iki yuv?r'=k b^hane .. Ne sihirdir ne keramet, işj sezdirmemek marifet. Yrirdak «daire» sini tıngırdaürken pehlivan. ince ince kestiği pamıık ipiiğini keten helvası diye onun burnuna uz*tır: Buyrun! Afferim sana «çak nezaketlliin doğrusu... «Terbiye» yi de beıaber götürdün be! Belediye kavas]an nezak'tte senin yanında konık çerbeti gibi hafif kahr.. Burnumun bodoslamasını kırdın. Tekerlemeler devam eder. Pehlivan, iplıkleri şapır şapır yemeJcte ve yardağa sonr.aktadır: Nasıl tatlı mı? Kârataya bak be! Helvayı ken di yiyor, tadını bana soruyor. Bırak ben istedığim gibi yiyeyim. Amma sen bana daire çal ustacafim... Hokkabaz Hakkı Molla hem çalıyor, hem söylüyor Pehlivan, tefe başhyordu: Evet; kannca kaderince ya arka kapısından «mezun» oiduk. yaacm, eve alınan genc, Boyle güzel sevilmez mi Uzun zaman hokkabaz ve kukla yakışıkh kâtibin evin genc kızile jıyoruz. Gonça güller öpiilmez mi ustalarının cilbendlerini taşıdık... fingirdeşmesini, meydana çıkınca Kaç yıllık kuklacıstruz? Öpüştükten sonra hele kovulmasmı anlatırmış. Genc kâ Yinni yedi sene oldu. Darü 1 Bu zembillerde... Şiltecikler serilmez mi Ne oHuğunu biliyorum Ali tib, kendi yerine alınan aptah kor bedayide bir Saffet Baba vardı. , Hanya benim cil horonım (O da rahmeti rahmana kavuştu Küçük... Yslnız, çu «Dümtekâ kurup kaçırmak için kafasına boyGugurik fu^urik çil horrtnun ya!) Ondan öğrendik kuklacılığı... dümtekn ne iş« yarar? nuzlu bir şeytan külâhı geçirerek * * * Elektrikli bebekleri Türkiyeye geHakkı Molla. Foto Salâhaddin ar ansızın karşısına çıkar ve Akaretlerde onu ararken, kaytan tiren, elle oynatılan kuklayı iple kadaşımıza poz verirken, izah etMolla Hakkı, garib mimiklerile bıyıklı delikanh fıkır fıkır gülerek o>natıhr hale sokan odur. Padisah ti: mevzuu tamamlıyor: saraylarında, vezir, paşa konakiagösterdi: Herrü herrü, merrü merrü, Hokkabazla yardak karşılıkh İşte aradığsmz adam, abi... rında kukla pek revacdaymış; biz dururlar. Yardak, cdümtekâ düm efetuha, mefetuha, minhü çaaatt... o devre yetiş?medik. Masanm alKuklacı Ali Küçük... diye genc kâtib tenekeyi aptalm tek» tenekesini: Önümüzde zembilli, ufak tefek tında ovnatırlarmış kuklaları... Bu kafasma indlrir. Nihayet mesele Ah baba dümtek sanat yahudilerin elindeymiş Kuk biri yürüyordu. İkinci Bayezid ve meydana ç;kar. DcrkEnh ile evin Tekâtek ah haba dümtek laya Zamaniko derlermiş. Kanunî devirlerinin, fctvalarınl Tckeılemesı'e hokkabızın kafa genc kızı bsş eöz ediür. Musevi vatandaşlarımiz yalnız pencereden zembilie uzatan meşÇocukken insan meğer nelere saraylarda kukla oynatmakla kal sına vurmsk isterken kendi kafahur Şeyhülislâm Zembilli Ali Esına iıldırir. Tab'i, seyırciler kah gülcrmiş? fendisini hatırladım. Onun zembi mamışlar Piyasayı da ellerinde Ali Küçük, kafamdan geçenlsri kahpdan kırıiır. linde fetva vanr.'ş. Bizimkinin kukia gibi oynstmışlar. anladı sanki... Kaç kuklacı var İstanbulda? İşte Hakkı Molla... zembilinde ibişi, siran, tiranı, zen İnanır mısınız? Oyunlarınııza Ali Küçük. sol eiinin parmakla Safa geküniz, bey... nesi, arabı, kürdü, lâzı üe kuklaküçükler kadar büyükler de güler. Ablek suratlı, şişman bir adam... nnı açtı. Sağ eiinin şehadet parlar; ibrik, zuma, top camekânı. Kukiaya kantolarla başlanırmış. âşıkma'şuk değneği, ah baba düm O. vaktile Cilbend deniien zembil mağile, bu paırrıakları birer birer Hakkı Molla tefini tıngırdatıyor: den, çiçekleri soluk pembe hokka aveuna yatınyor: tek. daire, vesaire vesaire... Penceronin perdesi, aç bana Bohor bir. ssıbri iki, İrfan iiç, Zembüli Ali Efendi ile hokkabaz baz elbisesini ve külâhını çıkarmaAli Efendi arasuıda ben bir fark ğa uğraşırken, Ali Küçük anlattı: Mazhar Baba dört, Hafız Bahad göster yüzünü, yüzünü görmek Hakkı Molla İle aynı mekteb din beş... için ben. dağları aştım da geldim... görmem! de, aynı sınıfta okuduk. Hoca kaBundan sonra çiftetelü başlar. Repertuarınızda neler var? Uğurlar ola, Ali Efendi... ratahtada eçek davasını çözerken «Çoook» der gibilerden elini sal Çaltnsın zurna darbuka zil msşa... Vay efendım, merhaba .. Sizi Hele bakm çalsınlar darbuka zil bekleteceğimızden korktuk. Ssmat biz sıranın aitmda kukla ojnatıyor, ladı. arkadaşlan kınp aeçiviyorduk. Ama maşa... Çeribaşı bana der ki, ay En çok beğeniVi'er? yada bir iki kıyım vardı. Bitinr kukla pandomima idi; Senede bir yalan, Yalova sa nasız göbek atarsm... biürmez taksiye atlayıp geldik. bizim arkadaşların gülüsleri de pando fası, Kanh Nişâr, Cevherli hanım, Hakkı Molla coştu: göbek atıyor: Molla Hskkı şeye gitti, şeye... AfŞüyle mi böyle mi de redersiniz, şekeri var da Damaca mima... Çok geçmedtn. mcktebin ] Şahmirnn Dede, Cinli yazıcı... Böyle mi şoyle mi? nalar dolusu su içer de... Karyolacı dükkânınm önünden Karargâhlannı Akaretlerde bir : geçenler durmağa. kafalsrını kapıkaryolacı dükkânında kurmuşlar. j dan uzatmağa, suratlannı vitrin karyola da «sünneto işile alâkalı j camlarına yapıştırmağa ba?ladı. ol^ıığuııdsn belki ,. Nişantsşında on dairrli beser ve altısar odalı. senede j Bereket, biraı evvel kahvecinin Içpri girdik. Küçük bir hasır knl30,000 lira iradh 320 m2. bina. ayrıca 90 m2. bahccli. I askısındaki bütün su bardaklannı tuea buyur edildik. Ali Kîiçüeür. Fiatı 300.000. Müracaat: Bevoğlu. Bursa sokak No. 34/1. karnına boşaltan Molla Hakkı... ligara paketinden tellendirirken: Inşaat Emlâk Salâhaddin Ahıned. Yahu. diye sordum: nolıtikacı Hişt yahu! Kendine gel Moliindan Uportacısma kadar cümle la... Üstüncekileri çıkar. Bu kılıkta alemin hokkbazlık ettiği bir devirseni camı helâsında görürlerse üm TAŞLJK Civarında Satılık Kıymetli Ar»a de siz nasıl «kmek yiyebiliyorsumarhaceyi bayladığinjn resmidir. nuz? Siz tutsıl yKijyabiiiyorsuum? Şu Hakkı Mulla ömür ad&oı... 1077 metreksre cephesi 3a metre v» 4 parteit kabili Eğer buııa yaşamak denirtt! ifraz. üzerinde bin« bulunan 11 metre irtifaında bitijik Saıle hokkabaz değil; dılbaz, çeneSenede iiç «y çalışırız, bütün kif nizam insaata müsaid manzaralı kıymetli arsa »atılıktır. baz... Onlarl» konuştuklarımızı Müracaat: Tel: 81198. otururuz. bir ikinci yazıda anlatmağa devam Kanncadar gibi... edecefiz. İncelemeler jayam dikkat neticeler veriyordu: 1915 te Turmel ifiâs edecek duruma gelmişti. Herif, alacaklılarmdan kurtuimak üzere her türlü çareye basvurmuştu. 1915 martında Turmel bir arkadaşından 1500 frank ödünc alarak Romaya gitmiîti. O sıralarda İtalya henüz tarafsızıh. Alman sefirirün oturduğu Villa Malto bu fehirde kurulmuf bulunan casusluk febekesinin merkeziydi. Turmel buraya girip çıkmıj ve Alman Sefiri Prens Bulov'la ve bir İtalyan maceraperesti Kavalini ile görujmüjtü. Isfanbul Konservatuarının kararları vesilesile var. Yersizlik yüzünden fazla aUmıyorlar. Konservatuar icra heyeti pazar konserlerile İstanbul halkının nasıl şükranmı kazandıysa musikimiz de orada bu sene açılacak olan «saz tedrisatı» ile kendi istikbalini teminat altın=î almış olacaktır. Konservatuarımızda şimdi SJdece «fes teAisatı» yapıhyor. Eu. uçacak kuşun tek kanadlı olması gibi bir şey. «Saz tedrisatı» kuşa ikinci kanadını takmaktadır. Seyretmeli ondan sonra musikimizin göklerdeki pervaz'.nı. * * * «Ses tedrisatı» nda hocalık yapan Şefik Gürmerici tâ Edirne Maarif müdürlüğü zamanmdan tanırım. Mesud Cemilin tamburla viyolon?eli ikiz götürüşü gibi Şefik de Tıirk ve Batı musikilerine iyice vukuf sahibidir. Fakat yalnız «ses tedrisatı» ile musiki olur mu? Musikimizjn en büyük hüsranı «icrakâılık» da görülür. Ses sanatkârı, eşer kabiliyeti varsa, üç dört senede yetişebilir. Fakat icrakâr öyle değil. Onlar kolay yetişmiyor. Siz bugünkü bazı ehliyetli icrakârlara aldanmaym. Onlar musikimi:in şcnsı namına tesadüfen. şu bu vesileyle, ve şahsî kabiliyetlerinin ferdî fevsranlaril» yetiştiler. Bugün meselâ neyde Süleyman Erguner, kemanda Sadi Işılay, tamburda İzzeddin Ökte, kanunda Vecihe Daryal, kemençede Fahire Fersan gibi ehliyetler çekiliverseler yerleini doldurabilir miyiz? İşte Konseıvatuarda bu yıldan ıtibaren başhyacak «saz tedrisatı» musikimizin icrakârlık istikbalini, tesadüflerin alacakaranhğından kurtarıp. sağlama bağlıyor. Eğer ona böyle bir istikbal ssğlanmasa musikimiz bir gün mazinin mü3lik bir malı olup kalırdı. *** Konservatuann asıl en mesud hanılesini geçenlerde «Dünya» gazetesinin 4 eylul tarihli nüshasında tîlmi kurulun karan memnunluk yarattıs başlıkh yazile öğrendim. İlk sahifede Perihan Sözeri ile Ntv zad Atlığın resimleri ve yazı içinde de beyanatlan var. İkl defa göğsüm kabardı. Bir kere o kararla piyasa ve içkılı yerlerde çahşanlar aynı zamanda Konservatuar icra heyetinde bulunamıyacaklanndan artık «cmekteb» 1* «meyhane» birbüinden ayrılmış oluyor. Muhterern Vali Fahreddia Kerim Gökay, muzaheret ettigi bu kararla aynj zamanda «Yeşilaycılığı» nın da en bajarüı bir meyvasını devfirmi} oldu. (2 nci sahifeden devam) Göğsümüzü kabartan ikinci cihetin sebebi çu: Perihan Sözeri gazetedeki beyanatına «İçkili yerlerda çalışmakta olmama rağmen bu kararı çok yerinde buluyorum» diye başhyor. Bu bindiği dalı kesmek değil bindiği dala şeref vermektir. Nevzad Atlığın beyanatını nakle lüzum yok. Bir yıl önce geçirdiğim ameliyat dolayısile Gure'ua hastanesinde boğazıma radyoterapi yapılması için iki ay kadar gidip geldiğim zamanlar orada röntgen stajiyerliği yapan genc doktoru yakından tanımıştım. Fevkalâde nota ve musiki bilgisi sayesinde yedi sekiz senedir idare ettiği Üniversite korosile üstadlığını ispat edince evvelâ Konservatuara öğretman. arkasından icra heyetine başkan, onun arkasmdan da radyoda, Cevdet Çağlarla beraber, Türk musikisi yayınlannın tanzimine metnur oldu. Bu kadar kısa mazinin bu dinamikliği onun istikbaldeki beşaretlerine en kestirme bir delil değil de nedir? * * * Şimdi üç temenni ile yazıyı bltireyim: Konsenatuarda olduğu gibi radyoda da stajiyer elemanlar yetiştiıerek istikbali sa&lama bağlamak icab eder. Şimdilik buna imkân olmadığını bilenlerdeniz. Fakat ileride bunun sağlanacağına emin bulunuyoruz. Radyolanmız mademki devletin elindedir, amatörle piyasacıyı orada da ayırmak gerekir. Dışı cilâlı eöründüğü halde içi çürük bazı zihniyetlerimiz vardır. Radyolarımızda halka gitmeyi yanhş anladık. Halka gitmek halka inmek değil halkj yüks«ltmek olacak ken dinleyici mektublan ve dinleyici isteklerine aldanan radyoeularımız Türk musikisi neşriyatını bütün radyo zamanuıın yüzde altmışına çıkardı. Elemanlar bu artış nisbetinde olmadığı için miktardan kazanalım derken kaliteden kaybettik. O çoğalbf rausikimizi sulandınş oldu. Üçüncü temennlmiz şu: «Faik Âli merhum bir mısramda: «Musiki ve jiir, iki hemşirei semavidir» der. Bu yalnız şairlik bakımından değil «güfte^ ile cbeste» nin ikizli aynlmazhgı yüzünden de bir hakıkattir. Gerek bettek&r, gerek okujTicu için musikiden sonra en büyük ihtiyae edebiyat kültüründe bulunuyor. Şiirden anlamıyan musikide daima aksamaya maljkum kalır. tleride bir vesile Ü« bunun hazin misallerini vereceğiı Evet: «Musiki vt «ür, iki hemjirti »emavidir.» O andan itibaren cüzdanı dolan Turmel bol para harcıyordu. Bir gün Parisli bir gazeteciyi evine çağırarak, gazete çıkarmak istediğinl söyledi. Adamın bu U için çok para lâzım geldi|irü söylemesi üzerine Turmel: «Paranın ehemmiyeü yok. Bizde istediğinden fazlası var. Beş^ milyon kâfi gelmez mi? Bir milyonunu peşin vereyim ..• Muhakkak olan bir şey varsa o da Turmel'in ve kansının 1916 senesinde bankabra 300 bin İfcvicne franşı bozdurduklarıdır. Kambiyi muameleleri hep Turmelin İsvisreden, avdetine rastlıyordu. Bu hakikatler meydana çıkınca Meclise. Turmel'in dokunul. ?mazlığının kalduılması için bir takrir verildi, fakat reddedildi. 1 İkinci bir takrir üzerine nihayet Turmel'in dokunulmazlığı kaljdınldı. 6 ekim 1917 tarihinde de Turmel ve kansı tevkif tdüi [diler. Mebus 3 ay sonra tevkifhanede öldü. Karısına gelince, fdemi takib karan alarak yakayı kurtardı. < Safıhk kaloriferli çift daireli aparfıman m I Turmel hâdisesi, askeri taarruzu durdurulan Almanyanın /Fransayı manen çökertmek için giristiği tesebbüsün ilk emare'' Jsini tejkil ediyordu. Bunu takib eden hâdiseler düşman tarafınJdan bu yolda sarfedilen gayreti göstermesi bakmundan dikkate Işayandır. 1917 senesinin temranz ayinın bir günü Bajbakan Mec[lise gelerek: «Ismini vermiyeceğim bir gazeteye mensub bir zat' J ı l u d u geçnıekte iken üzerinde bir çek bulundu... Emin olunuzi }ki hiç bir düfünct bizl vazifemizl yapmaktan alıkoymıyacak... (Arkaıı var) , Türkiyede neşri hakkı yafnız gazetemize aiddtr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear