25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MByMHB Ktl CUMHURJYET •r Merakîı Resimler v* MEDENİYET SESLERİ Beyaz zehir kaçakçılarının başvurdukları hileler! Arjarıtinden Toronto'ya giden uçak volcularından biri saatine Lak tıktan sonra hostesi cağırmak üzere zile bastı Saat dördü sekiz dakika geçıyoıdu. Uçağın New York a yak laşmış olması lâzımdı ama hava bulutlu olduğundan sahil görünmüyordu. , Bana yolluk sepetlerinden biı tane daha verir misiniz? BiKndiği gibi bu uçaklard» yenuk hususî sepetlere konup her yolcuya verUİJ'Güleryüzlü Uruguayh bir kıs olan hostes hayret ifade eden bir hareket yaptıktan fonra derhal kendini toplaJı ve cevaben: Peki efendim... dedi. Arka taıafa doğru gitti; bir dakika sonra tekrar yolcunun yanında idi: Affedersiniz efendim... Aççı yolluk kalmadığım söylüyor. New Yovk'ta yenılerini alacağız. îsterseniz size yumurta pişiıelim, dedi. cHayır, bir yolluk sepeti istiyorum ..» Yolcu ısrar ediyordu. Aynı zamanda cebinden bir karne çıkararak şunları söyledi: «BuenosAiresde uçağa 32 sepet aldınız. Halbuki yolcu adedi yirmi bir. Ayrıca sekiz kişilik de mürettebatı ilâve edersek gene üç sepet kalması lâzıııı. Affedersiniz, ısrar ediyorum ama.. bir ke;e daha arasanız...» Uçak artık inişe hazırlanıyorduIsıklı levhada: aSigara içmeyiniz, kemerlerinizi takınız» kelimeleri görünüyordu. Yolcu yerinden kalkarsk koltuklara dayana dayana koridoru katetti ve tereddüdsüz pilotların yanına girdi. Hemen kartını gösterdi. Madeni kart adamın beyaz zehir kaçakçılarile mücadele ekipi müfettişi olduğunu gösteriyordu. Bir kac saniye sonra radyo ile Nev.1 York hava meydanı polis dairesıle konuşuyordu: Alo. müfettis Fram konuşuyor, beş dakikaya kadar yere iniyoruz. Yedi dakika evvel, uçaktan içinde eroin bulunan kurşunlu üç beyaz paket atıldı. O sırada rüzgârın sürati saatte 80 kilometre idi Eunları bulmağa gayret ediniz. İner inmez iki kişiyi tevkif edece ğiz. Müfettis dört ay evvel Buenos Aires'e gitmişti. Or?da iki hafu ka<iar batakhanelere eski bir sabıkalı sıfatüe devam etmiş ve nihayet hayatı pahasına beyaz zehir ticaretile meşgul oianlar'a temas temın «debilmişti. İlk zamanlar hiç bir ipucu bulamamıştı. Halbuki Cenubî Ameıikadan New York'a her ay | Hattâ bu çile onlara bir gün isyan bayrağını bile çektirmiş. Demişl.r ki: «Ya bunları susturun veya bıze yol verin.» Bunun üzerine büyük uçak fabrikaları kasalarına davranıp gürültüyü boğmak çarelerini araştırmağa başlamışlar. Şimdi gürültü makinelerini, ses yutucularla cihaziandırmağa uğraşıyorlar. Son yıllarda bu işe harcadıkları para bir kaç milyonu geçtiği halde ıstedikleri neticeyı alamamışlar Harb içinde Almanlar da meseleye bir dehşet vericidir. Geçtikleri yerlerde hal çaresi aramışlar ve gürültüdcn kıyametler kopuyor Havayı öy^e bir kurtulmak için bir yolunu bulyarışları var ki, gökyüzune cyle bir atılış atıhyorlar ki sanırsınız, yay fabrikalarda büyük beton üstüvahavay.ı laıından fırlıyan sivri sivri oklar! neler yapa.ak güıültüyü Bu modern borazanlara tepkili amud şekilde fırlatmağa çalışmışuçak deniyor. Uç dört kilor | e u lar ve oldukça da muvaffak olmuş zaktan gelen seslerini kuliıgınızın ] lar. dibinde imiş gibi duyuyorsunuz. I Fakat hava kapalı olduğu zamanHaydi diyelim bunlar bir görünüp r larda iş sarpa sarmış. Beton oyukbır daha gözden nihan oluyorlar; i tan boğularak fırlıyan sesler bu şu halde gürultüleri de gelip ge ! sefer bulutlara çarpıp çarpıp yerçıci. Ya bunlara motör hazırhyan '•i'ıviıro »•n'mııs. Hem de d?ha kuv fabrikalara ne demeli? Aman Al vetli. Fabrıkadan beş on kilometre lahım; o ne korkunç. o ne can a uzaklara d&ğılarak. Civarda otulıcı sesler!. Dayanılacak şey değil!. rar'arın teD'"=ine inmis. K"ametin Oralarda çahşanlann veya o ci yerde mi, gökte mi kopacağını bilvarda oturanlarin bir hallerini gör mıyoruz ama sanki bunlaı oralaı.,. seniz, deli olursunuz Daha doğ da yaşıyanlar için Allahın gazabı rusu insanı deli yapar bu gürültü gibi bir şey. İngilterede bir şohirde bir kedi 35 metre yüksekükte bir kuleye Pariste Stol tiyatrosunda Orson Wells'in .Buz içincie kadm. adh ler. Tepkili motör yapan fabrikaAmerikalılar şimdi Almanlarır* •seri temMl edilmektedir. Baş rolü oynıyan erkek, buz. içinde bulu çıkmış ve oradan bir daha aşağı inememi^tir. Bunun üzerine itfaiye i=.n bir kacima âşık olmakta ve ona kavuşabümek için de kendisinin eetirtümiş ve böylelüke iki gün kule tepesinde kalan kedi kurtarıj lara yakın oturmak fecaattir. Tec haıbde yaptıklannı tekemmül e • r : ondurulmasına razı otmaktadır. Yukandaki resim, bu piycste buz .. h\\rr> i'r. Yukandaki resimde itfaiye memUTİanndan biri kediyi rübe tahtasına konulan motörlerın tirmeğe çalışıyorlar. Tepkili motcr • çıkaıdığı o dehşet verici uğuldama fabrikslarında ses boğucu dehlizlsr | •indeki artişt Coîette Marchand'ı söstermektedir. lar, değme akılhları bile çılgına hazırlıyorlar. Aynı prensipe göre döndürür. Hem de öyle yarışırcası bazı yenilikleı bulduklarını bildiri j na gürlemeler vardır ki orada ça yorlar. lışaniarın ahşık kulaklarını dahi Gürültüyü, kalm saç l j kaph çift duvarlar arasmdan geç j tırtık tırtık Urmalar Modern teknik, eskilerin sinir törpüsü dedikleri borazanların gürültüsünü gölgede bırakan korkunç gürüitü makineleri icad ettıkten sonra dünyada ne rahat kaldı ne huzur. Yeni borazanlar öyle bildiğimiz cinsten de değil. İnsamın tepesinde boza pişiriyorlar. Sinirleri, törpülemek şöyle dursun, adeta tes tere ile kesiyoılar. Göze görünmelerile kaybolmaları bir oluyor. Hele arkalarında bıraktıklan vaveylâları. gök kubbesını nerede ise insanın başına kapakhyacak kadar Tepkili uçak motorlarımn müthiş gürültülerini boğmak Amerika Cumhur Başkanı için çareler aramyor LİNCOLN'ün KATIÎÎ Taaın: P. GORDKAÜX : MAZRAR KUS1 1 ^ RESİMLI ROMANIMIZ ]) 1 Cooper'in emri üzerine ambarın etrafına »aman yığıldı ve bina bu suretle atese verildi. Alevler ambarın tahtalarını yalamağa baslamıstı ki birden lcapı açıldı... Buz İçindeki Kadın Bir Kediyi Kurtarmak İcin Dünyayı Saran Bir Afet Belki bilirsiniz; tepkili motörlerin eksozlarından sıcak hava fışkırır Bu öyle bir hava cereyanıdır ki önünde durulmaz. Yakar kavurur. Uç metreye kadar yaklaşanları kuru yapraklar gibi silıp süpürürler. Makineden çıkan sıcak gaz soğuk hava ile temas eder etmez müthiş patlamalar olur. Bu patlamalar birbirine elkendi mi sürekli ve dayanılmaz gürlemeler meydana gelir. Bir vakitler Amerikalı mühendisler zâmane borazanlaıının gırtlağını boğmaya çalışmışlarsa da canavar gene oğuldamakta devam etmiştir Şimdiük bu seslerden çekenlere ümid veren bir şey yok. Oğultular bütün dehşetile ortalığa dağılıp durmakta. Fakat inanılacak şev değil: şu tepkili uçak piloUannm söyledikleri. Diyorlar ki; biz bu gürultüleri işitmiyoruz bile Arkamızdan dünya üzerine serptığinıizi aşağıdakiler söylüyor Bizim ektiğimiz otları biçıyorlsr Ondan kaçıp kurtulmak bızim için işten değil. Bize öyle geliyor ki sessizlik içinde uçuyoruz. Demck oluyor ki bundan asıl çekenîcr gene biz, yeryüzünün bahtsızları.. fakat bizden daha fen?ları var: Bunları yapan fabrika sakinlerinin doldurdukları çile' »^T€k « e s viî*"''*!,! l ' i '•' V»i» pl~ti hangarlarına vermcği düşünüyorlar. Buralarda sesin hızını kaybettirdİKtcn ?un:a gene r.mud olar^k ! havaya açılan bacalar vasıtasüe : güriemeyi dağıtıp yoketmeği hesab . 'j\n>!aT. Fakat bütün kunıifk ıçjıı bunlar fabrikalan kadar dolar ısüyen tesislerdir. Yeraltında tepkili motörlerin gü; ültüsünü ı hagmaya yarıyan muazzam tesislerTepkili uçaklar revaç bulduktan beri Amerika hava mcydanlanndan da şikâyet edenler çoğaldı Çünkü yolcu uçaklan da yavaş ya v aş tepkili motörlerle teçhiz ediliyor. İnsanoğlu pervane'.i tayyareleri beğenmez oldu. Çılgmca bır lüraie doğru mütemadiyen koşuyor. Götülecek işleri o ka lar çok ki bir ç.ıat h..ttâ varım saa(i bılc kaybedilmiş addedıyor. Medeni yaşayışın icabları onHan trzlik istıyor. Kaybedilecck vaktı olmad'.ğına kanid r. fine varmağı emretmektedir. Böy t le ulunca rrıcdfmyetin gürültü pa | tırdısına kulak'arını ya tıkayacpk \ veya onlarla âşinalık peyda edecek Onu yok etnıeğe muvaffak olursa :ıA• jı,«4 vıı,, c'îr'erini hcrne , gün töıpüleyip durarak. Tolun Alptekin h o ı t . ıı>n p a r a ... Ve Booth göründü. Aktör koltuk dejneğine dayanmıstı. Elinde bir de tabanca oldugu halde askerlere magrurane bakıyordu. Boothg temsil ettigi büyük oyunun artık son sahnesine gelmisti. Ne yapacak? Neler söyleyecekü? Cooper ve adamları heyecan ve endişe içinde aktörc bakıyorlardı. Birden bir silâh patladı ve Booth o anda yere yıfcıldı. Bunun üzerine hiddetlenen Cooper: «Silâhı patlatan kimdir?» diye sordu. Booth'u öldüren Corbet isminde bir cavugtu. Cevab olarak subaya: «Allahtan emir aldım, böyle olması daha hayırlı İdi» dedi. Corbet softa zihniyetli budalanın biriydi. Subay hemen Booth'un yanına koştu... Kastamönu Valiliğinden: eroln gönderilîyonüu. Bunun ne tarikle Bi.ieşik Devletlere girdiği bir türlü meydana çıkajılamıyordu. Nihayet Pepito ismlnde biri ona bir şeyler fısıldamıştı. Yolluk sepetleri işini o vakit anlamıştı... Geçenlerde Londra gümrük memurlanndan biri Atinaya gönderi len gazete kolilerini muayene etmek merakma düşmüştü. Bu merak ona nereden gelmisti? Gazetelerin altı ay evvelki tarihli olmaUn adamı şüpheye düşürmüştü. Paketler 3Cildı: Gazeteler muntazam dı. Hiç bir fevkalâdelık yoktu. Fakat tetkikat daha ileri götürülünce iç sahifelerine incecik kâaıdlar içinde beyaz zehir yapıştırılmış olduğu görüldü. Bunun üzerine kaçakçılığa vasıta olan on beş kişi yakalandı. Bunlar dört sene zarfında dünyaya zehir saçanak suretile milyonlar kazanmışlardı. Bu adamların kuland:klan usuller o kaciar mütenevvidir ki onlaıı bulup meydana çıkarmak biraz da tesadüfe bağh idi. Gene bir müddet evvel Münichde, transit geçecek olan altı büyük sandık bekliyordu. Bunların içinde dişçi âlet ve eşyası vardı. Memuılardan birinin dişçi iskemlelerınden birine oturması bunlardaki esran meydana çıkardı. Meğer iskemlerin oturacak yeıinde eroin sakh imiş. hem yirmi kilo kadar? Bunun üzerine eşya bir bir söküldüğü zaman çelık ve krom boruların içinden ayrıca kilolarla afyon çıktıNe yazık ki bunları gönderen Kokain artık kutlan'imamaktabulunamadı. Sevkiyatı yapan ve mal alacak olan kimseler namus dır. Saf afyor.u da sm' >Uar çubukla lu insanlardı. Delisizik yüzünden ] icmektedir Batıyı haıab eH^n morbir şey yapılamadı. • fin ve eroindir. îşin fenası bu zeZehir kaçakçıları senede cem?n hirlerin propagandası da yapihyor. iki milyar frank kadar para kaza Amerikada genc'.ere ilk zamanUr nıyorlar. Onun için avada sırada bedava eroin dağıtan şebekeler bir parça malları yakalansa bile var. Harb sonnndanberi bu menf'^pek müteessir olmazlar. illete tutuianların sayısı bir misli Bu ticaret masleset dünya için artmıştır. ciddi bir felâkettir. Beyaz zehire Beyaz zehir develere tüpler içinalışanlarda irads kj\rveti, muhakjme kalmaz. Yalin söylerler, hırsız de yutturulmak suretile biie kaçılik edeıler. Çalışamazlar. Buna ah rılmıştır. Öyle ki ş;mdi çölde çalışanların buıun kanadian kısık, bu şan zsbıtanın emıinde röntgen marunlannın ucu bembeyaz, boyun kinesi var. lan kırışıklarla dolu, saçı^rı kupHasıh beyaz zehir ticareti henüz kuru our. Bu zavallılar artık ye menedilmiş olmaktan çok uzaktır. mek paralarından keserek ellerine Bu işte bu kadar fahiş kâr olduğ'i geçeni ilâca verirler. müddetçe de men'i kolay olmıyaAfyon ve mürckkebatının dünya caktır. (Amcrikan basını) da tıbbi maksadlar için kullan'.Uş sahal?rı bellidir. Ihtiyac beş yüz tonu geçmez. Halbuki dünyada 1 0 0 0 ton afyon istihsal ediliyor. Geri kalan 1500 ton afyondan elde edil^sı 125 ton eroin ne oluyor? Saf eroinin kilosu 4000 dolardır. Fakat piyasaya çıkanlan mal daima mağşuştur. Eroin, müptelâsının eline gelinceye kadar bir çok elden geçtiğind'jn her defasında buna bazı tozlar karıştırılmaktadır. Öyle ki Amerikada alınan eroinde yüzde beş kadar saf mal bulunduğj takdirde gene de makbul sayılmaktadır. Bu suretle saf eroininin kilosu hakikatte 300 bin dolara getirilmektedir. Bu hesaba göre eroin üzerinde yapılan seneiik ciro dört bin müyar frank eibi kor kunc rakamlara yükselmektedir. Hiç şüphe yok ki bu menfur sanayiin basmda herkesin hürmetini Kazanmış bazı kimseler bulunmaktadır. Bunlar ' ticaret mehafilinin mühim simalandır. Gazeteler arada sırada beyanatlarını neşrederek resimlerini basarlar, hükumet adam ları kendilerini kabul ederek görüşürler. Polisin mücadele ettiği insanlar ise aşağı tabakaya mensub olanîardır. Kastamonu merkezinde yaptırtılacak 217797 lira 12 kurus kesifii ilkokul insaatı 954 vılına cari olmak üzere kapalı zarf usulü ile eksiltrr.eye konulmustur. Eksiltme 22/9/953 Salı günü saat 15 te Vilâyet Daimi Encümeninde yapılacaktır. Geçici teminatı 12139 lira 86 kurustur. Kesif kâeıdları her gün çalısma saatlerinde Millî Eğitim Müdürlüğü ve Daimi Encümen kaleminde okunur. Ihale bedelinin 50000 lirası 953 yılında. geri kalanı da 954 yılında ödenecektir. İ$e girmek istiyenlerin bu isin teknik öneminde bir isi iyi bir surette basardığına. idare veya denetlediğiğini ispata yarar belgelerile eksiltme gününden en az (tatil eünleri haric) üc eün evvel vilâyet makamına müracaatle ehliyet vesikası almaları şarttır Isteklilerin 2490 sayılı kanun gereğince 953 yılı Ticaret Odası vesikası muvakkat teminat makbuzu ile ehliyet vesikası koyarak hazırlıyacakları teklif zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar daimi encümen reisliisine makbuz mukabili vermeleri şarttır. Postada olacak gecikme ile umum elinde bulunan içaretlerle kapatılmıs zarflar kabul edilmez. (13700) Büyük aktör yerde yatıyordu. Corbet'in sıktığı kursun göğsüne saplanmıstı, fakat henüz nefe» alıyotdu. Bir ağacuı altına götürülen Booth Büçlükle su kelimeleri söyleyebildi: «Anneme söyleyin... Memleket ujrunda öldüğümü büdirin.» Hemen bir doktor çağırıldı, fakat yapılacak bir sey kalmamıstı. Booth son anlarını yasıyordu. Bir aralık üstijnü arayan Cooper'e: cBenl öldürün» dedi, sonra: cNafile,.. Nafile,» diyerek son nefesini verdi. Bir Türk Âilesinin Seyahati Booth'un cesedi çarşafa sarıldıktan sonra oradan gecen bir zencinin arabasına yerlestirildi ve alay Potomak'a doğru yol almağa basladı. Zenci ölüden hayli korktuğundap durmadan inliyoj ve dualar okuyordu. Arabanm arkasında Cooper ve kolları baglanan Harold yürüyordu. Nihayet altı atlı geliyordu. JAT YUGOSLAV HAVAYOLLARI 7 eylül 1953 gününden itibaren asagıda gösterilen yeni tarifeyi tatbik edeceğini sayın yolcularına bildirir. G İ Dİ Ş Cunıa, pazartesi İstantaul Üsküb Usküb Beisrad K. V. K. V. 11.00 13 00 H30 15.00 D Ö N Ü 5 Perşembe, oazar Belgrad Üsküb Üsküb Istanbul K. V. K. V. 10.00 11.30 12.00 16.00 ÜCRETLER Üsküb Belgrad GIDIŞ 186.00 T.L. Î44 00 T L . GİDİŞ DÖNÜŞ 335.00 T.L. 440 00 T.L. Bilet vesalr mslOmat için D. H Y B11H Satıs Bürosu ve Umum Seyahat Acentaları emirlerinizi bekler. Geçenlerde şarkta bulunan bir banka lüzumsuz bahanesile Hoiani dada bulunan merltezine bir kaç para kasası göndeı mıjti. Bir kaç ay sonra ayrıı kasalar diger bir bahiiıe j ila geldikleri yere gönderiliyordu. Bu hâdise gene bir gümrük memuI runun gözünden kaçmamıştı. Kasalar ikinci defa tartıldikta 16 ton 430 kilo geldiler. Kalbııki meıiıur Ankara Üniversitesi profesörlerinden Sinanoğlu, karısı v* dört yaşır.daki oğullan motosikletle blr Av; bunların ilk defa yalnız 16 ton geldiğini hatırlıyordu. Şüphe üzerine rupa seyahatine çıkmış bulunuyorlar. Yukarıdaki resim, Sinanoğlu ailesini Londrada motosiidettari üzerin kasalar açıldıkta içlerinden 430 ki de göstermektedir. Motosiklet tamir edilmekt» olduğu bir sırada bu resim çekılmisür. i ya$ındaki çocuk ise lo eroin çıktı. yandaki sepette seyahat etnıekt«dir. Boylece Potomak nehri kenarında kâm PortRoyal a ^ gidıldi. Burada Booth ve muhafızlarmı bahriyenin ufak bir gemisi bekliyordu. Cooper'in cesedini güverteye ve Harold'u ambara yerlestirdikten sonra gemi derhal Washingtonun yolunu tuttu. (Arkaıı var) Tiirkiyede neşri hakkı yafnız'gazetemize aiddir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear