17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMCTÜRtYET 1953 1 TASFÎYE EPİLPlfj =haberleri üniversite muhtariyeti Kremlin'e son girîş Gümriikten BERIA NASIL O ^ ^ ^^ ™ • • DÜSÜNCELER Üniformaya dair bdiUkadir Ongun im zasilf şu mektubu aldun: «Denlzc ve denizcilerle »amlml alâ. kanıt. vukufunuz ve hlmayenlz dola. yısile Deniz Aasubay namzedlertle (Sınıf okulu), assubaylardan üstçavu. şa kadar olanlarda dikkat nazanmm çarpan cthetleri, blr çoklarına olduğu gibi bunlara da hal çaresl bulursunuz kanaatl İle alıe yazmaktan kendiml alamıyorum. 1 Türkün »lâreeü «Ayjıldız. dır. Merhum Mehmed Akif «Blr hllâl uğru» na n« guneşler batıyor. dediğl Türkun ayyıldızlı sancagı altında nice yiğitler teve sev« sahadet mertebeslne ermij. lerdlr. Son defa Dumlupınarda «Vatan sag olsun» diyerek can veren arslan deniz. cilerlmizden ustçavuşa kadar olanları. na Türkün ayyıldızı, esirgenmlştir der. sem inanuuz. Çavuş ve üstçavuşların kokardlarında, küçük rutbeli oldukla. rını göstennek üzere. ayyıldız yoktur. Her mllletin bahrlyelislnin kokard^nda mllll kendi lşareti bulunduğu halde. Türk deniz assubay gedikll çavuş ve üstçavuslarının kokardlarında mılliyet lşareumlz olan ayyıldız bulırnmamak. tadır. 2 Deniz Ajsubay Sınıf Okulu ög. rencllerl. er elbiaesl üzerine tek sırma takarlar, aerpuslarmda da «T. C. B.. den ba&k* alâmet yoktur. Halbuki Hava Aasubaylan Okulu ögrencilerl çavuş ve. emsall gibl giylnmekte, yalnız mektebli olduklarına dalr alâmetlerl olup terfl vesalre takmamaktadırlar. Kara ordusu assubay gedikll onbaşıları da . bunlar da talebedlr . keza aasubay çavuslar ve emsall gibl açık yaka giymekte v« tek »ırma takmaktadırlar. Deniz Assubay Okulu öğrencllerlnln er kıyaietl ile dolaımak mecburiyeti yüzünden bunlann, kısmı muhlmml teessürlerinden hafta lzlnlerinl dahl feda etmektedirler. Ufak blr ljaret v« tlametln ku\rel manevlye üıerlnde n« derece muhim tesiri olduğu. kıyafettekl duzgünluğun. yarın mesul vazlfelere geçmek üzera hazırlanan bu dellkanhların mane\iy.tı üzerinde ne büyük teslr yapacagı be. yandan azâdedir. Deniz Asıubay Oedlkll Sınıf Okulu talebelertne, «taj devrelerbıde mesul vazlfe de verilmekte, nlteklm Atılay denlzaltısj 11« fehld olanlar meyamnda bu talebeden de bulunmaktadır. Ekim 1952 de yapılan NATO deniz manevra. larına Sınıf Okulu talebeslnden d* mühimce mlktar lftirak etmlstlr. Blnaenaleyh Hava Gedikll Aîsubay Okulu talebelerl gibl bu yavrulara da muntazam aeık yakalı ladverd. yazlık hakl veya beyaz elblse glydlrmek v» kollarına tek ıırma konmak pekâl* mümkündür. Bunun mane\iyatları üze. rlnde de fevkalAd» müsaid tesiri olu* kanaatindeyim. Donanmamıza büyük hlmmetlerl do. kunmuj ve dokunmakta devam eden muhterem Koramlral Sadık Altıncan ve diger değerll amlrallanmızla Moral Eğitiml Dalresl de bunu takdir ederler. Şlmdiye kadarki meşhur hlmmetlerl. nlze UAveten bu husuılarla da meşgul olursanız, blr deniz a«ubay talebesinin babaaı ve blr makine yüzbaşısının kar. deşl «ıfatlla ılz* »tlkranlarımı flmcu. den arzederim.» Bu mektubu nlçin nefrertiğiınl izah edeyim: Hayli zamandanberi kokardlarında ayyıldn bulımmıyan assubaylar mekrubla, şifahen ve telefonla müraeaat ederek milU H«ı1«rimizden kendilerinin mahmm bırakılmalnrtndan mahzun ve ıriüteesslr olduklannı blldiriyor va difeklerine terciimaB " olmamı Istiyorlardı. Hatt* freçen »ene Türk ve Yunan deniz kuvvetlertaln müşterek manevralanna Istirak edenler, Yunanistanda karaya çıktıklan zaman, kendilerinin Tiirfc denlıcileri olduklarına inanmıyanlarm pek çok olduğunu ve Türk oldıtklannı söylıedikleri zaman «Sizin kokardlannızda neden ayyıldnt yok?» sualine muhatab olarak cevab veremediklerini ve çok müteessir olduklannı bana anlatmışlardı. Kıyafet meselesinln askerllkte büyük rolü vardır. Onun içindir ki bir çok miHetler ban; zamanı üniformalannm şatafath olmasına chemmlyet verlrler. Amerikan ve Ingiliz donanmaianndaki deniz piyadesinin güxe\ üniformalan ile fngiltere. Amerika, ve Fransa pbi demokrat milletlerin harb okullan talebeslnin şatafath kıyafetleri buna mlsaldir. Biz zengin blr millet olmadığinuz içfaı askerlerimiz, hattâ subaylanmız için ayn bir banş ünlfonTBsı kabui ,etml\or, sade bir seferl kıyafet seçmiş bulunuyoruz. Bizde artık büyük ünlforma diye bir şev kalıramıştn. Ünlformanm bfiyük tesiri olduğunu nnurmamak lânmdır. Güzel finlfonna, gencllği silâhlı kuvvetlerde subay ve assubav olrnafa celb ve cezbeder. Bu itibarla basit bir şey förünen iinlformanm manevî tesirini ihmal etmemek yerinde olur. Yazan: Eşlcl Yüksek Şura fly1 IÇfcolay Kudrtjanz»w Operarun son sahnesi bitip de perde indiği zaman şarkıcılar ve sanatkârlar, seyircilerin alkışlanna derin reveranslarla mukabele eder ken ve bunlar arasında Libretto'nun yazarı Maria Mariç halkın nümayişlerini tebessümlerile karşüamağa çalışırken geniş Sovyet topraklarında zindanları ve türlü toplama kamplarüe bir polis devleti kuran Beria, kendi kazdığı kuyunun içinde idi. Sahnede tebessüm eden, takdir ve hayranlık yağmuruna tutulan bir kadın vardı. Maria Mariç şimdi ne kadar mesudsa Beria da o kadar bahtsız ve o derece perişan ve yılgındı. Moskovanın, hattâ bütün Rusyarun en mesud kadınile en bedbaht erkeği iki zjd istikaraette bu akşam âdeta elele vermişti. Mukadderat bu; dünyayı kimine cennet eder, kimisine de cehennem!. Ne yaparsan yap nafile; iş olacağına varır. İnsan bazan kazdığı kuyunun içine kendi düşer. Aklı başına sonradan gelir ama neye yarar; iş, işten geçmiştir. İşte Beria da, o saman altından su yürüten meşhur, bütün zamanların en mahir polis hafiyesi, bu hikmetleri bizden daha iyi bildiği hâlde, usta bir tuzakçının ağına düşmüştür. O kadar usta bir tuzakçı ki elinden kurtulrnağa ne onun ve ne de başkasının gücü yeter. Talihsizliğini hissetmesi için dünkü Başbakan Yardımcısının bu akşam kâfi sebebleri vardır. Çünkü hükumetçilik oyununda elindeki bütün kâğıdları, hern de en iyi cinsten sahib olduğu bütün kozlarını oynamış, fakat eli boş oyun masasmdan kalkmağa mecbur oimuştur. Nerede o şimdiye kadar yaptığı kariyerler, nerede o düne kadar oturmuş olduğu iktidar koltuğu!. Bütün bunlar bir tarafa; şimrii o vaziyettedir ki tatlı canını bile koruyacak iktidardan mahrumdur. Her şeyini, nesi varsa hepsini kaybedenlerin bezginliği içinde bocalayıp durmaktadır. Ne olduysa 26 haziran 1953 akşamı olmuştur. Fakat 9 temmuza kadar onun başına gelenden kimsenin haberi yoktur. Yalmz bir kaç kişi haric, halk hâdiseyi iki hafta sonra öğrenebilmiştir. 26 haziran öğle sonu, doğu Avnıpa saatile 17 de Başbakan Muavinl ve İç İşleri Bakanı L. B. Beria'nın zırhh sîyah Zis markah lüks otomobili Kremlinin cümre kapısmdfen girerken nöbetçilerin her zaman olduğu gibi selâm durduklan görülüyordu. Gizli polisin, mutlak ida' relerde bile görülmiyen imtiyazlı ve kudretli şefi, o anda kendisine gösterilen saygırun bir daha tekerrür etmiyeceğinden haberdar değildi. Kremlin kapısından her geçtikçe kontrol postalan, içeriye girenin hüviyetini sorarlar ve bu suretle yapılan tahkikat karakol merkezine kadar ulaşırdı. Paso yoklaması ve silâh araştınnası gibl mutad formaliteler tamamlandıktan sonra Kremline girmek mümkün olurdu. Kremline son giriş, Beria'nın arabası, parti merkez komitesi tarafından işgal edilen binaya doğru üerliyerek kapımn önünde durdu. Hükumet Başkanı Malenkov'un yazıhanesi de burada idi. Memleketin en esrarlı köşesi muhakkak ki bu binada bulunuyordu. Gizli, kapaklı işler burada görülür, Rusyanın mukadderatı burada tayin edilirdi. Beria yoldaş, otomobilinden indikten sonra evvelâ hususî dairesine uğramak istedi. Kremlinde yapılan büyük trolantılara gitmeden evvel bu daireye çekilir, hazırlıklannı ikmal eder ve böylece toplantılara katılırdı. Yazıhanesi bir sürü telefon kablolarınm birieftiği bir santrala benziyordu. Hattâ orada telsiz istasyonu bile vardı. Acele işlerde bundan istifade eder ve emirlerini bir kaç dakika içinde memleketin en ücra köşelerine kadar ulaştırırdı. Yazı masasında otu«CUMHUKİYET» in Tetrikası: rarak, bütün teşkilâünı âdeta gözü önünde imi§ gibi idare edebüirdi. Senelerdenberi edindiği alışkanlığa uyarak, o gün de elinde kahn çantası olduğu halde ilk defa yazıhanesine doğru yürüdü. Maksadı, gizli dosyaları bir daha gözden geçirmekti. Onların, hep el altında bulundurulması lâzım, icabı halinde öne sürülecek kozlar diye görürdü Ajanları vasıtasile Doğu Almanya yüksek komiseri Senjonow'un Berlinden hareket ettiğini öğrenmişti. Keza Washington. Londra ve Paris elçilerinin de Moskovaya çağırıldıklarını biliyordu. Sovyetler Birliğinin bundan sonra takib edeceği yeni dış politika bugünlerde tesbit edilecekti. Doğu Berlindeki ayrklanmayı ve Almanyanm Sovyet bölgesinde çıkan isyanı müteakıo bu mevzu yeniden ele ahnacak ve dış siyasette değişiklikler derpiş edilecektir. Beria. şuna kat'î kanaat sahibi idi ki Malenkov «gevşek ve yumuşak bir siyaset» takib ediyordu. Or ta Avrupadaki karışıklıklar buna en güzel delildi. Çantasında, olaylara dair gizli raporlar vardı. Bu raporlar, Malenkov hakkındaki noktai nazarını takviye ediyor ve menfî kanaatini perçinleştiriyordu. Rakibi oUrak gördüğü Malenkov'u bu sefer kapana kıstırabileceğini ümid eden polis şefi ve Iç İşleri Nazırı Beria, Almanyadaki Ulbricht ve Zaisser yoldaşlar tarafından güdülen bolşevikleştirme politikasını devamlı olarak destek'emisti. Bununla beraber tedbirh davranmak lâzım gei ciğini, Malenkov'a herhangi bir ipucu vermemek hususunda âzamî dikkati sarfetraesi icab ettiğini biliyordu. Asansüre binerken ve onunlp çıktığı müddetçe kafasından geçen fikirler bunlardı. Binanın birinci katına varıp da asansörden, kendi dairesine çekilmek üzere indiği zaman merkez komitesine mensub bir meraurun kendisine yaklaştığını gördü. Yaklsşan adam, emir kullarına mahsus bir eda ile ona şu haberi verdi veya aldığı emri sahibine şu şekilde tebliğ etü: Yoldaş Beria; toplantı başladı. Acele etmeniz lâzım!. Gecikmeyin; sizi bekliyorlar. Bu sözlerin muhatabı oldukça öfkeli bir çehre takındı. Burnunu havaya kaldırarak başını doğrulttu. Smirli bir el hareketile, burun kökünde yapışık duran kıskaçlı gözlüğünü düzeltti. Husus! *Jairesine uğramadan gene asansöre döndü ve iki kat daha yukan çıku. Toplanü salonunun bulunduğu üçüncü kata gelince asansörcü tarafından derin bir reveransla selâmlanarak koridora ayak bastı. Şimdi kahn halılar üzerinde yürüyordu. Parti binaunın üst kademelerinde gene derin bir sessizlik hüküm sürüyordu. İnsanın adımları bu ağır halılarda en kuçuk bir gürülrüye dahi »ebeb olamazdı. Her adım yumuşak zemlnde âdeta boğulup kayboluyordu. Böyle blr lessizlik içinden g«çerek toplanü salonuna girdiği zaman yüzüne bskanlann gözünden kaçmıyan şaşkmlık emareleri belirdi. Çünkü manzara umduğundan başka türlü idi. Bugün »alonda kalabalık b j meclis vardı. Toplantı halinde bulunan yoldaşlan kısa bir baş Işaretile selâmladıktan sonra merkez komitesi üyelerinin alfabe sırasile orurdukları yuvarlak masaya yaklaşü ve kendisine ayrılan yere oturdu. Salonda bulunanlar müzakerelerin heyecanma kendüerini kaptırmış, hararetli bir faaliyete dalmış görünüyorlardı. Sigara jiumanları arasında herkes önündeki evrak ve dosyalarla meşguldü. Bu arada Beria'nın dikkatini çeken tek şey, eski dostlarımn selâmlayış tarzı olmuştu. Çünkü selâmma kısa ve kestirme yoldan sadece bir nazar atfile mukabele görmüştü. (Arkası var) 7 O çekiletniyen mallar Ahnan firmalan. memleketimize ihrac ettikleri mallann iadesi için teşebbüse geçtiler Gümrüklerimizde bekliyen külh'yetii miktardaki ithal ma'.larjnm çekilmesi için aydardanben transier muamelesi yapılmaması thalâtçılan çok müşkül duruma düşürmüştür. Ayrıca, gümrüklerdeki mallann piyasaya çıkanlamannnM fiatlara tesir etmektedir. Bu arada, gümrüklerde bulunsn Almanya menşeli mallann aylarHır çekilmemesi karşısrnda Hamburger KreditBank, Alman ihracatçılanna. Türk gümrüklerind»ki mallann geri çekilmesini tavsiye etmiştir. Bunun üzerine Alrr.an firmalan memleketimize ihrac ertikleri mallaruı iadesi için teşebbüslere geçmişlerdir. Haber piyasada çok kötü tes'r yaratmıştır. Dış ticarî itibanrpızı zedeleyecek olan bu hareketin önüne geçilmesi için ithalâtçılar Ekonomi ve Ticaret Rakan'ığma müracaatte bulunmuşlard'r. Eger gümrüklerdeki Almpn rrenşeli mallar için transfer yapılmazs<> Batı Almsnvada ithalât cok zorlaşacaktır. Diğer taraftan, sntrepolar tıklım tıklım doludur ve bir kısım eşya bozulmağa yüz tutmuştur. 50 milyonluk istikraz işi ile uğraşmak üzere bir komisyon kuruldu Şehlr Meclisi fevkal&de toplantısmda alman karar geregince Beledlye tara. fından çıkarılacak 50 milyon liralık tahvılât içm dun Vall ve Beledlye Rel. slnln başkanhğında Belediye Hels Mu. avlnl Husnü Tümer. Fen, tmar, Emlâk ve Kamulaştırma, Hukuk İîlerl, Emnl. yet 6 ncı sube, Maklne ve Sanayi 15leri müdurleri ve Fen Müşavirlnln lştlraklle blr toplantı yapılmıştır. Tnplantıda, tahvilât mevzuunda llgill makamlarla tetnaslarda bulunmak üzere blr komisyon tejkil edilmlş, faaliyete geçllmlştlr. Yapı işlerinin kontrolu Şehlrde yapı mevzularında vatandas. Urın sikâyetlerinl dlnlemek. lnsaatı kem trol ve murakabe etmek üzere lmar Müdürlüğunde Yüksek Mühendls Faruk Tımakcı. Faruk Akçer. AH Şenol ve Lutft Erdenerden müteşekkll bir komls. yon kurulmuftur. Bu komiayon vatandaşlann şikayetle. rinl tesbit edecek ve bu arada dalmt kontrollarda bulunacaktır. AvntpaSiyasî Birliği mevrmında bir seminer Oencllğln Avrupa Kampanyası Tür. Mye Sekreterliğ! İle Avrupa ve Dünya Federasyonu Fikrlnl Yayma Cemlyetl cA\Tupa Slyas! Blrliğl» me\'zuunda bu. gün saat 17 de Beyoğlu Tel sokak No. 4 dekl Kampanya lokalinde miinakaşalı blr seminer tertlb etmljlerdir. Bu semlnerde Türklye Büjük Miüet Mecllsl D15 tşlert Komisyonu Bajkanı Dr. Nthad Reçad Belger ve fstanbul Ünl. Tersitesl Hukuk Fakültesl assltanların. dan avukat tsmet GlrldU göz alacak. lardır. Semlnerln sonımda, lytlrak edenlere Avrupa Birllgt mevzuunda üç filra gSs. terllecek v« kampanya neşrlyatı dağı. tılaeaktır. Son günlerde çıkarılan profesörleri siyasî yazı yazmaktan meneden kanun dolayısile üniversite muhtariyeti bahis mevzuu oldu, durdu. İlmî yazı ile siyasî yazı nerede başlar, nerede biter o bir meseledir. Ben burada onu ele alacak değilim. Zaten üniversitenin ne ruhu, ne cismi (yani şu yeni muhteşem binası) hakkıcda yazı yazmayı asla istemiyordum. Fakat uzun bir hayat bojoınca üniversitenin bellibaşlı bir kürsüsünde, sonra maarifin mühim vazifelerinde bulunmuş olan Emin Erişirgile bey dosrumuzun geçen gün Ulus gazetesinde çıkan bir makalesi bende o makalenin hitama erdiği noktadan ileri yürüyerek hiç bir hakikatin nihan kalmaması arzusunu uyandırdı. O makale, vaktile Darüifünun dediğimiz müessesenin muhtariyetinin, rektör ve dekan beylere karşı ne büyük bir kıskançhkla müdafsa edık'iğini tafsilâtile naklediyor. Bu tsfsilât ile şimdiki üniversitenin o muht^r Darülfünundan daha berbad olduğunu her gün iddia eden bir dekanın o vakitki hocaların cahil, cehle taraftar ve ferman dinemez olduklarma kani olduğu tebarüz ediyor. Emin Bey, işin tâ içinde bulunduğu için etraflı tafsilât veriyor. Hele vaktin Başvekilinin. muhtariyetleri müdafaa eden ısrarlı ifadelerini sanki o gün not defterine kaydetmiş gibi satır satır tsfsil ile naklediyor. Hakikaten nsana ferah verecek, ilmin muhtariyetini müdafaa mevkiinde olduklan halde aksini istiyenleri utandıracak sözler Fakat muhterem Emin Bey dostumuz işi bir noktaya kadar getirip oradan bırakmamalı idiler. Aynı zatın riyasetindeki kabine iş başmda iken yapılan üniversite inkilâbı neticesinde o kadar hassasiyete müdafaa edilen Darülfiinunun muhtariyeti, yalnız muhtariyeti değil, vücudü ortadan kaldırıldıktan sonra yerine Maarif Vekâletinin emri altında yani tamamile gayrimuhtar bir üniversite tesis edildiğini söylemeli idiler. Ne vakit neşrolunacağını kestiremediğimiz ikinci makalelerinde belki bundan bahsedeceklerdir. Eğer söylerlerse sonradan aynı zatların ilmin hürriyeti, üniversitenin muhtariyeti hakkındaki fikirlerini ne sebeble değiştirdiklerini öğrenmeyi bilhassa ümid ediyoruz. O ümidin tahakkukunu beklerken eski Darüifünun talebesinin devletin siyasetine muhalif bir nümayiş yapmalanndan dolayı rektörün kabahatli sayılarak maaşmdan sembolik bir ihtar ,plmak üzere bir lira kesilmesini pek anlıyamadık. Rektörün (o zaman kim idi pek bilmiyorum) bu işte mesul tutulması için nümayisin .bi Yazan: A. ADNAN ADIVAR na dahilinde olması icab eder. Yok I yahud hususî yardımlarla karşılısa talebenin Darüifünun haricinde yan bir üniv=rsiteye bile kısmet olyapacaklan hareketler ne üniversi mıyacak kadar geniş bir muhtariteyi, ne rektörü alâkadar eder. yet ilim âlemi tarafından he dereBilmiyoruz, eğer o nümayiş bina ceye kadar hüsnü telâkki edildidahilinde yapılmamışsa, rektörün ğini bilecek mevkide değiliz. Ancak jfunu biliyoruz ki bu en maaşmdan kesilen bir lira kendisine sembolik ihtar değil üniver hür kanunun çıktığından bir iki site muhtariyetine tokat değilse bi sene sonra aym parti iş başında iken her ne sebeble olursa olsun le bir fiske olmuştur. Velhasıl bir ecnebi mütehassıs muhtariyetin genişliğinden açıkça getirilerek yeni baştan tensik edi şikâyet edip onu tâdile gidecek yerlen üniversite( artık ismi üniver de Birleşmiş Mületler mefhumu sitedir) işte böylece tamamen Maa dünyanın hür taraflarında ahp yürif Vekâletinin emri altında ve o rüdüğü bir sırada hiç bir demoknun gönderdiği hocalar ve tayin rasi memleketinde görülmemiş bir ettiği rektörler, dekanlar ile idare i§ yapıldı. Bütçe kanunile bir üniolundu; tâ ki 1946 senesinde kuru versitenin bazı kürsüleri lâğvedildi. lan Demokrat Parti programına ü Arr.a gene muhtariyete dokunulniversite muhtariyetini koyduğu muş olmadı idi... Vakıâ bu lâğv meydana çıkınca o vakitki hüku müzakeresi esnasmda üniversite met, 23 sene evvel Darülfununun muhtariyetini bir maddei mahsusa koyduklan elinden aldığı muhtariyeti üniver olarak programlarına siteye iade etmekten geri durma halde muhalif fırka saflarmdan ne dı. Üniversiteler muhtariyet kanu bir ses, ne bir nefes işittik idi. nu müessesenin idaresi, derslerin Yaşhlık saikasile kalem, birdenbitanzimi, seyahatler, ziyafetler te'r re şu üniversite hüviyetinin tarihitibi gibi bütün işleri profesörler ne doğru kayıveriyor. Evet İstanbul meclisine veyahud onun organları şehri nice seneelerdenberi üniverna terkettiği gibi profesörlerin in siteye malik oldu. Vakıâ nice setihabım ve onlara yetmiş yaşma neler yerine nice asırlar diyebilseykadar her kederden masun işine is dım üniversiîenin başlangıcı için tediği tarzda devam hak ve salâ kurulan resmî nazariyeye uyardı hiyetini bahşettikten başka dışa ama o vakit o müesseselerin kasrıda bir sanat icra etmeğe mensub katı donmuş tarihinde ne ilmî, ne oldukları ilmî şubeleri veya üme idarî pek büyük değişiklikler, makarşı duydukları aşk ve muhab ceralar bulamazdım. Halbuki bizde betleri müsaid olmıyanlara da Darüifünun ismile başlıyan modem ayrıca bir tazminat temin edi üniversite kaç defa kapanmış, kaç yordu. Bir üniversiteye, hattâ bü defa yeniden açılmıştır. Mutlakitün masarifini kendi kendine ve yet idaresinde güya Avrupa üniŞehrin ve âbidelerin tenviri Belediye tarafından sehrln umum! tenviratl ve âbidelerln aydınlatılması için hazırlanan program dün gözden ge. çİTİIm'.ştlr. Önümuzdekl günlerde tat. bika konulacak bu program geregince. tenvirat içln rek!?m şirketleri ile mü. eü'«;e!erdeTi lst^fade edflecektir. semineri kapandı Haydarpasa Useslnde »çılmıj olan ve dört hafta devara eden lngilizce ieml. nerl sona ermlsUr. Bu münasebetle blr kapanıj tBrenl yapılraış ve »emlnere iştlrak eden inglllzce bğretmenlerine kıtablar dağıtılmıştır. versitelerine talebenin kaçıp gitmesini önlemek için yeniden açılan darüifünun adk müesseseye Meşrutiyette Maarif Nazm merhum Emrullah Efendi en geniş bir muhtariyeti veren bir kanun hanrlatmağa başladı; fakat siyasî ömrü vefa etmedi idi. Birinci Büyük Harb esnasında Almanyanuı gönderdiği bir kaç profesörle Avrupaî bir ilmî hayata eriştigini sandığımız Darüifünun, Birinci Dünya Harbinin nihayet bulmasile gene bizlerin eline kaldı. İşte o Darülfünundur ki rektör ve dekanlan muhtariyetini Maarif Vekilinin mihrabına kurban gibi arzettiler. İstanbulun bu garib tecellisi, havasından veya toprağındandır diyeceğim gelij'or. Bizansta da üniversite denilen yüksek mektebler böyle maceralar hayhuyı içinde sarsılmış durmuştur. Bizans, dördüncü asırdanberi üniversite denilebilecek yüksek mekteblere malik oldu, oldu ama bunlann hiç biri uzun sürmedi. Kapandı, yerine diğeri açıldı. Orada da ilk defa olarak İmparator Zenon (474491) zamanında üniversite hocalarınm politikaya kanşması ile bugünkü bizdeki vaziyet hasıl oldu. Din ile felsefe orada da bizde Sultan Aziz ve Sultan Hamid zamanında olduğu eihi karşılaşiı. Üniversiteyi kapadılar. Demek ki Bizansın ve İstanbulun darülfünunl annın, üniversitelerinin kaderi böyle açılıp kapanmak, kapanıp tekrar açılmakla belirmlştir. Bunu yazarken muhtariyeti şimdi zedelendi diye İddia olunan üniversitenln yeni baştan muhtariyetini kaybedip tekrar kazanmak yolunda bir inkılâba uğnyacajı şeklinde bir kebanet savurmak asla akhmdan feçmemlştir. Aman Allah saklasın, .ne kadar çok değişirse o kadar aynı şey oluyor». TUTÜM BÂNKAS7 ÇARSIKAPI AJANSI ,il «V,»»;:'. s pt*r Türk malı AĞUSTOS tarihinde hizmetdnize giriyor. 10 m csinl tslrrs .««!» «ı'ırt m Rehberlik semineri sona erdl Altı haftadanberi Çapa Eğitlm Enstl. tüsünde faallyette bulunan Rehberlik seminerl dün çahîmalarını bltlrmlştlr. Seminerin kapanması münasebetlle ya. pılan törende M111I Eğitlm Mtldürü Mu. hiddln Akdlk blr konujma yapanık 70 e yakın vllâyetten gelen öğretmenlerln 42 gün devam eden başerılı çalışmala. nndan bahsetmfs ve kendilerlnl övmüş. tür. Semineri ldar« eden öğretmenler de Bgretmen arkadajlanna en lyl dllekler. de bijlunmuslardır. Semlnere lştirak eden Cgretmenler Bnümüzdekl hafta lçlnde geldlkleH vl. layetlere dönmeğe bajlıyacaklardır. Yenl ticaret rejiml beklendiği için Kmanımızdan yapılan ihracat durdu Yenl dıj tlcaret rejlmlnln Ilanına ln. tlzar edlldlgl bugünlerde alskalı ve »alj^yet^ mahfUlerden rejlm h«kkjn. da hlçbit ma.umat verilmemegi. rejlmln tamamen hazırlandıgına delil layıhnak tadır. Bu bekleme günlerlnde HmanımınJan SfcpUv 4hr4catt»m»ınen dmrmü» gibl. dir. Dün senenin en az lhracatı olarak sadece 58 bln liralık mal »evkedilmls ttr. Yabann jremiler Çanakkale clvanndaki iskelelerden palamut yükliyebilecekler Son lamanlarda muhtelif memleket. lerden palamut taleblerlnin fazlalaş. ma«ı üzertne hükumet yerlnde blr karar almıytır. Buna göre, ecnebi gemller Çanakkale lklncl yasak bOlgealne dahil Geylkll, Odunluk ve Tavaklı lskele. lerinden müsaad* İle palamut yükllye. büeceklerdlr. Yeni mahsul üzümlerimiz için yabancı piyasalardan teklifler geliyor Bu tene Ozüm rekolteslnln 70.7Î bbı ton olacagı tahmln edllmektedlr. Ya. bancı plyasalardan yenl mahsul 9 nu. mara üzüm içln Fob 225 dolar Uzerin. den tekllfler gelmektedlr. İhracatçı flr. malar, bu talebler karşısında üzüme prim polltlkasınm tatbik edillp edilml. yeceğl hususunda mütereddlddirler Bu tereddüd ancak yenl rejimln llânuıdan »onra ortadan kalkacaktır. Halk ayaklanmağa teşvik eden beyanname dağıfayormuş Alâeddln Demlrci ismlnde blri, hü. kümet aleyhinde halkı ayaklanmağa tejvlk eder mahlyett» blr beyannameyi dün Beyazıd meydanında dagıtırken yakalanmıjtır. Ellndekl beyannameler mOndert tdl. len Alâeddln hakkında tailbat» geçll mlştlr. Çiftçiler av malzemesi bulamıyor Yenl »ene av mevsiml bu ay ba;la, mıj olmasına ragmen piyasada saçma. barut, kovan gibl ıv mahemesi bulu. nsmaz olmuştur. Çiftçilerlmlzin . ttrarll . hayv«nl»r» karşı mücadeleslnde lhtlyac duydukları malzemenln temlnl içln i;ekel î nln tedblr alması lstenmektedir. Günde yirmi saat çahşıyorum. İşlerimi âdeta yük taşır gibi taşıyorum, hem de hiç kolay şeyler değil bu işler. Bir dediğini "iki etmiyorum, sana kendi tasalanmı belli. etmiyorum da hayatı kolay sanıyorsun, değil mi? Eğer Martine, Philippe'in yüzünü görmemiş olsaydı, belki de yeisli olduğuna inanacaktı. Fakat yüzü ta karşısındaydı, gözlerinın önündeydi, belki de alkoîün tesiri olan sahte bir gamimî'ık eltmda onun komedi oynadığını seziyordu. Sus, Philippe, olmaz mı? Yahud, eve dönelim. Hayır! Ne yapmak niyetlndesin? Grindorge'lar bizi geoe yemeğine davet ettiler, oraya gideceğim. Ya ben gelmezsem? O senin bileceğin şey! Philippe! Hayır! «Philippe!. Phillppe'» diye mızmızlanıp durma. Şu snda senin ehemmiyet verdiğin bir (ek şey var. Ben rezalet çıkarırım diye korkuyorsun. Bir de şu Şişşt! diye seslenip uzaktan bize bakan adamdan çekiniyorsun. Bir parça sükunet bulduğu ıçin, bir yudum daha içti, öfkesine neresinden devam edebileceğini sraştırdı. fArkası var) (^KÜÇÜK HABERLER") TUTUM BÂNKAS! Y tnşaat dolayısıyle kısa bir müddet için büyük > • GENELKURMAY Başkanı Orgene. ral Nurl Yamut dün saat 17 de uçakla Ankaradan gelmijtlr. • ULAŞTIRMA Bakanı Yümnü Üre. sln bugün saat 10.30 da Gazeteciler Ce. mlyetlnde blr basın toplantısı yapa. eaktır. • BİRKAÇ gündenbeTl çehrimlzde bulunan Amerikanın tanınmıç kadın gazetecîlerinden Margaret Thompson dun sabah uçskla mem'.eketlmlzden ay. rılmıstır. • C. H. P. Direklerarası ocağı bugün saat 15 te Saraçhanebaşında Şark kıra. athaneslnde slyasl bir toplantı tertib etmlşir. AĞUSTOS 8 ZİLKADE 28 O 1 a | I V. | 5.03 [12.19 16.12 19.19 21.14 E. ] 9.45| 5.01 8.54 12.00| 1.45 Tenzilâtlı Satış OT: safışlar başlamışfır. (MAYER BEYOĞLU) kit geldi. Değil mi, Albert? Onlar karı koca ric'at ediyorlardı. Philippe'le karısı etrafmda yavaş yavaş bir boşluk hasıl oluykjrdu. Philippe bir viski daha ısmarladı. Ne kadar içtin? Üç. Martine, soğukkanlılıkla, seslendi: Barman! Bana iki viski! Yavaş sesle ilâve etti: Böylece, müsavi oluruz. O sırada, Philippe'in, ıslık gibi hışırtılı çıkmağa başlayan soluğunu işitti; elinin, tezgâhm önündeki demiri sımsıkı kavradığım, üzerinde yer yer kırmızı ve beyaz iekeler peyda olduğunu gördü. Martine bu sefer şu suali sordu: Sinema oynarken burada oturmak niyetinde misin? Evet. Öyleyse ben de kalırım. Philippe kendini tutuyordu. Artık sabruı son derecesine gelmişti. Gözleri iki defa kansına takıldı; Martine her iki defasında da, onun bakışlannda açıktan açığa kin mânası okudu. Kendisine gelince, o anda ona birisi dikkatle bakacak olsa, vekarlı ve soğukkanlı göriirdü; halbuki ayakta daha ne kadar tutunabileceğini kendisi de bilmiyordu. Çok yavaş sesle, son bir istimdad gibi: Philippe! dedi. Ne istiyorsun? İstersen eve dönelim mi? Hayır. Peki! Oturalım... Ismarladığı üç viskiyi içemiyecekti. Sadece meydan okumak istemişti. Henüz birkaç yudum içebilmişti, öyle olduğu halde midesi bulanıyordu. Kapıları kapıyorlardı. Holde kimseler yoktu, uzaktan bir musiki sesi belli belirsiz du>iıluyordu. Sonra, sahne vazıının adını takib eden alkış sesleri duyuldu. Fena adamsın, Philippe! Philippe, barmanm orada mevcudiyetine rağmen taştı; adam nezaketen uzaklaşmıştı, esasen arada kâfi mesafe de vardı. Ya! Fena benim, öyle miî Şuna bakın hele!. Herkesin içinde bana hakaret et, hem yalnız bana değil, dostlarımıza da, sonra... Seninle beraber olmak istemem mi hakaret? Benim yanım senin yerin değildi bir kere! Biz onlann davetlisi idik. îşi mugalataya boğma şimdi! Philippe, kansının bileğinl tuttu, şlddetle sıkü: Arük baktım anladrn mı? Kaç gündür bu böyle devam ediyor, nefes almağa «or ce»awt edı 3 03 7.47 Imaak A Yazan: GEOKGES SİMKNON Çeviren: HAMDİ VAROGLU birden boşabnıştı. Martine, kalabalık arasında kaybolmuş bir çocuk gibi. gerçekten maddî bir eza duydu. Başmı kaldırıp yukan baktı, Grindorge'ları aradı; fakat localarından çıkmtşlardı, onlar da her halde ya bir merdivende yahud bir koridorda idiler. Sinema, Parisin en büyük sinemalanndan olduğu için, fuayesi uçsuz bucaksız bir yerdi. Martine bir otomat gibi oradan oraya dolaşıyor, grupların arasına karışıyor. mütemadiyen: Pardon... Pardon .. Diye mırıldanıyordu. Ne Philıppe'i bulabiliyordu. ne Grindorge'ları. Bir aralık, arabaya atlayıp eve dönmeği düşündü. Fa•:at şönlü razı olmadı, gene aıarrıağa devam etti. Nihayet, bir kadın eli koluna değdi. Neredeydiniz? Paulette'le Albert, ona hayretle bakıyorlardı. Martine, izzeti aefsi Hiç. Bırak da dınli/eyım. Vücudlerı bırbirine temas etmiyordu, buna rağmen, Martine, Pphilıppe'in vücudu gergin olduğunu hissediyordu. Zihni, perdede geçen hayallerden başka yerde, o beyazlı siyahlı resimlerden yükselen fazla kuvvetli seslere kulak vermeden oturu*rdu. Yukandaki locada, şimdi Paulette de her halde kuduruyor. mendilini ısınyor, kocasının kolunu itiyordu. Birinci kısım henüz bitmişti ki, Philippe, salon daha ayduılanmadan ayağa kalkmış. karısına aldınş etmeden, öteki seyircilerin itirazlarına kulak asmadan sıradan çıkmış, geniş adımlarla kapılardan birine doğru yürümüştü. Martine, bunu hiç beklemediği için, bir an şaşaladı; sonra korktu. o da sıradan çıktı. Şimdi. orta yolda, bütün seyirciler yavaş yavaş yurüyorlardı. Çünkü bütün sıralar ne rağmen: Philippe'i görmediniz mi? diye sordu. Hayır. Biz de onu anyoruz. Sizinle beraber zannediyorduk. Nereye gitti acaba? Perde arası bitmek üzere idi ki, nihayet, Philippe'i barlardan bırinin önünde gördüler. Gözleri ateşli, elleri titrekti. Albert, karı koca arasında bir geçimsizlik sezinlediği için, sahte bir neşe ile: Sizi anyorduk, dedi. İyi ya! İşte buldunuz. Martine, Philippe'in önündeki viski kadehine bir göz attı: Bir şey içsem! dedi. Bana da bir viski, Barman! Gridorge'lar, gece roblarile sıyah fraklar arasında, kan kocanm bir arbedeye hazırlanmakta olduklannı artık anlamamazlığa gelemezlerdi Martine. hiç bir zaman, istekle içki içmezdi. Philippe'e gelince, o da, karaciğer kifayetsizliğinden rahatsız olduğu için, o uzvunun faaliyetine uygun bir rejim takib ediyordu. Sebze yiyor, ızgara etler yivor, kırmızı bordo şarabı içiyor, hemen hemen hiç bir 7am?n likör içmiyor, hele viski ağzına koymuyordu. Suratı asık, Paulette'e döndü: Siz ne içersiniz? diye sordu. Hiç. Biz yukan çıkacağız. V a yorum... Ben ne yaptım sana? Hiç! Her şey! Her saniye hayatımı zehirliyorsun!. O mağrur sükunetinin altında neler gizlendiğini ben anlamıyor muyum sanıyorsun? Bütün bunlann sebebi, bir kadınla yatmak felâketıne uğramış olmam! Hayır, Philippe! Başka ne yaptım, söyle? Hem de ne kadın! Hiç bir cazib. tarafı yok! Kendi kendini peşkeş çektiği için, ona da, kocasma da muhtac olduğum için reddedemediğim, münasebette bulunmak zorunda kaldığım bir kadın! Canımı acıüyorsun, Philippel Philippe, Martine'in bileğini bırakü. O kadar sıkmışb ki, bilekte mosmor bir iz kalmıştı. Elbettel İnsanm sabahtan akşama kadar yapacak bir işi olmazsa böyle tavırlar takmması, budala gibi kıskançhk etraesi, bir fikir üzerinde takılıp kalması kolaydır tabit... Holün öte başmdan bir kontrol memuru: Şşşşt! diye seslendi Fakat Philippe susmuyordu. Bir kere kurulmuştu. Sert bir Besle, aksi aksi söyleniyor, söyleniyordu; halbuki gözlerinin içinde yeis okunuyordu. Ben her şeyi projeleriaıinı gerçekleşmesi için feda ediyjptım. Denizcilik Bankası ambanndald yangm DenlzcIBk Bankası ambanndakl van. gın tahktkatj devam etmektedlr. Billr. k İşi lerden hesab uzmam, raporunu he. nüz vermemlştir. Dün vak'a yerlnde yapılan «raştınn». larda yangımn çıktığı Uç dört kısımda bdzı yabancı madde tozlan ele geçmls. tir. Bu tozlar tahlll edilmek üzere klm. yahaneye gönderltalştlr. Tahlil raporu geldikten gonr» ortad» bir kasıd olup olmadıgı anlasılacaktır. Piyasada kahve buhranı Son gunlerde piyasada yeniden Mı kahve darhgı başgöstermlştir. Bu yül. den toptan flatlar 980 kuruşa kadar yükselmiştir. Alâkadarlar, bugünlerde plyasaya bol mıktsrda kahve cıkarılmazsa flatlann daha da fırîıyacagına muhakkak naza. riie bakmaktadırlar. Hükumetln evvelea kahve. Için verdiğl otomatik tahslsl kaL dırması buhrana sebeb olarak gösterll. mektedir. CUNHURİYET Nüshasi 15 kuruştur Abone şeraiti Türkiye Harie Lira Kr. Lira Ki, Seneük 42.00 81.00 Altı aylık 22 50 43.50 Üc ayiık 12 00 * 2400 Bir avlık 4 50 9.00 D İ K K A T Gazetemlze gonderilen evrak v« yazılu neşredllaln edllnnetln ltde olunmas, tliıuardan mesullyet kabul edUmea,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear