Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
^ 7€9ttflSTlX enrvFordW İcad arzusu ve aşk " I*] Elk iki ihtiras: Bir adam, karısını kemerile boğmaga teşebbüs etmiş 1886 yılınm 14 şubat gec«si, Spnr.çwells civaıindaki bir çiftlikte. vakit bır hayli iierlediği halde, bir pencereden dışan san bir ışık süzülüyordu. Çiftlikte herkes uyumuş, yalnız yırmi üç yaşında bir delikanlı, ufak bir masaya abanmış, yanındaki kâğıd abajurlu lârobanın ışığında bir şeyler yazıyordu. Karaladı, yazdı; kâğıdı vırtıp attı, tekrar yazdı ve memnun bir halle okudu: «Askımın çiçekleri sana <aç olsun. Saadetin güneşi ruhuna dolsun...» Sonra bu iki mısraı oembe bir kâğıda temize cekti. katlayıp bir kenara koydu. Başka bir kâğıd alıp sevgilisine şu mektubu yazdı: «Sevgili Clara; «Şimdi sana şu bir iki satın yaz mak bana öyle büyük bir zevk veriyor kir Seni göımiyeli adeta yıl oldu. Yazık, bu gece yerler buz tutmadı. Tutsaydı gene seninle kızak kayardık, değil mi? Fakat yakında gene bu doyulmaz zevki bulacağımı ümid ediyonım«Clara yavrum; nihayet senin gibi müşfik ve sadık bir kız bulabildiğim için ne büyük bir haz duyuyorum, tahmin edemezsin. İnşallah aşkımız saadet ve muvaffakiyetle neticelenir. «Mekrubuma burada son verir, gözlerinden öperim.» H. O devrin insanlanna bu «H» harfinin Henry Ford manasına gel diğini söyleselerdi kimse inanmazdı. Hattâ. bugiin siz bile inanmazsmız. Henry Ford, 1836 yılında Springwells haikı için, pek az bir jey ifade ederdi. «Henry rr.i?» derlerdi «Maceraperest çocuğun biri. Ur.uttunuz mu. daha on aHı yaşında baba=ımn ciftliğinden kaçtı, Detroitte bir fabrikaya çırak gitti. Neymış. makine icad edecekmiş! Çocukluk! Bunun ne büyük bir hayal olduğunu nihayet kendisi de anladı, dönüp gene babasının yanına geldi.» Henry'yi bu «ekilde tenkid eden leı onun şimdi sevgilisine şiirler ve ic'i emktbular yazdığını bilseler mııhakkak ki kahkahalarla pülerlerdi Inanmazlardı da: Zira herkes onu, kendini cmakineye kaptırmtş» bir zavallı olarak görüyordu: Böyie bir delikanlının kalbinde aşka, şıire nasıl yer bulunabilırdi? *** Henry'nln Istidadma, aşkına ve kalbine inanan bir tek kişi vardı ki o da Clara idi. O zamanlar on sekizirde olan bu güzel kız, komşu çiftliğin oğluna ne zamandanberi p]5';a duyuyordu Fakat bu alâka sadece hoşlanmaktan ibaret değıldi. Clara bilhassa Henry'nin çalışkanlığına, bir şeyler icad etmek, medeniyet denen büyük esere bi' şeyler katmak arzusuna hsvrandı. Clara iîe Henry'nin birbirlertne karşı duyduklan yakınhSı bu anlayış büsbütün kuvvetlendirmişti. Delikanlı, çiftlikteki eski ve metruk bir ambara tezaâhını kurup bir takım aletler, makine parçalan, kazsnlar ve borularla uğraşırken, onun çalışmalarını merak eden bir tek kişi vardı ki o da Clara idi. Fırsat buldukça oraya gelir ve bir köşeye oturup, Henry'nin yaptığı işlerden ziyade, yüzüne bakardı: Gencliğin ateşi ile, yaratma arlusunun kaynaştığı bu çehrede Clara iftikbalin güneşini görür gibi olurdu. *** 18S3 te Michigan'm Deabom şeh rinde bir çiftçinin oğlu o'arak dünyaya gelen Henry Ford daha pek küçük yaşta makineîere karşı büyük bir ilşi göstermeye başlamıştı. Çiftlikteki bütün diğer çocuklar, ata binmeye, çift sürmeye veya inek sağmaya heves ederlerken o, babasmın kullandığı makineleri merak eder, fırsat buldukça onlar(•1 îîıı ya?ı serisinin TürViyrde hakkı yalnız gazetemize aid =haberleri Şehir 1 PAZAR KONUSMALARI NAUNA Ağaclar ve Biz Bundan ylrmi sene evvel Ankarada, Bahçelievlerde bir ağac büyüyordu. Henüz bir tutam maydanoz kadardı fıkara... Bir delikanlı, çömelmiş, ileride ağac olacağını söyledikleri bu cılız, bu zavallı yapraklan »eyTediyordu. Üflediği zaman yapraklar telâşla bir yana yatıyorlardı. Delikanlı kendini zorladı. Ama bu cüız yaprakların ileride gürbüz gövdeli bir ağac olabileceğini bır türlü gözünün önüne getiremedi. Her gün merakla küçük fidanın başma çömeliyor, etrafında üreyen otlan yoluyor. Fidan, korkudan büyümüş gözlerle delikanluım kırk beş numara pabuclarına bakıyordu Bu korkunç salapuryalann en ufak bir dalgınlığı, fidanı yedi kat yerin dibine sokabilirdi. Gel zaman git zaman delikanlının kanı küçük fidana kaynadı. Küçük fidan her yaprağında korkudan açılmış gözlerile büyümeğe başladı. Delikanlı sabırsızdı Fidanın büyümesi, serpilmesi için uğraşıyordu. Utanmasa onun cılız kulaklanndan tutacak, bir an evvel boy atması için yukarı doğru çekecekti. Fidan bir kaç sene içinde ancak bir gül fidam kadar boy atu. Yapı malzemesini ncuzlahnak lâzım A (tanbulun her tarafında bflII yük biz mesken inşa faaliU yeti (ÖM çarpıyor. Mevcud binalara yeni katlar ilâve ediliyor; eski ahşab, hattfi kârgir konaklar yıkılarak yerlerine apartunanlar yapıhyor. Büyük Millet Meclisi yurdda mesken inşasını teşvik için yeni mevruat kabul ediyor. Istanbulda yapı faaliyeti o kadar artmıştır ki arsalar, aklın almıyacaği kadar pahalanmıştır. Her yıl, her mevsim, hattâ her ay arsa fiatlanna sahibleri tarafmdan bol bol zamlar yapıhyor. Bir ay evvel meselâ 20 bin lira olan bir arsa bir ay lonra 2 2 2 5 bin liraya çıkıyor. Yeni binalarm maliyetini arttıran arsa pahalılığı şehrin kırlara doğru yayılmasını mucib oluyor. Bu da, belediye ve devlet hizmetlerinin genişlemesine, yol, su, elektrik, havagazı, kanalizasyon, aydınlatma, temizlik, telefon, nakil vasıtalan şebekelerinin arrmasma, mekteb, karakol, postahane ibtiyaclannm çoğalmasma sebebiyet veriyor. Ralhuki İstanbul tarafınrn ortasında eski yangın yerlerinden mürekkeb büyük bir saha bombrş durmaktadır.Bu yangın >erlerinin, Izmirde olduğu gibi, imannı miimkün kılacak mevzuat da konulsa ne İyi olur. Arsa fiatlannın alabildiğine yükselmesl yüzünden yeni binalarm maliyeti arrması yetişmiyormuş çibl, yapı malıemesi de gittikçe pahalanıyor. Dünkü Cumhuriyette çıkan bir haberde bir müddet evvel torbası 4 buçuk lira olan çimentonun karaborsaya düşerek el altından 7 8 liraya sarıidığı, beton demirleri, çivi, kurşun bora, teneke, tuğla, kiremid, kereste flatlannın yükseldiği bildiriliyordu. İnşa ve tamir işleri bu yüzden pahalıya mal olmakta, halkm yapılan gibi Emlâk Kredi Bankası, Belediye ve Devlet tarafmdan yaptınlan binalarm da maliyeti artmaktadır. Bn da, Belediye ve Devlet biitçelerine tesir etmektedir. Halkm mesken ihtiyacı ve memleketin iman bakımlanndan yapı malzemesl fiatlannın mütemadiyen artmaması lâzımdır. tnşası kararlajtırümi} olan çimento fabrikalan faaliyete geçtikten sonra, çimento ihtiyan karşılanacak ve belki de çimento fiatlan gimdiki gibi durmadan yükselmiyecekse de insaat malzemesl, «adece çimentodan ibaret olmadığına göre, diğer malzemenln tatlarmı mikul bir hadde mdirmek için (ereken ted. blrler alınmalıdrr. Sayılan çok mahdnd hnsnst tegebbüs sahibleri, batı memleketlerinde yeni İcad edilen ban ucuı malzeme fanal edryorlajr. Bu eeşid mabemeyi bol ve harcıÂlem bir sekilde imal edebilecek büyük fabrikalar kamlması bu tedblrlerden biri olabilir. Birkaç ay evvel, gateteler* akseden bir haberde Emlâk Kredi Bankasmm bn neviden malzeme imal edecek blr fabrika knrmak ttzere tetkiklerde bulunduğn blldirlbnlşti. Sonradan bu tesebbüsten bahsedilmeı oldu. Ucua v« dayanıkb olduğn, sıcağı ve sognğn geçirtmediği «oylenilen bu malzemeyi imal eden hususl tesebbüs sahiblerine, kredi sağlamak, beledlyeler ve Devlet tarafmdan yapünlan bir kıstm tnşaatta ba malzemeyi kollanmak yollarile onlan büyük ölçflde Imalâta teşvut etmek de kabildlr. Hulâsa yapılan daha ncuza mal edecek tedbirleri almak çok yerin de olacaktn. Evvelki geceyarısı Kasımpaşaj dan bir'.ıin başma geçip orasını, burasını kurcalar, söküp yeniden da bir hâdise cereyan etmiş, iddiaya göre, bir adam, karısını boğkurmaya çalışırdı. Henry'nin babası anlayışb bir a mak istemiştir. Hâdisenin tafsilâü damdı. Çocuğunun bu merakıru udur: Kasımpaşada Sipahi Fırın sokak hoş karşıhyor ve teşvik ediyordu. Yaln.z onu da kendisi gibi çiftçi 44sayıh evde oturan Sâra Benlici yapmak istediği için, Henry'nin isminde gene bir Musevi kadını, çiftlikle alâkası olmıyan oaha baş bundan bir sene evvel Filistine gitka makineîere karsı pösterdiği me miş, orada tanıştığı Abraham Bonıştay ile evlenerek 4 ay önce Türrakı iyi karşılamıyordıi. Henry o r gün: «Bem büyük kiyeye dönmüşlerdir. Evlendikleri Durup dinlenmeden Blümden şehirlere, bir makine fabrikasına gündenberi iyi geçinen karı koca, bahsettiğinden olacak, lervilerle göndersene, baba» dediği zaman Abrahamın Sârayı Büvükadada bir başım hiç hoş değildir. Evlerimizin babası bu arzuyu derhal reddetti: erkekîe gordüğünü iddia etmesi ür yatısı ile onlann göklere dikişi a! «O1maz!» dedı. «Sen çiftçi zerine e\ velki gece kavga etmis.rasında her zaman bir rahatsızlık çocuğusun, baban gibi çiftçi ola lerdir. Kavga sonunda karı koca 1 duymuşumdur. Hele o bütün ağacayrılmağa karar vermişler, mütecaksm. Işi ilerletirsin, makine i!e lara meydan okuyan boylan yok • ziraat yaparsın, fakat makine icad akıben yataklarına çekılmislerdir. mu?. Ama ağac istediği kadar uSaat 24 sularında tehe^'vIüre kaetmek fıkrinden vazgeç'» zasın, bir türlü bizim apartımanpılan Abraham, birdenbire yerinBu sert cevab Henry'nin şevkini lanıı boyuna ulaşamiyecek. Biz kırmadı, bılâkis kırbaçladı. 1887 den fırbmış, eline geçirdiği bel kekat üstüne kat çıktıkça ağac ne merini yatağında ujoımakta olan senesinde, daha on altı yaşında haltetsin. Ağaclarla evler arasıniken, bir gün onu çiftlikte bulama karısının boynuna geçirerek sıkda bir düzen kurulmadıkça bir dılar: Kaçmış, Detroit'e gitmişti. mağa başlamıştır. Güçlü kuvvetli oşehrin tadı tuzu kalır mı? Orada günlerce < aradı. nihayet lan Sâra, kocasmın hücumundan ş Ankaranın en güzel yeri neresi ufak bir makine imalâthanesine kendisini kurtararak yarı çıpbk vaziyette sokağa fırlayıp Kasımpadeseler hiç duraklamadan: Bahçırak pirdi. çelievler derim. Evlerle ağaclar oHangi çocuk hayata türlü hayal şa karakoluna koşmuş ve keyfiyeti Delikanlı gene fidanın yanıbaşırada ne güzel anlaşmıslar. Her eler, pembe hulyalarla atılmış da, bildirmiştir. Abraham yakalanarak na çömelmiş, bir türkü tutturvin meyva ağaclarile dolu bir bahbiraz olsun hayal sukutuna uğra tahkikata başlanılmıstır. muştu: çesi olunca çocukluk bambaşka bir "larruştîr! Haval'.er çoktur, sayısızAğac ağac tad alıyor. Her çocuk ağzını burdır; hakikat bunların ancak pek Denizcilik Bankası heyeti Telli ağac, pullu ağac nunu komsunun meyvalarile değil, azına yer verir. Hulyalann hepsi Gölgeme knrdun evini yann Vandan dönüyor zerine çalışıyordu. Müthif zengin Gül fidanı boylu ağac kendi bahçesindeki meyvalarla bütoz pembedir, fakat çoğunu sonVzadım evin boyunca olmuştu. Mürdümün selâmlannı ve Van t{letme«inde tetkikler Şamdan şamdan kollann aç yüyor. Erikler, kayunlar, kirazlar, radan hakikatin kara bulutları kap olan Denizcilik Bankası Umum Mudür Serpildim sevgin boyunca sitemlerini ulaştırdım. Güldü, rafVza, nza boyumu geç visneler. Hele o vişne ağaclan. Yaz lar. muavini Osman Darcjağan. beraberlnde. Belirn bereketim belli lann birinden bir kutu sun'î gübr* Gölgene evimi kurayım. rüzgân bahçeyl dolaşırken •isneHenry çalıştığı imalâthanede kl heyetle yarın Kadeî» vapuru ile Eriklerim ballı ballı aldı: Saksağanlar konsun dahna lere değer değmez, atej alev tutuke"'1'» re vsıılen işten. tasanlan seh'İTiize döneceklerdlr. Dallanm var yetmiş kollu Saluıcaklar kurayım beline Bunu bol ru lle mürdümün suyor. Mahalleyi bir meyva balı üzerinde uğraşacak vakit bulamı Milletlerarası beden eğitimi spor Yoluna koymuşum başımı Fenerler vereyim eline dibine dökün. Bir kat daha serpilir kokusudur «anyor: gösterilerine hazırhk yordu. Oradan çıktı. başka yerde Efendimi bekler dururum, Kurbanlar adayım yoluna Meyvalan da bir kat daha büyür. Mil!et1erar&sı 3. Beden Eğitimi Kon. iş aradı, fakat ancak daha kötü Cennet, her halde bSyle bahEli değmezse elime eresi spor göstenlerlne katılacak olan Yedinci katın penceresinden »öyşartlar altında bir iki iş bulabildi. kız talebeler Çamlıca Kız Lısesinde, Mutlak kahrundan ölürum. le bir bakmak istedim. Bagım dö çelerle süslü olmalı, diyorum. HerHayatını kazanmak için bir müd Erkek talebeler de Haydarpaşa Llse. Aradan seneler geçti. Fidan büYabancı al bu eriği neyazdı!. Ankaranın ağaclan ye kesin bir evl, her evin bir bahçesl, det daha çalıştı, sonra tekrar çift sinde yanndan itlbaren çahşmalarına yüdü de büyüdü. Mükemmel bir Götür efendime göster dinci kattan birer maydanoı fidanı her bahçenln meyva dolu ağaclan. başlayacaktır. mürdüm fidanı oldu. BOJTI, efenliğe döndü. Sonra baskalarının bahçesinde De ki: Senin maydanoz mürdüm gibi görünüyorlardı. Babası bu sefer Henry'ye tasa Amerikalı yol mütehassısi. yann disinin boyunu aşarken utandı, meyvalan taslayan çocuklan haBüyüdü ellerinden öper: Mürdümün vefasız sahiblne w>rbir basın toplantısı yapacak nları üzerinde çalışmak için daha tırlıyorum: Acaba ayıb olmaz mı? diye Mürdümü kopardığım gibi, yedi dum: B'r'.eşık Amerıka Yol ve Otomobtl Ba. düşündü. Ama sonra gölgesine ev, büyük bir müsaade ve imkân ver Erik ağacının yedinci kata Cürmün çağU taslamaktan katlı apartımanın yedinci katına nayiı Emntyet Tesisi Reisi Pyke di. Delikanlı şimdi ambarda kur son ile Amerikan Mlllî Cnğrafya John. dalma salıncaklar kuracağını haMec. kadar uzayabilmesi için dibine bun Yaran böğürtlen dikenlerinden dueu tezgâhına, Detroit'ten getir muası Dış Memleketler Tahrir Heyeti tırladı. Telâşla iüyümeğe tlevam tırmandım' Bizimkinin efendisi yeOliimün ağulu dutlardan olsun. dinci katta oturuyor. Ve gübre ü dan kaç kutu dökmek lâzım? diği bir takım alâtedevatı ve ki Reisi Maynard Wllliams memleketimiz. etti. Efendisi Bahçelievlerde bir de bulunmaktadırlar. Öğrendi&imize gö. tahUrı dizmiş, taslaklar çiziyor, katlı güzel bir ev yaptırdı. Fidan I Avrnpa blrllginm ehenunlyetinl re, İki Amerikalı yarın saat kendine göre cihazlar, makine mo zetedler Cemiyetinl liyaret 16 da Ga. henüz birinci katın balkonuna uedecekler belirten bir konferans delleri yapıyordu. ve Turk basın mensublarlle tanısank. zanamıyordu. Efendisinin balkonAvrupa Blrllğl mvruund* koor>r«nı Üzerinde en fazla uğraştığı şey lkrdır. lu odada yattığını bildiği için mütvermek üıer» evvelki gün «ehrlmlı* «e. tbuhar makinesi ile yürüyen araBeledîye yaı kamplan hiş bir gayret sarfederek, oraya len Avnıp» Blrllll Merkeı Büromı Uyt. ba» idi. Bugün «otomobil> dediğiBelediye az Kellrll vatandaşlann t». kadar dallarmı uzatb. En iri raeylerind«n Miaa. Josephly Tnnctm. İlk miş şeyin o zaman daha on senelik tilden ve plâj mevslmlnden istifade INSECT SPRAY konferansım dün t u t II t» <Caı»<r valardan birisini balkondan efenttalia) da Termlftll'. bir mazisi vardı. Nicolas Joseph Cug edebllmelerinl temln İçin noryada ça. dır kamplan teslj etmljtlr. 1 ajustoatan disine ikram etti. Ama hiç de efenKaJabalık blr dlnleyld kOtleot t»ra. HASARAT OOŞMANt not adında bir Fransız münendisi, itlbaren faallyete geçecek olan kampın disinin eline benzemiyen bir el fından Uklb edllen bu konıeranst» ilk defa olarak 1769 da, buhar kuv harırlıkları tamamlanmıjtır. AVrupanın bugün karslMtıg» çe»WU aessizce tizandı. Kimse görmeden vetile yürüyen üç tekerlekli bir azorluklar v« problemlerl lzahla »8ze ba». Baniiyö trenierinde birinci erigi kopardı ve: raba yapmıştj. Fakat bu icad Alayan hatlb, ATrup«nın blr federesyon mevki kaidınldı haUnde blrlesmesinln an lyl »ekll oldu. merikada pek fazla alâka çekmeSlrkccl . Sojuksu, Haydarp«ş» . Per. Yankş kapı .çalıyorsun mOrgunu belrrtmljtlT. • > • ^•• mîş, üzerinde ancak pek az kifi dik araaındakl banliyö trenlertnd* bl. düm dedi. Senin efendin üst kata MUtekkıben Avnıp«nın Blçta Mrl««. rlnd mevkl kaldırılmıstır. Blıind mev. çıktı. Ben onun kiracısıyım. uğraşmaya başlamıştı. me»t leab ettlîlnl^lnceleyen Mla» Fran. Henry Ford, Detroit'te gündeli kl vagonlar Iklnct mevkl olarak fefere ees, bugün hiç blr Avrap» dev'.etlnln Mürdüm hayretle başını kaldırkonacaktır. Dlğer taraftan. baaamak. kendtslnl tek bafina mUdafaaya muk. ğinden artırdığı paralarla kitablar larda ıcyahat edenlerden pan cezası dı. Efendisini üst katta gördü. Utedir olmadıîını »Öylemlstlr. Halbrıkl almış, «buharla yürüyen «raba» alınacaktır. Bu karar ağııstoa bajından tandı. Sonra en güzel eriğini kopaAvrupa d«v!etlerl blr federasyon halln. 28 Temmuz akşamına kadar açtıracafımı nın nasıl jey olduğunu öğrenmeye ltibaren tatblk edllecektir. ran kiracuıın elinden hırsla dallad« blrleftlgl takdlrd* bundan blr çok Her 150 Liralık bir hesab Tanzim satıştannda çalışan çalıgmıştı. Şimdi, çiftlikteki »mfaydaJar dojacafi glbl. tederal Avru. nnı çekti «yırdı. panın lktlsadl, flyaıl v« askert kudretl barda, bu makinenin ilk modellebelediye memurlan jikâyetçl Mürdüm ikincl katta oturan, eAnnrika »« Rusyajn gölged» bıraka. rinden daha mütekâmil şekillerinl Tanzim aatııına memur tdllen Bele. fendisine ulaçabilmek için müreakttr. ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Zira, dlye memurları durumlarından jlkâyet etmektedlr. Bunların lddiaianna göre. düm üstü bir gayret «arfederken, Havayoüan, dq »eferlerde Cugnot'un arabası »aatte ancak kendllerlne fatura İle mal gonderilmek. efendisi Bahçelievlerdeki evini satbeş kilometre gibi bir hızla gidi te. tartmadan ve mııayene etmeden bu yolculara sigara ve Hkör tı. Yenişehirde yedi katlı, yetmiş yordu. Atlı arabalar bundan daha mallan kabule mecbur rutulmaktaJr ikram edlyor daireli bir apartımandır kurdu. hızlı gidebilirken buharlı araba ne lar. Halbukl ambal&jlaır açıldıjı u . Ocvlet HarayoUan İdarol, dif h»t. m»n blr kıstm meyv» v« tebıeler çtl. Gel zaman git zaman benim yoişe yarardı? larda acfcr yap&n uçaklarda yolculara rük, hatta noksan çıkmakta, halk «UrUk lum Bahçelievlere düştü. Geçen ılgaıa v* Ukfir ikrara «tmektedlr. Işte, 1886 yılında, gOndfiz, yap rnalları almadıiındnn bunların b«dell hafta bir sabah uyandım ki penTekel mamulfertmlzln harlcdekl p » . tığı makine taslaklarile mesgul, kendl rlmmetlertnde kalmaktadır. Tan. pagandasına hlzmet edecek elan bu t*. zlm Satıj Bürosu ise fönder<!en malm ceremde bir erik dalı. Daun üstüngecelerl de odasında Clara'ya mek «ebbüı İçin Tekel Umum MüdürlOJÜ bedellnl tam olarak litemekte, verme. tub ve şiir yazan delikanlı böyle dlklerl takdlrdt maajlarından kesmeğe de kocaman bir erik. Eriğin yaen İyi kâllteden obnak Oıer« hunısl nıbaşında bir serçe. Içimi tarifsiz ambâlAjU «lgaralar, ufak T* zarll (lfc. iki ateş arasında çırpınıyordu. Fa kalkmaktadır. ltr lçtnd« llkörlar haıırlamiftır. bir sevlnc kapladı. Sadece mürdüm kat kendisini herkesten iyi anlaeriğine bayıldığım için değil, erik mış olan Clara, ona şevk veriyor Ayazafa köyfinde bir yaralaraa ve iki ateşi ileride kendileri için (jCÜÇÜK HABERLER^) ağacı boyunda bir evde uyanmıj Sarıycrd* Ayazaga kSyünd» oturan olmaktan doğan bir sevinc. Ağacbir servet ve saadet kaynağı haline Mehmed GOnen. aynı köyden RecebU * ANKARA . Bem ve Ankara . Ham larla evlerin aynı boyda olmasıngetirmeye çalışıyordu. blr 1} m«*elesl yüzOnden kavga «tmlf. burg rad>olanndan Türkiye r.e Norveç Mithatpaşa stadyomu kapalı dan doğan bir sevinc. Ağaclarla Ier, Receb ellnd* bulunan clfteyl ate». Bir sene «onra, Henry blr fun, arasında telefon servisl açılmıstır. tribün inşaab leyerek Mehmedl gogsünden agır au. * TÜRKİYE Tekstll Örme Sanayll senli benli olmus bir evden daha gene ambara misafir gelen sevgiliDolmabthçedekl G«ı Şlrketl ldar» bl. rett* yaralamifür. Yarah hastaneye tsçl'ert Sendikalan Federasyonunun Ge. güzel ne olabilir diye düşünürken sine şöyle diyordu: kaldırılmıa, Receb yakalanarak Uhkl. nasınjn nakledllrr.esll* Mithatpaşa sta. nel Kurul toplantısı 4 agustos salı günü dında yapılacak K trlbfinü lhale edll. «Ben tekrar Detroit'e gidece Eminönü öğrenci lokalinde baslayacak, mürdümün sesini duydum. Aldı kata bajlanmıjtır. mlştlr. Bu tribün 1800 ki;l alabliecektir. mürdüm: ğim, Clara. Hayat ve benim için 7 ağustos akşamı sona erecektir. Hemjeriler Cemlyett kongrest * RESSAMLAR Dernegl yıllık kon. bizim için istikbal orada. ÜzerinBir ağacım adım mürdüm lıtanbul HemjertleT Cemiyeü yıllık gresl, dün eksertyet olmadığı için 25 de uğraştığım makineleri de ancak kongresl dün Bahçekapıda Tlcaret O. Efendim istedi büyüdüm. temmuz cumartesi günü «aat 16 ya bı. öyle büyük bir sanayi şehrinde tat rakılmıştır. daıı aalonunda yapılmıjtır. Bu toplantl. Vzadun gectim boyunu Nüshası 15 kuruştur da idar* heyetlnln, aehlrdeki derbeder. bik mevkiine koyabilirim.» Haıie llgl lzalt ve hcmaerlllk fuurunu y». Abone »eraiti Türkiye Cîara onun bu arzusunu sevincTemmuz 26 Zilkade 15 ratmak maksadlle çesldll çalıamalarını Lira Kr. tira Kr. le karşıladı ve: «Git, Henrj'» dedi. hu'âsa eden faallyet raponı takdlrle Seneint 42.00 81.00 ELEANOR SCHULZ | \ Durdu. Sonra ilâve etti: «Ben de kar;ılanmıs. müteakıben yapılan aeçlm. Altı ayhfc Î2.50 43'50 ile de ldare heyetln» Orhan Erdener, B«. Üç ayhk 12.00 24.00 gelirim » dla Özeser, Ralf Onger. Zühtu Törüner. ÖZKIL AKIN Bir ayhk 4 50 9.00 Clara bunu, bilmiş gibi söyleSıddık Saml Onar. Gallb Arcan, Tank Evlendiler. DİKKA1 mişti: Hakikaten, bir sene sonra V. j 4.5O 12.20 16.17'19.32 21.2S; 2.M Gökdenitler. Muzaffer Erel, Stude Aras, Gazetemlz* Ayvahk 25.7.1953 o da Detroit'e gidivordu. Hem de Bahaeddin Ertan. Melahat Bas&ran M. neşredJüln göcderilen evTak v« yazılar E. ] 9.18 4.48 8.45 12.00 1.52 7.12 edllmesln lad« olunmaı, çllmlflerdlr. Henry Ford'un karısı olarak! tlânlardan mesullyet kabul edllrna. Bedri Rahmi Eyüboglu Mürdümün efendisi gülmege ba| ladı: Çok lakaasınızl dedi. lnsanlarla ağaclarm birbirine ka nşan kaderlerini düjünerek yola çıktım. Ağac büyü, insan büyü, ev büyü, apartıman büyü, derken Istanbulda Sanyerde bir mezarlık haürladım. Unutulmus, kimsesiz bir mezarlık. Yan yatmıs taşlann yanıbasında insanı korkutan boylarile mezarlık tervileri uzanmıştı: Hem nice ağac alıp başını Bn kadar uzaklaşsm ölülerimizdea Servi boyundan utansın Toprak •ehvetmden... 250ÂB CUMHÜRIYET | «II MIHK1VET» in Tetrikası: 5 7 Yazan: T.EOKGES SI>1EN()N Çeviren: HAMDİ VAROGI.U leri için şimdi ölü mevsim, golip geçici müşterilerden başka uğrayan yok. Bu sayede, madam Jane, beni zahmetsizce işe alıştırıyor. «Bana gelince. uzun söze Vıacet yok, sersem gibiyim. Artık hiç bir şey düşünmüyorum. Etrafımda faz la gürültü, fazla hayat, fazla yeni şeyler var. Arasıra ,bir köşede beni yalnız bırakacak olurlarsa. bir an için eski hüviyetimi bulduğum oluyor; ama her seferinde de, bir tezgâhtar kız çıkıyor, bir şeyler söyleyip takılıyor, sıçrıyarak uyanıyorum. «Madam Jane'a ne yazdınız bilmiyorum. Eana kaışı çok lutufkâr da%Tanıyor herkes de onunla beraber övle. «Oturaca&ım odayı bile ^endim tektv.sıma aıamak mecbıiı iyotinde kalmadım. Baş tezeâhtar benimle beraber geldi. bana nasihatler verdi, şimdi bile, hepsmin gıvdıei pıbi bana Ha siyah ipeklıden bir elbise diktiriyor. «Batgnolles bulvannda oturuyo «Bana bunca ivilığiniz dokuiduğu haîde size daha evvel mektub yazrr.amış olm^nı bilmem affedecek misiniz? Özür dilemiyorum. Çünkü özrtim vok Kendimi hâ â. La Rochele'de beni evinize ksbul ettiginiz güne o kadar yakın hissediyorum ki, o son günlerin nasıl geçtiğini elân anlatamıyorum. «Size hempn ştınu sövlyey'm kl, Psise gelince SaintHonore msh^'lesine koştıırn, Madam Jgrr m evine gittim. Mekrubunuzu okuyunca beni çok iyi karşıladı. «Hattâ fazlasüe alâka pnsterdip'ni şimdi anlıyonım, çünkü ertesi günün sabahı. onun mağazasında tezpâhtarlığa bs?lsHım. Ne beceriksiz bir tezpâhtar olabileceğimı tasavvur edersiniz! «Mağazanın ici avna dolu. Vlnbaşmda kendimi bir a^l^ıada eörüvorum, tpşrah suratımı, La Rochelle'de 'ken ö\*ündüğüm roblarımı seyredivorum. «Kadın müstenlerden de "sıkılıyorum. Bereket versin kı §apka ı§ rum. Benimle hâlâ alâkadarsanız, orada 28 numaradaki adresime mek tub yazabilirsiniz. Şimdilik şu kadar söyüyeyim ki size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Artık hiç bir şey bilmiyorum. Yeni bir hayata daldım, eğer hep babsmı düşünmemiş olsam zannederim ki mesud olabileceğim. «Babama az daha mektub yazacaktım. Ama onu tanınm, meklub larını okumıyacağına hemen hemen eminim, halimi anlıyamadığı icın bedbaht Ama ona nasıl anlatabılırim, değil mi? «Acaba tekrar çimerıdifere girebilecek mı? Kvde tekbaşına nasıl idare edecek oŞsved, tesadüfen kendisini görecek olursanız, lutfen öğremr.eğe söylemeğe çalışın ki... Ama ona söylenmesi gereken çeyi siz benden daha iyi Silirsiniz. «Bu vesile ile, ebedî minnettarliğıma inanmanızı rica ederim, sayın bay. Odette Hâmiş: Mektubumu Mösvö Philippe'e göstermeyin, kendisi önce bir şey acmazsa benden ona hiç bahsetmeyin.> *** Frederic Dargens için de günlerden pazardı. Fakat bır pazardı. Sabahın dokuzunda, hiç de iyi bir otel olmıvan rıhtım otelerind?n birinde, bu mektubu okuduktan şonra, pahalı cinsten deri.ci'a üzerindeki markası sahibinin debde beli hayatının son bakiyeleri olan iki vaüzine öteberi yerleştirmeğe koyulmuştu. Kendisine sütlü kahvesinl getiren küçük hizmetci kızın aözlerinde. pijamasına, rob döşambrına kar şı havranlık ifadesi okumuş, hafifçe omuz silkmişti. Aşssh inince otelciye: On bir trenine gideceğim, dedi. Esvalarım biraz daha, yukarıda kalsın! Pek fazla kslmps'n, çünkü baş ka müşteri gelebilir. Dargens gii'ümsedi, Elbette müş tcri gelebilirdi... Yolda, pazar âyinme giden rimseler vardı. Bazılan da protestan kilisesine gidiyordu. Köylerden, otobüs dolulan yolcu geliyordu; Talimhane meydanma büyük bir girk çadın kurulmuştu. Frederic ...şehirden çıktı, yan köy evine benziyen binalnnn hizasında yürüdü. Bu evlerin arasmda Bailet'nin evini biraz güç buldu. Küçük bahçenin demir parmaklıkh kapısım yukarıdan aşağı gözden geçirdiği halde çıngırak göremedi. Ne yapscağını bilemez bir halde orada durduğu sırada, bir komşu kadm seslendi: Herhalde arka tarafta olacak. tdvsanlanna ot yoluyordur... İtin!. Kapı tutmaz. Dargens, bir akşam Odette'in yap tığı gibi, evin arka tarahna geçti. Arka bahçede, duvarların kenannda, adam boyu tavjan kümesleri vardı. Tavşanlar, burunlannı kıvıra kıvıra ot yiyorlar, Frederic'in çoktajıberi duymadığı bir koku neş rediyorlardı. Bailet orada da yoktu. Duvara açılmış bir boşluğa tshta parmaklıkh bir kapı takılmıştı, oradan son ra bir arsa aözüküyordu: herhilde, gamizon efradmın talim ettiği bir arsaydı. Dargens bu arsada, iki büklüm bir adam gördü, yanına gitmtğe karar verdi: Mösyö Baillet sizsinıZ, değil mi? Beriki, Dargens'i, aşikâr bir itimadsızlıkla tepeden tırnağa süzdü. Arkasında eski bir kostüm. «yağında terlikler vardı; başına da bir şimendifer kasketi geçirmısti. Mösyö Baillet'den ne istiyorsunuz? Hem benim burada olduğumu size kim löyledi? Elinde bir bağcı bıçagı vardı, blr sepet dolusu ot ve hindiba koparmıştı. Sizi rahatsız ettimse özür dilerim. Baillet, gitgide daha kaşkulu, gür kaşlarının altında sert bakışlarile: Yoksa gazeteci misii'z? diye sordu. Hayır, gazeteci degilim. Baillet, kendi kendine konuşur gibi homurdandı: Çımdiye kadar" Iki'tane rçrldi de. Secim propagandası icin de mi gelmiyorsunuz? Frederic'in fazla süslü kıyafeti onu saşırtıyordu. Işin ajl'.nı anlamak istiyordu. Ziyaretçınin kıyafetinin bütün teferruatını tetk'k ediyor, alnını kırıştınyor, dudak büküyordu. Derhal söyliyeyim ki hâlâ komünistim, komünist kabcağım. Bana istedikleri kadar maval okuFrederic Snceden cesaretini kaybetmişti. Kahvede konuşanldraan işitmiş, biliyordu; Baillet tekıar işine girememişti. Emeküye avıılmasına da bir sene vakit kaldığı için simdiden tekadülüğünü ıstida etmesini söylemijlerdi. O tarihtenberi tavşan besliyordu. Evinde yalnız yaşı/or, talim meydanında ot yoluyordu. Yalnız, cumartesi günleri, limandaki küçük bir kahvede yapılvı komür.i't toplantıs'na devam ediyordu O toplantılarda Baillet'yi ciddiye a'"D aımüdıkları bilinmn'cHı. F; kat o her halde kendisini bir nevi rmâciur savıyor, topl^nt!'?»\T. vojleri atef saçarak, yürüyüşü vekarh gfeliyor, az konuşuyor, sadî kat'î hülıümler vermek için ağzını açıyordu BriÎJet'nin içtiği iddia eı^ıliyordn. S u muhakkak ki, daima a^nı > şeyı tekrarlıyor, daima aynı lıararptla konuşuyordu. Anladım, diyordu, Paıllet bir anlad\ mıydı, ölünceye kaiar an lamı? demektir. Ythud da föyla diyordu: Burada erkek yok demlyorum. Fakat benim yaptığımı yapmak için, övünmek gibi o'masın an>a, insanın Romalı olması lâzımdır. . Galiba birisi ona Roma'ılardnn bihîetrr.işti. Bu kelime onun nazsnnda kahramanlıkla bir mânaya ge'îycrdu. Eğer herkes benim gibi yopsa, dünyada ne sefalet kalır, r>e müstebit kalır, ne... Frederic ısrar etmeden çek'lip gitmenin daha iyi olacağuıı dü^ünüyordu. Kaldı ki, muhatabınm tlinde hâlâ o bağcı bıçağı vardı, bakıjı da kötü idi. Bakın, mösyö Baillst, size bir jey söyliyeceğim, dinleyın. . Ne dinleyeceğim? Sizinle birkaç daKİka konuşamaz mıyız? Konuşalım! Baillet, misafirinin eve girip orada başbaşa konuşmağı tercih f ttiğini anlamamazlığa gî'iv'ordu. Tesadüf yardım etti, '"izınızın basırHan e'"pn maceravı başmdan sonuna kadar öğrendim. Baıllet galiba aktörvari hareketlere merak sardırmıştı. Ş'mdi, \.?tmağını uzatmış, Frederic e. geldiği yolu değil, talim meydanınm kenarındaki ağaçları ^ s t Yol o tarafta, dedi. Ciddiyetinizi ele alın. Bu sa atte henüz içkili değilsintz. Odette çck bedbaht bir halde... Yol o tarafta diyorura ei?e! Sizi dinlememek benim hakkım mı değil mi, söyleyin bakayım? Güzel bir kostüm giyiyorsunuz »iivs sizinle vakit kaybetmeğe mecbur muyum? Frederic. gene blr jeyier söylemek istedi: Odette Blecek olursa... Gebersin! Baillet böyle dedikten sonra srkasmı döndü. eğildi, nfkeli öfke'i ot yolmağa devam etti. Sonra gene vazgeçti, yan döndü, hep eğik vaziyette, ilâve etti: O züppe beylere söyîeyln... Baillet baba kukla değil, deyln.. Küçük evin duvarlan »armaşıklarla örtülü idi; civar oır bahçede, birisi, çiçek suluyordu. Frederic. ceVin^V di"an Oct^tie'in rr.ektubunu buruştuıdu, istemiye ıstemıye uzaklaşü. Bu bvdala herifin ne pahasına olursa olsun hayatmı zehir etmek isteriiöini görü» yordu. Halbuki. kizı ıle karşı karşıya oturup iki !âf etse. olup bitenleri serin kanLlıkla dınleyıp rn!asa mesele kalmıyacaktı. Ne çare ki. Baillet Tia^durluğu secmişti, bundan zevk duvjyortlu; alkol de işe karışınca, artık yanına yaklaşılmaz bir adam olmuştu. (.Arkası var)