Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
tS T«mnn İKS S CUMH U Rl V. ET IKTIBASLAR Johann Sebastian Bach Yazan: Mes'ud Cemil Batj mu5İkisinin babası ve polifonik sanatın buyuk yapıcısı J. S. Bach 1685 yıLnda doğdu Yaçadığı devrin geleneğine uygun olarak musıkıde çok taraflı bır çahsiyete ve çeşıdli bılgılere sahib olmak üzere yetışti Keman. klavsen ve org çalaı, kilıse muganniliğı yapar ve bütün bunla'Ia beraber çeşıdlı eserlerını bes'olerdi Demek ki hem virtüoz. hem şantor hem de bestekâr kabıliyetlerini bır araja geürmis.ti. Yaşadığı de\ ırde org ve klavsen çalıcısı olarak çok beğenilmişse de beste eri anlaşılmamış hattâ ağır tenkıdlere uğramıştır. Bach'ın eserlerı ancak ölümünden yüz sene sonra, bilhassa Mendelsjohn'un himmetıle, yeniden hayata kavusır.uş ve o zamandanberi ölmez eserler olarak baş ustunde taşmmağa başlanmıçtır. J. S. Bach'ın atalarında musıkişinas olan hiç kimse yoktur. Mağrur ve çapkın bir adam olduğundan butün ha\atır.da bekâr ValHı Bu sebeble hıç çocuğu olmadı Bach, çok sevdıği ve hayranı olduğu Haendel ıle aynı yılda doğmuştu Yaşdaşı olan bu buyuk sanatkân jahsan tammavı burun ömrunce ozlermş. fakat Haendel kendisinden ev\el olduğu ıçm, bu emehne ulaşamamıştır. YANLIŞLIKLAR i/tüsalaAast fc Holanda Kraliçesinin kocası Bernhard 9dan İngiltere Kraliçesinin hocasına nasiha tteı* Yazan: Kraliçe Kocası Olanlarm Bellemesi Lâzım încelikler ii Prens Bernhard Bır erkeHe bir kadın evlendikleıı zaman umumiyetle kadın, «rkeğın adını alır ve kocasım se\mevı, saymayı ve ona itaat etmeyı taahhüd "eder. Ama, bır erkeğın bır msmlekette hukum suren veya ılerıde hukum surmesı beklenen bır kadınla evlendığı zaman zevc« kendı adını muhafaza eder ve erkek, eşının sadece kocası değıl, aynı zamanda sadık bir tebaası olur. Bugun Avmpada bu gayritabıı durumda olan ıkı prens vardır. Bırısı ingiltere Krahçesi Elızabeth D nın kocası Edımburg Duku Pıens Phılıptır, dığerı ıse benim. Prens Phılıp'le ben, onun o zaman henuz vehahd olan Prenses Elızabeth'le nışanlanmasmdan bıraz sonra, 1947 denberı, ıkı dostuz. O zamandanberı geıek Londrada, gerekse Avrupaca sık sık karşılaştik ve ekseriya bu muşterek meselemiz üzerınde konuştuk. Tabıatıle ben, hemen beş senedenberı bılfııl hükum suımekte olan bir kraliçe ile evlihk hayaündan sonra, bu me\zuda bazı tecrubeler edınmi?, baa kafi kanaatlere ulaşmış durumda idım. Bir taraftan koca, dığer Uraftan tebaa, yani bende olmak ve bu iki bırbırıne n d durumda muvaffak olabılmek için insanın ip cambazı gibı ınc« bır muvazent hissine lahıb olması, aynı zamanda eginin de hayli anlayışlı olması icab edıyor. Evlılık hayatının saadet içinde devam edebilmesi, aynı zamanda kocanm da izzetınefsirü muhafaza edebılmesı, kendi başına bir sahsiyet olabılmesı içın tabiatile iki taiafın da fedakârlıklar yapması lâı nm geliyor. t Kraliç» JuUana Ile ben gayet basit bır kaideyt riayet etmek suretıle saadetın yolunu bulmuş durumdayız: Millet muvacehesinde hu küm suren eşımdır. Evimızd» huküm süren ise benim. Sızi derhal temin edebilırim ki, evımızde kımm patron olduğu hususunda hıç bir zaman en ufak bir şuphe dahi varid olmamış.ür? Ayrıca, bu rolumde Juliana'dan herhangı bır «.muhalefet» görmemiş olduğumu da behrtmelıyım. Bılfıi! hüküm sürmekte olan bir kraliçenın kocasının da kendı şahsı>etini geliştırmek hakkı olduğu kanaatinı beslediğım ıçın (sadece «kraliçenın kocası» ndan gayrı bır mana ıfade etmiyen) Prince Consort unvanım daıma haysıvet kırıcı te.âkkı etmışımdır. Bu unvanı ılk defa Ingıitere Kralıçesı Victoria» kocası Prens Albert'e tevcıh etmış, o gundenberi de hukum suren her krahçenın eşınden bu unvanla bahsedılmıştir. Bu ıtıbarla, 1948 de eşim lehıne tahtından feragat ederken son bır fermanla bana «Kraliçenın kocası» unvanı yerine Felemenk Preasi un\anım tevcıh etmiç olduğu içın kayinvalıdem Ana Kraliçe Wılhelmina \ a mınnettarım. Bır karı koca beraberce n» kadar mesud yaşarlarsa yaşasınlar, dedıkodunun daima yuvanın laadetmi yıkması mumkundür. Prensler ise dedıkoducuların »eçme mev zularındandır. Gerçekten, bir prensın hayatındakl en basit hâdıse dahi, ne kadar ehemmiyetsiz vt masum da olsa bazan bdyültiilmekte, muazzam bir dava kılığma girecek şekilde tahrif edilmektedır. Bu itıbarla bizlerın, hassaten kadmların bulunduğu meclıslerde çok ihtiyath hareket etmemiz alelâde bir kocadan en az on misli daha itinalı olmamız lâzımdır Dedıkodu çeşid çesid kılığa girebiliyor. Mese'.â 1951 de, Cenub Afrıkada bir iyi niyet gösterisi seyahati esnasında, Chile'd» bır malll kânede bir kaç saat geçirmis, bu ara mahallî güzellerden bir kaçının refakatinde yerli halk danslanndan birine iştirak etmiştim. Bu neşeli ovun esnasında fotoğrafçılarm bol bol resim çekeceklerini, bunların derhal radvofoto ile Hollandaya kudretimiz y ) k Medeniyet makinesi bir defa ışlemeğe başladıktan sonra o r u durduracak ve t e k â m ü lunu onlıyecek hiç b:r kuvvet tasavvur edılemez Şu ha'ıde ne yapmalı?. Zehirlerin tesırmi ne gibi ted birlerle gidermelı?. Alâkalılar b u n u n çaresini fabrika bacalarınm yıkılmasında veya nakıl vasıtalannın develerle değıştirilmesinde arayacak k a d a r safdıl değildırler. Zehırlenmenm önune geçmek ıçın bır taraftan kımya sahasında çareler aranırken dığer t a raftan büyük şehir halkmın hayat î a r t l a n n ı duzeltme yoluna gidıliyor. Bu da ilk evvel şehir yapıcılanna düşen bir vazifedir. Onun içındir ki modern şehircilık 8^^1111 darlıktan genişliğe doğru gitmektedir. Bahçeü ev mefhumunun manasım boğulmaga karsı tedbır olarak slmak lâzımdır. Tnrru* hsva ve b«l ffunesın gırebıleceSi soK?k Müsabakanın şekli Ellı gün müddetle yukarıda görduğunüz şekilde hergün bir fıkra neşredeceğız. Tanınmıs imzalar tarafından yazılacak olan bu hkralar on ayn mevzua taalluk edccektir. Yani tdebiyat tiyatro, musiki, tarih, llim ve fen, bb, ziraat, spor mevzuiannın her biri Için beşer tane yazı konacaktır. Ve her yazıda muharrirleri tarafındarı kasden bırakılmış beşer tarje yanlış bulunacaktır Bu tnîvrulardan hangisinm meraklısı iseai2 o mevzua »id 5 yazıyı okuyacak yanlışlan bulacak. altî»nnı çizecek, sonra yukanda mercud kuponu dolduracak ve müsabaka hitamında ysnhslan Isaret edilmis 5 yazı flt 5 kuponu bir zurfa koyup gazetemize yollava:aksımz. Sizden 50 ftkradakl yanlıslan bulmanızı değil. bir tek mevzua müteallık 5 yazıriaki yanlışlan bulmanızı istiyoruz, maamafıh birden fazla mevzua müteallık fıkralarla a'âka'lar olmak. faraza hem tarih, lıcm tlyatroya müteallık fıkralardaki yanlışları bulmak, bu suretle musabaka neticesi tertıb edılecek kur'aya iki şans Ile iştırak etmek kabildir. Ancak bu takdırde her bahae mütealllk 5 fıkrayı ve 5 kuponu «yrı birer zarfa koyup yollamak lcabedecektir. Musabaka netıcesınde yanlışlan bulanlar arasında çekiıecek kur'ada 1 kişiye İstanbul Marsiiya gidip gelme vapur bileU, blr kişiye Amerikan G. E buzdolabı (6 ayak), bir kişive Amerikan G. E. çamasır makinesi, 5 kışiye 7 lâmbalı Siemens radyosu 5 klıiye 6 lâmbalı Slarnena radyosu, 5 kislye 5 lâmbah Siemens radyotu, X klslye 81ernens büyttk boy elektrik •upurgesi, 5 kigiye Sıemena Rapid tipi elektrik süpürgesl, 15 kisiye otometik Moraphy ütüsfl, 15 klsire Slemens fınnh ekmek kjzarhcı, 20 kıtiye Sheffears altın uürekkeb 1 ! kslemi verilecektir. 3 numaralı musiki mevzuunu tekrarlıyoruz Mu"=abak?mızın 3 numsralı musiki me\7uu, bır nota olması •lolayısıle tabı' hatası neticesi ivice okunamadığmdan bir kısım o«uyucularımızın yanlışlarını bulmak hususunda tereddude düştuklerini öğrendik. Bu drfa notayı aynı yanlışlarl* fakat daha okunakh olarak tekrar ne$ıediyoruz. Musabakamızın musiki kısmına ıjtırak eden okuyucularımızm, yanlışlan sımdı basüğımız kliş,e uzerinde bır defa da^a ar=ımIarını tavsi>e ederız. Musiki 3 : Bir İstanbul şarkısı: Prens Bernhard, «ai Krmliç* Juliyana r* çocuklan sevkedileceğini bıliyor T « tabiatil» dedikoducuların »ğızlarının açılacağını ıdrak edıyordum. Halbuki bu dansa iştirak etmem kadar tabil bir şey olamazdı, nitekim Juliana da pek tabıl olarak aynı k a n a a t t t idi. Nitekim yurda donduğümde, sarayın hususl sınemasında eş:m« bu festivalın filmlermı gosterdım ve üzucu dedıkodulara sebebiyet vermıj olan hâdısenın fılmini beraberce neşe ve kahkaha içind» seyrettık. C u m h u r Başkanı Peron ile o zaman hayatta olan Senora Peron'un mısafıri olarak Arjantinde bir hafta geçirdiğım zaman daha fasid dedıkoduları koruklemiş oldum. Pek nadır bir hâdise olmakla beraber, bu defa Felemenk basmı da, totallter bir h u k u m e t reısıle bırhkte ıkamet ettiğımden dolayı benı tenkıd etti. Maalesef zıyaretım Arjantm hukumetinın meşhur La Prensa gazetesını kapattığı sıraya rastladı, bu tesaduf dahi Felemenk basınında işlendi. Fakat «sıl k ö tusu, gazetelere basılmıyan dedikodulardı. Senora Peron ile birlıkte yaptığımız gezınti ve ziyaretler hayli alaylara vesıle oldu. Halbuki Senora Peron gerek bana, gerekse refakatimdekı dostlanma karşı fev kalâde bir ev sahıbesi olmaktan gayri bir şey yapmamıştı. Hemen her hâdiseyimevzu edinmek için çırpman dedikoducular muvacehesinde bir prensin fevkalâde ihtiyath hareket etmesı, aynı zamanda ötesine, berisme baürılmak istenilen iğnelere karşı da fıl derisi gibl kalın blr cilde sahib olması lâzımdır. Fil teşbihi üzerinde ıken, bir prens içın filınki kadar kocaman bir çift kulak da faydadan hali değildir. Boylece kendi hakkında soylenenleri duymak, lâtıfe ve alaylara gulmek m ü m k ü n dür. Bu dedıkoduları, nukteleri günü gunune not etmek, bunları ileride çocuklarına hâtıra diye bırakmak da duşünulebılinır. Bdylece çoeuklar bunları okuyarak eğlencell bir vakit geçirebileceklerl gibi, ileride kendılerinin nelere maruz kalacaklan hakkında bir flkir edlnebiiırler v« insanm fasid dedikoduyu tamamile duymamazhktan gelmesine hiç bir zaman imkân olmamakla beraber gene de bu «ayede belki biraz muafıyet peyda •debılirler. Dedikodu bahls konusu olsa da, olmasa da, kral aileleri birazıcık mahremıyet uğrunda daima müca dele halindedirler. İnsan gerçskten biraz olsun mahremıyet h a k ettıği kanaatini besliyor ama gene de bızim vaziyetimizdekiler için buna erişmek hayh imkânsız gorunüyor. Sırf bu yiızden, Kralıçe ile ben v t dort kızımız, nisbeten küçük bir memleket olan Hollandada müteces sıs haıkın üzerimize dikilen nazarlarından kurtulabılmek içın epey mdşkulât çektığimızden, tatillerüni zl yurd dısında g e ç i n n e r l ltiyad edindik. Tabit tngilt«rede rmıiye* biras farklıdır. O r a d * K r a l alleMnin çejidll, b ü y ü k kraliyet m*Ukânelerinden birinde lnsivaym «ekilip m a h r t m i y e t e kavu«abilmel«ri daima mümkflndur •• «mln olua Juliana ile ben onlarm b u mazhariyetlerine gıpU ile bakmaktaTiz. Bizim vaziyttimizdekl prensler 1çin diğer bir mesele de dost teçmek, maıyetimU efradını leçmek meselesidir. Karşılastığım kdmseler neticeye varıyor> riy» ctoetaiM lar. Slyet difmdakl d u r u m u m u m « haiaza edebilmck İçin ben mil'.l ««çfanlerde rey »andıgına gitmemek ntretfle Holanda k a n u n u n a karşı hareketi dahi göze alrrut b u l u n u yorum. Hollandad* rey vermekten m u a i tutulan tadecc kraliçedır; b u | r u karşılık rey vermek vazifesini . l£m »taıiyen h e r vatandaşm ddrt ğildir (takriben üç lira) ceza verj mesi İcab «der. Bugüne kadar ben AKSARAYA GİDER İKEN =£? 31 ztzfc m Bu yazıda be? yanlış vardır Mesud Cemihn yukarıdaki yazısında; muhamrı tarafından kasden yapılmıs. bes yanlıs, vardır. Musiki meraklısı isenız yanhslıkları pek kolayca bulabılirsiniz. Bulmağ» çalışın ve sonra yukarıdaki çt >,eve içinde yazılı şartları okuyun. arasında konusrna esnasınd» blzlerl pohpohlıyanlar o kadar çok ld, insanın koltuklarının kabarması pek kolay oluveriyor. Bu İÜbarla dost ve maiyet olarak yüzümüze karsı hakıkati olduğu gibi, diklne ve ıamimlyetle »öyliyebilen, medhetmesini bildiği gibi tenkid etmeslnl de bilen kimseleri »eçrnemiz lâzım. Hakikl dostla sadece menfaat peşlnd» k o 5 a n l a n tefrik den böyle bır eeza kesmedıler ırr.a, bu makalenin neşrile suçu bizzal ikrar etmij olaeağımdan herhalde ce73sını da çekeceğim. Bir de bizim vaziyetımizdekl bir prensin, eşinin omuzlar:ndakı yükü nasıl hafifletebüeceği mevzuur>u duşunebılİMZ. Julı?in nın hükümdarhğınm başlangıcmda biz aramızda iktisadıyata ve millî mü Büyük şehirler halkını tehdid eden tehlike: Her gün biraz daha fazla zehir yutuyoruz Wof« almak. yemek kadar hat' tâ jııjrtn daha muhım bır ihtiyac(Sir. Gunde uç dort defa yemek ıhtivacı duyan msan dakikada an sekiz kere nefes almak mecburiye ' tindedır. Hergun ciğerlenmız ve mesamatımız vasıtasıle aîdığunız ha\a mktatının 90 000 litreye vard'ğını duşunecek olursanız teneffu=un ınsan oreanizmasındaki rokmu anlarsınız. Temiz hava, ne kadar ömür uzatıcı ıse kirli ve duvarlar arasmda mshsur kalmış, her tüHü m'kroblara yuva olmuj pis bır hava da o kadar zehiıle\ ioidir. Birincisi vucuddeki hücrelere hayat verdiği kadar ikıncısi hastalık ve yorgunluk kavnağı olur. Bilhassa bıV uk şehirlerde modern hayatın lcshlatına uvmak zarureti havaIUB ihtıva cttığı ze'mrle\ici maddelerin teneffusunu, kaçmılmaz hale petrmpkted.r. Bu ise temız ha\aya olan ihtıvacımızı gün begün arttıran bir davadır. Buvük şehirlede bahreli evler ınşa etmenın b r nec bunvet olduğunu bö>le bir saıkın I^ıme atfetmekte hata voktur Filhakıka blr t?raftan fabnka ve vapur bacalamdan ç.kan kesif dumanlaıın saçt'Sı zphırlı gazler, dığer taraftan gtcıde bolla=an nakıl vü5itslarının eksozbrından hçk'ran tflhribkâr maddeler hep ciğerlenmizde veya teneffus yollanmızda tıksnıp kalmaktadır 1 TECESSÜSLER j kraliçeye ve ne kadar müşkül olduğunu müd I ' u n ' i a kraliçeye yardım etmem ve ve aile malıyesıni ıdare etrikim, bununla beraber gene de bu ' nu kestirebilmenln muh'eltf usul m e ™ hususunda mutabık kaldık. ıdare leri mevcuddur. Ben bunların blr Kanaatimce aile bütçesıni kaçını denedlm. Ü 9 sene k a d a r evvel bu bahlste fsydalandığım blr u sul, b ü t ü n Hollandada mevzu edinildi, fakat ben bugüne kadar bunu sırf hakikl dostları dalkavuklardan ayırd edebılmek İçin yapUğımı kimseye söylemedim. Denemem İçin bıyık uzattım. Bıyıklarım kızıl çıkıyordu ve bıyıklı halimın düpeduz gülünç olduğunu pekâlâ müdriktim Fakat bu tatsır hakikati sözde dostlarımdan hangisinin yüzüme söyleyivereceğird me rak ediyordum. Kısacası bıyığım hakkında soylenenleri not ettim, bıyığın bende ne kadar manasız blr ş.ekü aldığını yüzüme «öyliyenler tanıdıklarım arasında bir kaç kişlden ıbaret kaldı. Buna karsıhk bıyık ilâvesile hayîi daha yakısıklı bir görünüşe sahib oluverdiğimi •*mek h e r kocanın yuklenmesi reken bir vaıifedir. ge edebilmenin i d«fa»y« taaUuk eden. devlet u m u gazin boguculuğuna nasıl tahammül edılır?. Buna verılccek oevab gayet basıttır: Bu mıhonlar açık havaya çıktıkları andan ıtıbaren dağılır ve bu suretle boğuculuk vas fını ka\beder. Bunun ıçm tes'ileri yavaş ve zamanla gelısi" Doktorlann araştırmalan go«termistır kı 25 te bir nisbetınde katbon sv'dı | ihtiva eden hava rahatsızhk vencıdır. Baş ağırlaşır m^an boeuİ3rqk gibi olur ve vucud hantallaştıkça hantal'aşır. Fabrika bacalarrm püskürttüğü dumanlar arasında karbon asidinden başka kükürt, amonvak cibi zararlı ce\herler de \ardır Sehırlerin havasını zehır'ıi» en bu cevherlerın arzettiğı tehlikevi bszı âlimler tâ kansere kadar gdturiiyorlar. New York'ta kanser araşti'.ma enstitusunde yapılan tetkıkler bunun bovle oldustunu ispat edecek m a h n e t t e d ı r . Nitekim yuksek t>î , n a l a n n çatılanndan toplanan isten mevdana getirilen bir mahlul farelere zerkedıîmis ve ha\T.anların kansere t u t u l d u k l a n Borulmuştür 1948 de Alman âlimlerinin bu oabda ysctıkları incelemelerde bsnzer sonuclar elde edılmişfr. Profesor Druckrey'e gore akcığer k a n s e n run son ehı yıl içinde esk.sincen I otuz defa daha çok gorulmesme seı beb teneffus ettığimız havanm terkıbınde bulunan zehırleyıcı gazlerdır. Amerıkada Pittsburg sa9,hk dairesi müdurü Dr Hope katranlı ve asıdli maddelerin end ıstri bolyukar^daki yazısında; muharriri tarafıngeleu ve buvük şehır halkımn t e tiva etmektedır. Kapalı bır v e r d e ! aynı gunün akşamına kadar sağ neffus oıganlarını bozduğuna ve bu mıktar gaz ınsam derhal o H u r j kalmalarını ancak kanlanndakı ze m u k a v e n e t l e r m i kırdığına kan'dır. meğe kâfı geLr. Fakat gazler pk hırlenmenin tamamlanmamış ol Bu h»l bu yollardan eeçen iığer sozdan çıkar çıkmaz dağıld'kian masına borcludurlar. Bır çok bu hastalık nuvelerının oıalarda yeriçin tesırlen o nısbette azalmakt=ı yuk şehırle.de \aşıyan taksı şo leşmesını m u m k u n kılmaktadır. Tecrubî tıb profesöni Dr. Cîerence Mills, fabrıkası bol sanayi şehırlerinde yaşıyan halkın diğerlennden daha fazla verem, zaturrıe veya akcığer kanserıne tutuiduğunu yazıyor. Teneffus ettığı havayı kendi elile kırleten insanın medeniyet zehırleı mden yutup dur m a q n a müsaade etmek istemiyenİFr lâboratuarlarda b u n u n önune Beçmek ıçın h a n l harıl çalış'vor'ar. Almanyada Ruhr san^vı boigesinde yapılan tecrübelerde kimyevi yollardan yüriıyerek fabrika b i c a lanndan fışkıran zehirlei zararsız hale getırmek de vardır. Endüstri ve makine devrınde yaşadığımıza göre terakkl çarkmın durmasını veym gerisin gerive donmesinl İJtiypm»yiz Çehırlerımızd» faHnkaların kuıuınabuıa da mânı Oıacak Buna karşıhk 1937 de Julıan» ile evlenmezden evvel (eşım o zaman henuz vehahddı) dışarıda ıs' tediğım kadar çalışmak ve ıstedı, ğıra k a d a r da seyahat etmek hak: kını muhafaza etmek istedığımı be lırtmiştim. Başlangıçta kralın h u k ü m d a r h k vazıfelerınden hıç bırısini üzerıme ahnadım Zıra Almanyada doğtıp büyümüş olmam dolayısile, bir y a b a n a sıfatıle Holandanın meselelerine ünsiyetım yoktu Fakat n . Cihan Harbmin p a t laması bana da hassaten askeri «ahada bir çok vazife ve mesuliyetler yükledi. Daha aonra, harbl nıüteakıb, gerek devlet hızmetinde, 1 gerekse husurt teşebbüs aahasmda j bir çok ıktisadl,^ mali ve askerî söyllyenlerin miktan hayret verlcl derecede fazla idi. Bu, eğlencell olduğu derecede fay dalı deneme gerçek dostlarımı Içine alan çemberin ne kadar djr olduğunu ve krallyet mevkilnde olanların gerçek fikir alabilmek hususunda ne derece guçlük çek'iklerinl blr kere daha teyid etmij oldu. Diğer taraftan blz prenslerln de kendi söylediklerimlı hususunda dikkatli olmamız lâzımdır. Söylediğımlz her soz, gizli blr mana, blr ima bulmak maksadile ölçülüp biçılmektedir. Esas ltıbarile tabil bizler siyasetl, alâkah değiliz. Buna rağmen münakasalann bıraz harareüendiği blr meclise lştirak ettiğımiz zaman yüksek mevkiimiz bazı faydalsr sağlamaktan geri kalmıyor. Kraliyet ailesine mensub bir misafir huzurunda hararetli rakibler ekseriya birbirlerine kar^ı husumeti b e r t a r a l ediyorlar, birbirlerine atıp tutmaktansa, daha süratli ladede geliyor lar ve ekse vazifeler aldım, Bu vazifeler bana tedrieen aadece bir prens olarak değil, aynı zamanda Holanda vatan daaı Bernhard olarak takdir edildiğim hissinl verdiği içın benee hayli tatmlnkar oldu. Buna karaılık gerek hükumetten, gerekse aah ri tejebbüslerden, çalışmama mukabil her hangi bir ücret almadun. Tabiatile bu terzda hareket kraliyet an'anesÜe kabili telif olamazdı. Fakat son zamanlarda, idare reeclislerlnde vazife aldım, strketlerden bir çoğunda, kanunun idare mecllsi azalanna ücret verilmeslni âmir olmasmdan dola^, diğer aza| j»™ ^ n i m tahabatıım tlarak araI l a r m d a Payl'îtıklannı hayretle 8ğrendim ve bundan »onra ücretimin bana verilmesini taleb ederek bu meblâğlan hayır cemiyetlerine d a ğıtmağa başladım. Ş u n u da söyliyeyim ki, memleketimizin malî ve iktisadî derdleri dışında, biz prenslerin r"# malf derdlerimiz olabileceği m u h ^ k k a k (Lutfen çeviriniz) BGvuk sehirleri tehdid eden tehIÎVPVİ yalnız fabrika bacalannm kıı^tueu zehırlı cürufatta değıl svnı zamanda binlerce otomobüin ardında bıraktıeı boğucu gazlerde .iramak lâzımdır. Şayed caddeler n ha vasını bu vasıta bolluSundan hşki'an zehirlere teıkedıp de rıava cercvanlanndan m^hrum bııakaoilserız; herkesın k;sa zamanda *ıka dır. Motoru ışledığı halde acık ha forlerının muavaneleri de aşağı nı'clıktan ve ok«ıjen noksanlığının vada duıan bir arabanm bır m<n>e [ yukarı aynı neticeyi vermiştir. SögpHeb olduğu nefes darlıŞmdan çek mesafeye kadar serptığı kaıbon dizün kısası şudur ki karbon diyokt : '"mi eorursünüz. Yapılan hesab yoksıd gazi yüzde bır nısbetmrlesıd gazi öldıirücıı bir zehirdir. Cuz'î lara göre in<;anın teneffus etti^i dir. 10 metre dahilmJe ise 0 02 Jır. hiva, 0,4 mıktarda Karbon diyok Fakat bunun 0,01 gıbı eüz'î bir miktarda d^hı kana ka'işması sağlığı tehîikeye duşurur ve tesiri süsıdi ihtıva ederse o havada zehır j mıktarında dahi tahnbkârhk •'osfı reklı olur. levırpık ve boöııculuk vasfı va~dır. | bulunduğuna gore teneffus oraanFabrıkalann tekâ^üf ettiği sanayi Bo' le bir havavı bır saat müddetle larına yaptıâı zararı gormemezlikşchiılenne gelınce buıalaıda lehtmrffus edenlcr muf'aka oluıler. ten ee'emcvızGaraiının kapısını kapıyarak oto1 Seyrusefe* ın en cıvcıvlı olduğu lıkp daha fazladır. Manchesteıde mobılınm motorunu çalı^tıran bır j noktalarda teneffus edılen havuıın japılan ıncelemelere goıe bu buişofor çok surmeden boğulma t h muhte^asını kaıbon dı\ oksıd bakı ge fabııka bacalaıına çıkan dulıkesı geçirecektır Şaved bu çalıs muıdan olçmek mumkun obnuftur. manlarla hergun zehıılenmsktedır. mada gayretkeşlik gosterirs» akı Gunluk ölçulenn veıdığı raka.nia Çunku havajı kaplayan karbon abeti ölüm oiaraktır. ra »öre bııralardakı hava \uzde sıdınin miktan on milvon metre A aba otomobfl kullauanlar m o 0,03 msbetınde bu gaîle zelvr.en küpü bulur. Insan organızmasımn tttılerırnipn çıkan zehırlerle difarı mektedır N*w Yoık seh'inın 'ç kl karbon» olan ıhtıvjcı vakıâ yabana da y«pükı»n fenalıklann ftrkınd» ıımlannd» is goren polıslerın k a n »tılacak |«y degıldır ve teneffüı m : ' . Ortalvna hesabla motörierin l a n tahhl »dıldiğı zamajı onlard» ettiği havada 18 ill 20 de bir nlsn e s r s t t i ü gazlarden yfizd* redisj yavac yava* zehirlenm» vakaları betinde ka.bon bulunri'^lıHır. FaUt yü«l« 19 1 karbon diyoktid ih müjahede edılmıjtir, Bu adamlar kat mılj jnlaıca metre kup leluılı lar açmak, evleri •ydınhâa kavuş , turmak, etrafımızda mıkrobsuz, te [ neffüse elverişli saf bir atmosferin I dalgalanması için ne yapmak 'âzım j ^a onu yapmak!.. Bunlar medeniyet hastalıkları dedığimiz ılletleri ön | lsyıci tedbirlerdır ki bugunkü tekniğin peşısıra gelen belâlardan lnianlığı kurtarmağa yarayacaktır. Tolun Alpiekin m »m; iııa>iı1 iHBittfn TJMT • ıgTr ır . Edinburg Duku v» ejı lı.j,ıutnt h.ıoii,c»ı lkmü