Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
* AfnstM 1952 Eski Aya, seyyarelere seyahatten bahsediyoruz ya. Hani merak uğruna, macera aşkı uğruna, tecessüs saikasile tath canıruzı öyle tehlikeye koymağa lüzum yok. Görülmeraiş seyi mi görmek istiyorsunuz? İnairlamıyacak derecede olağanüstü 'ııkâyelere mevzu mu arayorsunuz? 3ir mecliste, aizi dinliyenlerin ağızUrını hayretten bir karış açık t>ırakıp da böbürlenmiye mi heveslisiniz? Rokete, feza gemisine falan binmeğe lüzum yok! Dünyanın en vüksek binasının tepesine çıkın kâfi! Hem «dünyanın en yüksek binasının tepesine» çıkmak deyince, sakın minare tepesine çıkmak gibi husust bir hüner istiyen zorlu ve tehlikeli bir şeyden bahsettiğimizi da sanmayın. Dünyanın en yüksek binası NewYork'taki Empire State'ın tepesinde, sizin benim gibi meraklıların keyfi için inşa edilmiş bir «müşahede katı» var. Koskoca binanın içindeki 72 asansörden bir kaçı da sırf bu işe tahsia edilmiş. Muntazam seferli trenler gibi, «yol culuk» ücretini verenleri hemen bir sıçrayışta 102 nci kata ulaştmveriyorlar. İnsandan pasaport filân da sorduklan yok! Şimdiye kadar dünyanın dört bucağından gelme 72 millete mensub 14 milyon kişi «tepe» ye çıkmış. Sırf bu ziyaretçilcrin «seyahat ücreti» nden binaya senede bir milyon dolar ka lıyor. Düıtyanın eıt yüksek binasının tepesi bir acaiblikler âlemidir Çamlıcay da Yazan: Y. Şehsüvaroğîu veri Miralay Ziver Bey en fiyakalılardan imiş, maiyeti seniye sol ağalanndan Soflaki Efendi •pek yakışıklı ise de fazla ciddiliğinden ötürü sofu lâkabını tak» mışlar, Hünkâr yaveri kayma. kam Şeker Ahmed Bey . ressam ve askeri teşrifatçı Şeker Ahmed Paşa • Erkânıharb kolağası Nazjm Bey Babıâli vakasında vurulan Harbiye Nazın Nazım Paşa Keçecizade kolağası İzzet Bey (paşa)esbak Dahiliye Nazın Said Efendizade Halid Bey, Adliyeli Kâzım Bey. Kadınlardan, Mısırlı Mustafa Fazıl Paşanın kerimeleri prensesler, Tunuslu Mahmud Paşanın odahklan, Mahşer Midillisi Kâmil Beyin kızı Sâre Hanım, Eshamı Umumiye Emini Leon Efeno'inin. Bahriye Sıhhiye Dairesi azasından Aristokli Beyin madamalan, yapı kalfası İcadiyeli Vartan Efendinin kızları bu madam ve mabnazeller fevkalâde hasnalardanmış) (2). Eski İstanbullular sıcak yaz günlerinde Çamlıca sulannın başmda büyk çınarlar altına seccadeler sererek kâh sükun içinde, kâh saz dinliyerek asude saatler geçirirlerdi. Akşamlan Büyükçamhcadan, Küçükçamhcnya doğru yürünür ve buradan gurub seyredilirdi. Zamanla, telâkkiler değişmiş, Çamhcanın bu asude havasma alafranaalık karışmıştı. 19. asırda ilk gardenpartiler, ilk maskeli balolann yapıldığı yer de Çamlıcaydı. Prens Mustafa Fazıl Paşanın köşkünde böyle toplantılar olurdu. İngiliz Krah VII. Edvard 1859 da ve henüz veliahdken İstanbula geldiği vakit Prensin Çamlıca ! köşkünde şerefine tertib edilen l büyük ziyafette bulunmuştu. II. Abdülhamid zamanında da Çamlıca, Millet bahçesi gene kalabalık mesire yerlerindendi. Çam lıca cüîus şenliklerinde binalannın ve korulannın donanma'.arile de meşhurdu. İstanbulun bu ıki güzel tepesi o gecelerde şehirden, ateşböceklerinin istilâsına uğramış korular ve bahçeler halinde görünürdü. (1) Recaizade Ekrem. Araba sevdası. (2) Sermed Muhtar Alus, İstanbul mesireleri. Mesireier: 3 Sonra «olağanüstü» vâkıalar bah ginde «malumatfüruşluk» için binanın tepesine de çıkmağa lüzum yok. Bina hakkında şöyle bir malumat edinmek ,insana bir kaç günlük mevzu sağlamağa kâfi. Öyle ya, dünyanın en yüksek binası aynı zamanda dünyanın en pahah arsası Üzerine inşa edilmiş. Empire State metre karesi, akborsa fiatile 7,560 liralık arsa üzerinde tam 8.75 dönüm yer işgal ediyor. Yani anlayacağınız, koca binanın sadece toprağı bizim paramızla ve yuvarlak hesabla 66 milyon lira ediyor. Bina, yeni ilâve olunan televizyon kulesile, 348.5 metre göğe yükseliyor. Inşaatta kullanılan çelik 60 bin ton, yani Istanbuldan Ankaraya çih hat lı demiryolu döşemeğe yetip de artacak miktarda... Binanın ötesindeki berisindeki süs kabilinden mer mer için uzun bir sene boyunca çaNevvYork'taki Empire State binasının uzaktan görünüşü hşılarak Fransa, İtalya, Belçika ve Almanyada bir kaç mermer ocağı doğru değil de yukanya doğru yağ Kırmızı renkli yağmur, hemen şehtiiketilmiş. Binaya döşenilen tele dığını görmemiş olsanız bile duy rin dışındaki sahadan rüzgârın söfon, telgraf, elektrik tel ve kablo duğunuz bir yer var mı? Avuçları küp savurduğu kırmızı kıl zerrelarının uzunluğu 5 bin küsur kilo nız yanmadan rengârenk «ateş» lerine atfediliyor. Buna karşılık metre, bonıların uçuca uzunluğu tuttuğunuz oldu mu? Ağzınıza bir kule taşlarını kireçlenmiş gibi beda 80 kilometre tutuyor. Arada bir katre içki koymadığınız halde, ya yaza bulayan «beyaz» yağmunm NewYork'ta asansörcüler sendika hud tepsi tepsl baklava yiyip de nereden geldiğini daha henüz izah sı grev ilân ettikleri zaman Empire uykuya yatmadan gökyüzünde ko edebilen yok. Siate binasında üst katlarda da fa ca koca yılanların size doğru hüAsıl garibi gökteki yılanlar. Mualiyete son vermek lâzım. Zira, cum ettiklerini gördüğünüz oldu ayyen bazı atmosfer şartları altım, sokak seviyesinden 102 nci kata u mu? En nihayet göğe gölgenizin kuvvetli bir rüzgâr şekil bakımınlaşabilmek için tam 1860 basamak vurduğunu gö'rdünüz mü? dan muazzam bir boğa yjlanını anmerdiven tırmanmak lâzım. Büyük Her halde bütün bu suallerin to dıran ve tıpkı yılan gibi kıvranan başın derdi de büyük olur: Koca puna birden «hayır!» diyeceksiniz, bir serap hâdisesine sebebiyet veribinanın bakım ve tutumu da hayli değil mi? Şu halde bütün bu aklın, yor. Binanın neresine giderseniz gimesele. Yalnız kule kısmındaki bi havsalanın alamıyacağı hâdiseleri din, kâbus gibi, bu gök yılanlan da '. . », ... , ... , . j naya aid elektrik tesisatında yan bilfiil görmek ve sonra da ballan sizi takib ediyor, kuyruğuru çalkamış ampulleri değiştirmek için bir dıra ballandıra ve başınızın ağnma layaraktan üstünüze geliyor. kişinin her gün sekiz saat çalışması masından korkmadan bir de yeGünün birinde ziyaretgâhın mülâzım: Zira, yalnız bu kısımda 3000 minle destekliyerek anlatabihnek dür muavini Harry Ebert ile bekçiampul var. Binanın gündelik temiz için Empire State'ın tepesine çık lerden birinin başına gelen hâdise liği için de. her gün mesai saatinmanız kâfi. Orada, bütün bu aca de hayli hayret verici: O gün bekçi den sonra tam 300 kadın elde koiblikleri pek tabiî birer hâdise o ile görüşmekte olan Ebert, bir ara. va, süpürge. tahtabezi sekiz saat İ aşağı yukarı 1 kilomrtre kadar öçalışmak zorunda... j larak göreceksiniz. Bu acaibliklerin «tabii» birer hâ tede, puslu semada bir tekım göldise olmasının sebebi, şehir üzerin j gelerin hsreket ettiöini görmüş. Dik Fakat, başta söyledik ya, bizim j de 300 küsur metre yükseklikte kat ettiği zaman bu hareket eden asıl maksadımız binanın kendinden hava ve rüzgâr şartlannın «aşa göigelerin bekçi ile kendisınin göğe değü de tepesinden bahsetmek, zi ğı» ya nisbetle hayli değişik olma aki;leri olduğunu farketmiş. Nitera, asıl acaiblikler âlemi oras. sı. Meselâ sakin, bulutsuz bir gün kim. ilk defa ayna karşısma geçen Öyle ya, yeryüzünde sizin hiç kır de Empire State binasının «müşa bir kimse gibi, muhtelif harsketler mızı yağmur, beyaz renksiz değil, hede katı» na çıkanlarm kulakia yapmak suretile bu göigelerin kenkireç gibi beyaz yağmur görmüş ruıı tıpkı radyodaki parsziller gi dilerine sid olduğuau tes'oit etmişlüğünüz var rtıı? Kann aşağıya bi bir «toz paraziti» Ar'.,7st Sa. 6, Sü. 4 te Çamhcada bilinen ilk îmar hareketleri 17. asırda başlamıştı. İstanbulun bu benzersiz semtinde ilk bahçeler ve binalar hükümdarlara aid bulunuyordu. IV. Murad Büyükçamlıcada kendisine (Bâğı Cihan) ismi verilen bir kasır inşa ettirmiş ve etrafına da güzel bir bahçe yapürmıştı .Evliya Çelebi, Çamlıca kasrı için «Dedim ey Evliya bu kâha tarih Mubarek ola kasrın padişahım) tarihini düşürmüştü. Çamhcalar memba sularile, sedli sofalarile. çemenzarları ve ulu çınarlarile meşhurdu. Şehrin bu güzel tepelerine rağbet eden hükümdarlardan biri de Avcı Sultan Mehmed olmuştu. Padişahın avlanmaya geMiği bu tepelerde yeni imar hareketleri başlamıştı. IV. Mehmed Küçükçamhcada suyun civarında bulunan eski bir tekkenin yerine bir sarayla bir çeşme in^a ettirmişti. Ayrica Büyükçamlıcadaki memba suyunun yeri de ıslah olunmuştu. Eski bir su risalesinin (suîarın padişahı) dediği Büyükçamhca suyunun etrafında sedler ve çemen sofalar yaptınlmıştı. Çamlıca 18. asırda halkın rağbet ettiği bir mesire yeri halini almıştı. III. Selim devrinde (Kâğıdhane, Boğaziçi, Çamlıca mesireleri seyircilerle) dolmuştu. (Zevk eshabı korkusuzca gündüzün bu misillu câyi ferahfezalarda gezer ve yaz geceleri kayıklara binip hanende ve sazendelerle mehtab seyrine) giderlerdi. Çamlıca mesireleri gerilere doğru uzanır. Libade, Çilehane. Hanımseddi, Merdivenköyü gibi semt lerde tatil günlerinde halkla, satıcılarla ve türlü eğlence gruplarile dolup boşalırdı. Çamhcaya bilhassa 18. asır sonlarında başlayan rağbet devam etmiş, 19. asırda İstanbulun bu benzersiz yazlığına bir çok büyük köşkler, kâşaneler inşa olunmuştu. II. Mahmud Çamhcaya pek rağbet eder, buraya nişan talimleri yapmsğa ve mehtab seyrine çıkardı. Küçükçamhcada 1821 de (Sürurâbad) isimli bir kasır yaptırmıştı. Şair Vasıf bu kasnn inşası münasebetile (Bu Sürurâbadı inşadan muradı olsa şehin Zevkini âlem görüp ister ki olsun zev kiyab) diyordu. O devirlerde Çamlıca havasının ciğer hastalıklarına iyi geldiği biliniyor ve hekimler hastalarına burasınm (âbü havasını) tavsiye ediyorlardı. III. Selimin valdesi ve bazı sultanlar Çamhcaya hava tebdiline gelirlerdi. II. Mahmudun valdesinin hastalığı ağırlaşmca hekimler son ümidi Çamhcada aramışlar ve Valde Sultanı oraya göndermiş lerdi. II. Mahmud da hastalandığı vakit kendisine, Çamlıca tavsiye edilmiş ve Padişah Sankayada Esma Sultan sarayına giderek son on beş gunünü, içinde hoş hatıralan bulunan o binada geçirmişti. Çamlıca Sultan Aziz devrinde çok canlanmıştı. Veliahdlığındanberi Alemdağını ve o semtleri seven, oralarda sık sık ava çıkan Abdülâziz, hükümdarlığı esnasında da bu itiyadına devam etmişti. Bu münasebetle Çamhcaya geniş yollar açılmış vükelâ. rical bu semte daha ziyade rağbete başlamışlard:. Başta Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşanın, Tunuslu Mahmud Paşanın. Serdarıekrem Ömer ye Sami Paşalann köşkleri olmak üzere bir çok mühim şahsiyetlerin yazlık ikametgâhları Çamlıcada bulunuyordu. Bu semtte ayrıca hükümdar ailesine mensub bazı sultanlann da saraylan vardı. Çamlıca o devirlerde hoş mesire âlemlerile, eğlencelerile meşhurdu. Ediblerimiz, şairlerimiz ve ınkılâbcılarımız da Çamhcada Prens Mustafa Fazıl Paşanın, Sami ve Suphi Paşalann köşklerinde toplanırlar, uzun edebî musahabeler, hürriyet, meşrutiyet münakaşaları yaparlardı. Çamlıca Tanzimat edebiyatçılarının kalcmîerile tasvir edilmiş, Namık Kemal, Abdülhak Hâmid ve Sami Paşazade Sezai Beyler Çamlıca üzerine yazılar yazmışlar, şiirler söylemişlerdi. Hâmid Çamlıcayı (Bir yer o maderi vatanın en güzel yeri Yıldızlı Çarn lıca vatanın mehdü maderi) diye tarif etmişti. Tophanelioğluyla. Kısıkh arasında bulunan ve bugün Millet Bahçesi denilen eski (Çamlıca bahçesi) İstanbulun ilk kurulan umumî bahçelerdendi. Bu bahçenin açılışı 1870 yılı mayısında yapılmıştı. (Istirahate ve tenezzühe mahsus oian cuma ve pazar günleri Üsküdar, Kadıköy, Beylerbeyi gibi Çamhcaya civar sayılan yerlerden başka İstanbulun uzak mahallerinden, Boğaziçinden vesair yerlerden arabalar, hayvanlarla ve bazan yayan olarak gelen kadın, erkek binlerce seyircinin bahçeye tehacümü hakikatcn so'"ülecek temaşalardandı. Hududu bir çeyrek saatte ancak devrolunabilen bahçe o kadar vüsatile beraber o cemmi gafiri istiab edemediğinden halkın bir takımı girdikçe diğer bir takımını ç;kmağa mecbur ederdi. Bu suretle gerek yukarıdaki, gerek aşağıdaki kapıdan durmaksızın girip, çıkan seyircilerin fazla izdihamile o koca bahçe büyük bir an kovanını andınrdı. Bahçedeki hanımlar bahar renk lerine rekabet eder gibi en parUk, en güzel renkler içinde ve üçü, beşi bir yerde çiçekler gibi iki taraflarına salınarak gezinirler ve bunlardan bal almak hevesile bikarar olan zenbur misal genc beyler de çiçeklerin arasında ikişer ikişer dolaşırlardı. Bahçenin dışarısma gelince o da başka bir âlemdi. Süslü hanımları, şık beyleri hamil bir kaç yüz kadar araba bahçenin etrafını kuşatarak bir müteharrik zincir Eibi birbiri ardınca, muttasıl ve müteselsil devrederlerdi...) (1) Millet bahçesinde o vakitler incesaz, orkestra bulunur, bazı mevsimlerde buraya meşhur sirkler de gelirdi. O vakitler Millet bahçesintn beliibaşlı müdavim'ori arasındaki şahsiyetler şunlardı: (Tîünkâr ya r ı V TIBBİ BAH1SLER Kansere karşı yeni bir ilâç: Colchicine Tıb ilmi vakıâ Colchicine'i yeni tanımış değildir. «Acıçiğdem» denilen bir kır çiçeğinin usaresinden elde edilen bu madde ötedenberı romatizmaya ve onun neticesi hasıl olan «Goutte» e karşı tesirli Dİr , , , , , „ . ,..,.,deva olarak kullanılmakta bir zekat Colchicine çok kuvvetli ıdı. Fahiri ihtiva ettiği için gerek birinci derecede şifa teşkil ettiği «Goutte», gerekse ikinffi derecede istimal olunduğu «asthme» hastalıklarına tutulmuş olanlara pek hafif «dose» lar da verilmekte idi. Mütehassıslar, hem zehir, hem ilâc mahiyetinde olan bu madde üzerinde bir kaç yıldanberi çahşmalarını ve tetkiklerini gitgide arttırmış olduklan için Colchicine'in pek yakında dünya çapında bir şöhret ve kıymet kazanması ihtimali pek kuvvetli görünüyor. Kanser, herkesin bildiği gibi, uzviyetin herhangi bir veya muhteüf f nahiyelerindeki nesiclerin ve hücrelerin durmadan artması ve büyümesinden, muayyen vasıtalarla bunun önüne geçilmeğe çahşıldığı halde muvaffakıyet hasıl oiamamasından ileri gelen bir hastahktır. İşte son ramanlarda Colchicinede keşfedilen yeni bir hassa bu nesic ve hücre artması ve çoğalmasına karşı kuvvetli bir engel teşkil etmekte olmasıdır. Lâkin Colchicine'in vücude şöyle böyle değil, öldürücü şekilde zararlı bir zehir tesirini yapması dolayısile kansere karşı bu maddenin kullanılması hususunda tereddüde düşülüyordu. Bazı mütehassıslar zehirli kısmım ayırarak bundan geriye kalan mahlulün kullanılması işini de tecrübe. ye giriştiler. Fakat muvaffak olamadılar. Çünkü Coichicine öyle bir maddedir ki altı ile on bir çeşidli elemandan vücude gelmektedir ve ancak bunların, topu bir arada bulunduklan takdirde nesic ve hücre artmasını önleyebilmektedir. Kaldı ki, onlardan her birini diğerinden ayırmak da pek güç, hattâ gayrikabil bir ameliye telâkki edilmektedir. Nihayet, iki üç ay evvel Chicago Lniversitesi profesörlerinden Doktor Avigdor Back ile Doktor Edward Walaszek, Colchicine'i büsbütün başka bir tarzda ve yepyeni bir şekilde kansere karşı tatbik etmek imkânını araştırmağa koyulmuşlardır. Onun için de ötedenberi tıbda tecrübe tahtası olan fareler ele alınmış, bunlara en küçük «dose» dan başlıyarak Colchicine iğneleri yapılmaya başlanmış ve bunun husule getireceği neticeler dikkatle takib olunmuştur. Tecrübeler, sağlam ve sıhhatte olan farelere zerkolunan Colchicine'in yüzde kırk nisbetinde bunların dalaklarında toplanmakta olduğunu göstermiştir. Kendileri kansere yakalattırılmış olan farelerde ise bu maddenin hay vanlarm dalaklarında değil, bilâkis hastalıkh nahiyelerinde toplandığı müşahede olunmuş ve dalaklannda hiç bir arızaya tesadüf edilmemiştir. Şimdi, Doktor Alvigdor Back ile Doktor Elward Walaszek, Colchicine'in neden sağlam farelerin dalaklarında toplandığı halde kanser li farelerin yaralı nahiyeleri üzerinde biriktiğinin 'sebebini aramaktadırlar. Bunun sebebini bulduklan gün de hiç şüphesiz kansere karşı yeni bir ilâc meydana atmış olacaklardır. j Havacılıkta Havacılık mütehassısları senelerdir pek çok şeyler vadeden bir maden üzerinde durmaktadırlar. Ba maden Titane'dir. Birleşik Amerika ve Kanadada mevcuddur. Titane tepkili 'ayyareler için en iyi madendır. Hararete dayanması başlıbaşına bir meziyettir. Çünkü şimdi kullanılan maden halitalarının hiç biri onun kadar mukavemet gösterememektedir. Titane aynı zamanda çok da hafiftir. Tayyare için bunun ne demek olduğunu iza ha hacet yok. Meselâ alelâde bir pervane 25 ki yaratacak maden lo geldiği halde aynı pervane Titane'dan imal edildiği takdirde 15 kilo bile gelmemektedir. Kompresörün bir aleti on bir kilo gelm»ktedir. Aynı alet Titane ile yapıldığı zaman altı kilo çekiyor. Bir tepkili uçakta bu aletlerden yüzlercesi vardır. Fakat işin fena bir tarafı var. Titaen maalesef çok pahahdır. Bu yüzden de kullanılamıyor. Titane den mamul bir pervane 1155 dolardır. Aynı pervane çelikten olursa 161 dolar ediyor. Her şey buna göre. Bu farklar uçaklann Titane'dan yapılmalarına mâni olmaktadır. Bu gün bir tepkili uçak üç milyon liradan fazlaya mal olujor. Titanedan yapılacak olursa bunun üç dört mislı edecek. Titane uçaklan Amerikan bütçesi için dahi bugün için çok ağır bir yük teşkil edecektir. Fakat âlimîer ve teknisyenler çalışıyorlar ve bu madenin pahalılığı* na bir çare bulmağa gayret ediyorlar. Belki günün birinde bu madenin fiatı daha makul hadlere indirilecektir. [ İngittere BaEskçtimrımn Çamur Maçt Türklye Belçika ticaret anlaşması uzatıldı TUrkiye ile Belçika arasmda hazlran sonundft yürürlüğıi nihHyet bulan tt. caret ve ödeme «nlaşması iki memleket arasında tcatl edilen mektııblar netıce. slnde üç aylık bir muddet için daha uı»UİBU«tu> • • ÜÂPÂMAJtHA Ingilterede Westcliffde her sene çamur içinde bir maç yapılmak ta ve buna yalnız balıkçılar hususî elbiselerle .'^tirak etmektedirler. Yukandaki ifiinırlr; geçen hafta yapüaa ap'anevî çamuç maçına katı lanlar görülmektedir. ..<. • . • *