25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
M Haztnn 1M2 DİJNYA OIAYLARI Ç İstanbHİun rneşhur binaları; 8 Ingilterede teîevizyonun öğretim vasıtası olarak kuUamlması kararlaştı ^e öğrenci Seviye kontrölu du, gitti. Tann tebeb olanlann gfinahlarını aifeder mi, etmez mi, bilinemez. Son alınan kararla ortaokulu bitirme imtihan sonılanmn yerlerinde hazırlanma5i ve Bakannktan gönderilmemesi tedbiri bunlardan biridir. Aid olduğu dairenin dikkatsizliği yüzünden sorular yanüş olmuş. Bunlan doğru olarak sordurmak yolile durumu düzeltmek dururken onu kaldırmada isabet görülebilir mi? Üstelik sayın Bakanın demecinde «iyi ki bu yanlışlık oldu, o vesile ile bu imtihan soruları belâsından kurtulduk.» der gibi bir mana da var. Halbuki Bakan, bu meselede tam süratle atlamıştır. Niçin? Bir defa 1947 senesinden sonra yüz kadar ortaokul açıldı. Bunların arasında bir müdür ve bir öğretmenli olanlan dahi görülmüstür. Okullann bir kısmı mahallî belediyelerin bulduğu derme çatma, hat tâ uydurma damlar altındadır. Pek çoğunda cefakeş öğretmenden başka ders vasıtası yok gibidir. Oğretmenlerin bir kısmı on iki ilimde ihtisas yaptırılmış. kendisi kendisin den şikâyetçi meslekdaşlardır. Tarih dersinden çıkıp matematiğe, matematikten çıkıp türkçe dersine girmekten başlan dönmektedir. Resim, elişi, beden terbiyesi ve dikişbiçki gibi cemiyetimizi medenileştirecek dersler, sığmtı dersler haline getirilmiştir. (Malum a, Gazi Terbiye 'TİnsHitüsündeki ResimEUşi şubesini muzir bir el bir hamlede ortadan kaldırıvermişti.) Bir kısım ortaokullar bu halde iken nasıl olur da onlann seviyesini, birleştirmeye ve bu bakımdan kontrola yanyan bu yazılı imtihan sorulan mahalline bırakılır ? Bız de yanlışlık yapmaktan çekinerek sayın Bakandan yazılı bir soruda bulunacağız: İçinde yüksek okullarda hocalık etmiş zatlar da bulunan heyetler, çocuklanmıza yanlış sualler verirken türlü bilimlerde ve iki yıl içinde ihtisas yapmağa zorlanılmış cefakes öğretmenlerimizin hata etmiyeceklerinden emin olabilir misiniz? Kıymetleri muhtelif diplomalarla liseye gelecek ortaokul bitirenlerini okutacak öğretmenlerin uğrıyacaklan tabiî olan zorluklan düşündünüz ve bunun tedbirini aldırdmız mı' Eski bir Öğretmen Şerefâbâd kasrı Yazan: Haluk Y. Şehsüvaroğlu Ingilterenin Middlesse< eyaletindeki eğitim ve öğretim komisyonu, o çevre dahilindeki bazı mekteblerde bir kaç haftadanberi televizyonla ders verme hususunda yapılmakta olan tecrübelerin neticesini bildiren raporunu hazırlamıştır. Bu rapor sade maarif işlerile uğraşanlan değil, aynı zamanda bütün insanları ve bilhassa evlâd sahiblerıni ve talebe velilerini alâkadar edecek mahiyettedir. Raporda kuvvet ve kat'iyetle ifade edıldiğine göre telpvizyon pek yakında en esaslı bir bğretim vasıtası olmağa namzeddir. Yalnız raporu tanzım eden mütehassılır bu kanaatlerine vanrlarken bazı şartlar ortaya atmaktan da geri kalmamışlardır. O şartlara riayet edilmedikçe yeni vasıtanın tahsil hayatında beklenilen mühim rolü oynamasına fa?la imkân gorülmemektedir. Meselâ, öğrencilere televizyonla ders verme müddetinin çok iyi hesab ve tayin edilmesi lâzımdır. Yanm saatlik bir programın çocuklar içir. uzun olduğu pek açık bir şekilde anlaşılmıştır. Çünkü öğrenciler mevzua başlangıcta pek fazla ilgi gösterdikleri halde sona doğru dıkkat hassalarını tamamile kaybetmektedirler. Onun için programın yalnız on beş dakikahk bir zamana inhisar ettirilmesi daha uygun savılmaktadır. Tecrübeler, ilkokula devam eden erkek ve kız öğrencilertn oldukça cetin bahisleri bile televizvonla pek kolay ve pek çabuk kavradıklannı ishat etmiştir. Eıkek çocuklar en ziyade seyahate ve tekniğe aid filmleri zevk ve dikkatle seyretmişlerdir. Onları Afrika, Asya ve Okyanusya kıt'alarındaki gezintiler, oralardaki halkın hayatı, hayvanlar üzerinde ya iarını öğretmemerinin tetkık edebıl meleri gibi çok faydalı bir 15e de yararruştır. pılan tecrübeler, kimya ve fizik olpylan, elektriğe, motöre aid mev zu'ar çok alâkadar etmiştir. Bir de üzerinde havalin canlandığı ekran kısmının küçük olmamasına dikkat etmek gerekmekte ve bunun mümkün olduğu kadar alelâde sinema perdeleri cesametine yaklaştırılması gayesi güdülmek tedir. Kaydedilen şartlar sağlandığı takdırde 1954 yılında Inciliz Eğitim Bakanlığının televizyonla ders verilraesi işini rpsmen kabul edeceği Işte, Yeni Delhide kurulan Hmî tahmin edilrmktedir. Araştırmalar Enstitüsü de her şeyTecrübeve tâbi tu*i''an İngiliz öğden evvel muzır böceklerle mücarencileri arasındaki kız çocuklann dele işini programının ön plânına da televizyondan faydalanmakta almıştır. erkek çocuklardan geri kalmadıkEvet, Hindistanda yetiştirilen buğ lan müşahede olunmustur. Fakat dsy, patates, şeker kamışının yüzde onlarm ilgi gösterdikleri mevzular onu ötedenb.ri muzır böcekler taerkeklerinkinden büsbütün başkarafından yenilip içilmektedir. Üredır. Televizyonla eğitim yapılrrsğa tımin fazlalığı gözönüne getirilecek başlandığı zaman bu noktamn bil olursa bu miktar hiç de azımsanahassa göıönünde tutulması icab cak bir derecede değildir. Şimdi bu edecektir. yüzde onu en küçük bir nisbete Hattâ, incelemelerini derinleştiren indirmek için ilk adun atılmış bubazı mütehassıslar, aynı programı lunuyor. seyreden karma bir öğrenci grupu Yeni Delhide çalışmakta olduğuniçindeki kız ve erkek çocuklann, dan yukanda bahsettiğimiz Zirai yayının başka başka manzaralar.na, Araştırmalar Enstitüsü Kanadadan kısımlarma ve sözlerine dıkkat et mılyarlarca tarla böceği ithal etmek miş olduklan neticesine varnvlar için hükumetten müsaade almıştır. dır. Bir kısım mü'ehassıslar daha Lâkin bu böcekler, muzır sınıfa ileri giderek kızlann en ince nok mensub hasereler değil. bilâkis mutaiar ve teferruat üzerinde yayını »r haşereleri imha edecek ve böyyapan artistler ve tekni'yenlerden lece Hind köylüsüne mahsulünü zivade dikkat ve titizlik gösterdik muhafazada yardım sağlayacak muavinlerden müteşekkil olacaktır. lerini iddia ediyorlar. Teîevizyonun mekteblerde iyi Zira, Hindistanda mahsule zarar bir ders elemanı olup oîmıvaca§ı verdiğinden bahsettiğimiz böcekler hakkmda yapılan bu tecrübelerin gözle görülmiyecek kadar küçük onun lehinde bir muvaffakıyet kay olmakla beraber buğdaylann, padettiğini görmek ve öeretım vasıta tateslerin, şeker kamışlanmn yaplırma yeni bir vasıtanın dahil ol | raklarına. köklerme, saplanna muduğunu öğretmek hiç şüphesiz ma sallat olmak ta, onları tamamile yiarif mensubları kadar bütiın çocuk yip kemirerek bitkiyi kesin surette işe yaramaz bir hale getirmek\v aileleri de sevindirecektir. Fakat, Ingilterede yapılan bir kaç tedirler. Lâkin ,is bu kadarla kalsa gene haftalık tecrübeler yalnız bu müjdeyi vermekle kalmamış, ruhiyat iyi.. Böcekler, ayrıca yumurtalanru mütehasaıslarının, terbiyecilerin, pe da tahrib ettikleri noktaya bırakdagoji ile uğraşanlann, kız. ve er makta, bunlar da açılıp yavru olkek çocuklann r^sıkolojisini ve ne duklan zaman seüsmek için ana ve şekil eğitimden memnun olacakları babalarından arta kalmış kısımlaria na dair ban hakikatleri de meyda gecınmektedirler. Ama, dünyada her Firavunun bir na dökmüş, o suretle bir taşla iki kuş vurma imkânını da husule ge Musası, her zehirin de bir panzehiri vardır. Ziraî Araştırmalar Enstitütiı miştir. Tecrübeler, aynı zamanda on bir ı sü o muzır böcekierin br=lıca düşyaşla ,on beş yaş arasındaki kız ve ı manı bir baska bücck cin^i mevcud erkek öğrencılerin birbınerinden , pldueunu ve bundan fnzla mıktarfarklı olarak neler diışünmekte ve da Kanadada bulundıı^ı.ıu keşfethangi his ve bilgi sevıyesinde olduk I mekte gecikmemıştır. T. E. M. Ri Hindistan, yüz ölçümü oldukça geniş bir sahaya yayılmış bir memleket olmasına rağraen 360 milyon miktanndaki nüfusunu bir türlü tam doyurmak ve beslemek imkânından ötedenberi mahrum kalnuş bir diyardır. Orada her yıl, yüz binlerce, bazan da mılyonlarca insan kıtlık yüzünden aç kalmakta ve telef olmaktadır. Sebeb? Istihsalin yetersizliği! Fakat, acaba bu kıfayetsizlık Hınd köylüsüniin tenbelliğinden, toprağın verimsizliğinden, yahud kâfi miktarda tohum ekilememesinden mi ileri geliyor? Hayır.. Hindistandaki kıtlık daha ziyade, kuraklık, su baskını, bir de zararlı haşerelerin mah sulü harab etraesi yüzünden vuku bulmaktadır. Buğday, patates, şeker kamışı vesaire gıbi başllca gıda maddelerinin dışandan getirtılmesi de çok pahalıya mal olduğu içın bu suretle de kıthğın önüne geçilememektedir. Hindistanda son zamanlarda kıtlık, gıdasızlık ve açlık meseleleri üzerinde dikkatle duran hükumet, bu felâketlere mâni olmak gayesile çeşidli mütehassıslardan murekkeb muhtelif komisyonlar kurmuş ve onlann çalısmalarını elinden geldiği kadar kolaylaştırmıştır. Komisyonlar, ilk hamiede yaptıklan inceiemelerde Hindis'anda yetiş°cek mahsulün tabıî âfetler ve muzır böcekler tarafından tahrib edilmesi önlendiği takdirde memleket halkına yetecek değil, belki onun ihtiyaçlarından daha üstün bir mertebeye çıkabileceği neticesine varmışlardır. Zannetmeyin ki, mütehassıslar bu kanaatierile hakikat şekline inkılâb etmeleri çok güç hayallere kapılmışlardır. Hayır.. Bilâkis modern ilmin kendilerine hazırladığı metodlar ve vasıtalarla mahsul kifayetsizliğinin pekâlâ önlenebileceğini meydana koymuşlariır. Çünkü su baskını veya kuraklık gibi âfetlerden ziyade köylünün emeğinin, gayreünin neticesini elde edememesine sebeb olan âmilin bilhassa muzır böcekler olduğu anlaşılmıştır. Hindistan. Kanadadan tarla böcekleri ithal ediyor Maarifinl düxenlemeğe, çağdaj anlayışla, en «sağı bir «sır önce bajUmı» İngi^ler, İsveçliler ve İs. vlçrriiler gibi milletlerde »eviye kontrölu; en mühim meselelerden biridir. Halbuki •ınıflannda hocalannın öğrenciaini teker teker ta. rumağa imkân veren bu öğretim tej kilfltlarında leviye kontrölu bu derece sıkı tutulmamak lâzım gelirdi. Bu mem'eketler için diplomalar, «ncak bir tavıiyenameden ibarettir. Şu veya bu vazifeye girmek ve o yerîerde ilerlemek için hak davasına imkân vermiyen bu kâğıdlar, bırer alacakh senedi olarak gös terilemez. Diplomalar, öğretim derecesini haber veren birer belgeden başka bir »ey değildir. Daima liyakatler üzerinde durulmakta ve bu, şahıs şahıs ısbat zorunda tutulmaktadır. Fransada, İtaîyada ve maarifi henüz ferdleri teker teker terbiye edecek bir organizma haline getirilemiyen bizde; «eviye kontrolu bi. raz önce saydığım ileri memleketlerden çok daha mühim görülmelidir. Fransada bunu iki lise bakaloryası, büyük okullara (yüksek öğretmen okulu, Politeknik, köprü ve şoseler yüksek okulu gibi...) giriş imtihanlariie sağlamağa çalışırlar. Bu sebebledir ki, bazı liselerde söylediğim giriş imtihanlanna hazırlıyan özel smıflar vardır. Öğrenci, eline aldığı diplomalarla hak dava edemez; imtihanlarda muvaffak olabilmek için seneierce sıkıntılara katlanarak ciddi çalışmalarla liyakatini arttırma zorundaley adını taşıyan o böcekler, yaşadır. mak için sade öteki zararlı böcekleri yemekle kalmamakta, kendi Bugün Amerikada üniversitelerin yumurtalannı da diğerlerinin yu pek çoğu, giriş imtihanı koymuş ve murtalannın içine yerleftirerek öğrenci kadrosunu tesbit etmiştir. muzırlarm neslinin çoğalmasını ön Orada bir gencin herhangi bir bilgi lemektedirler. Berikilerin yumur dalında ihtisas yapması şüphesiz tasından ise yavrular kanadlı göv hakkıdır; fakat liyakatini isbat etdeler halinde çıkmakta ve ziraat mek şartile. Çalışmalar o şekilde mahsulüne hiç bir zararlan dokun düzene konulmuştur ki, parası olmamaktadır. mıyan bir öğrenci, günün herhangi Kanadadan getirtilen T. E M. Ri bir kaç saatinde, hattâ bulaşık yıley'den bir miktan mahdud bir sa kamak veya asansörcülük etmek suha üzerine serpilerek tecrube edil retile yaşama vasıtasını kazanır; miş ve bu böceklerin Hind arazi geri kalan saatlerde mektebe gider sinde de iyi neticeler verdiği gbrülve derslerine çalışabilır. Öğrencisimüştür Bu vaziyette, Hindistan nı kendi içinde bedenile çalıştırahalkı, her yıl mahsulün ün yüzde onunun boş yere heba olup gitme rak buna karşıhk onlara yüksek sinden kurtulacak, o verimli diyar öğretim veren kurumlar da vardır. da da kıtlığın, açlığın onüne daha Artık medeni dünyadan beleşçilık kolay geçmenin imkâm hasıl ola ve bedavacılık kalkmıştır. Bizim I eskı medreselere ve tekke ere benc a • zer terb'.ye Dârülâcezeleri tarihe karışmıştır. Amerikada feci bir otomobil kazası Pocahontas (Arkansas) 29 (a. a.) (afp) Burada dün gece 7 kışinin ölümile neticelenen (eci bir otomobil kazası olmuştur Ölenler arasında henüz bir kaç dakıkalık bir damad da bulunmaktadır. Gelin ise hafif yaralarla kurtulmuştur. Plyasamıza gclen haberıeden an'ailidığına gore AdaDazarmda patates mahsulu gayet bo] olduğunftan en ıylsı 10 kuruja, orta mallar da 5 kuru;a satılmaktadır. Şehrimizde İse patates 35.40 kuruş ar&sındadır. Bu derece bııyuk fark hiç bir suretle iıah edilememe'^tedır Çun. kıi Adapazarı şrhrımıze ancak 140 kılometre uzaktadır ve her gun buraya bırcok kamyon seferlerı vardır. Blr el değı$tırmekle blr maî.fulun bu derecc pahalılaşması dogru gorülmemektedir. Patates fiatları Bundan yedi sekiz sene önce bizde bu seviye kontrolu için bütün üniversitelere giriş imtihanı konulmus.ru. On, on beş yıldanberi de ortaokullarla liselerin bitırme ve olgunluk imtihan soruları Bakanhkça hazırlanıyordu. 1947 yıiında demokrasi hevesi demagogluk buhranı halinde tecelli edince üniversitelerdeki giriş imtihanlan kaldınldı. Günlük muhabbetlere duşkünlük ve yapılanı bozma hastalığı, bir takım sinıri eevşek âmirler eünde bu ciddî tedbırlerin zoriaşmasına sebeb oldu. Geçen makalede anlattığım g:bi Millî Eğitim Bakanhğının içi de lüzumu kadar salâbetli ve sağlam o'.madığmdan bu türlü sıkıştırıcı ve yoklayıcı vasıtalar bir ânda yok edildi. Şimdi tekrar babalannm dinine dönüyorlar ama, ne favda. dört, beş yılımız kaybol Triyestede kaçak on kilo morfin yakalandı Triyeste, 29 (a.a.) (Afp): Dün gece bir baskın yapan polis, 10 kılo morfin ele geçirrniş ve uyuşturucu maddeler kaçakçılığı ile ğeçinen giz li bir şebekenin elebaşılannı tevkif etm'ştir. 10 kilo morfin bir yiyecek sandığına intizamla yerleştirilmiş. o up Trıyestenin İnjıliz, Amerikan bölçesınden Yugosla,yyaya götürülmek te idi. Zabıta 12 k si tevkif etmiştir. Bunlardan b.rı Italyan ve dığeri de Yugoslavdır. Elebaşlann bunlar olduğu tahmin edılmektedir. Tahmin edıldiğine göre bu 10 kiloluk morfıni kacırmfğa muvaffak o salardı şebeke 300 miıyon İtalyan lireti kâr edecektı. İstanbulun bugün mevcud olmı üstünde inşa edilmişti. Binanın çıyan eski binalarından biri Üskü kıntı teşkil eden orta kısmı iki kat dar kıyısınndaki Şerefâbâd kasrıdır. olup, yanlan direkler üstünde ve Kanunî Sultan Süleymanın. II. Se bir kat halinde bulunuyordu. lmıin ve nihayet III. Muradın muBu kasırdan maada Salacak tarasahibi olan Şemsi Paşa kendi adına fında ve dönemec yerinde aynca izafetle yaptırdığı bir cami ve med başka bir bina da yapılmıştı. Rıh rese yakımnda bir de kasır inşa tım boyunca bahçe, duvarla örtül ettirmişti. müş, duvarlar üzerine muayyen Şemsi Paşa kasn, Kanuninin ve fasılalarla demir parmaklıklı penseleflerinin ziyaret ettikleri, içinde cereler açılmıştı. Bu pencereler hoş vakitler geçirdikleri bir bina yeşile, duvar kapılan kırmızıya ve idi. kasır da açık lâciverde boyanmışFetihten itibaren her asırda biraz tı (2). daha güzelleşip, genişleyen İstanKasnn kapısı üstündeki kitabe bul Lâle devrinde en mamur man Bostancıbaşı, Sadnazam Halil Pazarasını almışb. Halic ve Boğazıçi şa yeğeni Kilâr Kethüdası Vasıf kıyılannda yer yer yeni kasırlar Osman Bey tarafından yazılmıştı. yapılıyor, Nevşehirli İbrahim Paşa Kitabede; bu kasırlann açılış merasimlerine (Rütbei »tını Vasıf eyledl S«rh III. Ahmedi davet ediyordu. bab bab Eski Şemsi Paşa kasnnın yerinde Bendel halk» bekuşidir mülukü de Şerefâbâd iemile yeni bir kaşır kâmiyab yapılnuştı. Böylece Fındıklıda Em ÖnHi pâ>in eyledi Mthmud Hana nâbad, Defterdar burnunda Nişadintisab âbad, Bebekte Hümayunâbad, Kasn klâle k«pı yoldaşı olmuştur Çubukluda Feyrabâd, Kanlıcada bu bab) Mirâbad, Kandillide Nevâbad, Çen Deniliyordu. gelköyünde Ferahâbad, Beylerbeyin II. Mahmud Şemsi Paşa kasrını de Şevâbad, Üsküdarda da Şeref pek sever, devlet gailelerinden yor âbad kasırlarile Boğaziçi süslenmi? gun düştükçe, »andalla Üsküdara bulunuyordu. geçip kasırda dinlenir, ömrünün Şemsipaşa kıjnları baştanbaşa son senelerinde de burada fazlaca bir nhtımla çevrilmiş, lebideryada işret ederdi. Böyle akşamlarda mabulunan kasrın arkasını bir servi iyeti hükümdan kayığma koyarlar korusu kaplamıştı. 1718 yılında ve Beşiktaş sarayına geçirirlerDoğancılarda bir de maksem ya di (3). pılmıs, buradan h»m kasra. hem de Zaman zaman Kızkulesi önünde, Üsküdara su verilmişti. Hâlâ mev kasrın s'ğ kıyılannda bazı deniz kacud olan rrak^smin kitabesinde; zalan da olurdu. 1825 senesinde (Şerefâbâd içindir aslı amma kim (Şemsi Paşa sarayi önünde bir kal bu • maksemin'ien • Bu şehir Üskü yon) oturmuş ve (kurtarılması için dara dahi külli hissei peydadır) de tersane haznesinden bahşişler) verilmişti. niliyordu. Şair NeHim bu yeni kasra III. 1835 tarihinde genişletilerek yapAhmedi şu mısralarla davet edi tınlan Selimiyedeki Kakşibendî yordu • tekkesinin açılış merasimi münaseVasfı hüsni behçeti bir vechiie betile Mülkiye Nazm Pertev Paşa siğmaz dile dervişlere bir ziyafet çekmiş, b Gel Şerefâbadı gör şevketlu hün gün Şemsi Paşa kasrma gelen II. kârım hele Mahmud da bu yemekten yemi», Anlsşılmar hak bu kim ârayışı sonra tekkeyi gormeye gitrnişti. takdİT ey!e Şemö Paşa kasnnın letafeti devGel Şerefâbadı gör şevketlu hün rinin sohbet mevzul^nndan biriykânm hele . di. Şair Keçecizade İzzet Mollanın Osmanlı hııkümdarlannm Biniş da İstanbulda en fazla sevdiği mevkasırlanndnn biri olan Şerefâbad kilerden birisi Şemsipaşaydı. muhteiif devirlerde esaslı tamirler Kendisi bir gün Yenikapı Mevlegörmüş ve bu sebeble şekli de de vihanesi şeyhi ile görüşürken söz ğUmişti. İki büyük tamirden birisi Şemsipaşa civannın güzelliğine in1742 de yapılmış ve bu işe Darbha tikal etmiş, İzzet Molla (Şevketne Nazın Abdullah Efendi memur meab efendimiz bana Molla, dile edilmişti. 1775 yılında da (Şeref benden ne dilersin buyursalar ben âbad sahilsarayı) esaslı bir şekilde de sağlığınızı dilerim desem, ferelHen geçirilmişti (1). manı hümayunlan tekerrür etse, 1816 yılında II. Mahmudun «m fefendim Şemsipaşa kasrı humayupir üslubda yeniden yapürdığı nunuzu Mevlevihane ittihaz ve d*« Şerefâbad diğer ismile Şemsi Paşa inizi senevî elli bin kuruş irad ile kasn gene lebideryada ve direkler oranın meşihatine inühab buyur. \ ^ • ^ ~^^^^n oaM ^ X H ^ ^ ^ " ' ^ 9 ' ^ #^ saaız hayatımın son gününe kadar velinimetime dua ile meşgul olurdum ve artık bir şey istemezdim) demiştir (4). 1853 senesinde Abdülmeddin kerunelerinden Münire S'Utanın namzedi bulunan Mısır Valis'.nın oğlu İlhami Paşa İstanbula gelmi} ve (Şemsi Paşa saraymda) misafir edilmişti. İlhami Paşs maiyetındekilerle beraber yirmi iki gün bu kasırda oturmuştu. Paşanın emrine müteaddid ahçılar ve uşaklar verilmiş, Şemsi Paşa kasnnın mutfaklarında yirmi iki gün usta saray ahçıları en nadide yemekleri hazırlamışlirdı (5). Abdülmecidin son senelerinde kasır harab olmağa başlarruş, cuma ve pazar günleri Şemsipaşa kıyılan umumi bir mesire haline gelmişti. Kadmlar, eocuklar nhüm üzerinde otururlar, yemekler yenir, soh» betler edilirdi. Şerefâbad tahminen 18611HY1 yıl lan arasında yanmıştı. Zamanla nhtımlar da yıkılmış, bu kıyılar uzun zamanlar harab bir halde kalmışbr. Şerefâbadı bu harab kıyılarda, ebedi mısralarile yeniden ih« ya eden büyük şair Yahya Kemal; Görür mecliste tıflı naz iken timsalini nâzan Kadeh ber kef huzuru hazreti damade geldikçe Hayalinden bakar puşidei evrak olan havza O şuh ağlar bugün kasrı ŞerefâbSde geldikçe (1) Başbakanlık arşivi Cevdet tasnifi 4226 ve 5116 numaralı vesi. kalar. Bu kasır hakkında arşiv ve» sikalarında ve tarihlerimizde Şemsipaşa kasn, Şemsipaşa sahilsarayı, Şerefâbâd kasn, Şerefâbâd yalıa gibi muhtelif isimler kullanümaktadır. (2) Kssnn makaleye konulan resmine Londrada bir kuyumcuda kutu kapağında rastlamıştım. Re» sim bir İsveçli sanatkâr tarafından 19. asnn ortalarında altın kutu & • zerine mine olarak işlenmiştir. Binanın teferruatına sadık kalınmıj ve renkler pek canlı olarak verilmiştir. Bir fotografını yaptırdığım kasrın resmini makaleye alıyorum. (3) Süleyman Kâni, Mestler, Akşam gazetesi 1942. (4) Ali Riza, Onüçüncü asn hicride İstanbul hayatı. (5) Başbakanlık arşivi 3337 numaralı vesika. "Amerikan doktorları fazla hissiz oloyorlar,, Meslek icsbı Amerikan doktorları fazla hissiz oluyorlar. Amerikada kurulan büyük bir takım müesseseler bu kaüyüreklilikla mücadeleye karar vermişlerdtr. Bu müesseseler, doktorlann daha hassas olmağa gayret etmelerini iste mektedirler. Tıbbî bahisler mütehassısı bir çok Amerikalı doktor ve profesörlere göre hekimler kendi hesablanna çalışmağa başladıktan sonra iki çeşid tehlikeye maruz bulunmaktadırlar. Bir kere doktor hakkının y«n • ' ddği zehabına kapılır ve bu yiiz ' den vazifesini tam mânasile ifa edemez. Bundan başka kendma fazla emniyet etmeğe başlar ve bui itimad bir manevî hissizliğe inkı lâb eder. Öyle ki hekim tedavi etmek mecburiyetinde olduğu kim selerin heyecanlanna ve tepkile • rine hiç hürmet etmez olur. Bilâhare bu doktorlar, hastalanj üzerinde pek fena tesirler icraj eden mütehakkim bir eda takırur? l*r. Bu tehlikelarin önüne geçmek için âlimler \merikan fakültelerin de ders versn profesorlere bazı tavsiyelerde bulunuyorlar: Talebe , lerine hayatta yüklendikleri vazi" fenin ehemmiyetini tebarüz ettir ı mek ve hekimin yetişmesinde psi~ koloji ve psihiarrinin rolünü gözö i nüne koymak.. Bu tavsiyelerde bulunmazdan t evvel mütehassıslar geniş bir an * î ket açmışlar ve üç bin beş yüzj kişinin bu hususta fikrini almış lardır. Bunlann arasında işçî»İ banker. profesör: papaz, veihâsıi] her türlü insan vardı. Netice şudur ki bix hekim v%l'| mz vücudü, maddeyi tedavi et1 mekle mükellef değildir. HastaJ nın ruhunu ve maneviyptını d*| yükseltmesini bilmeli. Bunu yapî madığı takdirde zaten muvaffakj olamaz. . ^ ^ ^ Bo|kzın Anadolu yakasım Rume y»k«ına bajtlıyac&k asma köprünil yerl ile projelerlnin hazırlanması lç açılkcak muiabakaya aid hazır'.ıklı ikmal eflllmlstlr. Yarın Bayındırlıi Bakanlığmdan gelecek btr mutc' s sın da lştirakile yapılacak ıon tc, tıdan sonr& jartname kat'l feklini cak ve musabaka Utn edtleeelrtlr. ARŞİMİDİS MÜESSESESİT.AŞ BEYOĞLU İSTİKUL CAD. No. 30 İSTANBUL TEKNİK EVSAFI MÜKEMMEL GÜVENEBİLECEĞİNİZ ve MALINIZ OLMAKLA ÖVÜNEBİLECEĞİNİZ BİSİKLET ve MOTOSİKLETLER wmm CTOKIA KR 25 HM,,AERO W Boğazda yapılacak köprü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear