22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
IT Andk CUMHUBÎYET Seyahat Notları HAWAY,, TropikaL güzelliği ile şüphesiz Istanbuldan daha tantanah. fakat İstanbulun eşi olmıyan silueti yok Honolulu İki motörlü tHawaiian Airlines» uçağımıı: Oahu edasından havalandıktan bir saat sonra, Kavai adasma indik. Uçak tneydanında bizi gene ve topluca bir Hawayh kadın karşıladı. Bu kadın, Amerikanın her şehrinde teşkilâtı ve tur otobüs ve otomobılleri bulunan Gray Line'in kılavuz ve şoförü imiş. Bizi en son model Chrysler arabasına bindirdi ve kendini takdim takdim etti: Lani Jim. Hakikt Haway ismini »ordum. Güldü ve nefesi tükeninceye kadar yerli dilinde bir şeyler söyledi. Hayretle ne dediğinj sorduk. Ismim! dedi ve kartvizitini uzattı. Kadınm adı »uymuş: Emalaujiikaleleonalanikahekeonapua. Nasıl, diliniz sürçmeden okuynbildiniz mı? Tercümesini merak ftmişseniz, bu isim şu demekmiş: «Semalar râyiha ile dolduğu ve çiçekler açtığı zaman cennetten sıçrayan küçük yaprakçıkların mnesi » Kızılderililerin adını bile geçiyor' Kısa Amerikan ismıle Lani bizi butün gün Kavai adasında gezdır ' di. Bu turu Honoluluda bir seyahat acentası tertib edıyor: Otomobıl oteline kapısma kadar gelip sizı nlıyor, uçak meydanına gotürüvor, uçağa bindiriyor, öteki adaya inbte kılavuz demin söyledığim gıbikarşılıyor, gezdiriyor, anlatıyor, uçağa geri getiriyor ve Honoluluya avdette otomobil sizi tekrar otele kadar getiriyor. Seyahat acentası herşeyi önceden hazırhyor, biletleri ahyor. yerleri tutuyor. plânı dakıkası dakikasına yapıyor. Kavai adası, Honolulunun bulunduğu Oahu adası kadar meşhur değil ama, ondan çok daha güzelBurada hergün şaşmadan 510 dakika yağmur yağar, sonra bulıtIir, işlerini bitirmiş gibi, çekilir gidermiş. Bundan olacak, burada Haway adalanndan bir gorünüş «anki çiçeklerin rengi daha parıak, danın 1500 metre irtifaındaki tepe En dibdeki derin vadi, denize kadar gök daha berrak mavi, deniz daha lerine doğru döne döne tıırman yemyeşil uzanıyor. Denizle göğün canh yeşildi. Yeryüzü cennetinde mağa başladı. Kesif ormanlann birleşim çizgisı kaybolmuj, aynı dolaşıyormuş gibi, gözleriniz haviçinden geçiyoruz. Oyle ormanlar renkte olan bu iki unsur birbirine ret ve hayranlıktan koskoca açılki, içinde tek cıns değıl, çeşid çe kanşarak insana hakıkat dışı bir mış, etrah seyrediyor ve kılavuzuşid ağac var. Gür ve geniş, tropimuzun izahatım dinliyoruz. Göz kal yapraklı çoğu. Bu vahşî or âlemdeymış hıssi verıyor: Yuvaralabıldiğme uzanan ananas tarlala manlar ve volkanik kayalar arasın laklığı belli olan bir dünyadan kânndan, muz ormanlanndan, şeker dan kordelâ gibi kıvrıla kıvnla inata bakıyormuş gibi!.. kamışı sahalanndan sonra asıl or yükselen yol, NevvYorkta *** bile manlara giriyoruz. Daha çok şeyler sdylenebilir. Oegine ancak rastlayabileceğimiz Turuncu, kırmızı. eflâtun çiçek mükemmeliyette geniş asfalt hir ahu adasının korkunç rüzgârlı Pali ler, gür yeşillikler arasında kıy yoldu! Belli ki Havvay'da turizm, tepesinden, kayalardan fiskiye halinde sıçrayan dalgalardan, kayık metli taşiar gibi göz ahyor. Bunlar lâftan ve yazıdan ibaret değil.. yanşlanndan bahsedılebilir. Gunıyalnız renklerinin parlaklığile deZirveye varmadan birmz önce, pun görülmemış renkleri tasvire ğil. gür yetişişlerile de görülecek denilen bir «Waünea Canyon» çalışılabilir. Hepsinin hulâsası ta»ey: Halı gibi yayılıyor, bazan koyerde durduk ve güneş altmda lâca bir ağacı kaplıyor, erguvan renbiat güzelliğinden ıbaret. Istanbula civerd, eflâtun ve bakır rengi ile gine bürüyorlar. Turunculann adı âşık olduğumu bılen Amerikah ışıldayan yalçın tehlikell tepe ve Hau, eflâtunlann ise Boganvilya. dostlar merakla «nasıl?» diye sokayalan, aşağıdaki derin boğazı Bir nehrin kıyısında durduk. U şaşkmlıkla s«yrettik. Ne alışılma ruyorlar... Tropikal guzelliğıle şuphesiz İstanbuldan daha tantanah fak bir iskele ve suda hafif hafif dık, vahşî bir güzellik! bir fevkalâdelik var Hawayda.. Fasallanan bir küçük motor. Bind:k Ama asıl sürpriz, dağın tepesin kat boğaz yok. istanbulun eşi oliçine. Kılavuzumuz Lani bu sefer (Kalalau mıyan sılüeti yok. Sanatla bezenmotörcü oldu, nehri aksi istika de bizi bekliyormuş: mette çıkmağa başladık. Kıyılar Look Out) deıjilen bu yerdeki man miş harikulâdelığı yok.. Kışı yok.. gitgide vahşileşti, hakikî b;r zarayı görünce, dünyanın en güzel Daimî yaşamak bakımırdan Istan«jugle» manzarası oldu. Suda tim bir noktasında bulunduğumu anla buluma değişmem... şahlar da olsa, kendımizi Tarzan dım. Los Angelese gıtmek üzere uçaülkesinde sanacağız. Yol boyunca 1500 metre irtifadan aşağıya bakı ğımıza bınerken, uğurlsyıcılar boykılavuzumuz Lani bize bu dolaş yoruz. Etrafımız, duvarlan tropikal numuza çiçek kolyelerı takıyor ve (Alotığunız WaiLua nehrinin efsane nebatlarla yemyeşil kaplı olan u (Aloha')dıye sesleniyorlar. sini anlattı. hattâ bir ara şarkıbr çurumlarla çevrılı. Uzaktaki, sağı ha) Ha\vaycada her manaya gehmızdaki uçurumdan aşağı bir şelâle yor: Hasret, sevgı, temenni, hoş bile söyledi.. akıyor. Sesi bize kadar ulaşamıyor. Motör, sulara kadar sokulan 2Ür Bu yerde ilâhî bir sessizlik var. Ar geldın, safa bulduk, güle gule.. ilh. bir ormanm kenarına yanaştı. Kı kamızda asfalt yol ve otomobil ol Pek pratık, değıl mı? Bız de bu güzel âdete uyuyor, (Aloha) diye lavuzun peşinden. volkanik kaynkureiarz yaratıldığı zamanki mukabele ednoruz.. Allaha ısmarlar arasmdan yol bularak muhte halinı seyredıyoruz zannedeceğız. ladık, guzel Haway... Aloha!.. şem bir mağaraya vardık. Mağa'anın ağzının tepesinden bir şelâle akıyordu. Yalçm kayalan kaplıvan tropikal nebatlar, güneş ısığına doğru aşağıki uçurumdan fışkran muazzam ağaclann tepelerile kanşıyor, ot ve yapraktan ikinci oir magpra meydana getiriyorduNihayet otomobilimize geri dönduk ve küçük bir şehre vardık (Kuai İnn) oteli. İstanbulun iiç büyük otelinden daha büyük, daha lüks ve daha şıktı. Lokantasmda. Zekeriya sofrası gibi kırk çeşid yemek ve yemişin sırah durdui*u bir masa gördük: Garson filân yok. tepsinizi ahyor, istediğinizi tabaklara doldunıyorsunuz. Ne kadar ve ne yerseniz yiyin, fiat birdi: Üç dolar (veya seyahat aeentanızın kuponu). Ne adını. ne şeklini, ne de şemailini tanımadığımız bir sürü acayib yiyecek arasmdan rastgele sectik: Çesid çeşid balıklar (MahiMahi denileni meğer Yu' nus balığı imiş, sonra öğrendik') tatsız bir pirinc yemeği, avokado salatası. ve tropikal bir sürü vemiş: Guavya. papaya, ananas. hindistancevizi, mangav.. ilâh. Bu acayib ziyaretten sonra. otelin harikulâde bahçesine çıktık. Omrümrle gdrmediğim cesamette, fotograf adeselerine sığmıyan, her tarafı kaplayan Bamyan ağacımn az ötesinde, şirin bir yüzme havuzu vardı. Etrah çiçeklerle bezenmiş olan havuzun ön ve arkssı palmiyelerle ve muz ağaclarile siHlenmisti. Bahçede yol dıye bir şey yoktu: Her taraf yeşil bir halı gibi gozalabıldığine çimendi. Oğleden sonra otomobilimiz, a Yeni verem ilâcı Dünyaca tanınmış verem mütehassısları Rimifon hakkındaki kararlarını verdıler r [ Oğretmen ve Oğrenci Köşesi j f7. 7. \ DOGRUYA DOGRU... Yazının başhğı, sakın yanlış anlaşılmasın. Alttarau «Iğriye ifrı!> olan buyuk sozlerden bırinı soylemek ıstemıyorum. Doğru olana doğru yürumeye başladığımız bir meseleyi açıklamak nıyetındeyım. Epey zaman var kı, ne buyuk lokma yemekte, ne büyuk soz soylemekteyım. Bununla beraber bahsettığım konu, pek kuçumsenek ehemmıyette de değıldir. Geçen hafta yazdığım »Talımatname» konusu... Demıştik kl: Fakultelerın her bırı kendı ozellıkleri dışında bırleştirıcı bır oğrenci statusune tâbı ohnalıdır. Turkiyedeki üç ünıversitede nakıller, ımtıhanlar .oğrenci kabulü gıbı hususlar başka başka obnamalı. Meselâ Istanbul Unıversıtesuun Edebıyat veya Hukuk Fakul tesınden bır genc, Ankara Univer sıtesınüı aynı fakultelerıne gıttiği zaman Berlın üniversitesinden Pans unıversıtesının bir fakültesıne gelmenın guçluğüne ve uyar sızhğına uğram.asın. Bır de ne gorelım, Istanbul Ünıversıtesı Rektorunün aynı gunde yaptığı demec bu mesele hakkında bırleştirıcı tedbirler alınmasına karar verıldığıni mujdelıyor. Onda kıymetli doktorumuz (kalemimin ucuna genc sıfatı da geldi ama otoriteyi bozar kaygısıle yazmaktan vazgeçtım) şoyle dıyor: Uzun zamandanberi Ankara Universitesile Istanbul Unıversitesi tedrislerınde (ne olur, sayın Rektor «öğretimınde» deyiverseydi!. Sonra iş tedrıste kaimaz, profesor, muderrıs, unıversıte de medrese olur.) muhim farklar mevcuddu ve bu değişikliğin izalesi için çalışıhyordu. Bılhassa nakıl zorunda kalan üniversiteli bu durumdan mutazamr oluyordu. Ankarada yaptığunız Ünıversitelerarası toplantıda bu mevzu üzerınde durulmuş ve oğretimle imtihan usullerinin birlesünlmcsi karar altına alınmıştır. Tamam!.. Esasen şimdiye kadar bunun böyl» obnası lâzımdı. Üniversltelerimiz işi medreseye duşür meden muzakerelere girişirlerse bur.u pekâlâ halledebilirler. Neticeyi dört gözle bekliyoruz. yan, talebeye en küçuk yardımı dokunmıyan öğretim unsurları gorduğumüz muhtar üniversiteye benzememek için Akademi, şimdi den cidd! tedbirler almahdır. Sanat, dalga geçmeye Uimden daha müsaiddir. İlân edilen hürriyeti dejenere edecek olanlar çoğalırsa otoriter devirdeki kadar da verım elde edilemez. Esasen bu müesseseyi de kendine göre bir muhtarıyete kavuşturmak lâzımdır. Hocaları profesor olmalı. kürsü kadroları tesbit edilmeli ve öğretim, benzeri müesseselerdekine uydurulmalıdır. Mesele, talimatname ile halledilemez. Bir teşkilât kanununa ihtiyac vardır. Akademinin bugünku maddî hali de ıslaha şiddetle muhtacdır. Bilmiyorum, yeniden yapılan binaya ne zaman geçebilecekler? Dunya muzelerine gıdemiyen genc ler. burada plâstik sanatlarm her şubesine aid eserlerin röprodüksıyonlarını bulabilmeli, mulajlarım Körebılmeli, mühim binaların fotograflarını ve rölovelerini inceliyebılmehdirler. Yeni müdüre çok iş ve gayret düşuyor. Tanrı, yardımcısı olsun! .. Geçen gün adıma gelmiş kitabları, kâgıd sargılarından ç'karırken gozume inanmıyacağım bir eser ısmı ve mıiplhfi' Leçons de Socıoioeie Emile Durkheim Altına ustune ba'cı^ca büsbütün hayretlere Huştum: Istanbul Üniversıtesı Hukuk fakultesi yayıml^nndan. Istanbul 1950. Önsöz: Huseyın Nail Kubalı. girtş: Georges Davv Bıri Istanbul, diğerı Paris Hukuk fakuîtclrri dekanı. Ne münasebet? Niçin fransızca? Bu onsozle pir'şi okuduktın sonra nasıl sevindığiml bılempzsiniz. Ziva Goka'p, saa o!«îvdl o herkesten daha çok sevnore'ıti ve bu sevinc. he'kfsien çok onun hakkı idı Kıtab, Durkheım'ın şimdiye kaHar tamamı Fransatla da basjlmamış. ftHukuk ve âdetlerin fizığm hakkında on sekiz dersidir. Müsveddeleri. üstadın kı zı Bavan Y. Halphem, Kubalıya vermiştir. Profesor Davy, talebesi ve dostu olduğu büyük bılginin bu eserine guzel, etraflı vazılmış gırişile tamamlayıcı 'ur kıvmet kazandırmıştır. Profesör Kubalıyı tebrik ederim. Zıva Gökalpı ve üstadı Durkheim'ı hayırla ananm. Üstadın kızına ve dostlanna, bu imkânı Istanbul Üniverslte«ine kazandırdıklan için, teşekkür ederim. Eser, muhimdlr. Önce 18901900 de Bordeaux'da verünüs, 1904 ve 1912 de Sorbonne'da tekrar edilmiştir.' Mcslek ahlâkma, devletin tarifine, ferd ve devlet münasebetine, vatan kavramma, devlet jekillerine ve demokrasiye ve diğer sosyal ve hukukî konulara aid bahısleri içine almaktadır. Kİ tabı kime tavsiye edeceğimi saşırdım. Bunu herkes okumah. Fa kat herkes fran^ızca bümez küO halde Ku'nlı r'ostumuz. bir gay ret daha edıp evvclce yaptığı ter cümelere devam ederek kitabın tamamını tiirkçeye çevirmeli veya çevirttirmeli O zarmn ihsan tamam olur. E'ki hir oğretmen İşçi Sendikaları bavram yapıyor On binlerce işçinin üye olduğu sendikalar, bu yıl İŞÇI TAKVİMİ çıktığı için seviaiyorlar. Çünkü hiç bir eser İŞÇİ TAKVİMİ kadar lüzumlu bilgıleri bir araya getirmemiştir. Kitabı, albümü ve takvimi ile 1 liradır. AYAT ÇALIŞMAKLA AOLIK KORÖNMAKLA ÇADAMAUklA Güzel Sanatlar Geçen ayın ortalarına doğru dort .\uz verem mutehassısı Farıste topAkademisinde Demokrasi lanarak aylardanben hastalann Tek partili devrin otoriteye dasordukları bir suale cevab vermeyanan idaresi, son iki müdurü" ğe çalışmışlardır. «Rımıfon hakıkaGüzel Sanatlar Akademisini yüten mucızevi bir ilâc mıdır, değıl rütmede sert ve mütehakkım yapmldır?» mış. Profesorler bundan şikâyetHerkesin besledığı umıdle oynaçi. Duyduğumuza göre son mümak doğru değıldir. Umıd oyle bir dür değişmesi bu şikâyetin netiüâcdır kı eİcsıklığı de fazlalığı kacesidir. Müdürlerin akıllanna gedar oldurucudur. leni yapmalan, öğretimi elinde tu Kongreye dort yüz verem mutan bu yüksek sanat kurumu men tehassısı ve bu arada bu hastalık suolannı yıllardır rahatsız etmede uzermde araştırmalarda bulunan idi. Adı söylenmiyen Bakan 7adokuz verem merkezuıin şefı gelmanında profesörleri toplantıya mıştı. Bunlar uç ay muddetle bazı çsğınlmış ve kendisinin Daşkanhk hastalan Rımifon'la tedavı etmış ettiği bir uzun oturumda profesor bulunuyorlardı, ler meclisinin işe hâkım olması Dokuz doktorun yaptığı tetkik ve için direktifler verilmiş, fakat bır muşahedelenn netıcelerı şoyle huneticeye vanlamamıştı. lâsa edılebılir: Demek, artık bıçak kemığe dauHastalara her gun vucudlerının yanmış olacak ki, şimdıki Bakana sıkletıne gore kılo başına beş mılımuracatler yapılmış, o da idarede gram Rımıfon verılmış ve başKa hiç bir değişiklik yapmak kararın^ bir tedavı tatbık edılmemıştir. 198 varmıştır. Pek güzel'.. Şu halde oteşh hastadan yuzde 66 sının aGüzel Sanatlar Akademisinde deteşı duşmüş, yuzde ellısının kılosu mokrasi rejimıne gidihyor. Doğfazialaşmıştır. Hastalaruı yansında Leçons de Sociologie rusu da bu! Epeyce geç olmakla salâh eserlen gorulmus, yarısı da beraber sanatta hürriyetin ilânı Emile Durkheim balgam çıkarmaz olmuştur. Cığerbizi sevindirdi. Hürriyetsiz fikir lerinde yeni yaralar gorunenlerın Birinci Dunya Harbi içinde olamadığı gibi sanat da doğup geyuzde 49 unda bunların lyıleştığı Türkiye fikriyatı, bır büyük Fran lişemez. Şimdiki müdürün mizacı gorulmuştur. Eskı yaralann ıyüeşsızın adı etrafında toplanır. Durkda buna müsaiddir. Heykeltraş me nısbetı yuzde 16 dır. heim. Merhum Ziya Gökalp, onu Müdür, neşeli, olgun, içi ferah bize tanıtmıştı. Hastalığm çokluRimıfon"un, veremin daha zıyabir sanatkârdır. Arkadaşlarına te ğu nasıl iyi hekim yetişmesine de eskımemiş şekıllerınde büyuk peden bakmaz, genc sanatkâr a sebeb olursa Fransız cemıyetindehizmetler görebılecek bu: ılâc oldaylarına sert ve ters muamele ki sosyal buhranlar da bu büyük duğu meydana çıkmıştır. Fakat bu etmez. Hele yeni bir talimatname sosyologun yetişmesine imkân ilâc hiç bir vakıt yaraların tamade yapacak olursa işler büsbütün vermiştir. Aynı sebebler, bizde men kapanmasını ıntac edecek duyoluna girer. Ziya Gökalpı ortaya çıkarmıştır. rumda değıldir. Bundan baçka RiYalnız benim bir korkum var. Zamanında büyük kudret ve mıfon'un oldukça muhim bir mahNerede hürriyet ilân edersek ön şöhret olan Durkheim, Sor zuru var: Bir kaç aylık tedaviden ce orada bir sarsıntı, bir dalgalan bonne'daki dersleri ve geniş yasonra verem mıkrobu mukavemet ma oluyor. Üniversite muhtariye yımlarıle sosyal bilımler tarihinpeyda etmiş oluyor. Hattâ Leysın tinden sonra gördüğümüz bu ba de bir otorite olmuştu. Onu sos(Isvıçre) den gelen doktor Morın şına buyruk olma halini Akade yolojideki zatî kıymeti kadar bimikrobun Rimifon'a rağmen çoğalmi bakalım nasıl atlatacak? Se zim fikir hayatımıza tesiri bakıdığını gördüğtinü resmen açıklanelerce derse girmiyen hocalar; mından ehemmiyetli görmeliyiz mıştır. kendi konusuna aid yazı yazmı ve tanımahyız. Buna mukabil Rimifon'un çok muhım addedılen iki iyi tarafı var: İlâç hastabğı tamamen geçirınemekle beraber hastanın kilo almasını, ateşm duşmesıni, öksürüğün durmasuu intac etmekte ve veremliye rahatlık hissı vermektedır. Bu hıs o derece barız bir şekıl almaktadır ki bir Amerikah doktor ılâcı asabî ınhıtat haüerınde muvaffakıyetle kullanmıştır. Bundan başka Rımıfon çocuklarda menenjıt tüberküloz tedavısını teme!mden değıştirmıştır. Rimifon'un dunyada yarattığı tesirlerm esasında butün bunlar vardır. Bu senenın başında AmeButün dunya milletleri müşrıkada, sonra İsvıçrede gündelık gazeteler tarafından (tıbbî kontrol terek bir birlık kurmağa mudan geçmeden) ortaya atılan bu vaffak oldukları andan itibaren ılâç herkesin dehce umıdlere ka «bırimizın derdı hepimızin derpılmaiina sebeb olmuştu. Dunja di> prensıpine dayanarak cihaitnın çeşıdlı bolgelerındekı tabiî ve ona devaikül nazarıle bakm?qa sosyal felâket ve âfetlerın de önune başlamışü. Bılâhare basın ümidgeçmeğı şıar edınmişlerdır. Çunku len bıraz kulledi ve herkesin da artık zarar ve menfaatlerın de yalha mâkul hadlerde kalmasma \ar nız muayyen yerlere münhasır kaldım ettı. Fakat hastaîör mucizelere ınayıp her dıvara toptan kotuluk inanmağı severler. Ontıbıyotikle veya ıyılık sağlamakta bulunduğu rın muvaffakıyetı onlara bu yoıda sabit olmuştur. Bir taraftakı su büyuk umıdler vermişti. Gazetoler baskını, çekirge belâsı, zelzele, has verem âfetının altedildiğini neşr^t tahk otekı mıntakalardaki insantıklerı zaman sanatoryomlarda lan da manen uzdüğu kadar madâdeta bir ısyan havası esti. dî bakımdan da fena bir duruma İsvıçıede Rımıfon bulunduğu cğ düşürmekte mılletlerarası içtımai renılince hastalar otomobil tuta ve ekonomık muvazeneyi bormakrak Cenevreye gıdıp eczanclpre tadır. hucum ettıler. Rımıfon Fransaya Işte bunu gözönünde tutan Birda yayıldığı zaman ellerıne bu ilâ leşmiş Milletler teşkilâü Ortado Arkası S a . 7, S ü . 1de ğudakı çekirge âietıle yakından alâkadar olarak onu önlemek çarelerini aramağa koyulmujtur. Kurulan komisyonun merkezi şimdılik Kenyanın başkenti olan Nairobi'dedir. Buraya dünyanın her tarafından çekirge meselesine dair malumat ve raporlar gönderilmekte, o malumat ve raporları komısyondaki mütehassıs bilginler incelemektedirler. Komisyonun tet kik sahası, Afrikanın merkezinden itibaren Kuzey Afrikayı, bütün AÇekirge süriisü Süudî Arabistan sehirlerinden birinin stmasını rab memleketlerini, İsraeli, İranı Böceklerle Mücadele Cemıyetıı nin lerden rüzgârlar estiği ve bunların kurtarmak ihtimali ortadan kalkiçine alarak Hındıstana kadar utanınmış mensubu ve mütehassıs muhtelıf istıkametlerden getirdikle mış olur. zanmaktadır. Bundan dolayı Doktor Rainey O çevre içindeki bütün memle doktor Raıney'in bu konudaki hız ri çekirge bulutları bir merkezde metleri gerçekten takdire şayandır. birleştıkleri için zarar ve ziyan her bilhassa bu çeşidli yönden gelen ketlerden Nairobi'deki komisyona Doktor Rainey'in derm tetkıklere zamankinden fazla olmaktadır. rüzgârlarm daha derin incelemelere kendi ülkeleri dahilinde çekirge Kaldı ki, bahsettığimiz çeşidli tâbi tutularak esmeğe başlamalann salgınının ne durum göstcrdiği ve dayanan raporuna nazaran çekirge ruzgârların dan biraz önce faaliyete geçecekleri ne gibi tedbirler almdığı hakkında istilâsı ile şimdiye kadar mevcud istikametlerden gelen mücadele usullerinden doğurduğu fırtma üstelik bir de bar zaman tahmin edilebilirse Ortadoda aynca günlük veya haftahk ra an'anevî porlar gönderilmektedir. Bövlece bambaşka ve yepyeni tarzda me daVtan boşanurasma yafrnrırların ğuda çekirge âfetinin daha kolayca komisyon çekirgelerin nerelerde todlarla savajmak imkânı elde e yağmasına sebeb olduğu içuı, çe önune geçılebileceği kanaatmdedir. kirge yumurtalannın açılmak için Çunkü o zaman yapılacak hazırlıkyumurtladıkları, yumurtalannın a dilmiştir. çılıp açılmadığı sürfelerınin meyMeselâ, eskiden çekirge bulut bekledikleri en müsaid bir şart da lar, alınacak tedbırler. daha müdana çıkıp çıkmadığı, tehlikeyi larmın takib etmekte oldukları yön ha husule gelmiş bulunur. Işte o kemmel ol?rak vaktinde ittihaz eönleyecek ilâclar tatbik olunup lere bakılarak hlân veya falan is zaman mahsulun bir damlasını bile düebilecektir. olunmadığı bakımmdan derhal ma tıkamete gıtmekte olduklarına hük bu ziyan verici hayvanların elmden Op. Mıı. lumata sahib olmaktadır medilirdi. Halbuki çekirgeler yolda Komisyondaki bır takım müte istikametlerini değiştirirler ve büshassıslar ve bilginler de çekirgele bütün başka bir tarafa yönelirler rin gerek kendilerinin, gerekse yu idı. Çünku son ilmî incelemelere murtalannın ve sürfelerınin imha göre çekirgeler ancak rüzgârlarm 0.40 1.70 M,M, kalmlıkta sını kolaylaştıracak yeni ve tesırli kovalamakta oldukları cihete doğmaddeler aramakla meşguldürler. ru gidebilirler, aksi bir istikamet D E K A P E S A Ç 1952 yılı, çekirge istilâsı nokta takib edemezler. Ruzgâra kapıldıToptan ve Perakende »ından ne kadar felâketli bır sene lar mı günde yüzlerce kilometre İSTlKBAL TİCARET T. A. Ş. oldu ise, ona k?rşı ilâç vesair va kat'ettikleri halde, faaliyetleri kasıtalarla mücadele bakımından da nadlarma münhasır kaldığı takdir• • I Galata. Ömerabed han k^t 4. Tel 40497 43639 o derece faaliyetli bir sene olmuş de saatte ancak 15 kilometre gidetur ve alınan tedbirler sayesinde bılirler. •™ KARS LÎSESÎNDEN YETlŞENLER Ortadoğudaki mahsullere dokunan Bundan dolayı birliğe dahil mem zararlann asgarî miktarda olmasıCEMİ Y E T İ N D E N : nı temin etmiştir. Birliğe dahil lcketlerin meteoroloji istasyonları j ertesı gün esecek rüzgârları musmemleketlerin aralarındaki siyasî Yıllık kongresi 18 Aralık Perşembe ünü saat 14 te Çemberliihtilâfları unutarak bu âfete karşı bet bir şekilde tesbit edip de diğer taş Muallimler Birliği lokalinde yapılacaktır. Nisab temm edılmüşterek bir savaş cephesi alma ulkelerdeki çekirge mücadele komedığı takdırde 21 Aralık Pazar günü saat onda aynı yerde yaverebildikleri larının, bu muvaffakıyetı sağla misyonlarına haber pılacaktır. Üyelerin teşrifleri rica olunur. Başkanlık takdirde oralarda ittihaz olunacak makta mühim rolu olmuştur. tedbirlerle vukua gelecek zararın * ** 1952 deki çekirge âfetınin müm asgarî bir hadde indirılmesi imkânı kün mertebe az zarar vermesini hasıl olacaktır. Çunku mücadele Yıllık kongresi 18 Aralık Perşembe günü saat 14 te Çemberlihazırlayan âmiller arasında komis komisyonu çiftlik ve tarla sahıblemarka yeni bir motorle mütehamk BAXTER msjka büyük yona dahil memleketler meteoroloji rine de vazıyetı bildiıeoek, müşteyeni bir hor1*: sbr vedek parçalarile birlikte satılıktır. istasvonlarının müşterek çalışma tek bır savaşla mozır hayvanlarm ları hususu ön pünda gelmektedır. saldırgar'ığına karşı durma tcdSaatfe 5 M3 mıcır, 10 M3 balast kırmaktadır. Naırobı'de teşkıl edıldığmı yuka bırlcrı al ..caktır. Gaî.ta Hankalar, Şairziyapaşa Cad. 70 Zekâı hanı 23 Demırag rıda kaydej lodığımiz komlsyon uKaıJeşler. Telefon: 49663 (Mesai saatlerınde). Hele ilkbahar başlarında kuzey yelerindea Ingüteıeddu «Muiir ve merkezi Afrikada sejidJU yön \ Dunya Hâdiseleri] Birleşmiş Milletler Teşkilâtı çekirge âfetini kökünden yoketmek istiyor MADENI EŞYA IfiHALÂTÇIURINA] KONKASOR SATIUKTIR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear