01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 9 Kasım 1952 Bir Sıcak Gece Haftamn Şakaları Yazan: Burhan Feleh Amaaan fayton değil.. cad:, Bir takırdı... cadı. Hırsız olmasm.. Kim dedi? Ve Raif gelir.. Kim diyecek.. banyonun ka Neden açılmıyor? pısı kapalı. içeride de sesler var. Ruhsar Hanım.. Acaba bu apartımanda öyle peri İçeride biri var.. (Gülerek) Hayalet.. Fantom falan var mıydı? Diyince açıkgöz bir adam olan lar banyo ahyorlar.. kapıyı zorlar.. açılmaz.. tekrar.. Ali Efendi hemen bu fırsatı kaçırmadı. gene açılmayınca. Sizden evvelki kiracılar.. öyle Yahu, öteki lâvaboya götür Selma Hanımı.. ne diye bana kapı dediler ama bilmem ki. Ayol sen bize neden söyleme* yı zorlatıyorsun? Yarın sabah Alidin? Biz böyle perili evde oturaye açtırtınz.. mayız. Şimdi ne olacak? Ama içeriden sesler geldi.. Vallaha! Siz bilirsiniz. Ben Vâhime... ne diyeyim!. Selma Hanım. Sen hele şu banyo kapısını Vâhime değil Raif Bey.. ben de işittim. Muhakkak... bir şey var. bir aç.. bakalım. Canım.. şimdi lâfını ettik ya!. | Ali Efendi.. banyoya doğru giHemen Fantomları eve getirdiniz.. ; derken, kadınlar salona girip kapı(gülerek) ben onu şimdi çıkarı I ları kapadılar.. erkekleri de zorla nm... (Kapıya seslenir) Ey ruh, | içeri aldılar. Selma Mecdinin yakapıyı aç.. açmazsan seni tepele : nında, Ruhsar da ağabeyisinin ya|nında. rim.. Bu sırada kapının arahklanndan Işığı söndürün.. dediler. içeride âni bir ışık yanıp söndüğü Ali Efendi, don gömlekle banyo görülünce Raif birdenbire: kapısma sokuldu. Hafifçe: Ayol.. içeride ışık gördüm. Kâmil Bey. Benim kapıcı Ali! Siz de gördünüz mü? dedi. Bu arada odada yalnız kalan Kâmil hafifçe banyonun kilidini Mecdi, radyoyu açar.. fakat çokça açtı. Ali de kanıyı açtı. içeride açar.. birdenbire bir tenörün fer başında hafif bff nur görünen bir yadı.. üzerine banyo kapısındaki hayalet görünce. kadınlar: Allâhümme.. derken, Ayyy. Bana fenalık geliyor.. Kâmil Bey: | diye kaçışırlar. Susss! dedi. Kapıdan çıktı. | Raif Bey de kabadayıhğa krem Salon kapısının deliğinden gözet sürmemek için yavaş yavaş arkaliyen Selma.. Bunu görünce.. larından gelir. Amanın şimdi bayılacağım.. Canım. Korkacak bir şey yok. gördüm.. hayaleti diyerek oraya yt Kapı sıkışmış. ğıhverdi. Gözünü deliğe uyduran Gürültü!. Işık... Gürültü, kuruntu! Işık... Bel Raif Bey de sokak kapısuıdan çıki de pencereden bir ışık gelmiş kan Fantomu gördü. Az sonra Ali Efendi seslendi.. tir.. ha? Olmaz mı? I Öfff! patlıyacağım yahu! Bu [ • Aman affedersiniz.. ben 4 nu ne sıcak? maraya çıkmıştım. Yanlış mı geiDiyen Kâmil Beyin çıplak teni dim.. ne rjiydiği gömleği posta pulu gibi Apartımanın içinde sesler oldu.. yücndüne yapışıyordu. ve Kâmil Beyi tanıdılar... O da cO gün Istanbul^ki işlerini bitir zür diledi.. çıktı. Koridorun düğditten sonra aç;khava tiyatrosuna mesine bu sefer cükkatle bastı ve gr'ecek, dönü<=te Nisantsşmdaki a merdivenlerden indi.. kepıya gelpartımina peln bir banyo aldıktan diği zaman Ali Efendiye seslendi.. srnra Erenköyüne dönecekti. Çün Ali Efendi, Ali Efendi! kü Kâmil Bev bu sene kiraladıklaKapıcı çıktı.. rı köşkün eski usul gusu'hanesinde Ayol. Sorma başıma geleni.. yakanamıypHu. Herşeyden evve!. Hsryrola beyim? EU yoktu. Üstç'ik bir gün su ke • Apartımanın anahtarını yanım a silmesi yüzünden banvo sobasımn almağa unutmuşum. Üstelik boruları vanrr>!=tı. Mal sahibi ta ki r kat fazla çıkmışım. Karanhkta mir etmek şövle dursun tazminat, elektrik düğmesi diye 5 numaramn istiyordu. Isıtılmış suyu gaz tene, züini çalmışım. Dalgmlıkla da içekesile gusülhaneye petirio dökün! r i girmez miyim?. Şaşırdılar.. fena mek de hiç hoşuna gitmezdi. Onun i da terledim.. arük pazartesine gelir için haftada iki gün sıcak su gün j yıkanınm.. ne çare? Akılsız başuı leri. arıartımana gelir, orada yıka cezasını ayak çeker.. y d B f d Siz bana bir anahtar bırak ; nırdı. Bu sefer de niyeti öyle idi. y g Yalmz açıkhava tiyatrosuna git saydınız.. böyle olmazdı.. meden yıkanırsa, banyodan sonra I Hakkın var; ama olmadı işte.. d k gecenin rutubeti altmda soğuk a!a hayır nasıl unuttum. Bir türlü.. cağından korktuğu için kapıcıya Beyefendi! İsterseniz 3 numarica etti: rayı açayım.. banyonuzu yapın? Kuzum AH Efendi, sıcak su , Nasıl olur, elâlemin evine gikazanını söndürme. Ben on bire rilir mi? doeru gelip yıkanacağım. ' Canım ne olacak?. Su var. Kapıcı Ali Efendi iyi adamdır. Banyo sizinkinin aynısı.. On senelik kiracısmm kırk yılda ! Takım? bir istediği şeyi yapmakta güçlük Ooo. Onlarda takım bol.. bançıkarmadı. Zaten apartıman boş yoda asılı.. on dakikada yıkanır gibi. Bir numara ile beş numaradan I çıkarsınız.. başka herkes köyde. Sıcak su kul! Ali Efendi mesuliyet sana lanan yok gibi bir şey.. aid.. Kâmil Bey bir ekspres mezecide (Gülerek) Bana aid beyim.. kamını doyurdu ve açık hava tiyat heç kasavet çekme!.. sosuna gitti. Pek sevdiği alaturka Ali Efendi Kâmil Beyi 3 numamusikinin bir kaç sayılı sanatkân raya götürdü. Kapıyı açtı.. Kâmil m dinlemek için.. Bey elektrik fenerile banyoyu bulKonser fena olmadı. Vaktinde de du. let çıkmıştı.. bitti. Saat on birde konserden çık Eyvallah Ali Efendi! ğer önünde giden Selmaya tutunApartımanın düğmesine bastılar. Nedir o hayalet? tı.. yayan apartımana kadar gitti. masaydı... yere yuvarlanacaktı... Elektrikli kilid zırıldadı.. kapı açıl Güle güle beyim.. Sizin anlayacsğınız Fantom.. Selma gülerek: Hava sıcak.. adeta terledi.. apartıAli Efendi kapıyı çekti gitti. Kâdı.. girdiler.. asansöre bindiler. Ka Aaa! Ödüm kopar.. manın kapısını çaldı. Ali Efendi mil Bey banyonun kapısını kilid Aman Mecdi.. ne oluyorsun? pınm önüne çıktılar. Raif Bey cedaha uyumamış.. açtı kapıyı.. Bir şey yapmazmış.. İngiltere dedi. binden anahtarı çıkardı.. kapıyı ledi. Musluğu açtı.. sıcak su var.. Merhaba Ali Efendi! Geç kal soğuğu da açtı.. o da var. Mükem de hemen hemen her büyük şatoda Affedersiniz Selma! Kaldırım açtı.. hemen oradaki elektrik düğmadım değil mi? mel.. açık bıraktı.. banyo dolmağa Fantom varmış. Fantomsuz şato, lar çok bozuk.. siz olsaydınız ka mesini çevirdi. Koridor aydınlandı. şerefsiz ailelerde olur fam beynim patlamıştı. Nasıl küf kokuyor, değil mi?. Yok beyim. , başladı.. kendi de soyundu.. kapı mazislz Su var nu? • ' " ' ' ' nın arkasmdaki portmantoda.. üç muş.. Apartimanm önüne geldikleri ZE Buyurun! dedi.. girdiler.. Hazır.. "* Aman öyle şerefin gözü kör man Raif Bey: tane bornuz asılı idi.. yanında da * * * Teşekkür «Jerim. Haydi Allah iki büyük havlu... Lâstik banyo olsun.. istemem.. Haydi çocuklar. .gelin!. Size Kâmil banyoda pek rahat etti. İstemezsiniz ama var.. rphathk versin. | terlikleri de var. Üstelik iyi akıl bifer viski.. Ilık suyun verdiği rehavet yavaş Sahiden var mıdır?.. Dedi. Asansöre bindi, 4 numara doğrusu banyonun önüne bir tah Aman bu sıcakta viski.. yavaş tatlı bir şekerlemeye döndü. Tabiî var. Ben Çörçilin hatıya çıktı.. bu otomatik ışıkları da ta izgara koymuşlardı... Soyundu.. Sabunlanırken yorulan adaleleıi Lîmonata öyle ise.. babatasarruf olsun diye o kadar kısa I suyu ayarladı.. sabunluktaki güzel ralarında gördüm.. büyük dinlendi. Banyonun penceresi açık Mecdi: a'arlıyorlar ki.. asansör 4 numara j kokulu sabunu da aldı.. ve suya sının şatosundaki Fantomla ahpabolduğu için içerisi sıcak da değildi. Bana müsaade.. ! lık.. da durduğu zaman merdiven ka ; girdi. Yok ya!. Daha saat on bir.. Banyoda ne kadar kaldığı malum Aman deli gibi söylüyorsun! nereye gideceksin? ranlıktı. Köşke geç döndüğü geceI değil. Bir ara kulağına bazı sesler * * * ler kullandığı küçük elektrik fene Hadi bana inanmadınız.. ya Arabamı Em'>âk caddesine bı geldi. Yarı uyku ,yan uyanık h^l Gözünü sevevim Raif.. hep ti sene evvel Zeyrekte evin altını raktım.. alır giderim.. de duyduğu bu sesleri izaha lü1 rini cebinden çıkardı. Koridorun i böyle hikâyeler anlat Allahaşkına! i üstüne getiren.. polislerin gözü öışık düğmesine basıp aydınlattı. Neden o?.. Selma Hanım, siz ne yapacak zura görmedi. Lâkin sesler devam edince tam uyanıkhk^ hali geldi. Sonra söylerim.. sen devam nünde.. mutfak takımîarını dar sınız? Asansörü geri gönderdi ve cebin r rn>adağm den Fantoma ne diyecekden anahtan... bulamadı.. aradı, tâ et. .ben de sana yardım ederim.. Ben SanyeV'MfoiffifuTO*" Os Düşündü. Vayyy! Xpârtıman<}a adam var. Hiç gecikmeden banyomanbeyde beklerim.. . • ~j radı yok.. hay Allah cezasını verSiaema dönüşü Harbiyeden Ni Yoo! oisaaz. .= ^ i i ' " . 1 a r . . dan çıktij.. acdff kurulandı ve çasin. Anahtar yok.. ve düşündü^ a şantaşına doğru gelen kadınlı er1 Hatırlamıyorum.. Raif Beyin hcnKa bucak piyindi. Sonra rh elektriği psrtımanın anahtarını köşkten çı kekli bir grupun, iki erkeği sigara I Nasıl hatırlamıyorsunuz?!. Rasöndürdü.. vaziyet ciddi. Eğer apar karken aldığmı bir türlü hatırhya yakmak için durakladıklan zaman I if Bey.. siz de hatırlamıyor musu nım: Amaan Selma' Haydi gel.. bu tımandakiier çıkıp gitmezlerse, elmadı.. hiç ümidi olmadığı halde daha genc olan birisi ötekine böyle nuz? bette banyoya biri geîecek ve re Evet ama iki seneden eski o gece bizde kalırsın! bütün ceblerini bir kere daha ara söylemişti. zalet çıkacak. Yani nasıl isterseniz Nasıl olur? j hikâye.. dı. Yok efendim. Olmıyan şey zorYürüdüler. Raif Bey: öyle tefsir edebilirsiniz. Raif Be Telefon ecîeriz sizinkilere! la bulunmaz ya! Bu sırada merdi O ne o.. şu köşedeki! diye bir | Ne ise.. iki sene.. üç sene.. Bizde telefon yok!. Ev sahib yin hemşiresi de güzel kadmdır. ven elektriği tekrar söndü. Düğ lâf etti. Kadmlardan biri: Kadmlar: meye bastı. Yanmadı. Çünkü ka Aman Raif! Korkutma!. ı Amaan.. lâkırdısı bile tüyle j lerinde var. .onlar da şimdi yat Dört numaradaki Kâmil Beyi, üç numaranm banyosunda basmışlar.. j ranlıkta apartımanın düğmesine Korkacak bir şey yok!. Bir rimi ürpertiyor. Bırakalım bu lâf mışlardır... basmıştı. Işık iyi işlemiyor zanni karaltı var.. Bu saatte yatmazlar. Haydi ala ala hey.. alt tarafından ne çılan.. film fena değüdi.. değil mi?. kar bilinmez değil mi? Yapacak? ; le aynı düğmeye tekrar bastı. Yan Ben aşk filmlerinden bıktım Raif.. sen de.. Aman köpektir. Yapacak şey yok. Mütevekki'âne mayınca elektrik fenerini cebinden Rahatsız etmîyeyim... Köpek olsa böyle uzunboylu... da.. çıkarırken.. hep aklı anahtarda... Yok canım.. rahatsızlık olur oturdu ve dışarıya kulak verdi. Ya ne filmi olmalı? Kovboy O taraftan gitmiyelim... Kapı açıldı ve Kâmil Bey içeri giBanyonun yanındaki değil de, mu?. Yalnız apartıman toz içindemu? Mecdi lâfa karıştı: terken birisi seslendi. Hayır.. esrar... casusluk... po dir. Kırk yılda bir Adaya gitme onun yanındaki odada konuşuyor Vallahi ben böyle şeylere pek Aa! Bu adam kim?. inanmam ama çocukluğumda otur lis... takib... musademe... derken diğimiz geceler için apartıman te lar. Amaan böyle korkunc lâflar Derhal ayıldı.. duğumuz mahallede bir evde haya ayağı takılan Mecdi tökezledi... £ mizletemem.. etmeyin canım.. Bunda korkuncluk yok! Şimdi Selma: Gitti gitti.. korkmaym! dedi. hırsızları, katilleri bile ruhlara bul Ben gidiyorum.. Mecdi. Kapıyı açtılar ve hepsi birbirinin duruyorlar. Ben Camille Flama Beraber gideceğiz Selma Ha elini tutmuş olarak çıktılar. rion'un bir kitabını gördüm; spiritiz Nereye gitti? maya dair. İçinde havada duran nımefendi. Ruhsar: Ne bileyim ben!. dedl. masa resmi vardı. Allah aşkma bizi yalnız bı Amaan. Deli olurum vallahi... Bu işin münakaşası sürerken.. Nasıl oluyormuş?. rakmayın! Benim ödüm kopar. Kâmil altkata indi. Bomuzu bir Nereden de bu lâfları ettiniz Mec kenara attı. Kapıyı açtı ve çıktı... Oluyor işte! Doğru köprüye... di Bey. Ben inanmam.. İnanmazsınız ama fotograflar Eyyy.. hanımefendi, bunlar Raif Beyle hemşiresi o gece Selda yalan değil ya!.. fennî şeyler. ma ile Mecdiyi bırakmadılar. Doğru.. aman başka lâf ede Fennî şeylerse, bizim banyo Amaaan. Benim ödüm kopar. lim.. şimdi sen ne yapacaksın Sel daki hayaleti çıkarın bakalım. Yalnız burada yatamam. Pek rica ma? Banyoda hayalet mi var? ederim Selma.. kal bizde.. diye Otobüse yetişirim.. Anlatırlar. yalvaran Ruhsar Hanımı kız kıra Olmaz .Mecdi Bey seni bırakı Evvelâ kapıyı açahm... madı. Mecdi de.. dünden razı. O versin! Nasıl açahm? ' da kaldı. Evlere telefonlar edildi. Aaa! tabiî hanımefendi, bıra Kırarız. Ali Efendi de koridorda yattı. Sak:rım.. yani bırakmam.. götürü Olmaz .. Kapıcıyı çağıralım... bahleyin eıkenden aşağı indiği zarüm. Gülüşmeler.. Ve herkes kapıdan ayrıldı. man kapının yanında bomuzu buiSelma Hanım sordu. Kâmil bu sözü işitince yerinden du. Ruhsar, çu ellerbnîil haline kalktı. Gözü iyice alıştığı karanlık Hay aksi şeytan! dedi. Aldı, bak.' Prograın simsiyah etmiş.. | ta beyaz uzun bornozu ters giydi. odasına sakladı. Aaa gel Selmacığ:m. Banyuda Belini bağladı. Külâhır.ı da yüzü3 numaradakiler ertesi gün yeryıka!.. [ ne geçirdi. Cebinden çıkardığı küKoridorda ayak sesleri. banyo çük elektrik fenerini e'ine aldı. lerine gittiler. Her tarafa hikâyeler anlattılar. Raif Bey 3 numarayı nun kapısı kurcalanır. Bu sırada içeridekiler kapıcı Ali | terkedeceğini mal sahibine haber Aman bu kapılar da pek fe Efendiyi uyandırdılar. Adamcağız na. Sıkışır açılmaz.. tekrar zorla 3 numaradan telefon çaldığını gö verdiği zaman o kadar memnun oldu ki.. lâkin hayalet hikâyesini nır. Gene açılmaz... Ruhsar Hanım rünce: bahane zanneden mal sahibine.. seslenir.. i Kâmil Beye bir şey mi oldu? Kâmil Bey, olan biteni anlattığı Raif. Gel şu banyonun kapısı diye fırladı. Asansöre bindi, çıktı. ! zaman kaüldılar gülmekten.. Kânı açıver.. sıkışmış. | Ne görsün? Üç numara adam doBu esnada Kâmil kapının arkası lu... Vay anam vay... Şimdi ne o mil Bey: Hep Alinin kabahatl.. diye kana sığınmak isterken ayağı çamaşır lacak? Şaşkın ve sersem bir halde: kovasına carpar.. bu sesi kadmlar Hayrola? diye soracak oldu. pıcıyı gösteriyor, o da: Bir iyilik edelim dedik, beyeişitirier.. Ruhsar: Kadınlar birden başladılar: Duydun mu Selma?. Aman Ali Efendi, bu apartı fendi, az kalsın yüzümüze gözümüze bulaşacaktı, diye özür di Evet!.. manda Fantomlar var. leyordu. Neydi?. Faytonlar mı var? HİKÂYE I caktı! O kadar akıllı olan annesi kız, «ama, ne müthiş şey!» IV Leylâ yatağma girerken karanm ı bile anlayamazdı. Annesi de göreMektub elinden çıkmış, polisin «Bu gece hiç uyumıyaca cekti. Plâjda herkesin yanında ken eline varmış gibi korkuyla yatağınİğım!» disini azarlıyan, sofrada babasına da kalkıp oturdu. Açık balkon ka: Çarşaflan, örtüleri hırsla yere çekiştiren o kadın da... pısına baktı. Sanki elinde koltuk savnrdu. Sanki bütün düşmanlanHer şeyi en ince noktasına kadar değneklerile Topal Kâzım: «Niçin 3iın yüzlerini tekmeliyordu. düşünmüştü. Harfleri sinema mec ı yaptın bu işi bana!» diye içeri sıç: Ay, bulutların arasındaydı. Oda muasından kesecekti. Çünkü sinç 1 rayıp girmek üezereydi. Pencereye doğru: cBeni vazgejkaranlıktı. Karanlıkta çamîarın u | ma mecmuasma bakmak kimsenin îğultusu korkutuyordu. Kız başınj | aklına gelmezdi. Mektublann altı çiremez, kimse vazgeçiremez!» diGöz kapaklan ağırlaştığı esnada: îyastıklara gömmüştü. Ruşene yol i na da «Zehirli Kalem» diye imza ye, öfkeyle söylendi. Korkusunu jhyacağı mektubu düşünüyordu. j atacaktı. Kitabdaki kız da öyle yap yenmeye çalıştı. İspanyollarm kar «Biraz zamk almalıyım» diye düjYemekten sonra odasına kapanmış, | mıştı. Onu da kimse bulamamıştı. deş olmadılkarını da yazacaktı. Kot şündü. Bir yığın da kâğıd, zarf lâ:bir yığın müsvedde hazırlamıştı. Yalnız, mektublsn belki başka bir radaki kız esir bir prensesti. Ispan zımdı. Sonra posta paralan vardı. İBİT tanesi yastığının altmda duru yerden postaya atmak daha doğru yol onu sarayından bir geceyansı Haftaıığınuı bu kadar masrafa yeEyordu. En iyisi bu son yazdığı ol olurdu. Bunu da aynca düşünmek kaçırıp kotrasına atmış, denize a tip yetmiyeceğini hesablarken plâFmuştu. Mektub şöyle başlıyordu: lâzımdı. çılmıştı. Zaten hakikatta o müthiş jın üzerine mektubların yağmakta «Ruşen, bir korsandı. Köyü soymak için fır olduğunu görür gibi oldu ve birKaranlıkta oradan oraya dönmedenb re uyuyuverîi. : «Sen beni fena halde kırdm. Sa ( ye başladı. Sonra ay bulutlardan sat bekliyordu. V «tspanyolun büyük bir korsan, 3ia mektub yazmıyacaktim ama çok kurtulunca duvarlar beyazlaştı, oda korkunç bir haydud olduğunu işte rdüşündükten sonra buna karar aydınlandı. Hemen sırtüstü yattı. Gökyüzü bulutlarla doluydu. Ha rvefdim. Evvelce senin bana yazmış Pencereden gökyüzünü, gökyüzün ben, Zehirli Kalem size bildiriyo va ağır, sıkıntılıydı. :olduğun mektubları iade etmek is de uçan kocaman siyah bulutları rum!» Genc kadın uyuyamıyacağını anItiyorum. Sen de benimkiieri verir seyre daldı. Bulutların arasında çiZevkinden tath tatlı ürperdi. Yük layınca yataktan usulca çıkmış, pen îain tabiî. Nerede verebileceğini söy vi başları gibi görünen yıldızlar bir seldiğini, büyüdüğünü hissediyor cereye gelmişti. Şimdi bir iskem:1e. Aramızı bozanlarm kimler ol görünüp bir kayboluyorlardı. Pen du. | lede, başını pencerenin pervazına iduğunu biliyorum. Fakat alacak cereler rüzgârda oynuyor, kanadDaha başkalan da vardı. dayamış, dışarısını seyrediyordu. Kumarbaz kadınları da haber ;ları olsun. Onîara nasıl bir ceza ilardan biri hafif hafif vuruyordu. Piâj kaıanlıktı. Şemsiyeler inmiş, Jhazırladıeımı sonra sen de göreLeylâ ilk mektubu Mellisande'ın vermek lâzımdı. Öğretmen ne de masalar toplanmıştı. Yahıız kahveci Jceksin. Kanayan kalbim artık hiç kocasına yazmaya karar verdi: j mişti? «Şık mayolan giyip, masa nin kulübesinden hafif bir ışık sı•bir teselü kabul etmiyor. Onun şu «Kannız sizi aîdatıyor. O yalancı ' başında kocalarınm paralarını yi zıyordu. Ay, bulutlardan kurtul•anda bile yavru bir kuş gibi çırpın ve fena bir kadındır.» yen parazitler!» Kız karanlıkta hınç dukça sahilde kumlar bembeyaz Jdığmı hissediyorum.» Hepsi bu kadar! Zehra dedikleri la gülerek: «Sizi de temizliyece parlıyor, Ispanyolların kotrası, güBu sen cümleyi bir romandan al o çok gülen kadının kocasına da ğim!» dedi. müşten, oyuncak bir gemi gibi bir Jmıştı. Fevkalâde tesirli olacağını ı bir tane yazmak lâzımdı. Adama I O şık, güzel kadınlanmkarakola ! an meydana çıkıp sonra karanlıkta •biliyordu .Kendisi bile yazarken ür kansının yalancı, gösterişçi oldu ağlp.ya ağlaya gittiklerini görür gi tekrar kaboluyordu. •permişti. Araya bir şiir koymak da ğunu, sarı bıyıklı gencle sandal ge bi oluyordu. İşin güzel tarafı kuParmaklığa adeta yapışmışü. Pen •belki dcğru olurdu. Fakat aklma Izintisi yaptığmı haber verecekti. marbazların arasmda Sevimin an cereden hemen uçup gitmek ister •annesinin sık sık söylediği şu aca I Onları bir gün mağralarm önünde nesinüı de bulunmasıydı. Sevim gibi heyecanlıydı. Uçsuz bucaksız ;yib şiirden başKası gelmiyordu: | gözlerile görmüştü. Ruşenle bera her halde annesinin arkasından çok denize, bulutlarla dolu gökyüzüne :«Aksam, gene akşam, gene akşam, j ber şarpide denize çıktıklan bir ağlıyacaktı. bakıyordu. Sanki geniş, sonsuz bir :«Göllerde şu dem bir kamış olsam.» j öğle üzeriydi. Adamı çiçekli mayoBir mektub da Pembe Hanım âkmin içinde, yıldızlara, sulara, bu ; Böyle bir şiir Ruşeni güldürebi sundan hemen tammışlardı. Kadın için yazmayı düşündü. Fakat kadı lutlara yakın bir yerde onu bekli•lirdi. Onun için şiir tarafını bırak ' da Zehra olmahydı, onun gibi es nın şişmanlığmdan başka kusuru yenler vardı. •mıştı. Hem belki mektubu gönder : merdi. Sonra? Daha başka neler nu bulamıyordu. Doktorun kansıArkasında, karyolasında, kocası »•mek doğru olmıyacaktı. Ruşen şüp ıvardı? Pclise de yazacak, Topal na gelince, konuşması gayet şiriıi hafif hafif horluyordu. Bebek çok•helenebilirdi. Şüphelenirse öbüıle İKâzımın bacaklarmm arasuıdan ge di. Hem annesinin arkadaşı sayı tan uyumuştu. Kız kimbilir kaçıncı •rine haber verirdi. Dikkat etmesi .çip çimdik attığmı, kadınlara sataş i lırdı. Fakat Pembe Hanımın oğlu rüyasındaydı! ;!âz:mr'!, tıpkı o kız gibi, kitabdaki tığmı haber verecekti. nu, öğretmeni unutmamaya karar «Çocuklarımı, kocamı seviyo •kız gibi! «Zehirli kalem size ıfşa ediyor! verdi. Bu adsmın her jeyi bildiği rum!» diye düşündü. Göıünüşte hiç Kaibi çarparak yatakta döndü. i «Topal Kâzımın köydeki bütün ni sanan ukala bir hali vardı. Hele bir aksilik yoktu. Gene de sıkıntı jHeyecandan, korkudsn bir anda rencberleri, işçileri, kay;k;ıiarı I a kendisini: «Gel buraya, küçük!» orada, kalbinin üzeıinde taş gibi •bütün vücudü ter içinde kalmıştı. şına toplayarak plâja hücum edip diye çağırması, o yukarıdan alışla duruyordu. • «Fakat bunlarm hensinın cezala kadınları, çoftıkları dağa kaldırma rı! «Acaba onun için ne yazsam?» Birdenbire doğrularak gözlerini •nnı vermek lâzım!» diye düşündü. sı yakın görülmektedir. vJnun bu diye düşündü. Casus olduğunu söy açtı, gecenin içine dikti. ^ ^ ^ Orada, oturduğu yerde Pembe işi, erkeklerin şehirde, •'•jlerinin LE liyebilirdi. Hakikatte adamın bir «Hııı!» dedi. jHanımm, annesinin, hepsinin söy . şmda olcîuklan tenha günde b^şar polis hafiyesi olması ihtimali de Ne zaman, nereden çıkmışlardı? •ledikierini dinlemişti. Şimdi bütün m v a , plâjı basmaya da karar vtr vardı. İşte bu fena idi. Tuzağa düş , Onları daha evvel hasıl olmuş da •plâidan neiret ediyordu. I diği aynca anlaşılmıştır. Hakikati memek için en iyisinin öğretmeni görmemişti? Orada, iskelenin uYatakta büzüierek ellerile yüzü bildirmekle şeref duyarım.» işe kanştırmamak olacağına karar cundaydılar. Adeta birbirlerine ya•nü kapadı. Bu müthiş bir şey ola j «Ama, ne müthiş şey» dedi verdi. pışmışlardı. Yazan: PERİDE CELÂL YAZ SONU 4 I Canı çekilmiş gibi gevşemiş bakıyordu. Mecalsiz bir sesle: «Öpüşüyorlar!» dedi. Biraz daha pencereden sarktı. Göl gelerden birinin iskelenin en ucuna [koştuğunu gördü. Etekleri rüzgârda uçuyordu kadınm. Erkek peşinden gitti. Tekrar birbirlerine sarıldılar. Öyle, kucak kucağa dönüyorlar, merdivenlere doğru ilerliyorlar, işte, işte... «Don Juan olacak bu!» diye kararını verdi. Kadın belki Mellisande, belki de Aristokrat Zehra idi. Şimdi de iskeleden sahile doğru geliyorlardı. «Ah şu ay bulutlardan kurtulsa, ah görebilsem's» diye ümidle gökyüzüne baklı. Iskeleye döndüğü zaman iki gölgenin küçük merdivenden indiklerini gör dü. «A!» dedi. «Sandala biniyorlar!» Sularda şıpırtılar vardı. İşte sandal sahilden uzaklaşıyordu. Ne macera! Sandah karanlık denizde bir zaman boşuna araştırdı. Kaybolup gitmişlerdi. Sinsi sinsi güldü. Mellisande yahud Aristokrat Zehra? Kim olursa olsun, böyle yabancı bir adamla geceyarısı buluşmak edebsizce bir şeydi. Ama giden kadmın cesaretine doğrusu diyecek yoktu! Hele Don Juan! O zaten kepaze bir adamdı. Öğretmenin dediği gibi «Pis bir zampara!» Pencereye yaslanmış, tatlı tatlı ürperiyordu. Yanakları, alnı, bütün vücudü ateş gibiydi. Denize fiidenlerin, karanlıkta sevişenlerin gi>nahları sanki üzerinden akıyor, derisini ateş gibi sanyordu. Birdenbire odasından, kocasından, çocuklardan uzaklarda olmak, çırılçıplak rüzgâra çıkmak, tepede, karanlık ağacların altında toprağa yatmak arzusuna kapıldı. En güzel şcyin bir gün yalmz canı istediği için gitmek olduğunu düşünmeye başladı. Hem de nereye olduğunu bilmeden! Belki giden kadın da bilmiyordu. j [Öylece adam istediği için onun peşine düşmüştü. Pencerenin köşesine, eski yerine çekilip korka korka: «Eğer istemiş olsaydım?» diye kendi kendisine sordu. Her halde adam buna çok şaşınrdı. Beiki de güldüğü zaman gülmek kâfiydi. «Hînımefendi yanınızdaki iskemleye oturabilir miyim?» «Zaten boş değil mi o iskemle?» I «Hava ne kadar sıcak bugün .gene? » | Veyahud: «Çok iyi yandınız siz bu sene!» diyebilirdi. Havadan bah sederse arkusmdan muhakkak sandala davet çıkardı. Gülmeye başladı. Sessiz sessiz, basını dışarı uzatmış, gecenin içine gülüyordu. Herkesi sandala davet etmek onun âdeti olduğuna göre! Sandala i onunla beraber bindiğini gördük; leri zaman Pembe Hanımın ve ö| tekilerin ne kadar şaşıracaklannı ! düşündü. Ne çıkar? Adamın öbür kadınlara neler söylediğini, kendisine neler söyliyebiİ!3ceğini merak ediyordu. Hem ona kim olduğunu, [ ismini, memleketini soracaktı. Neden öyle daima güldüğünü de anlamak istiyordu. Acaba göründüğü kadar budala mıydı? Belki de ken disini kahkahalarm arkasma saklıyarak bütün plâja oyun oynuyordu. Ona hepsini, bütün merak ettiği şeyleri soracaktı. Meselâ: «Nerden geldiniz bütün yaz burada ne yapıyorsunuz?» diye soracaktı. «Sizin için dünyanm öbür ucundan geldim, bütün yaz sizi seyrettim, hanımefendi! • Adam böyle budalaca bir cevab da verebilirdi. Bir başkasını ikna etmeye çalışır gibi: «Hayır, canım! • diye mırıldandı. «Hayır, adamda hiç bir şey yokN Bir kere peşinden İspanyollaruı kotrasına kadar yüzmüş, tam hizasma gelince: «Bonjur!» diye bağırmıştı. Yüzü sular içinde, gülüyordu. Başındaki lâstik bone ile fevkalâde gülünç, hattâ çirkindi «Aman ne aptal şey!» diye güldü. Rüzgâr kuvvetlenmişti. Geceliğinin içine giriyor, göğsünü, karnını serin serin okşayıp geçiyordu. Çamların uğultusu da artıyordu. çücük bir bıçak gibi dağlarm ıır: Başını kaidırıp baktı Bulutlar, ka üna batıp kaybolması bir oldu. : lın ve siyah, birbiri üzerine yığüıGenc kadın ürpererek omuzlarur: yor, ay ışığı ince çizgiler halinde tuttu. : arada bir görünüp kayboluyordu. «Ah budalalar!» dedi. j Denizde korkutucu bir sessizlik Heyecandan, korkudan titriyordu.: vardı. Orada hep öyle durmak, beklemek.j Yorgun, neşesiz, yatağına dön gidenlerin nasıl döneceğini görmek: miye karar verdiği esnada bir se istiyordu. • sin: «Yapma be Kâzım, git.me be Gökyüzünü daha uzun, sivri birj Kâzım! • diye, bağırdığını duydu. ışık ikiye böldü. Gürlemeler birbiri: Dikilip kald;. Kahveciniıi sesini ta üzerine tekerlendi. Odanın içinde; nımıştı Sonra Kâzımm sesini de kalın bir erkek sesi rüyada söyle" tanıdı. Topal gecenin içine tükürür nir gibi mırıldandı: ; gibi müthiş bir küfür savurmuştu. «Melâhat!» ; Şimdi plâida koşuşmaİ3r da vardı. Genç kadın döndü: ; işte önde koltuk değneklerile ko «Oyle bir fır üna geliyor ki'»: şan Kâzımdı. İskeleye, çıkmış, san dedi. ; dalların durduğu tarafa gidiyordu. Sonra pencereyi hemen örterek,: Arkasından koşan çarpık ince göl yatağuıa koştu. Kocası bir taraftan: geyi de hemen tanıdı: Kahveciydi. öbür tarafa dönüyordu. Uykulu uy: Kâzim sakatlıhğından umulmayan kulu: «Gece yansı ne kalkıyorsun: bir çeviklikle sandala atlamıştı. a canım.'» diye söylendi. j Kahveci iskelede durmuş, iki elini Genç kadın tekrar etti: : beline koymuş, konuşuyordu. Din «Oyle bir fırtuıa geliyor kü»! ledi: Adam duymamış olmahydı, hort «Ulan» diyordu kahveci, «ha luyordu. : vaya baksana!» Başını yastıklann altına soktu: Yalvaran bir hali vrdı. Gözlerini sıkı sıkı kapadı. Çabucak; Yalvaran bir hali vardı. uyumak istiyordu. Fakat bu gökJ . «Havanın da anasına avrdı gürültüleri, rüzgâr, şünşek, fırtma.'; Bu sefer kahveci bir küfür sa ! Sonra denizdekiler, onlar! Topai; vurdu. Kâzım, sevgililer, Ispanyolların kot; «Ulan sana ne sanki, karı se rası! Denizde daha kimbilir neler: nin mi?» vardı, neler oluyordu? • «Harraç alacağım be Reis, Kafası karmakarışık, oradan ora; harrraç! Anladın mı?» ya dönmeye, boşuna uykuyu ara: : «Allah belânı versin! Havaya maya koyuldu. baksana, patlak verecek birazdan...» Kahvecinin karuı: «Aman, aman!»: «Uçan kuşların kanadiarına dedi. «Gök delindi sanki! Bütün geİ sığınınm be, Reis!» «Başına iş açacaksın, döıı di ce şimşekler gözümde çaktı. Çocuk: da mızmızlandı, hiç uyumadım.» l yorum sana!» « Ben de uyumadım,» dedi Ley: «Hele bir göreyün, nerdeler, lâ. ; ne yjpıyorlar...» Kahveci yanlarından sıyınr gibij «Ulan, ulan!» geçmişti. Yüzü öfkeden simsiyahtı.j Topal cevab clarak kahkahalar Uzaklaştığı esnada karısına bağır: atıyordu. Sonra küreklere sarıldı. dı: j Sandal suların üzerinde, ev\'elâ «Altını değiştirmezsen öyleküçük, siyah bir gölgeye benziyor ; olur! Kafanı patlatacağım bir gündu, sonra uzaklaştı, kayboldu ama, göreceksin!» • Kahveci hâlâ iskeledeydi. Başını Kaduı boynunu büktü, çocuğu: kaldırmış havayı kolluyordu. Ay pışpışlamaya koyuldu. • tamamen görünmez olmuştu Bulut «O da uyumadı,» dedi. «Hiç,: lar kat kat birbirinin üzerine yürü ama hiç!» Kocasmı işaret ediycrdu.İ yordu. 'Rüzgâr da onlarla beraber Sonra gözleri parlıyarak dirili\ 'ij geliyordu. Daha şiddetli esmeye kıza doğru uzandı, sesini yavaşlattı:: başlamıştı Sona birdenbire ilk şim «Dün gece neler olmuş haberin: • (Arkası var)Z şek çaktı. Uzaklarda, ateşten, kü var mı?> vı j 1
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear