01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURlYFk 1952 1 NALINA M1HINA giztiJfarb plânlan Kore harbitti 6 hafta evvel fcildinniştim, bııgünde yeni darbenin yerini söylüyorum Yazan: Gnl. Alexei Markof ı II. Cihan Harbi sona erdiğinden beri Sovyetler Birliğinden kaçmıs ve muhacirer.e i'tica etmiş olmakla beraber Kore harbinin plânlanmasına yardım edenlerden biri de benim. Sovyet Alman harbi başlemazdan hemen biraz evvel, Sovyet genelkurmayı bütün Koreyi fethetmek, istilâ yollannı plânlamıştı. Evvelden hazırlannuş olan bu plânın cenub Kore kesimindeki İstilâ yollarından, 1950 de tezahür eden komünist tecavüzünde de harekâün güzergâhı olarak faydalanıldı. Bu uzun ömürlü harb plânı ilk iflefa tasarlandığı sırada ben de Sovyet Genelkurmayına bağlı bulunmaktaydım. II. Cihan Harbi esnasında Almanyaya yapılan hava bombardımanlanna iştirak ettiğim sırada tayyarem düşürüldü ve esir edildim. Sonradan Birleşik Amerika ordusu beni Gestaponun işken cesinden kurtardı, ben de bir daha komünist istibdadı altına dönmemeğe karar verdim. Bundan iki sene evvel, gene Saturday Evening Post dergisinde yazdığım bir yazıda Politburo'nun bir tecavüz harbine hazırlanmakta olduğunu ve hazırlığını tamamlar tamamlamaz darbesini indireceğini ihtar ettim. O zaman, yazuıun intişanndan topu topu altı hafta sonra Kore harbi patlak vermişti. Şimdi, bu yazımda da, müteakıb komünist darbesinin nerede indirileceğini belirt meğe, gerekli tedbirin vakit ve zamanında alınabilmesi ihtanmı vaktinde yapmağa çalısmaktayım. İki sene evvel Birleşik Amerikayı (ve Birleşik Milletleri) Korede kanlı ve pahalı bir savaşa sürüklemis olan harbin plânlayıcıaı, Stalini'n en ileri gelen Uzakşark mütehassısı Mareşal Blücher'di. Mareşal, 1920 de, Kızılların Çin diktatörüne «ilânı muhabbet» ettikleri sırada ,Çi<mg KayŞek'in yanuıda Sovyet müşaviri olarak vazife görmekte idi. 1935 sulannda ise Blücher S.S.C.B. nin bütün Uzakşark cephesine kumanda etmekte idi. Bu sırada maiyetindeki yüksek, ka ra. deniz ve hava kumandanlannın harita üzerinde Japonyaya karşı «harb» oyunu oynadıklan geceyi hiç bir zaman unutamam. O sırada Mançurya ve Kore Japon hükmü altında idi. Sovyetlerin Uzakşark limanları donduğu ve elde de bun ları açık tutacak buz kıranlardan pek az mevcud olduğu için, donanma kumandanı, harita üzerinde S.S.C.B. nin Pasifik filosunu Mançuryadaki Port Arthur'e sürdüğü raman Blücher'in kaşlan çatılmış: «Bu limana nasıl girebildlrriz?» diye soruvermişti. Donanma kumandanının sakin cevabı: Mao TseTung yardım etti!» olmuştu. Bu cevaba hep beraber gülmüstük .Fakat asıl mühimmi, harb oyununun devamı boyunca Blücher'in Sovyet donanmasmuı Port Arthur'de kalmasına müsaade etmesi olmuştu. Aradan seneler geçtikten sonra, II. Cihan Harbi nihayetinde S.S.C. B., vaktile Blücher'in hazırlamış olduğu plânlan tatbik ederek Man çuryayı istilâ etti. Mao TseTung'un Çinli komünist kıt'alan Ruslara bu harekât esnasında yardım ettiler. Neticede bugün Port Arthur Sovyetlerin Pasifikteki en büyük deniz gelişmis bu• üssü olacak şekilde \ lunmaktadır. Aynı harb oyunır esnasında bir , hava kumandanı S.S.C.B. tayyareierini Sovyetlerin peyki Mongo!is> tanda üslendirmişti. Blücher bu fik ri fevkalâde muvafık bularak: «Japonyanın hayatî ehemmiyetteki merkezlerini nerelerden bombardımana tâbi tutabilirsiniz?» diye sormuştu. Hava •kumandanı ise, düşüntncğe lüzum hissetmeden, bu suali: eKoreden!» diye cevablandır rnışb. «Güzel... Güzel fikir! Fskat Kore henüz Mongolistan değildir. Maamafih Korenin de bizim için Mongolistana benzemesi uzun sür miyecektir!» Esasen, bu kâhince harb oyunu oynanmazdan çok evvel, Japon denizinin Sovyetler Birliği sahilleri boyunca, esir işçilerin gayretile bir dizi muazzam hava meydanlan kurulmuştu. Bunlar, denizi aşıp Japonyanın kalbgâhına darbeler İndirmeğe müheyya, tam teşkilâtlı bir uzun menzilli bombardımanlar korunun üs meydanlan idi. Bu bombardımanlar korunun menaubiarı âzamî iki buçuk saatlik ihbarla harekâta hazır vaziyette olmak emrini almışlardı. Müstakbei vazifeler arasında en yüksek önem sırası şimal Japonya limanlarını bombalamağa ve Kore ile Japonya arasındaki deniz nakliyatmı kesmeğe verilmişti. Bu bombardıman kuvvetlerinden büyük av kuvvetleri ise yarım saatlik, fizamî bir saatlik mühletle harekâta hazır tutuimakta vt böylece, Sovyetlerin Uzak Şark cephesinde en az 3000 muharebe tayyaresi hazır bulundurulmakta idi. Bugünkü miktar ise daha da büyüktür ve bu muazzam hava kuvveti Kore ile silâh. tan tecrid edilmis Japonyanın başı üzerinde Demokles'in kılıcı gibi durmaktadır. Karada ise Blücher'in emri altında kırk tümen takriben 600.000 kişi yani halen Korede savaşmakta olan Amerikan savaş birliklerinden daha büyük bir kuvvet vardı. Sovyet tank ve motörize birlikleri, süvarileri beş saat içinde dört bucaktan taarruza geçmeğe müheyya vaziyette idiler. Bütün Uzak Şark cephesi boyunca yer altındaki muazzam depolara o derece bol miktarda benzin, mazut ve cepane istif edilmişti ki, buradaki Jruvvetleıv bütün cejphe boyunca en az iki ay dışandan hiç bir ikmal ihtiyacı göstermeden savaşabilmek imkânuıa sahibdiler. Aynca, hesabl bir düsman Trans Siberiyen ikmal yolunu kesmeğe muvaffak olsa dahi Blücher kuvvetleri gene de savaşa devam edebiiecek durumda idiler. Bugün Uzak Şarkta gene en az bu kadar büyük ve bu kadar bol teçhizatk bir kuvvet mevcuddur. Bunlar ağır tank'ar, dev toplar, V2 roketleri, ve büyük bombardımanlar gibi Şimal Korelilerin ve Çin komünistlerinin daha henüz kullanmadıkları çeşid silâhlarla mücehhezdirler. Aynca, Portarthur'de Mao'nun Sovyetlerin işgaline yardım ettiği limanda en az 100 denizaltı üsienmiştir. Şu hale göre, Çinin tepesinde, Stalin «yürü!» emrini verdikten bir kaç saat sonra her tarafa darbeler indirmeğe hazır vaziyette, bütün Arkası Sa. 4, Sü. 5 te =haberleri Çiftlikte bulunan cesed İnsanlara gülmek, gülenleri seyretmek kadar kuvvet veren, ınuvakkat bir zaman için bile olsa sinlrleri gevşeten tabiî ve fizyolojik bir fiil yoktur. Maymunlar da gülüyor diye gazetelerin, magazin Dün sabah Üsküdarda Elmalı ben tosmında makaleler okursunuz, fadindeki Hekimbaşı çiftliğinde bir kat buna dair şimdiye kadar haycesed bulunmustur. Hekimbaşı çift \an psikolojisi ülemasmın bir tetliği, Bulgar mültecilerine tahsis e kikine rastgelmedik. Belki de ondildiğinden cesedin mültecilerden •arın gülmesi bazı insanlarm dğzıbirisine aid olup olmadığı arajtırıl nin kenarından eksik olmıyan bir maktadır. Hâdisenin siyasi bir ma takâllüsten ibarettir. Okuyucular bu hiyeti olması ihtimalile tahkikata yazınm alt tarafmı, böyle bir iddiaehemmiyetle devam ediimektedir. nin tahülinden ibaret olacağını zanne decekler diye korkuyorum. 0nun için evve'.â şunu söyliyeyim ki bu Tekel Genel Müdür VekiU gülmek bahsine dair hiç bir eser Ankaraya gilti okumuş değilim (bunu bilhassa AnTekel Genel Müdür vekili Kenan karada bir ecnebi profesör hanımuı, Yalter Ankaraya gitmistir, Maliye Ba. konferansın Bergson'un kanlığında Tekel Umum MUdürlüğü verdiği bütçesinin gelir ve giderleri üzerinde kitabının aynen nakli olduğunu temaslarda bulunacaktır. söyliyerek, foyasını meydana çıkaran felsefe profesörü ve Sorbonne'Moskova Büyük Elçimiz Moskova Büyük Elçtmiz Faik Hozar, da ders şerikim Vehbi Beye haber dün sabah Avrupa postasile fehrlmize vereyim ki, Bergson'un meşhur Le Rire kitabını okumak nasılsa bana gelmiştir. Kadınlar Birliği şubelerinde de ı kısmet olmacîı). Söyliyecekierim, Atatürk için ihtifaller yapılacak gülmenin f:z>'o!oji ve psikolojisine Türk Kadınlar Birliği Genel Mer. aid olacak değil, bilâkis hafif bir keıi, Ataturkün ölum yıldönümüne mevzu şeklinde, gü menin muajerastlayan 10 kasııfı pazartesi günü saat arasında geçirdiği 9 da lllerdeki bütün şubelerinde ihti. ret âdabımız fal yapılrnasını kararlaştırmıştır. muhtelif devirleri kısaca gözden Ayrıca Kadınlar Birliği adına rad. geçirmek olacaktır. yoda Büyük Ataya aid bir konuşma Bir kere gülmenin tıpk; şişmanyapılacak. kadın şairlerimizin Atatürk hk gibi üç devresi vardır: 1) Tebesten bahseden şiirleri okunacaktır. Okul spor yurdlan ve oyun yu süm, 2) Biraz ses çıkarpıak gülmek, 3) Kahjkaha atmak. valannın açılış töreni Bu üç dei%ceden tebessüm, şişOkul ıpor yurdları ve oyun yuva. manlığın beğeniiecek dsrecesine, larının açıhs töreni 12 kasım çar. şamba günü saat 15 te Mithatpaşa sta. ses çıkararak gülmek, ş'şmanhğın dında yapılacaktır. Törenin programı güiünecek derecesine kahkaha atşudur: mak da şişmanhğın ağlanacrk deKız . Erkek izci ve sporcular Cum. huriyet Bayrammdaki «ıra ile törene recesine tekabül eder. Bu dercoelerkatılacaklardır.. Teftljten sonra İstik. den tebessümün muaşeret âdabın141 marsı söylenecek ve müteakıben da mevkii çok büyüktür. Sıntmak Vall blr konuşma yapacaktır.. Hep be. halini almadıkça bir çok şiddetli raber Dağbaşı marsı söylendikten son. ra, geçen yıl flnale kalan Galatasa. ray . Kuleli takımları arasında bir NİŞAV, DÜĞÜN ve futbol gösteriıi yapılacaktır. TOPLANTILARINIZDA Stad bütün dğretmen ve öğrencllere G Ü Z E L ve T A B i t açık olacaktır. an'arınızm tesbiti için Mülteci Rumenler bugün Kralın isim gününü kutlayacaklar Çehrimizdeki mülteci Rumenler, bu. gün saat 11.30 da Taksimdeki Aya Tri. yada klllsesinde yapacakları bir top. lantıda Rumanya Kralı Mişel'in isim gününü kutlayacaklardır. Gülmeye A. •Yazan: ** münakaşaları daha iptidada onier. Yalnız bunda düşünülecek nokta, ölçüyü kaçırmamaktır. Her gülmenin keyif ve neşeye, memnunıyete delâlet ettiğine inanmakta eibette İ d b ki mana yoktur. İnsan d hal bu noktada Ziya Paşanın S rıâzam Âli Paşa hakkmda söylediği: Â «Yaktı nice canlar o nezaketle tefbessüm kasdetmesi cana Şirin dahi gülerektir» Gangsterlere karşı uyumcu Frangulis, ikinbir gangster hücumuna uğradı. 78 yıl öncekinde kardeşini kaybetmişti; ikircisinde ise yalna parasını kaybettl. » İlk defa gangsterlerin korkunc ve kanlı ziyaretine uğradığı zaman ıru.ğazası, Melek sinemasının bulu.:duğu sokakta idi; burası sineman.ı giris çıkış saatleri dışında, tenhı bir yerdir. İkinci taarruz ise, srat 8 buçuğa gelmeden, kalabalık istiklâl caddesinde olmuştur. Bu, pe • : cür'etkârca soygunculuk karsısında, kardeşinin ölümile neticelenen taarruzdan sonra mağazasının yerini dıeğiştiren Frangulis'in Jhtiyaten tezgâhının gözünde neden bir tabanca bulundurmadığma hayret etmemek kabil değil. Tabancpsı olsaydı kullanabiiir miydi? O da başka mesele. İstanbulda ilk olmıyan ve arasıra tekerrür eden bu gangsterlik vak'alan karsısında bazı tedbirler Amak lâzım geliyor. Filvaki, haydudlar cüretlerini arttınp başka ma. ğazalan da, hattâ bankalan da silâh tehdidile soymağa kalkışabilirler. Bilhassa; bankalann alt kat. lanndaki kiralık kasa daireleri, böyle taarruzlara müsaiddir. Meselâ zengin bir ihtiyarın, veya bir kadının, bir tek memurun muhaiazasına tevdi edilmiş olan dairede tam kasasuıı açtığı zaman bir Inicuma uğraması ihtimali vardır. Eğer gangsterler bir kaç kişi iseîert biri kapıcı varsa onu, diğeri de memur u tutar; üçiincüsü de açık kasayı boşaltır. Bu kiralık kasa dairelerinde ve kiiçiik banka şubelerinde taarruza uğradıklan tak. dirde, mukavemet edebilecek silâhlı memur veya hademe olup olmadığını bilmiyorum. Frangulis'i ve daha evvel bazı dükkânlan soyan ganfsterleı in cüretini arttırmalarl ihtimaline karşı banka şubelerinde ve kasa dairelerinde silâhlı memur veya muhafız bulundurmak ihtiyacı kendini gösteriyor. Gangsterlik, s'nema fılmlerl v»sıtasile Amerikadan ithal edilmiş bir marifcttir. O halde ba haydudluça karşı Amerikahlann tatbik ettikleri müdataa ve muhafaza usullerini de ithal etmeliyiz. On yıl evvel NevvYorkta lath uykuda iken birdenbire sireııler, yani canavar düdükleri çalmağa başladı. Uyanıp pencereye koştunı. 1942 de NewYorkun bombardunan edilmesine imkân olmadığı için bu düdüklerin bir hava hücumunu haber vermek için çalmmadığı aşikârdı. Sircnlerin neden çalındığınl ancak ertesi gün öğrendim. Gangsterlerin taarruzuna uğrayan binalann etrafmı sarmak, halkın korunmasını sağlamak, haydudların kapılan açık bulunan otellere vesair binalara dalmasını önlemek maksadile alârm vermek için sireıt (almak usulden imis. Bir gün bir bankaya gltmiştiın. Kapının iç tarafmdaki holde ve her kattaki gişelerin önünde tabanca* larının kılıfları açık olarak bekle. yen iriyan polisler vardı. Gerelc bankalann, gerekse otellerin giseleri kalın ve sık demir parmakhklarla muhafazalı idi. Bu parmakhklar o şekilde yapılmıştı ki bir gangsterin tabancah elini içeri sok. masına imkân yoktn. Demir parmaklığm altmda 56 santimetrelik» aralıktan çek uzatılıyor ve para aIınıyordu. Bütün para muamelesi yapan yerlerde ve gişelerde, üzerine ayakla basılınca hem binanm içinde alSrm çmçıraklaVım çaldıran, hem de en yakın polis karakoluna grangster hücumunu haber veren elektrikli düğmeler vardı. Gangsterler silâhlarını çekip de kasa ve. ya gişe memurlannı parmaklıkların arasmdan tebdide baslaymca onlar, yeri kendilerince malum olan düi<. melcrden birine basarak alâm veriyorlardı. Haydudlara da ekseriya kaçmaktan başka yapacak bir şey kalmıyordu. Londrada da bir binaya pencereden veya balkondan hırsız girdiçi zaman otomatik bir surette polis karakoluna hırsın haber 1 veren elektrikli ciha' ar bu'unduğunu Scotland Yard'ı gezdiğimia zaman öğrenmiştik. Bi?de bütün zengjn mağazalan bu sefcilde en yskın polis karakoluna bağlamak mümkün değildîr ama, mağaza ve dükkânlara jrizU bir dü^meye b?smca dışanya sokak ve carideye alârm vercek kuwP*'i çıngıraklar koydurabilirler. Eu alârm zîHcrinin sesi aynı jlur ve zabıtaca tayin ecMlir, herkesçe bilinir. Bunlardan biri çalmağa b=>şlarsa, o mağaza veya binanın bir haydud hücumuna uğradığı anlaşılır; halkın ve zabıtamn müdahatesi temin edilir. Françulis'in di'kkânında böyle bir zil tertibatı olsay. dı, onu çalardı, caddeden gecen halk oraya toplanır ve arkasmdan da polis yetişirdi. Gangsterler de hic bir şey alamadan ya kaçarlar, yahud da yakalamrlardı. Bu alârm zili tertibatı pahalı olmadığı gibi kolay ve pratiktir de... ADSAN ADIVAR FOTO SABAH'ın T E K N İ K elemanlarından istifade ediniz. Galatasaray 289 Tel: 40108 Ankara vapuru 390 yolcu ile gitti «Ankara» vapuru dün saat 12 de 390 yolcu ile Batı Akdenız seferine çık. Canlı ağrandismanlar PANGALTI mıştır. Giden yolcular arasında Da. nıstay Dördüncü Daire Baskanı Baha. eddin Arkaç, Unesco delegelerimizden Fikret Arın. Viyana Büyük Elçimiz Seyfullah Esin bulunmaktadır. Büyük Elçi kendisile görüşen arkadasımıza SIEMENS »unlarl sdylemi?tir: € Vazifeme başlamak Uzere gidiyo. um. İki. memleket arasındaki dostane münasebetleri daha fazla takvlyeye ça. lışacağırrv» ^ Bugün açılac?'< yeni ilkokul binalan Şehir Meclisinin aldıSı karar üzerine yapılmakta olan ilkokullardan lnşası bitenler ııra ile açılmaktadır. Uzunyusufta yapılan ilkokul bugün saat 12 de. Bakırköy Osmaniyede inşa edilen Osmanıye ilkokulu ise saat 13 te törenle açılacaktır. Pamuk ihracatımız Yugoslavyaya sevk için beş yüz ton pamuk yüklenmiştir. Muhteîif yabancı memleketlere de son gunlerde 4372 bal. ye pamuk ihrac edilmiştir. Günlerdenberi durgun olan pamuk piyasası bu hararetli durıın^vınu mu. hafaza ettiği takdirde stokların pek yakında eriyeceği blldlrllmektedlr. FOTO M. ÖZEN beytini düşünüyor. Ömründe bir ker olsun böyle tebessümlerle karşılaşmıyan içimizde hemen hiç kimse yoktur. Hattâ geçen gün oi: dost mırıldanıyordu: «Ağzı divani nezaket, bağrı Bu gülüşlerden başka bir de cizvit mektebi» Bu zavallı dost teessüründen İs «cebrî yürüyüş» vezninde «cebrî tanbuilu şa:r Nüzhetin asıl mısra I güüş» hâdisesi vardır. Bunun âsaındaki adalet keiimesi yerir.e belki ' bî bir cereyamn tesiri altında ingayrişuurî Oıarak nezaket kelime samn elinde olmıyarak âdeta boşanan bir elektrik zili gibi devam sini koymuş olacak. Bu mırıltı veeden bir türlüsü olduğu gibi foya iniltiden anlaşıhyordu ki o da toğraf çekiirenlerin ekserisinde göyalancı bir tebessümün iğfaîkâr telü'.en ^oraki teb?ssüm şekli de sirine kapılmış ve sonradan avardır. Bu gülüşlerin en âlâ nüyıimıştır. muneierine bu sırada Amerika Rei. Oyle insanlar da görülmüştür ki sicumhuru seçimi esnasında namkendini daima güleryüzlü gösterzedlerin çekilen resim'erinde rastmeyi bir nezaket, bir kibarlık sageliyorduk. Açık ağızla kahkahalar, yarak yüz erinin adalelerini hu ha«Beni seçerseniz, size bütün hayarekete ahştırmışlardır. Onlar biritınızı böyle ağzı bir karış açıp güsine rastgelir gelmez hemen çehlerek geçirtecek bir idare tesis ederelerinde takallüse benziyen bir Kendilerini ceğim» demek midir acaba? tebessüm hasıl olur. Bunun aksine olarak bir de eski ilk görenler bu tebessümü bir hüsnükabul, ve tesadüften husule gel d^virlerde gülmenin bir günah demiş bir memnuniyet a'.âmeti zan ğilse bile it'bar kıncı ve büyük adamların mevki ve haysiyetine yanedebilirler. Yerine göre tenkidi, yerine göre kışmaz bir hsreket olduğuna üıaistihfafı göstcren tebessümler var nanlar vardı. Eskı.ere gitmeğe ne dır. Bun.an muvaffakıyetle kuila hacet, ikinci nıeşrutiyettenberi görnan tanıdıklarımın başında Tevfik düğümüz sadrıâzamlardan Ibrahim Fikret gelir. Şair bu tebessün. tri Hakkı Paşaya gelinceye kadar mani o kadar mahirane idare ederdi kamında gülen değil, hattâ tebeski deiâlet ettiği manayı anlamak süm eden bir sadnâzama tesadüf hayli güçtü. Zaten aynanın kar eden varsa beri gelsin. Bunlar. şısına geçip yaptığı resminin du dan birisile Meşrutiyeti hemen daklarına böy e bir tebessüm ya müteakıb gazeteci sıfatile temas etmiştim. Yüzünün hiç bir çizpıştırdıktan sonra altına: | gisi hareket etmediği için te1 bessüm etti veya etmedi demeğe bile hakkım yoktur. Fakat sadaretten sonra sefaret« giden birini tanınm ki »adaret masası başında tam bir ciddiyet ile güln.eden ' oturduğu halde sefaret koltuğunda «Güleriz ağlanacak halimize» hem söyler, hem gülerdi. mısraını yazan o değil miydi? Bu Ciddî tavrı tebessümün bozdufazilet ve hürriyet sairi, gülecek ^ ^ ^ ^ ^ k a U ^ 8 halimizi ikinci meşrutıyet ııanın * dan sonra ancak fcir kaç ay idrak •?« zamanımıza yetişselerdi o ta» »rfettik.erı eme l b l etmiş ve ondan evvel ve sonra bü ! teyhude olduğunu tün hayata ağlamış gözlerle bakunu d a mıştır. Belki o butun omrunce bir . fc. h ü k u m e t l e i ş ]» r i o k n v a t a n d a ş . e fikir gurbeti içinde yaşamış olduğu lar, sıntan dudaklardan çıkan va'dü için bu ağlamış çehreyi ekseriya vaidlerle daha kolay atatılır, içinde saklamış ve bazan da dışına reddin acılığı, tebessümün tatlıvurmuştur. Gu i jette yaşıyanlar lığile hafifletilir. gülmeyi pek beceremezler. (ŞuEski zamanın diriye gülmez, örasmı da istitrat kabilinden söy lüye ağlamaz valilerinden biri uliyeyim ki o resmi yapıp o mıs zak bir vilâyete maiyetile beraber raı altma yazdığı zaman, bazı ter giderken yolda bir eşek ile bir öcümeihalîerinde görüldüğü gibi, küzün kavga ettiklerini görmüş, tuhasta değil, bilâkis neşeli ve sapa haf hareketler yapıyorlarmış. Vaii, sağlamdı.) alayile memur olduğu yere varınca maiyetindeki damadını odasma çağırmış, kapıları, pencereleri Kapattırdıktan sonra damadına: «Şu yolda rastgeldığimiz eşek ile öküzün dövüşmesi hayli tuhaf idi» demiş ve hafif hafif gülmüştür. Ancak kapalı kapılar, pencereler arkasında bir cürüm gibi giziice irtikâb ettiği bu kısa gü^üş nihayet bulduktan sonra kapılar, pencereler tekıar açtırılmış. Uydurma oîması pek muhtemel olan bu hikâyeden anlaşılan şu ki, şimdi insanları avladığına inandığımız o gülüşler o vakitler yalnız mevkiin haysiyetini bozan hareket.er telâkki ediliyormuş. Bakınız dünyada telâkkiler ne kadar değişmiştir. Bugün gülmeyi pek & c ven ve kolaylıkla gülen Amerikalı dostlarınıız. bizim eski zaman valileri gibi birini reisicumhur namzedi değil, alelâde bir konferansçı görmeğe bile tahammül edemezler. Fakat onlan bütün dünya ile beraber senelerce güldüren Charlie Chaplin'i neden sevmezler? Galiba diinyayı güMürürken kendisi gülmediği için .. «Bilemem eyliyecek tfrye midir, hande midir?» İzmit Ağır Ceza Reisi aleyhine açılan dava Avukat Orhan Arsal tarafından. ken. disine hakaret ettiği iddiasile İzmit A. gırceza Reiai Emine Yörük aleyhine açılan davaya dün Üçiincil Ağırceza mahkemesinde delam edilmiştir. Or. han Arsal gelmediâinden duruşma ba;ka bir güne bırakılmıştır. 1 Ibrahim Safi ve talebesi i P. Jonhson'un HASSASVe SAĞIAM Resim Sergisi HIDIVIYAL Otelinde (Lebon Pastahanesi yanında; Beyoğlu) 3 Kasımda açı.'dı. Ord. Prof. Dr. Tevfflc Remzî Kazancıgil'in Deri ve kundura sanayii isçilerinin kongresi Pasabahçe Deri ve Kundura Sana> yii İşçileri sendikası 9 kasım pazar günü saat 14 te Beykoz iskele gazino. sunda yıllık kongresini yapacaktır. Kongre işçi muhitinde merakla bek. lenmektedir. Ders ücretlerinin indirilişine yapılan itiraz İstanbul Muallimler Derneğl 10 ka. sım pazartesi günü demek binasında bir toplantı yapacak, ders ücretlerinin Bakanlıkça 200 kuruştan 125 kuruşa in. dirilişi dolayısile öğretmenlerin müra. caat'ni inceleyecektir. Jinekoloji'de Histo • Patolojik Teşhis adlı Atlası kuşe kâğıdı üzerine 795 siyah ve renkli resimle cildli olarak ERKSAN Kitabevinde satılmaktadır. Beyoğlu, Gönül Sok. 15, P. K. 2058, Tel: 49602 TEŞEKKÜR I İki güreşçi arasındaki dava Güreşçi Bektaş Can tarafından Al i Yücel aleyhine açılan ölümle tehdid davasına dün Onuncu Asliye Ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Bek. taşın davacı olmasına rağmen durus. maların hiç birisine gelmediği görü. Ierek nolis vasıtasile celbine karar ve. rilmiş'.ir. r KÜÇÜK HABERLERy SIEMENS ELEKTRİK SAYACLARI Ölümü İle bizlerl scnsuz ıztıab içlnde b'"i'"3n aMe büyümüz ağabeyimiz Z E K İ H Â K İ M O Ğ L U 'nun Pariste rahatsızlığı esnasında fasılasız şefkat ve ihtimamını esirsemiyen a^iz Mlle. E. Ferera'ya. cesedin Paris . Ma rsilya'dan memlekete göndertlmesint temin eden vefakâr dostumuz Societe Française de Tabacs Müdürü T. H. Takvorian ve mesai arkadaşlarına; heT hususta ve her türîü kolayhçı göstermek lutfunda bulunan Paris Başkonso lc«umuz sayın Tambele; cenaze merasimlne İştirak eden aile dostlarımıza; merhuma alâkasını çok samimi bir surette izhar eden kadirşinas dost'.arı Tütiıncüler Birüği ve Federasyonuna: teiefon, telgraf, mektubla acılanmızı paylaşan ahbablarımıza minnet ve şük. ranlarımızı sunarızHâkimnğîu Kardeşler allesi namma HALİS MEKKİ ^^^^ Paris Yüksek Terzilik ve Moda Müessesesi Öğrendiğimize göre, Salıpazarı rıh. tımının inşası müteahhide ihale olun. muştur. Burada 310 metre genişliğinde bir rıhtım ve 16.000 metre karelik bir sahada antrepolar inşa edilecektir. Diğer taraftan aralık ayında ihale e. dilecek olan Haydarpaşa nhtımının genişletilmesine aid pro'eye göre. Hay. darpaşadan Knkulesine kadar amudi dört iskele yapılacaktır. Bu iskelelerin her iki tarafına vapurlar yanaşabile. cektir. Ayrıca burada Toprak Ofis tarafın. dan 34.000 tonluk bir silo inşa edilecek. tir. Salıpazan nhtımının iıışası ihale edildi Yirminci Asır HAFTALIK MECMÜA ATATÜRK SAYISI BUGÜN ÇIKTİ. İçinde Atatürke aid şimdiye kadar hiçbir yerde neşredilmemiş resimlerle yazılar vardır. RESİMLİ •k P. T. T. Genel Müdürü Orhan Kubat dün sabah Avrupadan şehrimize dönmiiştür. • NATO Genel Sekreteri Lord Lsmay 21 kasımda sehrimize gelecek. mem leketimizde alâkahlarla temaslarda bu. lunacaktır. KASIM 8 SAFER 19 Dr. Operatör MAGGY ROUFF SARAY HAZIM BUMİN 11 Kasım 1952 Salı günü akşamı saat 21.15 te Sinemasında Modellerini İstanbul $ehir Tiyatroları Müdürlü. ğünden ahndığım haber verdiğimiz Orhan Hançerlioğln, açık bulunan Em. nivet Beşinci Şube Müdürlüğüne tayin edMmiştir. Orhan Hançerlioğlunun yeni vazifesi Tertiblediğ; I ALA aecesinde 952/53 V. | 6.40 11.58 14.40 16.58;18.32j 4.59 E. | 1.41 7.00 9.42 12.00 1.33,11.59 Seyahatten avîet etmiş ve hastalannı kabule b;.'ş!amıştır. B?voğlm [stiklâl caddesi (Galatasaray Lise5İ karsısında) Eeşer apartıman Parisin en meşhur mankenlerile takdim edecektir. Bilet Satış Yerleri : a E T A» Enternasyonl Turizm Acentahğı: İstiklâl Caddesi 388 5 Telefor 45048 KORDON BLÖ Cumhurivet Cad. 8, Tak?im: Teiefon: 86652 DECE GELEN gÇliMHUKlYET» in Tetrikası: 4 O Sakleden: HAMDİ VAROĞLL Zeki, Zehra i!e arasındaki sev1 için yalvanr gibi bir ifade vardı. men unutmağa çalıştığı son gece giyi. bir karakışta. ölümden kur ; Kendi yarattığı bu minik mahluku nin faciası da, hep bu çapraşık : tardığı serçeye karşı yüreğini dol Sene kendisi yoketmeğe uğraşan duygusunun eseri değil miydi za duran acayib hisle ölcüyordu. | d e v tabiatin haris, hain pençesin ten. Sevdiği kadını öldürmüştü O sene çok fazla kar yağmıştı. den serçeyi kurtarmak için pence Yabuz sevmekle kalsaydı öldürür Gökten, gece gündiiz, lapa lapa dö reyi açrruş, onu içeri almış, avuc müydü? külen taneler dağları, kırları kalın lan içinde ısıtmış, soğuktan donİçinde yaşıyamadığı için, ken bir tabaka ile örtüyor. ağaclann mak üzere olan parmak kadar vü dini çemberinden dışarı fırlattığ: bembeyaz kar yükü altında kalan cudüne hararet aşılamış, dan bu riyakâr cemiyet onu anlıyamıyordallan bu ağırlıga tahammül ede lup yedirmişti. O gün, penceresi du, anlıyamazdı da. miyor, yerlere kadar yatıyordu. nin önüne konup ondan merhamet O, «evgiyi, mücerred sevgiyî, bir Her taraf derin, kaskatı bir sessiz dilenen bu serçe, o günden sonra, kimsenin karşısmdakine değil, sırf lik içindeydi. Bu hsl haftalarca hemen bütün kış, Zekinin adeta sürmüştü. O günlerdan birinde, aşkla bağlandığı, gözünün önünden kendi şahsma beslediği egoist duyZeki, çiftlikte otururken. pencere ayıramadığı bir varlık olmuştu. gu diye kabul ediyordu. Ekmeği, suyu, alkolü, meyvayı, hattâ çiçe sinin önüne minimini bir serçe Sonradan, kalbinde Zehraya ayır ği, havayı, insanlar nasıl kendilenin konduğunu görmüştü. Kuş, o dığı yerin, ölümden kurtanp bağnracığa, kendini atarcasına gelmiş, na bastığı serçeden boşalan yer ol rine hayat, zevk, neşe, ııhhat vekonuvermişti. Soeuktan donan in duğunu, vakit vakit düşünmüş, ren seyler diye seviyorlarsa, erkek cecik ayaklannı kımıldatacak. ka duygulannı tahlilden âciz, kansına de kadını, kendi ihtirasını tatmin eden bir varlık diye «eviyordu. nadlarını çırpacak hali kalmadığı karş! yuregmde yaşıyan hislere j Çirkin kadınm sevilmemesi baska belliydi. ısım takmaktan âciz, kendi hüviye j türlü izah edilebilir miydi? Sevgi, Dışandaki bu miniminl kuşla tı, kend, ruiıunun bu garib teza aşk, sadece menfaat, «adece jahsî Içerideki koskoca adam, bir müd hürü karsısında şaşakalmıştı. menfaat meselesl, egoizm meseledet bakışmışlardı .Serçenin ürkek . Bazan j.v,Suıvn.c<ıııııiKia hatırlaya ' siydi. Seven, kendi hesabına «^^., soğukkanlıl.kla natıriaya siydi. Seven, kendi hesal x bakışlarmda. kendisini kurtarması | bildiği, bazan aklına geldikçe he j yordu. Sevdiğini öldüren, gene ken di hesabma öldürüyordu. Ihanetini tenkide onu sevkediyormuş gibi, du. Acaba, kendisini muhakeme eden gördüğü kadını öldüren erkek, vakit vakit, vicdanile münazaraya menfaatine dokunulduğu için cana girişmek ihtiyacmı duyuyordu. İn hâkimler. kanunun maddelerini, kıyıyordu. Böyle olmssaydı, erkek sanlarm adaleti ona suç yükleme tıbbm mütalealannı bir tarafa bıkadmı kendi hesabına değil, kadm mişti. Fakat bu suç yüklemeyiş, o rakıp yalnız vicdanlanna danışarak hesabma sevseydi, o zaman, ken nun istediği şekilde bir netice de hüküm verselerdi, onu gene beraet mi ettireceklerdi? di ihanetini, intiharla cezalandır ğildi. mnst icab ederdi. Seven. hiç şüphe Ettirmezlerdi. Cünkü cemiyeti Arasıra. canmm pek sıkmtılı zayok, kadının şahsında kendi var manlannda, belki de dönüp dolaşıp teşkil eden insanlar arasında, sevlığını seviyordu. Zehranın hayaline zihni takıldığı gi denilen şeyi, onun zaviyesinden O da öldürmüştü. Ama sahiden anlann yarattığı yürek üzüntüleri gören insanlar kimbilir ne kadar sevdiği için öldürmüştü. Kendi he sıralarında. tatmin edilemiyen bu azdı! Belki hiç yoktu bile! sabına değil, kendi menfaati uğ ihtiyacmı da hatırlıyordu. Şimdi, O halde? nında değil, sevdisi kadınm hesa hem kendi hesabına, hem Mürüv ^Zeki bu noktada, kendini kabma, onu ıstırabdan kurtarmak vet hesabma büyük, çok büyük bir ranlık bir dehlizde hissediyordu. endişesile öldürmüştü. Zehrayı, bi karar vermek durumunrla olduğu Yürüyeceği yolu göremiyordu. linen manasile, riyakâr sevgi ile şu anda, bunu gene düşünüyor, Cemiyetin deli damgası vurarak sevmiş olsaydı. onu kurtarmak için vicdan muhasebesinden büsbütün suçunu bağışladığı bir insan, aynı alnı açık çıkmağa çahşıyordu. yok etmez, yok etmiyecek şekilde kurtanp gene kendi zevkine alet Evet, insanlann adaleti onu suç cemiyete mensub bir kadınla evanlayınca, tabiate' suz bulmuşru. Fakat suçsuzluğu,' lenmeğe kalkarsa, o cemiyetin vicedemiyeceğini nu, delilik gibi bir sebebe istinad danı buna nasıl razı olurdu' Şuubırakırdı. Hayır, gerçek sevgi, mutlaka acı ettirmişti. Deli olmadığım kendisi ru, kendisine deli olmadığım haykıran bir adam, bu takdirde katil ma ile kanşık olmalıydı. biliyordu. İBeşer adaleti. mademM ken sayılması icab ettiğini bile bile evZehrayı aklına getirinee, gene içine daldığı bu uzun, derin muha disini sadece deli olduğu için suç lenmeğe kalkarsa, o zaman da kendi kemelerden sıynldı. Derin bir uy suz yapmıştı, o halde, deli olmasay vicdanı onu inkâr ederdi. kudan uyanmış gibi etrafına bakıri' dı, demek ki kaül sayılacaktı. Şu Fakat Zeki, zihnini dolduran, halde, cemiyet nazannda, Zehradı. onu içinden çıkılmaz bir lâbirent Oleni ne zaman diişünse hep b5y nın kurtancısı değil, katili idi. Bu hüküm doğru muydu? Vicda haline getiren bu muhakemelerin, 1* oluyor, içine gömüldüğü düşüncelerden kendini güç kurtanyordu. nının sesi ona «Suçlu de?iİ3İn!» di elini ayağını köstekliyen ciddt bir Bu bir vicdan muhasebesine ben ye haykırdığı halde, inanlann engel olmadığını da, garib bir ikinci ziyordu. Zehranın göğsüne av tü «Suçlusun!» demeğe ne haklan hisle anlıyordu. Onu Mürüvvete eğini sıktığı gece, bile bile yap vardı. doğru çeken cazibenin, Zehraya Vicdan başka, kanun başka ?ey olan sevgi.sinden bambaşka birşey tığı bu hareketin doğruluğuna ne lcadar emin idiyse, şu anda da o miydi? Hâkiçıe bir de vicdanî.ka olduğunu, bu his isbata kâfiydi. adar emindi. Fakat, şuur'ltı bir j naat hakkı veren kanur demek ki i Arkası var) k kendi hâiek;Joi kendi^döaçuna göre vicdan düşünüyor Türkiye ve Almanya arasındaki tl. caret anlaşması gereğince Almanya, memleketimizden kırm'zı ve beyaz şa. rab ithal etmek üzere elli bin dolarlık bir kontenjan ayırmıştır. Sarablarımı. zın ihracı için şimdiden Alman fir. malarına teklifler yapıldığı anlaşıl. mıştırTeklifler kabul edüdiği takdirde yüz ton kadar şarab ihrac edilebilecektir. Danimarkanın da yakında memleketi. mizden şarab ve lıkör alacağı anlaşıl. maktadır. Fındık kooperatifleri mubayaa miiddetini uzatıyorlar Fındık fiatlarının günden güne ge. rilemekte olduğu görülmektedir. İç fındık 190 kuruşa düsmüştür. Haber aldığımıza göre kooperatifler. fiat düşmeslne mâni olmak üzere mü. bayaa müddetlerini ocak ayına kadar uzatmak kararını vermişlerdir. Geçen ay limanımızdan yabancı memleketlere 38.165 kilo kabuklu ve 2 332 ton iç fın. 1 dık ihrac edilmiştir. Alıcı mem \ t . ler arasında 606 tonla Almanya b. ta gelmektedir. İsviçre de 518 ton fındık almıstır. Sanayi Odası Ankaraya yeniden heyet gönderiyor İstanbul Sanayi Odası idare heyeti bajkanı Hüsnü Yaman ve Umumî Kâ. tib Halid Güleryüz, pazartesi günü An. karaya gidecekler, yerli sanaylin İhti. yac göfterdlği ham maddelerln tercihan lthaline müsaade edllmesl için Ekonomi ve Tlcaret Bakanlığı nezdinde temaslarda bulunacaklardır. Bllindigl gibi geçen ay da böyle bir heyet Ankaraya giderek Sanayicllere ham madde teminine uğraşmıştı. Son çıkan İthal llstelerinde sanaylin ihtiyac hissettigl maddeler bulunmadığı görül, düğünden yeni bir heyetin Ankaraya gönderllmesine karar verllmiştlr. Almanj'a memleketimizden şarab alacak Bir tashih Dünkü nüshaır.ızda Yahya şi'rinde yanlış olsrak: «İsveler bir ufukta» şeklinde dizllen «İşveler sezdiren bir üslubdas tır. İtizar ederiz. Kemalln sezdiren mısra: olacak. D. P. Kızıltopra.kk Zühtüpaşa Ocağmın senelik kongTesi 14/11,952 cumartesi saat 20 de Fenerbahçe Belvü oteünde yapılacağından ocağa kayldll üyelerin teşrifleri rica olunur. CUMHURİYET Nüshası 15 kunıştar Abone şeraiti Türkiye Harie Llra KT. Llra Kr. Benelik 42 00 81.00 Altı aylık 22.90 43.0« Oç ayllk 12.00 UM Bir Türk kızına a^ık olan Amerikalı polis Türkiyede iken Leylâ isminde bir Türk kızına âşık olan AmeriBlı aylık *&> •« kalı bir polisin Amerikadaki inüD t K K A T balan hakkmda enteresan bir ya Gazetemiz* oonderllm tvrak vm vazılar zıyı 20. Asır mecmuasınm bugün mesredlUln edilmesin tadı olunnuu p t n i c r ^ ^ maullTVt kabul tdllmai çıkan sayısında okuyunuz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear