24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
a ııııııınıınmııııımııııııııııııııııııııımınnııııın CUMHURllET c Yelkenle İstanbuldaıt Filipinlere YOL ARKADASIM lllilllllMIIIIMIIHMIIIlMilllllllllMlimillllMIİÜIII YUNUSJSL 26 D A D A Ş Benim vatanımda ne yiğitler rar; Khni zeybek oynar. kimisi de bar, Bar oynanan yerin dağlarında kar; Yurdu düfününce gözde kalmaz yaş, Dadag Errurumdur, Enorum Dadaç. Yağız çehresüe, yanık bağnyla; Davulu, zuması ve kavalıyk, Zaferde rattuğn hançer banyla; Doğn flîermin ıcrt kale taşı, Bakın nasü oynar bizim Barbaşı. Dağlar kunıldasın, Dumlu oynasın. Ahali tabyası bar tuUun, yansın! Do|u illerlnde teksin, yamansın! YUkselt de başını yüknelsin e baş! Arslanlar arslanı DADAŞIM DADAŞ! Hazerde, zaferde her yerde hâkan; Nabzında ruransa: Tertemiz bir kan. Dada|tan aynsın yan ey gönül yan; Palandöken gibi yiikselsin o baş. Yurdumun çocuğu DADAŞEM DADAŞ! Dobnabahçe Sarayı mnayede salonunda ilk Mecliai Meb'usanın »{ilı$ı 1951 1952 Yazan: Sinan Everest TARİHÎ ODALAR: ] ERDOĞAN ARIPINAR Cenlık Cid. No 65 Orhangazt 27 GURBETE GİDENtN TÜRKÜ3U Incan hali bn Soğan yersin, çöven yersin! Yavnn ekmeğin üstüne Bir üw su içtin mlydi, Şükredersin! O değil. Derd o değil.. Yol parası. salma, ağnam. Arpa beylik, at beylik Köy odasında tahsildar, Köylüde naah meteltk! Yıl kıtlık yılı afam Marunl dar. Gnrbette hangi türküyle a|layam? Gltmek bir yana Oelip bulmamak var. j Muayede salonu Yazan: Haluh Y. Şehsuvaroğlu Dolmabahçe Saraymın cepheden bakıldığı zaman ortada en yüksek kumını teşkil eden blna buyük merasim salonudur. Her iki tarafındaki dairelere alt ve üst katlardan koridorlarla bağh olan Muayede salonunun deniz tarafmda büyıik sütunlarla süslü geni| mermer merdivenli muhteşem bir giriş kıamı vardır. 40X45 metre ölçüsünde olan ve orta kısmı kubbeli bulunan salon erden itibaren 35 metre yüksekllğindedir. Salonun etrafı 56 büyük sütunla çevrilmiştir. Kubbe kısmı, İtalyan sanatkârlan elinden çıkmi}, zevke ağır gelen barok resimlerle, nakışlarla süslenmlstir. Muayede salonunun dBrt köşesinde küçük birer istirahat salonu bulunmaktadır. Bunlardan deniz tarafında olanlar düz tavanlı ve kara taraftakiler kubbelidlr. Salona methal kapısından girildiği vakit lağ taraftaki küçük talon padişahlann lıtlrahat cttikleri erdi. Sol Uraftaki Ue U. Abdülhamidin dinlendiği «alondu. Kendisi mıraya musluk salr teferruat yaptırtmi} ve penceresinde de gizli bir kapı açtirtmıştı. Mersslmden lonrs o kapının önünden arabasına binerek hemen Yıldıza dönerdi. Muayede salonunun üst kısmında aitm yaldızlı parmakhklarla aylmi| localar, meragimlerde yabancı dıplomatlann, bazı davetlilerin iTe mızıkacıların oturmalanna tah ıs ediiırdi. Osmanlı hükümdarları, resmî ikametgâhlarını Topkapıdan yeni Dolmabahçe Sarayına naklettıkten bir müddet sonra bayram merasimlerini Muayede salonunda yapmağa başlamışlardı. Bayramlardan bir kaç gün evvel salonun hazırlığına başlanır, Topkapı Sarayı Hazine dairesindeki altın taht, salonun kara cephesinde dib tarafa yerleştirilır ve hazırlanan taht karşıaındakl locaya da yabancı dıplomatlar için sandalyeler konulur ve bir de büfe kurulurdu. Padişahlar bayram namazından ve alayından donünce bir müddet Muayede salonu köşesindeki küçük odalarında istirahat ederler ve sonra buradan çıkarak tahta doğru yürürlerdı. Bu esnada selâmlık resimlerinde olduğu gıbı alkışçılardan mürekkeb bir grup (dua mı dır, alkış mıdır, ne olduğuna dıkkat edilemıyen yekâvaz bir gulgule içinde bağırırlardı...» ve gene bu sırada diğer bir locada bulunan mızıka da hiikümdann marşmı çalmağa başlardı. Padişahlar bu salonda yalnız, basta hanedan mensublan, vükelâ heyeti olmak üzere tetrifata dahil erkeklerın tebriklerini kabul ederler. Kadınlarla da harem dairesinde bayramİBşırlardı. Muayede salonu bu merasimlerden başka, tarıhimizin bazı mühim hâdiselerine de sahne olmi^îu. Abdülâziz'ın hal'üe tahta geçirilen V. Murad o sabahın fevkalâde hâdıselerıle yorgun düsrnüf ve bir istİEna olarak culus merasiminin Topkapı Sarayı yerine Dolmabahçede yapılmasına karar verılmısti. Fakat fazla yağmurlardan tarüıt taht getirilememlş ve yeni hükümdar bir yaldızlı koltuk üstünde oturarak tebrikleri kabul etmistl. Yalnız o gun V. Muradın tebessümlerinde bir gayritabiilik gdrülmüj, en sonunda da Rum ve Ermeni rahıblerinın toplu blr hald» kendisine doğru yürümelerinden korkarak koltuğu ve salonu terketmek arzusunda bulunmustu. Mıthat Pajanın hazırladıgı v« ilânı için büyük blr gayret sarfettği Kanunu Esasî gereğince toplanan Mebu3an Meclisinin açıhs meraslmi de 19 mart 1877 günü Muayede salonunda yapılmıştı. O gün de altın tahv mutad yerine getirilmiş, tahtın sağ tarafında vükelâ heyeti, buyük memurlar ve bunların arkasında ruh an t reisler yer aîmışlardı. Tahtın sol tarafuu ise seyhuhslâm ile sudurdan olan zatlar işgal etmislerdi. Elçıler, maslahatgüzarlar, âyan ve mebusan azalan da salonda ken dilenne ayrılan yerlerde durmuşlardı. Herkes yerini aldıktan sonra T«« rifat Nazın Kâmıl Beyin açtığı bir kapıdan arkasında veliahdı ve diğer biraderi Kemaleddm Efendile II. Abdülhamid görülmüş ve padişah tahtın önünde, şehzadeler de geride yer almışlardı. Abdülhamid sağ elinde tuttuğu nutku Sadnazam Etem Paşaya, Etem Paşa da Mabeyn Başkâtibi Said Paşaya vermış ve Said Paşa nutku yarım saatte okumuştu. Bu esnada II. Abdülhamid birdüziye alnını ve sakalını okşamış, nutkun hitamında hiç bir şey söylemeden hazır olanlan hafifçe selâmlamış ve böylece merasim de bitmişti. Dolmabahçe Sarayını ikameti :çin emniyetli bulmıyan II. Abdülhamid tahta çıktığından iki yüz otuz altı gün sonra Yıldıza nakletmiş, fakat bayram merasımlerinin Dolmabahçede yapılması anananesmi bırakmamıştı. Yalnız bir defa bir kurban bay* ranundan «w«l kendistna Dolmabahçey* gidcrse bir tuikasde uğrayacagı jurnal edilmls ve o bayram Muayede resmi Yıldız sarayuıda yapılmıştı. Bayram tebriklerinde, meraslme dahil olanlar tahtın Snüne kadar gtlip tutulan sırma saçağı öperlerdi. Padi^ahlar yalnu »eyhuhslâmlara ayağa kalkarlar ve onlar: a musafaha •derlerdl fcnlyye ricall de saçak dpmes, hukümdarlan, ken di mejreblerine göre selâmlarlardı. V. Mehmed Reşad zamanında bir muayededade devrin seyhülklâmı b«yaı fervaalla ağır ağır tahta doğru yürürken ayağındakl lâpçlnler çıkmif, hükümdann Snünd» ve herkesin ortannda lapçinlerini giymeğe uğrafmanın muvafık olmıyacağını düşünen seyhülislâm çorablarile tahta doğru yürümüstü. Blr müddet sonra vükelâ ile beraber bulunan V. Mehmed Reşadın seyhülislâma hitaben: «Efendi hazretleri bu kuru gürülrüye pabue bırakılır mı) jeklinds blr nükte yaptığı rivayet edihnektedir. Meşrutiyette Muayede merasimlnin mühim bir hâdisestni, bafta reisleri Ahmed Rıza Bey olmak dzere bazı mebuslann tutulan saçağı öpmiyerek padişahı ellerile selimlayıp geçraeleri teşkil etmisti. Muayede salonunun tarihinde Atatürke aid hatıralar büyük bir yer almaktadır. Atatürk İstanbula çeldiği 2 temmuz 1927 günü mebusları, şehrin mümessillerinl ve protokola dahil olanlan Muayede ralonunda kabul etmlş ve İstanbul şehri hakkındaki tarıhî nutkunu salonun kara tarafında ayakta ve gezinerek sflylemişti. Bundan bes sene sonra Muayede salonunda ilk Türk Dil Kurultayı toplanmıştı Ataturkün Kurultaya gelişini şu sabrlar tesbit etmiş bulunmaktadır: ( .. Birden Istiklâl marşının ilk notalan duyaluyor, Türk dilinin yeni çı^m açıhyor, bütün bu kalabalık ayağa ka kıyor, el şakırtılan, mızıka sesial yer yer bastınyor, kubbeden tajacak bir hız alıyor. Kapıdan yana bakıyorum Gazi Mustafa Kemalin başı bu alkış çağlayanınm üstünde bir güneş gibi.. hiç khnseye bakmıyor sanılan, fakat herkesi ve her şeyi gören, herkesi kendine ıloğra sevgi ile çeken gözlerinm engin na visi şimdi kimin ve neyın üshinie dınleniyor, hareketsiz gorünm başının içinde fimdı ne düşünceler kaynaşıyor...) (1) Muayede salonunda 1937 yılında büyük bir tarih sergisı kurulmuştu. Açılışında Ataturkün buluniuğu bu sergi muhtelif tarih Slımlerinüz tarafından vukuf ve itina ile hazırlanmış bulunuyordtı. Bir yıl sonra Muayede salonu bir benzersiz mateme sahne olmuştu. Ataturkün katafalkı, tstanbullulara ilk hitab ettiği yere konulmuş ve etrafında altı meşale vakılmıştı. Yerlerde yığın yığın çiçekler duruyor ve halk bir sel hallnde salonun bir başmdan bir başına doğru durmadan akıyordu. Bır vakitler ona alkışlarla çınlamış büyük kubbe eür.lerce fuçkırıklarla dolup boşalmıştı. (1) Ruşen Eşref Unaydın, Hatıralar. (Vukarıda) Kader suya indirilirken (aşağıda) Slnan Everest Kaderin güvertesinde Bundan evvelki yanmda seyahaHülâsa, iistad bir elden çıkan plft a (•) timin guzergâhından bahsederken; nının tatbikinde malzeme kıskanılCavadan Avuatralya kıt'au batı raber düşüp kalkanlar için bu ma madığını titiz bir işçilığin azamî ihtimam sarfettiğini, üç ay süren inşa doğusuna kadar uzanan Cava, Ti kine canh bir şahsiyet hallnl alır. Bahusus, bir gök bir denız ara müddetince hemsn her gün biızat mur, Flor gibi belli başlı büyük adalar sllsilesi olan Sunda takım sında kaybolmuş; kulaklan günler gorerek jahid olduğum için eöyliadalarında kalmi|üm. Yolumun en ce deniz sesi, dalga gürültüsünden yabilirun. zıkzaklı güzergâhını te|kil eden ve baska bir sey duymayan yalmz bir Bir yatak ranzası bulunen kamaHattıüstüva ile takriben onuncru üuan nararınd», hayatını bağladığı raa, bir hayli kalabalık olan haricenub arz derecesi arasında uzanan bir tcknenin nasıl bir mevcudiyet talarım vt diğer seyir edevatım ile bu (Endonezya) filemlnde bir kıt'a ifade edeceğini tasavvur edebilirsiniz erzakımı alacak kadar geniş olup heybeüle başta gelen (Bomeo) adaKotra, 7 60 metr* uzunluğunda, baş altına kadar uzanmaktadır. Hası, (Selobs), Müluk arsipelleri gibi 2 40 metre genisllğinde olup çek lat, yelken vesaareye ayrılan başaltı, irilı ufaklı on binlerce adadan mü tiği su yani lualtı yüksekliği 1.20 yarun yer bölm« ile kamaradan ay. rekkeb bir adalar dünyaa vardır metrcdir. Takriben 2 8 (Dev vevt) rılmjjtır. 810 beygir kuvvetınde ki, bunları pörmeden gcçmek, bin ton hacmlnde ve kaba (yola) dedik Feltham marka bir motörün bulunbir zahmete katlanılarak kapısına leri Uplerin bira» üstünde irilikte, duğu arka kısma karnarsdan bir ksdar van'an bir cennetin içine dalgalar üzerinden açtığı zaman tek kapı ile geçıhr. Bu kompartıman, giremeden geri donmek demektir. ne dahilln» tu gtrmiyecek tarzda motor, benzin ve su depoları için Ek^rnva bu adalann ismini taşıyan sağlam ve sıkı bir güverte tertibatlle ayrılmıştır. Bu meyanda kıç alüna bu ıç denizlerde, fimdiden kat'i ola minyatür bir açık deniz kotrası k«daf gene bir hayli boş yerim rak kpstıremiyeceğim ,fakat zemin hUslnl vermektedir. Su sathındaki olacakur. ve zaman şartlanna göre mahallin uzunluğu 6 metreye yakın olmasına Tekne dahllinln aydınlığını. sande tayin edeceğım rotalarla kâh ce rağmen, geniş göğsü, derin omurcak ve iskele bordalarındaki 6 nubdan şimale ve kâh aksi istika gasile kahn saph bir satın an(lomboz) ve motör dairesinin üzemctte bir çok zikzaklar ve kaviıler dıran fo.ması, bakılış vaziyetlerıne göre kâh r,>rin yürük, gâh göğüslü rinde güverteye açılan büyuk bir yaparak bu adaları göreccğim. den:7ci bir tekne hissini vermekte (lomboz) temin etmektedır. GüverVe nihayet nevi kendine has olan ve hejeti umıımıyesile mütalea teden tekne dahiline giriş, kamaArafura denizine gırip Avu^tralya edildiği zaman her iki vasfı h^iz raya açılan bir sürme ufkî kapı ile kıt'asının şimal kapısı olan Toıreı blr deniz (ntlet komple) gi olduğu başalüna açıîan benim ancak geçeBoğazına doğru yol alacağım. Mu göze çarpmaktadır. bileceğim çapta bir kapak ile kahahf cereyanlan, sert rüzgâr'nn, hildir. Aynca kıçaltı üzerinde blr hrçın denizile meşhur olan vo blt9.00 metre uzunluğundaki diregi havalar.dırma kapağı da vardır ki rrek tükenmek bilmiyen Mercan nin taşıdığt bir flok ve bir armadan buradan girmek mümkün değildir. resıflerıle Ubiatin mayınladığı bu ibaret Markoni sistemindeki yelken Kapak ve kspılara verilen genışlık boğazdan geçerek Pasifik Okyanu lerile mane\Ta kabiliyetinin yüksek ve sım sıkı kapanma tarzlarına gössuna çıkacağım. Burada (Solomon), olacağım göz tahminde zorluk çek terılen ihtımam, konforun aleyhine (Bısmark). Yeni Britanya ve Irlatı. mez. Omurganın altındakl 750 kilo o'.makla beraber su girme emnıyeti da ada gruplarına uğradıktan sonra, luk demlr safra yelken müvazene bakın ından çok yerınde olmuştur. eşığini henuz medeniyetın tamamıle sini sağlamaktadır. Bafindan sonuna kadar inşasını aşamadığı Yeni Gınenin şımal kıyıBu teknenln inşasında, yapacağı takib ettiğim için <elimde bıiyüttülarını şarktan garba doloşarak tekçetin seyahat göz önunde tutula ğum. demem çok yerinde olan yo! rar karşıma çıkacak olan Müluk rak sağlamhğına bilbassa ehemmiyet arkadaşıma dair sozü burada keser 8 ıalarının şımal parçaları arasmdan veıilmişür. Fakat bu metanet, mal rek üst tarafını yeri geldikçe denizFılıpınierin cenub ucu (Mindanau) zemenin lüzumsuz kphnhğile. ağır den sızlere anlatmağı daha uygun vu yakalıyacağım ve bu muazzam hğile değil, tamamile sarı vida ve buluvorum. Brşıpehn arasına dalıp daima şimale bnkır perçin ile işlenen bağlanüların Gelecek ve son yazı: Seyahatlm doğru yükselerek (Lenzon) adasını dakik hesablarila temin edilmiMir. h?kkında umurni duşunce!erim. tutacağım. Gecelı gündüzlü üç seneye yakın surecek olan uzun ve çetin bir denız yolculusjundan sonra, hak etmış olacağımız uzun bir dınlenmeyi bize va'deden Manilla koyunun geniş ko'.iarı arasına kendimizi bırakarak, durbunün adeseleri önünde, bu ismdeki lımanı görmeğe çalışacağız. Yalnız seyahat eden bir adam oldu§um halde son cümlemi cemi sigasıle bitirmeme hayret etmeyiPasifik adalarında uzun müddet çaktl ve beni peşlnden dışan sönız Hayır, aziz okuyucularım, haklincı avcılığı eden bu yazının mü rükledi. katte ben yanhz olmıyacağım. Bu ellıfı Sır Sinclair Lockhart, a=aRıhtıma kadar 3'ürüdük ve Nasevaha'in bütün kahırlannı, zevkğıda okuyacağmız maceranın ha nette isimli gemimin bağlı bulunlerıni aramızda paylaşmak üzere kikate tamamen uygun olduğu duğu yere geldik. Adam nihayet nu temin etmektedir: soz'.eşerek yola çıkacağım bir arkakonuşmağa başladı. İşitilmekten daş var. Bu, biridk yol arkadaTahiti'de kâin Papeeti şehrinde korkuyormuş gibi sesi yavaş çışım kotram (Kader) dir. Bu arkaki Oceania kahvesınin müdavim kıyordu: daşhkta onun da benim kadar yoleri arasuıda en fazla münakaşa tşte. inciler burada. Onlan edilen mevzu ınci avcılığına aiddı. rulacağını ve istirahate ihtiyacı olaO akşam ben de bu kahvenın bir bizzat ben avladım. Fakat satmak takdir edersiniz. masasında yer almış, buzlu bir niyetinde değil im. Daha doğrusu Şimdi, müsaadenizl rica ederek içki içiyordum O sırada yerliler para mukabilinde vermek istemisize bu arkadaşı takdim edeyim. den bir melez yanıma geldi ve yorum. Altı ay evvel onlan bulduğum yere kadar benimle gelirBütün seyahatim boyunca içuıde fransızca: seniz incileri size veririm. yaşayacak olduğum ve türlü zevk, İnci işile siz de alâkalanır hpyecan ve tehlikelerle dolu maceE\\elâ içime bir şuphe girdi. yorsunuz değil mi kaptan? dedi. ralı bir hayatı beraberce geçireceVe cevab vermeme vakit bı Sonra duşündum: Anlattıklanaı ğim bu tekne, benim için bir canh dlnlemekle ne kaybedecektım? rakmadan ilâve etti: varlık olacaktır. Sırası gelecek kl, Siyah inciden bahsediyoruın. O gece cenub denizlerınde »eronunla adeta konuşacağım, derdleCevab vermedim. Çünkü o gü vetin arkasından koşmakla geşscegım şakalaşacağım. Zaman olane kadar siyah inci elde etmek çlrdiğim yedi senede yaşajdığım cak ki, mücadeleden bunalmıs, burüzere giriştiğim teşebbüslerin hiç maceralann en harikulâdesile nundan soluyan iki arkadaş gibi biri netice vermemişti. O kadar karşılaşüm. Hribinmize çatacağız, kalb kıracak ki yeni bir mesgale bulmak üzeTıoti bana isminin bu oldusozler söyleyeceğiz, hasin tavırlar re Avustralya ve Yeni Zelândaya ğunu söyledi. Markiz adalarında takınacağız. Fakat patırular atiagitmeğe hazırlanıyordum. oturan yerlı bir kadınla Franmz yıp, fırtınalar geçtikten sonra, az Fakat yanıma oturan adam bir babadan dunyaya gelmis. 14 evvelki hareketlerini mazur göstercebinden harikulâde güzel iki si yasına kadar Markiz adalarından mek istiyen ve mukadderatı yekdiyah inci çıkardı. Mübareftler o biri olan FotuHiva'da yaşamış, kadar hoştu ki bakışlarımı onlar sonra Tahlti'ye gitmis. Orada 10 ğerine bağlı iki can yoldası gibi, dan ayıramıyordum. O vakit tc sene geçirerek bir kere doğduğu gene birbirimize gülümsiyerek hatır şebbüslerimin bana verdiği hayal yerlere dönmüs. İşte o zaman içalmağa çalışacağız. kırıkhğını unutarak heyecanla lerinde yalnız ve yalnız siyah inci Bu ruh haletine yalnız kendi âleti olan bir istiridye yatağı keşfetmiş. sordum: üzerinde uzun yolculuk yapan süŞimdi bütün arzusu FotuHi Bunlara ne istiyorsunuz? varilerde değil, hattâ otomobilini Nereden buldunuz? Hakikaten va'ya dönmekti. Fakat bana söykendisi kullananlarda da rastlanıhr. lemek istemedıği bazı sebeblerden sizin mi? Fıibakika otomobü at gibi canh deFakat yabancı bu baha biçilmez dolayı Fransız hükumeti Tahitiğıldır. Ama, onunla günlerce beincıleri tekrar cebıne koymu,tu den ayrılmasına musaade etmibile. Ayağa kalkarak bir işaret yormuş. (•) Bundan evvelki yazı 6 eylul tarihli sayımızdadır. t'stübaşı açık çocuklann Ayaklan yalın, Napalun? Hale jrola kortu gözun. A»ı umanı bol, Tırnaklan gayarh boz, ökfizün. Eskimeı Sılacı oiana kadar, Dayan dellk çangtm, Dayanam, Ölene kadar.. MVSTAFA ÇAVDAR Ayv»n*»r»y V«pur tekelesl îstanbul 28 BİR ZAMANLAR Bir zamanlar, Maşal anlatırlardı bana, Niıttıi de söylerlerdl Bir zamanlar Beni alırlardı kucakianns; Ve severlerdi. Bir zamanlar uyurdum kana, kana; Yoktu maişet dcrdi. Bir zamanlar, Mes'uddum Çünkü çocuktum. » OKTAY GÜLTEKİN N»kıl Sok ÎJo 25 Kadık9y NEREDEN NEREYE? Bir söğüd dalı gibi ince. Bir iöğıid dalı fibi yere biikük belimtz, Alnımtz katmer katmer Avuçlanmız şarha şarha hayatm grafiği. Büyük bir topaç üzerindeki Kannca misali yaşayıp fidi>or Blr elmaya mürtesem ba;ladı haystımu, Dlşi değince zehir oldu. Yılan yılan girdi içimize Kin, garaz. Mel'ıınet ve çnnır: Balçık balçık olmnş Yu|rulmuşuı! SAİM TONGUÇ Llâe Reslm Ög Manlı» MERAKLI Vlaıkiz adalarında [ ŞEYLER inci avcılığı Ertesı sabah Tioti ile birlıkte köyü terkederek yola koyulduk. Ağaçlar gayet sık olduğundan arkadaşım elindeki balta ile yol açTnak mecburiyetmde kahyordu. Nihayet TeiPo ismi verilen esrarengiz mağaraya hâkim blr tepecığe geldik Tioti birden bana donerek dedi ki: Kulağmızı yere yapıştırıp dinleyiniz. Dediğinl yaptım ve yerden, deniz tarafından gelen garib bir takım nağmeler işittım Hayretler içinde idım. Arkadaşım: Buranın mukadrles addedilmesıne sebeb bu nağmelerdir, dedi. Tepeden denize doğru indik ve kayanın ortasında açılan geniş mağaraya girdik Etraf yanmış topraklarla çevrıli idi. Burası nerhalde evvelce bir yanardağ idış Tioti hemen suya daldı. Sulann sıçraması üzerine kulağuna gelen musiki daha da canlandı. Bir müddet sonra arkadaşım daldığı denizden çıkü. Elinde o zamana kadar görmedlğim renk ve şekilde on beş istiridye vardı. Hepsini açtık, yalnız birinde siyah bir inci bulduk. Ama ne güzel, ne mükemmel bir ınci. Aklım başımdan gidecek gıbiydi. O kadar seviniyordum ki deli gibi sıçrayıp oynamağa başladım, son'.a Tiotı'yi optüm. O da gülerek: Nasıl kaptan, artık bana manıyor musıınuz? dedi. Şimdi anladınız mı size Tahrti'yi terketmek için neçien böyle yüksek bir fiat teklif ettim? Köye donerken yeni yeni plânlar kuruyordum. Ertesi gün burava bır kaç yerlı ile dönecek ve onlan dalarak ınci cıkarmağa ikna edecektim. Üç ddrt gun sonra da zengin olacaktım. Fakat köylulerle kabıle rsısi bizi hiç de iyi karşılamadılar. Mu kaddes addettiklerı bir an'anevi hiçe saydığımız ıçm bıze diş bıliyorlardı. Reıs bizi yakalatarak Tiotı'yi hapsettırdı, bana da hemen ertesi gunü adayı terketmemi emretti. Tioti'yi bir daha göremedım O akşam kulubemde oturmuş talihsizlığıme kızıyordum. Aynı zamanda işleri yoluna koymak için bir çare de anyordum. Fakat bırden ada miithiş bır şekilde sarsıldı: Dıinyanm sonu geldiğini zannettim. Bu maceradan nasıl olup da kurtulduŞumu hâlâ bilmiyoTUm Ada halkının çoğu zelzele neticesmde can vermişti. İhtimal Tioti de ölmüştu. Ertesi sabah hemen gemiye atlayarak Tahitfye döndum. • '^ $Z Amerikada otomobil fiatlan arttı Detroıt, 16 (a.a.) (Unıted Press): Ford fabrikalan. otomobil fiatlarım hukumetin kabul ettığı mikyas dahilinde arttirmıştır. Bu artış otomobil başma 55 ile 95 dolar arasındadır. Chrysler fabrikalan da fiatlan pazartesı gunu arttıracaklardır. Bu arüş ıse 90 ile 400 dolar arasında olacaktır. General Motors ta pek yakında fiatlannı arttırma yoluna gıdecektir. Bir kaç gün sonra Tioti ile yola çıktık. Seyahatimizin sürduğü üç hafta zarfmda ona olan itimadım gittikçe artıyordu. Nihayet FotuHiva'ya geldik. Tioti sevincinden âdeta bağınyordu: Sözünüzde durdunuz, teşekkür ederim. Şimdi de ben va'diml yerine getireceğim. Demir atalım, sonra istiridyelerin bulunduğu mağaraya gideriz. Ben hayrctle: Ne mağarası? dedim. Bayağı mağara. Buradan dört yuz metre kadar uzakta TeiFo denilen bir yerdedir. Hemşerilerim oranın mukaddes bir ma hal olduğunu soylerler ve hiç biri ayak basmaz. Ama ben böyle şeylere çoktandır inandıgun yok. Taiokai'ye geldik. Yerliler Tioti'yi mükemmel bir sekilde karşıladılar. Kabilenln reisi beni usullerine göre selâmladı ve köyün bütün evleri emrlmde olduğunu söyledı. Hattâ bana tatediğim kadar hizmetkâr ve yiyecek vereceğini de Uâve etti. Tioti terciimanhk edlyordu ama ben yerli lisanını az çok anleyacak kadar biliyordum. Tioti, TeıPo ismini ağzına alır almaz kabıle reisinin sinirlendığini aruadrm. En ufak atom bombası ( Bilâhara Fu>.oHiva'ya iki kere giderek istırıdye yatağının bulunduğu yeri aradım Fakat bütuıı ( aramalarım bosa gıttı Ihtımal kı zelzele neticesinde yatak ka;,bomuştu l Bende kalan üç siyah inciyı 1000 İn^ıhz lıra^ na satt'tı. Kim bilır onlar şimdi kımdedır. Londra, 16 (Nafen) Sunday Express gazetesının askerî muharrırıne gore, Belçıka ılım adamlan son zamanlarda gayet ufak bir atom bombası icad etmışlerdır. Bu atom bombası o kadar küçuktür ki, bır piyade tüfeği ile dahi atılabilmekte ve en ağır tankları cerhal berhava edebilecek kudrettedır. Eğridir gölünün ıslah; Ankara, 16 (ANKA) Eğridir golu ayağının ıslahı ve Eğridir Aksu regülâtorlerinin insası 900 bia lıraya ıhale edılmiştır. Her iki inşaat da 1953 haziranında bıüniş olacakttr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear