26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 Atastoaim SON L E 8IR DAKİKA: Cüzellik Müsabahantux Van Üniversitesi evlet adamlan, politika adamlan zaman zaman türlii sebeblerle hâkim olduğu umumî efkârı başka bir istikamete tevcih için ortaya yepyeni ve orijinal bir fikir atarak zibinleri bir müddet onunla oyalar. Keaksiyonuna bakar. Sonra onun daha fazla üstüne düşmez. Bir fikir olarak doğmuş ve olduğu yerde kalmış olur: çünkü her fikir tatbik sahasına konulamaz. Van Üniversitesi de böylece ortaya atümış, tatbiki muhal bir fikir olarak kalacak denirken başta Devlet Reisi olduğu halde 3Iaarif Bakanı ve bir kısım Üniversite profesörleri işi ciddiye almaktadırlar. Herkesin kanaatine hürmet gerektir. Vanda veya şarkta bir üniversite kurulabilir mi konusu tamamen akademik bir münakasa mevzuu olsa da taraflar fikirlerini ortaya atarak tezleri müdafaa ile iktifa etseler buna kimsenin bir diyeceği olamazdı; ama iş söz sahasından fi'le intikal edince böyle bir üniversitenin kurulup kurulamıyacağı ve zoraki de olsa yaşayıp yaşayamıyacağı hakkında düşündüklerimizi söyliyerek hazineyi milyonlarca masrafa ve milleti bir çıkmaza girmekten tahzir etmek bir vazife ohıyor. Düpedüz konuşursak doğuda bir üniversite kurulması, hoca ve talebe bulup yaşaması ihtimali hiç değilse bugün için âcil ve ameli telakki edilebilecek bir teşebbüs olamaz. Neden? Hangi tarafından tutarsanız tutunuz. Bir kere üniversite için her şeyden evvel tıpkı insanlar gibibir takım istidadlar ve vasıfJann vücudü lâzımdır. Üniversite gibi bir ilim ve irfan merkezinin yaşayabilmesine lüzumlu muhiti, etüd ve medenî münasebetler imkânlan, canlı ve cansız vasıtaları, hastaneleri, lâboratuarlan, kitabhaneleri ve bunlann dışında bir de geniş lise şebekesi olmalıdır ki orada bir üniversite kurulabilsin. Halbuki; saklamaya lüzum yoktur ki; Türkiyede okur yazar nisbeti yüzde 15 i geçememiştir. Hele şarkta bu nisbet çok düşüktür. Ük tahsil mecburi olduğu halde biz daha binlerce köye ilk mekteb yapamamış vaziyetteyiz. Bir üniversite açmak Jıartâ memlekette iki, üç öniversite varken bir dördüncüsünü açmak hükumetin âcil vazifesi değildir ama ilk mektebleri açmak onun ilk vazifesidir. Bu mektebler de kolay yapılamaz. Para ister, döşeme ister, hoca ister ve talebe ister. Gene saklamamak lâzımdır ki; Türkiyede türkçe bihniyen üç milyona yakm vatandaş vardır ve bun İar işte şimdi üniversite kurulması düşünülen şarktadır. O şarkta ki; bir çok kazalannda doktor, ebe, eczane yoktur. Yol yoktur, elektrik yoktur. içinde rahat yatılacak bir oteli yoktur. Ev denecek vasıfta binası bile yoktur. Buralarda evvelâ ilk medenî ihtiyaclann temini ve köylerde ilk mektebler açmakla işe başlamak gerektir. Bir yerde üniversite açılmak için orada üniversite ihtiyacı hissedilmelidir. Hocası, talebesi taşmalıdır. Ankara Üniversitesinin kuruluşunu bile nüktedan ulema «gecekondu» diye vasıflandırmışlardı. Hâlâ bu Üniversitenin bile bir çok bünyevî aksaklıklan olduğu da malumdur. Eğer Türkiyenin bir başka şehrinde üniversite kurulmak lâzım gelirse sıra İzmirdedir. Nüfus kesafeti, tahsil seviyesi nisbetinin yüksekliği, liselerin çokluğu ve zenginliği ve bir üniversite muhiti teşkil edebilmek kabiliyeti ile üçüncü üniversite şehrinin Izmir ohnası ve olacağı tabüdir; lâkin kilometre başma 4 kişi isabet eden bir muhitte üniversite kurmak gerçekten İspanyada şato yapmağa benzer. Bu satırlar, tamamen akademik bir mevzuun mütaleasından ibaret olduğuna göre bundan kimsenin aluunıyacağmı ümid etmekteyim. Akdeniz edeniyetlerin doğup battığı Akdeniz, asır lar boyunca ihtilâflara mevzu teşkil etmişttr. Bu denize hâkim olmanjn, üç kıt'anm yollannı kontrol altında bulundurmak olacağını nazan itibara alan devletler, devamh surette siyasi mücadelelere girişmişler ve hâd devirlerde de silâhb çatısmalara gitmişlerdir. Fakat şimdiye kadar bu anlaşmazlıklar ayn ayn rejimlere sahib memleketler arasuıda patlak vermiş ve harbe intikal etmişrtr. Demokratik bünyelcre sahib devletler arasında ^Vkdeniz yüzünden çıkan ihtilâflar umumiyetle sulh yoln ile halledilmiştir. Bugün gene Akdeniz mevzuu etrafuıda bir İngiliz Amerikan ihtilâhnıa doğmuş, oldnğn bir hakikattir. Akdenizle ilgili ihtilâflarda her zaman bir tarafta İnifiltereyi bulmak miimkün olmuştur ve olmaktadır. Londranm karsısvna çıkanlar ise zaman zaman değişmiştir. İkinci Cihan Harbi sonnnda husule gelen durum umumiyetle İngilterenin lehinde görülmekteydi. Büyük donanmaya sahib Akdeniz devleti kalmamış, Fransa haıb gemilerinin çoğrunu kaybermiş, İtalya da aynı akıbete uğramıştı. Yalnız İkinci Cihan Harbinde miıhim bir rol oynıyan Birlesik Amerikanın altıncı filosu Akdeniz sulannda kalmışrı. Böyle olmakla beraber, bu bölgede bulunan bülün kuvvetlerin aynı cepheye aid olmalan, aynı tehlike karsısında buluıunalan, aynı gsye uğrunda savaşmayı göze almiş olmalan yeni bir cAkdeniz ihrilâfı» nın çıkmıyacağını tannettirmişti. Kuzey Atlanfik Pakh teşkilâtınm Işler bir hale Retirilmesi, knvvetli bir ordu ile takviyesi, bu emniyet rincirine yeni halkaların takılması bahis mevzuu edildiği vakit bu tahtninirt ne kadar zayıf aldujru görülmüştür. Aylardanberi devam etmekte r£*n cörJhmelere rağmen Atlantik Paktının bellibaşlı komutanlıklarını doldurmaK, gerekli tayinleri yapmak miimkün olmamış.tır. Kuzey Atlantik bölçesi deniz komutanlığı gibi Akdeniz havalisi komutanlığı da elân hoştur. Türkiyenin ve Yunanistanın pakta alınmalan etrafında sonu gejrniyen tartışmalar da dojrrudan doğruya bu tayinlere bağlıdır. Amerikan haberler ajanslarının son 48 saat zarfında bu ihtiiâfla ilçili olarak yayınladıklan haberler hirbirini tutmamaktadır. Assnciated Press ajansı İnRİltere, Fıansa ve Birleşik Amerikanm AkHeniz ihtilafını halle muvaffak olduklannı bildirmiş.tir. United Press ajansı ise bu devletlerin bu ibtilâfı halledemediklerini. Akdeniz bölgesinin savunmasına dair rıkmazin elân mtvcud olduğunu kaydetmiştir. İngilterenin, evvelâ Dnîu Akdenizde komuta salâhiyetinin kendisine vtrilmesini sonra da Tiirkiye ile Yunanistanın pakta alınmalarını istedigi söylenmektedir. Sovyet Rusya iktîsadî zorluklarla karsılaştı Moskova, beynelmilel bir iktisad konferansının toplanmasını teklif ediyor Londra, 3 (Nafen) Moskovada İngiliz dili ile yayml&nan yeni «News» isimli gazete, ortaya yeni bir teklif atmıştır. Bu tekııfte, beynelmüel iktisadi meselelerin haliedilmesi için Moskovada bir konferans toplanması istenünıektedir. Siyasî çevrelerde belirtildiğine gö re, Sovyet hükumetinin emri ile yapıldığından şüphe edilmiyen bu teklif, Rusyanın ciddî iktisadî güçlüklerle karşı karşıya Dulunduğuna bir delildir. Batılılar tarafından Rusyaya karşı ahnmış olan iktisadî tedbirler, Kremlin idarecilerini müşkül bir dunımda bırakmıştır. Zannedildiğine göre, Rusyanın iktisadi zaafı hem Malik'in Kore için sulh teklifini ortaya atmasına, hem de Kremlinin yeni bir banş kampanyası açmasına sebebivet vermiştir. Bir müddettenberi Rusyada hiç bir istatistik neşredilmemiş olması, beş senelik plân hakkmda en ufak malumatm verilmemesi de nazan dikkati celbetmiştir. Petrol ihtilâfı yatıştı İngiliz İran göriişmeleri yeniden başlıyor Londra, 3 (B.B.C.A.P.) İngiliz ve İran bükumetleri, petrol ihtilâfını müzakere yolu ile halletmeye hazır olduklannı biidirmişlerdir. Tahranda başhyacak olan görüşmelerde, İngiltereyi temsil edecek o'an heyet bu akşam uçakla yola çıkmıştır. Mührühas Lordu Richard Stokes'un başkanlığmdaki heyette, muhtelif bakanlıkiara men sub memurlar da bulunmaktadır. İngilterenin Tahran Büyük Elçisi de heyetle birlikte İrana dönmektedir. İngiliz heyetinin başkanı Lord Stokes, hareketinden önce gazeteci'ere verdiği beyanatta: «Her iki tarafın kabul edeceği bir hal çaresi bulacağız» demiştir. Heyetin yann öğleden »onra Tah rana varması beklenilmektedir. Ye ni müzakereler İran haüciyesinin yazhk köşkünde pazar veya pazartesi günü başlıyacaktır. Bundan bir müddet evvel İran hükumeti petrol komisyonu ve Anglo İranian petrol kumpanyası arasında yapılıp neticesiz kalan müzakereler de Tahranın 25 kilcmetre kadar kuzeyindeki bu köşkte cereyan etmişti. İngiliz temsilci heyeti, Mr. Harriman'la binikte, Şahı.ı misafirhanesi olan Garranieh «arayında kalacaktır. Himmete muhtaç dedeler Vaktile Rus radyolan haykvnrdı: Türk gazeteleri Almanyaya sattlmıştır. Alrnanlar bağmrdı: Türk matbuatı Ingilizlere satılmıştır. 1946 dan 50 ye kadar C.H.P. ikildarı bizleri körkörüne muhalefete geçmekle itham etti durduydu. Şimdi de D. P. bastnın inad« bir muhalefete geçtiğini tekrarhyor. Ayoî, bizim bastnın bir yere gegtiği yok, hele siz şu işleri, biraz olsun, doğru dürüst görssnize! D. N. D.P. istişarî loplantı İnönii, Tanrıöverle sının kararları goruştu Ankara, 3 (Telefonla) D.P. genel merkezinde ara seçlmleri dolayısile yapılan istişarî toplantı bugün sona ermiştir. Toplantı sonunda parti şu tebliği basma vermiştir: tAra seçimleri dolayısiie genel idare kurulunun hazırladıgi istişarî toplantı iki ve üç ağustos 951 günleri genel idare kunıiu ile parti seçim ve propaganda komiteleri ve ara seçimlerin yapılacağı 17 il idare kurulu başkanları ve il idare kurulundan seçilen birer övenin iştirakile parti başkanı Adnan Menderesin başkanhğında yapılmıştır. Toplantıda, seçim yapılacak illerin seçimlere hazırlık faaliyetleri hakkında ve propaganda mevzularında karşılıklı görüş teatisinJe bulunulmuştur. Parti adma gösterılecek adaylann sureti tesbiti hakkında yapılan müzakereler neticesinde tü zük ve yoklama talimatnamesinin hükümleri dairesüıde müracaat edecek genel idare kuruiu da dahil olmak üzere teşkilât kademelerinin teklif edecekleri zevatın yoklamaya tâbi rutulması suretüe adayîarın tesbiti kaTarlaştınlmıştır. Adayların ilânı hakkındaki kanunî müd detler dolayısiie yoklamalann nihayet 19 ağustosa kadar icrası ve neticelerinin en geç 2 ağustosta genel idare kuruluna bildirilmesi miimkün olacağı şekilde yapılması uygun görüimüştür. Toplantı, psrti baçkanı Menderesin, partin'.n umumî vaziyeti ve parti çalışmalarını ve hÜAÛmet faaliyetlerini izah eden Sir konuşma» sından sonra nihayet bulmuştur.» Toplantıdan sonra, parti başkanı Adnan Menderes Marmara Merkez I^okantasında bir öğle yemeği vermiştir. Limandaki sıkışıkhk Yabancı vapur kumpaııyalan Ankaraya bir heyet göndermeğe karar verdiler Bir müddettir İstanbul limanındaki tahmil ve tahliye zorluklarile meşgul olunduğu malumdur. Liman gene doludur ve bazan gemiler boşalülmak için beş, on gün sıra beklemektedirler. Esasen tahliye başladiğı zaman da bu iş ağır gitmekte ve günde her gemiden ancak 7080 ton mal çıkarılabilmektedir. Muhtelü vapur kumpanyalan bu yüzden hem navlunlannı yükseltmek, hem munzam bir bekleme ücreti almak mecburiyetinde kalmaktadırlar. Bugün limanda 23 yabancı vapur vardır. Gümrük antrepolanndaki yersizlik dolayısiie bu gemiler bir hayli muattal kalmaktadır. Bu hal liman işlerini zorlaştırdığı gibi hayat pahahhğrna da sebebiyet vermektedir. Yabancı gemi kumpanyalan vaziyeti alâkah dairelere bildinnek üzere Ankaraya bir heyet göndermeğe karar vermişlerdir. Hükumetin bu sıkuıtılı duruma çare bulacağı ümid edilmektedir. Rusyanın Sahalin adasındaki hazırlığı Sapporo (Japonya), 3 (a.a.) (United Press): 2 hafta evvel 10 vatandaşı ile beraber motorbotia Rusların işgalinde bulunan Sahalin'den kaçan bir Japonun biidirdiğine göre, Sahalin adasında karargâhlarını kuran 10 000 Sovyet hava kuv^'etleri personeli ve paraşütçüsü her gün çok sıkı talimler yapmak tadır. Jiji Sato ismindeki bu Japon, Sahalin adasının Rus işgali altına girmesindenberi orada çahşmaktadır. 21 temmuzda Hakodete'ye ayak basmıştır. Sato, Sahalinde elân 2 "bınden fazla Japonun bulunduğunu bi'.dirmistir. Bu ihtilâf önümüzdoki bir iki ay içinde halledilebilecek mıdit? Diirt gece açıklanan Atlantik Paktı konsevi tebliği. iki resmi toplantı yapılacağuıı, hunlardan birinin eylulde Ottawa'da. diğerinin de ekimde Romada cereyan edeceçini bildirmiş'lv. Konsey »özciisü de gündemlerin heniiz hazırlanmamış "1duğur.u. Akdeniz ihtilâfı o tarihe kadar yatıştıjh takdirde Atlantik Paktının eenişletilmesi tnevzuunun Ingilterede tetkiklerde buele alıncağını belirtmiştir. lunacak otan havacılanmız Akdeniz ihtilâfları tarihinde. 1951 Londra. 3 (A.P.) Türkiye haanlaşmazhğı belki de esine rastlanva kuvvetlerıne mensub cğrenci ve maz bir mahiyet arzettiğinrien koidarecilerden müteşekkü bir grup lay kolay unutulmıyacaktır. Ömer Ssmi COŞAR yarın iki Türk uçağı ile İngiltereye gelecektir. Türk havacılan, İngiliz Kraliyet hava kuvvet'.erinin anaHindiçinide savaşlar vatandaki tesislerinde ve Aimanşiddetlendi yada İngiliz Amerik.ın ışgal bölSaygon, 3 (Nafen) Hindiçinide gelerinde tetkiklerde buıur.acaklaryeniden şiddetli savaşlar.n başladiğı dır. bildiriimek'edir. Saygon'un 300 kiGrup, İngiiiz hava kuvvetlerinin lometre batısında bühassa kanlı Wilshire'deki ana üssünde 15 gün muharebeler cereyan etmektedir. kadar kaldıktan sonra Almanyaya Komünist kuvvetierin kuzeyden gidecektir. Heyete Türkiye Havayardım aldıklan ve bundan sonra cıhk Akademisi Komutanı Korgeda taarruzLarmı yeniledikıeri zan neral Feyzi Mengüç başkanhk etnedilmektedir. mektedir. Ankara 3 (Anka) Hamdullah Suphi Tanrıöver, dün öğleden sonra C.H.P. Genel Başkanı Ismet Inönüden randevu istemiş ve Inönünün evine giderek iki saat kadar konuşmuştur. Inönj, görüşmeden sonra Hamdullah Suphiyi evine kadar götürmüş, kendisi de parti merkezine dönmüştür. Bu konuşmanın mihverini Halkevi meselesinin teşkil ettiği muhakkak görülmektedir. Bu arada Halk Partisi organlannın Hamdullah Suphiye son yaptıklan hücumlann da bahis konusu edildiği ileri sürül mektedir. Bu hususta kendisile görüştüğümüz Hamdullah Suphi Tannöver, şunları söylemiştir: « Inönü, şahsi dostumdur. Ken disile arada sırada görüşürüz. Bu ziyaretim de mutad ziyaretlerimden biridir. Konuşmalanmız Halk Partisi etrafında cereyan etmiştir. Elbette ki görüşmemizin alınacak kararlara ve takib edilecek yola hiç bir tesiri olmıyacaktır.» Diğer taraftan söylendiğine göre, Tannöver, daha evvel Cumhur Baş kanı Celâl Bayarla ve Başbakanla görüşmüş, müteakıben Inönunden Birl?şmiş Milletler ileri kararrandevu istemiştir. gâhı (Kore) 3 (A.P.) Kaesongdaki ateş kesme müzakerelerinin D.P. büyük kongresinin cıkmaza eirmesi karşısında, müttefikler Koredeki hava ve deniz üsIstanbulda toplanması tünlüklerini kullanmağa girişmişmuhtemel lerdir. Ankara, 3 (Telefonla) D.P. büYetk'li şahsiyetler, bu harekâtın yük kongresinin ekim sonuna doğ ateş kesme müzakerelerine tesir eru toplanabileceği tahmın ediiiyor. decek mahiyette olduğunu söyleBilhassa İstanbul delegelerınin kon mişlerdir. grenin bu sefer İstanbuida toplanBugünkü müzakereler iki buçuk masını istedikleri haber veriliyor. saat sürmüştür. Görüşmeler sıraTeşkilâtm la fikri alıniıxtan sonra sında, Kuzey Koreü Korgeneral büyük kongrenin İstanbuida içti Nam II, Birleşmiş Milletler hava maa davet ecîilmesi muhteme!dir. üstünlüeünün komünist kara harekâtına tesir ettiğini ve kızilorduBirleşmiş Milletlerdeki nun savaç iktidarını azalrtığını ağzından kaçırmıştır. Sovyet delegesi dayak Müttefiklerin harb gemileri her yemiş gün, gece gündüz Kuzey Korenin NewYork, 3 (Nafen) Birleş her iki sahil kesimindeki hedefleri miş Milletleıdeki Sovyet delegas bombardıman ederken, müttefik uyonuna men.sub bir delegenin da çaklar da Kuzey Kore üzerinde ser yak yedigi söylenmektedır. İsmi bestçe dolaşmakta ve akmlar yapaçıklanmıyın bu Sovyet delegesi, maktadır. Bu durum karşısında kımülteci Macarların iştirakı ile ku zıllann, şimdiki inadlarma rağmen rulan bir cerriyetin geçenierde Sov ateş kesmeye yanaşacsklan tahmin yet binası önünde yaptığı nümayiş edilmektedir. esnasında dövülmüştür. Bu hâdisenin Birleşik Amerika Yugoslav Rumen sınırınile Rusya arasında yeni bir hâdida yeni bir hâdise «eye sebebiyet verip veımiyeceği Londra, 3 (A.P.) Yugoslav sorulmaktadır. Tanjug ajansı bugün, YugoslavÇinde 172 rahib öldürüldü ya Rumanya hududunda yeni bir HongKong, 3 (a.a.) (Afp): hâdise olduğunu bildirmiştir. HaDün akşam HongKong'a gelen cLi bere göre, Rumanyalı askeıler, Heberation Daily» gazetosinın bildir tin köyü yakınlaruıda bir Yugoslav diğine göre. geçen hafta Şanghay' hudud nöbetçisini pusuya düşürüp da 172 rahıb öldürülmüştür. Tem öldürmüşlerdir. Yanjııg, Yugos'.av muz ayında kurşuna oizilenlerin hariciyesinin hâdiseyi şiddetle prosayısı 383 ü bulmaktadır. testo edeceğini bildirmiştir. Korede kızıllara havadan ve denizden hücumlar yapılıyor Foto Sabah 39 Hülya Rodosln Gazetemiz nam ve hesabına gü I Foto Model: Düzce. Foto Rıdvan Kırmacı: Ankara. zellerin resimlerini çekecek fotoğFoto Spor Ankara. rafçılann isimlerini bildiriyoruz; Foto Hamza Rüstera: İzmir EFoto Sabah: Istiklâl Caddesi, mirler çarşısı Merkez fotograiha(Galatasaray civan) Foto Sureyya: İstiklâl Caddesi nesi. Foto Fikri Göksay: İzmir Bas(Tünel başı) mahane gan karşısı. Baysal Fotograf Stüdyosu: tsFoto Lâle: Beyoğlu Parmakkapı, tiklâl caddesi, Zanbak sokak No. 1 Foto Raşid Ünverdu Manisada Foto Tuna: Ç?rşıkapı. Hükumet civan. Foto M. Özen: Pangaltı Hamam Foto Mehmed Ortaç: Aydın. No. 150 Balıkesir Foto Sümer: AnafarFoto Opera: Kadıköy Opera si talar caddesL neması yanında Foto Nuri: Gazianteb. Foto Şen: (Divanyolu). Foto Fahri Seyrek: İzmit DemirFoto Klüb. (Beyoğlu Melek si yolu caddesi. neması sokağı). Foto Aray: Zonguldak Foto Can: İzmir Kosak. Foto Kenan: Üsküdar. Foto Cevad Kızıltan: Bolu Foto Turan: Çemberlitaş. Foto Doğuş: Mersin. Foto Asral: Kadıköy, Altıyol. NewYork 3 (R) Birleşik Amerika Senatosunun Dış Münasebetler ve Silâhlı Kuvvetler Müş(erek Komisyonunun bu geceki toplantısında, Türkiyenin askerî dırumu hakkında geniş izahat veri1miş ve bu gizli içtimadan çıkarken Mü.şterek Komisyon Başkanı Conally şöyle demiştir: « Türkiyenin sağlam bir askerî durumda olduğuna ve bir tecavüz tehlikesinin uzaklaştırıldığına kâni olduk.» iSenatör Conally, Türkiyenin askerî durumu hakkında Geneıal Arnold tarafından verilen genis izahatı müteakıb bu kanaatin hasıl olduğuna da işaret ederek şunlan ilâve etmiştir: «Generai Arnold bizi ikna etti ki, Türkiye yakm bir komünist tehlikesine karşı artık açık değildir.s Tanzimat Müzesi hazırbklan Komisyon, Truman tarafından Dün saat 17 de VaU ve Belediye hür milietlere yardım için istenilen Başkanı F. Kerim Gökayın Teisllginde. 8 milyar 500 dolarhk yaıdım me toplanan tbnü\ Emin M. Kemal, Topkaselesini incelemekte idi. pı Müzesi Müdürü Tahsln Öz, Denlı Türkiyenin askerî durumuna dair Conally'nin demeci Belgrad, 3 (T.HA.) Rumanyada bir müddettenberi hummak bir askerî faaliyet göze çarpmaktadır. 1925. 1926, 1927 ve 1928 ihtiyatlan silâh altına çagmlmıştır. Her sınıftan ve silâhtan bir çok ihtiyat subaylan da askere ahnmıştır. Kara ordusunun başlıca talim mer kezlerinden olan Sibiu, Fagaras, Cinculmare ve Dadilov'da büyük bir faaliyet vardır. Talimler bilhassa Rumanyada yeni imal edilen veya Rusyadan gönderilmiş olan toplar, tanklar vesaire yeni silâhlarla ünsiyet peyda etmek maksadile yapümaktadır. Kuzey Moldavyada, Transilvanya da ve Karadeniz sahiU üzerinde bulunan Dobrucada büyük yaz manevralan başlamıştır. Bütün bu manevralara Rumanyalı askerlerden başka Rus birlikleri de iştirak etmekte ve Sovyet komutanlığı tarafından idare olunmaktadır. Rumanyada askerî faaliyet Oak Ridge, 3 (a.a.) (Reuter): Atom Enerjisi Komisyonunun bildirdiğine göre, radyoaktif izotoplar bazı kanser tipleri dahıi bir çok hastalıklann tedavisinde kullaıulacaklardır. Komisyon tarafından neşredilen bir raporda yüz trioid kanseri vakasının tedavi edildiği bi'dırilmektedir. Gene bu rapora göre bin hipertiroidizm vakasından yuzde doksan beşi radyoaktif iodin sayesinde memnuniyet verici bir kontrol altına alırunıştır. Radyoaktif izotopla kanser tedavisi MEVLİD Gümrük Basmu,yene memurlugündan emekll Muzaffer Akçanın kardeşi Üsteğmen r Abdurrahman Konuğun bir tavzihi Bursa, 3 (Hususî) Eskı milletvekillerinden Abdurrahiıan Konuk, ara seçimlerine Halk Partisi tarafından namzed gösteri'mesı için müracaatte bulunmadığuu, bu yoldaki haberlerin asılsız olduğunu bildirmiştir. PROF. NIMBUSUN MACERALARI: ölümünün yıldSnümüne rasthyan 5 ağustos 1951 pa. zar günü öğle namazım mütaekıb ruhuna ithafen Bayezld Ca.r.linde Mevlldl Şertf oMü7esl Müdürü Haluk Şehsuvaroglu. kunacaktır. Arzu edenlerin tesriflerl eski Akademi Müdürü Burhan Toprak rica olumır. ve Zeki Afşinden müteşekkil heyet * * * Tanzimat Müzesi mevzuunda gorüşmüsKıymetll aile rlesimiz Kasımpaşada tür. şckerci Bu toplantıda. Fransıı stllinö* yapılmış olan Ihlamur köşkünün Garbe AHMED CEMAL Muradoğlunun yönelmenln lfadesi olması bakımından ölümünün 40 ıncı gününe müsadif 5 münasib oldufu. ancak biratlhl binanın ağustos pazar günü öğle nampzım mümüze olarak kalroası kararlaşmış gibi teakıb Kasımpaşada, Camllkebirdc Mevdlr. Tanzlmat rlcali tablolarının ve bu Udtıan Beşiktaşlı polls Mahmud. Bahrlde\T« aid eşyalarla eserlerin kuçük yell Hafi2 Raif ve Rıfat Gürses taraf^r.dan Mevlidi Nebevi okunacağından köjkte teşhiri düşünülmektedir. arzu eden akraba ve dostların teşriflerl rlca olunur.# Muradoğlu ailesi MUAMMER AKÇA'nın B. FELEK » in edpbî tef/tkasi: 5 7 KOVALAf? YA7AN'. Yorgundu ama, neşeliydi. «Bakın siz hele, şu tembel Kıtmire! Benim çalışmaktan canım çıktı, o hâlâ balkonda safa sürüyor! Ama oda değişti ne de olsa, benim oldu oda! Çiçekler de ferahlık verdi. Aferin bana. Şimdi yıkanıp bir de güzel karrumı doyurduktan sonra...» Fakat sonra ne yapacağını bilmiyordu. «Kendimde bir rahatlık tıissediyorum, iyiyim, lâzım olan bu değil mi?» Merdivenleri uçar gibi indi. « Güzei şövalye al beni, kucakla beni!» Su Perisi şarkı söylüyordu! Kıtmir, Su Perisinin peşindeydi. Neşesine iştirak ettiğini göstermek ister gibi gene kadının bacakiarma doJanıyor, etekierini çekip topuklanaı ısınyordu. Ocakta su kaynamıştı. Jale kapılan kapayıp çınlçıp'.ak soyundu. Musluğu açtı ve kırmızı malta taşlaruun üzerinde, ayakta, tüyleri ürpermiş, üşüyerek, fakat memnun ve neşeli tas tas suları dökünmeye, yıkanmaya koyuldu. Kıtmir etrafında sıçrıyor, başından aşağı dökülen sulan atıhp atılıp havada yutarak damlalarla oynuyor, Jale kahkahalarla gülüyordu. Haydi Kıtmir yakala bakalım, yaşa avcı Kıtmir! Sulan hayvamn yüzüne doğru 6erpiyordu. Soğuk değil mi? Sen bile üşüdün değil mi? Ne yapahm, buuvvv! Bir bakraç suyla bu kadar temizlik olur işte. Yaramaziık etme. şimdi tutarım, şimdi seni de yıkarun ha... Soğuktan tepiniyor, «açlarmı uşuşturuyor, iskemlenin üzerine attığı havluya uzanıyordu. Oh gene parmağım acıdı, tekrar kanamasın sakm? Bir gün evvel bıçakla parmağına yaptığı küçük sıynğı çocuklar gibi emiyor, yüzünü buruşturuyordu. Saliha teyzenjn, bir de rası varmış tam baldınnda! Gülerek anlatırdı: « Bir belâlım vardı, heyytt ne herif ama! Bir gece sahne gerisine gelmiş, kavga etmiştik de...» Yok, artık buniar kalmadı, ne bıçak yarası, ne belâhlar, ne o eski kumarbazlar, ne alkolikler! Şükür olsun, şimdi şartlar değişti. Babamın zamanmdaymış o kepazelikler, yıllarca evvel! Eski hikâye buniar hepsi.» Saliha teyzeye söylersenu dı»dak büken « Yok canım! Neymiş o değişen ben bakayım? Biraz daha asrî olduk, açıldık saçıldık diye mi? Hay di kızım bırak Allahı seversen! Bu meslek bizi mahvediyor, çökertiyor. Hepimizin bir tarafı hasta, elde avuçta bir şeycikler yok.» Ona anlatmak ne kadar güç! «Saliha teyze bir kere bizim nesilden değil. Getirsem getirsem ona benim arkadaşlanmdan, devlet tiyatrosundan misal getıreceğim. Bu da cehaletini yüzüne vurmak, öğünmek gibi bir şey our. Bizim mekteb?.. Allah Atatüıkten razı olsun... Eğer Konservahıar olmasaydı?» İftiharla bunu söylediği esnada birdenbire haya'Jnde gülen, zeki bir yüz canlandı. Kaşlan çatıldı, kurulanmasma hiddetle devam ediyordu. Gazeteciyi, geçen sene, Konservatuann tiyatro bölümü geldiği zaman tanımıştı. Yeni Tiyatroııun sigara salonunda artistler şeref'iıe verilen kokteylde. Ufaktefek yaşlıca bir adarndı. Akıllı gözleri vardı. Masalara oturmuş konuşan, münakaşa eden, şakalaşsn Devlet Tiyatrosundan bir kaç artisti işaret ederek: « Ne küskiin, ne cansız insanlar! demişti, insan bunu görmek istemiyor. Neden sahne dışında sahnede oldukları kadar iyi değiller? Onlann hepsinde fasulye yemekten bıkmış, ortahalli memur hali var. Erkekler, hemen ellerine küçücük paketlerini alrp daireye gitmeğe hazırlanacaklar neredeyse, kadınlar acemi ve kötü boyalan, tutuk, ürkek tavırlan ile patronun karşısına nasıl çıkacağını şaşırmış küçük daktilolara benziyorlar.» Bu gazetecilerin dilleji zehir gibi oluyor! Bununla beraber ona itirai edememişti ama Jale de biliyordu: Bir şey eksikti, bir şey iyi gitmiyordu. Hepsinin bir şikâyeti vard:. ParasızJık bajta geliyordu. Saionu doldurmıyan seyircilere, birbirlerine, rejisöre, münekkidlere, herş.^ye kızıyorlardı. Gecer.in alâkasını toplam^ olan bir iki baş yıldız ise gunırlu tavus kuşları gibi dolaşıyor, etrafa tebessümler saçıyor, yalnızca gülüyorlardı. Gazeteci: « Sanattan başka ne varsa konuşmağa hazırlar! diye, eğlenroişti. Aylıklannın azlığmdan, mektebde iltimasın alıp yürüdüğünden, haksızlıklkrdan hattâ havalardan ve sudan! Onlardan başka bir şey beklemeyin.» Jale ne cevab vereceğini şaşırdığını hatırlıyor. Biraz kızmıştı galiba. Demişti ki: « Biz bu sanat meselelerini aramızda o kadar çok konuşuyoruz ki, dışarıda gevezeliklere vakit kal mıyor efendim. Siz bu kokteyl kalabahğını bırakıp gece görmüş olduğunuz piyesi düşünseniz daha iyi yapmış olursunuz sanıyorum.» Fakat adam aldırmamıştı. Jale onun biran uzanıp merhametle çenesini okşamasından ürkmüştü. Gülerek: « Sinirlenmeyiniz, demişti. Ben gördüğüm şeyi size açıkça, anl'atıyorum. Eskiden artist, bohem, sefil, pis, serseri bir mahluk olarak tanınırdı. Malum, bu devirler geçti, hem geri gelmemek üzere.. Dünyanın iktisadi vaziyeti artıstin de aklını başına getirdi. Şimdi o da para biriktirmek, istiyor, istikbalini, ihtiyarliğuu dusünüyor, pekâlâ da yapıyor. Fakat benim burada gördüklerim sırtı pek, istikballeri oldukça emin insanlar. Bu sefer de bunlann hali insanı ürkütüyor Nerede o güzel pervasız bakışlar, nerede ümid ve hulyalarla dolu gene yüzler? Bakın demin, akşamki piyeste oynayan hanımla görüştüm. Bana bütün gün mağazalan dolaştığı halde bir güzel emprirne bulamadığından şikâyet etti. Artist olunca insan yemez, içmez giyinmez mi? diyeceksiniz. Ama, bu kızcağızın gözlerinde gece geçmis olan şeylerden, yani oynadığı piyesten hiç bir iz yoktu! Dediğirc gibi, makinesini kapayıp alışverişe çıkan küçük kâtibe! Yani yüzlerce gene kızdan herhangi birisi. Halbuki bir artist herhangi biri olmamahdır, olamaz zaten. Bunu anhyor musunuz?» Jale anlatmıştı, ama gene de böyle acı konuştuğu için adama krayordu. Elindeki içkiyi zehir yutar gibi yuttuğunu hatırlıyor. Asıl felâket, adamın sözlerinin bir çoğunda hakh olmasıydı. Tam Hoca yanlanna geldiği esnada karga gibi bağırmıştı: Buldum azizim, buldum! Hakikî artiste bir şey vardır, «Le feu sacre» derler Fransızlar, sanat ateşi, sizlerde bu eksik işte... Onun için böyle heyecantız, böyle durgun ve silik kalıyorsunuz, bilhassa sahne dışında, M ^ANTİSEPTIK DENTOL DİŞ MACUNU Arkan var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear