Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
JRÎYET Bir Fransız romancısının Türkiye inübaları lerim hem alâkaParis, 12 ağusZ A N: larnu celbetti* tos Türkiyede hem de onları yaptığun iki aymütehayyir bılık harikulâde bir rakü. Yabancüara seyahat sonunda açık Fransız tekNadir Nadiye İsnık mekteblerinin tanbulda rastlıyatümü hakkında bildim. Canlı bir gekilde idare ettiği tenevvü ile vazıh bir eser istediler. Fransaya dolu muhaveremiz derhal ga döner dönmez bu eseri kendilerine yet samimî bir hal aldı. Nadir memnuniyetle hazırhyacağım. NiNadinin de benim gibi odanın için hayet kendilerine dünyanm en mode gezinmeîç âdeti var, onun için dern kömür madenleri olan Lorkonuşurken beni kabul ettiği geniş raine madenlerinin topraküstü tebüroda bazan Taksim meydanında sislerine dair broş,ür ve resimler dolaşan iki yolcu gibi birbirimize gösterdim... rastladık. Nadir Nadi gülerek sözümü kesti , „„„„ ,ve beni zihnini işgal ettiği anlaşılan Bana §u suali sordu: b i r s u a l Türklerin Fransayı iyi tam | karşısında bıraktı. Bu sua l e dıkları fikrinde misiniz? tehalükle cevab verdim: . , Bu iki aylık seyahatinizde Fransız kulturunu mukemme , . . . , . , , ..,....„ , , .,. . . , , Turkıyede neler gordunuz? len bılıyonar. Ankara, Trabzon,: „ , « • ı.• u , Cevabım Mumkun oldugu kaBursa veya Istanbulda rastladığıın küçük ve büyük memurlar, iş a dar fazla şeyler gördük... Kanm ve cam'an, profesörler, gazeteciler, ben 15 günden fazla Ankarada kaltiyatro adamları, mimarıar, artist dık: Bu devlet merkezi nebatların ler ve bir çok Türk dostlanm bu büyüme hamlesile, hararetle, lüks hususta hayrete şayan bilgi sahibi içinde gelişen garib ve unutulmaz olduklarını gösterdiler... Galatasa bir şehirdir... Nadir Nadiye modern siyasi deray lisesi talebelerile müteaddid hasbıhallerde bulundum ve 1719 halann en hakikisi ve müessiri oyajlannda bulunan bu çocukları lan Atatürkün yüksek şahsiyeti Fransız kültürü bakınundan çok önünde duydugumuz hayranlığı da kuvvetli buldum. Andre Cbenier ifade ettim... Anadoluda iki bin kilometre ve Chateaubriand'ı oldugu gibi Sartre ve Montherland'ı da oku katettik: Bu suretle manzaralannın muşlar. Bizim 17 nci asrın zengin sert güzelliğini ve Türk köylüsüakislerini görmüşler. Fransız surre nün misafirperverliğini takdire imalizminin onlar için artık szr tarafı kân bulduk. Muhteşem Istanbulda kalmamış. Bundan başka en zor mev 3 hafta geçirdik, Bursada bir kaç zular üzerinde fransızca görüşebi gün kaldık, Boğaziçini 78 kere Anadolu sahilini zilecek kabüiyetteler... Buna muka dolaşbk, bil bana öyle geldi ki Türk milleti yaret ettik ve Adalarda kaldık... Eİyasî durumumuza hakkile vâkıf Hattâ Karadenizde sekiz gün süren değil. Türkiyede bana çok kere e Sovyet hududuna kadar imtidad bilhassa şu suali sordular: «Neden eden bir gezinti de yapük... Fransızlar komünizme karşı bu Artık kalbim dile gelmişti: Ve derece tehalük gösteriyorlar?» Nadir Nadiye Hasan dağının mor Öyle ki, Türk Fransız dostluğu akislerini, Konyanın mavi gecelenamına bu davayı izah etmek lürini, kamaşnuş. gözlerin etrahndaki zumunu hissettim ve komünist par kirpikler gibi ihtizaz eden Halicin tisi şefi Maurice Thorez'in itirafile sularını, bir aslanın pençeleri arade sabit oldugu gibi Fransada kosına düşmüş yeşil bir meyva gibi münist partisine mukayyed bulunan dağlann arasına sıkışan Bursanm azanın 1946 danberi yüzde 30 nissehhar güzelliğini anlattım ve bir betinde azalmış olduğunu hatırlatbaltanın mavi pınlblannı andıran tım. 1950 senesi zarfında Fransadadenizin yararak girdiği hissini veki komünist gazetelerin tirajı yüzren Hopa ile Trabzon arasındaki de 35 düştü. Bizde yapılan son sesshil kayalıklannd4n bahsettim... çitnler komünistlere bir çok mebMichel de Saint Pierre usluk kaybettirmek suretile onlann zevalini teyid etmiştir. Sonra nihayet şunu da unutmıyalım: BANA ALPADUTI Fransa, senelerdir VietMinh'in Ue komiinist birliklerine karşı kahramanlık istiyen şartlar altında Yük. Mühendis Mimar harbettiğimiz Hindiçinide yüz elli ŞERİF CELÂL ANTEL bin kişilik bir ordu bulundurmak Nişanlandılar. mecburiyetindedir... Hem Korede İstanbul 18/8/1951 başarılan Türk tugayma mensub silâh arkadaşlarınınkilere lâyık olan Fransız taburundan bahsetmiKadın Terzisi yorum: Bu tabur Amerikan ordusunda harbde yararlık gösterenlere verilen bugünün en yüksek nişanile taltif edilmiştir... Etüdlerde bulunmak üzere Paris Akademisine gittiğini sayın müşNadir Nadi suallerine şöyle de terilerine bildirir. vam etti: Temas ettiğiniz bu Türk gencBugün en beğenllen saat: leri size ne gibi sualler sordular? Cevabımda bu delikanhların bana büyük bir güvenle gayet değişik meseleler üzerinde sualler sor17 Ta§lı duklannı söyledim. Sırasile Jean Paul Sartre ve existentialisme'den Isviçre Hassas Saati bahsetmemi, hıristiyanlıkla islâmlık arasında felsefî sahada muhtemel bir yakmlaşmaya temas etmemi, Fastaki Fransız siyasetinden, modern sanaün gelifmesinden daha ne bileyim, bir çok mevzularSon Veda Temsilleri I dan konuşmamı istiyorlardı. Bu harikulâde gösteriyi gö I Delillere ve rakamlara istinad etrebilmeniz için 6 gününüz I mek suretile bugünkü Fransanın kaldı, acele ediniz. Bugün I iktisadi kalkınması ve hayret veren son matine saat 1950. • • ! teknik gayreti hakkmda söyledik bir hasbıhal Michel de Sainl Pierre ir Nadi üe=haberleri Yeşilköydeki yeni uçak pisti açıldı Yeşllköydeki yeni uçak pisti inşaatı tamamlanarak, dün sabah, açılmıştır. Yeni pistin boyu 2300 metre, genişliği 60 metredir. Betonun derinlemesine kalınlığı 40 cm. dir. Pist boyunca 300 metre eninde bir emniyet Eahası vücude getirilmiştir. Meydan etrafında kurulmakia olan tesisler iki aya kadar tamamlanacaktır. Şimdilik, eski istasyonla irtibat temin edilmiş ve uçEidar dünden itibaren yeni piste inmeye ve buradan havalanmaya başlamnlardır. 1 S O H B E T L E R I IHEM NALINA M1HINA Şu eennet İstanbul! B. M. Meclisi Başkaıu şehrimizde Büyük Millef Meclisi Başkanı Reftk Kuraltan dün Ankaradan şehrltr.ıze gelmlstir. İç İşleri Bakanı geldi İç İşleri Bakanı Ha: .l Ozyorük dün uçV<la Ankarsdan şçhrimize gelmistır. Ekonomi Bakanı İzmire gitti Ticaret ve Ekonomi Bakanı Muhliı Ete djn »aat 14 te İstanbul vapurile şehrimizdea ayrılmıpır. Baks» kendisile görüşen bir arkadaSinııza. • İzmir Enternasyonal Fuarırı açmak İçin gidiyorum» demiştir. Emniyet teşkilâtından tekaüde sevkedilenler Otuz seneyi dolduran Emniyet Müdürü, müaür muavinl ve şube müd'irlerlnin tekaüd edilmelerir.e ba$lanmi}tır. İstaHbul Emniyet teşkilâtından da Müdür muavini Ulus Emre, Besinci Şube Müdürü Hadi Eraybar. Üçüncü Şube Müdürü Ekrem Sanıvar tekaüde sevkedlleceklerdlr. Faysal'ı henüz şerif iken Dördüncü Ordu karargâhında «umurıarabiye» şubesi reisi olarak tanımıştım. Gerçi kendisi rahmetli Cemal Paşanın rehin kabilinden misafiri idi. Fakat Kurmay Başkanımız Ali Fuad Bey ordu karargâhları kadrosunda «rehin» veya «misafir» gibi şeyler olmadığından Faysal'a da bir vazife yakıştırmak lâzım geldiğini düşünerek oda kapısının üstüne bu levhayı astırmış olmalı idi. Babası Hüseyin Hicazda isyan edince' bizim umurıarabiye müdürü de ona ve kardeşlerine nasihat vermek üzere Medineye kadar gitmeyi vazife icabı sa\Tnış ohnahdır. Biz gerçi inanmadık. Kumandan da biraz tereddüd ctti. Fakat denemenin bir zararı olmıyacağını hesab ederek izin verdiler. Kudüste karargâh konağının salonunda yalnız bu maksadla gittiğine ve tek rar geri geleceğine «kavminin ve kabilesinin kanı üzerine» söz vererek veda etti. Kavmi ne ise ama, Kureyş kabilesinin kanı üzerine yemin etmij olması, biz hepimiz İslâm tarihi okumuş olduğumuzdan, büyük tesir bırakmıştı. Medineye gider gitmez kaçtı. Ve 39 uncu dedesi Muhammed Peygamberüı mezannı müdafaa eden Türk askerlerile o da, babası ve iki kardeşi gibi, dövüştü. HİKÂYELER Falih Rifhı Atay I bğm üç yüı bin bedevî nüfutu varti. Babalanna dönmü§: mış. Ankara şehri nüfusu kadar Sana halifelik verdim, bir şey... Kral Abduilah Ankara Aliye: Belediye Reisi kadar tebaa ile ka Sana Hicaz Krallığı... naat edecek değil a, fırsat bulunca Faysala: büyük Suriye fikrine saptı. Filistin Sana Suriye Krallığı... topraklarından bir kısmını memleAbdullaha da: ketine kattı. Halbuki Filistin halkı Sana da Irak Krallığı... Demiş. H^rbden sonra İbnisuud Ürdün halkma göre hayli ileri olHüseyni Hicazdan kovdu. General duğundan, ve üstelik Mısıra sığınan Gouraud Faysalı Iraktan çıkardı. Kudüs Müftüsü de fitneden geri İngilizler Faysalı Irak tahtma otur kalmadığından mesele üstüne metunca Abduilah açıkta kaldı. Ona sele çıktı. Ve Abduilah bir cuma da Şarkî Ürdün Kralhğını icad et namazı vaktinde Aksa mescidınin tiler. İcad diyorum, çünkü bu Kral eşiklerinde can verdi. Yazan: Tramvay ile kamyon çarpıştı, bir adam öldü Mehmed Gürler ldaresindeki 4781 plâkalı kamyon Amavudköyündeki goraJından çıkarken Bebekten Eminönı.ne gelmekte clan vatm»n Kenan ldare'tndekl tramvayia çarpışmıçtır. Çarpıçma netlceslnde kamyon fol taraftaki duvara y35İanmıs ve o eenada garajdan vı* kan bekçl Mehmed Demir duvarla kamyon arasında kalarak ezilmlştir. Mehmed derhal Ştsll C<xruk nastaneslne kaldırılmışsa da çok geçrr'çden öimüjtür. Tahkikata baş!anı!mıçtır. Bir biletçi, otobiisiin altında kalarak öldü Pendik hatlında ijlej *n Ih=an Aydın ld.Tesindeki 34 plakah otobüt Kızıltnpraktan geçerken otobüı biletflsi Alâeddin Derman ön kapıdan atlayarak arka kapıdan blnmek istemistır. Fakat ayagı kayan biletçi arka tekerlekıerin altına düsmü; ve erilerek ölmüştür Savcılık tahkikMa baslamıştır. İstanbul vapuru dün gitti İstanbul vapuru dün <aat 14 te '}»lata rıhtımından 400 yoîcu ve 404 ton balık ve zeytin hamulesile DofU Akdenlz «efertne cıkmıştır. Gemi ile Fuarın açılıjııda bulunmak üzere yedl milletvekill de İzmire hareket etmişlerdHr. Bir kıımarhane basıldı Kemâl Gürses ARDATH BUZ REYÜSÜNÜN I Faysal'ı Kral olarak tahtmda görmedim. Ankarapalas otelinin bannda sivri bir iskemle üstünde Atatürk ile karşı karşıya kadeh tokuftururken gördüm. Rahmetli AYeniden nakil ve tayinleri tatürk daha önce bana demifti ki: yapılan öğretmenler Sen de benim gibi hanedan îsviçre ögrenci müfettlsllği »ekretert Faik Dranaz Kabataj Lisesi felsefe öj protokolu nedir, bilmezsin. Söylerebneniiğine ve müdOrlügüne, Haydar diklerine göre eğer Kral seni kenpaşa Lise*i restro ögretmeni Şeref Ak diliğinden tanımazsa, sen onu esdik Kabata« Lisesi restm ögretmenllglkiden tanıyor gibi yapmıyacakmışne. Çamhca Kız Usesi fransızca ögretmeni Müberra Öney İstanbul Öğretmen sın. Okuhı franıızca öğretmenliglne, YaloTürkiyede bir çok bildikleri olava orta okul türkçe öğretmeni ve mübileceği için bizim protokol lâübadürü K u ı m Ülgen Muğla . Bodmm orta okuhı türkçe ögretmenligtne nakll lice bir sokuluşmanın önüne geçve tayln edilmişlerdir. mek istemekte süphesiz hakh idi. Şehir Meclisi yeni tarifeden Kral bir arahk beni tanıdı, iltifat etti, Atatürk: şikâyetleri kasımda tetkik İyi gazetecilerimizdendir. Faedecek Yeni tarifeden jlkâyet eden kahvecl, kat yaman kavgacı... dedi. O vakitler Serbest Fırkanın irtipastacı, gazozcu; mahallebici derneklerintn mumessilleri. dün. Vall ve Bele ca tahrikçiliği ile mücadele ediyordiye Başkanını ziyaret etmiîlerdlr. dum. Kral iç işlerimizi bilmediğinVall ve Belediye Ba;knm Şehir Meeden: lisinln kararmdan evvel toplan Size karfi mı kavga eder, ellslnin kasımdan evve! toplanamıyocağını ve bu karara karşı vetosunu kul fendim, diye sordu. lanamıyaeağını kendilerine blldirmlştlr. Atatürk: Esnafa. kasıma kadar duruınlarını lda Hayır... Hayır... dedikten sonre etmelerlni tavsiye etrr.iştlr. Kahveci. pastacı ve gazozcular vaziyetlerinl ra, bana dönerek: « Hem sana bir idareye çalifacaklarsa da mahallebici.er şey söyleyeyim, Fethi'ye karşı yazzaranna satij yapmaktans» dükkânla dıklann yok mu, bana yazrmş oln n ı kapauunaya karar vermlşlerdir. san tahammül etmem ha...» hatırYeni gürn'rük tarifesi tasansı latmasında bulundu. Piyasaya gelen haberlere göre, gümKral Abdullah'ı şahsan tanımaruk tarifeleri ve ticaret genel anla;masına dair bir kanun tasansı hazır dım. Şimdi fıkralarını frenk gazetelanrnaktadır. lerinde okuyorum. Pek iyi şatranç Bu tasarı ile Mr çok memleketlere oynarmış. Hattâ bu oyunda yeni ihrac ettiğimiz maddeler İçin gümrük tavizlert sağlanmakta. buna karsılık bu icadları varmış. 64 haneyi 144 hamemleketler mallarına gümrüklerimizde neye çıkardığı gibi, at ve şah gibi ten7ilât kabul edHmektedir. figürlere üç tane daha ilâve etmiş: İktisadî İshirliçi ynlile taleb Av uçağı, tank ve atom bombası! Gazetecilerle konu§tukça İbnisedilen mallar 1951 52 yıhnda yapılacai Marehall suuda, Mısır Kıralına, Arab Birliği yardırr.ından muhtelif idarelerln t»leb liderlerine hücum etmekten çekinleri ve programlan ürerlnde tktlsadî mezmiş. Kimine «thaydud», kimine İşbirllği Genel Sekreterllginde bir toplantı yıpılmiftır. Taleb edilen mtllir «çapkın» dermiş. Sonra da: « Aolursanız roeyanında otornobU lastigi, pamuklu ma dediklerimi yazacak rnensucat, dert; çimento; radyo; cam; hemen tekzib ederim,» tehdidinde beton demiri ve kereste vmrdır. bulunurmuş. Tekzibden ürkecek Bu mevzudaki öıleb lirteleri ve progkadar acemi gazeteciler varsa, onramlar Genel Sekreterliğe sunulmujtur. ların da kulaktan kulağa fısıldayaAĞUSTOS 19 ZİLKADE 16 , caklarını tabiî tahmin etmemiştir. Kral Hüseyin ve çocukları 1915 de meşhur Lawrence'in adamlan idi. B Lawrence, Filistin cephesinde Ingiliz ordusu ile dövüşen Türk kuvvetierini dağıtabilmek ve başımıza V: 6.14 13.17 17.05 20 03 2145 4.21 uçsuz buçsuz bir çöl cephesi derdi E: J 10.11 5.14 9.02 12.001 1.41 8.1S açmak için Hicaz isyanını tertib et Emniyet İkirci Şjbe memurları evvelkl gece, Taksimde Tepepalas apartımanının Ikinci katında komijjoncu Mehmedin Işlettigl bir kumarhaneyi basmışlardır. Baskın emasında kumar masası etrafında bulunan Madam Sil\a. Kadrl Bacta, Dursun Bacta; Tahlr Toplar; Edvard ve RamJz Şener ariıida < klsi yakâlanmif ve haklarmda gerekli takibata geçilmljt'.r. Galatasaray postanesinde dün yangın çıktı Galatasaray postaneıinin Uçüncti ka tında bulunan hukuk lflerinin e%Ta daireslnde, dün taat 1< da. bir yangın çıkmıstır. Btnayı dolduran dumanı cı kartmak İçin camlar kiTiImif ve su k«vaları yangın aondürme cihazlarile llk müdahale rapıbniftır. Bir kaç dakika tonra yetljen itfaijr* de yanf ını «ondürmüstür. Camların kırılması sırasında bir memurun elleri kesilmlştir. Yangının »ebebl henüz meçhuldüT Tahkikat devam etmektedlr. Tren bir çocuğu çiğnedi Sirkecl Çekmece arasında isleyen banlîyö treni Kumkapıdan geçerken raylar üzerinde dolaşan. 10 yajında, Ahmed Kücukkaya adında bir çocuga çarparak sol bacajını kesmiçtlr. Ahmed Cerrahpagıt nastanesine kaldırıimış, tahkikata ba^lanılmıstır. Kuru derisi ihracatı Kuzu derilrrinin 950 senesi mallarmın yüzde doksanı satıirnıs ve Ihrac edilmiştir. Oğlak derllertnde ihracat yoktur. Yalnız yerli fabrikalar mahdud miktarda bunlardan mübayaa etmektedirler. Koyun derisi 260265 kuruf arasında s?i;lmaktadır. Yeni mahsul fasulye Samsun. Çarsamba kuru ianılyecioden ilk partt t'irfında maldan »ehrlmiz plyaıasına İS çuval jelmlftlr. Tombul mallar çuvallı 42 kuruf, horoz faaulyeti de 65 kuraftur. Her yıl eylulün llk haftaıında plyaraya çıkan bu ma!1ar bu aene 25 (ün erken latifa arzedilmifttr. Muvaredatın artııı nlsbetinde flatların dusıneal tabildir. f^m SON HAFTA • • !• LUNA PARK I Bu güzel eğlencelerden tatifade etmek fırs.Vmı kaçırmayınız. ^BEKLENEN ESER!., TÜRK DENİZ HUKUKU ANSİVLOPEDİSİ Yazan: EMİN ALİ DURUSOY D.Denizyollan eski birinci Hukuk Mütaviri Ikinci Fasikül Cıkmıştır. Birinci fasikülle birlikte Üniversite Kitabevinde satılmaktadır. Fiaü 250 Kr. I I•TurliS 'A \ I 1 1 1 >TASARRUFTUR Cl gtanbul Valisi ve Belediye Bas11 kanı Prof. Gökay. kordiplomaU tik çerefine Emirgândaki Hidiv Ismail Pasa köşkünde ev\elki gün bir akşam yemeği vermişti. Yaz tatili münasebetile tstanbulda bulunan büyük elçiler. elçiler ve konsolosluklar erkânı ile komutanlar ve Büyük oğlu, rahmetli Kıal «o* şehrin tanmmış simalanndan bazıdefa Türkiyede iken, bir ge lan davetli idi. Prof. Gökay, ruhanî şahsiyetleri de unutmamıştı. Papace vakti İtalyan hastanesin* gi derek henüz doğuran karısı ile yav nın Türkiye mümessili, Ermeni patrusunu öldürmek istemiş. Tam za \ riği ve Rum Patrik vekili de bu manmda önüne geçmişler. Oradan j akşam yemeğinde bulundular. ayrılınca da evdeki çocuğunu bo • Kameri ayın 14 üncü gecesi ve ğazlamağa kalkmış. Onu da tam hava tamamile açık oldueu için pek zamanında önlemekle beraber, ken parlak bir mehtab vardı. Boğazın disini bir akıl h=>stanesine gönder yeşil sırtlan. lâciverd sulan, iki samişler. Şimdi İsviçrede. Fakat aklı hilin elektrikleri, Anadolu kıyısıngelir gider nev'inden oldugu için, dan Bumell sahiline ilkönce altın, Isviçreli hekim: t Dilediği zaman «onra ay yükselince gümüş bir sanatoryumdan çıkabilir...» diyor. köprü gibi uzanan mehtabın aksile Aklının başmda ne kadar misafir manzara o kadar harikulâde girzel kalacağını bilmediklerinden, Ür ve şairane idi ki köşkün balkonladünlüler üç yüz bin tebaalı tahta nndan ve pencerelerinden bakınca bir başka taç'ı aramaktadırlar. Irak insan bir peri masalında yaşadığını sanıyordu. Bilhassa ecmbi davethanedan naibi: liler, essiz Boğazın bu essiz füzel Bizim amcaoglu büyiidü. Yaliğini hayran hayran seyrediyorlarkında ben tahtsız ka.aca.Jim, r.e o' dı. Manzara o kadar güzeldi ki Taklur Ürdünü bana verseniz... diyorsim Gazinosu Müdürü Galatasaramuş. ym eski futbolcnsu Leblebi MehBurasmı oldueu gibi Irrka kat I medin hazırlattığı mükemmel büfemak fikrinde oianiar da varmış. ; nin nefis yemekleri âdeta unutulArab dünyası binbır mosele için j mu;; herkes Boğazın bu harika fede. Hemen hemen arabsaçı. İngiliz '. cesini temaşaya dalmıştı. tarağının dişlerini kıran bu saç : Büyük elçilerden biri, Boğazın üzerinde çimdi Amerikan tarağı de bu eennet manzarasını görmek için nenmektedir. Fakat onun da diş bilhassa Ankaradan geldiğini söylerine sık sık İsrael düğümü takılıp lüyordu. Amerikan Haberler Bürodurmaktadır. sunun Şefi Mr. Carter'in aslen BelYahudiler, Arab dünyası nüfu çikalı olan rarif reflkası, Pariste sunun altmışta biri kadar bir şey. yasamıs ve zevcile beraber Ameri" Küçük Filistinde garb medeniyeti kada. Afrikada. Suriye ve Lübnannin ve tekniğinin hâkimiyetini tem da bir çok sehirler ve mehtablar sil etmektedir. Hani peygamberı görmüş bir kadındı: iki yıldanberi kurban olmaktan kurtarmak içon Istanbulda bulunduğu halde, ilk Tann gökten bir koyun indirmiş defa geldiği Emirgân köşkünden ya. benim fikrime göre bir a\"uç Boğazın mehtabını se>Tediyor T« İsrael Yahudisini de Arablan seven mükemmel fransızcasile bu manzara Tann, İslâm dünyasını eski kafa, karşısında duydnpo hayranlığı «feeski gelenek ve görenek içinde kur erique» ve eşsiz sözlerile ifade ediban olup gitmekten kurtarmak yordu, evet Bayan Carter'uı hakkı için Filistine kondurmuştur: « Be vardı; hakikaten bu gece Boğaz, nim size verdiğim aklı, garbhlar zümrüd kıyılan, pırlanta snlarile, gibi kullanmazsanız, altmif milyo eşsiz bir periler diyan idi. Bu eennunuz bir milyon karşısında birbi net manzarası karşısuıda, kendi ken rine girip, krallar, başbakanlar ve dfane. kumandanlar öldürmekten başka Ah şu İstanbulun Boğazinı, Amarifet gösteremezler. Bakmız Musdalannı, Floryasını her türlü kontafa Kemale, üçte birinizi tutan tutforu haiz oteller, gazinolar. köskler, mıyan nüfusu ile Türkiyeyi birinci pansiyonlarla tnristik bir hale. bir srnıf dünya kuvvetleri arasına katsayüye haline sokabilseK, bu şehir tı. Çünkü milletinin aklını garba yalnız başını» memlekete milyonlardoğru çevirdi. Av uçağını ve tankı ea dö\iı temin ederdi; diye düşttntatranç. oyunu figürleri değil, or diim ve hâlâ bunu yapatnadığımıza dusunun silâhlan arasına kattı, • de üzüldüm. mek istemiftir. Galiba Osmanlı saltanatı da pek tekin değilmif.. Ona hiyanet edenlerin hepsi berbad bir halde. Amavudluk, Karadağ, Bulgaristan, SırBul^ar elçisi şehrimizde bistan, hepıi kıal cehennemde yaBulgarirtanın Ankara. Büyük Elçlsl T myor. Arab dünyası bildiğimiz gi Çobanof beraberlnde kızı oldugu hald< bi! Ne olurdu, 18 inci asrm »onla dun trenle Ankaradan fehrirr.ire gel. nnda bu İmparatorluğun üstünden ıniftir. bir akıl dalgası geçseydi... İmparatorluğu parçalamak yerine, bir orB U G Ü N taklığa çevirseydiler... Adriyatik denizi kıyısından kalkan tüccar, vizesiz, pasaportsuz Basra körfezine kadar gidebilseydi... Bu İmparatorluğun şimdi yetmiş M seksen milyon nüfusu olacaktı. Nil, Tuna, Fırat ve Dicle aynı vatanın içinde akacaktı. Ne çare ki tarih tekerrür eder ama, geri gelmez. Tekerrürden maksad bundan sonra da aynı çeşid akılsızlıklar gösterilebilir, demektir. Yoksa akhn şimdi fimdi yattığı eski şartlar bir daha önümüze serilmez. Lawrence de, Hüseyin de. Faysal da, Ali ve Abduilah da, Osmanlı Imparatorluğu da, hep ölüp gittiler. Bir baküsa asır gibi gelir: Nüshası 15 kuruştıır Benim gencliğimle bu yaşım arasınAbone seraiti Türkiye Harie da oldu, bitti! Dra Kr. Llra Kz. Bu kadar bulanıp kararan hava Seııeilk 42.00 S1M içinde. ve dünyanm fırtmalarla çalAltı aylık 22.50 43^0 Oç ayıılt 12 00 24 00 kandığı devirde, İslâm dünyasına Bu aynk 4^0 9.00 yol gösteren bir çirağ yandı. On O t K K A T beş yıl ışığını doğru yola doğru c# pcıtlar tuttu. O da şimdi Ankaradaki me Gteetemne yonaenlen erraie oiunrruu nf^edtuin edıimes:n tad» zannda yatıyor. tlin.srdan mpsullvet kabuJ edilmej I TAKSİM Eczanesi L » AÇIKTIR. CUNHURİYET Bir ay kadar oluyor, bir gün bir müz'iç rahatsızlık yüzünden İstanbula inememiştim. Hava sıcak, içim sıkıntıb, sokak tenha idi. Elircdeki kitabm harfleri gözümün önünde sıçraşıyor, manalar zihnimde sisleniyorlardı. Yemekten sonra uyumak nu, uyumamak nu iyidir, henüz doktorlann karar verememeBİne rağmen ben biraz şekerlerne yapmayı âdet edindiğimden, şöyle kendimden geçer gibi olduğum sırada.. bahçede oldukça gür ve iâüLali bir ses: ? Hüseyin Bey.. Hüseyin Bey.. Lutfiye Hanım... Huu! Ayol neredesiniz?. Erşan buraya gel... Çiçeklere dokunma oğlum.. (Jzandığim yerden kalktım. Balkona çıküm. Ceketi elinde, ensesinde bir mendi'.. gömlek kollan sıvah ,başı açık, posbıyık, tıknaz bir adam.. bir elinde de bir sepet.. orkasınna bir kadınla iki çocuk.Her birinde birer demet dağ çiçeği.. kadmda da bir küçük sepet. Of, aman öldürn . ayol.. ne var bu cennemin bucağına gelecek! diye kapının hemen yanında duran sıraya oturdu. Adam beni görüme: Vskti şerifler hayır jisun bayım.. Hüsevin Bey yoklar mı? Hayır.. Vahvr.ı: ne ise bekleriz.. yabancımız değil ya! Gel ıSrşan.. oğlum.. bırak şu kumian.. kız Zchra buraya gel.. gel diyorum... (Bana) bu evde kimse yok mu bayım.. in san düşmanı olsa bir yudum su verir deyince mecbur oldum asağıya inmeye.. kapıyı açtık™ Müsaade edin de şu taraçada oturalım... Oh.. gel Erşan beyamcanın elini öp.. 'kizim Zehra efendim haremim... Kumru.. babası Sümnı, demiş.. mahalleli bir türlü beceremlyor. Kumru dediler vesselâaı.. Bendeniz Hüseyin Beyin kardeş çocuğuyum. Şemsi Koparan. Seyyar dişçilik ederim.. affedersi Ali Rıza... niz.. burada kiracı mısınız?. Teşekkür ederim Ali Rıza Bey. Evet! Vazife? Sizd gözüm ısınyor.. ah.. şu Emniyet müfettisl.. rada bir orta şekerli kahve. .bir de Dedim ki; fazlaca sulanmak Shsoğuk su... timalini sezdiğim Şemsi Efendiyi Içeriye Şemsi Efendinin arzusunu biraz sindireyim.. lâkin beriki pişseslendik.. Çocuklar da susamışkin.. hiç oralı olmadı. Ustelik.. lar.... Sizi görmüşlüğüm var, gözüm Şemsi Efendi: ısınyor. Acaba gazeteci Felek Bur Desti ile getir kızım! diye sihanla akrabalığınız var mı? deyince parişi genisletti. adamın benden baskın oldugu kaHanıra da: naatine vardım.. Bana da bir sade kahve.. çün Kardeş çocuğu oluruz. kü şekerim var da.. doktorlar mü Ne kadar benziyorsunuz.. Gasaade etmiyorlar. zeielerde resmini görmüftüm.. de Bunlann kim olduğunu sormaya sizi o sandım.. mahal bırakmadan Şemsi Efendi Ha>ir, o benim amcazademanlattı: dir. Efendim ,biz Hüseyin Beyle Efendim.. Adapazan treninden kardeş çocuğu oluruz. Her sene bu mevsimde Adapazarından buraya indik. Haydarpaşadan Kadıköye geliriz. Allah eksik etmesin, beş, on sandalla geldik.. oradan bir otobüs» gün kahnz. Benim Adapazarın.ia işim iyidir haaü Çok şükür kimseye muhtac olmıyacak kadar geçineceğim var.. lâkin hava malum ya!. Hava da lâzım. Versene yahu şu yumurta sepetini. (Bana) efendim Hüs3"in Bey taze yumurtaja meraklıdır. Geçen sene üzerinize âfiyet bizim Kumru.. Kumru kim? Haremim.. rahatsızlandı.. gelemedik... Nasib bu sene imiş.. Erşanı da sünnet etmek niyetindeyiz.. Ağustos sonu, eylul ortasına kadar derken araba Göztepede bozuldu.. sünnet mevsimidir, malumu âliniz? indik.. buraya kadar da yaya.. ne Bend?nj Istibdad devrinde sultar yapahm?. Baja gelen çekilir.. Eldüğününde sünnet olmuştum.. Af bette Aliah bunun bir mükâfatını federsiniz, ismiâlüıiz?. I verir.. diye yoîa düştük.. Efendim Ismimi verirsera herif yapışacak. Ibizim Kumruda üzerinize âfiyet BU DA BİR Burhan Felek şeker var.. şekeri olan.. reçel yapar.. diyeceksiniz ama öyle değil. Çok terier yola gelmez.. artık oflaya, puflaya burayı dar bulduk; ama çektiğünizi bir Allah, bir de biz biliriz.. Hava sıcak.. bu zift de bir kınyor ,bir kızıyor. Demek Hüseyin Bey yok!. Yok... Istanbula mı indi? Hayır.. îşleri nasıl gidiyor? Bilmem ki... Demek ki konuşmuyorsunuz? Hayır, konuşmuyoruz... Neden? Tanımam Hüseyin Beyi... Yaa! İyi adamdır.. Siz burada kiracı ha? Evet Şemsi Bey Allah ömür versin» Demek Hüseyin Bey bu evde oturuyor? Hayır... Öteki evde mi oturuyor? Hayır... Vay.. demek ki Hüseyin Bey burada oturmuyor? Hayır, burada oturmuyor.. Vah vah vah.. Şimdi ne yapacağız? Goıdün mü Kumru? Hnseyin Bey burada oturmuyormuş.. Ben sana mektub yazalım, dedim.. sen de sürpriz yapacağım dedin! Beğendin mi |imü?. *" Yazaı; lâkin... Ertesi sabah kalktığımız zaman Yabıız, bizim yerimiz müsaid misafirleri gitmiş buldum.. giderken değil Şemsi Bey.. bahçıvan Mehmed Ağaya: Aman beyefendi yerin ne e Beyefendi bize birsz zerzevat hemmiyeti olur? Biz bahçede bile verecekti.. diyince adamcağız bahyatarız.. bize bir lokma ekmek de çeden patlıcan, biber, domates ne yeter. Şu darala kadar çocuklar ne varsa bir sepete koyup vermiş.. seyerler.. degil mi efendim, sizin gıoı lâm söyleyip erkenden gitmişler.. âlicenab... Ne ise biz bu hâdiseye aldınş et Efendim biz alh yedi kişiyiz? medik.. kahvaltıda valde: Dört odamız var.. Canım şu taraçada bile yataŞemsi Bey zaten sıvalı olan kollanz, ne olacak?.. rını sıvazladı. Çocukları masanın İyi ama.. başuıa dizdi... Hanım da oturdu Üzülmeyiu beyefendi, vailahi âfiyet olsun mevcudu tasfiye ettiüzülmeyin! kr. Yalnız bizim yatağımızda.. Kızım bize birer de kahve. Koltuk.. şu iki koltuk.. bir di cedikten sonra başhdı anlatmağa. Ne bileyim ben, iki sene ev Efendim, bizim Hüseyin Bey yasük.. oldu bitti.. vel. (Bana) affedersiniz, siz bu eve Anlaşıldı. Adam muztar bir halle hukukumuz pek eskidir. Tâââ bu sene mi taşındınız? de.. içimi çektim... çocukluğum'tzdan tanışırız.. Hüse Hayır, iki sene oluyor.. Oturduğumuz yerden telefonu yin Bey burada zahire üzerine iş Hah.' İşte yanhşhk buradan yapar.. bendeniz de Adapazarından gördü.. başlıyor. Efendim ben geçen sene Müsaade edin de Hüseyin Beona patates gibi, soğan gibi şeyler Getirin bakalım şu şeftalileri, gelemedim... gönderirim.. her sene de gelir ço yin yazıhanesine bir telefon ede dedi.. sepet geldi.. dar ağızlı bir se Hanım hastalanmıştı. luk çocuk bir iki hafta misafir o yim.. belki evi yakında ise sizi de pet.. açtık.. şeftalileri çıkardık.. Evet, nereden bildiniz?. luruz. Gönderdiklerimin hesabmı bosuna rahatsız etmeyiz.. ikinci sırada bir şeyler yok.. kâğıd Siz söylediniz ya! böylece görürüz. Onun için Istan Hay hay, buyurun! ve taş... Yumurta sepeti de yedi Öyle mi? Dalgınlık beyefendi! bula gelirken, elde avucda ne varGeçti telefonun başına bir nu aded yumurtadan sonra aynı vaHüseyin Bey burada oturmuyor sa Adada bırarctık.. yani bugün me mara söyledi.. bekledi ve ne cevab ziyette .. Gülüştük.. diyince vallahi beynimden kurşun telikesiz bir haldeyim.. ama Allah aldığmı bilmiyorum: Valde: * la vurulmuşa döndüm.. gördünüz büyük.. Hüseyin Beyi bulamadık Yaa! Vah vah.. j e zaman ge Bu da bir türlüsü ayol! Tüç mü bir kere.. bizim halimiz ne ola sa. zatıâlinizi bulduk. eh kannca lir?. Gelince kendisine Adapazarm olmazsa beş şeftali ile yedi yumurcak şimdi? Acaba nerede oturuyor? dan Şemsi Bey aradığını söyleyin! ta bıraktı, diyerek felsefesini yap Bilmem.. ev sahiblerine sordedikten sonra bana: ü... malı? Talihimiz yok.. beyefendi! Geçen hafta başında Kadıköy Zahmet etmeyin beyefendi. Hüseyin Bey Bursaya gitmiş.. bir vapurunian çıkıp Köprüye geçerBen bulurum; bulurum ama bu çoiki güne kadar gelece^mif.. evinin ken ne göreyim? Şemsi Bey elinde luk çocukla.. akşamüstü nerelere adresini bilmiyorlar. Bilirler ama bir sepet vapur bekliyor... Dayanagideceğiz.. vermezler. madım. Sesiendim: Erşan adındaki çocuk anneslne: O akşam yemeğini beraber ye Şemsi Bey. Şemsi Bey! Anne benim karnım aç.. dik.. valde adamın haüne pek acıdı. Hiç aldırış etmcdi.. sokuldum: Üstelik bir sepet geftali ile bir se Aman patla e mi?? Biz sokak HüsFyin Beyi bulabildiniz ml pet de yumurta.. hiç olmazsa on Şemsi Bey?? diyince birdenbire ata kalmışız.. bu da.. lirahk bir hediye... Gerçi henüz falladı, fakat kendini hemen topla Çocuktur bayan.. zaran yok... bize vermedi; ama tkumet sizin dı.. İçeri gittim. vaziyeti hareme anlatUk: Kadınlar: karannea. tu iki sepet de onundu.. miş» dedi ya. Buldum Ali Rıza Beyefendi, Tann misafiridir.. kalsın ba Ona gif'ivorum Bir gün zatıâlinizi Ayol günah.. biraz bir şey çı kısmet size imif... Biz fazla kalmade dairerle zivarete geürim.. amcakarabm.. dediler.. Allah ne ver yız Bir iki gün... Ne olacak efen kahm. Sokağa atamayız.. Yatırdık.. o gece, camekânda iki zadeniz Felek Be/e hürmetler.. didiyse zeytin, peynir. karpuz falan dim.. ben o arada Hüseyin Beyi araştırınm. Oraya geçeriz.. yani pe atak yapuk.. uasıl taksim ettiler yerek vapura bindi.. pişkin adam filân. oldugu halinde nanlaşılıyordu.. Ne zahmet beyefeodi! diyenram al«a tizc hiç zafamet «tmem, T İ K L İ S İ