Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
•jUrJIrlUKIYETr İstanbul Filârmoıti Derıteğlnde bir saat HIKÂYE Yazan : Oscar Schisgall Çevıren : Vahdet Gültelvin Aonservatuar OrktMrası Ceıuai iieşıd Rey idaresınut bir konsere hazırlamrken Geçen hafta başında biı davetıye aldım: «İstanbul Filârmoni Derneği her cumarteai günü saat 18 de Dernek merkezinde müzik seanslan tertib etmistir. Bu toplanblanmızı tesrif etmenizi rica ederiz.» Jatı musikisini severim. Fakat bu davetiyeyi «lıncaya kadar Filâraıoni Demeğinin bu çeeid faaliyeu»nnden haberim yoktu. Istanbulda Bab musikiânden zevk alan bmlerce kişi var. Meselâ Gieseking veya Prihoda'mn konser büetleri gunlerce evvelinden bitiyor. Demeğin musiki ziyafetl«rind«n bentan gibi pek çok meraklı da bihaberdlr sanınm. Tevazu bir yana, bunlan herkese duyurmalı. Bir kaç sanedenberi h*r cumratesi bir avuc üy« dünyaca maehur üstadlan, tanınmıa sanatkârlanmıxı, gene istidadlanmua burada dinliyorlar. Toplanblara her aza davetli. Meraklılar bilseler ki bir cumartesi günü dünym ölçüsündt bir sanatkân dinlemek mümlriin olacak, Filârmoni Derneftine üy« olmak için koş.acaklardxr. Bu htm cemiyetin, hem d» asanın menfaatine. Çünkü D«rnek aadc*« a«asının aidaü ile devam •diyor. Konser mevsiminin kâr veya zararla kapanacağını önceden kestirmek mümkün değil. Şimdiy» kadar her sene verilen an, on üd konser ikt bin lira kadar varidat temin ederken meselâ geçen wne iki bin llra larar edilmistir. Aza olabilmtk için muaikiyi, bilhassa bab muakisıni sevmek v» aidaüru ödemek lâzım. Baü musikisi âsıklannın m ı t«r« kabul «tocekleri iki küçük sart. Nazık davetlerine tasekkür etmek fizera Demegin Beyoglundaki merkezıne gittlm. Şehrimizln bazı limalan var. Onlara belli yerlerden tesadüf edersiniz: Bir resim sergisbıde, tryatrolarda, edeb! toplantılarda veya kon serlerde. Fılârmoni Demeğinin zevkle d8•enmia küçük talonu da bu çefid seçkin simalarla dolu. Salonun bir köşesınde ikinci bsfkanla konuşuyoruz. Diyor ki: (Daimi bir filârmonlk orkestranın teaklli, bir konıer salonu insası ve polüonik musiki istidadlannın teşviki gibi gayelerle İstanbullu münevverlerin v* bashca musiki üstadlannuzm tesebbüsü ile 1945 senesinin ıon aylannda bu demeği kurduk. Bu'unduğumuz salonu ihtiyaca uygun bir tarzda tertibledik.» İçerisi hakikaten güzel tertib edıl miş. Giriyorsunuz: Karşı tarafta bir yazı odası, sağda camlı kapıdan mu siki salonuna geçiliyor. Başkan yardjmcısı konuşmasına devam ediyordu. « Gayelerimize ulaşmak için der hal musiki dostları arasında aza kaydına başladık. Şehir orkestrası şef ve sanatkârlarile isbirliği yaptık. Bu sanatkârlann cemılekâr iştirakile senfonık konserler tertib ettik ve bu konserlerin her bırine dünyaca tanınmış büyük musiki sanatkârlarından birinin solist olarak ijtirakini t«min ettık, veya büyük orkeatra »*fl«Tİrü davet ederek oniarın idareaile orkestramı«»» konMrler vermesinı sağladık. Bflylece alb senedenberi Kempff, Giesekinf, Cortot, İturbl gibi bir çok piyanistler, Thıbaud, Yehudi Menuhin, Prihoda gibi keman virtüozlan Cassado, Tanigro, Foumier gibi viyolonsel üstadlan, Carlo Zecchi gibi büyük orkestra jefl«rtni orkestramızla birltkte dinlemek fırsabnı elde er&k.» tkinci baskandan, bu mevıim faaliytt programlan hakkında malumat riea rttim. < Konser mertimi yeai açüdı. Bu teneki konstrlerimizde muntazam proframlannı takib «decektir. Bu sent gelee«k olanlardan Uninsky İle Thlbaud, geçen haftaJarda kon»erl«rinl verdiler. Q«leoek olanlar arannda maruf orkeatra |«fl MarthM T« kompozitfir Baro da •mrdır. Orkestra konserlerimla* tolist olaıak ıştirak ed*c*k olan bu me»hur sanatkânn orkMtramızla btrHkte çalacaklan ea«rlar henüs belh değüdir. Çünkü kendileri menneketimiı* geldikUo lonra gö•rıı=up irUdikleri b±r konaertoyu hazırhyona. Bütün bunlardan bafka her Mne Ulir«n lstidadlara müklfatlar vermek suretile genc hevMİİlerl tefvik ttmtjt ealifiyoruz. Şimdtye kadar mükâfat Terdlgimiz istidadlar arannda, Suna Kan, Hrgican Saydam gibi genelerin sanatklr mertebesine vasıl olduklarını görmekle iftflıar duymaktayu.ı tstanbul Filftrmoni Derneği Baü musikisinin vt iyi musikinin memleketimizde yayılmasına çalııan aydınlann toplantı yeri. Çaüşmalarile Baü musikisi z«vkini sehrimizin en ücra kfifelerine kadar yayabildiği gün Demegin asıl gayesine triştiğini görüp ıerinecejiz. KAzım KİP I^'ır saçh adam lokantaya girip, " Steve Colbynin bulunduğu masanın biraz ilerisindeki masaya oturdu. Steve onu görür görmeı öyle oldu ki azkalsm elinden çmtalı düşüyordu. İçini bir korku kapiamış, soğuk terler dökmege başlamıştı. Yeni geien adam, lısteye göı gezdırirken bir elini ensesine götürdü, oğar gibi kaşıdı Steve o zaman gordü ki adamın iki parmağı başparmağı ile şehadetparmağı yoktu. aOlabilim dıye düşündü. Mark Dayton'un on üç sene evvel böyle bir kusuru yoktu ama, sonradan bir kazâ geçirmiştir > Yabancının ruhaf bir huyu vardı: Bir iki dakika sonra ensesini ayru jekılde tekrar kaşıdı. O raman Steve adamın parmaklaruıı daha iyi görmek imkânını buldu. Sonra kalktı. Halecandan ellfTİ Utriyordu. Kır saçlı adamın yamna gitti: «Sizin isminiz Mark, değil mi? ı diye sordu ve Mark Da\ ton «Ben Steve Colby, Vivian'ın kocası.» Adam afallamıs gibiydi: tAffedersiniz, efendim,» ledi. «Yanlışınız var. Benim adun Mark değil, Vivian diye de kimseyi tanımıyorum.» Steve ozür dileyerek gelıp yerinı oturdu ama, istahı ketilmi» fakat polis gibi o da muvaffak eti, yemeğini bitiremedi Sonra ka lamamışü. Bu münasebetl» nk rannı verdi: Vivian'a karşı dürüst ıık gdrüştüğü için Vivıan'ı sevdavranması sncak bu şekllde ka meğe baslanusb. Yedl sene böyle geçmis, bu bildi. müddet larfında Steve, Mark'ın Telefona gitti, karısım çagırdı. «Atla otomobile, derhal Rut resmen ve hukukan ölü bulunger Lokantasıns gel.s dedi. «Bu duğunu kabul ettirmeğe çalısmıştı. Nihayet, bu karan almağa rr.urada biri var, bpkı Mark.» Gelip tekrar masaaına oturdu. vaffak olduğu zaman, Vivıan'la Kalbi küt küt atıyor, kendüifıi bir hafta içinde evlenmislerdi. Fakat içinde bir korku vardı: kurşuna dizilmek üzere bir mlifreze askerin önüne çıkmi| gibi Mark'ın bir gün çıkıp gelmpsi korkusu dt|il, ondan daha ferii: hisaediyordu. Saneleree evvel Vivian, Mark Vivian'ın e«kl kocasını unuünaDtyton'la evliydi ve on bir ay mi| olmaıı, hfill onu sevmesı korkadar beraber yasamıslardı. Son kusu. ra Mark birdenbire ortadan kayŞimdi, blrdenbir» rengi degişbolmua, kansına ne para, ne bir ml| olan tabaga bakarken »öyle hab«r bırakmadan çıkıp gitmisti. düsünüyordu: O tarihte Steve Colby Vivian'ın «F«rxed*lim ben onun jrerinahpabı ve avukatıydı. Mark'ı bul deyim. Yabancı bir |ehre gidlmak İçin elinden geleni yapmıa, yorum, Vlvian'ı baskasile evlenm>| UNUTULAN ADAM BİR PUT DEVRİLDİ n buluyorum. Mesud bir hayntı var. İki çocuk snası olmuf. Orun karfisına çıkıp kendimi tanınr mıyımî hayatıru bozmağa gönliiın ran olur mu? Hayır Biri oana hüviyetimi soracak olsa, ınkâr #derim. Maziyi tamamıle kapaınıış tayanm ve gerl dönmeğe çalısmam. İşte, bu adam da öyle yapıyor. Vicdan sahibi bir insandan ancak bu beklenebilir...» *•* Biraı sonra Vivian geldi. Unm boylu, narin yapılı, güzel bir kadındı bu. Spor giyinmifti, başında sapka yoktu, çantannı da ornıunı atmiftı. Steve yerinden dogrulup cna Kfiğıdda (unlar yazüıydı: elini uzatırken parmaklannın tlt«Mark Dayton'un, çouklug'inredljini hissediyordu. Aynı ae danberi, bir huyu vardı: Heyekllda bir heyecanın karısında da canlandığı veya zihnini bir v y bulunup bulunmadıguıı merak e kurcaladıgı zamanlar ikide bir t.ıderak ona ürkek bir tavırla baktı. •esini ogar gibi kaıırdı.» Fakat Vivian, gayet sakin ve tabil bir halle masaya, kocasının yanıbaşına oturdu. flfte tu adam.» Steve bunu töylerken kanıirıTn kulağına doğru egilmis ,bası onun saçlanna deemişti. Bu hafif teroas ona derin bir ürperti verdi. Bi:tüıı mukadderatının Vivian'ın föyliyecegi bir söze bağh oldugunu tisseder gibi olmu|tu. Vivian, «yabancı» adama uıvn uzun baktı. Sonra kocasına dÖndü: «Hayır. Steve.» •'Hi. «Benzerlik var, fakat o değil. Bir an sükutla geçti. Sonra Vivian sevgi ifade edaı tatlı bir gülümseyifle kocasına baktı «O olsa bile, ne ehemmiyeti var? Hayat.mızı degiştirebüir mi sanıyorsun? Hayır, Steve ,hiç 'jir şey hayatımızı değıştiremez.» **• Steve, Öğleden sonra yazıhanesine döndüâü vakit, Hosyalann bulunduftu odaya geçtı, vaxtile Mark Dayton'un eskSlLni polise bildinnek üzere harırlanan vesikalan kariftırdı. İçinden bir kağıdı alıp koltuğa oturdu, merikla okumajlı başladı. Sonuna yaklaşrruştı. Birdenbire doğruldu. Gözleri dehsetlt yuvalanndan f'.rlamiftı. Son kısmı tekrar okudu Kelimeler gözlerinin ötıünden geçt kçe içine bir enıniyet doluyordu. Senelerdenberi artdıgı huzuru nihayet bulmu»tu. Vivian'ın soylediklerinde ne kadar samimS oldugunu ılmdi anlamiftı: Mark Dayton oniarın havatı ve saadeti için bir tehlike teskil edemezdi. Kâğıda bir daha baktı. Bunlar yazılab on iki teneden fazla olmuştu ve Steve, «ı a|agı on !>»nedenberi okurnamıstı. Onun iç'n, unutmuş olması pek tabit idi. Fakat Vivian'ın unutmasına unkân var mıydı? Ignazio Silone'nin hikâyesi 1 metin ziraat veya aanayi , ni alâkadar eden ufak bir meselede ! kendisil* aynı fikirde olmadığm manasına gelir.» Kollontay Bab memleketlerinde çok bulunmus bir kadındı, fakat bu şekilde nükteli sözlerle ancak Batılılarla konuşurdu. Zira, Avrupalı kafasile Rus komünistlerinin zihniyeti arasında bir ihtilAlin yeni kurulus devri olan o ydlarda i bile büyük bir fark vardı ve iki zihniyeti birbirile bağdasbrmanın I ne kadar zor, hattâ imkânsız olduj ğunu her an görüyorduk. | Bir gün devlet yayınevlerinden birinin müdürü olan bir kadına, Sovyet muharrirlerinin içinde bulunduklan cesaret ve sevk k ı n a havadan hiç olmazsa utanması lâzım geldiğini izah için saatlerc* konustum. Fakat neden bahsettiğiBen Cenubî İtelyanın dağlık bir mi bir türlü anlayamadı. bolgesınde dünyaya geldim. KenMisal vermek zorunda kaldım. dimi tanımaya baçlaaığım sıralar «Hürriyet» dedim, «bir şeyda bana en fazla tesir eden »ey, den şüphe etmeye. hata yapmaya, ev içi hayatla ev dışı hayat ara arastırmaya. denemeye, edebiyat, sındakı tezad oldu. Evde. kendi sanat, felsefe, din, cemiyet, hattft aramızda durustlük ve sevgi hü siyaset sahasında iktidar sahibi bir kum iurerken, dışarıdaki ınsanlar makama • hayır» diyebilmeye imarasında bir takım düşmanlık his kân vermek demektir.» lerinin, haşin hareketlerin cari Sovyet kültürünün bu ileri gelen oldugunu göruyordum. siması dehsetle gözlerini açü: «Peki ama, bu mukabil ihti1915 te Şimdi ve kadar az görülmüş şiddette bir zelzele yarım da lal olur!» dedi. Sonra kendi gurukıkada bizim bulunduğumuz vüâ runu okşamak için ilâve etti: «Çok yetin büyutc bir kısmuu tahrib sükür bizde sizin hürriyetiniz yok. etmiş, eili bin kadar insan ölmdş Fakat buna karşılık sanatoryonıtu. Bizım koyluler bunu, o zamana lar var.» kadar yapılan haksızlıklaruı bu «Bu sozdeki «karsıhk» kelicezası oiarak görüyorlar, âlimlerir mesini manasız buluyorum* dehâdıseyi arzıyat kanunlarıle izaha dim. «Hürriyet, bir «ey karşıhğınçalışmaıarını hjddetle karşılıyor | da alınıp verilen bir bcaret mataı lardı. Fakat, zelzeleden sonra on | değildir. Sonra ben, bafka memledan daha büyük bir felâket vuku i ketlerdeki sanatoryomlan da görbuldu. Hukumeün yıkılan evlerın düm.» yerine yenı.erini yaptırmak için O zaman alaylı alaylı güldü: gıriştiği toşebbus sayısız dolabla a Siz bugün benimle saka etra, suıistimal ve hırsızlıklara, tür mek istiyorsunuz galiba» dedi. lu çeşıd rezaletlere yol açü. 1 Kadınm bu anlayışsızlığı karşıTsnıdığım bir adam, bu hâdise sında o kadar şaşırmıştım ki kolerden birine dair bana geni» taf nuşmaya devam edemedim. silât vermişti. Namusuna ve dürustluğüne inandığım bir hukumet Gene o günlerde bir aksam, çok adamma meseleyi anlattım. Hâdisenin doğru oldugunu o da tasdik iyi arkadaşlanmdan biri olan Rus etti. Fakat aynı zamanda bana şu Komünist Gencliği başkaru Lazar tavsiyede bulundu: «Sen bu gibi Şatzkiy'le görüsüyorduk. işlere karışmasan daha iyi olur I «Dünyaya daha evvel gelip Gencsın, derslerine çahş, istikba { de 1905 veya 1917 ıhulâUerine i$b1 lini temine bak. Üzerine elzem rak edemediğim için çok üzülüyorum» dıyordu. olmıyan işlerie uğraşma.» < Kendısini teselli etmek için: Ondan sonra bu meseleden kime «Merak etme, gene ihtilâl olur» bahsettımse hepsı aynı cevabı ver dedim. uHattâ Rusyad» bile.ı diler ve: *Biz deli değiliz, ihbar ı «Ne gibi bir ihtilâl?» diye da bulunmak bızim vazifemiz de soıdu. 1 ğil» dedıler. 1 Kızıl meydanda, Lenin'in mezaO zaman, benim gibi düşünen rından biraz otede bulunuyorduk. arkada^larîa beraber. ihtılâlci bir Mezar henuz tahtadandı ve her eun harekeün başına geçmeyi düşün pejmurde kıyafetli köylüler bu meye başladım. Bu düşünce beni mezarın önünden sonu gelmez kaSosyal Demokrat PartUine doğru fileler halinde dolaştırılıp durusevkettı ve nihayet komunizme yordu. kadar surüklcdi. Fakat ondan son | Orasını göstererek: «Lenin'i sera beni meğerse daha büyuk su versın her halde» dedim. «Kendikutu h^ı ^ller be'tlıyormuş. sini ben de tanırdım ve bende çok car.lı hatıralar bırakmıştır. Sen da *** kabul edersin ki mumyasını böyle 1921 ile 1927 seneleri arasında bir put haline getirmek gerek onun İtalyan komunıst partisi mumessıl hatırasına, gerek Moskova gibi bır h«yetinde bir aza sıfatile. defajar şehrin adma hürmetsızliktir. Gel ca Jloskovaya gıt'im. Rus komü şimdi bir iki teneke gaz alalım, bu nistlerinde, hattâ Lenin ve Trot putu yakarak kendimize göre bir skiy gibi kimselçrde bile, beni en ihtilâl yapalım.» fazla şaşırtan şey, kendi fikirleriDoğrusunu söylemek lâzım gene zid olan fikirleri münakasaya lirse bu teklifimi derhal kabul etahemmül göstermeyisleri oldu. deceğini ummuyordum, fakat hiç KarşılaruKİakiler, onlarınkine zıd olmazsa gülüp geçeceğini sanıyorı lan fikrini müdafaa cesaretini dum. Halbuki zavallı arkadaşım gcsterdi mi, derhal hain, dönek ve sapsan kesildi, tirtir titremeye bassatılmış olup çıkıveriyordu. Zira ladı. Rus komünistlerinin havsalası, «Bu gibi şeylerden bana bir husnüniyet sahibi bir muarızı ka daha bahsetme» dedi. «Hele başbule musaid değildir. Bu zihniye 1 kalarına, asla.» tm bir benzerini bulmak ioin tâ I On sene sonra, Zinovyev'in stıç Inquisition devrine kadar gitmek ortaklanndan bir oiarak aramrken, lâzımdır. | kendisini bulunduğu evın beşınci 1922 de Moskovadan ayrılırken, katından atarak intihar etti. o devrin meşhur Sovyet dıplomat Kızıl Meydanda bir çok halk ve kadını Aleksandra Kollontay bana ordu geçid resımleri seyretUm, iaşöyle demişti: kat bugün Kızıl Meydan deyince «Bir gün gazetelerde Lenin'in akîıma daima o zavallı ger.cin korbeni Kremlinden gümüş kaşıkları kusu ve yalvaıan sesi gelır. GFLECEK Y.*2I: Değer verılen çalmak suçile tevkif ettirdiğini duyarsaniz anlaym ki bu, hüku jtek hakikat: Yalan. İtalyan komünist partisüün kuruluş toplanüsında (Livorm; 1821) «Sosyalist Genclik» tesekkülünün büyük bir kısmını kendimle beraber getirmiştim. 1917 de iltihaK ettiğim bu teşekkül, daha harb yillarmdanberi o kadar ileri bir inkılâbcı sosyal demokrat siyasetini takib ediyordu ki komüniat partisine iltihakımız hiç de hayretl* karşılanmadı. Kasım ayında, bir gece Milanoda toplandığımız zaman arkadaslarıma daha on yedi yaşmda bir mekteb talebesi iken Zimmerwald'in sosyalizm hareketine ne sebeblerle katıldığımı izaha çalı*bğun zaman, adım adun, tâ çocukluğuma kadar gitmek zorunda kalı mışUm. İŞİN ÇOCVKTAN AL HABEBİ! l&aoaristanda bir hoca, talebelerine tahrir vazifesi İçin fu mevzuu vermisti. «Komünizmin yüksekligL» Çocuklardan biri derhal cevabım yanp götürdü. Hoca kâğıda b«kta: «Komünizmin yüksekliği bir buçuk metre kadardır.» Sonra çocuğu çağırıp sordu: Bu ne demek! Izah et! Çocuk izah etti: Efendim, babam 1.70 boyundadır. Yirmi santimini boğazından basına kadar olan mesaie sayarsak, komünizm bir buçuk metre eder. Çünkü babam her gün, elini boğazına götürüp: «Komünizm artık burama kadar geldi!» diyor. T A R A F I MAZERET du: geç gelmisti. Ögretmen sor «Bir mazeretin var mı, bakalım, söyle? > Çocuk boynunu büktü: «O kadar koşa kosa geldim ki, efendim» mazeret uyduracak vakıt bulamadım.» bey sayuna? Sayı, saymak, saynun, Ben simdi hayabmı büsbütün sayan, saydan, sayıştay, saym, sa başka görüyorum.. bu tarikat ne yım, sayvan... nefis şeymi^! Sen bu perdelere uymuyorsun. Bir değişiklik lâzım.. Hayvan.. ökuz.. aptal herif., Efendim, bu tarikatin banisi FAYDALI BİLGİLER | GİDERAYAK nedir bu lâflar.. Uluğ Beydir. Meşhur Uluğ BeyKadın, kızına âdâbı muaseret bil ' Soğuk bir nkra anlattılar. Kımse Eğer iki yüze çıkarsam... Fev Zembilli Ali Efendi de halifelerlngileri veriyordu. gülmedi. Yalnız biri kahkahadan kalâde olacak.. ama nerede o kuv dendır. Bir kızm eğlence yerlerine tek kırılıyordu. Sordular. vet . Şimdiki şeyh kimT. j başına gitmesi iyi değildir. Izah etti: Şeyhllk yoktur.. riyaziye tari Niyazi.. şimdi gırtlagına san N'ihayet anîar gibi oluyorum, Niçin annecigim? «Gelecek hafta evîeniyorum katinde tilmizler vardır. Bas tilmiz. hnm .. Zira parayı kendisi vennek zo Arbk kahkahalarımı bol bol harca kanrıçım. Biz seninle geçinemiye Kırk sekizi buldum.. biraz id İkinci tilmiz... üçüncü tilmiz.. sen runda kalır. yabilirim.» I ceğiz man edersem altmışı bulabilirim.. o 3704 mü 3705 mi söyle bir şeysin.. Sen? zamana kadar da Atlah kerim... Ben biraz daha eskiyim.. 1973.. Neden?. Sen ne zaman baş tilmiz ola Çünkü.. yirmi üç... nerode. caksın? altmış nerede?. Ha! O iş ayn bir şeydır. Ne Annemle babamla görüşsen Cehennemde... Patla... e mi? Ben idmana devam eder de feste, nabızda, rumuza yaklaşan 'iiyi edersin. Çıınkü ben kiminle altmışı geçersen.. patlamam artık... lar.. baş tilnüzliğe adaylığını... evleneceğimi bir türlü kestiremiSajima Hanım birdenbire: Sen altnuşa vanrsan mıyyomm. Amanın başım dönüyor.. <uüamıntı bir herif olursun. TARİF Ben dünya rekoruna çalışaca tın şu işi bana da.. Sır nedir? Vallahi ablacım. bu is Dİr ğım... Herkese teker teker vaıilen inanc nıeselesidir. Inanmıyana an Kaçmış o?. haber. TAZISIZ HİKAYK: Moda nuıl eıkar? Söyledim ya. 217.. bir M ' M latmısım ne fayda.. Vallahi ınanınm.. anlatın dyol. yalı ımış .. Ama itıraz yok... 217 sene mi yaşamış.. Yok... Yok a canım.. ya^la bu isin Soz mü? alâkası yok.. Söz ya!.. Aman bir kadeh aa Ayol nedir bu .. ha içe>im.. Dur te'ıâş e'^" .. Dikkat et. Ve Ali anlatır... bir, iki, üç, dört, bef, altı, yedi, se Sayıma ablacım.. riyaziye takiz, dokuz on, on bir, on iki... on rikatine girenler herşeyi sayıle yaüç. on dört . Bu sıra kapı çalınır Sayıma Ha parlar.. merdiven çıkarken sayar. nım gideı... Niyazi vüksek sesle Yolda yürürken sayar.. durduğu yerde önünden geçen otomobilleri devam eder: . otuz beş, otuz altı, otuz ye sayar. insanlan sayar. Bunun esası, nefes aimadan en çok sayabiimekd> otuz sekiz... tir.. bugün rekor Malatyalı AvniS a v ia Han'm iceri girer: dedir. 217... sayıyor, hiç nefes al Ali Bev ffelmiş .. Elli bir. eUı iki, elli üç Of,. madan, baş tilmiz 211 d*dir. Her şey buna kıyas.. meselâ haydı deyecer. Buvursun... Ve Niyaz.nin arkadaşı Ali içeri neyelün... Ben elimi vurunca nefes almadan sayıya başlayın .. (Şak!) girer Hepsi bir ağızdan çabuk çabuk: Hoş "eldin Alicim.. ne iyi ct Bir, iki, üç, dört, beş, altı... tin?. Kaç?. Burada 2S nokta vardır. KimİM. bir aklem alıp bunlarm Ulıfcıılsa Sayıma Hanım: Yetmıs dört!.. hareket «derek, kaleml kaldırmadan r» bir noktadan yalnız bir k«*« 32, 33... Aman patlayacağım... Tebrik ederım.. <.ecm«k aartilt. bütön noktalan birblrlne bağbyaoakauuı v» bu turetle Sayıma Hanım bu muhavereye Yeter.. öf.. çatlayacağım ayol... İnortaym birbirlae d«nk ksk dOrt köf« f^kaeak. Yapabfflr mMeUt Bir ağzı açık bakakalıı Otururlar. . ı sanı kalb Uletine uğratacaksınız... • Ama bunun büyük faydası Ali Beye bir küçük kadeh rakı verirler. Niyazi de limonlu votka içer.. v&r. çünkü sayıda vahdet var... Sayıma Hanım, bütün şirretliğine Tesbih nedir?. Değil mi ya.. Meteleleria halledilmif şekilleri gazetemistB rağmen afallamış bir ha'c'.edir. Bir 1 Bu geceden bir hafta sonra Sakadeh rakı da cna venrler. 4 flncfi «hlfeaindedir Ali, kardeşım.. sana nasıl te yuna Hanım, âsab bozukluğundan şekkür etsem azdır. Benim haya'.ı dolayı tebdihhava için Gonende teyze k zma misafir gitti.. ve Niyamı ku'iardın. Aman Niyazi, teklıf mi var zi Bey biraz nefes aldı.. her akşam bılâdtr. I Ali ile buluşup gülüstüler... İT Her ist* mnvafiakıyet, + Askıa «an basan acı, bazan tatlıdır. Kendlsi gibi. sevmeye bağhdır. Buradakl helezonun ortasında bu noktaya vanr, diğerl dehlizln .. Şöhret muvaffakıyetin ta«, V i c d a n b k e a n c a k y a p m a m l 2 (A noktasında) biri sıyah, biri beiçinde kahr. Yalnız, bu çıkıs yoivı para ise tahbcür. ' İMİ s e s I e n i r Y yaz iki ok var. Bunlardan hangi" ' ' 6 Kadınlann an »evdıkleri faı' sinden hareket etmelidir ki rele n U g o z ü n ü z l e bulacaksmız, çizgilem a m l z do 6 ™ olaalan tayu. akuızonun B ils işaret edilen çıkış nck ' kalemle veya parmagınıda takib san, hayallermde canlandırdıkları Jtaadl hüviyeüaıidiiı vaıifirito. l m U J a Jtaaua vanlabilsiı»T Oklarda» kiri • BOŞ VAKTİrVİZİ HOŞ GEÇİRMEK İC İ \ Bir Çırpıda 4 0 Dört Köşe Görüşünüz kuvvetli ^^^^^^^^^^^^•^••^••SBBBBBMŞa^aŞS^BSSSSSSSSSŞJJJJJŞJJJJ^BJJJJJBJBJ^BŞffffJBŞfJBŞJJJJJfff^BJBJBŞJJl^BJJJIHI Siz Me dersinlz? Erkek Dişleeerimn.!.. Diş leeerimm!.. Al yaaanaktan dişleeerimm!.. KadınDişlerini RADYOLİN'le f.rçalamazsan *en hava dişlersin!.. SINIRE.ÇARP»NT1YA.BAYGİNLIĞA ADYOLİN