Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 27 Ağustoa İspanyol Komünist Partisi Moskova temsilcisinin ifşaatı KOMİNTERNI Yazan: CASTRO DELGADO İÇ YÜZÜ Şehir İ =haberleri Kaymakamlar arasında değişiklik nahiye müdürlerine de mecburî izin verildi Bazı Beyoğlu Kaymakamı Muhterem Vefa Veznedaroğlu ile Ömerli, Hadımköy, Kemerburgaz Nahiye Müdürlerine ve Köycülük ve Bekçi Bürosu Şeflerine on beşer gün mecburî izin verilmiştir. Ayrıca haber aldığımıza göre Eminönü, Eyüb, Adalar, Sanyer Kaymakamlarile diğer bir iki müdürün değiştirilmesi takarrür etmiştir. Bu arada son günlerde esnafa yazılan bazı cezalar haksız görüerek bu cezalardan sarfınazar edilmesi de takarrür etmiştir. 1 s o H B E T L E R 1 Bir mesul aranıyor Bigdanof Enternasyonal kızıl yar dımmın başkanhğını işgal etmekte devam ediyor. Arkadaşlanmıza elden geldiği kadar yardım etmek ve bu bakımdan Bogdanof yoldaşa başyurmamak üzere İspanyol komünist partisi İspanyol mültecileri arasında, bir iane toplamağa karar verdi... Bunu yapabilmek için bolşevik komünist oartisi merkez komitesinin müsaadesini elde etmek gerekti. Dimitrov'un yedinci entemasyonnlist komünist kongresinde bahsettiği ihtilâlci hareketinin, meşhur cihan kızıl haç hareketinin yardımı şundan ibaret oldu: Bir bina, Bogdanof ve Pieck tarafından idare olunan bir icra komitesi ve milyonlarca Rus işçisi tarafmdan ödenen ay!\k bir para yardımı. Aman ne meşhur cihan ihtilâl hareketinin kızıl haçı. Öyle meşhur bir Kızılhaç ki İspanyol mültecilerine yardım etmek için bizi İspanyol mültecilerinden yardım parası ayırmağa mecbur ediyor. Bu aralık İspanyol kollektiflurinden mektublar yağıyor. Bu şikâyet mektublannda öyle bir lisan kullanılıyor ki Dimitrov beş üyeden mürekkeb bir komisyonun Harkof, Kramatorsk ve Voroşflovgrad «kol lektif» lerini gidip görmelerine karar verdi. Bu komisyon Kominterndekl İspanyol murahhas heyetinden Hemandez ile benden, Sovyet sendikalan adına halen Chvernik'in yardımcısı ve entemasyonal livalara mensub bir Macar mültecisi olan Santo'dan, Komintern'in Zat işleri dairesinden Vilkoftan ve Enternasyonal Kızılhaçın bir temsilcisinden mürekkebdi. Aldığımız notlarla dolu defterlerimizle Moskovaya dönüyoruz. Dimitrov'a verilecek bir raporun tanzimine memuruz. Muhteviyatı hakktnda anlaşmak üzere Blagoyevanın bürosur.da toplanıyoruz. Bizim mütaleamız hakikaten, bütün hakikatin ortaya konmasıdır. Üç gün sonra rapor tamam oldu. Onu okuduk, bir daha okuduk, şimdi Dimitrov'un bu işe bir hal tarzı bulmasını bekliyoruz. O bizi sekreterlikte bir toplanüya davet etü. Bu toplantıda Komintemin sekreterlerinden başka, nkol lektifler» i gezip raporu tanzim eden murahhas heyetinin üyeleri de hazır bulunuyorlardı. Entemasyonal yardım teşekkülünün başkanı Bogdanof, bir kaç parti temsi'.eisi, Zat işleri dairesinin muhtehf çefieri ve muavinleri de bu topl.antıya iştirak etmişlerdi. Hepimiz Dimitrov'un bürosunda büyük bir masanın etrafında yer almış bulunuyoruz. Dimitrov ise etranmızda dolaşıp duruyor. Dimitrov söze başladı: «Yoldaşlar, Hemandez, Castro, VUkof, Santo yoldaşlarla Enternesyonal Kızıl Yardımın bir temsilcisi muhtelif İspanyol «kollektiflerini» ziyaret etmişlerdir. Onların bana verdikleri bir rapora göre durum gayet vahimdir. Bütün yoldaşlann oîup bitenleri öğrenmesi için murahhas heyetinden bir üyenin kısa, fakat vazih bir hulâsa yapmasını teklif ediyorum. Mutabık mısınız?» Kimse itiraz etmedi. Hemandez bu hulâsayı benim yapmaklığımı teklif etti; murahhas heyetinin diğer üyeleri bu teklifi tesvib ettiler. Ben söze başladım: «Yoldaşlar, Harkof, Kramatorsk ve Voroşilovgrad «kollektiflerini» gezdik. Arkadaşlarımızın durumu bizim için acıklı bir sürpriz teşkil etti Sizde de aynı acıkk sürprizi mu cib olacağına eminim. Bahsettiğim üç «kollektif» te müşterek bir genel problem mevcuddur: Burada bulunan ve arkadaşlarunızı muhtelif fabrikalara dağrtmıs. olan Santo yoldaş onların mesleklerini hiç gözönünde tutmamıştır. Netice şu olmuştur: Bütün arkadaşlarımız buralara çırak olarak girmişlerdir. Bir kimse ise bir yılda bir sanatı öğrenemiyeceğinden onlar uzun müddet bu fiurumda kalacaklardır. Eğer onların halen almakta olduklan 300 ruble miktanndaki aylıklan kesilirse hiç biri kamını doyurabilecek kadar para kazanamıyacaktır. İçlerinde ekserisinin bir çok çocuğu vardır, bundan ötürü eşleri dışanda çalışamazlar; ve bu arkadaşlarımız kendilerine verilen yalnız 300 ruble aylıkla ailelerini geçindirmek zorundadırlar... Bunun manası onlar aç ve biilâcdırlar. Bir kısmı da iç harbde aldıkları yaralardan dolayı kısmen çahşamıyacak durumdadırlar, bunlar bu 300 rublelik asgarî haddi de kazanamıyacak durumdadırlar.n Adalet Bakanı şchrimizdc «Arkadaşlarımızın kışlık elbiseleri yoktur: Enternasyonal Kızıl yardım onlara yalnız birer pardesü vermiştir, başka hiç bir şey dağıtılmamıştır. 300 er ruble ile güçlükle karmlarını doyurabildiklerine göre soğuka dayanabilmek için elbise satın alabilmeleri mümkün değildir.» Buraya kadar dinleyicilerimi müteessir edemediğim bâriz bir surette görülüyordu. Devam ettim: «Kramatorskta şu olaylar da olmuştur: Bir yılda doğan on dört çocuktan on ikisi ölmüştür. Yoldaşlar bunlar hastahktan değil, fakat açhktan ölmüşlerdir... Ana ve babalan aldıklan gündeliklerle onlan besliyememişlerdir. Onları besliyebilmek için kreşlere koymak lânmdı, fakat bunu yapabilmek ellerinden gelemiyordu. Bu suretle çocuklar birbiri arkasından ölmüşlerdir. «Arkadaşlarımız, meslek ve katagorilerine göre yeniden fabrikalara dağıtılmalarını, bir yıl için ken dilerine tahsis olunan asgarî 300 rub le ayhğın idame olunmasını, bir çok çocuk beslemek zorunda bulunanlara yardım edilmesini, yaralarından dolayı sapasağlam bir işçi gibi çalışamamak durumunda bulunanlara geçinebilmelerini sağlayacak bir pansiyon parası verilmesini, kendilerin» Juahk elbise verilmesini, ve fikrimce başlıca sorumlulugu Enternasyonal Kızıl Yardım kurulunun başkanına terettüb eden caniyane bir vaka olan Kramatorsk'ta olup bitenlerin tekerrür etmemesini istiyorlar. İspanyol mültecilerine yapüan yardımm önemini burada belirtmek isterim. Onlara Enternasyonal Kızıl Yardımın cimıiliği, sendikalar temsilcisinin izhar ettiği bârid muamele ile yardım olunamaz. Bu temsilci Santo yoldaş İspanyada kendisine nasıl muamele edildiğini hatırlamalıdır.» Büyük bir gerginlik husule gelmişti. Santo ve Bogdanof söz istediler. Birincisinin rengi uçmuştu, ikincisi ise artık keçi sakaîını okşamıyordu. Dimitrov'a gelince artık dolaşmıyor, bize tepeden bakıyordu. Sözlerimi jöyle bitirdim: «Heyete sundugumuz raporda şimdi sizlere söylediklerimi ispat eden bir çok olaylar vardır. Raporun, Santo ve Komintemin temsilcisi Vilkof yoldaş tarafından Rus dili ile kaleme alınmış olduğunu ilâve eylerim. İspanyol komünist Arkast Sa. 4, Sü. 3 te Adalet Bakanı Halil Özyörük tiiin 6aBen konuşurken Santo hararetle bahki eksp"esle Aukaradan şeiırimize notlar alıyordu, Blagoyeva ise keçi gclmlştir. Bakan garda İstanbul Cumsakaîını okşuyordu. Dimitrov'a ge hurlyet Savcısı Nail Özkan. Beşyardımlince o bir yandan piposunu tüttü cısı Hıcabl Dinç. hâklmler ve Savcı rerek masanın etrsfında gezinme yardımcıları tarafından karşıîanmştır. Bakan şehr mizde bir gün kaldıktan sine devam ediyordu. onra. bu akşamki ekspresle Ankaraya Ben sözüme devam ediyorum: avdet edeeektir. Filistin Uzlaştırma komisyonu üyeleri geliyorlar Memleketimizl ziyaret etmek üzere on kijiden mürekkeb Filistin Uzlaştırma Kom.syonu azaları 31 agustosta jehrirr.ze geîeceklerdir. Taksimetreler değiştiriliyor Emniyet 6 ncı şi'be rrüdi'rlüğü tnksiiT.etrelerin düzeltilmesi i?ine başlamıjtır. Bütün taksimetreler tashlh edll. dikten sonra yolcular otomobilden inince tak?imetredeki yazaıı ücreti bir çey İlâve etmeden şoföre vereceklerdir. Bu suretle bir çok ş.nîaşmszhkların önüne geç:Imlş olacaktır. Doğu Akdeniz Sağlık kongresinc gelen delegeler 3 eylulde başlıyacak olan Doğu Ak. deniz Sağlık Teşkilâtı kongresine iştirak edecek olan delegeler şehrimize gelmeğe başlamışlardır. Bu cümleden dün lehrimize teçkilâtın idarec'.sl Mr. Broocks ve muavini gelerek Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü İle temaslarda bulunmuşlardır. Halen şehrlmizde bulunan Ortadoğu Verem Tekâmül Dispanseri Başhekimi Dr. Etlen Berth yarın saat 15 te Verem TekAmül merkezinde bir basın toplnntm tert.b ederek gerekll lzahatı vere. cekt r. Tiyatro Bayramı hazırlanıyor Cumhur Başkammız Sayın Celil Bayarın istlrak vadinde bulundukları Büyük T.yatro Bayramı önümüzdekl salı günU ak;amı Açıkhava Tiyatrosunda muazzam bir programla yapılacakt:r. Bütün tlyatro, ses, saz sanatkârlarının Iftlraklle yapılacak olan bu baynrada halkıA latlfddeırinl düıUnen Titrk Sahne Sanatkârları Demeğl glrij fiatlarını 3, 2, 1 l;ra olarak tesbit etmiı vt biletlerlnl Şehlr Dr»m Tiyatrosunda satışa çıkarmıştır. Nazar vapuru 300 hac yolcusu ile Ciddeye hareket etmlçtir. Gemi hareket edeceği sırada 73 yaşındakl Mehmed Öngür namaz kılmak üzere ambar merdivenlnden lnerken ambar kapağı ansızın bajına düşmü} ve ölümüne sebeb olmuştur. Cesedin muayenesini müteakıb defnine ruhsat verilmistir. Hac yolculanndan biri öldü Eminönü Vezneciler İlkokulu öğrencilerinin konscri Geçen öğrenim yılı lçinde Okulaile Birliğınln tejebbüJü ile açılmış bulunan mandolin kursu tatil aylarında da faaliyetlne öevam etmektedir. Öğrencilerin yakında Kurs öğrctmeni Nad Cümbü; ldaresinde tstanbul radyosunda koıuer venneleri İçin hazırlıklara başIanmıştır. ZİLKADE 13 PAZAR o V. | 6.22 13.15 16.59il9.51|21.30 4.34 ~E~110.30 5.24 9.08 12.00: 1.37 8.42 Hayli zaman geçti, bir yazımda (Istanbulu aç, gülizar yap» »özüPrı;fesör Yansenin Park Oteli lonü tamamile gerçekleştirmiş olukantesından Boğaza doğru bakaruz! rak: t Şöyle.bir sırta ağaç dikFransız gazetelerinde bir sürü scniz hepsi birbiri üstünden denizi Akdenz gezintisi ilânlan görüyogörür Siz birbirinize denizi kaparum. Hiç birinde Istanbula ugrayorsunuz,» dediğini yazmıştım. yana ıaslamadım. Bu kaynar sıHattâ söz biraz daha sertçe idi. Detirbirlerini imar işlerinde de kar Jarı, ne hizmetçıleri yanlarrnda so cakta Pire'ye, Iskenderiye'ye gelen mokrasi alıp yürüdükçe bir takım şıhklı aldatmaktadırlar. Nitekim yıamazlar ve yıkanmazlar. Bu dı var, Buğaziçini hatırlıj^an yok. Ehürriyetlerimizi kısıp kasmak zoLi\ erpool limanınm bütün vinçle şandan kopup gelen ise meselâ fı ğer yolluklarını ve burada yemek rundr. kaldığımızdan, rahmetli şeI ıini getirip rıhtımlar üzerine yer rıncının daha geçenlerde müşteri masraflnrını ödersek, kongre azahircirıin ölüsünü küfürden koruleştirıvermişler. Gece mi konduru katası yaran çıragıdır. Kendisi ile lan getirebiliyoruz Bu suretle tumak için, bu sözü de biraz sansürtartısmasına girijecek rizmin bile bile memleketten para verdiler, karda »ışta mı kuruverdi milkiyyet den. geçirdim. Istanbul sırtlannda çeşıdini icad etmişizdir, ler, nedir, farkma varamadık. Böy değiller ya... Hoş, ağızlarını açsa gijtüren denizi gene sadece kapamak, bizim gelenlere gittikleri lece bundan elli yıl önce Haliç bile laı da, deniz Tanrının der, balık Maksadımız Aradolu kıyılannda ise kanş karış Istanbul şehrinin yazlığı iken, Bo lama gider, donüp yüzünüze bakar, yerierce pıopaganda yapürmaksa, kapn'ak var. Caddebostanına ilk ğaziçini bir Manş denizi limanma yan yüzer, dalıp çıkar, hanımın o kadar muvaffak oluyoruz ki Isypvleştiğim vakit Belediyeye gideçıpiak bacaklarına doyuncıya ka tanbulu görüp anlatanlar çoğaldığı çevirip gidiyoruz. rek: dar sırtüstü suda yatar. Efendi: nisbette gelenler azalmaktadır. GeGelelim gene bizim tarafa, içeri « Eve bir mÜFteri bulsam, Pen çen yıllar bir kaç Iraklı gelirdi, Ne olur, şu sahil boyundan iki üç yüz nıetre bir yer ayınruz. halk/ kıyıların kapılıp denizin ken diğe göçsem . D derse de, arkasın onlar da ayakla'rını kestiler, Lübhali' için serbest bırakmız. Park düerine kapandığını görünce, ya dan tramvay, ona binereK spskü ncnı teıcih ettiler. Mısırh ise bayspınız, plâj yapınız. Eğer hepimiz sandallara binip yah ve köşklerin lâsyon, onun ortağı plân ve disip badan dededen bir şey kalıp unusavmak kıyıları tutarsak, arka semtler, ma önlerine gelerek, yahud, paçalannı lin h'.rsızlığı, 1045 e kalmaz, «YoK tulmuşsa onu da satıp halleler, köyler ha'.kı nereden de • sıvayıp kenar kenar dolasarak, sa karşıya, Değirmendereye mi için avukatını > cllamaktadır. nize girecekler, gezip dolaşırken veya duvarlardan atlayıp bahçe gcçsem...» diyectğini aklına geMütehassıs, mütehassıs, efendüer, nereden denizi görecekler? demiş sedlerinden sıçrıyaralî, deniz hak tirir. rrütelıassıs, plân, disıplin ve sanat lr.nndan faydalanmağa çalışmaktim. kontrolu... Bütün kurduğumuz entadırlar. Yasak mı edeceksiniz? NeIyi ki vaktile Belediyeye süpBir defa da aynı Belediyeye: yi, ne için, ve nası1? Ağustos sıca rıintü üzerine bir şey söylememi düstrinin topunu birden solda sı« Ne olur, denize yakın evlerin tîında kuru toprak üzerinde yu şim, yahud, yazmamışım. Bakınız, fıra çevirecek bir millî kazanc kay Memleketin ficra köselerinde, çukutlarını kapaklı yaptırınız, bu vuvanıp teyemrıum mü edecek bu sözümü de dinletemedim, diye r?.5ı üzerinde daha fazla söz ebe hattâ büyük sehirlerin yakmlannda liği ve ukalâlık etmiyelim. Istan öyle bakımsız ve geri yerler varsahil baştan sona kumluk, kum ler? Ama bürün bunlar gene halk ü: ülecektim. Lodocta hava durur, buiu ve halkını, tıpkı demir ma dır ki buralarda kimse vazife almak sallıktır. Kanalları her gün denize aiı kullanılarak ve halk hesabı su curulur, geçen gün Abdullah akıtacaklan yerde kışın bir defa ileri sürülerek oöyie olmuştur. Biz Efendi lokantasında yediğiniz kar der.ı gibi, tıpkı kıom madeni gibi, istemez. Çiinkü mahdud Istirahat ve ;şletilmek kurtarabi esbabı şöyle dursun, oturacak ev kapaklannı açıp temizleseler, ne demokrasi edebiyatınm meşhur sö puzun kabuğu, Caddcbastamnda işîenıek lir. Biz ise her yaptığımız yapı, bile yoktur. Yalnız fedakâr, cefarede ise yüzerken tifoya tutulmak ziinü de çıkarımıza uydurup, halk burnunuzun dibine sokulur. Songibı haktan yalnız bizlere vergi tu için halk aleyhine, kıl'.ğına sokmu ra, kanal akınlanndan gelen ko heı böldüğümüz arsa, her gecekon keş ve şerefli mesleklerine canhaflıklar ortadan kalkar» demıştim. şuz. Halkm kelimesi ağzımızdan ku, taş aralarından sızan daha sert du, halkın fakirliğini ve kendi dan bağlı rubaylar ve gedikli KtnÜ7 tramvay yoktu. Yolunu mu düşır.ez, kendisi aklımıza gelmez. koku, pislenmeden serinlemek, kir haıkcılığımızı cahilliğimize ve eh erbaşlardır ki ilkçağdan kalma halivetsizliğimize maske edinerek yap şaşırdı, nedir, Istanbulda Eyübden lenmeden yıkanmak için tanzifaî lığımız her işle, bir gün bu ser yat sartlan içinde her türlü medeOrta hallisi sandalda soyunur, önco Bostancıya geldi. Deniz kıyınıavnalarının pözle görülemediği vetier kaynağmın işletilme imkân nî vasıtalardan uzak ve mahrum s ndc bile elli kuruşluk arsalar, sıya ede eds yîrı adam bpyunu bu ensiinlere dcğru rçılmahsmız. olarak, bu ücra yerlerde vazife gölarını da körlctip duruyoruz. Fakir iç sokaklarda on beş, yirmi liraya lunca denize iner, arkasından onun Bir Belediye, bir de Imar müdür milletmişiz, doğru, operamızı ta rürler. Muvazzaf askerlere, yedek çıktı. .Spekülâsyon Pendiği aştı. Gö yardımı ile hanırn, daha sonra heplüğü varmış, halka güçlük çıkanr mamlayamazmışız, bu gidişle hels subaylan ve bir kısım memurlarla rüyorsunuz ki vaktile söylemiş, sinir. elbirliği ile çocuk, en sonra larmış. Doğru, ya onu da yapmaz anlayışla o da doğru, fakat Istan öğretmenleri de ilâve etmek icab yahud yazmış olmak da, sanıldığı da, eğer varsa, hepsinin a Gel, eder. gel!» i ile ailenin köpeği .. Duvar larua varhklarını nereden hissede bulu işletmesini bilsek, Taksimdekl kadaı, faydah değilmiş. Biz, bir milyar lira sarflle bu ceksıniz? cperayı tamamlamak değil, nani duvar sürtünerek gelen fıkara ;arakamı veren Cumhuriyet Halk Yansen'denberi dar ve uzun, yü kımı ise esvablannı rıht'.mlara °ivı Turizm, turizm... Ah dünyanın butün Türkiyeyi yaparız. Partisi erkânından ve eski Ticaret zü tersi birbirinden biçimsiz apar çiıkıp asarak, yahud, taşlar moloz bir başı dönse, yazın Istanbula tuf/suller, her şarta, her hale uy Bakanlanndan savın Mümtaz Öktımanlar, birbirlerile itişe kakışa, lar ürtüne yığarak, erkeklerin bak ristler gelse de, ucuz pahah evleuğurlama veya karşılama törenle mcktan kadınlann ise rüyada gör rimizi onlara kirelayıp biz kendi gun usuller vardır. Bu usulleri mendir Ortaçağdan kalma Ankarir.de ille fotografa geçmek istiyenler mfckten. sıkılacağı bir kıhkta doğra lerüıin geldikleri yerlere gitsek! Avrupa şehirlerini yapmış olanlar rayı bir mamure haline getirdik. gihi, dirsekleşip öne atılarak, ca denize... Sahil sığ olduğundan tuz Hele gidisat bir de demokratik hız bilir. Göze gönle hoş gelecek tek Memleketin diğer yerlerini çok ihyahud mal ederek başşehirde mukemmel, nım Cihangir, güzelim Ayaspaşa lu su ile pek çabuk da örtünemez alırsa, plândır, mütohassıstır, ye bir mahalle kuramıyanlar sırtlannı delik deşik çimento yı ler. Aralannda soylusu var, soy r.iden sıkıştınlacağ» ve tamamlana kuracak olanları bir kenara atan hattâ lüks denilebüecek devlet ğın'&rile Galatadan beter ettiler. suru var. Bazılan yah merdiven cafı verde ,bo;:ulup koğulur, gizli lar bilmez. Plân disiplinlerini çok daireleri, yüksek mektebler, t)nlBelediye bütçelerine elverışli versite binalan yaptık. Istanbulda Şimdi Usküdarm yayvan, ahşab leıine, bir takımı adeta bahçe sed koridor kombınezonlannda spekübahçeli semtlerlne dalarak, ya o dinin üstüne kadar çıkarlar. Evin lâsyoncu ile halk iradesinin az'.lı tatbik etrne yuJları da vardır. Hat da eski nezaret binalannı, sultan rası da buraya dönerse diye eyvah haııımı efendLsi cradadır. Ne ahçı istismarını elele verirlerse, 1952 de tâ, istanbulun bazı yerlerinde hnaı saraylarını, kışlaları üniversitelere plânını gerçekleşt:rmek bütçeyi yık tahsis ertik; milyonlar sarfile yeni lanıp duruyorum. Bizler, doğrusu, maz, bütçeyi yapar. ve muhteşera üniversite binalan pek garib fıkaralanz. Bir oda tutmak için paramız yoktur ama, Mar Yanan, yıkılan, çöken, fakirleşen ınşa ettik ve ediyoıuz. Biıtün bu REYAN DENİZTEKİN |\ silya kiremidli, saçakh, çatılı, doğAvrupa kendi kendini yeniden vo modern üniversitelerde ve bilhassa ramtılı, üçer oeşer odalık gecekonGÖNÜL BALCI eskısir>den güzel yapıyor. Bir bom yatılı olan yüksek okul binalannda ile du yaparız. Yedi katlı apartıman ba fesi duymıyan biz ,bugünkün okuyan ve yetişen gencleri, sonra ile J. Yzb. kuranz ama, onun içine dışına çeMEHMET BODUR den çok daha fıkara iken yaptık Van vilâyetinin bir köşesinden A. Haydar Çağlayaner kidüzen verecek, bir kaç sanat çizlarırr.ızı da bozu\oruz. Bu rrıem cryad eden doktor gibi tamamile Evlendiler. Nişpnlandılar. {;isi ile enini boyunu yerine getireleket, çok yukarıdan, çok kavra hınal edilecek oturtcak bir evden, • İsparta, 26 8950 cck ve karakterlendirecek mimar yı^lı ve anlayışlı bakmasmı biien ahsacak bir daireden mabrum, 24/8/1950 ücreti buJamayız. ı % \ bir aünar ve iskân» görüşü ıster medeniyeUen nasibi olmıyan oınk Tabiatimizi de, şehirîerimizi de kur yrrlere gönderiyoruz. Mecbnri hizBizim tarafa gelince, karriı doytarmak çarelerı vardır. Bütün Tür mete tâbi olanlar, gittikleri yerlerde, dukça gözü acıkan plân ve tabiat MUAYENE NAKLİ kijenin tabiati ve şehirleri üstün dişlerini sıkarak çalışıyorlar, Iakat düşmanı spekülâGyon, bütün sahili Çocuk Hastahkları Mütehassıııj v'.cn kasırga gibi kavura kavura bu müddeti doldurunca da, başka dar cepheli arsa şeridlerine böldü. geyen bozlaştırma yozlaştırma ba yerlere nakledilmedikleri takdirde, Dr. NERMİN CİHAD Yandan boşluk payı, üstten kat ka%a^ıiaştırma dalgasını durduralım stifa ediyorlar. TAHSİN GÜRSON çırma yollan ile, bu şeridleri de Kendilerini hatib sanıp daha sözAnkaradaki modern mahallelerde tıkabasa yapıya boğdu. Istanbulda 1 EyluUlen itibnren, Taksim lcrine .muharrir sanıp daha cum konforlu evlerde oturmağa alışmn bir milyon nüfus var. Yüzde kaçıTalimhane Recebpaşa Cad. lejerine en basit gramerin bira/ olanları, meselâ, maalesef daha bu nın arsası ve apartıman yaptırabiTan Apt. (No. 1113) daire ÜNtünde nıh ve nizam veremiyen sene, ilk defa merkezine bir cip lecek parası olduğunu sanıyorsu4 teki muayenehane'.erinde, loic lâfazanliRindan bıktık, usan otomobilinin girdiği Hakâri Tİlânuz? Yanıldmız, yüzde beş, bilehasta kabulüne başlıyacakdık' yetinin ücra kazalanna ve nahiyetnediniz yüzde on, onların da ya• lardır. Telefon: 85950 Gemi Usküdarda karaya oturun lerine memur edersek or.lann bürısı zevk ve insaf sahibidir ya, ge,ün fedakârhk ve feragatle bizmet EN SON PARIS ca rloca Nasreddin: riye kalan bir avuç spekülâsyonarzulanna rağmen, nasıl büyük bir MODAS1 cunun kârına kâr eklemek için Ben gene kaptanlık bilirim hayal sukutuna ve gurbet acısına Büfün dünyada güzeller Kadm Kumaşlarımızı yüzde doksan beşin veya doksanın, ama, deniz bitti, demiş. uğrayacaklarmı kestirmck mümgörmeden isterseniz seksenin şehri, hem de Birim kaptaıilığımız da böyle... kündür. Sonbahar ve KIŞIIK bütün mantıklar halk adına, halM.irmaranın beş metre yakırunda Memurlardan, üniversite ve yükyünlülerinizi almayınız.; kın fakirliği hesabma işlenerek ve değil. Atlantiğin ortasında biı ada sek okul mezunu genclerden memiîietilerek, ve plân disiplinlerinin görsek denizi biüriveriyoruz va eketin uzak köselerinde hizmet her biri birer faşist kanunu gibi karaya otural.ibnek mucızesini gös etmelerini, fedakârhk göstermeleKullanırlar. kötülenerek, berbad edilmektedir. tertyoruz. Bir saniye kadar kap rini isterken onlara, hiç olmazsa, Hani Kuruçeşmede öyle tesisler tanlığımızdan, bir salise kadar ak başlarını sokabilecekleri ve rahat yapılacaktı ki, ne kömür, ne hiç İstanbulun en iyi bir yehmjzdan, bir rabia kadar zevkimiz edebilecekleri meskenler yapmak Bayım genç durmaruzın sım bir şey gözük.niyecek, böylece Borinde meşhur bir Eczane satıdeii şüphe etsck ve bir hamisecik fedakârhğını da göstermemiz lâyazın güzelliği ile sözüm yabana nedir? lıktır. Müracaat: Cumartesi kadar da eksiklerimizi kolayca ta zımdır. iktisadî ihtiyaç birbirlerile uzlaştıPazardan başka her gün saat mamlayabileceğimizi düşünsek, VaA T L A S Traş Bıçağı kulrıiaraktı? Fırsat düştükçe devlet 1518 arası. Tel: 85690. tan ve Silistıre kahramanınm dehalkı, halk devleti sızdırdığı gibi. lanmamdır... d\ği gibi, kıyamet mi kopar? BERDEVAM! Faffft Rtfkt Atay .1 i İHEM NALINA MIHINA Bir doktorun acı, fakat hakh sikâyeti ünkü Cumhuriyet'te An karadan Türk Ajansının verdiği bir haber vardı. Bunda Van ilinin bir bucağından Dr. Kemal imzasile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığma çekilen bir telgrafta ştiyle denilmekte olduğundan bâhsediliyordu: «Hayvan isem ahır, insan isem mesken, hükumet tabibi isem çalışacak bir daire istiyorum.» Türk Ajansının öğrendiğine göre Sağlık Bakanlığı, bn telgrafı hakaret mahiyetinde görerek Dr. Kemali inzıbat komisyonuna vermiştir. Bn telgrafta hakaret mahiyetl olup olmadığını takdir ve tayin etmek bize değil, İnzıbat komisyonuna düşer; fakat telgrafın ifadesinden vaziyetin Dr. Kemalin canına tak dediğini anlamak kabildir. Anlaşılıyor ki adamcağız yatacak kulübe, çalışacak yer bulamamıştır. Belki de hâli pürmelâlinl, resmî ifade ile defalarca merkeze yazıp çizmiş; ya hiç bir cevab alamamış; yahud da sudan ve baştan savma bir cevab almış; nihayet hayslyet divanına verilmeği, hattâ azledilmeği göze aldırarak hakaret telâkki edilen a n telgrafı çekmek n runda kalmıştır. KREM NIVEA Satılık EDZANE Zengin mi? Ben dalgın dalguı giderken arkamdan bir korne çaldı. Kenara Görüyorsun ya! Canım o bir şey demek değilçekildim. Zaten kenardayım. Ortalan düdüğü ötenlere bırakıyorum. dir. Zengindir zengin. Çiftliği var. T^k'n beriki ısrar ediyor. Ayol ne oluyor, diye dönüp baktım. Bir hu Orrnanı var. Yaa? Kaç yaşında? susî otomobil durdu. Birisi içeriden Kendi ifadesine nazaran 42.. bana işaret ediyor. Dikkatle bak Neee? tım.. Aa! Bizim Atıf Gönüllü... Bana sorarsan elli.. Felek ağabey! Buyurmaz mı Nerede buldun bu pilici? sın? Bir arkadaş delâlet etti. Ne o, hayrola? Nereye böyle? Propaganda yapmağa! Sevda falan mı? Nasıl fey o öyle? Evet! Şimdi görürsünl Ne sevdası? Görürüm ya! Nikâh ne zaman? Belediye azalığı.. Bu perşembe.. Ayol lâfiann ipi sapı yok... Seçimden evvel mi? Dinle! Ben Tekelde yevmiye Tabiî. ile çalışmâktan.. ondalıkla tahsilât Ümidin var mı? yapmaktan.. dört sene bir kostümü Yüzde yüz. çevire çevire giymekten... Bir ar Kime güveniyorsun? kadaşa rastlasa.n da bir sigara ver Evvelâllah bizim Hüsnüye.. se diye âşina gözlemekten bıktım.. Seçime dalavere mi yapaonun için... böyle bir yağlı kuy cak? Yakacığa kadar gidiyorum. ruk aramaya karar verdimdi.. bi Yok a canunt Nikâhı çabuk Ne oluyor? zim mahalle muhtan Hüsnü var. kıydıracak.. Becerikli çocuktur: O buldu. Efen Gel de anlatayım. Ben sana seçimden ümidin dim bu kadm Çanakkaleli bir zen var mı diyorum.. Benim işim var. Canım yarım saatte gider ge gin adamın karısı imiş. Adam sağ Ne münasebet! lığında bütün mallarını kadına liriz. Hem hava adırsuı! O halde? Git işine Atıf. Beni baştan çı vermiş. Sonra da bir av kazasmda Ben belediye azası değilim ölmüş. Kadın bir kere bir kaptana kuzum. Adayım, aday» karma! varmış. Boşanmı'ş. Sonra birine da Allahaşkma gel.. Ha! ha varmış.. pehlivan mıymış ney Araba kimin? Kart bile bastırdım.. miş. Ondan da boşanmış. Kadm ço Bizim.. Yakacığa vardık. Otomobili bir cuk istiyormuş. Gene olsun, diyor Siz kimsiniz? muş. Yani bizim ailenin.. Çocuk. mu gene olsun diyor Bizim refikanın. muş. Yaa? Evlendin mi? Hayır canım. Varacağı adam. Onun gibi bir şey.. haydi buy Beni söyledikleri zaman necidir? run.. diye sormuş. Muhtar Hüsnü gözü Zaten şöyle bir lâmelif çevirmek açık adamdır. «Belediye adayı» için çıkmıştım. Atıfın teklifini ka demiş. bul ettim. Güzel bir Şevrole! Ya Sen aday mısın? ııına oturdum. Evet! Yavaş gidiyorum, yeni öğren Hangi partiden? dim. Bağınısız aday.. gölgeye çektik.. Çınaraltma otur Sahi kimin bu araba! Haa o başka! duk Herkes tavla oynamak. kahve Vallahi bizi"';inin. içmfk, nargile çel:mokle rr.eşgul. Tabiî.. Sizinki kim? Biz de birer çay ısmarladık. Kah Şimdi ne olacak? «r Benim müstakbel hayat arka İşte Yakacığa gidiyorum ya! veci çayı getirince Atıf: daşım.. Ne yapmağa? • Müjterilerîn hepsine birer ADAY PEŞİNDE! Yazan Burhan kahve!. dedi.. Ben ne yapacak diye merak ediyordum. Herkes kahveciye ikramın nereden geldiğini soruyor ve öğrendikçe bizim tarafa bakıyordu.. nihayet müşterilere kahve ikramı bittÛcten sonra bizim Aüf ayağa kalkü.. Arkadaşlar! Ben belediye bağımsız adaylanndan Atıf Gönüllü.. size bir kaç söz söyliyeceğim.. dünyanın cennetinde yaşıyoruz.. kadrini bibniyoruz. Istanbul Belediyesi seçimleri geldi çath. Ben bağımsız bir adayım. Allahtan başka kimsem yok. Size güveniyorum. Eğer bana rey verirseniz sizin bütün ihtiyaclarınra müdafaa edeceğim. Ben doğma büyüme İstanbulluyum. Babam da İstanbullu idi.. Bir ses: Anan? Anam da İstanbullu idi. Deden? Neden soruyorsunuzT Hiç, lâf olsun diye.. Ama lâkırdımı kesmeyin! Kesmedik bayım... Lâkin Yakacık Istanbul Belediyesinin suıırlan dışındadır. Kim demiş? Ben dedim.. Sen ne anlarsm? İsterseniz Ali Beye sorun! Buranın ejrafıdır. Felek lum değil! Neyse iniyoruz.. indik.. o köprü altından geçen yere doğru arkamızda bir taksi peyda oldu... Habire önümüze geçmek ister.. Atıf da bırakmaz... Bırak geçsin canım! dedim.. Tekrar geçmek istedi.. Atıf gene yolunu kesti.. Atıf, kuzum, bırak şu adamı geçsin! Sen anlamazsın! dedikten sonra gaza bastı. Araba aldı yürüdü™ Ayol yarışm suası mı? Şimdi bir kaza olacak.. Olmaz, olmaz.. bırak beni... 70, 80, 90 kilometre gidiyoruz.. ben telâş ettim. Atıf direksiyonu yeni'öğrenmiş.. haydi.. tenha yollarda neyse lâkin... Ayyy... Allah cezasını versin. Azkalsın kamyona bindiriyorduk.. işin fenası taksi de peşimizde... Ali Bey olduğu anlaşılan gözlüklü yaşlıca bir zat: Öyledir... Ne zaran var canım?. Zaran yok ama bayım, biz sana rey veremeyiz.. Bir kusurumu mu biliyorsunuz? Hayır bayım.. btz tstanbul seçimine girmeyiz.. Kartal seçimine gireriz. Yaa? Evet bayım.. siz boşuna zahmet ettiniz... Atıf biraz bozuldu. Ben de sıkıldım.. biraz daha kaldıktan sonra soğukça bir Allahaısmarladık diyip aynldık.. arabanın yanına geldik. Aaa! İçeride bir kadın.. Atıf hiç yadrrgamadan: Şekerim geldin mi? diye sordu.. Edalı bir gene yosmal Geldim.. dedi ve gözlerinl kırpıştırarak bana baktı.. Atıf vaziyeti izah etti: Bizim Aygül. Senl tanır.. ama yazılanndan.. (ona) Felek yok mu? » Haa! Çok mersi.. Arabaya binerken ben arkayk oturdum.. döndük.. yola revan olduk.. ama durumu beğenmedim doğrusu. Sarışın lepiska saçlı bir boyalı kadın. Ben arabada.. gerçi arkadayım ama nenin nesidir ma Kuzum Atıf biraz yavaş.. Deli misin yahu! Görmüyor m>BUn peşimizdckini.. Ayol gelhse ge!sin . Beni lâf a tutma!.. Şimdi bir kaza olur, hepimiz... Aman Allah saklasın... Habire gidiyoruz.. Kartal, Maltepe.. Küçükyalı... Bostancı.. taksi peşimizde.. kaç defa çarpışmamıza kıl kaldı.. herif deli mi oldu nedir diyeceğim.. ama herhalde bir bildiği var ki kaçıyor.. taksi de arkamızda... Suadiyeye doğru gelirken ben: Beni nerede bırakacaksın? Diye sordum.. Bakalım.. şu taksiyi bir kaybedeyim. İstediğin yere.. Ama ben eonra.. Ayağını öpeyim Felek, bırak beni.. şimdi bir kazaya.. Sustum.. işin tuhafı yanındaki kadın da hiç fütursuz sigara içip dumyor ve biz gidiyoruz.. ama kurşun gibi.. bu hızla ve pürhalecan Kadıköyüne vardık.. Altıyolağzmdaki kalabalıkta taksiyi kaybettik.. Atıf hiç durmadan, araba vapuru iskelesine vardı.. iskeleyi almak üzere imisler.. korne çaldı. Bindik.. vapur kalkb... Oh... dedim.. Atıf döndü baktı.. Atlattım.. diye ytizü güldü.. gerçekten taksi iskeleye kadar gelmiş; fakat vapura binememişti.. Atıf kan ter içinde arabadan çıkü.. ben de çıküm.. Öf! Amıru kaçtık be! dedt Ben de: Bir daha seninle arabaya mı binerim. Tövbeler tövbesi.. Hakkm var kardeşim ama mesele mühim. Neydi bu? Bizim refika.. Anlamadım. Yahu, müstakbel karım olacak kadın.. Nerede? Takside. Ne münasebet? Bilir mivim ben?. Birinci defa başıma geldi. Neye kactın? ~ Ayol, Aygül.. Haa! Kötü şey... Şimdi ne ol?cak? Hiç. İnkâr ederim. Senin haremindi derim.. Yutar mı? Yakalanmaktan iyi ya.. Bir daha böyle tehîikeli işe girme! Tövbeler tövbesi. Lâkin kimin aklına gelirdi, Yak&cığa geleceğ;? Söyledin miydi, nereye gideceğini? Söyledimdi.. zaten Yakacığl mahsus seçtim, guya emhiyette ol mak için.. Yanm saat yolculuktan sonra Sirkeciye vardık.. vapur boşaldı, biz en son bindiğimiz için en sonra çıktık.. Ben Atıfa veda ettim. Sanşm yosmanın da elini sıktım. Ayrüırken kısıkça bir ses: Atıf Bey, Atıf Bey! diye seslendi. Döndüm. Baktım.. Atıf, arabanın önünde.. karşıdan iriyarı, saçları kına rengi.. yeşiller giymiş bir kadın geldi, geldi, Atıfa bir tok a t . Atıf: Aman Zehra Hanım, rica ederim. Daha söylüyor edebsiz, namus•uzt. Şak... Şak... Herkes etrafını sardı... Bu esnada öteki kadın arabadan inmek istedi. Otur, oturduğun yerde baka< yım yelloz! dedikten sonra Atıfa! Bin arabaya.. hadi çabuk, dedi. Ben hiç sokulmadım. Atlt arabaya bindi. tokat at;m Z?hra Hanım da binrli. Babıâliye doğru çekip gittiler. O gün bugündür.. Ati' £t göremedim.