23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET KOMİNTERNf Şehir İspanyol Komünist Partisi Moskova temsilcisinin ifşaaü Yazan: CASTRO DELGADO iç YÜZÜ=== İyi öğrenciler Geroe, Jose Diaz'ın imzaladığı «Finlandiya olayları hakkında hakikat» başhkh bir makale yazdı. Bu makaleye rağmen Finlandiyalılar Mannerheim'ın komutası altında dövüşmeğe devam ediyorlar ve Sovyet Rusya ordulan Barentz denizinden Baltık denizine kadar bir hatta durdurulmuş bulunuyor. Busün otobüs bizi Kominterne değil, fakat Manuilski'nin uluslararası durum hakkında bize bir konferans vereceği Tanm Enstitüsüne götürdü. Burası kare biçiminde, tozlu bir salon. Konferansçı gelinceye kadar geziniyor, gevezelik ediyor ve sigara içiyoruz. Hava teneffüs edilemiyecek bir halde, fakat ne konuşulacağmdan önceden haberleri olanlar meraklı şeylerden bahsolunacağını temın ediyorlar. Hepimiz Finlandiyayı düşünüyortız, fakat kimse bu memleketten bahsetmiyor. Saat dokuz buçukta Manuilski, arkasında Geroe, İstepanof, Blagoyeva, Biyelof, Vilkof... olduğu halde geliyor. Bunlar onun muhafızlan defil, fakai önceden hazırlanmış fi'lî divanı teşkil ediyorlar. Manuilski arkasından bu heyet hitabet mevkiine çıkıyor. Beş dakika adlar çağınlıyor, alkışlar yapılıyor ve nizamî iki divan teşekkül ettikten sonra Manuilski kürsüye doğru ilerliyor. Büyük bir dosyayı açıyor, ondan gazetelerden kesilmiş bir çok yazılar ve notlar çıkanyor. Sonra konuşmağa başlıyor. O süratle, vazıh ve bazan sert konuşan mükemmel bir hatibdir. Bize bir emperyalist ittifakı tehlikesinden, ilk sosyalist memleketini tehdid eden tehlikeden, gayTetlerimizi bir misli arttırarak hazır olmak zaruretinden bahsediyor. Şimdiye kadar «enteresant seyler, her gün tekrar edilen ve bütün gazetelerde okunan şeylerdi. Bekliyorduk. Bir aralık Manuilski biraz durdu, bir yudum çay içti, bir kaç dakika bizlere sabit bir nazarla baktı. Sinirler gerilmişti. Nlhayet ihtiyar inkılâbçının sesi çınladı: o Finlandiya harbi, komünist partilerinin, komünist entemasyonalinin yirmi beş yıllık gayretinin uğradığı bir mağlubiyettir. Uzun müddet ilk sosyalist memleketi Sovyetler Birliğine karşı mücadeleyi imkânsız kılmak için çalıştık. Biz şimdiye kadar milletlerin bize karşı savaşmak istemiyeceklerini sanmıştık...» Bir kısa tevakkuf. «Fakat işler böyle olmadı. Finlandiyada kadmlar bile savaşa katıldılar, istihkâmlarda onlann parça parça olmuş cesedlerine az raî'.'.anılmadı....» Sükut. «Yoldaşlar, bir çok hatalanmızı tashih etmeküğimiz gerekmektedir. Olaylar iyi çalışmamış olduğumuzu, ümidlerimizin temeli olmadığını isbat etmiştir. Böylece devam edemeyiz...» Geroe alelâcele bir kâğıd parçasına bir takım notlar karalayıp Manuilski'ye uzattı. O, kâğıda bir göz attıktan sonra biraz durdu. Sonra sesi tekrar işitilmeğe basladı. Fakat şimdi konferans tekrar başlangıcdaki edasını almış bulunuyordu. Kominternin madun memurları bazı şeyleri bilmemeliydi.. Artık gramofon plâğı dönüp duruyordu. Ben artık dinlemiyordum. Düşünceli düşüncelî kominteme döndük. Herkes ne değiştirileceğini düşünüyordu. Çünkü burada değişiklikten kcrkulur. «Böylece devam edemeyiz.» kelimeleri komintemde işbirliği edenlerin hepsinin kulaklannda çınlıyordu ve hepimiz de işlerin vahametini anlayarak başlanmızı göğüslerimize eğiyor, düşünceye dalıyorduk. Haberler endişe verici idi. Finlandiya cephesinde durum kötii idi. Timoçenko Başkomutan tayin olunmuştu, taarruz harekâtı durdurulmuştu ve Mannerheim hatüna taarruz etmek üzere alelâcele taze kuvvetler cepheye sevkolunuyordu. Leningradda İspanyol çocuklarının nezdinde Leningrada hareket etmek emrini aldım. İspanyol çocuklarının kolonitesinde işler iyi gitmiyormuş. Bu akşam saat 10 da trene binmeliyim. Şapiro, istasyona kadar bana refakat ediyor. Sokaklar karla örtülü ve dışanda pek az kimse görülüyor. İnce külrengi pardesüm beni soğuktan muhafaza etmiyor. Soğuk iliklerime kadar nüfuz ediyor. Termometre sıfınn altmda 32 dereceyi gösteriyor. Hızlı hızlı yürüyoruz. Ben titriyorum. Şapiro, bana durmadan bir şeyler söylüyor, fakat ben dinlemiyorum. Finlandiya cephesindeki durumla Leningradda olup bitenler zihnimi kurcalıyor. Realite Sovyet Rusyaya geldiğimiz zamana nazaran başka türlü gibi görünüyor. Leningrada sabahleyin saat. 11 de vanyorum. Enternasyonal Kızıl Yardım Başkanı beni karşılamak üzere emir aldığı halde beni garda bekleyen yok. Bir kimse gelir ümidile istasyonda şöyle bir gidip geldim, fakat kimse gelmedi. Teşekkür olunur ki Moskovada bir arkadaşın çizdiği kroki yanımda idi. İstasyondan çıktım ve yola düzüldüm. Nihayet iki katlı bir tuğla ev gördüm. Burası 5 numaralı okuldu. Benim gelmem bir sürpriz oldu. İspanyol çocukları ve İspanyol öğretmenler seviniyorlardı, fakat Rus müdür ve memurlara gelince onlann sevinç düymadıklarıra hissediyordum. Doğnısunu söylemek lâzım gelirse hiç bir şeyden haberim yoktu. Bana sadece yolunda gitmiyen şeyleri yoluna koymak emri verilmişti. Bu yolunda gitmiyen işlertn ne olduğunu aslâ anhyamıyacağıma emindim. Onlann ne olduğunu bana söylememişlerdi. Buraya geleli yirmi dört saat oluyor, fakat hâlâ düne nazaran fazla bir şey bilmiyorum. Kimse beni gözetlemiyor. Serbestçe gidip geliyorum, fakat bir çocukla veya bir öğretmenle konuşmağa başlayınca her defasında müdür, veya mürebbiye veyahud da tercüman peyda oluyor. Buna rağmen ben sualler sormağa devam ediyorum, fakat muhatablanm artık onlara cevab vermiyorlar. Yemekleriniz iyi mi? Evet, çok iyi. Kıalık elbiseleriniz ve kunduralannız var mı? Evet her leyimiz var. Sovyet hükumeti ve halkı bize ihtiyaamız olan her jeyi veriyorlar. Memnun musunuz? Çok memnunuz. Onlar bize kendi çocuklan imişiz gibi muamele ediyorlar. Bütün bunlann yan yanya doğru olduğunu biliyorum. Fakat hakikati nasıl öğrenebilmeli? Direktör her gün bana sabahleyin ve öğleden sonra okuldaki hayatuı türlü safhalan hakkında malumat veriyor. Fakat bu ancak resmî bir hakikatten ibaret kalıyor. Acaba öteki hakikat ne merkezdedir? Ufak tefek teferruattan okulun bazı kimseler için mükemmel bir ış olduğuna intikal ettim. Orada yeter miktarda elbise, kundura ve yiyecek var. Fakat memurlan sayarak farkına vardım ki öğrenci sayısı kadar memur da var. Yani Sovyet hükumeti okuttuğu her İspanyol çocuğuna mukabil bir de Rus memuru beslemektedir. *şte bunun için mevcud, bu kadar kimseye yetmemektedir. Öte yandan cinsiyet programı hakikî bir kanser teşkil ediyor. Hastalıklar tabloyu itmam ediyor. Kansızlık ve verem büyük tahribat yapıyor. Fakat çocuklarla benim aramda bir duvar var ki o da korkudur. Direktörle aramızda bir başka duvar daha var ki o da resmî hakikattir... Partinin mahallî komitesinde bu işin sorumlusu olan kimse ile pedagoji meseleleri hakkında görüştüm. O güzel ve zeki bir genc kadındır. Kendisine madde zikredemediğimden bir çok noktalarda içimde uyanan şüpheleri söyledim. Fakat burada şüphenin hiç bir değeri yoktur. Bunun için o kendisinden hiç bir şey elde edemeden beni ne derece nezaket ve samimiyetle karşıladı ise aynı surette atlattı. Leningradda dört gün fazla kaldım. Direktörün tebessümü gitgide azaldı, mürebbiyeninki büsbütün zail oldu, tercümana gelince onu hiç görmüyordum. Onlar benim hakkım dan geldiler ve beni yendiler. 5 No. lı okulda ne olduğunu bilmeden Moskovaya döneceğim. Moskovaya dönünce seyahatim hakkında şifahî bir rapor yaptım. Millî Eğitim Komiserliğinde İspanyol çocuklarının okullanmn idaresinden mesul olan kimselerle iki saat konuştum. Beni dikkatle dinlediler, bu hususta ciddî bir tahkikat yapaeaklarını bana vadettiler ve sırtımı okşayarak beni teşyi ettiler. Kominternde Manuilski'nin söylediği sözler halâ zihinleri meşgul ediyor. Fakat biz ne yapabiliriz? Komintern vasıtasile Bolşevik Partisinin merkez komitesinden başka komünist partilerinin politikasını kim idare etti? Komintern vasıtasile Bolşevik Partisinin merkez komitesinden ffsyri kim bu partilerin şef.erini tayin ettı? Bolşevik Pa'tUir.ln merkez komitesinden başka kim bu sefleri Kominternin İcra Komitesinde tutuyor. =haberleri Dünyayı düzeltecek beş plân İşçilerin ^ i 1 i K T İ SA DI B A H İ$ »L E R I 1 ı 21 Ağustos 1950 İHEM NALINA MIHINA Bazı yüzbaşıların ferfilerine dair ekizinci Büyük Miilet Meclisi tarafmdan çıkanlan 20 mart 1950 tarihH ve 5611 sayılı Askerî TerH Kanununun bazı haksızlıklar ve bu yüzden subaylar arasında üzünt'i ve şikâyet uyandırdığmı bu sütunlarda bir kaç defa belirtmiştim. Bugün de bazı yüzbaşdann vaziyetinden bahsedeceğim. Askerî Terfi Kanıınonun 2 rci maddesinde «yüzbaşılık 6 yıl» olarak tesbit edibniştir. Bu maddeye göre. müsbet sicil almak şartile 6 yılı dolduran yüzbaşılann otomatik olarak binbaşılığa terfileri icab eder. Halbuki, bu kanunun neşrindcn 3 gün önce, yani 17 mart 1950 tarihinde kabul ve neşredilen 5609 sayılı maaş kanununun geçici 2 nci maddesinde, «yüzbaşılıkta 6 yıl, terfi kanunu gereğince kıdemH üsteğmenliktcn yiizbaşılığa yükselme tarihinden başlar ve nasıblan tarihinden itibaren kara ordusunda 9 yılı tamamladıktan «onra binba(îlığa terfi ederler» denilmekted'.r. Bir kanunun makabline te^mili, Ichte hukümler ihtiva etmesile kaimdir. 6 sene üsteğmenlik yaparak yüzbaşı olacaklar, teğmenlikte 3 sene geçirmis olacaklanndan tabil teğmenliğe nasıblanndan itibarcn9 uncu sene sonunda yüzbaşı ve yüzbasılık için de 6 sene ilâvesüe 15 inci ydın sonunda binbaşılığa yükselmiş olacaklardır. Bu kanunların neşrinden evvel vüzbaşı olanlann pek çoğu, teğmenlikte 4, üsteijmenlikte 45 sene beklemışlcr ve binnetice 89 senede yüzbaşı olmuşlardır. 9 sene de yüzbaşılıkta bckliyeceklerine göre, ancak 171S sene sonra binbaşı olabileceklerdir. Yeni maaş kaııununa göre subayar birer derece üst bareme yükseknişler, bu meyanda kıdemli yüzbaşılaruı aslî maaşları P0 lira o)muştur. Fakat haddi zatında 60 ira asli maa^lı olan önyüzbaşıiar erfih edilmemişlerdir. Böylelikle kı demli yüzbaşıhktan itibaren 6 sene boyunca aynı maaşı almağa mecbur edilmişlerdir. Halbuki, bar»m kanunu her 3 yılda bir terfih esası iuerine tedvin edilmistir. Terfi, kıdem, salâhiyct ve memuriyetçe yükselme demektir. Bu, ubayın gayeye doğru yapacağı hamlelcrde şevk ve gayretini artıran psikolojik bir ehenımiyet taıc Ordünun gencleştirilmesi jfibl çok isabetli bir prensipin tatbikına gidilirken, sabık önyüzbaşılann aeta tenzili rütbe edilircesine kendilerinden 34 sene sonrakilerle bir» eştirilmesi, oıılan hem terfih'en mahrum kılmış, hem de bir kaç ncrji ve çalışma yıllannın üst rütbeve intikaline engel olmuştur. Binaenaleyh terfilcrin adilâne olailmrsi için, üsteğmenlikle yüzbaılıkta cem'an 12 yılı doldurup müs bct sicil alan ve tamüssıhha olan ubayların binbaşılığa terfileri gerekir. Bu takdirde 1932 ve 1933 neşVtll subayların, 30 ağustos 1950 tarihinde, 1934 ve 1935 neş'tli subayların da 30 ağustos 1951 tarihinde binıaşılığa terfileri iktiza eder. Umid ederiz ki bu vaziyette buunan yüzbaşılann terfilerinde, adilâne hareket edilir. dünkü kongresi Kongrede iki sendikanın birleşmesine karar verildi İstanbul İşçi Sendikalan Biriğinin . geçenlerde Paşabahçedt yaptığı fevkalâde kongresi esnasında gündeme alınan maddeler karara bağlanmadan t i r hâdise zuhur etmiş ve genel kurulun idarrheyetinin istifasını istemesi üzerine buna uyulmuştu. Böylece yarıda kalmış olan kongre, dün sabah saat 10.30 da Eminönü Halkevinde loplanmıştır. Zühtü Teteyin kongreyi açmasını müteakıb yeni bir sürprizle karşılaşılmış ve «Hür İşçi Sendikalar Birliği» adına kongre başkanlığına bir takrir verilmiştir. Bu takrirde ezcümle şunlar belirtilmekte idi: «iki (Birlik) in birleşmcsi için ,'apılan teklif, Paşabahçe kongreiinde bulunanların ekseriyeti taraından kabul olunmuştur. Ayrıca İstanbul İşçi Sendikalan Birliği adına Hür İşçi Sendikalan Birliğine gelen üç kişilik bir heyet, birliklein resmen birleşmesini istemişlerdir. Birliğimiz, işçi davasının 3elâmeti namına bu teklifi kabul et mektedir. Yalnız bizim de baz1 :ekliflerimiz vardır: Birliğin yeai i'önetim kurulu seçimi kongrece tayin edilscek bir başka oturum'ia yapılsın. Fakat bugün birliklere dahil sendikalardan seçilecek birer kişilerin teşkil edecekleri heyat veni bir «Sendikalar» Birliği ana tüzüğü» tesbit etsin. Yapılacak ikinci bir genel kurul toplantısmda bu ana tiizük müzakere olunup kabul edildikten sonra doğacak yeni birliğin idare heyeti seçilsin > Bu takriri takiben başka takrirler de verilmiş ve muhtelif işçileı söz almışlardır. Neticede iki birliğin birleşmesi hususundaki teklif oya konulmuş ve ittifakla karar verilmiştir. İk: birliğin birleşmesinden meydana çı kacak yeni birliğin ana tüzüğünürı hazırlanması için de her iki birlikten beşer kişi ve her sendikadan da birer kişinin toplanması ile vücude gelecek bir heyetin de teşkiline karar verilmiştir. Aynca, motörlü taşıt işçilerinin cumartesi günü yapacakları komünizmi tel'in mitingine de bütün işçiler iştirake karar vermişlerdir. Toplantı 21 gün sonraya talik edilmistir. Hırsız hizmetçiler Büyükadada BahçeleronU sokağında 15 numaralı evde oturan Nuranın 18 jaşındaki hizmetçlsi Zehra Cengiz, hammının masanın üzerine bıraktıjı lı.ci küpelerle bir altı broşu çalıp kaçmışsa da çok geçmeden yakalanmıştır. Diğer taraftan Karagümrükte Mııhtesib İskender mahallesind» Kumrulu sckağında 21 numaralı evde oturan Htkkının h:zmetçisi 18 yaşındaki Paklze de Hakkının karısına aid üç parça lnci küpelerle bir altın bTOju çalıp kaçrr.ış fakat yakalanmıstır. Hırsız hizmet :1er hakkında kanunî takibata geçilmi ştir. Kore harbi devam ededursun, Yazan •••»•••••»••• büyük dünya iktisadcılan dünyayı en kestirme yoldan giderek düzeltecek iktisad plânları hazırlamakl^ maşRUİdürlfr. Son aylaıda ortaya atılan bu plânlar üzerinde hâlâ şiddetli tartışmalar oluyor. Onlarm t'unlardan birincisi Holanda Ha Avrupa memleketlerinin yıllık serbazılan milletlerarası toplantı1 nva riciye Nazın ve Marshall yardımı maye yatırımlannın hangi sanayi, efile verecek kadar da şöhret al nm Paris teşkilâtı (O.E.E.C.) reisi ticaret ve ziraat sahalanna ne mikmıstır. nin adını taşıyor. Avrupanın ser tarlarda tevcih edilmesi lâzım olHarbleri açanların, iktisad dava best iktisad iş bö'.ümüne dayanma duguna delâlet ve nezaret edecekirını başka türlü yürütemeyip >:i sını istiyen bu plâna göre, Avrupa tir. Bankanın esham sahibleri hür r.lıa davrananlar olduğu bir çok memleketleri adalar halinde birbı Avrupa memleketleri olacaktır. Utecrübeden sonra anlaşıldığı pibi, rinden ayn kalmamalıdır. On'.arı ye memleketlerin muhtac olduklan son defa Kore harbine başlayanla ayırarj engîller yıkılmah, alışveriş yeni tesislerin dünya iş bölümüne m da gene böyle başkasmın zara serbest olmalı, her memleket tabiî göro değil, milli iktisadlann hususî rına iktisadî genişleme iddiasında olarak en müsaid surette neyi :JS dilekierine göre tetkik ederek kuolan'lar olduğu görülmektedir. Vak tihsal edebiliyorsa onu istihsal et rulmasına, teçhiz edilmesine ve ile Almanyaran (Saha iktisad:) meli, üst tarafını başkasına bırak mndernleştirilmesine yarayacak bu banka sayesinde Avrupanın serbest adını verdikleri emperyalist gelis malıdır. rekabet üzerine oturan yekpare bir nıe hayallerine, şimdi Ruiyanın miBugün dünya tabiî bir iş bölüascı çıktığı anlaşıhyor. Once Ko nıüne aykın yol tutmuştur. Onun pazar haline gelebileceği tahmin otyi istilâ etmek, arkasından Uzak için bugüne kadar kurulmuş ne ka lunuyor. Deniyor ki, Avrupa bandoğunun verimli bölielerini ele xe dar zoraki sanayi ve ne kadar zo kası sayesinde, eski serbest iktiçirmek, işi daha da büyüterok tek raki ziraat ve ticaret müesseseleri sad rekabeti canlanacak ,eşya nakmil arza hükmetmek gibi, bundan varsa, bunlann hepsi ortadan kalk liyatını köstekliyen gümrük ve paon yıl önceki Hitler'vari emellerin mahdır. Her memleket, kendi ta ra nakliyatını yavaşlatan transfer hortladığının gcrüldüğü şu devir biî şartlarına en uygun gelcn ne ve konvertibilite kayıdları kalkade bu siyasi harekete kuvvetli bir varsa onunla meşgul olmalı, baş caK: eşya ve para, 40 yıl önce Biikti?adî hareketlc karşı cıkmakten kalarının daha iyi şartlarla çıkara rmci Harbden evvel olduğu gıbi bıska çare olmad^ğı ka^ul edilrr.e bilectği şeylere as:a el sünnemc : i, eıigeîsiz olarak cevelâna gene başlidir. Bu sebeble, yeni iktisad pUn kançmamahdır. Şu halde, son on hvncaktir. armın üzerinde ne kadar duruisa veya yirmi yıldar beri büyük hima\ e yukarıki Avrupa iş bölümüd)T. yelerle tesis edilip kat'iyyen ran nü esas tutan fon, ne de daha serHür Avrupa memleketlerinden tabl olmadığı anlaşılmış olan ikti best bir iktisad hayatını gaye alan başlavarak tekmil hür dünyayı içi sad işletmelerinin topu bırden, ku banka yolu ile değil, bambaşka ve ne almağı tasarhyan yeni plânlann rulacak bir milletlerarası fondan daha kolay bir usulle Avrupa kalek hedefi iktisadca birleşmek yolu taznıinat alıp çekilsin. Adına (En kınmasmı tasarlayan üçüncü fikre e kuvvet teminidir. Türlü milH teğrasyon fonu) denecek bu sandı göre, dış ticaret münasebetlerinde Ktisadların hespblı surette birleş ın paralan şerik devletlerden be (tercih gümrükleri) rejimi takib emesinden dogacak yekpare bir ci lirli nisbetlerde toplanabilecektir. dilmelidir. Millî iktisadlar ancak Hür Avrupanın iktisadım kurta gümrüklerle oynanarak tanzim vj han iktisad blokunun karşısına knav çıkılamaz. Harb ve sulh za racak plânlardan birincisi ana hat idare olunabilir. Italya Maliye Nama^annın birirci ham maddelcri larile budur. Fransız Maliye Nazırı zırı Peüa'ya atfedilerek onun adıie lan çelik ve kömürden başlayarak Petsche'nin adını taşıyan ikinci amlan bu plânın iddiası da öylehür memleketlerin istihsalleri, yeni plâna göre de, vakit kaybetmeden dir kı, konacak tercih gümrükirri abiıe göre, enteğrasyona götürül bir serbest (Avrupa Envestisman uzun müddet devam etmiyecek, bankası) kurulmalıdır. 500 milyon bilâhare üçer yılda bir yüzde 15 düğü gün, elbette o memleketlerin doîaılık olacak olan bu banka, lür veya 20 nisbetlerinde indirileceKeşk'l edecekleri blok kuvvetlenecek. müdafaa ve taarruz yetkileri de artacaktır. Onun içindir ki, hür dünyanın nihaî zaferini istiyenlerın bu gayretleri desteklemeleri vazite haline gelmiştir. l Dr. Nizameddin Ali Sav tir. Bu surette tercih tesirleri aza lacak olan gümrüklerin bu elâsti kiyetı sayesinde dünyanın en tabi iktisad muvazenesi bir müdde1 sonra kendiliğinden takarrür ede bilecektir. **• E\^elki makalelerimizde incelediğimiz (Schuman plânı) ve (Av rupa tediye birliği) projelerine p olarak son ay ve haftalarda milletlerarası iktisad tartışmalannda gittıkçe belirsn bu yeni üç iktisad plânı hakkında toplayıcı bir mütalea vererek sözlerimizi bitinrek için diyeceğiz ki, bugün dünyada birbirine kafa tutan iki çeşid iktisad politikası vardır. Bunlardan biri kumanda ile iktisad, öteki serbest iktisaddır. Tâ Birinci Harbdenberi çeşnisi iyice tadılmış olan k'imandalı iktisaduı sökmediği anleşılmışür. Hâlâ bugün dahi sürüklenip giden bu iktisad politikasından kurtulmağa milletlerarası konferanslar akd, birlikler tesis ve anlaşmalar imza etmek suretlerije büyük gayretler sarfedildiği görülıiyor Bu arada adlannı yukancla verdığimiz plânlar ortaya atılmıjtır ve onlara revaç imkânlan aranmaktadır. Fakat şunu esefle söylomelidir ki, bu plânlann hepsinde hâlâ kumanda iktisadı sistemüıden bir parça veya hiç olmazsa bir nebze mevcud ve mündemic bulunv.yor Tam serbestliği ideal hedef tutanlar için bu hale bakıp, bu '<ariarına da şükür diyerek, sarfolunan gayretleri ileriye doğru adım gibi kabul etmek ve geleceğin daha başanlı problem çözümlerine intnmaktan başka çare kalmamaktadır. Düzeltme Falih Rıfkı Atayın dünkü konuşmasında ikinci sütundaki «ata sözü» kelimesi «ataysözü», son sütundaki «saz ve korosu» EÖZÜ de «saz ve kuru söz» olacaktı. Ozür dileriz. Bir karpuz için ar.'iadaştnı yaraladı Aksarayda Tramvay deposunda kondüktör Şahln ile Nedim adında arkadaşı bir karpuz yüzünden kavgaya tutuş. mujlar; kavga »onunda »Inirlerine hâkim olamıyan Şahin bıçagını çekerek Nediml muhtelif yerlerinden yaralanııştır. Yarah Cerrahpaşa hastanes^ne kaldınlnîş; carih yakalanarak hakkında kanunî muameleye başUnılmıştır. *** Bugün ortada beş iktisad plânı •araır ve şunlardır: Holandalı Stikker plânı, Fransız Petsche plâru, Italyan Pella plânı, Fransız Schuman plânı, milletlerarası Tediye pîânı. iki çaheser roman TİYATRO fYazarlarının Dikkatine İzmir Belediye Başkanlığından: İzmiı Şehir Tiyatrosu edebî heyeti 1 Eylulden sonraki devrede oynamak ve aynı zamanda millî tiyatro edebij'atımızı teşvik etmek üzere bugüne kadar oynamamış yerli eserleri tetkike hazır bulunmaktadır. Elinde böyle eserleri tulunan yazarlann bunlan daktilo ile .dört nüsha olarak yazdırıp Izmir fielediyesi Yazı İşleri Müdürlüğüne gecikmeden getirme veya yollamalan ilân olunur. (11139) MAZİNlN ESİRLERİ Dophe du Maurier 350 Krş. YALNI.ZLIK, A. J. Cronin 200 Krj. ARİF BOLAT KİTABEVİ Dış Tîcaret Rejimi Hakkında Karar Dış ticaret rejimine dair Ekonomi ve Ticaret Bakanhğınca hazırlanarak 5/16604 sayılı ve 28/7/950 tarihli yazı ile teklif olunan kararın yürürlüğe konulması hakkındaki karar kitab halinde çıktı. Satış Yeri: Nallıhan llçesi Çayırhan Bucağı Yeiiştîrme Yurdu M^dürliiğünden: Muhammcn Miktarı Fiatı Tutan Geçici temincit kilo kuru.; Lira kş. Lira kş. Halk tipi ekmek 24435 38 9285 30 696 39 Kuru me;s odunu 50000 3 1500 00 112 50 1 Vıns ve miktarı yukdrıda yazıh ihtiyaç usulile satın alınacaktır. 2 Eksiltme ve ihalesi 4/9/950 tarihinde pazartesi günü saat onda Nallıhan K&ymaka.nlık binasında toplanacak Satınalma Komisyonuüüa yapılacektır. 3 Şartnameler Yurd Müdürlüğünde ve Nallıhan Malmüdürlüğünde görülebilir. 4 İsteklilerin muayyen gün ve saatte teminat ve diğer vesikalan ile birlikte Komisyonda bulunmaları. (11308) Cinsi İNKILÂP KİTABEVİ Bütün dünyada güzeller ZİLKADE 7 PAZARTESİ 3 V. E. 6.16 10.15 ? O S V 3 1 a 13.17 17.04 20.00 21.41 5.17 9.04 12.00 1.40 a m 4.24 8^4 En son Paris Modası Kadın kumaşlanmızı görmeden Sonbahar ve kışlık yünlülerinizi almayınız. KREM NIVEA Kullanırlar. istanbul vapuru dün gitti tatanbul vapuru dün saat 14 te mutad seferine çıkmıştır. Vapur, 236 yol» cu ve 150 ton yükle hareket etmiştir. Yolcular arasında, vazifeler: başına dfinmekte olan Beyrut Elçimiz Celâl Abacıoğlu İle Rodos Başkonsolosumuz Cemal Kars da bulunmaktadır. Takdir ve tedbir Tann bir ikincisini sade Balıkesir için değil, bütün yurd için göitermesin, beş yüz binayı birdcn yakan yangın Demokrat Parti hükumetini tecrübe bakımından büyük bir imtihan oldu. Ekmeği, şekeri bir hamlede ucuzlatarak hayat pahahlığuu hafifletme yolunda çok radikal davranan Adnan Menderes kabinesi, âfetlerin verdiği acıyı dindirme ve felâkete uğnyanların zararlannı giderme yolunda bir sürat rekoru kırdı. Devletin ve bankalann para yardımlan bir hafta içinde sağlandı. Sigorta şirketlerinin tazminatı ödeme işleri uzun formalitelere hacet bırakılmadan temin olundu. On beş gün zarfında musibete ugramış saha enkazdan temizlendi. Yeni plân tasdik edilmek ve tekrar inşaata başlanılmak üzere.. Bu kadar hızlı ve esaslı icraata uzun yıllardanberi Türk milleti şahid olmamıştır. Yurdun zelzele, BU baskını ve diğer tabiî belâlar yüzünden maruz kaldığı ziyanlann 8a rr Stalin Türkiyede mi mağlub olacak? Refah faciası Hakikî öğr?tmen kimdir? Yüz yıl önceki Türkiye A.dalet teşkilâtımızın bozuk tarafları Bir evlenme sahtekârlığı Bütün kabahat devlette Ahmed Mithat ve Şair Fıtnat Hanımın Ask Mektublan böyle.. Şüphesiz vatanın her köşesuıde aynı durum.. Kül olan malının, mülkünün değerini beş altı gün içinde alıp, geçimini yeniden düzene koymak üzere olanlar misal gösterilip yirminci asnn mal! ve iktisadî garantilerinden faydalanmalan tavsiye edildiği zaman bir çoklan gülüyor: İlâhi efendi, diyorlarmış, yangın dediğin de her zaman olmaz ya.. Kırk yılda bir.. Ferde olduğu kadar cemiyete de zarar veren bu zihniyet teessüfle söylemek lâzım hayatımızı, servetimizi, istikbalimizi ve bürün mukadderatımızı talih ve tesadüfün oyuncağı yapıyor ve çok defa kendimizi değil, evlâdlanmızı, torunlanmm da sefalete ve yoksulluğa mahkum ediyor.. Acaba hükumet, sigorta şirketlerini, ücretleri asgari hadde indirmeğe ve buna karşılık bütün vatandaşlan mallannı aigortaya koymağa icbar edemez mi? Evet, inanıyoruz, Mevlâ ne takdir ettiyse o olur ama, kulun da tedbirli hareket etmesi gerekmez mi? AHMED HIDAYET REEL sin mütehassis.. Istanbulda seyrüsefer selâmeti bir türlü temin oiunamaz, gelsin mütehassis.. Daha yüzlerce hususu siz zihinlerinizde sıraya koyarak sayıyı yükseltebilirsiniz.. Bİ2 ihtisasa ehemmiyet vermiyen ve ona hiç bir sahada ıhtıyacımız olmadığını iddia eden şoven ve mantıksız bir insan değiliz. Asrî icabata uymak için iyi niyetli, tecrübeli teknisyenlerin tavsiyelerini ^ıasihatlerini dinlemek zonmda bulunduğumuza kat'iyen kanüz. Fa kat bütün işlerimizde lakbselim» erbabının müştereken gördükleri yanhşlar ve kusurlar var, önce onlan ortadan kaldırmalı, sonra mütehassısa müracaat etmeliyiz. Meselâ, koca İstanbul halkmın şikâyetçi olduğu seyrüsefer meselesinin tanzimi içuı de Amerikalı mütehassısa müracaat edildiğini gazetelerde okudum. Alâ.. Böyle 'bir mütehassısa mutlaka ihtiyaç var.. Lâkin, hemen şimdi değil.. Benim de, arkadaşlanmın da senelerdenberi yazmakta devam ettiğimiz bir sıra aksaklıklann önüne geçilmeden Amerikalı mütehassısın fikir ve mütalealanndan faydalanılmaya imkân bulunmadığını Türkiyenin en kalabalık şehrinin başmda olanlann takdir etmemeleri kabil mi? Bir iki yol düzeltilmek, üç dört duvar yıkılmakla İstanbulda geliş, jgidişin düzene konulacağını iddia etmek saflığını gösterecek kimse çıkacağını sanmıyorum. Bu şehirde liyakat ve mahareti ancak elindeki vesikadan ibaret Dü1 çok amatör ve profesyonel şoför varsa, hiç kimse nizamî sürate riayet etmiyorsa, bütün arabalar yasak istikametlerden ve sokaklardan gidip gelmeyi kendilerine mübah görüyorlarsa, taksiler, dolmuşlar istedikleri yerlerde durup müşteri almakta ve arzu ettikleri anda gaze basıp önündekileri çil yavrusu gibi dağıtmakta serbestseler, otobüsler, kamyonlar istiâb hadlerinin üç misli insan ve yük yüklüyorlarsa ve bunlann hepsinin üstünde şu eciş bücüş yollar bu sayıda motörlü vasıtayı sinesinde banndırmaya kâu gelmiyorsa Amerikah mütehassis, müzmin derde nasıl çare bulsun? İlk söyliyeceği söz muhakkak ki şudur ve belki söylemiştir de: Önce aksaklıklan düzeltüı.. Sonra benden fikir bekleyinl İçki, sefahet, kumar ve her türlü «suiistimal» ler ile vücudünü harab etmekte olan bir hasta da doktora müracaat ettiği zaman aynı cevabı almıyacak mıdır? Evvelâ rakıya, hovardalığa, oyuna ve öteki kepazeUklere paydos.. Sonra ilâc, ameliyat ve tedavi! Arkası var çeyrek asırda bile güç tazmin edilmesine alışmış umumî efkânmızın bu dev hamlesi karşısında minnet ve şükran duygulan ile mütehassis olmamasına imkân var mı? Fakat ne yazık ki, resmî makamlann gösterdikleri bu emsalsiz faaliyete ve iyi niyete vatandaşlar, saflık ve cahillik yüzünden, tamamile ayak uyduramıyorlar.. Balıkesir yangın sahasındaki işini bitirip dönen bir sigorta şirketi müdürile tesadüfen görüştüm. Anlattıklan inanılmıyacak kadar elimdir. Alevin kurbanı olan han ve dükkânlardan ancak yirmi tânesi sigortah imiş. Ve felâketten ibret alarak meskenlerini, iş ve ticaret yerlerini sigorta ettirmek için müracaat edenlerin sayısı da yalnız altı.. Vaziyet sade Balıkesirde mi Mütehassis.. Bizde ifratla tefrit illeti bulunduğunu kim inkâr edebilir.. Bir meseleye ya hiç ehemmiyet vermez, kulak asmayınız.. Yahud bir İşin üzerine öylesine düşeriz ki sanki her türlü deva ve şlfa ondan gelecekmiş gibi başka bir şeyi kat'iyen gözümüz görmez. Son zamanlarda her idare şubemizde müzmin bir mütehassis tiryakisi olduk. İhracat dudur, gelsin mütehassis.. İthalât çoğalır, gelsin mütehassis.. Bütçe denk değil, gelsin mütehassis.. Tramvay ziyan eder, gelsüı mütehassis.. Tütünler satılmaz, gelsin mütehassıs.. Kırtasiyecilik bir türlü ortadan kalkamaz, gelsin mütehassis.. Otobüsler doğru dürüst islemez, gel Tabanca! Bu ise memnun olmakla beraber, biraz da gülmedim dersem yalan söylemiş olurum doğrusu.. Gazetelerde havadisi sizler de okumuşsunuzdur tabiî.. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ahlâk zabıtası kadrosuna yirmi tane yeni hanım memur alınmıs.. Bunlar, caddelerde, sokaklarda, meydanlarda beş aşağı beş yukan, gezip tozacaklar, nakliye vasıtalaruıa bmip dolaşacaklar, bu tenezzüh ve tefenüçleri esnasmda gerek kendilerine, gerekse diğer «cinsi lâtif» ten hemşirelerine sarkmtılık etdecek, tecavüzde bulunacak er» tekleri peşlerinden gelmekte bulunan herhalde sivil olacaklarpolis memurlarına yakalatacaklar.. Bu, kirinci tedbir.. Dahası da var.. Belçika menşeli yeni icad bir tabanca var.. Durun, hemen korkmayın.. İçindeki kurşun değil.. Boyalı bir madde. Üzerine sıkılanın yüzünde on günden önce çıkmıyacak bir leke bırakıyor.. Arzu eden bayanlar bunlardan bir tane tedarik edip çantasına yerleştırecek ve icabında çekip mütecavizin suratına çevirecek.. Adam kaçsa da zabıta erkânı damgaîı saldırganı kolayca bulabilecekler.. Gerçekten, son günlerde bazı küstahlann ve haddini bilmez ahlâksızlann analarımıza, kızkardeşlerimize ve kanlarımıza sözle ve hareketle musallat olraalan hepimizi sinirlendirecek ve çileden çıkaracak bir şekil almıştı. Bu kötülüğü önlemeğe kalkışanlan tebrik ve takdir etmemek elden ge'.mez. Yalnız, eğer basına yanlış aksetmemişse, alınan tedbirleri pek ciddî bulmadım. Evet, îngiltere gibi her vatandaşın, hürriyetinin suıırlannı sarih olarak bilen ve başkasına karşı vazifelerini noktası noktasına ifayı bir borç belliyen memleikette bile kadın polisler vardır. Kadınhğın kutsal haysiyet ve şerefini çiğnemek istiyenleri edeb ve terbiyeye davet ve onlan cezaya çarpürmaya gitmek yolunda o teşkilâttan da faydalanıhr. Bizde de aynı tahsil derecesl, aynı görgü ve aynı müsamahay? sahib hanımlanmızdan seçilecek böyle bir ekipten pek çok istifadeler edilebilir. Yahıız tekrar ediyorum, bu bayanlar cihan ve Türk kadınlığının ideal birer tipi obna lıdırlar. Aksi takdirde vaziyet çok «suiistimal» e müsaid bir şekle girebüir ve pek çok namus erbabı erkekler günahsız olarak şüphe ve kötü zan altında kalabilirler. Tabancaya gelince, bu meseleyi ciddî safhadan alıp lâtife sahasına nakledebiliriz. «Beraeti zimmet» asıl olduğuna göre neden bütün erkekleri tasavvur olunan bir cürmü işlemeğe hazır telâkki ediyoruz da kadınları gökten inmış af ve masum birer melek halinde mefkureleştiriyoruz. Yaradılışta fena karaktere sahib, aldığı terbiye, yaşadığı muhit icabı saldırganlığa meyyal terbiyesizler müstesna, önce kendi halinde erkekleri azdırabilecek halleri ve gartlan ortadan kaldırmak lâzım.. Bazı kadınlarımızın plâjlara m=ıh BUS kıhklarla veya yatak odalarına mahsus kıyafetlerle sokaklara, caddelere fırlamalan, en kalabalık nakliye vasUalanna sokulmalan kendileri tarafından bile bile ihtiyar olunmuş bir tedbirsizlik değil midir? Hiç şüphe yok ki, medenî adam, en kuvvetli «Tentation İğva» vesileleri karşıcında biie iradesine hâkim olmas.nı bilen insan demektir ama, nihayet beşerî zaaftan mübalâğah şekilde nosibedar erkekler kadar kadmlara da bol boi le sadüf olunuyor. Elindeki tabancayı, herhangı bir sebebten dolayı kin beslediğı, sinirlendiği ve hoşlanmadığı erkeğin suratına fışkırtıvereceK «Havva kızı» acaba nadir midir? Bizce içi boya dolu tabancayı rastgele her kadının eline tesiım etmek şarjöründe altı kuı^un sıralanmış rövolveri vermekten daha tehlikelidir. Bu yoldaki en esaslı tedbirler ancak ve ancak ana kucağında, aile yuvasmda ve tahsi! müesseselerinde yavrulara, genclere kuvvetli birer içtimaî ve ahlâkt terbiye vermekten, suçu kanunî yollardan gidilerek tesbit edilmiş mütecavizlere de en ağır cezalan tatbik etmekten ibaret olabilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear