25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 Şubat 1950 CUMHURÎYET BlR DAKİKA ; * Çok garib bir teklif Bir nahiye halkına D. P. dcn tetifa ederlerse hiikumetin Ba$taraf\ 1 inci sahiiede nıuhtac oiduklan parayı derhal misyonlarda bazı mühim kanun tavereccği biidirilmiş sanları bulunduğunu, bu arada, toprak ve orman kanun tasarılanBalıkesir 6 (Telefonla) Bugiin nın müzakere edildiğini, bütçe kaDemokrat Parti il idare kurulu ta nunu görüşülürken komisyonlardalafından vilâyete şöyle bir dilekçe ki işlerin yüzüstü kalacağmı, bu vcrilmiştir: bakımdan haftada bir günün en• Teşküâtımızdan aldığımız tnalu cümen mesaisine aynlmasını teklif mata göre Gönen ilçesi, Buğdaylı etti. nahiyesi halkı, bir toprak satıy alEkrem Oran, bütçe, her;ün samak işinde ihtiyacı olan parayı hü bah ve öğleden sonralan müzakere kumetten temini için Halk Partisi edÜeceğine göre, komisyonların t>u milletvekillerinden Abdi Ağabeyoğ arada çalışma imkânı bulabilecekluna müracaat etmislerdir. Muma lerini söyliyerek, komisyon mesaiileyh, kendilerine, hükumetçe bu si için ayn bir gün tahsisini doğru paranın temini için Demokrat Parti bulmadı. Ahmed Tahtakılıc ise: «Riyaset de bulunanlarm istifalarınm şart olduğunu ve bu istifa keyfîyetinin sıh divanı 1950 1 • çe kanun tasansıhatini kaymakam ve bucak müdürü nın bugün dağıtıldığını, önümüzdetetkik ederek neticeyi bildirir bil ki pazartesinden itibsren müzakesöyliyerek, dirmez bu paranın derhal hüku relere başlanacağını metçe kendilerine verileceğini bil gündemde mevcud tasarılann çıakşamlı dirmiştir. Bize verilen malumata kanlması için sabahlı gore Kaymakam ve Bucak Müdürü toplanmamızı teklif ediyor. Ben bu teklifin aleyhindeyim.> diyerek Demolrratların istifalan için manevî bir tazyika başlamışlar ve hattâ Gönen Ziraat Bankası Müdürü d* bu hususta ayrıca teyiden para verebılmek için istifalarınm şart olduğunu bildirmiştir. Keyfiyeti yüksek makamınızın dikkat nazarma arze Baştarafı 1 inci sahıfede der ve mahalli teşkilâtımızın yapılacak tahkikatta lüzumlu diğer malu rumun Kremlin'de endişe yarattımatı bitaraf bir tahkik heyetine ve ğııu belirtmektedir. Bu muhabirin kaydettiğine göre receklerini »aygı ile arzederiz.> tasfiyelere rağmen halen UkrayDemokrat Parti il idare kurulu nada Moskovaya karşı teşkilâtsız başkanı Esad Budakoğlu fakat inadcı bir mukavemet oldu Millet Meclisi artık her gün toplanacak bütçe müzakerelerinden önce. milletvekillerinin incelemelerde hulunabilmelerini sağlamak yolunda bir haftalık mühlet verilmesinin yerinde olacağını, gündemde yer alan mese'eler arasmda, seçim kanunu gibi, 4 senedenberi memleketin üzerinde hassasiyeüe durduğu bir mevzu bulunduğunu, bunu acele müzakere sistemine sıkıştırmanın doğru olmadığını anlattı. Tahtakılıc sözlerine devamla: «Bu kanunun kâmil olarak çıkması, hepimiz için millî bir borcdur.> dedi. Başkan, bugünkü işlerin kesafetini düjünen başkanlık divanının böyle bir teklifi yapmak zorunda kaîdığmı ve teklifte seçim kanunundan bahsedilmediğini, ancak bütçe kanununun ay başına kadar tamamlanması icab ettiğinden, böyle bir karar almanın yerinde olacağını söyliyerak teklifi oya koydu. Muhalefet teklifin aleyhinde oy verdiyse de, ekseriyet teklifi kabul etti. Akhisar 6 (Telefonla) Bugün Akhisarda bir evin döşemesi çökmüş, kaza bir felâket halini alması muhtemel iken hafif atlatılmıştır. Hâdise "Şöyle cereyan etmiştir: Akhisarda çalışan diş taibibi Neclâ Ozkayın muayenehanesinde ders tatbikatı yapmak üzere götürülen İnönü Okulundan 100 kadar talebeden mürekkeb bir gnıp evin salonunun anide çökmesi yüzünden öğretmenlerile birlikte bodruma yuvarlanmıçlardır. Çocukların feryadları üzerine vak'a mahalline yetişen itfaiye ekipl hepsini kurtarmı?, yalnız iki talebenin ayaklan redelenmiştir. Bir evin döşemesi çöktii, 100 talebe bodruma diiştü Mantık ve hakikat Hava goğuyunca melctebleri ikide bir kapayıp oçmafc millî âdetlerimiz meyanına girdi. Mantıkan, bunun sebebi sarî hastalıklart önlemek olsa gerek. Fakat, yapacak ifi gücu olmıyan çocuklar sinema salonlarını, kahvehaneleri doldurmakla vakit geçiriyorlar. Yoksa, zahiren hastahk bahane edıp, maarif sistemitniz odun kömür tasamfu mu yapıyor? Öyle ise onun kolayt var: Ktjın kapasmlar, yazın açsınlar! D. N. Şehir lokantası dün açıldı Bu lokatıtada 55 kuruşa, iki ka!> yemekle ekmek verilecek Bir ariza Üstad Adnan Adıvar'a Bir mektub Başmakaleden devam sen öğreteceksin. Onu şeyhin kerametine değil fakat toprağın gerçeğine inandıracaksm. Öteki dünyaıun nünetlerine bağlamnak geleneğinden kurtarıp ona bu dünyanın imkânlannı aramak aşkını vereceksin. Bu uğurda her müşkülü göze almak, hiç bir engelin önünde gerilememek vazifesi sana düşüyor. Ömrün boyunca .bizim köy> de oturacaksın. Bu yurda senin gibi daha en aşağı kırk bin Mamıdefendi lâzım olduğunu unutma. NADİR NADİ İşletmeler Bakanlığı Baştarafı 1 inci sahifede kuroetin bundan 6 ay evvel kurulan bir bakanhğın kanun tasansını bugün Mecliae getirmesini hatalı buldu ve bütün iktisadi devlet teşekküllerini bünyesine alma» icab ederken 23 te?ekkülü Ihtiva eden bu bakanhğın ne gibi işler yapacağının da kesin olarak bilinmedlğini, İşletmeler Bakanlığı kurulmasında ileri sürülen mucib »ebeblerle, kendisine verilen işler arasmda da bir benzerlik olmadıği' nı söyledi. Hükumetin iktisadî düfünü! ve görüşten uzak olduğuna, bu İşletmeler Bakanlığı kanun tasansile Meclisin huzuruna gelmiş, olmasını misal olarak verdi. Hakkı Gedik de, Bakanlar Kurulu kararile işe başhyan bu Bakanhğın, kuruluş kanun tasarısının bugünkü şartlar içinde, makul bir sebebe dayanmadığını, bugünün ekonomik durumu müsaid bulunmadığı bir anda bu Bakanhğın ihdas ed.lmesinin hatalı olduğunu, devlet tşletmelerile özel teşebbüs arasında, Bakanhkça eşitlik sağlanacağı yolundaki iddiaların da doğru olmadığını, millî ekonomiyi bir kül halinde ele alarak memleket çapında bir kalkınma plânı sağlanmamıs, devletçilığ:n hududu tesbıt edilmemişken, dev let işletmelerinden bir kısmını içine alan bu Bakanhğın kurulmasmın sebebsiz ve mesnedsiz olduğunu izah etti. Bu bakımdan tasarının kabul edilmemesini istedi. Bütçe Komisyonu sözcüsü Mu raffer Akahn, ileri sürülen mütalealara cevablar vererek, tasarının kabulünü istedi. Hakkı Gediğin önergesi oya korldu. Kabul edılmediğinden maddelere geçıldi. Ve tasarının birmci müzakeresi tamamlandı. Gene bugün Mecliste Kara Yolları Genel Müdürlüğü kuruluşu ve gorevleri kanun tasarısının birinci müzakeresi tamamlandı. Ukraynadaki mukavemet hareketi Kömür kesintileri verilmiyor Baçtarafı 1 inci sahiiede Ankara vilâyetine münhasır kalacaktır. Vaziyetin böylece aydmlanmasının şehrimiz halkı arasmda büyük bir teessür uyandıracağı tahmin edilmektedir. Zira bu sefer İstanbul da görülmemiş bir kıç geçirmektedir. Odun ve odun kömürü fiatlarmda bir artma olmamışsa da halkın ekseriyeti, kok yakmağa ahşmış bulunmaktadır. Bu jüzden, Ankara için verilmiş olan kararın İstanbula da teşmili istenmektedir. İdare ise İstanbulun kömür stokIarının buna imkân vermediğini bildirmcktedir. tfava lıiraz Giinlerdenberi devam eden kar fırî'nası. dün nihayet dinmiş ve hava açmıştır. Caddeleri ve sokaklan dolduran kar, güneşin tesirile erimeğe başlamış ve her tarafı adeta bir çamur dervası haline getirmiştir. Bir cok verlerde eriven karlar ufak göller mevdana getiımiştir. Belediye temizlik ekipleri de sabahm rrken saatlerinden akşama kadar dev?m!ı olarak çalışmıştır. Caddeîerde ilk defa olarak kar temizleyici makir.eler görülmüştür. Bunlar, bildiğimiz çöp toplayan kamyonların önüne birer tarak takmakla cahsmıştır. Bu suretle yolları kaplayan çamurlaşmış karların temizlenmc^i kolaylaşmıştır. ğu temin edilmektedir. Asıl mukavemet Polonyadan alınmış olan Batı Ukraynada yayılmış ve kökleşmiştir. Fakat «Köylü enternasyonalı» nın Lon dra bürosu tarafından açıklandığına göre, Sovyet Ukraynasmda da aynı durum mevcuddur. Ukrayna Komünist Partisı merkez komitesı tarafından yayınlapan rapor «tanm plânının tatbik edilmedığini» kaydetmekte ve mevcud olan Sovyetleı Birliği düşmanlarına karşı daha şiddetli bir hareket hattı takib olunmasını istemektedir. Kayseri bölgesindeki bataklıklar Baştarafı 1 inci sahifede unsur olduğunu ve bu mevzuda yapılan çalışmaları anlattı. Soru sahibi, çiftçının kalkınmasında, ziraat âletleri yanında atın çok mühim bir rolü olduğunu, eskiye nisbetle bugün at sayısının azaldığını anlattı. Sulama işlerine temas eden Kâm:l Gündeş, bu işin ihmale uğradığını, bu yüzden hasıl olan zararı rakamlarla ifade etti. K:mil Gündeş, bundan sonra olsun sulama işlerinin ciddî bir şekilde ele ahnmasını istedi ve: Hükumet elinden geleni yapsın, biz Kayserililer icab ederse, gömleğimizi de satar bu davaya yardım ederız.» dedi. Bundan sonra Yusuf Ziya Ortaçın Karadenızde açhk başladığına dair çıkan haberlerin doğru olup olmadığı hakkındakı önergesine geçildi. Ekonomi ve Ticaret Bakanı, bu haberlerin ancak bir gazetede intişar ettiğ ni, vazıyeti Ordu Valısinden sorduğunu, aldığı cevabda endişeli bir hal bulunmadığmın bildirildığini, bu bölgeye yapılan yardımları ve alınan tedbirleri anlattı. Soru sahibi de endışelerinm dağıldığını ifade ederek bu hususta bıldıklerıni an lattı. İfiraf rekoru kıran Fransız ^asusu! Paris 6 (R.) 25 yaşmdaki Fran sız konsolosluk memuru Andre Robineau'nun, bir casusluk şebekesi kurmaktan sanık olarak bugün Stettin'de duruşmasına baslanmıjtır. Duruşmada hazır bulunan Batılı muhabirler, «Bir sarr.ğın bu kadar itina, dikkat ve neşe ile kendinin suçlu olduğunu isbata çalıştıfı şimdiye kadar görülmemiştir.. demektedirler. Polonya ile Fransa arasmda sîyasî münasebetlerin ger?inle?me=ine sebeb olan Robineau'nun tevkifi geçen kasım avında vukua gelmlşti BugÜH Andr^ Robin*au suçlu olduğunu, Fransa hesabına casusluk yaptığını. askerî ve iktis?dî haberler topladığmı, neşeü bir eda ile söylemiştir. Polonyada tevkif edılmiş diğer iki Fransızm yarın mahkwne huzurunda ifade verecekleri büdirümektedir. İlgili çevrelerde beLrtildığine göre 1944 senesinin haziran ayın da şiddetle faaliyete geçen «Ukrajinska Holowna Wyswolna Rado» (Hür Ukrayna Gene] Konseyi) sonralan Kızılordu tarafından kanlı bir şekilde ortadan kaldmlmışsa da Curzon hal tı batısında, merkezi Karpatlarda, kuzey Bukovına'da elân gızlice hareket eden (UHWR) taraftarlan mevcuddur. 1944 denberi Moskova Ukraynalıları dört defa tehcine tâbi tutulmuştur. Yeşilköy Meteoroloji istasyonun Bununla beraber bugünkü hâdan bildirildiğine göre, günün en diseler bunun da bir netice veryüksek sıcaklığı sıfırın üstünde mediğini göstermektedir. 2, 3 dereceyi bulmuştur. Ruzgârlar Atina, 6 (a.a.) Rumanyadan hafıf ve aralıklı esmiştir. alınan haberlere göre, bu memDrnizleıdeki fırtma da hafîfle lekette komünist aleyhtarı faamistir. Kadeş vapuru Karadenize, liyetler artmaktadır. Daha şimKfnya da Mudanyaya hareket ede diden 5 yerde mukavemet harebilmiştir. Diğer tarsftan, küçük keti olduğu K'JirilmektedLr. motörler Boğazdan gene dı?an çıkamamıştır. Tren seferleri de rötarlarla yapılmıştır. Anadolu ekspresi yarım saat, 5 No. lu İskenderun postası bir saat, Adana Konya, bir buçuk Baştarafı 1 inci sahıfede saat gecikmeyle gelmiştir. Pazar günü gelmesi beklenen manyanın kara ve hava kuvvetleri Samsun ve Diyarbakır postası bir olmıyacaktır. Almanyanm emniyati buçuk gün gecikmeyle, iki posta ve bütünlüğü, Batı Avrupa toplubırleştirılmiş olarak, dün saat 11,35 luğu tarafından müdafaa edilecektir.> te ı gelmiştir. Mccloy, Amerikanm Almanya ile Telgrat telefon hatlarında görülcn ârızaları daimî tamir ekiple geniş ölçüde işbirliği yaparak, parçalanmış olan memleketin bir bütün ri düzeltmeğe çalışmaktadır. haline gelmesine çahşacagmı ka^deÜstüste yağan kar yüzünden viderek sözlerine şöyle devam etmijlâyetin mülhak kazalarile irtibatı tir: kesilmiştir. Şile, Çatalca ve Siüvri t Almanyanm siyast şeflerine^ yollan kar yığınlarile kapalıdır. bilhassa şunu söylemek isterim. Biz Kurdlar bir muhtarı parçaladı Amerikalılar, burada münhasıran Çatalcanuı İzzeddin köyü muh Almanyayı beslemek ve iktisaden tarı evvelki gün geç vakit köyunc kalkmdırmak veya tank, uçak yapddönerken kurd sürüîeri tarafından mamasma nezaret etmekle vazifeli parcalanmıştır. değiliz. Bizim asıl gayemiz, AlmanMckteplerin tatil dunrrau yanm siyasî kalkınmasıdır.> Vılâyet Sıhhat Komısyonu, Mccloy, Almanyanm siyasî lideryaptığı toplantıda, şehrimızdekı erine haricdeki toprak meselelerini okulların bir hafta müddetle ta bir yana bırakarak memleket mesetihne karar vermiştir. Yalnız leîerile meşgul olmalannı tavsiye üç gün sonra, yan yarın akşama jtmiş ve Sarre hakkında cereyan kadar hava açarsa perşembe gu eden Alman Fransız münakaşalanunden itıbaren okullar tekr3r ma işaretle. «ne olursa olsun bu, açılacak, aksi takdırde tatil pa Almanyanm Batı Avrupa camiasına zartesı sabahma kadar devam e [irmesini önleyecek bir engel olmad=cektir. malıdır» demiştir. ek aziz üstadım; 5 şubat tarihli Akşam gazetesinde bendenize lutfen hitab eden güzel yazılarınızı okııdum. Elinize sağlık. N'e kadar güzel ve ne kadar samimî jazıyorsunuz. Biz daha bu mertebeye varmamız için bir Toprak Ofis dolustt ekmek jemeliylz.. Eğer harmedebilirsek.! Gerek bu hitabmııdan, çerekse size içiniri biraz olsun bosaltmak için bir decharge fusatı vermiş olnıamdan doları gtırur duydıım. Bu ovünmcyi bizim gibi sıra yazmlarına ve hakikatlerin küçük amato>« lerine çok gormiveceğiniîdsn eminim. Müsamaha, kiramı nâs ııezdiude makbuldür. Üstadını; Bir zamandır, muayyen ba/a mevzular üzeıinde j azdıklanmı kimseye anlatamadığımdan mııtcessir, fakat nevmid değilim. Itlu« tevaa satırlanmm ve çekingen fikirlerimin uzin gibi iam manasil« «mütefekkir» bir üsfad taraiından okunmak iltifatına ve tasvib edilVali ve Belediye Reisi dün konusurken mek talihine nail olduğunu gorDar ve sabit gelirlilere 55 ku vermek imkânmı sağlayacağız. Ofis mekle begâm oldıım. ruştan iki kap yemekle ekmek ve yağı için ne kadar kıvamet koparıl* * * recek olan Şehir lokantası dün, 400 dığını, fakat buna mâni olmak imkadar davetli ve memurun huzu kânını bulamadıklannı hatırlarsıDoktorlan gerçekten severim va rile Vali ve Belediye Bajkanı Fah nız. Bugün huzurunuzda yeni bir küçüklüğümde pek arzu etriğim leddin Kerim Gökay tarafından a teş.ebbüsümüzü haber vereyim: halde türlü sebeblerle tahakkuk çılmıştır. Vilâyet ve Belediye mu İstanbula bol miktarda kavurma ettiremediğim hekim olmak gayemi avinlerile müdürler, Şehir Meclisi getirttik ve Memurin Kooperati elde edemeyince, hekimlerin dostu üyeleri yemekte bulunuyorlardı. finde satışına emir verdik. Bir ki olmakla bu güzel, insani hattâ ilâhl Fahreddin Kerim Gökay bu müna lo etten 250 gram kavurma çıkmış mesleğe karşı olan hasretiml tarmisebetle bir nutuk irad ederek şun tır. Büyük bir murakaba altmda ne çahşınm. Bu arada pek sevdiğim lan söylemi|tir: yapılan bu kavurmaların kilosu 400 bazı doktorlarla küçük münakaşa«Arkada?lar! Hayatı ucuzlatmağı, kuruştan satılacaktır. Mısırçarşı larımız oluyor. kooperatif esas'.arına istinaden te sındaki kasabların da etin kilosuDoğru sandığınuzı söyleme» min edebileceğimize kaniim. İlk nu yukseltmemek hususundaki yi ve fikrimizde yanılmış olduğu» olarak Kızılaydan yemek yiyenle sözlerinde durduk>annı memnuni muzu görürsek hatamızı tashih etre yardımı arttırmakla işe başla yetle söylemek isterim. Memur ay meyi mesleğimizin bir zarureti sa« dım. Asıl lâzım olan şey, ucuza lıklanna zam yanlıştır. Hayatı u yıyoruı ve umuyoruz M dostlan» maletmek suretile geçimi kolaylajmız bu ahpab sitemlerine ve tentırmakür. Dünya harbinden son cuzlatmak daha doğrudur. Bence kidlerine içerlemezler. ra Viyanada böyle ucuz yemek ve bugun buradaki yemek yiyişimiz Mevzuu bahi» buyurduğunuz Bren müesseselere tesadüf ettim. de lükstür. Tahakkuk ettirmek ıs pandisit amelivatı davasına gclintediğim şey İsviçrenin Kohr şehBunlann bizde de tesisini düşünürce; düşünüyorum: Acaba ben böyken Kenan isminde bir vatandaş rinde gördüğüm usuldür. Orada le bir ameliyat yaptırmak istesem müşterileri arasmda sabık bakanbize burasım gösterdi ve bu ışi ne japarun: Ve akhma şu küçük ' yapmak istediğinı söyledi. Kendi lardan, milletvekillerinden ve ilim fıkra geliyor. Miisaade ederseaiı sini destekîedik. Bu hareketin mu adamlarından pek çok kimselere arzedivereyim: vaffak olmasını ve şehrin muhtelif tesadüf ettim. Fişini veriyor, yemeSultan Hamid devrinde çarkçılağini kendisi alıyor. Bu suretle garsemtlerinde bu kabil lokallerin vün imtihan etmeğe karar vermlşler. cude getirilmesini temenni etmek sondan da tasarrcıf odiliyor.» Bunlann içinde Kolağası Ali Bey teyim. İcab ederse Belediye bunVali, bundan sonta bu tesisi kulara yerler yapacaktır. İstihsal böl ranlara teşekkür etmiş ve muvaf isminde bir zat varmış ki çarkçıgelerinden doğrudan doğruya ge fakıyetler dilemiştir. Bundan sonra lıkla hiç alaka» yok. Imtihanda tirilecek malzeme ile halka ve ar salçalı köfte ile iç pilâvdan ibaret muvaffak olmazsa aç kalsrak. Bu adamı himaye etmesini ve kolay bir kazanchlara sıhhi ve ucuz yemek olan yemek yenilmiştır. sııalle isi savtıstıırmasını komisyon Beşiktaşta feci bir cinayet Hidrojen bombası Amerika, Almanya ile işbirliği yapacak • Bastarajı 1 inci sahıfede Bir kaymakamm af talebi da bu mevkii arıyan gazeteciler Ankara 6 (Telefonla) Okul Çmin kuzey eyaleti Sınkiang'a yaptırma işinin biran evvel bitirıl düşmüşlerdir. mesini sağlamak maksadiîe köy Nehrunun hidrojen bombası muhtar ve ihtiyar heyetinden iki hakkında sözleri üyeyi jandarma V33it?sile getirtip nezaret altma almak suretüe hürYeni Delhi, 6 (a.a.) Hinriyetlerini tahdid etmekten suçlu distan Başbakanı Pandit Nehru, Karaisalı ilçesi eski kavmakanu hidrojen bombası hakkında ne İbrahim Ergun Mecıise müracaatle düşündüğünü soran bir muhaAdana birinci asüye ceza yargıc bire şunları söylemiştir: lığından verilen 8 ay hapis ve o Eğer dünya fena ise, bırakakadar da memurivetten mahrumi hm hidrojen bombası bu fena yet cezasının affmı jstemiştir. A dünyayı tahrib etsin, eğer dündalet komisyonu affı uygun gör ya iyi ise bırakalun dünya o müştür. bombayı ortadan kaldırsın.» PROF. NİMBUSÜN MACERALARI: BaşlaraU 1 ınct sahiiede dcsinden geçerken meçhul iki kişinin hücumuna ıığramıştır. Tahmin olunduğuna gore, sandalcıya taarruz eden bu adamlardan blri tabancasmı çekmiş, neye uğradığını şaşıran Servet Sayının üzerine 4 el ates etmiştir. Çıkan kursunlardan üçü sandalcı Servete isabet etmiş, derhal ölümüne sebeb olmuştur. 4 üncü kurşun ise tesadüfen oraKöyceğizde elektrik dan geçmekte olan 14 yaşında TürKoyceğız İlçemiz elektrik te kân adında bir kıza rastlamış, kusisatma başlanmış, temelatma Löre lağından hafifce yaralanmasına seni yapılmıştir. bebiyet vermiştir. Temelatma töreninde Muğla Hâdiseye Savcılık ve zabıta el Vali muavini Nafi Akay, İl Bay;n koymus ve lâzım gelen tetkiklere dırlık Müdürü Said Bilgin, Millî başlamıştır. Cinayetin mahiyeti Eğitim Müdürü Mehmed Ali Pahakkında esaslı bir hükme varılamir, İl Jandarma Komutanı Albay Salih Tengöz, Emniyet Müdürü mamakla beraber sandalcı ServeHasan Said Içöz ve İlçemiz Kay tin bir kan davasına kurban gitmiş makamı Asım Ayan, İlçe Malmü olabileceği sanıltnaktadır. dürii Necati Ağabeyoğlu, Belediye Emniyet Müdürlüğü Cinayet maReisi Nazmi Ünoğlu, Yargıç Geb'oar sası memurları, cinayeti muteakıb Şenel, Savcı Nimet Zorkun, İlçe firar eden ve hiç bir iz bırakmıyan Jandarma Komutanı Tevfik Güler katili ve suç ortağmı aramaktadır. ve ilçemiz ileri gelen tüccarmdan Kendilerinden şüphe edilen Hakkı Nevzad Kurdoğlu ve halk hazjr Kaymazla, Ali Aydın adlarında 2 bulunmuşlardır. J kişi nezaret altına alınmışlardır. kabul Yaşarın güreşleri deAli Bey etmiş. oriasına girmiş. imtihan Bir tcmenna edip sandalyeye otnrIrakta güniin meselesi mtış. Komisyon reisl de kendlsina sormuş: Ali Bey, söylc bakahm. Gemioldu! de ka7an patlarsa ne yapafin? Bas1ara<ı 1 tncı f reisi nezdinde iltimas etmisler, reis «CIMHURİYET» ın edebî romanı: 3 7 \<^an: Concordia Merrel Eğer Duan'ın hakıkî huviyeti ou İ5e. magarada mahpus kaldıkları zamBnki merdce hareketi, demek oluyor kı, sadece merhametten ve karisınm ağır hastalanması korkusundan ileri geliyordu. Buna rağmen, penc kadın, bir insanda saminüyet bulunmazsa bu kadar candan ihtimsm gösterebıleceğine ihtimal verniyordu. Aliahjn günü. bu sual onun zıhnini kurcahyor, Jacqueline, ts'min edici bir cevab bulamıyordu. Kotumser tefsirlerini, hâdiseler, gitaide daha haklı çıkarıyor gibiydi. Duan, bütün zamanmı evin dışmda geçiriyordu. Karısmı görmek arzusunu zerre kadar duymuyordu. Böyle nereye gidiyordu. Bütün bir gün evde bulunmadığı zaman ne yapıyordu? Sahiden bu kadar çok acele işleri mi vardı? Yoksa, bu mi'temadî kayboluslar, bilâkis, Frida Beaumont'un menfur ifşpatını teyid mi ediyordu? Duan'ların Londraya avdetlerindenberi, Frida, Holland Fark'taki eve e:!İ5İ kadar sık uğramıyordu; Jaciu^Une'ı ziyarete geldıği zaman, genc kadmın gözünden kaçmıyan övütgen bir tavır takınıyordu. Bu, Çeyiren: HAMDİ VAROĞLU acaba. Ronald'ı tekrar avucu içine almış olmanın memnunluğu mu idi, yoksa, genc dul, sadece, Jaccıueline'in düşünceli halini görüp zevk mi duyuyordu? Bu vaziyet, genc kadının şüphelerini ku\^retlendiriyordu. Belford da, ayrıca, ateşe körükle gidiyordu. Kurnazca imalarla, Jac<3ueline'de, kocasının ihanetine dair şüpheler uyand;rmakla kalmıyor, Holland Park'taki eve mütemadiyen gelip gitmek suretile Duan'ın da kıskanclığını tahrık ediyordu. JacÇueline, Belford'un ziyaretlerini kocasına haber vermeği ihmal etmiyordu; doktor da, çoğu zaman, bunu bigâne karşılıyormuş gibi dav ranıyordu. Maamafih, bir defasında. yemekten sonra, şöyle dedi: Belford hakkındakı kanaatimi bîliyorsunuz, arzularım da sizce malum. Ama, dılediğiniz gibi hareket etmek istiyorsunuz. Size ne dersem diyeyim, vaziyetinizi deaiştirmiyeceksiniz. Su haldc, keyfıniz nasıl isterse öyle hareket edin. Bu zatı. ne kadar sık görmek ıstiyorsanız o kadar sık ziyaıetınize gelme ğe davet edin, Sonra da, beni bu ziyaretlerden dakikası dakikasına haberdar etmeğa de kendinizi mecbur saymayın. Kafam daha başka bir sürü işlerle meşgul. Jacflueline kızardı. Bezgin bir tavırla: Ronald, dedi, insanm gücüne gidecek bir lisanla konuşuyorsunuz. Size hoş görünmek için her çareye baş vurdum. Fakat Cairnaig'den döndüğümüz gündenberi, gerçekten çekilmez bir haliniz var. Belford'u basınızdan defetmeğe teşebbüs ettiğinizin farkında değildim. Belford'u başımdan defetmek mi? Ne demek istiyorsunuz? Artık kimsenin yüzünü gormiyecek miyim? Hayatıma ne ilgl gösteriyorsunuz? Hiç. Bütün gün yalnızım. Güçlükle nefes aldı. devam etti: Sonra da, tesadüfen evde bulunduğunuz zaman, bana daima surat ediyorsunur. Ben sizm ahbablarınızı tanıyor muyum? Nereye gittiğinizi, kiminle düşüp kalktığınızı bana söylemek zahmetine bile girmiyorsunuz. Ama, buna mukabil, arzularınızı bana zorla kabul ettirmek hakkını benimsiyorsunuz! Kelimeler, Jacqueline'in dudaklarma. öfke ile dolu olarak hücum edivordu. Duan bir lâhza sustu, sonra soğuk soğuk cevab verdi: Size hiç bir şeyi zorla kabul ettirmek ktediğım yok. Diledığinızi yapın. Jacflueline, asık yüzle cevab verdi: Bu serbestlik, yahıız kendi key fine göre hareket etmekten ibaret olan sizin yaşama kaidenize galiba daha uygunDoktor Duan. onun sözünü şiddetle kesti: Kendi yolumda yürümekten başka çarem var mı? Erkeklerin çoğunun bir yuvası var. Birdenbire sustu, ayağa kalktı, titriyen ellerile, masanın üstünde duran mektublarını alelâcele topladı. Jacqueline, içinde bulundukları odayı, bezgin bir işaretle göstererek: Kendi . hesabıma, ben çurada, bir yuva kurmağa çalıştım. Samimî olarak çalıştım, Ronald, ama ne yaptımsa nafile. Çok fena bir yol tutmuşuz. Bu kadar sakat bir alışverişten ne umulur? Hakkınız var, her şeyden ümidimi kesmiş bulunuyorum. Kökleri çürüyen ağac meyva vermez. Duan böyle dedikten sonra kapıya doğru ağır adımlarla yürüdü. Jacqueline, onun mustarib yüzüne baktığı zaman hayret etti. «Belki de, hakikaten çok fazla çalışıyor, diye düşündü. Dışarıda çok kalması, belki de, Frida'nın beni inandırmak istediği gibi zevki için değildir de mesleğinin icablarından ileri gelir ordur.» Bu düşünce. Jac«lueline'i utandırmağa kâfi gcHi: fakat onu zihninden tamamile atmağa muvaifak ola madı. Kocasına seslendl, onu geri çağırdı, değişik bir sesle: Ronald, çok fazla yoruluyorsunuz, dedi. Yoksa, son zamanlarda, fazladan bir meşguliyetiniz mi çıktı? Doktor, sadece: Benim her zaman işim çoktur. Dedi, odadan çıktı. Konuşmaları, mutlaka bu türlü bir anlaşmazlıkla bitiyordu. Duan'ın sert bir sözü Jacqueline"i aksileştiriyordu. Daima aynı noktaya gelip takılıyorlardı. Jaccjueline, öğle yemeğinden hemen sonra, öteberi almak için sokağa çıktı. Fakat öyle şaşkın vaziyette idi ki, bir mağazadan öteki mağazaya dolaşıyor, hiç birinde karar kılamıyordu. Neticede, alacağı şeyler için, hesaıb ettiğinden çok daha fazla zaman sarfetti. Ekim aymm son günleri idi. Jacflueline, ortalığm kararmağa başladığını gördü. Onun için. çay içmek üzere eve döneceğine «Lisbonne», pastanesine gü"di. Hâdiselerin doğurduğu neticelere bakılacak olursa, o gün. «Jacqueline'i, elinden kaderin tutup yürüttüğüne hükmetmek lâzım gelir. Genc kadın, pastaneye girip bir masaya oturalı daha beş dakika olmamıştı ki, uzıın boylu, bej'az saçlı ve sakallı bir adam, ona doğru ilerledi. Jacqueline, zihnini toplayıp bu adamın kim olduğunu anlayıncıya kadar aradan bir iki saniye geçti. O zaman gülumsedi, elini u zatb. Beyaz saçlı adam, Belfordla beraber tiyatroya gittiği akşam binbaşı Astor'un takdim ettiği Bay Alistair Kay'dı. Hal hatır sorduktan sonra, Jac<îueline: Talihim varmış ki sizi buldum, dedi. Halbuki Londraya bir daha sefere gelişinizde beni ziyaret edeceğinizi vadetmiştiniz. Ama görüşmemiz meğer tesadüfe kalmısmış! Londraya daha dün geldim! bugün de, öğleden sonra size uğradım. Sokağa çıktığınızı söylediler. Mazeretimi kabul buyuruyor musunuz? Kusurumu affettiniz :ni? Bay Alistair Kay, neşeli neşeli gülüyordu. Jacciueline de gülumseyerek, yer gösterdi. A! Vah vah! dedi Evde olmadığıma ne kadar üzüldüm. 1 ,na, mademki çayı bende içmeyi düsünmüşsünüz, lutfen masama oturunuz, rica ederim. Bay Alistair Kay nazlanmadı; çaymı ısmarladıktan sonra, güzel Eayan Duan'la daha etraflı tanışmak teşebüsüne geçti. Doktorla, çok*ınberi dostluk münasebetleri vardı, Duan'ı çok takdir edij'ordu. Kocanızm daha bu yaşta ne kadar ileri gittiğine bakıyorum da, karşı'mda saygı ile eğilmekten başka hir sey yapamıynrum, Bayan Duan. En meshur meslekdaslarımızrlan bir çoğu benimle bir fıkirdedırler. Ertesi günkü gazeteler hep Yasaıdan bahiettiler. Yaşarın Iraxlı güresçilere verdigi nasihatleri buyuk puntolarla yazdılaf. Yaşar, «azanmak için çahşmamn lâz:m geldiğini soyluyor, sebat. dürüstluk. centilmenlik gibi meziyetlçrin insanı muvaffakıyete Rotürecegini bildiriyordu. Muhalif gazeteler, Yaşarın bu sözlerini ganimet bilerek. hükumeti bile tenkid ettiler ve deiiler ki: tDevlet adamlarımız Türk güresçisinden ders almalıriırlar. Onun nnsihati sade Irak gureşçilerine dcğil, »iyaset sahasmrla güre=en adamlarım'za da şamildir.. Yaşar Irakta Turklufiü hakikaten temsil etti. Efendihğı herkesin ?ğzında dolaştı. Butun kafıle azası Yaşarla iftihar ediyorlar. Basrada bİ7İ karşılayan kafıle başkanı, Yaşarın muvaffakıyetini duymuPtu. «Size bursda bir Iruıliz güreşçisi çıkaracağız. Çok kıymetli güreşçiler var.» dedi. Yaşar gülerek: « Memnun olurum. dedi. Iraktaki kardeşlerims canları acımasın diye, oyun gösteremedim. Buradaki İngiliz güreşçilerine hiç olmazsa biraz oyun gösteririm.» Fakat Basrada Yaşarın karşısma kimse çıkamadı. Yaşar şımdi Pâkistana hazırlanıyor. Her sabah antrenmsnı var. Üniversiteli çocuklar Yaşsr fftrmdan düsmesin diye soyunup mutemadıyen onunla güreşivorlar. Talebe grupu bir e«reş ekipine döndü. Hele aramızda Ankarali Vecdi isminde bir delikanlı var. Yaşarla bir av ksdar daha gezerse Türkiyeye donrHisünde 67 kiloda rahatça güreşebilecek .. Talebe grupundaki k:7İarımızı görmeyinız, Yaşara bir kardcs gibi bakıyorlar. Kimisi yemeğini hazırhyor, kimisi ütüsünü ütülüyor. Fakat bütun bunlara rağmen Yaşar arasıra nnnesini hatırlayarak diyor ki: « Annem. şimdi kimbihr ne üzülür! Güreçmemı hiç istemiyor. İstediği şey, dizi dibinde oturmamdır. Bir yerim kıri'ıacak diye odü patlıyor..» • Öyle diyorum. Tevekkeli atalar «Ana gibi yar olmaz, Bağdad gibi diyar olmaz ..• dememişier. FARUK FENİK Ali Bey biraz düşündükten sonra: Aliah o pünîeri Böjfermesin efendim ,cevabını \ermh. Imtiharu kazanmt* mı, ka7anmamn mı bilmem: aroa bizim gibi can mı canan nı" tpreddüd alfında k'lanlara bu mü^kül dunımdan kıırî'ilabilccek bir teselli imlanı vermiştir. Orrekten Ailah o günleri göstermesin efendim. *** A>larra bpn rit za<ıâliniz gibi Be yand camiinin kubhesindeki kıırsunların açılmi'î olduğunu görüp fakat slzin gib' «evliyayı umıır» ile temas edebilmck imkâııınııf olmadığı için sadece kfndi kpnriimize ha\ıflanıp dururduk. t>i ki öyle olmus; yoksa Süleymanive minaresinin tphlikede olımınu öğrpnerek İstanbulu tasarrııfumurun tapuları olan bu âbidelerin rie 500 üncü fetih yılı eşiğinde >ıkılmak üıere olduğunu öğrenmekle dilhun» olurdnm. Vaktile habam merhumun ve hattâ bir müddPt benim. ekmeğini yediğimiz Evkaf İdaresi şimdi iradını kaybetmis esrafa benredi. Biçare seytinyaeı satarak geçinmeğe çalıı«ıyor. Dedclerimizin so^yal tesisleri olan imarethaneleri, hastaneleri, mektebleri. hattâ çeşmeleri elinden cıkardı. Bir de camilerden kurtulsa belki rahat edecek! * * * Tabanca!.. tNt.ıdım bihnem sl« hayatınızda hiç tabanca attınu mı? Ben ,lâf olsun diye iki üç defa attım. Ama tabü kimseyi vurmadun. Onun için pek zevkin» varmış değilim. Lâkin ekseri ateMi hastalıklanm esnasında ağırlık basmca. daima bir takım serirlerin takibine uğfar ve elimdeki tabanrayı ateşlerim. Mel'unun tetiği o kadar yavaş iner ki, silâh ate* abnaz ve ben de düsmanlanmı tepeleyemem. Onu« için îaten rüya âlemindenberi ona garazım vardır. Şimdi de şehirde, sokakta, tramvayda, gümrük ealonlannda, hattâ lüks vapurlarda ve trpnlerde: Seni öldürürüm ha!» der gibi gözüme görünmesine tahsmmul ertimiyorum. Arük bu afirten vazgpsek de ÎM buyurduğrnnz gihi «hükumet otoritesi» kuvvetile \ letsek daha iyi olacak'. * * * Gelelim sporcuların sekinet ve sükuneti meselesine; efendim! Bu isin dümencisi ile kaptam dost oldukça ve bu dava bir gerim vâsıtası halinde kaldıkça bizim gibi «Felek» lerin' çarkı gemiyi sevk vo idarede müessir olamaz ve kaıaya vunıncaya kadar bu tekne böyle gider. o zaman da: Deniz bitti naapalım? derler. Bir cemiyetin her kulu bir seviycHe olup. yalnız bir kulumın sivrilmesine imkân var mı? B. FELEK Arkan Sa. 4. Sü. 3 te Büyük bir Müzik Hâdisesi Permi sahlekârlığı tahkikatı Bn.vforafı I »nct cı muavinleri. sahtekârlık suçbnnda alâkalan bukrduğu iddiasıle Ticaret Odası memurlarmdîin Salâhaddinle Sabiha hpklarında 9 ancu Asliye ceza mahkemesine âmme davası açmışlardır. Yakmda bu iki memurla, hâdisede iştir?kleri tesbit olunan 3 tüccar hakkndaki davaya bu mahkemede başlanacaktır. Diğer taraftan milvonluk permi sahtekârlığmda birinci derecede rolü olduğu tesbit edilen Ticaret Odası şeflerinden Necdet Şerminin takibattan yakasını kurtarmak için bir yabancı memlpkete kactığı anlaşılmaktadır. Yurd dışına firar eden bu sanığın yakalanması ve iadei mücrimin esaslarına göre memlekete iadesi hususunda lâzım gelen te^ebbüslere girişilmiştir. MOOERN T İ M fc FESTİVALİ 18 ŞUBAT saat 18,30 {Arkası var) SARAY'dı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear