22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHVBİYFT 10 Şubat 1350 19491950 YUNUS NADİMÜKAFATI ESRARI Romtnel: "AngloSaksonlardan degil, Âlmanlardan korkuyorum,, diyordu Kurtuluş Iramvayları için bir dilek Kurtuluş, Eşref Ef. 227 No. da ferlerinden şikâyet eden bir mektub aldık. Okuyucumuzun bildirdiğine göre, bilhassa saat 21 den sonra tramvaylar çok seyrek geçmekte ve bazan da bıriken dört beş tramvayın arka arkaya gelmesi sebebile yarım saat kadar tramvay beklsmek iktiza etmektedir. Mektub sahibi, buraya işliyen hususî otobüslerin kaldırılmasından da şikâyet ederek İ.E.T T. Müdürlüğünün nazarı dikkatini çekmektedir. tıidıktan sonra, İstanbuîa dönmüş bulunmaktadır. Hindistanda bir bueuk ay kadar ffezen profesörün, rr.uhtelif mevznlar üzerindeki müşahedelerini ö§renmek maksadile kendisini dün ziyaret ettik. Bizi büyük bir nezaketle karşıRommel fikirİ3rinden Amiral J kilde ve geç verümesinin sebebini mak imkânı olup olmadığını dülayan profesör, Hindistanda yapıSÜndüler. I Kuge'ye sık sık bahsediyor: <Harbe de bu suretle izah ediyordu. > !an toplantılardan baçlayarak suRommel: «Ordu KomutanlığıGeneral Speidei'in Berline git. devam delüiktir.» diyordu. «Her allerimizi şöyle cevablandırmıştır: j geçen gün bir şehri.nizin elden git mesins kalmadı. tevkif edildi. Her na telefon edip izahat istedim. • Bu yılm birinci fevkalâde i mesine mal oluyor. Hem netice ne halde karakterini tahlil etmişler, fakat tatmin edici bir cevab alatoplantısı Mizorda 4 ocak tarihinde Mareşal von Kluçe. General Beck madım.» diyordu. "Komutam al• olacak. biliyor musunuz? Komüyapılmıştır. Üç gün süren bu top nizm bütün Avrupayı baştan aşağı ve General von Stülpnagel gibi o tmdaki birîiğin Kurmay Başkalanrtdan sonra, Seylânda Nuwara kaplayacak ve Batı devletlerinin nun da ölüme giden en kolay yolu nını tevkif ediyorlar, fakit bana Küçüksu kasrının Eliya şehrinde, Asya bölge çahştercih edeceğinder korkmuslardı. bu tevkife neyin sebeb olduğunu hepsini inhitata sürükleyecek. ma konferansı na, idare heyetinin rıhtımı çöküyor bile söylemiyorlar." Avrupa temsilcisi sıfatile iştirak Korku «Elim'zde atom bombası varsa. Strölin, Rommel'i ondan sonr3 O gün öğler'en sonra komşular Küçüksu, Nişangâh csddesi 20 ettim. Her iki konferansta da mürıaıv»e devp.m va~ifemizdir; bunu Frau Rommel'e telefon ettiler ve bir daha görememiştir. Zıra numarada oturan Dursun Varlı him kararlar ahnmıştır.> kaHjl edi"orum. Çünkü o zaman I Herrlinşen"den döndükten sonra, şunları yazmaktadır: Memleketimize burs tahsis edildi ne'iceyi lehimize cevirebiiiriz. Fa garib bir haber vercHler: Görünüşü şüphe davet eden iki Rommei'in karısı telefon ediyor, Bu kararlar etrafında izahat kat ben şahsan A!m=myanm henüz ^Küçüksu kasrının rıhtımı iki atom bombası imaline muvaffak V.işî o taraflarda cîolaşıyor ve yan b'r daha evlerine gelmemesir.; senedenberi çökmekte ve den>z, verir misiniz? « Mizorda toplanan idare mecolmadıgına eminim. Onun icin, sul larına yaklaşan olunca uzaklaşı söylüyor. Çünkü o da Gestapo zamanla temel taşlarını söküp ha yanaşmak mecburiyetindeyiz.» yoriardı. Bu arada, biri siyah göz dan korkmaktadır. götürmektedir. Rıhtımın bahset lisinin gündeminde yirmi altı muh«Hitler mi? Bırak şu delivi!» Dieer taraftan, Rommel şubatta lüklü olan bu iki adEmın saat üç tiğimiz şekilde bozulması sara telif mesele vardı. Bu arada, çahşBir kaç gün sonra Rommeri Dr. Strölin'le görüştüğü zaman ve buçuğa dogru evin arkasında koyın güzelliği gibi istikbalmi de ma mevzularını incelemek üzere, rilcn kararlan yerine getirmeğe de ruda pusuya yattıkları öğrcniidi. görmeğe biri daha geldi. Bu tehlikeye düşürmokte ve sular burslar ihdası. ealışma konferansüzerinde kcndilerini Ulm Parti Başkanı Maierdi. B:r devam ediyordu. Bu arada 12 hazi Adamların asfalt yola kadar nüfuz etmek larının eündemlerinin tesbiti. senmühendis olarak tanıtan birer hü dost sıfatile gelmişti ve çay içerranda gönderdiği rsporla Hitler e tedir. Şimdi ufak bir tamir ile dika hürriyeti. işsizlikle mücade^e •vaziyetin son derece vahiıru ol vıyet varakası vardı. Oraya otomo lerken: «Hizmetçilerinize itimad düzeltilmesi kabil olan bu işin ve ziraat işçilerinin tesbiti gibi konular da yer alıvordu. Diğer taduğunu, çünkü Müttefiklerin bil bille geldikleri ve <)tomobinerini caiz midir?» diye sordu. büyük masraflara yol açmasını Sonra anlattı: raftan, memleketimize de bir burs hassa hava kuvvetleri bakımmdan civarda bir yere bıraktıkları da beklemeden tamirine girişilmetescbit edildi. n Ulm'deki S. S. Komutan) tahsisine karar verildi. Çalışma teşçok üstün olduklarını bildirdi. sini, başta sayın Valimiz olmak kilâtımızdan bir memur. teşkilât Gene o toplantıda kararlaşürıldı O akşam Strölın, General Spei sizin artık zaferdcn ümidinizi üzere ilgililerden rica ederiz.» hesabına İsviçrede, kendi ihtisası kestiğiniz: söylüyor. Hitler'le ğı gibi, Hitler'le başbaşa konusmak del'in tevkif edıldiğini öğrsnınsahasında tekkikl?r yapacak. mesIşinden çıkanlan bir fırsatını da anyjrau. Nihnyet bu ce, bütün tehlıkeyı göze alarak, Başkomutanlığı da hep tenkid lekî bilgi ve görüşünü arttıracaktır. fırsatı buldu ve 17 haziranda Sois Stuttgart'tan Herrlingerfe geldi. ediyormuşsunuz." emektar Rommel'in buna verdiği cevaToplantınm ilgi çeken konularınRommel'in evini çembere alınsons'da görüştüler. bı oğlu Manfred bile fazla samiŞiîli, Küçük Bahçe sokak 1 68 de dan birisi de, yeni istiklâline kaRommel bu görüşmede Hitler'e mış bir halde bulmuştu. oturan Durmuş Bektaştan aldığı» vuşan Endonezya bırleşik devletIki şıktan birinin tercihi lâzım gelMareşal pek kederli. hattâ mi bulmaktadır. Mareşal: «Zafer mi!'> diye hay mız bir mektubda, 19 sene çalısmış lerinin üye olmadığı halde Seylândiğini söyledi: Ya Müttefiklere biraz da telâşlıydı. Strölin içeri sulh teklif edilecekti, yahud da girerken, Rommel ona elile, al kırıyor. «Haritaya baksanız a! olduğu Şişli Çocuk hastanesi lâbo da toplanan çalışma konferansına Orne nehrinin öbür tarafma çeki çak sesle konuşmasını işaret etti. İngilizler şuradalar, Amerikalı ranthğından 'işe yaramaz) kaydile davet edilmesi olmuştur. Tarafımızlip müdafaaya ge~ilecekti. « Evin bir tarafına gizlice lar şurada. Ruslar da surada. Bu çıkarılmış olmaktan şikâvet edil dan desteklenen bu teklif, Polonya Fakat Hitler bunlardan ikisini de bir âlet yeıieştirmişlerdir, ko vaziyette zaferden bahsetmekte mekte ve ercümle • şöyle denilmek delegesinin muhalefetine rağmen kabul olunmuştur. tedir: kabul etmedi. nuştuklarımızı dinlerler» diyor mânâ var mı?» Çalışma teşkilâtının Asya bölecsi Bunun üzerine Rommel.le Rund du. Maier bir aralık Hitler'den « Bundan bir sene önce maaş:m stedt karar verdiler: Sulh yapmak Masasının üzerinde bir taban bahsedince Rommel: <'Bırak şu arttınlmak suretile takdir görmüş konferansına da idare meclisi temüzera Batı devletlerile temasa ge ca duruyordu. deliyi!» diye cevab verdi. ve pansumancılıktan alınarak yeni silcisi sıfatile ka'ıldım. Gündemde çeceklerdi. O zaman Maier: <<Rica ederim, bir vazifeye verilmiştim. Sekiz nü Çalışma Teşkilâtı Genel MüdürüStrölin: «Bu tabancaya ne lüdikkat edin,» dedi. «Böyle şeyler fuslu bir aile reisiyim. Beş <y>cu nün raporundan başka beş mühim Davetsiz misafir zum var?» diye sordu. mevzua da yer verilmişti. BunlarRommel: «Merak etme, ne İn söylemeyin, Mareşalım. Gestapo ğum var. 19 senelik çalışmam esnaFommel nihayet 15 temmuzda ihtiyar da, çalışma teftişi. işçilerin sağlık peşinize düşer... Eğer şimdıye sında büyük fedakârhklar Hitler'e SOT mektubunu gönderdi. gilizlerden korkuyorum, ne de ederek 160 hastaya kan verdim, Er ve refahını sağlıyacak kolaylıkların diye cevab kadar düşmediyse.^ Bu mektub adeta bir ültimatom Amerikahlardan,» zincanda vuku bulan büyük yer temini, kooperatif hareketinin geverdi. «Korktuğum bir Ruslar.. mahiyetini taşıyordu. GELECEK YAZI: Pommel haber liştirilmesi, ziraî ücret ve gelirler: veriyor: «Bir çeyreğe kadar öle sarsmtLsında oraya giden sıhht e işçi ve iş bulma mesele'.erinden Fakat cevab almağa, ve, bina Bir de Almanlar.» kiple beraber fedakârane çalıçtım. Ondan sonra Speidel'i kurtar ceğim!» enaleyh, Müttefik komutanlarile 1947 de hacıların sıhhl vaziyetleri ibaretti.> temasa geçmek üzere ilk adımı ateözetilerek Ciddede kalanları mem Genel Müdürün raporu etramağa kalmadan, yaralandı. Karar Aiacak ıneselesinden yaralama Türk Biyoloji Derneğinden; lekete getirmek için Ciddeye yol fındaki düşüncelerinizi söyler milaştırılan programın tatbikı yalnız Çarşıkapıda HUseylnağa camiı sokaTürk Biyoloji Derneği 15 şubat saat landım. Bütün bu çalışmalarımda siniz? ğında oturan Murtaza ile arkadaşı 15 te İstanbul üniversitesi bu noktadan aksamış oldu. Biyoloji takdirle kar=ılandım ve henüz 45 « Genel Müdür. bu raporunda. toplantısını Rommel hastaneden çıkıp Herr Kihad bLr aiacak meselesinden dolayı Enstitüsünde fevkalâde kavga etmişlerdir. Bir müddet devam aktedecektir. Sayın üyelerin bu topyaşındayım. Hiç bir sebeh olmak iktisaden eeri kalmıs memleketlelingen'deki evinde istirahate çe eden bu kavga sırasında bunlardan smn işimden çıkarılmak beni çok rin biran evvel kalkındınlmalarım lantıda bulunmalarını rlca ederiz. kildiği müddet zarfında günleri Nihad. Murtazayı vücudünün muhtelif müteessir etmiştir. Tekrar vazife ileri sürmüştür. Rapor münasobepek hareketsiz ve hâdisesiz geçi yerlerinden bıçaklamıştır. min iaHesi için clâkadarların naz.^rı tile bir çok kimseier söz alarak Söyordu. Eve doktor Albrecht'ten BUGÜN dikkatini celbetmenizi rica ede rüşlerini açıklamışiardır. Diğcr başka kimsenin geldiği yoktu. rim.» me?elelerin her biri de ayn birer Doktor. hastasının günden güne ihti.'as komis\onu tarafından inceiyileştiğini gördükçe memnun olendi. Bu arada, Pâkistan iş veren TEŞEKKÜR luyordu. Hakikaten. Rommel kaltemsilcisi Allana tarafından çalış13 Şubat pazartesi kıp bahçeye çıkıyor, güneşte oturuSİNEMASINDA Eskf Sıhhiye Müfetuşlerinden Dr. ma teşkilâtında Asyahlara ve Asyordu. Yakında da dolaşmağa çıŞerafeddtn paşanın ojtlu. Müteveifa saat 21 de Jean Marais, Yvonne Şevhuîislâm Mehmtd Nuri Medeninin ya meselelerine daha fazla yer vekabilecekti. damadı, Maden Tetkik ve Arama rilmesi hususunda ortaya atılan Keman Virtüozu Nekahet devrssinin bu ilk günde Bray, Madeleine En5tıtüsü Umum Mudıir Muavini Ömer teklif büyük bir alâka topladı ve lerinde yalnız garib bir vaka oldu. Xocmeddin Danışmanın kay ınpederi, ittifakla kabul edildi. Bu konuda Sologne ve Jean Murat Mithat Nemli ticarethancsinin muha idare meclisinin dıçer üyelerıîe Ağustos ortasındaydı, evin sığıile birlikte yarattıkları nağma giden yeraltı yolundan içemutabık kalarak söz aldım ve idaTEK RESİTALİ ri biri girmeğe teşebbüs etti. Bekçi MEHMED NUSRET OSKAY'ın re meclisinde, bu kararın dikk.ıt seslenip ateş edince meçhul adam ^ şubatta ebedi jstiraha'.gahına konul. ve sempati ile inceler.eceğini bePiyanoda. FERDİ kaçnuştı. ma.'i st.asında hazır bulonaji ve yakm lirttim.» STATZER ilgilerini e«irgemi>en bılcürr.ie dostla Insan kaynaklarından faydalanma Açk ve ihtiras filminde. Bu vakaya fazla ehemmiyet verına minneı vc «ukranlanmızı sunarız. Biletler satılıyor. Her halta ilâve olarak rilmedi. Çünkü 1944 senesinin o Hindistanın ıktisadi durumu Oskay tıîlesi karışık günlerinde Almanyada bir • • • yeni aktüaliteleri. ^ ^ ^ i etrafında ne düşünüyorsunuz? alay garib kimseler, asker kaçak« Konferans»aki görüşmeleri ÖLÜM, lan, kamplardan kaçmış, yabancı dikkatle takib ettim. Gerek mcv• • İst. FİLARMONİ DER>fEĞİ 1919 50 MEVSlMİ • • I I esir veya işçiler vardı. Ka^ımoaşa Milcud vesikaların tetkikinden; ge! • Partisi Baş. •! ABONMAN SENFONİK KONSER rekse şahsî müşah 'delerimden şu Speidel tevkif edildi kanı Modern Türk Müzik Eserleri Festivali. Şef vc Kompozilörlcr: neticeyi çıkartmak mümkündiir, 6 eylülde Rommel'e habersiz bir L Û T Fİ «anıyorum. Hindistanın başhca damisafir daha geldi. Bu. General Necil Kâzım Akses Ulvi Cemal Erkin vası elindeki geniş insan kaynakBÜYÜK Speidel'di. Rommel'in kurmay baştutıudugu aman Ahmed Adnan Saygun Cemal Reşid Rey larından f?.\dalan.na meselesidir. karu, bir gün evvel azledildiğini ve sız hastahktan Hindistanda beşer unsuru bol ve ertesi gün üahat vermek üzere Solistler: Ferhunde Erkin ve Saldarelli k u r t a r 1 1 a. kabiliyetlidir. Tesadüf ettiğim kim Berline çağınldığını söylüyordu mıyarak hayata seler zekâ bakımından dünyanın Generalin ziyaretini anlatan Frau gözlerini îTimmuş hiç bir tarafındakilerden geri kalve 3, 2, 350 günıRommel şöyle diyor: ebedi istirahatmıyacak bir seviyededirler. Eldeki « Speidel'in haber verdiğine gögâhına defnedila ^» ŞUBAT SAAT iş gücünü kısmen olsun verimli şere Keiterie Jodl kccamdan «bozmiştir. Muhitir.kilde kullanmak suretile Hindistan guncu» diye bahsediyorlardı. Gede iyl bir ser.:Perşembe 18.30 da rieral, daha fazla bir şey söylemepati yaratan ölüyc AlUhtan magfirct millî çelirini yükseltebilir ve bu sayede sermaye teşkiline. şimdikinkederli aılesine baş sağlıgı dileriz. BİLETLER GIŞEDE SATILIYOR. di, çünkü kocamın rahatsız olduden daha fazla bir ölçüde imkân ğunu düşünerek fazla müteessir etbulabilir. İstihsal artışı da. süratle mek istemiyordu. Yalnız. bu iki aMerhum Mecli.?! Kebirl Maarif Tteis gelişmekte olan nüfus çoğalmasınBu Akşamdan İtibarcn dama dikkat etmesini tavsiye etti. lığinden emekli Hacı Kakım Açıkalın dan daha hızlı bir tempo ile iler«Rommel onlann, Batı cephesineji. Suphiye Ronanın kardeşi, Orman Mühendiîlerinden Mahmud Şakir liyebilir. Bu memlekette istihsal deki vaziyetten dolayı. kabahaü Üraipın, Gumruk komisyoncularından gelişmesile nüfus çoğalması yarış sırtına yükliyebilecekleri birini a2 Büyük Film Birden Muzaffer Ronanın teyzeleri, salihatı halindedir. Bir rivayete göre, yılradıklanm anlamıştı. nisvandan da beş milyon kadar artan nüfus, 1 T U L S A «Basın ve radyo, Rommel'in bir HACI KÂNİYE AÇIKALItf ancak istihsalde daha büyük bir düşman taarruzunda değil de, ka(Baştanbaşa renklO bir kaîb krizi neticefi Hakkm rahtne. ilerleme olduğu takdirde iyi bir zada yaralandığını haber vermiş ve tine ka%Tjşmu5tur. Cenazesi 102 350 Baş rollerde: SUSAN HA\\VABD KOBERT cuma günu öğle namazını müteakıb hayat seviyesine tılaşabilir. Kesif bu haber pek geç neşredilmişti. PRESTON PEDRO AKMENDARIZ Bakırköy, Kartaltepe, Koıkulukbostan nüfusun iyi bir şekilde yaşıyabilHalbuki hâdise yabancı gazeteler.2 Ö L Ü M D E N F İ R A R sokağı No. 39 eMnden kaldınlarak mesi için, ahenkli bir surette gede günlerce ev/el çıkmış buluEdırnekaDi Şehidliğindeki hususi kab. lişmiş millî bir ekonomiye ihtiyac • Baş rollerde: DENNİS OKEEFE CLAİRE TREVOR H nuvordu. Kocam, haberin bu şer:ne tevdi edılecektir. Bastarafı 1 tTiet sahifede Türk ekipi de bu müsabakalara 1O oturan okuyucumuz Sedad Naz toplanan iki mühim konferansa kaiştirak cdecek lıcadan, Kurtuluş tramvay seKahirede tertib edilen millet lerarası atlı spor müsabakaları na Türk ekipi de katılacaktır. Mısırdaki federasyon riyaseti Denizyollarına müracaat ederek, Türk, İngiliz, Fransız, Belçika, İspanyol ve İtalyan ekiplerine mensub 48 atın ve binicileriniD Adana vapurile naklini iste miştır.. Hindistanda yapılan iki miihim toplantı Kahîre atlı müsabakaları BİR Y U R T YAZISI Hatayıntız ve onun " Belen „ i 43 Yeknasaklık insan ruhu için önce sükunet, sonra usanç veTicidir. Günlerce denizde çepçevre mavilik seyreden yolcu: karayı görmekten doğan sevincini bağırmakla ifade eder. Haîbuki bir kaç gün evvel esmerlikten maviliğe koşarak gelen o değil miydi? Bu insan ruhunun değişikliğe olan ihtiyacıdır. Onun için usandırmıyacak harikulâde güzellik, güzelliklerin kaynaştığı merhaledir. İnsanın güzeli de, eşyanın güzeli de, memleketin güzeli de ancak bu şartla harikulâde vasfım kazanır. Dehalar ve harikulâdeler nadirdir. Misaller seyrek... İşte harikulâde dâhi Mustafa Kemal, işte harikulâde kadm Kleopatra ve işte her şeyi ile, mazisile, haJile, istikbalile, harikulâde beldelerden biri Hatay... Hatay bin cennetin yarattığı bir «Hatay» dır. Hatay, dağla denizin, yeşille mavinin, çamla hurmanın başbaşa verdiği belde; Hatay, romantik mehtabh gecelerin, sisli sabahların, yakan günlerin diyandır. * * * Hatay, on küsur sene evvel bir davanın adıydı. O günleri yaşıyanlar Hatay adınm oKızıl e l ' ma» gibi idealleştiğini bilirler. Payas kalesine çıkınca, koklanılan havasile, denizile, dağile, suyuyla, halkıyla Türk olan bu beldeyi bize çok yakınken çok uzakta. görmek elbette ki tahammül edılmez bir şeydi. Buna Hataylılar nasıl tahammül ediyorlardı dersiniz? Onlara sorarsanız o günlerin hikâyesini pek anlatmak istemezler. Zira hem kendileri ağlıyacak, hem siz üzüleceksiniz. Israrınız çoğahrsa kötü bir düştü, çükür uyandık, Allah uyandırandan razı olsun» der. bu bahsi kapatırlar. Nur dağlarının çocukları bugünleri hazırhyan kahramanlıklarını an latmıyacak kadar mütevazıdırler. « Bu dağlar başka dağlar ağam Gâvur elinde ah çekerken Karastna kara kaulmış Ba.şt dumanla sanhnış Bu dağlarm Fedai can etmiş burda yiğitler Bahası Fedai can eden yiğitler kadar artmış Bu dağların.» **• Temmuz ayında tskenderundasıpız. Bu, kendi adını taşıyao körfeze yaslanan küçük liman, Hatayın başlangıcıdır. Hiç durmamacasına terleten korkunç îrüneşin. beyaz elbiselerin, muzarın, palmiyelerin şehri İskenderun. Başlangıç bu... Eriyen asfalt üzerinde Hatay içlerine lerlerseniz mavilikten uzaklaştıkça muzlar, palmiyeler kaybolur, çam olur, elma olur. Demin bulunduğunuz yükseklik sıfırdı. şimdi binlerin üstündesiniz. Demin sıcaktan bunalıyordunuz, şimdi tatlı bir üşüme sizi hafif hafif ürpertiyor. Bu ilk yarım saatte olmuştur. Daha yükselirseniz iki binlere, yorgun bir kı T şa, çam denizine kavuşabilirsiniz Bir sastte değişen üç renk, üç iklim, üç şekil... İşte Hatay; bu müstesna değişikliklerin memleketi olduğu için de güzeldir. Ben Hatayı iki ay Belen yüksckliğinden seyrettim. Belen Nur dağlarına yaslanmıştır. Antakyaya açılan tek geçidin ebedi ve mütevekkil bekçisidir. Kışm kar altmda ve kimsesiz, yazın kavrulan ovalıklann koştuğu serinlik membaıdır. Birinci Cihan Harbinin kahraman 41 inci fırkasının ruhlarii nın istirahatgâhı Belen... Akdeniz panaromasının Nur dağlarının yeşil üçgeninden yeşil göründüğü Belen... Eşyanın, insanın. dağın her akşam nereden geldiği belli olmıyan sise sarılıp uçuyormuş hissini verdiği Belen... Belen dağile, deresile, ismile ve Abdurrahman Paşa türbesile Hatayın ebedî Türklük âbidesidir... Yaz günlerinde İskenderundan Belene her saat vesait bulmak mümkündür. Ovadan dağa mütemadî virajlarla tırmanan yol Türkiyenin en işlek ve mükemmel asfaltlarından biridir. S;zi İskenderundan ayıran ilk iki kilometrede otobüsünüzün belediye nizamlarını altüst eden başdöndürücü süratini; bu tek virajsız mesafedeki ağaçların aksı tarafa koşma hızlarından anlıyabilirsiniz. İlk: viraj dağı oKfadan ayıran smırdır. Gitgide dönemeçler çoğalır, sürat azalır, talihsiz bir yeşillik göze çarpar. Dünyanın yeşillik kadir kıymeti bilinen her^erinde itina ile mu hafaza edilen bu ağaçlar, baltaara karşı yaptıkları asırlık mücadelelerin artıklarıdır. Şimdi ormancılık mütehassısı getirtierek çoğaltılacaklar... Bu da Hatayın bir başka tezadı. Mavilikten yeşilliğe doğru yükseliyoruz... Bu dekor içinde çamla kayısı. portakalla üzüm yanyanadır. İste ender rastlanır bir manzara. Sislerin altında daha nurlaşan tepeler, binlerin ıssızlığı ve vahşiliği yanında onarla kucak kucağa yirminci asrın elektrikli, apartımanlı diyarı, zenginlerin sayfiyesi Soğukoluk... Asfalt, bu sayfiyenin bir kademe aşağısındaki tepeden ge çer. Sofukoluğu görebilmek için başınızı epey yukarı kaldırmalısınu. Zaten orada oturanlar da başı yukarıda olanlardır. Onuncu kilometrede İskenderun ve körfezi genişler, daha güzelleşir. Epeyce alçalmış bir tay yareden denizi seyrediyor gibiyiz. Biraz daha yüksekten seyretmek kabil değil. Çünkü Belen görününce İskenderun kaybolur. Ben Belene bir akşam üzeri geldim. Kaybolmamak için mücadele eden ve gittikçe kudretten düşen güneşin Nur dağlarınal günüfı son aksini verdiği dakikalarda... Belen, bu dakikalarda tutuşan bir taş yığınıydır. Denizden dağa koşan sis yavaş yavaş çöken karanlıkta eridi. Antakya sırtlan yıldızlandı. Ve Belen tarif olunamaz bir renkle geceye kavuştu. Şehir bu sisli karanlığm yor> ganında sabaha kadar yatar. Bu sis gece rüzgârda sallanan bir tüle veya bir sihirli kâseden çıkan dumana benzetilebilir. Garib inhinalarla tâ parmaklarını» za dolanır. Denizden gelen rüzgârın önünde yükselir, alçahr va nihayet gözlerinizde toplanarak sizi uykuya davet eder. Sabahle» yin geceki romantik duman etrafı göstermiyecek kadar kalınlaşmış ve toprağı sırsıklam etmiştir. Bu sisin olmadığı nadir sabahlar tepeden İskenderun körfezini ve körfezin karşı kıyısı Ayas sahillerini görebilirsiniz. Hattâ dikkatli bir göz Ceyhaa nehrinin denize kavuştuğu Yumurtalık deltasını dahi seçebilir. Bu parlak sabahların akşamlarına doyum olmaz. Güneşio Ayas kıyısında kayboluşu müstesna bir hikâyedir. Nur dağlarının yeşili, Akdenizin mavisi v» kaybolan güneşin her an değişen renkleri... İstanbulda grupun eşsizliğini iddia edenlerin bir defa da Belende seyretmelerini isterdim. Kışı kimsesiz, yazı serinlik ve suyuna koşan yaylacıları sayesinde gürültülü geçen Belen, eskiden epeyce büyükmüş. Şimdi harab olmuş, su bendleri, biiyük han ve camii bunu isbat ediyor. Vatana kavuşmadan sonra bazı yabancılar evlerini yıkıp gitmişler. Böylece Belenin yarısı harab olmuş. Fakat yazına bir bahar serinliği veren rüzgân. tokları hemen acıktıran emsalsiz Atîk» suyuyla harabeler çabucak imar edilebilir. Dostun imrendiği, düşmanm kıskandığı Ha tayın Beleni ciddî bir alâkayla müstesna bir yayla şehir halina getirilebilir. Getirilebilir diyorum; çünkü Belende gördüğünüz her güzelliğin yanuıda bir eksiklik, bir derd var. Hatay da öyle. Çukurovanm süratle makineleşen çiftliği, yanında binlerce aç kalan Hataylı amelenin davası, çıplak Hatay sırtlarının orman davası, eğitina davası, sağlık davası; fakat bunJarın en önemlisi bu (sapına kadar Türk) ilinde hâlâ konuşulan arabça davasıdır. Bundan Hatay lı türkçe bilmiyor neticesi çıkarılmamahdır. Sizinle o canıra türkçe ile, hem de yayvan «yor» ekinin yerini zarif «ik» ekine bı» raktığı «gidik» li «gelik» li, sevik» li türkçe ile konuşurlar da kendi aralarında arabça. Davanın önemi meydanda! Ha tay sokaklarından arabçamn gü* rültüsünü kaldıracak dil seferberliğini yapmakta acele etmeliyiz... İsmini, bu tepelerden bayrağını eksiitmemek için bire bej dövüşmeğe oraya tırmanan yiğitin, kanlara bulanıp tâ dereye kadar yuvarlanmasından gururlanan Abdurrahman Paşanın ıBelen», «Belen yiğitim» sayhasından alan Belen ve bin Belenin beldesi Hatay... Uğrunda fedai can etmiş Kırk Birinci Fırka ve fedai can edecek nice kırk birinci fırkaların aziz toprağı... Deniz mavisi. çam yeşili, portakal sarısı, kekik kokusu beldem... Günlerin günlerimiz, toprağın toprağımız ve en mühimmi derdlerin derdlerimiz olsun. Ahmed Tahaoğlu Y. T. Ö. Y. Şb. 8 İstanbul Bir film sergisi açüdı Türkiyede dün ilk defa olarak bir Film sergisi açılmıştır. Sergl Galatasaraydaki Dar film müessesesinin sa. lonlarındsdır. Sergide bilhassa harbden sonra iead olunan 16. m. m. yanmaz dar filmler alâka çekmlçtir. Törende Valt adına Beyoğlu Ka)makamı. Sine. macılar ve basın mensublan hazır bulunmuşlardır. Izcilerin dünkü toplantısı İstanbul Erkek Lisesi İzci Oy mağı, dün mekteb binasındaki izci ocağı salonunda, bu oymaktan yetişen eski izci ağabeylerine bir çay vermiştir. Eski ve yeni bir çok İstanbul Liseli izcinin hazır bulunduğu bu toplantıyı Oymakbeyi Faruü Yurdcanh açmış ve müteakıben Lise Müdürü genclere bir hitabede bulunarak; 30 sene evve! katıldığı bu izci ocağınm maz's hakkında konujmuştur. Bundan sonra eski izciler tatlı hatıralarını anlatmışlar ve izci müzik kolunun verdiği güzel bir konserden sonra toplantıya son verilmiştir. Payidar Kupası Voleybol maçları Bu pazar akşamı başlayacak olan Payidar Kupası VoleyboJ maçlarına katılacak Ankara Genclerbirliği takımı bugün §ehrimize gelecektir. Gökay turnuvası Kadıköy Halkevı tarafından tertib edilen Vali Gökay Voleybol ve Basketbol Kupası maçlarına 18 şubattan itibaren başlanacaktır. İlk haftanın fikstürü şudur: Saat 18: Halkevi Askeri Tıbbiye (Voleybol), saat 19: Moda Spor Kurtuluş (Voleybol), saat 20: Fen Moda Kültür (Basketbol), saat 21: Hukuk Teknik Üniversite (Basketbol). Kır koşusu B. T. İst. Bölgesi Müdürlüğünden: 1 İstanbul Kır Koşusu Birinciliği 12 şubat 950 pazar günü saat 10 da Mecidiye köyde yapılacaktır. 2 Yarışmalar: Kızlar: 2000 metre. Küme III: 5000 mctre, Küme I: 10.000 metre. 3 Yaiışmalara katılacak atletlerin lisanslarile birlikte Atletizm Ajanhğına kayıdlarını yaptırıp numara ahnaları lâzımdır. vardır. İstikiâlini hazanmış olan dost Hindistan tarafından şimdi yapılacak başhca şey, bu çeşidll millî ekonominin kurulması olacak tır.» Hindistan yeni anayasası o Hindftsnın yeni Anayasası etrafında izahat verir misiniz?» „ 26 ocsk tarihinde yürürlüğe giren yeni Anayasa ile Hin d:stan, Commonwealth camiasına dahil müstakil bir Cumhurıyet şeklini almış ve Anayasayı hazırlayan Müessesan Meclisinin Başkanı Prasad, Cumhur Başkanlığına seçilmiştir, 320 milyon tahmin edilen nüfusun tahminen 160 milyonu seçmen sıfat:le tek derecelı seçime iştirak edecektir. Bu suretle Âyan ve Mebusan ve mahalli federe hükumetler meclislerine üç, dört bin üye seçilecektir.» Profesör Fazıl Hakkı Sur, Hindistanda, memleketimize karşı büyük bir alâka mevcud olduğunu söyleyerek: « Gittiğim bütün y«rlcrde. Türkiyeye karşı sonsuz bir sempati ve alâka gördüm. Bu arada, H;ndli meslekdaşlarımz, Türk olduğumu öğrenince benimle muhtelif görüşmelerde bulundular. Hindistan radyosunda bir konuş ma yaparak memleketimize karşı duyulan alâkayı cevablandırmağa çalıştım; bilhassa Pakistanda yurdumuza karşı olan ilgi derin bir sevgi derecesine varmaktadır. Karaşi Üniversitesinde genclerle görüşürken bu sevgiyi daha yakından hissettim.» demiştir. NECDET EVLİl'AGİL runda, karanlıkta sojTinmak mecburiyetinde kalmış ve °lbisesini bir kaya kovuğuna sokuşturuvermişd. Fakat, tesadüfen, o kovakta. med zam?nında sahile vurmuş kok'j?muş bir balık leşi varmış. Ku îeş ceketin omzunda leke yapnıış, tabıî ceketi de kokutmuş. Sonradan öğrendiğine göre, o akşam otelde, lâğım borularmın UkaJı olduğuna dair laflar edilmiş. Bu hikâyeyi bizzat Nevile ortaya a'mış. Zira, ceketinin halini farksttikten sonra. otelde yağmurluğu.iu üzerinien çıkarmamış, fakat tabiî kokuyu da önleyememiş. Sonradan, elbisesini temizleyiciye götürmüş, fakat büyük bir aptallık yaparak, kendi ismini vermemiş, otel def:erinden gözüne üişivermiş olan bir ismi kullanmış. İşte dostumuz da bu sayede bu elbiseyi ele geçinniş ve, kafası mükemmelen işleven h\r adam olduğu için, derhal ikiyi ikije ekleyerek dört çıkarmasuu bilrrij ve kokmuş ceketle. ipten eve tırmanan adam arasmdaki münasebeti bulmakta gecikmemiş. Malum ya: insan balık leşine olsa olsa bassr Fakat, ceketin omzuna balık ieşinin temas edebilmesi ijin, geceieyin, karanlıkta, yüzmek için soyunmuş olmak ve ceketi, görmeden. bir yere koymuş olmak lâzımdır. Yağmurlu ve soğuk bir eylul gecesinde ise, zevk için. keyü için yüzülmiyeceği de aşikârdır lArkası var) SARAY'da SIİIUER İDÂ HAENDEL KON EBEDÎ DÖNÜŞ SARAY'da Kadıköy O P E R A Sincmasında «CL'MHURİYET» in zabıta romanı: 6 4 vume dogru Eazgrt: Agatha Christie ' Cjviren: M. Kenan Kan Bu bahiste pes kurnazca ha» reket etmişti, dedi. Her zaman bu teklifin kendinden geldiği hususunda öylesine inadla ısrar etmişti ki. neticede hepimiz, yalan söyledigine, burada buluşmak fikrinin onun değil, sizin fikriniz olduğuna in^nmıştık. Andrsy devam etti: « Sonra buraya geldim.. sanki bir kâbus içine girmiş gibi oldum. Feci bir şeyle karşılaşacağımı biliyordum. Bunu Nevile'in istediğinı biliyordum ve en nihayet bunjn benim başıma geleceğini de bilıyordum. Fakat bunun ne olacağını bilemiyordum. Bu yüzden, belki iiz de farkma vardmız, hemen hemen aklımı kaybeder gibi oldum. Korkudan felce uğramış gibiydim. Tıpkı korkunc bir rüya içinde gibiydim: Hani \'ahşi bir hayvan üzerinize doğru ilerler de ne kıpırdanabilirsiniz. ne bağırabilirsiniz.. ağzmızı açarsmız, sesiniz cıkmaz.. işte öyle bir halet içindeydim.» Müfettiş Battle: Yüanın bakışile kuşu teshir ettiğini ve kuşun da uçamıyarak olduğu yerde kaldığını heo duyar da ah bir görsem diye düşünürdüm. dedi. Fakat, artık bundan sonra, böj'le bir manzarayı görmeğe tahammül edebileceğimi zannetmivorum. Andrey hıkâyesine devam etti: Lady Tressilian'ın öldürüldüğü Şu halde asansöre «bozuktur» zaman dahi bunun manasını idrak levhasmı da Nevile asmışür? edemedim. Şaşırmjş kalmıştım. Evet. Royde ile Lati.iıer ed.^rr.Nevile'den şüphelenmek akhmdan cağıza içki ikram ederken, Nevile cahi geçmedi. Nevile'in paraya ih bir koşu otele gidip o levhayı asantiyacı olmadığını biliyoFdum, elli söre asıvermiş olmalı. Kuıvüzca ve bin sterlinlik bir mirasa konabil basıt bir cinayet. Fakat bunu ispat mek için Lady Tressilian'ı öldüre edebilmemiz hemon hemen imkânccğine inanmak saçma olurdıı.. sızdır. • Mr. Treves'in anlattığı hikâye Andrey tekrar bir ürperme geüzerinde de. o akşam, uzun uzun çirdi. düşündüm. Fakat o zaman dahi, bu Battle: hikâyeyi Nevile'le alâkalı göreme Yok, yok cntnm. dedi. Artık dım. Treves, geçmiş günlerin çocu herşey bitti, km^u'.c'unuz. Siz anğxınu şimdi tamyabilmesine imkân latmağa devjnı eflin. \eren bir aiâmeti farikadan oah Çok zeki ve mahirsiniz Bsn settiydi. Meseîâ benim kulağmda senelerdenberi ba kadir u/un ı.oybir yara izi var. Fakat bunun dı lu konuşmuş c!eğiüm. şında, başkasında, göze çarpar bir İşte hatanız tîa burada ya.. aiâmeti farika göremediydim.» her ne ise, Nevileu; Battle izah etti: Miss Aldin'in beyaz saç perçemi var. Thomas Royde çolak. kolunun sakatlığının sadece bir yer depremi neticesi olmaması mümkündür. Mr. Tcd Latimer'in garib bir kafa şekli var. Nevile Strange'ın ise... Durdu. Hcrhalde Nevile'in vücndünde bir aiâmeti farika yoktur ya? Bilâkis var. Sol elinin kürük parmağı, sağ elinin lUİçük panr.ağından daha kısa. ı3u ,ok bariz bir aiâmeti farikadır, Mrs. Strange. Çok bariz bir aiâmeti farika.. Demek Mr. Treves'in kasdettiği buydu! Evet, buydu. ne olduğunu, ne zaman anladınız? yaptı, ve işin a s l feci tarafı bitti Pek kat'i darak kestirerniyo diye düşündüm. Muavin LeacV'e kendimi tam rum. Herhalde birdenbire faıket buradan giderken, miş olmalıyım. Kenciisı üzerindeki rrunasi'.e emniyette hissediyoıdum. Battle: şüpheleıdcn sıyr'.lmış'ı. Bu vazi Zaten bizim maksadımız da yette çüpheli olarak bizler kahyorduk. İşte o zaman. bir sra, onun kısmen buydu. dedi. Sizi de'ir.in bana baktığmı farkct.im. Bu mem ulaşamıyacağı bir yere goniormck nuniyet dolu bir bskıştı. O zdmcn istedim. Ayrıca. Ncv.le"in "sr.bjnı bozarak itiraf ettirebilmem için ^e anlamıştım.. bunun üzerire . hayal sukutunun aksi tesüme güBirdenbire durdu. veniyordum. Nevile, plârrnda mu Bunun üzerine ne old'i? vaffak olduğunu zannediyordu. Bu Andrey ağır ağır devam etti: Bunun üzerine. kolay ve ça itibarla, birdenbire foyasımn mı?ybuk bir ölümün en çıkar yol oldu dana çıktığını, incedon inceye düşünerek hazırladığı plânın fosladığuna karar verdim. ğını öğrenmek onun üzerinâe çok Müfettiş Battle başını salladı: Hiç bir zaman yılmamalı, de ağır bir tesir yapacaktı. di. Benim prensipim budur. Eğer itiraf etmeseydi, e.'de onu Haklısımz. Fakat bilemezsiniz, mahkum etmeğe kafi delil var bu kadar uzun müddet korku için mıydı? Pek fazla bir şey yoktu. Tabiî de yaşamak ne demektir bilemezsiniz. İnsan adeta fclce uğTuvor. Mac Whirter'in, ay ifiğmda, iınen Düşünemiyorsunuz. Herhsngi bir birisinin yukarı tırmandığ'ru g i ı plân yapamıyorsunuz. Sadece, ba düğü yolundaki ifadesi mtvcucdu. şmıza feci bir şeyin geleccğini bi Sandık odasında, ipin jenüz ısiak le bile, eliniz kolunuz bağlı, bek bir şekilde bulunmuş o.rr«ası da, liyorsunuz ve sonra da bu feci şey bu ifadeyi desteklevici nv hn e' ; ;« di. Malum ya, o akşam hava yağbaşmıza geldiği vakit... Durdu, asabî bir gülümseme ile: murluydu. Durdu, ve Andıey'in bir şey Bunun insana ne ferahlık verr diğini tahmin edcmezsiniz. Artık söylemesini bekler gibi z vc Kabeklemek, korkmak yoktur. Olan dına baktı. Fakat Andrey ^adsce alâka ile olmuştur. Ne bileyim? Beni ciıayetten sanık olarak tevkif etmeğe dinler vaziyette olduğu ıjin dsvam geldiğiniz zaman adeta memnun etti: Gri çizgili elbiseyi Ae t ulrr.uşoldum, ...dıyeceğim, fakat beni kvçık zannetmenizden korkiyrum. tuk. Ne^ ile su;a ıirm:K ı.in. Easterhad Bay taraiuıdaki kayaiik buHerhalde o anda, Nevile •Atatürke Hatıralar^ Gazetemizde Yunus Nadi mükâfatı için neşrolunan yazılar kitab halinde basılmıştir. Hiç bir yerde bulamıyacağrnız bu kıymetli yazılan kütübhanenizde bulundurunuz. Siparişler: Cumhuriyet Matbaası İSTANBUL Ald
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear