02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 Kasnn 1950 'CUMHURİYET Kremlln'in yeni bir suih faarruzu on zamanlarda askcrî sahada olduşu kadar dip lomatik alanda da arka arkaya müteaddid hezimetlere uğramış olan Sovyetler Birliğinin şimdi de Almanyayı parmağına dolayarak yeni bir sulh taarruzuna girişmekte olduğu görülmektedir. Diin akşam Moskova tarafımlan batılılara gönderilen notalar clki Almanyanın hirleştirilmesi» ne ma tuf Batı Doğu müzakerelerinin yeniden haşlamasmı. 1949 senesinde Paris toplantılaruıda Molotov taraflndan ileri sürülen esaslar dahilinde bir anlaşma zemini aranmasını istemhtir. Sov\et notasına yapılan bir ilâve. yeni Rus plânının geçenlerde Prag'da Molntov'un başkanlığında toplanan peyklerin kabul ettikleri kararlara da dayandıeını göstermktir. Halbuki Batılı idareciler ymrliye kadar bu gibi esaslan nazarı ıtibara alarak Almanva meselesi hakkınria görüsmelere çinşm'yeceklerini katî bir lisanla ifade clmislprdir. i949 Paris konferansı da buna bcııer esaslar ileri siirdüğünden bir netice vermemiştir. Kremlin'in istediği nedir? Şimdfre kadar Miskova tarsfmtlaıı zam»n zaman ileri sürülen pl.irvar SdVyetlerin biitıin Almanvavı keııdi; kontrolları a'tına •rcirebilcce'.v bil şekilde hircket ettiklcrini a^ikâf bir su r ette ortava knvm'iMiır. Bdtıhlar da bu tuzaia düşmrkteo h * vakit kpçınmıslardır. Bu?iın D«ğu Alman\a, Batı Almany.uun yilnız iiçte birini teşkil etmekteılir. Btna rağmen Moskova (Biılesm's Ajmanya pr.rlatnentosu» na her Jki ttrafın da a>nı miktarda •nilleıvoM'i verm«sini isiemcktedir. Duiıı jftmanyada yapılan scçim kırnırd^•sından çıkan milctvrkillori dcmok *tsi kaidelerini tahkir etmişlerılir. ftusya bunların «RırlcMiıiş Alıruıiıfa parlamentfsu>> na eirrm?leı:ni ileri sürmektedir. Krcm'in bu adımı attığı takılirde hütiin Alınan toprakiarının dpmir ncrdc ce'Uine geçeceğini pckâlâ bilîtıcklcılir. Batı Almanyanın sü.ılı'anılırılm.ısı neselesinin, mııh'emel bir teravuzü önlemek iizere dc.hal tctlbirler s>Immasını isli'en hvr m !'"!!cr arasnda şiddetli bir iht'îjfın patlnk vermesine sebeb olduğu bir sırnıla Sovyetlerin Alnnnyayı ileri siiıerek yeni bir sulh taarru/ıına sirişmiş olmaları a^ıl güdııekte oldukları hedcfi gösıermcktedir. Kuzey Atlantik Paktının Savunma Bakanlan geçen hafta IVashingtonda yaptıklan giirii^meler esnasında miişterek bir ordu teşkilini ileri siiren Amerikan plânını gbriişmüşler, fakat buna, yalnız Fransanın manalefet etnfesi bir neılceye vanînumasına auncer olmuştur. Gereken garantilejin vcıilmesine rağmen Fransanış bu şekilde harekct etnıesi Almaıyanın silâhlandırılmasına mâni olmas!, AngloSaksonlan hiç de memfun etmemiş ve Birleşik Amerikaj miişterek kuvvetin esası teşkil efilmedikçe ba^komutan tayini mvelesini de geri atarağ'nı bildirm'ftir. Bu vazijette görülüyor ki bu (ıtilâf bir tecavüzü önleyebilecek; yegâne kuvvetin teşkiline mâni obnaktadır. Işte Sovyet Rus* yanın ^mdi girişmekte olduğn sulh taarruzjınun asıl hedefi de bu nıüşterek knvvetin kurulraası işini biisbiitün geciktirmektir. Washin£tua toplantılarında garanti verilmesine rağmen Fransız temsilcisinin kaııaatini değiştirmekten karındığı ileri sürüknüştür. Halbuki bu temsilci parlamentonun bir kaç giin evvel verdiği bir karara bağlı bulunuyordu ve tek başına Almanyanm silâhlandınlması hakkında fikir beyan ermek salâhiyetine haiz değildi. 1870, 1914 ve 1939 tecrübelcrini geçirnıiş olan Fransanm bütün endişelerine rağmen yakuı bir tecavüzü önlemek için kararını yeniden gözden geçirmesi muhtemeldir. Sovyetler şu sırada harekete geçmekle belki bunu da önlemek arzusunu beslivorlar. Fakat komünist Çinin Kore harbine iştirak ettiği, Tibete' karşı tecavüze giriştiği ?u günlerdc komünist âleminin bu yeni oyununun da eskileri gibi ;uya düşmesi knvvetle muhtemeldir. Ömer Sami COŞAR 39 uncu topçu alayına Kore'den geîen haber Boçfnrafı I ind sahifede nuı başında ısınıyoruz... Yakmda havalar belki de daha bozacak... Kış olmasa harb çok güzel bir şey... Insan bazan dövüşmek de istiyor. Hele biz Tiirkler, harbe o kadar alışmışız ki, harb olmıyacak diye ödümüz patlıyor! Silâhlar bile rahat durmuyorlar... Geceleri bazan dağlardan gölgeler iniyor. Bunlan vurmaya çalışıyor. Vazife almaya bir hafta kadar kaldı zannedıyorum. Bu satırları yazarken yanıbaşımda topçu üsteğmeni Cevad Aycrdoğan var. Ne anasını, ne babasıru hiç bir şey düşünmüyor. Yurda bir telgraf çek deseler, ne çekerim biliyor musunuz? diyor: «Kore dağlarından Nur dağhrına! Kalıraman 39. Top alayına rtoreden selâmlar. Müsterih olun! Hepiniz namına birer grup atcşi vadediyorum!» Cevad Ayerdoğan memnun olsun! Onun bu telsizini mektubla bildiriyorunr. İnşallah Nur dağlarındaki arkadaşları okurlar da, memnun olurlar... yoi fçerken rahat rahat içemiyorsunuz! Nerede o bizim Taşdelen sularımız, Kanlıkavaklarımız, Tom ruklanmız?!.. Terkosa bile çoktan fitiz ya!... Buradaki erler mütemadiyen mektub yazıyor, ve atıyorlar... Ama nereye? Orasını kimse bilmivor! Amerikahlara sorarsanız «Gidecek, merak etnıeyiniz» diyorlar. Postacılara sorarsanız «Allah bilir, inşallah gider» diye cevab veriyorlar. Amerikalılar her şeyi düşünmüşler! Tayyare meydanlarında bekleme yerlerinde hazır zarf, mektubluk kâğıd ve pul var. Ayrıca da kocaman bir levha: «Unutmayınız ki, sİ2cJen hc^ber bekleyenler var! Ailenize mektub yazmak için bundan iyi fır&at bulamazsınız!» Bu afişi öyle güzel tanzim etmişler ki, insanm mektub vazmıyacağl bile vaısa, yazacaçı geüyor! * * * Bu akşam koguşta gene bir şarkx var. «Söyle Antalyalım, söyle» diyorlar. Mehmed Yavuz, orah olmuyor. Arkadaşları ısrar ediyorlar: Davanamıyor. Koğuşun zeminine bağdaş Birliğimizin en sevilen subayı, kurmuş, biz de oturuyoruz. doktor yüzbaşı Rahmi Yalçın... Mehmed sövlüyor: Kendisini görıınce insanın içine bir • Kore'nin daı'ıları yüksektir geçtlmez, Suları zehirlidir, içilmej.' rahathk çöküyor. Onun sayesinde Turklerın yureğı butundur. biz gazeteciler, yemeyi, içnıeyi ve Cerye çekilmez' ..» yatmayı düşünmüyoruz. Hepımize, Arkndan bir baskası atlıyor: başımıza kadar geçen gırgırlı ApTurk gvciı büi'indur. bohmmez merikan torbalan bile verdi. HasVarUğı Türk varUğ\dır yenilmez!* tane emrimizde... Portatıf karjolaHev gidi bağn yanık aslanlar .. larda bey gibi yatıyoruz. Henuin burada bir türkü besteiiZaten bu doktorlar şeker adam yorlar. Sabahtan akşama kadar lar. Yüzbaşı Talât, adaşım Faruk, türküler irindeyiz! Çarşıya çıkıyohopsi candan arkadaşlar ruz, türküler, dağlarda dolaşıyoHastane eratı, gediklilere varın ruz türküler... Soğuk olmasa bucaya knrlar yardımımızda .. Bu da rada herşey güze! .. Fakat ah şu sohastanede kimsenin olmadığına de ğuk. Deri ceketimi bile delerek gel;îlet eder zanneJerim. Bütün bir çiyor. Cenelerim birbirine çarpa lık şeytan kulağına kurşun sap çarpa dişlerim hurdahaş oldu . sağlam... Yiyor, içiyor, yatıyor ve Rüz^rjr degil, bıçak... Pasifikten istirahat ediyorlar. Fakat içtikleri kopup gelen tayfunlar soluğu Kosııvu tr>tmayınız! Buroda fazla has rede alıyoılar... Allah yardımcm tahk oldugu için, su klorden Reçi olsun .. FaruA FENİK "N'ill.MHIMIIIIIIIIIllllllllümmilllllllllllllllllllllllIlmniMlıımo.. Yedek Subay Okulunun kış devresi Bastarafı I inci sahifede miştir. Ancak bu gibiler yüksek ehliyeti elde edebilmek için tâbi olduklan hazırlık kıt'ası hizmeti lise ve muadili okulların mezunlarırun tâbi olduklan müddetten kısa olması Bakanlıkça kabul edjlmiştir. Kış devresine yüksek ehliyetli herkes girebilecektir. Bugüne kadar askerliklerine karar alamamış olan yüksek ehliyetliler doğruca Millî Savunma Bakanlığına müracaat erleceklerdir. flkokullarda din dersleri Ankara 4 (TJH.A.) Bakanlar Kurulu karan mucibince 19501951 ders yılı başından itibaren ilk okulların dört ve beşinci sınıflarında okutulacak din dersleri hakkında incelemeler yapmak üzere toplanmış bulunan bilim heyeti rr>esaisini bitirmiş ve alınan karar b a kanlar Kurulunca da tetkik edildikten sonra din derslerinin aşağıdaki esaslar dairesinde okutulmasına karar verilmiştir: 1 Türk çocuklannın diğer ihtiyaclarına olduğu gibi din ihtiyaclanna da cevab vermek üzere ilk okullarda din öğretimi yapılması ve bu derslerin diğer dersler arasına ahnması uygun görülmüştür. 2 Bakanlıkça bastınlmış olup 1950 ders yılı kitab üstesine alınmış olan ilk okul din derslen fcitablsn şimdilik maksada yeter görüimuştür. 3 Bu hususta öğretmenlere reh ber olacak bir kıtabın hazırlanması kararlaştınlmıştır. 4 Çok öğretmenli ilk okullarda din derslerinin bu dersleri bilhassa okutmak istiyen öğretmenlere verilmesi, bunlar da çok olduğu takdirde içlerinden daha yaşlılarının tecrih edilmesi mu\rafık bulunmuştur. 5 Çocuklanna din dersi okutmak istiyen ebeveyn, bu hususu sene başında okul idaresine yazı ile bildirdiği takdirde bu çocuk'ların din dersleri ve imtihanlarından muaf tutulması kabul edilmiştir. Millî Eğitim Bakanlığınca bu esaslar dahilinde gerekli talimat müesseselere tebliğ edilmiştir. Darülâcezeye 1 milyon HantJan Sezenel veren adamla mülâkat davas! Bastarafı î inci sahifede Halkın bu kadar yakınlık gösterdiği bir insana karşı, gazeteci her halde lâkayd kalamazdı. Biz de kalktık, Aksarayda oturan vatandaşımızın evine gittik. Bu mütevazi evini sokak kapısında bir takım düzme hacılarla karşılaştık. Acaba bunlarda mı vatandaşımızı tebrike gelmişlerdi.. Uzun boylu, siyah sakallı ve temiz pâk giyinmiş bir hacı yolumuzu kesti: « Efendi, dedi, beyefendiden siz de mi borc para almaya geldiniz. Çok muhterem bir zatmış. Bugün gazetelerde okuduk. Hayır için para dağıtıyormuş.» Bu sırada bir hizmetçi kapıyj açtı, ziyaretimizin sebebini kendisine söyledikten sonra, «içeri buyurun» dedi ve yanımızda bulunan sakallı adama: <t Gene sen misin, Allah sizi ıslah etsin..» diyerek kapıyı suratına kapattı. Hizmetçi kadının çok sinirlenmiş olduğu anlaşılıyordu. Biz kendisine bir şey söylemeden, o konuşmaya başladı: « Sabahtanberi belki elli sahte hacı, beyefendiyi görmeye geldi.» Niçin? « Borc para almak için geldiklerini söylüyorlar. Güya Hacdan yeni dönmüşler, paraları kalmamış: memleketlerine gidecek paraları yokmuş .. Hepsi de hacıyağı sürünmüşler. İstanbulda ne kadar dolandırıcı varsa hacı kılığma girmiş.» *** Iki gün evvel, bir milyon lira değerindeki bütün menkul ve gayrimenkul mallarını noter huzurunda Darülâcezeye bırakan hayırsever vatandaşımız Refik Hıfzı Büyükaslanın çalışma odasmdayız. Refik Hıfzı Bey de aynı derdden şikâyetçi: <t Fâni olan insan için en büyük zevk, elindeki serveti hayı müesseselerine bırakmaktan ibarettir. Ben şahsan böyle bir hareketin gazete sütunlanna aksetmesine taraftar değilim. Fakat, gazetelerin bu gibi tebermlan yazmalanndaki faydayı da kabul etmek lâzımdır Çünkü bu suretle varlıklı vatandaşlar arasında bir yanş başlar ve teberruda bulunanlarm sayısı artar.x> Gazetelerin yazmasına niçin taraftar değilsiniz? « Efendim insanm huzuru kaçıyor. Önüne gelen borc para istiyor. Hattâ bazı kimseler, kendilerine arzu ettikleri parayı vermezsem, âhirette iki elim yakanızdadır, diye mektub bile yazıyorlar Pek tabiîdir ki, bu gibi mânasız mektublan çöp kutusuna atıyonım Ben, her yıl üç dört kat elbise yaptırırdım. Şimdi eski elbiselerimi giyiyorum; görüyorsunuz ya tasarrufa riayet etmek için elden ne gelirse onu yapmaya çahşıyorum. Tek gayem, biriktirdiğim parayı hayır işlerinde kullanmaktır. Yoksa, ona buna dağıtmak için tasarruf yolunu tutmuyorum.» Hayırsever vatandaşımız tahsilini Fransada tamamlamış olup, aynı zamanda geniş bir kültüre maliktir. Boş vakitlerini elli bin lira değerindeki pul koleksiyonunu tasnife hasretmiştir. Bu nadide koleksiyonu da Darülâcezeye bağışhyan Refik Hıfzı Büyükaslanla eşine uzun ömürler diliyerek yanlanndan aynldım. Necdet EVLİTAGİL Dünkü duruşmada, sanık. kapıtf ] Ahmed Sarının şehadetinin yalan olduğunu söyledi Handan Sezenelin ölümüne se beb olmaktan sanık Ali Koçlunun. muhakemesine dün 1 inci Ağır Cezada devam edilmiştir. Dünkü oturumda önce, Adalet doktorluğunun ve Morg Müdürlüğünün rapo^an okunmuştur. Bunlarda ces<*d üzerinde mücadeleye delâlet eder herhangi bir yara ve bereye tesadüf olunmadığı yazılıyordu. TahkikîU idare eden savcı muavinlerütc'en Namık Kemal tarafından hâdise mahallinde tutulan keşif zabıthrı okunduktan sonr? apsrt:man kd^ııcısı Ahmed San şahid olarak sal"rta alınmıştır. Şahid kapıcı şu ıladedo bulunmuştur: « Ali Ko;lun m Handan Sezeneli balkondan aşağıva .attığını g c ' medim Hâdi^enin ^îıkuu sıi'a^i" "'a tıraş olmak üzere berbere git'n 5tim. Döndüğüm zamsn Handan Sezenel bahçede baygın bir halde yatıyor, başında duran Ali Koçlu onu konuşturmağa ve cevab almağa <"alışıyordu. Bu esnada öğıendim ^i, Handan Sezenel 4 üncü kat balkondan düşmüş.» Mahkeme Başkanı şahide şu suali sormuştur: Ali Koçlunun üstünde kan iekeleri var mıydı?... Hayır yoktu. Handan asabî, sinirli bir kadın mıydı?. Evet, çok sinirli ve asabî bir ' kadındı. Hemen kızar, bağırırdı. Bundan sonra kapıcının savcıhk tahkikatı sırasında verdiği ifadeler okunmuştur. Kapıcı bu ifadelerinde Ali Koçlunun kendisine 500 lir» teklif ettiğini söylemişti. Başkan bu ciheti açıklamasını ş a ' | hidden istemiş, o da şunları söyle; miştir: < Beni bir kenara çekti. 500 lira vermek istedi, almadım. Bu parayı bana ne maksadla vermek istedigini bilmiyorum.» Şahidin ifadesine karşı ne diye» ceği sorulan Ali Koçlu, kapıcı Ahmed Sannın yalan söylediğini, şehadetini kabul etmediğini bildirmiş Meryemin mezarı Baştaraft 1 inci sahüede Dağındaki evin Hazreti Meryeme aid olduj>u ve Merj'emin mezarının da orada olacağı ihtimallerini ötedenberi akla Retirmiştir. Avrupalı hıristiyan kadınlardan fjir kaçının hiç zıyaret etmemiş olduklan Efcsi rüyalarında görmeleri ve Rene rüvakrında Bülbül Dağındaki evin Meryeme aid olduğu ve Meryemin mezannın da Efeste bulundugu söylenme^i, bu . rüyalan görenlerin ev ve arazi ârızaları hakkınc'a verdikleri izahatın hıristiyan din âlim'eri tarafından yapılan tetkikat sonunda hakikate uyduğu müsahede edilmesi, Meryemin evi ve mezan Efeste olduğu hakkındaki tahminlcri kuvvetl.endirmiştir. Fakat bir iki defa aıkeologlar * rafından Efeste ve evde yapılan sathî araştırmalar bir netice vermemis, Meryemin evi ve mezan Efeste bulunduğu ilmî bir surette tesbit edilememiştir. Şimdiki vaziyet bundan ibarettir. Yakın bir zamanda arkeologlar tarafından esaslı araştırmalar yapılarak hakikatin meydana çıkarılmasına çalışılacaktır. Bu nrazinir. sahibi olan hıristiyanlar müsaade ettikleri takdirde İzmir Müzesi hafrivatta bulunmağa hazırdır. Hazreti Meryeme aid olduğu iddia edilen evde iki kolu dirseklerinden itibaren kaybolmuş ve bronzdan yapılmış bir heykel bilhassa nazan dikkati çekmektedir. Bu heykel Meryem Anayı ?ostermektedir. KADRİ BAŞCI Körler Eğitim Müsaviri dün geldi Bastaratı 1 inci sahifede kültür ve âmme faaliyetlerinde kendi hisselerine düşeni başarmaktır. Türkiyede, gerek hükumetin, gerekse hayır sahiblerinin a'malara yaptıklan hizmetlerin inkişafı için elimden geleni yapmıya hazırım.» Sir Clutha Mackenzie sözlerini şöyle bitirmiştir: « Modern icadlar ezcümle uçak, tren, asansör, otomobil a'malara çok faydalı olmuş, bir noktadan diğerine yardımsız ulaşmalarını sağlamıştır. Fakat onun yanında modern icadlann dışında kadim ve an'anevî bir kolayhk da mcvcuddur: (Size yardım edebilir miyim?) cümlesı bizler için insanî sevgi ve anlayışın, his zenginliğinin en parlak nümunesidir.» Sir Clutha Mackenzie memleketimizde 15 gün kalacök bu arada bir çok konferanslar verecektir. Sir Mackenzie, kör bir Fransız tarafından icad edilmiş olan «Braille» alfübe sistemi hakkında muhtelif konferanslar verecek ve bu sistemin Türk alfabesile imtizacını tetkik edecektir. Sir Mackenzie yarın gazetecilerle bir konuşma vnpncak ve Hukuk Fakültesinde ilk konferansını verecektir. Kore'den Türkiyedekilere mektub Baştarnh 1 mcı sahifede AH Sevinç Akçakoca köyü Sevgili b?bacığım, Selâm edip ellcrinden öperim. Babacığım benim için merak etmeyin. Benim rahatım iyidir, sizin de ivi sıhhatte olmanızı dilerim. Oğlun Mehmcl Sevinç tarafından * * * İzmir Müzavede Bedesteninde saatçi Sabri Beygiye Babacığım, anneciğim, Allahm iznile 19.10 950 tarihinde Koreye geldik, Taegu şehrindeyiz. Sıhhatimiz yerinde, sizi merak ediyorum. Mektub gönderin. Ellerinızden öperim. Tanıdıklara çok selâm ederim. Oğlunuz Ruhi Beygi * * * Babam Sadık Karahana Selâmlarımı sunar ellerinden öperim. Sıhhattevim. Kardeşlerimin %özlerinden öperim. Çankınnın Balsa köyünden Mustafa Karahan * * *• Emiroğlu Osmaniye Sevgili babacığım, Selâmlarımı sunar ellerinden öperim. Sıhhatteyim. Annemin ellerinden öperim. Kore Savaş Birliği 5 Bl. çavuşlarından Nihad Örsdemir * * * Halil İbrahim Ünsal Baltalıköyü Ankara Sevgili babacığım, Selâm ederim. Sıhhatim yerindedir. Ellerinden öperim. Anneciğime selâm eder, ellerinden öperim. Oğlun: Ahmed Ünsal CUMHURİYET Mektublar.n neşrine devam edeceğiz. Başbakan Yardımcısının beyanatı Ankara, 4 (T.H.A.) Muhalefetin iktidara karşı takındığı tavıı ve hücumlan karşısında düşünce ve görüşünü sorduğumuz Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Samed Ağaoğlu, Türk Haberler Ajansı muhabirine şu beyanatta bulunmuştur. fehcir siaseli lakbih edîldâ Bnsfnrntı 1 ınrı vahıteie edilnıiftir. Gayet ehemmiyetli görülen bu karaııia Bulgar hükunıetinin sebebsiz ve haksız olarak 250 bin Türkü tehcire kalkıştığı belirtilnıekte ve aynı zamanda Sofya idarecileri bu hareketleıinden dolayı şiddetli bir lisanla tel'in edilmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar komıtesinin müttefikan kabul ettiği karar, Bulgar hükumetinin girişmiş olduğu bu tehcir hareketinin asla beşerî olmadığına da işaret etmektedir. Karar snreti Bakanlar komitesinüı kabul edip bu akşam basına tevdi ettiği karar suretinde şöyle denilmektedir: «Avrupa Konseyi Bakanlar komitesi .Türkiyt Dıj Işleri Bakarum dinledikten v Turkiye Ue Bulgaristan hükumetleri arasında teati edilen notalan nazan itibara aldıktan sonra, yetkiai haricinde kalan herhangi bir hukukt tetkikten kaçınmak suretile ahdl hükümler ne olursa olsun Bulgar hükumetinin 3 ayhk bir müddet zarfmda 250 bin kişinin tehciri hakkında izhaı etmiş olduğu arzuya karşı resmen protestoda bulunmaktadır. Üstelik bu vaziyet, bir huzursuzluk hali vc Avrupanın hür memleketlerindeki iktisadî hayatta biı sefalet yaratmaya da meyyal görünmektedir. Bu durumda Bakanlar komitesi, bu insanlann menfaatleri korunmak gerektiğinden Bulgaristanın tehcirleri hakkında hiç bir karar slmaması ve muhaceret mcsciesi ıki nıemlekct arasında nıs/ct dairesinde yanılacak bir anlaşma ile halledilmedikçe mallannın tasfiyesi cihetine de hiç bir suretle gidilmemesi gerektiği kanaatindedir.» Doğan NAÜI Rpma, 4 (A.P.) Bu akşam Batı Avrupanın komünist aleyhtarı devletleri, tarihte ilk defa olarak kendilerini tebaalarımn esas haklarını topyekun korumakla mükellef tutan bir insan haklan andlaşması imzalamıslardır. Üniversifede das;ıfı!an beyannameler işi Baştarajı 1 inci sahifede ba^landiğını yazmı^tık. Yapılan incetemelcr neticesinde Edebiyat Fakültesinden iki gcncin muzir mâna ve mahiyet taşıyan bu beyannamclerin daÇıtılmasında faal birer rol oynadıklan anlaşılmıştır. Diğer taraftan bu dernek mensublarından bazılarının tanınmış solcularla zaman zaman temasa geçtik!eri de iddia olunmuş ve bu sebeble tahkikat muhtehf cephelerden genişletilmiştir. Bu maksadla evvelki gece ve dün mahkeme kararile bir takım kimselerin evlerinde, yazıhanelcrinde zabıta tarafından araştırmalar yap'.lmı=tır. Bu taharrirat sonunda bazı solcu muharrirlere aid kitablar, risaleler bulunmuş, müsadere olunarak Emniyet Müdürlüğüne getirilmişlerdir. Dün bu hususta malumatına müracaat ettiğimiz Emniyet Müdürü Kemal Aygün şunları söylemiştir: « Tahkikata büyük bir hassasiyetle devam ediliyor. Evvelki gece ve dün sulh yargıçlığından alınan kararlarla bazı kimselerin evlerinde araştırmalar yapılmıştır. Elde edilen vesika ve deliller tetkik edilmektedir. Halen nezaret altına alınmış kimse yoktur.» Insan haklan ancllaşması Komünistlere tatbik edilecek ağır cezalar af? ? ıtı^ı sah'terte ler, bu teklifin Türk Ceza kanununun 141 inci maddesi tadil edilerek cezalar ağırlaştırılarak ve yeni hükümler eklenerek hazırlanmakta olduğunu gösteriyor. Teklife göre bu gibi hareketleri övenler, iyi bulanlar da müebbed hapis cezasına çarpılacak, fakat bu övme siyasî, edebi, meslekî, iktisadî, mizahî, telif, tercüme, iktibas «uretile, matbualarla, açık veya örtülü resimler vasıtasile yapıhrsa eseri veya yazıyı yazanlar, resmi yapanlar, tercüme ve iktibas edenler de ölüm cezasına uğrayacaklardır. Bu teklifin 100 kadar milletvekilinin imzasını taşımakta olduğu da aynca rivayet edilmektedir. Akdeniz müdafaasınth TürkYunan işbirliği Başinraft I inci sahifede Türkive ile Yunanistan arasında yapılmakta olan bu müzakereler hakkında kuzey Atlantik Paktı Akdeniz bölgesi savunma komitesine de aynca bir rapor verileceği beyan edilmektedir. Diğer taraftan Atinada Amerikan Generali Arnold ile Yunan Başkomutanı Papagos arasmda müzakereler cereyan etmektedir. Bu görüşmelerde General Arnold'a Türkiyedeki Amerikan hava heyetine mensub yüksek rütbeli subaylar da refakat etmektedirler. PROF. NBttBUS'UN MACERAIA RI: Komünist Çinin Kore harbine müdahalesi NewYork, 4 (R.) Komünist Çinlilerin Kore savaşına katılmış olduklan artık tebeyyün etmektedir. Bu akşam verilen haberler, 6 kızıl Çin tümeninin Birleşmiş Milletler kuvvetlerine karşı çarpışmak ta olduğunu kaydetmektedir. Muhabirler, bunların toplu bir halde bulunmadıklannı, fakat Kuzey Kore tümenlerine dağıtılmış olduklannı belirtmektedirler. Bu gece komünist Çin radyosu Korede Amerikahlara karşı çarpışmak istiyen Çinlilere yardım edileceğini ve bunların Koreye gön derileceklerini bildirmiştir. Komünist Çin radyosu, Amerikanın Korede bulunmasının Çinin emniyetine karşı bir tehlike teşkil etmekte olduğunu da iddia etmiş ve açık bir çurette cephe almıştır. Bununia beraber Komünist Çinin resmen çaıpı^malara katılmıyacağı tahmm edilmcktedir. Tuccardan Arabkirli merhum Hulusi Dostal refıkası ve Selâhaddin, Halıme. Mehmed All ve Akıl Dostahn anneleri • CUMHLRIVET» in TEFRİKAS1: ^ a z a n : PEKIOE CELAL. a Benimle beıaber kendini harekttsiz kâlmaya mahkum edersen sen de kötürüm olur kalırsın zaten Nedim.. Senin biraz spor yapman, hareket etmen lâzım, bilâkis memnun oluyorum, böyle saçma sualler sonna bana emi cariim.» Halbuki içimde o ağulık çekihnez bir hal almıştı. Nedim «saçma» dediğim şeyler için kalbimin nasıl kar?dığmı nereden bilecek! Yalnız başbaşa kaldığımız: bir gün Suzan belki ilk defa bana da öbürlerine yaptığı gibi sokulma alâmetleri gösterdi, tatlı sözler söyledi. « Ne iyi, ne tatü bir kız oldun diye, ince ince güldü. Evlenmek sana yaradı. Yüzün, gözlerin gülüyor. Artık o eski, kösesinde yalnız şikâyet eden ve göz yaşı döken, sinirli, huysuz çocuk değilsin. Dilenci hikâyesini de unuttun değil mi?» «Ben ondan daha jeter oldum, bana topalın lâneti yapıştı!» diye «bir zamanlar nasıl tutturmuştun hatırhyor musun?» tum. Artık rüyamda da göremiyordum. Eskiden çok daha evvel, kazayı yeni geçirdiğim zamanlar adam Buda heykeli gibi hareketsiz, acayib bir halde rüyama girmişti. Zaman zaman ağız çalgısının sesini duymuştum. Çok ağlamıştım onun yüzünden, fakat sonra zamanla tamamen unutmuştum, hayalimden, rüyalanmdan tamamen çekilip gitmişti, hem ona eskisi kadar acımıyor, vicdan azabı da duymuyordum artık.» din. Bir zamanlar daimî göz yaşlan şikâyetler, isteri krizlerinle benı oldukça usandırmıştın, halbuki şimdi ne kadar sessiz, makul bir kız oldun. Nedimin üzerindeki tesirine şükrermeli, bununla beraber ben seni de takdir ediyorum. Hem vallahi seni yeniden çok sevmeye başlıyomm.» « Eskiden sevmezdin öyle mi Suzan?» « Hemen alınma, severdim tabiî... Yahıız biraz sinirime dokunurdun. Neden gizliyeyim? Öyle zayıf, kuvvetsiz, kendine acındıran bir halin vardı ki! Şikâyet, göz yaşı, şikâyet, göz yaşı başka' bir şey bilmezdin. Şimdi de yürüyemiyorsun, aynı vaziyettesin ama, gülüp konuşmasını, insanlarla alâkadar olmasını öğrendin. Hattâ bak işe yarıyorsun, kocanın gömleği değil mi bu elindeki?» Adnanın eşyaları, ütüsü, yırtığı, söküğü ile me'şgul okluğu gibi Nediminkilere de tatil günlerinde Suzan bakıp onarmaya alışmıştı. Fakat sonra yavaş yavr^ kocamınkileri elinden aldım. Bu biraz güç oldu. İlk zamanlar «düğmesini iyi dikemezsin, söküğünü belirsiz yapamazsin,D diye, verriıemek istodi ama. nihayet ısrar, yalvarma muaffak oldum. Nedimin de bana yardımı dokundu. Mas?n'n b^^!na oturarak ütüîediğim gömlekleri, y < < kahkları beğendi, kırışıklarına oak madan giydi. Zaten Suzandan boşka herkes yapüğım kolaları, ütüyü, Topal, çok eskiden bizim mahallenin köşesinde oturan bir dilenciydi. Suzana: « Sen de değiştin dedim, sana da evlilik yakıştı. Fatma halam da geçenlerde söylüyordu. Çok güzelleştin, âdeta gencleştin.» « İhtiyar Tiıydım yani?» « Hayır ama, kendini çok bırak mıştın, işten başka bir şey düşünmez olmuştun, âdeta bir erkek gibi yaşıyordun.» Doğru söylüyordu. Bir zaman« Ben onu bunu bilmem. Sen danberi tocah tamamen unutmusson günlerde âdeta gözüme gir dîkişleri methedip duruyordu. Çünkü hepsi bundan ne kadar zevk aldığımı biliyor, beni âdeta teşvik ediyorlardı. Benim bu heveslerimle alay eden bir kişi vardı, o da Suzan! İşte şimdi de dudaklannda müstehzi bir tebessümle elimdeki şeyin ne olduğunu soruyordu. Hafifçe kızararak; fakat iftiharla: « Nedimin gömleği, dedim, kolu sökülmüş de... Hem şimdi çorab örmesini de öğrendim, Fatoş gösterdi. Çok kolay. Keten gömleklere gizli yama yapmasını da beceriyorum..» « Aferin sana!» Bu aferini alayla söyle.'liğini sezmemeye imkân yoktu. Fakat bu sefer başımı eğmedim. « inşallah bir gün çocuklarımınkini de dikeceğim.» dedim. Şöyle bir irkildi. Nedense onu fena bir yerinden vurmuşum gibi garib bir sevince düştüm. Fakat kendisine çsbak hâkim oldu. Gülümsedi, baştan savar gibi: « Peki peki, inşallah o da olur.» dedi. Sonra birdenbire h&tırlamış gibi ilâve etli. « Aklıma gelmişken sorayım, sfrin şu seyahat meselesi ue oldu?» « Sunbahara gideceğiz» dedim. <ı Kocanın, /ani şirketin işleri £:n zamanlarda fazia par'ak değil, sana söylemiyor mu? Eğer uzun bir seyahate çıkmaya kalkarsa bu şirket için fevkalâde zararlı bir uzakla$ma olur. Bizleri dinlemiyor, inadcının biridir, eskidenberi.» « Gitmemizi daha çok o istiyor, yoksa benim nereden aklıma gelirdi zaten!» « Pahalı, masraflı, üstelik işine de zararlı bir seyahat. Faydası olup olmıyacağı da malum değil.» Gülümsedim. « Neden daima ümidlerimi kırmak istersin Suzan! Yürümek çok zevkli şey, sen farkında değilsin galiba bunun. İyi olmak istiyorum.» Yüzü hemen haşin bir mâna aldı: « Ben mi mâni oluyorum buna! Eski nanköısün! Her işine koştuğum, sonunda dünyanın en iyi kocasını bulup evlendirdiğim halde gene makbule geçmiyoıum değil mi?» « Tuhaf şey, onu bana sen mi buldun? Ne demek bu söz? Yani, o istemiyordu, akıl etmiyordu da sen mi akıl ettin, sen mi zorladın» « Her halde üzeıinde tesirim oldu. Daha çabuk iyileşir, moral bir kuvvet alır, onu kurtarırsınız, dedim. Seninle evienmeye onu teşvik ettim: Adnan da aynı şeyi yaptı, fena mı oldu yani? Hem bırak bu saçma münakaşalan da, sen kocanı şu mevsimsiz seyah3tten vazgeçirmeğe bak kızım. İyilik etmış olursun ona. Buradan uzun boyiu ayrılmaya kali"sa işleri çok sarsılacaktır, emin ol buna. Bu sizın yolculuk binlerce liranm havaya uçmasına malolacaktır. Arkası vat , Duruşma, Franko, Jak, Lutfi Mehmed Kaya adlarmdaki şahidle« Muhalefetin bu son haftalaı rin çağınlıp dinlenmeleri için buf içinde izhar ettiği ruh ve zihniyet başka güne bırakılmıştır. haleti bilhassa dikkate şayandır Artık tenkid sahasınm tamamen dışında yalnız küfür, isnad ve iftira vâdisindedirler. Demokrat Partinin muhalefette bulunduğu zaman ittihaz ettiği hareket hattile muhalefetin ve Cumhuriyet Halk Partisinin tuttuğu yoı lu mukayese etmek, muhalefet gib ! Buıhan Feleğin bundan birkaa hayırlı, lüzumlu bir müessesenin gün evvel çıkan fıkrasında basın ıkbal ve tahakküm ihtirasile hasta hürriyeti mevzuuna temas ediliyor, insanlann elinde ne dereceye ka bu arada bir hukukçunun bu hürridar soysuzlaşabileceğini gösterme yete dair yaptığı radyo konuşma* .^e kâfidir. mdaki bazı sözler tenkid olunuBu memlekette artık sıkı bir de yordu. Fıkranın intişarından sonra mokratik idare kurulması emelile anladık ki mevzuubahis konuşma çırpınan Türk milleti, bu emel ile avukat arkadaşımız Celâl Yardımcı geçmişin suçlannı affetmek gibi tarafından yapılmıştır. Arkadaşımi2 gösterdiği çok asîl ve yüksek mü bize radyodaki konuşmasında bu samahayı suiistimal eden bu insan bahiste şunlan söylediğini bildirdi: ların hareketierini dikkatle takib .... Türk hâkiminin matbuat daetmektedir.» valannda verdiği kararlar daima inesinde şu düsturu taşıdı: (Kalem erbabının tenkid maksadile yazdığı yazılar ekseriya iltifatkâr olmayıp, taarruzî mahivette kalırlar, bu tarz muahazeleri ihtiva etmeleri zanırî ^e ünvanm da delâlet ettiği gibi tenkid üminin tabiî bir neticesidir.) Türk hâkiminin buı içtihadlarının kir hayatına ve insan haklanna çok şey kazandırdığını elbette tarih Sayın Bayanlar! kaydedecektir. Netice olarak adlî, Her şeyde olduğu gibi dünsiyasî, tarihî ve içtimaî bütün beliryanın en güzel permanantı ;iler geniş manada hürriyet sağlıyan bir matbuat kanununun neşrinde zanıret bulduğu için vazıı kanun da bıınu millete sundu. Ancak bu kanunu vesile ederek yazı hürriyetinin uluorta istimal edilemiyeceğini hatırlatmak yerinde olur. Her vayı da yalnız mütehassısına tandaşın bu hürriyetin sınırını taysptırmız! yinde b^siretkâr olması gerekir. Bu VENÜS BERBERf kanunun sağladığı hürriyetlerin r Türk vatanma v erimli olabilmesi ŞÜKRÜ AKAN onun iyi niyetle istimaline bağlıdır. ^ Kadıköy, Bahariye Cad. • Yoksa hususî menfaatler gözetilerek her türlü tenkid ölçüsünü asarak ME V L İ D h'âk ve fazilet kaidelerine hürmet Sevgili zevcim ve babamız Gene edilmeden ferdin şeref ve hşysiveral tine. aile nsmusuna ve buna benzer KADRİ DEMİRKAYA'nın ma'serî mukaddesatına sata=inl?r vefatınm yıldönümüne rastiıyan bu kanuna da, bu hürriyete de ve 6 kasım 1950 pazartesi günü öğle âmme menfaatine de en büyük hinamazından sonra Beyoğlundaki yaneti yapmış sayılacaklarına şüpAğa Camiinde aziz ruhuna okuna he edilemez.» cak Mevlide akraba ve dostları ile Esasen biz de Celâl Yardımcı arihvanın teşrifleri rica olunur. kadpşımızın h^sın hürriyetini anlaZevcesi ve Çocuklan yışından şüphe dtrinadıŞımız için Trabzon Liselerinden Yetişenler onun tavzih arzusunu memnuniyetle yerine getirirken mescîeve Cemiyeti Başkanlığından: 2 Kasım 1959 pçrşembe gunu nlsab kapamp brtmis naîsrile bakıyoruz. Gelâl Yardımcının radyo konuşması ve bir lavzih ÖLÜM temin edilemediğinden yapılamıyan Dünya OtelciİPr Kralı geüyor Gcnel Kurul toplantısı bu defa 5 kasım 1950 pazar gunü saat 9 da Eminonu NewYork'taki Ws'dorf A=tarıa o'e. Halkevlr.de yapılacaktır. linın sshibi dunya O'?'":1T Kralı claSayın asli ve fahrî uyelerimizin teş rak anılan Hılton bugjn jehr'mıze gerifleri saygı ile rica ctlurmr. lecektır. • TARİH OUNYASI Bilinmiyen hakikatleri neşretmeğe devam ediyor. Celâl Bayar ve Tarih Dünyası Kral Abrlullahm Abdülhamid hakkında ilk defa neşredilen hâtıraları Türkiyede ilk heykel 115 sene evvel Kapjlıçarşı Babıâli baskını. İslâm dini ile yaşıt Kur'anı Kerirr ve ilâh... 44 sahifa. syrıca resimli Osmanlı tarihi ve İslâm tarihl<îri foımalan ilâvesile 50 kuruş. SEHER DOSTAL ducar olduğu hastalıktan kurtulamıyaıak vefat etmijtır. Cenazesi 5/11,950 pazar gunü ikindi namazını muteakıb Ksdıkoy Osmanağa Camiinden kaldırılarak Karacaahmeddeki aıle meearhğına defnedilecektir. Dostal ailesi iKONFERANS" UNESCO müşavirlerinden Sir Clutha Mackenzie 7 Kasım salı günü saat 17 de Hukuk Fakültesüıin 6 No.lı anfisinde «Körlere Bakım» mevzulu bir konferans verecektir. Türkceye tercüme edilecek olan bu konferansa herkes geîebi'>. (Konfennsın verileceği anfi Beyazıddaki Üniversite Merkez binasmın arkasında ve Beyazıd Kulesi tarafmda bulunan yeni bina dahilindedir. Bebe, küçiik, büyük' hastane, otel ve mekteblete I ADÂLET BATTANİYESİ ^ Etikete dikkat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear