02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHCRİYET 25 Kasnn 1950 General Miranda Halide Edib Adıvar'a Lâtin Amerika Iıttıbaları r J Yazan: Fu&d Canm V =haberleri Erıııesıi Patrik seeimi Patrik mtihab edecek olan heyetlerin seçimi bugün yapılacak Bugün Ermeni Patriğini seçecek olan heyetlerin intihabı yapılacaktır. Şehrin muhtelif yerlerindeki 135 sandığa Ermeni vatandaşlar oy atarak seçimi yapacak heyetleri seçeceklerdir. Bu seçim tıpkı Millet Meclisi ve şehir meclisi seçimi esaslarına göre yapılacağından san dık başında propaganda olmıyacaktır. Seçim komisyonlan. noterle bir papas ve iki kişilik mütevelli heyetinden ibaret olup vatandaşların oylarını rahatca kullanabilmeleri için tertibat alınmıştır. Seçime sabah saat sekizde başlamp akşam 18 de son verilecektir. Müteakıben oylar tasnif edilecekir. Oylar türkçe yazılacaktır. Bu;ün seçilecek heyetler aralık ayının kinci günü yeni Patriği seçeceklerdir. ı I II A T • R V L A R I 1417M NALINA Yeşilayın dilekleri eşilay Cemiyeti Başkanı avukat Celâl Feyyaz Güısel imzasile aldığım bi; yazıda şöyle deniliyor: aMemleketlmizin sağlık ve ahlâk üavasile sıkı sıkıya alakalı olan içki ve uyuşturucu maddelerle fikren 've irade yolu ile mücadeleyi kendine şiar edlnmis bulunan cemiyetimiz, 4 kasıın 1950 günü akdedilen kongremizde bellren düşünce ve teklifleri değerli şah. sınıza bildlrmegi bir vazife bilir: 1 Gazetelerden b'ğrend ğimize göre, Tekel İdaresine yeni bir veçhe verilirken içki imali de serbest bırakılacaktır. Bu takdirde İçki (bilhassa rakı) fiatlarının düşürüimemesi, bugunkü seviyesinde muhafazası, serbest rekabete meydan verilmemesi. Zira kazanç hırsı ile imalcileri rekabete giriştikleri takdirde flatlarda da düşme görüleceğinden ve bu yüzden de içki temini kol&ylaşmış olacağından vatandaşlarımızm s«ığiık ve ahlâkını tehdid eden bir tehlike halinl alabilectktlr. t 2 Açık İçki veren yerlerde geç vakitlere kadar içkiye devam edilmesi hem sarhoşluğun dereces ni arttırmağa. hem de sarhoşların sokakların tenhalığından cesaret alarak tecavüzlerde bulunmalarına fırsat vermektedir. Bundan doiayı açık içki satan yerlerin, meyhanelerin memleketln her tarafında rauayyen bir saatte kapatılrnası hayırlı bir teşebbüs olacaktır. 3 Yurdun her tsrsfından hemen her ahcı dükkânı ve lokanta da açık içki verilmektedir. Bir v.lâyet veya kazamızda bir kimsenin ailesi efradından bir kedınla veya çoluğu çocuğu İle rahatca yemek yiyebileceği içkisiz bir lokanta veya ahçı dükkânı bulabilmesi biraz güçtür. Zlra hemen her ahçı veya lo. kantacıya içki ruhsatiyesi verilmlstlr. Ruhsatiyesiz oldukları halde İçki veren ehçılar da az degildir. Bunların sıkı kontrolu ile içklll yemek yerlerinln tahdldl memleket ahlâkı bakımından pek isabetli olacaktır. 4 Reşid olmıyan çocuklara kapalı veyd açık içki verilmemesi ve ver«nlerin slddetle cezalandırılması, suçlarda sErhoşluğun haflfîetici sebebler arasından çıkarılması isabetli bir hareket olur. 5 Mabed, mekteb, âbide ve türbe g!bi yerler cvannda açık ve kapalı içki satış yerlerinln açılmasına müsaade edilmemesi ve mevcudlarmın da kapatılması. Kısaca beş madde halinde tesblt ettiğjmiz dilek ve istirhamlanmızın tahakkuku için yardımınızı ve koruyuculuğunuzu diler, derin saygılrrımızı sunarız.» Yeşilay Cemiyetinin kongresinde alınan 5 maddelik karann bilhassa birincisi üzerinde durmak istiyorum. Şimdiye kadar yalnız Tekel İdaresinin imal ettiği rakı ve kanvak gibi iekilerin imali serbest bırakıldığı takdirde, bu serbestliğin bazı ma!i7urlan olacaktır ki bunlar arasında sıhhî mahzur en başta gelir. Rakı imalinin serbest olduğu zamanlarda, bu içkinin zehirden farksız olanlan da yapıhp satılırdı. Suma yerine sıhhate zararlı ispirtoların içine bir miktar su ve anason esansı konıılmak suretile yapılan çalkalanınış rakılar işte bu nevidendi. O zamanlar da bir gün bir doktor arkadaşımla içüğimiz birer tek kadeh rakıdan zehirlenerek bir hafta hasta yattığımızı bilirim. . ,.^ek^l İdaresi, esaslı fenni tetkikler neticesinde, imal ettiği rakıları zararlı maddelerden tasfiye etmcktedir. Rakı imali serbest b'.rakıldığı takdirde, hususî âmillcrin en baş düşüncelerî para kazanmak olacağı için, onların böyle tasfiyelere pek ehemmiyet vermeleri beklenemez. Kanvak için de aynı düşünce variddir. Tekelin tabiî kanyakları yerine, sıhhate muzır ispirtolar ve esanslarla sun'î kanyak yapıp halka içirecekler çıkacaktır. Gerçi rakı ve kanyaklan kontrol etmek suretile bunlann sıhhate muzır maddelerden yapılmalannı önlemek mümkün ise de bol kaçakçılık yapılan vilâyetlerle bir nevi zehir olan ispirtoların memlekete girmesine ve bunlardan rakı ve kanyak yapılmasına mâni olmak kolay değUdir. Sonra, büyük şehirler dışında, hücra yerlerde sıkı bir kontrul tesisine memleketimizm hall de mâni teşkil eder Bu itibarla şaraba benzemiyen rakı ve kanyağın serbest bırakılmaması ve şaycd mutlaka bu yola gidilecekse bu içkilerin sıhhate muzır maddeterden yapılmasını önleyecek gayet sıkı, pratik ve aşır cezalı tedbirler ahnması icab eder. Ansiklopedi sergisi A. I Miranda, İstanbul nüfusunun 1,100,000 olduğunu tahmin ediyor. Fazlasmı mübalâğalı görüyor. Memleketimize dair yazılaniar arasırıda, Baron de Fabrice'in mektublarmı, Lady Montagu'nün yazdıklarım beğeniyor. Isveç Elçiliği Baştercümanı Muradyan'ın Türkiye hakkında, Pariste bastırmakta olduğu «etraflı bir eserino nıanüskrisini tetkik ediyor. Saray kayıklarını, sandallarını, hsı'iflik, biçim, zâriflik bakırrundan Avıupadakilerden üstün buluyor. Çeşmelerden sitayişle bahsederken «bunlar, bizim halkımızm, rmalesef, anlayamıyacağı hayır isarıdır» tarzında bir cümle sarfediyor. Türbeler için «bu insanların, bu nevi eserleri, ne dereceye kadar temiz tuttuklannı tasavvur bile imkânsızdır. Böyle bir yerde, yanımdaki bir kimse ile hızlı konuştuğumdan doiayı, bir Türk, bana ihtarda bulundu» diyor. Dördüncü Muradın Bağdadı zaptında kullandığı topların iriliğine şaşıyor. «Bunlann nasıl kullanılabüdiğine, nasıl sürüklenebildiğineD akıl erdiremiyor. «Ibrahim Efendi» nin, fransız dili ile, 1769 yıbnda, Viyanada basılmış bir «ta'biye» kitabım okuyor. Muallem asker yetiştirmek 'üzumundan bahseden bu eserin, 1730 tarihlerinde yazıldığına hükmediyor. Bağdad Kasnndan bahsederken, hâlâsının temizliğine, çinilerle döşenmiş olduğuna işarette bulunuyor ve mukayeselere de girişerek, Avrupalılara şiddetli tarizler yapıyor. Halkın bir köpeğe, bir kediye bile fenalık edilmesine tahammülü olmadığını söylerken, hükumetin 'üzumlu lüzumsuz gösterdiği şiddetleri tenkidden de geri kalmıyor. Sakakta oynıyan üç dört yaşındaki çocuklardan birinin, kendisine yaklaşarak, elbisesini merakla tetkik ettikten sonra «biz büyüyünce harbe gideceğiz ve seni esir alarak getireceğiz» dediğini söylüyor. Kordiplomatik azasının ve ileri gelen frenklerin hayatlarile, âdetlerile alay ediyor. Beyoğlu halkından pek de sitayişle bahsetmiyor. Fransa Büyük Elçisi de Vergennes'in, sonraları Venedık ^oge'u olan Venedik Büyük Elçisi Rainier'nin, aşk maceralarile eğleniyor, Fransız kolonisınin, krallarının müsaadesi çıkmadan evlenemedikierinden bahsederken, kuyumcu, fransız «Jakin» in başma geleni anlatıyor ve «rehberi Montesquieu olan bir mületinı» hürriyetlerin başlıcası olan şahsî hürriyete «bu derece aldırış etmeyişine» hayret Ankara vapuru dün saat 12 de Batı Akdeniı seferine çıkmıştır. Gemi ile gidenler arasında Teknik Üniveroite Rektörü Ord. Prof. Hulkl Erem, Prof. ediyor. , Besim Darkot, Osmanlı Bankası Müdürü M. Garelli, AfganİFtar.ın Ankara Ruhanî bir kimse olmadığı anlaşıSefiri Mohammed Ekrem Nur ve Paris lan Papalık Vekili'nin acı şıkâyetleri Elçiliği ticaret müşaviri Orhan Utkan ni ar'!ıyor. Intemonce, Miranda ya, vardır. Teknik Ünlversite Rektörü Or. huzura kabulde, gerek kendisinin, dlnaryüs Profesörü Hulkl Erem ve gerek öbür hıristıyan elçilerin bir Profesör Darkot Nice'te toplanacak olan E, ne yapalım? Milletlerarası Üniversiteler konferansiçok «zillet» lere katlanmağa mec Yapmak mutlaka şart ise, blz na katılacaklardır. bur olduklanndan yana yakıla bahTürk Ticaret Bankası Beyoğlu setmiş ve abunlan hazmettikten de, her şeyden önce, kendisine kensonra, nasıl istersiniz ki Türkler dimizi tanıtmak istediğimiz âlemin şubesi açıldı bizim hakkımızda iyi bir fikir bea yapbğını yapalım. G«çen hafta bugün Antebde bir şube İngilizleri, Amerikalılan, Fransız açan Türk Ticaret Bankuı dün de lesinler» demiş. lan, bilmem kimleri taoıtan genel Beyoğlunda Tanca mağazasının yanınBir gece toplantısuıda hiç kimse müdürlükler mi? Ne münasebet. da bir îube daha açmıştır. nin yanına yaklaşaır adığının farkı Onlan tanıtan elâleme tanıttıkları Bu münasebetle yapılan törende na varıyor. Sebebini izah ederek: şöhretleri, sanatkârlan, eserleri. Beledlye Reis muavinlerinden Suan. Beyoğlu Kaymakamı, Banka mümessille «çünkü, o akjam, türk gemilerini Yaptıklannı Ankarada bile görü rl, tüccarlar ve gazcteciler bulunmuşziyaret etmiştim» diyor. Yani türk tur. Kurdele Belediye Baskan muavini lere yakınlık gösterdiğinden dola yorsunuz. Fransız milletini tanıt tarafından kesilmls ve bankanın Meclisi mak, beğendirmek, yüksek tutmak yı, demek istiyor. İdare Relsi Hakkı Saffet Tarı kısa bir için, meselâ, bir Racine hakkında, hitabede bulunmuştur. Tanıştığı kimseler arasında, 14 her vesile ile, hâlâ, konferanslar Türk Ticaret Benkasımn yeni lokali senedir Beyoğlunda oturdukları veriyorlar. Gene, meselâ, Racine'in ile bankanın şube sayısı on bire çıkhalde, bir kere olsun İstanbul yaka seksen sekiz dile, hâlâ, tercümeleri rnıştır. Bankanın üçü şehrimizde blri sjna ayak basmıyanlara rastgeliyor, sağlanıyor. Hâlâ ve hâlâ, araştırma İzmlrde ve birl Ankarada olmak üzere bes de ajansı bulunmaktadır. ve, yabancıların «umumî rehberlilar oluyor, yeni yeni tab'ılar çıkığini» yapan sefaret tercümanları Büyük Ziraat sergisi yor. da dahil, pek çok kimselerin İstanİstanbul İll Ziraat Odası dün de Vtli Peki, senin Racine'lerin, mabul hakkında en ufak bir bilgileri Muavini Fuad Alpcrin ba«kanlığında sinlerin var mı? toplanarak ilkbaharda açılması mutabulunmadığına şaşıyor. Var, var. Benim de. Fuzulim, savver tavukçuluk sergisi ile İstanbulun Evet, şaşıyor ve «bütün seyyahlar Bâkim, Nedimim var. Naimam, Ho 500 üncü yılmda açılması düşünülen Beyoğluna inerler, klâvuz diye bir ca Sadeddinim var. Koca Gazi büyük ziraat sergisi hakkında bazı katercüman bulurlar ve bunların Evrenosum, Gedik Ahmed, Gazi rarlar almıştır. verdikleri malumatla yüklü olarak Hasan Paşaîarım var. Barbarosum, Nilüferhatun okulunda dönerler; sanki bir kimse, kendiTurgudum, Salih Reisim var. Sibugünkü tören sinde bulunmıyan bir şeyi verebilirnanım, Kasımım, Süleymaniyem, Nisantası, Nilüferhatun teskl 15. ci miş gibi!» diyor. Sultan Selimim var. Kâtib Çelebim, ilkokul» Basöğretraeni Şaziye Angun, *** Evliya Çelebim var. Hesabişi örtü Melek Göksuna ve Mahmure Sayılımn emekliye aynlmaları rnünasebetile buMiranda'ya dair benim söylemek lerim, gergef işlemelerim var. gün saat 15 te okulda bir Jübile yapılacaktır. Okul mezunlan bu törene davetlidir. Sayın Doktor ve Eczacılara : istediklerim bitti. Bu sefer, müsaadenizle, uzunca bir sapma, ve bitiriyorum: Miranda'nın memleketimizdeki yol culuğu üç ay kadar sürüyor. Geçici bir seyyah için az değil. Hele, Miranda gibi, kültürlü, tecrübeli, görmüş geçirmiş bir kimse için çok bile. Bâhusus, Miranda, uğradığı yerlere, önceden, okuyarak, bilği edinerek gelen yolculardan. Kısa seyahatlerin en verimlisi, en akıllısı. Öğrenmek için yurdumuza gelen Miranda, memleketimizi beğenmek istiyor. Ve beğeniyor da. Ama, kendine göre beğeniyor. Bizi görüşü, sezişi, kafasında toplanrrus. bilgılerin müsaade ettiği görüşe, sezışe, bağlı. Görüşünde, sezişinde ise, yanlışlık var. Neden? Bilgiler noksan, yanlış. Neden yanlış? Bilgileri verenler, türkleri bilmiyenler veya bilmek istemiyenier. Miranda, Türkiyede geçirdiği gün ler zarfında, temas etmediği kimse bırakmadığı halde, tek bir türkü görmüyor, göremiyor. Tabiî, Türkü de türklüğü de anlıyamıyor. Karagün dostumuz olduğu için, ömrümüz boyunca kendisine minnettar kalacağımız nâdide romancı Loti de öyle değil mi? Hah, görüyorsunuz ya, demedik mi? bizi taıumıyorlar. Çare? Ge.cikmeden, hemen bir «Kendimizi Tanıtma Genel Müdürlüğü» kuralım. Aman, sakın, ben öyle bir sey demedim. Aklımdan bile geçirmedim. Bizi tanıtmayan müdürsüzlük değil, genel müdürsüzlük de değil, başka şey: tarihî, dinî, siyasî, içtimaî sebebler. Avuç dolusu paralar dökülerek bastınlacak «Üzüm yiyen köylü kızı», (Cirit atan turk genci» ile, ardı arkası gelmiyecek «Rumelihisaris veya «Boğaziçi» resimlerile bir milleti tanımazlar. Karşılamalar da, koktellerde genel müdürün de bulunduğunu gazeteler yazıyor, diye de, tanımazlar. Hele, frenk bile değil de, frenk züppesi olduğumuzu göstermek için tertibienen koktellerde, karışık içki kabını, yukandan aşağı, aşağıdan yukarı, afili afili sallamakla da, hiç tanımazlar. Sözde, Türkleri ve Türklüğü beğendiklerinden doiayı, türkvari yaşadıklarını göstermek için, beşiği saksı, Çekoslovakyanın çıkartmalı tepsilerini antika sahan yapan b^zı frenklere Önayak olmakla da, bir millet, kendini tanıtamaz. Fransız züppesini çekemiyen fransız, Fransız olmıyan yabancının züppeliğini ne diye alkışlasın? ' Türkün, türkleri yakından bilen yabancıların da saygile, takdirle andıkları temkin, ağırbaşlılık, kibarlık, sadelik gibi karakterine, jenisine uygun hassaları bir tarafa bırakarak, kötü, zevksiz, mânasız mukallidlikleri tanıtma mevzuu yapacak müdürlüklerden, genel de olsa, elhazer. j iki yüzüncü yıldönümü Jurnalc papazı Namuslu matbuat müdürü Dimağda nasırlaşma llk gördüğüm ansiklopedi Hüseyin Hilmi Paşa ve siyasi müsteşarlar Eskiye hasret Gelecek 1951 senesi temmuzunun lk günü, büyük Fransız Ansiklopedisinin yani asıl ismi Encyclopedie, Dictionnaire raisonne des scimces, des arts et des metiers olan • bizim neslin ansiklopedi deyince e ıatrına geîen eserlerin ağa babası, sz^3m eserin iik cüdinin neşrounduğu tarihtir. Temmuz ayı za;en fikir, siyaset âleminde çok yeı :utmuş bir aydır. 4 temmuz 1776 İngilterenin Şimalî Amerika müs;emlekesinin istiklâli, 14 temmuz 789 Pariste Bastille'in yani zulüm e istibdad kalesinin halk tarafın;an zaptı, 23 temmuz 1908 İttihad e Terakki Cemiyeti elinde Sultan Hamid istibdadmın ezilişi ve belkı aha başka vak'alar hep bu ayın çinde olmuştur. Fakat bu siyaset :ürü!tü!erinden, sonu gelmiş, geimemiş ve fakat bsyram günleri olmuş günlerden en mühimmi bence ıür fikri, hür ilmi XVIII inci asıra ilân eden Fikir Cemiyetinin on :ildl;k beyannamesi diyebileceğimız ansiklopedinin intişarıdır. İşte bu ı'.dönümü münasebetile Pariste BiMiotheque nationaîe'de bir anijc'cpedi sergisi açılacak ve orada ar.slklopsdi maddelerinin yazma müsveddeleri, klişeleri, tashih proalan teşhir edilecektir. Ansikloopedinin tarihini dokuz sene evvel Akşam'a gazeteci üslubiie uzun biı makalece kısaca yazmıştım, tekrar etrr.ek istemem (1). Oradaki rr.alumatı biraz daha genişletmek için bana müsaade ediniz: Bu muazzam eserin hemen neşrini müteakıb din ve hükumetl taraftarı diye her iki manaya da gelen bien pensant sıfatını haiz papazlardan piskopos Jean François Boyer, kendisine arazi ve emlâk ;evliyeti bahseden Kral XV. inci Louis'ye koşarak ansiklopedinin »hem dinin ve hem Kralhğın temelerini sarsacak» bir eser olduğunu urnal etmişti. Kral bu papazı Sadhasret çekmelerine asla kulak asmayınu. Yalnız şunu söylemeliyim ki o vakitler daha çok çalışırdık Daha az gezerdik. Sinemamız hiç yoktu. Tiyatromuz senede bir ay ramazana ve yaz tatilinde haftada bir iki güne münhasırdı. Hele ne stadyomlarımız, ne de onlan dolduracak meraklılarımız vardı. Köy düğünlerinde güreş seyretmeğe giden sporculara o vakit pehlivan derdik! Cuma günleri Şehzadebaşmdaki Fevziye kıraathanesine gidip saz takımını dinleyenlerimiz de pek çok değildi. Hele Serveti Fünun sülâlesi teessüs ettikten sonıa Beyoğlu dururken Şehzadebaşında gününü geçirmek ayıb sayılmağa başladı idi. Velhasıl boş vakitlerimiz çoktu; hocalarımız pek yoktu. Coğrafya hocamıza meşrutiyet ne demek diye sorsak suratlar asılırdı; tarih imtihanında XVI. Louis'nin hayatına kafasmın kesihnesile netice verildi diye cevab versek imtihandan kovulurduk. Kendi kendimize biraz fransızca öğrenip Babıâli caddesindeki Fransız kitabcısı Nikolaidi Efendiden bir kaç kitab alamasaydık dünyanm fikir hayatından haberimiz olamazdı. Şimdi de eksik olan bir şey varsa okuma hevesidir. O heves maatteessüf kitab gibi para ile satın ahnamaz. Okudukça elde edilir diye kitab satın almağa kalkışsak bile piyasada kültürü yükseltecek kitab lara pek tesdüf edilemediğlni diğer bir yazıda göstermeğe çalışacağız. Evet bugün hâlâ yabancı bir dil bilmiyen genclere okuma hevesi verecek türkçe kftablarımız azdır. Gazetelerimizin yeni çıkan kitablara verdikleri sütunlann spora, piyango ve sinemaya verdikleri sütunlann yanında hiç olması yüzünden kitablann uğradıklan tenkidsizlik ile okuma hevesinin doğmasını beklemek mümkün olrmdığı kadar gittikçe daha kıymetli eserler çıkmasını istemek de mümkün değildir. ADNAN AD1VAR ı İç İşleri Bakanı Edirneye gitti Evvelkl gün şehrimize gelen İç tşleri Bakanı Rükneddin Nasuhioğlu dün sabıh Vilâyete gelerek muhtelif çehir i?leri ve bllhassa göçmenler mevzuu, Ünivcrsite sitesi ve İstanbulun 500 üncü yılı konuları etrafında görüşmüştür. Bakan bu meyanda Fatih medreseslnen çıkarıldıklarını iddla eden talefceler adına kendisini ziyaret eden heyetle kcnuşmuş, Edirneden dönuşünde bu mevzula yakından alâkadar olacağını söylemlstir. Rükneddin Nasuhlcğlu saat 11 de beraberinde Edime Valisi olduğu halde otomobille şehrimlzden ayrılmıjtır. İç İşleri Bakanı, Edirnenin kurtulus bayramı münasebetile yapılacak törende bulunduktan sonra İstanbula dönecektlr. sal edecekti. Fakat buna mahal kalmadı. Çünkü bir seneden az bir zaman sonra Fransa Devlet Şurası çıkan iki cildi toplatmak kararını vermisti. Sergi açılacağı havadisini veren ransız gazetesi şu sözleri ilâve ediyor: «Kalem hürriyetine çok, pek çok alıştık. Gelecek sene açılacak biı ansiklopedi sergisi bize bu kalem hürriyetinin elde edilmesinin ne kadar güç bir iş, ve bu hürriyetin haddi zatında ne kadar elde avuçta durmaz oynak bir şey oldujunu ve şimdi onun ansiklopedi ruhunun varisleri olduğunu iddia edenler tarafınchn tehdide maruz bulunduğunu gösterecektir. Ansiklopedinin uğratıîdığı dini sansür şimdi başka bir sahava intikal etmiştir. Bugünkü gün hür gencli£in rııh ve aklına hür diişünce ve Ua!em hürriyeti için bir ih'iras vermek kabil midlr? Sağ ve sol totaliter idarcler altında büyümüş olanların dimağlarında bu hususta bir nevi nasırlaşma hasıl olmamış mıdır dersiniz? Ansifclopedi Sergisi bizi bu rşde tenvir edeccktir.» Sis, vapur seferlerini aksatü Dün sabah gene limanımızı kesil bir sis kfslnraıştır. Bu yüîden. Boğaziçinden gelen ilk vapur ancak saat 9.30 da Kbprüye varmıştır. Ayrıca, Halic hattındaki jehir hattı vapur seferleri de inkıtaa uğramıştır. Bundan başka Çu. rur.ı vapuru ile E>un nister şileDl bir müdctet llman dısında beklemek zorunda kalmışlardır. İnşaat muamelolerinde kolayhk Son zamanlarda inşaatın tej\'lki ve fhill hakkında çıkan kanunlar, malztme fiatlarının yiıkselmeslne rağmen b;na yapımını fevkalâde arttırmıştır. İnşaat ruhsat talebi bllhassa Beyoğlu semtinde tekâsüf etmektcdir. Bu talebleri karşıhyabilmek için Beyoğlu »emti Fen kurulu büyük bir faaliyet ve I5 «a. hlblerine kolaylık göstermektedir. Nitel^m 950 senesi içinde 2200 inşaat ruhsatı verilmijfir. Ben hemen hemen yarım asır evvel ansiklopedi ile ilk defa Hüseyin Cahidin kütübhanesinde tenıasa ge) dim. Elbette bir hususî kütübhanede bu eseri görecektim. O vakitler modern umumi kütübhane vaı mı idi ki? Birbirinin yanına dizilHer ikisi de o devrin Mektebi miş kırmızı cildler hâlâ gözümün Mülkiyesinin en yüksek notları aönündedir. Bu cildler bittabi iki larak çıkmış en zeki iki raezurıu yüzüncü senesi gelecsk yıl idrak olduğu halde demek ki mektebde olunacak asıl Diderot'nun nesrettiği siyasî hukuk dersinde kendilerine eser değildi. Acaba hangisi idi? Ingiltere meşrutiyet idaresinden Meşhur Berthelofun riyasetinde adamakıllı bahseden bile olmamışazamı Lamoignon'a, Sadrazam da neşrolunan La grand Encyclopedie tı. Her vakit söylerim. Yaşlılann oğlu meşhur Malesherbes'e gönder miydi, yoksa Larousse'un 17 cildlik «ah o eski zamanlar» diye döğürüp mişti (2). Bu zat o zaman babasmm namına Fransız matbuatını idare ıdiyor, yani sansür vazifesi görüyordu. Papas bu Matbuat Müdüründen bir karar istihsaline muvaffak olmuştu: Ansiklopedi basılFransız Tiyatrosu ve Bizimki madan evvel Sorbonne ilâhiyat ülemaş» papazların vizesini Utih(1) Bak Dur^Dujun ıah!fe 24 29. (2) Burada zîhinleri karıştırrnamak için söylemek gerektir ki Louis XV. nin Sadrıaz«m*ıi8froıgnon:un oğlu «or\radan aldığı Malcsherbes ismile daha ziyade meşhurdur. Kendisine bir türlü dansetmesini öğreîemediği için. ne asker, ne de hâkim olamıyacağı dans hocası tarafından söylenmiş idi. F3kat vücudünü oynatmağa muktedir olrr.ı.yan bu zat beynini o kadar iyi kullarimıstır ki dans hocasımn tavsiyesino uyarak papas olacak yerde matbuat müdürlüğünde emsalsiz hür düşünceli bir müdür olmu; ve Ansiklopedinin neşrine en büyük hizmeti o etmişti. Louis XVI. zamamnda Kral sarayı nazırı sıfatile polis işlerinin âmiri iken meşhur kanunsuz tevkif müzekkerelerlnin (Lettre de Cachet) lerln ilgasına uğraşmıs ve sonra hukuk âleminde de meşhur olduğu için Louis XVI. nin muhakemeslnde onu müdafaa eîmişti. Ve işte bu zat şu âlicenab harelTetinden doalyl 1793 kârunuev\elinde kısı, damadı İle beraber tevkif olunarak evvelâ çocukları gözünün önünde idam olunduktan sonra kendisinln kafası kesilmi$ti. Fakat.. İnkılâb fırtınaları geçtikten sonra bu zatın kıymeti ve idamının haksızhğı anlaşılmış, Pariste ismine bir meşhur bulvar, bir meydan eçıldığı gibi bir de heykel dikilmiştir. Ve ondan sonra gelen türlü. türlü hükumetlerin hiç blrisi bu ismi kazımagı, o heykell yıkmağı düşünmcmiştir. Çünkü isim de. heyhel de sahlbirün vefaündac sonra verilmiş ve dikilmisti.... ve Dictionnaire universelle aduu verdiği eser miydi unutmuşum. Maamafih bunun asla ehemmiyeti yoktur. Ehemmiyetli olan hatıra başkadır. İşte anlatıyorum: 31 Mart vak'asından sonra Meclisi Meb'usandaki gene Ittihadcılar, eski devir paşalarının Meşrutiyeti (zamane efendilerinin hoşuna gitsin diye demokrasiyi desek de olur) bir türlü bağırlarına basamadıkları için «hükumeti genclestirmek» (bu ig de benim hayatımda kaç defa ortaya atıldı ve kaç defa tecrübe edildi Yarabbi) maksadile birdenbire Nazır olacak yerde Nazırlığa ahşrrak üzere birer siyasî müsteşarlık ihdasile evvelâ o mevkilerde staj geçirdikten sonra işbaşına gelmeyi kurmuşlardı. Vaktin Sadrazamı olan Hüseyin Hilmi Paşanın böyle usulün mejrutî memleketlerde mev cud olmadığını uluorta söyleyerek itiraz etmesi üzerine o akşam Hüseyin Cahid hemen kırmızı kaplı (kara kaplı değil) kitabına yani ansiklopedisine müracaat ederek bu usulün İngilterede çoktanberi mevcud olduğunu bulup çıkarmış ve ertesi gün Sadrazam Paşaya cildi ve sahifesile söylenmesi için merhurn Cavid, o ve ben üçümüz beraber Babıâli yokuşundan inerken anlatmıştı. Dinledım ama o vakit sormadım. Şimdi bakınız ne düşünüyor ve bu kıssadan ne hisse çıkanyorum: Tıyatromuzun Ana Davaları Ankara vapuru ile Avrupaya gidenler » ıyes ve Müellif Yazan: Reşad Nuri Güntekin tan sonra derhal böyle bir satonun derebeyisi olabilir. Bir başka tiyatro müellifinin ChâteauThierry'deki şatosuna da dokunmadan geçmiyeyim: İsmi Aman Jean'dır; Rostand gibi onun da geçen kış başında Komedi Fransezde «Çılgın Jeanne» isimli bir şövalye piyesi oynanmıştır. Yahıız şu farkla ki piyes jatoyu değil şato piyesi satın almıştır. Şöyle ki Aman Jean elli sekiz yaşında, şimdiye kadar bir satır yezısı çıkmamış çok zengin bir operatördür. Şatosuna sık sık edebiyatçılan ve bilhassa Komedi Fransez idare kurulu artistlerini davet ederek parlak ziyafetler verir. Böyle olunca hikâyenin arkasını anlatmağa hacet kalır mı? «Çılguı Jan» piyesi Komedi Fransezde yıllardanberi görübnemiş bir skandal ile düşmüş ve hikâyesi bir kaç hafta Parisi eğlendirmiştir. Şato hikâyesini tamamlamak için onu da ilâve edeyim ki Rostand'ınki Cyrano'nun sahnede oynanmasından ziyade, eserin kelimesine bir frank veren İllustration mecmuasında basılmasından gelen para ile alınmıştır. Kısacası Fransız müellifinin durumu da nadir istisnalarla aktörünkinden pek fazla parlak değildir. *** İyi bakıhrsa aile kavgalannda olduğu gibi Fransız tiyatrosundan hiç eksik olmamıs sanat ve edebiyat kavgalannda ve bu âlemdeki ardsız arasız yapıhp yıkılmalarda da bu geçim darhğının rolü büyüktür. 1 ( Harbden evvel yüz defa oynanan piyese jübile yapılırdı. Şimdi orta kıymette bir eser yüz elli, iki yüz defa kadar oynanabiliyor ve geue de büyük şey sayılmıyor. Bir seneyi aşıp yeni mevsime dönenier de yok değildir. Bir tiyatroda bjrakıldıktan sonra başkalannda tekrar almanlara, böylece uzun veya kısa aralarla senelerce afişte kalanlara da rastgeliniyor. Fakat pek binde birdir. Harbden sonra yüz defadan aşağı oynanan piyeslerin sermayeleıiiii kurtarmadıklannı vs tiyatro müdürlerince iflâslık işler sayıldıklannı daha evvel söylemiştim. Fakat bu hesablarla müellifin asla bir ilişiği yoktur. Onun bileceği şey paranın net yüzde on veya on ikisini hesablamaktan ibarettir. Dediğim gibi ne vergisi, ne başka bir masraf ve külfeti olmıyan bir maden daman. Fakat olaylara biraz yakından bakılınca iş gene değişecektir. Bizde kırk senedenberi belki bin defa yazılmış bir efsane vardır: Edmond Rostan,d'ın Cyrano de Bergerac piyesinin telif hakkile aldığı meşhur şato. Bu şato Avrupada sanatın ne kadar para getirdiğüıi talebelerine anlatan edebiyat hocalarunızın klâ* sik misalleridir. Çocuklardan biri «ikincisi hangisidir» diye sormayl akletse galiba verilecek cevab yoktur. Çünkü yoktur. Meşhur François de Turel gibi bazılarmıa malikâneleri olduğunu biliyoruz; bir ara bazı piyesler yazmış olan Roçild'lerden birinin de şatosu değilse bile herhalde bir çok apartımanlan olacaktır. Fakat bunlar tiyatrodan değil babadan, ticaretten, bağcılık vesaireden gelmis şatolardır. Bir seyahat esnasmda Cyranonun şatosunu bana da karşıdan gösterdiler. Fransanın bazı bölgeîerinin taşından, toprağmdan mantar gibi bitmiş eski manoir'lardan biridir. Paristen vizon kürk vesaire almağa gıden hemşerilerimizden biri yolunun üstündeki emlâk acentalarmın, camekârüarına bir göz attık Tiyatro bir endüstridir. Böyle olunca direktör elbette en çok müşteri çekecek ve kendine en ucuza mal olacak piyesi arayacaktır. Sonra kâinat kadar eski arz ve taleb kanunu. Senede bir milyon şaheser yazıldığını farzetsek, bunun nihayet otuz, kırkuıdan fazla ramp ışığına çıkamıyacakür. Tüccar tiyatrocu için sanat eserinin iyisi kötüsü yoktur. Hangisi para yapıyorsa şaheser odur. Elverir ki piyesin ele güne karşı düzgün bir kılık kıyafeti oleun ve dumanı az çok doğru çıksın. Zaman zaman pişmiş aşa soğuk su katan idealistler ve estetler çıkar. Meselâ bir Antuan «serbest tiyatro» firması altında yeni bir ideoloji ile bir zaman için ortaiığı altüst eder. Bir çok değerli edebiyat ve sanat adamlarını etrafına toplar ve ateş hattuıa sürer. Müşteride ötedenberi seve seve kullanmağa alıştığı ucuz ve standard malına karşı şüpheler uyanmağa başlar. Fakat Antuan yalnu sanatkâr olduğu ve tiyatro yalnız sanat olmadığı için «serbest tiyatro» nun kapıya biriken alacaklılan bilet aknağa gelen müşterileri geçmeğe başlar. Tiyatro kapanır, Antuan borclennın bür kısmını ödemek için İstanbula gelir, o zaman kendisini «serbest tiyatro» nun bir nevi mirasçısı durumunda gören bezirgân ondaki iyi taraflara, başanlı yeniukler ve icadlara el koyar; onun müelliflerinden işe yarayabile Arkası Sa. 7, Sü. 3 de I • I I I NEŞİDE M. ile Yüksek Mühendis AHMET N. TEKANT Nışanlandılar. 23/11/1950 Suadiye BUGÜN Şehzadebaşı F E B A H Beyoğlu A L K A Z A E Pangaitı Y E N İ Sinemalarında muvaffakıyetle gösterümokte olan heyecan dolu büyük macera filmi. Kore şehidleri için Mevlid Korsde jehid düşen kahraman askerlerimizin ruhlarını taziz için yarın Süleymaniye Camiinde ikindi namazını müteakıb bir Mevlid okunacaktır. Mevlid. Hacı Hafız Hasan Akkuş, Şemseddin Yeşil, Mecid Sesigür. Ali Gülsas, Zeki Altm, Hafız Ahmed ve karde;leri tarafından okunacaktır. MFTİKOIİ\ ( D R A J E ) M e t h i o n i n e C h o 1 i r. I n o s i t o l Müstahzarı piyasaya arzedilmiştir. c SÂTILIK OTOMOBİL Hususidc az kuJiamlaMş 948 Model bir Süper Buık otomobili sahlıktır. Maçka, Nuri Bey Gnra.iı. Tflrfon: S0654 Vall ve Belediye Baakanı ProfeıBr Fahreddin Kerim Gökay Taksimde inşa edilmekte oîan Şehir Tiyatrosu binasının daha az bir para ile ikmali için araş tırmalar yapmaktadır. Bu takdirde binanm inşaat tarzmda bazı tadilât yapılacaktır. Buırun mümkün olup olmadığı hakkında bazı yüksek mühendislerin mütaleaları alınacaktır. Bilhassa bazı mermer kısımlann inşasından sarfınaıax edilecektir. Taksimdeki Şehir Tiyatrosu inşaatı Naime Halit Yaşaroğlu İlkokullara yardımcı din dersleri HERMİNGVVAY Yeni romanını yazdı. Bir harika ASI.'V VEDALAŞMTYACAÖIZ Arif Bolat Kitabevi. 3 Lira. ALLAH'I ÖĞRENİYORUM Çocuklara AUahı tanıtan ve bu yoldaki bir çok bilgileri Tann Buyruğundaki âyetlerden alarak öğreten bu mühim eser çıktı. 50 kunıştur. ORMANLARIN DEHŞETI Küçük Haberler Ahmed Halit Kitabevi İsfanbulda yerleşmiş Ankaralılantı dikkatine: Ankara kulübünün İstanbul şubesi idare heyeti seçimi için yarın saat 14 te Fatih Halkevinde toplantl vardır. Genç, ilıtiyar, kadm erkek bütün Ankarslılarm bu ilânı davetiye olarak kabul etmeleri rica olunur. Müteşebbis heyeti namma Bahri Kmacı TOHfi» •• BANDIRMA vapurunun kazan da* iresindeki sogutma tertibatı ikmal edil. miş ve gemi servise alınmıştır. • İSTANBUL Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Dr. Öm«r Celâl Sarç ile Prof. Dr. Ahmed Ali Özeken dün akşam Ankaraya hareket etmişlerdir. • GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Nurt Yamut dün Vilâyette Vali ve Beledlye Baskanı Fahreddin Kerlrc Gökayı ziyaret etmiştir. • DOĞUGÜNEî' Akdeniz hattında çalışan İstanbul vapuru Hayfa hattına abnmış ve «İstanbul» un yerine dı «İskenderun» tahsis cdilmiştir. «İsken derun» pazar günü Doğugüney Akdeniz seferine çıkacaktır. 15 KUFÜSA RADYO Bugün ilk sayısı çıkan Radyo Magazinden bir tane almayı unutmayınız. Z İ R A Afrika ormanlan, arslanlan, kaplanları, filleri bir pençe darbesile yok eden cesim Gorilin bir çocuğa karşı zaafı... Hafızasını kaybederek anneshıi dahi tanımıyan çocugun acıklı hali. Müthiş bu tayyare kazası.. VS, VS, RADYO MAGAZÎN H. .'.ıladıgı bir hec'iye kur'ası ile okuyucularırdan bir kişiye 50 plâkla beraber bir radyo pıkap, 8 kişiye birer kıymetli radyo ve 1000 kişiye 400 küsur sahifelik zevkle okuyacagınız hususî surette hazırlanmış 2 cild roman hediye edecektir Bu günkü ilk sayısında okuyacağınız yazılardan bezılan: Bu günün en büyük bestekân üstad Osman Nihadın ağlıyarak yazdığı «Gönüls şarkılannın büyük bestekârı Rakım Hoca nasıl öldü? Başlıklı yazısı. Büyük sanatkâr Müzeyyen Senarla şimdiye kadar en muhteşem röportaj. Hazırlayan: Saddeddin Işık. Kıymetii ses sanatkân Sabite Tur'İa Foto Hikmet tarafından yapılan çok enteresan foto röportajı. Bajtaııbaşa 4 renk, 20 büyük sahife, 15 kuruş. Bugün arayın, belki bir tane bulursunuz. Aynca Yılbaşı için okuyucularımıza ses sanatkârlannın 4 renkli 52 büyük tablosundan müteşekki] sanat takvimi. Bugün çıkan ilk sayımızı aşağıdaki tevzi yerünize veya matbaamıza getiren okuyuculanmıza 200 küsur sahıtelik roman hediye edecektir. Umumî tevzi yeri: Ankara Caddesi 48/1. •B^MBMBBMHBBBaB İ S T A N B U L • • • ^ ^ • M I ^ M ÖL Ü M Eski Düyunu Umumiye Tercüme kalem; Müdürü ve Darülfünun müdsrrislerinden Hüseyin Danis Bey merhumun hemşiıcs! ve Tabinak Pedraır.ın annesl RUKİYE PEDRAM Hanımefendi Allahın rahmetine kavusmuştur Cenazesl bugün 25/11/950 cumartesi günü sabch saat 10 da Kadıköy Bahar'.ye caddesi 77 No lı evlnden kaldırılarak. Osküdardaki aile kabristanında ebedi medfenir.e tevdi edilecektir. SAFER 14 CUMARTESİ V. ] 6.59 12.01 14.30 16.44 18.21 5.15 E. ] 2.15 7.17i 9.4S,12.00|l[36 12.31 j TUR4L ••ı Öksürüğü keser. I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear