17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 1950 CUMHURİYET [ Tecessüsler J Feci kazalara sebeb olan şoförler hep aynı adamlardır Sık sık kaza yapan şoförlere eadt.e talihsiz demek doğru olmaz. Eunlar aynı zamanda bırer mücrımdırler. Bınlerce şoförün dosyasıru gözden geçiren Yale Ünıversıtesi profesörlerinden Doktor Hanry, alü sene zarfında vuku bulan kazalara dair bir istatistik vücude getirmıştir. Bundan çıkan netıce şudur: Durumları incelenen soförlerden yuzde 80,9 u mühim denecek bir kazaya sebebiyet vermemişti. Yuz diye kadar gösterdığimte alâkasız tığunız gibi icabeden tedbirleri alcemiyete duşman makta gecıkmiyeiim. de 15,2 si bir tek ehemmijetli ka Iığı b':akarak (Reader's Digest'den) za yapmıştı. Geri kalan yüzde 3,9 u herhangı bir unsur kar;ısjîda yapise kazaların yüzde 36,4 ünü yapanlardı. Doktor Hanry incelemelerinden daha başka neticeler de çıkarmıştır: Meselâ bır sabıkası olan şoförün tekrar kaza yapması ihtimali hıç kaza yapmıyan şoföre nazaran iki mislidir; iki defa kazaya sebeb olan joforün üç misli ve dört sabıkası bulunan şoforün kaza yapma ihtimali yedı mislidir. Beylerbeyi Sarayinda Abdülhamidle GrandükNikola'mn görüştiikleri salon Ayastafanos muahedesinden son ra, Rus ordusu başkumandanı Grandük Nikola (Livadya) vapurile İstanbula gelerek Dolmabahçe sarayinda IL Abdülhamidi ziyaret Grandükün beraberinde Prens Lanehterberg, Prens Doldonborg, Geaeral Gorko İskoblov, Rus ordusunun erkânıharbiye reisi ve diğer bazı generaller bulunuyordu. Livadya, Dolmabahçe önüne geldiği vakit Divanı Hümayun tercümanı Münır Efendi saray kayıklarile, vapura gitmiş Grandukle refakatindekileri alarak saraya getirmıştı. Devlet ncali ve askerî ümera, resmî elbiselerile Grandükü binek taşında karşılamışlardı. II. Abdülhamid, misafirile sarayda mülâki obnuş, Grandük, maiyetindekileri, Padişah da devlet erkânını ve paşalan birbirlerine takdim etmişlerdi. Bu takdim sırasında Gazi Osman Paşayı gören Grandük Nikola (Böyle bir gayretli kumandanla muharebe etmek, düşmanlan için dahi şereftir) demiş ve diğer Rus generalleri de Gazi Osman Paşaya büyük bir hürmet eseri göstermişlerdi. Bu merasimden sonra Grandükle maiyeti, aynı merasimle uğurlanmışlar ve vapurla Beylerbeyi sarayına gitmişlerdi. Sarayın bahçesine bir bölük kadar Rus hassa süvari ve bahriye askerleri ve bir takım da Rus tninkaCT çıkardmışü. Bunu takiben IL Abdülhamid, beraberinde vükelâ ve Dolmabah çedeki merasimde bulunan asker! ümera olduğu halde •apur ve kayıklarla Beylerbeyine geçmlşti. Bu sırada Beylerbeyi sarayuun Üsküdar tarafandaki merasim dalresinin bahçeainde Rus hassa ve bahriye askerleri mevki almış, îstanbuldaki Rus kolonisine mensub gayet şık tuvaletli kadınlar yer yer toplanmış bulunuyorlardo. Padişahın kayığı nhtıma yanaşır yanaşmaz, Rus Prensi ve generalleri kendisini hürmetle karjılamışlardı. IL Abdülhamid, bahçeye nhtım üstündeki saltalunu hafifçe bu masaya dayamış bulunuyordu. Dük serpuşunu sol eline almış ve kıhcmı iki bacağı arasına yerleştirmişti. Söz söylerken ehle de tarifler yapıyordu. II. Abdülhamidin kıha, sol tarafından dışan doğru sarkmış duruyor ve Padişah sol kolunu bacağına dayamış bir şekilde oturuyordu. Hünkârın arkasında Baş vekil Vefik Paşa ve Grandükün arkasında da Rus Sefiri ayakta duruyorlardı. Vefik Paşa mülâkat esnasında Dükü çok sert bakışlarla süzüyordu. H Abdülhamidle, Rus başkumandaruna «til gümüş takımlarla kahve getirilmişti. Takımlar yandaki masaya konmuş ve Padisahla Prens karşılıklı kahve içmislerdi. Kahveler içildikten ve görüşme bittikten sonra resmi kabul başlanuşü. Aynı salonu Türk, Bus generallerinden, vezirlerinden mü rekkeb büyük bir kalabahk doldurmuştu. Bu kalabalık arannda Plevne fc»hram»ninjı, Rauf Paşaya, kumandanlardan Fuad Paşaya rastlanıyordu. Rualardan bir losmı askert flniformalarile, bazılan da Kafkas kıyafetlerile gehnişlerdi. Bunlaı arasmda General İskoblov, mlralay Yokov göğOsleri fişeklerle dolu uzun etekü elbiselerile göze çarpıyorlardı. Büyük salonda kâh âbus yüzler, kâh mütebessim simalar görünfiyordu. Görüşmeler cidd! biı hava İÇİnd» cereyan etmlş, mülâkatlardan, ikramlardan sonra Beylerbeyi saraymdaki resmi kabul nihayett •nnişti. Daha evvel IL Abdülhamid, btt tün hazır bulunanlann merdıvenlerden nhüma kadar nmnan teşyi saflan arasından geçerek vükelâsile beraber caraydan aynlmışü. Tarihî Odalar. 16 Yazan: Haluk Y. Şehsuvaroğlu SIHHİ BAHISLER (tkınci sahifeden devam/ ve bilhassa romatizma neticesi husule gelen ve kalbin kapaklarını bozan hastalıklara da ameliyat yapılmaya başlanmıştır ki bunun daha heyecanlı, daha çok güç ve muvaffakıyet şansı daha az olduğunü Doktor Hanry'nin elde ettiği ne söylemek lâzımdır. ticeleri teyid eden başka istatısBunun nasd yapıldığını evvelce tıkler de var: Seyrüsefer nizamla yazdığım bir makalede anlatmışnna beş kere veya daha fazla ria tun. Kısaca burada haürlatayım: yet etmiyen şoförler nizamlara Bu ameliyaü yapabilmek için kalsaygı gösteren arkadaşlanndan alü bi yarmak, hasta kapağı bulup kere fazla kazaya sebebiyet ver varsa genişletmek veyahud yama mişlerdir. Ölümle neticelenen kaza koymak lâzımdır. larda âmil olan şoförlerin yüzde Bu da, bohça yamamaya benzeyirmi beşi evvelce mühim kazalar mez. Üzerınde çalışılan uzuv kalbyapmışlardır. dir. Onun durması vücude kan giGeçen senenin sıcak bir ağustos akşamında «Rüzgâr gibi geçti» eserinin müellifi Margaret Mitchell kocasile birlıkte Atlanta'da bir ddrt yol ağzından geçerken soldan giden bir taksi virajdan çıkarak zavallıyı altma almış ve öldürmüştü. Meşhur romancıyı öldüren şoför seyrüsefer nizamnamesine riayetsizlikten 21 defa cezaya çarpılmıştı Kanun bu adarnın şöförlük etmesine mâni olması lâzım gelmez miydi? Mantık elbette ki bunu •">b?t*irirdi. Bu gibi sabıkalılar gayritabiî insanlar mıdır, yoksa sadece tedbirde mi kusur ediyorlar? 1948 senesinde Connecticut eyaletinde yapılan muayene, sabıkahların ötekıler kadar sağlam bir âsab cümlesıne malik olmadıklarıru açıkça g Bundan başka sabıkah şoförlerin seyrüsefer nizamnamesini de iyi bilmedikleri meydana çıkmıştır. Bunlardan bir çoğunun önde giden araba ile kendi otomobilleri arasmda makul bir mesafenin bulunması gerektiğini, virajlarda ilerideki arabanın önüne geçilemiyeceğini ve telâki noktalannda n« yapıîması lâzım geldiğinl bilmedigi anlaşılmıştır. Bu basit kaidelerden habersiz olmakla beraber hepsinde süratli gitmek merakı vardır. Ekserisi gündüz 110 ve gece 90 kilometre yapmakta mahzur görmemektedirler. dememesi demektir. Bu da uzun sürerse hayatın sona ermesi muhakkakbr. Kansız kalınca bir daha kendini toplıyamamakta en başta beyin geliyor. Dımağa 20 dakikadan fazla kan gitmeyince beyin bir daha kendini toplıyamıyor ve ölüyor. Bunun için (sun'î kalb ciğer) denilen bir âlet yapılmış, kalbin çahşmadığı zaman zarfında kan, bu âlet içinden geçerek muhtac olduğu oksijeni alıyor. Ve vücud faaliyeti neticesi toplanan karbon gazini dışarı veriyor. Ameliyat bitince kalb yeniden çalısıyor ve kan eski yolundan dolaşmaya başlıyor. İşin bu sahaya dökülmesi cidden büyük bîr muvaffakıyet teşkil eder. Çünkü bir çok mikroblu hastalıklar ve. bilhassa romatizma yüzünden kalbin kapaklannda husule gelen borukluklar insanı ömrü boyraıea hasta ettiği gibi, ömrünü de bsalüyor. İşte tedavinin llâcla muvaffak olamadığı bu işleri şimdl ameliyat il« yapmak kabil olmustur. Klçin olmasın? Şimdi ilk adım olarak böbrek deti'tirmeye muvaffak oHui^r. Yani her iki böbreği berbad surette rnüzmin iltihaba vğ> ramış insanda bobresrin birini çıkanp yerine henüz öhnüş bir insandan alınan sağlam böbreği takülar. Ve hastayı kurtarmaya muvaffak oldular. Bittabi kullanılan böbreğin '•51ı ohnası şarttır. Kalbi değiştirmek için lâzım olan şey de kalbi sağlam, fakat H ka bir sebeble ölmüs r>!* 'sanın kalbini kullanmak icabeder. Bu da 1030 <^.kıka zarf'da kullanılmalıdır ki kalb adalesi bozulmadan yerine taküabilsin. Maamafih belki kalbin bozulmadan uzunca bir müd det muhafazasını temin edecek bir çare de bulunur. Bu kalb değiştirme ameliyatında ikinci mühim nokta kalbden çıkan ve kalbe gelen bütün d^marları ve sinirleri ekliyebilmektir. Bu da zaman alan bir işür. Fakat yukanda bahsettiğim, (sun'î kalb ciğer) makinesinin daha tekâmülü ile bu da elde edilebilir. Böylece kalb değiştirm ye muvaffakıyet elverdiği takdirde kalb hastalığmdan ölüm deni len şey de yavaş yavaş maziye karışır. Tabil değişen kalb maddî kalbdir. Manevî mânada kasdedilen kalbi ameliyatla değiştirmek şimdilik mümkün. değildir. Şunu da söyliyeyim kl kalb flzerinde yapılan bu ameliyatlarda operatör, dahiliyeci, röntgenci ve lâboratuara teşriki mesai ediyor da öyle muvaffak olunuyor. Bir defa ameliyattan evvel damardan kalbe kadar sonda sevketmek lâzım geliyor. Sonda kalbe vardıktan sonra kalb lçi tansiyonu ölçülecek. Sondadan şınnga ile çekilen kanda oksijen nisbetleri tayin edılecek. Bu sonra sokup çıkarma röntgen alünda yapılacak, hattâ sonda kalbin içinde iken elektro kardiyoğram yapılacak. Bu işler için bir çok âlât, edevat, vesait lâzun. Meselâ kalb lçi tazyikın olçfihnesi, hattâ sondadan içe ri heparinli flzyolojik serom sevki, elektro kardlyoğram almak için dahi nrf bu işlere mahsus âlât yapıhnış olduğunü bu defa Pariste gördüm. O halde bu işlerin bizde niçin yapılamadığını kendi kendimiz* sorarsak sadece bilgi ve arzu noksanı değil, âlet noksanının da başta geldiğini kabul edelim ve eskilerin: (Kem âlât ile kemalât olmas) •özunfl kabul •delim. nat kapısından glrmlş, bu esnada mızıka Padijahın marşını çalmaya bajlamıştL Sultan p»wıM, askerl öniformalannt giymif bulunuyor ve vükelâanın, vezirlerinin önünde çevık adımlarla taş merdivenlere doğru yürüyordu. Grandük Nikola bmanm alt kat sofasında Padişanı •elâmlamıs ve Hükümdarla beraber üst kata çıkmışlardı. Mülâkat, sarayın havuzlu salonunun üstündeki direkli büyük salonda yapümiftı. Deniz cephesinden, kara cephesine kadar uzanan bu büyük salon yaldızlı, nakışlar içindeki tavan ve duvarlan, eşyasının güzelliği, köşelerdeki ayaklı büyük avizeleri, kapılarma asıbnış çok ağır kumaşlardan perdelerile göz alıa bir ihtişamdaydı. Ertesi akşam Padişah, GrandükPadisahla, Grandük salonun de niz tarafındaki sütunları altında le maiyetindekilere Yıldız saraüzerlerine keten örtüler geçiril yinda büyük ve resmi bir ziyafet mi}, iki koltuğa karjı karjıya o~ vermişti. Grandükün İstanbulda kalncagı turmuşlardı. Gerilerinde yüksek Beylerbeyi arkalıkh bh* koltukla bir yan günler ikameti için masası duruyordu. Hemen yan sarayı hazırlanmışsa da Rus orgecelerini larında da dört köşe arabesk bir dusu başkumandanı (Livadya) vapurunda geçirmeyi masa vardı. Grandük konuşurken, sol ko tercih eünişti. DİJNY A B\SIM[\D\r>î Kalbin en ajır hastalığı olan Infarktüs isinda de ameliyat tec rüb« edilmiştir. Yani (mademki kal bi besliyan korontr damarlardan kâfi kan gecemiyor. O hald* kalbe kan verecek yenl damarlar ekliyelim) diye düsünmüşler ve muvaffak da olmuşlardır. Bu da kalbin dış zan olan (Perikard) ı kalb* jramamak «uretile olmaktadır. Perikard içinde bulunan damarlar, Bu kadarla da bitmiyor Bu şo kalbin etin» dal budak salmakta ve förler içkiye dayandıklannı ve me böylec* kalbin etine başka yoldan, selâ beş kadeh viskl içtikt«n son muhtsc olduğu kan gehnektedir. ra pekâlâ araba turebildiklermi idAmellyatla tedavi ilerledikçe kaldia etmekten çekinmemektedirler. bin diğer kusurlannm da tedavi Sabıkah şoförler arasında kumar edileceğine inanryoruz. oynıvanlar kaza yapmıyanların iki Acaba kalbi degijtirmek kabil omislidir. lacak mı? Kazaya sebebiyet v«ren şoförler arabalarını kumar oynar gibi ıttrmektedirler. Onlar için tedbirdcn ziyade talih mfihimdir. Bu adamlar arabalarını arkadaşlanndan hnh sürerler, nizamlan bOmezler v« kaza karşısında muhakemelerini kaybederler. Mükerrer kaza suçlulannm hepei bu kabil kimseler değildir. Baz'arında daltonism var, bazılan geceleri iyi görmez. İçlerinde gözleri açık uyuyanlar ve hayal kuıvnlar da var. Bu gibilere şoför eh'ıyeti vermek doğru değildir. ewYork'ta şimdi bir usul tatbık ediliyor: On sekiz ay zarfında üç kaza yapan bütün şoförler ıruayeneye tâbi tutuluyor ve yeniden ehliyet almalan icab ediyor. »Valnız bu da kâfi değil: Kaza ya'jnakta ısrar edenlere mevcud k?<un hükümleri de tatbik edilConnecticut eyaletinde 1947 denberi mer'iyete giren nizamname mucıbince kabahatli şoförlere not verilmektedir, Kaza yapan veya nizamlara aykın hareket eden şofrrierin sicilline bu notlar kaydedıiıyor. Meselâ ölümle neticelenen kaza vukuunda şoföre en yüksek not olan «on» numara veriliyor. Sarhoşken arabasını sürerken ya kslanırsa gene on numara alıyor. Tpdbirsizliğe alü numara, fazla surate üç numaça veriliyor. Cezayı mucıb olmıyan haflf bir kabahat yaoarsa bir numara ahyor. Üç numarayı dolduran şoföre sevrüsefer komiseri bir ihtarname gonderiyor. Aldığı numaralann yekunu beş olursa komiserliğe celbedilıyor. Alü veya daha fazla numarayı cemmederse mahkemeye venl'yor ve çok defa ehliyetnamesi gen alınıyor. Geçen sene Connecticut eyaleti şofo'lerinden yalnz üç yı ^ ihtara '•">* ' .: '"dir. Sabıkahlar işin çakaya gelmediğini anhyarak yeni kabahat işlememişlerdir. Kaza sayısı suratle düserek ölümle bitenleru • ' • T;I) m fl » • ıiion .pi., o \ ,j e jnmjştij.. Bjj yrr, tün Amerikada bu nisbet şimdilik 7,4 tür Yollarımızı bu kaza sabıkalılarından temizlemek istiyorsak gimV Barış için manevî seferberli Amerika efkârımn en muhim kısmı barıj için manevi bır seferberlık açılznasına taraftardır. Bu fiklrde olanlara gore barışın en esaslı temeli. ınsanlan pençesine alan hırs ve hodkâmlıgın bertaraf edilmesile kurulmuş olacaktır. Ferdler ve mllletler bırblrinden nefret ettlkçe harbler eksik olmıyacaktır. Bunun önün« geçmek için de lnsanlar arannda kardejllk duygularının yayılnıasına çahşmak lâzım. BİT çok Amenkalı da askert güvenliği hedef tutacak bir siyasete taraftardır. Onlar ju fikirdeler: Korounıstlerl yıldıran yegane unsur kuvvettlr. Rtuyayı blza hmıb »çmaktan alakoyatesvlk etmekle Ifoskov» ju makmülan takib ediyor. Bırleşlk Amerlka 1 « 1 müttefıklerlnl mevcud bütun kuvvetlerlni Uzak Şarka göndermeğe rorla. mak, Atlantik Paktını lmza eden devIetler arasında anlajmazlık çıkarmak. Tabil bütun bunlar olup biterken kendisl Avrupada ve linlr harblne müsaid dlger bölgelerde lstedigl gibi hareket edecek! Zannedılmesın kl Rusya *** Pekinin Birleşmlj Mılletlere girmeslnJ Sovyetlerin maksadı arzu ediyor. Rusyanın Çlnl bu badire. Çınl Korede barifi temine memur ye dahil etmesinin bü sebebl de Birkuvvetlere karşı yurümeğe, Çin Hın leşmli Milletlere kabul edılmemesinl dıstanındakı âsJen desteklemege ve spğlamaktır. Çünkü Çın Birlesmls MllTibette istedigl gıbl harekete geçmege letlere glrdlgl takdirde Rus vesayecak olan kuvvetll bır mllli mudafaıdır. Bir kelime ile Amerlian mllletl mü»terek guvenlik «stemlne taraftardır. Amenkalı kuvvetll olmak lüzumunu anlıyor, fakat barışı idame ettlrebilecek en küçük bir Imkân bjlundukça harbe girmek fıknnde değıl La Trtbune de Genivt tlnden kurtulma çarelerlnl arayacağı lerdlr Bu mlktar aynı işler için 1947 de tahsis edılen paradan yuzde 17 fazmuhakkak. Rusyanın Batı devletlertne sllâhsız ladır. Nufusları 250 binden fazla olan bu lanma tekllf etmesi de garıbdlr, çünkü bu teklifl Asyada hartat körüldedlğı şehlrlerln emniyet lşlerine ayırdıklan tahsısat belediye butçelerının en mubir sırada yapıyor!. hım kımunı teşkıl etmektedır. Bun» Trıbtme de Ctnivt dan sonrs 426 milyon dolarla mekteb" * * * lere ayrılan tahsısat gelmektedır. Amerikada belediye işleri Amerika Ticaret Bakanlığına göre Bırleşlk Amerikanın en buyuk sehırlerlnden otuz yedlsl hastane. mekteb, sokak ve belediye vezaifLnden madud başka ijleri yapmak İçin geçen sene İki mllyar 771 milyon dolar sarfetnü$ Sjî ^ C îjS Yenl Bevatron. Kalıfornla Unıversi» tesınln radyasyon laboraüıvarlannda, simdlye kadar dünyanın en kuvvetli ftom hiTianrtın.ı terObatı sayılan 467 santimetrelık siklotTonun yanında inş* edilmektedlr. Mezon denilen ve atom çlmentosu glbi hareket eden cevherler İlk olarak bundan on iki sene kadar evvel bu sene Nobel mükâlatını kazanan Japon âlımı Dr. Hıdeki Yukawa tarafındin kesfedilmişti. Fakat bu cevherlerl la^ boratuvarda yoomak 467 santimetreiık ' '"'otron Kallforniya Üniversıtesı e çalıjmağa başladığı zaman mumkun olmustur. Dev atom akseleratörü fcri REİSİCUMHUR verueN »SIMLE AMERİKft'Oft \SARrSARAY PÜMYÂMIN ESKİ ftftNKASI ISVEÇ BANKA5IDIR. BUBftNKA294 SENEOtNBERİ Df HALİN0EDIR! Arjantm'ds 1620 de > VNOLINf \StVAH Asya mılletlenle istıkbaidekl rn'inasebetlerlrmzin iyıliğı içm. harb bı;er bltmez Koredekı kuvvetlerimlzl derhal gen çekmemiz lâzımdır. Hiç bir mıllet işgal kuvvetlenni sevmez. hele KeUierın hlç sevmedıklert muhakkakt f Ben Korede iken şu h kâyeyı dınle. miçtım: GizU ifftihbarat teşJulâtına mensub bir subay, yerhlerden bir lhtiyara: «Komunlstlerle Batı demokrasılen ara« sırcla ne fark goruyorsunuz?» dij'e sormuş. Ihtlyar KoreH su cevabı vermış« Blr otu ha at yemis, ha ınek Ot için iklai de birdir » Bu bakımdan Asyahlara ne at gibi gbrunmellylz, ne de ınek gib' Gen. Supattz (Neussıccek) * * * Berlınde cereyan eden her tıulü sıyas! mucadeleden başka bir de chaber verrae» soguk harbı var Eu ha»b e ^ i gazeteler mahallesi olan Potsdamer. platz'da cereyan ediyor Bu meydan Ingillz, Amenkan ve Sovyet isgal kesimlertntn bırleştığl >erapdir Bir muddet once komunibt mdl = .'lar burada kuvvetli hoparlorler ko^ .uraak «Doğu» haberlerru komunst f.zctelennin glremedigi Batı ker.mı b^lkına duyurmağa teşebbus ettıİT. Eatılı Berlinlılerden bu ha^eılerı dır's. mek istiyenler meydana i'elıyor ve cto tarafta neler olup bıttığînf an''vor. Sovyetlerin yavdtğı bu haberlerı A^e. rıkadan bir Leh vapurıle kaçtığmd; nberi meşhur olan Gerhard Eısler tertıb etmektedır. . Bunu goren Batı kesimi matbuatı kesimlnln müntehasına bir parmaklık lnja ettlröL Parmaklığın ust kı»mın» yaptırdıgı ıjıkh bir trtibat »ayeslnde ürtedigl bütun haberlerı karşı tarafa bildiriyor. Bu sefer Sovyet keslmmdeki Almanlar LeiDzisertrasse'ye hucum cicrck karşı tarafın verdıği haberlsr. ı pkuc )1 mağa başladı. Bunu goren kom" ı i ?T yazılarm okunmamas: ıçın üzcrlc .'i« projektor tutmağa başladılar. Bu hal, Berlinde yaçanan bay^tıf bf ta'ffıdır Yoksa şehlrde btıtül ser\ı=!er mukemmelen iş!hor Metr» elektrık havagaz, vesait' naklnt hepsı Eerlın oyle bir şehıı kı heışey lmkânsız goruldügü halde mumkun olmıynn hlç blr şey yok.. Gazette 4e Lausanne'ian Bîr Kore'linin felsefesi Berlinde havattan sahneler BU INCİt. , ^INOlSTftNO*» VAŞAYM4 6U K 6İR 0«ıe ,, z.Atv\AN ^^««^fl BENZER. ŞŞ KİATH£RtWYARIŞTAOftI 8AŞ fcAŞft BİRİNCİ öELMIŞLERDİR. BU YöRIŞLftR fort Erıe'd^ . Pfe^nun.eten BÖlGESİNOE VAŞAYAN HINTLlLf R ÇJNCEYE ^AüŞABİH BİR LİSAN ..OMUŞURlfcR! SMIN CEA/</8? AM£Rm HİNTÛLERİ TARİHD£N EVVELKİ D£V/RLERD£ ÇİNDEN OELMİŞ OLMASINLAR? opero mvadi 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear