26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 £ylui ~.Ji2 CLMHL'KİVET BİR DAKİKA: Almanyanın Macar ve Çek kızıllan Yahudi CmnJıur Baskani birbirlerini yiyorlar Başbakatıına suikasd ı Bonn parlâmentosu, 416 I reyle Prof. Theodor Heuss'i I cumhur başkanı ilân etti I Londra 12 (B.B.C.) Bonn parlamentosu bugünkü topıantısınria liberal parti başkaıu profesör Theodar Heuss'i Cumhur Başkanlığına seçmiştir. Siyisî partiler iiç namzed göstermişlerdir. Sosyal demokratlar.'Kurt Schumacher'i, liberaller profesör Heuss'i ve merkezî katolikler de Rudolf Ameluxeri desteklerniş.lerdir. Uç defa reye müracaat lüzumu hasü olmuş ve son turda profesör Heuss, 416 reyle Cumhur Başkanı intihab edilmiştir. Reyleri a vardır. «İtler birbirlerini yiyor» ni 4 kullanan milletvekillerinin adedi Macaristandaki hâdiselere temas 80<ridi. Kurt Schumacher 312 rey eden Ingiliz Parlâmento azasından almışbr. İşçi milletvekili John Haine, Daily Muhabirlerin bildirdi'klerine gö Herald gpzetesinde şöyle demektere, Federal Almanyanın ilk Cum dir; «İngilizlerin bir darbı meseli hur Başkanı devamlı surette pipo ardır, «Dogs eat dcgs>, yani «itkullanan sempatik bir ihtiyardır. ler birbirlerini yer». Bu atalar sö1933 senesinde Rayştag'da milletv3küuolarak bulunan profesör Hanss zü, hali hazırda Macaristanda hüvasıflandırtarafmdan o zamanlar yazılmış o!an küm süıen durumu •Hitkr'in Yolu» isimli kitab naziler maktadır. Son iki sene zarfında tarâfrndan meydanlarda yakılrruştı. emirlerini doğrudan doğruya Krem Son milletvekili seçiminde ekse lin'den aîan Macar komünistleri, riyeti kazanan Sosyal Demokratla komünist olmıyanları temizlemişniijlideri Adenauer'in şimdi hüku lerdi. Şımdi de Moskovalı oltnırheti teskil etmesi beklenmektedir yan komünistler tasfiye etmektedirler.» Ingiliz milletveküinin verdiği habere >göre. sabık Dış İşleri Bakanı Rajk, şahsî gayreti sayesinde kurulmus olan güdi polis şebekesinin eline düşmüş ve hürriyet Baştarafı 1 inci sahifede severlere tahsis ettiği hapishanerektiğini belirterek sosyoloji, dinler nin bir hücresine atılmıstır. Bütarihi ve umumî tarih gibi mevzulardan bahsederek <temelin sağlamhğının» ne demek olduğunu izah etmiştir. Uaşbâkan ruh ve kültür birliğine yeniden temas etmiş, vatandaşlann veylerini kullanırken nasıl düşünmek mecburiyetinde olduklarını belirtmiş ve demiştir ki: « Halk ".daresini aneak halk Baştarafı 1 inci sahijede Içinden çıkan, halk ruhunu taşıyan hemmiyetli davayı lâyık olduğu lar kurar ve bu idare ancak onların ciddiyetle eîe almışlardır. Daha bu omuzlan üzerinJe yükseîir. Kendi ilk toplantıda dahi istişare medisi, lerini halkın üstünde sayan, halk Avrupanın stikbali bakımından serf durumu nda gören bir takım mühim meselelere el koymuştur. insanların yeniden aynı hakimiyeti Elc alınan :nühim meseleler yaşatmak için hırka değiştirmeler Bilindiği gibi, bu meseleler arademokrasi yo'.unu açmaz. Onun smda Alma^ıya.iın birliğe kabuiçindir ki ben devlet merkezinden lünden başka, Avrupa devletleri akalkıp buralara geldim ve size he rasında skommik işbirliği, ticaret sab vermeğe kendimi mecbur sayi mübadeleleri ve para anlaşmazhkyorum. Çünkü bir halk çocuğu larının halli ne/zuu bahsoldu. Avrupa devletlsrinin siyasî bünyesinyum.» Başbakan basın hürriyetine d< de bir federasyona doğru gidebilmek için ne gibi değişiklikler yatemas ederek şöyle demiştir pılması lâzım peldiği, insan haklan«Halk idaresirün bir mühim emn ve temel hüriyetlerin tarif ve sası da düşünce ve basın ser tasııifi ve bu işlerle meşgul olacak bestisidir. Vatandaşlar serbestçı bir Avrupa divanının teşkili, Avrudüşünebilirler ve düşüncelerin pa memleketleri arasmda kültur ve serbestçe yaymak ve umumi ef ilim münasebetlerinin gelişmesi ve kâra arzetmek imkânmı bulur Avrupa pasaportu gibi meseleler dâ larsa memleket çocuklarmda ze incelendi. Bu hususlar hakkında kâ inkişaf eder. kabiliyetler ar yakmda dönecek milletvekili delege tar, irade ve azimler resane arkadaşlarım daha fazla tafsilât vepeyda eder. Kötülükler barına rirler. maz ve büyümek imkânını bula Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği mazlar. Bunun içindir ki basın meclisi, istişari mahiyettedir. Bu hürriyeti birinci esastır. Fakat meseleler hakkında alınan karardemin de söyledim her hak bi ları, Dış İşleri Bakaniarı komitesivazifeyi icab ettirdiği gibi, ba ne bildirecsktir. sın hürriyeti de memleketin u Avrupa paılameııtosuna doğru mumi menafıinin daima göz Gene umumî intıba olarak sizlere önüne alınması ve fikirlerin daire dahilinde serbest olması şunu söyliyebiiirim ki. A^Tupa mec lisi bu ilk toplanüsında derhal bir yoluna gitmesi esasma dayanır Avrupa parlâmentosu haline gelmeMemleket için zararlı, millî var ğe doğru yol aîmış bulunuyor. Her lığı için hatarnâk olacak yolla memleketten gelen ve büyük ekfayda yerine zarar verir. Faka' seriyetı mebuslardan mürekkeb obasın, kendi mesuliyetini kend lan delege heyetleri, millî heyeüeı idrak edecek seviyeye yüksel şeklinda vazife görmüyorlar; ferdiği takdirde bütün mahzurla den bir Avrtıpa mebusu gibi tclâkki ortadan kalkar. Bunun içindir k ediliyorlar. Nitekim ajnı memlekeben, her ne olursa olsun basır te mensub delegeler toplu olarak hürriyetini tahdide taraftar âe aynı yerde oturmuyorlar; bütün ğilim. Basın, hür olacaktır. Hür delegeler alfabe sırasile oturmakta riyetini kendi kendine tahdid e dırlar. Gene. meselâ, işçi partisine decektir. Fakat bu hürriyet fi veya muhafazakâr partiye mensub kir sahasmdaki hürriyettir. Yo olan Ingiliz delegeleri kendi aralasa memlekete zararlı cereyanla nııda aynı meseleler üzerinde mürı sokmak hürriyeti değildir nakaşa ettikleri görüldü. Hattâ daMemlekete zarar verecefc he: ha şimdiden Avrupa meclisi içinde cereyam önlemek o memîeketi türlü cereyanlar belirmeğe başladı. mesuliyetini yüklenmiş olan bü Arkadaşlarımız bütün meselelertün vatandaşlara tevescüh ede de. eerek komisyonlarda, gerek U' bir vazifedir. Bundan dolayıdı mumî heyette fikirlerini ve ileri ki. mesuliyet mevkiine geldik görüşlerini beyan ettiler. ten sonra düşündüğüm çarelerlAcelc ctmemek lâzım» den biri de bu gibi csreyanlara Nctice olarak. Avrupa Birlikarşı memîeketi koruyacak ka ğmden, Avrupa şulhunun sağnuni tedbirler almak olmuştur." lannıası ve Avrupanın yükselmesi icın m.'lletlcr büyük şeyler Londra, 12 (B.B.C.) Demir Perde gerisindeki memleketferde îomünistlere karşı yer yer ayakanmalar olduğu ve Kınl idarsle•in güç bir durıımda bulunduklan sildirilmektedir. Geçenlerde Çekoslovakyada bir isyan patlak ver,miş ve birçok kimseler tevkif edilmişti. Bugün Macaristanın için için kaynadığı göriutnektedir. Bu memeketteki Moskovalı komünistleri ildürmeyi hedef tutan bir suikasdı erüblemekten sanık eski komülistlerin muhakemelerine 16 eyulde başlanacaktır. Bunların ara;mda eski Dış İşleri Bakanı Rajk tün suçu, Moskovanın adamı Rakossi'ye kafa tutmus olmasıdır. Şimdi Macaristanda tevkif edilen komünistler, bir vakitler Kızıl ide olojiyi yayanlarm başında gelmekteydiler.> * Arnavudluk «barnt fıçısı» İtalyan gazeteleri tarâfından verüen haberler, Arna\udluğun her an patlaması mümkün bir barut fıçısı halini andırdığını bildirmektedir. Amavudluktan kaçaniar. Enver Hocanın gayet müşkül bir durumda. .olduğunu kaydetmektedirler. * Rusyayı meşgul eden şey Londra mahfillerinin bildirdiğine göre, Sovyetler kendi peykîeri arasında doğan bu tehlike ile o derecede meşguldür ki, bu arada batıya karşı takib ettiği siyasette de bir gevşeme hisseiilmektedir. Bu hafifleyen siyasi gerginlik şu üç noktada kendisini çok bariz bir şekilde göstermektedir: 1 Kominformun batılı devletlere karşı takib ettiği propaganda azslmıştır. 2 Kremlin Tito'ya karşı çok daha şiddetli bir taarruza geçmiştir. 3 Batı ile olan gerginliğuı izale olduğuna işaret eden ban iktisadî cereyanlar meselâ İngiltereye buğday ihracatı bunun iyi bir delilidir. Moskovaya göre Londra 12 (A.P.) Moskova rad yosu, bu geceki br yayınında. Yugoslavyada Tito'ya karşı çete harbinin patlak verdiğini ileri sürmüştür. Sayı ve sopa Gazetede havadis: Kadastro faaliyeti hızla devam ediyor. Bugüne kadar 15 vilâyetin kadastrosu ikmal olundu. Bu sür'ate doğrusu «tu/ı, tuh, kırk bir kere...» demeli ve üç dört defa tahtaya vurmalı. Vilâyetlerimizitı adedi 63. Kadastro işine ba§!tt/alt 20 seneyi çok geçti. Eğer hakikatse, demek topu topu 15 vilâyet tamam. Başkend Ankara bile bitirilmemiş... Anlaşüan bu zevatm ya sür'atten haberleri yok, yahud iş bilmiyorlar! D. N. Iç işleri Bakanı ve İstanbul Valisinin değişmesi meselesi Emin Erişirgil: «Bir vilâyet halkı. validen memnun olursa, en basit bir manüğın icabıdır ki, İç İşleri Bakanı kim olursa olsun bundan sevinc, hattâ gurur duyar» dedi İç İşleri Bakanı Emin Erişirgil ve' Bayındırlık Bakanı Şevket Adalan dün öğleden evvel Vilâyete gelerek Vali ve Bslsdive Başkanı Lutfi Kııdarla görüşmüşlerdir. Bilâhare Bayındırlık Bakanı Vilâyetten ayrılmış, İç İşleri Bakanı ise kalarak Vilâyet ve Belediye işleri etrafında Vali ile uzun müddet görüşmelerde bulunmuştur. Vilâyetten ayrüırken Emin Erişirgil bir vnuharririmize şunlan söylemiştir: « Biliyorsunuz ki zelzele bölgesinden geliyoruz. Oradaki işlerimiz, zelzelede felâkete uğrayan yatandaşîan kış gelmeden kapalı yerlerde barındırmsk ohnuştur. Bakan, İstanbul Valisinin degiştirileceği hakkındaki haberler münasebetile de şunlan söyiemiştir: « Bir vilâyet halkı validen mem nun olursa en basit bir mantığın icabıdır ki İç İşleri Bakanı, kim olursa olsun bundan ancak sevinc, hattâ gurur luyar.» Emin Erişirgil bilâhare Vilâyet Meclis salonunda ziyaretçüeri kabul etmiş ve Emniyet Genel Müdürü Gafurla uzun bir görüşme yapmışür. Bakan, şehrimizde iki, üç gün kaldıktan ronra Ankaraya dönecektir. hırsızlık hâdisesi Savcının kansının mücevherlerini çalan kaymakamın kansmın duruşmasına başlanıldı Balıkesir 12 (Telefonla) Biga i diç Kaymakamı Alâeddin Hitayjı 'eşi Zehra Hitayın, Bigadiç savcısı Haydar Durlanıkm evine girdiğinij •• yatak odasmdaki mücevheraü çaldıktan sonra yerine savcının şahsını ölümle tehdid eden bir mektub bırakarak ilçeden kaybolduğunu yo az sonra da ilçeye döndüğünde savcılıkta yapılan soruşturma neticesinde bu suçunu itiraf ettiğini bildirmiştim. Bu davaya bugün Bigadiç Asliye Ceza mahkemesinde başlanümıştır. Sanık Zehra Hitay gönderdiği di» lekçesinde rahatsız olduğunu ileri sürerek duruşmadan vareste kılmmasını taleb etmiştir. Sanık vekili de müekkilinin hasta olduğunu, bu •] nu raporla isbat edebileceğini bildirerek bu hususta ısrar etmişür« Savcı Haydar Durlaruk sanığın hırsızlık ve ölümle tehdid suçlannı işledikten sonra Bigadiçi terkettiğini, zabıta kendisini bulduğu halde iki defa soyadını yanlış vermek suretile zabıtayı aldattığını ve İstanbulda C. Savcılığınca yapılan sorgusunda çalmış olduğu eşyaları emaneten aldığmı söyleyerek suçunun vasfuu değiştirmek istediğini bildirmiş ve hakkında gıyabî tevkif müzekkeresi kesilmesini istemiştir. Bunun ü zerine mahkeme bazı hususlarm tesbiti için sorgunun icrasına lüzum gördüğünden, sanık hakkında sadece ihzar müzekkereşi çıkarmağa karar vererek duruşmayı 21 eylule bırakmıştır. Paris 12 (R.) İsrail parlamentosunun bugünkü toplanüsında halka mahsus galeriden aşağıya atlayan Abraham Zfati isminde bir şahıs Başbakanın bulunduğu yere doğru koşmuş ve elinde tuttuğu mitralyözü Ben Gurion'a çevirmiştir. Süratle harekete geçen bekçiler ve milletvekilleri bu sahsın ateş etmesine imkân vermemişlerdir. Aklından hasta olduğu anlaşılan Zfati Başbakanı öldürmek niyetinde olmsdığmı fakat intihar etmek maksa^ile silâhmı kaldırdığını söylemiştir. Yeni bir mabedin insası halinde propaganda yapan bu sahıs silâhını propaganda risalelerine sararak meclise sokmaya muvaffak ohnuştur. Mr. Dorr'un İzmirdeki konusması Başbakanın basın için yeni sözleri Avrupa Konseyine daîr Sadakın dünkü demeci Baştarafı 1 inei sahijede lerle sanayicüerin de iştirakile biı toplanti yapılmışür. Toplantıda söz alan Mr. Dorr, fuarı pek beğendiğini ifade ettikten sonra Izmirin Türkiye ekonomisinde taşıdığı ehemmiyeti belirtmiş ve Izmir bölgesinin Türkiyeye an cok dolar getiren bölge olduğunu. aynı zamanda İzmirin Türkiyenin önemli ticaret limanı bulunduğunu kaydetmiş, şimdiye kadar İzmire gelemeyişinin sebeblerini izah ederek, Izmirin ekonomik gidisinin normal olduğuna işaret etmiş ve <Yapılacak yegâne şey bazı haricî engellerin ortadan kaldırümasıdır. Bu haricî engeileı biihassa Türkiyenin Avrupalı müşterilerinin satın alma kudretlerini feci bir şekilde azaltmış olmasından ileri gehnijtir diyerek. Marshall plânırun esas gayelerinden birüıin, bu engelleri ortadan kaldırmak olduğunu ve Marshall plânı tarafından finanse edilen Avrupa ödeme beklemekte haklıdırlar. Fakat anlaşması sayesmde tütün ve kuru bu hususta acele etmemek lâ yemiş ticarîtinin büyük mikyasta zım geldiği de aşikârdır. Avru düzelmiş, hattâ artmış bulunduğupa Birliğınin tam gerçekleşmesi nu, iktisadî 'şbirliği idaresinin Türiçin hiç şüphesiz biraz daha za kiyenin bütün meselelerile alâkadar man geçecektir. Bu Birliğın ger olduğunu ve bu meselelerin büçekleşmesi, devletlerin millî hâ çoklarınm iyiliğe doğru gitmekla kimiyet mefhumunda daha geniş bulunduğu ha.ıaatini izhar etmiştir. Mr. Dorr, Türkiyenin progdavranmalarına bağlıdır. Strasbourg'da umumî kanaat ramında buğday, pamuk ve yağlı §u merkezde idi: Avrupa Birliği tohumlar, kömür, demir. çiKonseyi, tereddüdsüz cesaretli a mento, balıkçılık ve et konser dımlar atacak ve verimli olmağa veciliğinin büyük yer tuttukçalışacaktır; ancak bu müşkü] larını. yol inşaatı, tren yolu inişi başaracak olan müesseseyi ba şaatı ve gemicilikte dp ilerleşaramıyacağı işlerle şimdiden meler olduğunu ve bütün bunkarşı karşıya koyarak, onu, a lara büyük ihtiyac bulunduğunu, kamete uğratmaktan ve daha bütün bu projelerm yalnız Türdoğarken başarısızlığa sevket kiyenin ekonomisinin değil, tam mânasile tatbik edildiği takdirmekten çekinmek lâzımdır. de plâna dahil diğer memleketTürkiyenin durumu lerin de gelişmesine yardım eTürkiye için bu Birliğe iştiradeceğini, Türkiye istihsalinin kin ehemmiyetini sizlere tebaarttırüması için gereken malzerüz ettirmeği lüzumsuz görürüm menin kısmen geldiğini, kısmen Türkiye, Avrupa devletleri caAmerikada hazırlanmakta veya miası içinde kendine lâyık olan yolda olduğunu, binlerce ziraî yeri almış bulunuyor. Bu ideamakinenin şimdiden köylünün lin tam mânasile gerçekleşmesi elinde bulunduğunu, Zonguldak için elimizden geldiği kadar çalimanınm inşasma başlandığmı lişacağız. TüAtiyenin Avrupa ve burada yeni kömür damarBirliği Istişare Me^Lisinde 8 deları bulmak için icab eden galegesi bulunması bu vazife ve lerilerin yapılmakta olduğunu sorumluluğunu daha esaslı kılSomadan İzmire havaî kömür maktadır.) hatlarının hazırlandığınt icab Filibe Konsolosluğumuzda pat eden makine ve malzemenın. İslıyan bomba hâdisesi hakkında kenderuna geldiğini, Türkiyenin ne düşündüğünü soran gazeteci muvaffak olması için Amerikalere. Sadak şu cevabı vermiş nın elinden geleni yapacağını, tir: Türkiyeye açılan kredi ile Ame« Hâdiseyi yolda bulundu rikadan eksperler temin etmeğe ğumdan öğrenememiştim. Eğer başladığımızı, bunlardan bazılar hâdise söylediğiniz gibi ve doğ nın memleketimize gelmiş olru ıse. Bulgaristanda bulunan duklarını, aynı zamanda Türk konsolosluklarımızın çahşamıya genclerinin de Amerikaya göniktisadi cak hale geldiklerine, bu son hâ derilmeğe başladığını, dise yeni bir delil teşkil etmek faaliyeti organize etmek çarelerini araştıracak eksperlerin de tedir.» Dış İşleri Bakanı Necmeddin geleceğini söylemiş ve Türkiy Sadak, bu akşam, muhtemel o iş adamlarınm <cMarshall plâlarak Ankaraya hareket edecek nında serbest teşebbüse yer var mıdır? diye sorabileceklerini tir. bunu kendısinin de bilmediğiııi, bunu Türk iş adamınm cevablan Beyaz peynir ihracı dıracağmı bildirmiş, meselâ: Başmakaleden devam çin yapılacak daha bir çok işler ardır ve evvelâ bu hazırlıkları tamamlamak lâzımdır. Hindistan ile Pakistan arasmdaki ihtilâfları halletmek ve Hindistanm kendisi değilse de hüsnü niyetini ve müzahareüni kazanarak bir şark, Asya veya İslâm Birliği kurmak en faydalı ve en tesirli işlerden olur. Başka tiirlü her ne yapıiırsa boştur ve kuru bir gösterişten ibaret kalır. Bu cepheyi kurma fikrini ileri sürenler samimî iseler samimiyeüerini ara bulmakla ve ihtilâfları bir an evvel halletmekle göstermelidir • ler. Aksi takdirde ortaya ablan fikirler boş bir oyalamadan başka bir mana ifade etmez. *** Asyada komünizme karşı cephe İzmil halfı açıldı Ba$tara)ı 1 inci sahifede dır. Bazı İstanbul gazeteleri Hereke fabrikasmda bir milyon liradan fazla zarar olduğunu yazmışlardır. Bu haber çok mübalâğahdır. Santral ve türbin dairelerini sel basan, dokuma makinelerine de sii giren fabrikada zarar 100 150 bin Üra arasmdadır. Faaliyeti dur mus olan fabrika, iki, üç gün sonra işlemiye baslryacakür. Sel felâketi münasebetile İstanbul taksi ve otobüsleri Izrnite akuı etmişler, Izmit İstanbul arasmda yolcu taşımışlardır. Hatlar açıldığrndan yüzden fazla taksi, ekserisi boş olarak Istartbula dönmüşlerdir İstanbuldan Izmite birçok da hamal akın etmis, bunlar iskele ile istasyon arasında yolcularm eşyalarıru taşımışlardır. Sel felâketi dolayısile İzmit istasyon şef ve tnemurlan, gece gündüz çalısmışlar. yolcuların takdirlerini kazanmışlardır. Cevdet Yakub Kepsüte 52 saat mütemadiyen yağmur yağdı Balıkesir, 12 (Telefonla) Kep süt ve civarına 52 saat kadar durmadan yagmur yağmıştır. Bugün gelenlerden öğrendiğimize göre, bil hassa Devcli köyü çok zarar görmüştür. Harmanda bulunan Mısırlar ve susam deroetleri sular tarâfından götürülmüstür. Alagüney köyunde muhtara aid değurmeni de seller basarak, binayı götürmüştür. Kepsütte, Orman İşletmesine aid 40 ton kadar odun, gene seller tarâfından eötürülmüştür. Şileden dönen Sağlık Müdürünün demeci İngiltere ve Süveyş kanalı Londra 12 (UP.) .İngiltereden dönen bazı Mısırlı siyasilere göre İngiltere, Süveyş kanalı bölgesindeki kuvvetlerini geri çekmek tasavvurunda degildir. Bilâkis kuvvetlerini orada bulundurmak fikrin dedir. Mısınn Londra sefiri Amr Paşa Mısır hükumetine malumat vermek üzere geri dönmüştür. ingiltere ile Mısır arasmda Mısırda genel seçitn yapılarak sağlam bit hükumetin iktidar mevkiine geçmesinden sonra, İngilterenin Sü» veyş kanalında kalması esası dairesinde müzakereler başlayacakür. «Ankara» dün geldi Batı Akdeniz scferinden dönen " Ankara • > vapuru. dün 329 yolcu ve 60 ton yükle saat 15 te limanımıza gelmlştir. Gelenler arasında, Moskova Büyük Elçiligine tayin olunan Ottawa Büyük Elçimlz Muzaffer Göker. İtalyanın Ankara Büyük Elçisi M. Rohato Pronas, Fransız Prof. Gabriel, Londra Üniversitesl profesörlerinden Bernard Lewis, İtalya ve İsviçrede Verem Toplantısına giden Dr. Veli Kurtoğlu. Ord. Prof. Mazhar Nedim Göknil. İtalyaya tetkik "gezisine giden Üniversite talebelerlndcn 42 kiîllik bir grııp. Denizli »Dlletıekili Dr. Behçet Uz vardır. , Cemil Said Barlas Izmirde Vaşington Koıtferansı anlaşma ile bitti Başiarafı 1 inci sahifede İngilterenin dış siyaseti ve emniyeti ilgilendiren meseleler gibi müşterek : bir mesele halini aldığını bildir. miştir. İngiltere Hazir.e Bakanı Sir Cripps ' konferansta ileri sürülen tavsiyelet neticesinde Ingüiz para ihtiyaçlannm ihtiyaca cevab verebilecek bir duruma gireceğinden emin olduğunu söylemiştir. € Bu suretle İngiltere yalnız iktisadi ve siyasî realitenin icablarını yerine getirmekle kalmıyacak, harbde dahi rolünü oynayacaktır, Bu bakımdan Washington görüşmeleri tarihte bir dönüm noktası teşkil etmektedir.» İngiltere bir istikraz da yapacak Washington 12 iAP.) Dün bildirildiğine göre. İngiltere, Milletisrarası para fonundan kendisine biı ikraz yapılmasmı taleb etmeye karar vermiş bulunmaktadır. Bu ikraz. ingilterenin. Amerika tarafmdan yapılmasını ümid ettiği doğrudan doğruya yardımlara bir ilâve mahiyetini haiz olacaktır. Bununla beraber para fonunun idare meclisinde bulunan 48 milletin temsilcilerinin: İngiltere ve sterlin sahasındaki memleketlerin bir devalüasyon yapmalarından evvel bu ikraza muhalefet edecekleri kııvvetle tahmin olunmaktadır. İngiltere bu talebini 1948 senesinde yapılmış olan ve kendisile beraber Marshall yardım plânından faydalanması meihuz olan devletlere tahsis edilmiş olan 8.032.000.000 dolar tahsisata Lstinaden bu talebi ileri sürecektir. Bu karar tatbik edilecek olursa İngiltere fondan gelecek on iki ay zarfında 325 milyon dolar ikraz etmek imkânmı elde edecektir. Washington 12 (a.a.) (Lps.) Mr. Bevin ve Mr Acheson yarın Uzak Doğudaki müttefik siyasetini inceleyeceklerdir İzmir. 12 (a.a.) Devlet Bakanı Cerrîil Said Barlas, bugün uçakla Ankaradan şehrimize gelmiş ve doğruca misafir olacağı C.H.P. İl Merkezine gitmiştir. Bakan. bilâhara Vilâyeti, Mevki Komutanhğını ve Belediyeyi ziyaret etmiştir. Daha sonra Fuara giden Devlet Bakanı, refakatinde Valı ve Belediye Başkanı bulunduğu hal de devlet paviyonları ile yabancı devletler paviyonlarmı ve Sergi Saraymı gezerek. esaslı incelemeler yapmıştır. Devlet Bakanı, akşam yemeğini Belediye Başkanı Reşad Leblebicioğlunun hususî misafiri olarak Fuarda yemiş, bu yemekte Vali de hazır bulunmuştur. Ticaret ve Sanayi Odası menSon yağmurlardan fazlasile zarar sublarmın ricası üzerine Devlet gören Şile ve köylerinde, yanmda Bakanı, yarın akşam saat 17 de tam teşekküllü bir cankurtaran bir konuşma yapacaktır. ekipile iki gündenberi tetkiklerde Reşad Nuri Güntekinin bulunan Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü Dr. Faik Yargıcı, dün saParisteki evi soyuldu Paris, 12 (a.a.) Dün gece, bah şehrimize dönmüstür. Dr. YarUnesco İcra Konseyi üyesi Re gıcı, kendisile görüşen bir arkaşad Nuri Güntekinin oturmakta daşımıza şunları söylemdştir « Şile ve köylerindeki maddî olduğu apartıman katma hırsızzararın dört yüz elli ilâ beş yüz ların girdiğı tesbit edilmiştir. Çalınan mücevherlerin kıy bin lira arasında olduğu tahmin meti çok büyük olduğu anlaşıl edilmektedir, Şilenin, Ağva nahiy«siniıı sel baskmına uğradığı ve maktadır. Polis tarafmdan derhal tahki yardıma muhtac olduğu hakkında kat açılmıştır. Vilâyet makamından alınan malu mat ve etnir üzerine. iki cankurtaSportif oyunlar tertib heyeti ran arabası, ilâc, esya ve levazım seçildi 19491950 sezonu Spor Oyunları faa dolu bir kamyonet, kâfi miktarda ve sağlık memurile beliyeti için. kulüb murahhaîlan dün doktor Bölgede. Spor Oyunları Ajanı Turgud raber sel mıntakasına gidildi. NüAtakolur. başkanhğında bir toplanü fusça hiçbir zayiat yoktur. Sulayaparak: yeni tertib heyetinl seçmijlerdir. Yeni tertib heyeti. şu şekilde rın irtifaı dört metreyi bultnuştur. olduğu için, zarar teşekkül etmiştir: Muhtar Sencer. Vak'a gündüz Receb Ogan, Halülc San. Niko Zerudakis, Cem Atabeyoğlu. Tertib heyeti, İlk toplantısını rama akşamı yapacak ve faaliyet programını tesbit ederek, Basketbol ve Voleybol filcstürlerinl çekecektir. yalnız hayvana ve mahsule inhisar etmiştir. Eger bu felâket gece vııkua gelnuş olsaydı, yüzlerce vatandaşm kaybına şahid olacakük. Selden en çok zarar gören yerler Ağva merkezile İsa ve Özbeyli köyleridir. Biihassa Ağva köyü ile İsa köyünde mahsullerin mühim bir kısmı, tamamen denize sür&clenmiştir. Ağvadaki dispanser de su baskmına uğramış, ilâc ve eşyanın mühim bir kısmı zarar görmüstür. Bu üç köyden başka Teke nahiye merkezi. Hiciz ve Üvenli köylerine de uğradım, bn yerlerde haear yoktur. Köylere ihtiyacları olan ilâclar verilmiştir. Kaymakamlık, zararları tesbitle meşguldür. Şile hükumet tabibinin felâkete uğrayan köylülere karşı gösterdiği yakın alâkaya müteşekkiriz. > Bursada yağmurlar yeniden başladı Bursa, 12 (a.a.) Bugün şehrimiz ve civarına gene sürekli yağmurlar yağmağa başlamıştır. Geçenki sel baskınlarından gözleri yılan halk, tekrar heyecana düşmüş ve endişe :1e neticeyi beklemeğe başlamıştır. Yağmur, akşama kadar fasılasız devam etmiştir. Bilhassa ova köylerindeki halk, kanalların kumîa dolmasından endişe etmekte ve hükumete yardım için müracaat etmiş bulunmaktadır. yasak edildi Ankara, 12 (Telefonla) Ticaret Bakanhğı, memleket rlfliyacını dikkate alarak bundan sonra beyaz peynir ihracını bir kararname ile yasak etmiştir, Kaşer peyniri. şimdilik ihrac edilebilmektedır. «Serbest teşebbüs, hükumetin yaptığı gibi Marshall plânı memleketlerine daha fazla malzeme göndermek için projeler takdim edebilir mi?», «Serbest teşebbüs dolar ihracatını ve dolar ithalâtını arttırmak için tekliflerde bulunabilir mi?^, «Serbest tedı, ne gece, ne deniz, ne forsa ve ne de ses, renksiz bir boşluk içindeydim. Yalnız oturduğum pankaççayı. tuttuğum kürek topacmı ve sırtıma yediğim kamçıyı duyuyordum. Kör ve sağırdım artık! Ne ümidim ve ne de bir gayem vardı. O anda zincirlerimi çözselerdi bile neye yarardı? Bana zincirli obnak veya olmamak hep birdi. Zincirlerim çözüleydi forsa koğuşundan ve kamçısmdan artık evimden ve evimin her günkü hayatmdan ayrılıyormuşum gibi olurdum. Bu halin ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Aylar mı, yıllar mi geçiyordu? Kimin haberindeydi? Günün birinde denizin sesi yavaş yavaş kulağıma gelmeye başladı. Sanki deniz değil, benim için fısıldamağa koyulmuştu. Belki denize atılmış olan kardeşlerira, denizin sesile bana bir şeyler anlatıyorlardı. Daha sonraları denizi de görür gibi olmağa başladımKeşki görmez olaydım. Gözlerimi koğuşta gezdirince koğuşun bütün boşluŞıı ezici bir ağırlık gibi üstüme çöktü. Gitgide iyiden iyiye görmeğe ve işitmeğe başladım. İçimde de zincirlerimi bile eritecek bir ateş harlıyordu. Kör Ali biraz durdu ve bir su istedi. Güneş çoktan batmıştı. Yıldızlar parlıyordu. Veunin evinin eşiğinde bir kaç çocuk Kör' Aliyi dinlemek üzere. yanyana oturmuşlardı. Bunların içinde Turgudca müstesna hepsi uyumuştu.. Turgudca kara gözleri fal taşları gibi açü şebbüs turist getirmek için ve turistin burada para sarfetmesi için ne yapacağını söyliyebilir mi?» dedikten sonra şunlan ilâve etmiştir: « Muhakkak ki bana şu suali soracaksmız: Bütün Türkiyeye tahsis edilen paraların yeri tesbit edildi mi? Buna vereceğim cevab da hayırdır.» Mr. Dorr, hususî uçağı ile Ankaraya dönmüştür. mış dinliyordu. Bir aralık tahtabac.ak, Veliyi dürttü ve «bak senin sıpa nasıl dinliyor?» dedi. Veli ile çoban Murad bir ağızdan «vazgeç be Hüssam amca, böyle diye diye oğlartı ayartacaksm» dediler. Dinleyicüerin biri: « Ali dayı! Demek ki körlüğün forsalıktan kakna değil ha?» dedi. Kör Ali, «hayır değil!» dedi. «Gözlerim. forsalıktan kurtulup kor san olduktan sonra böyle oldu.> « Bunun ilâcı yok mu?> « Kime gösterdimse j o k . dadi. Demincek size. içimde bir ateş harlıyordu. dedim a. İşte ondan sonra daha iki sene kadar kürek çektim. Kış gelince. gemiyi Barsîlon limanma götürürler. Zincirlerimizi çözüp bizi zindana atarlardı. Kurtulduğum sene idi. İki gali, yani sizin anlayacağımz, iki kadırga ile denize açıldık. Bizim galinin adı. Madre Dolorosa» idi. Kumandanı da Ka=til veyahud Aragon asılzadelerinden Don Guzman Gonsalez Maria Ximenez de Soto adlı bir kefereydi. Öteki galinin adı, «Santa Katerina» idi. Onun da kumandasında bizimki gibi uzun adlı bir Ispanyol keferesi vardı. Bizim kadırgadakiler forsalar bir kaç beyaz Portekizli müstesna. hepsi d3 Afrika zencilerindendiler. Sıcak ha vada leş gibi kokuyorlardı. Fakat ben o zavallılara çok acıyordum doğrusu. Benim sağ tarafımdaki zenci. alelâde dört kişiye bedel bir izbanduddjı İspanyolca biliyordu HEMSIRE Olup Milletin Sağlığıru konunağa yardım et. Kızılay Hemşire Okulu Aksaray İstanbul TEŞEKKÜR Erol Erçüıln muztarib bulunduğu Menenjit f. B. yl teşhis ederek. büyük gayret ve tedavilerile oğlumu yeniden hayata kavujturan sayın Dr. KemaJ Saraçoğlu ve kıymetli asistanlarına; b£5hemşire ve servis hemşire£i Bayan Mahfer; hastabakıcı ve hademslera gazeteniz delâletile teşekkürlerimi su narım. Sahver Er;in «Cıımnunyetü îıı tarihî tefıikası: 3 Yazan: Halikarnas Balıkçısı Bundan evvelki kısımların hülâsası Mcnieşc «şinıdiki Muğla) vilâyetine bağlı Sıralovaz jarunadasıııın Karabağ köyüııde. çobaıı Aliuiıı karısı bir erkck çocuk doğurur. Çoban o sırada pars avındadır. D6nüp de karısınuı bir oğîan doğurduğunu görünce pek memnun olur ve çocuğuna isim koyması için gidip .eski bir korsan olan yetmişlik Hüsameflriini bulur. Bsraberce aşağı inerlerkcn Enıine kadın adlı bir mecnun, senelcrce evvel korsanlann öldürmüş oldlıklaıı oğlu Turgııdcanın adını hağırdığını duyarlar. Hiisamcddin çobaıı Aliye, oğluna bu ismi kovmasını tavsiye eder. Çocuğun adı Turgudca kormlur. Turgudca dört beş yasma gelince, deniz âşığı olur, kıyılardan hiç ajTilmaz. Şimdi eski bir korsan olan kör Ali, arkadaşlarma, hatıralannı anlatmaktadır: Savaş zincirde Zinciılerin şakırtısı onun kartal ruhuna ağır gelirdi. O, dağlarda pars ve kurd avlar, denizde köpek balıkiarile savaşırdı. Vardiyanın ı onun taraimda şakladığı j benim kendi smım yarılı1 yor. cılk yaraları kanıyor gibi ; ciurdu. I S3\diğimiz denizin suları ve çırpıntıs'i hep kulaklarımızda idi. Lombuzlsrdan küreklerin, fırtınada rüzgârın çügın sa^Tuluşunu görürdiik. Dalgalarm, bordamızda gümleyiçini dinlerdik. ve bize hurriyet bahşedecek ölümü getirmeleri için dua ederdik. Işle ilkönce ortancamız öldiiKendisine verilen kuru galetayı yiyemczdi. Fena bulduğu için değil. Sanki hür olduğumuz eski günleriıııizde kuru ekmekten daha iyiöini mi yiyorduk? Kardeşim o mayadan yaradılmıştı ki, ona göre hürriyeti almdıktan sonra sarayın bile forsa koğuşundan farkı olmazdı. Fakat sözü neye uzatalım? Ölüp gittil için yaraulmıştı. Fakat Ben uzaktan gördüm, lâkin son neerimek için değil ha.1 fesinde bile yanına varıp soğumak ta olan cl:ni' tutamadım, bir yudum su olsun veremedim. Zincirleri ısırdım. Kırılmış ve kanlı dişlerimi o anda tepeme dikilerek kamçısını vurmak için kaldırmış olan vardiyanırı suratına tükürdüm. O dağ gibi kardeşim öldü. O zaman zincirlerini çözdüler. Onu denize attılar. Nâ'şı bare, o hür engini ve güneşi buldu. Fakat hepimizin çiçeği, en gencimiz yok mu? Onun belki ezgisini o\T.ındururum, onu yaşatarak bir gün hürriyete kavuşmasına yardım ederim diye yaşamağa gayret ediyordum. Onun da yüzünün nuru âlemsemalar gibi yavaş yavaş ağır bulutlarm karanlığında sönüp gittiO vakitsiz ölümünden biricik defa olsun şikâyet etmedi. Neden bilmiyorum? Ben ölmedim. Ondan sonra bana neler olduğunun farkında olmadım. Gözlerim söndü. Üzerinde kürek çekmekte olduğum tahta, pangaoça vardı ya? Biz ona oturak diyoruz İşte ..anki tıpkı onun gibi bir tahta pangaççaydım. Benim icin arhV ne gün var bana anlattı. İspanyollar onlara o kadar işkence etmişlermiş ki, onların kabilesi yamyam olmamakla beraber. ellerine bir fırsat geçer de bir İspanyollu yakaladılar mıydj onu hemen yavaş ateşte kızartırlar, ve yalnız yüreğini kemali âfiyetle yerlermiş. Onun rivayetine göre İspanyol yüreği intikam bâdelerinin en güzeli, içindeki kan da intikam şerbetlerinin en içimine doyulmaz olanı imiş. Neyse biz iki gemi birbirimizde/ı epeyce açık olarak borda nizamında ilerliyorduk. Yani iki geminin provaları aynı istikamete ve yanları birbirine bakıyordu. Öğle vaktiydi. Güzel bir batı rüzgârma yelkpn açmıştık. Almlarımızı içeriye çekmiş olduğumuz küreklere dayamış, fırsattan istifade biraz u'ku kestirmeğe çalışıyorduk. Tam Balear adalarmın en büyüğü MaJorkarun güney burnunu kavangço ederken yukarıdan gardiyanlara «kürekleri foga!» diye bir emir çınladı. Vay anasını! Kamçılar yağmur gibi sırtımızda şakırdamağa koyuldu. Salya kürek ettik. Aynı zamanda kürsk lombozlarmm aralarmda bulunan sancak ve iskeledeki altışar topun lombarlarını açmağa ve topları telâşh telâşlı doldurmağa başladılar. Yokarıdayîa askerler aceleyle arkebüzlerinin çakmaklarmı muayene ediyor, okçular da oklarını yayiarına dayıyorlardı. Lombozdan baktım, bir şey göremedim. Biz mi saldırıyorduk, yoksa bize mi saldırı yorlardı? Bilemiyordum! Fakat hemen neredeyse bir ana baba gününün başgöstereceğini anlıyordum. Ben geminin ard tarafındaki küreklerinin birindeydim. Grandi direği önde idi. Bir bir arkasma bir kaç topun gürlediğini işittim. Ses, rüzgârla beraber arkamızdan geliyordu. Ateş eden her kimse güvertemizi bir misket kasırgası ve zincir fırtınasıyla perdah etti. Gemimizin kıç tarafında da berbad bir oatırdı oldu. İçimden «galiba bizim dümen eürültüye gitti» dedim. Tahminimde yanılmamışım ki gemimiz rüzgârın isteğine tâbi olarak dalgalarm üzerinde sendelemeğe koyuldu. Bizim topçularımız, topları iskele omuzluğumuza doğru çevirmeğe çahşıyorlardı. Demek ki düşman mı diyeceğiz ,dos mu diyeceğiz, saidıran her kimse, arkamızda ve sancak omuzluğumuzda idi, kıç ka^aıamızdaki toplar ateş etmiyorlardı. Demek ki yalnız dümen değil. gemimizin kıçrnın hepsi güm diye patlamış, bir davula dönmüştu. Bizleri zindandan çıkarıp gemiye bindirirlerken geminin kıçında altm yaldızlı Madre Dolorosa adını ve kabartma Meryem Ana suretini görmüştüm. Onların ne hale geldiğini tahayyül ettim.. Derken efendim bizim toplar ateş eyledilsr. Topçular lombarlardan bakıyorlardı. «Eviva! Santi Yago» diye bağırmadıklarına göre, at«şimizin pek tesirli olmadığına hükmettjm. İşte ondan sonra bir •gürültü koptu. Bu sefer bizim lombozun yanındaki ka» burga ve kaplama tahtalan dört tarafa uçtu. Artık lombozdan değil» fakat han kapısı gibi açılan koca bir gedikten dür.yayı sejTedebiliyordum. Grandi direğimiz de ilâmaşallah bütün takım tailavatile tepemize yıküdı. Altm renkli İspanya bayrağı denizlerde sürünüyordu Bizim koğuştan on, on beş payzen yani kürekçi kanlar içinde yerlere serildi. İşte o zaman vardij'anlar. bağırmamamız için bizlere verilmiş olan yassı mantar parçalarım dişlerimizin arasma koyarak ısırmsmamızı emrettiler. Ben çenemin arasmda sıkıştıracağım mantarı kaybetmiftim. Mantannı kaybedenler eğsr külâhlaıı varsa külâhlarmı dişlerinin arasına alırlardı. Benim külâhım da yoktu. Oturağın üzerindeki paçavralardan bir parça alarak dişlerimi sıkı fıkı kıstım. Hepimiz ağızlarında koca bir kemik parçası taşıyan köpeklere benziyorduk. Çe nemi sıkarak dışarıya baktım. İşte o zaman açılan gedikten, bizim galiden biraz daha küçük olan bir kalitayı gördüm, bayrak göster mediği için .^e milletten olduğunu anlayamadım. İçimden. «her ne ise dururau kötü. Bizim gâvurlar iki' Buysa yekbaşına. Hem de daha kü« çük! Fakat topçuluklarına diyecek yok! Yaman herifler» diye düşündüm ve ümidlerirn doğmağa başladı (Arkası var) *
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear