28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 Eylu) 1949 CLMHUKİSET / BtRDAKlKA: Vaşiıtgton Konfcransı Uzmanlar dün toplanarak raporu hazırladılar Londra 11 (B.B.C.) Washington malî görüşmelerine bugün de devam edilrrsişir. Pazar olmasına rağmen toplanan U2jnanlar nihaî meseleleri tetkik etmişler ve bir rapor hazırlamışlardır. Yarın son defa olarak toplanacak olan Ingiliz, Amerikan ve Kanada Maliye Bakanları bu raporu gözden geçjrecekler ve bir anlaşmaya varmağa çalışacaklardır. Bı* raporun csaslı noktalan şunlar dır: 1 Amerikan gümrük tarifelerinde indirmeler yapılması, 2 Ster'.in sahasından alınan maddelerden, Araerikada stoklar teşkili, 3 Marshail plânmdan aldığı dolarlardan bir :<ısnu ve Amerika dışmda sarfedüpbilmesi için İngiltereye müsaade veri'mesi. Bayar, dün Egede açık ve kat'î konustu Baştarafı 1 inci sahifede beblerini de arastırdı ve tartışmaların niçin başka bir mecraya dökülmek istendiğini anlattı. Bir ara kendi şahsına tevcih edilen kabaca isnadlara da dokunmak zorunda kalan Celâl Bayar, «şahsiyat levsinin> D. P. kapılanndan içeri giremiyeceğini belirtti Dünkü ziyaretler Başkan ve arkadaşlarının dünkü ziyaretleri. esasen coşkun tezahürlere yol açmıştır. Hitabeler ise, günün heyecarunı en yüksek haddine ulaştırdı. Bayar, açHk olduğu kadar da kafî bir ifade ile konuştu. Gerek Tirede, gerek Bayındrrda Fevzi Lutfi Karaosmanoğlu ve Adnan Menderes söz aldılar. Egenin bu şirin çevresinde on binlerce vatandaş, ele aldıklarj davaya büyük bir anlayışla sarıldtklarcm en vakur şekilde ifads etmiş oldu. Bu tezahüratm bir manaîi da son hücumlann muhalefet saflarını sa* dece sıklaştımıağa yaradığım göstermiş olsa gerektir. O kadar ki Baymdırda bir sabıkalmın gürültü çıkarmak istemesi dshi infialden çok, neşe uymdırdı. Bayar konuşurken bitişik kahvede bir başkasile münakaşaya tutuşan bu şahsın böyle kötü bir maksadla gönderildiği anlaşılınca bu çeşid tcdbirlerin sadece gülü:nsemclerle karşılandığı da görüldü ve tatsızlık çıkarmak istiyen sarhos kapıdışaıı edildi. Tcpckbyde beri Ege mrntakasımn medenî bir merkezi olan Tirenin mühim mevkiine işaretle başladı. Tireyi her felâkeüi zamanlardanberi tanıdığını anlatarak vatan uğrunda, şeref ve namusları uğrunda kahramanca dövüşen Tirelileri övdü. Mazinin bu hatıralannı anarken: « Şimdi bizim önümüze geniş bir saadet ufku çılmıştır» diyerek bu gayeye ulaşmak için herkese ayrı ayrı vazifer düştüğünü hatırlattı. Celâl Bayar, Atatürkün her vazi^ t i bütün çıplaklığile millete söyemek suretile elde ettiği muvaffaıyetlerden bahisle: « Milletle karşı karşıya gelmekten korkan insanlardan. milletin korkması ve çekinmesi lâzmıdır. Milletin karşısma çıkıp da bizim gibi açık ve pervasız görüşemiyen insanlarm gizli bir maksadı lduğuna hükmedilir.» dedi. Bayar: «Davamızm tahakkuku rolunda mücadeleden yılmadığımı e cnümüze serilen engelleri ortadan kaldırmak için hiç kimseye boyun eğmediğimizdendir ki haklumızda yanlış hükümler verilmekte e hattâ iftira sağanağı altında tutulmaktayız. Biz progıamımızı tahakkuk ettir.Ti3k için hiç kimsey» taviz vermek mecburiyeti duyrnaız. Ne kadar kuvvetli olursa olsun r hiç kimsed3n asla per% a etmemek:yiz.> Haksız'ığın, hsk dairesinaa :ashihmi istiyen insanlarm dünyaın hiç bir tarafında mücrün olarak gösterilmediğinden bahisle >a imlerde haksızlık yapıldığını ileri Ürmenin sadece vazifesini kötüye kullananlara raci olduğunu belirtti. Bu sözleri sııasında; «Bu millet q kadar terbiyeli ve birbirinin hakkma riayeti o kadar bilen bir millet ir ki cn kalab&hk toplantılarda anındakinin ayağına basmıyacak :adar yüksek bir terbiye göstermi?ür.» Hal böyle iken, böyle bir millete, «Siz birbirinizi seviniz» demek ve guya ortada bir şey varntuş gibi tevehJıüm ederekten hataya kalkışmak elbette yerinde değildir.» Bayar, tedhiş ve tehdid politikasmın tesiri olmıyacağından bahisle: «Eğer bizim esas ve azimet noktatnız (korku) olsa idi bu davaya girişmezdik. Biz, uğrayacağımız zoruklar ve fevrî hareketlerin evvelden hesabuu yapıruşızdır.> Ve bu hücumlan müretteb bularak, bunun yeni seçimlere bir baskı ve tedhiş havası içinde girilmesi için yapılmıs olacağırıı kaydetti. Bayar, ekcnomik ve malî vaziyetten de bahsettikten sonra: Hakikatler üstüne perde çekilemez.^ dedi. Fevzi I/utfi Karaosmanoğlu ve Adnan Menderesin konuşmaları Fevzi Lutfi Karaosmanoğlu konuşmasında millet arasmda husumet olmadığını izah etti: « Galıba sevilea, sevilmiyen kimdir, hesab etmiyorlar, dedi. Halk kütlesinin sevmediği bir iktidar vardır. İktidara karşj sevgimiz nokEandır. Çünkü bizleri hicrana uğratmışlardır.» Adnan Menderes de 9 eylul şenliklennden bahisle, Halk partisi saflarında geçen vatandaşlara karşı duyduğu şefkat ve muhabbeti anlattı ve bu vatandaşlann C.H.P. safları içindo kalmanın ıztırabı yüzlerinden okunduğunu kaydetti. Bayındırda Tirelilerın muazzam tezahürleri arasmda ayrılan kafile, Bayındıra doğru ilerledi. Burada yüzlerce atlı misafirleri çok uzaklardan karşıladı. Bayındırlılarm Bayara karşı tezahüratı cidden muhteşem oldu. Bayar. kasabaya kadar iki kilometrelik bir yolu iki sıra dizilen Demokratların teşkil ettikleri kordonun içinde yürüdü. Burada ilk konuşmay Fevzi Lutfi yaptı. Papazlara siyasi dersler Çek hükumetinin bu kararı infial uyandırdı londra 11 (B3.C.) Bugün Prağ şehrinde neşTedilen resmî bir kararname papazlara siyasî ders ler verileoeğini bildirmektedir. Çek kilisesi bu hareketi protesto etmiş ve papazların siyasî dersleri takib ıtmiyeceklerini bildirmişür. Muhabirler kilise ile komünistlsr arasrndaki savaşın gittikçe şiddetlendiğini kaydetme/ktedirler. Çekoslovakyarun dahilî durumu gün geçtikçe hozulmaktadır. Çekoslovak Başbakanının da bir beyanatı bunu teyid etmektedir. Zapotocky, Çekoslovak madenlerinde vazifeye gelmiyenlerin sayı» sının gittikçe artmakta bulunduğanu ve bazı madenlerde Jstüısalin yandan aza düştüğünü söylemiştirj Dipsiz kile Her zaman ve her hatta böyle oluyor: Geçenlerde Bandırmadaki Denizyollan Acentast «Vapurun istiab haddi doldu» diyerek bilet kesmemiş. Bunun üzerine büetsiz kalan 200 yolcu vapura girmiş ve cezalı bileüer alarak İstanbula gelmiş. Bu uistiab haddi» nin böylece yalnız bir nevi «varidat temint» mânastna alındığı dünyada tek müessese zannederim bizim Denizyollan idaresidir. O bizi vapurlara tıklvm tiklım dolduruyor ama, biz onun bütçesinin «istiab haddi» ni bir türlü dolduramıyoruz! D. N. Ordumuzun dünkü geçid resmi çok parlak oldu Baştarafı 1 inci sahifede arı merasim sahasına dahil ohnuşardır. Önde şanlı sancakları olduğu halde ve bölük cephesile yürüyüşe geçen kahraman subay ve erlerimiz meydanı çevreliyen halk tarafından coşkun tezahüratla karşılanmışlar ve uzun uzun alkışlanmışlardır. Piyadelerden sonra motörlü sahra obüs birlikleri, traktörlü ağırtoplar ve motörlü uçaksavarlar geçide başlamışlar, bunları zırhlı birlikler, tanklar, bindirilmiş piyade kıt'aları taMb etmiştir. Bu kahraman birliklerimizin geçişi de candan tezahürata vesile olmuştur. Müteakıben zırhlı tugayın, tanksavar topçuları, zırhlı birlikleri ve gene bindirilmiş piyadelerile, kurtarma vasıtaları geçid alanına dahil olmuşlar, kahraman Mehmeddklerimiz sürekli alkışlarla karşılanmışlardır. Tam bir int.i7.amia yapılan geçid resmi halkın coşkun tezah.üraü arasında bir buçuk saat sürmüş ve saat 17,30 da sona ermiştir. Amerikan Ataşemilrterinin demeci Ankara, 11 (a.a.) Bugün İstanbuldan şehrirnize gelen ve Trakya manevralarma iştirak etmiş bulunan Amerikan Ataşemüiteri Albay Robinson, istasyonda Anadolu Ajansı muhabirine Trakya manevralarmm büyük bir muvaffakiyetle netioelendiğini; havanın müsaid obnadığı ilk gün haric, bütün manevra müddetince harekâtı yakmdan takib ettiğini söylemiş, kırmızı kuvvetlerin galibiyetile neticelenen bu manevTalarda Türk askerî kuvvetlerinin kazandjğı muvaffakiyeti övmüştür. Bursanıtt kurtuluş yıldonumıı Bu münasebetle cHin Bursada heyecanlı bir tören yapıldı Bursa 11 (Telefonla) Bursanın kurtuluşunun 27 nci yıldönümü bugün coşkun tezahüratla kutlanmıştır. Bu münasebetle şehir baştanbaşa donatılm:ştır. Törene saat 10 da başlanılmış, orduyu ve şehri temsilen konuşan hatiblerden sonra Bursa milletvekili Mubiddin Baha Pars kürsüye cikmış ve çok heyecanlı bir konjşma yapmıştır. Hatib bu konuşmasmda günün büyük manasmı belirtmiş ve Türk milleüne 27 senelik sulh devresini tarihin kaydetmediğini söylemiştir. Bundan sonra hep birlikte Şehidliğe gidilerek, ziyarette bulunulmuştur. Akşaru, Halkevinde muhtelif eğlenceler yapılmıştır. Gemliğin kurtuluşu da kutlandı Gemlik, 11 (a.a.) Gemlik'in kurtuluş yıldönümü bugün törenle kutianmışür. Kasabamızı ziyareto gelen <Gemlik> muhribi komutan ve mürettebatı da törene kaülmış, Şehidlik ziyaret edilmiş ve aziz hâtıraları anümıştır. Bursa bakkallannın fınncüara karşı aldığı tedbir Bursa, U (Telefonla) Tröst halinde iş gören Bursa fırıncüarına karşı Bakkallar Cemiyeti. bir mukabil tedbir almıştır. Yakın bucak ve ilçelerdeki fırnıcılarla anlaşan Bakkallar Cemiyeti üyeleri, bu fırınlarda imal ettirecekleri aynı tip ekmekleri, kendi dükkânlarmda halka fırıncılardan iki kuruş noksana satmayı kararlaştrrmışlardır. Bakkalların bu kararı, bütün Bursada büyük bir memnunluk uyandırrjjıştır. I Başbakanın Gazıantebdeki dünkü hitabesi Yemenin İngiltereyi protestosu Baştaraft 1 inci sahifede edilen kalenin silâhh Yemen haydudları tarafından, mahallî Aden Emirile yapüklan mücsdeleden son ra meydana getirildieini söylemiştir. Yemenliler yapılan mükerreı ihtarlara aldırış etmeyince İngilu tayyareleri kaleyi bombardıman etmişlerdir. Diğer taraftan Alassas gazetesine ;elen habere göre. İngüiz tayyareleri Sanardan L00 nul ötede oturaD halkı bombalamış ve can kaybı ila çok miktaria evlcrin yıkıhnasma sebeb olmuştur. Bir Yemen sözciisü protestonun Kahiredeki İngiliz elçiliğine cuma günü verildiğini söylemiştir. Baştaraiı 1 inci sahifede yaptığı bir konuşmada hükumetİD yol siyasetine temas etmiş. açılmakta olan Erzurum İskenderun yolile Gazianteb havalisinin memlek;tin dört bucağuıa bağlanacağını söylemiş ve halk idaresinde vatandaşa düşen vazifelere temas ederek demiştir ki: Halka teveccüh eden mesuliyet I Kafile saat Jokuz buçukta Izmir' *• Halk idaresi en büyük mesuüyeti halka teveccüh eden idare den otomobillerle yola çıktı. Adnan Menderes, Fevzi Lutfi Karaosmandir.» oğlu, Dr. Ekrem Hayri Üstündağ, Başbakan, reyini kullanacak olan il kurulundan Halim Alanyalı ve vatandaşlarm vazifeleri üzerinde gazeteciler seyahate iştirak edenler de durmuştur. arasındaydı. Partinin Torbalı teşkiGimaltay sözlerine devam ederek lâta. Genel Başkanla arkadaşlarıru demistir ki: Tepeköy yakınında karşdadılar . Demokr*si demagogların eîi Meşhur kınuızı bando bu arado arads » düserse m*emleket ihtiraslar ve di. Bayar uzun bir yolu haukla neı : t . n ı J . .•;..; biriikte lirlikte vürüdü. yürüdü. Tepckoyde daha şahsî mcnfaatler arkasında yürii büyük bir ka'.dbakk Bayarı şiddetli yen insanlarm baziçesi olursa. aalkışlarla selâmltdıla.. Celâl Bayar narşi yuvası halir.e gelir. Belki de buradaki koauşmasır.da D. P. nin vatandaşlar birbirlerine düşer, bohayatındaki muhtelif safhalara işnğuşma başlar ve memleket ihtilâle ret ettikten cı.ra şimdi yeni bir sürüklenir gider.» djvreye girildiğini belirtti: «MuMilletin yükselmesi için bir şart halefete karşı iktidar zaman zaman Bir mille'in yükselmesi için bir gülümser bir cehre göstermiş,. zaşart daha vard'.r. Bir milletin na man zaman da partiyi arkadan vurmuslu insanları tn az namussuz'.arı mak için teşe'ibüslere girişmiştir.» kada* cesur «imahdırlar. Bu fazi dedi. Bunu anlatan Bayar şimdi de letli insanlar şerrine lânet diye mii hükumetin işirıi gücünü bırakarak cadeleden çekinirlerse onların ye D. P. ye haimane bir vaziyet aldırini kötüler alır. Memleketi felâ ğını kaydetti: <Peşin söyliyeyim ki, ketten felâkete sürüklerler. Bu tür bunun hiç bir kıymeti yoktur.» lülerin karşısma memleketin na tkinci kongri ıin hücum vesilesi yamuslu vatandaşları dimdik çıkmalı, pılan kararından bahisle haür ve memleketin menfaati icab ettirdik bsyalinden geçıniyer. şeylerirı hela çe mücadeleden yılmamalı ve oıı resmî makam sshiblerince veya onlardan daha cesur olmalıdırlar. ların emrindeki kimseler tarafcndan Güneşe tüküreııler ancak kendi isnad edilmesıni yakışıksız buldu ve yüzlerini telvis ederler. Bu faziletli bu hareketlsrin manasını şöylece ve cesur mücadele hayatının kuıul izah etti: ması sayesindeuir ki. demokrasi in« 21 Temmuz günahlarını ukişaf eder.» nutturmak ve önümüzdeki seçimleı Başbakan, kötülük:ere karşı mü için iktiza ettiği veya mecbur olacadele ederkcn namuslu inîanları cakları zamanda ellerinde salihiyet korumalıyız, demiş ve Gazianteb ve kuvvet bulundurmaktır.» Bayar, memlekete ve millete sulh, lilere şu tavsiyede bulunmustur: <• Memleket işlerine candan alâ asayiş ve emniyet dahilinde hinne için kurulan D. P. nin Anayasanın kah olunuz.. verdiği haklara dayanarak, haksızBaşbakan Maraşta lığı her zaman yenecek kudrette Maraş, 11 (Hususî) Başbakan, olduğunu belirtti ve: Gaziantebden buraya gelmiş ve me< Her *eyden evvel bu rasimle karşılaıımıştır. Başbakan, tin hâkimiyeti meselesinde birzaBelediye taraiından verilen 300 kibize nasihat edenlerden dürüst ha şilik bir ziyafete iştirak etmiş ve reket beklemek hakkımızdır. Nasi kısa bir hitabede bulunmustur. hate ihtiyacımız yoktur. Sadec kanun dairesinde hareket istiyo ruz> dedi. Tirede Kafile Tepeköyden aynldıktan tzmir 11 (a.a.) Iktısadi İşbirliği Türfciye tcra Komitesi Başkanı Mr sonra Tireye kadar yol boyunca teRuîsel Dorr. bugün saat 12.20 ue zahürat arasmda ilerledi. Güzer gâha yakın köylerin Demokratlan özcl bir uçakla. beraberinde çocukları ve yardımcısı bulunduğu yol boyuna inmişlerdi. Karatekali halde şehrirrdze gclnıiş. Cumaovası Demokratları da yol üstüoe bir ta hava alanında Belediye Basksn kurmuştu. Tireye yaklaşıldığı za Reşad Leblebicioğlu, Birleşik Ame man bir çok athların Bayarı bek rikanın İzmir Başkonsolosu, Em ledikleri görüldü. Daha üeride ka n:yet Müdürü ve basm mensubları labalık bir halk yığını da Bayarı tarafından karşılanmıştır. Mr. Rus istikbal için toplanmıştı. Bu sureü sel Dorr. Belediye Başkanile bir muhteşem bir kafile halinde Tirey< iikte doğruca müafir olacağı Tüc girildiği zaman hemen bütün ka car Kulübüne gitmiş ve yolda baş saba halkının Celâl Bayarı görmek ve dinlemek için saatlerdenber kandan İzmir ve Egenin türlü ayakta olduğu anlaşüdı. Bayar, toptihsalleri. ticarî faaliyeti. tarihî özel hususiyeti olan yerleri etraiııı lantı meydanına alkış tufanı ara smda ilerledi. Sözlerine asırlardan da malumat almıştır. Foçanın kurtuluş bayramı Foça, 11 (a.a.) Foçanın düşman işgalinden kurtuluşunun 27 nci yıldönümü bugün coşkun gösterilerle kutlanmıştır. İşte hepiniz dava uğrunda heyecanla ayaktasınız. Baymdırın âdeta taşı toprağı Demokrat olarak ayaktadır.» Celâl Bayar muazzam bir topluluğu heyecandan heyecana veren konuşmasında D.P. nin va zifesini nasıl yaptığını anlatırken: «Konuşmalarımızı sert bulanlar oluyormuş, hiç umurumuzda değil. Eğer acı sözlerimizden müteessir ve mütenebbih olaraktan harekete geçmek imkâmnı bulurlarsa biz o zevatın ellerini öpmeğe de hazırız.» Basmdkaleden devam telâfi etmek zorunda kalıyorlardıÇanakkalede dünyanın en iyi teçhiz edilmiş ordulanna ve donanmalanna karşı, o zamanki tâbirile Türk yalnız «sine ve süngüsü» ile muzaffer olmuştur. Türkün büyük şahamet gösterdiği o savaşlarda bazı toplarınıız, içinde infilâk maddesi bnlunmıyan som gülle atryor, modern toplanmınn cephanesi bazı trünler top başına yalnız 4 mermi atacak kadar sayılı bulunuyor, hattâ. hattâ kum torbası bulmakta bile Rİiçlük çekiyorduk. Istiklâl Harbi de süah ve malzeme bakınundan daha fena şartlar altında cereyan etti. Kamalan ahnmış toplarmuza eski bir lokomotifin parçalanndan kama yaptık. Bazı piyade alaylanmızda yeter sayıda sünpü. süvari birliklerimizde kâfi kıhc ve mızrak yoktu. Geri hizmetlerinde kamyona karşı kağru ile savaşrık. Türk, vatanmı, istiklâlini. varlığını korumak için, eşsiz bir kahramanlıkla savaşarafc muzaffer oldu. İkinci Dünya Harbine girmiş olsaydık, modem silâh ve malzene noksanı yüzünden aşağı yukan gene aynı şartlar altında dövüsecektik. Bu satırlann muharriri, AlmaD ordusu Bulgarîstana geldiği ve Yugoslavya ile Yunanistana taarruz ettiği sıralarda Trakyada ordu korautanlaruun bir teftiş gezisine iştirak etmişti. Motörlü ve zırhh Aluı birliklerinin yıldınm harbi vaptıklan o sıralarda. bizim geri hinnetleriınizde arabalar ve hattâ deve kollarile nakliyat yapılıyordu. Yeni yapılmış olan beton tahkhnatımızın kapılan malzeme yokluğundan dolayı henüz tahtadandı. İstanbul milleti'ekili olarak bütçe komisyonunda ve Parti grupunuo hafi müzakjreleriride, her an harbe girmemiz ihtimali olan o cndişeli günlerde, orduianmmn noksanlan hakkında salâhiyetli ağızlardan duyduklanrn, uykumu kaçıracak kadar acı idi. Şimdi hava kuvvetleri komutanj olan sayın Orgeneral Zeki Doğan, Millî Müdafaa Vekâleti Hava Müs teşarı idi ve 1939 da hava ordumuzun üç uçuşluk benzini vc bombası olduğunu söylediği zaman, yüreğime iniyonla. Müttefiklerimiz kendi derdlerine düsmüs ve bize vâdettikleri askeri yardımlan yapamıyacak vaziyette Hiler. Bu şartlar altında bir taarruza uğrasaydık gene noksan ve kifayetsiz silâh ve malzeme, fakat ezelî ve ebedi kahra;nanhğımi7İa dövüşecektik. Bugün ordumuz, modern silâh ve vasıtalarla teçhiz edibniş, sıkı bir cahşma ile bu silâhlar ve vasıtalarla savaşmağı oğrenmiş bulur.u yor. Fakat zamammızm harbi, daha ziyade bir silâh ve malzeme haıbidir. Bilhassa hava ordusu, büyük bir ehemmiyet kazanmıştır. Havada üstünlük temin etmedikçe karada ve denizde zafer kazamlamaz. Bu bakımdan bundan sonraki Amerikan yardımmda, hava ordumuzun kuvvetlendirUmesi ehemmiyetle gözönüade tutulmalıdu*. General Mc 3ride, tatbikat hakkında gazetecilerle göriişürken, Türkiye ve Yunanistana 211 milyon günün ne olacağuu şafağından, denizciyi de çocukluğundan tanırım> diye mukabele etmişti. Denize varınca Turgudca karabatak gibi denize batar çıkardı. öyle ki yürümeği de. yüzmeği de hemen hemen aynı zamanda öğrendi. Bazı akşamları Tahtabacakla Kör Ali. Velinin evine gelirler ve her denizci gibi denizde başlarından geçenleri birbirine ve dinleyenlere anlatmaktan hoşlanırlardı. Bir akşam Kör Ali kardeşlerinden şöyle bahsetti: «Babamın üç oğlu vardı. En büyükleri bendim. Babam ve üç kardeş Alikamasta balık avhyorduk. Tekirburnuna ve burunu dolanarak tâ Dadcaya giderdik. Bir gün Tekirburnunun kuzeyinde bir mil açıkta avlanırken birdenbire burnun arkasmdan iki haçlı fırkata (fregata yirmi otuz kürekli ve yelkenli bir savaş gemisidir. Günümüzün destroyerlerinin ödevini görürlerdi.) çıktı. Pupayelken geliyorlardı. Onun arkasmdan iki kırlangıç fbunlar fırkatalardan daha küçük ve daha hızlı gemilerdi) görüııdü. Karaya kaçmağa kalkışük, önümüzü kestiler. Esir olduk. İki fırkatayla iki kırlangıç Pietro Monçenigonun kumanda ettiği haçlı filosunun öncüleri imişler Biz üç kardeşe ve babamıza zincirler vurdular ve topumuzu bir kadırgaya geçirdiler. Üç kardeşin en büyüğü bendim. Forsa koğuşunun rütubetli farslarının ıtaban tahtalarının) ü Son ordu tatbikatı miinasebetile Filibe konsolosluğu1 Rusya, Balkanlardaki muza bomba konuldu siyasetini değiştiriyor Baştarafı 1 inci sahifede Diğer yandan dün sabah saat 11 de Filibe Konsolosluğumuzda kançıların çalıştığı oda pencerelerinden birinin dışında bir kutu şeklinde ve ucundaki fitili tamamen yanmamış ve üzerinde Bulgarca «pencere» ibâresi bulunan infilâk etmemiş bir bomba görülmüştür. Milis, derhal haberdar edilmiş ve gelen mütehassıslar bombayı zararsız bir hale sokmuşlardır. Bu bomba hâdiselerinin mahiyetini aydınlatmak ve tamamlayıcı malumatı tesbit etmek üzere Sofya Elçimiz hemen gerekli tahkıkata ve Bulgar hükumeti nezdinde teşebbüse geçmiş bulunmaktadır. Baştarafı 1 inci sahifede böylelikle Rusyanm Balkan siyasetini değiştirmeye muvaffak olduğu söylenmektedir. Diğer taraftan şimdiye kadar takib edilen siyasetin fcurucusu addedilen Molotov ise gözden düşmüş bir halde bulunmaktadır. Ba^ haberler onun, artık siyasî sahneden çekilmiş olduğunu bile kaydetmektedirler. Sovyet Rusyanın Balkan siyasetinde vukua gelebilecek değişiklik, Batılılar için büyük bir zafer olarak telâkki edilecektir. Çünkü Rusya, Balkanlardaki hareketlerile sulhu değil, harbi celbediyordu. Blöf hareketlerine Batılıların kanmamış olması Stalin'i böyle bir değişikliğe sevketmiştir. Sellerin yaptığı tahribat Baştaraft 1 ind sahifede münakalât tamamen durmuştur. Ancak İznik ve Yenişehir üzerinden otomobil seferleri yapümaktadır. İstanbul ve Ankara ile günlerdenberi telefon muhaberatı kesilmiş bulunmaktaydı. Dündenberi de Izmirle telefon muhaberatı kesürniştir. Seller Mudanyada çok tahribat yapmıştır. Sellerin dağlardan indirmiş olduğu çakıl, moloz ve kum yığınları evleri tıkadığmdan halk korku içinde evlerinden dışarı fırlanuş ve sabaha kadar yağmur altında kalmıştır. Mudanya ile Si köyü arasındaki bir köprü de yıkıldığmdan Tirilya ve Si köylerinin Mudanya ile irtibatları kesümiştir. Mahvolan zeytin mahsulünden en az iki milyon lira zarara düşülmüş olduğu söylenmeîtedir. küsur dolarlık yeni yardun tahsisatı ayrıldığuu söylemiş. Bu paradan Türkiyenin hissesine ne düşeceği henüz malun değildir; fakat artık aslan payı. şimdiye kzdar yapıldığı gibi, Yunanistana dsğil; Türkiyeye aynlmalı ve bu suretle ihtiyaclarımız daha bol ve daha süratli olarak karşılanmalı. bu arada hava kuvvetlerimizin takviyesine cheınmiyet verilmelidir. Amerikan askeri yardım heyeti eski hava kuvvetleri başkanı olan General Hoag memleketine dönerken bize verilen uçakların sayısı hakkmda emniyet sebeblerinden dolayı miktar zikretmeınişti ama, bunlaıuı tipleri hakkında malt'mat vermişli. Bu malumata göre Ameıikanın bize verdiği uçaklar çift motörlü bomba, tek motörîü av, çift motörlü nakliye, tek ve çift motörlü talim uçaklandır. Bunlar arasmda bir tane bile tepkili av uçağı yoktur. Halbuki bütün modern hava kuvvetlerinde artık tepkili av uçaklan, motörlü av uçaklannı adeta diskalifiye etmiş gibidirler. Bugünün ve bilhassa yaruıın av uçağı tepkili uçaktır. Amerikan kara kuvvetleri heyeti başkanı General Mc Bride kara ordularımızm teçhizi hususunda büyük çayret göstermiştir. Kendisine çok teşekkür tderiz tfakat artık sa>"m Generalin, hava ve deniz kuvvetleri başkan aıkadaşlaıının mesaisine de müessir surette yardım ctmesi zama.ıı gclmistir. Sağlam bir ınillî müdafaa, ancak bu üç ordunun kuvvetli olmasile kabildir. ABI1>L\ UAVKK zerinde halkalar vardır. Onların ayak bileklerini saran prangalarınm ne de truz gibi soğuk olduklarLnı siz bilmezsiniz. Bakın şu ayak bileğime, pranga dişlerinin hâlâ yeri durur. Bizleri birbirimizden uzak olarak ayrı ayrı yerlere zincirleJiler. Bizim kadırga İspanyol Don Sebastian'da Hurtadoy'a aiddi. Zincirlendikten bir kaç gün sonra artık ölüm haline gelmiş, tükenmiş olan babamızı: cForsalık edemez» manasma gelen «gastado» diyerek diri diri denize attılar. Her kürekte dört kisi idik. Benim bir yanımda bir İtalyan. öteki yanımda bir İspanyol vardı. İkisi de katildiler. O forsa koğuşunun loş ışığında üç kardeş birbirimizin yüzünü bulamaz tanıyamaz olduk. Birbirimizden uzaktık. fakat yürekçe birliktik. Seslerimizle her birimiz, öteki ikimizin tesellicisiydi. Fakat günler geçtikçe bazan ümidle ve bazan da ümidsizlikle söylediğimiz bir türküdeki seslerimizibizim değilmişler gibi tanıyamaz olduk. En gencimiz... Onun gözleri kaşları anamızınkilerine benziyord'j. Babamın sevgiUsi idi, biz de onu çok severdik. Ha ne diyırdum? £n gencimiz narin bir çocuktu. Onu düşündükçe kendimi unuturdum, böyle bir yuvanın kuşu muydu o? Asü fenası, kürek çekiyorduk ama, ne için? Venedik doju Pietro Moncenigonun kunnandası altındaki haçlı fi Türk hava kuvvetleri Başîaraf\ 1 »nci sahifede sabah saat 11,30 da özel bir uçakla Etimesgud askerî hava alanma gelmişlerdir. General Robert Tate, hava alanmda Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Fevzi Uçaner, Ankara Garnizon Komutanı Tümgeneral İsmail Hakkı Tunaboylu, Amerikan Hava Ataşesi Muavini Yüzbaşı Walter W. Bennett, yardıın heyeti ileri gelen subayları ve Türk hava kuvvetleri mensubîan tarafından karşılanmıştır. General, Türk ve Amerikan milli marşlarım dinledikten sonra ihtiram kıt : asını teftiş etmiş ve Türk subaylarile tantşmışür. Trakyadaki mane\Talara müşahid olarak iştirak etmiş bulunan Amerikan Büyük EIçisi Mr. George Wadsworth da aynı uçakla geri dönmüştür. Kardeşin kardeşle savaşfığı Yunan iç harbi Mr. Dorr Izmîrde Âlhnlik, cahillik meselesi Bayar, bir yandan nasihatler devam ederken, bir yandan tehdid politikasınm başladığım, bu arada şahsiyata kadar başvurulduğunu söyledi: «Bir de âlimlik cahillik meselesi çıkardılar. Ananemize göre bilmediğini bilmek irfan olarak tanınmıştır. Ben ise bilmediklerimi bilenlerdenim Fakat bu âlim geçinen zevatm bir bu iddialarına bir de mem leket davalan karşısındak: aciz lerine bakarak hallerine acıma mak elden gelmez. Hukukun şu şubesi, tarihin bu kısmı ile me§. gul olmak memleket davalarmı milletin ihtiyac ve derdlerini mutlaka başkalarmdan iyi anlamış olmak imtiyazını mı bahşeder? İnsanın aynası işadir Bu gibi şahsî hücumlar ancak âczin ve ihtirasm ifadesi olabi lir. Prensiblerde ve fikirlerde ye nilenler mağlubiyetin acısını çıkarmak için işte böylece şahıs> larımıza seviyesiz hücumlar; geçmiş bulunmaktadırlar. Bizı gelince, şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da onları düş Toplanrtlara iştirak edenlerin tükleri şahsiyat çukurunda ter sayısı meselesi kederek yolumuza devam ede Daha sonra Celâl Bayar kür ceğız ve şahsiyat levsini D.P. ka süye geldi: « Böyle toplantılar pılarmdan içeriye asla sokmıyavuku bulduğu zaman iştirak e cağız.» denlenn sayısı bir çoklarını meBayarın hitabesinden sonra raka düşürür. Ben sayı üzerinde duranlardan değilim. Az olur, Adnan Menderes de heyecanlı çok olur. Fakat insanlar hang bir konuşma yaptı. Bayındırlımaksad için toplanmışlarsa bu larm coşkun tezahürleri arasmmaksad uğruna gösterdikleri he da ayrılan kafile gece yarısma yecanı dikkatle takib ederim. doğru İzmire döndü. Basîarajı 1 inci sahifede Yunan ordusunda askerdir. 17 yaşındaki kiz kardeşi Alexandra ise, Grammosta çeteci saflarmda çarpışırken ordu tarafından esir edilmiştir. Bir makinelitüfeği kullanan Alexandra. ordunun ilerleyişini saatlerce geciktirmiştir. Kızm ateş ettiği kıt'ada kardeşi de bulunmaktaydı. Alexandra esir edüdikten sonra, verdiği ifadede. 1348 tenırr.uzuncia köyünden alınarak çetecilere iltihak zorunda kaldığıru ve Arnavudjlukta tslim görüp, makinfel:tüf:k Hava alanmda ba=ma beyanatta : eri olarak yetiştirildiğini söylemişbulunan Robert Tate, İstanbulda j tir. Alexandra serbest bırakılmışyaptıklarını aniattıktan sonra Trak tır. ya manevralarınm son gününde orada bulunduğunu söylemiştir. Eskişehirde köylüye General Robert Tate. manevralarda Amerikan malzemesinin muvaffadağıtılan toprak kiyetle kullanıldığma şahid olduEskişehir, 11 (a.a.) Bugün ğunu ve bundan dolayı memnuniVılâyetin Sivrihisar ilçesınin yetini tebarüz ettirdikten sonra. Polanto kcyünde sekiz köyün manevTalara iştirak edenTürk hava bütün çiftçılerine 651 aile hesaku\T,'et!erinin muntazam uçuşlarmı bile 28.867 dönüm toprak dağıçok takdirle karşıladığmı da ilâve tımı yapılmıştır. Bu ailelere ayetmiştir. General Robert Tate. rıca 247.825 lira kredi yardımı sözlerini şöyle bitirmiştir: temin edilmistir. « Türk silâhlı kuvvetlerinin hava ve kara birliklerinin müke.tımel bir taızda, tam bir ahenk içinde kullanıldığını görmekle çok mem nun oldum., İpekçilik Enstitiisü Bursada kuruluyor Bursa, 11 (Hususî) İpekçilik ve Böcekçilik Enstitüsünün Ankaraya nakledilmesinden vazgeçilmiştir. MEVLİD Merhum Hacı Bekir hafidesi ve merhum Doktor Rıza Ak esi HURİYE A K ı n vefatının kırkmcı gününe rastlıyan 13 eylul 1949 salı günü ikindi namazını müteakıb Nişantaşında Teşvikiye caır.iinde Hafız Mecid Sesigür tarafından ruhuna ithaf edilmek üzere Mevlidi Şerif okunacaktır. Akraba ve dostlarile arzu edenleri teşrifleri rica olunur. losu Türk kıyılarını yaksır:, hıristiyanlığa yardım etmiyor diye erkek, dişi ve çoluk çocuk masum halkı boğazlasm, bütün kıyıyı yağma edip yaksın ve kız kızanı esir edip Venedik ve Genova esir pazar larında satsuı diye! Daha hâlâ kadırganm (cigali) kıç kasarasmda kazığa oturtulan erkeklerin ve kadınların çığlıklarmı haürladıkça tüylerim ürperir. Çoban Murad, «yahu, Ali amca, kazığa oturtulmak nedir ki?» diye sordu. Kör Ali: «O zaman ben de bilruiyordurn. Yanımdaki İtalyar.a sormuşrum. Bana kıç kasarada dümenin iki yanında küpeşteye saplı ucu SİVTİ, sağlam ve dik iki kanğm bulunduğunu söyledi. Sonradan çok gördüm a. On kanş boydadırlar. Bu kazığa bir insan fazla değil ancak düşemiyecek kadar saplanıyordu. Onun üzerinde insan hemen hemen dört gün yaşayabiliyordu. Kazık, insanın ağrrhğı ve çabalamasile yavaş yavaş giriyordu. insanın can alacak bir iç organına değince ne bileyim barsaklarını ve yahud karnını içeriden deünce zavallıcağız ölüyordu. Bu idam çeşidi haçlılann pek de hoşlarma gidiyordu. Kazzğuı haca germeye benzsyen şu yeri vardı ki, ölüm, cellâdın göreceği iş tamamlandıktan çok sonra geliyor ve idama mahkum o]»n adaın uzun ««"»" düşünüp i o nusabiliyordu. Kazığın haça geril. Bü. VENI V0MAKİN/DA /IAVF ELINI'Z... n «Cumiiurıyet» in tarihî tefrikası: Di'n çıkan kısmm hülâsası Menteşe fşimdiki Muğla) vilâyetine bağlı Sıralovaz yarımadasının Karabağ köyünde. çoban Alinin karısı bir erkek çocuk doğurur. Çoban o sırada pars, avındadır. Dönüp de karısının bir oğlan doğurduğunu göriince pek meaınun olur ve çocuğuna i?im koyması için gidip. eski bir korsan olan yetmişlik Hüsameddini bulur. Her halde bir şey den korkuyorlar. Mihalı gördüm. Kale kapısınm dış tarafındaki mermere rumca bir yazı oymuşlar. Onda, hangi Rum casusluk ederse. bu kp.pıda asılacaktır, deniliyormuş. vlihal Galiba bu sıralarda sizdsa korkuyorlar ve size casusluk edec?ğinüzi sanıyorlar. Aman onlan buralardan defetsek de biraz rahat yüzü görsek. diyor. Ah Veli ben artık iyice çakal oldum (ihtiyarladım). Ölmezden önce şövalye denilen lıır.~'.zbnrı bu kıyılardan temizlendiklerini bir görsem Allahtan başka bir şey dilemem. Neyse bu geca gök ayının on beşi. Gün gibi ışık olur. Baskın olmaz. olsa da gözcülerimiz iyi görür. Alikarnasta Kerimoğlundan dört okka barut aldım. Bir güzel barut yapmış ki deme gitsin, diye anlatıyordu. Tam Kör Alinin evinin önünden geçerlerken içeriden Emine kadın, «Tursudca!» diye bağırdı. Hüsameddi Veliye döıdü. «Yahu oğluna ne ad takacaKsiu?» diye sordu. Ötekı, «Bihri'î.n» cedi ve düşünceye vardı. Tahtabacak, <Bak! Şu kadının Turgudca diye bağırdığını duydun a. Haydi gel de o adı takalım», dedi. Öteki razı oldu. Velinin evinde, Hüsameddin, çocuğu dizinin üstüne koydu. Çatal palasını kabzasmdan sıyırarak çocuğun karnına yaürdı. Ezan okuduktan sonra cocuğun sağ ve sol kulağına üç kere •Turgudca!> diye seslendi. Sonra çocuğun anlı sanh bir deniz kurdu olroasını dua etti. Tam o sırada, esmekte olan hafif bir batı rüzgin, Leros^dasımn Sen Jan şövâJseleri ka^esinden aulan bir topun sesıni Sıralovaz yanmadası «İçinde korsanlar denizciler uyanır uyanmaz.» Kör Alinin evinin önünden geçerken, «A Ali! Bizlere artık eski günleri gevelemekten başka yapacak iş kalmadı. Gel de onlardan vjralırc dem». diye seslendi. Çocukluk Yıllar geçiyordu. Yaşı dördü beşi Yazan: Halikamas Balıkcısı bulan Turgudca şafak sökünce bana ve bu arada da Karabağ köyüne basile beraber kalkar. koyunlarla getirdi. Yarımadanın pars ve kurd keçileri ya dağa veyahud deniz kıyatağı o heybetli dağlan cevab ve yısma sürerdi. Dağ yolu tutulursa riyorlarmış gibi gürlediler. «Tahta çocuğun yüzü sarkar, denizden yana bacak» yahnkılıcını yavaş yavaş kı gidilecekse çocuk sevincinden hanına iade ederken «Eayraklarmı vada iki kere dönerek taklalar aindiriyor ve selâm topunu atıyor tardı. lar. Şimdi Rumunu da. Türkünü de Bir gün yoldan pürsilâh geçmekdimdik ayakta durmağa zorlarlar. te olan Tahtabacak çocuğun havaBiz göremezsek inşallah bu yavruda çarkıfelek kesildiğini görünce caklar onların bu toplarınm arkagülmüş ve babasma. <senin oğlan larına tıkıldığım görürler.» denizci olacak galibas demiştiDedi, akşamın o durgun anında Veli de, «ne denizcisi? Cambaz obaba ana başlarını eğmişler, düşün lacak dese^e» diye söylenmişti. cej'e dalrnışlardı. Hüsameddin yoTahtabacak yolda durup. «sen kuş yukarıj'a çıkarken kendi kenbilmezsin. denizciye kıyas dağ kedine (Atlas Okyanusuna açılıp bir çisi veya ağaca tupnanıcı maymun, daha dönmiyen* bir Cezair korsan cambaz camuzlar ve öküzler kadar filosu için yazılmış olan bir türkühantaldırlar. Evet yalnız kol, baJTİ mırıldanıyordu: cak atikliği yetmez, baş ve düşünce «Murad Reisin gemileri seksen çevikliği de lâzım" demişti. direkli», Veli. «bizim gibi çobanlara bun• İçinde korsanlar denizciler arslan lar gerekmez» diye cevablamışüyürekli». Tahtabacak amca da >ne olacağını sen ben değil. Allah bilir, fa«Enginlerden bir kuş geldi kondu kat biz akşamları Kör Ali ile derd«sereae» leşirken. onun nasıl kulak verdiği«Murad Reisin gemileri çamdır ne, gözlerinin nasıl parü parıl pardayanmaz» ladığma dikkat etmedin mi? Ben meğe benzemiyen yeriyse, bir insan bir kere kazığa oturtuldumuydu, daha sağ iken kazıktan indirilse bile sağken haçtan indirilenin hayatı kurtanldığı gibi, ölümdea kurtanlaınıyordu. Bir kere kazığa konulanın mukadderi uzun bir ölüm oluyordu. Ben, yanımda zincirli İtalyana bunu niçin yaptıklannı sorduğum zaman o suratı gülmez herif bir kahkaha salıvererek: «Ne için olacak? Dümen kullanan adamın yalnız kalarak canı sıkılma sın diye. İki yanlarmda konuşacak birer adamın bulunmasını istedikleri için kazıklarm boş kalmamasına dikkat ederler» dedi. Biz sonralan zaptettiğimiz düşman gemilerinde bazan ucları insanlı, bazan da ucları boş kazıklara rastgelirdik. Boş olaniarı raspa, edilıniş ve. sivriimiş, yani iş görmeye hazır bir durumda buluyorduk. Bu kazıklarm uclarmdaki kara tah tamn lekeler nescine işlemiş olan kanlardı. Bi2 cellâd değildik yahu» Bu kaakları kullanmak aklımızdan geçmezdi. Onları hemen söker, denize atardjk. Yalnız bir kere, bir tanesini söküp onu kuUannuş olan kaptanm başına çaldığımızı hatrrlıyorum. Herifm kellesi tencerey» atılan lâhana gibi omuzlannın arasına girdi. Neyse! Gelelim kardeşlerira*. Dedim a. En küçük kardeşimizia üzerine hepimiz titrerdik. Ortancaaaz hepirnizden kuvvetli idi, (Arkası var)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear