02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 Haafean 194» CDMHÜEİYET r Yagoslavyaya bir Amerikan heyeti gidiyor BİRDAKİKA Hükumet tebliğinin akisleri Baştaraft 1 inci sahifede calince münasib surette ödenecek» kimseler olarak gösterilmiştir. Ana davalar raporu sonundaki «millî husumet» ilânma dair kararın adı bu çevrelerde «linç beyannamesi» dir. Kararın arkasmda idam sehpalarmm, halk mahkemelerinin, her türlü baskı ve işkencenin, alabildiğine yolsuz ve kanunsuz hareketlerin saklı olabilecegi iddiası var«Millî husumet>i karara bağlayan satırların muğlâk ve karanlık oluşu da gene bu çevrelerde vehmi /e şüpheyi sadece artırmaktadır. Gerçi yer yer yapılan mitinglerde on binlerce vatandaşın karşısmda bu gibi heyeeanlı sözlerin iki yıldır muttasıl tekrarlandığını bümiyen yoktur. Iktidar partisinin gücüne giden bu perakende seslerin kor.grede «koro> halinde hep bir ağızdan işitilmesi olacak! Bu orkestrayı kuran, bu koroyu idare eden kim? Celâl Bayara çevrümiş hücumlarm başlıca sebebi de bu olsa gerektir: «Bayar, gerçi bir ara ihtilâl ve isyan aleyhtarı olduğunu delegelerin yüzüne karşı söylememiş değildir. Fakat hatibleri bu mevzuda konuşmağa sevkeden de kendisi ve arkadaşları idi> deniyor. Millet Partisinin düşünceleri den doğan teessür kolayca müşahede ediliyordu. Büyük bir muhalefet kütlesini kuşatan ağır hücumlar, beyannamedeki şu kaydı ister istemez hatıra getirmiştir: «Hükumet siyasî teşekküllerin tedhiş usullerile vatandaş vicdanlarma tahakküm etmelerine asla müsaade etmiyecektir.» Bu müessif tartışmaların uzaması, Türk milletinin huzur ve sükunu her ne pahasma olursa olsun, muhafaza yolunda yıllardanberi gösterdiği asil olgunluğa karşı saygısızlık olacaktır. Mekki Said ESEN Beyanname nasıl hazırlandı? Ankara 28 (Telefonla) Beyannamenin nasıl hazırlandığına dair şehirde dolaşan muhtelif rivayetler bu sabah muhalefet gazetelerine de aksetmiştir. Bu söylentilere göre hükumet beyannamesinin neşrüıden önce hararetli bir siyasî faaliyete girişilmiş, bu arada Meclis Başkanı Şükrü Saracoğlu ile başkan vekillerinden Cevdet Keriaı İncedayı Çankayada kabul olunmuşlar, gene bu arada Çankaya ile C.H.P. nüı görüşü İstanbulda bir gazetede ifşa edihniştir. Bu ifşadan sonra Ankara siyasî mahfilleri iktidarın yeni tethiş tertiblerine başvuracağı kanaatine varmışlar ve hâdiselere intizar etmişlerdir. Filhakika Bakanlar Kurulunun ikinci toplantısuıdan sonra hükumet beyannamesi yayınlanmıştır. Kudrefte çıkan tahminlere göre, beyanname şu şekilde hazırlanmıştır: Pazar günü kabine azalarmdan bazılan Çankayaya giderek İnönü ile görüşmüşlerdir. Kabüıe bundan sonra beyanname projesi üzerinde müzakerelerde bulunmuş ve Nihad Erimin kalemi ile hazırlanan son metin tesbit edilmiş, Başbakan Günaltay 18,30 da otomobille Köşke giderek bu metni Devlet Reisine arzetmiştir. Bunu müteakıb tebliğ ajansa ve radyoya verilmiştir. Tebliğin İzmirdeki akisleri İzmir 28 (Telefonla) Demokrat Parti büyük kongresinin kararı hakkındaki Başbakanlık tebliği, İzmirde büyük endişe uyandırnıış, herkes, gazetelerde bu tebliği hassasiyetle okumuştur. D.P. mensubları, tebliğdeki sözlerin tamamen aksine olarak, Halk PartİEİ erkânının memlekette bir yıldırma havası yaratmak emelini güttüklerini söylemektedirler. Gene Demokrat Partililere göre Şemseddin Günaltay, bu tebliği ile kalbinin içini ortaya dökmüş ve Hasan Saka hükumetine rahmet okutacak bir zihniyetle Halk Partisinin malum görüşlerini müdafaa vekili sıfatile ortaya çıkmıştır. Gazetelere göre Bir gazeteye göre, hiç kimse, bu sabah kadar, tarihçi ve hukukçu bir Başbakanın bu kadar büyük bir gaf yapacağını, memleket efkârını hiçe sayarak vatandaşları sindirmeye çalışacağını zannetmezdi. Diğer bir gazeteye göre tek parti veya diktatörlüğe doğru sürüklenme hususunda herhangi bir karara varırken, bu memlekette doğmadan boğulan hürriyet rejiminin, bu defa kökleşmiş ve köylere kadar yayılmış olduğunun unutulmaması lâzım geldiği hatırlatümaktadır. Demokrat Partililere göre Demokrat Partililer, hükumetin tebliğinde icab ederse Demokrat Partinin varlığına kıyılacağı tehdidinin de gizlendiğini beyan etmekte ve D.P. Genel İdare Kurulunun yaymlayacağı cevabı sabırsızlıkla beklemektedirler. Bazı Demokratlar, bu tebliğin, umumî havayı çok faz la elektriklendirdiğini söylemek tedirler. Durumun, bu bakımdan iş hayatında da tepkiler yapmasını mümkün görenler vardır. D.P. İzmir ilçe heyeti bu akşam toplanmış, büyük kongreden dönen üyelerin izahatını dinlemiş, hükumetin tebliğini de konuşmuştur. Halkçılar memnun Diğer taraftan Halk Partililer, hükumetin tebliğinden dolayı gayet memnundurlar. Bunlar, hükumetin iyi bir iş yapmış olduğuna, fırsatı tam zamanında yakalayıp zamanında kullandığma kanidirler. Celâl Bayarın hükumet tebligine verdiği cevab Baştarafı 1 inci sahifede .anname, tamamile yersizdir ve hattâ bunu, hükumet ciddiyetile telifi kabil addetmeye maalesef imkân yoktur. Hükumetin ifadesine bakılırsa. memlekette bir tedhiş havasınm hâkim olduğuna ve vatandaşlan n d^imî bir endişe içinde bulunduklarma, hükumetin de h u zur ve sükunu temin için böyle bir beyanname neşrine zaruret hissettiğine hükmetmek icab edecektir ki, buna, bu memleketin havasını teneffüs eden hiç iimsenin inanacağı kabu! edilemez. Hükumetin, hakikate asla uyrmyan böyle bir kanaati telkin edebilmek içm partimiz aleyhinde bir takıra yeni isnad vesileleri aramak mecburiyetinde kalmış olduğu göriilüyor. Beyannamede, partimizin, tedhiş usuîenle vatandaş vicdanlarma tahakküm etmek istedigi. memurarı tehdid altmda bulundurma• a çaiıştığı, kin ve nifak havası yaratmakla memleketi kardeş cavgasına sürüklemekte olduğu re huzursuzluğun idamesini bir poiitika taktiği olarak tatbik ettiği ve bu suretle hukuk ve nizami devlet mefhumu ile telifi sabil olamıyacak hareketlere ialkıştığı iddia olunmaktadır. etmek için giriştiği ve maalesef hemen hiç bir müsbet netice elde edemediği mükerrer teşebbüslerden dolayı ileri sürülüyorsa, bunun ne kadar haksız olduğu izaha bile değmez. Bütiin seçimlerde emniyeti sağlayacak tedbirleri muhtevi bir seçim mecellesi vücude getirmek hususunda hükumetle işbirliği edeceğini açıklayan partimize, bu meselede menfi bir rol aldığı isnadmbıılunmcikta hâlâ devam edilmesi ise. en hakikî tabirile abestir. Beyannamede ileri sürülen «hukukî ve nizami devlet" mefhumuna aslir.ee; herşeyden evvel, hukukî ve nizamî devlet, bizim anayasanuza ve demokratik sisteme göre milletin serbest iradesile kurulur. Dikkat ettik ki hükumet beyannamesinde, bu cihct. ken^isinin iş başına selmesi mebde ittihaz edilerek ve 21 temmuz seçimlerinin mahiyeti tamsmiıe meskut bırakılmak istcnmiştir. Kal böyle o'unca; hukukî ve nizami mefhumu ileri sürmek ve davalarmı buna istinad ettirmek, iktidarın değil. ancak partimizin hskkıdır. Vatandpşların. anayasamızın. himaye ettiği masuniyet ve siyasî hak ve bürrjyetlerine karşı yapılacak teca\Tİzlerin mııks'oelesiz kalmasım istemek, 21 temmuz metodlarını tekrarlamak istiycnlere cüret vermek gayıetini den başka hiç bir mana iiade etmez. Demokratik anlayışla hukuki ve nizami devlet meflıumüna aykırı olan da. işte budur. Vstandaşın, siyasî haklsrmı, anayasa ve ceza kanunlan hükümlerince müdafaa etmesi bahsinde hükumet beyannamesinde «hukukî ve nizamî devlet» tebiri siper alınarak yürütülen mantık cidden garibdir. Orada yürütülen bu garib mantığa göre, ya, pılan kanunsuzluklar ne kadar ağır olursa olsun, bütün vatandaşlara mütevekkilâne boyun eğmekten başka bir şey kalmıyor. demektir. İşte bu mantıktır ki, 21 temmuz seçimlerinde de hâkim olmuş ve bir baştan öbür başa bütün memlekette yapılan kanunsuz hareketlerin hepsi hem mukabelesiz, hem cevabsız kalmıştır. Pariste bugünkü mühim iktisadî « Baştaratı 1 inci sahifede İhtiiâfuı iç yiizü Paris 28 (a.a.) Marshall plânına iştirak eden 19 memlekeLm kendi aralarında ticaret mübadeleleri hscmini arttırmak içia en iyi çarenin ne olabilecegi hususunda düştükleri ciddî ihtilâftan çıkan b'jhran bu plânın m'akadderatını iİBİİetıdirmeğe başlamişür. Marshail plânı büyük elçisi Harriman İn.a'Itereye ihtar etmiştir ki. eğer para görüşmelerine ticaret anlaşmalan çerçevesi içinde devam etmekte ısrar ederse, Amerikan parlamsntosu nun bu yıldan sonra Avrupaya dolar vermeği reddetmesi ihtimali vardır. Avrupa iktisadî işbirtiği idarssi çarşamba günü öğleden sonra Pariste toplanacaksa da, Amerika. Fransa, Ingiltere vc Belcika kendi aralaruıdaki ihtilâfları daha önce halletmedikleri takdirde bir karsra varılamıyacağı samlmaktadır. Bu hususta başlıca rolü Belçika oynamaktadır. Fransaya ve İngiltereye ithalâtından fazla ihracat yapan Belçika bu iki memleketin dövizlerini biriktirmektedir. Bundan bir s«ne evvel Amerika bu gibi ticarat musmelc'.eri için 800 milyon dolarlık bir fon ayırmıştı. Belçika, Amerikaıun da müzaheretile, kazanclarır.ı yalnız bu iki mem'.eketle yaptığı islerde değil, başka memleke:ferle yapacağı içlerde de kullanmak ve bir kiîmını dolara tahvil etmek istemektedir. Halbuki İngiltere buna ifıraz etrr.ektedir. Skandinavva memleketleri müstesna olmak üzere, Fransa ve sanıidığma göre diğer mcmleketler de Belçikanın bu fikrine taraftardır. Bir dünya iktisad kongrcsinin toplanması iüteniliyor Londıa, 28 (Nafen) Evening Standard gazetesinin Paris muhabirine göre, Amerika Dış İşleri Bakanma yapılmış olan bir tekHfte Başkan Tmman'm derhal dünyaya çamil bir iktisad konferansuu toplaması istenmektedir. Gazetenin ilâve ettiğine göre, bu meseleyi Başkan Truman, Acheson'la münakaşa etmiştir. Bu tek'iften öğrerıildiğine göre, İngiliz Başbakanı Atllee tarafından yapılmıştır. Dört Dış İşleri Bakanlarınm Paristeki toplanfıları esnasında dünyarun iktisadî durumu, müteaddid defalar Acheson. Bevin, Schuman arasıada müzakere edilmistir. Dünya İktisad Konefransında sörüşülmesi derpiş edilen noktalar şunlardır: 1 Para kıtljjruıı önliyecek çsre!erle dolar ftkdanına son vermek, 2 Ticarî münasebata sekte vuran tahdidatın derece derece kaldırılmasının temini. Cemil Said. Pariste Paris, 28 (a.a.) Eski Türlnye Ticaret ve Ekonomi Bakanı ve halen, memlekeıir.in Mar?hall Plânı çerçcvesinde iktisadi kalkır.ması işile iştigal eden Devlet Bakanı Cemil Said Barlas, Parise vâsıl olmu?tur. İstanb'jîdan ucakla gelen Barlas, Brükselde kısa bir müddet kalmış ve bu arada Avrupa İktisadî Kaikınma Plânile alâkası olan meseleler üzerinde Belcikah şahsiyetlerle sörüşmüstür. Tüh, tüh, 41 kere Maşallah! Bizim Belediye Meclisinin bir zayvf tarafı var. Her şeyi iyidir, hoştur ama zam teklifi karşısırAa dayanamayıp hemen kabul ediyor. Şoförler mi? Verilsin. Sinemacilar mı? Haklan var. Otobüs mü? Doğru. Toptancı mı? Pek, perakendeci mi? Alâ. Sonra Vali, pahahlıkla mihcadele edemiyeceğini söylüyor. Tabiî edemez. İşe evvelâ Belediye Meclisi ile vıücadeleden başlavmlı! D. N. Dışarıdaki hâdiseler ışanda memleketi temsil eden veya etmeden çahşan birçok l ü r k çocuklan Türk grupları veja Türk heyetleri var. Çok şükür artık sümüklüböcek gibi yalnız kabuğumuzun içinde değiliz. Bunların sayısı giin geçtikçe artıyor. Bu dışân çıkışta birçok fayda vardır. Her şeyden evvel biz dünyayı tann. öğreniriz. Çok gezen çok bilir. Bir memleketin gezen adamı ne kadar çoğalırsa, onun her sahadaki faaliyeti artar. Dünya da bizi tanır. Hâlâ bizl renkli bir kavim olarak belliyen AvrupabJar vardır. Türkiye ismini hayal meyal bilen, fakat meselâ İstanbul ismini hiç 'işitmemiş milyonlarca adam mevcuddur. Bunlara kendimizi her fırsatta iyi tanıtmak lâTirrtdir ve bu bir millî vazifedir. Onun için biz bu dışan çıkma hareketini büyük memnuniyetle görenlerdeniz ve bunim her fırsatta arttırılmasını can ve gönülden isteriz. Bu seyahatier ve bu dış temaslan esnasında birtakun hâdiseler olmak tadır. Bunlan da tabiî JJÖDmek gerektir Insan olan her yerde hareket, her harekette de hâdise vardır. Yalnız biz bu hâdiselerin hakikatini bir türlü ögrene» memekteyiz. Her yerde ajans mu» habirimiz yok. Bu işin başında olanlar da hâdiseler hakkında bic türlü kendi kanaatlerini söylemeyi beceremiyorlar. Hâdiseler bazan kavgalı dövüstü, bazan kanlı bıçakh oluyor. Kendi milletdaşuun fena muamelelere maruz kaldığı, dövülüp öldürüldüğünü gazetelerden öğrenen halk, heyecana düşüyor ve iş derhal millî bir dava mahiyetini kazanıveriyor. Millî hassasiyeti anlanz, lâkin gerçekten millî davalarda. Münferid veya toplu alelâde bâdiselerl daima bir millî kisveye burümekto bazılan için faydnlı olsa bile bir millet için zararhdır. Bugün sayısı pek az olan dışarıdaki milletdaşlarımran adedi yann yüz binleri bulur ve bunların başına gelen her şeyi bir millî dava haline getirirsek, durum çok güç ve nazik olur. Hâdiseleri istedigi şekilde ölçup biçmekte herkes serbesttir; ama ona bu millî renk ve karakter vermek kimsenin hakkı değildir. O, ancak bu hususta yetkili olanların tamamen bitarafane verecekleri raporlarla anlaşüır. Lâkin bunu da işbaşında bulunanlar, bir türlü üzerlerine abnamaktadırlar. Heyecanı henüz sönmüş olan Arina hâdisesi hakkında o zaman kafile başmda bulunanlarm ve Umum Müdüılüğün hiçbir resmi raporunu görmedik. Böyle bir raporun mevcud olduğunu, ancak o rapora dayanarak, Millet Meclisinde beyanatta bulunan Dış İşleri Bakanunızın sözlerinden anlıyoruz. Biz, şahsan Dış İşleri Bakaıunm da yalnız bu rapora dayanarak, beyanat vennesini kâfi görenlerden değilîz. Çünkü bu beyanatı takib eden gunlerde matbuata kadar akseden bazı malumat, Beden Terbiy<?si Umum Müdürlüğünün metni açıklanmıyan raporuna dayanarak konuşmuş olan Dış İşleri Bakanımızın bu kısımdaki sözlerini teyid edecek ma» hiyette değildi Bir başka hâdise karşısmda daha bulunuyoruz. Orta Amerikanın küçük cumhuriyetlerinden Nikaraguada bulunan bir şilepimizin mürettebatmdan üç kişi bu memleketin üniformalı kuvvetleri tarafmdan öldürülmüş, beşi de yaralaannşttr. Hâdise olalı bir haftayj geçtiği halde hâlâ mahiyeti hakkında hiç bir malumat alınamamıştır. Gemi süvarisinin gazetelerde çıkan telgrafı, mes'uliyet kabul etmiş bir adama yakışacak şekilde değildir. Telgraf, hâdisenin neden çıktığını kafiyyen izah etmemekte «bizimkUerin ifadelerine göre» diye sadece vak'ayı başkalannın ağzmdan nakletmektedir. Kafile başmda, gemi başmda, heyet başında dışan çıkan kimseler, memleketi temsil m«'uliyetini yüklenmiş, buna mukabil birtakım vazifeleri kabul etmiştirler. Nasıl Atina hâdiselerinin mahiyetini bize Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü resmî bir raporla bir türlü anlatmadı ve biz, vak'ayı oraya gitmiş olanlann ağzmdan ve nakillerinden dinlediysek Nikaragua hâdisesi de böyle oluyor. Gemi kaptanı, işin hakikatini tahkik e^.ip, kendine göre edindiği kanaati bildirecek yerde, başkalannm ifadelerini naklile vazifesi bitmiş sanıyor. Böyle temsil. böyle idare ve böyle başlık olmaz. Dışarıya heyet gönderen mü«?sseselerin, her şeyden evvel kendi adamlarma bu vazifeyi hatırlatmalan ve olursa, hâdiselerin hakikatini bildiren raporları daima vo sıkı sıkı arayıp istemeleri şarttır. Kaldı ld, bunlann birer seyahat jurnaüan olmak nizam icabıdır. Fu jcrnallar, hilâfı hakikat malumat ihtiva etmemesi lâzım gelen vesikalardn. Bunların neşri bile bizi şu iki hâdisede tenvir edebilirdi. Lâkin nedense bir türlü buna yanaşmamakta ve efkân umumiyeyi heyecan ve ibham içinde bırakmayı tercih etmekteyiz. B FELEK BaştaTafı I inci sahifede da 75 milyon dolar verileceği yo1jnda çıkan haberin mevsimsiz olduğunu belirtmiş ve bu hususta MiUetlerarası Bankaya mensub Amerikalı müteiıassıslar heyetinİD yapacağı ince tetkiklerin neticesini beklemek gerektiğini üâve etmiştir Biiindiği gibi Yugoslav hükumeti fon zsmanîarda Washingtondaki fcankadan rcsmen bir istikraz talebhıde bulunmuş ve Dış İşleri Bakanlığı Yuşoslavyaya ikrazda buluaulmasını esas itibarile tasvıb etmiştir. Peşfsrfeki Rus elşîsi bir Macar Ehkanını yaraladı Londra. ?S (a.a.) Moskova radyosunun bu sabah erkenden bildirdiğıne göre. So\7Ctier Birlisrinin Budap«^şte EIçisi Pv.şkin. başka bir vazifeye nakiediimış ve yenne Tejkov tayin edümişnr. Bu haber çok mânahdır, Zira Vı••anadan Londraya gelen ve henüî teeyyüd etmiyen bazı haberlerden .sonra ortaya çıknruştu. Bu maluf a t a nazsran eNKVD> ajanları Buctapsstene Pu'Kİn'i yfkahyarak, Moskovaya götürmüşlerdir. PuşVin, Macar Propaganda Bakanı P.evaiye ateş ederek. kendiiru ağır «tırctte yaralamıştrr. Gene bu rrialumata göre. Pu?kin, Macaristanda Tito rejimi gibi Rus tahakkümüne karşı bir idare kı:rmak istiyen eski İc İşleri Bskanı Rajik'e yardım etmiş ve Propaganda Bakanmı Rajik'in tevkifi sırasmda yaralamıştir ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Denizyoüarı navlunlarma zam yapıidı Baştarafı 1 inci sahifede « Ankara temaslarım iyi neticeler verdi. Denizyolları İdaıesirün Devlet iktisadî teşekkülleri arasına alınmatı hususunda hazırîanmakta olan kanunun teknik çalışmaları bitmiş ve kanun. Başbakanlığa verilmiştir. Kış devresincle kanun tasaiLsının Meclise sunulacağını zannediyorum. Denizyolları tarifelerme zam yapılması hususunda görüşmeler oldu. Neticede ekspres ve şehir hatlan seferleri haric, yolcu navlunlarına ortalama yüzde 20 nisbetinde bir zam yapılması kararlaştirıldı. Amerikadan istediğinıiz gemiler Avrupa kaikınma programı çerçe\esi dahilinde, Amerikadan yapnğımız talebier ümid verici bir durum arzetmektedir. Ük tekliflerimizi değiştirerek, birinci plânda araba vapurlarına lüzum gösterdik; sonra şehir hstlan için vapur istedik. Ayrıca uzak seferler içüı de vapurlar arzu ettiğimizi bildirdik ve Atlantikte Amçrikan gemilerüe rekabet yapmıyacağımızı ilâve ettik. Taleblerimizin kabul edileceğini umuyoruz.» Bu iddialar. büyük kongremizin ıardığı bazı neticeler münasebeule leri atıhnış olduğu için, bunlara mesned ittihaz edebilmek istenen ciheiîcrirj böyle bir tefsire asla müsaid olamıyacağını belirtmek isteriz. Biündişi gibi, cerek genel kurul rp.porundsn. gerek bu hususta tesbit edilen kpngre görüşlerinden, fiilî harekete kıyam ve tethiş teşebbüsüne geçilmek p b i manalar çıkarmak, tamamile imkânsızdır. Bunlaıın açık manası, tek parti zihniyetinin idamesinde ısrar olunduğu ve önümüzdeki seçimlerde de 21 temmuz metodlarının tatbikına kalkışıldığı takdirde hasıl olacak ciddî vaziyeti bir defa daha hatırlatarak ve mesuliyetine de iştirak ederek iktidarı, bu gibi yanhş yolBugün hükumet beyannamesinde dan çevirmekten ibarettir. ileri sürüldüğü gibi, memlekette Demok«atik bir idareye kavuş bir endişe hüküm sürüyorsa. bu, mak hususunda milletimizin iradesi Demokrat Partinin takib ettiği sio kadar kat'î ve açık olarak kendi yasetten değil, yalnız ve yabaız ikni göstermiştir ki. bunu anlamamak tidara eski zihniyetin hâkim olmagafletine düşülerek mazüıüı idame sından ve 21 temmuz usullerinin sine çalışmanın ve mazideki hata tekrarma teşebbüs olunması ihtiların tekrarının ağır neticeler do malinden doğmaktadır. ğuracağmı iktidara daha şimdiden Son olarak bir defa daha tekrar hatırlatmayı bir memleket borcu edelim ki, Demokrat Parti, şimdiye saydık. kadar olduğu gibi, bundan sonra da bütün gayretini, herşeyden önce, Seçim kanunu kaışısında D. P. Hükumet beyannamesinde ileri memlekette demokratik bir idaresürülen diğer bir iki iddiayı da ce nin kuruîması ve hukukî devlet vabsız bırakmıyaum: Seçim kanu prensipinin tam olarak gcıçekleşnunun Demokrat Partice alabüdi mesi üzerinde teksif edecek, içte ve ğine istismar edildiği iddiaa, eğer dışta bir nizam, istikrar ve terakki partimizin, 21 temmuzdan sonra unsuru olmak vazifesinde bütün emniyetli bir seçim kanunu 1de gayretile devam edecektir.» Başmakateden aevam 21 temmuzda işbaşında değillerdi. O günü belld hiç yaşamamışlar, uzaktan bile gönnenıişlerdir. Böyle olması daha da iyidir; 21 temmuzun bir daha tekrarlahmıyacağı hakkmrîahi ümidlerimizi kuvvetlendirmeğe yarar. Fakat yüreği sızlıyan Demokratlar içinde yaşadıklan hazin bir ânı hugün biraz da romantik hir eda ile hatırlıyorlarsa, bundan ötürü sinirlenmemek doğru olur Geçen gün de burada işaret ettiğimiz gibi uygun aykın her teşekkülün, her vatandaşın dileği birdir: Kanuna saygı, nizama saygı, siyasî hürriyetlere saygı. Üzerinde .l>er zaman uyusulanuyan noktalar şunlardır: Hangi kanun? Nasıl nizam? Kimin hürriyeti? Bu suallerin cevablan şaşılacak kadar basittir: Herkesi bir tutan kanun, zümre hâkiınjyeti tanımıyan bir nizam, başkasının hakkını çiğncmiyen hürriyetler! Demokrasi rejimi ile idare edilen her memlekette değişmezliği kabul edilen bu prensipleri iyice benim«pdiğimiz giin bir hakıma en güç, bir bakıma da en kolay davamızı çözmüş olacağu. En güç, çünkii şimdiye kadar bunu başaramamışızdır. En kolay, çünkü demokrasinin asıl çetin mücadeleleri bu prensipler gerçekleştikten sonra başlar. NADİR NADİ Tebliğ Tekel İdaresinin yeni Bulgarların İngilizlere nolaları Umum Mödürı Ankara 28 (l*elefenlci) İstifa eden Tekel Genel müdüru Yusuf Ziya Erzinin yerine Maliye Bakanlığı Bütçe Umum Müdürü Hâdi Hüsman tayin edilmistir. Yeni Genel müdür bu sabah Bakanlığa giderek Dr. Fazıl Şerefeddinle görüşmüştür. Hjdi Kiisman, yann akşamki ekspresle İstanbula yeni vazifesine hareket edecektir. • Tayin, şehrimzıde tnenınuniyet uyandırdı Teksl Umum Müdürlüğüne Maliye Baksnlığı bütçe ve maliye kontrol umum müdürü Hâdi Hüsmanın tayin edilmesi şthrimiz alâkalı mahfiüerinde memnuniyet uyandırmıştır. Hâdi Hüsman yümi yıldanberi bütçe ve maliye kontrol umum müdürlüğü vazifesini ifa, eden kiymeüi bir mütchassıstır. Kuduz ineğin etini yiyen 20 köylü Baükesuj 28 <Teiefonla) İvrindinin Sofular köyünde kuduran iki inek etraiına saldırmağa başlayınca, köylüler tarafmdan öldürüimüşfcür. Fakat köyün korucusu, bunlardan birüıi arabaya koyarak Kayapa köyune götürtnüş ve etird ucuz fiatia köylüye satımştır. Bu hâdiseyi haber alan veteriner ve sağlık müdürlükleri, derhal faaliyete geçmişler ve kudurmuş ineğin etini yediği anlaşılan 20 köylü şehrimize gethiLmiş, bunlardan onu tedavi edil mek üzere Izmire sevkedilmiftir Disfileri de İstanbnla şönderilecektir ^ Baştaraft 1 inci sahifede memur kadrosunun azalblmasıru istemiştir. Haber, resmi kaynaklar tarafından da teyid edilmistir. Bulgorlar, bu notalan vermekle beraber, bilfiil tazyik hareketlerine girişmekten de geıi kalmamışlar ve sefaret memurlarmın sayfiyelerde istifade ettikleri köşklere, bahaneler yaratarak el koymuşlardır. Resmî makamlar elçilik mensublarının otomobillerine d€ seyrüsefer müsaadesi vermemektedirler Bütün bu güçlükler, tngilizleri Sofyadaki sefarethanelerinde tensikata iabar etmek igin çıkanlmaktadır Ganlı hayvan ihracı Ankara 28 (a.a.) Ekonomi ve Ticaret Bakanlığından bildirilmi§tir: 1 28/4/1949 tarihH ve 314 sayılı sirkülerimizle yayınlandığı üzere canlı hayvan ıhracatına 15 temmuz 1949 da fiilen başlanacaktır. 2 305 sayılı sirkülerimizle tespit edilen şekil ve şartlar baki olup ancak mevsim şartları ve iç piyasa ihtiyacı gözönünde tutularak 300.000 baş olan koyun kontenjanı 150.000 başa indirilmiştir. hapisanelerde çürümeme sebeb olacak!» Herbertle ettiği kavganın göziînün önüne geüsi Alfred'e hâlâ ona telefon etmemiş olduğunu hatırlatü. Tekrar merdivenden aşağı indi ve yemek odasına girdi. Evvelâ evini buldu. Karşısına çıkan kâhya kadın kayınbiraderinin evde okaadoğını söyledi. Kaçta gelecek a<aba? Vallahi bu akşam geleceğini pek sanmıyorum. Siz khnsiniz? Eniştesi Newstead, ona kızkardeşi hakkında bir şeyler söylemek istiyordum. Aman Yarabbi, saVın bir felâket haberi olmasın? Teessüfle söyliyeyim ki hiç de iyi bir haber değil. Demek, bu akşam onu görmem kabil ohnıyacak. Hükumete aid taahhüd işleri için Londra dışında bir yere gittt. Tuhaf şey, gitmeden evvel bana telefonla olsun bir haber vermedi. îlk karara göre yarm sabah hareket etmesi lâzımdı. Fakat sonra, nedense fîkrini değiştirmiş. Bana da bunu ancak. biraz evvel. telefonla söyledi. Alfred birden sabusızbkla sordu: Bundan başka hiç bir şey söylemedi mi? Kadın kat*î ve sert cevab verdi: Hayır, hiç bir şey... Alfred, bir aralık şöyle düşündü: 'Bekârların kadm hizmetçileri de feulübünd*ki Beründe dörflü müzakerelere yeniden başlanıldı Londra 28 (B.B.C.) Üç Batılı devlet ile Rusya arasında Almanya meselesine aid görü§melere Berlinde bugün yeniden başlanılmıştır. Dört devletin askerî vali vekilleri Amerikan böl gesinde bir saat süren gizli bir toplantı yapmışlardır. Toplantıdan sor.ra §u tebliğ yayınlanmıgtır: «Dört komutan yardımcısı toplanarak, Dış İşleri Bakanlan Konferansmda ahnan kararların tatbikmı sağlayacak anlaşmalan müzakereye başlamışlardır. 5 temmuzda bir toplantı daha yapılacaktır.» Erzurum treni 400 hayvan çiğnedi Tercan 28 (a.a.) Geçen curcartesi günü Erzincandan Erzuruma gitmekte olan posta treni Pekeriç istasyonunu geçtikten sonra DoluhE.cıköprüsü civarında aynı adlı köyün 400 baş hayva nını çiğnemiş ve hayvanların hepsi de ölmüştür Hâdiseye kaymakanılık ve savcılık elkoymuştur. Köylünün zararı 12.000 liradan fazladır. «CUMHURrüET» iıı tefrikası: Ürdün Başbakanı Türkiyeye geliyor Londra 28 (Nafen) Ürdün Başbakanı Abdülhuda Tevfik Paşsnın, temmuz başlarında Lon draya yapmak niyetinde olduğu ziyaretinden evvel Türkiyeye uğrayacağı bildirilmektedir. Kızı ile beraber seyahat edecek olan Tevfik Paşa, Türkiyede ancak bir kaç gün kalacaktır. Millet Partisi çevreîerüıin Bayarla arkadaşlarma vaki olan hücumdan memnun olmadıkları iddia edilemez. Bu partinin ü i şeyi iki yerden tedarik etmek zorunda olduğu meydandadır: «Azayı Demokrat Partiden, iktidarı da Halk Partisinden!» Fakat beyanname bu mahfillerde de hoş karşılanmamış, hükumetin tehdidlerden meded umduğu ileri sürülmüs, gözdağı vermek istediğinden bahsedihniş, Ancak D P . kurucularının işi bu raddeye getirmekteki büyük mesuliyet paylarım söylemek de unurulmamıştır. Bizzat Hikmet Bayura göre: «O anda kurtuluş mücadelesini idare eden D P . kurucularının yurdumuza ettikleri en büyük fenalık 1947 yazında mevcud olan büyük fırsatı kaçırmalarıdırOnlar halkı yatıştırmak ve Halk Partisi içindeki ihtilânn bir an önce şef lehine halline yardım etmekle, şeflik usulünün sağlamlaşması uğrunda çalışmış oldular!» Bayur, ortada geçer akçe kabilinden bir ihtilâl lâfı olduğuna göre, fırsattan istifade şu davette bulunuyor: «Türkiyede ihtilâl tehlikesinin önlenebilmesi, Millet Partisinin gösterdiği yolda yürünülmesine ve 12 temmuzdan sonra yatıştırılan halk coşkuluğunun aynı ciddiyct Denizyollarmm Amerikadan saün ve vekarla canlanmasma bağlıdır. aldiğı «Ankara> ^üks yolcu vapuru, Demokratlann durumn dün saat 14.30 da limanımıza gelmistir. Demokrat çevrelerin bu hava 'Ankara» yı şehir hatları vapur içindeki vaziyeti henüz günün lanndan «Ülev» ve cBüyükdere» merakı halindedir. Hükumet Yeşilköy açıklarında karşılamışlar tebliğinin infialle karşılandığıve vapur limana girdiği zaman li nı söylemek yanhş olmaz. H ü mandaki bütün gomiler düdük öt kumetin bütün teşkilâtı Demoktürerek selâmlamışlardır. ratlara karşı müteyakkız olmaYolcu Salonu, «Ankara • vapuru ya davet eder mahiyetteki tenu merak eden kalabahk bir halk şebbüsü manalı görülmüştür. kütlesi tarafmdan doldurulmuştu. Büyük secimlere doğru iktidaRıhtımda Devlet Denizyolları U rm daha ne gibi tedbirlere el mum müdürü Cemil Parman, U uzatacağı ve âdeta uçan kuştan mum müdür .Tiuavinleri, Denizyol meded umacağı bu tebliğ ile ları İdaresi erkânı ve gazeteciier açığa vnruLmuş sayılıyor. bulunuyordu. D. P. yi muhatab tutan beGemi Izmirden. gümrük muame yannameyi Günaltay hükumetitarafsızlıktan ayrıldığmm lesi yüzünden geç kalktığı için, li nin mamniıza ilân edilen vakitten tam resmen ilânı mahiyetinde görenler vardır. dört saat geç gelmiştir. Tarafsız çevrelere gelince, iki «Ankara> vapuru, Amerikadan 1, Cenovadan 16. Napoliden 3. İsken büyük parti arasında siyasî müderiyeden 60, Beyruttan 12. Kıbrıs cadelenin bu yola dökülmesintan 10, Izmirden S yolcu almış, fakat limanımıza ancak 84 yolcu ile nu, geminin bütün konforu ha:z varmıştır. Diğer yolcuiar muhtelif bulunduğunu görmüşlerdir. limanlarda üımişlerdir. Gemideki ahçıbaşı «Ankara» limana demirledikten Gemide fevkalâde bir ahçıbasonra halka ve gazetecilere gezşının bulunması da «Ankara» vadirilmiştir. purunun bir hususiyetini teşkil Suvarinin demeci etmektedir. Necdet usta adlı aşBu arada gemimn süvarisi çı, muhtelif limanlarda verilen Seyfi kaptan «'Ankara» ile Ame ziyafetler hakkmda şöyle demişrikadan itibaren yaptığı seferı tir: anlatmıştır. Süvari Atlantikte c Fransada, Marsilya limahafif bir fırtınaya tutuldukla nında, İtalyada, Cenovada ve rını, gittikleri limanlarda «An Mısırda İskenderiyede, süvarimiz kara» nın çok beğenildiğini ve bu şehirlerin ileri gelenlerine bu gemi ile Akdenizde hiç bir partiler verdi. Her şehrin husugeminin rekabet edemiyeceği ka siyetine, âdetine, iklimine göre naatinin hasıl olduğunu söyle hazırladığım yemekler ç°k bemiştir. Gemide ârıza olduğuna, fenildi. Meselâ Marsilyada Türk şaftında çatlak bulunduğuna, bu Fransız bayrakları arasından rada hemen havuza almacağına «Ankara» nın geçişini tasvir edair çıkan şayiaları yalanlayan den, Cenovada Vezüv yanardağısüvari şöyle demiştir: nı gösteren, İskenderiyede eh<t Bunlar doğru olsaydı, At ramları temsil eden sürprizlelantiği, fırtınaya rağmen, dokuz rim takdir kazandı; misafirler günde geçip şimdi burada olabi üzerinde iyi bir tesir bıraktı. lir miydik?» Misafirlerimizin hepsi gemimiGemiyi gezen halk, «Ankara» zin, Akdenizin incisi olaeağında nın hakikaten çok lüks olduğu hemfikir olduklarmı belirttiler.» Ankara vapuru dün geldi Çukurovalı mücahidler bir dernek kuruyorlar Ankara, 28 (Telefonla) İstiklâl savaşmda Çukurova cephesinde savaşmış olan mücahidleri bir araya getinnek, Kuvayi milliyecilik ruhu nu yaşatmak, bu mücahidlerden yarduna muhtac olanlan korumak maksadile bir dsrnek kurulmaktadır. Derneğin kuruculan şunlardır: Ahmed Remzi Yüregir, İsmail Burduroğlu, Ahmad Mucurlu. Zeki Baltalı, Hazım Savcı, Osman Yolaş, Rifat Sakallı, rlüseyin Polişçi, Ferid Yılmaz, Ali Tümer, İbrahün Burduroğlu, Nahid Kızıldağh, Coşkun Güven, Kerim Ulusçutürk, Ali Kocakafa, Osman Özçete, Osman Öcal, Emin Daşlatan, Turan Güvenc, Hakkı Ersöz ve Ziya Uludağ. Dün de 800 Yahudi gitti MuEevi vatandaşlarımızm Filıstlne mıjhacereti devam etmektedir. Dün de Derjzyollarımn «Konya> vapuru, S00 kadar yolcu ile Hayfaya hareket etnüstir. BU KAPIYI Yazan: Anthony Gilbert Türkçesi: A. ffidayet Eeel fedakâi'lık yeridir. Bunu biliyorum, fakat her iki taraf müsavi sermaye koymak şartile... Eğer ben de böyle bir iş yapmaya yeltenecfek olursam hissemi ödemekte gecikmiyeceğim. Halbuki sen, işleri ters tutuyorsun. Adele'i sağmal inek gibi sağıyorsun, aldığın paraları götürüp ötekine yediriyorsun. Evet. kadın. siiç durumda kaldığı zaman kocasma yardım etmelidir, ben de bu fikirdeyim. Lâkin gene tekrar ediyorum. senin. kızkai'deşimin paralarını gidip başka kadınlarla yemene asla müsaade edemem. Herbert. bu sözleri o kadar büyük bir ciddiyetle söylemişti ki Alfred elinden gelse o dakikada adsm: çiy çiy yij'ecekti. Tabiî boyIc bü' şey yapamadı, Herbert, çok ileri gidiyorsun. elimden bir kaza çıîrsbilir, hem kendi felâketine. hem de benim felâketime sebeb olur.=.^3!» dem^kle iktifa ettl, Alfred'in lâkırdıları. dü?ündükî^rine hiç de aykırı değildi. Çünkü ıcinden de şu mütaleayı gecü'iyordu: 'Bv Hsrb;rt, muhakkak beni ya darağacma sürukliyecek, yahud Herbert de ona böyle cevab veriyordu: Evet. yüzüne karşı söylüyorum. Senin aleyhindeyim. Çünkü bu bakikati belki Adcle bilmiyor, sen onu sırf parası için aldın ve durmsdan yorulmac'an bütün varidat ksynakkrını eline geçirmeğe çtüışıyorsun! Haydi efendim oradan, söyiediklerin hep yalan ve iftira. Sen Adelerin kafasına böyle bir fıkir sokm3dan evvel o bendcn kat'iyyen şüphcienmiyordu. Sen zannediyor musun ki, aramızı nicin bozmak Utedigini bcn biltniyorum. Ben. aranızı bozmak istemiyorum Fr.kat kızkardeşimin rahatını. saadetini ve istikbalini düşünmek mecbjriyetindcyim. Doğrusu çok iyi düşüîiüyorsun... îstiyorsun ki onun on iki bin İngiliz üralık ser\eti de hükmün altmda buiunsun. Sen, bekâr bir aiamsın, aile yin'asıaın ancai müşterei bir fedakârlıkla yıkılmadan devam edcbi!»ceği hakikatini Idrakten âcizsin! Evet, ail« yuvası ınüşterek İ gibi sıia ağızlı ve küstah> radaki Grand Hotelde kalacakü. N#wstead makineye düşmanca bir Ne vakit döneceğini bilirsiniz Fakat odayı bıraktı, değil mi? nazar fırlatarak alıcıyj yerine astı her halde. Evet Arük yapılacak bir şey kalmad:ğı Onu ben değil, bazan kendisi Nevstead, merak ve heyecandan anlaşüıyordu. Yavas yavaş merdi. dahi bilmez. Muayyen bir müddet ad,eta titriyerek mırıldandı: venleri çıktı ve ölür.ün odasına girevvel bir kart yazar, ben de ona Doğrusu çok tuhaf adam. Bü mekte bir an tereddüd ederek kagöre eve gelir, ortahğı siler süpü tün bu işlere dair tafsilât veriyor pının önünde durdu, sonra kat'î rür, düzeltirim. Çünkü esas itiba da ne zaman döneceğini söylemiyor kararmı verdi. rile geceleri burada kalmam. Benimle konuştuğu sırada çok Evet, tahmin ettiği gibi Herbert'in Yaaa, bunu bilmiyordum. O telâşh bir hali vardı. Affedersiniz, mettublan zihnen bir engerek yıhalde ben yazıhaneye telefon ede bunlardan başka hiç bir şey bilmi lanın^ benzettiği naenfur mahluka yim. Belki oradaki adamlarma ne yorum. karşı suç vesilesi teşkil edecek hie reye gittiğini ve ne zaman döneceNeWstead nunldanma fle homur bir delili ihtiva etmiyordu. Bütün ğini söylemiştir. danma arası; gözleri birbiri ardınca hızlı hareAlfred, yazıhanenin numarasını Hay kâfir şeytan hay, dedi, bu ketlerle açtı, en aşağıki gözde bir buldu ve karşısma çıkan hususî mübarek zat nereye gidebilir? şınnga ile bir miktar morfin buldukâtibesi biraz müstehzi tavırla: Bir kere de evden sorsanız. Bu keşif onun üzerinde oldukça Mister Webster burada yoklar Sordum. Orada da bilen yok. kuvvetli bir tesir yaptı. İki sene efendim, dedi, fakat meselenin ne O halde belki bakanlıktan ça evvel karısırun bu çesid keyif veolduğunu söylerseniz size belki ğırılmışta. ricd maddelere düşkünlüğü hakkmicab eden malumatı verebilirim. Her zaman da unuturum, Mis da kendisinde şüpheler uyanmıs Nevvstead, tok bir sesle: ter Webster hangi bakanhkla iş bulunduğunu hatırladı. Hattâ inti Ortada mesele filân yok. Bea yapıyordu? hara da belki o iptilâsı yüzünden Mister Webster'in tiiıiştesiyTm. Onu Kadın yüksekten konuşan gu teşebbüs etmişti. Acaba, son zamanb a a ailevî hususlar için acele gör rurlu .bir sesle cevab verdi: mek istiyorum. Nerede bulabilece Emlâk ve Eşya Bakanlığı ile. larda gene morfin kullanıyor muy» ğimi bana söyler misirıiz? Pekâlâ. Bir kere de oradaa du? Doktor Langton böyle bir ıp• Nereye gittiğinden ve nerede sorayım. Yalnız bu hususta bana tilâdan hiç bahsetmemişti. Ama Abulunduğundan haberkn yok. Bu kimsenin yardunı dokunamaz mı dele, ona bir şey söylemedi ise nagün öğleden sonra yazıhaneye gel acaba? Hatirladığıma göre onun sıl bahsedebilirdi? Her halde şırmga ile morfini ortada bırakmak mesi lâzımdı. Gehnedi ve telefonla bazı ortaklan vardı. seyahate çıkmaktan vazgeçtiğini Biliyorsunuz, ortaklanndan tehlikeli olacaktı. Onları biraz sonsöyle<ii, aynı zamanda gideceği yer Mister Smythe «Vl> hücumlann ra yok etmek üzere cebine koydu de tutulmuş olan odanm başka bi dan birinde ölmüştü Öteü ortağı Fakat hemen atmak istemedi, belrine verilebileceğini otele bildir Anstey'dir. Fakat, o zavalh da biz ki bir zaman gelir, kendisine faymenıizi ilâve etti. dah olabilirlerdi. den fazla hiç bir şey bilmez. Nereye gidecekti ve hangi o*** Öyle ise. onunla konuşmaktan tele inacekti acaba? hjiç bir fayda hasıl oknryacak. VakDış kapınm aüa birden çınladı ofeni boç yese VOP) ÜÇ ANSİKL6PEDİ BİR ARADA AYTEN ŞENMAN | \ ile üsteğmen 1 Temmuzda yepyeni bir şekilde ve 1 No. dan başlıyarak çıkıyor. Bsğenmiyenleria paraları iade olunacafcte. 1 \ ŞEHAB Evlendiler. TAN 25VI49, Çankm
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear