26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TİBASt V Rusva soğuk harbiıt tehlikesini anladı Molotov'un Rus Dış İşleri Bakanlığmdan çekilmesinin sebebleri henüz kat'i olarak aydınlanmış değilse de artık umumiyetle kabul edilmiş bir nokta vardır ki o da şudur: Ya bu hâdıse Rus s:\asetinde karar verilen b:r değişiklik neticesidir, yahud da bunun naticesi olarak Rus siyaset;nde bir değişiklik görülece!;t:r Fılhak;ka, bir çok kaynaklardan geîen haberler Rusyanın dış sıyssetinde büyıik bir degisiklık oiauağını göstermektedir. Bu arada, tecrubeli tniişahidlerin bildirdiğine göre, Rusyanın idarecileri «soğuk harb» gerginliğinın daha fazla devam ettiği takdırde, yeni bir dünya harbıne müncer olabileceğine nıhayet kanaat getirmislerdir. Bu kanaat de, Moskovanın geçen sene kasım ayında dünyadaki bütün siyasî ve askerî mümessıllerine verdiği emirler neticesine oniarın topladıkları malumatın gözden geçırilmesile edinilmiştır. <Jene yukarıda zıkrettiğimiz mugahidlerin bildirdiklerine gö \ re Birleşmiş Milletler Genel Sekreter muavini olan Rus mümessilı A. A. Sobolev, Moskovaya gittiği zaman vaziyetin vahametini Rus idarecilerme lâyıkıle anlatmıs ve durumu düzeltmck için bazı tavsiyelerde bulunmugde bulunması mümkündür. Rusyanın Batı devletlerine karşı takındığı haşin durumu değiştırmek niyetinde olduğunu gösteren delıllerden biri de şudur: NewYorkdaki Dünya Sulh Konfeıarsma gelen Rus murahhas heyet! değerli kimselerden mürekkebdr. Rusyanın böyle bir zamsnd.'s en ileri gelen musıki sanatkârlarını, edebiyatçılannı, âlim ve kimyagerlerini Amerikaya göndermesi siya^i muhitlerde büyük bir ehemmiyet.le karşılaıımıştır. Milletlerarası siyasî bir konferansa Rusya, böyle bir heyetin gitmesine hundan evvel yalnız bir kere müsaade etmişti ki o da 1934 35 senelerinde, yani Moskovanın dünyadan kaçınma siyasetıne son vererek müsterek emniyet ve Milletler Cemiyeti ile işbirliği sıyasetine doğru istikamet ald:ğı günlerde olmuştu. O zaman Sovyet Işçi Birlikleri Genel Sekreteri olan ve bugün Sovyetler Birliği Başkanı bulunan Şvernik'in riyasetindeki bir Rus heyeti Paris, Londra ve Cenevrede Milletler Cemiyeti çerçevesi dahilindeki bir çok toplantılara iştirak etmişti. Bugün de, fikir adamlarma dış dünya ile temas etme müsaadesi veren Rus hükumetinin gene Milletlerarası bir işbirliğine doğru istikamet alacağına bir çok diplomatlar kanaat getırmış bulunuyorlar. 1939 da faaliyetine son verilen meşhur Rus seyahat acentesi înturiot'nun da yakmda yeniden kurulacağı ve Rusya kapılarının aralık bırakılacağı tahmin ediliyor. Bütün bu değişikliklerin Molotov gittikten sonra olması da ayrıca manab görülmektedir. Hakikaten, 1939 41 de nazilerle girişilen müzakereflerde işe yarayan Molotov, Batı devletlerile görüşmelere müsaid bir tabiatte olmadığını isbat etmiştir. Düşüncelerinde yavaş, münakagalarında sinirli ve müsamahasızdır. thtilâl senelerinde kendisile aynı hapisanede yatrnış olanlar onun şatranç oyunlarınm tadını nasıl kaçırdığını unutmamışlardır. Hattâ bir keresinde bir taşı hareket ettirmek için yarım gün düşünmüş. Molotov siyaset masası başında da aynı oyunu oynamak istemiş, ve karjısındakileri sinirlendirmiştir. Vişinskiy ise Rus siyasetine şu bakımlardan hizmet etmiş,tir: 1 Rusyanm sulh isteği hakkında daim! bir propaganda yapmış ve Batı âevletlerini harb kışkırtıcılığile itham etmiştir. Bu propaganda komünistler arasında büyük bir tesir yaratmış ve onlarm eline yeni bir silâh vermiştir. 2 Vişinskiy, Doğu Avrupa memleketlerile Rusya arasmdaki münasebatı kuvvetlendirmekte mühim bir rol oynamıştır. 3 Yugoslavyanm Kremlinle askerî ve iktisadî münasebetleri hemen hemen tamamile kesildiği günlerde Tito'nun Moskova ile temasım temine o muvaffak olmuştur. 4 Batı devletlerinin alâkasını Almanya meselesine çekerek Asya ile meşgul olmalarına mâni olmuş ve bu suretle Çinde komünistlerin kazanmasına yardım etmiştir. Bütün bunlar Vişinskiy'nin Sovyet siyasetine Molotov'dar. daha yararlı olduğunu gösteren hâdiselerdir ve Moskova, bilhassa siyasetine yeni bir veçhe vsrmek lüzumunu duyduğu günlerde Dış İşleri Bakanlığını ona tevdi etmeyi münasib görmüş Şehir= =haberlerî Gencler diin komiiııizıni tel'in ettiler Türk Kültür Ocağı, komünizmi tel':n maksadile Marmara lokalinde dün saat 14 te bir toplantı tertib etmiştir. İlk olarak, Türk Kültür Ocağı adına Bekir Bek konuşmuş ve gunları söylemiştir: « Kalbi Türklük için çarpan, kafası yurd için çalışan her Türk, millî istiklftlıne âşık olduğundan, rr.emleketimiz için tehlike teşki! eden komünizme düşmandır. Kahrolsun komünizm, kahroisun onu koruyan ve onun icın çalısanlar! Bizim en büyük düşmanlarımız komünizmi bağrında taşıyan ve onu besleyenlerdir.» Bunu müteakıben, Erzurum Lisesinden Yetışenler adına Bur han Gündoğan söz almıg ve §unları söylemiştir: « Talebe Yurduna geçenlerde satıimış bir konıün:st. :ğrenç bir paçavra astı. Bunu bütün Türk gencliği nefretle karşıladı. O soysuzlara hatırlatahm ki, biz öyle bir milletin evlâdları, öyle bir şehrin çocuklarıyız ki anamızdan doğduğumuz zaman süt emmesini öğrenmeden Moskof düşmanlığını öğrendik.» Bundan sonra Milli Türk Talebe Birliği ile Teknik Üniversite Talebe Birliği adına muhtelif hatibler söz almıglardır. Daha sonra Nihal Atsız konuşmuştur: « 4 sene sükuttan sonra milliyetçi genclerin arasına karıjtığım için bahtiyarım.» diye söz lerine başlayan Atsız, Rusya ile Türkiyenin, tarihin iki barışmaz düşmanı olduklarını belirtmistir. Atsız, bir gün Rusya ve komünizmin viran, Türklüğün Turan olacağını söyleyerek konugmasını bitirmiştir. «Kadeşo vapurile gelenler > i 1 MEMLEKET DAVALARI | NALINA MIHINA Ucuz mesken davası Edebiyat ve fikir tarihimizclc' Ondokuzuncu asrın ortası nasıl oır dönüm noktası teşkil ediyorsa, oy!e zannediyorum ki, Yirminci asrın ortası da kültür tarihimizde bir intikal ve hattâ bir buhran devri olarak arulacaktır. Filhakika Şinasinin ilk Paris seyahatini takib eden sene'erde fikir ve kültür hayatımızda ^arba doğru sarih ve şuuriu bir temayül uj'anmış, fakat bu yeni temayül aksülâme'ler doğurmuş, fikir çarpışmalarına, .nünakaşfclara sebebiyet vermişti. Bugün bir asır evvelkine çok benzer bir fikir ve temayül mücadelesi devrinde yajamaktayız, ju kadar ki bu îijnkü mücadelcde bir 3sır evvelkine nazaıan bütün kıymeier tersine çe'.rilmiş veya başaşagı edilmiş halde hulunnı?ktadır. Yalnız bir haftaya mahsus gazate neşıiyaîına ve muhtelif siyasî, edebî. dinî .Tiecmualann nıuhteviyatına şüyle bir göz Etmak insanda şu kanaati uyandırmağa kâfidir ki, bugün sadece siyasi veya edebi formüllsr doğil, rDedeniyetimizin esasları kültürümüzün temelleri mevzuu bahsolmrıktadır. Matbuat cephesinin arkasında gizli ve sinsi bir surctte mücadele eden fikirler, temayüller ve kuvveller bir görüş çarpışması, bir münakaşa dolayısUe bütün çıplakhklarile ortaya dökülmektedirler. Cemiyetimiz içinde vahim bir ideoloji muvazenesizliği, büyük bir gaye ahenksizliği mevcuddur. Bunun hergün yeni bir misali karşısında kalmaktayız: Şark Garb münakasası, Kur'an tercümesile türkçe ezan meselesi, Türklük Osmanlıhk çarpışması, dil ıslahı kavgaları vesaire... Bütün bıınlar bir ideoloji buhranının emarelerl, fikir hayatımızdaki ısurabU kıvraniflann ifadeleridir. İçinde bulunduğumuz ideoloji buhranı ADILE Ya zan" lâtin harfleri, pazur tatili vesaire bu fikirden doğdu. Fakat Atatürkün harpkete geçliği sıralarda, yani Birinci Cihan Haıbi sonunda Garb âlemino'e hâkim olan mefkurelerin en kuvvetHsi miiliyet mefkuresj idi, Harbden sonra bütün Avrupaya verilen siyasi nizam rr.Uliyet esası üzerine kurulmuştu. Mustafa Kemal dahj kendi içıimai sisterni ve siyasî progrsmı içinde en büyük mevkii müliyet preıısipine ayırdı. Yeni doğacak cemiyet bir Türk cemiveti o'.Ta'rtı. Yklan Osmaniı imparatorluğu ile bir^kte bir hanedan ismi olan Osmanlı keümesi ve aynı zamanda Osmanlı siyaseti ve Osmanlı zlhnlyeti ortadan kalkacaktı. Bazı nüktebaz münevverler «türkçü» kelimetile eğlene dursun. Atatürk tüıkçü olmak, Türklük için çabşmak lüzumuna kanaat getirmişti. Türkgü olmak Atatürkün ve arkadaşlarinın telâkkisinde Türk devleti içinde Türk unsuruna birinci mevkii vermek, Türkün varhğuu, tarihini, dilini kutsî tanımaktan ibaretti. Osmanlı imparatorluğunun vıkılmasmda en büyük ânıil son Osmarjlı deviet adarnlarmda mUli şuurun zayıf olmuş olması, siyaset sahasında millet menfaatlerinden ziyade, hanedan, şahıs ve zümre menfaatlerinin gözetilrniş olması idi. Atatürkün nazarında Türklük şuuruna makabil bir Osmanlıhk zihniyeti vardı. Bu zihniyet imparatorluk içindeki bütün gayritürk unsurları Türk unsuru ile miisavi sayan. hattâ bazan Türkleri aşağı gören, •Etıakibiidrak» diyen adamların zihniyeti idi. Bu zihniyet Osmanlı tarihi içtnde h<?men bütün Osmanlı padişahlarının gayritürk anadan do*muş ve pek çok deviet adamlarının gayritürk unsurdan seçilmiş olması neticesinde teşekkül etmiş bir zihniyetti. Atatürkün ba.şardığı bütün işlerde, savaş ve inkılâb sahalarında miiliyet esası harikulâHp bir muharrik vazifesi gördü. Ziya Gökalp gibi mütefekkirler, Mehmed Emin gibi şaiıler, Türk Ocakîarı gibi mücöseseler bü ük milli kahrarnana zemin hazırlamışlardı. Atatürk devrinde bazı mulıalefetler, b?.zı mukavemetler görülmiş olmakla beraber, Türk cemrpü içinde bir ideolojik muvazene KUrulmuş, bir içtimaî gaye birliği vüeude getirilmişti. Bu muvazenenin verdiği huzuru en çok 1923 ile 1938 arasında tahsll çaŞında bulunmu? olan neîil. inkılsb imanı ve inkılâb preruipierinin heyecanile büyümüş olan genolik tatmıştıı. Bugünkü anlaşmsmazhklar, fikir ve temayül rnücadeleleri, velhası! muvazenesizlik ve huzursuzluk Kemalist oren«iplerin, yani lâiklik. millivet ve garbcılık esaslannın zâfa uğramış. sarsılmıj oimasından ileri jclmektedir. Bu inkâr edilmez bir keyfiyettir. Şunu da kaydedelim ki bu hali esefle karşılıyanların yanında, buna mem nuniyet duyanlar, bu değişikiiğı hayırlı addedenlsr de pek çoktur. Bunlara göre bir millet dinini. ananelerini, cedlerini inkâr edemez, mazisinden. harsından, iklimindcn doğan hususiyetlerden kurtuiamaz. Hakikat şudur ki bir iki senedenberi bir dinî uvanış hâdise^ine ja tur. Diğer taraftan, Batılı gazeteCüerden bazüarı Rusyanın bugünkü vaziyetini 1939 daki vaziyetine benzetmektedirler. Vereceği kararların ehemraiyeti bakınundan Rusyanın böyle bır durumda bulunduğu söylenebilir. Fakat o günkile bu günkii arasında mühim bir fark vardır: O zaman Rusya İngiltere ve Fran sa ile anlaşmayı mı, yoksa Almanya ile işbirliği yapmayı mı tercih etmesi lâzım geldiğini düşünüyordu. Bugün ise böyle bir tereddüd mevkiinde değildir. Rusyanın bugünkü vaziyetini bundan evvelki iki devreye benzetebiliriz: 1 1920 senelerinde Rusya, bütün dünyayı kendisine düşman görüyor ve hududları içine kapanıp kendi aleminde yaşamayı tercih ediyordu. 2 1930 senelerinde Rusya, Almanyada nazüiğın kuvvetlendığıni görerek endişe duymaya başlamıj, Milletler Cemiyetile daha sıkı işbirliği yapmak ihtiyacını duymuştu. Bugün Rusya, tahakkümü altına aldığı memleketlerden başkasile işbirliği edebilmek imkânııdan mahrum bulunmaktadır. Onun için, eğer tehlike göriiyorsa bir dereceye kadar infirad sıyasetine dönmek, aynı zamanda sulh hususunda daha fazla gayret sarfetmek mecburiyetindedir Bundan sonra Rusyanın iktisadi vaziyetini düzeltmeye, silâhlanma programına devama, tahakkümü altındaki memleketlerle münasebetini kuvvetlendirmeye ve meselâ Çin gibi komünistlerin eline dügen yerlerde teşkilât kurmaya çalısması beklenebilir. Bu yeni devrede Rusya kendi dünyasının dışındakilerle ancak Birlejmiş Milletler Kurulunda temas edecektir. Fakat orada Batı devletlerile olan çekişmesine devam edeceği muhakkaktır. Bu arada, kendi destekledikleri Birlejmif Milletler Kuruluna alınmadıkça Batı devletlerinin namzedlerine karşı vetosunu kullanacaktır. Yalnız, Birleşmiş Milletltrin iktisadi ve ilml tesekküllerinde, Berlin ve Yunanistan meıelelerinde bazı tavizler • •• Beşeriyet tarihi bize gösteriyor «Kjdeş» vapuıiı. 40 yolcu, 115 ton ki. vasat insanlar üzerinde cemiyük ile dün ubah <aat 9 da Do£u yetin tesiri çok büyük olduğu halAkdeniz seferinden döıunüftür. Getenler arasınds, Amman Elçimiz Bed de ,bazı müstesna fcrdler cemiyetin ri Tahir Şaman ve eji Arjantin Se takib ettiği tekâmüle kar?ı bir akfareU Kitıbi Emilia MattoU, Ameri sülâmel vücude getirmek kudrctine kalı öğretmen Sarah J. Vinhe ve res sahibdirler. Onlar cemiyetin tesiri um İhap Hulusl vardır. altında kalmaktan ziyade, kendileTürkiye hakkıncia film ri onun üzerine tesir icra ederîtr Memleketimiîin muhtcüf köşelerinl Işte Türklük tarihini şanh sahıfefıime almak makaadile 10 gun evvel lerle doldurduktan sonra inkıvazın SChrimine gelmiş olan Paramunt Füm Şirketi BaşoDeratöılerlnden Mr. Robert son safhasına gelmiş olan Ogmanlı A. Heccx, dün Alraanyaya hareket e*» imparatorluğu icinde böyle müsmiştir. Mr. Hccox, hareketinden önc« tesna bir ferd zuhur etti ve siyakendisile kunuşan arkadaşımıza: si, manevî ihtilâclar g « Türkiyede k?ldığım kısa müddet olan cemive':! elır.e alarak onu yezarfında, Amerikaya ve dünyaya. Türk ni baştsn yoğurınağa azmetti. Yaltennetinin şimdiye kadar bilinemiyon îaraflarını göstermek i:zere filmle: cck nız eski hamuru yoğnırurken. ona yeni bir maya katmak lâzımdt. tim.i demistir. ; Mustafa Kemalin getirdişi yeni içPahalılığa karşı nıiting için j timaî esaslar, yani Kemslist prenmüsaade alıııdı sipler bu maya vazifcsini gördü. Hayat pahalıiığının aşırı bir yüluelme Kcma'.ist prensiplerin başında göstermesi karşısında De:;ıokra. Pırti İJtenbul gubefinin bir miting yapmaya manen ve raaddeten Garb medenikarar verdiği malumdur. D.P. üyeleri yetine iltihak etmek karan gelidün, önümiizdeki pazar giinii yapılacak yordu. Osmanlı f.levietinin başır.a bu miticg için Vilâytte müracaat edeTürklerin rek mti?aade 5t?nI?lrrdir. Bı: nr.isande gelen siyasî felâketler medeniyet yolunda garblılardan ge ve.i'rr.i;:ir ri kalmış olmasınJ.ur ileri geliyorMübarek Regaib Gecesi du. Bu geri kalmanın iki mesulü lıtanbul MitftKlHğuntlen bıldirıl'ımj ve müsebbibi vardı: Dinî taassub tir: 5/6 mayıs 1949 tarihine ve 8 7 Recebı Şerife musadif perfembe «kşa ve saltanat rejimi. Saltanatı devirını (cuma gecesi) mubarek Leyle, Re : mek ve taassubu ezip medeniyet yolunda süratle ilerlemek lâzımdı. gaib o!du6u ilân olunur. Cumhuriyet rejimi ile lâiklik ve RECEB 5 ÇARŞAMBA garbcılık esaslan böyle doğdu. Atatürk garbı taklid yolunda bir ag sırdanberi yapılan mütereddid, korkak ve ürkek tesebbüsleri cea X •t O sur, enerjik adımlar haline koy'J du. Onun fikrine göre «elâmet yolu V. | 5,54 13,11 17 04 10.OS 21,5;: 3.58 Garb medeniyetine tam olarak UE. ] 9.46 5,02 8 ,55 2.00 1.45 7.50 tihak etmekte idi: Şapka kanunu. I I ş i iiyük Miliet Meclisi bugün mill! korunma kanununun kira bedellerine aid olan 30 uncu maddesinin tadili hakkmdaki tasarıyı müzakere edecek. Bakalım bu tasarı mesken buhranı, hava parası, kiracı ev sahibi davalaıını halledebilecek mi? Şimdlye kadarki vajiyetten kiracılardan ziyade, ev sahibleri şikâyetçi idiler. Ankaradan verilen haberlere bakılırsa yeni kanun tasarısı ev sahibleri lehiııc ve kiracılarından biri olan garbcılık dahi lar aleyhine imiş. Bakalım Büyük bugün zaafa uğramış bir hakiedir. Millet Meclisi yeni tasarıyı ne şeBiz Türkler için garbı bühassa kilde kanunl«?üracak? Fransa temsi! ettiği için buBu münasebetle geçenlerde Pıogün bir çok münevverleri fesör Kessler'in mesken meselesi mizde garb hayranhğının azalmış hakkınrta verdiği konferansta ileri hid olmaktayız. Bu bazilarınca bir olması biraz da Fransanın İkin'i sürdtiğü bir fikirden bahsedeceğim. irtlca hareketinden bajka bir şcy Cihan Harbinnen tonra biraz siProfesör, İstanbulda her sene 100 değildir. Çünkü bunlara gore din ya.i şeviîetini kaybetmiş olmasile yılhk tabü ömürlerini doldurmuş taassubdur. cehalettir, riyadır, me izah edilcbilir. Fakat bu zihniyet olan 1600 evin yıkıldığmı farz ve deniyet yolunda geriye dönüştür. değişmesinin ba^ka seb&bleri de Diğer bazıları için ise dine avdet mevcuddur. Biz gffrbden medeni tahmin ediyor ve böylece 194248 yılları arasıiîda 11200 evin yıkıldıhadisesi bir ahlâfesızlık, teıbiyesız ' yet unsurlarını, sanat ve edebiyat ğını. bımlann yerine bu kadar ev lik ve iinansızhk devrinin eona ühamlaıını bir tahlil v« tenkid yapılınası icab ettiği halde 7 seerişidir. Dinsiz bir cemiyet yaşa j rnetodu kullanmaksızın rasgele alnede btanbulda yalnız 1120 ev yayamaz, ahiâk dine bağlıdır. insan dık ve kabul ettik. Sosyete hayaiı lığın kötü hislerine gem vuranie yaşamak bahanesile bir çok lâüba pılınış olduğunu ve bu yüzden 50 bin hemşerinin açıkta kaldığım soy cek yepâne şey Allah koıkusuduı liiikleı e riüştük. İsviçrede psikana liiyor. Din ve lâiklik bahsinde zanıon li:U?r muniti içinde doğup FrantaSajııı profcsörün bu rakamı nezarr.an yapılan bu münakaşaların da tavatîun eden bir şiir doktrini ıeden bıılduğıınu bilmiyorum. Şemühim bir seb«bi vardır. O da bize bir gsrb şiir telâkkisi sıfatite his istatistiklerine nazaıan bu rahiç bir dinin UmBmile saf bir halgelip ciebiyahrrnzda bütün bir ha kam yanlıştır. H?I:ikatte İstanbulde bulunmayifidır. Dinlerin esa5 reket doğurdu. Picaiso adında uir da 7 yıl icinrie 2807 ev. 1627 apartıiki unsuru olan meUfizik akideier Ispanyol Paris sanat spekülâtör, ıri3n yapınnıştır .Bazılaıı kârvanile ahlâk prensîplerinin , . ,. . , . . .. . lcrıia ı^;nı uydurup Franâiz samtı saraylar gibi büyük olan bu apardaıma bır takım tuieylı un«urlar ı • " . . . . ı , , .;. . . . . iisnıına eserler verdiği ıçın, bızım l tımanları üstiİKle beşer daire olamevcuddur. Ekseriyetle dinlerin j zuhur ettikleri cemiyetlerin içincs bir çok resspmlarımız kendileri'.ıi. rak kaliiıl edciiek 1627 aparüman, hâkim olan bâtıl fikirler ve hura ona hayran olmağa mecbur zannst 8135 daire, yani ev eder. Böylece feler ya doğrudan doğruya veya tllcr ve bu hayranlığı da sanat ba cvlcrle beraber, 7 yıl içinde 10.942 kisve değiştirerek yeni dinin pren bında bir garbcılık addettiler. Bü mesken yapılmış olduğunu kabul siplerine eklenirler. Peygamberi tün bu haller bir çok aklı selim sa etmek icab eder. 194248 yılları ayetiştiren kavmin o devirdeki örfü hibi münevverlerimizi garb'.n ma rasında aync» dükkân. mağaza, fıruı. âdatından, hayat telâkkilerinden ve deniyeünden de, edebiyatından da. han. otel, sincma, fabrika, garaj. alıır, depo vesaire olmak üyajayış tarzlarından da bir kısmı sanatından da nefret ettirdi. yeni dinin içine girer. Nasıl ki buŞark garb meselesı bir çokları zere 721 bina daha yapıu .i/ar ki giin hıristiyanlar bir taraftan Ya nm zannettiği gibi basit değildir mesken darlığı karşıtında bu binahudüerden nefret ettikleri halde, Bizim kültür tarihimizin en trajık larda da hiç olınazsa, ikunictgâb birer, bir taraftan da yarı Tann, yarı tarafı garb medeniyetinüı tedennî olarak kuilanıimak üıer* peygamber telâkki ettikleri İsa, etmeğe başladığı bir zamanda bu hattâ ikişer oda yapıldığını ve bunYahudi kavmine mensub olduğu medenıyete katılmış olmamızdır. larda da 45 nüfııslu bir ailenin oiçin Yahudiliğe aid bir çok şeylere Bugün garbın bir çok mütefekkir turduğunu kabul etmek yanlış oltaparlar. Nasıl ki bizim aramızda leri yeni bir orta çağa doğru gidil maz. Bunları da birer oda olarak da bazı basit zihniyetli müslüman diğinden, garb meder.iyetinin te hesaba katarsak 7 yıl içinde, İstaıılar Arabm her şeyine, örf ve âdet reddi etmiş olduğundan bahsetmek hulda profesorün yapılmasıru iste» lerine, tarihine, diline, hattâ harf tedirler. Diğer taraftan garb fikir diği 11.200 ev yerine 11,666 mesken lerine bir kudsiyet atfederler. Din âlemi bugün şarka doğru dönmüş, .vapılmış olduğu neticesine varırız. lerin medeniyet ve terakkiye ay mistizme temayül etmiş bulunmakFakir, hattâ orta halli halkın okırı oluşu öz unsurlarından tadır. Bir çok âlim ve mütefekkir turduğu semtierde bir çok evierın dolayı değil, iste bu tufeylî unsur lerin Hind ielsefesini tetkik ed:p her odasında birer aile ikamet etlarından dolayıdır. Dinlerin en yük durması bunun bir deliüdir. mektedir. Bu itibarla İstanbulda seği ve en mükemmeli olan İslâm Onun içindir ki artık bizde garb 50,000 kişinin açıkta kaldığı iddiası dini de muhakkak kl bugünkü ha cüık garbda en son çıkan modaya doğru değildir. yatla telifi kabil olmıyan ve garb uymaktan ibaret olmaktan çıkmaGecekondulnrı yapan vatanda?medeniyeünin esaslarına uymıyan lıdır. Avrupa rönefansı Phidias'ın, IFIIIM bir kısmı hava parası veya parazit unsurlardan ayıklanmağj Eflâtun'ıın, Virjilin ve Cic ron'un fa»la kira vercıııeriikleri, yahud da muhtacdır. Bunu ancak çok kültür tetkikindch doğdu. Garb kül boş ve beriava aısalarda baslaruu lü ve aynı zamanda çok imanlı türünün vücıHe get: ' : 2İ en iyi sokacak birer mesken sahibi olmak büyük bir müceddid yapabilir. Ma örneklerin tPtkiki de biıde ken istediklcri İçin, bu barakaları yıpalesef bu müceddid henüı zuhur dimlze hâs, orijinal bir kültü mıslardır. Ayrıca geeekondu yapetmedi. rün doğmasma âmil olabilir. Biz tırarak kiraya veren veya satan, Bugün tekâmül geçüen prensip garb medcniyrîinde ve garb mede bn suretle küçük akar ve kir telerden biri de milliyet prensipidir niyeti tarihinde taklid mevzuları min edenler de vardır. Bu prensipin mahiyetinden. kuvve değil, dersler ve öğüdler araŞehirde eksik olan sey ev sayısı tir.den ziyade tezahür şekli değiş malıyız Zira hiç şvphesiz bugün, ripğil .ucuz meskendir. Bunun çamiştir. Esasen dîyebiliriz ki bütün garb kültürv.nün münhanisi aşağı resi de ucuz evler yaparak vatandünyada son Cihan Harbinden son ya doğru Istikamet almıştır ve bazı riaşlara taksitie satmak veya kirara milliyet mefhumu bir nevi de garb milletlerinin içinde bulunduk va vcrmektir. Fakat ne yank ki ğişikliğe uğramış'ır. Hitler ve ar ları tekâmül saflıası bizimkine mu malzemc fiatlarııun ve isçilik ücadil, bizimkile hemahenk değildir. rellerir.in vüksekliği yüzünden ya» çılığın mahzurlarını ve tehlike Çünkü bizde Osmanlı Imparatorlu pılan meskenler de, ucuza çıkmasini göstermiş. herkese ibrst ğunun çSkmesiIe bir <cycle>, bir makfadır. Türkiye Emlâk ve Kreolmuş, pek çoklarını ifratlardan. devir kapanmış. yeni bir devir ?. dl Br.nkasının Levend çiftliğinda şöveniiktcn içtinsb ctır.oğe sevket c:lrr,!5tır. Kültür tcrıhlmiz yeni bir yaptırmafcı karaı laştırdığı 1500 emiştir. Bizde turancılık hâdise»! daiıe eizmcğe ba.;Umı«tır. Bu^ün vin arsnları Belediye tarafından u» ahvali uzak ve yakm sebeblerile tekâmülürr.üz çıkıj, yükscli? halin cuz fiatla bankaya verildiği halde, birlikte mııhakeme etmek kabiliys dedir. Biz bütün iim=er Türk ay bu evlerin en küçüğii takriben 12 tinden mahrum iptidaî zihniyetli dınlan bu çıkıçm ve yükselişin, bin liraya nıal olacakhr. bazı kimseleri büsbütün ürküt'ü. geçici buhranlai'a rağmen devam Görülüyor ki halka ucuz ev teAbdülhamid devrinde nasıl <bu edececin» inaruyoruz. Şarkın en min etmek için alınacRk ted^irler run., «yıldız» kelimelerini telâffuz şuuriu ve en medrnî memleketi o arasında ucuz yı»pı mılzemesi t«etmekten çekinenler olmuşsa, bu lan Tüvkiye yeni ve orijinal bir dariki eo başta gelmektedir. gün değil ırk kelimeîini. mület. kültür inşa cdcLr!:li:\ Bu yeni külmüliyet kelimelerini dahi ağızları tür binasımn temel taşları, joni na almaktan Itorkan intanlar var iakılâb prsnsipleri modern Türkidır. Bütün bu sebeblerle bu,'iun yenin kurucusu Atatürk tarafınmün^vverlerimiz arasında milliyjt dan vgzedümiştir. Bu temellerüı Mes'ud bir doğum prensipi Istiklâl Savaşı senelerine satıhiarını cilâlamak. fazla ,ivri Meı .ıım Bekir Sami Paj» torunu vt nl^beter. daha mutedil bir rr.phiyst kö^elerini yumuşatmak 5r,yreti ma aekeri tabiblerden Hakkl Ozbek, c;i almış, fakat belki de kısmen dina ' kul ve verindedir. Fakat onları Bay>n Munevver Ozbeli'jn 1 m»yıs 1949 Urihinde bir oğlan çocuklârı dünyaya mizmini kaybetmiştir. yerlerirden oynatmağa çahşmak gelraiştir. Ana ve b*b^yı tebrik erter, Atatürk inkılâbırm mühim esas ' a.«la csiz Heğildir. yavruya uzur. ömtirler dileriz. AYDA tür. (Vnited Nations World) Yeni yasak Haberiniz var mı? Tramvaylaryeni bir yasak türedi. Yasağın mantar gibi, zıeminden bittiği tramvaylarımızda artık tatbik eâııecek başka yasak kalmamıştır sanırım. Malihulya imiş meğer. Eloğlu, yasak deyince, en yakası açılmadıklarını buluveriyor. Kırk yıl düşünsem aklıma geimezdi. Tıamvaylarda, orurulacak yerlerin arkalıklarım tramvaym gitüği istikamette, yani karşıbklj gelecek şekilde çevirmek yasak edilmiş. Merak edip sordum. Ayakta duda • ^Abj AhoiM y»ri: Ut Cağalojlu Yokuşu MARMARA Matbaası 382 Her ciddî münevverin kitabı TURK MUSİKİSİ DERGİSİ' nin uncu Sayısı Çıktı. I YÜZ YILIMIZIN SOSYOLOJİ NAZARİYELERİ Yazan: Sorokin Çeviren: HÜKİR RA$tD ÖTMEN 1 inci kitab 150. 2 nci 100, 3 üncü kitab 250, üç kitab bir arada 500 kuruş. Bütün tanınmış kitabcılarda satılır. r merkezi: ÜNtVERSİTE KİTABEVİ Sirkeci tzmitliler, Atatürkün, halkın elini öptüğü yerde, heykelini diktiler. ATATÜRK DİKTATÖR MÜDÜR? Yazan: A MLHTAR KUMRAL Atatürk namus ve vicdanı üzerine, millet hâkimiyeti için nasıl ve nerede yemin etti? KöylüJerin Atatürke ihtarı. Bütün kitabcılarda satılır. Fiatı 200 Kr». tNKILÂP KİTABEVİ. ran. <n rahat edebilmeleri için, bu yasağın Belediye tarafmdan konulduğunu sö'ylediler. Hem ayakta durmak. hem rshat etmek nasıl clur, pek anîayamadım ama, yasağı Belediyenin koyduğj, üzerindeki isabetlilik damgosından belli. Kaç gündür, biletçilerin yolcularla çekişme repertuvarma bir madde daha eklenmiş o:du. Velfecri okuyan gözlerinin üstünde çatılan kaşlarile. kanapelerln vaziyetini bozmağa teşebbüs eden mütecaviz yolcuları taraîsud ediyorlar. gelip başına dikiliyorlar. Yasak! Neden? Emir aldık, yasak o kadar işte! Boynumuz kıldan ince. Belediye bu, emir vermek ondan. kull'.ık etmek bizden. Harb içinde yarısmı altjmızdan çekip alrverdiği koltuk EKREM YEĞEN Evlere giinlük yemek tonii müessesesinden Müeuesamiz, mevgim dolavısile aşağıda yaalı semtleıe yemek tevziine başladığuu saym İstanbul halkına saygı ile bildirir. ların, öteki yarısmı da söküverse, bizi birer sandalyasız Bakan gibi bıraksa ne diyebiliriz? Bize tramvay lâzımsa, ?u zamanda ayağımızı yerden kesmek gibi emsalfik bir lutufta bulunan Belediyeye de tramvayda yer lâzım. Bu son yasağın, yersizliğe çare clarak tatbik edildiğini haber ahnca, aklıma bir şey geldi. Tramvay ücretlerire zam yapılmak icab ettiği zaman, tıpkı Kadıköy vapurlarmdaki lüks kamaralar gibi tatbikı caiz bir yenilik. Yataklı tramvay. Gübneyin. şaka değil, vallahi doğru söylüyorum. Tavanlardan sarkan kayışların arasına birer hamak kuruldu muydu, işte yataklı tramvay oîdu gitti. Gelsin lüks farkı! Gelsin yer bolluğu! Hem o zaman. Belediye, şimdiye kadar alışık olmadığımız ya?a;k âdetinin hilâftna şöyle bir yafta ile, beni do maheub etmek fırsatrnı bulur: <Tramveylarda yatrnak yasak de6i'dir':> Hamdi Yazan Varoglu 1 Rumeli tarafı: A B 2 A B 3 Beşiktaftan Bebek tarikile Sarıyere kadar Bakırköy . Yeşilköy Flory? Anadolu tarafı: Üsküdar Çamlîca Kadıköy Bostar' Adalar: Heybeli, Büvükada. Mayıs, bir köylü kızdır.. Tabiati geün gibi süsleyen mayıs günlerinde büyük şair Fikretin mısraları düimden düşmeı: onları mırıldandıkça. baharm zevkım daha içten duyarım. «Mayıs. bir köylü kızdır, sâf'ü dilber, şuhu'u sevdakâr: çiçekler, kuşlar eti'afında feveafeve'ü rengârenk» diyen ince şalr, kendi devrinin baharır.ı ne güzel görmüç ve göstermi;. Yakın zamana kadar bahar, hakikaten de böyle idi. Ne oldu raval Adre S : Kurtuluş Sineraköy Bayır sokak No. 48 56. Tel: 84474. Memlekerte hayatın ucuzlaması, ancak bir mucize ile mümkün olacağmı, işte nihayet Cemil Said Barlasm ağzmdan resmen işittik. Ooh! Çok şükür Yarabbi! BüMayısı, çiçeklerle kuşıarın, etrafını fevc fecv kuşattığı şuh ve dil yük bir derdden kurtulduk. Arber bir köylü kız gibi tahayyül et tık, acaba hayat ucuzlayacak mi mek, bütün hüsnüniyete rağmen, diye boşuna tknide kapılmaya lübu sene pek zor i?. Bu yılın ma zum kalmadı. Hos bizde de kabahat var ya! yısı, ne şuh ve dilber bir köylü kızdır, ne de kuşlarla ve çiçeklerle Bütün islerimizin mucize ile olalikası vardır. Gücüne gitmesin duğunu bilmiyormuşuz gibi, gelenama o, bu sene, içinde hâlâ kara den gidenden icraat bekler duruborsadan yüz yirmi liraya alınmış ruz. Orman yangını çıkar, karşısma kömürün kırıntılan, yahud çekisi yirmi be? liraya güç belâ tedarik geçer, seyrederâ. Ate«, bir açıkedilmiş odunun bakıyyesi yanan, lığa rast gelir d* uzaktaki ağaçvezne de, kafiyeye de uymaz bir lara sıçrayamazsa, yahud rüzgâr. kor* sobadır ki, genc, ihtiyar, ço birdenbire istikametuü değiştirirse, luk çocuk tekmil aile efradı, fevc bu mucize »ayesinde, geri kalan fevc etrafuu almı»br. Gül kokusu »gaçlar kurtulur, seviniriz. NeÜr taşar, ortalığı su baear. yerine odun isi koklayıp, bülbül s«ri yarine soba çıtırduı dinleyerek akan seli afal aial temaşaya d«larız. Evler yıkılip, hanumanlar sönbir mayıs ayı geçirmekteyiz. dükten sonra., gene bir mucize saAma buna da çükür. Allah be yerinde eular ceJdlmeğe ba^lar, bir terinden esirgesin! daha »eneye kadar kurtulur, memBundan beteri oluı mu? deme ııun oluruz. yin Bazan bülbülün susması bi i Ambarlara buğday doldurup sü lıya biknem ki! Japonyada patlayan Amerikan atomu, dürryanın havasmı, dedskkri gibi sahiden bozdu mu acaiba? Bu seneki şu kışa bakın Allah aşkma, elâlemin arsasma yan gelip kurulan bir gecekoodu kadar su> naştı. Hâlâ yakamızı bırakmak istememesi, bu iddiayı haklı gibi gösteriyor. le bir nimettir. Ya maazallalı, dil '.ı'emamızın kendisine taktığı İ3mi ciddiye alıp da, güle «Sanduvaç» ca iiânı aşk etseydi? Mucize rütürüz, denize dökeriz. un yeıine değirmen tozu yeıiz; derken bir mucize olur r Cenahı Hak haIi,:e acır, mahsulü tesadüf bol verir. o sene için bir miktar un yeKimi, danslı ça\ın, tahsil çağınmek nasib olur, yüzümüz gülcr daki genc kızlarmım baştan çıkaMek parmak kar yağar, yıırdun ! racak şekilde tertib edilmiş, vüz her tarafmda telgraf telleri kopar, kızarucı bir toplantı olduğunu iddia şehirde nakil vasıtaları şapa oturur, Belediye. ispinoz kuşu şibi murakabeye varır. Güruerce Ortacağ hayatma döneriz: derken bir mucize gene ündada yetişir, bij lodos, bir yağmur; derin bir nefe; ahr, güzelitn «okaklarımızda, ördek gibi bata çıka yürümeğe başlarız. Daha sayacağım ama yerim dar. İnsaf edin, mucizesi bu kadar bol diyarda. nasıl olsa yolumuza çıkacak olan mucizeyi bir tarafa bıra etti. Kimi de, bu zaraanda. kızkıp, işleri yoluna koyacağız diye larımızı erkekten kaçıırrcasma, i;auğraşmak reva mı? fes arkasına gizlercesine hareket Yalmz ne var ki, bu sefer, mu etmemizin medeniyete aykın bir cize biraz rötar yaptı gibi geliyor. Şey olduĞrunu. artık Amerikan ;terŞunu biraz aceleye getirsek iyi biyesini benimsemcmiz icab ett ğmi oîacak. Hem. fiatların yük=eliTi söyledi. kendiliğinden gelecek olan muciBu iki görü«ün ikisi de a#ırı. Torızeyi beklemeğe pek takM bırak sil çağınriakj genc kızın, Amer!'••.« madı. bahriyeisile dan«etmesi. dansm beBakırköy Akü Hastanesinde, ha diî icabİRvma uygunsa, mesele yokvalarm düzelmesini ernrederek. bu tur. Ama medeni dünyaya avak sene ilk mucizesini gösteren bir uydurmak için Amerikan terbiyepeygamber türediğini söyh'i ırlar. sini ber.imsemek çart olduğunu d» Beklediğimiz mucizevi ona ısmar hiçbir ritabda okumadun. Türk lasak. Çünkü bu muamma. artık. kızı, ancak hali? Türk terbiyesile akıllar harcı olmaktan çıktı! yetişirse. medenî Acnerikayı aniar Amerika ve biz ve onun gidişine ayak uydu, bilir. Balık karada, deve denizde yaAmerikan bahriyelilerine çsy mı, çaylı dans mı, gevcnieıde bir şey verildi. Bir gazete, bir rivayete göre, bu çayı görclüktsn sonra, bir ba^ka rivayete bakılırsa görmeden, paçaîarı sıvadı, kızlarımız Amerikalılara peşkeş çtkiliyor, diye feryad etti. İ$, Meclis* kadar dayandı. Milli Eğitim Bal.nı İ7ahat verdi, hp.'>se bir saman ale» vi.vmiş, scnüverdı. Üze.inde konusulacak bir şey ka'madı ama, ne?riy2t dsvam çtiiîi j sıralarda. umurrıi efkar ikiye ayıılj mış olduğu için, o bakımdan iki çift lâf edeyim dedim.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear