24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HÂDİSELER DÜŞÜNCELER işçi sigortaları unııımî toplaıtfısı Yazan: Prof, Fındıkoğlu I Bu sırada Türk içtimaî siyasetçili»i pek hareketli görünüyor. Bir taraftan işçilerimizin sendikalaşması. öbür taraftan ücret ihtilâfları çözme işleri kendine mahsus seyri takib ederken milletleraraM çalışma teşkilâtının memleketimizde yaptırdığı tetkiklere aid gazete haberlerine rashyoruz. Bunlardan ikincisi. milletlerarası bir anlaşmanm memleketimizdeki ilk tatbikatmı teşkil edivor. Filhakika temelleri Birinci Dünya Harbinır: sonunda meşhur sosyalist mütefekkir A. Thomas'nın rehberliğile kurulan milletlerarası çalışma teşkilâtının «umumî heyeU i tarafmdan kabuî edüen esasîarın muhteİTİ memleketlerde ne cerece gerçekleştiği, bu teşkilâtın «idare heyeti» taraiından takib edilir. Elde edilen neticeler ve hazırlar.an raporlar, vakit vakit toplanan çalışma konieranslarına sunulur. Türkiyenin kesif işçi bulunan iş havzalanm gezmekte olan milletlerarası heyet, işte bu maksadla ytırdumuzda araştırmalar yapmaktadır. Önümüzdeki 8 haziran 1949 da İsviçrede toplanacak olan 32 nci milletlerarası iş konferansında, yabancı ihtısas adamları bizdeki içtimaî siyaset tatbikaünı muvaffak olan veya tenkide değen taraflarile göstereceklerdir. Medenî dünya karşısında Türkiye, objektif görüşlere göğsünü rahatça açtığı için belki de takdir edilecektir. Gördüğümüz, görebildiğimiz içtimaî politika işleri gibi, bu işlerin kusurlu ve eksikli taraflan da açıkta ve herkesin tenkidine açık bulunmaktadır. Bu bakımdan 8 haziran 949 daki milletlerarası iş konferansı, Avrupanın bir asır boyunca yaptığı içtimaî mücadelelerin hazırlanmış mahsuilerinden faydalanarak Garbı sosyal adalet tatbikaü zaviyesinden Şarka nakleden Türkiyeye hususî bir kıymet verecek. Zira orada Türkiye, yalnız kendi mümessillerile değil, milletlerarası çalışma teşkilâtmın Türke ve Türkiyeye yabancı mütehassıslan tarafından Türkiyede yapılmış tetkikler vasıtasile de tanıtılacakür. II Güzel bir tesadüf eseri olacak ki yabancı içtimaî siyaset mensublan, Türkiyedeki çalışma hayatını ve milletlerarası iş mevzuatının yurdumuzdnki tatbik imkân ve derecelerini incelerken Türkiye kendi sosyal politikasının en müsbet İŞlerinden birinin muhasebesini yapıyor. Filhakika Türkiye işçi sigortaları kurumu umumî toplantısı bugün Ankarada çalışmağa başlamıştır. Tefekkül tara itibarile en verimli bir kongre olduğuna vakit vakit benim de şahid olduğum bu toplanü, bilindiği gibi, 4792 sayılı kanun gereğince yapılır ve azası elliyi geçmez. Bunlardan onu işçi, on beşi müteşebbis dördü Üniversite mümessilidir. Geride talanlar, asıl işçi sigortası teşkilâtımn mensublandır. Böylece sosyal hukuk ve adalet mevzuu olan vatandaş yığımnın münevver ve şuurlu mümessillerile, kendilerinden bu adaletin ezel! kaidelerine uyma istenen teşebbüs sahiblerinin temsilcileri karşı karşıya bulunurken aralanna içtimaî siyaset ve iş hukulnı iîe alâkalı ,lim adamlannın ve idarecilerin girdiği dikkate değer b» toplantı! Üç tenedenberi her yılın nisanında yapılagelen bu toplanülann dördüncüsü şimdi başlamif bulunuyor. Yazık ki gazetelerimlz, yalnız memleket ölcüsünde değıl, dolayısile dünya meselelerile de alâkalı olan bu gibi toplanblara ktfl derecede ehemmiyet vermiyorlar ve halkın dikkaiini bu gibi canh memleket içi problemlere celbedemiyorlar. Radyoda da böyle bir alâkaya şahid olamamak, meselâ hiç değilse kongreden bir kaç hafta «vvel bir kaç alâkalı ilim ve idare adamının işçi sigortalarının büyük ölçüdeki ehemmiyetine, bizdekilerin gördükleri mühim vazifeye ve eksiklerine aid konuşmalannı dinliyememek insaru müteessir ediyor. Türk emeğine ve emekçisine aid mühim hareketlerin inikâslaruu gazete sahifelerinde ve radyo konuşmalarında bulmamak, belki işçi sigortaları kurumunun bir ihmalidir. Fakat aynı ihmalin yandan fazlası, birtcik Türkiye radyosunu idare edenlere aid olsa gerek! İstanbul radyosunu teşkilâtlandıracak olanlar, bu nektayı mutlaka notetmelidirler. tedikleri bu müessese 1949 da vüeude getirilmiş bulunuyor. Gerçi hastane, mümessillerin istedikler. ölçü ve hacimde değil. Gerçi hastane işçi ailelerinin hastalıklarına açık değil. Keza gerçi ilk nümunesi Istanbulda »örülen hastane işçilerimizin bütün hastalıklarına da açık değil. Fakat bir defa adım atılmış bulunuyor. Sigorta kurumu bu itibarla küçük ölçüde de olsa müsbet bir iş görmüş olarak kongre huzuruna çıkmaktadır. Müteakıb senelerde «bu hastalık, acaba meslekî hastalık mı, değil mi?» sualile başlayan, bir türlü içinden çıkılmıyan, bir nevi sıhhî bürokrasiye meydan veren, bir çok işçileri güç ve facialı durumlara düşürtn müzmin problemin çözüleceğine itimad edebiliriz (2). İşçinin bütün hastalıklanm emniyet altına alan bir kanun projesi kanunlaşırsa, art'k meslekî hastalıkları tayin bilmecesi de tamamile çözülmüş olacak. ilk safhada işçinin kendisinin bütün hastalıkları, ikinci safhada da işçi ailesi efradınm hastalıklan sigortalanmış bulunacaktır. Bu' seneki işçi sigortaları toplantısının mühim bir hususiyeti şu noktada: Türk içtimaî sigortacıiığı morfolojisi ve fiziyoiojisi itibarile gelismeğe pek elverişlidir. Once Türkiye haritası üzerinde bir yayılma görülüyor: İstanbul, Izmir, Zonguldak, Adana, Samsun, Ankara, Sıvasta olmak üzere yedi şube, Bursa, &kişehir, Kayseri, Kütahya, Aydın, Diyarbakır, Konya olmak üzere yedi kol. Bu morfolojik serpilme içindeki faaliyetin 1) işçiye, 2) iş verene, 3) idareciye aid üçlü şuuru da gelişmektedir. Hafta içinde kurum tarafmdan neşredilen rapor, rapor olmaktan çok fazla bir şey, adeta bir eserdir (3). Kırk kadar tablo ve cetvelden başka müteaddid grafikler ve sigorta şube ve kollannm yerlerini ve mıntakalarını gösteren harita, Türk içtimaî sigortacılık hareketlerini takib eden ilim adamları için emsalsiz bir hazine mahiyetindedir. Gördüğü işi, hendese ve istatistik dili ile anlatmasını çok iyi bilen «kurum. idarecilerini bilhassa tebrik etmek lâzımdır. =haberieri yapılıyor ^ ticareii H E M 1 İLİM VE KÜLTÜR BAHİSLERİ 1 f NALINA MIHINA Türkçenin müdaîaası H Türk münevverlerinin müşterek vicdanı bu istilâyı durdurmak için müdafaaya geçmiştir. Bu vatam hakikaten sevenler bunu hoş görmelidirler. İsmail Habibin dediği gibi, müşterek lisan, müşterek vatan de• taarruz>> veya taarruz teblıkesi «Dil reformunun, devletin vazife mektir. olmıyan yerde bir «müdafaa> da ve salâhiyetleri dışında olduğu herIstılahlarda ve bilhassa hukut bahis mevzuu olamaz. Bir şahıs ve kesçe kabul edilse;» ıstılahlarında istediğimiz nedir? Bu ya bir teşekkül bir veya bir kaç «Hükumet daireleri yeni kelime noktayı da gelecek defa izaha çatâbiri teklif mahiyetinde ortaya icadından vazgeçerek bundan tasar lışacağız. atarsa, bu ilmî bir harekettir. Fakat ruf edilecek zamanı, kırtasiyeciliği bunlar, otoritenin koltuğu aitma azaltma yollarını aıamaya hasretse. (1) Meselâ almanca bir hukuk sığınıp türkçeyi istilâya kalkarsa Memieket ve miüete en hayırlı hiz tâbiri olan «G.îstaltungsrechte» fran işte bu, bir taarruzdur ve maale me;te bulunmuş olmaziar mı?. (3). sızcaya «droits formateurs» olarak sef böyle taarruzlar olmuştur. Elbette olurlar! Fakat bu yol tu çevrilmiştir. Bunun türkçe veya Bir dilin aynı zamanda vataıı tuîmadı; çünkü bir çok şeylerimize arabca bir karşılığı yoktur, zira mefhumunu ifadelendirdiğini, İs olduğu gibi, ibne ve dile de maa ifade ettiği mefhum yenidir. Bunu mail Habib bu sütunlarda ne iç lesef siyaset karıştı!. karşjlamak üzere «inşaî haklar., ten, ne güzel. ne duygulu bir şe«yeni bir vaziyeli hukukiye tevlid V kilde canlandırdı. Yapılan müdaeden haklar», «yenilik doğuran halelerde türkçeye taarruz mahiyeŞunu bilhassa belirtmek isteri» haklar» tâbirieri teklif olundu ve ti görülmeseydi İsmail Habib, İb ki biz türkçenin vaktile özleştir bunlardan birincisi ve sonuncusu rahim Alâeddin, ^li Fuad, Burhan me dediğimiz sadeleşmesine asla rutundu. «Keenlemyekün» karşıîığı Felek, Ziyaeddin Fahri ve en son, muarız değiliz. Hattâ uydurmacılıgı olarak «yokluk, yok» tâbirleri yer Avni Başman gibi kalburüstü edib, da bir dereceye kadar hoş görmüş etti. Eskiden «hıyan tayinli borç» muharrir ve mütefekkirlerimiz, va tük. «Amud, müselles, şibihmün denilen «Wahlob!igation. a «secinıtan müdafaasma çıkar gibi, kalenıe harif, muadele» tâbirleri yerine «di lik borç., eskiden «zevc ve zevce» sarılıp dilimizin müdafaasma ko key, üçgen, yamuk, denklem» de veya «karı koca» olarak iki keşarlar mı idi?. Falih Rıfkı Atay gi nilmesinde tehlike görmemiş ve lime ile ifade edilen «les epoux = bi son otuz beş yıl içinde türkçe kulak alışkanhğı hasıl oldukça bun die Ehegatten» karşılığı olarak da mizin pırlanta gibi işlenmiş en gü ların bize eskiden ahştığımız arab «eşler» tâbirleri teklif olundu ve zel örneklerini veren bir muharrir. calanndan daha şirin gelmeğe baş derhal tutundu. Buna mukabil meDil Kurumunun müfrit icraatını selâ «droit international» yerine ladığını söylemiştik. Suna mukabil, teklif olunan «arsıulusal hukuk» tenkid eder miydi? (2). halkın nizamı demek olan huku keümesi iz bırakmadan kayboldu Türk maarif hayatına yıllarca kun dilini, lisanımızın kaidelerine gitti. uydurmacılıktan emek vermiş olan Avni Başman uygun olmıyan (2) Gerçi Falih Rıfkı Atayın da bakınız ne diyor: «Dil Kurumu dil masun tutmak için 1942 yılındankuruculuktan, dilimize hocalık et beri bu sütunlarda mücadele etmiş meselâ «savunma, yargıç»> gibi tek mekten vazgeçerek, türkçenin ilmî tik. Meğeıse ne kadar hata etmi tük bazı kelimelere zaafı görülügramerini tedvin etmek, imlâyı şiz! Hata etmişiz, çünkü bizim teh yorsa da, bu, bizce tıpkı, bir düzisağlam ve esaslı surette kaidelen like görmediğimiz yerde en büyük ne gürbüz evlâdından sonra her nadirmek, yaşayan dilin hakikî hazi tehlike varmiş. İVitekim iş dikey sılsa hastalıkîı doğan bir tanesine nesini ihtiva edecsk mükemmel bü' veya yamukla kalmadı; bütün fel bir babanın göstevdiği zaaf kabilinluğat kitabı vücude getirmeğe ça sefe ve psikoloji sahası ve nihayet den bir şey. Onun kaleminde bunlışmak suretile dilin koruyucusu resmî hukuk lisanı acayib ve an !ann tehlikesi kendi kendine kayolsa, dilimizin, halkın öz malı olmuş laşılmaz k?limelerle doldu. Ekilen boluyor. canlı kelimelerini millete bağış tohum parazit bir mantar gibi çe(3) Bak: A\Tii Başman, dil daşid çeşid şekillere girerek muhte vası: Aile Derğisi, cild III, sayı 9, lasa, ilim ıstılahlannı da her i lif sahalan zorla istilâ etti. İşte (ilkbahar 1949) sahife 1115. ehline bıraksa;» c Italyan gözile bolsevik denizciler! On altı yıl önce «Darülfünun> lâğvedilip yerine «İstanbul Üniversitesi. kurulduğu zaman, ordinaryüslük, profestirlük ve doçentlik tthalât için döviz müsaadesi payeleri, ıslahatçı İsviçreli profesörün teklifi ve Maarif Vekilliğinin alan bazı tacirler, dolarlan emrile «erbabr ilme. dağıtılmış, bir kârla başkalanna kısım «ulema» dışaııda bırakılmış devrediyorlar ve çoğu nazi Almanyasından kaçan geniş ölçüde bir yabancı proBelçika, /flmanya, İtalya, Holanfesör 'kütlesine de çeşidli kürsüler da ve İsveç gibi memleketlerden tahsis olunmuştu. ithalât talebinde bulunup da döviz Doçeniler, A\rupanın muhtelif tehsisinden tstiiade eden tacirler, memlsketlerinde hattâ bir kaç taellerindeki ithal müsaadelerini ner dolar başmda en az bir lira kârla ! nesi Amsrikada tahsil görmüş, tibaşkalarma devretmekte ve böyle i san bilen genclerden seçilmiş ve ce mal getirip satmadan umumî kâ i her biri bir yabancı profesörün yarını sağlamaktadırlar. Piyasada bu nına verilmişti. Onlann baslıca vazifesi bu yabancı hocaların ders gibi . devredilen ithal permüetakrirlerini sınıfta türkçeye çevh1rine «sağlam çek» adı verilmiştir. mek, yazdıkları kitabları tercüme edip üniversite hesabına bastırAnadoluyu Fikren kalkındırma maktı. Yüksek İcra Komitesi Avrupa üniversitelerinde, kendi tstanbul Üniversitesi Taleba Birllği. Anadoluju fikren kalkındırma davası sahalarma aid derslerin imtihanlahususunda alâkalılarla teır.aslarda bu nnı bulundukîan memleketin dıiü.lunmak üzere bir heyetini bundan bir de vermiş olan bu doçentler, İstanmüddet önce Ankaraya yollamıştı. He bul Üniversitesinin kürsüsünde, yet üyeleri, dün şehrimize dönmüşler aynı sahalara aid bir dersin takridir. Heyetin, İdare Kuruluna sunduğu rini türkçeye çeviirken büyük bir raporda ezcümle şoyle denilmektedir: güçlükle karşı karşıya geldiler: «HUkumetimizle vapmış olduğumuz temaslardan çok memnun kaldık. Ba§ Takrirlerde geçen bir kısım tâbir; ta Başbakan olmak üzere, bütün Ba ler ilmî bakımdan tamamen yen kanlar, bu davanın tahakkuku için mefhumları ifade ediyordu, türk'jo maddî ve manevi her lurlu yardım va veya arabca mukabiileri yokru; dinde bulunmuşlar ve genclere muvafbunlara birer karsılık cuydurmak» fakıyet temenni etmlşterdir.. lâzım geliyordu. Bir kısım tâbirDün yapılan İdare Kunılu toplantısında, Anadoluyu Fikren Kalkındırma lerin arabca karşıhklan ise o kaYüksek İcra Komitesi namile bir ko dar ağdalı idi ki bunları yeni ncsmiıyon kurulmuştur. Komite. önümüz lin anlaması şöyle dursun, doğru dek pazartesi gününden itibaren faali dürüst telâffuz etnıesine bile hnkân yete geçecektir voktu; bunlara da anlaşılabilir biİstanbul limaruna dair bir rer karsılık bııbnak gerekiyo/du. Amerikalı mütehassısın' İşte Üniversitede «yeni terim» raporu meselesi ilk defa bu suretle ortaBir müddet ev\elmemleketimlze ya çıktı. Doçentler veya profesörgelip. tstanbul limanında tetkikler yaptıktan sonra memleketine dönen Ame ler tarafmdan bir çok tâbirler tekrikalı mütehas»ıs Mr. Theodore Knapp, üf haünde ortaya atılıyor, bunlarhazırladığı raporunu Uiaştırma Bakan dan bir kısmı tutunuyor, bir kısmı lığına göndermiîtir. unutulup gidiyordu (1). Türkçe «Çorum» vapuru tamir ediliyor ilmî ıstiîahlar, tedvin edilecek bir •Çorum» vapuru, tamir için Halice olguııluğa erişin;eye kadar en doğahnmıştır. Gemi,, cuma günü tamir ru yol da bizce bu idi. den çıkacak, pazartesi günü de Kar«deniz hattında seferlere baslayacaktır. Vazan Ord. Prot M » Dr. Htfzt Veldet) em gazeteci, hem de denizcilik amatörü olduğu için iki defa meslektaşım olan M. Primi, Romada çıkan La Rivolta tdeale gazetesinin 31 mart tarihli sayısında çıkan ve bir İtalyan denizcisi tarafmdan yazılmış olan aşağıdaki yazıyı franstzcaya tercüme ederek bana göndermek nezakatinde bulundu. Ben de pek hoşuma giden bu yazıyı, türkçeye çcvirerek aziz okuyuculanına sunuyorum. Bcnim gibi sizlcrin de hoşuna gideceğine eminim: « Sovyet Rusyaya teslim edilecek olan Giulio Ccsare zırhlısı İtalyan toprağmdan ayrıldığı zaman bardaktan hoşanucasına yağmur yağıyordu. Ruskrı kendi bayraklaruıı çekmek üzere İtalyan bayı*ağını indirmck zevkinden mahrum etmek için gemiye bayrağunızı çekmemiştik. Avlonyaya var dığunız zaman, bir sürii Sovyet subayı ve eri zırhlıyı. bir Asyah çete bıtizamsızlığile. istilâ etti. Ruslar, her tarafa nöbetçiler ve postalar koydular. Bu adamlar, kamaralanmızın kapılarıru açıyor, özür ve müsaade dilemek için bir kelime bile söylemeden içeri dalıyorlardı; «onra etrafa bakınıyorlar ve şaşkm SÖzleri bilhassa kai'tpnstallarla kadın resimlerine takılıp kalıyordu. Kılıksız ve pis idiler. Yüzleri gibi üniformaları da kirli idi. Kamaralarunızın lüksüne hayret ediyorlardı. Halbuki kamaralarımızda şaşı* lacak kadar fazla bir lüks yoktu Vücudlerindcn nâhoş bir koku inrişar ediyordu; adi bezden yapılmış kaba saba ve eski püskü üniformalar giymişlerdi. Kunduratarı lâstik tabanlı bez pabuclardı. Beş yıllık asker olmalarına rağmen. buiıu yenl kur'a efradı, accmi erlerimiz gi* bi saçları dibinden kcsilmi^ti. Erlerin ne saati, ne de az çok kıymetli bir şeyleri, hattâ mendillerl bile yoktu. ııııııııııııııııııııııııııııııııııııınııınııımıııııııııı İT İşçi sigortalarımızın bugün başlayan umumî toplantısı, geçen senelere aid murakabe rarkırlart kadar tenkidci olmıyan, nisbcten memnun ve memnun edici bir murakabe raporu dinleyecek. Otuz sahifeyi aşan bu rapor, dikkatli bir murakıbın emeğini aksettiriyorSon sahifesinin şu son satırlan, devlet merkezinde başlayan millî bir kongrenin manasını da belirtmektedir: «İşçi sigortaları kurumunun gayeleri, bu sene de, gerek kurum elemanlan, gerek işçi sınıfı ve is veren tarafmdan daha iyi bir surette anlaşılmış bulunmaktadır. Eski senelere göre muamelelerin çabukluk ve intizamı, hak sahiblerinin haklarım aramaktaki artan uyanıklığı ve alâkası, pıimlerini ödemekte ve sigorta kanunlarının icablarına uymakta, işçilerin gösterdikleri anlayış sayesinde inkişaf ediyor. Daha evvelki senelerde böyle bir kurumun varhğından asıl alâkalıların bile haberdar olmadığı halde son zamanlarda bu davanın, hattâ her sınıf halkı alâkalandırmış olduğu anlaplmaktadır. Yaşamakta bulunduğumuz sene içinde hastalık ve ihtiyarlık sigortaları kanunlarının da yürürlüğe girerek kurumun vazifeli bulunduğu bu mülüm teşebbüslerde eser göstermeğe başlayınca, yüzyıllarca sarsıla sarsıla harab olan içtimaî yapımızın daha esaslı bir sağlamlığa kavuşacağı ümid olunmaktadır (4).» Bugün başlayan Türk işçi sigortaları umumî toplannlan, şüphesiz «kurum» u kontrol eden murakıbın sözlerini de murakabe edecek, demokratik davraruşın ışığını bu mühim sosyal adalet dağıtımı işi üzerinde dolaştıracak. Bu toplantıların Türk işçi tabakasma bffaz daha emniyet ve mızur getirecek jekilde cereyan etmesini, geçen senelere nisbetle «daha iyi!» ye doğru biraz daha adım atılmasına vasıta olmasım dileyelim. (1) Geçen seneki ıımumî toplanüya aid malumat, İstanbul Üniversitesi içtîmaiy^t enstitüsü tarafından neşredilen (İçtimaî siyawt konferanslan, Sf 116) kitabında görülebilir. (2) Genc ve kıymetii doktorlarımızdan Osman Nuri Beyin bugünlerde H. Collier'den tercüme suretile neşrettiği (Endüstri Hekimliğl) nin mukaddemesinde şöyle deiiyor: «Meslek hastaîıklannda şündiye kadar sınaî âmil dikkati az çekti. Bu d» hastalıkta, içtiraal ve şahsl âmillerden sınaî âmilin ayrılrnasırun güçlüğünden ileri geliyor.» (3) Bk. 1948 Çalışma Raporu, 1949. Ankara. (4) Bk. 1948 Murakabe raporu, 1949 Ankara. Fakat iş böyle olmadı; bizza; >:kçı olmıyan ve olmalanna da imAmerikaya giden «Bakır» şilepinin. kân bulunmıyan bir takım «erbabı Cebelitarık bogazından çıktıktan «onra kalem. memlekette koyunun kodümen zincirinin dönmesine yardım yusu bir tan^'in ke'inıe rkçıeden makaralardan birinin yerinden Tüıkdn oynaması neticesinde dümeni kırılmif lığı» mezhebini kurduîar. tır. Bunun üzerine gemi, Fulçal ada bin yıldanberi benimsediği keiimesına ugramıs ve burada bir gün ka leri «scnin bin sene önceği cedduı larak tamir görmüjtür. Yoluna devam Arab idi; binaenaleyh sen Türk deetmekte olan gemi, 8 gün sonra Ameğilsin» diye bu memleket topraklarikaya varacaktır. • . rından kovmağa ve onun yerıVıfe «Etrüsk» ile Hayfaya 500 bin yıl önce ölmüş bulunan keliYahudi daha gitti melerin mumyalarım koymağa ka'.«BtrOslt» vapuru. dün akşam saat İ8 k'ıştı^ar; sade kaİkışmaklâ lcalmade 500 kişilik bir Yahudi kafüesfle Haydılar, yaptılar da! Bunun neticesi faya müteveccihen limanımızdan haolarak mekteb" kitabları, bilindiği reket etmiştir. çekilde, altüst oldu. Fakat <kelime Ticaret Ofisinde tayinler ırkcılığı» daİRası mekteblerde kalTicaret Oiisi Genel Müdürü Mustafa Nuri Anıl. Toprak Mahsulleri Ofisi madı; Üniversiteye çullandı. Her «terimlerinizi teze'den Genel Müdürlügü Müşavirliğine tayin fakülteye. edilmiştir. Toprak Ofis İstanbul Şubesi türkçeleştiriniz» diye emirler veMüdürü Ehver Gürell. Tiçaret Oflsi rildi veya kuvvetli telkinler yapılGenel Müdürlügiine vekâlet edecektlr. dı. Bunun üzerine komisyonlar kuAimanya ve İngiltereye ihracat (Uİdv.. Muhafazakâr sayılmaktan Izmirden, Batı Almanyaya 700 ton korkan bazı orofesörler. yeni türkkuru üzüm ve 70 ton meyankökü ihrac çe «terinu uydurmakta âdeta yaedilecektir. İngiltereye de ayrıca 1SO0 ton kuru üzüm ve 500 ton palamut rışa çıktılar. Listeler doğdu. Sonra Rektörün reisliğinde bir «koordi6evkedilecektir. nasyon komisyonu» teşkil olundu. Demokratlara «före hayat Bunda her fakültenin temsilcisi pahahlığını yaratanlar Deraokrat Parti İstanbul İl İdare Ku vardı. Aylarca ve aylarca haftanın rulunun, hayat pahahlığını protesto et iki öğle sonrası bu işe tahsis sd'!mek maksadile 8 mayısta yapılmasını di. Komisyonda her azanın her ıskararlajtırdığı mirlngin hazırlıkları tılah üzerinde söz hakkı vardı: Bir devam etmektedir. hukukçu profesör meselâ tıb teumKvvelki gün D.P. Büyükdere Buca leri üzerinde ve bir fenci profesör ğında yapılan toplantıda Demokrat MilJetvekili Senihi Yürüten. söz alarak de hukuk terimleri üzerinde söz Iktidan tenkid, Ticaret Bakanlıgile Be sahibi oluyor ve kat'î neticeler reyle lediyeyi, hayatı pahalılandırmakla it taayyün ediyordu. Bu suretle haham etmistir. zırlanan «yeni terim listeleri» Milletlerarası Ticaret Kongresine muhtelif kaııallardan Dil Kum. muna gitti. katılacak delegemiz Milletlerarası Ticaret Odasının 12 nci Kongresi, bu yıl 1318 hazirandji Kanadanın Kebek «ehrinde yapılscaktır. Bu kongreye, "katılacak Türk delegesine daha şlmdiden Kpngre Başkan Vekilliği payesi verilmiştir. Kongreye, Milletlerarası Ticaret Odasının Türîc Kolu Bsskanı Mlthat Nemll katılacaktır. «Bakır» şilepinin Amerikaya giderken dümeni kırıldı IKTISAD Dl \VASI\D V Amerikada kasabhk hay van mevcudu ve et sarfiyatı Kasabhk hayvanlar Birleşik Amerikada da azalmaktadır. Bu azalma 1944 senesindenberi devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz sene başında memleket dahilinde 78.495.000 sığır, 24.450.000 süt veren inek, 57.139.000 domuz, 31963.000 koyun ve 454.331.000 kümes hayvanatının mevcudiyeti tesbit edilmiştir. Umum yekun harbden evvelki devreye nazaran % 14 fazla ise de 1944 senesi yekunundan mühim miktarda düşmüştür. Düşüklük koyun cinsinde % 35 civanndadır. Fakat 1949 içinde, koyun cinsinin daha da azalmasma mukabil, domuz ve sığır miktarlarmda artma olacağı kuvvetle tahmin edilmektedir. Birleşik Amerikada et sarfiyatı büyük ölçüde olmaktadır. Bugün nüfus başına sarfedilen miktar harb den evvelkinden daha fazladır. 194S Eenesinde Amerikan sivil halkı arasmda et sarfiyatı nüfus başına 67 kilo olmuştur. Bu miktar, harbden evvel 60 kilo, 1947 senesinde ise 70 kilo idi. Bizde ise. geçen sene İstanbu! şehrinde sarfiyatuı nüfus başına 18 kilo olduğu ve memleketteki hayvan mevcudunun (at ve deve dahü, kümes hayvanatı haric)yuvar!ak rakam 37.000.000 civannda bulunduğu, bu mevzuda salâhiyettarlarca tahmin edilmektedir. Amerikada at mevcudu çok azaldı Birleşik Amerikada at mevcudu süratle azalmaktadır. Mevcud kayıdlarda atlann bugünkü kadar azaldığı hiç görülmemiştir. Son üç seneki doğumlar normal ölüm miktarlannı karşılamaktan çok uzaktır. 1949 senesi başında memlekette 5.921.000 at tesbit edilmiştir. Halbuki 193847 arasındaki rakamların ortalamasma göre at mevcudu 9495.000 idi. Son senelerde at fiatlarının süratle düşüşü, yetiştiricileri bu işten uzaklaştırmaktadır. 1949 başında fiatlar at başına ortalama 52 dolara inmiştir. Bu fiat, son asır içinde atlara verilmiş en düşük kıymet olarak telâkki edilmektedir. Polonyada varil imalâtı arttı Polon>ada 1947 senesinde 86.633 aded ağac varil yapılmıştır. 1948 senesinde ise imalât 190.794 adedini bulmuştur. Burada çam cinsinden yapılan variller balık ve kimyevî maddeler için kullanılmaktadır. Bu cins variller bütün imalâtın % 60 ını teşkil etmektedir. Meşe cinsinden yapılan variller, tahammür eden maddeler, şarab ve sebzelerde, gürgen ağacından yapılanlar ise her nevi yağ ve bal muhafazasında kullanılmaktadır. İmalât bütün ihtiyacları karşılayıp ai'ttığından yakında ihracata geçilmesine intizar edilmektedir. Avusruryanın taklid ziynet eşyası ihracaü Taklid taşlar, boncuklar Avu*luryanın Birleşik Amerikaya yapüğı ihracatın başmda gelmektedir. 1948 senesinde bunlar Avusturyaya 5.626.022 dolar temin etmiştir. Bu eşyanm iptidaî maddesi camdır. Bu camlar hususî bir itina ile kesilmekte, bilâhare cilâlanıp parlatılmaktadır. Ziya aksettirme dereceterinin yüksek olması için de maden üzerine işlenmektedirler. Yük6ek neviden taşlar imali içüı camlar eltın ve gümüş kaplama üzerine orurtturularak kıymetleri büyütülmektedir. Bundan başka geçen sene gene Birleşik Amerikaya yapılan âsan atika tablolar ihracaü da 89.220 dolar tutmuşrur. Orijinal sigara tabakaları, ağızlık ve çakmaklar da Avusturyanın Birleşik Amerikaya yaptığı ihracat araâinda bulunmaktadır. İsviçre, temmuz ve ağustos aylannda Amerikadan portakal ithal ediyor 1948 senesinin ük 10 ayı içinde Isviçre 50.543 ton portakal ve benzerleri ithal etmiştir. Bu miktar geçen senenin aynı devresindeki ithalâttan 10.000 ton kadar fazladır. tthalât, İtalya, İspanya ve Birleşik Amerikadan yapılmaktadır. Birleşik Amerikadan yapılan ithalât, piyasada İtalyan ve İspanyol portakallarmın tükendiği zaman, nisan ayında başlamaktadır. Bu ithalât temmuz ve ağustos aylannda azami haddini bulmaktadır. Böylece İsviçreliler senenin hemen her ayında portakal, limon, mandalina, turunc ve greypfrut yiyebilmektedirler. Japon dikiş makinesi, saat ve optik âletler sanayii gelişiyor Japonyada dikiş makinesi, saat ve optik aletler endüstrilerinin verimi 1947 senesindekine nazaran mühim nisbette artmıştır. Bu cümleden olmak üzere 1948 senesinin ilk on ayı içinde 132.050 dikiş makinesi, 1480.200 duvar, konsol ve çalar saat, 467.300 aded ceb ve kol saati, 47.552 aded dürbün ve 17.448 aded mikrofkop imal edilmiştir. Harbden evvel Japonyaya en fazla döviz tenün eden ipek endüstrisi ise, bugün dünya pazarlarında naylon eşyarun revaç bulmuş olmasından dolayı kalkınamamakta, bu yüzden memleket ekonomisi lâyıkile canlanamamaktadır. Celâl GÖKTEPE HIIIIÜ'MIUMIIİMİÜIIIIIIIIIIIIIIIIIIUIIMIIIIIİMMII Büiün gece, çıplak güverte ü»tünde yattılar. Üstîcıine örtecek beylikleri de yoktu. Sabahleyin şa(ak vakti kalktıiar ve yıkanınadan, (obansız bir sürü gibi karmakarışık bir halde, geminin zırh güvertesinde dolaşmağa basladılar. Bazıbrı güvertede çömelcrek veya bağdaş kurarak sabah kahvaltısı ediyorlardt. Eğer yedikleri şeye kahvaltı demek mümkünse! redikleri şey, , sovan. pirinc ve ne olduğu kestij rilemiyen şeylerden yaoılmış garib i bir nıanca idi. Bunu, birer lokma kara ekmekle atıştınyorlardı. Bil çoğu, kemtrlerinc bir cezve takmışlardı. Bununla tıpkı çölde seyahat eden Afrikalılar gibi, çaylarıru pifiriyorlardı. Mayyolu kadın reshnlerini ihtiva eden dcrgiler, onlan şiddetle ilgiIendiriyordu. Ailelerirnlze mensub kadın resimlerini bile kamaralanmızdan çabnışlardı. Augusta'dan itibaren gemiye bm• miş olan Rus teknisyenleri, her işi j kendileri yapmak istediler. Fakat o kadar bilgisizlik ve beceriksizlik ediyorlardı ki ârızalar birbirini takib etti. Bu yüzden bir çok defa elektriksiz kaldık. Nihayet İtalyanlar ve Ruslardan mürekkeb mııhtelit ekipler teşkil edildL Ancak a zaman gemide hayat normalleşü. Böylece, Avlonyada dört gün geçirdik ve sabırsızlıkla bizi tuiyaya götürecek olan gemiyi beklcdik. Zırhlıyı ilkönce terketmek istiycn İtalyanlar, bazı komünist denizciler oldu. Bu küçük tecrübe, onlan kiri derecede aydınlatmışü Bu komünistler, bir kâbustan kaçar gibi, bizi almağa gelen geminin flikalaruıa atladıku.» İtalyan denizcisinln yazdıklaruu t,ynen tercüme ve nakletmekle iktifa ediyorum. Çünkü fazla söze iüzum yok! m Altı yıl kadar oluyor; Ankaıada Dil Kurumunda «bilün terimleriie» son feklini vermek üzere, devrin «Maarif Bakanının» reisliğinde komisyonlar kurulmuş ve fakülteler bu komisyonlara davet edilmişti. Sıra hukuk ısülahlanna gelince, İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığı, bu komisyonda fakülteyi temsil vazifesini bana verdi. İşbu «Hukuk Terimi Komisyonu» nda tabiî ve öilî reis olan Maarif Vekilinden başka Temyiz Mahkemesi ve Devlet Şuraa Reisleri, Ankara Hukuk Fakültesi Dekanı, Adliye Vekâleti Hukuk İşleri Umum Müdürü ve yedi, sekiz tane de Dil Kurumu azası milletvekili vardı. Hazırlanan hukuk tâbirleri listesinde fransızca esas almarak bu dildeki tâbirler alfabetik sıraya konmuj, karşısında «osmanlıca» ve «türkçe» diye iki hane açılarak onlara da fransızcanın karşılıkları yazılmışü. Hiç unutmam, «acceptation» için, tosmanlıca: kabul», ctürkçe: tablama»; «succession» için de «osmanlıca: miras», türkçe: kalıt» denilmişti. Türkçemizin o komisyonda ne kadar müdafaasız ve biçare bir vaziyette bırakıldığım hâll teessür ve teessüfle hatırlıyorum. Bizim, «efendim, (kabul) hukukta bir akdin tamam olması için en son söylenen söıdür; bu kelimeyi jdrmi milyon Türk, çoluğu ve çocuğu ile bilir; pazarda (kabulümdür), (aldım, kabul ettim), (kabullendim) der. (Mi. ras) ı köylü çocuğu da bilir; bu ev babamdan (miras kaldı) der. Halbuki (tablama) veya (kalıt) ı kimse bilmez» tarzındaki itirazlarımızı, bugün Siyasal Bilgiler Okulunda profesör olan o zamanki Adliye Vekilliği Hukuk İşleri Umum Müdürü İsmail Hakkı Karafakıoğlundan başka destekleyen olmadı ve garibi şu ki, heyetin en genc azası da zannederim ikimizdik. Böyle «yüksek. bir heyette türkçe, hem de halkın konuştu^u türkçe, bu kadar müdafaasız mı kalmalıydı!. Milletleralası Çalışma Konferansına delege seçilecek İstanbul Ttcaret ve Sanayi Oda») L'mumi Medisi, önümüzdekl cuma günü toplanacak ve 861949 tarihlnde Cenevrede yapılacak olan Mllletlerarası Çahsma Konferansına katılacak delegeyi »eçec*ktir. Erika Vosko nun resitali Değerli piyanist Erika Vosko'nun, uzun bir ayrılıktan sonra müzikseverlere yeniden kendisini dinleteceğini memnunlukla haber aldüc Erika Vosko, İstanbulun çok iyi tanıdığı bir sanatkârdır. Müzisyen olarak da, hoca olarak da memlsketimizde musiki kiiltürünün gelismesi ugTuna yıllarca emek harcamışür. Bir müddet önce geçirdi» ği ağır blr hastalık, önüne çıkardığı Özik engellere rağmen ondaki eanat aşkını yenememiştir.. Erika Vosko, kendisini solel edebiyatına vakfetmiş, bu sahada ne varsa hepsini öğrenmiş, hattâ adına bestelenen yeni parçalarla bu edebiyatın zenginleşmesine de yol açmıştır. 4 mayıs çarşamba günü Saray sineması salonunda verecegi konserde bize çoğu orijinal olmak üzere Bach'tan, Rameau'dan, Liszt, Debussy, St. Saens'tan eserler çalacak, ayrıca kendisinin veya diğcr üstadlarm solel için tertiblediği parçaları dinletecektir. Caz Konseri Eminönü Halkevinln tertib etöğl »Melek» sinemasındaki konserile büyülf alâka toplıyan O. Avsarın Tango Or» kestrası, ikinci konserini 30 nisan 1949 cumartesi günü saat 16.30 da EmintinU Hslkcvinde verecektir. Komik Naşidin kabri zijaret edilecek Türk uyeleri, nasında Najldin Sahne Sanatkârları Demegi bugün saat 15 te Dernek bitoplanarak, merhum sanatkâr kabrinl ziyaret edecekierdir. Hind Bale Tnıpunun temsilleri Resm! bir tume yapmakta oîan Ram Cop»l'ln idareslndekl büyük Hind trupu, 3 mayısta huıu»! bir İngiliz uçagile şehrimize gelerek, 5 mayıgta temsıuenne başlayacak ve Ud degisik programla 6 suvare. 2 matine verecek SAYIN ECZACI ve DOKTORLARA : m Şimdiye kadarki tecrübeler Türk işçi sigortalarının yıllık kongrelerini, her sene biraz daha gelişen bir teşekkülün muhasebesini yayan ve iyi neticeler alan toplantılar olarak tanıtmışür (1). Her yıl, bir yıl önceki tenkidlerden ders almasıru bilen ve tecrübelerden faydalanan bir Türk işçi sigortacılığının serpilişini hazırlıyor. Meselâ iş veren mümessili olarak iştirak eden Dr. Menemencioğhı geçen seneki toplanüda şöyle demişti: «Biran evvel sigorta idaresinin kendi hastanelerini görmeliyizBan iş bölgeleri amele sayısı itibarile buna şiddetle muhtacdır. Paşabahçe şişe fabrikasmda 1500, Bey koz kundura fabrikasmda 1500, bir o kadar işçi de İnhisar fabrikalarında. Binaenaleyh sigorta kurumu, yukan Boğazda hemen bir işçi hastanesi vücude getirebillr. Bu 5000 kadar amelenin vasatt üçer baştan ailelcrini de hesab ederse!15,000 kadar bir işçi ve işçi aile^ karşı«ında kalırız. Geçen sene de bu temennide bulunmuşrum.> Başka işçi mümessillsrinin de 1947, 1948 kongrelarinde kurulmasını is SCHERİ^G BERLİN Müstahzarlan Çamhca Ka Lisesinin çayı Çamlıca Kız Lfsesi OkulAile Birligi 30 nısan cumartesi günü Taksim Beledıye Gazinosunda saat 15 ten 20 ye kadar verilecek olan Çamlıca Kız Li»sl Çayına Çamhca mezunlarının, men..blarının ve Tjs«.yi sevenlerin gelmelerıni rlca etmektedir. Küçük Haberler * HAYDARPAŞA Lljeslni Biörenl=r :emiyetlnin yıli.k kongresi. 8 mayıs pazar günü saat 9.30 da Kadıköy Halkevinde yapılacaktır. * SAMİ adında bir asker kaçagmdan rü^vet alırken suçüstü yakalanan komiser muavini Turan Uyanığın muhakemesine dün Dokuzuncu Asliye CeT* Mahkemeaind* devam edilmiatlr. Dünkü celsede; sanığın avukatı müdafaasını yapmış ve duruşma, karar için başka bir güne tâlik edilmiştir. İHÜMEYRA SİRAL|\ ile avukat MESUD AKİL Evlendüer. •••• Tabiatm hububata bahşetmiş olduğu vitamin!erin terkibine asla halel gelmeden, fennt surette hazırlanmış olan ARI Unları ile sıhhatinizi daima koruyabilirsiniz. 25/IV/949 Cemaziyel'âhır 27 Salı Can Boğazdan Gelir Albucid 20 tablet Albucid 5 Amp Arcanol 10 tablet Atophan 20 tablet Atophanyl İ.M. 5 Amp. Atophanyl İ.V. 5 Amp. Biliselectan Dragees Cortiron 4 Amp. 2 mg. Cortiron 4 Amp. 5 mg. Cortiron 4 Amp. 10 mg. Cylotropin Î.M. 5 Amp. Cylotropin İ.V. 5 Amp. Folinerin tablet Madinal 10 tablet NORMACOL100 gr. «Norgine» Petein «Boğmaca agısı» Progynon 30 Dragees Progynon Forte 15 Dragees Progynon B oleosum 3 Amp. Progynon B oleosum Forte 1X5 mg. Progynon B oleosum Forte 5X5 mg. Proluton 3 Amp. 2 mg. Proluton 3 Amp. 5 mg. Proluton 3 Amp. 10 mg. Tecesal 5 Amp. Testoviron 4 Amp. 10 mg. Testoviron 4 Amp. 25 mg. Urotropin 20 tablet Urotropin toz 25 gr. VASNO 10 Dragees VERAMON 10 Tablet VERAMON 20 Tablet GÜNHURIYET Vüshası Abonescraiti Blr aylık Üç aylık Altı aylık Senelik 10 kuruştıu Türkiye Haric lçin 300 Kr. 800 » 1500 . 2«00 » İçin 600 Kr. 1600 » 2900 > 5400 > V. E. | 6,0« 10,12 17,01 20,0021.40ı 4,12 J10,06j 5,13; 9,02,12,001 1,42| 8,13 rv Yazınun başlığına «Türkçenin Müdafaası, dedim. Malumdur ki bir Depomuzda eksiksiz mevcuddur. D I K K A T Kimya ve Ecza Maddeleri T. L. §. Gazetemize gönderilen evrak ve yaznaf ı\eşredılsin, edilmtsin iode olunmaz Ütolardan mesullyet kabul edilmez.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear