24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET Di! davasında kat'î karara NALINA MÎHÎNA Temizleme harefcetlerinin sebebi ve kyiizü Yazan: Ingütereye Sığınan Sovyet yarbayı Gregoriy Tokayev Stalin, bugünkü mevkiini elde etmek için çok plânlı harcket etmiştir. Onun dünyaya hâkim olmak için çizdiği program ve hazıriadjğı plânlar gibi, Rusyayı tamamile kendi tahakkümü altma almak için de çizdiği, hazırladığı ve tatbik ettiği bir plân vardır. Dikkat ediîecek o'ursa görülür ki, ihtilâl zamanında Lenin'in etrafında teplananlardan bugün hayatta yalroz Stalin kalmıştır. Bu3yadaki hâdiseleri yakından bilmiyenler, bugün Stalin'in yanındakilerin ve bilhassa Onüçlerin hep ihtilâl zamarucda hizmet etmis kimseler olduğunn sanırlar. Halbukı, hakikat bunun tamamile aksinedir: ihtilâl senelerinde «Lenin Muhafızlan» adı verilmi} olan idareci zümreden Stalin müstesna hiç biri hayatta degildir. Bugünkü Politburo ise o zaman adı sanı duyulmamış kimselerden mürekkebdir. Bunun sebebi gayet basittir: Stalis yanjndakilerin hepsıni birer birer temizlemij, iktidan tamamile kendi eline alnuş; ondan sonra da kendisine hizmet etmeğe hazır kimseleri etranna muhafız olarak toplamıştır. Bunların hepsi Stalin'in şahsî dostlandır ve çoğunu kendi hemıerileri (Gürcüler ve Kafkasyalılar) teşkil eder. Denebilir ki bugün Stalin örümcek gibi kendi etrafında bir ağ örmüştür ve ancak bu sayede kendisini emniyette bissetmektedir. Kremlir.'de tertib edılen kabul resimlerı, Rusyadaki hükümrmn smıftn ig hayatını göstermek bakımından çok dikkate jayandır. Bu kabul merasimlerinde, kokteyl partilerde ve diğer toplanülarda Stalin «alelâde insanlar> la konuşmaz; hattâ onların yanına bile uğramaz. Etrafında caima aynı adamlar olmak üzere, kencine mahsus bir köşede oturur. «maiyeti erkânı» hep aynıdır ve bunlar en yakın arkadaşlarından, en güvendiği adarjlarmdan seçilmiştir. Etnir üzerine cğlenenler Kremlin toplanülarına diğer kodatnanlar yalnız cşlerini getirebilirler; başka hiç bir kimseyi davet edemezler' Başkaları çağmlacaksa bunlan bizzat Etalin tayin ve tesbit eder. Fakat (*nlar da hiç bir zaman ne misafir, ne de davetli sayılamazlar. Çünkü, onlara naaıl hareket edecekleri, ne yapacaklan, ne zaman konuşacaklan ve ne söyliyecekleri sıkı bir şekilde tenbih edilir. Bu gibi merasimleri tertib ve tanzim vezifcsi sarayın teşrifat reiaine verilmiştir. Bu adam bolfevik partisinin ilari gelenlerinden biridir ve tabii, Stalin'in en güvendiği Mtnselerdendir. Stalin'in gireceği kapı daima açüs bulundurulur. Kendisi görünür görün mez de, bizzat teşrifat reisi, yahud da onun tayin ettiği bir memur yüksek perdeden: «Yaşasın dâhi jefimiz, üstadımız, halkın babası, hakim Stalin Yoldaş!> diye haykırır. Bunun üzerine herkes ayağa kalkat Ve alkijlamağa başlar. Stalin ekseriya sade giyinir: Arkasında her zamanki elbisesi: Çenesine kadar düğmeli ceketi, ayağında düz pantalonu ve potinleri vardır. Fakat en sade giyindiği zaman bile göfsüne bir iki nişan takmayı ihmal etinez. Bilhassa «Sosyalist Ijçi Kahramanı» ve «Sovyetler Birliği Kahramanı» lsimlerini taııyan iki nişan vardır ki bunlan dalma Söğsünde taşır. Açık kapıdan, yavas yavaş yurüyerek, içeri girer. Arkasından da muhafczları ve maiyeti erkânı gellr. O yaklaşükça alkışlar jiddctlenir v t kadm, erkek herkes, gücünün yettiği kadar hızlı el çırpar. Stalin de daima bu alkışlara ijtirak eder. Nihayet gelir, yerine oturur. Ufak bir tereddüd devresinden conra, tekrar ayeğa kalkar ve kısa bir nutuk vererek, toplanünın gayesini anlaür. Sozlerini bitirir bitirmez teşrifat reisl herkesi •Büyük Stalin» in uhhatine kadth kaldırmağa davet eder. Tekrmr bir •İki} kopar. Kremlin sarayında bu gibi toplanuların, eğlentilerin yapıldıgı yer, Georgiyevskiy salonudur. Fakat bu «salon» denilen yer hakikatte küçük küçük ve birinden diğerine geçilen odalardan ibarettir. Bu odalardan her biri kodamanlardan birine tahsiı olunur. Onlarla beraber oturacaklan da teşrifat relsi Uyin eder. Bunlara ne yapacaklan ve nasıl hareket edecekleri evvelden tenbih olunmuştur. Onun için, dunıp dururken içlerinden biri, sanki kendiliğinden akletnüş veya heyecana gelmiş gibi ayağa fırlar ve: tHarikulâde bir devlet »damı olan Stalin Yoldaşın jeıefine içelim, arkadaşlar!» diye haykınr. Onun bu evvelden tenbih üzerine hazırlanmış olan hareketine gene evveldeo tenbihli olan ötekiler de, birer makine gibi, ayağa fırlarlar ve kadeh tokuştururlar. Içip yerlerine oturduktan az sonra bu sefer de başka biri aynı hareketi tekrar eder ve kadehler tekrar kalkar. Stalin'in yanındakiler ise daha sıkı kayıdlara tâbidirler: Gözleri daima ondadır. O elinl kadehine atarsa onlar da hemen kadehlerine uzanırlar. O alraca onlar da alırlar. Fakat ağızlanna götürmeden beklerler. Eğer Stalin içmez de ksdehi elinde tutarsa onlar da aynı jekilde hârekete mecburdurlar. Yanın saat öyle dursa onlar da yanm saat beklemeğe mahkumdurlar. Staiin toplanüyı ne zaman kâfi görürse kalkar, gene zoraki aikışlar arasında odadan çıkar. Teşrifat reisi de: «Toplantı sona ermiştir, voldaşlar», diyerek herkesi salonu terke davet eder. Kimler ve niçin temizlenir? Stalin, sarayında yalnız emir üzerine hareket eden bir zümre arasmda yaşadığı gibi, siyaset işlerinde de daima kendi sözünün emir telâkki edilmesine alısmiftır. Hattâ, kendi sözünü ve emrini değil, fikrini bile başkalarınm itirazsız kabul etmelerini ister. «Beş yıllık plân» tabıri Sovyet hÜKÛmetinin sık sık kullandığı formüllerden biridir. Sözde, beş yıl zarfında yapılacak ijler kararlaşUnlır ve bunlar adırn adıtn yerine getirilir. Bu, sadece bir sözden ibarettir. Hiç bir zaman beş yıllık plân tam müddeti zarfında tahakkuk etmiç ve neticeleri plânda tasarlandığı gibi çıkrruş değildır. Gene bu beş yıllık devreler zarfında hiç bir zaman kabine aynı kadroyu muhafaza etmemiş, yani bakanlardan muhakkak biri veya birkaçı «temizliğe» râbi tutulmuştur. Bu temizlik işleri bazan güıültü iie ortaya yayılnuş, gözden düşenier <'c iş başından uzaklaştınlanlar türlü ithamlarla mahkemelere verilmişlerdir. Bazan da, son derece gizli tutulmuş ve derin bir sükut içinde tatbik edilmiştir. Bilhassa harb senelerindeki temizlikler pek duyulmamış, haiktan bile gizli tutulmağa çalışılmıştır. Rusya dahilinde hükumetin, djş mem leketlerde de komünistîerin yapükUn propagandalarla Sovyet hükumeti «bir şefin etraiında toplanmış sadık arkadaşlar» olarak gösterilmijtir. Bu propagandanın tesiri altında kalanlar Rusyada bir istibdad idaresı olduğunu kabul etmekle beraber, bu idarenin seğlam olduğuna dair bir kanaat beslemektedirler. HalbuM hakikatte hiç de böyle değildir. Bugün Pontbuıo düimi surette birbirile rekabet, nifak. kıskanchk içinde bulunan kimselerden mürekkebdir. 1917 denberi Politburo kadrosun da daima temizlik yapılrr.ış, <şefe sadık olmıyanlar» iş başından uzaklaştınlmıştır. Stalin ise, e\\elâ, Zinovyev, Trotskiy, Kamenev, Buharin, Kresünskiy gibi, ihtilâlin en ilcri gelenlerini tomizlemiş veya iktidardan uzaklaştırmışür. Bir kişinin gözden düşmesi ekseriya yüzlerce, hattâ bazan binlerce insanın hayaüna mal olmaktadır. Çünkü, o kodaman, iş başmdayken etrafına kendi adamlannı toplamıştır. Vazifesine nihayet verildiği raman diğerleri de işten hattâ hayattan uzaklaştırılır, çünkü aksi takdirde onlann intîkâm almasmdan korkulur. Bu korku olmasa bile, yenl gelen kodamanın adamlanna iş bulmak İçin ötekilerin ortadan kaldırılması lâzımdır. NLAR Çanakkale zaferiiiin yıidönümti Çnnakkalcdeki törene katılacak Ünivcrsite heyetleri dün akşam şchrimizden hareket ettiler Çanakkale zaferinin 34 üncü yıldönümü münasebetile, yarın Çanakkaledeki Şehidlikte büyük bir tören yapılacaktır. İstanbul Üniversitesinın bütün Fakültelerinden ikişer kişilık birer hejet, törende bulunmak üzere dün akşam Çanakkaleye hareket etmiştir. Ankara Üniversitesinden de bir grup törene katılacaktır. Bu münasebetle şehrimiz halkevlerinde de törenler yapılacaktır. Bu arada. Eminönü Halkevi DilEdebıyat şubesınin tertib ettiği törene saat 20.30 da İstiklâl marşile başlanacak, Şevket Evliyagilin açış sözünü müteakıb Doğan Hakkı Aker, günün ehemrr.iyetini belirten bir konferans verecektir. Adalet Bakanının tetkiklcri Adalet Bakanı Fuad Sirrr.en dun Adlıyed nr.esgul oimuş ve Ağırceıa iie diğer cez3 mahkemcleri başksnlarile bir görüşme yapmıştır. Bakan. hafta sonuna kadar İstanbulda kalacaktır. Bir İngiliz ticaret heyeti gcldi Hukumetimizle liral ve gıdal lhrac maddelerimizin daha mükenunel bir hale geüritaesi hususunda temaslarda bulunmak uzere İngiltereden dun iki kişilık bır txcar=t heyeti gelm.ştır. Heyeti YeşıLkoyde İngiliz tl<,ılıği musteşan Mr. Umtz ve koniOİOBluk erkânı karşılamıçtır. Ceîenler tngiliz İaje Bakanlığı mütehassıslarından Mr. H. J. Chetwlnd iie T. I. Metcalftır. Heyct, dun Konsoloshanede ilgihlerin isürakı'e geç vakte kadar bir toplantı yapmıştır. Ingılız elçllilt mehaiül, mütehassııUrın Ankaraya gitmeden hiç bir »ey »oyleneye mezun olmadıklarını bildirmist.r. Mütehassıslar bugün veya yarın »abah uçakla Ankaraya gideceklerd:r. Ögretmenlerin haftalık ders saatleri dcğiştirilmiyor Lise ve ortaokul o|retmenlerinın haftalık ders «aUerinin yirmi dorde çıkarılacagı hîkkındaki habcrler, dun Milli Eğıt'ım Bakanlığı tcrafından gonden'.en bir tamimle yalanlanmıltır. Bı vaz'yeie gftre. ögretmenlerin ders saatleri eskisi gibi orlaokullarda on sekız, liselerde on bes saat olarak kalacak ve zaruret görülmedikçe bunlara ilâveler yapılmayacaktır. Ticaret Odası Memurları Tekaüd Sandığı kuruldu İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Umurr.i Mecllst dun »on toplantıııru yapmutır. Toplantıda. .tstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Memurlan Tekaud Sandığı» adile bir tesis kurulması kararlaştırılmıştır. Bu tekaüt sandıgı, memurlarını 350 bln liraja sigorta ettirmistir. r KÜÇÜK HABERLER Ünlverrito Tiirk Kimya Öğrencileri Derneği Kongresi İstanbul Ümversitesi Turk Kınıya Öğrencileri Derneğinln 3 üncü ger.el kongrest dlin saat 14 t« Eminönu Halkevinde yuk.«ek mühendls Osman Dîrıhn başk.'lnlıgmda yapılznif, eskl yönetim kurulunun çalışma ve ssymanlık rapoTİarı t u d i k edüdikten sonra tc5İ4U «Ulekler tespit edilerek yapılan leçım sonımda yöneiim kuruluna: Halük Özturk. Erdoğan Slrman, Yurdanur Eltutar. Altan I]. küı. Enis Tezer ve Fahri, başkanlığa da yuk•ek mühendls Muammer Çetiçelık (eçilmlslerdir. Ses sanatkân Cambcros'un dünkü ziyarctlcri Şehrimilde mısafir bulunan Yunanlı »es sanatkân N. Camberos, dun bazı zıyare(İCT yapmış, bu arada Patrık A'henagora? iie Yunan Bajkonzolosu Melası da zıyaret etmişt r. Camberos ilk kon«erint 21 mart pazartesi akgamı verecektir. ÂLMANYA •îşgal AHmdaki • * • ÇEKOSLOVAK Maslahatgüzarı Erik Brazda. Valiyi Vılâyette ziyarct etmiştir. * AMERİKAN Kız Izci teîkiütının mtmcssili ve Amerıkanın tanınmış model çızicilcrinden Miss Bctty Betz. d...ı Pan Araerikan uçagıle Eeyruttan şehrımıze gelm:ştır. * SAMSUN vapuru. İskcnderurc'an yuklemış o!djgu. Tnprak Mshsulleri Ofisuıe aıd 2451 ton tahıl hamulestle dun »abah limanımıza gelmisjir. ir LİMAN BBşkanlığından vcrilen bilg>e g c e . Kılycsun Kısırkaja mcvkıinde scrscn bir rr.ayın gorülmuştur. * Her yıl olduğu gibi bu sene de Ogretmen Okullarının l;urulu;unun 101 inci yıldonumu bvgun bır torenle kut'.anacaktır. * KENDİSİNE tuccar süsu vererek bir çok ticarcthane sahibinı dolandırmaya kalkışan Kirkor adında blrı yakalanmı»tır. Klrkor Ad'.iycys tçslim edilmiştir. * D. ?. Kıımkspı B.ıcaşı. Langa Ocak Başkanhgından: 17 mirt 1943 perşembe ak?amı saat 10 de Beyazıd K>sl:a caddesindeki Aydede Gazinosunda milletvel.lllernın İ5tirakile partililerarası tanısma toplantısı tertib edllmı;tır. Bilumum D. P. II vrtanda«lar>n teîrifın' rica ederiz. * ONÜMÜZDEKt pazar gtınü saat 15.30 da karıkaturst Ramiz Gökçe. Uskudar Halkevinde .Karıkatv.r nedir'ı mevruunda Wr konferans verecektir CcmaziyelVvvel 17 Perşembe ! Vasati , Ezani J I 8 ! 4 30 1,31 10 12 6.09 12,22 15.43 18. İS 19,48 |U.51] 6,06 9,2«; 12,00 f ı' ^ ünkü gazetelerde, istanbul fşimdilik» tir, demsk »J Rahmetli Cemal ^ Belcdiyesinin önümüzde inki ileride kat'i oNadirle, apartıman ' ~ ~' şaat mevsiminde yapacağı larak atılacak. Ne işler aıasında Köprünün Halic tarafındairelerimizin balden? Çünkü onlar daki Eminönü rıhtımının tamiri de varkonlan yanyana ol«yabancı kelime dı. Ikide birde çöken bu küçük nhtım duğu için, o her ler», çünkü onların parçasının tamiri için faaliyete geçildigün «Cumhuriyet» e • türkçe karsılıklan fculundu». Atılan o ğini ve parke taşlarmm soküldüğünü giderken, icab ettikçe, benim yazılarıTutuian ters sistem: nu da götürmek lutfunda bulunurdu. Biı iyi utılah herkesin anladığı tabir bedbaht yabancı keamcler yerine keş birkaç gündenberi görüyoruz. Burada Bir gün götüreceği yazımı kendine vc dir. Bir şeyi ki hepimiz biliyoruz, şark fedilip getirilen bu mesud karş'lıklaı bir otomobil parkı da tesis ediîecek ve rirken: «Bu sefer sizin mesleğe imre ve gaıb, nereden geldiğine bakmıyaca nelerdir? Mısırçarşısından tâ Iş Bankası yanınnerek biraz iğneli mizahcılık yaptım: ğız. Hepimizi birleştiren bir methum, daki Valdesultan sebilinin köşesine kaAtılanlar ve getirilenler: deyince o da yer.i bitirdiği bir karika bizden olmasa da, bizden olup hepimizi Hafıza yerine «bellek». şuur yerine dar yollan tıkayan taksi ve dolrnuş katürü göstererek: .Ben de bu sefer sizin ayıran bir mefhumdan kat kat bizim «büinç», hayal yerine «imge», vicdan labalığı hafifletilmiş olacaktır. Deride ı mektebi iğnçledim. dedi. Bir gün işime dir. Kurumculuk zihniyeti ise, ıstıkh ytrine «buluğ». zekâ yerins «anlak' Yenicamiin arkasmdaki Mısırçarşısı yarar diye kesip ayırdığım o çok ince li'rda bunun büsbütün zıddı bir yol tu ahlâk yerine «türebilim»... Hafıza ki ka bahçesinin ön plândaki yansını da park krrikatür şuydu: Mualüm f işaretini tarak bilinenleri atıp onların yarine famızda hazine. şuur ki hafızamızda haline koymak mümkündür. Bu bahçe, göstererek talebeye soruycr: • Buna bilinmiyenleri koyuyor. Rasgele birkaç derinlik. hayal ki beynimizde ı§ık, vic zaten iki kısımdır. ikinci kısmı birincine denir?» Çocuk cevab veıir: « Uç misal: Ahenlv = uyunı, kaziyye = öner dan ki içimizde nur, zekâ ki hüviyeti sinden birkaç ayak merdivenle çıkda» mürekkeb= rnizde ziya, ahlâk ki damarımızda kan bir sed halinde ayrümıştır. sene evve! zaid, sonra cemi, biraz evvel me, mücerred = suyut, topiam, şimJi ne dendiğini bilmiyo büeşik, fail özne, rr.eful tümleç. | havadır, onlan atmak v e ciğerimizde Bugün yazmak istediğim şey, oradaki rum!» müteradif = eşanlamlı. ebediyet bcn onların yaşatüklan bütün o tann kıyyolu tıkanıklıktan kurtarmak bakımın= Kararsızlık sarsuıtısı: gilek, fazilet erdem, hatıra = anfi, metlerine kıymak değil de nedir? Hele dan çok faydalı olan otomobil parkı teCemiyetler için iki ucda iki tehlike; ihtiras = tutka, tenkid = eleştirim, ana rahmine «döl yatağı» demek; kadm biri «dönüş» öteki «degişip duruş»; hal uzviyet = örgenlik. kesafet = yogun hastalıklan mütehassısımız muhterem sisi değil, Eminönündeki şu küçücük l.uki, tabiatin cersinden belli, lâzım olan luk... «Hamle et ya kâfir!» diye ha'k profesör Tevfik Remzi Kazancıgil, Dil nhtım parçasıdır. Bu nhtım Köpriinün diğer tarafmdaki ve Galatadaki <oluş> tur. Di' davasile sımsıkı ilgili o destanlanna kadar »iren «hamle» ye kongresine verdiği raporda, hayvanlara lan Bakanhğın kendi, son beş altı yıl •atılım. demek neye? «Muzice» yi kim aid bir ıstılahla kaduı rahmini karıştır nhtımlar gibi eski Rıhtun Şirketi tarafınrlan esaslı bir tarzda yapılmamış oliçinde, beş defa isim değiştirdi: Bir, bilmez ve onun karşılığı olan «tansık» ı mayı en aşağı tabirle gülünc buluyor. duğu için zamanla yavaş yavaş çöker • Maarif V'ekâloti, vekâlet arabca diye kim bilir? iki evli köyde bile «Allahm Asıl fecaat ncrede? ve sık sık tamir edilerek tekrar yükselkaldırılıyor. fakat «maarif» arabcada hikmeti» denip dururken onun yerine Fecaat «vicdan, hayal, ahlâk, zekâ» tilmcsi icab eder. Bu suretle IstanbuJ yoktu, onu biz icad etmiştil:. ikinci «bilgelik» demekte hikmct ne? Hele gibi mücevher kelimeler yerine uydurBelediyesi için bir masraf kapısı olur. isim: •Msarif Bakanlığı»: sonra ıitıaa • tasav\iıf» yerine «gizemcilik» .. Ta^av ma karşılıklar koymağa kalkmakta deHalbuki istanbul nhtımlaruu inşa vo rif. in arabca olmadığı unurulmuş ola vuf gibi bütün islâm miüetlerinde mıiş ğildir. Konuşma ve yazı dilimizde ci'nlı tamir etmek, Devlet Denizyollan v» c?k. keKme göze batt:, üçüncü isim terek bir unvsjı olan he>bctler hpyreti ccnlı pırıldıyan o kelimclere bedel hiç Limanları Işletme Genel Mıidürlüğünün • Kıiltür Bakanlığı»; iyi ama «kültür» de bir ilme öyle uydurma bir karşılık koy kimsenin o uydurmalan kullandığı yok vazifeleri arasındadır. On seneden fazhem yabancı. hem garblı; «maarif» in mak o ilmin ismile beraber cismini de Kullanırsa meramını anlatamaz. Feca la bir zamandanberi, bu idare, Istanbnl daha bizim olduğu hatırlanmış ki dör crtadan kaldırmak değil mîdir? Tutuian at bütün bu sarsaklıkl&nn mektebe ve İzmir şehirlerinin nhtım resimlerini ciincu isim «Maarif Vekilliği», bu saye bu sisteme «türkçeleştirmek. değil dü sokulmasmdan ileri geliyor. Onların kasasma yerleştirmektedir. Bir iskel» de «vekâlet» de türkçeleftirilmiş oldu. pedüz «uydurmacılık» denir. Malum nıekteb kitablarına girmesi öğrenilmele resmi olduğu için istanbul Belediyesinin Hayır içimiz eone rahat değil, bc;inci >erine «etken», meçhul yerine .edil ri ve öğreülmeleri mecburiyetini yük hakkı olan nhtım resminin scnede 56 değiştiriş «Milli Eğitim Bakanlıği». Dik gen», yani malumu bırakıp meçhule, lcmektedir. Mektebde yapılan bu işin milyon lira gibi mühim bir yekun tutkat ediniz. «Beşincı» dedim. «sor.uncu» ayd;nlığı bırakıp karanhğa gitmek. gafleti «münferid kelime» iie «müse^el tuğunu öğrenmiş ve bu mevzuu bir dedemiyorum. çünkü bu üç kelimeHk son terkib» i ayıramamaktan doğdu. Ço fa daha ele almıştım. «Kclimc» yi anlamayış: ismuı başında «milli» keiimesi. hem de cuklerımıza: <zükesire tül adla» Bütün bu uydurmacılık sistemi ıstılayabancı nisbet cdaü tajıyarak, bed bed dedirünek ne kadar günahsa «köşeİstanbulun imarmda biiyük faydası hm da, ke'.imenin de ne olduğunu bilsallanıp duruyor. elbet bir gün bu son gen» in «kutur» dan, «eşkenar dört dokunacak olan bu gelir kaynağı, şim. memekten veya bilmez görünmeklen ismi de değiştiririz! gen» in «main» den, «çarpım» ın «darb» diye kadar hep ziyan etmekle ve açığını çıkıyor. Ziya Gökalp kelime için şöyle dan daha kolay öğrenüeceğini sanmak devlet hazinesinden kapaünakla maruf Kararsulıktea çıkaa manalar: demişti: «Keiimeler delâlet etükleri Kararsızlık, malum, yalnız bu bakan manalann tarifleri değil işaretleridir. da o kadar manasızdır. Sıraladığımır. o ve meşhur olan Devlet Denizyollan hkta değil. diğerlerini saymağa Hizum Kclimelerin manaları iştikaklarını bil üo^ misal iie en basit bir hendese mese îdaresine devir. daha doğrusu ihsao lesinin bugün mekteb kitablarımızda cdilirken istanbul nhtımlarmı tamir etyok, en yüksek müessesemiz olan «Tür mekle anlaşılmaz.» Işte kurumculuk kiye Büyük Millet Meclisi» nde bile zihniyeti bunu anlıyamadı; yahud cnla nasıl ifade edildiğine bakınız: «Bir eş mek, yeni nhtımlar yapmak şartile vedört beş yılda dört defa değişiklik ol mak işlerine gebnedi. «Beşiktas» dcrken kenar dörtgenin alanı kösegenlerinin rilmiştL du. Baştan «mebus>. sonra türkçeleş kimsenin gözü önüne taştan bir b»»fik çarpımı yansına denktir.» Çagatayca On seneden fazla zamandanberi Idatirilerek «saylav», sonra bundan vazge gelmez. «Karakulak» dediğimiz zaman bir %ey okuyor gibifiniz değil mi? Burenin kaç mctre yeni nhtım yaptırdığıçilerek tekrar «mebus» a avdet, gcçen da gözönüne gelen billur çehreli bir nun manası şu demek: «Bir mainin tanı anlamak için İstanbul nhtımlanna devre sonlarında da ikizli isim, kendi sudur. Çalyaka manasına «palaspandı tıh mesahası kuturları hasılı zarbının %öyle bir göz atmak yeter. idare Istanmiz için «milletvekili», başka millotler ras» ın eski hırka manasına «pelâspâıe» nısfına müsavidir.» Şüphesiz bu cümle bulda bir metre bile yeni rıhtun inşa için «saylav», tuhaf bir tecelli; yabancı den çıktığı kimin aklına gelir? Evet •"? daha türkceleştirilebilir, fakat çagatayetmemiı; yalnız bazı tamirlerle iktifa milletlere ismin türkçesini, kendimize limede mühim olan mana değil delâlet laştırılamaz. etmiştir. Rıhtun resminden her yıl sağ* de iki yabancı kelimelisini uygun gör tir. Kelimenin nereden geldiğine değil, ladığı 56 milyon lira iie de, bütçesinin dük. Bütün bu kararsızhklardan ç'kan neye delâlet ettiğine bakacağız. >haMekteb tecrübc tahlası mı? açığını kapatmıştır. Eminönündeki kümanalar açık: Bir kere, demek ki, yap cim» in ash türkçe «açım» dan geliyorMektebi nasıl tecrübe tahtası yaptı çük rıhtım parçasını da her çöküp çattığımıza kendimiz de inanmıyoruz, doğ muş diye etimolojik oyunlar yaparak ğımızı anlatmak için yazının bajinda iadıkça tamir etmek istanbul Belediyenıluğuna inanılsa değişik'ik olmaz. gülünc olmanın manası ne? Gramerde rahmetli Cemal Nadirin karikatüründen sine düşmiiş vc bunun masrafını da Sonra prensipsizlik, madernki mebusa sesin çıktığı yere «mahrec» denmis, iyi bahsettim. Yazıyı bitirirken ingiliz Bclediye bütçesi yüklenmiştir. iki yabancı kclime iie «milletvekili di değil, fakat onun yerine «çıkak», bu da müsteşriki H. C. Hony'nin de dilimize Belediye, rıhtım resmini Devlet Deyecektilc, «temyiz» in kabahati ııeydi de pek zırlak. Hayır, kelimelerle kuyumcu dair «Asya Kraliyet Cemiyeti Gazete«jargıtay» cldu? Sonra tenakuz: Milli taşları gibi oynayamayız. Başlıbaşma si» nde neşrettiği etüde Cemal Nadirin nizyollan ve Limanlan îdaresine tahsis yet bahsinde ırkçıhktan uzak kalmak uzvî bir varlık olan dil içinde birer uz aynı korikatürile başladığıru işaret ede eden kanııııa ve bu kanunun mncib seiçin Turancılık yâpanları mahkemeye ziyet hüceyreleri olan kelimelerdeki bu yim. O ki yalnız müstesrik değil tür bcbîerine dayanarak bu küçük nhtım bile verdik de dıl bahsinde ırkçılığa gi mahiyeti görmemek canlı iie cansızı a kologdur, yazısına o karikatürü neye parçasını esaslı surette yapmak suretile dcrek «hâkim» i mahkemeden ı;eye yıramamak olur. baştacı yapmıs? Bir Avrupahnm hav nıükellefiyetini ifa ermesini, idareden çıkardu: 0 Hayır. Faiih Rıfkı Ataym 27 salasına sığmıyacak şey mektebi tecrü istemelidir. Her niıneün bir külfeti de külfete eylul 1948 tarihli «Cumhuriyet» te \azbe tahtası yapmaktır da onun için. Bü vardır. N'imetten faydalanıp Atatürkten ayrılıj: omuz silkilemez. dığı gibi: «Türkceleşrr.enin önüne r&sıl tün medenî milletlerde mektebe «acaBu seride Ilkon yılın tablotru baçba?» girmez. Mekteb klasik yer, oraya geçemeîsek kelimelerde ır!:çı da ola • !:klı dördüncü yazile dil davasırun Aancak katileşen hakikatlerle acabası j latürk devrine aid kısmı anlatılırken mayız.> kfllkmış bilgiler girer. Her yeni nazarörmüştük ki «öz türkçecilik» hamleKur:;nı un kurnazlığı: riyc, her yeni ıstılah, herşey, müzakeDil Kurumunun kendi de üç c'c[a sile açılan ilk merhaleden 1934 te .Ta rc ve münakaşa safhalan bitip iyice teismini değiîtirdi. Baştan Türk Dili rama Dergisi» mcydana gclmişti. On be!lür eüikten sonradır ki onlara' karşı Tetkik Cemiyetı». sonra • fürk Dili A dan bir yıl sonra 1935 deki ikin mektebin kapısım açarlar. Bunun tcrmerhaleden «ceb kılavuzu» doğraşürma Kurumu.. en son Türk Dil ci sine, bizdeki gibi, mektebin tecrübe Bununla dilde o kadar köklu Kurumu». Fakat bunu ne kararsız'.ık. (iu. tahtası yapılması istikballe oynamak olarak yerle^en yüzlerle ve jüzlerle ne de türkçeye gidiş sannwmalı. Bundemektir. Garb medeniyeti sağlam tsda yaır.an bir kurnazlık var. 'Te'.kik> keÜmenin geri gelmesine sevinmiştik. melli mektebden doğdu. Sallantılı mekve «araştırma» kayıdları bir salâhiyet Ondan bir yıl sonraki «Güneş Dil» tebden ancak hüsran doğar. Hem medeğil ancak hazırlayıcılık safhalarına teoriîile şitseler de beis yok» dedijji dcniyet kervanına katılmak davası, delâlet eder, «kurum» işte kendi ken nıiz yabancı kelimeler bile «meğer bi hem o medeniyetin ana temelüıe karji dine, gökten inme bir mazharijxtle, bir zim asıllarımız türkçeymiş» diye geri aykırı hareket; hiç olmazsa büyük Hr hamlede isminden o hazırhk safhalan.ii gelmiş'erdi. Hakkır.da o kadar konfe tenakuza düştüğümüzü görelim. ı 'Miıff Fevkalâde atarak kendini diümizin kaderile oy ranslar verilip o kadar yazılar j'azılan güzel nayabilecek mutlak bir salâhiyet sahibi «Güneş DU>, Ataturkün ölümünden ismail Uabib »EVÜK S POR sonra ağıza bile alınmadı. Kurum o nayaptı. iyi ama İstanbul Muallimler BirKupaları Satır deği$meleri: ilo bütün flgisini kesmişti. liğinin «Birinci Dil Kongresi» ismile zaıiye kataloğu«Gidişin sonu» bsşhklı geçenki ya?.ıneşrettiği 200 sahifelik kitabdaki rapor 1942 de rıkanlan «Felsefe ve gratner muzu terimleri» le Dil Kurumu Ataturkün da iki yerde satır değişmesi olmuş. E:ı lardan be'.li meslekteki bütün salâhivetacele liler Dil Kurumunun öyle bir yetkisi «Ccb Kılavuzu» devrinden de apaçık son fıkranın 6 ncı ve 7 nci saürlarilo isteyiniz. olamıyacağında müttefiktirler. Içeriden ayrılmış oluyor. «KılaNTiz» da «müs ondan evvelki fıkranm sondan 3 üncü görülen hakikat böyle. Dısarıdan da en I bet, menfi, kemiyet, keyfiyet, madde ve 4 üncü satırlan. büyük Türk gramerini yaratan Jean çahıs., unsur, tenkid, hafıza: hay&l; ahDeny dilimizde yapüanlar için •lisani lâk: şuur: vicdan: zekâ ..» gibi kelimeS Ü R P R İZ ! yat tarihinde bunun emsali yoktur» diye lerin hepsi kendi asıllarüe olduğu gibi Kaybolduğu sanüan bir ibret ağır hükümler verdiği gibi büyük bir bırakılmış, bazılanna da yedek mshivesikası, bugün fcvkalâde sayigösterilmişü. «ingilizce türkçe» lugaü hazırhyan yette türkçe karşıhklar larından birisini daha neşreden H. C. Hony de «Dil Kurumunun dil Kurumcular bunların asıllarını athkları ıslahı gibi ince bir ameliyeyi hasarmağa gibi, bırakmak zorunda kaldıkları bir elverişli vasıfıan haiz bulttnduğundan kaç keiimeye de, çift yıldız işareti koşüphe ecilebilir» dedi. Iç âlemle dış yarak, şu kaydı eklediler: «Türkçe karâlemin aynı hskikat üzerinde birleşme sılıklan bulunmakla beraber yaygın olsi: Demek ki kummım kendine tEktığı dukları için şimdilik istiyenlerce kulPosta kutusu isimde kurnazlığı var, fakat uyle bir isim lanılması caiz görülen yabana kelime3 08 ler.» Anlaşılıyor ya, onların bırakıhşı dedir! taşımakta salâhiyeti yok. İstanbul Fecaat Nimeti ahp küSfeti brrakmak! ,^f^••wu« Y a z a n : İsmail Habib Sevük NERMİN BAYKURT Paristen avdet etmiştir MİLLET Asıl hâdise: İktisadi Yürüyüş Mecmuası S a h i b i Arabanın tekerleği kınldıktan sonra nasihat veren çok olur O n d a n Aslan Tufan Yazman'ın Almanyaya seyahaünin notlan kitab halin.de çıktı. Almanlar nasıl ölmüyorlar? Almanyanın bugünkü durumu îşgal bölgelerinin sınırları, çekilen türlü sıkmtılar Hitler gençliğinin şimdiki hali Kısmen yok olan şehirler Almanyada hayat, kimi tercih ediyorlar, Alman kadınlarının işgal makamlarile münasebetleri, Alman sanayiinin son durumu, Siyasî partiler, para reformu ve şayanı dikkat neticeleri, Türkiye Almanya ticareti, mukayeseli resimler, dokümanlar, hikâyeler, fıkralar vesaire. °" ve ölmek bir hâdise değildir. Hele bit İstanbullunun hayatmda! Kâh ilâcsız eczanede, kâh insafsız cankurtaranda. kâh yataksız hastanede. bazan da teîeci ruhlu ebenin bası ucunda bekleyen Azrailin pençesinden kurtulup doğmak sa ler vermesi için ileri sürülen bir çok dece bir tesadüf; aynı Azrailin, kâh fikirler arasında gerçekten faydası doLanga boetanlarında, kâh zerzevatçı kunacak olanlar var. dükkânlarında, bazan kokmuş balıkçı Ama bir tanesi beçavalyalarmda, Belediyenin müsaadeni bir hayli düsünsile nöbet beklediği, günün her saatindürdü. «Randevi evde, elini kolunu sallaya sallaya sokak lerinde yakalanan so>kak gezdiği bu şehirde ölmek, gene kadınlan. fotografbir tesadüftür. Haklısın. Asıl hâdise, bu larile birlikte gazete şehirde yasaya'bilmektir, üstad, yaşayalerde teshir etmeli» bilmek! deniliyor. Fiaü: 2 Lira. Inkilâp Kitabevi îstanbul. rr.J. OurnU BUHRANLI GECELER AKIP BOLAT KİTABEVİ Dap/Uve Du / ^ ^ türü, olup bitmiş NC l hâdiseler üzerinde ^ öğüd yollu lâflar et:ne ğ i sevmem. Gel gör ki: .Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil» düşüncesile, gene de susamadım. Susmıyacağıma da, ileri geri sozler söy leyip bugüne kadar sütunları dolduran yazıları tekrar mı edeceğim? Hayır, hiç bu sevdada değilim. İçimizden sayısıru hâlâ tıpatıp bildiğimiz kimsenin iddia edemiyeceği bir zavallılar kafileâini kanlar içinde göklere savuran Sütlüce faciasından sonra gazetelerde çıkan bir mersiyeden bahsedeceğim. Fabrikanın danu iie beraber semalara savıoılan fedskâr itfaiyeciler gömüldüğü gün, mezar başında, ne maziyi unutturrr.Eğa, ne de istikbal için ibret dersi olmağa yarar, kuru lâflar edildi. Bu lâfar arasmda şöyle bir cüm'.e gördüm; «Bir insanın hayatmda, doğmak ve ölmek bir hâdise değildir.» Doğduğumuz zaman anamızla babamızı sevincden deli eden, öldüğümüz zaman yakınlarımıza, tavan başlarına yıkılmış gibi, dünyaları zindan eden biz insanların hayatını hâdiseden sajTnamanın garabetini, bu sözün sırf biz Istanbulluîar için söylenmiş olması ihtimalini düşünerek garabet saymayıp, bu 6özü bir vecize olarak zihnime hâkketmeğe karar verdim. Evet, bir insanın hayaünda, doğmak Bir ikindi vakti, seyrüseferi tanzim eden memur, bir arkadaşınm getirdiği paketi aldı, vakur ve ölçülü adımlarla yürüyerek, bulundu ğu noktadan tâ ilerideki benzincinın görüp de analarının kanadları altına sığınmağa koşan civcivler gibi oradan oraya seğirtiyor. Yürümesi icab edenlerin durması, durma sırası gelenlerin ileri hamle etmesi kabilinden kargsşalıklar da buna eklenince, ortaya, seyrine dovum ohruyan bir manzara çıkıyor. Bu geçid yerlerinin, kendilerine gör<= eyrı ayrı hususiyetleri var. Hele Eminönü iie Yenicamideki iki geçid yeri, incanı çileden çıkartacak kadar lâübali. Eminönünün hususiyeü, çoğu zaman, geçid yerinde bir iki memurun birden bulunması. Kalabalık yer, İstanbulun göbeği filân diye mi acaba? Belki. İyi ama, bana kalırsa, İstanbulun asıl bu en civcivli yerine tek memur koymak lâzım. Neden mi diyeceksiniz? Arzedeyim. Hani kaptan köprülerinde «kaptanla konuşmak yasaktır» levhası vardır ya. İşte o konuşmayı yasak eden zihniyet, üninönündeki geçid de tamamile makus olarak kendini gösteriyor da pndan. Bazan, Eminönü meydanı. adeta işaret memurları arasrnda, meclisi meşveret kurulmuş gibi manzara arzediyorBu meşveretin mahiyeti ve e'iemmiyeti hakkında fikir edinmek için meclis azasının mütebessim çehrc' :~e bakmak kâfi. tşte o zaman. Eminönü. tam mana6İle bir ecel köprüsüdür. Geçenlerde daha güzel bir manzaraya şahîd oldum: bulunduğu yere kadar gitti, aynı fütursuz yürüyüşle dönüp geldi. Bu sırada, hayat seli, memat seii iie karışık, köprüye doğru boyuna aktı Yenicamideki muvakkithanenin kösesirden Balıkpazarma giden yolbaşı, ayrı bir âlem. Oradaki işaret memuru, Bahkpazartrun iştihaaver kokularile mest olmuşçasına, yüzü hep oraya müteveccih, sağma soluna bakmadan, mütemadi gelen otomobil akınına «geç yiğitim!» demekle mükellef gibidir. Yaya mefhumunu unutmuştur. Yayalar, önlerinden dakikalarca geçen otomobillerin zifoslarile püskürme benli birer yazısız «ya sabur!» levhasma dönmedikçe, onların mevcudiyetini farketmez. Hasılı, bana öyle geliyor ki, yere çakılan çivüer, yol başlarına dikilen m«murlar, şehirliye, yürümesini büsbütün unutturdu. Onun, eskiden, sağlı sollu, vızır vızu geçen seytan arabalarmdan sakınarak, etrafını »öyle bir dikiz ettikten sonra Ya Settar! deyip il«ri atılarak kendisine bir rota çizisi vardı kl, nH'mall»n1 Bahri Muhiti Kebirde sefer eden değm* sçık deniz kaptanını solda sıfır birakırdı. Sokaklarırruz ve Belediyeaaiz eski hamam eski tas kaldikça, yazik oldu bu rrrHsasrrnlssı! . ,„ r Yazan Hamdi Varoğlu ^ y i > S ü z e ' a m a > son ra gazete sahifeleri, Fuhuşla mücadele aldı, yürüdü. M ; l taliblerin isimlerile adreslerini ve rancadele edilebilir mi, edilemez mi bile devu saatlerini sığdıracak kadar bol mem! Yüksek sosyete Snobizm kapı 6ütunu nereden bulsunlar? çından giren, aşağı tabakaya yoksulluk Geç yiğitim! kerizinden dalan, orta tabakaya hased ve gıpta yolu iie sokulan bir ületi yenNe yapsak; şu kalabalık caddelerdemek, Meshedi Caferin, kendi kendisini ki geçid yerlerini eoel köprüsü olmakEaçından yakalayıp havaya kaldırmağ» tan kurtaramıyoruz. Tramvay çanlarl tesebbüs etmesi gibi bir sey. İlleÜ, Sıh dandanlarında, taksilerle otobüsler cabat Bakanlığının sivrisinek mücadele yırblarında hâla berdevam. Bu arada, Eİnde yaptığı gibi, mejimesinde boğacak işaret memuru, idare ettiği heyetin aşiddetli tedbirler almazsa, şimdiye ka rasına karışmış acemi çalgıcılar yüzündar olduğu gibi. bundan sonra da su den ipin ucunu kaçıran bir orkestra şefi döver dururuz, gibi habire çarpınıyor; yayalar, kaldırun Fuhuşla mücadelenin müsbet netice dan kaldınma ge»jerken, havada çaylai Fuhufla miicadele:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear