24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 AmfcklMf CUMHURİYET BÎR DÜSÜNCE: Monfgomery'nin ihtarları atı Birliği müdafaa konıitesi şefi Mareşal Mantgomery bir iki gün önce söylediği bir nutukta çok mühim noktalara temas etmis ve bilhassa yeni bir i«tilânuı vereceği zararlar üzerinde durmuştur. Mareşal Montgomery'ye göre Batı Avrupa Birliği bir istilâya uğradığı takdirde «bu istilâ, burada yaşayan milletler için bir ölüm olur!> Bir istilânın «51üm> manasına geldiği nadiren görülmüş olduğu için Mareşalın bu mütaleası belki de mübalâğah sayılır. tki dünya harbini geçirmiş olanlar nire nice istJlâların vukıı bulduğunn görmüsler, fakat önünde sonunda istilâ sellerfnin çekilip gittiğine de sahii olmuşlardı. O halde bu defaki istilânın «ölüm» gibi kesin bir akibet vadetmesinin her halde bir müstesr.a sebebi oîmak icab eder. Mareşal Montgomery bu sebebi de izah etmiş ve «bugün medeniyeti tehlikeye uğratan âmil, iki ahiâkî itikad arasındaki mücadeledir. Bunların biri komünizm, diğeri demokrasidir» demiş, sonra komünizmi şu sekilde tarif etmistir: «Komünİ7m, geri ve gayriahlâkî bir me7hehdir.» Batı Avrupa yeni bir istilâya uğradıği takdirde bu geri ve gayriahlâkî mezhebin istilâsına tığrıyacağı için Mareşal Montgomery bu istilâyı «ölüm» manasında telâkki ettiğînl anlatmıs, bu fctilâyı mutlaka önlemek irab ettiğine inandığmı belirtmiş ve söyle demistir: « Batı Avnıpa halkını fctüâdan konunak lâzımdır. Çiinkü îstilâdan sonra kurtanlacaklarını söytemek kâfi gelmez, Doğudan kopan bir istilâdan sonra batıyı kurtarmak vadi, tamamile lüzumsuz ve faydasızdır.» Mantgomery'nin bu sözlcri, her halde batı Avrupa ve Amerikanın yeni bir istilâyı mutlaka önlemrk için yapüklan hazırlıkları ve tasarladıklan müdafaa plânlannı tekmillemek için yeni bir hız vermiş olacaktır. Çünkü en son haherlere göre, müdafaa plânları tamamlanmış ve Amerika Müdafaa Bakanı Mr. Johnson tarafmdan Amerikaya götürülmüstür. Bu plânlnrın Mr. Truman tarafmdan tasvibi merine Avnıpayı silâhjamak faaliyeti baslayacak ve, bu silâhiama faaliyeti Batı Avnıpayı müdafaa isi daha mühim bir safhaya girecektir. Asıl dikkati çekmesi icab eden rokta. şimdiye kadar her hantri istilânın vuku bulabileceğine, fakat sonradan bertaraf edilebileceğine dair daima beslenen kanaatin, hu defa tam zıddile karsılasmak zanıretinin basgöstermesidir. Bunun ifade ettiği mana gayet acıktır. Meselâ Alman ordustı vej"a Hitler ordusu hir takım memleketleri isgal edebilir, hattâ ciğneyip jrecebilir. Çünkü bu memleketleri tekrar kurtarmak mümkündÜT. Fakat Kmlordunun fcir yere girme*ine müîüiade ohınmamalıdır. Çünkü girdiüi ber yerde komunizmi yayar, komünizme düsman olan unsurlan Sibcryalara sürer ve karşılashğı her nıukavemeti imha ederek bütün fesad unsurlannm hâkimiyetini sağlar. Ondan sonra îstilânın bertaraf eşdilrnesi de bu memleketleri fcurtarmağa yaramaz. Çünkü iş isten geçmiş. istilâ edilen yerler de maddeten ve manen yıVılmışhr. Onun icin istilâyı mutlaka önlemek ve mutlaka körletmek lâzımdır. Mareşal Monteomerv'nin bu ihtarlan, her halde büyük bir ciddiyetle karşılanmağa lâyıktır ve bunlann bu sekilde karsılandığı gÖ7e çarpmaktadrr. Buşriinün sian, en sasiam siaTdır ve bu sian bütün dünyaya sümullendirmek en isabetli h?ttı hareket ohır: İstilâ önlenmelidir! Ömer Rıza Amerikada heyecan uyandıran bir ihbar Baştaraf\ 1 inci tahifed» «Valiiler BLrleçik Amerika Duş İşleri Bakanlığına ald büyük miktarda vesikalarla dolu idi ve her vesikanın sahifesi başında «gizlidir» veya «hususîdir> daıngasa vardı.> Jordan bu mülâkatında, valizlerde Beyaz Saray damgasmı taşıyan Harry Hopkins imzalı bir mektub bulunduğunu da soylemistir. Bu mektubıin bir yerinde şöyle deniliyormır?: «Bunlan Groves'den koparıncaya kadar anamdan emdiğim süt bumumdan geldi.» Radyoda mülâkatı yapan Ameri1tan tefsircisi Fulton Le\vis'in sorusu üzerine eski Amerikan subayı adı geçenin, harb sırasında atom bombası projesi şefi General Leslie Groves olduğunu sandığını soyltnıiştir. Racey Jordan, aynı komışma esnasmda Harry Hopkins'in kendisine telefon ederek rahat durmasını, yüksek riitbeli subaylara bile bir çey söylememesini, müşahedelerinden hiç bir iz bırakmamay'nı tavsiye ettiğini de iddia etmistir. Jordan, Harry Hopkins'in ödünç verme kiralama hükümleri gereğince Sovyet Rusyaya gönderiUn malzemeye dahil çibi gösterilmek suretile bu memlekete önemli miktarda uranium madeni sevkedilmesi için de kendisine talimat verdiğini bildirraişür. Resmî çevrelerde tepkiler Şimdiye kadar Jordan'ın bu lddialan teyid edilraemiş olmakla beraber re^mî çe\Telerde tepkiler uJ'andırmıştır. Parlamento atom enerjisi komisyonu başkanı âyan mclisi demokrat üvesi Brion Mac Mahon, yüzbası Jordanm Ifşaatı hskkında komi'îvon büroları tarafından derhaJ tahkikat açılmasım emretmiştir. Aynı komisyonun üvelerinden cumhuriyetçi Bourka Hickenhoop da: tRusyanın atom bombasını bu kaçakçılık sayesinde bu kadar çabuk imal etmiş olması ıhtimali vardır> demistir. General Groves'in sözleri Radyo konuşmasında ismi geçen General Groves bu beyanatı teîsir etmek istememiş, yalnız bu ithamları, Amerikan kongresinin nasıl olup da bilmediğini anlayamadığını itiraf ederek «Hopkins'i müdafaa edeceklerin ne diyeceklerini bekÜyorum» demistir. İddiaya karşı Roosevelt'in yanında çalışmış ve «Roosevelt ve Hopkins» eserini yaymlamış olan Robert Shenvood, yüzbaşı Jordanın, harb sır3smda Birleşik Amerika sırlarının Rusyaya naklinde Hopkins'in oynadığı role dair açıklamalarını: *İnanılmıyacak işj> diye vasıflandırmıştır. Robert Shervvood'a göre, Hopkins, atom bombası imalı ile meşgul olan ve General Groves tarafından idare edilen Manhattan projesi» ne hiç bir zaman iştirak etmemiştır. Roosevelt ile Hopkins'in eskı basm servisi sekreteri ve halen Savunma Bakanı Yardımcısı Stephan Easly de şöyle demistir: «Bu, bana inanılması irnkânsız bir masal pibi geliyor.» Amerikada beşinci kola karşı tedbirler Washington, 3 (a.a.) Şimdi savunma plânlannı tetkik etmek te olan Amerıkan Kongresi komitesi, Rusya ile bir harb vukuunda disiplinli komünist ajanlarmdan müteşekkil bir ordunun Amerikada büyük bir sabotaj dalgası yaratması ihtimal ni hatırlatarak, müteyakkız bulunması lâzım geldiğini, vakıâ ikinci cihan harbi esnasmda Nazi ajanlanna karşı girişilen mücadeleniri muvaffak olduğunu, fakat bunların sayıca çok daha az ve usulleri de basit olduğundan kolayhkla tefrik edilebildiklerini b'.ldirmiştir. Yeni turizm kanunu Bojtaraf» 1 inci sahifede nı anlatmışür. Bu Izahlara göre turizm danışma kurulu, devlet mümessili olarak İstanbul Valisi Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay, İzmir Valisi Hasan Sabri Adalla, Millî Savunma, İç İşleri, Dış İşleri, Maliye, Millî Eğitim, Ba yındırlık, Ekonoaü ve Ticaret, Gümrük ve Tekel Bakanlıkları temsilcileri, Devlet Demir, Deniz ve Hava yollan, Vakıflar Genel müdürlüğü mümessilleri, Ankara İstanbul, İzmir, Bursa, Antalya, Antakya ve Bolu Belediyeleri temsilcileri, turizmle alâkah cemiyet kulüb ve teşekküllerle, istanbul, İzmir Gazeteciler Cemiyeü mümessülerinden teşekkül edecektir. Bu arada turizmle il.sili afiş, brosür ve kitablann da basıhp dağıtılmakta olduğunu kaydeden Ahmed Şükrü Esraer «Turizm Teşvik Kanunu» nun hazırlanıp Başbakanlıpa sunulduŞunu kaydederek şu izahaü verdi: « Denizli milletvekili sayıi) Dr. Behçet Uz'un BJ>nik MiUet Meclisine sunduğu (Turizm Endüstrisi teşvik kanunu tasansı) nın bütün hükümleri hakkında henüz bilgi edinemedim. Herhalde böyle bir tasarmın Büyük Millet Meclisine çu sıralarda ırerilmiş* olması blzim de üzerinde durduğumuz ve çalışüğımız turizm davasırun gerçekleşmesi uğrunda yardımcı olacaktır. Biliyorsunuz, turizmi teşvik işi, kanun tasarılan hazırlanmış ve Başbakanlığa sunulmuştur. Kabinece tetkik ve tasvıb edildikten gonja Büyük Millet Meclisine takdan edilecegi tabiîdir. Hazırlanan (Turizmi teşvik ve turizm kredisi kanun tasansı), turizmi himaye, teşvik ve bunlarm tamamlayıcısı olarak kredi sağlanması gibi üç esasb hükmü ihtiva etmekted.r. Tasanya göre, Genel Müdürlüğümüzce lüzum görülecek yerlerde, turistik vasıflarda meydana getirilmiş veya bu vasıflar kazandırılmış tesislere, bir takım geniş muaflıklar ve müsaadeler tanımaktadır. Bu kanunun ana hükümlerini jöylece sıralıyabiliriz: Turistik tesislere, icabı halinde, devlete aid arazi, arsa veya binalar, takdir olunacak bedelleri on yılda ödenmek üzere, tem lik edilebilecektîr. Gerek bu gibi tesisler ve gerek bunların bulundukları arazi dahilindeki diğer bütün mü§temilât, hattâ müstahdemlerin sıhhî ve içtimaî ihtiyaclarma mahsus binalar, bina, buhran ve savunma vergilerinden ve arazi vergisinden muaf tutulacaktır. Keza bu yerlerın işletilmesinden eîde edilecek kazanclardan, gelir ve kurumlar vergileri; inşaat, yapı denetleme ve ruhsat tıarcı; kiralanmalan halinde, kira konturatı resmi ile noter harcı ve bütün bu resimlere munzam olarak alman her türlü vergi, resim ve zamlar beş yıl müddetle almmıyacaktır. Hayal İstanbul ve Yahya Kemal İstanbulun eflâtun ve pembe akşamlan vardır. Böyle bir günde Karaköy Köprüsünden karşı tarafa geçerken, insan kendini, harikulâde bir hayal çehrinin kapısından girmiş sanır. Elinizi kıpırdatsanız yok olacak kadar ruhlaşmıj bu güzelliği, bize kana kana tattıran tek şair Yahya Kemaldir. Onun gözü ve duyuşile Kandilüdcn Üsküdara, Üsküdardan Kocsmustafapaşaya kadar İstanbul bir hayal şehirdir. Boğazda süzülen bir sandal, liir servinin sülün endamındnn hız aiıp yükselmiş bir minve, yahud da uçuk renkler içinde, insan elile değil de yerden göke doğru bir güzelliğin hızile yükselen Süleymaniye, buradan gelip geçenlerin hayalinde yer almasın mümkün mü? Ne yazık ki bütün tnsanlar şair değil. Bir tek hayalin peşinden, akmıyan muslufcları, ayağımızı tökezleten kaldırımları, bütün çirkinliklerile bu canrnı şehre yayılan yapılan unutamıyoruz. O vakit tek ümidimiz hayal şeHrin şairi Yahva Kemal oluyor. Onun şiirinde Çamlıca tepesinden Türk karlınına söylenen en güzel mısraları, bir ışık âleminden en eüzel Üsküdan, ıstırab ve tevekkülü ile kahramanlaşmış Kocamustafapaşayı duyuyoruz. Türkün gelmiş ve eecmiçteki dâsitanlarmı ve güzelliklerini, göllerini ve denHerini duyuran büyük üstada, bu hayal şehirde bir hayal ev yapmak isterdim. Billur cnmlı, gülistanh, havuzlu ve ;akın blr ev; tâ kl İstanbulun bitmez tükenmez güzelliklerini bize oradan söylesin. Ne yazık; ben peri padişahının kızı değilim! Ve üstad âvnrünü bir otel odasımn dar çerçevesi içinde geçiriyor. Şnir hayatı ekseri hüsranlı olur: çünkü güzellik ve sanat geçer akçe değildir. Fakat bir Yahya Kemalin 65 inci yıldönümünde yahud da İstanbul fethinin beş yüzüncü yıhnda yüzlerimizi, gözlerimizi sanata ve güzelliğe çevirmeliyiz. Hayal ev belki de sahiden bir nayaldir. Fakat Yahya Kemalin temiz basılmış bir şiir kitabını her nıünevver Türk başucunda bulacağı günü bekliyor. B. N. Valinin Kartal ve Yalovadaki tetkiklerî Baştarafı 1 inci sdhifede makamlık ve Belediy» binasını riyaret ettikten sonra ilkokul binasına girmiş ve küçük öğrencilere sualler sormuşrur. Kartal dan araba vapurile Yalovaya gidilmiş, Vaîi ve beraberindeki zevat mahalll memurlarla halk tarafmdan karşılanmıştır. Vali kendisini karşılayan halka hitaben şunları söylemiştir: •Vazifeme başlıyalı 40 gün kadar okhı. Bu müddet içinde dünyaca meşhur şahsiyetlerle görüstüm. Bun lar Türkiyenin milleüerarasındaki kudretli durumundan takdirle bahsetmişlerdir. Ben de bu ifadeleri size nakletaekle sevinç dTiyuyorum. Yalnız asırlarca ihmal edilen bu yurdu hızla kalkmdırmak için köylü oîarak, memur olarak ve her smıftan bir vatandaş olarak çok çalışmağa' medburuz. Köylü vatandaş bilsin ki, memlekete yapacsğı en büyük hizmet istihsali arttırmak, memur vatandaş bilsin ki iş sahiblerinin işini çabucak yapmak ve iş saatinde gözünü saatten ayırmak, mekteb hocası vatandaş bilsin ki, bu memlekete sağlam karakterli. demir hadeli vatandaf yetişürmekle mukelleftir.» Kaymakam Hüsnfl ve Beîediyo Başkanı SafajT makamlarında ziyaret ettikten sonra Yalova pazanna giden Fahreddin Kerim Gökay köyîülerie temas etmlştir. Vali, zeyünj'ağı fiatmı pahalı bulmuş: «Pazardaki sarış dükkândsVinden çok farklı clmazsa pazarm manası kalmaz» demiş+ir. Öğleden ^onra Halke'vfcıde yapılan toplantıda. yol, okul öğretmeni, sel istilâsma uğnyan köylerin köprülerinin yaptınlması, genclere iş tedarikini istenmiş, bUhassa müstah sille kabzrmalm münasebetieri üzerinde durulnruştur. Vili. müstahsil ve kabzımal işi etrafmda notlar aldıktan sonra Yalovanm turistik bakımından önemini belirterek, burada yalnız banyo abnanın kâfi olmadığını, turistleri eğlendirecek tesislerin de vücude getüılmesl lâzım geldiğini söylemiştir. Halkevindekl toplaaüdan »onra Yalova kaplıcalarma cidiİTiiş ve tetkikler yapıhnıstır. Vaii ve Belediye Başkanı afcşam vapurla tstanbula dönmOstür. Haîtada Bir Dava ruhiyatı Yazan: Fahri Celâl İstinaı îâgvedilmeden Evkafı Hflmayun, şer'iyye mahkemelerl fcaidınlmadan «evvel müşterileri JLTIdikilerden daha mı fazlaydı? İstpnbul vilâyetindekl icra dairelerl hâlâ kaçı bulmuştur? Davaayı gözü yaşb. edip, çileden çıkaran güçlükler acaba sade mevzuattan mı ileri geliyor? Bence Adliyenin bu kadar edilişinde insanların içindeki fe. nalık, davalarını anlavış biçimt; asıl sebeblerdir. Bir türlü. kendl ı kendimizi haksız buhnasa meyli* miz yoktur. Baksanıza Azerî şaire: ' Aslan görirem gorhmirem, gaplan göıirem gorhmirem, zırtlan görirem gorhmirem, ille insan görirem gorhirem .. diyor. i Profesör Artin Abdullah uzun' uztm celbler ve lhzarlarla düşmanını huzuru hâkima getirdiği zaman orurduğu yerden jöyle biı eğilir, burnunun ucunu bile görmez miyopluğile hasmına bh bakardı. Bütün o çektiği btnbir nıeşakkat bir muzaffer bakısa feda idi. Bir zaman Toptaşına hükumeH aklında bozukluk var mı diy» bil! zatı göndermiştL Bu adamm çalrnadıeı resmt kapt kpJmamıjü. İstidasında diyordu ki: Ceddi ftlâm Eee Bey beşinci padisah Bamanmda Bizanshlarla muharebe ederken bü>ük yararlıklar göstermiş, Su(tan Mehmed Evvel de kendisine Tuzladon Bostanaya kadar olaa araziyi hlbe ve temlik etmiftir. O zamanki Tapu kuyudatının tetkiıkile arazimin bana ladesini lsüda ederim. Eh istedigl çok btr »ey değfldL İstidadakl ifade yolunda, «^aTnıtı konuçması da saçma değfldL Fakat kavıdların çıkanhnasındaki bnkânsızlık kendlsina izah edildikçoi sanki mukavemet gören, taşa çarpan, tahkimata isabet «den bomba giM müsted'inin ısran arbyor, artık daha büyük makamlar» bajvurmakta hak duyuyordu. Tnnarhanede uzun uzun kaldu SözO, flkirleri, fikirlerin İfade t a m hep yerindeydi. Uykusu, yemesi, lçmesi, etrafındakilerle olan münasebeüeri hep iyi İdi. Fakat işte o noktaya, o Eancılı, carpuıtıh, ağrılı noktaya uzaktan bir temas ihtimali bile onu çileden çıkarmağa kâfi ve vafi ge« lirdi. Uzun uzun davasını şerheder, beliğ deliller bulur, tarih sahifelerinden kendine çahidler çıkanrdı, Evkaf mahkemelerini dolaşaa bir de Tüfekli Fatma Hanım vardı. Galiba Merhabazade Efendl vakfının mütevelliyesi idi. Berevat» bümayunlarım, senedatı hakaniye sini, ilâmatı şer'iyyesini, divanı hüm?.\T.ıu mukarreratını mahsus yaptırdı&ı bir uzun teneke kutuya tabiye e'er, evet tabiye eder, omzune tüfek gibi vurur, hangi yeni evkaf nazırı gelirse, hanşi evkafı hümayun tnahkemesi hâkim değiştirirse önlerine çıkar. en usta bir avukatta bile bulunmaz btr cerbeze ve ateşli bir belâğatle, eteği turuşanlara değil, yüreği yananlara hâs bir hararetle davasını çerh eyler ve galiba sadece bu içini dökmcıün bahşettiği huzurla ortalıktrn kavbolurdu, tâ... bir yeni dinîeyici buluncaya kBdar... Nimet Molla Bey bu ikisinin daha akla gelınez bir nev'iydl: Sıütaa Aziz veresesile bir çiftlik tasarrufu cihetinden. babadan kalma bir davava tevarüs etmişti. On sekiz yaşında iken davanın içine gîrmişti. Sultan Hamid devrinde bile, pervasızca malıkemelere girmiş, hafiyelerden korkmamış, ileri geri atıp tutmuş, öteye beriye sürgün edilmis iştikâ anilhükkâmda bulunmu?, müddeaaleyhten şüphelenmiş, tebessüm ettiğini gözümle gördüm diye hâVimin üstüne yurümas, gıyabl hüküm almışken itiraz etsin diye, artık işi uzatmanm zevkine kapılnııştır. Gaye s?de çiftliei kazanmak olmaktan çıkmıştır. Hasımlarmı hururu hâkime eetirmenin keyfina mağlub, elli beş sene sonra emeline nail olunca, adeta müteessir: Kazanmasma kazandım, hak yerini buldu. Evet .fakat ben şimdl ne iş göreceğim? Sudan çıfcmış bahk gibiyirn . demistir. İşte böyle gölşesi ile kavga edenler yok mudur? Çekişmeden huzur duvanlan görmediniz mi? A\Tikatlar işi kışkırttr, eş dost dedikoduya körükle gid^rken, ?ah Arkast Sa. 5, Su. 3 de katı getirip sakm hir meydandaki rahat evine bırakü. Eli yatşm bir uşak paltosunu çıkarmasına yardım etti ve Mr. Treves bir kömür şöminesinin ısıttığı kütübhanesine geçti. Yatsk odası da hemen. kütübhanenin arkasında idi. Zayıf kalbini düşünerek Mr. Treves msrdiven çıkmayı hazfetmiş, yatak odasım da alt kata naklettirmişfi. Kütübhanede ateşin karşîsma geçip oturdu, küçük masenın üzerindeki mektublan kendine doğru çekti. Kafası hâlâ KuKibde arkadaşlarına sçır.ış olduğu hayalâtla meşguldü. Kenrli kendine: Şu anda bile bir facia, bir müstakbel cinayet hazırlanma safhalan geçirmekte, diye düsundü. Insanın kolayca vaktmi geçiriveren şu kanlı cinayet romanlarını yazanların yerinde ben olsam. hikâyeme şu anda ateş karşısında oturan ve rnpktuMarım açıp okum=ığa çahşııken, bilmedcn, farkında olmad?n öKirne doğru giden bir ihtiyarla bpşlardım. Birden ihtiyar avukatın yurtt değişti. Anide hayaJSt âleminden kurtularak hakikat âlemine döndü; kendi kendine, yüksek sesle: Ne? Ne dıjorum ben? dedi, bu da nereden çıktı başıma?. Hay Allah.» Şimdi bir de bunu mu duşüneceğim? Bu kadar yıldan sonra bir de bunu düşünüp bürTin h»yatımı, btitün plânlanmı mı d«ğiştireceğim?. (Arkası var) (1) Daimler =: Şöhraöi, pahalı D.P. Beşiktaş ilçe kongresi | Memleketimize getirilen Ithalât Geçen hafta rarfınds Umani!nıza ecnebi bandıralı 7 gemi gehnlştir. BJ gemller memleketimiıe, 53 ton derl. 8 ton radyo, 65 ton çlnko levha. 660 ton demir bnru. 70 ton cam. 18 ton baterya. 17 ton bcya. 9 ton mll. 6 ton çellb çubuk. 25 ton ç!vi tel!. 9 ton llâç, 167 ton saç. 100 ton kbşebend, 11 ton ıtac'r ve 500 ten kere*te getinrlçlerdir. Demokrat Parti Beşiktaş ilçe koncresi dün saat 14.30 da yapılmış tır. Toplantıyı İlçe Başkanı açmış ve konugre riyaseti seçimine geçilmiştir. Raporun okunmasım mü+eakıb tenkidler yapımlıs ve dileklere gecilmiştir. Bundan sorra D. P. Meclis Grup Başkanı Fuad Hulusi Demirelli söz almıs ve şunlan söylemiştir; «İyi bir seçim kanunu elde edeceeimizi ümid ediyoruz. Eğer elde edemezsek Demokrat Parti iyi bir seçim kammunun yapılması yolundaki çalışmalanna devam edecektir. Biz adalet yolundayız, doğru yoldayız. Anayasamızm çizdiği yolda yürüyoruz.» F. H. Demirelliden sonra Salamon Adato söz ahraş ve seçim mevzuunda komi'srnuşrur. Siyasî komışmalardan sonra malî rapor incelenTnis ve yeni idare heyeti seçimi yapılmıştır. TÜRK TİCARET BANKASI Sermayesi T. L. 4.400.000 Merkezi ANKARA * Tasarnıf Vadeli 1950 hesablanna hesablara yıhnda Izmirde adlî fabib fevkif edildi Baytaraft 1 inci sdhifede caşı hakktnda bir rapor vermek için, hastanın refikası Mesudeden, bir avukatın kâtibi bul'inan Aziz Uluer vasıtasile 5000 'ira istemiştir. Bunun üzerine vaîivetten zabıta haberdar edilmiş ve 5000 liralık evrakı nakdivenin numaralan tesbit edilmiştir. Aziz Uluer raporu getirdikten sonra. hastanın evinde kendi^ine 5000 lira verilmiş, fakat evdcn çıkar çıkmaz zabıta memurları tarafmdan ypkalanmi'tır. iîusün sart 15 ten gece saat 22 ye kadar devam eden muhakeme neticesinde, îzmir asliye üçüncü c«a mahkemesi Dr. Hüseyin Rlfatla Aziz Uluerin tevkiflerine karar vermiştir. Bolu yolunda bir kamyon soyuldu Bastara.fi 1 inci sahifede tarafından »oyulmuştur. OğTcndiğime göre, Ayıntab plâkalı bir kamyon 8 yolcusu ile birlikte İstanbuldan yola çıkmış, Boluda bir müddet kaldıktan sonra yoluna devam etmistir. Boludan 15 kilometre ileride keskin bir virajdan geçerken yolon büyük kayalarla kapatıldığını pören şofor durmak mecburiyetinde kalnuştır. Bu sırada kayaları yolun kenarına de\ıirmej'e çalışan "şoförün üzerine ansızın üç şahıs, llerinde tabanca oldugu halde hücum . etmişlerdir. Blraz sonra 8 yolcu ile soförü sarp bir uçurumdan vadiye inmeğe meebur etmişlerdir. Vadide yolculann ve şoförün üzerlerindeki para, »aat, yüzük vesaireyi aldıktan ronra karanlıklarda kaybolmuşlardır. Bir proje Başmakaleden devam nin iltifat etmediSi Wr geıinri yeri haline gelebilir. Halbuki İstanbulu İzmit üzerinden Yalovaya, Bursava ve oradan İnnire bağlayacak bir kara yolu, herseyden önce bir bölge halkınm iktisadi kalkınmasma yardun edeceği için daima faydalıdır. Gezmek, görmek ve dinlcnmek istiyenler de bu yolu kullanmnğa basladıkları zaman turizm endüstrisi kendiliğinden ök adımlarını atacaktır. Bu yolun üzerinde toprağı olan ve ceçimini topraktan çıkaran hevesli vatnndaşlara konuk evi, küçük otel veya lokanta şcklinde inşaat yapmak, buralannı işletmek imkânı sağlanırsa bizde turizm biraz daha ilerliyecektir. Kihayet memleketimize girip çıkma formalitelerird kolaylaştırmak, yasak bölgeleri kaldurmak, hiç değilse azaltmak, yabancılara iyi muamcle etmek, onlan burada geçireeekteri hayattan memnun bırakmağa çalışmak, ')üyük şehirlerimizde görühneğe değer abideleri temiz tutmak, otelleri kontrol etmek, bir kelimeyle turizm endüstrisinh» temeli bildiğimiz prensipleri tatbik etmek surctile yavaş yavaş dışarıdan >iırdıunuza seyyah getirtmek, bunlarm sayılarmı da >ildsn yıla artürmak mümkün olabilecektir. Böyle realist bir görüşten kalkan bir turizm hareketi Hze gerçekten ileride büyük faydalar sağlayabilir. Behçet Uz'un da projesini bu esasa göre hazırladığını zannediyorum. Hayal peşinde koşmamak, temkinli davranmak sartile bu alanda yapüacak itesebbüsleri yürekten desteklcriz. NADİR NADİ Şehrin en modern teknik atelyesi Numan Menemencioğlu, Portekiz Cumhur Başkanına itimadnamesini verdi Lizbon, 3 (a.a.) Türkiyenin Paris Büyük Elçisi olup Portekiz nezdinde de Türkıyeyi temsile memur edilen Numan Menemencioğlu, Portekiz Cumhur Baş kanı Carmona'ya itimadnamesini vermiştır. Kur'a ile 100.000 Lira İkramiye dağıtüacaktır. K ESİDEAAİZDE VILBAfi Milletvekîllerinin emeklilik haklan hakkında bir kanun teklif i Ankara 3 (Telefonla) Ankara milletvekili Hıfzı Oğuz Beketa, Meclise bir kanun teklif ederek emeklilik kanunun milleU'ekiUerine aid maddelerini değiştiren bir ek kanun çıkarılmasmı istemiştir. Beketa, teklifinin gerekçesinde, emeklilik hnkkı tanınan vafizelerde bulunduktan sonra, milletvekillii*ine serilenlerin milletvekilliJİnde geçen müddetlerinin de, fi'lî Iiizmftten savılma'im müdafaa etm?k*edir. Beketa, emekli sandıgmın devlet hizmetinde geçen bir ömrün istikbalini garantiliyen bir nevi ji^orta oldıî'anu belirterek şöyle demektedir: ERENKÖY'DE BİR Urfa köylerinde humayi racia vakalan MEVLİD Kırklarelı milletvekili N A F I A T U F K A N S U nun clümünün kır'cıncı ^ür.une tesadüf eden 7 aralık 1949 çarşaınba günü Kısıklı camıinde o|İ9 nanıazını müteakıb mevlidi okunacağındaa arzu edenlerin teşrifi rica olunur. Kansu ailesi Ankara, 3 (Hususî) Urfanın Akçakale ilçesinin iki köyünde hümayi racia vakalan olmuştur. Bunun üzerıne bu bölgede hastahğı söndürmek için Turistik tesislerin inşası, tevsi geniş tedbirler alınmıştır. Bu iki köyde tesbit edilen hümayi ra ve tamamlanması için lüzumlu cia vakalarının sayısı 14 tür. olduğu halde memlekette yerli levki dolayısile olsun asla ve hiç malzeme ile imal edilemiyen vebir suretle takyid ve tahdid etme ya kalitece düşük olduğu görülen eşya, malzeme, âlât, makine ve mek yerinde olur.» 6 maddeden ibaret olan kanun sair maddeler, tesbit edilecek teklifinin birinci maddesi şudur: listeye göre, gümrük resmi ile «Emeklilik hakkı tanman vazife gümrüklerde alman diğer re«Türk demokrasi hayatınm in lerde bulunduktan sonra milletve simler alınmaksızın ithal edilekişaf ettiği bir devirde memur va kiîliEinde eeçen hızmet müddetleri bilecektir. tandpşlann seçilmek hakkını \te fi'lî hizmetten sayılır.» Genel Müdür, bundan sonra, hususî teşebbüs sahiblerine yeni bir iş sahası açılmakla beraber mühim miktarda turist çekebilmek için de «Turizm îşletmeleri» adile hazırlanıp, BaşbaHer Türlü Banka İşleri JVVadeli Devlet Tahvilleri kanlığa takdim edilen kanun tasansı sayesinde tievlet ışletmeİkramiyeli Aile Cüzdanı lerinin de kurulabüeceğini söyledi. KAZANABIURSINIZ ARALIK AKŞAMINA KADAR SİZ DE BU ÇEKİLİŞE İŞTİRAK EDİNİZ YAPI ve KREDI BANKASI FOTO M. ÖZEN Pangaltı İnci Sîn. sırası Tel: 82016 EMLAK BANKASI bir mahkeme salonunda bir araya eelmişler.. Bütün bu çahıslann her biri hâdiseye kendilerinden de bir şeyler eklemişler ve neticede ortaya bir cinayet davası çıkmış. Mr. Treves bir an durdu. Dizine hafif bir fiske dokundurdu: İyi yazılmış bir zabıta romanını pek severim, dedi. Fakat bilir misiniz ki bu romanlar hep yanlış yerden hikâj7eye başlarlar. Evet bunların lepsinde cinayet başlangıç noktasıdır. Halbuki hakikalte cinayet müntehadır. Asıl hikâye cinayetten çok daha evvel, hattâ bazan senelerce daha evveî başlar. Amiller, saikler muayjen şahıslan, muayyen bir günün, muayyen bir saatinde, muayyen bir yere getirir. Meselâ bahis me%fzuumuz olan davadaki hizmetçi kıa alın. Eger eski çalıştığı yerdeki aşçı kadının yamağı, hizmetçi kızın sevgilisini elinien kapmamış olsaydı, kızcağız birdenbire kapı değişürip Lamome'ların yanına girmiyecek ve bittabi müdafaanın başlıca sahidlerinden biri de olanuyacakU, Bir ay için kardeşini ziyarete gelmiş olan Guiseppe Antonelli'yi alın. Kardeşinln gözleri çam budağı gibi. Herhalde o Guiseppe'nin keskin gözlerile gördüklerinin yüzde birini bile göremezdi. Ya devriye polisi?. 48 numaradaki aşçı ile aşna fışne olmasa, o da vazifesinin ba«ından ayrümış olmıyacakü, seler kenedleniyor, birbirine bağlanıyor, hâdiselerin cereyanı hep bir istikamete doğru. tek bir noktaya doğru akıyor. Ölüme doğru.... Evet, hepsi birleşe birleşe ölüme dnğru akıyorBir daha tekrarladı: Olüme dogru Ve sonra birdeaoire hafif bir ürperişle titredi. Üşüdünüz galiba efendim. "Ateşe biraz daha yaklaşsanız.» Mr. Treves: Hayır, hayn1, dedi. tjşümedim. Birdenbire sanki birisi mezarımı kazıyormuş gibi geldi bana.. Ooo.. Vakit de epey ilerlemis. Ben çoktan evime dönmüş olmalıydım. Ve, sevimli tir eda ile göz kirptı, sonra kalkarak yavaş fakat iradeli adımlarla odadan çıktı.. Bir an herkes saşk'nlık ve şüphe ile sükut etti. Sonra Hâkim Rufus Lord, zavallı ihtiy=ır Treves'in artık adamakıllı yaşlanmış olduğunu hatırlatü. Sir VVilliam Cleaver: İnce bir zekâya sahibdi, dedL Pek ince bir zekâ. Fakat önünde sonunda seneler kendini gdsteriyor. Lord: Üstelik kalbi de epey zayıf, diye ilâve etti. Bana sorarsanız bugün yarın bir tarafta yıkılıp kalıverecek gibi, zavallı. Genc Lewis: Pek zannetmem, dedi. Kendiİhtiyar avukat tath tath gözle ne çok iyi bakıyor. Mr. Treves ise o anda itina ile, rini kırpışürdı: GöruyorsTinuz ya, dedi. Bürîin mükellef, Daimler'ine (1) binidi. Otomofaili ihüjMr bu birbirilo alâkan olıaıyaa hâdl, *CUMHURÎYETrt in zabıta romanı: 1 wmeaof/ru Yazan: AgathaChristie FROLOG: 19 KASIM fazlasile çok bildiğir.in farkında Şdminenin etrafındaki'.erin he idi. men hepsi avrjkit veva hukukla Epeydir büful a\"ukatlıktan vazyakmdan alâkalı kimselprdi: Avu geçmiş, kendi kendisini tekadde kat Martindale. savcı Rufus Lord, sevketmiş olmasma '•ağmen deniCarstaırs davasmda kend;5İne DÜ lebilirdi ki bütün İrgilterede, nesyük bir şöhret saâlayan genc Da lekdaşları arasmda söz ve fikrme niels, daha bir kaç baro azasi, Hâ bu derece hürmet edilen tek bir kim Cleaver, Lewis ve Trench fir rdam daha yoktu. Her nerede olurmasından Lewis ve en nihayet Mr. sa olsun, Mr. Treves'in hafif faTreves Mr. Treves seksenine yak kat sarih sesi duyuldu mu derhal laşan bir ihfiyardı. F.ikat sekscn ortalığı hürmet dolu bir sükut kapyılı bir yığın tecrdbe ile dolu, ol lardı. gun bir ihtiyar. Mr. Tıeves eski ve O gün Old Baüey mahkemesinde çok şöhretli bir firmamn en eski sona ermiş ve devamı müddetince ve en şöhrstli azasıydı. Bir çok gi herkesi işgal etmiş olan dava, korift ve zorlu davalîrı mahkcme (lı nuşmaların mevzuunu teşkil edişmda, uzlaşarak lalletınenin çare yordu. Dava bir cinayet davasıydı sini bulmuş. İnoiltere mahkeme ko ve sanık heraet etmi^ti. &>mine ridcrlarının tarıhi hskkında eşsiz etrafındokiler işte bu davanın humenendsiz bir ihtisas sahibi ola kukî tcnkidini yapmaktaydılr.r. rak şöhret kazanmıştı. Aynca bir Davada savcı, şahidierinden bikriminiloji mütehassısı clarak ta rine fazlasile güvenmekle, büyi'k nılıyordu. bir hata işlemişü. Savcı Depleach, Biraz düşüncesiz hareket eden böylelikle müdafaaya geniş bir kaler, ikide bir: «Mr. Treves hatıra pı açmış olduaunu farkedecek kalarını yazsa!.» diye ruttururlardı. dar tecrübe sahibiydi. Fakat neFakat Mr. Treves aklı başmda bir dense bu hatayı işlemiş ve genc müdafaa avukaü Arthur bu fırsat J gibi cümlelerle işi büsbütün ka •ğini kestiremediği halinden aşıkârdı. I nştırıp dururlardı. Mr. Treves devamla: I Konuşmalar bu minval üzere epeydir devam etti. He Evet, dedi. Ben sizler gibi mumen herkes diyeceğini dedi. Ar hakemenin hukukl, kanunl taraftık yavaş yavaş tekerrürler başla lan üzerinde durmadım. Tabiî bundı, muhavere insicamını kaybetti. lar da bir hayli alâka verid nokFakat herkes bir neticeye varıla talardı. Eğer karar sanığın aleyhimadığım seziyor, bir eksiklik hisse ne olsaydı, davayı temyize götürdiyordu. İşte bu sırada bütün baş mek için bir çok mesnedler mevlar teker teker Mr. Treves'e doğru cuddu. F?kat ben bunların üzerinçevrildi. Yavaş yavaş herkesin son de durmıvacağım. Zira, dediğim Çeviren: M. Kenan Kan sözü en çok hürmet ettikleri mes gibî ben işin hukukî, kanunî tatan irtifadeyi bilerek hizmetçi kızın lekdaşlarından bekledikleri aşikâr raflarını düşünmedim. Hâdise ile alâkalı insanlar, ferdler üzerinde ifadesini mükemmelen istismar et laştı. mişti. Hâkim Bentmore, jüriye Mr. Treves, koltuğuna arkasını hayalâta kapıld'm. verdiği talimatta pek hakh olarak yaslamış, dalgm dalgın gözlüğünün Bu sözler herkesi şaşırtmıştı. liu noktaları belirtmişti ama, artık camlarını parlatıyordu. Sükut onu Herkes birhirine baktı. Onlar da bir kere olan olmuş ve jüri hiz birdenbire doğrulttu: dava ile alâkalı kimseler üzerinde metçi kızın şahadetini esas say Ee? dedi. Ne oldu? Bana bir durmuşlardı. Fakat bundan yegâne mıştı... Zaten jüri azalan da tuhaf şey mi söylediniz7 maksadları muhtelif şahidlerden insanlardı. Onların neye inanıp Cevab veren genc Lewis oldu: hangilerinin ifadelerine inanmak, neye inanrp"'?r=ıklarmı kestirmek Efendim, Lamorne'un muha hangilerininkine inanmamak lâbir türlü mümkün değildi ki. Bir kemesinden bahsediyorduk da... zımdır? Bunu kestirmek içindi. Yok şey kafalannda yer etti mi taş çatVe derhal sözü üstada bırakmış sa hiç kimse sanığın suçlü mu, yoklasa onu oradan silmek mümkün bir eda ile sustu. sa mahken.enin karar verdiği gibi değildi. İşte o gün de hizmetçi kıMr. Treves: masum mu olduğunu düşünmezın demir çubuk hakkında söyle Evet, evet, dedi. Ben de mu mişti bile... diklerine inanıvermişlerdi. Tıbbî hakemeyi düşünüyorum, Mr. Treves, düşünceli bir eda ile deliller, doktorlann ifadeleri ise Derhal herkes sustu. Ortalığı sözlerine devam etti: jüri azalarının kolay kolay anlayıp hürmetkâr bir sükut kapladı. Mr. Bildiğiniz, alelâde lnsanlar, kavrayabilecekleri boydan değildi. Treves gözlük camlannı parlatma her çeşid, her sınıf, her boy, her Bir sürü uzun azun anlaşılmaz, ğa devam edcrek: sekilde insanlar.. Kimisinin zekâakılda tutulmaz kelimeler... Hoş ou Fakat, dedi, galiba biraz ha sı işlek, fakat pek çoğunun bir ilim adamlannın mahkemede bir işe yaradıklan da pek görülmüş yalâta kapıldım. Evet, hayalât. An dirhem akh yok.. Dört bir bucakgelmig kimseler™ Lancashişey değildi ya.. Mütemadiyen muğ laşılan yaşın tesiri olacak. Insanın tan lak konuşurlar, hiç bir laman so benim yaşıma gelince, biraz da ha re'den, İskoçyadan... Lokantacı İtalrulan suale doğru düriist «evet» yalâta kapılmak hakkıdır değil mi? yadan gelmiş, muallime AmerikaGenc Lewis: dan... Ve tütiin ba şahıslar ağa taveya «ha\nr« diyemezler, mütema Evet, tabiî efendim! kılan balıklar gibi teker teker hâdiyen: «Maamafüı, bazı şartlar Kabilinden bir cevab verdi ama. diseye kar:şmışlar, ve en sonunda IS^Tn gçldii w kaima günü Londrad»,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear