24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURIYET 11 Aralık 1949 3YU, Kremlin'in dinî plânma tek mâni: İstanbul Patrikhanesi • Bajtaraft 2 incı sahıfede bunun sebeblerıni Mısonov'un fleri surduğu esaslar uzerınden tahlil etmek faydadan halı değıldır. 1 Yabancı memleke*lerdeki din rnue^seselennm tenkid ve 'nuhalefetıni durdurmak: Bu bakundan yehı sıyasetın daha sımdHen muvaffak olduğunu soyliyebıiirız. Hattâ, Rus kılısesinin, cekildığı mzıvadan ayrılıp dunyadakı dığer dın müesseselerile yeniden temasa geçtıSine bakıTacak olursa bu muvaffakıyet h?vlı büyuktur. Bu hususta, geçenlerde Cenevreden eelen bır haberde soyle denılıyordu: • Mo'kova patriklığinin ıdaresi altındaki Rus ortodoks kılısesıle dunyadaki dığer ortodoks kıhseleri araSında, dunya kılıseler mecl sı vasıtasıle teminine çahşıl'M<ta olan yakınlık gunden gune artmaktadır Din haberleri idaresınm salâhıyetıle feildirdığine gore dunya kılıseler »eclısi ıle Rus kilısesı arasmda bır işbırhği esası aranmaktadır.> 2 Rusyanın Slâv Birliğı slyasetıne destek temın etmek: Hakıkaten, Çarhk devrınde Rusyanın Slâv Birlığı siyasetınde dın yolıle nüfuz usulü en muessır unsurlardan bırını teşkıl ederdi. îhtılâlden sonra ise, Doğu Avrupa Slâvları ıle Rus Slâv ları arasında bır uçurum açıldı ki bunun sebebı evvelâ komunizm korkusu, sonra da dındarların muhalefetıydı. İşte, bugun Rusya bu muhalefetı ortadan kaldırıp ıkı grup arasında dın yolıle bir kardeşlık munasebeti tesıs etmek ıstiyor kı bu, hakıkaten, Doğu ve Orta Avrupa ve Ortadoğu memleketlerınde Rus hâkimiyet ve nüfuzunu takvıye içın mühim bir unsur teşkıl edecek mahıyette bır teşebbustur. Tek muhalif: tstanbul Patriği Moskova Patrığı daha şımdiden şıddetlı b.r taarruza geçmigtır ve Baltık memleketleri, Lehıstan, Çekoslovakya, Rumanya ve Bulgarıstandakı Slâv Ortodoks kılıselerıle Fransa, Almanya, Mançurya, Kore ve Japonyadaki bazı Rus muhacırlerı kilıselerınıa üzerınde hakımiyet veya nufuz tes se muvaffak olduğunu bıldırebılır. Sehir= H haberleri fabrikatdrleri 1 ( IHEM NAUNA MIHINA 1 Mensucat telâşta Yalnız aşıkâr olan bır şey vardır kı o da şudur: Moskovanm karşısında tek cıddî rakıb olarak istanbul Patrığı kalmıştır. Fakat İstanbul Patrıkhğı yavaş. yavaş harıcın destek ve hımayesım kaybetmıştır. Bugun yalnız Yunanıstanın muzaheretını görmek tedır. Halbukı Yunanıstan ise zayıf ve fakır duşmuş bır memlekett r. Onun ıçın, îstanbul Patrıklığı takvıye edılrrezse ılânıhaye muGELECEK YAZ1: Rusy;*nın Türkavemet gostermekte devam e kiyeden arazi talebinde Ermeni kidemez Kudus, Antakya ve Is lisesi alet olarak kullanılıyor. kender yedekı tarıhî ve mukad(Bu hatıralann teiif hakkı Odes Ortodoks Patrıklıklerınin bipero Mundt Şirketine aiddir) le desteklenmeğe ıhtıjacı vardır ve yardım gormezlerse Rus kıŞehrin en modern teknik atelyesi lıses n.n telkınlerıne karşı uzun rouddet mukavemet gosteremezler Pangaltı Inci Sin. gırası Tel: 82016 Stalin: Hırisrîyanlarm hâmisi! Pazar günleri açıktır. Bu Patnklıkler duşecek olursa muhakkak kı Lenın mezarınMuayenehane nakli da rahatsız olur Zira, o zaman Stal n, Doğu Hırıstıyanlarının «hâmısı > s'fatıle Çarın yer nı alacak ve Moskova da tarıhi e I Göz Hastalıkları Mütehassısı 1 melmı nıhayet tahakkuk ett rıp Yenipostane caddesi No I Yen «Üçuncu Roma» olduğunu hakikaten ılân edebılecektır. Goruluyor kı Ortodoks Kılısesıne karşı Moskovanm gosterdığı yenı musamaha son derecc mahduddur ve sırf Sovyet yaBu fabrıkatötler, devlet ve yılma sıyasetıne bır âlet olarak kullamlmak üzere düşunülmuşbususi mensucat fabrikalan tur. arasında miışterek bir Kremlin'in Moskova Patrıklıistihsal programı hazırlağını tamamıle hâkımıyetı altma maj a çalışıyorlar alabıleceğını ıddıa edecek değ lım. Fakat bır başrahıbın makaPıyasada mensucat stoklarınm lesınden üuvduğum cıddî endışe çokluğu karşısında, satışlar ayı burada kaydedebılırım. zalmıştır. Cıddi bır krıze doğru Başrahıb Aleksander Smırnov gıden bu vazıyet, hususı teşebmzasıle Moskova Patrıklığı mec bus erbabuun gozlermı devlet muasımn 1947 aralık savısında iabrıkalarına dıkmesıne sebeb çıkan bu makale «halk sulhunu olmuştur. Devlet fabrikalan ıstehdıd eden yeni mutecavıziD tıhsah azaltmak şoyle dursun, jeytanî zıhniyetı» başhğını taşı bılâkıs âzamî randımanla faalımaktaydı ve Noel munasebetıle yetlerıne devam etmekted rler. yazılmıştı Makalede Amerıkaya De\let elındekı mensucat fabrıve «AngloSakson harb kışkır kaları âzamî randımanı saglatıeılan» na karşı şiddetle hücum mak ıçın ışçüerıne munzam meedılıyor ve bu arada gerek saı yaptırmaktadırlar Bojlelık< Pravda» gazetesınde, gereVe le normal mesaı saatı 8 ıken, ışKomünıst Partısının dığer neşır çıler 1012 saat çahşmaktadırlar. vasıtalarında sık sık tesadüf eistanbul Bolges Sanayı B rlidılen kelıme ve tâbırler aynen ğınde kurulan bır kom s/on, dev kullanılıyordu let fabrıkalarındakı bu ışçı meAllaha ibadetten utananlar saı saatınm normal hadde ındıSovyet hukumetı d ne karşı rılmesı meselesını tetkıke başlayenı bır musamaha gosterdığını, mıştır. Soylendığıne gore, Mılılân ederken dığer taraftan der letlerarası çalışma teşkılâtına ahal başka teşebbüslere de geç za olmaklığımız hasebıle sekız mış ve memlekette dınin pek saatten fazla ışçı çalıştırmak bu fazla canlanması :htımalıni önle teşkılâtın nızamnames ne rıayet mıştir. etmemek demektır. İşçı mesaı Kremlin, ihtiyarların üzerinde saatlerı normal hadde ındırıldıpropaganda ve tazyıkm tesıri o ğ; takdirde, işçı davası da kıslamıyacağını duşünmüş olmaîı tnen halledılmış olacaktır. ki din müsamahasını önlıyecek Fakat, bu komısyon, daha mütedbırleri bılhassa genclere tathım b.r mesele üzennde durabik edıyordu. 1947 de Komsomol (Komünıst rak, devlet ve hususî mensucat Genclik) teşkılâtı mensublarına fabrikalan arasında müşterek Stalin'in dın hakkındaki şu söz bır istihsal programı hazırlamağa çahşacaktır. Bu program, ıslerı tekrarlanmıştır: «Dın aleyhındekı mücadelenin tıhsalle istıhlâkı ayarlıyacak ve lâyıkile gelışmesıne mânı olan gene devlet fabrıkalarmda azabazı partı azasına rastlıyoruz. lacak istihsale karşılık, hususî Bu aza partıden tardedilırse iyi fabrıkalar da istihsal kapasiteolur; zira, bu gıbi «komünistle sını arttıracak mahıyette olacakre» partıde yer yoktur. ... bır tır. genc dinî itıkaddan tamamıle Valinin Ticaret ve Zahire kurtulmadıkça Komsomol olaBorsasında tetkikleri maz » Valı ve Beledıye Baskam Fahreddm Bu gibi tedbirler n muvaffak netice verdiğ ni Patrık Aleksey' Kerım Gokay dun Ticaret vt Zahire Borsasına gıderek toptan ve perakenın 1947 de bır vâz esnasmda soy de flatlar hakkında Hgılilerle fbruş ledıği şu sözlerden anlıyoruz. meler yapmıştır Beledıje satış rnad«Gayrimüsaıd şeraıt altında b'r delerıre hem tootan ahm hem de peçoğumuz, nâhoş vazıyetlerle ve rakende satış fıatlarını gosteri" etlketler kovdurmag» çalışmaktadır alayla karşılaşmaktan korkarak, Şoförlcrin ve taksi sahiblerinin Allaha açıkça ibadetten utanıyoruz.» mümessilleri dun bir Patr k, kiliseye gidenlerin ne toplantı yaptılar gıbı nâhoş vazıyetlerle karşılaştstanbul. Üsküdar Şoforler Cemiyettıklarını ızah etmemiş, fakat ler nln murahhasları ıle taKsı sahıbRus Ortadoks kıhselerıne devam leri mümessilleri dun Vilâyette Vall edenlerden çoğunun kadınlar ve ve Beledıye Başkanı Fahreddm Kerım yanında bır çocuklar olduğunu soylemıştır. Gokajın Murahhaslar toplantı >apmışlardır bu toplantıda, şoforlerm ehlı\et ve sejrusefer ışler.le şoförlere verılen ceralar ve şoforlenn içf.mal derdlerl uzerlnde dıleklennı anlatmljlar. bonservı» ve lhtısas usulünUn lhdası temennlsinde bulunmuşlardır. Geçen pazar sabahı otelin holunde, serbest bır vatandaş bulabıl r mıyım, dıye ıkı yanıma dort bakındım. Duruşundan mı, gazetesmı okuyuşundan mı, yan masadakı dedıkoduya hıç kulak tutmayışmdan mı, nesınden se>zındımse, kendı halınde birın. gozum kestı. Kolaylıkla tanıştım ve bır fmcan kahve ıkram etmek uzere bır koşeye çektım. Hava pek bulanık olmasa, sizı yuz ellı, yuz altmış kılometre uzakta bır dağ başına gotürmeğe çahşacaktım. Belkı gel'rdınız. Sızınle orada pek basıt bif iş üzennde buyuk bır meseleyı konuşacaktım. Eski yenı, muhalif muvafık, bız polıtıkacılar vatanperver mıyız, bu sıfata lâyık mıyız, canlı bır mısal üzerınde sızden bunu soracaktım Bılırsınız, sevgılımıze yan bakanın kafasını patlattık mı, ahlâk kahramanı kesılırız. Fakat yalan soylerız. Buğdaya toprak, pamuğa taş katarız Bırbırımıze oyun etmek ıçın şevtanla yarışırız Nedense bunlar ahlâkımıza bır zarar getırmez Doğrusu harb oldu mu, vatan içın de, karımız ıçın olduğu gıbı, dovuşursek de ahlâkımız gıbı, vatanperverlığ mız de çok defa burada bıter. Ondan sonrası keyfımıze, çıkarımıza bakar, kadının, bızde de, garb cemıyetindekı yerını alması ıçin bılmem bır asırdan daha az beklıyecek mıyız? Ya vatan ıçın ne dersmiz? VATANDAŞ ! • w » » > ^ Yazan* •••••••••••••••^^ 1 Çok lüzumlu. fakat... azı gaeetelerde Devlet Denizyolları Idaresinln resimli ilânlarını goruyorura: Bu ilânlar, modern bir şekilde hazırlanmıştır \e «Akdenizde Turk gemilerıle sejahat ediniz Surat. konfor. temizhk, eçlence en nefis jemekler, en itinah servis» di\e bizzat tecrube ettikten sonra, ustun \asıflarına \e mezij etlerine inandığım \apurlarımızın reklâmıdır. Rcklâmlar, ekscri^ a mubalâgah olur. Dtvlet Denızjollarının Batı Akdeniz ve Doğu gune> Akdcınz hattinda işlejen Ankaıa. Istanbul ve Adana vapnrları hakkındaki bu reklâmlar hiç mubalâğalı olmadıktan başka; hattâ hakikatin tam ifadesi dahi değildir. Meselâ bu reklâmlan ben hazırlamış olsav dun, .surat, konfor, temizlik. eglence» sozlerine «emnı>et \e intizam. kelimelerini de ilâve ederdun. Çunku bu gemilerde. can \e mal emnijeti, son zamanlarda olumle ntticelenen bır hajli korkunc kazalara uğradıklannı gorduğumuz uçaklara nazaraJ. cok buj u k bir nısbette msvcuddur. Uçakların, sis, fırtına \e ârıza gibi bir takım sebebler yuzündcn, tam saatinde ve gununde kalkmadıklarına, gene tam saatinde, hattâ gununde gidecekleri ^^•rlero varamadıklarına da şahıd oldam. Başta Ankara olmak uzere bizım uc vapurumuı ise sis ve fırtına gıbi tabiat ciUelerine rağmen. gunu gunune ve saati saatıne lımanlara v armaktadırlar. Demek ki reklâmlaıda emni>et» sozune intızam so/unu de Ua\e etmek >erinde olur. Deniz>ollan vapurlarının bu yeni resimli reklâ.nlannı gordukten sonıa, ilkonce, kendi kendime §oyle duşundum: Bizim gazetelerimizde bu reklâmlara ne luzum \ar? Fakat bu duşuncenin hemen akabindc kafamda bir şinışek çaktı: İstanbul limanına az da olsa başka ecnebi gemileri de geliyor ve >olcu alıjor. Turk vatandaşlan bu ecnebi gemileri tercih etmezler ama tatlısu frenklerinin ve ecnebilerin. bu yabancı gemileri tercih etmeleri ihtimali vardır. O halde bizim gazetelerimizde de bu reklâmlar luzuımuz değildir. Gene kendi kendime şo>le bir muhakeme yuruttum: O halde bu reklâmlan, yalnız turkce ga7etelere değil, memleketimİ7de yabancı dillerde çıkaD gazetelere de vermek lâzundır. Fakat asıl bu çeşid reklâmlan ecnebi memleketler gazetelerine vermeli; hattâ sanatkârane duvar afışleri yaptırarak onları da, ecnebi memleketlerinde yayınlamalıyız. Ankara vapuru Yunan, ttalyan, FransLz limanlanna nğradığına gore, bu gazete, reklâmlarının ve afişlerin japılacağı j e r o memleketlerin gazeteleri, seyahat acentalan, hattâ duvarlandır. İstanbul ve Adana vapurlan da Pire, Kıbnsta Limasol, Beyrut, Iskenderije, Napoli, Marsilja, Cenovaya posta \aptık1arına gore. reklâmlar ve afişler, o memleketlerde >apılnıalıdır. Batı Akdeniz hattında gozlerimle gorduklerime ve Guney doğu hattında seyahat edenlerden işittiklerime gore, jabancı memleketlerde vapurlarımız için bojle reklâmlar ve afişler yaptırümamaktadır. Buyuk bir seyahat acentasının bir koşesine sığınmış olan Marsılja acentamızda bile Ankara vapuru için tek reklâm \e aiiş gormedün. Cenıil Parmanın, Devlet Denizyollan İdaresinde esaslı bir propaganda servisi kuracağuu, o guzel vapurlanmızın sefer yaptıkları butün memleketlerde reklâm işine büyuk ehemmıjet •vereceğini umıd edij orum. \ Falih Rtfht Atay tarlalar sel yatağı hahne gelır. Kehır kaynakları savunmasız kalır ve bır su anarş^sı başgosterır. Canım, orası meşe artığ dır, orman olmaz, derız. Ko>lu gelır, beyım balta ıle orman mı tuken r, der. Hak vermesek yaza seçım var B z hak verırız, muhalefet hak üstune hak verır. Memle ket lınyıt dolu, memleket boş toprak dolu... Fakat, ha>ır, benım ahçım orman ıçınde oturur. Hayvanları ormanı yer. Tarlası ormanı yer. Bahçesının çıtı, evının damı orman yer. Benım ahçım, aşçılık etmezse, yaşıyamaz, karısına ve çocuklarına bakamaz. Bıze yemek pışırd ğı ıçın ayl'ğını ver.rım, kendısı ve aılesı onunla yaşar. Orman uste gıder. Aşçıdır, lebleb cıdır, arabacıdır, ormanlar halkı gurbetçıdır, nıç.n? Çunku ormanlıkta halk beslenmez. Eskıdenben, Turkler Anadoluya geldığındenberı boyle idı, gene boyledır Muş ovasının ekmleri arasında msan atı ıle kaybolurmuş. Antalya kıyılarında ıki donüm bahçe, bır aıle beslerm'ş. Nerede ise oralar da nufussuzluktan çolîeşecek. Bu toprakları çevıren ormanlı dağları ise, kuru bir kafatasınm kemıklerı gıbı sırıtan taşlı, kavalı, oyuklu yarıklı tabıat cesedlerıne çevınyoruz. FOTO M. ÖZEN [D, İSMET ULUG Güniin Mevzularından' Yazan: O. K. Görener İnkılâp Kitabe\ inden ve dığer kıtabcılardan arayınız. Fiatı: 2 Lira. Sayılı ilim adamlanmızdan felsefe doktonı profesor Ismaıl Hoşavın evındeyız. Profesor kısık boyunlu, burnunun altında bır demet kırpık, saçları her fılozof gıbı pıs ve dağınık, gdzlermın altı iyıce torbalaşmış, kaşlan çalı, sağ elının iki pannağı zifir sarısı, gobekli ve elbisesinın önü daima bıraz lekeli elli, elli beş yaşlarında bır zattır, evl.'^ir. Zürriyeti olmadığından n 5S1S1 c Küçük Haberler J ÇALIŞMA SİSTEMLERİMİZ BOZUKTUR» 8 • •* İSTANBUL Bolgesı Ticaret Mudurluğune muracaatta bulunan bır flrma, sterllnle koz heha ihracıns izn verilmeMnl istemıstır •• ESKI Bayındırlık ve Münakalât * Bakanı Kasım Gulek. dun Vali ve Belediye Başkanı Fahreddm Kerım Gbkayı makamında ııyaret etmıştır. • TÜRK Hemjireler Bırlıği adına bir heyet Valiyl zlyaret ederek muzaheret lstemlşler ve Bırliğın fahrî başkanlığını bayan Gökaydan rica etznlşlerdir I SEFEB 20 PAZAR V E. 7 15 12 07 14 2S 16 41 18 20 5 29 2 34 728 9 47 12 00 1 39 12 47 I i a ı § 1 gelenn az çok tutuşmak üzere olduğu gunlerde geldı. Şuphesız asırlarca suren alışkanlıkla daha uzun muddet savaşmak lazımdı. İçerıde bır yerleştırme polıtıkasına geçılmel ıdı. Kaç mutehassıs çağırdıksa, « Turkıyenız çole donecek Çocuklarmızı barındıramıyacaksınız'» dı >e yanıp yakındılar Muhalif olduk" « Vatandaşlar sızı orman yasakları zulmunden kurtaracağız,» dedık. Muvafık kaldsk, « Merak etmeyınız, muhahflerım ze sıra bırakmayız Sız şırrdıden keçılerın zı ve baltalarmızı kullanmağa başlayınız. Hukumet ıster ıstemez goz yumar Sonra eskı kanunun bır ıcabına bakanz,» dedık. Ormanlarımızı ve onlann ıçınde hem tabıatı mahveden, hem toprak kısır ve kazanc az olduğu ıçın surünen vatandaşımızı kurtarmayı ne muhahfler, ne de muvafıklar duşunmedık. Yakın bır tarıh, bız yaşlıların bıle okuyacağımız tarıh dıyecektır ki sozde garbhleşen Turkiyenın yirm.ncı asır ortasmdakı politıkacıları memleketı ormansız bıraktılar! Sorarım size, muhalif muvafık, bız vatanperver m ı y z ' Vatanın neresını ve nesıni seviyoruz? AAdımdan tanımasa, belkı deh ğaçlarını soker'z Topraklar kaolduğuma hükmederdı. Bır ıh yar, üstelık ovalardakı verımlı barda bulunur gibı de olmadığımı anlaymca, kahvesını rahat bı1000 LIRA tırdı ve yüzüme baktı. Masayı KAZANAN TALİHLİ gosterdim: Dun Koç Ticaret T. A. Ş nin Farzediniz ki sizi götürmek istedığım dağ bu... Bız de onun Bankalar Caddesindeki binasında başındayız. Hanı bu masa kadar General Hektric radyolarımn 1000 da çıplak! Ben ılk mebus oldu liralık ikrarniyesi Noter huzurunda ğum yıl, Turkiyenın beg güzel çekılmıştır. Bu ikinci çekılışte 1000 yen varsa, onlardan bırı ıdı lirayı kazanan lirayı kazanan tahhli, Koynunda asırları uyutan, çağ Samatya, Merhaba Caddesi No. 92 lıyan sesli, canlı ve neşelı bır de mukım Bayan Kadrıye Savaşormandı. Bugun b.r elver şlı ık kurttur (Radyo serı No. 7469) 1 m bulsak da yetıştırmek ısteBıldirildığine gore, dığer iki çesek, kımbıhr kaç nesıl boyu beklemek lâzım! Once buraya kıh? 10 ocak ve 10 şubatta yapılaKaradenız kıyılarında topraksız caktır. lık çeken bır aıle geldı, kondu. Bır kaç ağaç kestı, kerestesınden ev, dallarmdan çıt yaptı. Sonra bır kaç yuz ağaç daha kestı, tarla açtı Şu Ankara kıyılarından cenub kıyılarına, sonra doğu sınırlarına kadar, bir kaç mıljonu kolaylıkla yerleştırecek, beslıyecek, alab ldığıne kadar ekın toprağımız var. Bağırdık, çağırdık Bu kısır tarlayı bır ıkı \ol sonra bırakacaklar, yenı ağaçlıklar yakacaklar, ormana suru salacaklar, yapmayınız, etmeymız, dedık. Bazı yerlı mebuslar oy pazarlığı, bır takım yerlıler de şu bu ortaklığı :1e uyuştular. Ustehk bana « Halkın değıl, odunlarm vekıli...» ısFATMA ESEN\n mını taktılar. O vakıt Bolu mebyazdığı bu essiz romanı usu ıdım. Gel zaman g t zaman, mutlaka okuyunuz. gece kondular, gunduz.kondular, Lüks baskı 3 LIRA kestıler, yaktüar, a hıç tanımadığım efendı, koskoca dağ, tepesınden eteklerıne kadar soyuldu, gıtt. Turkı> enın her yer nde nufus arttığı kadar tahrıb de arttı. Izın verdıler, kesıldı. Yasak ettıler, yakıldı. DeYuc«l mecmuası büyuk hamlemokras, Turk tabıatmde gollerle yepyenı bır şekılde Yılbaşmda çıkryor. Bu vesüe ıle Yucelın 550 sahıfelık 511 incı cıldi tnemleP Bir müddettenberi rahatsız ^ ket aydınlarına parasız olarak hebulunan Eminbnü meydanı diye edilecektir. j (Altun K?sap) sahıbi Şerıf Açık adresinizi bir kartla aşağı t Turkmen ıadei afıyet ederek dakı adrese bıldırerek tafsılât ıste1012949 tarıhinden itıbaren >ıniz. mağazasmda işıne basladığını saygı değer müşterilerıne Yucel, Posta kutusu 2053 Bey! zeder.l oğlu istanbul. Hani, gerçekten şüphe edıyorum, bız vatanperver mıyız' A yavrum şurada ne kadar omriımuz var? Ik uç dekar ıçınde hepımız ağaçlı vej a ağaçsız toprağm altma gomulup gıdeceğız. Bmlerce, on bınlerce, mıl>onlarca y: ıçın goçmuş olacağız O vakte kadar nerede olsa başını sennletecek bır golge bulursun. « S demokras nın tar fı üze•u nnde sızınle oydaşabılır m yız acaba? Demokrası olunca, bır vatanın guzellığı, güzel bır kadının saçı gıbı yolunur d > e tek partı ımarının tam durduğu yerden Asvaî kulube yığınları uzayıp gıder d ye, prensıpler çın ıkıde b r sunnet duğünü yapılmalıdır dıye b r kayda rastlamışlığınız var mıdır? Demokrasıde yapı ayıb, tıvatro gunah, sanat haram, ılerleme kırmızı Tunus fesı üzerinde mavı püskül mudur' Bıraz korkuyorum ama, duruşunuzda, bakışınızda uğursuza çalan b r şey yok, onun ıçın soyhyebılırım: Demokras medenıyetçılıkle kabıl.telıf değ'l mıdır' Işte bu neslın, muvafıkı ile, muhalif ıle, halledeceğı mesele! Polıt kayı bu vatanı ve ıçınde yaşa>anları kurtarmağa devam etmek ıçın bır meslek mı, voksa bırbırımızın sırtını yere getırmek ıçın alaturka pehlıvanlık oyunlarından herhangı bırı gıbı m kullanacağız? Nıçın vatanperver mıyız, dıye sorup durdunr Bız dupeduz, garb anla>ışı ıle, vatandaş mıyız? KEŞİDEMİZDE VILBAfl ARALIK AKŞAMINA KADAR SİZ DE BU ÇEKİÜŞE İŞTIRAK EDINI2 16 Güzel bir haber EMLAK BANKASI En salâhiyetli bilginlerimizin hazırladığı ^ 1950 senesi ZİYAD EBÜZZİYA Takvimi Çıktı. Stkiz lenk uzerine dort çesid karton. Türkiyede bu kadar kıymetli takvim basılmadı 783 sahıfe 1460 çeşidli yazı 700 resim. KıjTnetii, hakikî bir Ansıklopedi Fıatı 150 Kuruş çare kı ftkırler tocalık edemez Yanı fıkırlerle evienılmez. Buna ve Zînet Hammın anası tarafmdan >apılan butun muhalefetlere rağmen bu aksak izdıvac tahakkuk etmıştır. Kan koca daha bal ayında bırbirınin olmadvklannı pekâlâ anlamışlar, fakat zavahıri muhafazaya, ıçlerınden karar vermişlerdir. Böylece bir evde iki ayn mahluk, bır kadın ve bır erkek yaşar. Eğer bır çocuklan olabılseydi belki pek de goze çarpmıyacak olan bu avrılık h?men hemen butun âsınalarca da malumdur. İşi bıraz tanıır etmek içın Darulâcezeden sarışın bir kızcağız almışlar, adını «Belkiı koymuşlardır. Bu isün ılerıde bir çocuklan olur belki diye besledıkleri ümıdi lfade ettigi kadar Belkıs isminin de küçültülmüşüdur. P R O F E S O R İsmaıl Bey, giyinmek için yemek salonundan odasına geçmiş, hırkasını çıkarıp gomleğini gıymiş, buruşuk kıravatını bağlamadan kapırun arkasmdaki kurduralarını giymek istemiştir Evveîâ solunu giydıkten sonra sağ (tekine) ayağını sokunca bir ıslaklık hissetti ve ayağuu çekti. Çorabın, mahıyetı meçhul bu suya gırdığıni gordu ve seslendı: Zızi' .. Zizi... Zînet Hanım o esnada muhabbet kuşunun kafesı onunde hayvanla konuşuyor.. Canıın' Sevdalım benim. Gudmorning... Fıstuık1» Bey biraz daha yuksek sesle: Zızi şekenm senı çağuıyorum. Ne var Smâyl?. MA İ L admdakı muhabbet kuşudur. Fılizî renkte olan bu kus papağan cinsindendır. Konuşur. Nereden öğrenmış bilınmıyen bir kelımeyi tek rarlar durur: Şoşaf... Bu Ismail Beyin sov adına da benzer. Kuş bu sozu her yerde, herkesın onunde tekrarladığı için gulenler olur. Evdeki sıkuıtı durumundan zaten bizar iken bir de bu kâfir kuşun alayma tahammul etmek adamcağıza ağır gelu; ama çi fayda! Kuş hanımın gozdesidir. Üçüncu duşman olduğu raahluk, şu kâfır maymundur. Bu maymunun hikâyesı var. Uzun zaman Cebelıtankta bulunmuş bir İngüiz oradan getırdığı bu maymunu pek •*"* | ^ | * | ( Y a z a n Burhan de ayaklarım vardı. Dun akşamdan berı .. Islaklık pek suya da benzemez. Haa! Anladım Fena bir şey değıl. bilıjorsun bu küçuk Yumak hep senın kunduralarını kosluyor. Yani ne demek ısüyorsun? Eh! Bır kopek meselâ nıçin koklar? Ne bileyim ben. Hıç kopeklik etmedım.. Ama Smâyl sen bir filozofsun! Bır köpek ne duşünur, bır eşek ne duşunur, bu nasıl derlerokuz ne duşunur? bılmelısın! Ingılız fılozoflan.. Zizi kızım.. Mersi; biliyorum bana kızın gıbi baktığını.. Bu fesnada maymunun be>m kıra vatını bojnuna bağlarrak uzere olduğunu goren Zînet Hanım gulmekten katılır... Oooh... Kom se jantıy (Ah ne şirin') Bütün bu muhavereler esnasmda Yumak adındaki beyaz ruylu kopek ve hazır evlâd Belkıs da odaya gelmışür. Bey kunduramn içındekı ıslaklığın ne olduğunu anlamaga başladıktan sonra: Ben ne gıyeceğım şimdı? Felek Pantalon şen! O değıl... Nasıl değıl. pantalonsuz çılacak mısm sokağa' Aman Smâyl Ingılız fılozoflan boyle şey yapmazlar valla'. Canım pantalonsuz çıkar mıyım hiç. Kundura ne giyeceğım? Bunları canım. (seslenerek) Hubî'. Gel beyın pafouçlarını temizle'. Hubî denilen Habeb Hanım Lsminde bir hızmetçi kadındır. Yemeği de o pışinr, orta hızmetini de guya o gorur ama hepsı hak getıre!. Kundura temizlendıkten sonra kıravatını maymunun elınden alıp boynuna takmak üzere aynaya yaklaşan ismaıl Bey bir kanş sakalı oldu|unu gorunce tekrar soyunur ve banvoya gıder. Ismail Beyın bu evde sevmediği iiç şey vardır: Bırisi Yumak nam it! Kendi tabirince: Aristokrat kılıklı it! Ne zaman beyın bir hırkasını, bır gömleğıni kanapenın, sedınn uzerınden sarkar bulursa, mutlaka ıslatır. Zorla değıl ya! Merakı var hayvanın. Beyin ıkınci sevmediği .fıstık> surmuş, kaç defa beyın dıs fu^asını ağzına soAmuştur. En buyuk merakı eldıvenlerı ayaklarına gıymektır. Kâfır şırındır de!. Işın fenası odur kı; bey kendı odasında ne yaparsa, dışarı çıkıp taklıdıni yapar. Sankı madına gibi, onun sırurıne dokunacak şeylerı tekrarlar. Mısafırlerin onunde boynunu yana eğerek yurür. ismaıl Bev yazı odasında eserlerıni yazarsen karsısına geçip dılini çıkarır, arkasuıı donüp pupusunu gosterir. Edebsiz bir şeydır. Onun ıçın ismaıl Beyın husumetıni kazanmıştır. Bey. tıras olmak içın banyoya gırdıgı zaman maymunun da aıkasından geldığını gorunce aklına bır muzıblık gelır. Acaba?. Kendı tıraş fırçasını sabunlar, yuzune surmeye oaşlar. Bır eskı fııçayı da mavmunun elıne verır. Maymun da ismaıl Bey gıbı suratını sabunlar, sabunlar sabunlar ismaıl Bey adı ustura ıle tıraş olmaktadır. Es kı usturalanndan bırını kutudan çıkarıp mavmuna ve r ır. Majmun da usturayı İsmaıl Bev gıbı suratına surer. Hayret 1 . Tıras oluvor efendım. Haj'van tıraş oluyor İsmaıl Bev he\ecanda. Şu fırsatla maymunun gırtlağını kestırıp o muzır ha\atına son verdiremez m i ' Tıra<:ını yavaş yavaş çene altma getiıir. Gırtlağına yaklaşmca, may muna bakank \e usturayı biraz uzakta t"* rk gırtlağına çeker. Bu esnada ıkı avrı hâdise olur. Bırısı î^maıl Bevın, grrtlagmd*ki sabun kopüğü tabakasınm k*lınlığıru iyı tahmin edemeyip vmturjı ıle eırtlağını epeyce kesmMİ ve canı vanınca bağırmaya başlaması . İp.ncısi maymunun bu hall gorunce usturayı elinden atıp sıçrıvarak sevınc alâmeti «îöstermesi Zînet Hanun, beyin feryadına ko şar Kocasmın Kurtlağından şakır şakır kan aktığını gorunce telâslanır. Hemen teleforıla ahbablarından bır operator çağırır. O gelıncıve kadar beyın gırtlağı pamuk larla sarılır... Zînet Hanım mattasıl: Vallahi bende kabahat yok! Ben bır şey yapmadım Smâ>l! Ben ona yuzvermedım. O bana çok yaltaklam> crdu. Darulâcezeden bir hazır evlâd almışlardır. Hanun otuz yaşlarında.. havah bh" bayandır. Dam Dosyonda mı, murebbiye elınde mi fransızcayı, Hayskulda mı, anasından mı ingılizceyi öğrenmiş, tuıkçeyı dadısı matmazel Arşalozdan tahsil etmıştır. Güzel, şen, şuh, açık saçık yani tam bir fılozof karısıdır. Ismini unutuyordum: Zînet!.. Zinet Hanım ev igile uğraşmaz. Bır kopeğı (Yumak), bir maymunu (Ayna), bir muhabbet kuşu (Fıstık), bır de evlâdlığı (Belkıs) vardır. Moda ve sınema mecmualarıle «Cumhuriyet» gazetesi okur, babası hariciyeci, annesi de bılmem hangi paşarun kızı olduğu içın oıraz züppece buyümüştur. ve ışte böyle bu hanımdır. Ismail Bey karısıtu çok sever Sevmemesıne imkân yoK. Çunku bir daha oyle guzelını ne buıur, ne de bulduğu ona varır. YUTIU ddrt yaşında iken Zînet Hanım bu adamın kitablarını okumuş, onun fıkirlerine âşık olmugtur. Ama ne Belki dört yajrnda, d n gibi bir yavrucaktır. Lftkln «peydahlanışı> sebebile pek yarama2dır. Evde yapmadığı kalmaz. Zinet Hanım, hayatmdan memnuu olduğu sıralar, bundan da ııem.ıundur. İsmaıl Bey ise evinde on dakika rahat oturamamanın verdıği daimî ttryakılık sebebile kimseden memnuu görünmez. Zînet Hanım kocasını Smâyl diye çağırır. Bu kelıme İngolızce gulmek manasına gelir. Onun hesabına başkalan guldugünden mi nedir gerçekten Ismail Bey hiç gulmez. ÜsteUk İsmall Beyin boynu bır tarafa eğridır. Adeta herşeye razı olduğunu gösteren bu: boynu bukük halı vardır. Mulkıye mektebındeki muzib arkadaşlarından bırısı onun isminden (ıs) kısmını kesip iğri manasına Mâü dedığindenberı adamm adı öyle kabıuşür. Benim kunduratnın ıçınde bir Talebesj bıle aralannda «Profesor Mâıl» diye anarlar Ismail Bey de ;slaklık var. Olabılır şen! kansına yegâne yakınlık tezahürü Neden olabılır canım? olarak Zızı der ve eoylece geçinip Dun akşam yağmur yağmadı giderler... İşte evinde olduğumuz aile budur. ; mı?. ^ Yağdı ama kunduralann için c İsmaıl Bev gulumsiyerek" Zizicım! Bır kaza oldu. Ben kendime knmak ıstemedım. Vallahı bır daha olmaz Ve bovlece ıki taraf birbırine cemilelere, nuvazışler japarak bu iş kapanır. Zînet Hanıra (Ayna) vı hâlâ İstanbulda olan eski sahıbine ıade eder ismaıl Beyin boğazı bir ay kadar baslı kaldıktan sonra çozulur. Kapanmı$ yara izini herkes gormesın diye zavallı profesör, tıkız boynuna rağmen yuksek yakalı gomlek gı>meve mecbur olur. Zînet Hanım vak'anm bır intıhar teşebbusu oldağunu, buna da kendisının bazı açık saçJdığmı İsmaıl Beyin öğrennu? olması sebebıyet verdiğini sanmaktadır. İsmail Bey ise bunlardan tamamen gafıl, sadece nefret etnği ÜQ hayvandan birinin eksilmiş oluçundan mernnun ve diğer ikisinden yakında gene boyle bir vesile ıle kurrulacağmdan ömidlidir. Ve böylece yaşamakta berdevamdırlar. s&ı fckı dost olduğu hanıma hediye etmiştir. Maymunun eski adı Anny imiş. Lâkin herkes ne yaparsa tıokısını taklıd ettıği için adını (Ayna) kovmuslardır. Yapmadığı yoktur JCaç defa hanımın yatağına gırmış kaç defa dudaklarına mj
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear