Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 Kntm ı Molotov Dış İşleri Bakanı iken ne gibi sebeblerle değiştirildi? =haberleri Bdediyedler kongresiniıt kararkfi S O H B E T L E R [HEM NALINA M1HINA » Bir komünistin, hükmünde müs Baştarafı 1 inci sahifede rına göre bizim demir pençe 's takil oîmaya hakkı yoktur. Komütibdadı dediğimiz şey o'rr.asaydı nist sıkı bir parti çerçevesi dahiTuhaf mı, tahaf mı demek daha ir zevkinize gider, bilmem ama, bu Rus milleti bu harb esnasındaki o Unde hareket mecburiyet »dedir kelimenin bir de esirelisi olsa, koyüksek cesaret ve mukavemeti gös Rusyanm senelerdenberi diinyaya nuşma ve yazma dilimizde bir satcremezdi. Fakat bunu iddia edor boşalttığı propaçanda ve kandırniye bile işsiz kalmıyacağmdan hiç ksn umıHuk'an veva bilmemezlik ma seünde boğulmamak için bir Fasineye ait arsalann, koopera j şüphe etmeyiniz. Hayli inceliği de ten geldikleri bir şey var: Rus kö azıcık ba?mı yukarı kaldıran der < leîer burd»T evvel de bunun gibi hal «Kozmopolit» damgasmı yer. | tifiere tevzii için, belediyelere vardır: Tuhafa güleriz. « Bugün bir tuhaflıŞım var, diyen birine de Bununla beraber. Politbüro azası! bir çok hallerde aynı cefaret ve devTİ isteniliyor elimizin altındaki hazır ilâclardan mukavemeti göstermiştir. Halbuki j Rusyanm dışmda olup bitenîer* hangisini vermek lâzım geldiğiru o zamanlar Rus Komünist partiîi' dair isittikleri haVıerler üzerine naAnkarada toplanan Belediyecilık nin ileri sürdüğü ümid ve vaidler zı fikirler edinrr.ekte ve bunlardan Derneği Üçüncü Genel Kurul Kon düşünürüz. bir takım neticeler çıkarrr.sktadır gresinde İstanbul ve Şile belediyeHazır Üâc sözü, bugünlerde pek den hiç biri de yoktu. Yalnız muhakkak olan bir sey ar ki gerek bunlar, gerek bu ne lerini temsil eden İstanbul millet hoşlandığım bir fıkrayı hatırıma varsa o da şudur: Rus tariMndeki ticeler üzerine bulunduVları tavsi vekili Ekrem Amaç, dün kendisilc getirdi: Adam ateş içinde yanıyor. o zayıf ve mürtekib Çar hükumet yeler dünya için hayatî ehemmi gorüşen bir arkadasımıza kongrenin Yeni hazır ilâclardan birini verlerinden hiç biri komünist partisi yettedir. çalışmaları hakkında ve aîınan ka mişler, tınmamış. Daha yeni bir başkasmı sunmuşlar, gene öyle! hükumetinin karşılastığı zorluk ve Bu neticeler neler olacak ve Sov ' rarlar etrafında şunları söylemişUr. Bunun üzerine hekim: zıddiyete maruz kalmamıştı. Kal yetler Birliğinin Batı karrıs'ndaki « Bu kongreye 400 belediysnın saydı mukavemet edemezdi. Hal siyasetine ne gibi te^rleri c^kuna Şimdi bir de hastayı muayatemsilcisi katılmıştır. Verilen kabuki komünistlerin hükumeti bu cak, bunu ancak, Staün üzerinde rarlar meyanında bina yapımını ne edelim, demiş. zorluk ve addiyetlere karşı koymuş en fazla nüfuzu var giti görünenDemek ondan öncesi ilâc muayetcşvık mevıuu çok ehemmiyetlidir. ve en sonunda hepsini mağlub et lerin mazisi ve şahsiyetkri h=knesi imiş! Acaba bizde bazı kaHazineye aid srsaların, bina miştir. kmda bildiklerimizle tahmin ede yapüracaklara dağıtılmak üzere nunları rasgele neye iyi geleccginî Ölüme giden çıkmaz sokak biliriz. süratle belediyelere devri, koope denemek için mi, yoksa teşhis tedavi Sovyet idaresinin zirvesindeki bu Molotov muamması ratiîlerin ferdlere nazaran bina koyduğumuz bir hastalığı etmek için mi çıkarıyoruz? H=».zır ufak zümre en göze çarpan tarafı, Geçen baharda. Molotov ve Mi yaptıımak için kolaylıkla sermaye son zamanlara geline'.ye kadar, a koyan gibi, dış dünya hakkında on tedarik edebilecekleri, ucuz, seri ve ilâclardan bir tak'mınm şişs veya şağı yukarı on senedenberi arala fazla maîumatı bulunan iki kiçinın birbirini tanıyan kimselerden mü kutusu üstünde «Hekime sorvi'nayazılıd.r. rından hemen hemen hiç birinin Dır İşleri ve Dış Ticaret Bakanlık teşekkil mahalleler vücude getır» j dan kullanılniez,» sözü değişmemiş olmasıdır. 1938 den larından geri almmaları, gayet ra bilecekleri nazara alınarak, arsa Kanunlarımızdan bazılarının bîşevvel yüksek mevkili hükumet a biî olarak. bütün dünyada son de tevziatında muayyen adaların fer ucuna «Bu kanunu koyan, ta'.tik damlan arasında, ancak ihtilâl se rece büyük bir merak u^andırdı. dî müracaatlerden önce, üyeleri aa edilip edilmemesinden hiç bir yısına göre kooperatiflere dağıtıl mesuliyet kabul etmez,» etıketini nelerinde görülmü» derecede, sık Bu değişikliği haber veren resmî yapışürsak daha mı dürüst isvrüaması uygun görülmüştür.» sık değişiklikler kaydedilmişti. Fatebliğ pek kapalı ve kısa t i r ifade mış oluruz? Arasıra apaçık bir kat ondan sonra Rus siyaset hayaile ka'.eme almmıştı ve ikisinin de hakkın, elinden öz türkçe bir katının en mühim simaları hakikaten nun tutarak, Fuzuli'nin toıhundsn Başbakan yardımcılığı vazife'.erins Alpullu şeker fabrikası tevsi o kadar değişmez bir hal almışlarbir yeni şikâyetname ilhamı aldevam edeceklerini belirtiyorducdilecek dı ki «temizleme senelerinden sonmak üzere ispritizma masası c»*vnHer yerde bir takım tefsirler ra Rusyada ancak ölmez insanlar Memlekette §eker istthsallnln lsuhlaki de kendinden geçesi geldiğini gorileri sürülüyordu. Bu hâdise acaba karşılamadığı malumdur. Ekonomi kalmıstır» şeklinde bir yabancı taSovyet idaresinde yeni bir ihtilâfs Bakanhğı. yaptıâı tetkikler sonunda müyor muyuz? rafından yapılan nükteye adeta hak mı işarettir? dive merak ediliyor umumi şeker istihiâklnın gunden güne vermek icab ediyordu. Hani bir kaç yılda bir adetâ du. Molotov'la Mikoyan. Başbakan artmakta olduğu neticesıne varmış \e Hattâ, mühim şahsiyetler ara«mestureden» bir kanun çıkar, ayyardımcılıklarmdan da mı azledile bazı projeler hszırlamıştır. sında ölen de olmuyordu. Yalnız, Bu projeler meyanında Alpullu şekeı nı babanın medenî likâhtan çoceklerdi? Yoksa baska vazifeleTe son senelerde bir Jdanov öldü. fabrıkasının tevsii de bulunmaktadır. cuklarile, gizli nikâhtan çocuKİarı mi tayin edileceklerdi? Bu fabrika bılindiği gibi senede va arasındaki tabii kardsşlijji kitaba Köylülerin pek sayıp sevdiklçri Sovyet kabinesindeki her deği satî 18 bin ton şeker istıhsaJ etmektedir geçiriverir. Onun gibi, ik'.de bir, Devlet Baskanı Mihail İvanoviç Hazırlanan projeye gore, bu istihsa) Kalinin, yaşmın ilerlemiş, sıhhati şiklikten sonra. hükumetin o îa ser.ede 35 40 bin tona fikarılabilec°K ya bir madde düzeltiriz, ya bir kamana kadar takib ettiği siyasette nin bozu'muş olması dolayısile fitir. tstihsal faaliyetinl genişletmiye ya rar veririz: Bugüne kadar k:m len siyasî hayattan çekildikten son de umumiyetie bir dsği^iklik gö rıyacak makine ve tesisler Batı Al başkasırun arsası üstıine ev veya rülmesine alışıldığı icin bir çokları manyadan ithal edılecektır. Bu hususta dükkân kaçırmışsa, yıkılmıyacnkra ölmüştür. Batı Almanya hukümetile anlaşma yaGene son zamanlarda yedek aza da şöyle düşünüyorlardı: tır. fakat bugünden böyle kim Acaba A. Y. Vichinskiy Dış h pılmak uzeredır. dan biri: Vosnesenskiy, en ufak bir izinsiz bir çivi çakaısa hrkk"ıd*rı Venlen bilgiye göre. Alpullu şeker izahat verilmeden, azledilmiştlr. leri Bakanlığına Molotov'un takib fabrikası, 1951 kampanyasında 35 bin geleceğiz, deriz. Gizülik sımndan Fakat bu hâdise Politbüro hakkın ettiği «sert» siyaseti yumuşatmak tonluk istihsal faallyetine başhyabi'.e mıdır, nedir, gene de meşru bir cekür. daki umumi kanaati değiştirmiş için mi getirildi? evin ötesinde gayrimeşru yüzfieğildir. Bu kanaate göre Politbülercesi türeyiverir. Partiierden biHakikaten, Molotov'un siyaseti Öğretmen okullanna kabul ro, girenin ancak dört kollu ile çı muvaffak jıetice vermemiş, hattâ rine, burada bir ocak açmak isteedilenler kacağı bir cıkmaz sokaktır. mez misiniz, diye haber gelir. C. batı devletlerinin Atlanük paktı Bu on sene içinde Rus komünist ile birleşmelerine ve Berlin abluÖğretmen okullarına parasız kabu) H. P. veya D. P. yahud M. P. hattâ partisinin merkez komitesinde de kasmı yarmalarına sebeb olmustu.. edılen ögrencilerin isimlerini veriyoruz. M. K. dan olunuz da daysnınız. Trabzon öğretmen okuluna kabul edihattâ taşra şehirlerindeki parti teşBolşevik partisinin üst tabaka lenler: M. Oğuz Tolun. Vural Ergüder İçiniz karanr, € Ehh ne yapa^ım, kilâtınm ileri gelenleri arasında da smda olup bitenleri o tabakanın I. Sahir Gulgener. Nazmi Ergun, bugüne kadar yapılmış olanları da hakikaten mühim sayılaMlecek hiç dışmdan hiç kimse, tamamile izah Yüksel Çapukcu. Haşim Demirci, Namık bağışlıyalım da... Fakat bundan *>ir değişiklik olmamıştır. , edemez. Yapılabilecek tek şey par Alp. H. Necmi Yazgan, A. Rahml böyle kim başkasının miKkiyet Bugün Politbüro'nun ortalama ça parça hâdiseleri bir araya getir Oğoğulları, Ibrahlm Aydoğan. Necati hakkına dokunayım derse...9 Bozlcurt, Yavuz Batuk Emin Ünlü Muyaşı 57 den fazladır. Bu secjne züm mpkten ibarettir. Fakat ben geçen günkü gazetezaffer Şenoğlu. A. Vahlt Akalın, T.Iureye yeni ve daha genc kimcelerin lerde gecekondu sineması havadiammer Bolgun, M. Adnan Koyk.oğlu, Bununla beraber, artık öyle göcetirileceğine dair de ortada henüz VaUnoğlu. M. Habil Özdoyran, sini okuyunca büsbütün şaş*'rx rünüyor ki. Molotov'la Mikoyan'm Cemal Turhan Bebek, Ergün Üngeldi, S. Cihat Bir gecede sincma kondurmak .. bir alâmet yoktur. Fakat 1939 dankabinedeki vazifelerinden uzakla* Sokmen. beri ilk defa olarpk ve zannederim Hep bilirsiniz, Parise gclen bir Atırılması hemen hemen harbden ki yakında toplanacak olan geleAd»na kız öğretmen okuluna kabul evvel tatbik edilen usule dönme« edilenler: Gülgören Şengül, Nezihe merikah kendine kılavuzluk eden cek parti koneresinde bu hususta Fransıza, Amerikada yapıların ne ten ibarettir. Hakikaten, o zamanlar Soylu, Ş. Perihan Şimşek, E. Nurten '•»ir karnr verilme=i ı^"1»»meldir kadar çabuk yapıldığını söy'.eye Bakanlıklann başında birinci sı Gumujoluk, Mübecrel Cner, Emlne Rus siyaseti değişecek mi? söyleye usandırdığı sırada ^ctrenıf devlet ve siyaset adamlarmdan Özalp. Aysel Tankut Güngör Karak.ıdame kilisesinirt önünde imijler. Molotov'la Mikoyan müstesna, zan, Mesadet înceöz. ziyade, işin tekniğini bilen kimseAmerikalı: bu adamlarm Rusya dışındaki dünler bulunuyord't. Bu usul Polit1 vaya ve yabancı devlet adsmlarına Bu kiliseyi ne zaman yaptıruz? Muharrem 22 Pazar büro azasını idarî ımesuliyetten dair bilgileri pek kıttır. Milletlerdiye sorunca, Fransız: knrtarıyor ve onlara daha umumî arası siyasî ve iktisadî hayatın ge Bakınız biı kcre, dün akşam g hükumet meselelerile uğraşma zaniş hareket ve cerevanları onlar burada böyle bir kilise yoktu, del manı bırakıyordu. M tçin ancak Rusyanm emniyeti v & miş. O iç gelişmesl bakımından ve kendiGELECEK YAZI. Stalin'in yerine V. Vaktüe dinlcrdik veya okurduk 6.45 11.58 14 36 16.53 18.27 5.03 lerinee mühim olan taraflarile bir niçin Molotov'un geçmesi muhteda. acaba gülsek budala yerine ge9.43 12.00 1.34 12.16 | E. , 1.52 7.05 mana ifade eder. mel? çer miyiz, diye dudaklarımızı kı Gülüşmeli Falih Rtfkı Atay azan İngiliz deniz satvetinin beşiği Londra 10 Kctım eniz ataşemiz Kurmav Aibay Tevfik Sargut ile beraber Greenwitc'; (Griniç) teki Royal Naval College'i yani İr.çiliz Deniz Harb Okulunu ziyaret ettik. Lcndranın içinde ve Thamise nehri kenarında bulunan bu müessescyi, 1939 da ziyaret etmiştim. Fakat o zamanki ziyeretimiz, gayet sathî ve resmî olmuştu. Bu defa ise her tarafını iyice gezmek ve lıu okul hakkında esaslı bir fikir edinmek mümkün oldu. İngiliz Deniz Harb Okulu, Büyük Britanya İmparatorluğunu kuran ve yaşatan İngiliz deniz satvetinin beşiğidir. Bu okul, ddden muhteşenı ve mua^zam bir saraydır. Bizi bir deniz Albayı ile çok kıymetli bir denizci olduğu içiıı emekliye ayrıldıktan sonra, okulun Deıs Nazırlığına tayin ediuni^ bulunan bir amiral karşıladı. Frofesör Salih Murad Uzdileğin hocrsı olan bu ihtiyar amiral, diğer bir profesörîe beraber, bizi bizzat gezdirdi; okul hakkında izahat ve s;ıallerimize ce^ablar verdi. Bina, Kral İkinci Cherles'in Sarayı olarak yapılmıştır. 1790 da Portsmouth'da, denizciler için ilk teknik öğretim müessesesi olarak kurulmuj bulunan Bahriye Mektebi, 1873 te buraya nakledilmiş. Demek ki İngiliz Deniz Harb Okulu, 159 yaşındadır ve ilkönce Mtihendishanei Bahrii Hümayun adile k a rulmuş olan bizim Deniz Harb Okulumuzdan 10 yaş kadar daha gencdir. Daha önceleri İngiliz Deniz subayları pratik olarak yetişirlermiş. Mejhur Amiral Nelson da böyle yetişmiş. Royal Naval College'in adı Kolejdir ama bizim Deniz Harb OkuIumuzun lise kısmı yerine şimdi Kolej adile kurulmuş olan müessese ile aynı mahiyette değildir. Başka bir okulda yetişmi; olan 200 gene asteğınen, burada yüksek tah' sil görmcktedirler. Bu itibarla müessese, İngilterenin Deniz Harb Akademisi demektir. Burası aynı zamanda müteaddid lâboratuvarlarile bir Teknik t'niversite ve ilmi araştırmaları morkezidir. Mektebin çok mükemmel olan lâboratuvarlannı gezerken bu lâboratuvarlann bizim Deniz Harb Okulumuzda da tesislnin kat'iyyen elzem olduğuna kanaat getirdik. İster güverte, ister makine sınıflarına mensub olsunlar, bütün deniz subaylanmızın, artık birer teknik ilim adamı olarak yetiştirilmeleri bir zaruret olmııştur. Bizim en bü>ük eksiğimiz, lâboratuarlarda tetkik ve tecrübeye dayanan tahsildir. Okulu saatlerce gezdikten sonra, Mektebin Müdürü ve Ders Nazırı olan amiraller ve hocalarla beraber öğle yemeği yedik. Yemekte İngiliz bahriyesinin kadm askerleri ve çavuşları hizmet ediyorlardı. Yemek bir çorba, minimini bir et parçasile biraz patates ezmesinden ve pişmiş sıcak elnıadan ibarettL Yemekten sonra, Alman bombalarından harab olan ve bir kısmı tamir edilmiş, bir kısmı henüz olduğu gibi kalmış bulunan yerleri gördük. Sonra National Marilime Museum'u yani Millî Deniz müzesini gezdik. Başka bir harika müze olan bu müesscseden ayrıca bahsedeceğün. J I s > sardık. Meğer ııtrede ise inanmal. kanadı altında çubuklarıru tüttürimişiz. Murekkebi üstünde kokan mektedirkr. kanun yasağı ve İstanbula bazan Sokakta bir aile var. Kazana mehtabı aratmıyan yaz yüdızları ancak karın dcyurabilecek kadar. nın ışığı altında, kimbilir kimin Bir kaç teneke, sekiz on tahta pararsası üzerine konuveren bir sine çası bularak çoluk çocuk bir deliğe On beş kulübe kurulmuştur. C. ma! Polislerimiz, Âdemle Havvaya başlarını sokmuşlar. Haklıdırlar. Niğde elması tattırmamak için, o Bu bizim ayıbımızdır. Belediyeler H. P. ocak açmasa, D. P. bucak atel, garsoniyer, otomobil baskını böyle aileleri barmdırabilmelidir çar. Ocak bucak açılmakla kalmaz: peşinde seğirtmekten vakit mi bu ler. Hiç olmazsa şehir kapılarında Tapu derler, yol derler, su derler, lamamışlardır, yoksa şehirlerimiz boş bir araziyi parseilere bölerek elektrik derler, havagazi derler. de gözlere kül serpen atom cınleri onlara dağıonah ve ucuz evier C. H. P. dekil^r seçim kabiliyetlerini arttırmak için Y ergün belcdimi üremiştir, nedense farkına va yaptıkça, eski çergeleri yıkarak ramamışız. Geceleyin geniş kanadh içindekileri sıhhi birer çatı altına yenin kapısını aşındırmazlarsa, M. bir kartal yere konsa, bir mahalle almalıdırlar. Ankara şehir plânında P. yarışçıları arzuhalcilik eder. aşırı öteden hiç olmazsa bir fısla böyle geniş bir parça ayrılmışti. O Plân bozulrr.U'jtur, ahlâk bczulma duyarız. Bu sinema konduru vakit arsanın metresini 30 paraya muştur, şehir bozulmuştur, vazı:cular ses vermez plâsükten kaz kamulaştırıyorduk. Bir arazöz pa kanun diye ferkibli terkibli, ağdalı malar, taşı tam gediğine koyunca rasına Ankaradaki bütün gecekon ağdalı söylsmezsek kıymetini küya kadar kuştüyüne çeviren en dulann sığabile«ği kadar arsa ala çülteceğimizi ssndığırruz îr.ocliîin jeksiyonlar mı bulmuşlardır, VOK bilirdik ve böylece, yepyeni bir fermanları bozu!muştur. Acaba ne düzelmiştir, bana sövler misiniz? sa yapılarmı hazırladıkça, tiyatro şehrimizdir, diye övündüğümüz dekorları gibi, asansörle yukarı Ankarayı, tamjmile Asyalı, tamaNeyse, geçen! erde bir ecnebi çıkarıveren yeraltı fabrikaları mı miîe feri baraka bozuntuları ortabanka müdürü okumakta olduğu kurmuşlardır, herhalde işin içinua sında gülünc bir yamaya çevirbir kitabı bana uzattı. Bir sayfaanlıyamcdığımız, anlasak da yan mezdik. İstanbulda da buniı yapa sındaki işaretli fıkıalara baktım: çiznıeği daha yerinde bulduğumuz bilirdik. Meğer vaktile Brest kasabasında bir şey var. Bizim polisimız, ki bir âdet varmış. Etraftaki boş tar.a gczkapağı altındaki esrar baygınFakat bana söyleyiniz: Çimentolığını, yelek cebindeki kaçak ç«k dan, tuğladan, üstü Martilya kire üstüne kim bir gece içinde bir ev mağı, kapalı aâzın içindeki akşarp midi döşeli, iki katlı ev gecekondu kondurabilirse, toprak onun olurarasında dan kalma ispirto kokusunu sezi mudur? Bir ev, altı ay her gece muj. Tarihî tuhaflıklar verir, gözü başka türlü bebekli, ku hiç durnıaksızın nasıl kaçar? Bu anlatılmaktaydı. Hiç bir tuhaflık lağı başka cins zarlı, burnu başka ne türlü plân ve kanun disiplini olur da, onu tarihte bırakır mıyu? çeşid duyuşludur, ikindi üstü boş dir? Köşk kaçar, kaz kaçar, dük Cihangir mahallesinin ortasına kabir arsanın önünden geçiyor, sa kân kaçar, sinema kaçar, kimine dar getirir, deruze karsı serer, seybahleyin ne görse beğenirsiniz, sorarsınız: « Yahu, burada apar rine bakarız. koskoca bir sinema, kapısının üs tıman dört katlı olacak değil mıySoruyorum: Bayındırlık Bakantünde çarşaf kadar boyalı bir bez: di?» « Her fazla kat iki bin İi lığı şehir plâ ı'an diyiplinini mer«Renkli, sesli ve türkçe sözlü son ra...» diye, üste'ik, haydi iftira di kezde kuracak mı, kurmıyacak mı? film, gözden sürme çalanlar!» yelim, koskoca şehirlerimizin nice Her usulsüz ve izinsiz şey, ne zavazifeli hizmetleri üstüne kapkara man îarkına varılsa yıkılacak mı, Geçenlerde bana işlek caddeler bir leke bulaştır.p sura'ıruza güler. yıkılmıyacak mı? Kaçakları görden biri üzerinde iki üç gecekon Madrabazm biri bir yabancının ar mezlikten gelen bölge polisleri, top du dükkânı gösterdiler. sası üzerine bir değil, beş değil, yekun, hizmetlerinden çıkarılacaK Sahibi? on gecekonduyu sözültı yabana mı, çıkarılmıyacak mı? Ve beledikaçırır, her birini ayrı ayrı kiraya yeler, fakirleri mpskenlendirmek İsmini işittiğim varlıklı bir zat verir. Dahası var: Ya başkenttir, için tedbir almağa zorlanacak mı, imiş. ya İstanbuldur, havadan bir arsa zorlanmıyacak mı? Ne yaptı? diye sordum. ve ev olunca ötesi ge'.ir, diye doGelin de kulağınıza deyiverePratik davrsnmiş. İdaredeki dosiğudan güneyden adeta göç akınları yim, Bu suallerin hulâsası nedir, larma gitse 1950 de seçim var, digelip, işsiz gücsüz bir sürü zavallı bilir misiniz: «Biz çağdaş devletleryecekler. Karakola gitse, eski Isvatandaş şehirlenmizin etrafıru den biri miyiz, değil miyiz?» partada olduğu gibi, sezdirmeksizin çalındıktan sonrasına karışmaz. DİŞ TABİBİ Mahkemeye varsa, hüküm 1954 seçimine kadar da sürebılir. Çünkü Hikmet Karabey bu türlü davalar o kadar artmış ki LâltU Ordu Cad. 294. Tel: ÎS021 Ök gelen müşterilere yeni musizin mülkiyet hskkınızı belki tolajlar'da tenzilât yapmaktadır. rununuz tekrar ele geçirebilirse de Tel: 40387 iki nesülik miras vergisi yüzünden SPORCULAR ihtimal üste /erir. ı'shud bir kaç Adalet bölge hukuk fskültesi açarak, saMensucat Fabrikası dece bu işe baks.n geçici yargıclar yetiştirmek :âzım... İş bununla da bitmez: Haydi bükmü ilâmı aldınız, polis yangın sör.dürme ekiplerile oraya gidin;e, kiralık ağlayıcılar, iğreti çıplak çocuklar, eşikler üsimâl etmektedirler. tüne başlarmı seren anahklar, ve ETİKETE DİKKAT. her gazeted ;n 1 : 2 veya 3 : 5 pınl Lisan Müteh. Prof. Aniel pırıl birer objektif! Siz, demiş, her dükkân için bana ayda şu adar iira kira verir misiniz? Dersanesi: Eminönü, Nimet Abla ŞİİRLER İnsaflı imişlar. Ne kadar olsa gisesi karşısmda, Selâmet Han OREAN VELİ böyle bir cadde üstünde baraka 34 talebelik gruplarda dersi 1 Y e n i Ç ı kt ı arsa mahsubu yaptırmak imkânsız liradır. Münferid dersler dahi ve75 KURUŞ. olduğunu düşünmüşler. Şimdi, ta rilir. Ihtisasımız: Mükâleme, terbiî, Millî Korunma Kanununun tehlikeli bir sefalet ör^usile sarar. Korkunc bir proletarya, için için yanıp tüter. Her birinin yanına uğradığuıızda iç acısından, gönal ağrısından siz de ne yapacağınızı şaşırırsınız. Dâhası var: Mülkiyet hakkı, böyle zamanlarda, sizin gözünüze bile bir zulüm gibi görünür. Sonra da evinize döndüğünüz vakit, hiç sıkılmadan, bir gazetenin bir köşesinde çıkan soca bir cümle üstüne köpürür, durursunuz. MUZAFFER AOAM Fulbolcuları BATTANİYE FRANSIZCA Ooo, gel bakalım Lâpçinciğim. Ayol, neredeydin? Hık, hık, hık!.. Ne oldun ayol? Beyefendi hık.. hıçkınk rutuyor. Hık, işte böyle.. Eğer hık... Sinirîenirsem hık.. Aaaa. Ayol bir su iç.. Bir şey yap.. • Kulağımı çekiyonım.. Hık.. Ge ne hık.. Geçmiyor. Geçer canım.. Hık... Aaa. Hık . B=na da sirayet etti... Hık. Ne olacak h:k.. Şimdi hık? Bilmem hık, vallahi hık hık.. Ayy.. Susalım hık bari hık... Hık.... Hık... Hık.. Hık, hık... Hık, hık.. Hayli zamandır ziyaretime gelmerniş olan Lâoçin Nurinuı hali acınacah. bcnimki de gülünecek şeydi. Karşıhklı bir müddet hıçkırdık. O sırada kahveci geldi. Birer çay ısmarladık. Biraz hafifler gibi olunca: Eyy! Anlat bakalım.. dedim, hık... Kızacaksınız... Hık.. Buyurun. Bırakmıyor ki hık kâfir.. Hıçkınk. Aldırma! Bak benimki geçti. Hadi anlat.. Hık, hık... Hay körolası... Aman bey hık efendi... Benim ne hık kabahatim var... Susalım.. Hık öyleyse... Hık hık, hık... Sussanız da.. Hık, susmasanız da hık... Bendeniz bir... Hık.. Fen?hk... Hık geliyor... Gözlerim hık... Kararıyor. Yok acanım... Aldırma... Hıçkınk bu... Gel.. Al şu... Dur bakayım.. Kolonya vardı. Ha! Tamam.. Kâfurulu nezle şey var.. Kokla şunu. Çaylar geldi... Lâpçin bayılacak diye ödüm koptu. Bayılmış adam görmeye hiç dayansmam.. N^den bilmem. Baktım çocuğun rengi sapsan. Bir yudum çay içti, bir daha jçti... Iç, iç.. Biraz kendine gel!. Ne oluyorsun ayoL • Vallahi bilmem beyefendi! Bir denbire başım mı döndü, ne oldu? Korktum. Ayol insan hıçkırıktan korkar mı? Beyefendi! korkmaz, korkmaz ama şunu görüyor musunuz? Deyip ağzından bir takma di§ parçası çıkardı! Dişsiz olarak... Affedeyşiniş.. Bunu yutayım diye kogkuyorğum.. Tak şunu.. Aman Lâpçin.. Ne iğrenç şeyler de yaparsın. Taktım beyefendi! Affedersiniz... Ayol, koskcca takma diş yutulur mu? Yutulur beyefendi! Ben küçüklüğümde oir kahve kaşığı yutmuşum. Bizim dayızade, babasının mühürSnü yutmuştu. Teyzemin kızı vardı bsyefendi, rakı yutmuştu. Bir Rün kalem yontacak makineyi yutarken az kalsın boğuluyordu. Ya bizim m3halLe imamının oğlu Hüseyin vardı... Babasmm tesbihini yuttuydu ya beyefendi! Hiç unutmam babam meıhumun servi ağacından y3pılmış bir çekmecesi vardı. Bir gün anahtarı kayboldu. Aradık aradık, bulamadık. Üç gün sonra imamm karısı vardı, Hatice Hanım.. «Bu inahtar sizin mi?» diye getirdi... Meğer Hüseyin yutmuşmuş... Hsle... Imsak "LAPÇİI\,, İN BİR ZİYARETİ Burhan ~ Yazan Sus.. Meş'um lâflar etme! Peki etmiyeyim beyefendi. Sonra ne oldu?. Sonra peder merhum... Bırak şu babanı da doktoru anlat... Bıraktım beyefendi. Anlata tığı zaman bir a n sokumu bulmayım. Beni uzun uzadı şey etti. dı mı?. Ne etti?. Hayır.. Ne edecak beyefendi, muayene Vah vah... etü. Neden beyefendi.. Bir sürçü Nereni?. lisan mı oldu?. Oldu ya!. Şuna kansızlık de Evvelâ beyefendi affedersiniz, sen nen eksilir?. dilime baktı, J Ne dedi?. Hiç beyefendi, nem var ki eksilsin, namusumdan başka! Bir şey demedi.. Güle güle kullan.. Sonra? Teşekkür ederim beyefendi, Sonra efendim, göğsümü dinbaş üstüne^ ledi... Ne buldu?. Ne ilâc verdi?. Üâc karaciğer hulâsası verdi. Bir şey bulunduğunu söylemedi. Sonra efendim, affedersiniz, bar Halbuki bendeniz karaciğerin aslısaklarımı yokladı.. Orada da gaznı yiyorum her gün bizim kebabcı Aaa! Yeter Lâpçin, ne kadar varmış... Sonra efendim.. Kalbimi Behlülde. Sonra beyefendi iğneler pisboğaz varsa hepsini sayacaksın. dinledi... Sonra efendim.. Dizlerime verdi. Affedersiniz kabı ftinı kalBırak şu mevzuu da.. vurdu.... Beyefendi, ayağım hava bura döndü. Nedir iğneler.. Peki beyefendi... Bıraktım... ya fırladı. Bu doktorluk ne acayib Şırınga iğnesi... Daha daha nasılsınız? İyiyim hamdolsun. Sen. Biliyorum. Üâc nedir?. Ben beyefendi iyi mi deseera.. Beceremiyorum beyefendi.. Değil mi desem pek belli değil beKalsin üstelik... diyeceğim geliyor. yefendi. Anladım, yeter. Şimdi nasılsın?. Neden o! Efendim. malumu zarafetiniz.. İyiyim beyefendi, sıhhat bakıBendenizde biraz zafiyet vardı... mından iyiyim. İştahım açıldı, lâkin yiyecek bulmak güç^ Evet.... Allah razı olsun.,. Doktor Mu Neden? zaffer Şükrü.... Hayat pahalılığı malum beye Yanlış söylüyorsun... Şevki... fendi, bizim gibi tırıl adamların eti Muvaffak Şevki... şey. Sonra efendim, gözümün içine ne, budu ne?. Muzaffer de şuna.. İki ucunu baktı, göz kapaklarıma bakü, tır Ucuzlayacak, sabırlı ol. Şimdi bir araya getiremedin.. naklarımm dibine baktı... Kulak yeni bir yağ yspılıyor.. U c v ı ve Getirdim beyefendi. Muzaffer kıkırdağıma baktı... Boyun bezle rilecek. Et de ucuzluyor.. ParaAşkı Eeye gittim.. rine... mız da yükselecek... Allah müstahakkını versin. Yeter. Ne buldu?. Hani ya o günler beyefendi.. Gittin de ne oldu?. Anami buldu, Ah şu benim iş olsaydı?. Beni tarttı beytfendi.. Kayıb .nı oldu?. Hangi iş?. Ne ka lar geldin?. Kim beyefendi? Hani bendenizi bir yere tav Altmış sekiz kilo geldim. Anan!. siye etmiştiniz. • Fena değil... Boyun ne kadar? Aman be'eferdi, tuhaf konu Hatırlaya T.ıyorum... Ölçmedim ' beyefendi. Peder şuyorsunuz.. Ana değil. snami, dok Aman 'beyefer.rli.. .H'r.iy? bir merhum boy ölçmeyi hiç sevnıezdi.. torca fakrüddemsizlin. demekmiş.. tavsiye mektubu vermiştiniz... ZenTabut mu yaptıracaksınu? derdi. Lâpçin evlâdım... Diline bak gin bir zaU Emniyetli bir adam Felek arıyormuş Haaa! Hatırladım.. Gerçek.. Ne oldu?. Anlat bakayını.. Anlatayım ama, kızmayın!. Yok acanım kızrnam... Neyc kızayım? Bir şey mi söyledi?. Hayır bir şey söylemedi beyefendi... Yoksa kavga mı ettin adamla?. Hâşââ beyefendi, benim haddim mi?. Anlat bakalım... Anlatayım beyefecdi... Sizin mektubunuzu aldım... Ertesi güu kendisini aradım, bulamadım. Ferdası gün gittim, gene bulamadım. O gün salı idi, çarşamba günü uğur tutmadım .. Parştmbe gittim.. Bulamadım. Ferdası gittim, gene bulamadım.. Aman Lâpçin, çatlayacağım. Herifi buldun mu, bulamadın mı? Buldum btyefendu Öyle ise ne diye... Bakınız işte öfkelendiniz beyefendi, ben bilirim beyefendi. Çok rica ederim. Affedersiniz. Yok kuzum. Öfkelenmedim.. Ne münasebet!. Rica ederim, sinirlenmeyin!. Ayol sinirlenmedim. Bak ne kadar sakinim.. Anlat bakayım.. Sonra beyefendi.. Bulamadım. Bulamadığını bırak da, bulduğunu anlatsana... Anlatayım, peki beyefendi. Siz hiddetlenmeyin de.. Aaa! Uzattın ama.. Hiddetlenmedim diyorıım sana! Öyle mi beyefendi! Ben yanılmışım demek.. Hani asabileştinizdi de.. . Of Lâpçin... Şimdi... İşte öfke... Sus! Patla!. Yeter.. Ya anlat, ya simdi gırtlağım pek. Geldi geldi... Masanm başın Ya kızarsanız?. Haay, kızmam diyorum, şimdi da durdu. O zat da hazırladığı tacağı köpeğin önüne koymaz mı? kızacağım.» Anlat... Sahi kızmazmısınız beyefendi! Aaa! E, senin halin? Vallahi kızmam, neye kıza Sormayın beyefendi!. Ben de yım canım!. hemen tabağı aldım. Köpeğin önü Hayır, sizin saatiniz saatinize ne koydum. uymaz da Midesi bozulur, çok yiyemsz, Daha neler, ayol o kadar da dedi. Ben de: şey miyim?. Müsaade buyurun da bu se Hayır hâşî estağfurullah... De ferlik yesin! Bender.iz haj var.'ar) mekki?. Anlatayım beyefendi. Nereden Evet, evet, anlat... başlayım?. Beyefendi... O zatm evine git Herifi buldun., tik. Beni Topkapı Saravı gibi bir Bulamadım ki.... yere aldılar... Üşürüm diye kam Bulamadın da neden buldum selemi çıkarmamıştım. Beyaz cededin?. ketli bir adam, ben içeri girerken Yani beyefendi! Ben onu buensemden tuttu, çekti ve yağmurlamadım. O beni buldu.. luğu çıkarttı, başımda unuttuğum Neden?. şapkamı da aldı. İçeri girdik.. Önce Efendim meğersem randeva bir acayib şurup jçtik. Doğrusu gidenlere hep.. Burada yok! derşekeri az gelmişti ama ses etmelermiş. Sonra telefon^a aradım. Sidim. Biraz fazla ekşimiş şıraya çok severim de... zin mektubu söyledim.. Öylece bubenziyordu. İçim yandı, sonradan Siz de Kıtmir için mi hazırlustuk. yemeğe buyur ettiler. Oturduk. lamıştınız? Nasıl muamele etti?. Önce çorba geldi. Onu rahatçe ye Evet.. yEni... Bendeniz.. ha Çok nazik davraidı doğrusu. dik.. Ev sahibi çabuk içiyor diys Allah ikinizden de razı olsun! Al bendeniz de çabuk içerken ağzırr. yır kendim için... Değil de... Ne diyebilirdim beyefendi. R?lah ne muradınız varsa versin. yandı. Çok güldü. Sonra efendim, zil oldum. Bir yudum su da yok. Amin... ne olduğunu bilmediğim saplı bir Dilim yapıştı. Ne ise kahkahakr E Alah iki cihanda aziz etsin. jey geldi. Şimdi ben bunu elime rasında yemeâi bitird'k. Utancım Amin... ahp ısırayım mı, yoksa keseyim mi? Allah tuttuğunuzu kolay st diye düşünürken ev sahibi bize dan muzu kabvğu ile yem;Tİi Kahveyi dar içtirn. Çıkarken Fİ'e sin.. hizmet eden beyaz ceketli adamdar seiâm söyîemernı rica etti ve bans Amin... bir tabak istedi. O da hemen bir Allah sevdiklerinizi bağışla küçük tabak verdi. Derhal ben de lüzumu olursa haber göndereceğia bir tabak istedim.. Bana da verdi.. vadetti. Sonra? Amin.Ev sahibi o saplı şeyden ufak par Bugün tam iki hafta... Ses çalar kesip tabakta didiklemeye başladı. Ben de öyle yaptım. Lâkin sada yok... Ben oradan ümidi kesçok neşeli bir zat. Bendenize adımı tim beyefendi! Siz bana Belediyasordu, şahsımı sordu, eyli olup ol de bir iş... Ne gibi? madığımı sordu.. Hem konuşuyor, Belediye zabıtasma memur hem de gülüyordu. Lâkln hâlâ hazırladığı şeyi yemeğe başiamadıgı alınıyorımış. Ne olur beyefen " ! için benim de ağzımın suyu akı Ben vaktile ayyıldız koılübünde yordu. Tadma bakmadan evvel ha kaptanlık da ettim. • O sırada bir telefon... LâpçLii line göre geliba tavuk köftesi gibi bir şeydi. Nihayet beyefendi onu pörıc'îrdiŞim zat. Mutad mukaididikledi. Sonra efendim ekmek demeden sonra: Yaa Göndereyim mi? parçaları doğradı.. Bendeniz de öy Allah... Herif duahan mısın, dinci le yaptım. Ondan sonra efendim Aman pek memnun oldum. misin, nesin? Doğrusu iki elim yanıma ge i Ayn bir kulplu kab da gelmiş, ye Ne iş için? lecek... İyi muamele etti, neme lâ | mek suyundan da üzerine bir fca Yapar yapar... Ne olacak .. zım! Çok ama çok nazik adsm.. ' sık cioktü... Sonra şöyle bir kenara koydu. Ben de öyle yaptım.. TefçVkür edsriır... Yarm gönde Ne gibi iyi muamele etti? O irtiğimiz şıra gibi şeyin tesi ririm. Beyefendi, bendenizi yemeğe . rik olacak, çok neşelendik. KatıTelefonu Vapadım. Ne iş için olçağırdı... I lıyoı^u güimeVtan. Sonra efendim duğunu sfyle'r.eden". Yaa! Sonra?. Lâpçirriğhn Adam seni pek Soarasını anlaürsam kızarsı [ birini çağırdı. Kapı açıldı. Ne görsem beğ?ri:îiniz bsyefendi? beğenmiş. Yanına alacak. Artık nız!. Güzel bir hanım mı? Kızmam.. verdiği işe, alacağm paraya bak! Ne münasebet beyefendi. Bir Hadi mübarek olsun! dedim Çıktl Korkuyorum kızarsınız diye.. badi badi hasa huxurunuzdan kö gitti... Üç. gündür ses çıkmacU. 5U11U»