Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ififffifiıııııiHiHifiiffiiJiıııııııırfiiffinııiiiıiJiıiiiiiir GÜNÜN MEVZULARI Holanda, Kralicesi Juliana ve derdleri Toplayan: M. Kenan Kan Gazete muhabiri olarak da kendine «>eıefli bir şohret temin etmiş olan Vol•a're, 1772 de Holanda için: «Denizin hemen hemen yutmuş olouğu bu küçük devlet, yeryüziinde, hürriyet aşkı ve yorulmak bilmiyen çahşma sayesincio neler yapılabüeeeğinin tek misalidir» demîşti. Voltaire'in bu cümlesini, bugünkü Holanda için de tekrar. etmek tnümkündür. Imanla sebatia, Jcan t»r içmde çalışan Holandahlar harbin hatî'bisini üç senede ortadan kaldırmağa tnuvaifak olmuşlar, kanalların yıkıltoası yüzünden su altmda kalan, yurdiaıının mesahasımn onda birini teşkil eden toprakları tekrar kurutarak ziraote elverişl: bir hale getirmişler köprüîerini, demiryollarını tarr.ir etmişler; c •Siı.'aî istihssli 1938 seviyesme göre c20 •rttırmışlar, bu arada çelik istihsalini eskiye nisbetle iki misline çıkarmı^lard.f. Harabinin, sefaletin genişliği ve yaygınhğı nisbetinoe artan komünistlik İrhimaki de, bu kalkınma sayesinde, 1D46 nın 500 bin reyine ksrşılık geçsn temmuzda 380 bine düşmüstür. Holandahların çahşma ve gayıetlerinıa diğer göze çarpar misali de Walchelen adasıdır. 1944 te İngiliz bombardımanı adanın bendlerini yıkmış, bir sent boyunca med ve cezirlerde deniz dalgaları, adanın tarla ve köylerine mütemadi baskınlar vermiştir. Bu jrüzden, kurtuluş günü Walcheren toprakları bir çamur ve kum yiğınından ibaret kalmı;, kimse, adanm tekrar oturulabüir bir hale gelebileceğini tahmin dahi etmemiştir. Halbuki iki üç hafta evvel. adanın başlıca şehri olan Middelgurg'da. bütün aash binaların yeniden inşaat veya tamiri hemen hemen tamamlanmıştır. Rıhüm boyunca mavnalar mütemadiyen çimento, tuğla, kereste ve demır çabuk yığmağa devam etmekte, hemen Ler sokakta, hemen herkes inşaatla uğrsşmaktadır. Adanın ziraat toprağı da kurutulmuş, işlenmiş ve çiftçiler miikemmel bir ilk mahsul alrr.ıslardır. Bugünkü Walcheren adasmın eskisjnden tek faıkı ağacların eksikliğidir. B:r vakitler Holandanın «Yemiş Bahçesi» diye anılan adayı ba^an deniz suyn ağacları öldürmüş, sular geri çekild.;ğ; zaman, ağacların kuru dalları meyva yerine midyelerle örtülmüştür. Bu yüzden, bir daha canlanamıyacak olan bu ağaclar sökülmüş ve on beş kilometre uzunluğundaki ada, bir ucundan öteki ucu görülür bir hale gelmiştir. Bu arada Walcheren'de, ücretli küçük çocuklarm, günde dört defa yere eğileıck kaldırımlar arasına birikmiş tozları üfiemek suretile temizledikleri rivayet edilir. Bunu bittabi mübalâğa olarak kabul etmek lâzımdır. Fakat Walchertn'iilerin sokaklarını yıkayıp, fırçalayıp adeta «tozunu aldıkları> bir hakikattir. Bir vakitler Almanların «AÜantik Duvarı, olarak kullandıklan Koruganlarda, bugün Walcheren'de henüz kendllerine ev yapamamış olanlara melce' teifkil etmektedir. Beton top yuvalarını Holandaldar çiçek saksılarile, çimenkrle şipşirin kulübecikler haline ifrağ eimeği bilmişlerdir. Esasen denizden büyük güçlük ve fedakârlıklarla kurtaıabildikleri topraklarma karşı Holandahların tarifi gvç bir bağhlıkları vardır. Onlarca memleketleri, bir çocuk gibi nüvaziş ve ihtimamla sevilecek süs lü bir bahçe gibidir. Fakat, surada sıraladığımız büyük muvaffakiyet misalletine rağmen Holandada hayat «süslü bir bahçe» de sürülecek zevku safa hayatından henüz çok uzaktır. Holandaldar kâfi miktarda gıda alabilmelerine rağmen hâlâ çok sıkı tahdidata tâbidir. Ekmek ve tereyağ ancak şu sırada vesikadan kurtulacaktır. Giyim eşyası bahsinde ise bir elbise yaptırabilmek, Holandall seneiik giyim kuponlarınm dörtt« üçünü feda etgıek zorunda, bir çift ayakkabıyı on sekız ay dayandırmak mtcburiyetindedir. Holandanın iktisadî derdlerinin mençei aşikârdır. Harbden evvel Holandanın en iyi müşterisi olan Almanya, hâlâ işgal altmdadır. Fazla olarak Holanda Cava ve diğer Hind adalarile olan ticaretini de kaybetmiştir. Hague ıle îndonezya mültecileri arasındaki ihtilâi halledilmeden normal müntsebetler tesisine de imkân yoktur. Filhakika her iki taraf da «Birleşik İndonezya Devletleri» teessüsünü kararlaştırmışlar, fakat bunu nasıl tatbik edecekleri hu«ıısunda bir türlü anlaçamamışlardır. Holanda iktisadiyatınm mükemmel bir bilânçosunu Rotterdam ümanında bulnıak kabildir: Harbden evvel senede 39 milyon tonluk deniz nakliyatına sahne cJrr.uş olan bu işlek limandan geçen sene ancak 12 railyon ton geçrniştir. 3lr vakitler senede 53 milyon tonun akışıt a müsaade etmiş o'.an Rhin nehri üzerinden ise geçen yil yalnız 8 milyon tort sevkedile'cilmiştir. Maamaüh, 1876 da Şimal Denizi kaasünın Amsterdam'dan ke?ilmesi üzerine ehemmiyetini kaybeden Hoorn linanında. Holandaya imparatorluk ka7*ndırmş olan Jan Pieterszon Coen'in heykeli kaidesinde yazılı olan: «Desespereert Niet» (Ümidsizliğe kapılma!» npsihaüna bütün Holandalılar imanla '^•ğlıdırlar. Hakikaten Holsndalılar ümidsizliğe kEpılmıyorlar. Bununla b e n bcr Almanya ve İndonezya ile ticaretIrîri yeniden kurulrr.az, yalıud bu miinasebetlerin yerini aiacak yenileri bulunmazsa bütün memleketlerinin akibetinin Hoorn limanındakinden farklı olnııyacağını mükemmelen takdir ediyorlar. Bir türlü kabul edemiyecekleri bu akibeti en basit bir ihtimal olarak dahi yurdlarından uzsklaştırmak için, bir timsal gibi baktıklan yenı Kraliçeleri Juliana'ya ümidle bağlanıyorlar. Kendisi yalnızlık içinde büyümı> ol'iı ana Kraliçe Wilhelmina, kızını yalnızîığm ezici azabmdan kurtai'mağa ahdederek yetiştirmiştir. Nazenin bır prenses gibi hususî bahçelcrde hu?usi patinaj sahalarında oynayıp kayıa eğlenmesi beklenen Juliana, küçük yaşındanberi halk arasına katışmış, on sekirine girdiği zaman, bir halk çocuğu gibi, vatandaşları arasında Leiden Üniversitesine yazılmıştır. Üniversitede, fazlasile parlak olmamakla beraber çok sevilen bir talebe olmUftur. Olgunlaşırkcn. hükümlerinde Holandaîlara nâs fcir teyakkuz gösteren Juliana zaman £3man fazia mahviyete kapılmıştır. Bununla beraber talebelik hayatının henıcn bütün faaliyetlerine iştirak eden Prenses «Mavi Sakalh> isminde üç perdelik bir piyes yazmış ve bizz.Tt kendisi «Mavi Sakalh» nın sekiz karısından birinin rolünü oyr.amıştır. Bir defasında da şlircî. heve^ini deneyen Juliana, imzasız olarak gönderdiği b:r şiirile sınıf müsabakasını kazanmı^, bu muvaffakiyeti karşısında annesinln: •Pek böbürlenme, sana müsabakayı Prenses olduğun için kazandırmışlardır> £Ö7İerini arkadaşlarına nakletmesi üze:ine, arkadaşları Kraliçey^ yazdıkları hürmetkâr bir mektubda ancak hakikî kobiliyet ve değerin jüri kîirarı üzerinde âmil olabileceğini kendine adeta ihtar etmişlerdir. Maamaiih, üniversitedeki serbest hayatı müddetince dahi, Ana Kraliçe kızını kontrolundan tamamile ayîrmamıştır. Bir defasında, uzun iç çamaşırlannı L'ören arkadaşlarının alayı karşısında, Juliana daha modern çamaşırlar ısmar'amış, fakat annesi bunUrı görür görmez derhal iade etmiştir. Bir başka seferinde de, evleneceği sırada biraz boyanmasını Uvsiye eden nedimelerden b.rine Ana Kraliçe: «Prenses, Allahın ysrattığı ve benim dünyaya getirdiğim gibi kalacakur, cevabmı \ermiştir. Juliana, 26 yaışna bastığı sırada Prens Bernhardzu Lippe Biesterfeld ile tanı«mış ve bu tanışma evlenme ile neticolenmişti. Ana Kraliçe bu münasebetle • Bu, Holanda ile Almanyanın izdivacı oeğil, kızımın sevdiği ve benim de bu sevgiye llyık gdrdüğüm erkeke izdivacıdır» demiştir. Hikâyeye göre, Alman d'plomatlardan biri, bu izdivacdan sonra, Hnlandanm Almanya ile birleşmesinin pek yerinde bir hareket olacağını ima etnıesi üzerine Juliana: «Bilmem ki, Almanya gibi geni? bir memleketi idare edebilmek için annem biraz yaşlı değil !T):?» eevabını vermiçtir. Bir Alman prensi olan Bernhard da harb içinde, Holanda gizli mukavemet ttşkilâtında çalışarak büjnik yararlıklar eüstermiş ve kendini halka da, Ana Kraliçeye de fazlasile sevdirmiştir. Geçen hafta yakın dostlarının anlattığına göre, hiç bir zaman kendiliğinden sbze başlamıyan Ana Kraliçe Wilhelmına"nın bir türlü kendiliğinden sozün ardını alamıyan kızı Juliana, annesinın kendi arrusile terkettiği Holanda Uhtına çıkmıştır. Hükümdarlannın bilfiil f taç giymesini se\ miven, tacı hükümdarların değü milletin malı olarak kabul eden Holandalılar art'aneye uyarak yeni Kraliçelerine taç giydirmemişler, J u lUna: «İyi bir Kraliçenin vazifesi icabı olarak halkın ve ferdin hürriyetinı» koruyacağma, «halkın ve ferdin Tefahını îağlamağa> çalı^acağına dsir yemin et'.Ikten sonra Meclisler reisi canayasaya dayanarak> Juliana'yı «Kraliçe kabul> etmiştir. Bugün Juliana'nm Kraliçe olarak kabulünü sağlıyan Holanda anayasası, yarın Juliana'mn çocuklarına arkasmı çevirebilır ve «Por*.akal> sülâlesi hükümranlığı sona erebilir. Zira, Holanda anayasasma göre. Holandada kadmlar peşipeşine ancak iki defa hüküm sürsbilirler. Juliana"nın anasmdan aldığı tahtı devir için yetiştirmeğe çahştığı çocuklarınm ise, şimdilik, dördü de kızdır. Evinde de, yurddaşları arasında da hakikî bir anne olarak tanılan Juliananra seve seve yeni çocuk yetiftireceğini biien Holandahlar. Kraliçelerinin bu arrda bir d« erkek evlâdı doğması için dua ediyorlar. Aksi halde yarınki Hola.da. Kraliçelerine Allah uzun ömür versin kendine bir cumhur başkanı secmek lünımunu hiîsedecektir. HÂDİSELER DÜSÜNCELER Sehir haberleri Türk Evkafçılığııtda Üç Bakan şehrimize geldi Eğitim ve Tekel Bakanlan muhtelif meselelere dair izahat verdiler Milli Eğitim Bakanı Ta'ns'.ıı Banguoğlu, Gümrük ve Tekel Bakanı Emin Erişirgil, Sağlık Bakr.n Dr. Kemalî Beyazıd dün Ankaraaan şehrimize gelmişlerdir. Milli Eğitim Bakanı Tahsın Banguoğlu Bakanlığım alâkadar eden meseleler hakkında demiştir ki: • Lise mezunlarının yedck subay olamıyacakları hakkında veıiımış bir karar yoktur. Bakanlar Kurulu toplantısında yeni sene bütçesi üzerinde çahşıyoruz. Bütçe darlığına ı'ağmen. eğitim işleri aksamıyacaktır. Doğu 'llerinin kalkındırılması ve geliştinlmesi için Hükumetçe bir program Ivzırlanmaktadır. Bu programda Millî Eğitim ve Sağhk işlerine, ziraî kalk:nrnaya. memurların mesken işlerint bırinci derecede önem verilrr.ektedir.^ Tekel Bakanının demeci Gümrük ve Tekel Bakanı Emin Erişirgil de Bakanlığı hakki),da sorulan suallere cevab vererek demiştir ki: « Cenub hududlarımızdaki kaçakçılık hâdiselerini yeni tedbirlerle önlıyeceğiz. Bilhassa, büyük ölçüdeki sürü ve gıda maddeleıi kaçakçılıkları üstünde duruyoruz.» Bakan bundan sonra piyayaya yeni çıkarılan kibritlerin arkasma reklâm koymaya karar verildiğinı, sigara kutularının arkalarına da şimdilik Tekelin ilânları konulacağim söylemiştir. I Bir Garb âlimine [öre Evkaf müessesesi, islâm mederuyetinin yaratıcısı ve yaşatıcısı olan Türk, Arab ve Acem milletlerinde gerek idare, gerek hukukî rejim iübarile bir takım ayn hususiyetler taşımaktadlr. Türkünbu yarı ahlâkî dinî, yarı hukuki olan müesseseye aşıladığı hususiyet nedir? Hukuk tarihçilerimize felsefi tefekkür imkânını veren bu meselede varılacak netice ne olursa olsun, islâm medeniyetine hâs olan vakfın üç büyük müslüman halk için müşterek vasfı, vâkıfların başkaları için yaşamak» temayülünde aranmahdır. Bu temayülü Garbhlar, islâm cemiyetlerinde iktidarı elinde bulunduran ferd veva zümrelerin musaderesinden kurtulma, • harvurup harman savuracak» eviâdların perışanlığına mâni olma... gibi maddeci ve bir taraflı izahlarla aydınlatmağa çahşıyorlar, asıl hasbî, ahlâki saik ile yapılmış tesisleri hıristiyan çcvreye hasretmek istiyorlar. Insan psikolojisinin bu şüpheli düaiist izahı karşısında daha ilk görüşte irkilmemek imkânsızdır. Garblı ve Şarklı, yahud hırisıiyan ve müslüman tiplerine mahsus iki ayn ahlâk psikolojisi düşünmek kadar gayrülmî ne olabilir? Hakikat şu ki oldumolasıya insan olan insan, Şaıkta da Garbda da, müslüman muhitte de hıristiyan veya Musevî muhıtte de aynıdır. Cografi çevreler ve medeniyetler ancak ahlâkî temayülü kadrolayan hukukun şekillenmesine tesir ederler. Türk evkafçılığınm uyanıj devrine başlangıc olan 1948 senesi zarfında gördüğümüz sevindirici hareketleri fikir ve bilgi ile destekliyen kıyrr.etli bir hukuk âlımimizin materiyalıst izahlara verdiği cevab çok yerindedir: «Beşerin yaradılışında hayır işlerine karşı sevimli bir temayül vardır. Ferdlerin hayat safhalarında daima bu temayül hissolunur. Dinî kanaatle imtizac edince bu haslet daha açık olarak görülür. Asırlardanberi vücude gelen yollar, köprüler, çeşmeler, imaretler, medreseler, mektebler mabedler gibi hayır müesseseleri bu hasletin en canh abideleridir (1).» Bununla beraber iüraf etmeliyiz ki yaradılıj itibarile aynı zamanda dıgerkâm olan insanın birdüziye içtimaî tesırler altında bulundurulması da lâzırndır. Bugünkü hududlarile düşünülen Türkiyede mevcud 10,000 kadar abide asgari yuz milyondan fazlaya mal olacak bir tamir masrafı istiyorsa bu, son iki asrın Türk evkafçıhğında görülen ıstırab verici idaresizlik ve ihmalden merkezı içtimaî alâka olan bir terbiye sisteminin yokluğundan ölürüdür. Bu idaresizlik, hakikatte devlet ve cemiyet makinesindeki sakatlıklaıla bir bütün halinde düsünülecek olursa ehemmiyetini kaybeder, daha doğnisu ortada evkafçılanmıza teveccüh edecek herhangi bir mesuliyet kalmaz. Cemiyette hasta olan yalnız «parça» değil, «bütün> dür. Ahlâkî dağılış, yalnız parasını ve malını içümaî endişelerle vakfedecek insanların haleti ruhiyesine tesir etmiyor, umumî bir menfi halden tesis yapma ve vakfetme veya vakıfları koruma temayülü de müteesssir oluyor. Mektebdeki terbiye ve öğretim sistemi, çocukla gencin «başkaları için yaşamak> damaıını bulamamış, cemiyet ise değerli bir ilim ve sanat adamımızın ifadesile «örnek insan. nümunesi vermekte çok hisset göstermiş, bilâkis şahlanmış egoizm!ere mcydan vermekte cümerd davranmıştır (2). CUMHURIYET 13 Eylul 1948 HEM Umumî affa dair uyanış hareketi Yazan: Prof. Goğrafya Enstitüsü talebeleri bir fosil yatağı buldular tstsnbul Ünlversitfsi Coğrafja Enstitüsü öğrencilerinden yirmi kisilik bir k»filc, baslarında Prof. All Tanoğlu ve Dr. İsmaıl Yilçmlar oldufu halde. on iki gundenberi Kocaeli. Bolu ve Zonguldak havalılerind» ysptıkları tetkik gezisinden diın çehrimfze donmüşlerdır. Heyet, Bolumın Turkbeyli :1Çfsindc fosil aramak maksödiie yaptıjı ilmi araştırmalar neticesinde, jeologların bugüne k&dar tesadüf etmedıkleri bir fosil yatağı meydana çıkarmf^lardır. Bu cıns fıkralı hayvar fosil yatağına. dünyanın diğer memlekellerinde de çok nadir tesadüf edilmis oldufu için. fobillerm dür.ya ölçusunde bir bnem taşıdığı alâkadarlar tarafından teyıd edilmektedır. Dr. Iîmail Yalçınlar tarafndan bulunan bu fosil yatağı, öğrencilerin gayretile tamamen meydana çıkarılmiî ve ılmi bskımdan son tetkiklei"* yapılmak uzere dım Irtanbul Üniversitesine nakledilmlştir. Heyet Ba«kanı Prof. Ali Tanoğlu. kendısile goıuçer bir arkadaşımıza. elde edilen fosıllerm jeoloiık ve coğıafi h?kımdan çok onemli olduffunu ve alâkalîlardan muteşekkil bir heyetin bugunlerde losıl üzerınde çalışmaiara başlıyacağını soylemiîtir. Çin Büyük Elçisi. Parise gitti Çının Turkiye Buyuk Elçisi Ekselâns Dr. TiT.un. Birleşmiş Mılletler Kurulunun topİ3nti?ında hszır bulunmak ve memleketın: temsil etmek uıere dün uçakla Parise hareket etmiştir. Kadeş vapuru. dün limanınııza döndü Dofıı Akdeniz seferıni yapmağa başlıysn Kaaeş vapuru, dun fabah 9,30 da ilk «efetindtn limanımıza dbnmuştür. Kadeşin bu sefen pek verimli olmamıstır. Gerninin kaptanı Said Ozege, kendisile ^fonusan bir arkadaçımızın: ' Sizın. Tıırk gemileri hakkında menfi propaganda yapıldıgına dsir telgrafınızı okuduk. Yapılan propaganda nedir?» «Udli ııterıne hayret ederek dermjtır ki: e Ben katiyen boyle bir telsiz çekmiş degnim. Benim çektiğim telsiz, Doğu Akdeniz referinin başladıgmdan. kimsenin henüz habcrdar oirnadığını bıldinnektedir. Alevhimizde yapılmış bir propaganda yoküır. Bilâkis raeselâ Kıbrısta. bilhassa Turklerir. bize karşı gosterdiği yakınlığı ve alâkayı belirtmek lsterim.» Kades vapuru jehrimize 520 ton Ithal malı getirmiştir. n Fakat cemiyet dedığimir bütün, eğer tarihi kadeıini ikmal etmemişse kendisini teşkil eden ferdlerin ihmaline ve nankörlüğüne rağmen yetesiye canlıdır. Baa fikir putlanna bağlı kalan mekteb yanında. bazı fantazilere saplanan ana ve babalar yanında, hattâ kendini inkâr ederek aşağılık hissinin tesiri alunda bir başka heves güden devlet teşkilâtı yanında asıl cemiyet, tıpkı deniz satıhları altındaki görünmez akmtılara benzer cereyanlara sahibdir. Idarecilerin ve terbiyecilerin elinde bulunan şuurlu içtimaî teşkilâta karşı bir j vahdet halinde düşünülecek halk gayrimeş'uru çok tetik davranır, kendi kuv vetlerini şiddetli bir kıskanclıkla muhafazaya, cemiyetin ve mektebin bozduğu «çocuk» üzerinde ata sözlerile, masallar ve destanlarla müessir olmağa çalışır. Idarecilerle terbiyeciler, j gaflet uykusundan uyandıkları ve kendilerine geldikleri zaman bu tesirin mevzuu olan nesli ellerine aldıkları takdirde kazanclan büjük olacaktır. Türk evkafçılığını düşünürken bu satırlarm ifade etmek istediği bir terbiye hakikatini gözönüne almağı zarurî görüyoruz. Son iki asırda, içtimai ahlâk temayülünü körletmek için her harekete girişilmiş, temeli tabiî olan hayır duygusu, Garb kapitalizminin memleketimizde meydan verdiği iktisadi çöküşün tesiri altmda büsbütün zayıflamış. müsbet bir Türk tarihi bilgisinin yokluğu, üstelik ahlâk terbiyesinin yardımcısı olacak dini bir terbiyeden acınacak şekilde mahrumiyet bu zâu alabildiğine artürmışür. O halde hastalığın teşhisi, tedavisi yollarını da gösteriyor: Yeni bir ahlâkî uyanıj hareketine muhtacız. O zaman evkafçıhğımız bu uyanıştan bol bol hissesini alacak, şanh atalarımınn yılck ve perişan abideleri onarıp kotanldıktan sonra yanlanna yeni vakıflar ve tesisler bile konacaktır. umhuriyetimizin 25 inci yıldönümünde ııtnıımî bir «f ilân edileceği söyleniyor Te bu yolda temenniler ileri sürülüyor. Bir suç işledikten sonra mahkıim olanların ve cezaevlerinde hürriyetlerinden mahrum kaldıkları sırada nedamet gösteren ve ıslahı hal edenlerin af^^^^ 'Birinci Dünya Har fı bir içtimai atıfettir. Fakat işlediklerl binde tamamile or suçtan nadim ve pişnıan olanlar dan kavujtadan kalkmısür. başka, hurriyetlerine kavusur Mektebin kurulması nıaz gene adam öldürenler, daha cezana aid kanunun mu evlerinde iken bile aynı snçu isliyen cib sebebler lâyiha uslanmazlar da vardır. Hattâ bir af kanî terbiye vasıtalarüe, gerek lâik ve sında §u isabetli düşünceyi görüyoruz. nunu çıkacağını düşünerek nasıl olsa ilmi öğrenim kanah ile kapma çağmdaki «Müstağnii arz ve izah olduğu üzere bir müddet yatar, kurtuluruz diye suç çocuğa ve taklid başındaki gençe geniş vakıf, bir tesisi şer'i olup ana teferrü işliyenler bile bulunabilir. Bir umumî bir ahlâk terbiyesinin, bu arada bir eden kâffei muamelâtın ahkâmı celilei af kanunu neşredilirken atıfet kadar bu nevi Evkaf sevgisinin verilmediğıni fıkhiyeye istinad ettirilmesi muktazi cihetleri de düşünmek icab eder. Umumî af sözü çıkalı, her zaman olmenfi eserlerile gören T ü r k evkafçılığı, olmakla... memurların bu hususlarda hastalığı şırrdi çok iyi teşhis etmiş gö malumatı kâfiyeyi haiz bulunmaları duğu gibi, cezaevlerinde çile çcken rünüyor. Hükumet Konağındaki «Ev elıern iken her nasılsa bu nokta lâyık bedbaht vatandaşlardan mekrublar abkaf dairesi» nde miskince oturan bü olduğu derecede ehemmiyetle takdir yonım. Bunlardan bir tanesini, güzel rokrat Evkaf meınuru veya m ü d ü r ü edilmiyerek .. evkaf memurlarırun ikti yazılmış olduğu, hem de dikkate şayan yerine, cemaat ile haşrii neşrolan yeni darı ilmilerine itina olunmadığı cihetle bir teklifi ihtiva ettiği için aynen neşçapta bir T ü r k evkaf çısının karşısında muamelâtı evkafm bu derece tezeb rediyorum. «Köylülerimiz için bir teklif» i neşyız. Bir müddettenberi evkafçıhğımız, zübe duçar olmasına meydan verilmişdikkate şayan bir uyanış hareketi gös tir (4).» Bu satırlann yazıldığı taribten reden kıjTnetli sütununuzda «ağlayan termektedir. Imparatorluğun azamet ve bugüne kadar geçen kırk yıl, idare ve nadim bir kütîe için teklif» imizi de heybet devirlerinden kalma bir «Ha mefhumunu büsbütün değiştirmişür. neşretmek lutfunda bulunursanız beyaz zinei Evkaf» fikrini ancak bu şekilde Ikinci defa düşünülmesi mümkün bir saçlı ninelerimizin; saçı bitmemis yesilmek, «geçmişe geçmiş!» diyerek Ev •Evkaf mektebi» sadece şekilci bir h u timlerimizin gözleri yaşlı hayır dualankafımızın bugünkü feci d u r u m u n u çol« kukî bilgi vermekle kalamaz. N ü m u n e ru kazanmış olacaksınız: Cumhuriyetin açık yürekle halka anlatmak lâzımdır. lerini bizzat evkafçılaımızın vücude ge 25 inci yılı şerefine «umurnî af» yapılaIflâs etmiş bir aile içinde yapılacak şey, tırdiği Evkaf edebiyatı, hayır duygu cağını işitiyoruz. 25 yıldır bir çok sahaiflâsa sebebiyet veren ve hepsi tarihe sunu geliştirmeğe ve bu suretle halka larda eskiler yıkıldı, medeniyete lâyık kanşmış aile azalarının hatıralarını ve gencliğe bir «sevgi» vermeğe çalışır yeniler yapıldı. Fakat cezaevlerimizin yâdederek serzenişlerde ve acı itham | prensipüıden hareket yüzde doksan beşi asırlarca ev^'elki peiaıda bulunmaktan ziyade bugünün d u eden yeni bir «bilgi» ye de şiddetle ihti rişan haldedir. Yarayı açık söylemeli. rvmunu .yaşıyan aile efradına olduğu yac vardır. Gerek Evkafa aid gayrimen Bunların bir çoklarına mezbahaya sevgibi anlatmak ve silkinmektir. Türk kullerin, gerek bazı mıntakalardaki kolunacak ağnam bile konulamaz. Geevkafçılığı, bir taraftan resmî icraatile, zeytinliklerın ve ormanların, sularm... çen gün Adliye Vekilimizin de gazetecibir taraftan da (Türkiyedeki tarüıi idare ve işletilmesi, evkafçıdan büsbü lere söyledikleri gibi tasnifsiz olarak abidelerin korunma ve onarılmasma tün başka bir kültür istemektedir. T ü r k koğuşlar lebaleb doludur. Adalet terayardım derneği) vasıtasile bu hedefe evkafçılığınm şiddetle muhtac olduğu zisi önüne konulmak lâzım gelirse şuyonelmiş bulunuyor. Haziran ve t e m kabiliyetli elemanlar, yüksek bilgi m ü ralarda çekilen çilelerin bir gecesi bjr muz aylarında Ankara Radyosunun esseselerimizin her birinden çıkmış yıla bedeldir. (A) dan (Z) ye nadijn sunduğu konusmalar, yalnız Evkaf gencler arasından temin edilebilirse de ve pişman olmuş bulunuyoruz. Her samevzuunu halka ve cemaate maletme esas öğretim mevzuunun mahiyeti iti at gözyaşı döküyoruz. nin sırrını bulan yeni bir idare zihniye barüe en ziyade Istanbul Universitesi Bir günah ettimse cânân, suzinak oldttm tini göstermekle kabnıyor, aynı za Iktısad fakültesinin, 1908 de imparatoryeter.. manda bize Türk gencine geçmiş za luk idaresinin «Mektebi Evkaf» k u r Sağ iken bldüm. harab oldum; helâk manlardaki ağabeylerini tahrik eden maktan beklediği gayeyi Cumhuriyet oldum yeteraltriiist temayülleri muvaffakıyetle aşı Evkafçılığına temin edeceğini zannediAncak gazetelerde neşrolunan tasanlayan edebî mahsullerle karsılasmak yoruz. Bir taraftan ilkmektebe kadar lara göre mahkum ve mevkuflann imkânını da veriyor. nüfuz etmesini temenni eylediğimiz >üzde beşi çıkacak; yüzde doksan beşî Geçenlerde «Tarihi Abideler Derne evkafı sevdirme edebiyatı başkaları ve boynu bükük kalacaktır. Meselâ sokak ği» nin neşrettiği bu konuşmalar, b e k sonraki nesüler içüı hayırlı olmak d u y ortasında bu genc kızı öldüren, aftSn lediğimiz yeni bir «Evkaf Edebiyatt. gusunu besliyedursun, öte taraftan m o istifade edecek; harbin gunagun ıstınev'inüı çok muvaffak olmuş n ü m u n e dern iktisadî disipünlerin h e r birinden rablarile bir kaç defa mendil ve eskl payını alacak bilgili ve bilhassa vakıf çamaşır çalmış bir baba, aftan istifade leridir (3). ları getirici, yaratıcı ve refah saçıcı b i edemiyecektir. Böyle «umumî «f» olIV Cumhuriyet rejimi, bu bürer gelir kaynağı baline sokmanm y o maz. Bugünkü Türk evkafçılığı uyanışına lunu sezecek yeni bir evkafçı tipinin yük millet, vatana ihanet cürümlerile takaddüm eden günlerde kıymetli m u yetişmesini düşünmeliyiz. Belki de itham olunanları bile affetti. Bizdeki harrir Dr. Osman Şevki, bir yazısında şimdiden seçme bir kaç lise mezununun «mukerrerlik» ancak müselsel ısürablaşöyle demişti: «Evkaf idaresi son za Istanbul Universitesinde Evkaf ldare rm ilcasıdır. manlarda memleketin imarı için vazi sile Iktısad fakültesinin hususî dikkat Her Türk temizdir. Hepimizin feli olduğunu unutmuşa benzedi. Şura ve inzıbatı altuıda yetiştirilmesi, modern cedleri bu vatana hizmet etmiştir. Heda burada. ufak tefek oyalanmalar fa iktisad bilgilerile mücehhez yeni evpimiz aynı hakkı haiz vatan evlâdıyız, aliyet sayılamaz, Biz vakıf işlerinin y e bir başlangıc Küçük bir kısmını çıkarıp da büyük bir ni devre uymasını, yalnız tarihi ve eski kafçı nesline sevindirici memnuniyetle kısmın ana ve evlâdlarını kapılarda ağbir medeniyete sahib olduğumuz iddia müşahede olacaktır. Son aylarda etüğimiz evkafçılık uyarusma latmak sevab olmaz; günah olur. Harsını yaşatrnak istiyor değiliz. B u n u n önayak olanların dikkatini bu noktaya bin sonuna kadar olan «sulh ceza»; teıbiyevî ve içtimaî tesirlerini dahi ge bilhassa çekmeği milli bir vazife sayı«asliye ceza» hükümlülerini bilâtefrik niş ölçüde oiarak düşünüyoruz. Yeni yorum. tamamen; «ağırceza» hükümlerinin de nesiimizde yardım duygularının d a cezalarının üçte biri affolunursa, Cumha çok beslenmesi, şefkat hislerinin huriyet mefhumuna, lâyık bir af yadaha ziyade büyümesi, içtimaî yar(1) Bk. Ali Himmet: Vakıflanmız. pılmış olur. Şu şartla ki bu «umudım arzularının yeni yeni inkişaflar 1946, Sf. 8. mî aftan çıkanlar bir daha cürüm işla geniş sahalar bulması ve ,nihayet (2) Prof. Remzi Oğuzun bu sütunlar lerlerse affedilmiş cezaları da yeni cememleketin umrana kavuşması ve n e s da «Cumhuriyet» okuyucularına tanıt zaya zammedilecek» tarzmö^a bir müeylimizin, hemcinslerinin maddî, manevî tığım «Ideal ve Ideoloji) kitabını kasde yede konulursa çıkanlardan hiç biri duygularma hizmet etmekten daha zisuç işlemez. Baba kalbinize gözyaşlandiyorum. yade hoşlanır ve zevkalır arzu sahibi mızla yazdığımız bu mektubumuzun (3) Bu risaledeki nefis konuşmalann olmaları için de Vakıflar idaresinin gekıymetli sütununuzda müsafereten neşlişmesini istiyoruz.» Bu gelişrne, hiç ilk ve orta mekteblerdeki türkçe dersrini suzişle rica ederiz muhterem üstad. şüphesiz, yalnız halka hitab etmekle, lerine yardımcı okuma konuları olarak Ben beklediğim af isen ey affı ilahîî onun atalarımızı harekete geçiren t e tavsiye edilmesi lâzımdır. Evkaf Umum Sorraa günahım gayrıdan, al defteri matüllerle mücehhez olmasını istemek müdürü Hakkı Kâmil Beyle Remzi benden! le olmaz. Bu hitab ile bu isteğin vakıf Oğuz Beyin kalerae aldıkları bu koBalıkesir Cezaevinda müessesesinin şuurunu u y a n d ı n p k u v nuşmalar. ilim endişesile halk ve evBaîtkcsirü Aşık Ömer vetlendireceğini kabul etmekle beraber kaf kaygılarının çok güzel ve muvaffak Balıkesirli Aşık Omerin aeıklı mekgerek mevcud evkafı, gerek ona iiâve bir sentezini göstermektedir. tubunu işte »ürunuma misafir ettim. edilmesini beklediğimiz yeni tesisleri (4) Bu vesika Osman Nurt Beyin Bundan ötesi, hükumetin ve Büyük verimli bir şekle sokmak lâzımdır. «Türkiye Maarif Tarihi» nin C. 4, Sf. Millet Meclisinin bileceği iştir. Benim Ikinci Meşrutiyet, sonradan hızım kaysöyliyeceğim şudur: Affa lâyık olanları 1270 inde mevcuddur. beden bir uyanış hareketi doğurduğu affetmekte yalnız atıfet değil; adalet de zaman bu verimliliğin taleb ettiği idavardır. Zeytinyağ mukabilinde reci unsurunu da düşünmüş ve bir «Mektebi Evkaf» tasarlamışü. 1908 de portatif ev açılan mekteb, 1912 Balkan harbinde Stokholmden bir firma, memleketimize mükapanmış, 1913 te tekrar açılmış ise de ractat ederek, portatif evler mukabilinde zevtin ve zeytınyağı alacağını bıldlrmistir. Ftndıkoğtu Nişan Alman ticaret heyeti Ticaret Bakanlığının davetlisi olarak persembe gunü uçakla gelmi; olan Alman İsgal Bölgeleri Mensucat Dairesl Reisi Albay Anderson, llgilılerle temasa geçmek için arkadaşlarını beklemektedır. Gelecek olan heyet âzaları arasında Aımanya İaşe Dairesi Gıda ve Kuru Meyva Dairesi Baskanı Gephart'ın Ismi zikredilmektedir. Mukavele gereğince, İsveç hukumetirün mayıs ayında teslim etmesi gereken Trabzon şilepinin tamir muddeti, firmanın tanninat vermeyi kabul ermesi üzerine 15 eylule kadar uzatılmıştır. İsveç firrnası. şilepimlzl bu muddet içinde de tarair edemiyecektır. Ulaıtırma Bakanlığı, firmayı mahkemeye vermeyi duşunmektedir. Dış memleketlerden bu yıl bakliyat tızenne tekJiflerin pek az olması yüzünden bakliypt fiatları geçen seneye nisbetle yüzde 40 düsmüştür. Ticaret Borsasından edindiğim'z bilgiye göre, yeni mahsul bakla 25 kuruştan 21 kurusa, nohut 30 dan 26 ya, kırmızı mercimek 36 dan "2 ye, yesil mercimek 40 tan ?2 ye. fasulye 52 den 42 ye. dan 32 kurust.qrı 24 kuruşa kadar düşmüjtur. Harbivede baslanan Spor ve Sergi Sarayı inşpatı devam etmektedir. Insaatın birinci kısmı bitmek üzeredir. Ikinci kısmm insaatı eksiltıneye çıkarılmıştır. Şimdilik elde, 2,5 milyon yerine 2 milyon lıra vardır. Bu sebeble 500 bin liranın İUer Bankasından temıni düşünülrr.ektedir. Bu para tsmin edıLT.ediğı takdirde iklrtci kısım inşaat duracaktır. îstanbul tüccarlanndan Bay Kâmil Ozkan kızı Leman Ozkan ile Eskişehir Şeker fabrikası ziraat müfettişi Haydar Sümanm nişan törenleri 11/9/1948 cumartesi günü akşamı Fatihteki evlerinde aileleri nezdinde pek samimî bir hava içerisinde yapılmıştır. Yeni nişanlılara saadet ve neşe temenni ederiz. Trabzon şilepinin tamiri işi SİZE DÖNYANIN DÖRT 8UCA&INDAN SEÇİLMİŞ ENGÜZEL VAZILARI BİR AYNA GİB( AKSETTİRECEK BİRİCİK AVLIK MECMUAP/R!. PEK YAKINDA ÇIKIYOR Bakliyat fiatları çok düştü Çuval Tamir Ettirilecek Toprak Mahsulleri Ofisi Istanbul Bölge Müdürlüğünden: İdaremize aid hububat ve her türlü un çuvallannın tamir ve yama işi. şartnamesinde tadilât yapılarak bir sene için yeniden açık eksiltmeye konmuştur. Eksiltme 17 Eylul 1848 günü saat 15 te Ofis binasında toplanacak olan husual komisyon önünde yapılacaktır. , Isteklilerin 1700 Uralık geçici teminatlarının. eksiltmeden evvel Ofis veznesüıe yatırmaları ve slacakları makbuzlarila komisyona bas\rurmaları lâzrmdır. Bu ise aid şartlasma tasansı iki buçuk lira mukabilinde çuval servisinden temin edilebiUr. . (13560) Genc ya^ta hayata ebediyen gozlerini kapıyarak bizlerı tonsuz bir acı' ile arkasında bırakan Gümruk Muayer.e Basmemuru Mulaffer Akcanm kardeşi Ustegmen BIUAMMER AKCA'nın blümurıun 40 ıncı günune tesadüf eden 14994S salı gunu bgle namazım muteakıb merhurr.un ruhuna ithaien Beyazıd camhnde oh.ut*urulacak Mevlidi şenfı tanıyan ve arzu edenlerin tesriflenni rica ederiz. Annesi. hemşieleri ve a Muaffer Akca MEVLİD TovUyan: M. Kenan KAN Spor Sarayı inşaatı tehlikede I İslâm tasa\rvufun:ın tarih boyunca geçirdiği en mühim gelişmeler ve yetiştirdiği en büyük şahsiyetler. (250 kuruş) T A S A V V C F ÖMER A H M E T tslâmiyetin Geliştirrjigi Lira? a 5 R I Z A H A L İ T D O C R U L KİTABEVİ VİCTOR KRAVCHENKO HÜRRİYETİ SEÇTİM Birind baskısı S ayda kapışılan ve Rus cennetinin lçyurunö bütürj çıplaklığile anlatan bu kitabın 2 nci baskısı, Kravchenko'nun AmerikaD Senatosuna vermıs • • » I d u j S r u çızJ» raporun da flâvesile piyasaya arzedilmıştır Fiatta fark jokttıt. Karton eildli 5 . Cildli 6 . Liradır BERKALP KİTABEVİ Ankara Kumkapıda Zerzevatçı sokağında 18 numaralı evde oturan Lasao Nator adında Musevi b!r kadın, evvelki aksam kapalıçarjıda müc»vhprci Kemalin dükkânına giderek altın bilezik almak istedigini »öylemiştir. Bu 61m rada ba;ka müşterilerin gelmesinden istifade eden kadın, 224 lira kıyroetindeki iki bileMeşhur sosyolog Auguste Comte'un 7iği çalarak kaçmıştır. Hırsır kadın, kısa bir zamanda yakalana sübjektif ruh lâyemutiyeti adını verdiği sına kavuşma yolunu hazırlayan harerak Savcılığa verilmiçtir ketlerin başında başkaları için yaşamak ve başkaları vasıtasile öldükten sonra ZİLKADE 9 PAZABTESİ gene yaşamak geliyor. Yakuz insan t t raüna yabancı olmıyan bu arzu ve temayül mutlaka beslenmeğe muhtacdır. Ne ile? Bizden çok evvelkiler. dinî bir >• edebiyatla bu gayeye kavuşuyorlardı. Vosat! 13.10 16,43 19.22 20.58 4,57 Bugunün çocuğu ve genci, bir başka Ezajıi | 5.46 9,20 12 00 8,33 1.33 muhakeme tarzı daha istiyor. Gerek di Hırsız kadın Ingilizce bilir raportör , alınacaktır Etibank Genel Müdürlüğünden: 100.000 . Lira 15 EYLÛL'de CUMHURİYEİ Nüshası 10 kurujtuı Abone Şeraiti Btı «ylık Î i Genel Müdürlflğümüzde çalışmak üzere imtihanla ingiiizee biien Wt Üç «urlık raportör alınacaktır. Dış memleketlerle ticarî muhaberata vukufıı olanlar Altı aylık •"» tercih edilir. Ücret ehliyete göre tesbit olunacaktır. İstancul şuD6mi7df Serıelik D I K K A l • ve Ankarada Genel Müdürlüğümüzde 30 eylulde yapılacak imtıhane girGazetemîzc gonderılen evrak »e razjiaj mek istiyenlerin 20/9/948 tarihina kadar Bankamıza müracaatleri rica neşredılsir. edılmeslrj iade olunmaz. olunur. (13614) mefulİ7«t kabul l'UrKiyı lçır 8WJ K i <tut • I51K ' '>•'<• • tiarı< İçin •Utı K* I6(K •