25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cl^IHIRİYFT illliiiiiüiinHİHünHllliiüîîliflliiüiHllillKJIİİlMI l ü ü 22' Haziran 1948 Doğu Âktaiz feîflnciliklcri ve bazı iunzten cevabîar Yazan: Burhan Felek H*ziramn 6, 12 ve İS üncü gunlen Inönü stadmda bizim için ender bulunur bir atletizm bsvrareı oltu. Dostu Akdeniz birincilikî«T. adıle g«çen sene tesis edilip birincisi g?çen sene finbaharda Türkiye, Yunanistan, Fiiistin atletlerinin istirakile Atinada yapılrniî olan bu şampiyonanın ikincisi bu scne şu yazdığım tarinlerde Inönü stadında yapıldı. Atinada olduğu jribi bu sef«r de Türk ekipi bu sampiyonEnın birincisi oldu. Neticeleri teknik bakımdan birer birer mütalea edip okuyucuları ycrmak istemem. Bir kaç »enedir göze çarptığı gibi bu sene de birim takun kojularda üstürüük gösterdi. yartş rtediğimiz öteki (atma ve atlama) müsabakalann bsşansı daha at oldu. Bu seneki roüssbakalara da yalnız üç millet istirak etti: Iran, Türkiye vr Yunanistan. Halbuki basta M'sır olmak üzere bütun Akdeniz Arab memleketlı?ri yani Mısır, Suriye. Lübnan ve Fiiistin gelmeyi vadetmişler, hat+â bir fcısmı atletlerinin isimlerini bile bildirnıişlerdi. Filhtin harbinin bu içHraklere mâni oiduğunu tahmin edpı^k bu sene Doğu Akdeniz mü.^abakaEina içtirak eden takımlar hnkkında umumi mülâhazalar yürütmek isterim. Yedi günlük yoldan gelmiş; olan Tran •rtletlerinin. ciddl tavırları ve müsabakalara verdikleri ehemmiyeti kaydetmeden geçemiyeceğira. Doğrusunu söylett«k lâzım gelirse bizden ve hele Yunanluardan çok daha genc olan Iran •tletizmi için bu başlangıc çok cesaret •»«ricidir. Biz 1930 s«nesinde Atinads. birina Balkan oyuniarma iştirak etti ğuni* taraan işte bu vaziyette idık. O n m a n vt onu tıtkıb eden seneler. bu mÜMbakaiara iştirak etmemizden dolayı Ftderasyon reisi (yani beni) muahazt •• hattâ hıyanetle itham edenler, bugtinkü neticeye varmak için o maj>lubiyetleri göze almak lizım gcldijrini •Jbett» tealıra etrnijlerdir. Onun için Iraıüıların Doğu Akdeniz müsabakalanndaki vaziyetlerini görünce 18 yıl ev»elki durumumuzu hatırlamaktan kendrmi alaraadım. Yuntn takımına gelince; Yunaniptanda atletizm elli senelik bir maziye maliktir. .SEGAS) adındaki atletik teşki14t 1897 tarihinde tesis edilmiştir. Turkdye Atletizm Federasyonu ise 1923 te kurulmuştur. Tam y»n yajtayız. Yunan atletizminin Balkan oyunlarile ar.ane haline gelrniş ve tam dokuz sene atırmuş bir Balksn şsmpiyonluğu vardır. Bu îampiyonluğu Yunanlılar puvan hesabı bahis mevzuu olmamakl» beraber 1340 tarihjnde Istanbulda yapümaş olan onuncu ve sonuncu Eaikan oyunlarmda birkaç »ayı farkla kaybetmi~ler v« bize bıraknuslardır. Ondsn »onra bizim Yunanlılarla Doğu Akdeniz müsabakalaıına kadar tam ttkun rulınde temasımız olmadı. Geçen sene bir çok karar ve hakem yanlışlıklarma rağmen bir kaç puvan farkla Doğu Akdeni2 şarapiyonu olduk. Bu mağlubiyet Yunan atletizıninin kolay kabul edeceği bir şey değıldi. Ivlodern olitnpiyadlardan birincisinin cereyan ettigi Atina stadım dolduran 5060 bin scyircinin çocuklart böyle bir majjlubıyeti hazmedemeılerdi. Hele maraton gibi tamamen Yunan malı olan bir yarışı kaybetmeğe asla tahammül eHemezlerdi. Onun için ikinci Doğu Akdeniz müîabEkalarma tam forrounda 30 kişilık bir takunla iştirak ederek gççen senenin hesabıru temizlemeğe geHüer. TEkıma, îlısırın en iyi Yunanlı unsurlarını getirmiş olrnalan da bunu gcisteriyordu. Lâkin Yunanhlirın layıf tar?fı. takımlarımn ihtiyarlamıı olmasıydi. Genc takimiarın ergeç ihtiyarları hakbması muk2dder olduğu ıçın Yunanl'lar 150u metre, 5000 metre gibi, hattâ maraton gibi mukavemet koşularmı kaybettikr. Eğer Osman âvarelik etmeyip fnrmuna girseydi 10,000 metreyi de çcçen sene olduğu gibi kazanırdı. Bundan başka Halil admdaki gencin Yunan şampiyonu Papas'ı cüidds ms§lub etmpsi ve her kaybettiğimiz binnciliâin aıkasından pek az lstLsııası iîe ikincüiği alışıJCJZ bu defa aradaki sayı farkını bizim lehunize olarak 18 ya çıkardı... Boylecfi 840 tartberi eld» tu*tueumuz ailetizm tistürdügunü kıym^tli ve kuvvetli Yunan atietlerine karşı gene muhafars ettik. Bunun ne demek olriuşuraı lüüO. 1C31, 1932 de Brlkanlarda beşinci (yani sonmıcu). 1033 te üçiincü. 1934 te sonuncu. 1933. 1936 v«* 19S7 de dördüncü. 1933. 1939 da üçuncü oldvğumuzu ve bütun bu dnkuz senede Yunaniıların Hep jsmpiyon olduklannı düçunürcek iîda iyi kav'iar. n« kîdsr ınesafe kat°ttjğimİ7.i daha iyi ölceriz. Yunanlılar bütun bu nfttice'îrden msmnun olmad'klan için gelecek sene daha iyi hazırlanacakJar ve buden s 9 r n piy o n '' J S' 1 1 almiğa çahifaeaklardır. Bunu asla hatııdaa çıkaımaraalıyız. Zaten bu ?ene de heyeti umunıiyesi itibErile Yunanlılar bbcien daha iyi haiîrlanniış. dsh? formda irii'.er. Bir aayı o'.sun ka;:an*nak için her türlü tptibat» slmış bulnnuyorlardı. YunamEtanro iklimi bizimkine nizaran dsha sıcak o!öı.ıcv:n!.an oıı'aı bİ2den çok ri?ha evvel pisie çıktniş o!ır.*k avantrMn» ris maî'k ouli'.nııyoı"lardı Buna karjî, biz;ın atletlerin v?rnbilecckî"?ri azami harînc yfkîa^ni'ş olmaâil.ldnnı, bir kuıuının koşu bakiyyeıinde hatîlara düstüğünü, bir k:sm!nın tamamen i'.!"\an5iz bulundyğıınu. bazılarının imtıht.'iisrL'e meşgul o'ımaları yiiziinden ruhan üzsün bir hnldc olduklannı ve bsvrak yanşlannda bayr ı k de5;ştii'iner.in bir re.?.let denpcek kadar fana olduçıınu söyl«»mcmek hats olur. Burlan sövlemekl» şampiyonluğun kîymetjni düşürmür. olmad'.ğıma, bi'âki'î şdnr.piycn takımınm zayıf taraflarını ortaya »ttrak düzfltiimesi ı;«relerimn düşunüimeıine yol a'(hjıma kaFiim Simdi mü;abak?larin urnumî neticelerini ve takîmlsntı hahni müts'e«ttikten sonra gelivorum hekemlere. olduğu tejkilâun şikâyeüerin» Bâzti oîamadı. Şunun için mâni olarnadı ki; böyle ballerde herkes kendini haklı zanncttiginden \erılen kararlann ve yapılan ta*bikatm isabetsizhği üzerinde ı«rar edip durulur. Hakemlerin böyle hsilerde münakaşa etmesi ne caizdir, ne de kabildir. Bu müjabakalarda da sah'ida bazı itirazlar oldu, bana da bu müsabakaların ba?hskemi sıfatile sonradan bazı mektublar gcldi. Gerek sahada itiraz edenler, gerek mektub yazanlar bir başhakemin vazifesi ne oiduğunu. starterin, nrıvasalat hakemlerinin kararlarında müstakil oldukların; ve başhakemin h?kem kararlarını değiştirmek salâhiyetine malik olmadıgını ya bilmiyorkr, ya bilmemezlikten geliyorlardı.. Çelik şerid ve sastle ölçülen bir sı:crda takdirî kararlar olmıyacağına göre atletizm hakemlerini ve bu arada r başhakemi ka arlardan mesul tutma'< ha>.=ız bir davadır. ikinci Doğu Akdeniz müsabakalarmda itiraza sereb ol?n iki hâdise oldu. Birisi, birinci gun 100 m*tre çıkişınm v°rilışinde sîsrterın çabuk hareket etmesi... Buna kimsrnin itiraza hakkı yoktu. Starter, müsabıkUra daha evvelden rıasıl hareket edeeeğini iz<?h elmiş ve hepsıru hareketsiz yakaladığı anda tabancayı çokeceğini haber vermiş'i. (Haber vorTTicden de boyle hareket edebiliıdi ya). Buna rağmen Yunanh atlet, vaktinde çıkamadığı için koşmadı. Bu, sadece onları bir üçüncü veya dördüncüiükten mahrum burakmaktan başka bir netice vermedi. Bizim st?rter Semih, Balkanlarm en iyi sta r teridir ve bunu Amerikalılar da 'burada teslira etmişlerdir, ama h?r şey» itiraz edildiıji gibi bu 100 metre deparına itiraz edilmiştir. 1930 da bizzat Semih Atinada Yunan starterine itiraz etmiş; fakat itirazı mesmu olmadığı için 1931 de yarışa girmemiştir. Bunlar boş ve lüzumsuz hareketlerdir. Biz, yarışa girmediği için o zaman Semihe iki sene boykot cezası vermistik. Bilmem Yunanhlar bu sefer bizim kacar ciddî hareket edebildiler mi? aberleri Serbest ekmek hazırlıktan HÂDÎSELER DÜSÜNCELER HEM NALINA MIHÎNA iseleri I Geçenlerde bu sürimlarda ıLise Davası> btflığı altnıda ne$rettiğim yazı, muhitte ciddi bir alâka uyandırdı. Başta Dr. A. Adnan Bey gelmek üzere bir çok vilâyet gazetelerinin muharrirleri, yazıda temas edüen nolctalardan kendi göruşleri ahınQÎ baKsertiler. Makalenin ana düşüncelerinde birleşen mukabil yaza ve mektub sahiblerini bir tarafa bırakır, tenkidleri ele alırsak buniarın içinde Bursa lüesi felaefe muallimi Malik Adalanı göniıüz. Çok dikkaüi bir raünekkid oiduğunu ötedenberi bildiğim meslekdaçım, Bursada ncçrettiği ve büran memleket febef» mensublan tarafından takib edilen fe!<;çfl neşriyaünda tatbık ettiği «Sztürkçe> taraftarlanrdan bulunduğu için makaleır.in bu noktaya aid kısımlanm şiddeüe tenkid etmektedir. htanbulun .Akşam> ında Dr. A. Adnan Beyin tesvib edici fikirlerinin verdiği memnunİ3'eti. Bursanın «Ant» gazete?i".de A. Maiik 3eyin yaptığı keskin tenkidler bir kat daha arttırmaktadır. Poîislerin üniforması frim üniformalarımız kendi ihtiyaclanmıza, iklim sart larımıza, kuma? sanajii.nise ve millî zevkimize göre scçilnıcı: sadçce taklid enilir ve bu t=k!idcilikte de dıg siyaserimiz rol oynar. Hanei millet ile dost isek, hangi devletin rilâhlı kuYVetlerile miinasebeUerimiz çoğalırsa onun ümformalarını kabul ederiz. Nizamı Cedidle beraber Fransız üniformasinı taklid ermijiz. Sonr» Alman üniforması, daha sonra renk değil, fakat biçim ve esas itibarile Fransız. en son olarak da Amerikf»n iipifnrmMsruıı kabul ettik. Yalnız muhterem gcncıa'lerimis, eski Alman imiformasının bir hatırası olan kalın kırraizı pımialon zırhlannı, bu yeni Amerikan üniformasııı» da ilâve cttilcr. Denizcilerimiz de, önceleri IngiHı bahriyelileri gibi giyiniyorlsrdı. Sonra, kara ordusunun Almanvari üniCormalanna benzctmek için, omuzlarmtîaki apuletleri değiştirdiler; kılıc yerine kısa meç talıtılar. Daha sonra, gene kara oıdu:umın smıf renkleri denizcilerimirfn üniform»«iTida da kabul edildi; meseiâ smiraHarm rakasına birer kırmuı parça eklendi. Şimdi de tekrar Inıril'î ünifonnasma ve kılıca dönüldü. Kara ordusunda Amerikan, denizde Inşiliz, havada da paliha Inciliz Amerikan mociası k?rı;ıktır. Böylrce dış siyasc*jmîrdeki >eni dostluklar. a<=keri üniformalarda da kendini EÖsteriyor. Talnız polislevimizin üniforması eskl hnlinde kaldı. Askcrî üniformalarumzm hepsinin yaknlan açıktır. aynca ya* için hâki veya mavi gomlck de Vab'd edilmiştir. Hattâ bahriyede kısa kollu heyaz gönılek de ({iyilmektedir. Fakat güneşin altında, saatlerce vazife sören zaljıta memurlarımız, >üksck rütbelilcr miislesna, sımsıkı kapalı yaValarile «ıcaktan bunalmBkta. ter İçinde katmak tadırlar. Askerî iiniformalarda rahatlık csası kabul edildiğine göre, î>olis üniformasında da bu evıs neden kabul edilmesin? Iç fcleri Bakanlığı. bağn yanık polislere de biraz hava aldırnıalı, onlan d» daha rıüiat bir ünifornıaya kBvuşturmalıdır. Kurtulujlan B. T. S^myjKk»: Sprduğur.m suale eevab veremiyecefıni. Madenıki tngiUsce bıliyornunuz; bu gemllerin lsımle» r;nl Ansiklopedi Bntanlca'dı «rıyajak onlar;a klmlerm keîiflere cıktıklarını ara^tırmanızı tcvslye ederlm. Belki orad» bulablltrs:nlx. İmraıım Müjgân Cenan fllye okuduğuın ıa1a: Yazmamı istedijirfiz mevruu. b?il liyasi «e>ebl»rle yazmayı munasib ve faydall bulmuyorum. Mula Birinci İşkodr» Fırka«ı 70 mcl Bardanyol Alayı Krımutanlığından malulen «• mekll Yıırbay H. Karabinay»: 70 Inei Al«ya gent Ba;danyol adınm verilmesl, geçenlcrde b'.ı sutunda ynzH.ıJım yazıda umuml rlarak ilert «i:rdüsüm düjıinceye uygundur. Yeni Etıiîkll Kanununun bir an Snce kabul edilip yvrurluğe girmesir.i. fırf?t dustukes temennl ediynrar. tnşallah bu baklı fücâyetler ve dı'.ekler yakında kabul edilir. B. R. Eruysala: Osmanlı Urıhlerinin hangisinin daha diğnı. daha Irl ve dah» tsrsffiz yazılmıj olduju hakkınds «arih bl» f'krim yok. Türk Tarlh Kurumu yayınlarından beşinci clltil çıkmıj oltn Osraanlj Tarihi, be'.kl lrtediginize en uygun oUmdır. Bir Urihclnin ftkrini pormanızı tavsıy» e<lerim. Sarıyerden B. Yücedereye: Sarıyer Ortackulur.daki oglunuz 6S numaralı Necmeddin Yücedereye br Hralık rczet ücretini öd»medijfl İçin. karnesini vermemelerl hakkmdald şlkâyeönîzt. M 1 T U Egitira Müdürlu|ünüıe ya7i ve «Bzle blldiriıseniz. umanm kl <lah« csbuk blr netice »lırsınıt Spyadını okuyamadıüım Modada B. Ce•nale: Açık dcn'zlerde çahçan lileplçrd» bir Is bulabilmenlz Içln armat?>r!ere "müracsst etmenlıl tavgiye «derİTn. B *. Oîokana: Dotoaabshçe camlîinde sc'an D»ri? Miızesfnl. tanzlml lkma] ediür edilmeT:, rlyaret edecejim v« gSrdükl«rind Prof. Buğdar ve tin sahşlartnun tsmanıile gerbest birakilaca.jp da soyleniyor Belediye, serbest ekmek imaline esas olmak ve satış fiatını tayin ve tesbit etmek üzere Zahire Borsasından bir aylık buğday satış fiatlarını getirtmiştir. Bu fiatlar üzerinden vasatî bir satıs fiatı tesbitine çalışılmaktadrr. Fiat t«$bitinden sonra değirmencilerle temasa geçilerek, bunların değirmenierde öğütülmesi ve fiatı etrafında görüşmeler yapüacak, bilâhare fırıncıiarla görüşülecek ve serbest ekmek satacak fumcılar tayin ve tesbit edilecektir. Bundan sonr.T da Daimî Encümence serbest imal edilecek ekmeğin satış fiatı layin olunacaktır. Diğrr taraftan unu Toprak OHsi tarafi'idan verilen. ancak bıvk?ç gün evvel kaliten değriftirilerek içindeki buğday miktarı >üzde yetmiçe çıkarılan tek tip ekmeğin randımanı 8486 dan 92P4 e çıkanlacağı hakkında dün bazı haberler dolaşmıştır. Bu takdirde tek tip ekmek, içindeki kepek miktarı bir miktar daha artacağından daha fazla esmer olacaktır. DiğT bir habere göre de buğday ve un satış piyaîası tamamile serbest bırakılacak, küçük şehirlerde olduğu gibi büyük şehirlerde de değirmenler ve fırıncılar unlarım «erbest piyasadan tedarik edeceblerdir. Şehir Meclisinde bugiin görüşülecek meseleler Bujün topl»nac»k olan Şehlr Mlelijinde mühin» mMeİBİer konusul«c»ktır. Gund«n4« Tramvıy, Klektıik İdnretiie Sul»r Idareslnın büançolırı, Kt Lbnited Çlrketin* Beledijenin orukhjjı, H»I T»lira»tn»iBesi, v« m«kamın torular» cevtbı v«ılır. Konujmamn bararetll olacajı vı urun »üreceği tahmİTi İkinci itiraz 4 v l 0 0 bayrak yarısmm edilmettedlr. Süruri mahallesindeki dokuma birinciliği etrafında oldu. Ben, bayrak değiştirmeyi de görebilmek için son 100 tezgâhlannın durumu metrenin ortalarında bir yerde durd ıEminönü, Süruri mahaUMİnde depo lnni pumdan yfrışın muvasalat sırasıru gö »ltında yapılmi! ol«n bmalnrda «ece gunduı remedim. Ancak varışa 30 metre kala çnlıstırıUn dokuma terg&hlarının durumu Tiirk koçuousunun ileride oiduğunu, fa yakında Çehlr Mecliıinde görüşüleeektır. Bu kat Yunanhmn Türk rakibini sıkıştır hutusta tahkikat yapan heyet, BsşkaniıS» r»porunu vermişt'r. Rspora göre. bu tesisler makta oiduğunu gördüm. Yarıs bitti. ınuhtelif bakrnlaTdan halkı r?hatsıx edici Yunanhlsr. s"n gclen ariamlannı omuz mahiyettetiir v» kaoatılmalıdlr. Süruri »aIrdılpr. Ben yarışı onların k?zandıkla hsne=i halkı, m^h?lie arasınd» kanunsut nbu t»isl«r hakkındaki karını sandım; fakat muvasalat hakemleri, larak ç»Jı;tırılan ; yarışı Türk takımının kazandığı hak rarın b r an once verilmeslni istemektedir. kında rapor verr'iler. Bima Yunan takıKazanc Verjfisi Sdeme ayı Kaanc Vprgisinın birinci taksit bdeme ayımının kaptsnı Mösyö MiropuJos sert bir şpkjlde ve bir beynelrailel spor mümes rın H?7iran olmssı itıbarıle muktüefler Malı^p Subelerine murac?atl« vergilerini yatıtsiü için asla tercih edilmiyecek tarzda maktadırlar. itiraz etti. Ben, itdrazlarını yapabilec°kBu ay içinde öd»mlyenlt»d«n Temrauz'prini, elde Hdiaiarını tevsik için sine »TI lrinde c^lO rrzasiic birliltt» rt kımu ma veya fotoğraf gibi bir vesika vsrsa alacakîarımn tahffilm* dair olan kanun hut?tkik ol'jnsbileceğini söyledim ve ne Vriımlerinr g&rc rabsilât yapılacakm. Yeni İstikraz Tahvilleri çıktı t;ceyi ilân ettim. Çünkü bir bajhakem, <üt faizli 194S I. Tertih tstıkTaı Tahvilleri. kgrarları nizamen cayrikabili itiraz olan muv?jalat hakemlerinin rapoıunu de dun «rbph*an iübaren «atışa çıkarılmıştır Sötıl'ğa çıkarı'ıan TahviUer, 125 mılyon li:?Iık i>;tikrazın birir.ri branjı olup, SS milyon l'r»lıknr. Şimdi. o rr.pkalenin hacmine sığmıyan diğer düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Lise davası hem her memlekette vakit vakit maarif politikacı^arını işgal eder. Gecenlerdı memieketimize gelmiş olan Fransız profesörü Lucien Febvre, «Istanbul Muallimler Birliği» nde muallimlerl» yaptığı bir hasbıhaîde Fransada davanm nasıl aktüpl oiduğunu arılarmışh. Fakat hiç bir rremlekerte lise veya orta tansil mt<e!esı, önünde sonunda lisan meselesine müncer olmaz. Zira lisan, cemiyetin umumî «e>Tİ içinde kendi yolunu takib eder ve bu yola müdahale edecek iş;iz ve çüçsüzler bulunmadığı için ne.=illir normsl yürüyüşüne devam eden h>an müessesesinden paylarına düşen nimetleri alıriar. Fakat bizde durum büsbütün başka. O kadar ki, hemen hemen bütün lise davası, şimdilik lisan davası halini aljyor. Nasıl? O halde beraberce tstanbul liselerinin imtihan odEİarını dolaşalım ve <terim» ler yüzünden ter döken öğreniei ve öğreticilerle başbaşa kalslım. Mefhumların tarilıî de^amlılığından eser kalmayınca ergin nesilden erecek nesle aktarma pdilmesi gereken külg ü durakladı ve... gülüm^edi. Bunun üze| türe de, ark içinde açümış bir rine beraberce gülüşrük! Bir kısım lise sızdığı için uzağa gidemiyen ve uzakhocalan, son senelerin otoritarizmi taki bahçeyi sulayamıyan cıhz suya ben içinde düşünmelerini bilerek tevkif et zemekten bsşka bir şey kalmıyor. Asıl miş gibi görünüyorlar. Içlerinde filozof garib olan nokta, bu gerçeği anlamak ve nüktedan olanlar yüksek tahsil ho istemek?izin yüksek tahsil gendiğinin çalarının da kendilerine uymslannı tek verimsizliğinden şikâyet etmektir. Bu lif ediyorlar. Kendilerine göre bu tak yüzden tezahürlerden şikâyet edecek dirde ortada lisan meselesi diye birşey yerde bizi asü illetlere götürecek cesakslmıyacak, zira herkes «Hind kuma retli bir bilginin sırrına kavu?mağa çaşı» nın gerçekten dokunduğuna hük lışmalıyız. Tefekkür potası içmde evmedecektir. rilip çevrildikten sonra ifade edilmeIV leri icab eden müsbet iümlere aid bilIfte 194$ Türkiycsindeki lise davası gilere de gamil olmak ü;ere «düjününm en sonunda muncer olduğu «lisede len» i «anlatma» da tabüliğe dönmek türkçe davası» nın bir şehir içi ceve lâzımdır. Hiç değilse şimdilik yaşanan lânı neticesinde tesbit edilmiş müşah hayatla sıkı alâkası olan lise derslerirıi e\vel has cephcsi. Istanbui Univsrsitcsinin «terim> denen belâdan biran beş fakültesinin bir kaç scne evvel k'jrtarmadıkça «lbe davası» r m bu en tanzim ettiği raporda belırtilen ve 1 lise müzmin meseWsini çözmüş olmıyacağız davası) başhklı makalede anlatılan ve şüphesiz «lise dav;=ı» nm diğer cidmesele bütün illetleri ile şimdi gerçek dî problemlerile meşgul olmak imkâten bir illet gibi ortaya çıkıyor. Dü nmı da bııl?mıy?cağız. O m''zmin me> 1 sürmeVsizin, bu ciddt probşünmenin Sleti olan lisan, zâhirde guva seleye * • de\Tİm nsmma, hakikatte eemiyet*e lemleri ele almak, liseler üzerinde yave ıslah harei$ ve gucü olmıynnlann fanteîisi, yani pılacsflc her türlü bir hiç için bu şekilde korletilince te j ketlerini muhakk^k olarak akamete fekkürün seyri tabiî olarak bozuluyor. ' mr.hkum edccektir. Yazan: Fmdtkoğlu MEMLEKET DAVALÂRI İnsan hayatiyle oynıyanlar karşısında kayıdsızlığımız Yaıan: Dr. Feridun Ergin Prof. Dr. Wilhelm Röpke, yirminci asırda din, ilim ve siyasetin birer tica:et vasıtası hsline geldiğini yazmakta6\r. Kazanc hırsı. hemen bütün mesleklere sirayet etmiştir. Ahlâk fikrinin küsufa uğrsdığı muasır medeniyet. «frenkneoıiyen ihtiraslar» çağı olarak vasıflandırılabilir. çağırıldıgı yere dcrhal gitrnemesl yüzünden bir hayatın kaybedildigine. kâfi ücret vcrilmediji içln bir hastaya bakılmad'ğına, simîarlar vasıtasile müştori cclbedıldi&ıne veya ppşin tedavi ücr»ti istendiğine dair haberlere raîlanmsktadır. Tanıdiîimu bir milletvekilinin basmdan geçen vak'a, ksyıd.sızİLkların bazan facia ile neticelenebileccğini göstermektedir. İki üç sene evvel, Ankara civarındaki koylerden birinin muhtarı kendisini görmeğe gelir. Derc'ini anlatır. Köylerinde günlerdenberi sancılar içinde kıvranan bir kadm varmış. Bir türlü doğuramıyormuş. Doktor getirtilememis. Hastanm hayatı tehlikede imiş. Milletvekili vaziyati öğrenince derhal valiyi arar Sıhhî ysrdım rica eder. Va.i, can kurtaran arabasının vaktinde yetişememek ihtimplini düşünerek kendi makam otomobilini gb'nderir. Kadını şehire getirirler. Fakat doğumevi, ysr bulunmadığı bahane?ile hastayı kabul etmez. Bunun Ozerine haataneye gidilir. Orada da aynı cevabla karsılaşınca münakaşa başlar. Nihayet hastanm holdfki sedyelerden birine yatırılmaaına müsaade olunur. Şoför ile muhtar da, vazifelerini tamamladıklarına kanaat getirerek dönerler. Ertesi iabah, vaziyeti merak eden milletvekili hastaneye gider. Kendisine hastanede böj'le bir hasta olmadığı bildirilir. Fakat neticede hastane bahçegine sabahm erken saatlerinde meçhul sahıslar tarafından bırakıldığı sanılan bir ölü kadın bulunduğu anlajılır. Aynı mahiyetta bir ihmslkârhğa, bi; de bir kaç gün evvel şahid olduk. Bu yeni misal, kayıdsızlığm nadir vukuattan iayüannyacak kadar kesafet «rzetmek ihtimalini hatınmıza getirdi. Meselenin kısaca belirtilmesi, aynı vaziyete maruz kalabilecek kimseler hesabına faydah olacaktır. Faı zedelim ki bir çocuğunuz olacak. Doğumun şöhrptine itimad beslediğiniz hastanelerden birinde cereyan etmesini düşünüyorsunuz. HastanenLn doğum mütch ıssısile görüşüyorsunuz. Doktor sıze " rtları izah ediyor ve angajmanın kat'ılcşmesi için pesin para vermek gerektiğini hatırlatıyor. Birkaç ay, herşey yolunda gözüküyor. Nihayet doğum günü geliyor. Hastanızı götürüyorsunuz. Lâkin ücretini peşin ödediğiniz hekimin bir kaç gün dinlenmek üzere habersizce Istanbuldan aynldığım öğreniyorsunuz. Vahim bir anda. vaziiesini bırakıp nöbet yerinden aynlan bu hekimin nereye gittiğini soruyorsunuz. Memur ve hemşireler, birbirine uymıyan şehlr ve kasaba isimleri sıralıyarak sizi şaşırbyorl«r. Aldaüldığınızı anlıyorsunuz. Baştatible görüşmek istiyorsunuz. Yirmi sene müddetle ailenizin doktorluğunu yapmıs bir rahn ismini veriyorlar. Bu zatın halen milletvekili oiduğunu, son zamanlarda ciddî bir rahatsızhk geçirdiğini ve hastaneyi fiilen idare edemiyecefini biliyorsunuz. Suali tekrarlama nız fayda vermiyor. Müracaat memuru, milletvekilinin adıru bir paratoner gibi kullanmakta ısrar ediyor. Nihayet ttirkçeyi iyi konuşamadığı için özür dileyen bir şahsın huzuruna çıkarılıyorsunuz, Vaziyeti anlatıyorsunuz. Hastanız yatırlıyor, Başka bir hekim çağırılscağı temin ediliyor. Meydandan kaybolmuj dolctora da baber veriliyor. Fakat mizansen o şekilde tertibleniyor U, Yalovaya gi+mİB bülunan hekim, kendisini Istanbula getirecek vapur kalktıktan sonra malCmat almış gözüküyor. Böyle vaziyetlerde. karşınızdaki fahsın mes'ek unvanma itiroad ederek kendi syağınızla bataya düştüaünüz için. kabahatin bıiyük kısmı siza aiddir. Fakat halkı aynı tecrübelenn bedelini müteaddid defalar ödenvktsn korump.k hususunda kanun vazuna, adalet cihazına ve meslekî tcşekküllere düşen vazifeler vardır. rnsanların hayatı bah~ı? mevzuu olduğu vakit vazifenin ihmal edilmest, asaarl medeniyet «eviye?ile kabül telif de£ildlr. D r FcriduM Okuyuculara cevablar n Bundan sonra Yunan murahhası bana itiraz edilmiş bir yarışın neticesi ilân edilemiyeceği, ber.im oldukça iyi büdiğim beynelmilel nizamnamede musarrah olduğu halde ilân etmekle yanhş hareket ettiğimi ve nizamnameyi okumam iâzım geldiğini âdeta ihtar etti. O ekşam ziyafet münasebetile tekrar buluştuğumuz zaman üç dilden basılmıs beynelmilel nizamnameyi götürerek iddia ettiği maddeyi göstermesini istedim; fakat kendisinden bir sey öğrenemedim. Ertesi gün öğleye doğru Yunanlıların onlardan daha mutaassıb olan ihtiyarlamış Macar antrenörü Simiçek. evime telefon ederek Fener admdaki m?cm\ıada çıkan bır fotoğrafın 4x100 de Yunaniıların birinci geldiğiri gayet iyi gösterdiğini soyledi. Halbuki bana Yunan kafiie reisi Möjyö Vihos, yaruş biterken varış hattında bulunduğunu, fakat muîsbıklarm hangisi birinci oldu3U kestirilemiyccek kadar beraber varnıp olduklannı söyiomişti. Bu gibi iddial^rda tam muva^alat hakemlerinin oulunduğu hat üzerinden aanmamıs olan fotoğraflarj, hele klişede tafsilâtı kaybolnııiî resünleri görerek bir karar vermenin nıümkün olamıyaca^ını bildipiim ve zaten müsabokalardan sonra naşhakemlik vazifem hitama ermiş olc!;i3'] için işi tetkik etmedım. Sadece bır, iki fotoğrafçı arkadaşın bana getirdiklcri resimlerı gbrdüm. Bu re.imlerin hepsi maaleîef muva.:alat hattının ilertsinden çekildiği ve Yunsnlı atlet daha uzakta bulunduğu için birisinde göğsü deerniş çibi ipüğe mürte^em düşmektedir (belki Fener mermuasmdaki resim de budvr'. Fakat bi^Jm spor mulıan'irleri <le dahi! oMuğu halde çcğıımuz bHiyoruz ki: muvaalat hattı iplik değil, pist önündcki beyaz çizğdir. Fo'.oğrsflar ise bu çizğivn ilköîiee kimin kesmiş olduğuau aö^tP^ememektedir. Yunanliları ve bflki bir kısım seyircileri aldatabilecek hâdise, Yunanlı atletin, Türk atletini ç:?.gi civarında geçmiş olmssıdır. Bu eccmek belki bir ernri vakidir, lakin muvasalat çizgisinden evvel mi, üstünnc mi, ileri.inde mi? Bunu tayin etmsk îskemlere düşen iştir. Hakem kararını dcğiîtirmek )<:in de mutla'ca tam muvasalat hattı ürerkırlen abnmış resim vr fiimler lâzımdır. Eğpr mi'vasalatı varıç hattı civarında hcrhanşi bir noktadan gprmek ve hakikî varışı layin etmek vasiyeti mümkün olsaydı, muvasalat hakemlerinı ve kronomotrörlcri tam bu h?,; üstüne yığmazlardı. Maamafih. gerek bu resimlerden, gerek iki tarafın ve muvssalat hakemlerinin iâdialarndan ve kronometrörlerin her iki adama da aynı zamanı tutmuş oinalaıındEn anls.=ı!.in bu iki adamm celki de bir snda hatta vsımış olmslnr;d!r. Ej:»r hil bb; le ise verilmis karar gtne d°in)durMaunanh ben sıri merai taikasile. erer ^'ar«a hat üzeıinden çekiknis bir j îinema fnmıni görmek ve yaruji tahlil Hakem takıını kiMnen genc ve fbzli i etrr.ek istiyorum, bu bitti. Sjayretli vınsurlaıdan mürckkeb olmak ' Şimdi l.ana, imza^ız vey? sahte hüvila beraber bitarüRıklarını daima mu yetle mektub vszmış olar. ve ifade tarzhaiaza ve kıidel?rin t?ıbikmrla mQ«a îarın^ göre Türk olmsdıkları anlaşılan maha kabul etmi"fn bir ciddiyet rçös bir kaç okvyucuma serzenijte bulunateıdi. Arca bu bıc bir î'man müfabık cağım. evvelâ neden gizlen^orlar? BU larm ve.v^ nuısdjık taltunların b bu davada Turkluk ve Vurbiı Şeker, Temmuz ayında birer kilo olarak HaçıülacRk Spkerin fij usuliV te*'7iine Haha \171j1 nr<5d»t d'vsm «dılpceji anlaîildığından B«lçdiye, üç aylık fis tabet*irm«»ğe baçiamıjlır. Alâkaiılann löylpdiklerine göre, vıUvet'T.iz içınde ikametgâhlaTi ma!um 0lar. herke«» 1iı verilmiçtir. Yalnız Çatalcsmn barı koy!«rine fiş dağıtilmadığı. bunun da. mut<mfdlerin ttyin «diIniMni} nlma.iından ileri geldiji «nlaşılmn, venlpn emir U7Prine bu i« de düzene konulmu*tur. Öjrendiğimize göre. Temmuz lyınds {eker. nufuf baîin» bir«r kilo olnrak tsrd edtleeektir. DOn Bsbah jehrimiri kf.«ıf bir fif tabıkafı k'.plamiş. bu yıııdfn S»hlr Hattı vapur «•Kbpru Haydarp»ş» ve KadıkSr «rasında içlıyen van'irlar 5aat 7.M dan 9,3fl a kadsr sefet yüpemamıjlardır. Koprüdtn Bojsza. tütün vapur «eferlerinde FF>st t a kadar gecikm?>r olmuştur. Köpriidtn Vnntköye glden 7.3". Anadolu hattırı rakiben Beykoıa Riden T,4S. Kandılliye 7,S5. Beflkta? vt Kuz(nıncuktrjı itibaren Anadoln yakasını katcctn pos<alar gidi{ v» dönüı ««ferlerinl y»pamamıslardır. tVkiıdar Bejiktas Araba rspuru «efMleri ilk poftarian sonra munta7aman Ijletni?lrrdir. Paz»r ırDnii Y*lowadan knlkan 21,« vapuru Srır.a geçirdijinden Köprtye 1 ısat gecikrae ile gelmlstir. 16 lar Konffransı Tütitn Komitefin'n çalıimnlenndt harır bulunacak olan Türk hev»tinden Mifhat Nemli ve Ha<an Kavplal; dün ucakla Tari'e harckpt Diin sabahki sis İlct tkar?t deleşremiî Parise gittiler Ç KÜÇÜK HABERLER • BEYOĞLU Erkek Hajtaneslnln Kuledtblndtki eskl İngiliz H»rtaneıln« n»kU l»t Umıml»nmıjtır. Bu münntbetle Cunıartesi günu bir açih| tbreni yapıUemktır. Beyotlu eski Erktk HastanMi d« Çaiıjma B*k»nhğına verilmiîtir. * DÖRT kışiden mürekkeb btr Polonya tiraret heyeti ticarl müıakerelerce biîhinmak üıer» jehrimlzt gelmijtir. dik. Hattâ burada izaha lüzum gönuedığim bir, iki vak'ada Yunanlı atletieiin yaptLklaıı favlleri nazarı itibara almadık. Mesele, nizamları tatbik ve h»kikiti fepbit etmektir. İnsanlar da yanılf.bilir. Belki hakemler yanılmıştır. Ama tarslgir seyircüerin yanılmıj olmaları ilıtimali daha fazladır. Ve nihayet bu jârışı Yunanlılar kazansalardı Tiirk ekipile olan fark 16 yerine 12 olacaktı değil mi? Bu kadar vâveylâ bunun içm r j ? Hayır.. bu, İkinci Doğu Akdeniz müsabakalarmı kEybetmiş olmarun bir re& ksiyonudur. Hepsi arkadaşlarım olan eski idareciler hazır bulunsalardı, bazı hem??rilerinin bu hareketîerini tasvib etme7Jerdi. Çünkü biz spor yaptık. Bu y;.nşları tertib ederken, bu yarışlsra hiikrmederken ve bu yarış'.arda yarışırken spor yaptık. Hem de bunu iyi yaptık. B. FELEK Güreşcileriıniz kamp çabşmalanna başladılar Londrada yapılacak olimpiyad oyuniarına iştirak edpcek güıejçilerimiz düı> kampa giderek çiılijmalarına ba'lamışlardır. Evv»lce r'e bildirdiğimiz gibi Vali ve Bflediye Bsşkanı Pr. Lutfi Kırdar, fBreççÜerimiıe 'Bmirg&ndaki Hid'.v İsniciıî Faîaiiin kö*künü uhsis etaUtir. Bir k=ç sene evvel Maarif Vekâleti, üniversite hocalsrına lise imHhanlarmda rr.ü?ahid olarak bulunmak imkânmı vermişti. Şimdi bu inıkândan tstifade ederek bir, iki lisonin imtihanlarında bıılunâum. Bunlardan biıinde hoca, talebeye çöyle bir sual sordu: ÇelişmezJik ncdir? Thtiraslarm kökleçtiği ycred, vszife Gö'.leri, insana zeki bir insan intıba duysnısu zayıflar. Vazife duyeusunun ını veren bahtsız talebenin durumuna zn>nflaması, infan haklarına karşı kaöıkkat ettim. Ben kendisine dikkat e jaıdsızlık uyanmasına sebebiyet verir. derken o, camilerde kandisine bir ke Hak mefhumuna hürmet^izlik ise, cclimehatırlatınra hemen Kur'an »ureîini miyetin ahenk ve intizamını bozan hâokuyan hafız gibi ba»ladı. Anladığım diselere ırmin Hazırlar. Nitckim günlük îey, yalnız cümle sonundaki «dır» oldu. hayatımızda da, birer adaletsizlik ve yol Bu arada ben hocaya, hoca bana bakı su~luV kaynağı teşkil eden kuçiik ve şıvorduk Cümle bitince öğifnicide de, münferid vakalara ra.^lamaktayız. tlk öğreticide de dcrin bir memnuniyet. A bal<içta fazl» bir alâka yaratmıyan bu rsda ysya kalan ve sfallayan yalnız ben hâdbeler, zamanla çpni'lsmek istidadıidim. Çok esprili olan mualHm arkada nı Röstpren zararlı bir temayülün m^hşım bir fırîahnı bularak talebenin «tena sulüdür. kuz. dan bahsettiğini fı.sıldadı! Bu geVazife duygusu ile ahlpk fikri srasınfer cesaret'.endim, hocanuı müsaadesile ben de kanşarak delikanlıya bir misal da derin bağlar vardır. Ahlâkın zayıflaile maksadını belirtmesini söyledim. dığı devrelerde, vazifelerine karşı kaBıraz e\r\>elki sonu «dır> lı cümleyi tek yjdsı: cavTandıkları halde mcnfsatlerirarladı. Bivbirini tutmıyan fikirlere bır ne kar?ı tam bir sadakat bft'iyen kimmiîal getirmesini istedim. Gene bir kaç seler çoğalır. Vazife ve £?lâhiyetlerin püml» ve içinde hep «çelişmez», «çe ihmal veya suüstimalinden doğan yolliçmczlik»... lerin gectiği sözler. Nihayst suzluklar tedricen yaydır. talebe smıftan çıktıktan sonra meslekOn dokuzuntru asuda, insan hsklarma daşım: ve vazife mefhuTnuna daha fazla saygı Biz. dedi, işte bunlarla uğraşıyo gösterilirdi. Haksızlık ve kayıdsızlikla ruz. Bkim lise ile gizin üniversite iki mücadele fikri. hukukçular nazarmda syrı âlemi teaıcil ediyor. Ya siz bize eemiyet nizamınm temellerinden birini yaldaşinız. tHayal» den vazgeçip «İTn teskil ederdi. Medenî bir insanm hukugeı, «hafıza» dan vazgeçip «bellek>, ka »ykın bir muameleye maruz kaldıgı <?uur» dan vazgeçip «bilinç>, «tenakuz> vakit bojun eğmemesi İâzım geldiği, içdan vazgeçip ıçelişmezlik>, <ruh> tan tinna! bir terbiye prensipi halinde gencvazgeçip <tin>, «msddeı den vazgeçip h.ğe telkin olunurdu. Alman hukukçusu • czdekı, «terkib> den vazgeçip cfcüe Jhering tarafından rikredilen bir misal, çim», tmantar> dan vazgeçip 'kebelek>, geçen asırdanberi vuku bulan rihni»mücerred> den vazgeçip «samut» deyi \et değişikliğini belirtmeğe kâfidir: r.iz, yahud biz size yansşalım. Bu işte «Bir İngiliz »eyyahı, Viyanaya gelir. bize işaret verecck bir polis yok mu? Bir otele yerleşir. Ayrılacağı zaman, oArkadaçın sorgusu çok yerinde idi ve telcinin bir silin fazla para istediğini bir burgu gibi insanın beynine içiiyor, farkeder. Fakat otelri, faturayı tashih şuurunu altüst ediyordu. Evet i?aret etrnez. İngiliz, poliı komiserliğine bajverecek bir polis yok mu? Bu polisin vurur. Derdini anlatm^ğa çahsır. Muluhuruna. kadar yüzlerce v« yüzlerce vaffak olamayınca «eyahatini tehir edelikanlı, lwe üe üniversit» araâinda der. Baçıka bir oteîe tajınır. Fazla para maddeten olduju kadar fikiroe ve ka istiyen müesses» aleyhine dava açar. faca da periçan olmakta devam edecek Haftalarca zaman kaybeder. Avuç domi? lusu altın harcar. Fakat neticede davayı kazann* ve haksız yere taruil edilen m Blr başka lisede bir kaç muallim ar bir kaç kuruşu geri alır.> kadaşla baçbaşayız. Konupn» «ırası Hsrb sonu dünyasında ise, lns«nl«r bu lise davasını çeşidli taraflarile belirt gibi haksızlıkları t»biî gönrrğe ahşmısmeğe ç*İ!»an bir lise hocasına düştü. lardır. Prensipleri korumak nayretile Yandald dolaba elinl uzatarak bu »ene külfete katl«nmak, arnk kimsenin akokunan bir kimya kitabı «İdi, »ltı çi lına gelmerBektedir. Başlarındaki gaileyi zilmiî olan şu iki satırı beraber oku arttırmanıak için, herkes yolsuzluklara duk: «Eski Yunan feylesoflannın mad v« hilelere göz yummaktadır. Fakat uğde neden mürekkebdlr şeklindeki »o ranılan adaletsizlik, yalnız «rayguneulurusu bugün elektrik nedir şekline In ğun yayılmasından ibaret kalmamaktakılâb etmi|tir.» Dkin ne demek istedi dır. Para hırsı ve Utismar temayülü. ğinl anlıyamadım. Hemen blr psikoloji hayatl ihtiyaclara hizmet eden meslekkitsbım ele sldı ve bu saürlardaki lere de sirayet etmektedir. Neticede, «madde», «mürekkeb» mefhumlarına. Montesquieu'nün BÖylediği gibi, «bir tek «maddN, «manevU sıfatİRrma bu ki kimaeye yapılan adaletsizlik, umuma tabda «özdek» ve «bileşik», «SzdekseU çevrilmiş bir tehdid haline gelmektedir.» ve «tinsel» dendiğini gösterdi. YukarıAdaletsizlik, haksırlık ve yolsuzlukladaki satırların içinde yazıh olduğu Mrm yayılması, eemiyet bünyesini kemi tabın okunduğu aynı sınıfın bir başka ren ahlâk bulıranınm mahsulüdür. Ahkitabmdan alü çizilmij ju bir kaç cümlâk bakımmdan, medeniyet yarım asırleyi mutlak» beraberce okumakhğımızı dar.beri menfi bir tekâmül geçirmekteİFtedi: .Bilim gözlem ve betimlem İle dir. Ne fikir ve ne de ilim sahasmda başlar. Bir olayı gözlemek, sonra be kaydedilen inkiçaf, «hlâkın temellerini timlerken birleştirmek. Daha «onra ta kuvvetlendirmeğe hizmet edememektenımlama gelir ki sonargıısu tümevarım dir. On altmcı »sır mütefekkirlerinden dır. Bu esnada deneysel çözümlems de Rabelais, fuursuz llmin insan ruhunu yapılır...» Dinlerken nefesimin kesil harabeye çevireceğini »öylemişti. Bugün diğini gören muallim kitabı masaya ise, ilim ve sanatın vicdan hâkimiyetinkoydu ve lçini çekerek: den kurtı^larak «para e«;aretinin» bo Br»k. dedi. kayı; neler çekiyor! yundtıruğu altın» düşmeğe meylettiğini Lisplerin imtihan odalarını dolaştı^ı f&rketmekteyiz. nız zaman bir kısım hocalan, lisan işinGeçen gene, Üniversite gencleri dikden memnun görüyoruz. Bazılarında bir inkılâb cezbesi bile var. Birisi b?na kate şayan bir münazara tertib ehnısrürkçe «özH?k» in arabca «madde» den Ierdi. Bu münazaranın mevzuu JU idi: deha hoş ve msnalı geldigini, fikir ha «Ahlâk« fikir yolu İle mi, iman yolu ü> yatımırm arabca esaretinden kurtul mi gidiliı?, Eğer ahlâka daima fikir ması icab etriğini derin ve merhamet yolu ile tfidilebilsı; idi, son senelerde celbeden bir heyecan içinde anlattı. kaydedilen teknik terakküere muvazi olarak manevi cephslerin de kuvvetlenDostumu mest bir halde dinlemekten mcsi İâzım aelirdi. Halbuki hekimlik başka çare yoktu. Bir an ge'.di ki «şugihi ahlâkî kutMyet taşıyan me.slcklerdc ur. yerine ycni icad cdilpn «bilinç» kodıihi, meıx"ub bulundukları camiaya şclimcsinin kullanılmamîipının «şuursuzref vermiyen Jiazı unsurların vazifeye hık» olduŞunu söyledi. «Dur!» dedira ve Var=ı t'ö^tşrfiiklsıi V»'. ıdririık her gOn ilâve ettim: Ş\ıursuzluk degil, M ibıraz d&ha goie carpmaktadtr. Hekimin Hnçsklık! Muallim ârkadaîim buitr Prof. Dr. ŞEVKET SALİH SOYSAL 2 ay ınuddetle tetkikatta bulunmak gitmiçtir. LİNGUAFON Müsal^akası Her biri (95) lira kıymetinde beş komple yabancı dil ders takımı hediye ediyoruz. 1 LÎNGSTON Londra civarnda bir jatonun adıdır. Bu kelime «Lin» guafonla yabancı dılJeru broşüri.ımiızde bahîi geçen iki has isımden yapılmıştır. 2 Her isteyenç parasuî göndermekte olduğumuz broşürümüzü tetkik ederek LİNGSTON kelımesinin hangi haa isimlerin parçalarından yapıldığını 30/7/948 gunü akşamına kadar adresimize bildiriniz. Miisaba ' kaya iştirak için kupon yoktur. Ancak her şahıs ayrı mektubla müracaat etmelidir. 3 Doğru cevab verenler arasmda 31/7/1948 günü noter huîurunda kara çekiiecek ve kazanan (5) kişiye diledıkleri dilde birer komple Linguafon ders takımı, (20) kişiye de birer Linguafon kitab takımı hedıye edilecektir. Netice 3/8/948 tarihli gazetelerle bildirilecektir. 4 Mayıs, haziran ve temmuz aylan içinde Enstitüden Linguafon alanlara birer kura numarası verilir. Kazandıkları takdirde ikinci bir takım, istemezlerse, evvelce ödedıkleri ücret kendilerine geri verilecektir. 5 Yabancı dilleri kulaktan ve •kolayJıkla öğreten metodumuzu yakında tanımak ve böyle hoş ve faydah bir hediye kazanabilmek icn vakit peçirmeden broşürümüzü istiyerek müsabakamıza iştırak odiniz. LİNGUAFON ENSTÎTÜSÜ Ankara Oad, 43 bfanbu!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear