Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
an 1 i3 GUNUN • '' ı ı ı ı » ı• • i • NEVZULARI • ' ' a 1117 M NALINA' n t l l 1 MIHINA Amerikada Cumhur Başkanı namzedi seçiliyor Toplıyan: M, Kenan Kan Yarm, 21 Hszıran 1348 gunu, Phi'adelphia şehrmde toplanacak olan Cımhuriyetçı Pârti delegeleri 1948 seçimleri ıçın partılerinın Cumhur Baskam ve Bajkan Muavini namzedlerini tesbıt edecekler Eğer. seçim gunüne kadar siyasi bır mucize kabılinden hiç beklenmedık bır hâdise ıle karşüasılmazsa, Philadelphia Kongresının seçeceğı nsmrede, Amerıkanın yenı Cumhur Başkanı gbzıle de bakabiliriz. Zira, bazı kuvvetlı iddıalara gdre rakib Demokrat Partının ; ıldızı sönmustüı. Hemen yegâne muhtemel namaedleri Truman'm rev topiama kabılıyeü netıceyı temın edemıjecek bır duruma duşmuştür. * * * Bilindıjı gibi, gorunuş itibanle tek dereceh sanılan Amerikan seçımlerı, dejps.tırılınesi pek guç Anayasa kayıdlarin* göre, haddızatında iki derece'ıdır. Birleşik Amerıka Devletlerinin Anayasası, bırliğe dahıl her Cumhurnetıa saçrrtenler teebit etmesinı ve bunların. bulundukları Cumhurıyetlerde toplanarak kendı bildıklerıne gore jnemleketm en ıleri gelen adamıru Cumhur Başk&nı seçmesmi amırdır. Boylec» toplanan rcvler netıcesi. en çok ey alan Cumhur Başkanı, ikınci gelen de Muavıni seçilmiş olmaktadır. Namzed seçimi içın ilk resmî partı kongresi 1831 A* «Masonlar AleyhUrı Paru» nin Baltımore'da 113 murahhasın iştırakile yaptıklan toplanüdır. Fakat ne garıbdir kı Arnenkada Mason localarını yıkmak • » e alenen Masonluğu kabul eden Cumhur Ba?kanı Andrew Jacksnn'un tekrar ieçılmemesini temin maksadıle teşekkul «trnış bulunan bu partınin namzed olarak seçtığı Wılham AVirt'ın de Mason olduğu sonradan anlaşılmıştır. Aynı sene, namzed seçimi içın kongre toplamanın halkı memnun eden bır |ekıl olduğunu sezen Cumhur Başkanı Andrew Jaekson llderi bulunduğu Demokrat Partinin de bir kongre toplamaaını emretmı* ve bu toplantıda. Cumhur Başkanlığı içın J?ckson nıunakaşa göturmez bir namzed kabul edıldiğı için. sadece Başkan muavıni namzedi seçilmiş, difcer taraflan da, bir namzedm seçilmış saul*bi!me<<i İçın kongre murahhaslsr adedınin üçte iki reyıni alması esası kabul cdılmıştir. Bundan sonra Jack*on'a karşı cep'ıe tlanlar \Vhıg pîitısini kur^rak 1839 da namzed scrimi için bir kongre yapmışlardır. Herkei. partının hemen kurucusu sayılan Henry Clav'ın bu seçimi kazanacafina muhakkak gozıle bakarken, Clay'e muarız bulunan kongre bsşkanı, sahrse arkası entıikalarile. Clayı attatmıjtır. Netıce ilân olunduğu zaman, Clay'm en siddetli tsraftaılarından John Tvler cözyaşlarını tutamıyarak hungur hunsür ağlamıştir. Bu aşırı heyecan" karşısmda Clay taraftarlannı da bır derece olsun memnun etmek yoluna sapan kongre başkanı Tyler'i de Cumhur Başkanı muavinlığıne namzed •eçtirmıştır. Whıg'ler 1840 intıhabını ka zanmışlar. böylece, Harrison Cumh'ir B*îkanı, Tyl#r d» mua\'inı «ıfatıle işbaşına geçmişlerdır. Fakat Harrison'un bir ay sonra ölmesı üzenne, Tyler Amenka ve belki de dıinya tarihinde ilk defa hüngür hün?ür ağlamak yüzünden Başkan seçilen adam olmuştur. Bugunkü manasile, gürultüsü. patırdısı, bandosu. mmkası, aşırı eğlence ve içkısile modern kongrelerin ilki, Cumhunyetçılerm 1860 ta Chıcago'da topladıklan kongre olmuştur. Tlk defa olarak bu loplantıya hemen murahhasların adedini de aşan ve cnlardan fazla bağırajı çağıran «dinleyici^ lere musaade edilmiş. ilk defa olarak kongre hususi Artık gazetelerde llln edıldıkten sonra saklı tarah kalmadı. Bizim oğlanm jübilesini yapıyoruz. Şu kara oğlanuı canım. Tanıyamadımz mı? Ham beni Mı«rda, hepinizi Şehir Tiyatrosunda aldatan ojlan. Vasfi Rıza.. yok mu işte onun otuzuncu (lâf ya!) yildonümunü kutlarrsk Cbu lâf da ağzıma katı geliyor) için bir jübile tertib edıliyor. Bu jü'oilenin numaralarmdan biri de Dumbülli ÎSMail hemşerimle Şehir Tiy?tro£u arüstlerinden mürekkeb bir zuhurî kolunun orta oyunu oynaması idi. telgraf batlarıle memleketin her tarafına bsğlanmış, ilk defa olarak bu kongrede muhtelif cumhuriyet murahhasları Iızerinde eeldıkleri cumhuriyetin yazılı levhalar tasıarak toplantı salonunda bandolu mızıkalı şarkılı geçid resımleri yapm'îlar, kısacası ilk defa olarak «kongre eğlenmiş. tir. Yalnız bu kongreye erkek dınleyicilerin ancak yanlannda bir «hanımefendi» bulundurmak şartıle kabulleri kaydı konulduğundan, kongre bınası dışında mektebli genc kızlar toplanarak 25 sente mukabıl jalnız eıkeklere refakat etmegı kaoul etmıslerdir. Bıttabı mekteb kız'anndan bi'az dpha yaşlı ve şohretlen bııaz d^ha şuphe; i cahb thanımefendı. ler de daha yüksek fiatla 50 sent refakat pijasasını canlandırmiîlardır Butun bu hay huy arasında, en hayret edılecek nokta, 1880 kongresının Amerikanın en büyuk Cumhur Başkanı olduğu ıttifakla kabul edılcn L.ncoln'u namzed seçmış olmasıdır. Bundan sonrBkı konareler artık bu eurulru pahHıdan, gosterışlerden âzade kalamamış, kon're demek bir çok murahhaslar içın hududsuz eglence> e ve«ıle teşkil eden bir bayram demek olmuş. Kongrelerin bu acık eğlence havası arkasında da politikacılar gene sahne aıkası pazaıhklarını, enfnk^lsnm mukemmelen yurutmeğe imkân bulabilmişlerdir. * * * BuHunkü çeklile parti kongrelerinın esaî nuvesı her cumhuriyetın âyan ve mumessıller meciıslerindeki temsiirıler adedı kadar muıahhsstan muteşekkilöir. Boylece dı*er ilâvelerle cumhurıyetçı kongresıne 1094, dcmokrat kongresine ıse 1234 murahhas iştırak etmektedır. 48 cumhurıjetten ?ncak on dördu partıü muntehıblere konşrcyo murahhas seçmek hakkını tanıımş ve bu murahhaslar da muhtemel nam7»dlerden hangılerine rey vcreceklerıni kendılerini seçenlere karşı taahhud etmjfletdir. Boylece toplanan knnsrede, konaıe ıdare heyeti seçihp, parti pıoeramı tes1ıt edlldıkten soma, 48 cumhuriyeün murEhhasİRiı, cumhurıyetletının ismıne RÖre hurufu heca sıra^ile çağırılıp bır namzed tpklıf etnıe'c haklarını kul'.ar.ılaı Bu aıa kendı cumhunyetleunın ıleıi şelen bır sıj asetçisıni sırf kadırçinasl'k kasdıle ileri surenler de olur. Bundan sonra murahhaBlar, gene hurufu heca sırasıle rejlerini kullanılar. Bazan bır murahhas yerine iki murahhas Sondeımek suıetıle 1 2 roy verıldılı o1 ır. Netıce alnnk için ekserıyet şarttır. Bu yÜ7.den bir kaç kere rey toplamak perekir. Şımdiye kadar vapılan kongrelerin yarısından fa7İasında cumhur ba?kanı ramzedı ilk seçimde bellı olmuştur. Maamafıh seçimlerın çok ateşli olduğu zamanlarda ek^eriyetı elde etmek epeyi guç olmuç, bu hal'erde, 5 Te"n . " > 0 ye kadar seçım yaptnak mecburiyeti hasıl olmuştur. Eokor, John Davıs'i nsmzed seçen 1924 demokrat kongresıidedır. Bu toplantıda ekseriyeti elde edebılmek icm 9 gun uğıaşılmış ve 103 seçim yapılmışür. Bir kere bir namzed ekseriyeü temin e'tıkten sonra, an'ane icabı kongTe bu ek?erivetı tam ekseriyet haline ifrağ etmekte. yani başkaiarına rey verenler rvlarının kazanan nanzeds de\Tedılmssıni teklıf etmekterîirler. Yarınki konzre de pek hararetli ve mucadelelı olaoak bır kongredır. Namzedm belli olmasının gunlere mütevakkf olduğu muhakkaktır. Viîâyeîimizde toprak îevzii Hususî eşhasa aid bakımsu çiftlîklerin de topraksız çiftçiye tevziine karar verildi Yabancı kelinte düşmanlığı ne dereceye kadar söker? M. Sehib Yazan: Prof. Bulgarlara hadlerini bildirmeliyiz! nadolu Ajansı, 5050 kişılik bir Bulgar çetesinm Trak^a hududunda bir ktij dnuıze tecaviii! ertığini haber verdi. Gazetelerin verdıkleri tamamlayıcı malumata gore, elınde bir tek sılâhı bulunmıyan koy halkı, bir kaç saat siddetli hir baskı nltında tutulmaş, çetecücr ko>ü sardıktan sonra, tek?r teker evlcre tecaMİıe başlamışlar ve her gırdikleri exi silâhla sıkı surette anyarak boş yataklara bile ates etmişlerdir. Ev\'elâ nejs uğradıklarmı anlı>amıyan kojltUer, surekli ateş karşısmda, vaziyetin nezaketini ve işin mahivctini kavrıyarak kendilerini toplanıışlar ve elleriııe geçirdikleri en Iptidai silâhlarla sıkı bir müdafaaya girişmişlerdir. Çarpı;ma pittikçe şiddetini arttırmış, 5060 hanelik koytin butun halkı, kadını genci ve ihtiyarile mtıtecasiz Bulgar çetecllerinl püskurtmuşlerdir. Hâdısc merkeze bıldirilraiş ve lânm gclcn kuvvetler gonderilmiştir. Çarpı<mada koy halkındaa Selim oğlu Mehmed adında bir vatandaş şehid oldıifu gibi ağır >arah olarak cle geçirilen bir Bulgar çetecisi He bir müddet sonra gebermiştir. Bu baskuun Mehmed Ağa adında bir şahsı kaçırmak maksadile >anıldığı so>ltnmekt« ise de. \azijet. tahkikat sonunda, daha vazıh bir şekilde anlaşılacaktır. Bulgar çcte«;min bu küstah ve eanlyaoe baskını karşısmda, hududa >akra kovlerimizcleki halkın mudafaasız vo silâhsız bırakılmı; olmasını doğru bulmadığımırı soylemek isteriz. Yunan komunist çetecilerinin Bulgaristandan gelerek batı Trakyada Turk kö>lerini sık stk bastıklan, bu ırkdaşlarımııa japmadıkları mezalim bırakır.adıklan \e Yunan komünistlerile Bulear hükiimetinin işbirliği yaptaeı «"oktanheri malunı olduguna gore, gu« nun birinde hizira hudud kbjlerinıize de saldıracaklarını tahmin etmek guç bir şey dcğildi. Smır boylanndakj köylcrin hepsine hudud mubahzlan ve jandarma kn^'eti kovmak lmkânı yoksa, bu koylerde. silâhlı bir milis teşHlâtı vucııde getirmek jerinde olurdu. Hukumetimizin bu tedbiri almasını isteriz. Yapılan baskının bir yoklama ve deneme olduğu ve doğu Trakyanın hiç olm»7sa hududa yakın köylerini, batı Trakyadaki Türk kö>lerine benxetm«lk maksadile bu işe cüret edildiği anlaşılıyor. Hükumetimİ7İn bu hâdiseyl şiddetle protesto edeceçine şııphe yoktur. Fakat Bulgaristan, Sovjet Rusjamn uşağl olan bir kml cctenin elindcdir ve Bulgar hükunıeti, Moskovadan alarağl emirleri jeıine getircn bir aletten başka hir şey dcğildir. Moskova «aport!» dcdi mi, Bulgar komünistleri gene hu» durlumuydan içeri saldırarnkiardır. O» nun irin yalnız protesto ile iktifa t?tmcmek ve Bulgar hukumetine haidini bildirmck, boyle bir hareketin jşiddctli vc silâhlı hir mukabeleye manız kal»rağını açıkça anlarmak lâzundır. Bi» Yunanistan degiliz ve Buigaristandan gelen çetelerin koyleıimize tecavuzlerl karşısmda hududun bu tarafında «eyirci kalamayız. Türkiyenin suıulart, çetelerin istedikleri zaman geçebilecekleri bir çizgiden ibaret olamaz. Bu hududu gcrenleri, >alnız Türk topraklannda değil, kendi topraklannda da *epelij ebilecek kudretteyiz. Bunu, Sofyadaki bolşevik bozuntulanna katijîtlo aniatmalıyız. Bunu \apmazsak, bu (;eşid baskınlarm tekerrür edeceğina şuphe yoktur. M. Kenan KAN surü yarenlık ettikten sonra sıra giyinrr.eye geldi. Dumbullü pusat bavulunu beraber getımıiş. Kendı gıyeceklerini çıkardı, selâmlıkta giyındi, çıktı. Gelgeehm. Vasfi ile Necriye naJil uyduracağız? Vasfiye bir uzun paçalı don bulduk. Goğ^une kadar çektık. Bir de kırmızı mintan gıydırdık. B^şma da, mavi bir takke, nptal oldu gitti. Çunkij çocuğun istidadı var. Necmiye gelince. onu zenne yapmak bir hayli güç oldu. Bu ferace utusüz, d:ye tutturdu. Hıç bır dil kendı yapısma kaynaşmamı$ olan yabancı unsurları harmedemez. Bunda zerre Bakanlar Kurulu, toprak kanunu kadar jüphe yokmucıbınce İstanbulun bazı kazaları tur. Fakat gene hiç bır dü sadece kennı da? topraklı bolae ılân etmiş, E dı dz kehmelerinden vucud bulmuş olyüb ve Bakırköy kazalarmda Devle msdığı için sırf kendi yağıle kavrulte, Evkafa, Hususi Muhasebeye aid muj ve kavrulabilecek bir dıl hakikatarazinin, Silıvri ile Çatalca kazala te değıl, ancak hayalde mevcud olabiîir. rırıda ise Devlete aid arazı, çiftçınin Realite bu mahiyette olduğuna gore ıhtıyacinı karşılarnadığmdan sahible alelıUak yabancı kelime duşmanbğının ri tarafından düzenli çekilde ışletil bir manası olamıyacağı gıbı yuriır ve1 mıyen hususî çiftliklerin çıftçive tev tutunabılır bır dava da olamaz. Bır za7ime karar vermiş ve bu karar Resmî manlar tarihi bır zaruretle dıle girm^ş Ga7etede intişar etmiştir. Bu iki ka lüzumsuz, fazla yabancı kelimeler olzada sahıblı çiftliklerin savısı 35 ka muş dıj e, bunların zamanla tasfı> e dardır. Sahibleri tarafmdan munta edılmelerine rağmen, düşmanlığı devam zaman ve modern vesaitle işletilen ettırmek ve hattâ bunu kokten yapmaçifthkler tevzie tâbı tutulmıvacak ğa savaşmak sadece boşuna bır gayıet tır. Buna mukabil sahibleri Avrupa sarfetmekle kalmaz, aynı zamanda ıyıda ve İstanbulda yaşıyan, otekinin, lık edılmek istenen dıle sdeta kundak berikinin elıne biraklımış bazı çifthkler vardır ki bunlardan 500 dö sokulmuş gıbi olur. Bır ıfrata karşj ıfnümü sahibine terkedılecek, müte ıatla tepkıde bulunmak divelım kı ipbakısı ara7i3e ıhtıyacı olan çıftçive tıaaî bu mukabele obrak zaruri ve verılecçktir. Bılhassa Silivri ve Ça manır olsun, fakat bunun sıstemh bır talca kszalarında topraksız vrya az surette devam ettırilmesi hiç bır zaman topraklı pek çok çıftçı vardır. Istan hajra alâmet bır hareket sa>ılamaz. hul vilâvetmde faalıvete geçmış bu Bunları soylemek dıle hiç dokunuimalunan toprak tevzı komisyonu, top sın, ne hali varsa görsün demek degılrağa muhtaç çiftçileri tesbite başla dır. Dıl mademkı bızimle yaşıyor, bızamle bırlıkte degişecek, yerınde saymıştır. mıyacaktır. Yalnır değismek içın değışme olamıjacağı gıbı herhangi bır İstanbul Kız Sanat Okuluııun ıdealın peşin hukümlerine râmolacak sergisi açıldı bır oyuncak da olamaz. Dıle t^m maJ't»nhu1 Ak'nm Kı» Sanat OVulunun Ber nssıle hâkım olmak ve ıstedığımız gıbı 51 d'in puzıde dsvetlilerın buzunle açılkarısabılmek içm onun ses ve mana mıstır S*rgi, kadın ç»m»;ırı. »rkek ç«n.ajırı. kadın elbıselerı. ev ıdaresi. çıçek, değişımlerıne hâkim olan butun Kab»bek vesaır kıımlar» aid Jfuzel. Mbır ve nunları bilmemiz lâzımdır. Halbuki heına ile ;.apılmış e^vjdan rrmrekkeMİ. nüz pek genc olan dil ilmi bu seviyeje D»vetlıl«r, hazırianan bııfede I raz edll enşmiş olmadığı gibı hıç bir dıl kurudı'cten «onra SerşrM «jranl;!er ve gosterd kmu, hıç bır dıl âlımi de dilde istedığı erı bsşnrıdsn dnis'i mekteb idaresıni oaretmenlen ve oSrencılerı tebnk etmıjler amelıyatı yapacak bır ehliyette olamıjacağı içın dıli cebrî bır surette tadü Sersi. b!r hsfta muddetie herkese açık bu etmek kımsenın aklına gelmez. Kaldı ki dılı sadece kelime atomlanndan teTcmmuz şeker fişlcri hazırlanıyor ?ekkul etmış ve bınaenaleyh kelimelerı Belpdne, Temuz a>ı »ek?r fışlerını hazır değıştirmekle dili değıştirmek mum<un l»rr?*a başlamı«m Tenmuz. « ? n «ıcak »ylardsr olduju îcin b^ha^a f«rbe*çı v ^ don olaeağını sanmak, her vadide iflâs et• ıımncı p«r>afına daha fa7İa knnterpsn ve mış olan Dcmoctrues atomculuc;unun ılme«tı <îuştnulrrr>kt°Hır B'ilundufcıı m 1 beyhude yere çalmakta devam sT^de ikam*»î!nı tf*cıl fttırmem!? «lanlar ctmektcn haşka bir şoy ifade etmez. ıan maad» şeker fışı s l m n ı n kPİmamısDıl hahikatı halde kehmelerden deçıl, ır cumlelerden teşekkul eder. Kelimeler Flor.^a asfaltın'iaki kaza gramercudnn s'jn'î tahlılleri net.cesınFlor\a asfaîtı U7*»tınde bır k i < = nm olumu, n, k ;mın dp jaralanmasıle netıcelenen bır de mc\dana çıtanlmış mucerred huvijetleıcir. Hic bır kelımenin başlıbaşına «falt uzçrlndeki Şenlikkfiyıl ctvarında bır muayyen. sanh ve kat'i bir manası b «ıkletl» dolamskta olan SpHmı ile Flku yoktur. Kelimelerin renk ve manalarıad'amoa ıkı genc. bf^ı<ç]ç+ın d!donunu sass rdıklsrı bır «ırada, karşıdan hızia se!en nı belırten rumlelerdır. Nasıl ki at var 1" plâka «avılı o*omnoilden kacmak ıster meydan yok dediğımız zam?n rkpn. arkalanndan gelen Muftafa Orerın ki at, uzerıne bınılen, yuk çeken bır at a'e'sındpkı 46S plâka Eayılı mo4osıklfrm değıldır. It ürur kervan yüriırde de dmefıre mRruz kalarak d'vnhnışlerdcr boyledır. Daha bunun gıbi bmlerce mıKnr'ir'pn g'lçn çnfir Şcrffin irtsresınd'kı omobıi d*». bu çarpı^ma n*ticerınde dev sal getu"mek kabildır. «Adam muşmula olmuş, hâlâ «jenchk taslıyor» cümiesinl»n bnıklMV mntnMklefp bındırm <:tır. Kaza tni'inda \lu=t»fa olrmış Sclâjn.. Fıkı deki muşmula da bıldiğimiz muşmula a jırsd» voldsn gpcm'»kie olan Av«» l« değildır. rnndf bır ko1 lu kıı da rpuht»lıf v^rler'nBu misailerde cumlelere kaynaşmış ârn jaralanarak tedavı sltın» »hnmıjlardır. • vo onlara gore manalanmış at, ıt, muşmula kelımelerıni kaldırıp yerlerine lan?i dilden olursa olsun munasıb KÜCÜK HABERLER bulduğunuz bir kelime koyunuz; cum+ 5OFOR Ijmaüın ıd?resıntlem 4271 ta klerdekı aydınlığın bırdenbıre sonduılı kamjon, Kuledıbinde^ı Gahbdede cad ğunü ve artık eski manayı ıfade etme(•»sınden Inerken frenleri bozulmuş ve bu dıklerini gorursunuz. jıızden Ye;ua ıle Izzet adlarında iki *"yy»r satıcıya çarpar»k jaraîanmalarına sebeb olmrsUır. Şofor Ismaıl kamvonu ancak, bır Daha misal mi istersirdz. \u7 ve suduvaıs çarptırmakla durdurabılmıştır. • BESIKTAŞTA. Vısnezade mahallesmde rat gıbi »ynı şeyi ifade eder eıbı goruntursn Nıl;ı£er ıle Ff'ıhle Kırma'tı m»dre?e nen bıri turkçe. dığeri arabca olan ve "ındp nturan Ismet sdlarmda ıkı çncvık, duî Turk ağzmda değışmiş olarak «surat» 3*«cından d iferek aeır »ureHe yaralanrr.15 şeklıni alan iki kelimeyi alalım: Yuz lardır. Yaralılar, Beyojtlu ve Ha e ekı hastanalerıne kaldırılarak tffdavı altına alınmıslar gibi dz turkçe bir kebme varken bu yabancı «surat» m ne işı var dıyecekdır Tunc Einız oyle mı? Şu 1 5 var ki «yuzsuz adam» başka şey, «suratsız adam» da başka. Aralarında dağlar kpdar fark var. Yalnız bu kadar nu? Surat asmak yerine yuz asmak denebilır mi? Denemezse surat asmayı öz turkçe olan yuz kelimesıle nasıl ifade edeceksinız? Dahası var: Sufata bak suııguye davran cerler de yüze bak sünguye davran diyemezler. «Adamda yuz surst yok ki» de «surat» 1 kaldırabilır mısıniz? Ak kelımesi turkçe, beyaı turkç* değıl. Zâhirde de aynı manalarda gibi ama gene değıl. Çunkiı «süt gıbı beyaz» clenir de «sut gibı ak denmez». «Kar gıbı be\ az denir» de «kar gıbi ak den; nıcın mı? Dılin selıkası bdyle! Onu liozabılırfenız ne ÜE'. Beyaz gul denır de ak gül denmez. Beyaz peynır denır de ak peyrıir denmez. Bunlar da dıhn sehkası. Yumurtanın çıy beyazına yUmurta akı denır de onun pışmışıne jumurtanın akı değil, beyazı denır. Işte biri arabca, dığeri oz turkçe olan ve aynı manalarda goıunen ^ki kelime daha: Nefes, »oluk. Ne hikmettır kı «tıksoluk» den«tıknefes» denır de mez! «Son nefes» deriz de «son solu*» demeyız. «Boş yere nefes tuketiyor» denır, fakat «boş yere soluk tuketi>cr» denmez, dahası var: «Cıgaranı ver de bır nefes çekeyım» yerine «cıgaranı ver de bır soluk çekeyım• dedıgımız yoktur. Bu canh mısallerı gordukten sonra oz turkçe bir kelime varken «nefes» in ne 151 var demeğe artık kımın dıli varır, bılmıyorum. Can gıbı oz turkçe bir kelime varken «hayat» m ışı ne diyeccksır.iz, öyle mı? Bakahm: «Bu adam serseri bır hayat surüyor» yerıne «bu adam sers?rı bır can süruyor» demeğe hangimızın dıli \arır ki? «Abı hayat icmiş» diyecek yeıdc «can suyu iemış» mi dıyeceğiz?:. .» .Hayat boyle geçer. demek varken «can boyle geçer» mi denecek?! «Ev hayatı» yerıne «can hayatı» mı deme'.i''! «Bu da hayat mı> varken «bu da can mı» denecek?' . Kelimelerin başlıbaşına sarih ve sabit bır manaları olmadığı burada da gonilmuyor mu? Bııaz daha devam edelim: Biri arabca, biri turkçe işte iki kelime daha: Kalb, yürek. «Kalbsız adam» nerede, «yureksiz adam> nerede! Manalan arasında uçurum vsrl. «Kalb kalbe karşıdır> demek için de «yurek yureğe karşıdır» mı denecek? Gene dîhn «elıkası ile >kamlaşıyoruz. haddiniz varsa tanımaym bakahm'. «Bu adamm kalbi var, koşması doğıu değıl» demek içm «bu adamın yuregı var, koşması doğru değıl» mi diyeceğiz? İşte bır yabancı kelime daha: Herif. Arabca ash olan ve zanaatçı manasına gelen hariften alınma oldıığu halde zanaatçılıkla hiç bir münasebeti olmıyRn verlerde kullanıhr Nasıl ki «şu henfe bak» derkeıı bır zanaat ac>amına desıll kaba saba bır adama işaret ediyor veya bır adamı tahkır makamında kullamvoruz. Burada ke!ımenın baslıbaşına bır tek mana bekçilıği vapmadığını, girdıği cümleye ve bu cumleye verilen edaya gore manalandığını goruyoruz. yabancıdır, dıye bu soderı halkın ajzmdan çuruk bir dış gıbi nasıl sokeriz? Bu mümkün olsa bi le gulünç ve mana" şu bır lâftan başka ne kazanılabılır? Kele ata sozlerine bakarsak bunların çoğunda kelimelerin luğst manalarma delâlet etmemeleri dolayısile birer işaret olarak değil, birer senbol olarak kullanılmı? olduklarını gorüruz. Meselâ <kel başa şimşır tarak, üzum uzüme baka baka kararır, kazma kuyuyu kendin difersın, mmareyi çalan kıhfını hazırlar, el elden ustdndur, gulme komşuna geıır başına, çuha g^ymedıkse de kenarmı kullandık, hem kel hem fodul, ne şıs yansın ne kebab, yalancınm mumu Vatsıja kadar yanar, ya devlet başa ya kuzgun leşe, garib kuşun yuvasmı Alah yapar, su uyur duşman uyumaz, keskin sırke kupune zarar, yaş yanmda ku;u da yanar, ateşle saman bır arada durmaz, ne Şamm şekeri ne Arabın yiizu. tencere yuvarlandı kepağım buldu, Djnyata pınnce giderken evdeki bulgurdan olmak, yağmurdan kaçan doljya tutulur, her koyun kecdi bacaâından asılır, bır cıçekle jaz olmaz, iki karpuz bir koltuğa sığmaz, iki yakası bir araya gelmez, atten ı r p eşeğe bmmek, iki çıpl<»k bir hamamda yaraşır, atın ölümü arpadan olsun, do«t başa dusman ayağa bakar, kızım sana söylüyorum gelmim sen dınle...» gıbi a f a sozlerınde, ruhî ve ahlâki fıkirleri, iktisaclî mefhumları, mucerred duşunceleri muşshhas bır takım senbollerle ıfads eden halk, bu senbolierı lugat manaıarından çıkararak her birine başka başka fikirler telkm eden bırer mahıyet vermiştır. Kelimeleıın baslıbaşına kat'i ve sarıh bır mana t?şımayıp yerleştikleri cumlelere gore, n'.analsndıklarını buıada da ?çık bir surette gorüyoıuz. O halde dılın bir çok deyim ve cumlelerirıde yer almış bir kelimevi, ister yabancı, ister öz olsun. kaldırıp da yerine başka bir kehmeyı koymak mümkün olsa bile bu arneliys dolayısile dilde açılacak yaısları kapatmsk imkânı olmaz. İsterseniz bir misal dnha alalım: Yabancı bir kelime olan «accle etmek» yerine Anadoluda «i\edi etmek>, Rumelide «evetlemek» denılen kelimeyi kcyduğumuzu farzedelim. Halkın her gun kullandığı «acele işe şeytan karışır» sozünü kaldınp «ivedi 'şe yshud evetleme işe çeytan karışu» demek ne ksdar zor ve acayıb olur. Acele kehmefinden baska aynı manada gibi olan farsça tiz kelimesi de turkçeye • tez, olarak girmış, aynı zamanda «tez canh», tezelden», «tez veren. gibi tabirlerle j'erleşmiştir. Buradaki tezleri yabancı diye kaldırıp ne evetlemeyi. ne de «acele» yi koyabüiriz. Isterseniz tecrübe edin, bakm ne giılünç ve manosız olacak. Yalnız bu kadar mı? « B J günden tezi yok, haydi gıt» cümlesinde «tez» kelıme=mi kalöırıp «acele» yi yahud ivediyi koyamaz^mız. Koyatıaym1 ca da yabancı kelime düşmanlığı yapamaz ve surduremezsiniz. r J Elhasıl, keyfiyet halk dılinde böyle c'duğu gibi yazı dilmde, bılhassa edebiyat dilmde çok daha bo>ledır. dıl, içine attıkça dolup zenginlesecek bır kelime kumbarası değ'l, bir işaretler sıstemidır. Bu sıstemin eczası da kehmeUr değıl, devişler, sözler, cümlelerdir. Bunlarda kök salmış, yerle'miş kehmeleri söküp atmak "sağlam dişler yeMubarek Berat gecesi rine takrra dişleri tercih etmek gıbi htanbul Multılığınden: 14 15 Şabanl Daha yüzlercesini gbstermek kabil 0Enormal ve yapma bir şey olur. şerıf 1367 ve 2233 Hazıran 19« taııhlns lan bu misaller halkın ağzmda her gun musadıf Salı ganu akşamı «Çarîamba gsce» dolaşsn canh ve özlü gozlerdir. Kokleri M. Şekib TUNC «i» nıub?rek Leyleı Berat o'.duğu Hin oîunuT. Hayır, benimki aksinedır, sopa tutacağım, dayak atacağım zaman e'ım kaşınır.. Mahdum varsa, demek onu.. Yok, mahdum olmak şart deŞil. bir munasebetsiz yakalar tepelenm., Beyefendi, iyi değil, sınirlılık iyi değil.. olu toprağı alıp yastığuuzm altına... Vasfi atüdı: Hadın çocuklar... prova bajlıyor. ben rurnayı çalıyorum... Hasbı Beyı de giydirin, Ne gibi beyefendl. Canım zenne annesi... hani kocakarı olacaksınız... Ben nasıl yaparım beyefendı? Nasıl olur efendim,. Vasfi bastırdı: Olur, olur. Zaten lâf edecek değilsiniz. Malum ya1 Sız bıhı sınız canım. Hamdi efendi merhumu o kadar seyrettiniz. Bilmiyor musunuz?. Anne rolüne çıkanlar ağızlarını acmazlar. Sakın ha! Lâf edejîm demeyın'. iyi ama bizim mezarlıklar... Şimdi mezarlıkların .. nurundan bsşlarım.. ne kadar da seviyorsunuz canım. Bırakın şunu.. nasıl ols& Allah sizı kavus^uracak... Sizi de.. Hay çenen tutulsun... Hep birden: Amin .. Haydi çocuklar.. Hasbi Beye bır yeldirme .. bir başortusu . çabuk bır de baston .. Dumbullü hemen bavuldan bir «iiyab cübbe çıkardı.. onu yeldırme yaptık. içeriden bir de başortusu.. gozlükler de var.. eline bir değnek.. aman ne cadaloz oldu formayın... Bunu goren.. Necmı Rıza: Beyefendi, ben bununla çıkamam . uğursuzluk getirir. Neden ayol?.. Hep mezarlıklar lâfı ediyor da.. Uzun etme.. Vasfi zurnayı çaldı.. Reşid pişekâra çıktı... arkasından Vasfi mustear faslından «E\>\el benim nazlı yârim» şaıklsının terennumunu japtı.. Necmi Hıza, Hasbi Beyin arkasında ortaya çıktı.. ondan sonra da Dumbullu. ardnda Vasfi Rıza meydana geldi. Evvelâ pişekârla tanışma.. sonıa karıstnın bu taraflara taşındığını duyduğu için geldiğini anlatan Dumbullü, nihayet. kaynanası ve karısile karşılaşıyor Dumbullü, HPSVII Bevin a;i7. açmasıra tmkân vermedpn mutemadı>en: Mezar kaçkuu.. cadı.. cadaloz.. dı SUYA ORTAOYUNU Yazan : yusu kurudu, tavuklar da bahçede ot ben gıyemem, bırakmıyoılar. Ne ise bahçe ihtiyacımızı. Allah eksık etmesın eşın dostun meUtulettık. Bu sefer de ya;mağı beğen zarlıkları şey ediyor. Ben şaşaladım. Sustuk. O tekrar lâfı medı. Onu da duzelttık. Gd7une sürme çekmeye hacet kalmadı. Elıne ne vere ?çü. !.m? Çanta mı, \elpaze mı? Yelpazede Baylar kimler efendi? karar kıîdık. Lâkin ayağına bir sev uv Efendim, şu zat Dumbullü İsmail duramadık. Uzun topuklu gi\ emiyor. fpndı. Meshur nekregu. Şu zat da ReOrtaoyunu her ne kadar tiyatro de Zaten onun avağma gore uzun ölypli fid Bey. Sahne sanatkân. Berıki esmer ğike de birbırıne alışmamı? kimselerin :=karpin bulmak guç. Çaresiz bir beyaz dehkanlı Necmi Ri7j. hemen ortaya çıkmalan belki bir ak i:karpm gi' dırdık. O da bitti. Reşid. Şu safça çocuk kim? «aklık yapar dıye Dumbullunun tavsi koJsy çocuk. Çrkşırı, çedikleri, kenarı Efendım o Vasfi Rızadır. yesi üzerine bir prova yapmayı karar turklü cübbeyi giydi. Başına da bir dal Yaaa° Aman efendım ne kadar ka\ uk geçırdi. oldu, bitti. Şakşak getirls^tırmıstık. 57/ulmuş. Bendeniz onu bir kere Allah Ortaovunu pıo>ası her yerde yapıl nıeyı unutır.uşlar. Altmış santim boyun rahmet eyleye bakm adını unuttummaz. Şöyle rahatça bir jer, bır meydan da bir tshta cetvcl vardı. Onu verdm. ne ise gider mezar taşmdan okurum. lâzım. Bızım Çamaca eteklerındeki yeri 3 ı da bıttı. Oh âlâ! Bur zatın cenazesinde gdrmuştüm. Şımn>ızı munasib görduler. Geçen hafta bır Şımdi ış kaJi; or bir zurnaya. Onu c!a di neden bcyle olmuş? gün âk«>ama yakm, saat beş, bef buçuk Vasfi yapm dedık. Efendim, size anlatayım da.. kendita toplanmaya karar verdık Ben sarhoşken bile zilzurna olma sinin otuzuncu yıldönümü için bir jübile Gelecekler şunlardı: Dumbullü ka dım. Çocuk musunuz? Yapamam, diye yapılıyor. Cubile nedir beyefendi? Bendeniz vukl • oynıyacak Vasfi Rıza kavuklu br.«ladı nazlanmaya. Eu çocuk da va#landıkça nazlı oluvor. fransızca bilmem de.. aıkası cedığ'.miz hani cm;.ıında zen^uı Efendim jubıle «senei devriyenin sumuklu bu aptal oâıan vardır ya, ıste e''iden hıc bovle değıldi. Ne ise güç o role çıkacak. Necıni Rıza biı ferace b»lâ ka.ndıidık. Ben şoyls bır kenara tes'idi. için yapılan merasime denir. Güzel Kendılerı ne ıle meşgu!bulursak zenne nıgâhi rolunü yapacak. cpkildım Ha ,unutuyorduTi Kamış taRf^ıd (juızap da pışekâr olacak. Bu k'mlai"m bır paravanssı var. Onunla ye dürler? r 1 dunya 'yani ortaoyununun evinO Vallahl şimdıki halde emekli sahn<» terıbi benim de gozum tuttu Ne ıse biz tsbıi vaktınden daha evvjl \ artık. Vasfi zurna çalmak içm bur senatkârları menfaatine piyango bileti toplandık. Vastiy! aptal olmaya ikna iç'nj runu ajar ederkpn kapı çalındı Kim bu s=Mıyor. nuinase*ıstsİ7. adam acaba. deıken kapı bır h^ylı ugraştık Haa! Lötarvacılık ediyor demek. Yapamam jahu' Ben muddetı om acıldı Koltutunda bır eski evrak <;an Kârll iştır beyefendi. t?sı, edounde i^ozhik, tıtaşı g c ' | i?, lariuııce apta! mı olacsğım? Kendi hesabına değil efendım. Hayıf. kılışı fakır, altmış beşlik bır adam ni yaşîanmış, artık çahşamıyacak hale Necmı Rıza da ıkııa ıçın: 'çerı gırni ve: giîmiş olan artıstlere yardım olsun di Yok ağabey! Sız yalancıktan aptal Selâmüalevküm . (dedıkten sonra |ye bır yurd açıyorlar da onun çıkarmaolacsksınız. Fız sahici aptal olmadığınızu Dumbullü Ismaıle doğru gidıp) dpeyım herkefe soylerız. =F\ h efendi hazretleri, diye hitab etti b.r işımiz olsaydı, şimdı tahsıldaılıktan Dümbüllu kari'tr Dumbullü hiç bozmadan: kurtulurduk. Beyefendi, bendeniz güzel Bakahm. sozünuze ınamrlar mı? rık'a yazarım, tâlik kırması da yaza Berhudâr ol! diye elini öptürdü. Nfi ise onu kandırdık, sıra Necmıye O: rım. Lâkin genchğımizde bıraz haylazg«!dı. Bev yok mu° dij'e sorunca, ben. hk ettık. Mektebi bitıremedık Kıhayet., Ben zenne olamam! dıye tutturdu gosterdıler. Hemen ' erden bır temen Ha affedersıniz, cubılevı buyuruyorduBu sefer de Vasfi ona: • > nuz, sonra? Vall&hi sahici kadın. olmıvacakEin, nah çaktıktan sonra: Efendım kulunuz çümruk muha Efendım jubılcde bir ortaoyunu korkma! Hem biz sovlerız, kadın değılfazasından emekli Hasbı Canım. oynanacak da onun provastnı yapıyordir diye ilin ederız. Tpşekkur ederım, buyurun. Yani ikisini bir araya koyun, başka Efsndım. sebebı ta~dıi arzptmçden Yaaa? Aman ne i=abet olmuş gelşey» karışmaym! Bırbirinı rezıl etmek için el'ennden gelenı yap?rlar AlUh •evvel do^rnsu tebıik edcrim Bahçeniz d ğım Benderiz ortanvununa bayı'.ınm çok guzel 'Efendım bendenu de bahçeye R, hr"eüı Hamdi Efendiyi Merdiverkovaricen.şimdı nasıl inkâr edebıliıiz. Uzatmıyalım efendım karşıhklı bir nrra'ılr ım ama İnadiysdeki evin ku yür.de gıder seyredsrdim. Şımdi boyle Burhan Feiek şeyler kalmadı efendim. Doğrusu tiyatoroyı pek sevmem. Karagoze bayılırım, o da bitti. Bir şey kalmadı. Ah beyefendi ah, hepsini gömdük. Demek orta oyunu provası.. bendeniz mâni oi*nıyayım. Vasfi atıldı: Yok a canım.. neye mâni olacaksınız. Yalnız.. emrıniz ne ise söjlesenız de (beni gostererek) bey serbest kalsa.. malum ya, prova demek... prova demektır. Hay hay. Arzedeyim.. efendim bendeniz mezarlıklar cemiyeti namına tasdia geldim. Bizim mezarlıklarımızın eşi emsali dünyanın hiç bir yerine e yoktur. Efendim, antika... Beyefendi, Allah sizi inandır?m, gecende Karaca ahmed civannda bir mezar tası gör düm.. emsahiz bir şey. Cenabı Hak cumlemize öj'le taglar altma yatmak.. Vasfi atıldı: Aman efendi.. bırak onu da söyle ne istiyorsun?. Başüstune efendim. Efendım mezarlıkların ihyası için bir cemiyeümiz var da.. oraya bir miktar muavenet ıcin geldim. Bendeniz bundan bir şey almam. Sırf mezarhklara olan muhabbetım saikasile çalışırım... Değil mi efendım? Mezarlıklar ne guzel yerler.. efendım. Hepimizın gideceğuniz yer.. bendeniz hani asrî mezarlık taraftarı değılım.. eski mezarlıkların hali başka.. hem bizim imam efendi sdyledi.. asrî mezarlığa nur ınmiyormuş.. iner mi efendim? Neresıne insin? ne servi var. ne batj taşı var.. efendime soyleyim.. hem bızım Uskudar mezarlıkları çok ıcğbette.. geçende doktor Resad Omer Bej*i de gomduk» bütün muteber ratlar orada... Pederi alinizin kabri de çok güzel yerdedir. Canım kabrin güzel yeri olur nau? Olur beyefendi, olur. Sizinki cadde üstünde. Gelen geçen fatıha okur. arkada kalanlar gibi mi ya?. Bugün de hava ne kadar sıcak,,. (Lâf karıştırmak istiyorum) Sıcak beyefendi. Bojle havada eenaze gömmek güçtür.. malumu zarafetiniz .. Nerede Ikamet buyuruluyor?. Inadiyede efendim. Yanımızda küçük bir mezarlık var. Mezarlık eivarında oturmanın ecri varmış derler» Vasfi: Güle güle oturun. Teşekkür ederim.. Allah cümleye nasib etsin. Efendım kabır civannda oturmanın ayrıca sevabı vardır. Eh ne olsa hepimizin gideceğımiz yer orası değil mı? Çoluk çocuk var mı Hasbi Bey ? Var efendım. Mahdum beledıyede cenaze kısmında çalışır.. rica ettık, Merarlıklar müdürlüğüne, oraya yerleştırdık.. aman geçen gün beyefendi, şaır Nedımin mezanmn önunden geçerken aklıma geldi, acaba bir şuara mezarlığı yapılsa da herkes yerini evvelden büse.. ne buyıırulur? Canım faydası ne? Nasıl olsa bir yere gomulecek değil miyiz? Aman beyefendi. Oyle demeyin! Insan vaktile yerini hazırlamab. değil mi? Hem gimdi oralan ucuz. Yarm fiatlar yükselirse ne olur? Eli değmışken almalı.. insan göre göre hani alışır da... Vasfi: Oyle ya! Tîyatroda yer kapatır gibü... Değil mi efendım. Şöyle mevkü güzel bir yer seçmeli insan.. ne olur ne olmaz. Kımin gidıp künin kalacağ; beUi değıl... Ooooof, of! Diye bağıran Dumbüllüye bakıp: Rahatsız mısıniz be> efendi' Evet azuim.. avcura Faıa tutatakiinii. ye adamı bir hayll hırpaladıktan sonra nasıl oldu, bilmeniı bir aralık: Senin belin ağrırdı.. gel ovayun diye adamcağızı ye« re diz çokturüp üs« tüne bınmez mi? Hasbi Beyin aşagıda: "* '*•"• t V Aman azizimbelim kırılacak.... bende lumbago vaıdır. Ay ay.. geyleklerim .. dıye seslenirken.. aralık kalmış sokak kapısmdan ortayaşh bir hanım ile bir kız çocuğu içeri girdıler.. Oyun durakladı. Kadın sordu: Tuıhan Beyin evi burası mıî Turhan Felek.. Evet.. Burhan Felek.. Bizimki buraya gelecekti de.. Sizinki kim demeje kalmadı .. Dümbullunun altındaki Ha c bi Bey birdenbire fırlayıp ayağı kalkmasile, Ismaılia yere yuvarlanması bır oldu.. Buradayım yahu'1. Aaaa. Maskara herıf! Nedir bu hal.. Birşev değil yahu' Teliş etmecübile japıyoruz.. (Va£fi;i gostererek) beyefendinın cukılesî.. Sus.. hirtlanma berıf.. haaı sen burada tahsilâta geldiııdı? Val'ahı tahsilâta.. Sus! Hâlâ soylu' or.. hadi duş 5« nume.. rezıl olduk.. ben senm gıbi adamla artık .. Hadı duş onune.. Ha&bi Bey oldugu gıbi sokak kapısına yunırken Dumbullü arkasından: Kayınvalde.. yeldirmeyi bırak da öjle .. Adamcağız, karısının şimşek cakan altjnda so>undu. Kapıdan çıkarken tersj uzu dondü.. Ksrısı: ' Nereye? . . Buıadayım. Tahsilât . (dedlkten sonra bana) be} efendi, beş liralık bir makbuzunuz var da .. Hav ha>.. diyıp parayı \eruken o ıfif sesle: Bır kere teşrif edip gdrün. Mezarhklar'mız çok . Vasfi ile Necmi hep bir ağızdan' Yurü yavnun yuru, aslan jârim yürii. Marşe de monfis marşe diye uğurladılar .. Ondan sonra biz provamıza devam eHık doîru.u çok muvaffak oldu.. injallah darisi sahici ınin bpşi'^R. B. FELEK