23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 16 Kasım 1947 r Kısa Bir Dolasananm Bugunnu ısvıçre ve Minimum Vital Yazan: Nadir Nadi Eğer şu harb sonu Avrupasını bır ço , edmebılırsınız. Her Isviçreli vatandaş, le benzetırsek, Isvıçre, bu çolun orta ' çalışmak, bır ış tutmak şartıle medenî ıhsında yeşıl bır vahadır. Hududdan daha tıyaclarm hepsınden faydalanmak hakiçerı gırerken rahat bır memleketın ka kına ve ımkânına malıktır. Talebelık yılpısını aştığınızı farkedıyorsunuz. Pembe larımda oldukça mevkı sahıbı bır devıet çehrelerın duzgun hatlarında, temiz ıs memurunun oğlu ıle unıversıtede tanıştasyonlarm duvarlarını suslejen renklı mıştım. Aılesı Berne'de oturan bu genc, İlânlarda, geçtığıniz koylerın havasmda, fransızcasını ılerletmek ve hukuk tahsiher yerde bır sağlık, bır kendınden lını bıtirmek üzere Lausanne'a yerlesmıştı Babasına fazla yuk olmamak ıçm cıemnunluk okunuyor. Palace otelınde garsonluk yapıyor, fakat Isviçrenin, bu saadete Tanrmın bır sırasına gore üyatrodan da, danstan da lutfu »ayesınde kavuştuğuna ınanmıya geıı kalmıyordu. Gene Lausanne'da o~ lım. Bu ağustos boceklen vaküle cırcır kuduğum sıralarda bır aılenın yanında öterkea kuçuk, fakat akıllı Isvıçre bır kaç gun için bır oda kıralamıştım. 1939 un kara bulutlarıru ufukta goru Apartıman temızdı. Banyosu, sıcak suyor, bır karınca gıbı çalışarak ona gore yu, kalorıferı rad>osu, hiç bir şeyı ektedbırlerını alıyordu. AİU yıllık harb sık değildı lyi yıyen iyi gıyınen, çocukİçınde bu memleket bır tek çocuğunu larını mektebde okutan, tam manasıle Eutsuz, bır tek hastasını pırmçsız bırak orta bır burjuva hayatı yaşayan bu ajnacnış, ustelık komşu memleketlerın ılerın reı^ı meğer bır yerde bahçıvanlık bır çok gıdasız yavrularını bağrına ba yapmıyor muymuş? Bu, olçuye vuruldu earak onları elınden geldığı nısbette ğu zaman bizdekı hayat seviyesini yükBihhatlendırmeye çalışmıştır. Polıtıka seltebılmek ıçın mılletçe ve devletçe Ifcavgalarının kâğıdda ve nazarıyatta daha ne kadar gayret harcamak zorunkaldığı, sosyal kargaşalıkların hıç go da olduğumuz kendıhğinden meydana rulmedığı bır yer varsa o da yalnız bu çıkar. Bu şartlar altında, devlet adma rasıdır. Buyuk devletler olanca kuv yapılan masraflardan hangilerinin israf vetlerile kendüerını harb sanaynne ka sayılması gerektığıni anlamakta hiç bıpıp koyverdıklerı yülaıda Isvıçre fab rımız guçluk çekmiyeceğizdır. rikaları hafıf ve ağır endustrıde muhım Fransadaki minimum vital, Isviçreye adımlarla ılerlıyorlardı. Presızyon âletlerınde, kunya sanayıınde, hattâ uçak nazaran aşağı yukarı yarı yarıya duşuk•anayiınde bugun Isvıçıe, dunyanın en tur. Hukumet, kendi kontroltı altındaki önde gelen mılletlerınden bırıdır. Pa müesseselerde asgar! ücret olarak 89000 rasının kıymetı sayesınde yaptığı mua Fransiz frangı odemektedir. Hususî serBir ıneleler onu dünya piyasasında rol oy mayenin olçusu daha yuksektir. nayacak bır seviyeye ulaştırmıştır Nu Fransiz frangının gerçek değeri bir Isfusu uç buçuk mılyonu aşrnadığı halde viçre santımınden biraz fazla olduğuna buyük devletler çapında bır malî kud gore, Fransiz işçisı, Isviçreli işçiye kırete ulaşmak, hattâ bır çok buyuk dev yasla çok duşuk bir hayat sevıyesinde letleri gende bırakmak, ne mazharıyet! yaşıyor demektir. Son zamanlarda C G T. Isviçrede hayatm pahah olduğundan ye (umumi iş konfederasyonu) na ba^h bizde çok bahsedıldı; geçım şartlarmın sendıkalar Fransadaki minimum vitali harbden oncesine kıyasla yuzde uç yuz, cn bir bin franga çıkartmak için hukuyuzde dort yuz güçleştıği soylendı Bu meti mutemadiyen sıkıştırıyorlar. Fakıt iddıamn yanlış olduğunu tebat ederken bu zaten Fransanın kurtuluşundanberı ona hak vertnekle soze başlarsam bana prkası kesılmıjen fasid bır dairedir, Ebelki ilk ağızda hayret edeceksmizdır: konomisı hasta, parası çuruk, masrafı f Evet, hayat Isviçrede tahammulfersa başından askın olan bu memleket e ucretlerin yukselmesi derhal fıatlar uderecede pahalıdır. Bır yabancı, bu Fıatlar memlekette barınabılmek ıçın çok zerınde akisler uyandırıj'or. masraflara katlanmak zorundadır. Ta 5 ukselınce de ucretlerı arttırmiş olmak lebeler, seyyahlar, iş adamları orada ınflatıon'u kabartmaktan ba^ka bır 'şe nasü yaşıyorlar, doğrusu havsalaya guç yaramıyor. Betaklığa saplanan bir adasığar. Fakat bu pahahlığın tek sebebı, mın kurtulmak ıçın çabalanırken gıttıkIsvıçre parası kıymetçe ayru kalırken çe çamura gomulmesı gıbı bır şey. Franbaşka mem'ekrtler paralarının duşme sayı kurtarmak, ancak dışarıdan ona el sınden ıbarettır. Isviçrenin pahalılığı uzatmakla kabıl olacaktır. Amerıkan hakkında yazı yazan bir fcdam «kasaba jardımı bundan oturu mutlaka lâzımdır. Fakat aynı yardım Almanyaya, Agıttım, etın kılosunu on frankran Yusturyays, îtatyaya ve oteki Avrupa verdiler; bizim paramızla dokuz lırs milletrerıne de aynı derecede lüeder. Eskiden iki lıraya ıdi» dıyor Ya zumlu değıl mı? Nasıl yapmah da ishud «terzı, elbısemı dort yuz franga tıh=al gucune bır hız verıp felâketzede dıkti. A;ağı yukan dort yuz lıra eder Avrupayı bataklıktan kurtarmalı'' BırVay canma!> gıbılerden bır muhakeme bırıne bu derece zıd ihtıraslar arasında yürütuyor. Halbuki bır memleketteki rr?kul bır programın ana hatlarını kım geçim şartlarının seyrıni takıb edebıl çızıp kım jurutecek? Doğrusu guç mek için her şeyden once o memleketı meseıe! kendı kendısıle kıyaslamak lâzım geTembel ağustosböoekleri şımdi ümıdleceği nedense unutuluyor. Gerçekte Isvıçredeki hayat pahalılığı 1939 dan sızlık içınde dışarıdan yardım beklerken beri ancak yuzde otuz kadar artmıştır. çalışkan Isvıçre, bır karınca hamaratBuna mukabıl, ucretler de aynı nisbet lığı ıle gene ışınde gucundedır. Hâttâ te y ukseldığınden halk, pahalılığı he uçuncu bır cıhan harbı ıhtımalme karşı men hıç duymamaktadır Bugun on yenıden tedbırler almaktadır. franga satılan etın kılosu vaktıle belkı NADİR NADİ sekız fran'tt' O zaman fıangı otuz uç kuruştan değıştıren bir Turk, etın kıloKopek dişi, kopek suna ıki lıra verırken şımdi paramızın memesı, kopek soyu, kıymeti duştuğu ve>a duşuıulduğu ıçin kopek tersı, kopek dokuz lıraya yakın bır masrafa gırmfk artığı, kopek resmi, zorunda kahrsa bunian bıı Isvıçreh kopek surusu, kopek vatandaşa ne? yavrusu „ Belki daBir talebenın geçınebilmek için ayda ha vardır, bugunluk altı yüz franga ihtiyacı olduğu soylebu kadarını bulabilnıyor Eskiden beş yuz franfcla ıyı yadım Ben bunların şanırdı ve bu para bızım olçucrrjzle içınde kopek dışile, yuz yirmı lira kadar bir şey tutardı kopek memesınden yılarım UsttarafınŞımdı altı juz frangı temm edebılmek dan nasıl olsa kaçmılabilır. Lâkin bu ıçın ne kadar Turk hrasına ıhtıyaç ol ıkısi adama, istemese de musallat olur. duğunu artık bır 1esab edıverıniz. Etıbba Odası kongresi bir mesele oldu Dünkü seçimin de kanunî olmadığı iddia edildi ıberleri İKTİBASLAR "\ | l " " " " " Byrnes ve Türkiye ••• ••• • • •• •• •••••• • • Ingilteredeki Türk askerî heyeti enelkurmay Başkanımız Orgeneral Salih Omurtağuı rijasetındeki Turk askerî hejeti Ingilteıede pek bujuk dostluk tozahıirlerile karşılandı. Ingiltere Kralı \e Bujuk Britanya tmparatoru Majeste Altıncı George, Orgeneral Saliiı Omurtağı kabul etmek suretile fevkalâde bir teveccuh ve iltifatta bulunmuştur. Çünkü Ingiliz Krallannıo, Ingiltereye gelen ecnebi hejetlerini kabul etmeleri usulden değildir. Ingiliz geleneğine gore, Kral, jalniz Imparator, Kral ve Cumhur Başkanı gibi d%vlet reislerini ve pek nadir olarak da dost devletlerin hükumet reislerini kabul eder. Bu itibarla Majeste Kralın Orgeneral Salih Omurtağı kabul etmesL pek büyuk bir ehemmiyet ve kıymeti baiz bir hâdisedir; dost ve müttefik devletin Turkıyeye ve Turk dostluğuna ne kadar onem verdiğini gosterir. Amerikanın eski Dış Işleri Bakam «Açık Konuşalım» isimli kitabının son kısmında: «Rusyanın Yunanistan üzerindeki emelleri belki münakaşa edilebilir; fakat Türkiye hakkında emeller beslediğine hiç şüphe yoktur» diyor. Amerıkanm eski Dış Işlerı Bakanı James Byrnes'un «on gunlerde «Açık Konuşahm* ismüe neşrettığ\ kıtab, kendtstnıtı dunya rıyasetmde muhım bır rol oynadığı zamankı hâdıselenn birçok gızh noktalartnı aydınlatmtf ve bu arada bugunku hâdıselenn de daha 1 3 / 1 anlaşılmas\na yardım etmiştir. Mr. Byrne» hatıralarını bıtırtrken, kıtabmın son fctsımlarmı bugunun hâdıselerine aytrmı} ve bılhassa Yunanistan ve Türk\yeye yardım meselest uzerınde durmugtur. Eskt Dış Ijlerı Bakanıntn kıtabından bu bahsi alıyoruz: Etıbba Odası idare kurulu seçımi için dun saat 14,30 da Etıbba Odasında bır toplantı yapdmıştır. Başkan Dr. Murad Cankat, toplantıyı kısa bır hıtabe ıle açm'ş ve azaların reylennı kullanmalarını rıca etmıştır. Bunun uzerıne, aralar, rey sandığına oylarmı atmışlar e sandık saat 17,30 da muhurlenmıştır. Reyler, bugun tasnıf edıldıkten îonra, yenı seçılen idare heyetı pazartesı gunu bellı olacağı soylenmektedır. Dr. Cafer Tayyar Kankat ve Dr. Kadri ure>ya Gur, rey sandığını murakabe etmek uzere, Sağlık ve Sosjal Yardım Bakanlığı tarafından gonderılen Dr. Omer Vasfı Ajbara birer ıtıraz dilekçesı vermışlerdır. Dr Sureyya Kadrı, jraz dılekçesinde bılhassa, sekız >uz îadar rey pusulasımn posta ıle gonderüdığıni ılerı surmekte ve bu suretle ,apılan seçimin kanunî olmıyacağını jelırtmektedır. Dr. Cafer Tayjar, idare ıeyetının iki aydan fazla bır zamandanberi yedek azası bulunmadığına temas etmiştir. Bakanlık murakibi Dr. Omer Vasfı Aybar, seçım etrafmda, bır arkadaşıtnıza şunları soylemıştır: < Seçim için bır kaç tane itiraz ;ariddır. Seçımden sonra, bu itırazları etkık edeceğız ve iddıalar varidse, ve•eceğım karar mucibince seçım yenienecektır Eğer ıddıalar varid değilse bugun kullanılan ojlar neticesinde meydana gelecek idare heyeüni tanıyacağız.> Vali, Emnijet Mudurluğ^ınde VaU ve Beledıye Reısi Lutfi Kırdar dün tstanbul Emnıyet Mudurluğune gıderek yenl Emnıjet Muduru Ismaıl Hakkıyı makamında yaret ve tebrık etmış \e çehırde inzibat ve sayıj işlerıle se>rusefer işlerı hakkında uzun ılr goruşme yapmıştır. Cerrahpaşa Verem Hastanesi Cerrahpaja Hastanesi bahçesınde yapılmış Dİan Verem Hastanesi jarın eaat Uçte v'alı tarafından basın mensublanna gezdirılectk, ;arşamba gunu de açılış torenı yapılacaktır !50 yatakh olan bu hastane şımdlden dolmuş •razıyettedır. Hastanenm tefrıj ve teçhizatı :amamlanınıştır Tramvay ve Elektrlk İdaresi, bu hastaneın de ilâvesi suretıle burasının kazandığı ınemı gozonunde tutarak bu hatta ışlıven ç otobuau altıya iblâğ edecektır Şehrımizın tanınmış zengınlennden Kadri 3emalının 18 yaşlarındaki kızı Ayse Cenaalyi bundan dort gun evvel bir gece taksl :e kaçırmağa kalkışan Recaı pdındakî gen:n muhakemesıne dun de 1 ıncı Ağıreeza dahkemesınde devam edılmiştır Dunku «Juu;mada, Adalet Doktorluğunun Recal hik:ındakı raporu okunmuştur Bu rapora gore ıir defa da Adli Tıb Muessesesi muşahedelanesınde akli durumunun tayın \e tesbıtı stenen sanığın bu maksadla mezkur mu;ssese>e sevkıne karar venlmış, duruşma bır )aşka gune bırakılmıştır Kız kaçırmak istiyen delikanh Tıbbı Adliye gönderildi Otobüslerde sigara yasağı Otobuslerde (Stgara ıçmek jasaktır) !evası bulunmasına ragmen bılhassa çehır dlına çıkan otobus ve taksl şoforlennin Bİgira çmekte oldukları anlaşıldığından, bu gıbılerın sıkı bır kontrola tab! tutularak teczi"elerı ılgılılere bıldınlmıştır nistana askerî malzeme verdıklerini ve bahsınde ehmizden gelenı yapacağımızı bu yardıma devam edeceklerini de ilâve oildrrdım. 350 mılyon dolarlık yardım ettı . tahsısatı Kongre tarafından kabul edılÇaldaris'e, cevab olarak, Amerikanın dığı zaman, bunun bır iısmınrn TurkiYunanıstana askerî bakımdan, ancak, yeye tahsis edılmesıne ve ımar işleri ıçın Avrupadakı fazla malzemeden vermek bir borc temınıne çahşacağımı da Tursureüle yardım edebıleceğını soyledım kiyenın ırumessıllerıne ayrıca soyledım. ve bu malzemenin muhafazasma memur Dış Işlen Bakanlığını bıraktığım tamakama Yunanistana bu hususta mumnhte, yani 20 ocak 1947 de vaziyet bu kun olan yardımın yapılmasını soyledim. Kongrenin tasvibi olmadıkçaı Yuna şekıldeydi. Şubat sonlarında Ingiltere nistana malî yardım yapamıyacağımızı, hukumeü, 31 marttan sonra Yunanisfakat istemeyı duşunduğumuz 350 mıl tana ve Turkıyeye gerek iktisadî, gerek Bu fevkalâdeliği kaydettikten sonra yon dolarlık yardım tahsısatı kongre askerî yardımda bulunamıyacağınj A mevzua geliyorum. Askerî heyetimiz, tarafından kabul edıldıği takdirde bu merıkan hukumetine bildirdi. Portsmouth limanında bazı meşhur InRusyanın muarız davranması diğer nun muhakkak ki büyuk bir kısmını 12 mart 1947 de Başkan Truman giliz harb gemilerini gezmiştir. Bunlardan mılletlerı, haklı gorduklen davadan Yunanıstana hasredecegımizi de Çalda Kongrede, Yunanistanin Amerıkadan anavatan filosunun amiral gemisi olan c'unyanm kalkınmasma yardım yolun rise bıldırdim. âcıl bır iktisadî V e askerî yardım tale Duke of York zırhhsı, ingilterenin harb dan ayırmamalıdır. Bu, muşterek hareDığer taraftan malî bir istikraz için bınde bulunduğunu ve bu yardım ya içinde yaptığı 35,000 tonluk 5 zırhlıdan ket prensıpine ıhtıyac gosteren ve cede Ihracat ve Ithalât Bankasma tavsı pıknadığı takdirde YunanLstanm hür biridir. Bu zırhlı, Almanların 26,000, saret ıstıyen bır davadır. yede bulunacağımı ve ayrıca Yunanıs bır devlet olarak devamına imkân kal tam teçhizatla 31,000 tonluk SchornDaha Almanya, Avusturya ve Japonhorst zırhlıtını 1943 sonunda, Şimal Buz tana, ıktısadî vaziyeti tetkık ıçm bır mıyacağını bıldırdığini haber verdi. ya ıle sulh anlaşmalarınm hazırlanmasıOkyanusunda batırmıştı. heyet gonderılmesıni temın edeceğimı Bu nutkunda, ingilterenin lartık yarnı duşunduğumuz bugunlerde bıle, dunOrgeneral Salih Omurtağın gezdiği de vadettım. Bu heyet, bır muddet son dımda bulunamıyacağını da işaret eyada devamlı bır barışın kabıl olup ora, Mr. Paul Porter'ın başkanlığında ku den Truman: <Hur mılletlerın, kendi 23,000 tonluk IUustrious uçak gemisi de, amıyacağı meselesı zıhınlerı meşgul eruldu ve Yunanıstanda tetkıklerde bu yollarında, kendı arzuıarma gore ya son harbde buyük şohret kazanmıştır. dıyor. Avrupada harb henuz sona crlundu. şamalarma yardım etmemız lâzımdır > Bu gemL Akdenizde Alman Italyan dığı sırada, Sovyetlerın Yunanistan ve Çaldaris 1946 aralığmda NewYorka dedı ve 4 haziran 1948 e kadar Yuna uçaklarının bir çok hücunılanna uğraTurkıyeye karşı aldıkları tavırdan şuphelenmekte haklı olduğumuzu gosteren gehnışti, Yunanistanin ihtıyacları hak nıstanla Turkıyeye ıktısadî ve askerî mış ve bir defasında çok ağır surette ya400 mılyon dolarlık bir ralanmışsa da batmamıştır. Taranto lil'inda gene benımle konuştu. Ben ken yardım için bazı hâdıselerle karşılaştık. tahsısat ıstedi. Ayrıca, Türkiye ve Yu manında yatan Ital>an filosuna 1112 dısıru Ithalât ve Ihracat Bankası ıle ve Kahraman Yunanlılar, Italyanlara ve Iktısad Musteşarı Clayton'la goruşmek nanistana bır Amerıkan askerî talım kasım 1940 gecesi, ağır bir darbe indirAlmanlara karşı gosterdıklerı cesur üezre Washıngtona davet ettım heyetinm gonderılmesi talebınde de miş olan Ingiliz uçakları, bu Italjan mukavemetle, butun dunyadaki hurnussü civarına gizlice sokulan ve Hlusbulundu. Çaldaris Washingtona gelmeden evyetsever mılletlerın sevgi ve takdırıni trious'tan havalanmışlardı. kazanmışlardı. Fakat, ne yazık kı, duş vel, Başkan Truman ve ben, Bankanın Bu iki memlekete askerî yardnn etAskerî hejetimiz, Portsmouth harb man kıt'alaruım Yunanıstandan çekılme idare meclısı azasıle meseleyi konuştuk. memiz ıçın haklı sebebler vardı. Turk lünanı koıcutanı tarafından tarihî VicBunlar nızamname mucibince, ancak lerı bu memleketın ıstırablarına son hukumetinın veya Yunan Krallığının vermedı. Hemen arkasından dahıli harb «borcun ıleride tesviye olunacağına da hur ve demokratık idarelerın en mü tory gemisinde verilen ziyafette Ingiliz başladı. Yunan hukumetı, uğradığı ta ir kat'î temınat> olmadıkça istıkrazda kemmel crnekleri olduğunu ileri sür donanması Baskomutanı Amiral Fraser arruzlarin Sovyet peyklerinden teşvık bulunamıyacaklarmı, halbuki Yunanis memize luzum yoktu ve bu memleket Ie beraber yemek yemiştir ki bu geve yardım gdrduğunden şüphelenmiştı. tandaki vaziyetın kendılerine hiç de bu lerın dahılî ışlerine de karışmıyorduk. nride ziyafet, ancak pek muhim sahsiyetler şerefine verilir. Nıhayet Ingılız kıt'aları işe mudahale temınatı vermedığıni soylediler. BuYunanistan, hududlarına Yugoslav, Victory, üç ambarlı denilen neviden nunla beraber, Yunanistana borc açılettı ve nızamı yeniden kurdu. Bulgar ve Arnavudlar tarafmdan tecaması hususunu tekrar gözden geçırıp vuz vâkı olduğunu Guvenlık Konseyi 00 toplu eski bir kalyondur. Amiral Fakat 1945 yazındanberi Yunanistanimkân bulmaya çalışacaklarını ilâve et ne şıkâyet etmışü. Bu şikâyet doğru ıse Nelson, havatmın en parlak ve en buda huzur kalmamıştır. Arnavudluk, Yutilerse de ben, nızamname değişmedıkçe ve tecavuz hakıkaten 0 memleketlerin yuk zaferi olan Trafalgar zaferini, 21 ;oslavya ve Bulgarıstan hududlarına bunun kabil olamıyacağını anlamıştım. hukumetleri tarafından yardım goru kim 1805 te, bu gemide kazanmif ve akin bolgelerındekı çete muharebelen, ene o gun bu geminin basık tavanlı, Yunan ordusunu oyalamakta ve memÇaldaris NewYork'ta iken Yunan me yorsa bu, dünya sulhu Için bir tehlıke op ambarlarından birinin karanlık bir teşkıl ediyor demekti. leketın ıktısadî kalkınmasjna mâni ol selesini Bevin'le de goniştüm. Ingıliz koşesinde can vermiştir. maktadır. Dış Işleri Bakanı, İngilterenin Yunanis. Ingilizler, Nelson'un Fransiz ve IsIşte, Başkan Truman, Kongreye bu Yunan hükumeti, çetelerin Yugosla/gerek malî, gerek askerî bakımdan şeraıt artmda muracaatte bulunmuş anjol donanmalarını mağlub ettiği a, Arnavudluk ve Bulgaristanda talıaı yardım ettığıni, askerî teçhızat bakımm tur. Nerede hür bir mılletın Istiklâli gunden, jani 142 yıldanberi, bu gemiyi, gordtıkleri ve Yunan koylerine taarruz dan gene de yardıma devam edeceğıni, ir kuru havuzda, en aziz bir habra tehlıkede gorulurse orada Amerikanın dan sonraı mukavemetle karşılaşınca akat bızim de iktisadî yardımda bulunderhal tek başına harekete geçeceğini ve olarak gbz bebekleri gibi muhafaza gene oralara dondukleri kanaatindeda mamızın arzuya şayan olduğunu soyledi icab ederse askerî kuvvete başvuraca etmektedirler. kı, Bırleşmış Mılletler Balkan heyetınirj Gene Bevin, İngilterenin gerek Yuna ğını söylemiş değıldir. Zıra bu, Birleştahkıkatı da bu kanaatı kuvvetlendır ıstan, gerek dığer yerlerden askerleriVictory'yı gezdiğim giindenberL bimiş Mılletler Kurulunun vazıfesıdir ve mıştir. ni, vaziyet buna imkân verdığı zaman bu kurul bunun için teşkil edilmiştir zim eski harb gemilerimizden hiç biriYunanistanm o bölgelerinde yaşayan erhal çekmeğe karar vermiş olduğunu Amerıka. Birleşmiş Mılletler Teşkılâtı nin bo>Ie bir muze ve tarih parçası oalkiı yaza hasad yapabılecekleruıı u İldırdi. Fakat Ingılız kıtalarının Yunalarak muhafaza cdilmemis olmasının nın işıne mudahale etmemıştir ve Trumıd etmedıkleri ıçın, geçen sene ekın ııstandan 31 martta veya herhangi boşüzuntusunu dujarım. Elimizde bulunan man'm demecınl bu çekilde tefsire imekmemışlerdır. Bır çok aileler, koyleri ka bir muayyen tarıhte çekılmesiiıin tek eski Türk gemisi, Dordüncü Mefakân yoktur. ıirakarak, şehirlere sığınmışlardır. Yu tararlaştırılmış olduğunu ne o zaman, «edin kadırga5idır. Fakat bu 300 sene(NewYork Herald Tribune'den) Iik tekne de bir harb gemisi değil, genan hukumetı, cetelerın bu taarruzları ı« de başka bır goruşmemızde soylemış na mânı olmak ve halkı korumak için ieğıldir. mi inşaiyeciliği ve g^ızel MSıatlar ba" " ır takım tedbirler almıştır ki bazı kımkımından kıymeti çok yüksek, buyuk Türkiye de aşağı yukarı aynı vaziyette ieler bunları halkı tazyık mahıyetinde bir saltanat kayığıdır. dı Vakıa, Turkıyenın ıktısadî durumu irer tedbır olarak tavsıf etmişlerdır. Hiç olmazsa, emekliye aynlmış buluMAKİNELERİ 1946 da Parıste bulunduğum sırada, Sfunanıstandakıne nisbetle ıyı ıdı, fakat nan kahraman Hamidi\e\i gelecek neERGÖN LTD. den zamankı Yunan Başbakanı Konstantın ıu memleketın de hâkımıyetı, daha faz^a sillere bırakacağımız bir >adigâr ve haÇaldarıs'le ve hukumetinın dığer azaaüe [eğılse bıle, muhakkak kı aynı derecetıra olarak muhafaza edelim. Galata. Çınar Han Merkez Bank sık sik goruşurdum. Sulh konferansı es. e tehlıkede bulunuyordu ve hâlen de karşısı, Tel 44087 nasmda, Çaldaris bana, Yunanıstanda mlunmaktadır. Rusyanın Yunanishn mıllî gelırden buyük bir kısmmın askerî üzerindeki emelleri belkı münakaşa e<iımasraflara tahsis edılmesinin, zaten pek lebılır; fakat Rusların Turkıye uzermde ^v Ipek, Floş, Keten ve lâstık iyı olmıyan ıktısadî vaziyeti büsbutun bazı emeller besledıklerıne hıç şuphe otuleştırdiğıni anlattı ve memleketın yoktur. KORDELÂ MAKİNELERİ malî yardıma, ordunun da askerî teçhiza 1946 sonbaharmda Turkıyeye karşı da 2 nci sayısı bugun gorüJmemiş tekhfı ısteyiruz. (Tel 44087) ta ihtıyacı 'olduğunu soyledi. Benim bir aynı vaziyeti aldım: Askerî malzeme guzelhkte Ç I K T I . ;ualim uzerıne de, îngıhzlenn Yuna veremiveceğımızı, fakat ıktısadî yardıtı ERGÖN LTD. ' KENDIR İSLEME YIRMINCI ASIR K tirırken sünnet olduğum zaman gıbı karnım ağrır. Ne oluı, beraber gel!. Ama uzun surmesin.. Yok acanım. Işte zaten şuracıkta. Bejoğlunun yan sosaklarından birinin ağzında bir apartımandaki dışçinin bırmcı kattaki muayenehanesıne vardık. Once bizi bekleme odasına aldılar.. Duvarlarda hep diş ağrısına aid resimler... Bır, çenesı bağh kopek resmı vardır. Gorunce: Aa! Senın resmin burada ne gezıyor? diye lâtıfe ettım. Dondu, baktı. Hafıf tertıb gulumsedı. Bu halıle «dışım ağrımasa ben senın ağzının payını verırım» demek istedığı anlaşı'ıyordu.. Nıhayet sıra geldı: Bır Rum kızı: Buyururn Pasam! dedı. Onu aldl.. Ben dışarıda kaldım.. Vassaf: O da gelecek kızım!. O benim şeyimdir, diye beni de ıçeri almak ıstedı. Fakat kız bırakmadı.. Nıhayet dışçınm cnudahalesıle ben de gırdım. Ben dişçı odalarını hıç sevmem.. Nohud kadar şey ıçin, fabrıka kadar makineler vardır. Insanı ürkütür.. Hele o koltuk! Icabında adamı yatırır, kaldırır.. Demokrası gıbı bir şeydır.. Devırmek ıstedi mı, mukavemet edemezsıniz. Çocuğu oraya oturttular... Vassafın kasablık koyun, bıçağa bakar gıbi, etrafındakı makınelere bır melul melul bakışı vardı kı insanın.. Gulmemesi kabıl değıl... Irı yarı bir zat o!an dişçı sordu: Hangi dışıruz ağrooor. Vassaf, açık ağzındakı dışı elile göstererek: Şu! dedi.. . Evet! Kopek dişiniz ağrooor. Efendım, bunların fefkelâde emportansı vardır, bılırsıniz.. Adamın beymne kadar enfekte eder. Sinuzit olursunuz, septisemı olursunuz, rr.enenjıt olursunuz.. nihayet... Nıhayet ölurüm Daha ılerısı var mı?. Vaaar, bayım var.. Olmezsiniz Elıniz, kolunuz tutulur.. Aman doktor, yeter, Ben buraya diş dersı almaya gelmedım Şu dışımi. Afedersınız bayım. Ben sızı bır PEK ' DIŞI... Doktor, sen orta oyunu mu oynuyorsun? Dışıme mi bakıyorsun? Yanıya, afedersınız mıl pardon, boyle bır ağza nasıl tahamul edoorsunuz... Eyyy, ne yapayım, kısmet boyle imış.. bana da boylesı duştu... Yok efendım. Bu ağız değıl.M . Yeter doktor. <Benı gostererek) Bunun yanında soyleme.. Neden efendım? Etrafa yayar.. Bır şey demedim. Yaniya, sizin ağnayacağınız ağız değü, çorçop tenekesi gıbı bir şey... Hah! Bu kadar jeter... Daha ıleri gitme! Bana da musaade et!. Ben artık duramıyacağım... Yok efendım. Bır takke.. Önce alkol ile badana edeceğim.. Sonram biraz analjezik süreceğim, (bunlan soylerken de pamukla bir seyler yapıyordu) Şımdi de şırınga ıle.. Vassaf: Ayyy... Bıttı bayım.. Ayyy.... Ama tath canmız var.. Bitti deorum, ınanmoorsunuz.. Işte bu. şimdı bır de damaktan... Haah Tamam1 Bır de yandan yapalım.. Sız çok sansıblı adamsımz. Ben öyle şey değılım... Yaniya! Çabuk duyoorsunuz.. Evet! Kulağım.. Ama doktor, benim ağzımın içı Frrjider gibi bır şey oldu.... Öyle olur Şimdi müsaade edin, şu dişi alahm.^ Kayetlen kolay olacak.. Bendeniz bu ışi Amerıkada taksıl etmişim.™ Dedi.. Bir kelpetenle dişe asıldı... Bıraz uğrastıktan sonra «Çaf» diye bır şey duydum... Vassaf: Çıktı mı? diye sordu. Çıkıoor bayım Bır takke Tekrar kelpeteni saldı. Uğra^tı Bır çat daha'.. Oldu mu? Oluooı bayım dedi Ama ben her defasmda bır kuçuk parça dışın kırıldığmı goruyordum Bır daha saldı. Uğra^tı Uçuncu bır çat da . /ascaf ba o 'rJı.. Yazan: • Batı dünyasmda (minimum vital) diye bir olçu var Bunu «en az geçım ındtrımı» tâbirı ıle turkçeye çevırmek yanhş olsa gerek. En az geçım mdırımı, bizde, arasıra yayınbnan bır aılcnın asgari ihtıyaçlarını karşı'ıyabılmek ıçın aydı ne kadar paraya ihtiyacı olduğunu gosterir nazarî tetkıklerden ıbarettır Meselâ uç çocuklu bır karı kocaya şu kadar yıyecek, şu kadar giyım kuşam, şu kadar ev kırası, şu kadar zarurî masraf karşılığı olarak ayda uç yuz yetıniş lıra seksen beş kuruş lâzımdır, denır. Bırkaç ay sonra bakarsınız mıktar uç yüz doksan lıra yirmı beş kuruş otuz sanüme çıkarılır Bu nazarî rakamlaıla cemı>etımızın gerçek hayatı arasmda nıç bir munasebet bulamazsınız Beş, yedi, hattâ daha fazla nufuslu aileler vardır, ayda 70 lıra ıle kıtkanaat geçinip gıtmek zorundadıılar Ne devlet, ne de hususî muesseseler, aıaaş ve ucretlerıni tayın ederken gunun yaşayış şartlarını dıkkate almazlar. Batı dunyasında fdı geçen (minimum vital) ise, çalışan bir insanın geçınebılmesi için, o insana ödenmesı gereken en az ücret demektir. Ekonomık takati uygun memleketlerde bu ucret kendıhğinden takarrur eder; iktisadi bunyesi nisbeten zayıf olan yerlerde işçı sendıkslarile patronlar veya devlet arasında minimum vital, çetm bır dava mevzuu hahndedır. İsvıçrede asgarî ucret ayda ıiı yuz elli frank sularındadır. Bunu da işe yeni başlayan acemılere, yahud çdpçü, lâğımcı gıbi cıddî bir ihtisas istemıyen ıs sahiblerine verirler. Bır mağazada çalışan bir satıcı kızın aylığı uç yüz franktan aşağı değüdir. Basıt bir daktılo uç yıiz ellı, bir tramvay vatmanı dort yuz elli, bir lokomotıf makinisti altı yüz frank alır, Kalıfıye işçıler arasmda ayda bin franktan fazla kazananları çokrur. Isviçre franğındakı satınalma kudretının bir Türk lırasına yakın olduğunu düçünecek olursanız bu memleketteki hayat Mviyesi hakkında az çok bir fikır Çok yazıyorum diye kıskananlar, ıçerlej enler, hoş gormeyenler var, onun ıçın çocuğun çocuğun değıl ya, herıfın admı değiştırip Vassai dıyeceğım. Vassaf, kolay kolay gürültuye papuç bırakır, hastalığı merak, ağrıya sızıya alduış eder adam değıldir Sızın anlayacağınız it canhdır. Lâkın onu o halde gorunce elemınoı gerçekten fazla olduğuna hukmettım. Tesaduf oldu. Parmakkapıdan geçerken onu, yanık bir gazelin meyarmı okuyormuş gibı şekvacı bir çehre ile gezer gordüm... Yaklaştım, şakalaştıra Dokunma bana, fenayım! Hayrola' Uğurlu kademlı olsun. ne oldu? Dışım ağrıyor, deli olacağım. Tahammul edemiyorum. Ne ılâç, ne hap'. Dort tane aspırın yuttum, dmdırmedi. Olabilir.. .Hangi dişin? Kopek dişı!. Tabi ya!. Hangi dişin.. Köpek dışı diyorum yahu! Anlamıyor musun?. Kopek.. Anladım, anladun.. Fırsat buldum diye nruttasd köpek lâfını etme!. Şimdi nereye?. Şurada bir dişçi tarif ettiler.. Ona gidiyorum... Bırak da gel ben seni bizim doktor Palaspandras'a gotureyim.. Ben öyle gurultülü adamlara dişimi çektiremem... Aaa! Dişi çektirecek misin? Of! Gözüm oyulayor yahu! Çektirmesem çekiyorum.. Gel, bizimkine gidelim yahu'. Istetnem. Bu adamı methettıler Ağrısız çekiyormuş... Yahu! Her rastgeldiğin dişçinhı önüne oturulmaz. Kimdir, nedir?. Bıliyorum. Bizim bırader de çektirmiş Hıç duymamış... Pekâlâ.. Ne dıyeyim?. Senden bir şey r.ca etsem... Buyurun!. Beraber gidelim. Ben dişimi çak Burhan Fetek entelektüel yani ya okur yazar sandımıda onu ıçin boyle konuştum Yo•ğısem alır kelpetenı, çatır, çatır, çatır«. Ben gidiyorum, doktor... Neden bayım?. Neden olacak! Sen dışçi misin, yıkıcı mı? Nedir bu çatırdı? Temel dıreğı soker gıbi.. Hadı naapıcaksan yap1 Benun bekleyeceğim halım yok... Beynim oyuluyor... Aman efendım Neden gelir gelmez bana demedıniz ki dışınız çok sğrooor? Takkesmde çekerdım. Şımdı bir enjeksıyon edeceğım.. Ağrı duymaacaksınız.. dedı.. gıtü.. Bır şeyler hazırladı.. bir şırmga ıle geldi.. onu masanm üstune koydu; Hele bü keret şu dişe bakayım. dedıkten sonra elındeki ınce maşa ve ayna ıle Vassafın ağzını ıyıce karıştırdı.. . Beyefendı, affedersinız.. bu ağız sizindır?. Hayır komşudan eğıotı aluim Ay dudağım. Bağırma beyefendi! Smırlanıorum Yağnış bır şey edeceğım. Ne olmuş. Bır parça dudağınız kanamışsa! Okudar canı tatlı olan dışçiye gelmez. Butun bunlar soyledığım kadar çabuk cereyan etmedi Bır çeyrek, yirmi dakıka kadar sürduğu için.. Vassaf. Aman çok ağrıyor doktor! diye şikâjet edıyorken o elınde şırmga ıle tekrar geldi. Bır enjeksiyon daha edelim.. ağrımasın diye tekrar bır şırmga yaptı Tekrar kelpetem saldı. Uğraştı, kurcaladı Ama herıfın alnmdan nohud gıbı terler dokulduğunu goruyordum. Bıı~i sonra bir çat' daha işittık Içını çekere.t: Bu iş tamam! dedı Vassaf sordu Çıktı mı? Evet! Çıktı.. dedi. Lâkın sıze bir gargara vereyım, daıma onıle çalka.aym. Bır reçete yazdı. Elımıze verdı. Ikı buçuk papel de aldı Oradan çıktık. Baktım Vassaf sendelıyor. Ne 0? Sersem oldum ayol. Yenı mı? Eczaneye vardık. Yaptırdık. Taksim meydanına geldık. Hem çalkalıyor, hsm ağzına alıyor gargare edıyor Yere tukuruyor Elındeki şışe, bıld.ğimız rakı şışesı Başma dıkerken görenler: Yahu! Gupegünduz sokak nrtasmda da .. dı>e so^leniyorlar, Ben de: Kusura bakmaym! Kederı var da diye takıhyorum. Biz bıraz yurudukten sonra tekrar Vassaf şışeyı ağzına doğru gotururken bır polıs onumuze çıktı: Bana bak arkadaş. Ayıb değil mi yahu' Bu zıkkımı gupe gunduz Beyo§lu caddesınde.. Ağzı dolu, canı yanan Vassaf, ağzını yere tukurup polıse lâf edecek yerde, ağzmdakini polısin ustune fıskırtmaz mı? Aman, dedim, kusuruna bakmayrn" Dişi çok ağrıyordu. Şırmga yaptılar Sarhoş oldu. Ama polıs dınler mı 9 Az, gelır mism? diye berıki kolundan tuttu Oğlanın mukavemet edecek hali yok! Yuzume hazın hazin baktı Bır taraften da cebınden mendılını çıkarıp yarı kendi ağzını, yarı polı«n ustunü sılerken hep berabeı Kılıse sokağındakı karakola gırdık çıktık. Bereket tamdüar Işi anlattık Surmedı Muamelemız uzun surmedı arrp Vassaim ağzmın kanı dınmıynı Ne yapalım9 Nıhayet: Hadı beni senin dışçiye gotur! Şu kanı dındır'in yahu1 Koyun kesilmiş gıbı. of . Garrır! Tuuu! Vaıdık bızımkıne Zaten Taksim mey danında. Bıraz bekledıkten sonra sıramız geldi. Koltuğa oturttuk. Dişe baktı. Ilâca baktı. Bır zaarif adamdır. Hamaldır bu adam nedir? Ne olmuş' 0 Ma berbad olmus. Ne olmuş Neden' Bugun yaptı bunlar? Evet.. şimdı oradan geliyoruz. Para verdınız? Tabıî. Bu adam sizın paralan geri vermeli. Ustunde endamnıtı verejek. Pek fena bır şey yapmış? Sağlam dıs kirmiş Hasta dis bırakmis. Hoppala!. Şimdi ne olacak? Hasta disi çekeceğız. Ama ağrıyacak. Şırmga! Yok, şırınga artık olarr.az Sonra beyefendi uyuyacak. Vassaf: Ey\ah.. Şımdi ne olacak? Hav Allah belâsmı \ersin. derken dişçı de onun ağzına lâzom gelen muameleyi vapıyordu Ben: Canım aldırma! Zaten canın yanıyor Şırıngalarm da elbette ttsırı vardır Gayret! Falan diye tesellı ediyorken: Aaayyyy' demeye kalmadı. Buyrun! diye bızım d'şçı, Vas=afın elıne kanlı bir diş verdi: Bıraz çalkalavınız1 diye de su bardağını gosterdı Ne ise icab: kadar ağzını yıkadıktan sonra beş papel de ona verip çıktık. O hâlâ elındeki gargara şışesmi başına dıkıp ağzmı yıkıyor ve yere tukürüyordu. Kanlı tükrukleri goren bir ıhti , yar kadın: Gozun kdr olsun! Kanlı balgamları sokaklara tukurup elâlemin evlâdını verem edecek, kâfır' Zaten yuzunde meymenet yok1 diye lâf atmaz mı? Vassaf hemen donup: Hanım ağzını topla' Sımdı ağzının payını verırim. Senın ağzına.. yarım saat içınde ıkı dişçı gırdıği var mı? diye cevab verırken ben kadına başımı gosterıp elımı bileğı etrafmda oynatarak, başından rahat12 olduğun ışmar ettim. Kaduı yurudü fcız yüruduk. Ertesi gün onun surah <=ıstı Role cıktığı zaman.. hep avurdu şıs çıkıyor ve rol arasmda karsısındakıne dışınin ağrıdığmdan bahsedıyordu. O gun bugundur Vassafın dışleri ağrımaz oldu. B FELEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear