25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
rr Şarh cephesinde I GÖRDÜKLERİM icinde Berlin bir harablık eseri görünmüyordu ve havaya karşı müdafaa tedbirleri çok geniş ve tesirliydi (Bastarafı 1 inci sahıfede) Otelın restoidiıı o Kâuar couıu^ıa Kı boş bır maaa yoktu hmayet bır yer bulundu Llstedekı yemekıer çoktu. Ista koz ve lâksı balığı. vardı. Buniardan \ e sıkasız olarak ıstedlgınız kadar sıparış edebılırdınız. Yemekienn yamna garmtur olarak konan bol patates ve sebze de vesıkasızdı Bu sebeble Alman j.emeklerıle zaten pek az ekmek yenırdı Ben sıpariş ettlğım 50 gram ekraeğı ancak kulianabılmıştım. Balıktan sonra garson bana bır kuçuk karnabahan butun olarak getırdı. Çok lezzetlı pışırılmış ve urerıne bol bır beyaz salça ortulmuşıu. Benden yağ vesıkası istenmedığıne bakılırsa bu salça yağsız ve tabıatıle yutnurtasız yapılmıştı; ona rağmen lezzetıl idi ve haşlanarak sote edılmış karnabahan mukemmel yenır bır hale koymuştu. Ben sofradan mukemmel doyarak kalktım. Garson bana bır de kuçuk şışe eski şarab getlrmiştı ve geürırken de. « Bugun var yarın yok, için, ıçın!» demisti. Berllnde açlık var demek yanîıştır. Berlınde yemek bolluğu ve koleylığı yoktur ama açlık da hıç bahis mevzuu degildir. Bunu anlamak içın sokaklarda, çarsı ve pazarlarda insanların yüzune bakmak kâfidir. Sıhhatsiz ve duşkun kimseler yoktur. Kadın, erkek, çoluk ve çocuk hep triyan kanlı ve canlı idıler. Insan gozıle gormediğı şeyler hakkmda söylenen moda lâkırdılara inar.mak lâzım geldiğini bundan daha iyi ıspat edecek bir hal yoktur. Ertesı 29 ilkteşrvn günü bizim büyuk tniiH bayramımız olduğu içın Almanlar bugunümüzu serbest bırakmışlardı Bu sebeble evvelâ Turk kulubundeki merasime istırak ederek orada bır çok mıllettaşlanmızla tanıştık ve goruştiık. Berlin ve Dresdendekı talebemızın çoğu oraya geldiklerınden kıymetli gencleıımıci de gorup tanıyabılmıştım. Öğleden sonra, Berlin elçılığımizde buyük bır kabul resmi olmuştu Büyuk elçi Husrev Gerede ıle sayın eşmın Alman baş kendmde yaratmış ^idukları genış muhabbet ve hürmet hâlesıni gorup İftıhar etmemek kabıl değıldı. Akşam yemeğını büyuk elçinln hususî sofrasında pek samımî bır mem'.eket ha. vası ıçlnde yedık. Prag ve Hamburg konsoloslanmız da bu sofranm değerlı misafırlerı arasında bulunduklanndan kendılerınden pek kıymetlı malumat alabılmek hususunda çok ıstifade ettim. Ertesı gun meçhul asker abıdesıne askerî merasım'.e çıçek koyduk ve bu merasıme iştırak eden Alman plyade boluğunun fevkalâde bır ıntizamla yaptığı umıtulmaz bır geçid resminl sejrettık Ondan sonra Berlmde Harbıye Nezaretındekı propaganda dairesini ziyarete gıttim. Bır Londra telsizine gore b u , gece Berlin, İngiliz bombardıman uçak'arıle bomoalanmıştı Bu haberı sabahıE n okuyunca hayret elmıştım. Çunku Berlin değıl bu gece bombalaTnak hatta alârrı ışaretı bıle verılmemıştı Fakat Propaganda daıresının bulunduğu A'.man Harblye Nezaretının asansoru bu sabah tesadufen bozulmuş olduğundan bır muzıb bunun dun gecekı Berhn bombardımamndan ılen gelmış olması ihtımalını lleri surerek hepimızı guldurmüştu Propaganda daıresım vazıfelerınli şumu'ıle anlatmayı gelecek jazıya bırakaCP ğımdan şımdl yalnız Berlının uçak taarruzuna kar=ı bazı muhafaza tedbırlerınden bahsedeceğım. Evvelâ şunu söylıyeyim ki Berlınin bir çok tafflarını kendım istedlğım gıbı araba ıle ve yaja gezdığimden yıkılmış ne bır bina ve ne de blr yer gormedım. BerlJnin gobeği Potzdamerplatz, Leıpzigerplatz, Leıpz,gerstrasse, Fnedrıchstrasse, Tıergartenstrasse ve llâh, gıbi buyuk meydan, cadde ve çarşılarda en ufak bır hasar yoktu Bu, Berlinin pek mukemmel mudafaa edılmesile beraber Ingılız bombardıman uçaklannm Berlıne kadar ancak geceleyın o da pek yuksekten ucarak gelebilmekte olmalanndpn ıleri <;"v'ir Bir kadın bir erkeği ekmek bıçağile yaraladı Kadın. bu adamm kendisine tecavüz ettiğini iddia ediyor Şehremıninde Sarımusa mahaLesınde Suphipaşa sokagında 25 savılı evde oturan Mehmedin karısı Hauce, korrşusu Muzaffer ısmmde bır erkeği ekmek bıçağıle > aralamıştır, Muzaffer, hastaneje kaldırılmış, Hatıce de muddelumumî ü r han tarafından, dun aksam sorgu için Sultanahmed bırıncı sulh ceza mahkemesine yollanmıştır. Hâkım Reşıd Nomer, kadını te\kıf etmıştır. Haüce Devecller, sorgusunda şöyle demıştır: . Bızım eve bıtı ık olan Suphinin 27 sayılı evlnde Ahmed, Zekerıya, Rıza, Azıze ahpabca bır toplantı yapmışlardı. Ben de kocamla gıtüm. Içkı variı. Bır aralık, benden şarkı ıstedıler. Ko<.jm şarkı soylememe razı oîmadı. Az sonra bız eve donduk Bir buçuk saat sonra, Muzaffer, balkona gelerek bana sovdu Hatta taarruz ıçın bızım tarafa geçmeğe davrandı Bunun uzerine kocam karakola, pohs çağırmağa gıttı Kocam evde yokken, Muzaffer bahçeden geçerek arka kapıyı kınp zorla bızım eve gırdi İçerıde, merdıvende karşılaştık. Bana tecavuz etmek istedığınden, ekmek bıçağını kaptım, ona bırkaç defa sapladım Sokak kapısına ındığimde, kocam polisle gelmıştı. Hâdıse böyle oldu. Dığer taraftan, hâdisenin sebebl ve tarzı etrafmda bundan farklı bazı iddlalar da mevcuddur Bu arada, Muzafferi bıçaklıyamn Hatıce olmayıp, Zekeriva olduğu ilen sürulmektedır Bu iddla üzerınde de tahkıkat derınlestırihyor. Sehir haberleri CUMHURÎYET 17 Mart 1942 Tetkikler ve düşünceler NALINA İHEM MIHINAİ Aykırı iddialar karşısmda Ihtikâr ve edebiyat İktısadcı muharrirlenn bu sırada sık sık bahsettıkleri ihtikârla, bıze ' ruhun reel vej a ı muhajyel macerala " rından, cemıvetın hoşa gıden veya oyle gorunen hâdıselermden realıst veya suslu bır lisanla bahseden şıırın ve edebıyatm ne alâkası olabıhr? Bu bakımdan makalermzın başlığı bıle, bırbırme > abancı ıkı nesneyı yaklaştırmış olmuyor mu' Hakıkatte gerek ıhtıkârı yapanar, gerekse buna çarpılarlar etrafmda yaman bır edebıyatın kurulabıleceğı şuphesızdır ve lâzımdır da. Almanyada 1920 den sonra «Krıegsgewınner Haıb zeng nleri» zumresının doğuşanu ve yaşav ışını tasvır eden reallst bır edebiyat \ucude gelmışti. Bılhassa ihtikârdan mutazarrır olan halk tabakalarının ıçtımaî hayatlarını tasvır, kalemıni cem.>et meselelerı uzerınde gezdıren san'atkâr ıçın ne bulunmaz bır mevzudur! B.zi bu başhk albnda bır yazı yazmağa sevkeden salk, daha ziyade ıhtıkâr tanhımıze aid \e uzak bır memleket koşesınde bulunan edebî bır vesikadır. Ziyaeddin Fahri Almanlar bir defa Blrllnin büyük caddelerlni o suretle maskeliyorlar ve bu maskeleri iklde bir o suretle değlştiriyorlar ki büvuk ve şeniş caddfler yukandan küçük ve dar yollar ve sokaklar halınde görünsünler Ban csddeler de büsbütün ortadan maskelenerek yukandan hiç görunmez bir hale konmuştur. Bu suretle Berlin üzerine gelen bombardıman uçaklan şaşınyorlar. Bundan başka Berlinin muazzam parkı halindeki Grunewald ormanıiıin şurasında ve burasmda müteaddld geniş ve \üksek muazzam kuleler ın^a ederek bunların üzerine hava müda Karakuş motörünün kaptanı faa toplan, mesaha ve dinleme alcttevkif edildi lerıle projektörler yerleştırmlşlerdır. Ev%relkı gece sabaha karşı, Hayırsız Bu suretle, benlm onu en son gördüğum 1927 vılındanben pek guzel'eş adalar açıklarında \ukua gelen motor mis olan Berlin, harab olmaktan hemen kazasında batan «Karakuş» motorünun kat'î denecek surette korunabılmıstir. kaptanı Cemal Şener, makmisti Osman Bıt*abi Berlini havaya karşı müdafaa \e «Dmçer> motorünun kaptanı Hakkı İçin daima bir avcı grupunun hazır ta^ası İbrahım dün akşam adllyeye getinlmışlerdir. bulunduğunu söylemek fazladır. «Karakuş» motörü kaptanı Cemal TASHİH: Cumhuriyet'ın 14 mart 1942 cumartesl nüshasında çıkan 49 uncru tef Şoner hakkında te'.kıf müzekkeresi kerikanm lkinei sahıfesmdeki ıkincl sü silmıştir DiğerTeri ikametgâha bağlı otunun blnncl sahrmda «Bundan Fuh larak serbest bırakılmıştır İkl kaptan rerln. yerme «Bundan sonra Fuhrerin» da kabahati blrbirine atfetmektedtr Tah'<ıkata de. am edilmektedlr. kelimelerinin konulmasını dılerız. Başlıbaşma bır âlem olan Osmanh t a rıhınm ıktısadi had.se.enne, bu hâoıscler etrafındakı mucadele ve ıhtılâflara vukutumuzun hıç denecek kadar az oldugu malumdur. Kıymetlı bır araştırıcı, bundan ylrmı sene kadar evvel, b.ze Istanbuila alâkadar ıntıkâr hâdıselenum tamçesınl \erel denben. bu sahada, ne Istanbul için, ne de başka şehırlerımızın ıhtıkâr ışıle uzaktan, yakından alânalı meselelen etrafmda blr araştırma ve ınceleme sunan ohnadı (1). Sadece Istanbuldakı ıhtıkâr ışını, bunun ıçın tâ Fatıh zamanmdan ben yapılan mucadeleyı oğrendığımız zaman şairin; Ne kadar dlemt devretse sipehr, Bulmaz İstanbul a benzer b\r fehr! Tarzındakı terennumunun neye mal olduğunu yakından ıdrak edıjoruz. Bu şehrın dort, beş asırlık tarihi içmdeki «zevku sefa» hakıkatte devlet adamlarını, bılhassa şehrm ldare ve ıaşesıle mukellef «Efendı» leri, «Ihtısab ağalan» nı sonu gelmez bır «cevru cefa» ıçınde bırakmıştı. Osmanh tarıhi boyunca diğer şehlrlerımızm iktısadî hayatı, ıaşe ıhtıyacları, bu arada ihtkârdan mustanb tabakalarm ıçtımaî ahvalı ne vazıyette ıdı? Muhterem Osman Nurı Beyın Istanbul için yaptığı monografi nev'ınden monografiler, şehirlerimızın tarıhçesıni aydınlatmadıkça, bilhassa herhangı vesıle İle halkın derdlerıne tercuman olan edebi vesıkalar toplanmadıkça bu hususta nıuspet birşey soylenemyecekür. Erzurum Halkevırun yazma kjtabları arasında rasle&ğırmz bır vesıkada sık sık Moskof tehlıkelerine maruz kalmı» bulunan bu sınır şehrınin halkını on dokuzuncu asır ortalarında pek ziyade mustanb eden ıhykâra karşı yukselmış bır lsyanın ıfadelerını gorduk (2). Her ne kadar daha onceleri, «Erzurum» isimh pek muhım bır tarıh neşretmış olan muallım Abdurrahım Şerıf Bey, blze bu hususta Işe yarar malumat vermiş, Ortaçağdanberi Erzurum esnaf teşkılâtımn eşyanın kalıtesını ve fıatlarını bırdüzıye nezaret altında bulundurmak suretıle halkın menfaatlermı koruduğunu izah eylemıştl (3). Fakat esnaf teşkılâtının ınhıtata yuz tuttuğu, bılhassa dınî ve ahlâkî zihnıyetin iktısadî faaliyetleri düzene sokamadığı Ondokuzuncu asırda bir şaırm, İhtıkâra çarpılarak halkın duygularma tercuman olmasında bambaşka bır hususlyet bulunsa gerektır. l H. E. ERKÎLET ^ •• KADIKOY Fener Patrikhanesindeki yangın davası OPERA sinemasında KONSERVATUAR ORKESTRASI taralından f*] Bundan evvelkı yazılar 11, 12, 14, 15, 17, 18. 21, 22, 26, 27, 28 ıkınclteşrın ve 1, 4, 5, 8, 10, 12, 13, 17, 18, 22, 25, 27, 29 bırıncıkânun, 3, 6, 8, 10, 13, 16, 18, 21 25, 27, 30 ıkincıkânun, 5. 7, 12, 18, 20, 24. 27 şubat ve 3, 5, 6, 9 11, 12, 14 mart tarihli sayılanmızda çıkmıştır. Mcmleketimizde çevrilen btıtün BEETHOVEN GECESİ 19/3/942 PERŞEMBE akşamı Bıletler OPERA sineması gişesinde satılmaktadır Numaralı koltuklarınızı evvelden temın ediniz Telefon: 60821 T ÜR K ÇE filmlerin HASILAT REKORLARI KISKANC Filmi tarafından kınhnış, ÎPEK Sinemasında CUMARTESİ ve PAZAR günleri binlerce kîşi bilet bulamamıştır. Bugün seanslar: Saat 2.30 4,30 6.30 ve 9 da Fenerde, Rum Patrıkhanesinden çıkan \angma aid da\aya, tstanbul Bırmci Agırceza mahkemesınde dun sabah da bakılmıştır. Dıkkat^izükle yangma ve bu yangmda bir müezzinin yanmasma sebeb olmaktan muhakeme edilen üç metrepolıdın muhakemesinde, dün baza şahidler, bir papas, Patnkhane başkfttıbi ve tamırat vapan elektrikçl dinlenılm şlerdır. Elektrikçl Nıkoli, yangından bir buçuk sene önee Patrikrıanenm ıç elektnk te^ısatmı hlce tamlr et'iğmi, dışandaki hiva! hat kısmma hiç kanşmadığını so\lemiş'ir. Patrik Bünyamin'in e\inde alman ifadesl okunm'iştur. Patrık; bu hususta kendis'nln bir guna malfiTiatı olmadıgını ^angını gece e\lnde haber aldığını anZıkretuğımız yazma vesıkanın sahibı lıtıyordu. Mahkeme, dığer şahıdlerin de Erzurumun geçen asırda yetiştırdlği şacafınlmasım kararlaştırmıştır. ırlerden «Şer:fi> dir Asıl ısmı Mehmed Şerif olan şair, Ondokuzuncu asırda bir Vilâyetlerde açılacak Yerli kaç defa Rus lstilâsına maruz kalan, Osmanh ordularına merkezlık yapan ErMallar Pazarları zurumdakı ihtıkâr vak'alanna temas eSumer Bank Yerll Mallar Pazarları derken muhtekirleri dınî ahlâka davet Edırne şubesının açılması için Edirne ediyor Bu davet, muhtelıf telkln vasıZahıre Borsası Yerli Mallar pazarları t?'.arile yapılmaktadır. Vasıtalann başmemrıne verilmiştir. Eskişehirde Yerli da şu hıkâye goruluyor: Meslek seçimı Mallar Pazarlan şubesi açılmak üzere îcın Hazreti Peygambere muracaat edenmağaza bulunmuş ve hazırlıklara başler «kasablık» ve «buğdav ücareti» nden lanmıştır. Antalva ve Zonguldak Yerli ba<=ka her mesleğe intisabın caiz olduğu Mallar Pazarlarınm açılması için de yolunda bir cevab ahyorlar. Neden? t<»'k klerde bulunulmaktadır. Çünkü bu iki mes^kte «halkın nzkı» üzerınde ovnarrak ve «kotü nefs> e tâbi Bir kömür motörü battı olmak ıhtımalleri vardır Manzum lisanla Şılelı İbrahim Tomar'a aid Kırlangıç nıotörü komür yükile llmanımıza gelir hıkâyeyı anlatan Şerıfi şu neticeye varıken Kılvosun dort mil açığında batmış vor: tır. Kırlangıç, altmdan bir kayaya otu Habseden buğdayt kırk gtin muhtekir rarak vara alıtî batmıs ve icindeki be Rahmi dilden gtderir ol bed {ikir k'sılık murettebatı motore bağlı kayıkla Muhtekirden jdnbf hamr olan c, çıkmışur. pazartesı gunu, buraya, yaru Pa do Kaıe aekı bu sayfıyeye gelaığımız zaman, saat uçe dogru Lusete'. Ya%rum, demıştım, benım yazılacak bır ıkı mektubum var. Eğer canın sıkılırsa, git, kazlnoda bıraz muzık dınle Bırazdan gelınm. Bır saat sonra, Luset'le buluşmak içm kazınoja ındığım vakıt, ona yakın bır lskemleye oturmuş, gozleııle onu j ı j e cek gıbı bakan ufacık tefecık, sarışm oır genc nazarı dıkkaUml celoettı. Pazartesıdenben gunler geçti Salı oldu, çarşamba oldu, perşembe oldu. Cuma oldu Bugunlerın her bırmde, Lusetı, plâjda olsun, kıtabcıda olsun, pastacıaa olsun, her nerede yalnız bıraktım, ve bir çeyrek, yarım saat, bır saat sonra yanına gıttımse, uç metre ile on metre arasında değısen bır mesafede, o ufacık tefecık, sarışm gencı mutlaka gordum. Her seferınde, Lusetı gozlerlle yljecek gıbi bakmakla meşguldu. Sız, hıç, kıskanchk duydunuz mu 9 duydunuzsa, işkenceden farkı olmıyan bu hissın, dunyanın en sakın, en mulâyım, en yufka yureklı hulâsa en ıyi adamını, yanı bem, ne dereceye kadar çlleden çıkarabıleceğmi tahmin eylersıniz. Dün cumartesiydi Her zamankinden daha erken u>kudan kalkmı«, saat yedıye doğru, kayalık sahılde do^şmağa çıkmıştım, Ayağım kayar, duşerım kor oğu cephesinde, ild tarafın birbirlerine atfettikleri kajıblar arasmc'ukı birbir'rd tutmamazlık olanca muoalâğasile devam ederek bitaraf olanlan şaşırtıp dururken bu, yetişmiyormuş gibi Uzakdoğuda Japonlarla AngloSaksonlann deHak katmde belki andan muteber, nizlerdeki za\iat listeleri de, a\ni sekli Dmledinse ey alefdar% zaman, alriı Almanlara gore, 2 subattan 6 marta kadar, Kızılordu 1042, Alman ordusu Tevbe eyle muhtekırhkden hema»'.' ise jalnız 96 tajjare ka>betmistir Sov Erzurum halkını Ondokuzuncu asır jetier, ajni devreje aid toplu rakamboyunca mustarlb eden «buğday ıhtıkâlar vermediler amma verirlerse, onlan» nın şıddetlnı gosteren nokta şu kı, rın da yukarıki rakamlan tersine çeb r vaız sıfaüle muhtekırlere va zeden virecekleri şuphesizdir. şair, «şarab içme» nın daha ehven bır Japonfarla AngloSaksonlar arasında gunah teşkıl etüğıni duşunmektedır. da buna benzer bir yanş vardır. JaCıddî lisanla bu şekılde muhtekırlerden pon Bahrive Nazırı 12 marttaki bejabahseden Şerlfi, daha sonra mızaha da nabnda «Harbin basındanberi duşmanın muracaat etmektedır: 130 harb gemısini batırdık; 31 harb geHavjı Hudâ duşure hak, misini az çok hasara nğrattık; 260.090 Sinesine muhtekınn! «onluk 128 tıcaret gemisini imha ettik; 300,000 tonluk 92 \apuru hasara uğKehle, guve ufure hak, rattık; 210.000 tonluk 502 vapuru zapHucresine muhtekirin! tcttik. Buna mukabil bizim kayıblarıMaamafıh muhtekjrler, kazandıklarımız 4 muhrıb. 4 denizaltı, 5 hususî denın hayrını da goremıveceklerd r: nızaltı, 1 hususî bot, 5 mayın tarajıd gemi \c 27 naklijeden ibarettir» diyor. Bu'miij l/ce?ı fani stat Bir İngiliz hesabına gore ise, şubat Dıl katı, TÛ turji sıfai, sonıına kadar. Japonların 1 zırhlısı. 7 Vere m! ya Hak bereket kru^azoıü, 12 muhribi, 9 denizaltı geKUesıne muhtekirin' misi, 79 nakliye gemisi batmış; aynca 3 zırhlı, 2 tayyare gemisi, 11 muhrıb, Dunya dar olur gözüne, (1) Bk O Nurı. Mecelleı umuru bele 12 denizaltı, 47 naklije gemisi de ehemKaht salar yer yuzune, dıye, 1922, C. 1 mijetli hasara uğramıştır Merhameti yok oznne, (2) Bk. Şerıfi Pendnâme, 1810 (ErzuJaponlar, 12 marta kadar 1600 düşBendesine muhtekirin! rum Halkevı yaymalanndan). man tajjaresi tahrib ettiklerini iddia (3) Bk. A. Şenf: Erzurum, İstanbul, edijorlar. Amerikalılar ise, kendi har' Dunun rmıhtekiri, kendisine venlen bettikleri bolgelerde 48 e karşı 215, bu dınî vaızdan muteessır oldu mu 1 Bıl 1936 Sf 163. (4) Bır.nci Dunya Harbinde İstanbul Çinde de 31 e karşı 165 olmak utere hassa bu bedduah mızah ona ne derece tesir ettı' Bilmiyoruz Fakat mııhakkak Üniversitesinin «Meslekî ahlâk beyanna 79 Amenkan tajyaresıne mukabil 410 olan çu ki bugünün muhtekiri, ne bu mesi» ile İkinci Dunya Harbının doğur Japon tajjaresi duşurduklerini ileıi sünevıden dinî ve ahlâkî dğudlerle yola ge duğu ihtikâr vesılesıle son zamanlarda ruj orlar. lir ne de mızah ve istıhza edebiyatı, o • İktısadî Yuruyuş» ve «Konjoktur» mecRakamların belâgati meşhurdur amnun kazane hırsını gemlij'ebilir Bugünün mualarında bu mevrua aid obnak üzere ma kasden şisırilmemek veya zayıfl»ihtıkâr hâdiseleri etrafındaki her çeşid intisar eden bazı makaleler akla gelebi tılmamak şartıle. edebî ve bedit faaliyetlerln bir faydası Ur. Sovjetlerle Almanlann neşrettikleri son zajıat listelerinden hangisınin zaid \cya nakıs tarafından daha mubalâğalı filminin unutulmaz yıldıa A R A B A C I N I N K I Z I olduğunu, ilkbaharda büyük muharebeler basladığı zaman, alınacak neticclerden oğreneceğiz. Japonlarla Demokrasilerin listeleri EN SON YARATTIĞI SENENİN EN BÜYÜK arasındaki aykırılık ve tezada geiince, ASK ve SArTAT ŞAHESERİ her iki tarafın iddialanm doğnı olarak kabul etsek dahi, rajıatın mıktan gibi harb hareketlerinin neticesi de Japonlann lehinedir. Hatta, Japonlar, AngloSaksonların iddia ettiklerinden Görülmemis muvaffaldyetlerle fazla kajıblara uğramı? olsalar dahi, butfin muharebeleri kazandıklanna gore, bu zajiat boşıına olmamıstır. Fransızların «Yumurta kırmadıkça omlet yadevam ediyor Son gunlerden Istifade ediniz. pılmaz. gıbi bir sozleri vardır. Zajiat vermedikçe de muharebe ve harb kazanılmaz. Elverir ki dokulen kanlar, kajbedılen silâhlar elde edilen neticeye değsin. Mucadele, geçen haıbin, üç adım ileri, iki metre geri gidilip gelinen siper muharebeleri gibi can ve malzeme bakımından bir yıpratma harbi şeklini aldığı zamandır ki iki tarafın hakikî zajiatı bir mana ifade edebılir. Dunyanrn e n meşhur tenoru, zamanımızın « C A R U S O » s u Bu harb ise, bilhassa Uzakdoğuda, henuz ojle bir yıpratma harbi çekline girmemiştir. Bununla beraber, harbi bir kül oladinllyenlerl mesteden tetlı ve muhrik sesile en son çevirdiği rak mütalea edersek 3 aydır harbeden Amerikalılar da, 30 aydır dovusen Ingilizler de telâfısi imkânsız denilecek ağır zajiata uğramamıslardır. AnçloSaksonların en bü>uk kaybı demzlerde, harb ve ticaret filolan bakımındanAsk, musiki ve mizansen harikasinda sarkı sö>liyecektir. dır; burada jıpratma harbi alejhlerine olmuştur. Asü kara ve hava ordulan, adeta henuz el sürülmemiş bir halde, teşkilâtlanma ve artma devrindedir. Onlann, bu müdafaa devresinde, kuvvetlenmeğe ve buhranh olacağı anlaşılan 1942 yılını atlatmağa çabştıkEn yeni Danslann . En sevimli Cazlana... En güzel Musikînin... En lan görulüjor. güzel Dansozlerin... En eğlendirid Mevnıun... En tâbiî renklerin gbzleri Fakat mesele, toplanan kuvvetlerln kamafürdıği... Ruhu oksadıği... Şaheserlerin çaheseri kat'î neticenin alınmasına seyirci kalmamalarını temin edebilmektedir. Yazan: varsa o da vazıı kanunu faallyete ge:ırmektlr. Dmî ve ah' lâkî mueyyidelerın, deg1 ougun, dun blie, yanı ahlâkî duygu.arın daha sagıam ve dınî hıs.erm aaha kuvvetlı olduğu zamanda bıle tesır ettığıne, «Şerifl» nın lısanlle «Haksm, hucresıne guve duşureceğı muhtekır> ı yola getırdıguıe kar.aat etmek, aldanmaktan başka bırşey degııaır Herhaıde bugun bazilarının duşundagu gıbı muhtekıı.erı «meslekî ahlâk» a, «tıcarî ahlâk» a aa\et etmek, ıçtımaî tesanud duygu.arına başvurmak safdllhk olacaktır (4). Munaırırler ve edıbler, hatta şaırler için yapılacak şey, cereyan eden ve etmekte olan ihtıkâr hâdıseleri etrafmda çok can alıcı, ıstırab "eıkın eden bır edebî faalıyet j a ratmak, ıht.kârdan memnun tabakaıarm lâkaydısını ve sefahetını, kesif halk tabskalarmın da ıstırablarını kaletn veya fırça İle canlandırmak suretıle kanun vazıını \e tatbıkatçısını daıma uyanık ve her an tetık bır halde bulundurmaktır Yoksa ne edebiyat, ne dın, ne de ahlâk, Yırmıncı asrm gemıazıja alan, Ondokuzuncu asır lıberalızmınin can çekışme de\Tesınden lstıfade eden para duskjnu, hans muhtekırı us^ndıramıyacaktır H İ L D E K R A H L'm i Artist Isttrabı Ş A R K Sinemasında Bu PERŞEMBE akşamı S A R A Y Sinemasında BEJSJAMİNO GÎGLÎ SEVDİĞİN KADIN M E L E K Sinemasında Yarm Akşam • ARJANTİNA Baş rollerde BETTY GRABLE DON AMECHE CARMEN M Y R A N D A D İ K K A T : Yarm gece için loca ve numaralı koltuk kalmamıshr. mfiteakıb geceler için simdiden bilet verilir. CUMHURİYET Nüshasi 3 kurustur. Turkıyt» Harlo ictn icm 1400 Kr. 2700 Kr. 750 > 1450 » 400 » 800 > 150 • Soktur. Abone şeraili Senelik Alü avlık Üc avlık Bir avlık Yarın ison matineye kadar V S K R Ü Y A S I niL1[rat Gazetemiıe eönderilen evrak Te nesredilsin edılmesin lade edilmeı V9 nvaından mes'ulivet kabul olunmaz. • SİNEMAOILIK ÂLEMİNDE BİR İN'KILÂB TEŞKİL EDECEK I MODERN TEKNİĞİN HARİKAS! Görünmiyen Kadın ESRAR, IHTİRAS, HEYECAN ve DEHŞET FİLMİ KUçUk hikâye Cinayet madı. Ne ogle yemeğınde, ne akşam j e meğınde, çenelerımi oynatıp bır lokma yemek yıyemedım. Kendı kendıme, mutemadıyen. «Kaul! Kstll! Katılsm! diye dusunujordum Bu oldurduğun çocuğun anası babası, esı dostu var. Onu deiıze atmakla, bak, kaç kışıyj mateme boğdun Katıl' Kaül! Katıl 1 , Gecenın onundan, ertesi günu akşama kadar çektığım vıcdan azabı da tarıfe sığar şey değıldı Bir parça ıçım geçse muthlş kâbuslar uykumu dolduruyordu. Kâh, ufacık tefecık, sarışın genci, bır balınanm karnmda, nefes alabılmek ıçın mendılle yelpazelenır vazıyette goruyor; kâh, denızin dıbine upuzun yatmış, etrafını alan milyonlarca yengece ziyafet sofrası vazifesi gorür şekllde tahayyul ediyordum. Bılirsıniz, caniler, cinayet irtikâb ettıklerı yere donup gelmek için, mukavemet edımlez bir arzu duyarlar. Bu sabah, çıkolatamı ıçer içmez, otelin taraçasından kalkıp kayalıklara doğru uzanmak istedim. O sırada, gazete müvezzılerinin sesını BU AKŞAM B a ş l ı y o r . S Ü M E R Sinemasında n Gdrünmemezuk s ı m arasında gizlenmis, kalbleri titreten ve ihtirasıan uyandıran kadının macerası.. Çılgın bir Dakire Ülvî bir ask Heyecanh bir sevgi kusıle, ihtıyatlı adım atıyor, kendı kendıme de şoyle auşunayordum. «Buradan denıze duşen ınsan, mumkun değıl bır daha çıkamaz!» Tam o esnada, beş altı metre otede, biı kayanın ustune j a n gelıp oturmuş, ufukları se>reden bırı gozume ılıştl Dıkkathce baktım: Ufacık tefecik, sarışın genc. O anda ne oldum, iyice tayin edemiyeceğım. Aradan otuz sanıje geçmemıştı kı, ufacık tefecık, sarışın genc, O anda, ne oldum, lyıce tayın edemı>eceğım. Aradan otuz saniye geçmemıştı kı, ufacık tefecık sarışın genc, kollarmun arasında, bir paket gıbi, ılen geri saliandıktan sonra, kajalarm tepesmden, dalgalann arasına «poff» dıye duşuvermişti. Siz, hiç cinayet işledinlz mi? İşlemedinîzse, vıcdan azabının ne olduğunu bılemezsıniz. Ah! Cınayeti irtikâb edlp otele dondüğum andan, gece saat onda uykuya yatacağun dakıkaya kadar geçen zaman zarfında çektığım ruh azabını tarıf ecemem! Butun gun, ağzımı bıçaklar a j SENIN GIBI BİR KADIN! ( FRANSIZCA SÖZLÜ ) Brigiffe KORKEY Joachim GOTTSGHALK ıjıttıra. Paristen gelen gazeteleri satıyor mandır, her kahraman gibi mütevazı olduğu için, denize atılışını tespit etmek uzere refakatıne ne bır gazete muhabıri, ne de bir fotoğrafçı almıştı!» Yazıyı okuyup biürdığım zaman, taraçadakı ıskemleme, boş çikolata fırcanınm karşısına, hayretten çıvilenmış kal lardı. mıştım. Bırdenbıre, yanımdan, fırtına Her sabahkı gıbi, alışkan bır hareketle, hızıle bir kadın geçti Arkasında sevehat muvezzıın bi.rıne parayı uzattım ve bır esvabı, sağ elinde yol çantası, sol elınde «Jurnal» gazetesı aldım. Açtım. Duydu Jurnal gazetesinın bir nushası vardı, ğum hayretl nasıl anlatajım? Uk sahıfeHaj'al goruyorum zannıle gozlerımi u nm tam ortasında, ırı harflerle şu başlık ğuşturdum. Hayır, hayal değıl, Luset'ın vardı: ta kendısıydi. Manş denizini yuzerek geçen adam Peşinden koştum. Bu yazının altında, blr fotoğraf goru Lüset, nereye gldiyorsun böyle? luyordu Kımın fotoğrafı olsa beğerırsıBana tesaduf ettığıne pek canı sıkıldı. nız"* Ufacık tefecık, sarışm gencın! Nereye mi gıdıyorum 7 Yazıyı buyuk bır dıkkatle okumağa Evet, nereye gidlvorsun? başladım. Şoyle diyordu: Sarardı, kızardı. Hıçkırarak ağlamağa «Artık, Manşı yüzerek geçmek hâdıses; başladı. bir emrivaki ohnuştur. Dun akşam, saat Belki farkma varmamıştın, dedi. on bır sulannda, Folkeston açığında ağ Burada, bız geldığımiz zamandanberı, çekmekle meşgul balıkçılar, ufukta, sur bana mütemadiyen kur yapan ufacık atlı kulaçlarla sahıle doğru yaklaşan u tefecik, sarışın bır genc vardı, bu sabaha facık tefecık bir sarışm gencin, su üze kadar, onu hiç beğenmiyordum, ısrarlarınde belırdığıni gormuşlerdır. Bu ufa nna muvafakat etmek, akhn alamıyacağı cık tefecık genc, çok geçmeden Ingıletre bir şey gibi geliyordu, bana. Fakat dun, sahiline ayak basmıştır. Bu genc, soru fevkalâde buyük bir ış yapmış' Bak, galan suale, ddrt saat evvel Pa do Kaleden zeteyı oku. Artık me^hur adam olmuş! hareket ettıği cevabını vermiştır. Ne yapayım, e' ! mde değil, sevgilım' OBu cesur yuzucünun İsmi Peter Fyor nu bulmağa gıaıyirum. Ona, boğaz. yuze yuze geçıren kuvvetU kollau aradur Peter Fyor, bugun artık bır kalııa sında beni sıksın dıyej Hamdi Varoğlu &
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear