Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
rPasifik harbine~BÜYÜK HARB RÖPORTAJI Yazan: Bu sırada polis kartla içeriye girdi ve dlğer polislere japonca bir şeyler söyledl. Bir an evvel bağınp çağıran polisler birden \ değiştiler. Tercü man bana dönerek af dilediklerini, beni yanlış olarak üzdüklerini söyledi ve pasaportumu her zaman yanıında buiundurmamı rica etti. Üç saat kadar süren heyecanlı bir maceradan sonra nihayet serbest bırakıldım. Santa Rita'ya döndüğüm zaman bütün derd ortaklanmı fcapımn önünde beni bekler buldum. Manila, 10 şubat 1942 Bu sabah Bay Okazakiyi, eski Filipin komutanlığı binasmda görmeğe gittim. Bana Tokyo Türk seîaretinden bir telgraf aldıklarını ve ne şekilde yardım istediğimi sordu. Ben de kabilse Şangfıay veya Tokyoya gönderilmemi ve olmadığı halde paraca yardım Istiyeceğiml söyledim. Beni iyi karşıladı. Ben odada iken Nazi selâmı vererek kendisine yaklaşan bir Almana Bay Okazaki gayet soguk cevablar verdi. Okazakinin Nazi selâmını suratmı ekşiterek karşılaması beni hayrete düşürdü. Kendİsinden ayrılırken Bay Okazaki, müteessir olmamamı, beni Tokyoya göndermeğe çalışacağım söyledi ve para İsteyip istemediğimi sordu. « Hayır, dedim, şimdilik paraya ihtiyacım yok.» Bir sıkıntı karşısmda kendisini görmemi tenbih etti. Adresimi bırakıp ayrıldım. Bu akşam yemekten sonra Filipinli bir üniversite talebesile konuşuyordum. Annesi Amerikah bir kadın olan bu Filipinli, Japonlara karşı Amerikan ordusunda harbetmiş. Filipinlerdeki muvaffakıyetsizliğl uçak ve harb malzemesi azlığmda huluyordu. « Amerikan ordusuna gönüllü yazılmak istiyen pek çok kirase vardı. Fakat bunlarm pek azına silâh verilebildi» diyordu. Zaten az olan uçakların çoğu da Japonlar tarafından yerde tahrib edilince Japonların sahillere ihrac hareketine mâni olunamamış. « Kurşunlanmız bitinciye kadar sahilleri müdafaa edeb'iliyorduk. Japonlar insan kaybma hiç ehemmiyet vermeden mütemadiyen gemilerden asker çıkarmakta devam ediyorlardı Nihayet malzememiz bitince geri çekilmeğe mecbur kalıyorduk.» diyordu. Manila, 16 şubat 1942 Bugün gazete Singapurun diin akşam düştüğünü bildiriyor. Şehirde bu münacebetle epey tezahürat var. Havaya bir kaç büyük balon uçurulmuş. Bu balonlara bağlı yaftalarda Singapurun düştüğü büyük harflerle yazılı. Bir kaç gündenberi iş arıyorum. Ecnebileri yalmz tayyare meydanlarmdaki tamir işierinde kullanıyorlar. Geçen gün Amerikan uçaklarmm Manilanuı yakımndaki tayyare meydanma attığı bombalarla Filipinli amelelerin ekserisi ölmüş. Japonlar Filipinli memurlann aylıklarını tahdid ediyorlar. Filipinliler en fazla ayda 40 peso (20 dolar) alabilecekler. Manila, 24 şubat 1942 Bu sabah Amerikan kızılhaçmdan çağırıldım. Bundan sonra bize yardım yapamıyacaklannı bildirdiler. Japonlar da buradan zorla yiyecek alıyorlarmış. Oradan Bay Okazakİ'ye gittim. Vaziyetimi anlattım. Bana 50 peso borc verdi. Santa Ritada yemek ve yiyecek parası vererek oturmama müsaade ettiler. Bay Okazaki, diğer arkadaşlarile konuştuktan sonra, önümüzdeki pazartesi günü tayyare ile Tokyoya gitmeğe hazır olmamı söyledi. Pazar günü kendisini gidip göreceğim. Sevincimden ne yapacağımı bilmiyorum. Bir kaç gün evvel Fransız konsolosuna uğradım ve Tokyo Türk elçiliğinden yardım haberini söyliyerek bana yaptığı yardım için kendisine teşekkür ettim. Manila, 26 şubat 1942 Dün eski oturduğum Dakdta Streetteki pansiyona uğradım. Bina hâlâ Ja ponlar taraîmdan alınmamış,. Müslüman çocuklan gördüm. Yanlarında Ca \ vaJı bir arkadaşlan vardı. O da Ma Üniversitesinde ticaret okuyormuş. Bu Cavah müslüman, 75 milyon insanın Doğu Felemenk adalarmda Felemenk İdaresi altmda nasıl inlediğini yana yakıla anlattı. « Filipinlilerin Amerikalılan sevmesine hayret etmem. Amerikalılar 4 0 4 5 sene içinde Manilada üç üniversite açtılar. 350 senelik Felemenk idaresi altında Doğu Felemenk adalannda bir tek üniversite açılmamıştır. Orada okuma, bilgi yerliler için bir suçtur. Halk son bir ümidle Japonlara yardım edecektir.» dedi. Manila, 8 mart 1942 Bu sabah Bay Okazaki'yi görmeğe gittim. Benim seyahatimin belli olmıyan bir zamana geri bırakıldığını söyledi. Çok müteessir oldum. Galiba beni oyahyorlar. Ayrılırken yakında mutlaka Tokyoya gönderileceğimi söyledi. Japonlar yaldızlı sözlerle Filipinlileri avutmağa çalışıyorlar. Duvarlara yapıştırdıkları kâğıdlarda buraya Amerikalilan çıkartıp Filipinlilere istiklâllerini vermek üzefe geldiklerini söylüyorar. Japonlar «Asya Asyalılarındır» diyorlar ve «Bütün beyazlan Asyadan çıkaracağız» diye üân ediyorlar. Geçen gün yerli bir Fransız Hindiçinili anlatıyordu: « Japonlar Fransız nüfuzunu kırıp Hindiçiniye asker gönderdikten sonra Fransızlara hakaret etmeğe başladılar. Bir Japon bana beyazlara karşı birleşmiş bir Asya kurulması lâzım olduğunu ve bunu yapmak için de bütün diğer Asyalı insanların Japon halkı İle evlenmelerini ve bu şekilde İstikbalde tek bir Asya ırkı meydana çıkacağını söylüyordu.» Fakat Japonların hareketleri pek de vaidlerine uymuyor. Bir kere yaşama standardını Filipinlerde çok düşürdüler. Çahştırdıklan Filipin işçilerine en fazla günde 50 sentavos (1/4 dolar) veriyorlar. Ayni amele Amerikalılar burada iken en az 45 dolar alıyordu Sonra şehirlerdekl halkm köylere dağılıp ekip biçmelerini istiyorlar. Ve bu mahsulleri Japonyaya gönderiyorlar. Sinemalardan başka eğlence yerleri kapah. «Eğlence yok, çalışmak var. diyorlar. Sehir Kültür sütunları Ben de hıtaldıım haberleri En doğru rota ve «Tiirke doğru» Salâhaddin Engez CUMHURİYET 14 Birincikânun 1942 'NÂUNA Amerikada gördüğüm sanayi harikaları Genc talebeleriıt uçuş tecrübeleri Nuri Demirağ tayyare meydanında dün uçuşlar yapıldı Yeşilköydeki Nuri Demirağ tayyare meydanında, dün öğleden sonra, geniş ölçüde uçuş tecrübeleri yapılmıştır. Yüksek Mühendis Mektebi ile Üniversite Fen Fakültesi ve Teknik Okulu talebesi arasıdna havacılık kısmma ayrılmış 250 gencden dün de 70 kadarı, profesörleri başta olmak üzere bu tecrübelere İştirak etmişlerdir. Demirağ tayyare fabrikasmın mekteb tayyarelerile nöbetleşe uçurulan genclerin ayni fabrikanın mütehassıs pilotları nezaretinde yapılan akrobasi hareketleri, büyük bir zevkle takib edilmiştir. Çok defa gayet alçaktan, âdeta toprağa sürünürcesine uçan tayyarelerin yaptığı hareketlerle, sık sık heyecanlı safhalar arzeden bu uçuşlar, üç saatten fazla sürmüş ve müstakbel havacılığımızın elemanları, meydanı dolduran halk tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Uçan Üniversiteliler arasmda iki de kız talebe bulunmaktadır. Önümüzdeki hafta pazar günü hava înüsaid olduğu takdirde, geri kalan talebe de sırasile uçurularak. 250 kişilik havacı kadrosunun uçuş tecrübeleri sona erecektir^ Millî Korunma mahkemesine verilenler Beşiktaşta müskirat fabrikası sahibi Vasil Mecburî iş mükellefiyeti muamelesini yaptırmadığmdan, Çengelköyünde İskele meydanı 6 numarada bakkal Mehmed etiketsiz mal sattığından, Beylerbeyinde 23 numarada bakkal Cura dükkânında reçel ve çikolata sakladığından, gene ayni yerde bakkal Papadopulo yağ ve akide şekeri sakladığmdan millî korunma müddeiumumiliğine teslim edilmişlerdir. Tasarruf ve Yerli Mallar haftası devam ediyor Tasarruf ve yerli mallar haftasmm dün ikincı günü İdi. Yurdun her yamnda olduğu gibi şehrimizde de büyük bir alâka İle karşılanan İktısad haftası, İçinde bulunduğumuz geçim şartlarınra ağırhğı karşısmda daha geniş bir ehemmiyet aldığı her tarafta görülmektedir. Bu münasebetle önümüzdeki çarşamba günü saat 11 de, Yüksek Ticaret Mektebinde, ve onu takib eden perşembe günü İktısad Fakültesinde yapılacak toplantının her senekinden daha hararetli olacağı tahmin edilmektedir. Başvekilimizin hitabesinden ilham alınarak haftanm devamı müddetince mekteblerde, fazla İstihsal ve az İstihlâk mevzuu ile İlgili öğüdler verilecek ve hali ve vakti yerinde vatandaşlann israftan kaçmması lüzumundah bahseden konferanslar verilecektir. Filipinlilerin hemen hepsi Japon İdaresinin kendileri İçin iyi olmıyacağma daha şimdiden hükmetmiş bulunuyorlar, ve kabahati Quezon'da buluyorlar. Kendi üvey kız kardeşi ile evlenen Cumhur Reisleri Quezon, Amerika ile hoş geçinme politikasını gütmüş ve bu şekilde mevkiini Amerikanm nüfuzu İle tutabilmiş. İçkiye ve kadına çok düşkün olan bu adam, memleket müdafaası için, yanıbaşlarında Japonya gibi bir devlet olduğu halde hemen hemen hiç bir şey yapmamış. 18 milyon nüfuslu Filipinlerde mecburî askerlik son bir iki sene içinde başlamış. Şöhrete meraklı olan Quezon kendi namına doğduğu köyde «Quezon. adıyla bir şehir kurdurmuş ve yaz saatine «Quezon saatl» ismini verdirmiş. Amerikalı Karnesiz ekmek satanlar kuvvetlerle beraber kaçan Quezon'un Fatihte Salmatomrukta oturan seyyar şimdi Manila körfezinin ağzmdaki «Corsatıcı Osman 75 kuruşa ekmek satarregidor> adasmda olduğu söyleniyor. ken suç üstünde yakalanmıştır. Fatihte Yegâne iyi tahkim edilmiş yer olan Şehremininde oturan dokumacı MehCorregidor adasınm Japonlara karşı med, Çatalcadan getirdiği 580 gramhk 45 sene mukavemet edebileceğj söyle ekmekleri 60 kuruşa satarken polis taniyor. rafından yakalanmıştır. Taihoku, Formosa, 17 mart 1942 Edirnede tütün ve sigara Dün öğleden sonra Bay Okazaki Sanbuhranı ta Ritaya gelip acele kendisini görmem için not bırakmış. Hemen gidip kendiEdirne (Hususî) Sigara ve tütün sini gördüm. Bana bu sabah 7,30 için fiatlanna yapılan zamdan sonra Edirhazır olmarm ve askerî uçakla hareket nede tütün ve sigara buhranı başlamış edeceğimi müjdeledi. Şaşırdım. Bay O ve bu buhran her gün biraz daha artkazaki'nin sözlerine inanamıyordum. mıştır. O derecede ki tütüncülerde 75 « Evet, bu sefer kat'î, dedi, fakat bü kuruş fiatmdaki Sipahiocağüe 100 kuruş tün tehlikeleri göze almalısın. Hâlâ fiatmdaki küçüi çeşid sigaralardan daetrafta Amerikan uçakları olduğunu u ha ucuz sigara bulunmuyordu. Bugün nutmamalısın.» Kendisine her şeye razı bu iki çeşid de bitmişür. olduğumu söyledim. Bir sürü kâğıdlar İş mükellefiyetine tâbi doldurttu. kamyonlar SÜNER SİNEMASI Yarın akşamdan itibaren mevsimin en güzel komedisi İKİ Bol AÇIK CÖZLER BAHRİYELİ (İn The Navy) şarkılı ve zengin mizansenli filmi takdim edecektîr. Baş rollerde: ı BUD DİK ABBOTT POWELL LEW COSTELLO ve ANDRES Hemşireler m A R J A N T İ N A ^ ^ şaheserinin unutulmaz yıldlzlarl BETTY GRABLE DON AMECHE Robert CUMMÎNGS Amerikan sinemacllığmln yeni bir film harikasml yarattılar Arjantina gibi en son sistem tabiî renkler... Nefis müzik... Harikulâde eğlenceli mevzu ve sahneler... Büyük mizansen... Muhteşem danslar... Gözleri kamaştlran bir güzellik... lfi birincikânun ÇARŞAMBA çecesi büyük sinema müsameresi olarak MİAMİDE MEHTAB MELEK ve İPEK Sinemalarmda birden D İ K K A T : Numarah koltuklar itibaren satllmaktadır. İstanbul Vilâyetinden tebliğ edilmiştir: 1 Ikinci devre iş mükellefiyetine tâbi bilumum kamyonlann 6 ncı kafilesi 15/12/942 salı günü sevkedilecektir. ( 2 Sevke tâbi kamyonlann plâka numaraları aşağıda gösterilmiştir. Bu kamyonlar o gün saat 10 da Sultanahmed meydanına getirilecektir. 3 Bugüne kadar yapılan ilân ve tebligata rağmen getirikniyen kamyonlann sahib veya şoförlerinin millî korunma mahkemesine verilmekle beraber benzin kameleri istirdad edilecek ve herhangi Mr şekilde çahşmalarına meydan verihniyecektir. 4 Yukanda tarihi gösterilen günde muayene mahallinde bulunmıyan kamyonlar davete gelmemiş addolunacaktır. 5 Kamyonlann mütehassıslar tarafından muayenesine saat 15,30 da nihayet verileceğinden kamyonlann bu saatten evvel toplantı mahalline getirilmeleri lâzımdır. 6 İşbu ilân tebligat mahiyetindedir. ^405, 3407,3409. 3431,3433,3436, 3449,3457, 3470, 3476, 3480, 3487, 3507, 3544, 3568, 3600, 3601, 3602, 3603, 3609, 3620, 3621, 3635, 3647, 3656, 3681, 3709, 3717, 3734, 3741, 3744. 3752, 3757, 3762, 3771, 3794, 3810, 3819, 3824, 3827, 3833, 3847, 3881, 3883, 3887, 3893, 3908, 3923, 3933, 3935, 3939, 3947, 3963, 3972, 4016, 4019. 4052, 4059, 4060, 4091, 4115, 4117, 4124, 4128, 4131, 4136, 4158, 4167, 4169, 4172, 4173, 4174, 4179, 4184, 4193, 4196, 4211, 4214, 4218, 4225, 4240, 4243, 4253, 4268, 4269, 4284, 4305, 4308, 4309, 4314, 4315, 4323, 4326. 4327, 4332, 4337. 4339. 4340. 4341, 4343, 4345, 4351. 4353, 4356, 4357. 4358, 4359. 4360, 4362, 4363, 4365, 4366, 4367, 4369, 4370, 4371: 4372, 4374, 4375. 4376, 4378, 4380. 4383, 4384 4385, 4386; 4387; 4388, 4389, 4391. 4394, 4395, 4396. 4397, 4398, 4400, 4401, 4404, 4405, 4406. Bir İngiliz nesil6 İngilizdir? Bir Alman, neden Aknandır? Ve hangi vasıflardır ki, bir Fran sızı, bir Japonu, yahud herhangi bir ferdi, İlerl, olgun ve tam bir millet ferdi hizasına çıkanr?. «Milliyet» anlamını eşelerken bu sorgu zekâ çalkanülanna göğüs gerer. Bunun ya, en uygun karşılığı aramak gereksh neticesi?.. Bunun neticesi meydandadır: sayılamaz. Bir İngiliz, diliyle, zevkiyle, Milletin, güçlü, kuvvetli, esenlikli ve hukukî müesseseleri, mimarisi, edebiyatı, (orijinal) her güzel vasfını ve eserinl yaşayış tarzı, giyinişi, söyleyişi, yiyişi, soysuzlaşmaktan korumak, hatta onun hele hele evi, yurdu, mobilyası, dekoras üstüne titremek... Şu hükmün sırrını Baltacıoğlu ne güyon zevki, hasılı maddî ve manevî varlığını bütünliyen sayısız «kendilikleri> zel formüllemiş: «Milliyet, medeniyet ile İngilizdir. Yani tekmil özlükleri ve değil, kültür fikridir diyor. Baltacıoğlu arkadaşımızın eserinde, yaşıyan geleneklerile! Ya Alman, ve kendisinin «Hüviyet» damgası tamdır. Fransız başka türlü müdür? Şüphesiz ki hayır!. Teknik medeniyeti, cilerlemede» Müellif, kitabında gösterişçi bir «tevayol almış toprakların hepsinde görülü zu» satıcılık yoluna gitmiyor .Hatta inyor. Her yerde elektrik, telefon ve asfali san kimi kimi sormaktadır: Yahu! Hakbulunabilir. Her yerde bulunamıyan şey, kı, okuyuculara çatmak mı istiyor? Yokİskoçyadaki İngiliz harimidir. Toledo"da sa dileği onları düşündürmek ve aydınlatmak mıdır? Bir pehlivan, kisbetini ki İspanyol yaşayışı, Floransadaki sangiyip zeytinyağlandığı vakit, hasmma at havasıdır. Ayni bunun gibi temiz, na«konfeti. atmağı düşünmez. Fakat merdmuslu ve geleneğine sadık bir Türk ce güreşmek onun insanlık ve kahraevinin içli ve cana yakm ruhu, ne Pamanlık şerefidir. Bir savaş gemisi, topu»İste ele geçer, ne de Berlin veya Newnu, düşman hedefe çevirdiği saniye, dövYork'ta! İstanbulda bir Haydpark yapilır.ek istediği şey, karşısmdaki tanımadığı mamıştır. Fakat Londrada bir Boğaziçi, cinsdaşı değil, onun temsil ettiği davabır Çamlıca yoktur. Bilmem sözü uzat dır.. Bu prensipi kendimize böylece malmak gerekir mi?. Her simanın benliğinl edersek Baltacıoğlunun edasından almbeUrten şey, elbette ki yalmz kaş göz, marr.ıza yer kalmaz. Çünkü onun istediağız, burun değil, ancak bunlarm şöyle veya böyle oluşudur. cMİlliyet» fiziyonomisinde dava değişir mi? Gene şüphesiz ki hayır! Mesele çok sade gibi görünüyor. Belki de aslmda öyledir. Lâkin onun duruluğunu bulandıran nekadaı tortulu anlayış, bugüne kadar zihinlerimizde çökertiler yapmıştı! Baltacıoğlu, işte bunu iyi sezindiği içindir ki üşenmemiş, kimya lâboratuvarmda çalışıı gibi, önündeki sosyal karışığı çözümlemiştir. Kitab bölge bölge ayıklanmış fikirlerden varlık bulmuş bir sentezdir. Dünkü Galatasaray Fenerbahçe Her bahİ3, denilebilir ki Türk milliyetdcsıluk maçı iki kulübün bundan sonçiliği felsefesinin bir paftasmı gösteriraki temasları için uğurlu bir başlangıç yor. Bunlan yanyana koydunuz mu; çiolmadı. Havanın fevkalâde nıüsaid ve zilen ideal hartasının bütünile karşılaşınıülâyim olmasına ve stadın âsabları yorsunuz. gerilmemis. binlerce sehirci ile dolınuş Millî şuur, bizim kafalarımızda fosbulunmasma rağmen maçın gidişaunforlanmıya "başladığı zamanlardanberi, daki aksi bir tesadüf bu dostiuk earhiçbir eser, milliyet davamızı, bu kadaı şılaşmasımn yarıda kalmasma sebe'o ultoplu ve aydın olarak düsturlayamadı. du. İkinci devrenin yırminci dakikasma O bakımdan Baltacıoğlu İsmaİI Hakkıyj kadar 2 2 berabere vaziyette davem kutlamak hem bojnumuza borc, hem eden maçta Fener kaîesinin önü gönlümüze hazdır.. Müellif, bizde sık Top bir kaç kere Fener kalesinin ağraslanan bazı fikir bozgunculukî^rın) zmda hakemi tereddüde sevkedecek zikönlemek için, gerekli tedbirlerini almış zaklar yaptı. Hakem yan hakenıiain tır. Dikkatlerimizi, iki anlam üzerine müdahalesile o kanşık vaziyetin, Fenerayn ayn çiviliyerek, anlatıyor ki ken bahçe aleyhine bir penaltı vererek, içindisi «muhafazacı» değil, gelenekçidir. cen çıkmak istedi. Fenerliler airaz etİlerlemeyi istemiyor değil, en hayırh, er tiler. Galatasaraylılar da penaltıyı cekFUUTIU ilerlemenin amacı kendimize er mekte ısrar ettiler. Sahada on ir.Kika rnek, kendimizi bulmak olduğuna inanı kadar idarecilerin göıiüllerini hoş edecek yor. Bu noktalar gayet önemlidir. Ve müsabakaya tekrar başlaııacak biı çare bunlar iyi anlaşılmazsa, Baltacıoğlu, iyi arandı. Bulunan formüller iki tarafı da kavranılmamış olur. Arkadaşımız, milli tatmin edemediğinden takınılar maçı yet mefhumuna, nekader emniyetle imaD yarıda bırakarak meydandan çıktılar. bağlarsa, ırkçılık fikrinden de o kadat Hal böyle olunca bayrama yapılacak Fe özenle sakınıyor. Kitabdaki şu cünı'.e ne ner Beşiktaş ve Galatasaray Beşiktaş maçına bir ikinci Fenerbahçe Gaku\r\etli bir söyleviştir: «Irk, hayvanî bir olgudur. MÜUyet, latasaray maçını ilâve etmek ve isnıine sosyal bir gerçektir.. Muliyeün taşıcısı dostluk yeriııe «Banşma» karşılaşması içtimaî veraset, yani an'anedir. Milliyet, demek belki daha uğurlu ve hayırlı bir netice verir. Yarıda kalan bu aıaçuı ahlâki bir olgudur. > tafsilâtmı Ankara İstanbul boks teEvet Baltacıoğlu, yerden göke kadaı masmdan sonraya bırakarak dünkü boks hakkm var. Bu inan'adır ki bilinen bümaçlarına geçiyoruz. tün görüleri geçerek, milliyet an'ane Boks maçları birliğidir hükmüne varan düşünceni Dün yersiziıkten öğleden sonra on birsaygıyla karşıhyorum. Müellifte milliyet ve gelenek sevgisi de Tepebaşı eski Asrî sinemasında yanin rengi nedir, çeşidi nasıldır? İşte gene pılan Ankara İstanbul boks maçlarına üzerinde durmak gereken bir nokta. Sa müsabaka saatinin uygunsuzluğuna rağnılmasm ki Baltacıoğlu, gelenekçihği başı men epey scyirci gelmişti. Prcgramdaki boş bir metafizikçi gibi anlıyor yahud sekiz müsabakamn altısmı İstanbul, ikibağmtısız İlhamına tutkun bir saz şairi sini de Ankara kazandı. İstanbul boksörlerinden Hüseyinle çeşnisile! Tam tersi.. Onun milletseverCevdet çok güzel dövüştüler. Cevdet Iiği, milletçilik anlarlığı. boşuna yala" düzmek, kurukuruya öğünmek gibi ka sağlı soHu yumruklan sert olan genc ve fa sapkmlıkları ve duygu şaşkmlıkları atılgan bir rakibe karşı ihtimal mukabil içine düşmez. O bizim gerçek olumumu yunuuklardan korunnaak maksadile biraz çeğingen çalıştı. Bu yüzden tam yezu sevgiye değersiz görmüyor ki yapma rine isabet ettirdiği yumruklan takib şeref arasın. Baltacıoğlu Türk tarihi etmiyerek puvanla galibiyet farkını daİçinde tam yaratıcılık ve ululuk vasıfha kat'î şekilde gösterecek vaziyetîarden larını gayet bol ve zengin bir kaynak istifade edemedi. Maamafih bunlar gadiye görmüştür ve severek benimsemişlibiyeti hakketmesine mâni olacak kadar Cemil, Muzaffer, Gazanfer. tir. Ondan dolayıdır ki yalmz siyasetçi Fenerbahçe: Cihad Lebib, Murad aşırı bir hal almadı. Cevdet ayak oyungözile değil, aklile, duygusile ve iradelarmda geçen seneye nazaran daha iyi Ömer, Ali Rıza, Esad Fikret, Kadri, sile Türk gonüllüsüdür. Türk dilini, mu dir. Fakat geniş yumruklarla dövüşmek Melih, Naci, Halid. sikisini, Türk edebiyatını, hatta kelime huyundan vaz geçnıesi lâzımdır. İlk ı,, Uzun müddet karşı karşıya gelmesini onun sade kulağı değil, canı da işi başladığı zamanlatdanberi devam eden miş olan iki takımdan beklenen taktik tiyor. Minarenin endamını, Şeyh Ham bu hatasmı da duzeltirse maçlannı daha esasen malumdu. O da oyuna azamî bir dullahm, Rakımın sülüsünü, Yesari'nin kafî neticelerle bitirmesi ihtıınali ar sür'atle başlamak ve İlk ağızda neticeyi ta'likini, onun sade gözü görmüyor, ru tar. İstanbulun şimdiki boksörleri ara a'acak golü yaparak maçm sonunu gahu da görüyor... Onun için manevî ben sında teknik dövüşen Hüseyine gelince; ranti etmekti. Nitekim, Fenerbahçe bu mevsim yaptığı zayıf liğinde milliyet, bir hareket üssüdür. En ciüakü dövüşmede ayak oyunlarmı eski kc.rşısmda uzak kıyılara gitmek için o ümandan si kadar işlek bulmadık. Ayak oyunlan maçlar dokyısile İdman bakımmdan yola çıkar. En engin denizde de gezse. nın biraz tutukluğuna mukabil Hüîoy zayıf vaziyette bulunan Galatasaray, işi hep o körfeze dönüp demirlemek için. Kin blokajları eskisinden daha olgundu taşıdığı rengin mazisine dayanarak sıkı Müsaid saniyelerde bir iki sert yumruk tuttuğu İçin devrenin mühim kısmını hâkim olarak oynadi Galatasarayın tazla kat'î netice aramaktan fazla müker' Şinemanın iki büyük artisti yikmdan kurtulmak imkânını bulamırer yumruklarla maçmı kazanmak alıyan Fenerbahçe 20 inci dakikada Ceşıklığmda da fark yoktu. Halbuki Hümilin yaptığı bir golden sonra büsbüseyin kısa ve sert yumrukdan mahrum ve tün şaşaladı ve bu yüzden iki tarafm bir genc değildir. Eğer boks bilğisine sert çıkışları İçindeki oyun da tahamfrenklerin favori darbe dedikleri bir mül edilemiyecek bir sertlik içinde ceİLK DEFA OLARAK yumruğu ilâve eder ve o yumruğu her reyan ederken devre 10 Galatasaraym rakibe karşı bir maçta tecrübe edecek lshinde bitti. kadar esas darbesini yerleştirecek bir İkinci devrenin hemen ilk dakikasmalışkanlığı elde ederse ecnebi birinci sımf amatör boksörler arasmda dahi ra da Fenerbahçenin yaptığı beraberlik sayısı İki taraf oyuncuları için affedilhatça dövüşebilir. mez bir sertliğe sebeb oldu. Göz göre filmini yarattllar. Ankara boksörleri arasında yaradüışı göre kasdî hareketi en küçük bir teÖnümü/dpki PFRŞE^TBE aksamı halis bir dövüşçü olan Oktay rakibini reddüde düşmeden aşırı dereceye varteknik nakavt etmek suretile kıymetini dıran oyunculara ihtarda bile bulunmıbir daha gösterdi. Yalnız Oktay kendi yan hakemin bu gevşek hareketi her • SİNEMASINDA • sikletile mütenasib biı sür'itte dö\rüşme an bir çmgar çıkmasına âdeta yardım ge çalışmahdır. Buradaki rakibleri s<;r eder bir halde iken Galatasaray ikinci şısmda mühim bir fark yapmıyan golünü yaptı, fakat iki dakika sonra da bu hal seri ecnebi rakibler k.arş:sında Fenefbahçe gene beraberlik sayısmı onu güç durumlara düşürebilir. Yan or temin etti. Beraberliğl bozmak için yaK O N S E R İ ta siklete kadar olan boksörlerin düşü pılan bu mücadelede Galatasaray daha 25 ilkkânun Çarşanıba akşamı rücü yumruklardan fazla puvan hesa ağır basıyordu. Nitekim 20 nci dakiblle kazanacak bir stll» malik olmalan kada Fenerbahçe kalesinde büyük Mr daha doğrudur. Hamle farkile kazana karga^nlık başladı. İçeri giren, dışarı 1 ^ SİNEMASINDA ^M cak kabiliyete malik olan hafif bok çıkan ve bu arada da Fener müdafi Fax.il Ahmed Yazan: Aykaç 2 G. Saray Fener dostluk maçında kavga çıktı rkadaşım Salâhaddin Güngör, Amerikadan döndügum zaman, bentmle yaptığı miilâkatta şu suali sormuştu: Amerikada en ziyade hayretinizi mucib olan şey nedir? AT.lmmj dedim. Bırak da biraz kenği, şahsa sataşmak diml tophyayım. Amerikada en ziyada değil, kendi ülküsü hayret ettigim şeyi ve daha dognısu şeyiçin savaşmaktır. leri, kendim yazayım. Üç buçuk ay içinde gördüklerim, şimDüşündügünü açUS söyliyebilmek, söyll di yavaş yavaş hafızamda canlanıyor ve yenin yalnız cesare hatıralarunı toparladıkça yukanki suatini göstermekle kalmaz; bir çok defa ds lin cevabını vermek imkânını bulayodinliyene güvenini de ispat eder. Zira rum. biz karşımızdakinin bizi anlama kudreAmerikada en çok hayretimi çeken tine inanmadığımız dakikalarda samimi şeylerden büi, bn memleketin sanayi yetimizi, boşuna harcamayız! Öyle deği] kudretidir. Bn «sanayi kudreti» sözii mi?. Baltacıoğlu da meydana çıkmıştır. maksadımı tamamile ifadeye kâfi degilGüreşe hazırlanmıştır. Hatta başlamıştır. dir. Amerikanın sanayi sahasında keşif Lâkin kendisi söylüyor. Her pehlivanm ve icad bakunmdan yarattığı harikalar bir ağırlık küfvü vardır. Bir operatör, dersem doğruya yakın bir şey söylemiş tıbbî bir meslek münakaşasını, gene bir olnrum. operatörle yapar, kasabla değil! NiteAmerika, camdan askı, kravat, kemer, kim, bir amiral da bir filonun idaresi kundura derisi, diş ve baş fırçası, çorab meselesini, kendi gibi bir meslek ada yapıyor. Kadınlann iç çamaşırlan aramile eder, pazar kayıkçısile değil! sında camdan yapılmış bir hayli eşya Acaba Baltacıoğlunun ayaklandırdığı daha vardır. Naylın (Nylon) dedikleri ır.eseleler üzerinde, Türk mimannın, ve ham maddesi cam olan bn maddedoktorunun, dekoratörünün, romancısı lerden yapılmış eşyayı camdan yapjdıknın veya hukukçusile şairinin, iktısadcı ları için şeffaf sanmayınız. Bunların vesairesinin bir söyliyeceği yok mudur? şelfaflan da, renkliUTi de vardır. Ş?ffaf Elbette olmasmı bekleriz. Müellif de za askı veya kemere mukaT.'l her renktc ten onu bekliyor ve geçen gün dediğim çorablar, kravatlar görürsünüz. Naylm gibi İrfan alanında umumî ve millî bir denilen kadın çorcblan, en ince ipek seferberlik bürosu çalışıyor. Bu yürü çorablardan daha incc ve onlardan yüa yüşteki amac, her konuda kendimize ! defa daha saglamdır. Bütün bn eşyayı çelmek olacaktır. Biz İleri sürülen tez kirlendikleri zaman mendil veya çorab lerden bazılarmı gelecek yazımızda ken gibi yıkamak mümUündür. tpek kadın di anlayışımıza göre yoklamağa çalışa çorablannın ne kada? dayandığım herkes bilir. Bunlann daha ilk defa ayaga cağız. giyilirken kadın tâbirile kaçtığı maFazıl Ahmed AYKAÇ '•umdur. Naylın'dan yapılan çorablann Lse iki sene bile dayananlan olduğunu HDJU hayertle ögrcndik. O kadar ki yırtümadan evvel renkleri attığı İçin, ban mağazalarda çorab boyaları da satılmaktadır. Camdan yapılmış maddeler, bu kadar sağlam ve dayanıkh oldukları halde pahah da değildirler. Kadın çorablan 1.90 dolardan 3 dolara kadar satılıyor. Kemerler 1 dolar, askılar 1,5 dolardır. Fakat şimdi Amerikada Naylın denilen eşya gittikçe azalmaktadır. Çünkü bu madde, paraşüt imaünde kullanılmaksörlerin bir de fazla olarak düşürücü tadır. Malum ya paraşütler halis ipeklük hassalan olursa her cins hasım kar ten yapılır; Amerika her şeyi yetiştirşısında galibiyetten daha emin bir tarz diği halde ipek yetiştlrcıpğe lüzum görda çarpışabilir. Küçük Oktay lstidadm memiştir. Bu memleketin ipek müteahdaki bir amatör boisörümüzün öyle her hidi Japonyadır. Japon ipeklerine ise. cepheden kuvvetli olmasını istemek daha Amerikan Japon münasebetleri hakkımızdır. Çünkü Küçük Kemal, Me gerginleştiğindcnberi Amerikanın kapılih, Nuri gibi ecne'ai rakibleri önünde lan kapanmıştır. Halbuki her gün binTürk boksunu birinci sımf olarak gös lerce paraşüt sarfedilmekte ve on bintermiş bulunanlann yerlerini Oktay lercesi yapılmaktadır. Naylm şimdi yaradılışmdaki gencler doldururiarsa münhasıran paraşüt ve diger bazı harb ilerisi için toıidli olabüıriz. ınalzemesi yapmakta kullanılıyor; halk Dünkü Ankaraİstanbul takımlannın piyasadaki mevcudtorla ikt'.fa ediyor. maçları şu neticelerle nihayetlar.cii: Bunlar da gittikçe azalmakta olduju Birinci maç: Rıdvan (Ankaraı. Con için bilhassa kadınlar Naylm veya ha(İstanbul). Con bir sağ yumrukla Rıd kikî ipek çorab yerine sun'î ipekten yavanı nakavt ederek galib geldi. pıîmış eorablar giymektedirler. İkinci maç: Kemal (Ankara), Halid (İstanbul. Kemal hasta oldugundan çıBu bir misaldir. Amerikada Nayhna kamadı. Halid hükmen galib ilân ediVU. benzer daha bir çok icadlar vardır ve Üçüncü maç: Oktay (Ankara), Adnan harbin zaruretleri ka;?ısmda yenl yenl (İstanbul). Birinci devrenin sonlannda marifetler doğmaktadır tşte Amerikada sağ yumruklarile rakibini ipler üitür.e şaştığım şeylerin en başında bu sanayi düşüren Oktay'ın karşısına ikinci dev harikalan gelir. rede Adnan çıkamadı. İkinci devreye kalktığı halde dövüşe devam edecek mecali kalmadığından hakem ona kadar sayarak teknik nakavt ilân etti. Silezyalı müzisyenler Dördüııcü maç: Ziya (Ankaıa), Necib bugün geliyorlar (İstanbul). Necib sayı hesabile kazandı. Eminönü Halkevi sosyal yardım şuBeşinci maç: Hikmet (Ankara), Ali besinin, perşembe ve cuma akşamlan (İstanbul). Hikmet ikinci devre başlan \çi\ Şark sinemasında tertib ettiği mügıcmda sakatlandığı için pes etti. Ali sabakaya iştirak edecek olan Silezyalı galib ilân edildi. meşhur Silezişes Strayh Kuvarted heAît:ncı maç: Nihad (Ankara), HUse yeti bugün trenle şehrimize gelecektir. yin (İstanbul). Üç devreyl güzel döBir mahkumiyet vüştüler. Neticede Hüseyin daha teknik çarpışuğı için galibiyeti temin etti. İzmit (Hususî) Dr. Hasan Ömer Yedinci maç: Kenan (Ankara), Cev Erim isminde bir zat, sahibi olduğa det (İstanbul). Üç devrede Cevdet sayı apartımanm kirasını artırdığı için mahkemeye verilmiş ve 300 lira para cehesabile kazandı. Sekizinci maç: Kâmil (Ankara), Şerif zasına mahkum edilmiştir. astanbul). Kâmil sayı hesabile galib lerinden birirün eline dokunan top tam geldi. isabetli neticeyi vermediği İçin oyunun EŞREF ŞEFİK çığırından çıkmasına sebeb oldu Hakem, Galatasaray Fenerbahçe maçı yan hakem, oyuncular ve idareciler uzun bir münakaşa kapısı açılmasma seyarıda kaldı «Dostluk kupası» maçlarımn ilk oyu beb olan bu hâdise zorlandıkça büyüdü ve Fenerbahçe hakemin kararını kabul nuna takımlar şu şekilde çıktı: Galatasaray: Osman Faruk, Salim ctmediği için de dostluk kupasmın ilk Kemal, Arif, İsmail Hikmet, Orhan, maçı tamamlanmadan yarıda kaldı. tstanbulspor: 2 Kasımpîşa: 1 İstanbulsporla, Kasımpaşa arasında yapılan kupa maçmı 21 İstanbulspor takımı kazandı. Fenerbahçe stadı: Vefa: 3 Hfl&l: O Vefa ile Hilâl arasındaki kupa maçmı 30 Vefa takımı kazandı. Halic takımı da gelmediğinden Süleymaniye takımı hümken galib sayıldı. Beşiktaş: 4 Beykoz: O Şeref salıasmda yapılan Beşiktaş Beykoz arasındaki hususî maçı 40 Beşiktaş kazandı. Dün yapılan koşular Spencer TRACY Mickey ROONEY YARININ GENCLİĞİ SARAY Mektebüler arası kır koşularmın binncisi dün Mecidiyeköyünde 2000 metrelik bir yol üzerinde muvaffakıyetle yapıldı. Alman neticeler şunlardır: İstanbul Lisesinden Eşref 8,05 dakikada birinci, Haydarpaşadan Nurj 8,20 dakikada ikinci, Haydarpaşadan Halil 3,23 dakikada üçüncü olmuşlardır. Dün yapılan güreşler NÜNİR NUREDDİN ÇEMBERLİTAŞ Dün müptedilere mahsus güreş teşvik müsabakaları Fatih Güreş kulübü salonunda yapılmıştır. 5ı^ kilo: Cemal (Kastmpaşa), Süha (Eyüb) 61 kiloda: Gazanfer (Kasımpaşa), Bahaeddin (Kasımpaşa) 66 kilo: Salâhaddin (Eyüb), Bektaş (Güreş) 72 kilo: İsmet (Güreş), Enver (Güreş) 79 kilo: Memduh (Güreş), İhsan (Güreş). Stad mecmuası Dördüncü ya^ ı Idrak eden Stad Spor T.ecmuası bugün çok zengin bir şekilde intişar et:niştir. Mecmuaya uzun ömürler dileriz. "