24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 Nisan 1940 CUMHURÎYET Seyahat ve macera hikâyeleri Yavnıcak jimnastik yapıyor Yavrucak, bu şirin kız her sabah tarif edeceğimiz tarzda jimnastik yapar. 1 Evvelâ, bacaklanm yanyana sımsıkı düzeltir, ayaklarının tabanlannı bir halınm üstüne serbestçe kor, elleri belinde sıçramaya başlar, evvelâ yavaş yavaş sıçrar, sonra bu sıçramalan sıklaştırır ve hızlaştırır. Nefesinin darlaşmaması için her üç dört sıçramada bir durur, nefes alıp verir. Fakat bu sıçramalarda ilk defalar uzun zaman devam etmez. İki üç dakikayı kâfi görür. Sıçramalarda en ziyade dik kat edilecek nokta belden yukan kısmın dimdik durması, bacakların muntazam bükülmesi, tabanların halıya tamamı tamamına temas etmesidir. 2 Belin kuvvetlenmesi, belkemiği nin düzelmesi, kalçalarda fazla yağ ve et toplanmaması için de şu hareketi yapar. Ayakta durur, bu sefer ayaklarını iki yana açar. kollarını başınm üstüne kaldırır, bütün adalelerini tamamen gerer, sonra tıpkı bir lâstik bebek gibi, başı kollarının arasında vücudünün belinden yukan kısmını bir sağa bir sola büker. Tekrar dü relir, kollarını yanına bırakır, harekete tekrar başlar, bu hareketi altı veya sekiz defa yapar. 3 Omuz ve kol adalelerinin kuv vetlenmesi için hareketler: Ayakta ba caklarını açarak durur. Kollarını iki yana serbestçe açar, onlan başının hizasına kadar kaldırır, sonra boynunu ve bileklerini kımıldatmaksızm belinin hizasına kadar indiriı, kollarını yukan kaldırırken nefes alır, kollannı aşağıya indirirken nefes verir. Bu hareketi 10 defa yapar. i 4 Şimdi kuvvetlendirme sırası ba caklara, ayaklara, dizlere ve bacak bi leklerine gelmiştir. Onun içîn de bacak lan düz ve yanyana olarak ayaklarının ta^ banını halıya tamamile yapıştırarak elleri belinde durur. Anî bir hareketle evvelâ sol bacağını, sonra sağ bacağını ileriye uzatır. Bu hareketi yaparken sanki bir topa vuruyormuş gibi sert ve kuvvetli davranır. Bu hareketi her bacağa beş kere yaptınr. En ziyade dikkat edilecek nokta bacağın tamamen düz ve muntazam atılmasıdır. 5 Bu son hareket bütün vücud için faydalıdır. Bacaklara kuvvet, bele elâstikiyet, omuzlara, boyuna ve arkaya dayanıklılık verir. Yavrucak arkaüstü yere yatar. Bacaklanm yanyana dümdüz, kollarını başının ilerisine doğru uzatır. Ayaklarını yerden kaldırmaksızın ve dizlerini bükmeksizin, kollarının yukan ve ileriye doğru hareketinden kuvvet olarak vücudünun belinden yukan kısmını kaldırıp doğrultur. Öyle bir vaziyete gelmesi lâ zımdır ki ellerinin parmakları ayak par. maklarına değebilsin. Yavrucak bu hareketi dört defa arka arkaya yapar. ilk zamanlar annesi veya babası yavrucağa el parmaklannın ayak parmaklarına değebilmesi için yardım etmişlerdi. Şimdi bu yardıma kat'iyyen ihtiyacı kalmamıştır. Kendi kolaylıkla yapabilijor. Bu hareketleri bitirdi mi kolonyaya batırılmış bir bez parçasile vücudünü uğuşturur. Siz de yavrucağı taklid ediniz. lleride kuvvetli ve sıhhatli bir delikanh veya genc kız olursunuz. SEYAHATLER Mısırda ehramlar ve bedeviler Mısır ehramlanmn dünyanın en büyük tarihî abidelerinden olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Fir'avunlardan Keops, Kefes ve Mikerinos namlarım ebedileştirmek için bunları yaptırmışlardır. En büyüği' TEHLİKE KUŞU (Geçen defalar çıkan kısımlann hulâ sası: Piyer Vasör ile kardeşi Maksim te Pıyerin oğlu Moris, Maksimin kansı te kızı Kolet Fransanın şimali garbisinde Aantes te Saint • \azairee •yakırı bir adaya gidiyorlar. Piyer orada saatte bin sekiz yuz kilometre sur'atle giden yeni tip bir tayyare inşa etmiş te Fred Koıer isminde bir Amerikah işçi de bu tayyarenin elektrik kaynaklarını yapmıştır. Fred bu keşijten Piyer'den eııel istifade etmek isteyor, iki arkadaşile birlikte tayyarenin plânlarını çalmaya karar leriyor. İki arkadaşı bir deniz uçağile adaya geliyorlar. Ned ayağı kırılmış gibi bir taziyel takımyor, Fred sargı te ilâc aramak bahanesile hiç kimsenin bulunmadığı eıe doğru koşuyor.) Fred'in ilk işi tabiatile sargı ve ilâc aramak değil, Piyer'in yazı odası olarak kullandığı yere girmek oldu. Zaten miihendis, kendisini ve evrakını tamamile emniyet altında hissettiği için ne kapıyı, ne de çekmeceyi kilidlemişti. Hemen plânların bulunduğu dosyayı aldı ve yün sveterinin altına soktu. Sonra kendi oturduğu barakaya uğradı. Oradan uzunca bir bez parçasile tentürdiyot şişesini aldı ve başında biitün aile efradmın beklemekte olduğu sahte yaralının yanına geldi. Ned rolünü çok güzel oynayordu. Aile erkânından herhangi biri: Acıyor mu? Diye sorduğu vakit acı acı yüzünü buruşturarak gozlerini bacağına dikiyordu. Maksim Vasor, Fred'i görünce: Işte, dedi, arkadaşımız sargı ve tentürdiyot getirdi, biz, müsaade ederseniz yemeğimizi bitirelim, soframızı toplayalım, tekrar geliriz, tayyareyi de şöyle bir gezeriz, bakalım onun da bozuk, kırık bir "*j eri var mı, araştırırız. Bu mütalea her iki tarafı da memnun etti. aile erkânı, hiç yoktan çıkıkçı kesilen Fred'i uydurma yaralının kmğını tedavi edebileceğinden tamamile emin ve müsterih bir halde eve döndüler. Onlar uzaklaşır uzaklaşmaz Fred arkadaşlanna: Plân dosyaları burada! Diye sveterinin göğsüne vurdu. O vakit James: Haydi öyleyse zaman kaybetmeden yola düşeliml Dedi. Üçü de sandala atlayıp deniz tayyaresinin içine girdiler. Uçak, rüzgânn estiği istikamete doğru havalanırken motörün çıkardığı gürültü de aile erkânının kulaklarına kadar gelmişti. Maksim Vasör pencereye koşarak: Hay Allah müstahakkmı versin bu Amerikalıların, dedi, ama da kaba adaınlarmış, teşekkür etmeyi bırak, Allaha ısmarladık, bile demeden gittiler. Kardeşinin yanına gelen Piyer gozlerini dikkatle uzaklarda gezdirdikten aonra: Yahu, dedi, bizim Fred'e ne oldu. Ortada göziikmüyor; sakın o da tayyareye binip sıvışmış olmasm!.. Allah selâmet versin, bizimle hiç bir alışverişi kalmamıştı artık!.. Iyi ama, ötekiler haydi yabancı, ben bu mübarekle uzun uzun beraber çalışmıştım. Veda etmeğe lüzım görmemek biiyük bir nezaketsizlik değil mi? Anlaşılan Amerikalılar, sade hoşlanmadıkları meclisten değil, her yerden lngiliz usulü kimseye selâm vermeden kacmayı âdet edinmişler... Deniz tayyaresi gözden kaybolmak üzere iken Piyer kardeşinin koluna girdi. «Tehlike kuşu» nun plânında yaptığı bazı tadilâtı göstermek üzere onu yazı odasııtıııııiıııııııııııııııııııııııııiıınııııııııııııııııııııııiıııııııııııınııııınnıııııı Mısır çöllerinden birinde bir Bedevî ailesi 144 metre yüksekliğinde ve beç rıektar araziyi kaplamaktadır. Nil üzerindeı» 2,500,000 metre mikâbı taş getirilmiştir. Bazı hesab mütehassısları bu kadar taşla Portekizin merkezi Lizbondan zavallı Polonyanm merkezi Varşovaya 2 metre yükseklikte, 5 metre kalınlığında bir du* var çekildbileceğini mesrdana çtkarmışlardır. Ehramlan teskil eden taşlarm her birînin birer adam bayundan daha yüksek olması oraya gelen seyyahlann bu abide* lerin üzerinde kolayca gezinebilroelerini imkânsız kılmaktadır.Onun için Mısır bedevilerinden bazı rehberler, yabancıla ÇOCÜK PORTRELERİ Beypazarında Dr. Salâhaddinln oğlu Fırat Çöteli na götürdü. Çekmeceyi çekip dosyayı çıkarmak istedi. Bir de ne görsün... Çekmece bomboş... Acaba yanlışlıkla başka bir çekmeceye mi koydum? Diye diğerlerini de telâş ve asabiyetle çekip aradı. Heyhat!.. Dosyanın yerinde yeller esiyordu. O vakit birden haykırdı: Plânlan çaldılar... Bu işi yapan muhakkak Fred'dir. Şimdi çok iyi hatırlayorum. Bana iş bulduğunu ve gitmek üzere olduğunu söylemek için geldiği vakit mütemadiyen çekmeceye bakıyordu. Yüzünde mütemadi şeytanî bir tebessümün panltıları görünüyordu. Maksim de hiddetle bağırdı: Vay alçak vay!.. O sırada Kolet nefes nefese içeriye girdi: Deniz kenannda bulduk, galiba Amerikalılar unutmuşlar 1 Diye bir kâğıd uzattı. Bu, Ned'in vaktile Fred'e takib edecekleri yolu göstermek üzere çizdiği programdı. Sahte yaralı rolünü oynarken kazara oraya cebinden düşürmüş olacaktı. Piyer kâğıda şöyle telâşlı bir nazar fırlatır fırlatmaz: Âlâ, dedi, Amerikaya ne tarikle gideceklerinî öğrendrk. Bu da her halde işimize yarayacak bir şeydir. Evvelâ Lizbon, sonra Asor adalan, oradan da NewYork... Maksim tereddüdle sordu: «Tehlike kuşu» acaba derhal yola çıkacak şekilde hazır mıdır? Biliyorsun ki yann ilk tecrübeyi yapacaktık. O halde tecrübemizi bu seyahate hasredelim!.. Olur... Yalnız aile efradım merak ve endişeye düşürmemek için onlara imtiyaz beratı almak üzere Parise gideceğimizi söyleyelim... Ne haydudları tpkibden, ne de Amerika yolculuğundan hiç bahsetmiyelim... Fakat yann hareket edecek olursak epeyce keç kalmış bulunmuyor muyuz? Tasavvur et... Onlar en fazla saatte 400 kilometre gidebilecekler, biz iae en aşağı 1200 1400 yapacağızl Ertesi sabah safakla beraber iki kardeş «Tehlike kuşu» ile «Karides adası» ndan hareket ettiler. Tayyare bütün aile erkânının sevinc ve neş'e feryadları arasında mükemmel ve intizamlı bir şekilde havalandı. Piyer kardeşine: Nasıl motör iyi işleyor mu? Diye sordu. Maksim: Fevkalâde, cevabını verdi, yükseldikçe sür'atimiz artacak! Maksim o zamana kadar birçok defalar Asor adaları üzerinden Avrupa Amerika arasında hava seyahatleri yapmıştı. Fakat bu kadar hızlı ve bu kadar emin uçuşu ilk sefer vâkî oluyordu. Hava çok güzeldi, rüzgâr da çok muvahk esiyordu. Çarçabuk Asor adalanna vardılar. Hem biraz dinlenmek, hem de gangsterlerin tayyaresinden bir haber almak için oraya inmeyi kararlaştırdılar. Sahilde görüştükleri insanlar kendilerinden evvel gelen deniz uçağının çok kısa bir tevakkuftan sonra NewYork'a müteveccihen hareket ettiğini söylediler. Neşredilen hava raporlarına nazaran Atlas Okyanusu üzerindeki vaziyet oldukça tehlikeli idi. Şiddetli fırtına alâmetleri hissediliyordu. Fakat haydudlar, buna rağmen bir an evvel Yeni Dünya toprağına ayak basabilmek için yola çıkmaktan geri durmamışlardı. Piyer kardeşine: Ne dersin, dedi, biz de arkalanndan gidelim mi? Yoksa havanın iyileşmesini bekleyelim mi? Maksim tereddüdsüz cevab verdi: Havanın iyileşmesini beklemeğe lüzum yok... Eğer yolda fırtmaya tesadüf edersek fazla yükselerekten bu mahzuru defedebiliriz. Sonra kardeşini kucaklayarak: Aferin sana, dedi, öyle bir tay>are yapmışsın ki Atlas Okyanusu üzerindeki seyahatin insana kapı komşusuna bir ziyaret yapması gibi hoş geleceği muhakkak! Asor adalannı terkeder etmez «Tehlike kuşu» gittikçe kesafet peyda eden bulutların üstüne yükselmişti. Gangsterlerin tayyaresi fırtınanm vukua geleceğini on Mısır ehramlarını muhafazaya memur Bedevilerden biri rın oralara tırmanmalarına yardım ederler. Bu bedevilerin ekserisi göçebe halinde ve kabile şeklinde yaşarlar. Her kabilenin bir reisi, şeyhi vardır. Akşam olunca çadırlarının etrafma salıverdikleri develerrnin, koyunlannın karşısında kaval çalıp eğlenirler. Kısmen medeniyete yaklaştıkları için kabile kavgalan nihayet bulmuştur. Onun için hayatlarını böyle rehberlik ve ehramlarda muhafızlık et • mekle kazanmak yolunu tutmüşlardır. Oglum ben sana kırk kere söyle dim, şu hesaba çalış diye.. Yoksa bu sene gene döneceksin! Çalışıyorum, babacığım.. Çalışıyorum, diyorsun ama hiç vazife yaptığın yok.. Vazifeleri mahsus yapmıyorum baba.. Neden? Vazifeleri yaptıkça yanlışım çok çıkıyor.. lar gibi daha evvelden farketmemiş olan rakiblerinin şaşkınlığı ve telâşı yüzünden bulutlann arasına düşmüş, fazla irtifaa çıkabılmek için müthiş bir mücadeleye girişmiş bulunuyordu. James ruzgânn mütemadiyen dalgalann üstüne doğru attığı uçağı yükseltebilmek için beyhude bir gayret gösterip duruyordu. Ned, telsiz telgraf istasyonunun başından ayrılmıyor, Avrupa Amerika postasını yapan bir vapurun yardımım celbetmek umıdile çırpınıp duruyordu. Fred Kover'e gelince bu hırsızlığı yaptığına ve bu maceraya atıldığına pişman olmuş gibi görünüyordu. James bir aralık müthiş bir sevinc feıyadı kopardı. Altlanndan geçen bir vapurun ışıklannı görmeğe muvaffak olmuştu. Heyhat... Rüzgânn kuvveti, fırtınanın şiddeti James'in serbest manevra yapmasına imkân bırakmıyordu. Onun için tayyare vapura doğru gideceği yerde birdenbire alabora oldu ve hızla dalgaların arasına gömülüp kayboldu. «Tehlike kuşu» NewYork kıyılarına yaklaştığı zaman fırtına tamamile sükunet kesbetmişti. Yeni sistem bir tayyarenin rıhtımın üzerinde cevelânlar yapması herkesin nazan dikkatini celbetmişti. İki kardeş bu büyük limanda sonsuz bir hararetle karşılandılar. Piyer'in de Maksimin de ilk işi hiç şüphesiz kendilerinden evvel Asor'lardan hareket etmiş olan bir deniz uçağının oraya gelip gelmediğini sormak olmuştu: Maalesef, dedi, yolda olan vapurların birinden bir telsiz telgraf aldık. «Hürriyet» ismindeki tayyare fırtınanm şiddetine dayanamıyarak düşmüş ve batmış... Belki sizin sorduğunuz da odur!.. Maksim yüzünü buruşturarak: Evet! cevabını verdi. Sonra kardeşine dönerek: Fırtına bizden evvel onlardan intikam almış. Bu gece dinlendikten sonra yann hemen yola çıkalım. Sen denizin dibine düşerek kaybolmuş plânlan yeniden tanzim edebilirsin tabiî... Tayyarenin tecrübesi de bundan iyi yapılamazdı. Haydi hayırhsı! dedi. Hesab vazifesi Bilmeceyi çözenler [FAYDALI B;LGÎLER \ Hayvanlara eziyetin cezasî Ingilizler hayvanları himaye hususun • da çok ileri gitmiş bir millettir. Orada sebebsiz yere herhangi cinsten hayvanlara "carşı yapılacak eziyet mahkemeler tara • ından derhal cezalandınlmaktadır. BİTTİ Bilmeceyi çözenlerden bize resim gönderenlerin resimlerini basmaya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat alacaklarm isimleri her Musikinin tesirleri ayın ilk haftasında neşrolunan büyük lisMusiki, muhakkak ki, insanın ruhunu teye yazılır: temizler, huyunu yumuşatır, nazikleştirir. Trabzon orta okulu 1 /G. şubesinden Bunu herkes bilir. Zaman zaman bazı â741 Mehmed Demir. Isparta orto okulu limler, musikinin nebatlar, hayvanlar ü3 'B. 49 Emin kurt. Yeni okul S. 4, No. zerinde de iyi tesirler yapmakta olduğunu 488 MeÜha Şener. Cerrahpaşa Yokuş iddia ederler. Son günlerde Fransız çiftçilerinden biri ineklerinin musiki dinle çeşme sokağı No. 26 Fahreddin Ersavaş. dikleri günler her vakitkinden fazla süt Rumanya Müslüman mektebi talebele sinden Bordemir Çankaya, Sakarya ilk okulda 6, Necati. Bolu P. T. T. müdürünün kızı Nezihe Güner. Çay mahallesi Belediye evi No. 7, Ayten. Mardin Midyas Üstel okulu öğrencilerinden Servet Öztürk, Karacaköy nüfus memuru kızı Nihal Özer. Kurtuluş ilk okulu Nevit Somer. Mersin orta okulu smıf 1/B. No. 2 1 0 Överdiklerinin farkına varmıştır. Diğer bir mer Görman. Bursa Çekirge 1 6 ncı okul Fransız âlimi de ipek böceklerinin mu S. 3, Mürvet Aslanboğan. Kız Talebe siki tesiri altında kozalannı daha iyi örYurdu Kalenderhane mahallesi No. 1 1 düklerini meydana çıkarmıştır. Lâkin 1Şehzadebaşı, Nora Boşnak. Erzurum Şeyh talyan âlimlerinden bazılannın elde ettikEmin mahallesinde . S. Sönmez. Hatay leri netice bunların hepsinden daha ziyaKırıkhan ilk okulu 237 Göksel. Tire 2 nci de şaşılacak bir şekildedir. Akordeon sesi oklu S. 3 te No. 997 Coşkun Törün. Ma etin tazeliğini muhafaza edebilmesi için en iyi bir çare imiş. Çünkü ayni et parlatya lisesi 3/B. 1173 Refik Sümer. çasının bir kısmı akordeon musikisinden I mahrum olduğu için çarçabuk kokmuş. Nisan bulmacasında hediye kazaEğer iddia doğru ise bundan böyle ka nan küçük karilerimizin isimleri cuma sablarm buz dolabları yerine birer akorgünkü sayımızda basılacaktır. deon tedarik etmeleri icab ediyor. demektir. Son defa Norfolk vilâyeti dahilinde slington şehri sakinlerinden bir kadın polis mahkemelerinden birinde bu yüz den .bir lngiliz lirası bir para cezasına çarpılmıştır. Kadın, seyahate çıkmış ve evdeki iki kedisini bir odaya kapayıp gitmiştir. Kediler odada beş gün beş gece aç ve susuz kalmışlardır. Nisan balaacaıı | Yukarıki resimdeki kedi bir fareyi kovalıyor. Fakat o fare nerede birden görülmüyor. Siz bulup renkli kalemle gösteriniz ve bize yollayınız. Bu bulmacayı doğru halledenlerden birinciye 5, ikinciye 2 lira, üçüncüye münasib bir hediye verilecektir. Diğer yüz kişiye de muhtelif mükâfatlar dağıtılacaktır. Cevabların nisan sonuna kadar «tstanbul Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine gönderilmesi lâzımdır. Geç kalanlar hedive kazananıazlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear