23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHUEİYET 25 Temmuz 1938 Manto parası îlk bcş randevunun bcşine 6t bir başka rob giyip gelmişti. Kesesi, bir metresin gardrobunu tamamlıyacak kadar dolu olmıyan erkek için, bu baska başka roblann nasıl sadre şifa verici bir manzara olduğunu söylemege hacet var mı? Besinci randevudan sonra, şapkalannın adedi de beni sevindirecek kadar nazarı dikkatimi celbetti. Bir gün, dayanamadım, sordum: Zengin bir gardrobunuz var gibi gb'rüyorum ? Düsünür gibi oldu, sanıın başını salladı, cevab verdi: Yalnız bir mantom noksan! Büyük mağazalann vitrinlerinde gördüsiüm fiatlan hatırlamağa çalıştmu Bunları gözönünden geçirdikten sonra: Sevgilfm, dedim, sana bir manto hediye etsem kabul eder misin? Teşekkiir ederim, sevgilim, çok naziksin. Bildigin bir mağazada hoşuna giden bir manto varsa, söyle alalım. Nasıl? Dört yüz franga bir tane vax mı? Elbet ucuz ya! Al, parasını vereyim. Cüzdanımı aıçiım. Mantodan başka hiçbir şeye ihtiyacı olmıyan sevgilime, dört yüz frangı, kalbimde sevinc çarpmtılan duyarak uzattım. Eve döndüğüm zaman, masraf defterime şu kaydı düştiim: Fanni'ye manto parası 400 frank. îki gün sonra Fanni ile tekrar buluştuğumuz vakit, önce nezaketen brrşey sormadım. Fakat mantoyu merak ediyor dum. Bir müddct dereden tepeden ko nuştuktan sonra: Sevgilim, dedim, mantoyu aldm mı? Mantoyu ımı? Hayır, almadım. Öyle bir aksilik oldu ki, sorma» Tam hazırlandım, sokağa çrkacakrım, bakkal hcsab pusulasmı göndermiş. İki aydır para yermemiştim. Borcum 320 frank olmuş. Ödemege m«cbur oldum... İyi etmişsin sevgilim. Üzülme, çaresini buluruz. O aksam, masraf defterime şu kaydı gecirdim: 320 frank, Fanni'nin manto parasına eklenen. Ertesi gün Fanni'yi gene gördüm. Bu sefer bovnuma sanldı, kahkaha ile gülerek: Bu işte bir aksilik var vallahi, dedi. Dün sen gittikten sonra, mantoyu almak için çtktım. Mağazaya gitmeden evvel, ayaküstü anneme uğrıyayım d«dim. Sen misin uğrıyan! Bana 399 franga mal oldu. Amma, isabet ki uğramışım. Ka dıncağız evinin kirasmı verememiş, dü şünüp duruyordu... O aksam, masraf defterime şu hesabı yazdım: 399 frank, Fanni'nin manto parasına eklenen. Bir musibet bin nasihatten yeğdir derler, çok dogru söz. Tecrübe, insam mtiyatkârlığa sevkediyor. Fanni'ye, mantosunu almak için mağazaya hizmetçiyi göndermesini tavsiye ettim. Biraz keyifsiz gibi göründüğünü, sokağa çıkmasının sıhhati için zararh olabileceğini, kırk sekiz saat evde istirahat etmesini söyledim ve razı ettim. Biraz müsterihtim. Bu sefer mantonun alınacağı muhakkaktı. Ertesi gün sokak kapısını bana kendisi actı ve yirmi dört saattir evde kapalı o turduğunu sö'yledi. Bu müjdeye çok sevindım. Içeri girdikten sonra da şu hikâyeyi dinledim. Dün akşam neler oldu bir bilsen, sevgilim. Arkadaşım Simon geldi. Sabahın dördüne kadar kâğıd oynadık. Bu gün öyle mes'udum, öyle mes'udum ki büemezsin. Artık, senin beni sevdiğine kat'iyyen emin oldum. Malum ya ku marda kaybeden a$kta kazanır! Neka dar param varsa hepsini kaybettim. Mantonun 400 frangı da üste gitti. 127 frank da borclu kaldım... *#* Mayıs ayı bitmişti. Hazirana devre derken, masraf defterimin, haziran ayma mahsus ilk sahifcsi başına şu cümleyi yazdım: 2700 frank nakli yekun. Fanni'nin manto parası. Haziranın biri çarşamba idi. O günden sonra, defterime, sıra ile şu kayıdları geçirdim. Perşembe 625 frank. Fanni'nin manto parasına eklenen. Cuma 99,20 frank. Fanni'nin manto parası. Cumartesi 1310 frank. Fanni'nin mantosu. Pazar 200 frank. F.nin mantosu. Pazartesi 5315 frank. F.nin M.su. S a l ı 16 frank. F. M. Çar«amba 267 frank. Keza. Perçembe 300 frank. Keza. *y* *T* **• Türkîyede kooperatifçilik fikirleri ve hareketleri IBaşmakaleden devami tebcil etmiş oluyoruz. Zira mesleğinde zevkli, çünkü şuurlu bir ısrarla çalışan cemiveti hükumet maddeten ve manen takdir eyiemektedir. Bu müşterek çalışmadan kooperatifçilik namma memlekette zamanla yer yer çok faydalı kurumlar bekliyebiliriz. Ezcümle bizce hayah ucuzlatmak adile andığımız çok ehemmiyetli meselenin hal tılsımmı, büyük kısmında bize ancak kooperatifçilik verebilecektir. Buna en kat'î surette kani bulunuyoruz. îstihsalle istihlâki biribirlerine yaklaştıran düzen bu neticenin tahakkuk sırlarından birini bize vermiş olacaktır. Misal olarak tstanbulda vergi ve resim fedakârl'ğı yapılarak ucuzlatılan et fiatmı ele alabiliriz. Halk hesabma elbette teşekküre lâyık olan bu uçuzlamayı beledıyenin ve haznenin sırtından temin ettik. Tek et maddesine yükletilen belediye resmi esasen ağırdı. Onun hafifletilmesinde şüphesiz isabet vardır. Fakat dikkate lâyıktır ki bu suretle et ancak resim fedakârlığı nisbetinde ucuzhyabildi ve bu halile bile satıcılar hesabma müşkül bir durum yaratmış oldu. Halbuki ekonomik tedbirlerle ve ezcümle kooperatif usulü ile İstanbulda eti hakikî olarak şimdıkinden daha ucuza alıp satınak mümkündür. Meselâ vasatî 30 kuruşa! Müstahsil ve mutavassıttan hiç kimseye zarar vermeksizin, kooperatif teşkilâtı bize işte bu neticeyi temine kadirdir. Hem daha iyi eti, hem daha ucuz fiatla. Ekmek için de ayni mülâhaza variddir. Hâlâ bir hamur yoğurma ve meselâ elektrikle pişirme gibi en iptidaî yenilıklerinden mahrum olan İstanbulda değirmencilikten fırıncılığa kadar bütün teşkilâtı eline alacak bir ekmekçiliğin daha iyi ekmeği şimdıki fiatından bir iki kuruş eksiğine satabileceğini söylemekle hiç de keramet iddiasında bulunmayız. Istanbuldaki ekmek sarfiyatma nazaran kiloda bir ki kuruş farkm yılda bir iki milyon lira demek olduğunu düşünmek meselenin ehemmiyetini her göze açık göstermeğe yeter. İstanbulda ekmek meselesini dediğimiz şekilde hal için yapılacak teşkilât elki bir iki milyon liralrk kapital bile istemez. Haydi diyelim ki o kadar, haydi diyelim ki üç milyon. Neticenin büyüklüğü bizi bir an önce bu medenî lâzimenin tahakkukuna sevketmemeli midır? Kooperatifçiliğin envaı var: İstihsal, stihlâk, satış, alış ilâh. Hulâsa toplu insanlık hayatının hiçbir şık ve safhası yok kı kooperatifçilik nizamile en doğru ve en yi yoluna konulmuş olmasın. Ankaradaki mesken ihtiyacı, hükumetin alacağı daha toplu tedbirlere intizaren, tıpkı yumurtasını yarıp çıkan civciv gibi, hususî kooperatifçilik teşebbüslerile adeta fırlıyarak ortaya çıktı. Maamafih Ankarada hususî himmetlerle ortaya çıkan evcilik kooperatiflerinin bin zorlukla halledebildikleri ev miktarı henüz beş yüze bile baiğ değildir. Halbuki Ankarada vasatî hesabla 6000 eve ihtiyac vardır. Bütçe, pahalılık zammı unvanı altında mesken bedeli olarak her yıl havaya 2 milyon lira vermekte devam ediyor. Bu iki milyon lira karşılık tutularak ve hükumetçe yardımlar yapılarak alabildiğine taaddüd ettirilecek kooperatiflerle Ankarada ucuz mesken ihtiyacı üç dört ve nihayet beş altı yıl gibi kısa bir müddet zarfında bertaraf olunabilir. Bu sayede biz bir şehir kazanırız, Ankarada oturmak mecburiyetinde olanlar da sıhhî evlerine kavuşurlar. RADYO Tino Rossi yeni bir filim ceviriyor Artist, komediyenliğe aid bazı kusurlarmı da tashih edebilirse beyaz perdede şüphesiz daha iyi bir mevki kazanacaktır Paristen yazılıyor: Birkaç haftadanberi meşhur şarkıcı Tino Rossi'nin bu sene yapacağı yegâne filim olan «Paris kazinosu» ismindeki kordelânın ilk sahneleri çevrilmeğe başlandı. Bu sene yapacağı yegâne filim, diyorum, çünkü artist radyodaki ve müzikholdeki faaliyetlerile o kadar mesgul ki beyaz perdede bu eserden maadasında görünmesine imkân yok. «Paris kazinosu» hafif, neş'eli ayni zamanda hissî bir komedidir. Tino Rossi bu komedide Carlo Ferrari ismini taşıyor ve tabiatile bir müzikhol artisti oluyor, arkadaşı Raymond (borulu Fransız komiği Raymond Cordy oynuyor) la birlikte başlarından geçmedık garib, acib hâdi&eler kalmıyor ve bu arada bir de tatlı aşk macerası cereyan ediyor. «Paris kazinosu» nda baş kadın rollerini Michel Alfa ve Marie Bizet isminde yeni yük selmeğe başlıyan iki Parisli genc ve güzel artist temsil ediyorlar. Michel Alfa bundan bir müddet evvel çevrilen «Ren nehrinde sükunet» kordelâsmda kazan dığı muvaffakiyet yüzünden birdenbire şöhret bularak tanınmış piyes muharriri ve tiyatro direktörü Henry Bernstein tarafından uzun zamanlı bir kuntratla kendi piyeslerini oynamak üzere angaje edilmiştir. Gerek beyaz perdede, gerek radyoda, gerekse plâklarda biraz baygın ve mayhoş olmakla beraber gene tatlı olmaktan hâli kalmıyan sesini seve seve dinlediğiniz Tino Rossi bundan otuz beş sene evvel Korsika adasında doğmuştur. Babası mütevazı bir ticaret adamıydı. Epeyce para kazanmasına rağmen ailesini güç geçindiriyordu. Çünkü sekiz çocugundan maada, gene onun eline bakan birçok muh tac akrabası vardı. Tino kardeşlerinin en küçüğüydü. Annesi daima, onun diğererinden daha muti ve daha hassas olduğunu her yerde söyler dururdu. Beş altı yaşındtm itibaren arkadaşları arasmda sesinin güzelliğile şöhret bulmuştu. HerhaagfBîr Tırsat zuhur edince şarkı söyeyip etrafındakıleri memnun etmekten çekinmezdi. Genclık devresine girmeğe basladığı anlarda kendi yaşmdaki delikanlılarla birlikte gezmeğe gidiyor ve neş'elenince güzel hıvalar terennüm ediyordu. Fakat sesini kullanarak para kazanmak bir gün bile aklından geçmemişti. Bir iş bulmak için Marsilyaya kadar uzanan Tino orada bir kahvede tezgâhtar muavini olarak çahşmağa başladı. eçenlerde Marsilyanın en büyük mü zikholünde şarkı söylemek üzere oraya giden Tino ev^elce çalıştığı bu kahveyi ziyaret etmekten geri kalmadı. Patron onu güclükle tanıdı, fakat hatırlar hatırlamaz pek büyük hürmet ve ikram gösterdi. Evet, Tino o kahvede calışırken, arasıra rıhtımdaki sıralardan birine oturur ve şarkı sövlerdi. Bir gün delikanlının sesinin güzelliğini farkeden bir banker onu arkadaşı bir müzikhol direktörüne tavsiye etti ve mütevazı tezgâhtar mua ( B u akşamki program ) ANKARA: 14,30 karışık plâk neşrıyatı 14,50 plâkla Türk musıkısi ve halk şarkıları 15,15 ajans haberleri 18 30 plâkla dans musilcısı 19,15 Turk musısısı ve halk şarkılan (Hıkmet Rıza) 20 saat ayarı ve arabca neşnyat 20,15 Türk musıkısi ve halk sarkıları (Handan) 21 spor konusması: (Nizameddın Kırşan) 21,15 studyo salon orkestrası 22 ajans haberleri ve son. ISTANBUL: 14,30 plâkla Türk musikLsi 14,50 havadis 15,05 plâkla Turk musıkısi 15,30 muhtelif plâk nesriyatı 16 son 18,30 plâkla dans musıkısi 19,15 Rıfat ve arkadaşları tarafmdan Turk musikısi (uşşak, huseynî) 19,55 borsa haberleri 20 Grenviç rasadhanesinden naklen saat ayarı, Mustafa Çağlar ve arkadaşları tarafından Turk musıkısi 20,40 hava raporu 20,43 Omer Rıza Doğrul tarafmdan arabca soylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 fasıl saz heyeti: Ibrahim ve arkadaşları tarafmdan (suzınak faslı) 22,10 muzık, varyete: Tepebaşı Beledıye bahçesınden naklen 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, son. , Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Droıtvich: Perse (Handel'in). Operalar ve operetler 21,55 Tino Rossi ve Androıned Büyük konserler Ağustos gitti, eylul geldi. Defter vaziyetinin tahammül edılmez bir hale geldiğini görüyordum. Her ayın son gününden öteki ayın ilk gününe naklettiğim yekunlan bir araya topladığım zaman, Fanni'nin mantosunun bana tam 52,623 franga mal olduğunu gördüm. Cebimde, topu topu 425 lira param kalmıştı. Fanni'ye vadettiğim mantoyu alabilmenin yegâne çaresi onu mağaza dan bizzat alıp götjirmekti. Mecmu servetimin 25 frangını cebimde alıkoydum, dört yüzünü bir tahtada sayıp mantoyu sevgilime yolladım. O günün aksamı Fanni ile aramızda şu muhavere geçti: Mantoyu getirdiler mi Fanni? Evet, getirdiler sevgilim. Fakat aldığıma pisman oldum doğrusu. O mantoyu beğendiğimi söylediğim zaman ak1unneredeydi fcilmem> Hiç d« beğenilecek şey değilmiş. Astannın dikişi öyle Vah vah! Canım sıkıldı doğrusu! Bereket versin Simon yemeğe bana gelmişti. Ondaki bağa tarakla mantoyu mübadele ediverdim. O tarağa çoktandır imrenir dururdum. Benzerini bulamıyordum. Bak ne güzel tarak! Ona 23 franga mal olmuş amma, piyasada bir eşi daha yok! Cevab verecek vakit bulsaydım söyliyeceğim söz, her halde Fanni'yi mem nun etmiyecekti. Bereket versin vakit bırakmadı; boynuma sanldı, kulağıma, fjsıldarcasına dedi ki: Altı aydır beraber yaşıyoruz, daha bir manto bile almadm. Hiç sesim çıkryor mu? Bak seni nekadar seviyorum, anla! Çeviren: 19,05 Hamburg. Orkestra konseri. 19 25 Munih: Buyuk orkestra konseri. vini bu suretle yavaş yavaş tanınmış ar20,35 BerlınBalet musıkisi (J, tistler sırasma geçti. Strauss'un dansları). Her tiyatro ve müziKfiol san'atkârı gi21,35 Lılle: Preludler ve uverturler. 22,10 Hilversum I: Beethoven'in eser « bi Tino'nun da bir gün sinemaya intisab leri. edeceği belliydi. Nıtekim beklenen bu 22,15 Prag: Dvorak'ın eserleri. hâdise bundan birkaç sene evvel cereyan 22,35 Mılâno: Senfonik konser. etti. Tino «Marinella» ve «Kitaralar ça23,30 Laypzig: Orkestra konseri. larken» isimli iki kordelâ birden çevirdi. Oda musikileri Bunları birkaç ay evvel vücude gelirdiği 18,25 Viyana: Mozart'm eserleri. 20,35 Viyana: Klâsık oda musikisi. «Ateşli buseler diyarı: Napoli» takıb et22,20 Hilversum I: Oda musikisi. ti. Simdi de «Paris kazinosu» nda başro23,05 Kopenhag: Danımarka oda lü temsil ediyor. Geçenlerde bu filmin kisl. bazı sahnelerinin çekilişini seyretmek üze Nefesli sazlar orkestralart re stüdyoya gittiğim zaman kendisile gö19,35 Kolonya: Muhtelif parçalar, rüştüm. Çok nazik ve mütevazı bir genc 21,20 Frankfurt: olan san'atkâr bana: Eğlenceli konserler Beyaz perdede, dedi, bir şarkıcı olarak belki muvaffakiyet kazanabiliyo rum, fakat komediyen olarak birçok hatalar yaptığımın da farkmdayım. Lâkin bunları düzeltmek için gece gündüz var kuvvetimle çalışıyorum! Bir aralık Amerikaya da giden, fakat orada filim çevirmek imkânmı bulamıyarak yalnız müzikhollerde şarkılar söyli yen Tino Rossi'nin bizzat kendisiain de itiraf ettiği veçhile komediyenliğe aid kusurları da ortadan kalkarsa beyaz perdede daha yüksek bir mevki kazanacağı şüphesizdir. 20,05 Hamburg: Melodiler. 21,15 Stuttgart: Muhtelif parçalar. 1,05 Frankfurt: Eğlenceli buyuk konser. NÖBETÇİ ECZ ANELER Bu gece şehrimizın muhtelif semtlerin. dekı nobetçı eczaneler şunlardır: Istanbul cihetı: Emlnonunde (Beşir Kemal), Alemdarda (Sirrı Rasim), Küçukpazarda (HüSeyin Hulusı), Kumkapıda (Haydar), Şehzadeba * şında (Asaf), Karagumrukte (Arif), Aksarayda (Z. Nun), Fenerde (Vıtali), Samatyada (Teofılos), Bakırkoyde (Merkez), Şehremmmde (Nâzım), Eyubde (Arıf Be« şer) eczaneleri. Beyoğlu cıheti: Tunelde (Matkoviç), Yüksekkaldırımda (Yenlkopulos), Osmanbeyde (Şark Mer kez), Parmakkapıda (Kemal Rebul), Galata Topçular caddesınde (Yıçepulos), Ka •• sımpaşada (Mueyyed), Haskoyde ıNesıın Aseo), Ortakoy, Arnavudkoy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Modada (Nejad), Altıyolda (Namık), Buyukadada (Şınası Rıza), Heybelıde (Halk), Uskudarda (Imrahor), Beşıktaşta (Vldin), Beykoz, Paşabahçe, A. Hisar eczaneleri. Bîr iki satırla ) HAMDt VAROĞLU f Yunanistandaki şiddetli zelzele ve akisleri j c Filim artistlerinin güzel pozları r Vallace Beery doktorların tavsi yesi üzerine her tarafı camdan bir küçük ev yaptırmıştır. Srhhatinin biraz bozulması yüzünden buna ihtiyac görülmüştür. Bu camdan evin içerisinde bir laboratuarla bir yazı odası, bir de plâj gibi güneşlenebilecek hususî bir yer vardır. •İt Louise Reiner gayet güzel ele bakmaktadır. Geçen gün stüdyoda partönerleri Robert Young ve Melvyn Douglas'ın ellerine bakmış, onlara mazileri hakkında hiç dikkat etmedikleri birçok malumat verdiği gibi istikballeri hakkında da mühim keşfiyatta bulunmuştur. "^ Hary Baur, Victor Francen ve Edvige Feuillere, meşhur edib Sthendal'ın «Chartreuse de Parme» ismindeki eserinden iktıbas edilecek olan filmin baş rollerini oynıyacaklardır. HALKEVLERÎNDE Kongreye davet Sarıyer Kazası Gencler Mahfili başkanlığından: Sarıyer Kazası Gencler Mahfili fevkalâde kongresı onümüzdeki çarşamba akşamı saat 21 de Sarıyer Parti kurağında yapıla caktır. istanbulda bulunan arkadaslarm da bu fevkalâde kongreye gelmelerı rica olunur. Davetler Yeşilay gezintisi geri kaldı Yeşılay Genel Sekreterlığinden: Bilet meselelerınde zuhur eden zorluk sebebile bugun Mudanyaya yapılacak Yeşil gun bayramınm diğer bir zamana tehir edildiğini sayın Yesılay üyelerine bildiri riz. Yeni evlerden hükumetin bir müddet sonra almağa başlıyacağı vergi hazne için esaslı ve devamlı bir kazancdır. Ankara Zelzelede yıkılan köylerden iki manzara evlerinin yapılmasile her yıl tediye olunan Atina 24 (Hususî) Attiki'de vuku rek hükumetlerinin teessürlerini ve iki milyon liranın on, on iki yıl sonra bulan zelzelenin verdiği feci neticeler Yunan milletine karşı duydukları semtemin olunacak kat'î tasarrufu cabadır. dolayısıle hukumete her taraftan te patıyi bildirmişlerdir. Hulâsa neresinden bakılırsa bakılsın essür telgrafları gelmektedir. Türkiye Fransa, İtalya ve Bulgaristan elçileri elçiliğı müsteşarile İngıliz ve Amerikan de hükumetlerinin teessür ve sempati kooperatifçilik memleketimiz için üzerinelcıleri Başveİcil Metaksası ziyaret ede lerıni büdırmişlerdir. de ısrarla durulmağa lâyık çok hayırlı ve pek elzem birşeydir. Kooperatifçilik Cemiyetinin memleketimizde bu fikri yaymağa çalışması bile başlıbaşına öğülmeğe değer kıymetli bir hizmettir. Hükumetimizin bu işi müstakil bir mesele halinde oplu olarak ele aldığı gün kooperatifçiliğin Currrhuriyet Türkiyesinde ilk mühim merhalesini katettiğine hükmedeceğiz. Hususî ve münferid dans dersleri Bilumum yeni danslar tedris ediliyor Beyoğlu Karlman karşısında Nurziya sokak No. 3. Müracaat saatleri, pazardan maada hergün (1214), (1721). Bir feyezanın doğurduğu felâket Profesör Panosyan Optanlara mütedair ihtar YUNUS NAD1 Suç üstü yakalandı Feriköyünde Civelek sokağında 95 numaralı evde oturan kamyon şoförü Ali Göçmen evvelki gece saat 24,30 da Şışlide Bılecik sokağında 49 numaralı hanın alt katmda oturan İstepan oğlu Andonun yatmakta olduğu oda penceresinden elini uzatarak eşya çalmağa teşebbüs ettiği görülerek yakalanmış, Sarı mahkemeye verilmiştir. Ankarada 30 mayıs 1926 senesinde imza edilen mukavelenamenin 3 üncii maddesi ahkâmma tevfikan Suriye lehine hakkı hiyarlarını istimal eden ve şimdi îstanbulda veya İstanbul Fransız General konsolosluğunun Mıntakasmda ikamet etmekte bulunanlar, evvelce yapmış oldukları hiyar beyannamelerini yeniden teyid etmek için 15 ağustos 1938 tanhinden evvel ayni konsoloshaneye müracaat etmeleri rica olunur. 15 ağustos 1938 tarihinden evvel tecdid edılmedıği takdırde bu hiyann temin ettiği menafi kat'î surette" kaybe dılecektir. KONYADA Teni Kütiibh,ane sahibi M. Naci Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasiye, gazete ve mecmualann tevzi yeridir. Şanghay Bmlerce Japon ve Çin ask.erının ölumune sebeb olan nehrin taşkın vaziyeti Alman aktörlerinden Johannes Heesters filimlerinden birinde kendisine çok yakısan bir kıyafetle
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear