23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 Mart 1928 CUMHURÎYET Dost Yunanistanda hava faaliyeti artıyor Hava Nazırile bir mülâkat Yalnız haricdeki Yunanlıların teberruları beş milyon lirayı buldu İhtısadî lıarekctler Devletleşen dünya ekonomisi Harbden sonraki senelerde bîrçok memleketlerin tatbikını bir zaruret ha linde gördükleri iktısadî devletçilik ka filesine Japonyanın da katıldığmı görü yoruz. Bugün Uzakşark hâdiseleri do layısile dünyanın nazarlarını üstüne çe ken ve bugün için iyi bir alıcı vasfını haiz bulunan Japonyanın dahilî ekonomısin deki şu değişmelere bizim de alâka duymamız tabiidir. Bilhassa kısa zamanda akla durgunluk veren bir terakki göste ren Japon sanayiinin vaziyeti mevzuu bahsolurken... îstihsali genişletecek olan smaî sefer berlik ilk defa Umumî Harbden evvel İngilterede başlamıştır. Harbden sonra, Sovyet ihtilâlinin doğurduğu devletleşmiş ekonomi sisteminin bugün hususiyetlen bir hayli tahavvüle uğramış olsa bile esaslan malumdur. Daha sonra Almanyadaki yeniliği gördük. Burada yalnız sanayiin seferber edilmesile iktifa olunmuyor, ayni za manda bütün millî kaynaklar tam varlı ğile harekete getiriliyor. Hakikî mana sile bir müdahale gaye ve mahiyetini arzeden bu sistemde bütün ekonomi sis temlerile sanayiin yeniden tensikı da yer bulmaktadır. İşte Japonyadakî yeni sistemde de ayni hususiyetler bulunmaktadır. Yani ta mamen tedafüî ve askerî teşkilâtın mü kemmel bir hale getirilmesini istihdaf eden bir $e£il..« Şu vaziyete göre Japon millî sanayii de Almanyada ve hatta Sovyet Rusyada olduğu gibi devlet murakabe ve otoritesi altında çalışacaktır. Hazırlık, tabiatile bilumum ihtiyaclann ve herhangi harkî bir yardıma muhtac olmadan tamamen millî kaynaklardan temini gayesini istihdaf eder. Japon parlamentosunda bazı itirazlar yükselse bile, neticenin istenilen noktaya çıkacağına şüphe yoktur. odern Ankara Bir Ingiliz muharriri yeni Tiirkiyenin merkezi Ankaradan hayret ve takdirle bahsediyor PENCERESİNDEN Venüs! oprünün tam ortasmda kulagîma hem narin, hem haşin bir ses çarptı: Şırak, şırak, şırak! Dönüp baktım. Kıpkırmızı kesilmîş genc bir bayan toy bir delikanlmın yüzünü silleliyerek ayni kızıl rengi onun da yüzüne fakat çızgi çizgi nakşediyordu. Kadın elinin bir sese iki türlü sada çıkarttığını ilk defa görüyordum. Çünkü silleler, dediğim gibi, nezaketle karışık haşin bir savt aksettiriyordu. Fakat çehresine böyle yepyeni bir sada nazariyesi işlenen delikanh, benim gibi müsterih vaziyette değildi, telâşla kelime sıralıyordu: Size ne dedim bayan, size ne yaptım bayan... Filân falan! Kadm ona değil, sahneyî seyreden bizlere anlattı: Utanmaz herif yanıma yaklaştı, kulağımın ta dibine sokuîdu, başkasına söyler gibi «Venüs» diye mınldandı, kendince bana güzel demek istiyordu. Halbuki Venüs açıkbaş kahpelerdendi. İlk kocası topal olduğu için dayanamadı^ ihanet etti, bütün ömrünce kepaze kaldı* Sonra ressamlar onu yunusbalığı kılı« ğmda, yahud kuğu kuşu biçiminde tasvrf ederler. Bana Venüs demekle bu a* dam bir yanımın balığa, beynimin de ku| beynine benzediğini söylemek istedi. Yüzü pençe pençe kızaran delikanli bu çok okumuş ve ayak üstünde bile bir" hikâye söylemeğe alışmış olan bayanıri bön bön ağzma bakıyordu. Kadm susunca o, kızıl çehresini bize çevirdi: Vallahi, dedi, ben Venüsun kotiS birşey olduğunu bilmiyordum. Onun için bu suçu işledim, toyluk edip bayana «Ve« nüs» dedim. Bundan sonra o kahpenirJ adını ağzıma alırsam namerd olayım. Tarziye mükemmeldi, dili elinden v* eli dilinden başarıh olan bayan da menı« nun kaldığından hâdisenin meşhud cü« rümler serisine girmesi ihtimali ortadan kalktı ve dövenle dövülen müstağni bir Venüs ve matrud bir Adonis durumuna bürünerek ayrı ayrı istikametlerde uzaklaşh. Ben de meşhur «Hava bulutlu» fıkra* smı hatırladım. Malum ya: herifin birmi «ördek» diyerek kızdırırlarmış. O sözdeıi fena halde sinirlenen paytak adam bir gün kahvehanede otururken tanunadıği bir kimsenin yanmdaki arkadaşına «bugün hava bulutlu» dediğini duyar ve hemen yerinden fırlıyarak onu pataklamat ğa başlar. Vakıayı görenler, meşhur ö'rdeğin bıî yersiz sinirlenişinden şaşadursunlar. O t zayıf bulduğu adamı güzelce dövdükteıl sonra neden böyle bir harekete lüzunl gördüğünü bu şekilde îzah eder: Hava bulutlu dedi. Eğer hava bulutlu ise yağmur yağacak demektir. Ya|« mur yağarsa şurada burada su birikintile» ri peyda olur. Ördekler de şevke gelip yüzgecliğe çıkar. O halde şu herif ban* dolaşık yoldan (ördek) demek istedi. > Dil sarkıntılıgmı itiyad edinen gene • Iere ihtiyatlı davranmalanm ve zaman» Venüs'lerinden çekinmelerini tavsiye e« aerim. Bugünün münevver bayanlan »u« lu ağızlardan Venüs'lük payesi dahî el* mak istemiyorlar ve işte kopru ortalann* da tarih dersi vererek kendini bilmezlerl silleliyorlar. Dikkat gerek!.. Nazır M. Okonomakos çalışma odasında Iki sene evvel, o zamanki Hava Nazırı Skinas'la bir mülâkat yapmış ve Yunan havacılığı hakkmda miihim malumat edinmiştim. Bu defa Atinadan geçerken, eskiden tanıdığım bazı tayyarecüerin delâlelile yeni nazırdan bir görüşme saati almağa muvaffak oldum. *** Küçük kabul salonundayız. Yüksek rütbeli birkaç zabit ve oturacak yer bulamayıp da ayakta kalan birçok kimseler yaverin nazır odasmdan çıkmasmı bekliyorlar. Balbo sakallı, kibar tavırlı birisi ya nıma geldi ve rumca: Siz Türk müsünüz? diye sordu. Tanıştık. Kleon. M. Pralidas. Yunan hava ordusu ihtiyat binbaşısı.. Yunan tayyarecilerinin en eskilerinden olan bu zat çok sevdiğini söylediği memleketimizi birkaç ay evvel ziyaret etmiş ve Ankarada birçok dostlar edinmiş. Fırsat bulur sam bu kıymetli dostlanna, bilhassa Fuad Bulcaya ve kendisine unutulmaz bir nezaket gösteren Hava Kurumu memurlarına selâmlarını bildirmemi rica etti. Sonra, kamplarını gezdiği «Türkkuşu» teş kilâtmın mükemmeliyeti hakkmda bana uzun izahat vermeğe başlarken kapı açıldı, yaver göründü, bana, nazırm bekle diğini söyledi. * * * Nazır Ekomomakos benî nezaketle karşıladı ve söze başladı: Yaverim iki sene evvel selefimle de bir mülâkat ve hususî bir müsa ade ile Yunan hava hatlarmda uzun bir seyahat yaptığmızı söyledi. Maalesef bu hatlara henüz yenilerini ilâve edemediğimizden sizi gördüğünüz yerlerden başka mıntakalarda gezdiremiyeceğiz. Hemen suallerime başladım : Yeni hatlan ne zaman kurabileceğinizi ümid ediyorsunuz? Her nekadar bizi de alâkadar ederse de bu iş biraz da Münakalât Nezaretinin işidir. Şimdıhk meveud olan Atina Yanya Korfu hattmın ilâvesi veya Aero Ekspresin Atina Brendizi hattmm Korfu'dan geçmek üzere Romay& kadar temdidi düşünülüyor. Şimdi meveud olan hatlarda on iki kişilik Yunkers tayyareleri hergün muntazaman seferler yapmaktadır. İlk zamanlar biraz çekinen halk şimdi yer bulabilBiek için biletlerini bir hafta evvelden tedarik etmeğe mecbur oluyor. Halkın hava ordusuna alâka ve yardımı ne vaziyettedir? Halk, son zamanlarda havacılığa fevkalâde ehemmiyet vermekte ve bunu, yaptığı mühim teberrularla isbat etmektedir. Ana vatandaki halktan başka dünyanm muhtelif yerlerine dağılmış olan birkaç milyon Yunanlıdan gelen teberrularm miktarı yalnız şu son bir iki ay zarfında 4 milyar drahmiyi mütecavizdir. (Beş milyon Türk lirası). Ordumuza ikişer üçer tayyare hediye eden Yunanlılar çoklur. Tayyare ve umumiyetle harb sanayiinin Fransada olduğu gibi yalnız devlet sanayi teşkilâtı tarafından idaresi hakkînda ne düsünüyorsunuz? Fransa gibi büyük sanayi memleketlerinde devlet böyle tedbirler alabilir. Fakat bizim memleketimizde böyle birşey henüz bahse mevzu olamaz. Çünkü harb sanayii imal edecek büyük fabrikalarımız yoktur. Beynelmilel hava hatlarının Yunanistandan geçenleri hakkmda biraz ma lumat verebilir misiniz? Ecnebi hava hatlarının memleke timizden gecmesi tabiî her bakımdan e hemmiyetlidir. İktısadî ve bizim gibi milletler için halk üzerindeki psikolojik tesiri bakımmdan... Yunanistan, coğrafî vaziyeti itibarile bir çok hatların tabiî isklesidir. Meselâ: Ingiliz Emperyal Ervays kumpanya smın Lcndra İskenderiye, Bağdad, Hindistan seferlerini yapan muazzam tayyareleri, Fransız Er Frans kumpanyasının Paris Saygon ve sair yollarda işliyen hava sefineleri, Italyan Aero Ekspres şirketinin Brendizi Rodos yolunda uçan büyük deniz tayyareleri ve yeni rökorlar tesis etmek üzere büyük seferlere girişen bütün tayyareler hep Atinada «Faler» limanma uğrıyarak gelip gider. Bundan maada merkezî Avrupanın birçok yerlerine giden büyük hava hatlarının bağlantı noktası Atinanm Tatoy hava istasyonudur. mu Yunanistanda bîr sîvil hava kuruvar mıdır? Henüz böyle bir kurum yoktur. Fakat bunu teşkil etmek tasavvurlan mevcuddur. Türkiyedeki hava kurumu nun kıymetli verimlerini biliyoruz. Pek yakında bu hususta da müttefikimizin yanına ulaşacağımıza eminiz. Kapıdan içen girmek için sabırsızla nanları düşünerek nazırdan müsaadesini rica edip kalktım. Ben kendisine teşekkür ederek ayrılırken M. Ekonomakos Yunanistanın, komşusu ve dostu Türkiyede hava kuvvetlerinin günden güne arttığından dolayı hissettiği sevinci bildiren sözler söylüyordu. * * * Atînada hususî ve gayet mevsuk membalardan edindiğim malumata göre Yunanistan hava kuvvetlerini yepyeni bir organizasyon altına almaktadır. Uzun senelerdenberi süren dahilî ihtilâf ve hatta harbler dolayısile zayıf düşen ordunun gerek kadro ve gerek materyel bakımmdan ıslahma bugünkü kuv » vetli idare karar vererek derhal işe başlamış, bir çok tayyare satm almış ve Av rupa matbuatma da aksettiği gibi hava kuvvetleri cepanelerinin mühim bir kıs mmı emsaline faik olduğundan Türki yeden almağa başlamıştır. Filhakika son Yunan isyanı esnasmda harb edebilecek tayyare bulamıyan Yunan hükumeti, elindeki yolcu tayyarelerini dört saatte bombardıman tayyaresi haline getirip asilere kar«! göndermişti. Bu tayyareler bugün Atina Yanya seferini yapan Yunkers tayyareleridir. Avrupadaki son bir hâdiseden istifade ederek bütün eskı teçhizat ve mühimmatını satmak yoluntı bulan Yunanistan pek yakında tam 30,000 amelenin çalışacağı muazzam bir mühimmat fabrikasınm projelerini ikmal etmek üzeredir. • Eski bir Istanbul zengininin (Kan* lopulos) kuracağı bu fabrikaya Yunan hükumetinin ne miktar ve ne şekilde yardım edeceği henüz bilinmiyor. Hava Nazırına harb sanayiinin devletleştirilmesi hakkmda sordu§um sual bu noktanm avdınlanması bakımmdan ehemmiyetli idi. FEPİDUN DEMOKAN İngiliz gazetesİHİn, meveud yeniliklerle tezadı göstermek için neşrettiği bir resim: Eski Ankaradan bir manzara Taymis gazetesi, ahiren yeni Türki yenin merkezini ziyaret eden meşhur İngiliz muharrirlerinden Hovard Robert son'un yazdığı şu makaleyi neşretmiştir: «Ankarada göze çarpan herşey düne aid olsun bugüne aid bulunsun Türk tarihile sıkı alâkadardır. Yeni Ankara, modern Türkiyeyi yaratmakta bulunan Kemal Atatürkün adı ile o kadar sıkı bağlıdır ki banisi bulunan şahsiyetten biraz bahsetmeksizin Ankarayı anlamak gayrimümkündür. Atatürkün kuvvetli bir Türk Cumhu riyeti kurmak için aldığı tedbirlerden en cezrisi, tehlikelisi ve cesurane olanı İstanbulu terkederek Ankarada yeni bir hükumet merkezi yaratmış olmasıdır. Ankaradaki emniyet abidesinde Atatürkün hakikaten çok kuvvetli olan şu sözleri hâkkedilmiştir: « Türk övün, çalış, güven.» Bu sözleri söylemek kabiliyetinde bulunan bir zat için yapıcılık sahasında her iş mümkün görünüyor. Devlet merkezinin değişmesile alâkadar siyasî ve hissî meseleler bir tarafa bırakılsa bile pratik ciheti baki kalmaktadır. Ankara 1918 de çıplak bir tepenin dik ve arızah eteklerine yayılan çok büyümüş bir köydü. Etrafı az çok çöldü. Ağac yok ve malâryalı bataklıklar boldu. Su da yoktu. Takriben denizin sathından 3000 kadem irtifadaki bir yaylada kurulan modern Ankara için su temini en mühim bir mesele olmuşrur. Yeni devlet merkezinin nüvesi çok iptidaî halde yaşıyan 20,000 kadar nüfustu. Bugün yani yirmi sene sonra Ankaranm nüfusu 135,000 kişiye çıkmıştır. 75 milyon Fransız frangına mal olan baraj, şehre filitre edilmiş su getirmekte ve etrafmı da mebzul kanallarla iska ve ir\a etmektedir. Geniş, normal kaldı rımlı, ağaclı bulvalar; kâfi derece mo dern olan bir yol manzumesinin belkemiğini teşkil ediyor. Bankalar, apartımanlar, evler, sine malar ve mağazalar, caddelerin iki tarafına dizilmiştir. İki tiyatrosundan en büyüğü 1000 kişiyi alıyor. Ankaranm şehircilık plânınm en ba riz ve enteresan ciheti, hükumet dairelerini, sefaret binalarını ihtiva eden yeni Ankaranm tam bir birlik olarak kurul muş ve Atatürkün yüksekte bulunan ikametgâhına doğru yayılmış olmasıdır. O şekilde ki Atatürkün köşü aşağıya ve yeni yaratılan beldenin ötelerine nazır dır. Bütün bu plânlı inşaat sihirli bir elle yapılmış gibi meydana gelmiştir. Ana doluya yeni gelenlerin nazarına çarpan tezad, İstanbu'.dan Ankaraya kadar olan 350 mil mesafeyi karlarla mestur ova lardan ve derelerden, köylerden ve en fakir balçık çiftlik binaları arasmdan geçen bir yolcunun trenden indikten sonra Ankara istasyonunun zarıf intizar salonundan çıktığı vakit gayet lüks Amerî kan otomobillerinin sıra sıra dizilmiş olduğunu görmesidir. Bunlar Ankaranm taksileridirler. Denilebilir ki yeni Ankarada modern servis cihetinden elzem olan hiç birşey eksik değildir. Başlıca otelle ri, Avrupalıların dileklerine uygundur. Otellerinden biri lükstür. Hususî banyoları, Amerikan barları ve Viyana orkestrasile neşeli geniş eğlence salonlan var dır. Ertesî gün sabah aydmlığı şehrîn hâIâ yapılmakta olduğunu gösterir. Çünkü her tarafta inşaat göze çarpar. Bu faaliyet ancak soğuklar çok şiddetli olup betonarmenin emniyetini müteessir edeceği zaman kesilir. Binalann inşasmda kullanılan demîr ve çelik malzeme haricden ithal edildi ğinden pahalıdır. Fakat diğer malzeme nin hepsi Türkiyenin dahihnde yetişmektedir. Ankara bilkuvve bir taş ocağı membaıdır. İmparator Ogüstos'tan kalan Fo rum'un büyük taşlan şüphesiz mahallî ocaklardan temin edilmiştir. Mermer dahi boldur. Başlıca membaı Marmara adasıdır. Cam, Türkiyede modern usul ler üzere yapılıyor. Kerestenm çoğu da yerlidir. Yeni Fransız sefarethanesi kâmilen mermerle kaplıdır. Bir mimar îçîn yenî Ankara son derecede enteresandır. Şehrin plânı Berlinli profesör Yansen tarafından yapılmıştır. Esas projenin takdire şayan mezayası vardır. Lâkin plânın icra ve tatbikında kusurlar yapılmıştır. Meselâ apartımanlar ve evler pervaz hattı nazan itibara alınarak yapılmamıştır. 650,000 li raya mal olacak olan yeni parlamento binasınm yeri Dahiliye Vekâletine aid yeni binalar tarafından kapahlmıştır. Bu müşkülât kısmen bertaraf edilebilir. Fakat büyük meharet lâzımdır. İnsan öyle hissediyor ki muhteşem bir şehir kurmak için düşen nadir bir fırsat tamamile realize edilmemiştir. Filvaki Yansan plânı hava limanı, eglence mahalleri, şimdiden inşası tamamlanmış büyük stadyom, büyük caddeler ve bulvarlar gibi bir çok esas unsurlar için münasib mahaller ayırmıştır. Yeni binalardaki istil ve üslub Avus turya ve Almanya damgasını taşıyor. Hükumet binalarından çoğunun ve Atatürkün köşkünün plânlan Avusturyalı Holşmeister tarafından yapılmıştır. Lâkin yeni binalar üzerinde ya dogrudan doğruya yahud tedris ve irfan tar zile tesir yapmıştır. Türkiyede halk Büyük Millet Meclisine intihab ettıği meb'uslarla hakimiyetini gösterir. Türk milletinin millî gurur ve iftihan, baisi hayret olan yeni Ankaranm hummalı inşaatı arkasmda Atatürkün yürütücü kuvvetinin daimî varlığı görü nür. Müsarünileyhin resimleri her Türkün evinde ve halka mahsus yerlerde asılıdır. F.G. Buğday ihracatınm murakabesi Nîzamname projesi üzerindeki görüşmelere dün devam edildi Buğday ihracahnın murakabesi hak kmdaki nizamname projesi üzerinde yapılan müzakerelere devam edilmek üzere dün de Ticaret Borsasında bir toplantı yapılmıştır. Bu toplannda gene buğday tacirlerile mubayaacı ve simsarlar bu lunmuşlar ve projenin görüşülmesini ıkmal etmişlerdir. Nizamname, bundan bir müddet evvel hazırlanmıştır. Borsadaki toplantılarda yapılan görüşmeler, ziraat kongresine hazırlık mahiyetindedir. Proje Türk buğdaymm kalitelere aynlması, muhtelif mmtaka tiplerinin ve vasıflan nın tesbiti, tölerans nisbetinin tayini hususlanndaki hükümleri ihtiva ediyor. Bu suretle, dünyanın en yüksek kaliteli buğdaylannı yetiştiren memleketi mizin ihrac ettiği mallara bugün dünya piyasalarında gösterilen rağbet çok artmış olacaktır. îzmir vilâyet bütçesi îzmir (Hususî) Vilâyet bütçesî, adi ve fevkalâde olarak 2 499.360 lira üzerinden kabul edilmiştir. Son müza kere celsesinde vilâyet dahilindeki telefon teslsatı konuşulurken, Valimiz Fazlı Güleç, bütün azayı sevindiren bir haber vermiştir, o da şudur: Bütün kazalarm ve kövlerin otoma tik telefonla merkeze bağlanması ta savvur edilmektedir. îptidaî mahivette tetkikatı bile vapılmıştır. Meveud telgraf. telefon direkleri ve sair tesisat tan da istifade edilmek üzere. kazaların merkeze baglanması 60 bin liraya çıkabilecektir. Vilâvet, önümüzdeki sene asıl proieyi meclise verecektir. M. TURHAN TAN «76» nın tekne aksamî tamamlandi Şirketi Hayriyenîn yeni 76 numaral* vapuru, gelecek hafta kızaktan indiri •; lecektir. Vapururj tekne aksamı tamam* lanmıştır. Deniz "üzerinde yapılacak a« meliye, mayıs sonuna kadar ikmal edl* lecek ve vapur, haziranm ilk günlerin» de sefere başlıyacaktır. VEFAT Emekli Korgeneral MeHıne3 FuaiJ Alpkartalm refikası, Bayan Melffia ve Mevhibenin, kurmay yüzbaşı Nureddi • nin valideleri Bayan Nuriye Alpkartal kısa bir hastalıktan sonra 8 mart sall günü saat 5 te vefat etmiştir. Cenazesi 9 mart çarşamba günü Ba kırköv Çarşı camisinden kaldırılarak Bakırköy mezarlığma defnolunacaktır. Kurmay yüzbaşı Nureddin Alpkartal Siirdde bir ayı bir kadını yaraladı Bir Türk san'atkârınm icadı Bursa (Hususî) Cemal isminde bir genc burada, mazut ocakları için fitil yapmağa muvaffak olmuş ve bunun ihtira beratmı almıstır. Cemalin yaptığı bu fitiller, şehrimizin ihtivacma kâfi geldiği gibi civar vilâyetlere de sevkedilmeğe başlanmıştır. Cemal bir havlucudur. Havluculuk san'atınm gerile diğini gören bu genc san'atkâr, san'atınm verdiği bir kabilivetle zekâsını iş letmiş ve mazut ocakları için lâzım olan bu fitilleri yapmağa muvaffak ol muştur. Siird (Hususî) Ali adında birisi eşini de yanına alarak kaplıcaya gitmiş ve şehre dönmek üzere tekrar yo la çıkmışlardır. Bu sırada kocaman bir avının üzerlerine doğru gelmekte olduğunu gören Ali k?rısmı terkederek kacmara baslamıstır. Kocasının da kendisini bırakarak savuştu s unu gören bicare kadm korkudan oidu^u vere yı kılmıs, bu anda da avı kadmcağıza saldırarak kalcalanndan ve bö^ründen birer et parcası koparmıştır. Kadımn fervadı karsısında aklmı başına toolıvan Arnavud Kralı 27 nisanda Ali geri dönmüs ve eline geçirdiŞi tasevlenecek larla ayının üstüne atılmıstır. Basmdan varalanan canavar kadmı bir kül^e haTiran 8 İyi haber alan mehafil linde vere savurarak karmıçtır. Ksdm den öğrenildiğine göre, Kral Zogo ile hastaneye yatırılmıştır. Yaraları çok a FContes Apponyi'nin izdivac merasimi 27 ğırdır. nisanda yapılacaktır. İzdivac şenlikleri ne, 23 nisanda sarayda bir kabul resmile başlanacaktır. İzdivacı müteakıb, Kral General Ep Romada Roma 8 Alman Generali Fon Ep, ve Kraliçe şehre hâkim bir tepenin üze Trablustan buraya gelmiştir. Birkaç rinde kâin yazlık Durres malikânesine gideceklerdir. gun kalacaktır. Balo Kadınlan Esirgeme kurumu tarafın dan 12 mart 938 tarihine tesadüf eden 5nümüzdeki cumartesi günü akşamı Tokatlıj'anda bir balo verileceği haber ahnmıştır. Esirgeme kurumunu yıllardanberî bü}'ük bir muvaffakiyetle idare eden Bayan Rana Sani Yaverin nezareti ve idaresi altında tertib olunan bu balo nun son derece mükemmel olacağı anlaşılmakta ve çok zengin kotiyonlarla bu mükemmeliyetin bir kat daha ol gunlaştırılacağı anlaşılmaktadır. Mev simin en güzel eğlencelerinden birini teşkil edecek olan balonun hayırlı bir maksada da bağlı olmasma nazaran müstesna bir rağbet göreceğine şüphe edilmemektedir. PARİS Palais cles Sports'da Fransız ve Belçika takımları arasmda yapılan hockey müsabakasından sonra, eski kıyafetlerle patinaj dansları yapan çiftler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear