23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 İkinciteşrin 1938 CUMHURİYET Atatürk ve Anlcara Yazan ; PEYAM1 SAFA Yeni Türkiye Ankarada doğdu. Ankara, 1923 ten sonra hergün bir safha daha tekemmül eden manzarasile, yeni Türkiyenin bütün ümran ve teknik inkişafım kendinde hulâsa eder: Harabeler içinden fışkıran yepyeni bir şehir; inkırazlar içinden fışkıran yepyeni bir vatan. İnkılâbın bütün mutlak ve mücerred, göze görünmiyen kıymeilerini, mücessem ifadesinde, teker teker müşahedeye imkân vereck tarzda gözönüne koyan Ankara, bize her zaman, Atatürkün başında gizli modern ve mamur bir Türkiye rüyasını ebedi ve açık bir resim halinde göstermiştir: Atatürkün tahakkuk ve tecessüm etmiş en güzel rüyasıdır. Bugün onun cenazesini karşılayan Ankara, gözlerini bir yumsa, on beş sene evvel gırtlağına çıkan bataklığın ve on beş sene evvel gırtlağım kurutan bozkırın nasıl bir harikulâde isühale ile fimdiki modern şehre dönüverdiğini hatırlayacak, sonra da, gözlerini açar açmaz, iki vatan, iki devir, iki tarih arasındaki farkı derhal karşısında bulacaktır. Bu mucizeli istihaleyi yapmış insanlarm baştnda gelen Atatürkün trenden ayaklarile değil, başkasının ellerile ve dimdik değil, tarihin en kıymetli, fakat en hazin hediyesi halinde, bir tabut içinde indirildiğini görünce, ne kadar ağlasa, döğünse, yırtınsa yeridir. Fakat Ankara bir şehir halinden bir sembol haline yükseleli çok var. Ankara artık ne sadece bir şehir, ne sadece bir vilâyet, ne de sadece bir merkezdir: bir vatan, bir zafer ve bir inkdâb hulâsasıdır. Atatürkün de bir insan halinden bir sembol haline yükselişi yeni değildir. Atatürk de ne sadeoe bir tnsan, ne sadeae bir Şef, ne de sadece bir Kahramandı. Bir millet, koliektif bir şuur, millî bir kudret hulâsasiydi. Bu iki sembol şimdi tek bir cevher halinde birleşiyor. Bu cevhere Türkiyenin Başı, Kalbi, Ruhu, ne derseniz diyiniz, fakat unutmayınız ki O, mezartn içinde değildir, O canlı bir vatan hulâsasıdır ve mezar onun içindedir. PEYAM1 SAFA Atatürkün vasıfları: 8 Büyük Atamızın Ankaraya bağlılığı Ankaraya gittik. Düşmanlar, bizi zorlamak istedikleri zaman Sakarya köprülerini attık ve oradan bütün dünyaya meydan okuduk. Demek bu, darlık zamanında, uyanık halde görülmüş gerçek bir rüya idi. Atatürkün bu rüyayı hakikat halinde hesab etmiş olacağını kabulde bir an bile tereddüd e\iemeyiz. Ankara, Türk vatanı için beslenen Atatürk ideaU lerinin tahakkuk merkezidir, ve bu ideallerin hepsi büyük hatlarında şimdiden tahakkuk etmiş, kökleri memlekette derin ve kuvvetli yerleşmiştir. Yazan; YUNUS NAD1 tatürk bugün kucağında misafir bulunduğu, yann koynunda ebedî uykusunu uyuyacağı Anaraya çok bağlı idi. Bu bağlılığı bütün atana bağlılık diye telâkki edebiliriz. Memleketin en zor bir zamanında, her araftan ergenekon duvarlarile bağlandığımız bir hengâmda Atatürk büyük savaşına girişeceği günlerin arifesinde Sıvastan kalktı, Kayseriye uğradı ve nihayet Ankaraya gelip karargâhını orada urdu. Büyük Türk kumandanı Yıldırım Beyazıdla diğer büyük bir Türk kumandanı olan Topal Demirin karşılaştığı ovaann şehri olan Ankarada. Atatürkün büyük Türk kumandanı narrrağlub Demire büyük hayranlığı vardı. Onu tarihin en büyük kumandanlanndan biri sayardı. Gazinin gözünde Yıldınmla Demirin Çıbık ovası muharebesi Türklük dünyası için tarihî bir hata idi. Atatürk asker kumandan olarak Demiri sever d« ayni sıfatla Yıldırım Beyazıdı sevmez değildi. Tarihî Nutkunun Trakya vaziyetini şiddetle tenkid eden bir ktsmmda şu parçaya bakın: Efendiler, bir kumandanın esareti d« mazur görülebilir. O zaman ki, vazife ve icabatı askeriyeyi ifa ve tatbikte elmdeki kuvveti sonuna kadar, son süngü son nefere kadar kullandıktan sonra kanını akırmak fırsatını bulamaksızın düşman eline düşerse... cEfendiler, bütün ordusu, faik hasîm ordusu karşısında mağlub olarak kendiliğinden ricat ederken, kılıcını çekip tekbaşına atını, düşman başkundanının çadınna saldırarak ölüm anyan Türk kumandanları görülmüş, tür.» Atatürkün sitayişle yadettiği bu Türk umandanı Yıldırım Beyazıdın kendisidir ki hakikaten yapacak birşey kalmadığı zaman, tıpkı Atatürkün dediği gibi, atını Demirin çadırına sürerek hasmını şahsan haklamak istemiş, yüzde doksan dokuzu ölüm olan bu kahramanca hareketi tatbikte bir lâhza bile tereddüd etmemişti. Atatürk Yıldırıma daha az siyaIÎ olmaktan başka kusur bulmazdı. Demire gelince o askerliği en yüksek siyasetle mezcetmiş bir kumandandı. Yıldırım biraz hazımlı ve daha siyasî hareket edebilseydi bu tarihî hata tahakkuk etmiş olmıyacaktı. Çünkü Demir mutlaka bu muharebeyi yapmak istiyor değildi. Mümkünse onu bertaraf ederek geçip gidecekti... Atatürkü Ankaraya cezbeden manevî saikler arasında Türklük için hicran olan bu savaşın bir yeri var mıydı?.. Şurası muhakkaktır ki Atatürke Ankara yeni kurulacak Türk devletinde tabiî bir istihkâm, ulaşılamaz bir kale gibi görünmüştür. Ve bunu böyle görmekte Atatürk yal nız olmasa gerektir. Bizzat kendimizden sadır olmuş bir hüküm bunun delilidir: Mütareke zamanınm karanlık günlerinde îstanbuldayız. Milletin başına çöken hergün daha kara, hergün daha çamur kâbustan kurtulmak icin bir çare arıyoruz. Bulunması kolay olmıyan bu çare için beyinlerimizi zorlarken bir gün gözlerimizden bir şimşek çaktı, ve önümüzde kuvvetli bir istinad noktası parladı. Arşimed'in örekasına benzer bir buluşla yanımızdaki arkadaşlara aynen şunlan söyledik: « Başka çare yok, Sakaryanın bütün köprülerini atarak Ankaraya çekilmeliyiz, ve oradan zalim dünyaya bağırarak (eğer elinizden geliyorsa gelin de hakkımızdaki idam hükmünü bize burada tatbik edin!) diye bağırmalı, ikisi biri yok, adeta meydan okumalıyız. Gelemezler, gelecekleri varsa görecekleri vardır...» Biz bu sözleri söylediğimiz zaman şahsan Ankarayı görmemistik, bilmiyorduk Hatta o güne kadar hiçbir suretle Anka ranm ismi de geçmiş değildi. Fakat çare sizlik içinde coğrafya bize rehberlik ede rek bu f ikri ileri sürmüştük. Garib hal, bilâhare tahakkuk eden ziyet aynen ve tamamen bundan ibare oldu. Biz Ankaraya gittik. Zorlamak ifr edikleri zaman Sakarya köprülerini atık, ve oradan hakikaten bütün dünyaya meydan okuduk. Demek bu, darlık zamanında uyanık halde görülmüş gerçek bir rüya idi.. Atatürkün bu rüyayı hakikat halinde hesab etmiş olacağını kabulde tereddüd etmeyiz. Giderek Ankara, oraya gidenlerimizin umumen ve âşıkane sevdiğimiz bir şehir ldu. Çünkü biz o ulaşılmaz kalenin çinde, hiçbir mahrumiyeti gözlerimiz görmiyerek, ideallerimiz için can feda edercesine zevkle, şevkle çalıştık ve uğaştık. Şahsan biz Ankaranın içinde iki mçuk odalık bir evde oturuyorduk ki lâlâ hayali bizde binbir gece masallaındaki muhteşem saraylardan birinin hatırasım yaşatır. İnsan ideal için çalıştığı zaman eşsiz manevî bir benlık oluyor. Bu şartlar içinde baş idealci Atatürkün Ankaraya nekadar kuvvetle bağlandıkça bağlandığını artık kolay tasavvur edebiirsiniz. Ankarayı yeni Türkiye devletinin merkezi olarak kabul ve tespit eden 13 ilkteşin 1923 kanun maddesinin müzakeresinde o zaman Hariciye Vekili olan Ismet nönü Ankaranın niçin devlet merkezi Itihaz edilmesi lâzım geleceğini çok kuvli sebeblerle parlak bir «urette müda: aa etmişti. Hatırımızda kaldığına göre smet Inönü çok kuvvetli olan o müdafasında askerî bakımdan Ankarayı Türkie amudu fıkarisinin taarruzdan masurt en •alâbctli noktası olarak göstcriyor TC tuiu çok kanaat verici ifadelerle ispat «diordu. Netice büyük bir ekseriyetle kanunun kabulü oldu ve bu da yeni Türkie hayatmın dönüm noktalarından birini daha teşkil etti. Ankara devlet merk«zi olduktan onra, biz oraya vardığımızda fesliğen ve kadife çiçeğinin bile nadir yetiştirildiğini gördüğümüz bu harab şehrin iman lâzmı eldi. Baş Yapıcı Atatürk bu ije daha inceden başlamıştı, ona büyük kuvvetle iarılarak daha büyük hız hamlelerile deam etti. Vaktile fesliğenle kadife çiçeğini zor bilen Ankarada bugün en güzel çiçek nevileri ve ezcümle değme yerde değişmiyecek güllerin en güzel çeşidleri yetişiyor. Kara Ankara, çok değil, on, on beş yılda pek çok şehirlerknize baskuı yeşıl Ankara oldu. Atatürk, Ankaranın biran önce mamur olmasında devlet teşkilâtını faaliyete ve fedakârlığa sevketmiş olmağı kâfi bulmıyarak Ankaranın içindeki Orman çiftlığinden bir ziraat nümune çiftliği çıkarmak üzere bizzat da feyizli faaliyetere girişti. Bu muazzam teşebbüs ve gayretin bir hedefi Ankarayı biran önce mamur etmekse diğer bir hedefi de Türkiyede ileri ziraate bir nümune hazırlamak ve göstermekti. Atatürk bu mesaisinde ekonominin bütün şartlarını olanca ciddiyetile tatbik etti ve ettirdi. Kır ve kıraç bir ovadan milyonlar değerinde bir mamure çıkardı, ve bununla iktifa etmiyerek ayni tecrübeyi îstanbulun Yalovasma kadar memleketin diğer bazı yerlerinde yürüttü. Görünüşte bunlar şahsî birer iş manzarası arzediyordu. Halbuki kendi maksadlan hasıl olduktan sonra büyük idealistin bütün bu kıymetleri millet hazinesine ihda edip çıkmış olduğu şükran hatıralarımızda mahfuzdur. Atatürkün Ankaraya bağlılıgmın ikinci büyük sebebi, bütün vatan parçalannm hep Ankara gibi harab olarak tevarüs edılmiş bulunması ve bunlardan coğrafî vaziyeti itibarile muvafık mevkide olan birinin imarında gösterilecek ^ gayretlerin diğer bütün vatan parçaları için örnek tutulacak olmasîdır. Ankara Türk vatanı için beslenen Atatürk ideallerinin tahakkuk merkezidir, ve bu ideallerin hepsi büyük hatlannda şimdiden tahakkuk etmiş, herhalde kökleri bütün memlekette derin ve kuvvetli yerleşmiştir artık. Şimdi Atatürk Ankarada yerleşeceği ebediyet borcundan hep Ankara gibi umran yolundaki bütün vurdun güzelliklerini temaşa ede ede rahat uykusunu u Tabutu önünde dünyanın eğildiği Büyük Adam Yazan: AB1D1N DAVER Atanın naaşı Ankarada. Onu, evvelki gün lstanbul, görülmemiş bi; teessür ve heyecanla son defa selâmlamışh. Dün de, \z~ mitten itibaren Ankaraya kadar demiryolu güzergâhındaki yiizlerce kilometrelik Anadolu toprağı, her karışını ayrı ayrı kurtardığı yerler, Onun son geçişi önünde gözyaşlart dökerek eğildi. Bugün de Ankara, kendi yarattığı şehir, Ona son hürmet ve tazim vazifesini ağlıyarak yapacak. Devlet merkezinin Devlet Şefine son selâmında, yalnız Ankaranın değil, bütün Türkiyenin ve bütün dünyanın selâm ve hürmeti mündemic bulunacaktır. Bugün, Ankarada, bu Büyük Türkün naaşı önünde eğilen bütün medeniyettir, bütün insanlıktır. Çünkü bu Büyük Türk, ayni zamanda Büyük tnsandır ve medeniyetin en büyük hâdimlerinden biridir. thtiyar dünya, nice büyük fatihler, cihangirler gördü; fakat bunların birçoğu, kan selleri üstünde yükseldiler, maddeten yükseldikçe manen alçalanları çoktur. Bütün dünyaya tahakküm etmek hırsları, onların, dehalarını, medeniyeti yiyen bir dev haline getirdi. Halk adamı olarak işe başladılar, fakat zafer onları sarhoş etti; demokrat iken despot, halk çocuğu iken halkı hor görüp imparator oldular. Kendileri için can veren halkın kemikleri üstünde kui dukları saltanatı halkı ezmek için kullandılar. tnsan olduklarım unutarak insanlığı çiğnediler. Cihangir olarak ülkâlar fethettiler; fakat medeniyetin kalbini fethedemeden bu dünyadan göçtüler. Atatürk, bu çeşid büyük adamlardan olmadı. O, Türk yurdanu kurtardıktan sonra kılıcını kınına koydu. Vatam parçalanmak tehlikesi varken bir Harb İlâhı olan bu Büyük Türk, memleketini ve milletin istiklâlini kurtarınca hemen bir sulh perisi oldu. Kendisine inanan ve gösterdiği yolda can veren halk kütlelerini, yeni maceralar peşinde kuşturmadı, öldürtmedi. Halk çocuğu olduğunu asla unutmadu Bunu unutmadığı için de, hep halk içinde ve halk için çalıştı. Kendini daha fazla yükseltmek için, arasında yaşadığı halkı yükseltti. O Başbuğluktan tacidarlığa inmedi, fakat halkın baştacı oldu. O, kurtardığı memleketi, tarihte çok görüldüğü gibi, tekrar batırmadı; milleti ben kurtardım; hayatını bana borcludur, ne istersem yaparım, diye düşünmedi. Bir hastayı ölümden kurtaran doktorun nasıl o adamı öldürmeğe hakkı yoksa, bilâkis daha sağlam yaşatmak, nasıl vazifesi ise, O da, öyle yaptı; milletin nabzını elinden bırakmadı ve kendi ölürken onu, güzel, sağlam, kuvvetli ve ebedpayidar olarak bıraktı. însanlığa, medeniyete hizmet ettiği içindir ki bugün Ankarada tabutu önünde bütün insanlık ve medeniyet hürmetle eğiliyor ve matemini tutuyor. AB1DIN DAVER l Atamızın son yolculuğundan intıbalar J Atamızın son yolculuğundan intıbalar j yuyabilecektir artık. YUNUS NADl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear