13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 tkİBciteşrin 1938 CUMHURİYET Atamızın ebedî mahfazası neresi olmalıdır ? Yazan: SEDAD ÇETİNTAŞ 923 yıhnda idi. Ankarada şimdiki Adliye binasmın önüne gelen yerde bir gece çamura gömülen lâstiğimi kaybederek evitne tek lâştikle dönmüştüm, o vakitki ışıksız, kandilsiz göl ve çamur diyarını bugünkü moderin Ankara yapan odur. Ankarayı herkesten evvel o sevdi, sonra bizlere sevmesini öğretti, biz Türkler de bu sevgile Ankarayı bezettik, elbette ki Atanın yarattığı makarri, hayatında Atanın otağı olan sevgili Ankara Büyük ölüye son kucak olmağa da lâyıktı. Biz Buranın adını değiştirsek de tedfin merasiminden sonra sadece (Ata yurdu) diye ansak ne iyi olur. Ankara diyince oranın sembolü her tarafı seyreden ve her taraftan seyredilebilen Ankara kalesidir. Nitekim pulları mızda ve Ankaranın her türlü sembolik tasvirinde böyle yapmıyor muyuz? Atamızın fani cesedini de burada ebedî mahfazasına koymak en doğru bir iş olacaktır. Tarihin enginliklerinden binbir vak'anm kahramanlıklanna şahid olmuş olan Ankara kalesi en sonunda Yirminci asra sığamıyan ve Türk tarihinde en parlak bir yıldız olarak yükselmiş olan en tüyük bir millî kahramana ebedî kucak olabilecek yegâne yerdir. Burada hayalen yaptığım etüdierde şunlar akhmdan geçiyor: 1 Yalnız İstanbuldan gidenlerle mukabilinden gelenler için değil, o havalinin her tarafından Ankaraya bu kaleyi seyrede ede yaklaşılabilir. 2 Ankara kalesinin oturmuş olduğu tepe her cepheden muhtelif estetik mana ve ifadeleri haizdir, şimale Timurlenk tepesine bakan cephe bir haşyet tablosudur, Çubuk çayı cephesi daha başka bir ifadeye malık, istasyona ve Yenişehre bakan cepheleri yumuşak ve gülümser bir ınanzara arzeder, her cepheden bu tepede Atamizın büyüklüğünü taşıyabilecek bir kabiliyet vardır ki biz bu kabiliyetleri asıl o Büyük ve şerefli ölüyü bağrına aldıktan sonra daha iyi görüp tahlil edebileceğiz, eğer Atamızın bu hususta vazıh bir vasiyeti yoksa bizim aklımızca bu Büyük ölüye ebedî mahfaza olmak şerefine lâyık yegâne yer Ankara kalesinin bulunduğu tepedir. Kalenin içindeki ahşab ve değersiz binalar kâmilen temizlenerek burası baştanbaşa bir park yapılmalı ve en münasib yerine çok mürtefi bir abide yapılmalı ve bu abidenin en yüksek yerinden geceleri uzaklara kadar fışkıran bir ışık konmalıdır. Bu ışık Atamızın hayatında yarattığı Türklük ülküsünün Türk kültürünün ebedî bir sembolü olarak Türklük yaşadıkça bir saniye bile sönmemelidir. Söz ve fikir kalabalığı yapmak iste mezdim. Elbette ki büyüklerimiz bu işi bizlerden daha iyi düşünürler. Fakat matbuatta bu hususta yürtülmekte olan bazı mütalealara şahid olunca bu sözümü söylemeğe lüzum gördüm. Yüksek Mimar Salih Bozok büyük zafere aid hatıralarını anlatıyor ((26 ağustos günü sabahleyin erkenden çadırlarımızı terkettik. Hava henüz karanlıktı. Kocatepeye muvasalat ettiğimiz zaman şafak yeni sökmeğe başlamıştı. Herkes büyük bir heyecanla dürbününe sarılarak düşman mevzilerini tarassuda başlıyordu)) Ebedî Şefimiz Atatürkün en eski ve en uakın arkadaslanndan muhterem Bilecik meb'usu Salih Bozokun İstiklâl Harbimizin son safhalarına aid hatıralannı aşaçtda okuuacaksımz. Bu saürlar çok evvel «Haftahk Mecmua» da intişar etmişti. Üzerinde hiçbir takdim kelimesine ihtiııacı olmıuan bu uazıuı tek cümlesine dokımmadan ikübas eimeği vazife bildik. Dünuamn en büuük adamının hauaiından ehemmiyetli birkaç sahifeui, onu anlatanm verdiği ilk şekilde muhafaza eimekle, heuecamnı olduğu gibi muhafaza etmi$ oluuoruz: Taaıruz kararı, en müsaid zamana intizaren, Sakarya muzafferiyetini müteakıb verilmişti. Taarruzun icrasmdan birkaç hafta evvel cepheye gidildi. Gazi Paşa hazretleri vaziyeti yakından tetkik ve yakında bir taarruz başhyacakmış gibi hazırlık yapılmasını emrettiler. Birkaç gün cephede kaldıktan sonra tekrar döndük. Maksad, taarruz şayiasını bertaraf etmek ve etrafa, ancak bir tetkik seyahati icra edildiği hissini vermekti. Atatürkün hayatından bir parça KÖŞE PENCERESİNDEN Ata sözleri Ankaradan gizlice hareket Nihayet bir gece... (23 ağustos) Gazi Paşa Ankarayı sessizce terketti. Ika«Bir millet, bir memleket için necat, Ebedî Şefimizin İstiklâl Mücadelesi esnasında alınmış tarihî bir resmi metgâhımız Çankaya olduğu için şehre elâmet ve muvaffakiyet istiyorsak bunu uğramaksızm Konya yolu takib edilebive kendisinden vaziyet hakkmda malu ralnız bir şahıstan hiçbir vakit taleb etmeAfyona doğru... Güneş biraz yükseldi, Kocatepede bulirdi. Müfarekatimizden evvel Paşanın mat taleb etti. lunanlar düşman tarafından görülebilirmeliyiz. Umumî necatı, gene umumî gayErtesi sabah kumandanlarla maiyet ikametgâhmda kalanlara sureti mahsusaZabit iki gün evvel esir edilmiş oldu ret temin eder ve bir millet, bir içtimaî hedi. lerini hâmil otomobiller Afyona müte da emir verildi: Hareketimiz işaa edilmiTam bu sırada düşmanın büyük çaph veccihen hareket ctmişlerdi. Yolda ras ğu için, son vaziyetten haberdar olma et yalnız bir ferdin gayretile bir adım biyecekti! Ve bir iki gün zarfında köşke toplarından bırının mermisı bızım bulun adığımız köylülerden bir ihtiyarı îsmet dığını söyledi. Bunun üzerine Başku e atamaz!» gelenler olursa Gazi Paşanın rahatsızhğı duğumuz tep>enın altında patladı. Bu Paşa tanıdı, otomobilini durdurarak ev mandan Gazi Paşa haritayı açarak düşO daha neler ve neler söylemedi, bize leri sürülerek kimse ile görüşmesi mümmermiyi ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü velâ hatırını, sonra takib ettiğimiz yolun man vaziyeti hakkında alınan raporlara ne vecizeler ve ne düsturlar armağan etkün olmadığı anlatılacaktı. Bu suretie takıb etti. Anladık ki düşman, oradan doğru olup oîmadığım sordu, ihtiyar ay öre hasıl olan vaziyeti işaret etti. Karar medi?.. Biz «bir Türkün dünyaya bedel birkaç gün kazanmak istiyorduk. • gâhımızdaki düşman erkânıharbi de düş olduğunu» ondan duyduk ve bu sözün geçmekte olan hasta nakliyatına mahsus nen şu cevabı verdi: Ertesi gün, öğle üzeri otomobillerîe arabalarımızı hedef ittihaz ederek ateş « Yol doğrudur; fakat bu şosenin man ordusunun düşmüş olduğu ağı gör tam bir hakikat ifade ettiğini de gene onun Konyaya vâsıl olduk. Paşanın Ankaramüş ve vaziyetin vahametini anlamıştı, şahsında gördük. açmaktadır. ileride turabı tesviye edilmemiştir.» dan hareket ettiğınden haberdar olma Düşman yaralılarımıza karşı bu denaİhtiyar: «Belki bozulur, yürümez.» gayriihtiyarî olarak parmağını haritanın Fikrin cebrü şiddetle, top ve tüfekle dıkları için, ansızın gelişimiz Konyalılan etkârane tecavüzlerine devam etmektey diyerek otomobillerimizi tuttuğumuz is üzerinde gezdirdi: öldürülemıyeceğıni o söyledi ve o ıspat ethayrete düşürdü. İki gün Konyada kal« Bu vaziyete nazaran iki kolordu ken kahraman efradımız da (Tınaz) ve tıkametten çevirdi ve yolu tarif etti. ti. Medeniyetin emrettiğini, istediğini yapdıktan sonra, Garb cephesi karargâhmın kumandanımızla, dört fırka kumanda (Belen) tepelerdeki düşman mevzileriBiz şoseden aynldiktan sonra ancak manm insan olmak için kâfi geleceğini o ıulunduğu Akşehire gittik. ne şiddetli hücumlarda bulunmakta id;. bir müddet gidebildık, sonra yolu şaşı nımızın, kıtaatınızın çemberi içinde buleri sürdü ve bu sözün müspet bir hakikat Akşehirde kumandanlar içtimaı Gene bu sırada elli yedinci fırka ku rarak dere, tepe arasında yol aramağa lunduğunu zannederim!» dedi. fade ettiğini tam medenî bir heyet yaratAkşehirde bir kumandanlar içtimaı mandanının karşısındaki tepeyi dediği başladık. Bu yüzden çok vakit kaybetGazinin telefonla verdiği emir makla açığa koydu. yapıldı. Taarruzun sureti icrası bu mühim saatte alamamasından mütevellid teessür tik. Bizden sonra yola çıkan arkadaşlar Gazi Paşa, aldığı bu malumatı derhal «Türke müspet ve iyi birşey veriniz. içtimada kararlaştırıldıktan sonra lâzım le intihar ettiği telefonla bildiriliyordu. Afyona vâsıl olmuşlardı bile. Biz hâlâ telefonla Kemaleddin Sami Paşaya bilBunu reddetmesine imkân yoktur» diyen gelen tertibat alınarak Garb cephesi kadirdi ve bahsedilen kumandanların be Akşama kadar devam eden taarruz ovanın içinde yol taharri ediyorduk. rargâhı Akşehirden (Şühud) nahiye muvaffakiyetimizle neticelenmiş, düşmahemehal esir edilmesini emir buyur de odur. Bunu söylerken bize CumhuriOvada yürüye yürüye nihayet düş merkezine nakledildi. Burada karargâh nın birçok mühim noktaları elimize geç man siperlerine, telörgülerine tesadüf et du. Düşman zabiti, evvelce türk yeti veriyor, lâik bir idare veriyor, kadın hürriyeti veriyor ve medenî bir ahenk vedüşman tayyarelerinin tarassudatına açık mişti. tik. Bütün saha kazılmış ve derin derin e bilmediğini söylemiş ve kendisile bir vaziyette olduğu için Kocatepe ile Akşam karanlığı etrafı sarmca... hendekler açılmış olduğu için otomobilin tercüman vasıtasile ve rumca gö riyordu. Biz de bütün bu verilen nimetleri SEDAD ÇETİNTAŞ Şühud arasmdaki vâdıye çadırlar kurulrüşülmüştü; fakat Gazinin türkçe olarak şükranla kabul ederek onun sözündeki Aksam karanlığı etrafı sarınca, ufuk geçmesi müşküldü. du. Fevzi ve İsmet Paşaların karargâhisabeti ispat ediyorduk. Telleri kopardık, kestik. Hendekler verdiği bu emri işitir işitmez benzi kül giları da bu sık ağaclarla kaplı ve iki ta ta patlıyan mermilerin çıkardığı alevler Onun Türk idrakine nakşettiği yükselden otomobili geçirtmek için de şu çareyi bi oldu. Elini alnına götürdü, teessürünTabanca ile oynarken... rafı yalçın tepelerle çevrilmiş vâdinin seçilmeğe başladı. Geceleyin de taarruden getirilen çayı içmedi ve çadırdan dı tici, aydınlatıcı düsturlar saymakla tükenKüçükpazarda Hocagıyaseddin ma içindeydi. za devam edilmesi mukarrer olduğundan bulduk: Düşman siperlerinde elimize gemez. Onlar, birer fikir olarak değil, birer çen bir kapıyı çukurların üzerine koya şarı çıkmak için müsaade istedı. hallesinde Maslak sokağında 9 numa muharebe sabaha kadar devam etti. Çay ziyafeti! Kendisinin türkçe bildiğini ve biraz iman parçası olarak benliğimizde yaşıyor. ralı evde oturan Demirtaş mahalle bekrak otomobili geçirdik. İlk düşman esirleri Bu sırada Anadolu Ajansı (Çankaevvel gayriihtiyarî verdiği malumattan Onun için «Ata sözleri» dediğimiz Ataçisi Cemalin kansı Kâmile, evvelki gece Afyonkarahisarda İlk düşman esirleri ertesi sabah ta20,30 da tabanca ile oynarken merm; ya) da süfera ve rical şerefine tertib edidolayı nedamet hissettiğini anlamıştım. türk öğüdlerini ve vecizelerıni de onun asıl Afyona girdiğimiz sırada, şehrin muhlerden biri ateş almış, sol gözüne isa len bir çay ziyafetinden bahseylemek arruzun ikinci günü karargâhımıza ge Ben de beraber dışan çıktım, kendisine adı, asil şahsiyeti ve bütün eserleri gibi bet ederek zavallı ağır surette yaralan teydi. Bu haber Gazi Paşanın (Anka tirildi. İlk esir kafilesi yirmi otuz kişiden telif kısımlarında yükselen alevler, git türkçe: tebcil edeceğiz, tertil edeceğiz. Onlar sönmıştır. Yaralı kadın, hastaneye kaldırı ra) da bulunduğu hissini vermek için işaa mürekkebdi. İçlerinden biri Bulgar ol tikçe, genişliyerek mahalleleri bir kül yımez birer meş'aledir ve bizim halimizi, is Nerelisin? dedim. ğmı halinde bırakıyordu. Düşman kaçarlırken ölmüştür. edilmişti. Nitekim İstanbul gazetelerine duğunu, türkçe bildiğini söyledi, halbuSelânikli olduğunu ve Kule kahveha tikbalimizi durmadan tenvir edeceklerdir. ken son ve müthiş şer.aatini yapmaktan de telgraflarla verildi. Ve kimse zerre ki arkadaşlar kendisini Edirneden tanı M. TURHAN TAN neleri mahallesinde ikamet ettiğini söyleKömürden zehirlenerek öldü yorlarmış, Rum bir berbermiş! Pek gü geri kalmamış ve şehri ateşlemişti. kadar şüphe etmedi. di. Ne garib tesadüf! Ben de Selânikte Eyübde Nişanca Ermeni kilisesi karAfyonda kumandanlara karşı halkın zel türkçe konuşuyordu. 26 ağustos sabaht... o mahallede ikamet etmekteydim: şısmda yeni mekteb yanmda oturan 35 duğu mahalle gitmek arzusunu izhar bugösterdiği tezahürat bugün ayni heyecanKendisini teşhis eden arkadaşımıza ce Niçin o güzel Selâniği bıraktın da yurdukları için refakatimizde Kemaled26 ağustos günü taarruzun icra edi yaşında Halil Dırlikle 40 yaşında Fethi la hatıramda yaşamaktadır. Afyonda iki buralara geldin? diye sordum. Ka?akaş, Buzhane içindeki odalarını leceği zaman sabahleyin erkenden ça vaben bir müddet Bulgarhğını iddia et üç gün Belediye dairesinde kaldık. din Sami Paşa da bulunduğu halde Çal ısıtmak üzere mangal yakmıslardır. dırlarımızı terkettik. Henüz hava karan ti; fakat sonra hakikati söyledi ve Ed;r Askerim, emir aldım! cevabmı ver köyü istikametine müteveccih olduk. Gece uyuyamadtm, bir gürültü Mangaldaki kömür iyice vanmadıgın lıktı, bize yolu göstermek üzere önümüz neli Rum berber olduğunu itiraf etti. di. Geçen sene şehid Mehmedciğin teyidi işittim dan çıkan karbon gazi Halilin zehirle den bir iki fenerli asker çıkardık. Vâdi Rum berber, mütemadiyen taarruzun Başı fevkalâde ağrıdığından dolayı da hatırası merasimi yapılan tepeye geldiğinerek ölmesini intac etmıştir. Fethipin Başkumandanhk muharebesinin olduile tepe arasında muntazam yol olmadığı şiddet ve dehşetinden bahsediyordu. Berfazla konuşmağa mütehammil olmadığını miz zaman düşmanla harb başlamıştı. On de sağ kolu birkac yerinden yanmıştır. ğu günün gecesiydi. Yatıyordum, bir a için hayvanlara binmiştik. Kocatepeye hayat olarak siperlerde kimsenin kalmailâve etti. İcab eden ilâcları kendi bavu birinci fırka kıtaatı avcı halinde ve bizim muvasalat ettiğimiz zaman şafak yeni dığına kanidi ve yeminlerle kasemlerle yak sesi ve bir gürültü isittim. Uyandığım lumuzdan verdik. üç dört yüz metre ilerimizde hareket ediÜskübde bir âyan azası sökmeğe başlamıştı. Birinci Ordu ku düşmanın elinde neler varsa hepsinın zaman yeni gelen bir rapora muttali olyordu. On birinci fırkanın topçuları arKemaleddin Sami Paşanın öldürüldü mandanını orada bulduk. bizim elimize geçeceğini yana yakıla id dum: Düşman pek fena bir vaziyete girkamızdaki bir tepeden düşmana ateş akarargâhında Belgrad, (Hususî) Vreme gazetes;Saat dörde gelmişti ki, herkes büyük dia ediyordu. Halinden, askerimizin as misti. cıyorlardı. Gazi Paşa düşman erkânıharb zabi nin yazdığına göre, çok değerli ve nüBunun üzerine Gazi Paşa hazretleri, lan gibi savletinden havf ve herasa duçar fuzlu bir zat olan Âyan azasndan Spıro bir heyecanla dürbününe sarılarak düştinden bu haberi aldıktan sonra otomobiGazi Paşa bu vaziyeti gördükten sonolduğu anlaşılıyordu. Onun ifadesine gö sabahleyin Dumlupınara hareket etmek Yuristiç şahsî bir münaferet yüzünde.n man mevzilerini tarassuda başlıyordu. lin hazırlanmasını emretti. Kemaleddin ra neticeyi kat'iyenin bir an evvel istihre Afyonun çoktan bizim elimize geçrniş kararını verdiler. Gazi Paşa Birinci OrMukarrer saat hulul etti, ve... Üsküblü Yosiç tarafından çarsı icrnde dunun, Fevzi Paşa da İkinci Ordunun Sami Paşanın karargâhına gitmek arzu sali icin fırka kumandanını da nezdlerine öldürülmüstür. Hadisenin siyasî hiç bir Mukarrer saat hulul etti; bir anda ce olması lâzımdı. harekâtını takib etmek ücere erkenden ediyordu. Birinci Ordu kumandanı yolun celbetti ve topçunun önümüze geçmesini, sebebi yoktur. Yugoslav matbuatı bu de hennemî bir tarraka afakı titretti, müteGaziye getirilen beşaret haberi fevkalâde muhataralı olduğunu söylediy piyadenın ılerı harekete devam etmesini ğerli zatın ölümünden çok teessür duv addid çaptaki toplarımız gürledi: Ta Filhakika biz bu Rumla konuşurken Afyondan hareket eylediler. İsmet Paşa se de, Gaziyi alıkoymak mümkün olmadı. emir buyurdu. maktadır. Maktul İstanbulda Galatasa arruz başlamıştı! Başkumandan Gazi Paşanın huzuruna Afyonda kalmıştı. Dumlupınar civarın Hep beraber Kemaltddin Sami Paşa(Sonu yarın) rayda okumus ve eski Osmanlı Mecl'si Yarım saat süren topçu atesinden son bir erkânıharb zabiti geldi ve Afyonun da bir köyde Birinci Ordu kumandanmı nın bulunduğu tepeye geldik. KemaiedMeb'usanına Üsküb meb'usu olarak gönSalih Bozokun teşekkürü ra mitralyöz ve piyade tüfekleri işleme istirdadına dair telefonla aldığı maiuma çadırında bulduk. Gazi Paşa Kolordu din Sami Paşa dürbünü ile düşmanın derilmiştir. Muhterem Salih Bozokun âağe başladı. Bundan kıtaatımızm düşman tı tebşir etti. Düşman esiri de bunu duy kumandanı Kemaleddin Sami Paşa ile Dumlupınar civarındaki ovadan ricatini madı Bay İsmet Yenenden aşağı telefonla görüşüyorlardı. Etibba Odasında yapılacak mevaziine takarrüb ettiğini anladık. Pek muştu, yalan söylemediğini teyid eder tarassud ediyordu. Gazi Paşa sordu: daki mektubu aldık: Gazinin huzurunda bir düşman az zaman sonra (Kaiecik) sivrisi kahra gördüğü bu hâdiseye, adeta bizden zi İleride bir duman görüyorum, bu Kayınbabam Salih Bozok, rahatsızhğı toplantı erkânıharbi man askerlerimiz tarafından işgal edildi, yade seviniyordu. hasebile bizzat hastaneye gelenlere, te ' nedir? Türk Mikrobiyoloji cemiyetinden: Bu sırada bir iki gün evvel esir edilmiş, Gazi Paşa hazretleri, o akşam; ertesi Kemaleddin Sami Pasa cevab verdi: lefon veya telgrafla lutfen hatırını so ' «Tetanoz profilâksisi» mevzuu üzeri buna mümasil bir takım düşman mevzine 17 ikincitesrin 938 perşembe günü sa lerinin de işgal olunduğu bildirildi. Hepi günü Afyona gitmek için lâzım gelen olan bazı düşman zabitanı karargâha ge Düşman ağırlıklarını yakıyor, Pa ranlara ayrı ayrı cevab verecek vaziyette olmadığmdan muhterem gazetenızle at 6,30 da Etibba Odası salonunda ya miz birbirimizi tebrik ediyor ve temadii tertibatm yapılmasını ve hareketimizden tirilmişti. Gazi Paşa esirlerin arasında sa hazretleri! teşekkürlerinin neşrini rica ederim. pılacak toplantıya bilumum sayın mes muvaffakiyat için temenniyatta bulunu sonra karargâhın da oraya naklolunma bulunan erkânıharb zabitini yanına isteÇal köyü istikametinde... lektaşlarm teşrifleri rica olunur. di. Düşman zabitine bir çay ısmarladı yorduk. sım emir buyurdular. İsmet Yenen Gazi Paşa on birinci fırkanın bulun talar sözü değil, Ata sözleri. Atalar sözü, hayat tecrübelerini ifade eden veya içtimaî akideleri, temayülleri, tenafürleri tebarüz ettiren vecizeler mahiyetini taşıdıkça şüphe yok ki, kıymetlidirler, bellenmeğe lâyıktırlar. Fakat Ata sözleri; bizim Atamızın, Atatürkümüzün sözleri, herhangi mevzua temas ederse etsin mutlaka bir hakikat, bir fayda, bir irşad ve bir hikmet ifade eder. Biz Ata sözleri derken kelimeleş miş yıldızların, cümleleşmiş zıya şelâlelerinin idrakknize verdiği ışığı kasdederiz. Çünkü Atatürk, millet ve memleket meseleleri üzerinde konuşurken kehmeleri meş'ale yapardı ve bizleri o meş'alelerin şığile hakikatten hakikate götürürdü. «Dehayı» tekellüm ettiren ve en muğlâk hakikatlerin özünü terennüm eden o mubarek ağız şimdi ebediyetin göğsüne dayanarak susmuş ve kudretlı, ahenkli sesini tarihin hayran dudaklarına bırakmış bulunuyor. Lâkin sözleri o ağızdan çıktıkları dakikadaki kuvvetile, taravetileruhumuzda yaşıyor. Bir an, tek bir an yok ki onun bir sözünü hatırlamıyalım. Meselâ ahlâk mevzuuna düşen herhangi bir bahsin daha başangıcmda onun gür sesinden şu vecizeyi duyuyoruz: «Şunun bunun teveccühün den kuvvet almaya tenezzül ederseniz halinizi bilmem, fakat âtiniz çürük olur!» Kimse; ne filozof, ne moralist hiçbir Kimse, ferdin ahlâkını kuvvetlendirmek çin bu kıymette bir söz söylemedi. Teveccühleri cemiyetlerce paylaşılmak, kapış kapış edilmek istenilen önderlerden, lidererden ise hiçbiri böyle bir tahzir ayeti yazmadı. Zaten onun büyüklüklerinden biri de kendi büyüklüğüne bütün yurddaşlarını ortak yapmak istemesiydi. Eserler yaratırdı, fakat yaratıcılığın şerefini cemiyete bağışlardı. Bu asil hareketini şu vecize ile ahlâkî bir düstur şekline koyan da gene cendisi değil miydi: i
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear