25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURtYET 21 Birinciteşrin 1938 Sarmaşık ve san'atkârı Bu tablonun şöhreti bir zamanlar o hale geldi ki sevgililerin mektubları o resmi havi kartpostala Iyi oyuncuların Izmirden ayrılması maçlara rağyazılmazsa sevgiden şüphe edilirdi beti azalttı Muasır ressam lardan hiçbirisinin eseri, onun kadar meşhur olmuş; litografide, matbaada ve dığer vasıtalarda onun kadar yayılmış ve basılmış değildir. O zamanlar se venlerin aşkını içinde sembolize edilmiş olarak gördüğü ve her çiftin ona her bakışta artan tahassürle seyrettiği bu eser Tranquillo Cremona'nın «Sarmaşık» adlı tablosudur. Eser o zamanlar o kadar beğenilmiş ve benimsenmişti ki İtalyanın her yerinde ve Avrupanın birçok şehirlerinde pek fazla kopyaları basılmış, güzel sanat meftunları kadar san'at sevenlerin de Cremona'nın meşhur «Sarmaşık» talbosu rağbetine mazhar olmuştu. Resmin şöhreti o kadar taammüm başlar başlamaz ailesile birlikte Milânoetmişti ki, sevgililere gönderilecek mek da yerleşiyor ve tahsilini ikmal ederek tublar bu tabloyu havi kartpostallara ya san'atının inkişafı için çalışıyor. O sıralarda Milâno'da san'atkârlar zılmaz, nişanhlara gönderilecek şekerlemeler bu tablonun kopyası bulunan kutu tam «boheme» hayatı yaşıyorlardı. Bu lara konmazsa adeta sevgiden şüphe edi devirde anılan san'atkâr tipleri Pucci ni'nin «La Boheme» operasında ebedi lirdi. Maşuka âşıkının odasında, karı koca leştirilmiştir. O zamanın meşhur komeyatak odalarmda bu tablodan görmez di muharrirlerinden Emilia Proga Lâle devri kahramanlarma benzer. Proga son lerse sevilmedıklerine zahıb olurlardı. Tablo, görüldüğü veçhile, beyaz yüz zamanlarında Baccus ilâhının müridi ollü, sıyah saçlı bir erkekle sanşın bir kımuş ve o ndan sonra her zaman masası zın ihtiraslı vaziyetini tasvir eder. nın üstünden alkol eksik olmamıştır. ArErkek se\gisinin verdiği tahammül kadaşlan onu bu vaziyetten kurtarmak edilmez bir bunaltı ile kıza doğru mey istiyorlar. Bir gün Cremona alkol suraletmiş, ve ona bütün mevcudiyetini feda hisini bosaltarak içerisine su dolduruyor. edecek tavırlar içinde sevgisini ifade et Proga çalısmağa oturduğu zaman her mektedir. Kız, bu amansız sevda hücu zamanki gibi surahiden içiyor, fakat işin mu karşısında kendmden geçmiş, fakat farkına varmıyarak telkin kuvvetile sarkendi sevgisinin bu manevî tezahür kar hoş oluyor. Sonra arkadaşları vaziyeti şısında zayıf kalacağı korkusile biraz çe gülerek anlatıyorlar. O da «Cremona'ya kilmiş vaziyettedir. teşekkürler. Bundan sonra sarhoş olmak İkisi de fazla sevilmek hodkâmlığını için alkole ihtiyac yok, artık kuyuya dadeâil fazla sevebilmek feragatıni göster yanmak lâzım!» diyor. mek için gayrettedırler. Sanki sevmekte Bir gün pansiyon sahibi iki aydır para geri kalmak şüphesi bile onları mahvedevermiyen Cremona'ya kızarak kapıcıya ce ktir. tenbih ediyor: «Bu adam bugünlerde İdeal sevgiyi fırçasile en ince noktası belki kaçar, dikkat et» diyor. Ressam na kadar pek mahirane canlandıran Cre bunu haber alıyor ve pansiyon sahibine mona bu ilhamı hayalden değil hakikî çıkışarak «evet gideceğim. Hem de ev hayattan almıştır. Tabloda gösterdiği şa kirasını vermeden ve bando ile gidece hıslar yabancı olmayıp kendi tanıdıklarığim» diyor. dır. Erkek, Loreley ve Wally operalarıErtesi gün evin önünde bir öküz aranın bestekârı talihsiz san'atkâr Alfredo bası duruyor. îçinden ressam ve arkadaşCatalani'dir. Kız ise ressamm baldızı ları çıkarak eşyayı arabaya yerleştiriyorElisa Cagnoli'dir. lar. Ve aralarında teşekkül ettikleri bir Cremona bir gün ansızın atölyesine çalgı takımile güle güle evi terkediyor girdiği vakit orada musıkişinasla baldızı lar. nın seviştiğini görüyor. Sahne çok hoşuna 1878 den sonra hususî bir sergi açı gidiyor. Günlerce zihnini kurcalıyor. En yor. Eserleri çok beğeniliyor. Ve çok nihayet gözlerinin gördüğü bu güzel manzara dehasının süzgeçinden geçerek şöhret buluyor. Son zamanlarda o kadar çalışıyor ki fırçalarından dökülen boyalarla tesbit vaktin darhğından palet üzerinde boya ediliyor. hazırlamağa bile vakit bulamıyor. Ve *** Tranquillo Cremona 1837 senesinde boyalarmı elinde yapıyor. Bu sebeble Pania şehrinde doğmuştur. Tahsiline boyalarda bulunan zehirli maddeler avVenedik Güzel San'atlar Akademisinde cundaki mesamattan kanına karışıyor, ve başlamıştır. O vakit Venedik Avusturya sonunda zavallı ressamın ölümüne sebeb İmparatorluğunun bir parçası idi. 1859 oluyor. da Avusturya ile Piemont arasında harb İzmirde lik maçları îzmir (Hususî) Liklerin ikinci haftalık maçlan da dün yapıldı. Fakat muhtelif sebeblerden dolayı, Izmirde artık bu maçlara aid alâkanın iyiden iyiye azaldığı görülmektedir. Eski kalabalıklar, eski hararetli taraftarlıklar, eski münakaşalar şimdi yermi büyük bir lâkaydiye terketmiş gibidir. Takımlarm da umumî vaziyeti İzmir spor muhitini tatmin edememektedır. Çünkü tanmmış oyunculardan bir kıs mı daha İzmirden uzaklaşmışlardır. Maamafıh liklerin sonuna doğru, alâ kanın kısmen verilmesi ihtimali vardır. Pazar günü evvelâ Ateşsporla Alsancak karşılaştılar. Ateşspor, eski İzmir spor takımıdır. Eski kulübün oyuncularından, hemen hemen hiç kimseyi kadrosunda taşımamakla beraber, adeta veraset halinde İzmirsporun enerjisi ni, fedakârlık ve atılganlığım muha faza etmektedir. Daha doğrusu, bunu bir oyun sistemi olarak kabul ettiği göze çarpmaktadır. Alsancak takımında da, genc ve isimler: yeni duyulan elemanlar vardı. O yunun ilk dakikalarından itibaren haf hattınm tutunamadığı görüldü. Ateşsporlular, daha faik, daha seri oynuyorlardı. İlk devre Ateşsporsun tazyikı ve 10 galibiyetile bitti. tkinci devrede Alsancağın açıldığı görülüyordu. Fakat muhacim hattı da zayıftı. Ne Basri kalmıştı, ne de Saım.. Ateşspor bu devre de bir gol çıkararak 2 0 kazandı. Bunu, Doğansporla Üşokun karşılaşması takib etti. Said, Fuad, Adil, Namık, Fethi, Reşad gibi tanınmış oyuncuları kadrolarma alan iki takımın, iyi bir oyun verecekleri tahmin olunuyordu. Fakat oyunculann antrenmansız ve ta kım halinde de bozuk oldukları görüldü. Said. Fuad gibi şütör tanmmış oyuncular bile isabetli vuruşlar yapamıyor lardı. Durgun, ağır ve tatsız bir oyun.. Avutlar, kornerler, frikikler, kaleci ile karşı karşıya kalmalar epeyce bol. Fakat gol yok.. En iyi oynıyan Üçok kalecisi Nejad. Birinci devrenin son dak:kalarına doğ ru oj'un biraz havasım bulur gibi oldu. Bu arada Üçok bir penaltı kazandı ve Said bunu gole tahvil ederek takımı nın ve devrenin yegâne golünü çıkardı. İkinci devrede oyun, biraz daha seri olmakla beraber netices'z ve karşılıklı akmlarla, adeta bir ekzersiz maçı ha linde devam etti. Üçok muhacim hattı, daha tehlikeli inişler yapıyor, fakat kale önünden, mutlaka muvaffakiyetsiz likle dönüyordu. 41 inci dakikada Doğanspor bir frikik kazandı. Kaleden dönen top, karışık lıkta ayaktan avağa dolaşırken Fuadın ayağına düştü. Nefis bir vole ve gol.. Oyun da 1 1 berabere bitti. Lisan mütehassısı Prof. Anjel BÎR SAATİN DOĞRULUĞU İÇİNDEKİ 175 PARÇA ALETİN UMUMİYETLE MÜKEMMBLEN HAREDersanesi: Köprübaşı Eminönü Han. KETİNE TÂBİDİR. Müessesemiz 32 senedenberi binlerce REVUE SAATİNİN bütün yedek talebeyi yetistirmekle iftihar eder. Canlı konserve aksamı bulunduğu için tamirinın koDersler münferid veya müşterektır. Üclay olması bütün saatçüerce malum retler uyğundur. dur. Fabrika. kendi icadı olan bir maürolog Operatör kine ile ihtiraı olan saatlerin bir saniyenin yüzde, binde birine kadar ayarını ölçebilir. Böbrek, mesane, idrar ve tenaîşte böyle fennî alât ve mükemmel sül yollan hastalıklan mütehassıbir kontrol sayesinde, presizyon derecesı. Beyoğlu îş Bankası karşısı Es^nde nadir geçilmiş, REVUE SAATLEmirnevnız sokak 10 Pananiya Bir Rus biyoloji âlimi, pek yakın bir RİNİ vücude getirmiştir. ap. No. 2 . Telefon: 42203. atide, hayvanların, kış mevsiminde yem Bir REVUE SAATİ alan herkes, cidSaray icra memurluğundan: ve su ihtiyacından âzade kalacak dere den zikıymet bir eşya sahibi olur. Haşım ve rüfekasına bakiye (1193) cede yarı canlı yaşamalarını temin edelıra borclu Saray kazasının Kızılpınar cek bir çare bulmuştur. köyünden muhtar Halid ve arkadaşlarıÂlimlerin analioz adını verdikleri bu nm işbu borc için tahtı hacze alınmış yarı hayat yarı ölüm hali, şimdiye kadar (1193) lira kıymetinde muhtelif çiftlik yapılan birçok lâboratuvar tecrübelerile hayvanatmm 26/10/938 tarihine musabir hakikat olarak kendini göstermiş, fadf çarşamba günü saat 8,30 dan 12 ye kat henüz büyük mikyasta tatbik edılmekadar bümüzayede açık arttırma ile miştir. Kelebek, bahk gibi soğuk kanl; Saray kazasmda Pazar mahallinde sa Tanmmış saatçilerde arayınız. hayvanlardan başka, köpek nev'inden sıREVUE fabrikalannm satış depo tışları icra edileceğinden talib olanların cak kanhlar üzerinde de muvaffakıyet'.e su: İstanbul Bahçekapı, Taşhan 22, mahallindeki icra memuruna müracaattatbik edilen analiose tecrübeleri Rus bi Telefon: 21354. leri ilân olunur. yoloji âliminin, ileri sürdüğü iddiayı günün birinde hakikat haline getireceğıne delildir. Dahilî hararet derecesi 10 dan aşağı düşmemek şartile, hayvanlar buz içinde dondurulduktan sonra birkaç saat yaşatılıyor, tekrar hayata avdet ettiriliyor. Demek ki, Rus âlim, dediğini yaparsa, hayvan sahibleri senede altı ay masraftan kurtulacak. Yalnız, bu meşhur biyolojist, canlı kon serve ticareti gibi büyük bir yeniliğe yol açmağa namzed olan bu hârikayı yaratmadan evvel, bizim Hoca Nasreddinin fıkralarını bîr gözden geçirse, malum ya, merhum, aç ve susuz hayvan beslemek sahasmda, bu profesöre nazaran kıdem ve tecrübe sahibidir. Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz FRANSIZCA Pr. Behaeddin Liitfi Varnalı HERŞEY 3 üncii sayısı yarın çıkıyor Bu hafta yapılacak atlı mâni müsabakaları Sipahi Ocağı tarafından tertib edilen atlı mâni müsabakalann ikincisi pazar günü Harbiyedeki Sipahi Ocağmda yapılacaktır. Bu haftaki müsabakalara daha fazla at gireceğinden ve mânilerin irtifaları da yükseltileceğinden müsa bakalara saat bir buçukta başlanacaktır. Halkın istirahatıni temin için yeni bir tribün yapılmış ve fazla iskemle konulmuştur. Bahsi müşterek gişelerinin de yerleri değiştirilmiştir. Bu hafta altı yarış yapılacaktır. T. S. K. İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığmdan: Kahrolsun lüks ! Mütefekkir edibimız Peyami Safa bu çok kıymetli musahabeainde fazla süsün, israfın, lüksün en güzel tenkıdini yapıyor. Yazan: Peyami Safa Bu hafta yapılacak maçlar 22/10/1938 Cumartesi günü yapılacak maçlar Büyük edibimiz Mithat Cemal, bu çok zanf yazısında, düğöne ve cenazeye ayni tebessümle giden çiçeğin en zarit hicvini yapıyor. Yâzan: Mıthat Cemal DıîâTaT"! "şiir 23/10/1938 Şeref stadı: Hilâl Süleymanîye B takımlan saat 13 45. Hakem: Fahreddin Somer. Istanbulspor Güneş B takımlan saat 15,30. Hakem: Necdet Gezen. Orhan Seyfi, en yeni iki şiirini bu sayıda neşrediyor. Dualar yalnız güzel iki şiir değil, l ü r k edebiyatında yeni bir düşüncedir. Yazan: Orhan Seyfi Pazar eünü yapılacak maçlar Başpehlivanlık müsabakası yarın başlıyor Eminönü Halkevinden: 1 22 ve 23 ilkteşrin cumartesi ve pazar günleri Taksim stadyomunda yapılacak olan profesyonel serbest güreş başpehlivanlık müsabakalarma saat 15 te başlanacaktır. 2 Başaltı müsabakalarma (90) kilodan fazla gelen pehhvanlar iştirak edemiyeceğinden başaltı müsabakalarma girecek pehlivanlar tartılmak üzere saat 11 de Taksim stadyomunda bulunacak lardır. 3 Saim Ankan, Yusuf Aslan, Refik bu müsabakalara hakem olarak seçil mişlerdir. Yukarıda yazılı gün ve saatlerde müsabaka yerinde bulunmaları rica olunur. işleri, bütün kâğıdları onun elinde imiş. Böyle olunca, elaltından bin türlü düzen kurar, sonra da adamcağızı ortadan kaldırır. Görünüşte öyle bir canavara benzemiyor amma dünyada herşey olur; kendilerinden hiç bir kötülük umulmıyan kâtiberin, emektar uşakların neler yaptığın; duyuyoruz... Gelelim biraz da başkalarına... Bir de Melek Hanunefendi var!... Hacı Hüsameddinle aralan açıkmış... Bunu herkesin önünde bile belli etti. Fakat dün gece bizim oturduğumuz salona gelmedi ki.. Eski eniştesini nasıl zehirler?... DenilebiIir ki: kendisi zehirlememişse, başkalarına zehirletmiştir. Başkalan da kim olabilir?. En başlıcası, Nermin Suad!.. Bu kadın, bir aralık salona geldi. Sadeddin Necminin yanına kadar gitti. Konuştular. Ayakta durduğu yerden, likör kadehine zehir atması pek kolay değil amma, büsbütün olmıyacak bir iş de değil!. Hacı Hüsameddini, Melek Hanım zehirlettniş ise, bunu garsonla da yaptırabilir. Bu adam limonata, likör, konyak getirmek için, sık sık girdi, çıktı. Bunları getirip götürürken içine ne isterse atabilirdi. Fakat on dört senelik emekdar bir kamarot üç beş kuruş almak için böyle korkunç ZEYNEL AKKOÇ Şeref stadı: Guneş Topkapı A takımlan saat 10. Hakem: Nurl Bosut. Yan hakemleri: Ziya Kuyumlu ve Fıkret Kayrak.. Süleymaniye Beykoz A takımlan saat 11,45. Hakem: Kemal Halim. Yan hakemleri: Bekir ve Rahml. Galatasaray Beşiktas B takımlan saat 13,30. Hakem: Feridun Kılıc. Galatasaray Beşiktaş A takımlan saat 1515. Hakem: Adnan Akm. Yan hasemleri: Necdet Gezen ve Fahredcin Somer. Fenerbahçe stadı: Vefa Istanbulspor A takımlan saat 13. Hakem: Şazl Tezcan. Yan hakemleri: Neşet ve Ahmed. Fenerbahçe Hilâl A takımlan saat 15. Hakem: Tarık Özerengm. Yan hakemleri: Halid Özbaykal ve Salâhaddin Özbaykal. Suleymaniye stadı: Fener Yılmaz Galata Gencler B takımları saat 9,45. Hakem: Ahmed Adem Goğdün. Ortaköy Galata Gencler A takımlan saat 11,30. Hakem: Ahmed Adem Goğdün Beylerbeyi Fener Yılmaz A takımlan saat 13,15. Hakem: Eşref Mutlu. Boğaziçi Altmordu A takımları saat 15 Hakem: Bahaeddin Uluöz. bir işi nasıl üstüne alır?... Vapurun içindeki yolculardan hiç birisı, dün gece bizim oyun oynadığımız salona girmedi. Onlann arasında Hacı Hüsameddinin ölümünü istiyecek birisi bulunsa bile nasıl zehirliyebilirdi?... Olsa olsa garsonu kandırıp ona yaptırmış olabilir. Demek ki şimdilik şüphelerin en ağırı katnarot Nurinin üstünde toplanıyor. Geriye bir de Adnan kalıyor. Şükrü P§. da, ben de en çok ondan kuşkulamyoruz. Bir kere Hacı Hüsameddinin kadehine, zehir atmak onun için pek kolaydır; yanyana oturuyorlard:. Bu işi eğer Adnan yapmış ise ilk oyunda, likörler içilirken yapmış olacak... Biz de zaten hep likör kadehınden şüpheleniyoruz. Likörün acıhğı, konyaklar gelmeden Hacı Hüsameddınde zehirlenme izlerinin belirmesi, boynunun tutulması, hepsi istrikninin likör kadehine atıldığını gösteriyor. Hepsi de biribirini tutuyor. Sonra Adnanın birdenbire ortadan kayboluşu aşağı, yukarı bütün suçu kendi üstüne yüklenmesi demek... Yaptı; sonra da yakalanmamak için bir yere saklandı. Peki amma, nereye saklandı?. İşte bunu bir türlü insanm aklı almıyor... Şükrü Paşa böyle diyor; ona kalırsa Adnan diye bir adam var, vapurun Kıskanç bir ilâlıenin aşkına kurban giden çobanın macerasını merak vc lezzetle okuyacaksınız. Yazan : ibrahim Hakkı Konyalı Tarihte 7Ik~Hadım Bunlardan başka : Holivutta bir ay geçiren Semiha Hikmet Feridunun Clair Gable ile konuşmasi Dünya nasıl batacak? HERŞEY, kadın, erkek herkesin mecmuasıdır. HERŞEY, sayfalarında, herkes her istediğini bulur. HERŞEY, her kütüphanede bulunmıya Ifiyık yegâne mecmuadır. En son, en yeni fennî tetkikler ve nazarlyeler. Eşref Şefiğin sporumuzun bugünkü haline dair çok güıel ve çok dikkate şayan bir tenkidi 40.000 kısi HERSEYı okuyor. il fl&TMA Tefrika No.20 V • İVaJcleden: "•" KEMAL RAGIB Fakat... İşte bir fakat daha... Buna böylece saplanıp kalmak da doğru olmaz. Belki de zehir, konyak ka ; dehine atılmıştır; belki Hacı Hüsameddınin boynu da başka bir rahatsızlık yüzünden tutulmuştur. Oyle olunca Feriha bu işi pek kolaylıkla becermiş olabilir. Yalnız, onun gibi içü, ince bir kızın elinden böyle korkunç bir canavarlık gelir \ mi, artık orası bilinemez... Hecn sonra, ' neden zehirlesin?. Hacı Hüsameddin öfcnce, Hasmet de büsbütün işsiz kalacağına s;öre, dayısının ortadan kalkması onun i;in bir kazanç olmaz ki... Belki nişanlısı ile birleşmelerini büsbütün geciktirecek, demektir. Neden öldürsün?.. Haşmet de öyle... Likörler içilirken salonda yoktu; Feriha ile beraber güvertede dolaşıyorlarmış... Geldiği zaman da oyun oynamıya pek o kadar istekli değildi; onun için masanın yanına sokulmadı bile... Benim yanımda durdu; benimle konuştu. Sonra gene nişanhsı ile beraber çıkıp gitti. Tâ, üç metre ötedeki masanın üstünde duran likör kadehine nişan alıp da uzaktan zehir atamazdı ya... Zaten salonda üç beş dakika ya durdu, ya durmadı... Durduğu müddetçe de benim yanımdan hiç ayrılmadı. Bunları düşününce Haşmetin Hacı Hüsameddini zehirlemiş olması, bir türlü insanm aklına sığmaz... Yoksa, bir kâtib efendisini öldürmüş olursa bunun için bin türlü sebeb bulunabilir. Hacı Hüsameddinin bütün içinde bir yere gizlendi. Ben diyorum ki: Nereye saklanabilir?.. Saklansa bile, günlerce orada nasıl yaşıyabilir?.. Yemek ister, içmek ister, insanlığm buna göre birçok ihtiyaçları vardır, bunlan yapmak için mutlaka arada bir ortaya çıkacak... Bence yolculardan birisi, dün gece kendini Adnan diye tanıttı, oyun oynamak bahanesile Hacı Hüsameddinin yanına sokuldu; adamcağızı zehirledikten sonra da gene görünmez oldu. Oyle ise, bizim masada yemek yiyen yolculardan birisi değil... Onların hepsi ya bizimle beraber oyun oynadıîar, yahud da yanımızda oturdular. Yanımıza gelmiyen yalnız bir kişi vardı : Nizameddin Nazmj,.. Hani şu kendini Mısırlı diye tamtan Şamlı... Acaba o mu kılığını kıyafetini değiştirdi, Adnan diye bir ad takındı, aramıza kanştı?... Öyle ise, nasıl oldu da tanıyamadık?. Bu adam türkçe bilmiyor. Adnanın sesi biraz boğuk çıkıyordu amma, bizim gibi türkçe konuşuyordu; hiç dili çalmıyordu. Bütün bunlar da hep gösteriş, hep birer düzen mi acaba?... cüde olsun, kadın erkek o kadar çok yolcu var ki içlerinden hangisi olabilir, bunu bulup çıkarmak pek kolay değil... Adnan, benim dediğim gibi, dün gece, tanmmadan aramıza sokulmak için, üstünü başım değiştirmiş, yüzünü, gözünü boyamış bir adamsa, bu kadar kalabalığın içinde nasıl ayırd edılebilir?... Dün gece salon oldukça loştu. Onun için Adnanın yüzündeki çizgiler, inceden inceye görünmüyordu. Şimdi düşünüyordum da, nasıl adamdı, gözlerinin rengi nasıldı, hiç birini hatırlıyamıyorum. Yalnız çok esmerdi. Fakat, belki bu esmerlik te kendi rengi değiîdi, boya idi; olur ya... Ben biraz, bundan da şübheleniyorum. O aralık hiç birimiz, onun varlığiyle yokluğuna aldırmıyorduk. O kadar silik duruyordu; pek az lâfa karışıyordu. Sesi de bir tuhafü; boğuk, kısık bir ses... Hattâ ben, nezlesi filân olmasın diye çekindim de yanına sokulmak istemedim. Dahası var: Hacı Hüsameddinin gözleri iyi görmüyor; dün gece gözlüğü de Kendini Adnan diye tanıtan adam, Ni yoktu. Belki bu adamı, içimizde yalnız zameddin değilse, öteki yolculardan birisi kendisi tanıyabilecekti. ^ (Arkası var) olacak... Birincide olsun, ikincide, üçün
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear