23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 Ikincikânun 1938 CÜMHURtYET Içtimaî bahisler Et fiatlarının indirilebilmesi için, tedun harbleri, malum olduğu üzebirler aranırken, evvelâ Denizyolları idare tarihte yaman bir dönüm haresinin navlunlarına el atmak zarureti zırlıyan savaşlardandır. O çarYazan: Operator Mim. KEMAL hasıl oldu. Kıyılarımızda inhisar hakkını pışmalar sonunda Afrika galib gelseydi istimal eden Denizyolları idaresi navlunAvrupanın, ^atta bizzat Afrika ile bir Bir milletin büyüme ve kuvvetlenme rılması bakımmdan bir fayda temin edilarının pek de normal olmadığı anlaşılıArablara muhabbet masalı, şevk ve neş'e kısım Asyanın tarihi bambaska olacaktı shde her şeyden evvel iki çare üzerinde lebilmiş midir? Bevrut, 19 ikincikânun yor. Hele hükumet hayatı ucuzlatmağı Radyo ile aşk ilânı!.. Burada yeni verici yaleyller ve bir siirü de mavaller ve belki bugünün de siyasî meselelerinNüfus artırma siyasetinde istihdaf edidurmak lâzımdır: kat'î bir prensip haline getirdikten sonra I Niifus arttınlması.. (Nüfus art len gaye, şuurlu bir artmayı temin et bu cihetin gayeye aykırılığı, daha ziya gösterilen bir Ufa operetinden, yahud gazetenin kelimesile: Mavavîl! okuyor den çoğu vücud bulmıyacaktı. Tereddüdyeni bir Holivvood filminden bahsedece lar. Fransa, Trablus Arablannm ellerin süz iddia olunabılir ki İtalya topraklannmek, ölümü azaltmaktır. îngiltereli doktırma siyaseti..) de mütebariz bir şekil almıştır. ğimi zannetmeyiniz. Radyo ile aşk ilânı, den «seyfülislâm» ı almış olan Mussoli dan geri dönen Kartacalıların ricati Setor İnge teksiri nüfus siyaseti hakkında II Irkm ıslah edilmesi. (Öjenezi) Deniz navlunlarımız kara nakil vası böyle hafif ve güldürücü bir filme mev nin bu memleketteki mezaliminden bah diyor ki: zar'ları, Oktav'ları, Neron'ları doğurmuş Bir millet ancak bünyesine giren yeni talan navlunlarmda sık sık yapılan ten zu olmıya daha yakışır amma, hakikat sederken bir Fransız muharriri de yazar ve Zamada iki bin iki yüz yıl evvel galib Şuurlu artma, ölümü azaltma ır zilâttan uzak kalmıştır. Bu kara nakil ve sağlam elemanlarla kuvvetlenir. ( A v te bahsedeceğim şey, bir filim mevzuu ki: «Radyoların arabca neşriyatını bü gelen Scipion çağdaşımız Habeşistanın rupadan insan akınlan ile büyüyen mem kı ıslah etme yani bir memlekette stas vasıtalarile devlet elinde bulunan şimendeğil, belki de Arab memleketlerinde ce yültelim ve Arab memleketlerine daha yeryüzünden silinmesi imkânmı hazırlaleketlerden bahsetmiyorum).. Fakat bu yoner bir populasyon vücude getirme işi diferleri kasdediyoruz. Hususî ferdler reyan eden bir facianm ta kencisidir! fazla hitab edelim » Evet, «aşkına fe mıştır! rada yalnız frensiz, hududsuz doğumla en makul bir siyasettir. Bunu realize eden veya teşekküller tarafmdan işletilip de Akşam olup da yatsı namazından sonra dayım!» diye, değil mi? nn değil, bunlarla vefiyat arasındaki nis bir memleketin ufkunda yeni ümidler, in şimendifer olmıyan veya olan sahalarda Tarihte bu kadar mühim yeri olan herkes kahvelere doldu ve yahud evle «İtalyanın yaptığmı Fransa, Fransanın betin dikkat nazanna alınması lâzımdır. san ruhunda yeni idealler doğar.. işliyen kamyon, kamyonet ve otobüs rine çekildi de bu memleketlerin hâlen en Pun harblerini beyaz perdede seyretmek yaptığmı İtalya ve onun yaptığmı da İnMemleketimizi bu bakımdan mütalea nev'inden nakil vasıtalannda da seneden Bir millette şuursuz az veya çok doğum büyük eğlencesi olan radyoyu harekete giltere tekrar eder. Türkiye de bu arada elbette heyecanlı bir temaşa olacaktı. Bu büyük bir şey ifade edemez. Bir milletin etmek icab ederse arazisine ve ihtiyacına seneye bariz bir navlun ucuzluğu vardır. getirdiniz mi, cihaz ısınır ısmmaz Bari dır. Biz de bu suretle, bizi şarkı ile, eğ kanaatle dün kalktım, oğlumu da yanıma bünyesi ve millî kudreti ancak ölümü az göre nüfusunun artırılması siyasetinin en Fakat bilhassa Devlet Demiryollannda başlıyor: lence ile, tatlı sözlerle kendisine çeken alıp Beyoğluna çıktım, bu büyük tarih doğumlan ile mümkün olabilir. Bazı fazla tatbik sahası bulacağı bir memleket daimî plânlı ve şuurlu bir tenzilât sisteYaleyl, yaleyl! Arkasından Londra radyo merkezlerini dinler dururuz! Sa sahnesini seyrettırecek sinemaya gittim. memleketlerin demografik istatistikleri olduğunda şüphe yoktur. Fakat şurası da minin yürütüldüğünü görüyoruz. Bun yı çeviriniz; Gene ayni Yaleyl! Fakat, de onlar değil, ötekiler de, Rusya, Al Lâmbalar sönmeden önce gönülden meydanda.. Doğumu ve buna mukabil kaydedilmelidir ki, nüfus artırma siyaseti dan devlet zarar etmiş değildir. Bilâkis iki yaleyl arasında bir de havadis işitir * manya, Japonya, hepsi bir taraftan bir ne koparsa verilmek suretile alınan el ölümü çok olan bir Rusya, bir Hindistan, sadece artırma siyaseti olmamalıdır. Eski navlunların indirilmesi, varidatı daima siniz; meselâ, Bari anlatır: Italyan îşga hıcazkâr veya nihavend taslı, bir taraf ilânlarından bir tane edinerek okumağa" bir Japonya karşısında doğumu az ol zamanlarda ve bilhassa hayatı yalnız ye artıracak imkânı temin etmiştir. linden evvel Trablus ve havalisinde şu tan da herkesin kafasını karıştıran bir sü koyulduk. Varakayı yazan zat, «Kartamakla beraber vefiyatı çok azalmış olan mek, içmek gibi basit telâkki eden cemaDeniz nakil vasıtalannda vaziyetin kadar bin hektar portakal bahçesi var rü haber ve propaganda... Bir îngiliz ca muharebeleri» nin Mılâddan bin dört bir Norveç, bir Arjantin. bir Avustralya atlerde olduğu gibi çoğalma bir külfet kara nakil vasıtalannda olduğu şekilde ken yirmi beş sene sonra, şimdi, bunun gazetesi yazdı ki «Londradan neşredile yüz yıl ew2İ vukua geldiğini anlatıyor« olmaması itibarile bir kayda tâbi ol görüyoruz!... bulunmadığını teslim etmek lâzımdır. miktarı iki misline baliğ olmuş. Demek o cek her arabca program, bir tayyareden, mıyabilir. Fakat medenî memleketlerde du. Bu ifadede bin iki yüz yıllık bir hata" Japonyayı da vefiyatı çok olması itiHerşeyden evvel eldeki vapurlann eski luyor ki Trablus, artık bir cennettir. Mü tir tanktan ve bir zırhlıdan daha iyidir!» millet için faydalı olmıyan unsurların olduğunu oğlum bile kavradı, gevrek gev< barile diğerleri arasma koydum. istatıs liği ve sefer masraflannın o nisbette dürleri ve galiba zebanileri de! Ital Demek, dinlediğimiz şarkılar, mavaller mütereddilerin faydalı unsurların zaratikler vefiyat nisbetini binde 157 gösteyüksekliği, navlunlar üzerinde fazla bir yanlar olan bir cennet! Eğer, dınlediği \e tath sözler, birer tayyare, zırhlı ve rek güldü. riyor. Bu yüksek bir nisbet. Fakat Ja nna birer varlık olduğuna göre nüfus si tadil yapılmasma imkân vermiyor. Sonra niz istasyon Londrada ise, o da Ingılte tankmış!» Meğer o gün gülmek fırsatı pek bol yasetinde ciddî esaslar nazarı dikkate a tabiatile vapurun masrafı, bir trene naponyanın doğum, vefiyatmı bize gösteren olarak elimize geçecekmiş. Lâmbalar renin Mısırda, Irakta hatta Filistinde yap«Bıktık artık bu boş lâflardan! Ku söndükten sonra bu hakikati de öğrendik, bu istatistikle bugünkü vaziyeti kabili te lınmalıdır. Yoksa bedeviler gibi üreme zaran, çok daha fazla ve kadrosu pek tığı iyiliklerden bahseder. Arkasından lif değil.. Bu bizim burada halledemiye dense Çinliler, Hindliler gibi çoğalma daha geniştir. Buna rağmen, deniz nav İtalyanın, yahud îngilterenin bir hayli düs radyosunun neşriyatı bize aylardan Çünkü filmi türkçeleştiren san'atkârlar beri her gün idam edilenleri, hapse atı Anibal'in Karpatlardan aşarak İtalyaya dansa Norveçliler, îsveçliler gibi kalmak lunlannda hiçbir indirme yapılamıyacağı ceğimiz bir muamma. mebzul olan Arab dostlan söylemeğe lanları, nefyolunanları ve yıkılan evleri de girdiğini ve Romalıların Sezar'lardan Ortaya konulan bu istatistikler bize elbette daha iyidir. Nitekim 375 milyo da iddia olunamaz. başlarlar veya İtalyanın, yahud îngiltesayıp döküyor. Kalblerimiz kan ağlıyor. kurtulmak için gönül birliği yaptıklanni na baliğ olan ve senede açlık ve hastaDeniz navlunlarımız 936 937 yılın renin Arablara olan muhabbetleri hak reronnculann ırk ıslahı fikrini müdafaa Arabların kalblerini bunlarla mi kaza söylüyorlardı. hktan 6,900 binini kaybeden Hindliler dan itibaren beynelmilel deniz navlunedenlerin tezlerini teyid ediyor. Hakikakmda uzun uzadıya söylerler, söylerler. nacaklar?» ten gelişi güzel artan cemiyetlerde doğan son ve ilk yaptıklan kongrede böyle bir lannda görülen yükselişin tesiratından Ondan sonra tekrar bir yaleyl, tekrar bir Pirene, Alp ve Karpat?... Anibal ve «Bunlar zannediyorlar ki, Arablar lann himayesini kabul eden organizasyon çoğalmanın göze batan tehlikeleri karşı uzak kalmışhr. Filhakika, gemi sahibleri şarkı ve nihayet, işte, size bir Suriyeli Sezarlar... En müsamahalı kafalar bile olmadıkça veya mevcudlar kâfi derecede sında, doğumların tahdidine ittifakla ka ne uzun zamandanberi temettü bırakma nin Bari radyosunda verdiği konferans: çocukturlar ve hiç bir şeyden anlamazlar. bu isimleri o sahnede telif edemiyecekleri bulunmadıkça bu kifayetsizliğin doğurdu rar verdiler. Şu halde bu siyasetin tatbi mış olan navlunlar bu müddettenberi fa ttalyanm faşist rejimile müslümanlık ara Bize gönderdikleri radyo sesleri, yahud için biz seyircilere tabiatile gülmek düşüğu açlık, hastalık, sefalet gibi içtimaî, e kinde bu yükün her aileye teşmilinde ve hiş bir şekilde yükselmişrir. Kısrnen de sında bir mukayese. Bu mukayeseye gö propaganda için yaptıkları gramofon yordu. konomik ve moral sarsmtılarla karşılanr memleketin besleme kabiliyeti bakımın muhtelif memleketlerin silâhlanma prog re, dünyanın en büyük faşisti İslâm Pey plâklarile, tıpkı bön bön ve çikolata ile *** kanan çocuklar gibi, onlara kanacağız. lır. Işte durmadan artmanm bir neticesi dan da bazı noktalan nazarı dikkate al ramınm bir neticesi olan bir cihanşümul gamberinin kendisidir. Bilhassa, Halife Bir kısmını kaydettiğim bu gülünc ha* Hayır, milyon radyo programı, milyar olan bu felâketler, bu musibetlerdir ki o mak bir zarurettir. Çocuk düşürmeğe talebin doğurduğu şu vaziyet el'an de Omerul Fâruk bizzat faşizmden başka talar filmi çevirenlerin değil, filimdeki gramofon plâkı, hiçbir şeyin faydası yokbünye için de yaşıyanların refahını sel mâni olmanın bu siyasette tesiri olabilir vam etmektedir. Fakat bizim kabotaj se birşey olmıyan Islâmı dünyanın dört köşahısları türkçe konuşturanlarındır. Fa tur. Biz hürriyet ve istiklâl isteriz!» mi?.. ferlerini yapan vapurlanmız, bu cere şesine bir hamlede götürmekle belki de bediyor... kat fılmin kendi de düpedüz propaganda İşte, radyo ile aşk ilânı budur. Bütün Bir memlekette kadınları çocuklannı yandan haric kalmıştır. Esasen başka bir Duce'den daha büyük bir faşisttir. Bu felâket mevzii de kalmıyor, bütün dünya radyolan, şu sıralarda, bütün mil için yapılmıştır ve bu sebeble azamî deşekil de beklenemezdi. lhtiyaclann do dünyayı sarıyor... Bir müellif diyor ki: düşürmekten meneden kanunlar gayeye Londra radyosu da elbet geri kalamaz: letlerin Arablara âşık olduklarını ilân ile recede kıymetsizdir. Çünkü Pun veya Fazla doğum masumlara karşı geniş umu uygun olabilir. Fakat diğer taraftan da ğurduğu bir vaziyet vardır. Deniz nav Aden valisi olup da elyevm Londrada Kartaca harbleri denilince hatıra herşeymeşguldürler! bir ailenin ekonomik, moral ve sosyal va lunlanmızın da buna uyması bir zaruretmî bir katildir. bulunan ve güzel arabca konuşan bay den önce Anibal'in zaferleri gelir. Hal*** Memleketi için faydalı olan ve çalı ziyetine elverişli olmıyabilir. Bir memle tir. filân* ismini muhafaza edemedim , a r ke'tte buna kâfi teşkilât yapılmadıkça çoFakat, Şam gazetesi hürriyet ve istik buki filimde Tessin yok, Trebic yok, F.G. ' şan elemanlara karşı bir zulümdür. Bu kasından Londrada mukim Arab büyük lâl istiye dursun, Filistinde kanlı müca Trassimene yok, Canne yok, bunlar olcuk yalnız ailenin sırtına yüklenince yoktarzda artma cemiyet içinde. iktısadî ^valerinden şeyh falan, molla filân bittabi dele ve Suriye ile Lübnanda da müstem mayınca tarihin askerî dehasma hayran lu|un yarattıgı VT Uogum ziyeti sarsan bir felâkettir vVen nihâyet panayır tiyatrolarında olduğu gibi, ara leke hayatı, seyirlerini takib edip gidiyor olduğu Anibal de hakikat bakımındanBu işte kanunun evvel emirde aile vazi de ilâve ediyor: Bursa su mühendislerinden Nezih Ba ya da birer yaleyl kanşarak! birer konlar. Geçirdiğimiz hafta esnasında gerek yok oluyor ve onun muhteşem şahsiyeti yetine uygun olması icab eder. Bilhassa Açlık, hastalık, sefalet ve harb.. Şuranın bir kızı dünyaya gelmiştir. Ailesınaileşmeğe başlıyan memleketimizde sini tebrik eder, yavruya, ana ve baba ferans verirler. Mevzular Ingilizlerin a Yüksek Komiser, gerek Lübnan hüku yerine gözü kör bir at cambazı çıkıyor. ursuz ve maksadsız bir artmanm yaratdaleti, dünyada îngilterenin kudreti, yu meti erkânı Şamda idiler. Orada bir takadınlara da fabrika ve atelyelerde ça sile beraber uzun ömürler dileriz. Başka seyircilerin ne düşündüğünü t:ğı neticelerdir. Hakikaten bir memleketlarını Ingiltereye teslim eden «insanla kım meseleler halledildi. lışma hakkı verildikten sonra bir kadına bılmiyorum amma umumî tarihi henüz ten bir memlekete akınlar, iktısadî rekann» gördükleri saadetler birer birer anla(çocuğunu muhafaza etmeğe mecbur Kont de Martel, Suriye Fransa mu gevelemeğe başlıyan oğlum, kitabda okubetler militarizme ve harb hareketleri hep yet vermektedir. Bunu kendine iş edin tılır. Fakat, sade Italya, Ingiltere değil. sun) demek ona kanuna karşı isyan etme ahedesinin tatbikatına aid bazı meselele duklarile beyaz perdede gördükleri aradahilî iktısadiyatı bozulan, çoğalan işsizmiş olanlar da çocuk düşürmenin icab et Alman radyosu da, Moskova radyosu da hakkını vermek demektir. Bunun içindir rın halli ile meşgul oldu. Lübnan hüku sında bir münasebet bulamadığından lerine iş arıyan, kasden veya bizzarure tirdiği formaliteyi de yerine getirmekte Arablan severler ve onlara hitaben şarkı ki, nüfus artırma siyasetinin tatbikine şidmeti erkânı da Suriye ile Lübnan arasın ayıflandı: istilâ siyasetine atılan memleketlerde gösıkıntı çekiyorlar. söyleyip havadis vermeği unutmazlar. detle ihtiyac olan Türkiyede işe, çocuğu da mevcud bir takım «müşterek menfaat Baba, dedi, hani Anibal'in zaferrülüyor. Hulâsa: Yurdumuzda canlı varlıklar yaratan Moskova proletaryaya, Berlın de faşiz ler» e aid meseleleri hallettiler! düşürttürmiyecek kanunlardan evvel di leri? me hitab eder. Nihayet, en taze havadis: Nüfus arttırma siyasetinin istihdaf etğer tedbirlerle başlamak daha doğrudur. A T A T Ü R K ' ü n yüksek rehperligi al Bu müşterek menfaatler meselesi şuBugünlerde Tokyo da arabca neşriyata İlkin cevab veremedim, sonra kulağıtiği meşru, millî gaye ekonomi ve politiÇocuk düşürme kanunlannı teşdid etmek tmda hergün tekâmüle bir ileri adım dur: başlıyacağını ilân etti. Demek Arabların ka cephesinden başka bir istikamete yüna fısıldadım: suretile aldığımız İtalya, bugün nüfus daha atan memleketimizde de bu hususa Lübnan ile Suriyeyi ki bunlarm ikisi hayatlarile Tokyo da alâkadar oluyor! rütülünce bütün beşeriyeti ıstıraba sürük Oğlum bu, Pun harbleri değil, artırma siyasetini bu kanunlarla te ve içtimaî reforma lâyık olduğu ehemmide coğrafî, iktısadî bir kül teşkil eder liyen, insanî duyguları tahrib eden infi"I* *l* •*• yetin verileceği şüphe edilemez. Habeş muharebesi olacak. Anibal diye min ederken aile yükünü azaltmağa maler Fransa siyaseten bağıra çağıra, lâka meyyal bir volkan oluyor. Demok İşte o vakit koca bir nesli varlığı uğruBütün bu radyolardan çıkan sözler, fakat, tedricen ayırmıştır. Halbuki si gördüğürrüz adam da biraz şişmanlandıtuf teşkilât vücude getirmiş ve bunun için rasiyi boğmıya çahşan emperyalizme'in senede 220,230 milyon liret tahsis et na harb sahnelerinde kaybeden milleti hep Arablara karşı dostluk hissile dolu yaseten birbırlennden tamamen ayrılmış rılmış ve biraz çıplaklaştırılmış Haile Seharis hamleleri karşısında yüksek bir idemistir. Bunun içindir ki, ben burada ço miz bu himayeye mazhar olduğu gün va dur. Fakat, her akşam tekrar edilen bu olan bu iki memleketin hayatlan birbir lâse olsa gerek! al eriyip gidiyor. cuk düsürülmesine kanunlarla mâni olu tanî vazifesini kanunlann korkusu ile de aşk ilânları bura halkını o kadar da gaf lerine tamamen bağlıdır. Suriyesiz LübM. TURHAN TAN Şu halde nüfus siyasetinde en makul nabilecegini düsünen hukukculardan ay ğil; ;memleket duygusile yapacağmdan lt« içinde bulmuyor. Şimdiki kızlar gibi, nan, içi boş bir mağaza ve bir ticaretha ve icrası kabil siyaset ne olabilir? Bunun rılıyorum. Ben tahayyül edilen neticenin emin olabilir. Hiç süphesiz bir hiç için Arablar da her âşıkın sözüne inanıvermi ne, Lübnansız bir Suriye de çöl kena mak, onun siyasetinin esasını teşkil eder. bir memlekette kanunlarla teyidi kabil basit tedbirlerle elde edilebileceğine kani azab ve külfete ne hacet diyenler ve ha yorlar. Dün elime geçen bir Şam gaze rmda yetiştirilmis bir bahçe olur. Fransa Siyaseten aynlan bu iki memleket ararrrdir? değilim. Ben kanun kudretine baslanmış yat felsefesini kolavca ve bu tarzda ku tesinin yazdıklan buna delildir. Bu ga bunları siyaset itibarile ayırmıştır; çünkü sındaki ayrılamaz olan iktısadî ve hayatî Bazı memleketlerde doğanların mu olan böyle bir tedbirin favdasmdan ziya rabilenler için çocuk yaratmak bir külfet zete hulâsatan diyor ki: Lübnanı, şarkî Akdeniz malikânesinin menfaatlerin adına da «müşterek men tir. hafazası, çocukların dıişürülmemesi için de zararlarına kani ve sahıdım. «Dünyada herkesin işi, Arablann müstakil, emin ve anahtan münhasıran faatler» denilmiştir. Suriye ile Lübnan yapılmıs olan kanunlardan nüfusun artıYalnız kendisı için yaşıyan egoistler muhabbetini kazanmıya çahşmaktır. Bu kendi elinde bulunan bir kapısı yapmak arasındaki münasebetleri tanzim eden Bundan büyük bir fayda görüleceğini (•) Operator Mim Kemal, bu mevzu üze tasavvur etmek tehlikeli bir aldanıştır. için bu düşünüş makul olabilir. Fakat bu uğurda birbirlerile rekabet ediyorlar. I ister. Ayni zamanda kâh Suriyeyi Lüb rinde Şışli Hattevinde bir konferans ver Müsaid olmıyan şerait altında çocuk dü bir memleket varlığı karşısında moral ıs talya bir telden, Fransa bir başka tel nana, kâh Lübnanı Suriyeye vurarak Manda, bu «müşterek menfaatler» etrafında iki memleket arasında bir muahede miş. bunu ayrıca yazarak bize de gonderşürmeler cok mühim tehlikelere sebebi tırabı teskin edemiyen boş bir tesliyettir. den, Ingiltere de ayrı bir havadan hep bunlarm ikisi de muhtac bir halde tut y&pılmasını münasib görmüştür. Fakat, miştir. Memnuniyetle neşrediyoruz. bu iki memleket bir türlü anlaşamazlar; Tecrübe et. Söyle. Nen var bugün, Aldo? pencerenin yanıbaşmda yeniden serçenin arada bir müzakereye otururlar, fakat, Isabella'nın vücudünde hafif bir titsesini işittiler. Isabella alçak sesle: Aldo'nun sözünden korktuğu gibi netice alamadan ayrılıp giderler. Lübnareme dolaştı. Önlerindeki çayır lâciverd Vana da onun sükutunden korkuyordu. tmdad var diye bağırıyor, dedi. na nisbetle gerek istihsal ve gerek istihbir rutubete dalmıştı bile. Surada burada Ve, ağlayışmı bitiren ve kalbindeki Ne sert halin var bugün.. âk bakımından kuvvetli olan Suriyedir; kederi boşaltan çocuklar gibi, içini çekti. bir su birikintisi parlıyordu. Arno'nun «Duvaklı bir ölü kafası» diye düşün nüfusça Lübnandan beş defa kuvvetli oSonra; halıya eğildi. Gölgede yavaşça öteki sahilinde San Rossore ormanlan, dü fakat söylemedi. Aldo onun bu kadar lan Suriye, son zamanlarda gümrük istikTercume eden: ümidsiz kuşu aradı. Buldu, aldı ve doğ çölün hududunda bekliyen kervanlar gi ağır olduğunu hiç farketmemişti: Vana fazan. lâli bahsinde ısrar etmişti. Halbuki Su 20 bi, esmerleşiyor, uzun kum kordelâsında, Cemil Fikret ruldu. Gabriele d'Anrtmıio bir mermer gibi ağırdı ve göğsünü ezi riye gümrük istiklâlini ele aldığı zaman sakin deniz, hafif melodisini çalıyordu. İşte. Bırakahm mı? Ne gözler! Bakma bana böyle! yordu. Fakat bu göğsün içinde Aldo'nun Lübnan harab olur. Fransa buna bir Küçük kuşun pas renkli boğazile alnı Herseyde, askı ateşli kılıc gibi kesen, Evet. Bırak gitsin. korkuyorum, beni korkutuyorsun! bambaska bir iskencesi vardı: Görünmi çare bulmalıdır. arasındaki gagasile oynuyordu. tatlı bir güzellik vardı. İkisi de pencerenin yanında idiler. yen kartahn gagası onun ciğerini kemiri Eğer seni bırakırsam, uçabilecek Ayni zamanda gülüyor ve hıçkınyorİşte, gerek Kont de Martel'in, gerek Isabella şehvetin ıstırabından taşarak: Uçar mı dersin? misin? Nereye kadar? yordu. du. Paolo hareketsiz kaldıktan sonra Lübnan hükumet erkânının son Beyrut Öp beni Adla, dedi. Ve gizlice haber almış gibi, gözlerini kalkarken kasıklarmda şiddetli bir acı Deniyelim. Kollanma bak mavi ve mor leke seyahatinin de sebebi bu idi. Gittiler ve Ve Lunella'yı düşündü, ve Vana'yı Kendi küçük amma kalbi kuvvetli. kaldırdı, gölgede kendisine bakan hare hissetmisti. içinde. Dindar bir kadın olan Chiaretta gene tam anlaşamıyarak üç aylık muvakdüşündü, genc delikanlıyı düşündü, ve ketsiz gözleri gördü. Haydi, haydi Isabella! Ne çocuk Dinlemek ister misin? dan utanıyorurn. kat bir rejim üzerinde karşılıklı müsaadeAvcunu sevgilisinin yanağına yaklaş ağacların ihtiyar eve verdiği çok karanlık Ve gizli, bir kuvvetle haberdar olmuş Iuk! Ve inadcı bir zarafetle güzel kokulu lerle bir itilâf yaptılar. Fransanın gayegölgeyi düşündü. Kulelerin, kapıların tırdı. gibi, gözlerini kaldırdı; ansızın gölgede Bu ne gözler? kollannın yumuşak tüylerini onun yüzü si, Suriyeyi Lübnana muhtac bir halde arasında rüzgârın gece şarkısını hatırladı. Fakat çok geç değil mi? Mutlaka kendisine bakan gözleri gördü, korkudan Çocuk! ne sürüyordu. Aldo bu okşayışlara aldırLübnana muhtac, Öpüştüler. Isabella elini uzattı, ve mıyordu; ve hatları gittikçe daha ciddile tutmaktır. Suriye bir çığlık kopardı. Titriyen ellerinde esir bir yarasaya raslıyacak; \^ korkudan Kapat onlan. Lübnan da Fransaya bağlı, şu halde Su« olan kuş yere düsmüstü. yolunu kaybedecek. kalbinde bir acı ile, avcunu açtı: Peki kapatıyorum. şiyordu. riyenin hayatı Fransanın avcunun içindlf Ah.. Paolo! Sen misin? Orada Allaha ısmarladık, küçük kuş! Isabella onun üzerine atıldı ve az ev Yuvası yakın bir yerde olacak. Sana ağzını açtırmağa muvaffak demektir. Zavallı Suriyeliler! mıydm? Hayır hayır bana böyle bak vel titriyen tüyleri sıkmış olan avuçlarını Dere boyunda, çalılıklarda. Eli hemen boş kalmıştı. olamıyorum! Görürsün. Suriyeliler, bu elim vaziyetten ma!.. kirpiklerinin üstüne koydu. Gülüşü hâlâ Onu bu gece muhafaza etsek daha Aldo isyan, arzu ve rüya içinde kapa mak için çabalamıyor değillerdir. Faka^ Hıçkıra hıçkıra ağlamağa hadır bir bir hıckırığa benziyordu ve tathlaşıyor iyi olmaz mı? nıp kalmıştı. Montichiari'de Paolo'yu çalışmanın yollarmı iyi bilmedikleri gibi, mütekallis gülüşle geriliyordu. du. Onu ağzından öptü. Nen var, Aldo? Sanki kuşu elinde tutarak akşamın gördüğünü, onunla konuştuğunu hatırlı aralarındaki tefrika da büyüktür. Bunuı Neden bunu yaptm? Beni neden Dudakların soğuk! Vana kendisini Aldo'nun göğsüne bı yor ve onun sert çenesini, sivri elmacık için, bugünkü vaziyet daha bir müddet saflığmda her taraftan yükselen esrarlı korkutuyorsun ? Bu sözler ona bir ürperiş vermişti. Vü hayatla muhabere ediyormuj gibi, tered rakıyor, onun çenesinden tutarak yüzünü kemiklerini ve solgun alnına düşen saçını sürüklenip gidecektir. doğrultuyor ve gözlerini gözlerine dike görür gibi oluyordu. Paolo kalkmıştı ve ona doğru ilerli cudünün dibinde belirsiz bir korku var düde düşüyordu. C. T. rek semaya bakmasına mâni oluyordu. yordu. dı. Onlarda ve odada bir sükut oldu. Ve Öyleyse bırakıyorum. İArkast var) Irk ıslahına bir hekim gözile bakış' iktısadî hareketler LÜBNAN MEKTUBLARI: Deniz navlunları Radyo ile aşk ilânı! İki «Yaleyl» arasında Italyan ve Ingıliz radyoları Arablara neler anlatıyorlar.. Yakında Japon radyosu da arabca neşriyata başlıyacak PENCERESİNDEN Tarihî filmler \
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear