Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET Sl Ağnstos 1937 Küçük hikâye Kırlangıçlar | Bibliyoğrafya Manisa Coğrafyası RADYO Durmadan bacağını kıran genc kız Kazaya belâya aldırmıyarak mütemadiyen çalışan Miryam Hopkins Holivudda bir azım ve gayret timsalidir Sinema payitahtınm hemen bütün yıldızlan stüdyolardaki işleri bittikten sonra ya Beverly Hills'de mükellef kâşanelerine dönerek şahane bir tarzda istirahat etmeğe koyulurlar, yahud da en şık lokantalardan, gece lokallerinden birinde yer, içer, eğlenirler. Kendisini evvelâ Maurice Chevalier'le Claudette Colbert'in oynadıklan «Şen Mülâzim» filmindeki görgüsüz asilzade kız rolünde tanıdığımız Miryam Hopkins bunlann içinde bir istisnadır. Hangi stüdyoda çalışı yorsa oraya yakın iki odalı bir kulübe tutar, sabahtan akşama kadar filim çevirir, akşamdan sabaha kadar da kulübesindc uzanır yatar, ne kimse ile görüşür, ne bir davete gider, en aşağı iki, iki buçuk ay böyle herkesten uzak bir hayat geçirir. Miryam'ın en karakteristik vasfı kü çüklüktenberi mütemadiyen ayağının burkulması, bacağının kırılmasıdır. Hemen her filimde bu hâdise birkaç defa vuku bulur, genc kız muhtelif fasılalarla hastanede ikişer, üçer gün yatar. Miryam Amerikanm Georgia cumhuriyeti arazisi dahilinde doğmuş ve Nev york cumhuriyeti dahılinde Syracuse Universitesinde tahsilini bitirmiş, ondan sonra da artist olmağa heves etmiştir. Boş zamanlannda da resme ve şüre çalışmıştır. Bir gün bir amatör heyetinin temsi linde bir dans numarasına çıkmış, fevkalâde muvaffakiyet kazanınca kat'î ka rarını vermiş, dansöz olmağı zihnine koymuştur. Nevyorktaki dans mektebini ü mid edilmiyecek kadar kısa bir zamanda bitirdikten sonra cenubî Amerikada bir turneye çıkmak istemiş, fakat tam vapura bineceği sırada ayağının burkulması yüzünden gidememiş, iyi olduktan sonra Nevyorktaki revülerin birine figüranlıkla girmiştir. Kısa bir zamanda başdansözlüğe yükselmiş, sonra operetlerde oynamış, nazan dikkati celbetmeğe baş layınca Holivud'dan birçok teklifler kar Kırlangıçjann kimler olduğunu hakikaten ne ben, ne de §u, her sene üç ay jçin yuva yapmağa geldikleri dağ memleketinde kimse biliyordu. Postada ça lı§an sinyorina'da birçok seneler, nadiren gelen mektublardaki K lan, H lan, F leri birleştirerek ne birinin ne de diğeriîiin ismini öğrenmeğe imkân bulabilmiş ti. Bu, böyle olunca diğerleri ne ya pabilirlerdi... Böyle daha iyî, düşünüyorum. Onları kırlangıçlar diye üpkı o dağ memleketinin çagırdıklan gibi çağıralrm. Kırlangıçlar.. Yalnız her sene yazın o eski yuvaya gelclikleri için değil. Orada oturduklan müddetçe, sabahtan akşama kadar müsterih uçuştukları, gezdikleri için... Bir de bir parça, daha az şairane bir sebebden dolayı... Belki kîmse onlara böyle diyemiyecekti. Eğer günün birinde ecnebi bir mösyö arkasında siyah uzun etekli bir ceket be yaz pantolonla gelip, sayfiye için mo bilyah küçük bir ev aramasa, memleket îdoktoru ve belediye reisinin tıpkı kırlangjç yuvası gibi tepede kestanelikler arasındaki küçük köşkünü tutmasaydı... Şu küçük pembe köşk... Erkek iri yanydı. Siyah sakallan altm gözlüğü gözlerine kadar yanaklannı kapatıyordu. Bu ona hiç de sert değil, bilâkis, samimî, açık, gülen, kuvvetli bir mana veriyordu. Hergüle benziyen gövdesînin üzerinde yüksek başı belki yalnız kendisinin anladığı uzak, esra rengiz, bir çağınşa cevab verir gibi ileride yürüyordu. Her ysrde, ağzında veya elinde bir çiçekle görünüyordu. Onu uzaktan, arkasında kuyruklu sîyah ceketi, beyaz pantolonu ile göriip de kırlangıca benzetmemeğe imkân yoktu.. Kırlangıçlar kadına da böyle diyeceğiz ilk sene o, geldikten on on beş gün sonra yani kırlangıcın gelip, yuvayı, Kestanelikteki köşkü hazırladıktan sonra gelmişti.. Habersizce gelmîş, ecnebi mösybnun evine götüriilmek istedığini anlatarak kendisine rehberlik edilmesini rica etmişti. Her sene kırlangıçlar ondan iki üç gün sonra habersiz gehyordu.. Yalnız bir sene ondan bir gün evvel geldi.. Bu da gösteriyor ki aralarında Kiçbir mektub lasma yoktu. Belki birbirlerile haberleş melerine mâni sebebler bile vardı. Gelen mektublardaki pullardan ayn memle ketlerden olduklarına şüphe kalmıyordu. Daha ilk günlerde kadınm evli olması ihtimali yayıldı. Her sene üç ay için ser • best bırakılıyor. Oraya sevgilisini bulmağa geliyor, geleceği günü haber bile vercmiyordu. Yalmz İtalyada bu kadar sıkı bir kontrola rağmen üç ay kat'î bir serbestiden istifade etmesi izah edilemiyordu. Belki doktorlar, kırlangıççığın güneşe ihtiyacı olduğundan kocasına bahsetmişlerdi. Zevci de karısma her sene yalnız güneş tedavisi için değil daha ziyade bir aşk tedavisi yapmağa gittiğinin farkında olmadan şu üç aylık tatile müsaade ediyordu. Kadm ufak tefekti, tüy gîbi hafiftî. Uzun siyah kirpiklerle gölgelenmiş çe kingen, berrak siyah gözleri zarif yü zünde parhyordu.. Bir nefeste uçacak, gayet yavaş dokunulsa kmlacakmış gibi narindi... Fakat işte her sene, yukardaki villâda onu sabırsızca bekliyen çok müşfik, iri sevgilisine küçük, narin vü cudile hiç korkmadan, hiçbir incinmeyi düşünmeden mes'ud, ah'ıycrdu. O, kuvverin bütün tatlıhğım, kudretini tanıyor, kendini unutarak ona koşuyordu.. Her sene kırlangıççığın gelişi memleket için bir bayram oluyor, veyahud o, böyle zannediyordu. Bayram muhakkak ki onun gönlünde idi.. Bittabi aksini her tarafta görüyordu. O gelince, eski evlerin pencereleri açılıyor, çeşmenin sulan gülüyor, kuşlar sevinclerinden çıldırmış, gibi şaklıyorlardı. Kırlaagıççık kuşların lisanını muhakkak o memleket dilinder. daha iyi anlı yordu.. Oradakiler de zaten onu anla mıyorlardı. Kuşlann avıltısını işitince ınemnun, etrafına bakınıyor, yüksek meşelerin dalları arasından kendine sevinc veren yavruları araştmyordu. Paketler v« valizlerle dolu araba yavaş yavaş ilerliyordu. Arabacı arada sırada arkasına dönerek tekrar yuvaya dönen kırlangıççığa tebessüm etmekten, yukarda villâda onu bekliyen kırlangıcın âaha evvel geldiğini işaret etmekten kendmi alamıyordu. Kadıncağız, ta uzaktan, gözlerini tepeye dikiyor, kestaneliğin arasmda yükselen pemibe bir noktayı, küçük villâyı keşfetmeğe uğraşıyordu.. Onu daha göremiyordu. Fakat işte, eski şato... İşte her geçişte kırlangıççığa bir ürperme veren siyah selviler.. Ne ise çok sürmüyor, sonra villâyı görüyordu. Yukanda nasıl yaşadıklannı kimse bilmiyordu.. Fakat tahmln etmek çok kolaydı.. Her sabah onlar çıktıktan sonra ihtiyar bir hizmetçi kadm işlerini görmege gidiyordu. Her gün yuvadan çıkıyorlar, sarhoş edici bir neş'e içinde dağlara tırmanıyor, Resimli Ay Basımevi İstanbul 1937 Fiatı yazilı değil vadilere iniyor, yomlmadan, usanmadan, yakın köyleri dolaşıyorlardı. Erkeğin Manisa Halkevi yayınlannın üçünbazan yorgun kadını kollan arasında bir cüsü olan bu eserin müellifi Balıkesir çocuk gibi taşıdığını da söyliyenler vardı. Lisesi Coğrafya öğretmeni Cenab Refik Bütün memleket, onlan, ateşin bir sev Orkundur. gi ile birbirine bağlı görmekle memnunÜç bölümden ibaret olan eserin bi du. Yorgun argın yemek yemek için lo rinci bölümü <Manisa îlinin yerli sınırkantaya uğnyorlardı.. Arbk ikisini gör larma, dağlanna, ovalanna, iklimine, r meğe okadar ahşılmıştı ki kazara bir yaz akar sularına, göllerine, hay\ anlar ve gelmeseler memleketleri için bir saadetin, nebatlarma hasredilmiş ve Manisanm bir sevincin eksilmiı olacağını biliyorlardı. tarihçesini hulâsa eden bir konferansla Doktor villâsını başkalanna kirala bitirilmiştir. İkinci bölümde Manisa Vilâyetinde mağı düşünmüyordu. Artık, birçok se nelerdenberi şu iki kiracmın gecikmiye beşerî hayat, Manisa kasabası, Manisaceklerini pek iyi öğrenmişri. Eylul bitmek da bahar, Turgudlu, Salihli, Alaşehir, Kula, Eşme, Demirci, Gördes, Akhisar. üzere iken evvelâ kadm sonra erkek haKırkağaç, Soma başlıklı yazılar vardır. reket ediyordu. Fakat son günlerde bir Üçüncü bölümde de Manisa Vilâyetidakika için bile olsa yuvadan dışan çıknin ekonomık hayatı anlatılmakta, vi rrnyorlardı. Bütün bir senenin mutlak lâyetin madenleri hakkında malumat hasretine tahammül için birbirlerinden ayverilmekte. muhtelif san'atların dururılmadıkları anlaşılıyordu. mu izah edilmektedir. Acaba tekrar görüşebilecek miydi? Kitabda birçok resim, istatistik, vi Kırlangıccık, küçük, narin, aşkmın ate lâyet sınırlarmı gösteren büyük ve taşinden, onun büyük kuvvetinden uzakta biî ahvalini gösteren küçük iki harita bir çok aylara nasıl tahammül edebile da vardır. Bu eser belki Manisa hakkında ara cekti? Belki kış imtidadınca ölecekti, belki erkek, gelecek yaz dönünce, eski nılabilecek bütün malumatı ihtiva et miyebilir. yuvada onu, boşuboşuna bekliyecekti. Fakat buna rağmen çok istifadelidir. Yaz geliyor, erkek dönüyor, bir, iki, Çünkü mahallî tetkiklerin, bilhassa uüç gün heyecanla beklıyordu. Uçüncü mumiyetle elde çok kat'î rakamlar ve günü işte kırlangıccık... Fakat her sene malumat mevcud olmadığmdan, nok daha narin, daha ince, daha şeffaf bir sansız bir şekilde hazırlanması ancak tenle daha çökmüş gözlerle... bu gibi eserlerin çoğalmasile kabildir. Nihayet yedinci yaz... Bu sebebden müellifi samimiyetle teb* * * rik ederiz. Ve ümid ederiz ki eserin bir Bu, bütün memleket için bir inkisarı ikinci tab'ı yapıldığı zaman meselâ Gördesten bahseden kısımda olduğu gibi hayal oldu. Fakat, nasıl, gelmiyor mu?.. Daha «halıcılığı meşhurdur» tarzında veya gelmedi mi?. Acaba bu sene geç mi ge Kuladan bahseden kısımda oldvığu gilecek?.. Bu suallere manız kalan doktor bi «Türkiyenin en güzel halılarmdan omuzlarını kaldınyor, «nasıl bilebili bir kısmı burada çıkar» gibi biraz kuru rim?» diye başını sallıyordu.. O da mem kalan noktalar tafsil edilmeli; bu malumat «Kırkağaç kavunları pek lezzetleketinin, birbirlerine âşık kırlangıcla kırlidirV mertebesinden çıkarılmalıdır. langıccığm eksik kalmasından müteessirdi... Fakat biraz da kendi villâsınm kiracısız kalmasına üzülüyordu. Ne demeli? Muhakkak ki başlanna birşey geldi!.. Acaba ölmüş müdür?.. Daha ziyade kırlangıccık ölmüş olmalıdır! Yahud kocası farkına vannış ola cak!.. Herkes yukarıda, tepede kestanelikler arasmdaki boş yuvaya, pembe villâya üzüntü ile bakıyordu. Haziran geçti, temmuz geldi... Ağu'tos da geçmek üzereydi. Bırdenbire bir haber yayıldı.. Geliyorlar, geliyorlar!.. • Beraberler mi? Kırlangıcla kırlangrccık?.. Beraber, ikisi beraber... Doktor koştu... Eczanedekilerin hepsi koştu. Kahvenin tarasasındakiler de hep toplandılar... Fakat bu seferki inkisarı hayal daha acı oldu. Yavaş yavaş yakmlaşan arabanın içinde kırlangıccık vardı, Mısırın genc Kralj Majeste Farukun, fakat yanında kırlangıc yoktu. Sarışın, dört köşe, sert ve sakin yüzlü biri vardı.. Zülfikar Paşanın kerimesi Safinaz HaBelki kocası idi.. F^kat belki değil, mu mmla nişanlandığmı ve bir sene sonra evleneceğini yazmıştık. Bilâha/e ismi hakkaktı. Kocası... Kocalık tahakkümüFeride Haruma çe\Tilen müstakbel nü gözlükleri arkasmdan her bakana söyKraliçe, Kralın kız kardeşlerile bera lüyor gibiydi. Her hareketi, her adımı ber yetismiş, çok kibar ve güzide bir kocası olduğunu gösteriyordu. Arabadan genc kızdır. indi. Memleket doktoru ve belediye re isinin önünde durdu. Ayakta duramıya Ayîntab Memleket hastanesi cak kadar hasta bir zavallıyı yukarda ihtiyaca kâfi gelmiyor bulunan bir pembe köşke götürebilmek 928 de Memleket hastanesine kalbe için bir sedye teminile köşkün yolunu tarif dilen Sarı hastane buçünün ihtiyacla etmesıni rıca etti.. rını karşılayamamaktadır. Filhakika esDoktor: ki başhekim ve operatör Nuri Aktan Evet, benim villâm. Taruyonım. Hayır, rica ederim. Bana söyleneni erin himmetile yeni bazı paviyonlar yatekrar ediyorum. Bu villâ tepede, araba pılmış ve yurdun eksiklerinin tamam lanmasma çalışılmışsa da bu tesisat nın çıkamıyacağı kadar yüksek, çapraşık şehrin büyüklüğü ve vilâyetin genişliyollu bir kestanelikte imiş.. ği dolayısile her müracaate cevab ve Arabada bulunan kadıncağızm gözle rememektedir. ri, bu kadar kısa ve düzgün konuşan, şu Memleket hastanesinin yanıbaşrnda iyi kıyafetli, şayanı hürmet adam için öl eskiden tesis edilmiş bulunan Ameri düklerini söylüyorlardı. Kırlangıccıktan kan hastanesinin satılmak istendiği yalnız gözleri kalmıştu Artık çekingen söyleniyor. Hakikaten böyleyse bunun değildiler. Bu yerleri bir kere daha gör da satm alınarak Memleket hastanesi müş olmaktan mütevellid sevinc parıltıla ne üâvesi suretile büyük bir Nümıme rile, heyhat pek yakınla§an ölümün inikâ hastanesinin tesisi çok yerinde bir hasile söyleniyorlardı: reket olacaktır. Amerikan hastanesi satılmıyacak ol Gülünüz, Kepiniz gülünüz! Etra sa dahi şimdiki Memleket hastanesine fımda hep bir ağızdan, gülünüz! Arabanın etrafına üşüşen insanlar, ü hiç olmazsa yirmi beş yatakh bir pa viyon daha ilâvesi umumî sıhhat na züntüyle bakışıyorlardı. mma zaruri görülmektedir. Gülünüz, şu şayanı hürmet, ve bu kadar iyi konuşan adamla eğleniniz. Onun şu tavır ve azameti şu manasız ağır lesin, o, öldü mü? diye soruyorlardı. Kırlangıcağın gözleri belki sorulan bu hğı beni öldürüyor. Fakat rica ederim, bana acımayınız, çünkü hiç olmazsa bu acı sorguyu anlıyorlardı. Fakat dudakları rada ölebilmek saadetini elde ettim. Siz artık cevab vermiyecek kadar bitkindi.. onun yüzüne kahkahalar atarak benim in Gözleri kapanıyordu. Bu halile kırlangıctikamımı alımz.. Ben işte, ancak cafifçe cık bir ölüye benziyordu. Muhakkak ki gülebiliyorum... O da yalnız gözlerimle.. bazj şeyler olmuştu. Fakat ne?.. Kimse bunu bilmiyor. Bundan bir çok Sizin kırlangrccağızın ne hale girdiğini faraziyeler çıkanlabilirdL Hatta uydurubir kere görünüz. Evvelce uçarak gittigi yuvaya şimdi sedye ile girecek... labilirdi de. Yalmz hakikat olan şu... Arabanın etrafına üşüşen halkın göz Kırlangıccık, tepedeki pembe, küçük yuleri bilmukabele, ısürabla: vaya yalnız ölmeğe gelmişti, kırlangıcın Ya kırlangıc. senin kırlangıcın? ne oldugu ise öğrenilemedL Neye gelmedi, ne oldu? Sen neden böy Bedriye ÇBu aksamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Turk musiMsl 12,50 hava dis saat 13 te 30 ağustos Zafer bay ramı hakkında konferans. Emekli kur may binbaşı Celâl Dincer 14,00 SON 18,30 plâkla dans muslkisi 19,30 kon ferans: Eminönü Halkevi neşriyat ko lu namma Bay Nusrat Safa tarafından 20,00 Hâmid ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Bay Ömer Rıza tarafuıdan arabca söy lev 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları. (Saat ayan) 21,15 radyofonik dram: Samson ve Dalila 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve ertesi günun programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23,00 SON. VİYANAr 18,05 karışık yaym 18,35 ŞARKTLAR « 19,05 karışık yayın 21,30 ŞARKILAR * 21,35 karışık yayın 22,45 KONSER 23,15 haberler, hava ve saire 23,25 eğlenceli konser. BERLİN: .' t 19,05 EĞLENCELİ MUSİKİ 20,05 gu » nün akisleri 20,20 OPERA YAYINI: Fİ « • GARO'NUN İZDİVACI 21,05 haberler 21,15 KARIŞIK MUSİKİ 23.05 hava, ha berler, spor 23,35 EĞLENCELİ MUSİKİ VE DANS HAVALARL PEŞTE: 18 05 hikâyeler, gramofon, konferans « 20.35 ORKESTRA KONSERİ 21,40 ha berler 22,05 OPERAKOMİK YAYTNI23,10 hava 23.15 ÇİNGENE ORKESTRASI 24.15 CAZBAND TAKIMI. BÜKREŞ: 19,05 EĞLENCELİ MUSİKİ 20,20 kon ferans 20,40 PİYANO KONSERİ 21,13 ŞAN KONSERİ 21,35 gramofon, hava, haberler. spor 22,50 GECE KONSERİ 23,50 haberler. BELGRAD: 18,25 ŞARKILAR, KONSER 19,55 gramofon, ulusal yayın, gramofon, haberîer, halk şarkıları. LONDRA: 19,05 OPERA HAVALARI, HAFİF MU SİKİ 20.25 karışık yayın 21,05 AÇIK HAVA KONSERİ 21,40 DANS ORKESTRASI 22.25 konuşma. radyo fantezlsl 23,30 DANS MUSİKİSİ 24,35 karışık yayın. PARİS [P.T.T.l: 18.05 ORKESTRA KONSERİ 19,05 ŞABKILAR, PİYANO KONSERİ 19,50 gra mofon, haberler 21,35 BUYÜK KONSER23,35 haberler, gramofon, hava, ROMA: 18,20 CAZBAND TAKTMI 18,55 kan?ı!! yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 OPERA YAYINI, istirahatlerde haberler sonra haberler, hava, DANS MUSİKİSİ. Miryam Hopkins Kardeş ve dost Mısırın müstakbel Kraliçesi Bir iki satırla Dünyanın en güzel kızı Dimitri Kirsanof ismindeki aslen Rus olan rejisör Fransada «Dünyanın En Güzel Kızı» isminde bir filim çevirecektir. Bu kordelânm mevzuu şu şekilde olacaktır: Babasından miras yiyen gayet zengın bir adamm oğlu dünyada her işin para ile hallolunacağını zanneder. Fakat yanıldığını anlaymca ancak yoksuzluk içinde aşkı bulacağı ümidine düşer. Tecrübeleri bunun da yanlışhğını mey dana çıkannca tekrar eski fikrine döner. Bir güzellik müsabakasmdaki hakem heyetini satın alarak istediği kızı dünya güzeli seçtirir ve bu suretle saadetine kavu^ Joan Crawford'un yeni filminin aşur. Görülüyor ki eser, ne komedi, ne dram dı «Kırmızı Elbiseli Nişanlı» olacaktır. dır. Bir these filmidir. Başrolleri kimlerin Bu kordelâ maruf Macar tiyatro muharriri Franz Molnar'ın «Triyesteli K:z» oynıyacağı henüz malum değildir. "^r Alice Fay, Ritz kardeşlerle birlik ismindeki piyesinden iktibas edilmiştir. te «İnsan Dünyada Herşeye Birden Sa•^ Tarihteki birçok Yahudi büyüklehib Olamaz!» isminde bir kordelâ vücu rinin, meselâ «Disraeli», «Roçild» gibi de getirecektir. sahsiyetlerin hayatmı beyaz perdede ya•JC «Mumyalar Müzesi» kordelismın şatmış olan Amerikalı ihtiyar artist Gerejisörü Michael Curtiz «Altm» ismin orge Arliss bu sefer gene bir Yahudi de renkli bir filim vücude getirecektir. büyüğünün, banger «Hayim Salomon» Başrolleri Oliva de Havilland, George un hayatına dair bir filim yapacaktır. Brent, Humphrey Bogart ve Claude jf Henry Bataille'in eseri «Deli Kız» Reins oynıyacaklardır. ~J{ Jean Murat'la Daniel Parola «A m sinemaya iktibas edilmesi için lâznn geloha! Adalar Şarkısı» isminde bir filim len senaryoyu maruf Fransız muharriri Roland Dorgeles yazacaktır. cevireceklerdir. şısmda kalmış, fakat o hepsini reddetmîştir. Yalnız Nevyorkta çevrilen bir filimde oynamayı kabul etmiş, bunu müteakıb daha parlak teklifler yapıhnca dayanamamıştır. îlk filmi «Şen Mülâzim» olmuş. on dan sonra. zaman zaman komedilerde, zaman zaman da facialarda gÖrünmüştür. En güzel eseri hiç şüphesiz Fredric March'la birlikt« temsil ettiği «İki Yüzlü Adam» daki rolüdür. Bugünlerde ise gene eğlenceli bir komedi çeviriyor: Madam, Mösyöyü ta kib ediyor! Miryam, durmadan dinlenmeden ve yorulmak bilmeden çalışması itibarile sinema payitahtında bütün diğer artistlere bir misal, bir nümune olan san'atkârd'.r. Çünkü tatıl zamanlarından gayri vakitIeri yukarıda da kaydettiğimiz veçhile stüdyo ile iki odalı kulübede geçer. Kendisini bütün mevcudiyetile işe verir, o NÖBETÇİ ECZANELER sıralarda dünya ile hemen hemen bütün Bu akşam şehrin muhtelif semtlerlndf nobetçi olan eczaneler şunlardur; alâkası kesilir. Aferin kıza! istanbul cihetindekiler: Eminönünde (Salih Necati), Beyazıdd; (Asador), Küçükpazarda (Necati Ahmed) Eyübsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehre • mininde (Hamdi), Karagümriikte (Arif) Samatyada (Erofilos), Şehzadebaşınd. Kalbimde bahar.. (Hamdi), Aksarayda (Şeref), Fenerde (E «Erkekler Sarışınlan Tercih Eder milyadi), Alemdarda (Eşref Neş'et), Ba • ler!» ve «Fakat Esmerlerle Evlenirler!» kırkoyde (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: romanlannm muharriri Anita Loos'la koTünelbasında (Matkoviç)', Yüksekkaldı cası «Kalbimde Bahar!» isminde bir se rımda (Vingopulo), Galatada Topçula naryo hazırlamaktadırlar. Bu filmi Gary caddesinde (Merkez), Taksimde Parmak Cooper'le Merles Oberon çevirecekler kapıda (Kemal Rebul), Şişlide Osmanbey ve rejiyi William Wyler idare edecek de fŞark Merkez), Kasımpaşada (Müey yed), Hasköyde (Nesim Aseo), Beşiktaşt tir. (Ali Rıza), Sanyerde (Asaf). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: •jf «Wronzofflann Esrarı» filminde Üsküdarda İskelede (Merkez), KadıiS esrarlı uşak rolünü oymyan Vladimir yünde Modada (Nejad Sezer), Altıyol ağ Sokolof, Greta Garbo ve Charles Bo zmda (Merkez), Büyukadada (Şinasl Rı yer'nin «Marie Valevska» filminde mü za), Heybelide (Halk). him bir vazife deruhde etmiştir. Ayıntabda park ihtiyacı Şehrin ve şehirlinin park hususun daki ihtiyacı senelerdir bir türlü temi edilmemiştir. Hususî Muhasebe tara fmdan yapılmış bir çocuk bahçesi vaı dı. Kırkayak tabir edilen bu yer yıllaı ca bakımsız kalmış ve nihayet bu sen Belediyece biraz alâka gösterilmişti] Cidden güzel olan bahçeye kanapek konmuş, ağacların muhafazası ve ihyj sı carelerine başvurulmuştur. Bir de Halkevinin bahçesi vardır. B< lediyece yapılmış bir park ve bahç yoktur. Maamafih Yansen'in vermek i zere bulunduğu imar plâranda kâ miktarda park yeri gösterilmiştir. Bur larm bir an evvel tesisi lâzımdır. Orman kanununun tatbikından sonra Beylerbeyinde Tayyare cemiyetinin müsameresi Türk Hava Kurumu Beylerbeyî şu besi tarafından 2 eylul perşernbe gün İskelebaşı Aile bahçesinde mükemmı bir müsamere tertib edilmiştir. Belvü ve Taksim bahçesindeki rîa nendelerin en mühimleri bu müsame reyi şenlendirmek vadinde bulunduk lan gibi komik Naşid de en iyi oyun larından birini oynıyacaktır. HALK OPERETİ Bu akşam Bebek Belediye bahçesinde Zozo Dalmas'ın iştirakile ÇARDAŞ Operet 3 perde Orkstra Bale Son temsil ERTUĞRUL SADİ TEK Bu gece (SUADİY Plâj kazinosunda Yarm gece (Büyükada) } • kazinosr İnegöl (Hususî) Yeni orman ka nununun tatbikından evvel önü alınan kereste ve ağac kaçakçılığı halen ortadan kalkmış vaziyettedır. Yeni kanun mucibince ve ormanları korumak ve muhafaza etmek vazifesile bir miktar asker buraya gelerek işe başlamışlar dır. Kanunun köyluye aid kısnunın bil hassa hüsnü suretle tatbifa. için dikkat edilmekte ve zararlarını mucıb okna malan kaygusile kendılerine yol gös terilmektedir. Bu sebeble §ehrimizdeki kereste fabrikasının faaliyetine sekte gelmemiştir. Bu müessese eskiden ol duğu gibi yüzlerce, hatta daha şümullü düşünürsek, binlerce köylü, amele ve çoluk çocuğun yiyeceğini, içeceğini, hulâsa refahını temin etmektedir. Fabrika şimdi biihassa sandalye imalâtile meşguldür. înegölden Anadolunun muhtelif yerlerine her gün yüzlerce sandalye sevkedilmektedir. Gönderdiğim resim, şehrimizin biricik fabrikasım arkadan, tomruk ceker kısmından göstermektedir,